Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1997 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Şapkalı Jan da mutsuzlar arasında"Belçikalı Pit, taşuna şirketini aradığında
evini taşmak için neden uzuniuğu en az
yirmi metre olan kanryon istemiş? Çünkü,
Pit'in babçesini suladığı hortumun
uzuniuğu yirmi metreymiş, de ondan_"
Amsterdam'da bir kafe bardaysanız.
Hollandalı dostunuzun peş peşe anlattığı ve
bizim Teme!"in yerine koyduğu Pıt'ın
serüvenlenni değil. tam bir ırklar mozaığı
ülkesindeki bütün azınlık göçmenleri
aşağılayarak gırgıra alan fikralan önce
saşkınlıkla dinleyebılirsiniz. Sonra ıçten ıçe
kızmaya başladığmızda Hollandalı
dostunuzun Hollandahlann cımriliklerini
tiye alan fıkrasıyla kahkaya boğulurken
uygar olmanın. insanm kendisiyle de dalga
geçecek çizgiye gelmek olduğunu
düşünürsünüz:
"Bir Hollandalı uçakla Hollanda'nın
üzerinden geçerken aşağıdaki ülkenin
Hollanda olduğunu. kullanılmış ruvakt
kâgıtiannın kuruması için çamaşır iplerine
asılmış olmasından anlar."
Hollanda'yı ılk kez görüyorsanız, üstelik
geri kalmışlığı "getişmekte olan"
kavramıyla gizleme kurnazlığıyla
övünülen bir ülkedenseniz. aşağılık
duygusunun gelgitlerinde yaşayacağınız
şaşkınlıklar sonucu, abandone olmuş
boksör gıbi çevTenize bel bel bakarsınız.
Şaşkınlığınız -Hollanda'daki Türklerin
tanımıyla- "camiciler" tarafindan
Amsterdam'a cami yaptırmak için yolunuz
"Bir dakikamzıricaedebüir mi>irn"le
kesildiğınde havaalanında başlar. Böyle
şaşkın şaşkın bakarken neler görülmez ki
... Hangı gözle bakarsanız bakın. ülkenizin
son yıllarda gıtgide çirkinleşen.
mevsimsizleşen, korkutan yüzûnü
görürsünüz. HTİB (Hollanda Türkiyeli
fşçiler Birliği) Genel Başkanı Naci
Demirbaş'ın dediği gibi ülkemizin hiç de
kısa sayılmayaeak bir süre çok partili
parlamenter sistemle yönetilmesine karşın
demokrasiyı bir türlü
kurumlaştıramadığını. temel ınsan hak ve
özgürlüklerinın hem yasal hem de
toplumsal ahlak açısından güvenceye
alınamadığını. işkence ve kötü muameleyı
bitıremediğinı, anayasasında yazılı
olmasjna karşın laikliği sosyal. hukuki.
sıyasi ve felsefı anlamlarda sağlam
temellere oturtarak bir yaşam biçimi, bir
toplumsal sözleşme haline getiremediğini
A M S T E R D A M
ÇETİN
YİĞENOGLU
görürsünûz. Bu duygularla çevrenıze
baktığınızda koloni yaşamının cenderesinı
kıramamış bir Ali Kalkancı özentisi
camiciyle haremi "Fadimegülerden
Turkish Ninja" kılıklılann yitmemek için
el ele, gruplar halinde yürümekte olduğunu
görürsünüz: üzüntünüz katlanır. Ancak bir
başka ortamda çağdaşlığı, uygar çizgiyı
yakalamış, ama Anitalaşmamış Olcay'lan.
Ayfer'leri,; Willemleşmemiş Naci'leri.
Levent'leri. görür, bıraz rahatlarsınız.
Sonra ülkenizdeki mutsuzluğun. kaygınm.
korkunun temelindeki bağnazlık,
hödüklükler yüzünden kaçınlan fırsatlar
nedeniyle yiten, yok olan yaşamlan,
ıskalanan güzellikJeri düşünür.
kahrolursunuz. Sonra yine düşünürsünüz
ve bulursunuz ülkenizdeki mutsuzluğun
temel nedenini... Bunun adı yoksunluktur.
Bakışlannızı üç yüz altmış derece
çevirdiğinizde gördüğünüz Hollanda'ya
imrenir kahrsmız bu kez. Ve hemen
BM'nin '96 raporuna göre sosyal ve
kültürel olanaklar açısından dünyada
yaşanacak en iyi üç ülkeden bui seçılen
Hollanda'nın sadece laleler ve
yeldeğırmenleri diyan olmadığını
kavrarsınız. Fjzikı alt ve üstyapının
tamamlandığı, her şeyın planlı olduğu
hemen dikkatinizı çeker. Sosyalizasyon
sürecinin başanyla sonuçlandınldığı.
insanlarda gelecek kaygısının olmadığı,
mutlu bakışlardan yansır. Ancak yaldızını
kazıymca o mutlu bakışlann ardmda
değişık bir mutsuzluğu görürsünüz. Bu
kez. bir kez daha şaşınrsınız "Nasıl olur
bu?" diye... Toplum olma bilincıyle bütün
sorunlan çözeceksıniz. Cst düzeyde bir
demokrasiyi kuracak, sosyal sorunlan
aşacak. toplumsal refahı gerçekleştırecek.
bireyin özgürleşmesini sağlayacaksmız,
sonra da mutsuz olacaksınız. Bunun nedeni
de doygunluktur. Evet. Hollanda'da
kaldınmlarda insan pısliğı bulamazsınız.
ama her an için bir köpek kakasıyla kay-
kay yapabilirsinız... Işte o köpek. sokaktaki
adamın, yani Şapkalı Jan'ın köpeğidir.
Yaru toplumsal sorunlan bırlikte çözme
becerisinı göstermiş, ama daha sonra
"ben" duygusunu alabıldiğine geliştirmiş
birinin köpeğidir.
Benim köpeğım. benim evim gibi
yaklaşımlann yaşam biçimini oluşturduğu
Hollanda'da Hollandalılar, yarattıklan
"bireyselliğin yalnjzüğTnda mutsuzluğu
yakalamışlar lşte bu yalnızlık, Şapkalı
Jan'ın mutluluk arayışında getırmiş
mutsuzluğu...
Jan şu günlerde demokrasinin işleyişinden
hoşnut değil. Kendisinin pek de adam
yerine konulmamasından yakıruyor.
"Kararlan siz alıyorsunuz. Biz figüramz"
dıyor. ama ne istediğıni bılmediğı için
somut eleştıriler de getıremiyor.
Başkalanyla da kendisiyle de dalga geçse
"mutsuzluk kaderi"nı yaşamaktan
kurtulamıyor. Hani, bız derdimize
yanarken Şapkalı Jan'ın durumunu
görünce ısteT istemez insanm usuna şu
sözler gelıyor:
"Buhnuş da bunuyor_"
Iki türkü arası
banal bir seceM O S K O V AHer an çılgınlaşabıleceğmı
hissettiğım mahzun
görünümlü Moskova
gecesinde, şık bir arabanın
içinde eskı kederlen
dağlayan bir şarkı çalıyor:
"Beni burada arama anne, /
Kapıda adımı somıa. /
Saçlanna yıldız düşmüş, /
Koparma anne, aglama.."
Az önce lyiydik. Az sonrasıyla ılgili
tahmınımız de ıyı. Nasıl oldu da yumuşak
gecenın böğrüne Çelık'ten bir Şafak Türküsü
gırdi? .Dört kişıyiz. Moskova da bir kadın, dört
Türk Dıreksıyondakı arkadaşımız bıze
"keşfedilmemiş bir biraa" vaat ettı.
Muhalefetımız yok. Keyfîmiz yennde.
Dennlere dalmamız da mümkün. Yüzeyde kalıp
pupa yelken ılerlememız dc.Garsonun
gösterdiğı yen fazla beğenmesek de ıtiraz
etmiyoruz. Orta yaşlı sarhoşça bir adam,
yanındakı ilk bakışta fazla alımlı bulmadığım
kızla konuşmakla yetinmeyip yenı sohbet
ortaklan ararcasına çevreye bakıyor. Kısa bır
tereddütten sonra şerefımıze kadeh kaldınyor.
Içkı, aradaki mesafeyı kısaltıyor. Rusya'da en
kolay dostluklar böyle kurulur ışte. Ve en kolay
böyle bozulur. Adamın gıysılen pahalı. Bırkaç
saat sonra yüklüce bir hesap öderken , ,,-. ,,.
göreceğımız cüzdaaı da kalın. Ama elleı^>w ,-,
nasırlı. parmaklan in ve tırnaklan "ebedi
olarak" kirli. Belli kı son yıllarda "voliyi
vurmuş". Durmadan kadeh tokuşturma
alışkanlığı ise cüzdanının boyutlanndan çok
daha eski bır özelliği olsa gerek.
Yanmdaki uykulu bakışlı kız, Rusça gıbı zor
bır dilı nasıl öğrendığimı soruyor. Bu soruyu
ciddı yanıtlamak artık yoruyor benı. "Bütün
eşlerim Rus idi" dıyorum. Kızın uykusu
dağılıyor. Gülünce aslında gayet güzel bır kız
olduğuna dıkkat edıyorum. Adam kırlı
pençelenyle kızı kendine çekiyor Ben kızla
söyleşme isteğımi bastınp adama katlanmaya
devam ediyorum. Az sonra adamın ılgısi, öbür
yanımdakı esmer güzelme takıhyor.
Dagarcığındakı o banal sözlen. belkı de ılk kez
bır Türk kadınına harcamanın neşesiyle
arkadaşımızın şerefıne kadehler kaldınyor.
Üstelik benı çevırmen olarak kullanıyor. Sonra
"mekteptekT Ingılizcesini
hatırlayarak kadın arkadaşımıza
"özel yakınlık" göstenyor. Ben de
HAKAN y311
"11
^2
>a
ln l z
kalan güzel kızla
AKSAY s o n D e
tı koyulaştınyorum. Adam
durumu gördüğunü bellı etmekten
gen durmasa da. bu kez hoşgörülü
davranıyor. Kadın arkadaşımız
sabırla adama dayamyor. Yanımdakj
kız. adama parasal olarak bağımlı olduğunu
bellı edıyor. Bana artık banal gelen
konuşmalanmı "oldukça ilginç" bulduğunu
söyleyerek benı telefonunu verme vaadıyle
"ödüİlendiriyor." Saçma bır tutuklukla adamın
önünde vazmaktan kaçınıyoruro. "Söyle
bakayım. belki ezberlerinT dıyorum. Kız
unutabıleceğımden sankı kaygı duyarmış gibi
yapıyor. Bır ara ben arkadaşlarla söyleşıye
dalınca kız tepkı gösteriyor. Tek başma dansa
kalkıp cesur bır ntım rutturuyor Bardakı
herkesın ılgısını çekiyor. Ara sıra bızım masaya
acımasız şuh bakışlar fırlatmasına karşın.
ıçımden geçen tepkılerden hangısını seçmem
gerektığı konusunda kararsızım. Adam bızim
arkadaşı anık ıyıce rahatsız edıyor. Kız dansı
bitınp yanıma oturuyor.
Ben güzel dans ettığıni söylediğimde "Bil
bakalım kimin için dans ettim?" dıyerek çapkın
bırbakış savuruyor. Bu durumlardakadinlann
. tuzağına düş.meden sessızce gülüm*eırjçk
gerektığini bıliyorum. Amacının yurtdışında
yaşamak olduğunu söyledığinde sanki
güzelliğınden bir şeyler kaybedıyor.
Arkadaslanm artık kalkmaya hazırlanıyor. Kırk
yıllık dostlar gibi öpüşüp aynlıyoruz. Kız
adamın görüş alanının dışına çıkarak telefonunu
aklımda tutup tutmadığımı denetliyor. Adam
bızım arkadaşın elını öpmeye çalışarak son
ataklardan medet umuyor.
Arabava biniyoruz. Dedıkoduya dalıp
gidıyoruz. Arkadaşlanm kızm numarasını
soruyor. Ser venp sır vermıyorum. Güluşmeler
arasında bır el teybe uzanıyor. Her an
çılgınlaşabıleceğinı bıldiğım sınsı bir Moskova
gecesinde, şık bir arabada eskı hüzünler
parlıyor:
"Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok /
Gülmek. umut etmek, özkmek. / Ya da mektup
beklemek / Gözteri yatınp ıraklara..."
Allen
Ginsberg
öldü
Beat kuşağının iinlii
şairi AUen Ginsberg,
dün 70 yaşında
karaciğer
kanscrinden öldü.
Bir dönemin en
önde gelen
temsilcilerinden olan
Ginsberg, 1965
yılından kalma
bu fotoğrafta, esrar
kullartrmının
vasaJlaştınlması için
düzenlenen bir
protesto gösterisinde
görülûyor. Nen
Vork'un ünlü
Greenwich
Vlllage'ında
düzenlenen
protestoda Ginsberg
ve arkadaşlan.
"esrar, alkolden
daha ucuz ve
sağlıkir." esrar
gerçekliği
kamçdıyor"
türünden
pankartlar
taşıyorlar.
Ortadoğu banşı 'ya da olmayacak duaya amin'
"Ortadoğu'da banş sûreci" tanımlaması,
"post modern" dünyada bile daha uzun
yıllar yalnızca iyi bir temennı olarak
kalmaya devam edecek anlaşılan.
Musevisi, Filistinlisi, Hıristiyanı,
Müslümanı, istisnasız herkes. ama herkes
banşın gelmesini istiyor; ne var ki kımse.
ama kimse banşın geleceğine inanmıyor.
Banş. Ortadoğu'da Godot'yu bekler gıbi
bekleniyor. Filistinlilere göre
Netanyahu hükümetinın ışgal altındaki
topraklarda bulunan Doğu Kudüs'teki
Cebel Ebu Gneym'ı Yahudi yerleşimine
açma karan, bu topraklardan Arap nüfusu
tümden sürmek için yıllar yılı uygulanan
politikalann, dünyanın da gözüne batan bir
halkası. ama ne ilk ne de son halka...
Akko. Hayfa limanına bakan küçük bir
Arap kasabası, en azından şımdilik öyle.
Labirent sokaklanyla. sokaktara döşenmiş.
kimbılir kaç yüz yıldır gelen geçeni
ağırlamaktan yorgun düşmüş taşlanyla,
öteki pek çok Arap kasabası gibi Israil'e
gelen tunstlerin uğrak yerlerinden.
Akko, Musevilerin, ,\raplara ait evleri
satın alarak şehrin nürus yapısını yavaş
yavaş değıştırdiği yoksul Arap
kasabalanndan biri. Bu küçük balıkça
kasabası. belki bir süre sonra restore
edılmış evlenyle bır
a
kiç" kasaba olacak.
TEL AVİV
ÖZGÜR
ULUSOY
Haçlılar'ın uğramayı ihmal etmediği,
Osmanh'nın uzun süre konakladığı, Julius
Sezar'ın, Marco Polo'nun gelip geçtiği
Akko'da, el-Cezzar Han'ında
konuştuğumuz Filistinli. "lyi para
veriyorlar. AJvko halkı yoksul, yapacak bir
şey yok" diyor. Israil'de Museviler, yoksul
Araplann turistlere çekici gelen görmüş
geçirmiş evlerinin aksine, tek kusuru dış
görünüşü olan rahat, modern evlerde
oturuyor. Ama ederinin çok üstünde para
ödeyerek, Arap bölgelerinden ev alanlann
sayısı giderek artıyor. Tıpkı Akko'da, Tel
Avi\ 'in bitişiğindeki Caffa'da, ülkenin
kuzey kesiminin büyük bir bölümü
Celile'de olduğu gibi Doğu Kudüs'ü ise
duymayan kalmadı. Doğu Kudüs'teki son
gelişmelerle ilgili biri kız, öteki erkek, iki
çocuklu bir Musevi anneye görüşlerini
soruyoruz. İsrail'de kadmlar da askere
gidıyor ve Israilli anneler, artık en azından
kızlannm askere alınmasını
gerektirmeyecek bir ortam istiyor. Ama
nasıl? tşte aldığımız yanıf.
"Ben askerlik yapbm. şimdi kızım askerde,
telefon çaldığında > ürcğim bop ediyor, kim
ister böyle yaşamayı. Benim toprakta
gözüm yok, ama bir yeri verdiniz mi arkası
gelecek, şurayı burayı da isteriz diyecekler,
bunun sonu yok." Yanı?..
Tektannlı dinlerin doğum yen
Ortadoğu'yu Tann unuttu mu bilinmez,
ama banşın hatırlamadığı kesin.
Ortadoğu'da banşı istemek, bölgenin
kutsal karakterini de göz önüne alırsak,
"Olmavacak duava amin demek".
Kentler ve
insanlar
BUDAPEŞTE
MEHMET
MESÇİ
Varşova ve Budapeşte. Chopin'in valslerini
gölgeli sokaklarda, tükürükîü ıslıklanyla
türkülendirenlerden uzaklarda. karanlıklara ve
koyu renklere nazaran epey güneyde,
yakışıklı Macar piyanist gölgelerde oturuyor.
,\kşam vereceği konserde ıslık dışı
tempolarla. birbmnden nefıs valslenn
dramatik. melankolık tozlannı kuvvetle
üfleyecek ve arabasına atladığı gibi köşkünün
yolunu tutacak. Siena ve Budapeşte. Sekiz
yüz senelik kiremitleri yalayan, dondurma
kokulu, kahverengi rüzgânn, yaratılmış belki
en güzel meydana dokuz koldan sızdığı
terrakota kasabadan uzaklarda,
dondurmasmın keyfini çıkaran kız arkadaşına
bakan Kovacs Miklos rüzgânn kaldırdığı
tozlar yüzünden gözlenni kısıyor ve
dondurmalanan rüzgânn dineceği anı
bekliyor. Edinburgh ve Budapeşte.
Şişelerdekı yerel viskilerin müşterileriyle aynı
sokaklan paylaşmaktan bıkmış usanmış,
gaydalardan, kuzey yerleşım alanlannın
doğasından hayatı boyunca uzak durması
gerektiğıni öğrenmiş genç yabancmın bastığı
nemli yoldan uzaklarda; heykelli tiyatronun
bulvarındaki meyhanede gece. Macarlann
köylerden aşırdıklan lacıvert şarkılarla devam
ediyor. Meyhanecinin küplere daldırdığı şarap
kepçesı boca oluyor bardağına çingenenin.
Çingene inanılmaz bir nefes çekiyor tütün
çubuğundan. Dumana boğuyor üç kunış
etmez. kendı halinde kemanı. Bır yudum
alabilmek için şaraptan. kavnyor örümcek
parmaklanyla bardağı. Sonra dayak yiyor.
Eşekler sudan çıkıp üzennde tepınıyorlar.
Murcıa ve Budapeşte. Juan Francisko
yaşamını ve Tannsını seviyor. Her horçata
yudumundan, her lomo diliminden sonra
"Gracias a la Vlda" diyeceği geliyor. Amatör
kemancı Marcial Pico'nun bannda -karanlık
basınca- keyıften ölecekmiş numaralan yapıp
kansmı sevindinyor. Daha uzaklarda.
kanstndan, arabasından. köpek kokulu
mahallesmden nefret eden Honath Zoltan.
kendisini yıkıma adım adım yaklaştıran
laboratuvannda kurtuluş çarelennı düşünüyor.
Kafasma Nobel'i koyuyor. ama aynı kafayla
tuvalettekı aynayı parçalıyor. Parasını
ödetıyorlar ve deli diyorlar. Çılgın demek
akıllannın ucundan geçmıyor.
Prag ve Budapeşte. Onemi geçmişte kalan
küçük adam, kukla tıyatrosuna gırer girmez
komünist kuklalan hatu"lıyor. Rejim
yıkıldıktan sonra, bayramlarda dans eden.
ürkütücü suratlı kuklalan gözlerinı
alamamacasma seyTedıyor. Cadılann köprü
başlannı tuttuğu. büyüleyici mahaMertin parah
müz-ık kutusu gıbı çalışan sıyahlı. grih, tozhı
kilisesınin önünde kuklalar üzerine sıçrarken,
Rozsa Jenö. terler içinde gözlenni açıp
yatağından fırlıyor. Komünist Partısı'nden
atıldığı. ardından Kukla Tiyatrosu
Müdürlüğü'nden şutlandığı günlerde
mutluluğunu yoğunlaştıran nedenleri birer
bırer belleğinden sıyırıyor. Odasmda kentin
dört köşesıne dağılmış heykellerin nefıs
fotoğraflan. Rozsa Jenö gülümsüyor.
Resimleri Eva küçükhanım çekiyor. Bir gün
ucuz kamerayı köprüden nehre bırakıyorlar.
Jenö ve Eva küçükhanım o gece ve sonraki
bırkaç gece ne kadar yetenekli olduklannı
fark ediyorlar. Belfast ve Budapeşte.
Opera binasının da bombadan nasibini aldığı
kentte tuhaf bir canlılık var. Çığırtkanlar
çığırtıyor. Publardaki fotoğraf yığınlanndan
gözlerini alamayan var, dedikodulardan
kulaklannı kaçıramayan var. Bombalanan,
dınamıt kokan. galaktik, askerlenn kaleleriyle
korunan deniz kıyısı kentinde öte yandan
tuhaf bır sessizlik, ölümcül bir sessızlik var.
Otobüs dağlık banliyöye azar azar
yaklaşırken. büy ükbabalann ağzını bıçak
açrmyor. Babaanneler derinleşmiş,
koyulaşmış gözlerinı yoldan koparmıyor.
Masalsı. masalcı. haçlı kolyeli genç kadınlar
bu sessizlikten. bu koyuluktan, dennlikten
sökün etmek. meydandaki çığırtkanlan
peşlerine takarak tuhaf kentten kaçmak
istıyorlar. Birkaç bin kılometre uzakta
yaşlanmak üzere Budapeşte'ye gelen
Irlandalı. yazın güzellığinden dehşete
kapılıyor. Havadakı kokulardan. ıçtiği
kahvelerden hiçbıri çocukluk anılannı
çağnştırmıyor. Iskoçya'da tanıştığı hırçın
kızın izını sürerken. ondan başka birine de
seve seve. rahat rahat âşık olabileceğini
hissediyor. "Yeter Id, Macar olsun" diyor luz
kardeşine yazdığı mektupta.
LULEBURGAZ ASLIYE HLKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1995 1135
Davacı Güven Sigorta AS vekili tarafindan davalı Murat
Kocaoğlu aleyhine açılan tazmınat davasının yapılan açık
durusması sırasmda \ enlen ara karan uyannca. Lüleburgaz
ilçesı Karaağaç köy'ünde mukim davalı Murat Kocaoğlu
adına çıkanlan tebligatlann köyde olmamasından bahisle ıa-
de edildiği. Cumhuriyet Savcılığı marifetıv le adres tahkiki
yapılmış, adresı tespıt edilemedığinden mahkememızce
28.5.1997 günü saat 9.00'da yapılacak duruşmaya bizzat gel-
mesı ya da kendinı bır vekılle temsil ettirmesı, gelmedığı
takdırdeHUMK'nm 213' üncü maddesi uyannca y okluğun-
da dunışma yürürülüp karar venleceği hususu davetne ye-
rine kam olmak üzere ılan olunur. 21.3.1997 Basın: 13054
FETHİYE KADASTRO M4HKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1996/104
Davacı Hasan Şımşek vekilleri Av. Alı Bergamah ve
Av. Bayram-Türkmen tarafindan davalı Hasan-Karan ve
Hazine aleyhme mahkememize açılan ve Yanıklar Köyü
Esenli (Gölcük) mevkıinde kain 7 ada, 264 ve 265 par-
sel sayılı taşınmazlarla ilgili kadastro tespitine ıtiraz da-
vasının duruşma ara karan uyannca: Davalı Hasan Ka-
ran adına çıkanlan ve dava dilekçesi ıle duruşma günü-
nü ıçeren tebligatın adres yetersızliğı nedeniyle teblığ
olunamadan gen çevnldıgı. kolluk aracılığı ile yapılan araş-
tırmalar da sonuçsuz kaldığından, ılanen teblıgat yapıl-
masına karar verilmış olmakla; 16.4.1997 günlü duruş-
mada mahkememızde hazırbulunması, varsa savıınma ne-
den ve kanıtlannı sunması. aksı takdirde yargılamanın yok-
lugunda yapılıp sonuçlandınlacağı hususunun 7201 sa-
yılı Teblıgat Kanunu'nun 29. maddesi gereğınce adı
geçene ilanen tebliğıne, Yayın tanhınden ıtıbaren 15 gün
sonra teblığ edılmış sayılacağı ılanen tebliğ olunur.
14.2.1997 Basın: 11907
TOKAT SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
996/939
Tokat Merkez Kabatepe Köyü nüfusuna kayıtlı olup
Tokat Yeşihrmak Mahallesi Mehmetçik Sokak No:
20'de mukım Ahmet ve Ayşe'den okna 1935 D.'lu Meh-
met Bilmez Tokat ili Merkez Çağgölü Mahallesi paf-
ta 32, ada 381, parsel 117 numarada adına kayıtlı evi-
nin tamammı Emin ve Fırdevs'ten olma 1930 D.'lu To-
kat Artova Taşpınar Köyü kütük 11 l'de nüfiısa kayıtlı
Dürdane Yılmaz'a vasiyet ettiği. dığer mirasçılannın
tespit edilemediSinin ilan edilmesine.
Basın: 3814
DİYARBAKIR 3. ASLİ\T HUKüK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1996/48
DSİ Genel Müd. adına vekili Av. Havva Inan ve Av.
Selahattin Şıray, davahlar Mehdi Kaya ve arkadaşla-
n hakkında açılan tecavüzün önlenmesi ve yapının yı-
kılması davasının ahnan ara karan uyannca;
Diyarbakır Dokuz Çeltik Köyü'nde oturur, davah-
lar Süleyman Salih ve Mehmet Salih'e duruşma gü-
nünü havi tebligat çıkartılmış, çıkartılan tebligata da-
vahlann adreslerinden aynldığının, tanınmadığının
bildirilmiş, mahkememize tebligat bila tebliğ iade
edilmiş, yapılan zabıta araştırmasında da tebligata ya-
rarlı adresleri tespit edilemediği anlaşıldığından,
Adı geçen davahlar Mehmet Salih ve Süleyman Sa-
lih'ın 15.5.1997 tarihindeki duruşmaya gelmesi, gel-
mediği takdirde duruşmaya devam olunarak karar
venleceği tebligat yerine geçerli olmak üzere ilan
olunur.
Basın: 12128
KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1996/150
Davacı Maliye Hazinesı tarafindan davalı Şerife Güpgü-
poğlu aleyhine açılan hükmen tescil davasının yapılan yar-
gılaması sırasmda verilen ara karan gereğince; Dava konu-
su Kayseri ili Kocasınan ılçesi Argıncık Özenler mevkii 6
pafta. 152 parsel numaralı taşınmazın 992 m2Tik kısmmm
davalı Şerife Güpgüpoğlu adına olan tapu kaydının iptali ıle
davacı Maliye Hazinesi adına tescili istendiği ve yapılan tüm
araştırmalara rağmen davalı Şerife Güpgüpoğlu'nun tebli-
gata yarar açık adresı tespit edilip adına dava dılekçesinin
tebliğ edilememesi nedeniyle ilanen tebliğine karar veril-
miş olup, yukanda esas numarası yazılı mahkememiz dos-
yasının 22.05.1997 tarihli yargılamasında davalı Şerife Güp-
güpoğlu'nun bizzat hazır olması veya kendisini bir vekille
temsil ettirmesı. aksı takdirde vargılamanın yoklugunda
surdürülüp karar venleceği ilanen tebliğ olunur.
Basın: 12123
TEKİRDAĞ 2. KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 994,36 Karar No: 996' 16
Davacı Hüseyin Yıldız tarafindan davahlar Malıve Ha-
zinesi, Zahide Oztoprak. Nusratlı Köyü tüzelkişıliği aley-
hine açılan tespite itiraz davasmın mahkememizde yapılan
açık duru$ması sonunda: Davacı tarafindan açılan davanın
kabulüne, davaya konu Tekirdağ Nusratlı Köyü Küpdere mev-
kıinde 22.950 m2 yüzölçümlü 183 parsel sayılı taşınmazın
davacı Emruş oğlu Hüseyin Yıldız adına tesciline karar ve-
nldığı. işbu karar davalı Hazine vekili tarafindan temy ız edıl-
dığı. ülü Zahide Oztoprak mirasçısı davalı Sahır Çıtak'a
tüm aramalara rağmen tebligat yapılamadığından, karar ve
temyiz dilekçesi tebliği yerine kaim olmak üzere işbu ılanın
neşrinden ıtıbaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı
ilan olunur. Basın: 12113
YOZGAT KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1996 29
Davacı Osman Önal tarafindan davalı Galıp Öncül aleyhine açılan tespitin iptali ve tes-
cil davasının vapılan yargılaması strasuıda verilen ara karan gereğınce:
Davacı mahkememize verdiği dava dilekçesinde Yozgat ılı Merkez Lök Köyü'nde ka-
in 102 ada, 197 parsel nolu taşmmazın kadastro çahşmalan sırasmda da\ah adına tespi-
tinuı yapıldığını, yapılan tespitin iptali ile kendı adına tapuya tescılıne karar verilmesiıü
talep ve dava etmıştır.
Yapılan araştırmada davalı Galip Öncül'ün ölmüş olduğu anlaşıunış, yapılan tahkikat-
ta mirasçılannın adresleri bulunamamıştır.
Tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen Galip Öncül mirasçılan olan Nezi-
ha Öncül, Galip Öncül. Durak Karaca, Mehrican Karaca. Seher Karaca, Haşım Karaca,
Hasan Karaca ve Bülent Karaca'nın duruşma günü olan 2.5.1997 günü saat 10.00'da du-
ruşmaya gelmelen veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmelen. gehnedıkleri ve ken-
dilerini bir vekil ile temsil ettırmedikkn takdirde HMUK'nin 213-377 mad. uyannca yar-
gılamaya yokluklannda devam olunacağı hususu tebliğ yerine geçerli olmak üzere ilan
olunur. 10.3.1997
Basın: 11645
YOZGAT ASLİYE (TİÇARET)
HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1996/714
Davacı Branvit Bandırma Vitaminli Yem San. AŞ vekili Av. Kemal Dinç tarafindan
mahkememize hasımsız olarak açılan çek iptali davasının durusması sırasmda verilen ara
karan gereğınce:
Yozgat Emlakbank Şubesi Müdürlüğü'nün 34584 nolu hesabına ait olup keşıdecisi Mus-
tafa Dan olan 21.10.1996 keşide tarihh 57.383.000 TL'hk ve 3044150 seri nolu, yıne
25.10.1996 keşide tarihli 102.650.000 TL'lık 3044149 seri numaralı iki adet cekın, dük-
kânın soyulması sebebıyie kaybedildiği. nıtelıklen belırtılen çeklerın üçüncü şahıslarta-
rafindan bulunan ve başka sebeplerle ellerıne geçen şahıslann; Keşıdecı Mustafa Dan ta-
rafindan mahkememize çek iptali davası açıldığından mahkememızin 1996/714 E. sayılı
dosyasına müracaatlan, aksı halde çek ıptahne gidıleceğı ılan olunur. 5.3.1997
Basın: 11865