23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r6NlSAN1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erbakaıfın korumaları kavga etti • ANKARA (Cumkuriyet Bürosu) - Bajbakan Necmettin Erbakan'ın resmı korumılan ıle ,^'SakaryaGrubu" olarak adlandınlan özel korumalan arasında dün kavga çıktı. Yumruklaşmaya kadar vararı kavganın ardından resmı korumalar, özel korumalar hakkında Balgat JCarakolu'na şıkâyene bulundular. Kavganın. özel korumalardan birinin Alparslan Türkeş haklunda "Başköpek öldü, kalanlar "İıyuyor" şeldındeki sözlen nizerine başladığı ilen süriildü. Ücret farkları öne alındı' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Uiucak dün düzenledigi basm "toplantısında. REFAHYOL Icoalisyonunun 9 aydır "•üyumlu ve başanlı "içalıştığmı savunarak. "Kamu çalışanlanmız, önümüzdeki hafta Kurban Bayramı'ndan önce, 3.5 aylık bınkmış ücret farklannı alacakJar" dedi. Vekâletle kurban • ANKARA (Cumhumet Bürosu)- Diyanet îşlen Başkanlığı/kurbanlannı vekâlet yoluyla kestirmek isteyen yurttaşlar için, geçen yıllarda da uygulanan vekâletle kurban kesimi kampanyasının bu yıl da başlatılacağını kaydetti. Yapılan açıKlamada kurban bedellerinın iömilyon olduğu belirtildi Dış ticaret açıjjı • (A1SKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet lstatistik Enstitüsü. 1996nın ocak-ağustos 'dönemine ilişkin dış ticaret rakamlannı açıkladı. Buna 'göre dış ticaret açığı 1996'nınilk8aylık döneminde. 1995'inaynı dönemine göre yüzde 57.4 oranında artarak 12 milyar lara ulaştı. tDçmseiepi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - lzmır Demir Çelik'ın olağan genel kurul toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı ve lş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Berhan Civelekoğlu, iyi fiyat verilmesi durumunda İDÇ'deki hisselerin Iş Bankası tarafından satılabileceğini belirterek "Bence, hisselerin Iş Bankası tarafından elden gıkanlması ortaklar açısından iyi olmaz" diye konuştu. T B M M S u s u r l u k a r a ş t ı r m a r a p o r u 'JfTEM'üı eylemleri gerçek'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu raporunda; Jandarma lstihbarat \ e Terörle Mücadele (Jl- TEM) biriminin "varlığı tarnşıhr- ken e>1emlerinin tartışmasız ger- çekokftığu" kaydedildı. Kocaeli'nde ortaya çıkanlan "Hadi Özcan Çetesi" lideri Meh- met Hadi Özcan. eski Içışleri Ba- kanı, DYP Elazığ Milletvekili MehmetAğar'ın. "imtiyazbeJgesi'' verdiği "Mehmet Özbay" sahte kimltkli Abdullah Çaüı ve arkadaş- lan için, Susurluk kazasından bir süre önce "OlseJer de kurtuteam" dediğıni bildırdi. TBMM Başkanlığı'na sunulan Susurluk raporunda bazı ilgi çeki- ci anlatımlara da yer venldi. TBMM Komisyonu'ndaki ifa- desinde; Mehmet Hadi Özcan, Çat- lı ve diğer ekip elemanlannın Meh- met Ağar'dan korktuklannı. bir milletvekili aracılığıyla mesaj gön- derdiği Ağar'dan, Çatlı ve arkadaş- lan için, "Ötoeler de kurtutsam" yanıtı aldığını söyledi. Yeniden Doğuş Partısi (YDP) Genel Başkanı. TurgutOzaldöne- minin Başbakanlık Müsteşan Ha- san Celal Güzel, Emniyet Genel Müdürlüğü ile Milli tstihbarat Teş- kilatı'na (MİT) bağlı birimlerin, Ülkü Ocaklarfnın son derece mil- liyetçi ve manevi değerlere önem veren gençlerini istismar ettiğini öne sürdü. Yüksekova çetesini ortaya çıka- ran jandarma istihbaratçısı Hüse- yin Oğuz, "Yes.il* kod adlı Mata- mut Yıkfarun' ın önce emniyete ça- lıştığı. faili meçhul cinayete kur- ban giden JİTEM elemanı Ahmet Cem Ersever'le tanışmasının ar- dındanjandarmaya çahşmaya baş- ladığı belirtilen raporda. "Yeşfl"in Çatlı'dan daha etkin olduğunu söy- ledi. Oğuz, KorkutEken ile Sedat Bucak'ın Yeşil'i tanıdıklannı, Mehmet Ağar'm da "Yeşü'in ökJü- rülmesini istediğmi" öne sürdü. 'Asker bilgi vermedT Raporda, özetle şu değerlendir- melere de yer verildi: - Bu kadar çok giriş ve çıkıs, yap- rruş olması karşısuıda gerek yurti- çinde gerekse yurtdışında kırmızı bülteıüe aranan Abdullah ÇatiVnın yakalanmadan Türkjye'ye girip çıkması oldukça düşündürücü ve dikkat çekicidir. - Türkiye'de İran-Afganistan ve Pakistan'dan gelıp Batı ülkelerine giden uyuşturucu ve Batı ülkele- rinden getirilen ve Ortadoğu ülke- lerinde pazarlanan Captagon isim- li cınsel uyancı trafiğinin yoğun- laştığı belirlendi. Gerek Kısmetim- 1 ve Lucky-S gibi polisin başanlı operasyonlan sonucu çok büyûk miktarlarda uyuşturucunun yaka- lanması haberlerinin medyada sık sık yer alması. gerekse adlan bu iş- lerde iştigal ettikleri için çok duyu- lan bazı kişi ve ailelerin çok hızlı bir şekilde zenginleşmelerinden anlaşılmaktadır. - Yasadısı örgütlerin hukuk dev- ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART teti kuraflan çerçevesinde önlenme- si ve tamamen ortadan kaJdınlma- sı gereldrken aksine büyütmüşler- dir. Bu büyüme siyasüer. güvenlik güçleri, istihbarat teşküatlaruun görevlerini vapmamasından kay- naklanmışür. Bütün bu getişmeler yasadışı olarak adlandınlan bu nr- giitierin ve oluşumlann büyümele- rine veetkinükkrini artürmalanna yol acmısOr. Bütün bu gelişmelere karşın, hukuki takibatiar yapıla- mamış, yapılanlardan birçoğu so- nucsuz kalmıstır. - Suç örgütleri ile ilgili bilgiler devletin güvenlik birimlerinde ol- dufu halde, bu bilgilerin devletin en üst düzeyindeki görevlilerine verilmesi gerektiği, verilmemiş ise ilgili kamu görevlılennin sorum- lulugunun bulunduğu düşünül- mektedir. - Devlet içinde çok sayıda is- tihbarat örgütü kurulurken, bunlar arasında koordinasyon- suzhık ve çekişme > aşandığı an- laşılnuşür. Hatta JİTEM'in ne görev yapüğı tam olarak ögre- nilememiştir. JİTEM'in varlığı tarüşılırken eviemlcrinin tarüs- masız gerçek olduğu ortaya çık- mtşOr. - Suç örgütlerini ortaya çı- karmak üzere çalışacak devlet görevlilerinin ve vatandaşlann güvenliği yeterince sağlanama- mış ve söz konusu yasal olma- yan işler, kolaylıkla yapılır ha- le getirilmiştir... Olaylann bu şekilde gelişmesinde devleti- miz adina kamu görevlılerince yapılan bir kısım işlemlenn devlet sım kavramı altına sak- lanması etkili olmuştur. Buna Korkut Eken'ın "Silahlan ne- reye verdiğimi söyieyemenı. Bu bir devlet snndır" demesi bir örnek oluşturmaktadır. - Bazı bürokradar. kendileri- ni devletin sahibi gibi görebil- mekte ve Mech's'ten bilgi sakla- yabilmektedir. Komisyon çalıs- malan sırasında. bazı devlet ku- ruluşlan yeterince a>dınlatıcı bilgi vermemişlerdir. Özellikle, Genelkurmav Başkanlığı ko- misyonumuzca isteniien bilgile- re karşıük sert bir cevap ver- miştir. MİT, komisyonumuza bilgi venmemistir. lUflık Uras, REFAHYOL hükümçtinin Susurluk skandahnı örtbas etmek istedigini söyledi ODP ve HADEP erken seçime gidilmesini istiyor İSTANBLL/ANKARA (Cumhuriyet) - ÖDP Genel Başkanı Ufiık Uras. Susurluk kazasının üzerinden 5 ay geçmesine karşın REFAHYOL hükümetinin skandalı örtbas etmeye çahştığını belirterek erken seçime gidilerek Meclis'in yeniden oluşturulması- nı ıstedi. ÖDP'li, HADEP'li ve kamu çalışanlannın katıldığı 'Ya Çeteler ya Demokrasi' mitingi dün Kadıköy Iskele Meydanı'nda yapıldı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı mitingde bir konuşma yapan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, temiz bir siyaset için 13 nisanda An- kara'da çetelere karşı kararlılıklannı göste- receklerinı söyleyerek Susurluk olayının üzennden 5 ay geçmesine karşın REFAH- YOL hükümetinin skandalı örtbas etmek is- tedığini belirtti. Erken seçime gidilerek Meclis'in yeniden oluşturulmasından yana olduklannı vurgu- layan Uras. "HerkesSusuıiuk'ukendi (BŞUV- da tutmaya çalışıyor'"dedi. HADEP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Pariak ise yaptığı konuşmada. bir an önce erken seçimin yapılması gerektiğinı vurgu- ladı. Susurluk ve çeteler olayı nedeniyle devle- tin varlığını tartışılır hale getirdiğini öne sü- ren K.emal Pariak, Türkiye'nın yeniden ya- pılanmasını ve demokratik bir Türkiye'nin kurulmasını istediklerini açıkladı. Mitingde K.ESK. adına da kısa bir konuşma yapıldı. "Çfller çeteyi eroinle besliyor", "Zindan- larbosalsın çetelere yer apbm", -ÇiUer,Ağar, Bucakyargdansuı", "Ya çetelerdevtetiy* de- mokrasi" şeklinde slogan atarak ilçe binala- nna yürüyen göstericiler daha sonra sessiz- ce dağıldı. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Ankara ll BaşkanıHavdar tlker de, suçlan ve suçlulan gizleyenlere asla fırsat vermeyeceklerini belirterek "Çeteler değiL, üretenler yönetsüı" dedi. ÖDP'nin dün düzenlediği basın toplan- tısında konuşan tlker, "REFAHYOL koaüs- yonu, çetenin resmi ve srvil mensuplanna kol kanat germekte, özeuikle emniyet içerisinde ve personelde değişikliklere giderek olayı kapatma çabasudadır' 1 dedi. IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin @ planetcom.tr Yön Vermekten Yönsüzlüğe: Gorbaçov T USİAD, Yapı Kredi'nin ko- nuğu olarak Türkiye'de bulunan Gorbaçov'un konuşacağı bir yemek dü- zenledi. Yemeği yedik, Gorba- çov'u dinledik, bilgisayann başına oturduk ve kısa da olsa duraksa- tlık: Gorbaçov'dan mı söz etmeli, yoksa Boğaz sırtlarına uzanmış Yeniköy Korusu'nda patlamakta olan bahardan mı? Bana kalsa baharı yeğlerdim. Koruda ağaçlara yürümüş özsu- dan, nisan yağmuru ile yıkanmış topraktan ve biçilmiş ot kokusun- dan söz etmek isterdim. Ama ki- mileri "ukala" der, kimileri "saygı- sız". Gazete yönetimi ise "Bizse- ni başına bahar vurmuş kış bez- yinliği yap diye mi yolladık. Otur adam gibi ne gördüysen yaz" di- ye îırçalar. i Peki, buyrun. Televizyon ekranlarında görüp tanıdığımız Gorbaçov karşımızda. Şöyle beş altı adım ötede. Biraz daha yaşlanmış. Ama gene ba- kımlı. Gene sakin bir sesle, karşı- sındakilerin gözünün içine baka- rak konuşuyor. Daha yedinci, sekizinci cümle- ye geldiğinde laf ola beri gele cümleleri art arda sıraladığı, yü- zeysel bile değil, "Şu iş bitse de gitsek" dercesine konuştuğu bel- li oldu. Söylediklerine kulağımın yarisı- nı ayırıp "Gorbaçov seyrine" çık- tım. Bu adam bir dönem dünyaya yön verdi. Kapitalist sistemin ba- şındaki ABD ile sosyalist sistemin başındaki Sovyetler Birliği (SSCB) arasında karşıhklı tırmanan silah- lanma çılgınlığı dünyayı bir nükle- eryok oluşun eşiğine getirdiğinde cesur bir karar verdi. Silahlanma yarışını durduracak, hatta tersine çevirecek bir anlaşmanın miman oldu. ••• Sosyalist ülkelerin bütün eko- nomik olanaklarını tüketen silah- lanmaya aynlmış fonlan alışılma- dık bir köktencilikle kesti attı. Bu kaynakların halkların daha esen, daha zengin yaşaması için kulla- nılmasının olanaklarını yarattı. Bu cesur adımı, daha cesuru, şaşılacak kadar cesuru izledi: Glasnost ve perestroykal Perestroyka yeniden yapılanma demek. Gorbaçov dev bir savaş aygıtına dönüşmüş devlet aygıtı- nı, onun güdücüsü Sovyetler Bir- liği Komünist Partisi'ni(SBKP) ye- niden yapılandırmayı öneriyordu. Ve perestroyka'nın gölgesinde kalmış öteki adım: Glasnost. Say- dam demek. Hantal bir bürokratlar ordusu- nun elinde egilip bükülmüş, tanın- maz olmuş sosyalist devlet aygı- tının saydamlaştınlması öneriliyor- du. Daha da önemlisi, devrimci özünü yitirmiş, kimliksiz ve kişilik- sizaparafç/Vlerin elinde boğulan, parti seçkinlerinin (nomenklatura) kişisel erklerini korumaya ve geliş- tirmeye yarayan bir örgüte dönüş- müş SBKP'yi saydamlaştırmayı öngörüyordu... Perestroyka da glasnost da ba- şarısız oldu. O hantal devlet aygıtı yeniden yapılanmaktan ve saydamlaş- maktansa biraskeri darbe ile ken- dini korumayı yeğledi. Leninci parti modelinin öngör- düğü profesyonel devrimciler ör- gütü, bir "profesyone/ entrikacı- lar" örgütüne dönüşmüştü. Say- damlaşmak ve yeniden yapılan- maktansa danbeye arka çıkmayı yeğledi. Bu amansız çatışmada kaza- nan, komünizme çoktan veda et- miş, votka esrikliğinde çürümeyi temsil eden Yertsin oldu. Çözül- me günlere, saatlere sığdı. Sov- yetler Birliği yıkıldı; sosyalist sis- tem çöktü ve 1917'den beri süre- gelen kapitalizmden sosyalizme geçiş denemesi zıddtna dönüştü: Sosyalizmden kapitalizme geçiş! ••• Gorbaçov bu dev dalganın için- de yitti gitti. Önceki gün, beş altı adım öte- mizde sade suyatirit bir konuşma yapan adam, bir zamanlar dünya- ya yön veriyordu. Bugün kendi de yönünü yitirmiş bir siyasal ceset- le karşı karşıyaydık. Ürkek vurgularla sosyalist ülkü- leri övmeye çabalıyor, ama aynı anda tekerieği yeniden icat etmiş- cesine TÜSlAD'lı işadamlarına serbest piyasa ekonomisinin "fa- ziletlerini" anlatıyordu. Liberaliz- min kusurlan üstüne saatlerce ko- nuşabileceğini söylüyor, hemen ardından "Liberalizmden başka yol yo/f" diyordu. ••• SBKP'yi saydamlaştırmak ve yeniden yapılandırmak üzere yep- yeni bir yön çizen ve dünyayı sar- san bu adam, Boğaz sırtlarında bir koruda, yönünü yitirmiş, zem- bereği boşalmış, kendisini tanım- layan düşünceleri anmaktan bile kaçınan bir profesyonel konuşma- cıya dönüşmüştü... Içimi boguntu bastı. Konferans bitti. Kendimi dışan zor attım. Ke- der, sıkıntı ve acıma duygusu... Yeniköy korusunun özsu yürü- müş, çiçeğe gebe ağaçlanna bile bakmadan gazeteye döndüm. Susurluk karanhgını yargıdan kaçırmak isteyenlere İkinci Uyarı Dönemi Başlıyor. İSYAN EDJYORUML ISRAR EDİYORUM. Türkiye'mde demokratik, çagdaş, şeffaf bir hukuk devleti özlemıştim. Ülkemın çetelerden arındırılması konusunda ısrarlı taleplerim vardı. 1 Şubat'tan başlayarak 37 gün boyunca, her gece saat 9'da, ışığımla, alkışımla, tenceremle, tavamla, düdügümle, mumumla geceye ses verdim. Tüm dünyanın duydugu bu barışçı, ama öfkeli sesı, ülkemi yönetenler de artık işitmiştir diye düşündüm, eylemime uygarca ara verdim. Ancak o günden bu yana Türkiye'de yaprak kıpırdamadı, hiçbir somut gelişme kaydedilmedi. Işte buna isyan ediyorum! Ve taleplerimde ısrar ediyorum. 6 Nisan 1997 Pazar günü başlayarak, 23 Nisan 1997 Çarşamba akşamına kadar her gece saat 9'da ışıklarımı yeniden yakıp söndürecegim. Tenceremle, tavamla, düdügümle, mumumla, fenerimle, müzığimle, şarkımla, maytabımla geceye ses verecek, karanlığı aydınlığa dönüştüreceğim. Pencereme, balkonuma, yakama, otomobılime beyaz kurdelemı takacağım. Ve milyonlarca ınsanı çıleden çıkaran bu durum degişmez, toplumsal yaşamda hukuk geçerli kılınmazsa, yöneticilerın bızı "sivil itaatsizliğe" sevk ettığine hükmedecegım. Isyanımı ve talebimı ısrarla yinelıyor, tüm yurttaşları bu eyleme çağırıyorum. Bu çağrı yurttaştan yurttaşa yapılmıştır. A Y D I N L I K İ Ç İ N YURTTAŞ GİRİŞİMİ e.maü: yurttas@planet.com.tr. Faks: (0-212) 292 02 49 - 293 15 39 - 293 15 99 Tel: (0-212) 245 34 78 POLtTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Kızıl Yonca... Ağaçlar çiçeğe durmuş; bahann habercisi kuş- lar kiremitlerin üzerine konmuş... Hava puslu... Deniz, mavinin kıskançlığı içinde sakin... Bakıyorum da yüreğin kulak kesilmiş, unutul- muş birsevdanın derinden gelen soluğuna. Sev- ginin o güzel ezgisi güneşi gözlerinde saklayan senin bedenini ısıtmış. Yasemin kokularıyla kuşa- tılmış saçların bir yelkenli gibi özgür... Senin sevdan beni vuruyor alaca bir şafakta sessizce... Seninle çoğalıyorum, seninle boğuluyorum apansız önüme çıkan bir ırmağın sularında... Bir tuhafsın! Kimi zaman içimi ısıtıyorsun, kimi zaman buz kesiyor her yanım... Sabahlan bir tomurcuk kırmızı gül oluyorsun, öğle saatlerinde umudumu yakalayan papatya, akşam saatlerinde sevdamı alıp giden anlamsız birdüş... Gecelerim seninle çogalsa bile zamansız ku- runtulara yenik düşüyorum. Öykülerde, şiirlerde ve inanmayacaksın ama sinema afişlerinde bir- den karşıma çıkıyorsun... Hani bir şiir var anımsıyor musun Paris akşa- mında metroda sana okuduğum. Ben o şiiri şu ilkyaz akşamında şimdi bir başkasından dinliyo- rum... Ardından bir ıslık çalıyorum, gülüyorum ve son- ra hüzünleniyorum... Diyorum ki: "Seninki huysuz bir acı I Oysa benim de yû- züm kara; I Sevgin köklüydü eksiksizdi senin, I Benimki güneşe doğru büyüyen I Tutkusuydu çiçeğin..." • • • Zaman beni alıp götürüyor bir başka evrene... Lawrence'nin şiirteri yüreğimi kıpırdatıyor böy- lece. Larkın'ı okuyorum gözlerim kapalı. Ondan vazgeçip John Fullar'a gidiyorum... Biliyor musun seni kıskanıyorum!.. Geçen gün Ayhan Kırdar'ın 'Lo' kitabını oku- dum sabaha dek... Masanın üzerindeki o mavi çinili vazoda kuru- muş kırmızı karanfiller duruyordu... Ben o akşam 'geceye çizilen güneşi' gördüm, aydınlık bir bardağa akacak umudu yakaladım... Ateşte su kaynıyordu ve benim içimde sevgin yanıyordu... Şöyle diyordu Ayhan Kırdar: "Aşk soylu bir ağaçtır I Sakin açmasın dalında gurur I Sonra sevgi uçar I Dal kurur Bakırbir saattirkıskançlık I Hep sevgiyle kuru- lur I Sakin çalmasın çıngırak I Sonra güven sar- sılır I Düzen bozulur Insan karasevdaya düşmeyegörsün I Çalmışya da çalmamış çıngırak I Sesi her an duyulur." • • • ,-«\ Seni bir ilkyaz sabahında seyrediyorum... Belki sen Istinye'desin, ne bileyim belki de bir başka yerde. İçinde umutlarla yüklü bir yorgun- luk. Sevinçlerin doludizgin olmuş koşuyorsun... Bahann şafağında sana kocaman bir "merha- ba" diyorum. Antonio Machado gibi ellerini el- lerimde hissediyorum. Beyaz bir patika üzerinde sevginin mettemini estiriyorum... Ayakseslerinin yankısı saçlannın rüzgânyla bu- luşuyor. Gözlerin sevda aleviyle tutuşuyor. Gözlerinde bir giz yanıyor el değmemiş. Bitip tükenmez ışığında sevdam yeniden yeşe- riyor... Uzun biryolculuğaçıkıyorum senden habersiz. Soluk soluğa koşturuyorum. Başım dönüyor, el- lerim uyuşuyor... Dedim ya hüznü ve mutluluğu birlikte yaşıyo- rum... Çocukluk düşlerimi anımsıyorum. Küçük bir kasabanın ilkyaz akşamlarıyla avunduğum yılla- ra gidiyorum. Seninle Bandırma Ekspresi'ne bi- niyorum. Paris Metrosu'nda uyuyor, Moskova Gan'nda kar altında kalıyorum. Kızıl yonca can yoldaşım benim!.. Kırlar üzerinde kara tüller gibi uzanan gelincik- ler ilkyazı haber veriyor... Yürüyorum uçsuz bucaksız bir ovada... Kuşlar uçuşuyor, mavi kıskançlıktan çıldırıyor... Gözlerim sevdanın resmini çizerken, ellerin ısı- tırken yüreğimi Mallarme'nin bir şiirini okuyor kıskanç mavi... "Sevişiriz dilersen şayet Aşkı anlamadan dudaklannda Bir şeycik yapamaz bize anla Susmaktan gayn bir gülden demet" Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.pianet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planetcom. TR ÇAĞDAŞ YAYINLARI HİKMET ÇETİNKAYA AŞIK KADINLAR SOKAĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle