Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r6NlSAN1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Erbakaıfın
korumaları
kavga etti
• ANKARA (Cumkuriyet
Bürosu) - Bajbakan
Necmettin Erbakan'ın
resmı korumılan ıle
,^'SakaryaGrubu" olarak
adlandınlan özel
korumalan arasında dün
kavga çıktı.
Yumruklaşmaya kadar
vararı kavganın ardından
resmı korumalar, özel
korumalar hakkında Balgat
JCarakolu'na şıkâyene
bulundular. Kavganın. özel
korumalardan birinin
Alparslan Türkeş haklunda
"Başköpek öldü, kalanlar
"İıyuyor" şeldındeki sözlen
nizerine başladığı ilen
süriildü.
Ücret farkları
öne alındı'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Genel Başkan
Yardımcısı Rıza Uiucak
dün düzenledigi basm
"toplantısında. REFAHYOL
Icoalisyonunun 9 aydır
"•üyumlu ve başanlı
"içalıştığmı savunarak.
"Kamu çalışanlanmız,
önümüzdeki hafta Kurban
Bayramı'ndan önce, 3.5
aylık bınkmış ücret
farklannı alacakJar" dedi.
Vekâletle kurban
• ANKARA (Cumhumet
Bürosu)- Diyanet îşlen
Başkanlığı/kurbanlannı
vekâlet yoluyla kestirmek
isteyen yurttaşlar için,
geçen yıllarda da
uygulanan vekâletle
kurban kesimi
kampanyasının bu yıl da
başlatılacağını kaydetti.
Yapılan açıKlamada kurban
bedellerinın iömilyon
olduğu belirtildi
Dış ticaret açıjjı
• (A1SKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet lstatistik Enstitüsü.
1996nın ocak-ağustos
'dönemine ilişkin dış ticaret
rakamlannı açıkladı. Buna
'göre dış ticaret açığı
1996'nınilk8aylık
döneminde. 1995'inaynı
dönemine göre yüzde 57.4
oranında artarak 12 milyar
lara ulaştı.
tDçmseiepi
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - lzmır Demir
Çelik'ın olağan genel kurul
toplantısında konuşan
Yönetim Kurulu Başkanı
ve lş Bankası Genel Müdür
Yardımcısı Berhan
Civelekoğlu, iyi fiyat
verilmesi durumunda
İDÇ'deki hisselerin Iş
Bankası tarafından
satılabileceğini belirterek
"Bence, hisselerin Iş
Bankası tarafından elden
gıkanlması ortaklar
açısından iyi olmaz" diye
konuştu.
T B M M S u s u r l u k a r a ş t ı r m a r a p o r u
'JfTEM'üı eylemleri gerçek'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - TBMM Susurluk Araştırma
Komisyonu raporunda; Jandarma
lstihbarat \ e Terörle Mücadele (Jl-
TEM) biriminin "varlığı tarnşıhr-
ken e>1emlerinin tartışmasız ger-
çekokftığu" kaydedildı.
Kocaeli'nde ortaya çıkanlan
"Hadi Özcan Çetesi" lideri Meh-
met Hadi Özcan. eski Içışleri Ba-
kanı, DYP Elazığ Milletvekili
MehmetAğar'ın. "imtiyazbeJgesi''
verdiği "Mehmet Özbay" sahte
kimltkli Abdullah Çaüı ve arkadaş-
lan için, Susurluk kazasından bir
süre önce "OlseJer de kurtuteam"
dediğıni bildırdi.
TBMM Başkanlığı'na sunulan
Susurluk raporunda bazı ilgi çeki-
ci anlatımlara da yer venldi.
TBMM Komisyonu'ndaki ifa-
desinde; Mehmet Hadi Özcan, Çat-
lı ve diğer ekip elemanlannın Meh-
met Ağar'dan korktuklannı. bir
milletvekili aracılığıyla mesaj gön-
derdiği Ağar'dan, Çatlı ve arkadaş-
lan için, "Ötoeler de kurtutsam"
yanıtı aldığını söyledi.
Yeniden Doğuş Partısi (YDP)
Genel Başkanı. TurgutOzaldöne-
minin Başbakanlık Müsteşan Ha-
san Celal Güzel, Emniyet Genel
Müdürlüğü ile Milli tstihbarat Teş-
kilatı'na (MİT) bağlı birimlerin,
Ülkü Ocaklarfnın son derece mil-
liyetçi ve manevi değerlere önem
veren gençlerini istismar ettiğini
öne sürdü.
Yüksekova çetesini ortaya çıka-
ran jandarma istihbaratçısı Hüse-
yin Oğuz, "Yes.il* kod adlı Mata-
mut Yıkfarun' ın önce emniyete ça-
lıştığı. faili meçhul cinayete kur-
ban giden JİTEM elemanı Ahmet
Cem Ersever'le tanışmasının ar-
dındanjandarmaya çahşmaya baş-
ladığı belirtilen raporda. "Yeşfl"in
Çatlı'dan daha etkin olduğunu söy-
ledi. Oğuz, KorkutEken ile Sedat
Bucak'ın Yeşil'i tanıdıklannı,
Mehmet Ağar'm da "Yeşü'in ökJü-
rülmesini istediğmi" öne sürdü.
'Asker bilgi vermedT
Raporda, özetle şu değerlendir-
melere de yer verildi:
- Bu kadar çok giriş ve çıkıs, yap-
rruş olması karşısuıda gerek yurti-
çinde gerekse yurtdışında kırmızı
bülteıüe aranan Abdullah ÇatiVnın
yakalanmadan Türkjye'ye girip
çıkması oldukça düşündürücü ve
dikkat çekicidir.
- Türkiye'de İran-Afganistan ve
Pakistan'dan gelıp Batı ülkelerine
giden uyuşturucu ve Batı ülkele-
rinden getirilen ve Ortadoğu ülke-
lerinde pazarlanan Captagon isim-
li cınsel uyancı trafiğinin yoğun-
laştığı belirlendi. Gerek Kısmetim-
1 ve Lucky-S gibi polisin başanlı
operasyonlan sonucu çok büyûk
miktarlarda uyuşturucunun yaka-
lanması haberlerinin medyada sık
sık yer alması. gerekse adlan bu iş-
lerde iştigal ettikleri için çok duyu-
lan bazı kişi ve ailelerin çok hızlı
bir şekilde zenginleşmelerinden
anlaşılmaktadır.
- Yasadısı örgütlerin hukuk dev-
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
teti kuraflan çerçevesinde önlenme-
si ve tamamen ortadan kaJdınlma-
sı gereldrken aksine büyütmüşler-
dir. Bu büyüme siyasüer. güvenlik
güçleri, istihbarat teşküatlaruun
görevlerini vapmamasından kay-
naklanmışür. Bütün bu getişmeler
yasadışı olarak adlandınlan bu nr-
giitierin ve oluşumlann büyümele-
rine veetkinükkrini artürmalanna
yol acmısOr. Bütün bu gelişmelere
karşın, hukuki takibatiar yapıla-
mamış, yapılanlardan birçoğu so-
nucsuz kalmıstır.
- Suç örgütleri ile ilgili bilgiler
devletin güvenlik birimlerinde ol-
dufu halde, bu bilgilerin devletin
en üst düzeyindeki görevlilerine
verilmesi gerektiği, verilmemiş ise
ilgili kamu görevlılennin sorum-
lulugunun bulunduğu düşünül-
mektedir.
- Devlet içinde çok sayıda is-
tihbarat örgütü kurulurken,
bunlar arasında koordinasyon-
suzhık ve çekişme > aşandığı an-
laşılnuşür. Hatta JİTEM'in ne
görev yapüğı tam olarak ögre-
nilememiştir. JİTEM'in varlığı
tarüşılırken eviemlcrinin tarüs-
masız gerçek olduğu ortaya çık-
mtşOr.
- Suç örgütlerini ortaya çı-
karmak üzere çalışacak devlet
görevlilerinin ve vatandaşlann
güvenliği yeterince sağlanama-
mış ve söz konusu yasal olma-
yan işler, kolaylıkla yapılır ha-
le getirilmiştir... Olaylann bu
şekilde gelişmesinde devleti-
miz adina kamu görevlılerince
yapılan bir kısım işlemlenn
devlet sım kavramı altına sak-
lanması etkili olmuştur. Buna
Korkut Eken'ın "Silahlan ne-
reye verdiğimi söyieyemenı. Bu
bir devlet snndır" demesi bir
örnek oluşturmaktadır.
- Bazı bürokradar. kendileri-
ni devletin sahibi gibi görebil-
mekte ve Mech's'ten bilgi sakla-
yabilmektedir. Komisyon çalıs-
malan sırasında. bazı devlet ku-
ruluşlan yeterince a>dınlatıcı
bilgi vermemişlerdir. Özellikle,
Genelkurmav Başkanlığı ko-
misyonumuzca isteniien bilgile-
re karşıük sert bir cevap ver-
miştir. MİT, komisyonumuza
bilgi venmemistir.
lUflık Uras, REFAHYOL hükümçtinin Susurluk skandahnı örtbas etmek istedigini söyledi
ODP ve HADEP erken seçime gidilmesini istiyor
İSTANBLL/ANKARA (Cumhuriyet) -
ÖDP Genel Başkanı Ufiık Uras. Susurluk
kazasının üzerinden 5 ay geçmesine karşın
REFAHYOL hükümetinin skandalı örtbas
etmeye çahştığını belirterek erken seçime
gidilerek Meclis'in yeniden oluşturulması-
nı ıstedi.
ÖDP'li, HADEP'li ve kamu çalışanlannın
katıldığı 'Ya Çeteler ya Demokrasi' mitingi
dün Kadıköy Iskele Meydanı'nda yapıldı.
Yaklaşık bin kişinin katıldığı mitingde bir
konuşma yapan ÖDP Genel Başkanı Ufuk
Uras, temiz bir siyaset için 13 nisanda An-
kara'da çetelere karşı kararlılıklannı göste-
receklerinı söyleyerek Susurluk olayının
üzennden 5 ay geçmesine karşın REFAH-
YOL hükümetinin skandalı örtbas etmek is-
tedığini belirtti.
Erken seçime gidilerek Meclis'in yeniden
oluşturulmasından yana olduklannı vurgu-
layan Uras. "HerkesSusuıiuk'ukendi (BŞUV-
da tutmaya çalışıyor'"dedi.
HADEP Genel Başkan Yardımcısı Kemal
Pariak ise yaptığı konuşmada. bir an önce
erken seçimin yapılması gerektiğinı vurgu-
ladı.
Susurluk ve çeteler olayı nedeniyle devle-
tin varlığını tartışılır hale getirdiğini öne sü-
ren K.emal Pariak, Türkiye'nın yeniden ya-
pılanmasını ve demokratik bir Türkiye'nin
kurulmasını istediklerini açıkladı. Mitingde
K.ESK. adına da kısa bir konuşma yapıldı.
"Çfller çeteyi eroinle besliyor", "Zindan-
larbosalsın çetelere yer apbm", -ÇiUer,Ağar,
Bucakyargdansuı", "Ya çetelerdevtetiy* de-
mokrasi" şeklinde slogan atarak ilçe binala-
nna yürüyen göstericiler daha sonra sessiz-
ce dağıldı. Özgürlük ve Dayanışma Partisi
(ÖDP) Ankara ll BaşkanıHavdar tlker de,
suçlan ve suçlulan gizleyenlere asla fırsat
vermeyeceklerini belirterek "Çeteler değiL,
üretenler yönetsüı" dedi.
ÖDP'nin dün düzenlediği basın toplan-
tısında konuşan tlker, "REFAHYOL koaüs-
yonu, çetenin resmi ve srvil mensuplanna kol
kanat germekte, özeuikle emniyet içerisinde
ve personelde değişikliklere giderek olayı
kapatma çabasudadır'
1
dedi.
IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin @ planetcom.tr
Yön Vermekten Yönsüzlüğe: Gorbaçov
T
USİAD, Yapı Kredi'nin ko-
nuğu olarak Türkiye'de
bulunan Gorbaçov'un
konuşacağı bir yemek dü-
zenledi. Yemeği yedik, Gorba-
çov'u dinledik, bilgisayann başına
oturduk ve kısa da olsa duraksa-
tlık: Gorbaçov'dan mı söz etmeli,
yoksa Boğaz sırtlarına uzanmış
Yeniköy Korusu'nda patlamakta
olan bahardan mı?
Bana kalsa baharı yeğlerdim.
Koruda ağaçlara yürümüş özsu-
dan, nisan yağmuru ile yıkanmış
topraktan ve biçilmiş ot kokusun-
dan söz etmek isterdim. Ama ki-
mileri "ukala" der, kimileri "saygı-
sız". Gazete yönetimi ise "Bizse-
ni başına bahar vurmuş kış bez-
yinliği yap diye mi yolladık. Otur
adam gibi ne gördüysen yaz" di-
ye îırçalar.
i
Peki, buyrun.
Televizyon ekranlarında görüp
tanıdığımız Gorbaçov karşımızda.
Şöyle beş altı adım ötede. Biraz
daha yaşlanmış. Ama gene ba-
kımlı. Gene sakin bir sesle, karşı-
sındakilerin gözünün içine baka-
rak konuşuyor.
Daha yedinci, sekizinci cümle-
ye geldiğinde laf ola beri gele
cümleleri art arda sıraladığı, yü-
zeysel bile değil, "Şu iş bitse de
gitsek" dercesine konuştuğu bel-
li oldu.
Söylediklerine kulağımın yarisı-
nı ayırıp "Gorbaçov seyrine" çık-
tım.
Bu adam bir dönem dünyaya
yön verdi. Kapitalist sistemin ba-
şındaki ABD ile sosyalist sistemin
başındaki Sovyetler Birliği (SSCB)
arasında karşıhklı tırmanan silah-
lanma çılgınlığı dünyayı bir nükle-
eryok oluşun eşiğine getirdiğinde
cesur bir karar verdi. Silahlanma
yarışını durduracak, hatta tersine
çevirecek bir anlaşmanın miman
oldu.
•••
Sosyalist ülkelerin bütün eko-
nomik olanaklarını tüketen silah-
lanmaya aynlmış fonlan alışılma-
dık bir köktencilikle kesti attı. Bu
kaynakların halkların daha esen,
daha zengin yaşaması için kulla-
nılmasının olanaklarını yarattı.
Bu cesur adımı, daha cesuru,
şaşılacak kadar cesuru izledi:
Glasnost ve perestroykal
Perestroyka yeniden yapılanma
demek. Gorbaçov dev bir savaş
aygıtına dönüşmüş devlet aygıtı-
nı, onun güdücüsü Sovyetler Bir-
liği Komünist Partisi'ni(SBKP) ye-
niden yapılandırmayı öneriyordu.
Ve perestroyka'nın gölgesinde
kalmış öteki adım: Glasnost. Say-
dam demek.
Hantal bir bürokratlar ordusu-
nun elinde egilip bükülmüş, tanın-
maz olmuş sosyalist devlet aygı-
tının saydamlaştınlması öneriliyor-
du. Daha da önemlisi, devrimci
özünü yitirmiş, kimliksiz ve kişilik-
sizaparafç/Vlerin elinde boğulan,
parti seçkinlerinin (nomenklatura)
kişisel erklerini korumaya ve geliş-
tirmeye yarayan bir örgüte dönüş-
müş SBKP'yi saydamlaştırmayı
öngörüyordu...
Perestroyka da glasnost da ba-
şarısız oldu.
O hantal devlet aygıtı yeniden
yapılanmaktan ve saydamlaş-
maktansa biraskeri darbe ile ken-
dini korumayı yeğledi.
Leninci parti modelinin öngör-
düğü profesyonel devrimciler ör-
gütü, bir "profesyone/ entrikacı-
lar" örgütüne dönüşmüştü. Say-
damlaşmak ve yeniden yapılan-
maktansa danbeye arka çıkmayı
yeğledi.
Bu amansız çatışmada kaza-
nan, komünizme çoktan veda et-
miş, votka esrikliğinde çürümeyi
temsil eden Yertsin oldu. Çözül-
me günlere, saatlere sığdı. Sov-
yetler Birliği yıkıldı; sosyalist sis-
tem çöktü ve 1917'den beri süre-
gelen kapitalizmden sosyalizme
geçiş denemesi zıddtna dönüştü:
Sosyalizmden kapitalizme geçiş!
•••
Gorbaçov bu dev dalganın için-
de yitti gitti.
Önceki gün, beş altı adım öte-
mizde sade suyatirit bir konuşma
yapan adam, bir zamanlar dünya-
ya yön veriyordu. Bugün kendi de
yönünü yitirmiş bir siyasal ceset-
le karşı karşıyaydık.
Ürkek vurgularla sosyalist ülkü-
leri övmeye çabalıyor, ama aynı
anda tekerieği yeniden icat etmiş-
cesine TÜSlAD'lı işadamlarına
serbest piyasa ekonomisinin "fa-
ziletlerini" anlatıyordu. Liberaliz-
min kusurlan üstüne saatlerce ko-
nuşabileceğini söylüyor, hemen
ardından "Liberalizmden başka
yol yo/f" diyordu.
•••
SBKP'yi saydamlaştırmak ve
yeniden yapılandırmak üzere yep-
yeni bir yön çizen ve dünyayı sar-
san bu adam, Boğaz sırtlarında
bir koruda, yönünü yitirmiş, zem-
bereği boşalmış, kendisini tanım-
layan düşünceleri anmaktan bile
kaçınan bir profesyonel konuşma-
cıya dönüşmüştü...
Içimi boguntu bastı. Konferans
bitti. Kendimi dışan zor attım. Ke-
der, sıkıntı ve acıma duygusu...
Yeniköy korusunun özsu yürü-
müş, çiçeğe gebe ağaçlanna bile
bakmadan gazeteye döndüm.
Susurluk karanhgını yargıdan kaçırmak isteyenlere
İkinci Uyarı Dönemi Başlıyor.
İSYAN EDJYORUML
ISRAR EDİYORUM.
Türkiye'mde demokratik, çagdaş, şeffaf bir hukuk devleti özlemıştim.
Ülkemın çetelerden arındırılması konusunda ısrarlı taleplerim vardı.
1 Şubat'tan başlayarak 37 gün boyunca, her gece saat 9'da, ışığımla,
alkışımla, tenceremle, tavamla, düdügümle, mumumla geceye ses
verdim. Tüm dünyanın duydugu bu barışçı, ama öfkeli sesı, ülkemi
yönetenler de artık işitmiştir diye düşündüm, eylemime
uygarca ara verdim.
Ancak o günden bu yana Türkiye'de yaprak kıpırdamadı, hiçbir somut
gelişme kaydedilmedi.
Işte buna isyan ediyorum! Ve taleplerimde ısrar ediyorum.
6 Nisan 1997 Pazar günü başlayarak, 23 Nisan 1997 Çarşamba
akşamına kadar her gece saat 9'da ışıklarımı yeniden yakıp
söndürecegim. Tenceremle, tavamla, düdügümle, mumumla, fenerimle,
müzığimle, şarkımla, maytabımla geceye ses verecek, karanlığı aydınlığa
dönüştüreceğim. Pencereme, balkonuma, yakama, otomobılime beyaz
kurdelemı takacağım. Ve milyonlarca ınsanı çıleden çıkaran bu durum
degişmez, toplumsal yaşamda hukuk geçerli kılınmazsa, yöneticilerın
bızı "sivil itaatsizliğe" sevk ettığine hükmedecegım. Isyanımı ve
talebimı ısrarla yinelıyor, tüm yurttaşları bu eyleme çağırıyorum.
Bu çağrı yurttaştan yurttaşa yapılmıştır.
A Y D I N L I K İ Ç İ N
YURTTAŞ GİRİŞİMİ
e.maü: yurttas@planet.com.tr.
Faks: (0-212) 292 02 49 - 293 15 39 - 293 15 99 Tel: (0-212) 245 34 78
POLtTİKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Kızıl Yonca...
Ağaçlar çiçeğe durmuş; bahann habercisi kuş-
lar kiremitlerin üzerine konmuş...
Hava puslu... Deniz, mavinin kıskançlığı içinde
sakin...
Bakıyorum da yüreğin kulak kesilmiş, unutul-
muş birsevdanın derinden gelen soluğuna. Sev-
ginin o güzel ezgisi güneşi gözlerinde saklayan
senin bedenini ısıtmış. Yasemin kokularıyla kuşa-
tılmış saçların bir yelkenli gibi özgür...
Senin sevdan beni vuruyor alaca bir şafakta
sessizce...
Seninle çoğalıyorum, seninle boğuluyorum
apansız önüme çıkan bir ırmağın sularında...
Bir tuhafsın!
Kimi zaman içimi ısıtıyorsun, kimi zaman buz
kesiyor her yanım...
Sabahlan bir tomurcuk kırmızı gül oluyorsun,
öğle saatlerinde umudumu yakalayan papatya,
akşam saatlerinde sevdamı alıp giden anlamsız
birdüş...
Gecelerim seninle çogalsa bile zamansız ku-
runtulara yenik düşüyorum. Öykülerde, şiirlerde
ve inanmayacaksın ama sinema afişlerinde bir-
den karşıma çıkıyorsun...
Hani bir şiir var anımsıyor musun Paris akşa-
mında metroda sana okuduğum. Ben o şiiri şu
ilkyaz akşamında şimdi bir başkasından dinliyo-
rum...
Ardından bir ıslık çalıyorum, gülüyorum ve son-
ra hüzünleniyorum...
Diyorum ki:
"Seninki huysuz bir acı I Oysa benim de yû-
züm kara; I Sevgin köklüydü eksiksizdi senin, I
Benimki güneşe doğru büyüyen I Tutkusuydu
çiçeğin..."
• • •
Zaman beni alıp götürüyor bir başka evrene...
Lawrence'nin şiirteri yüreğimi kıpırdatıyor böy-
lece. Larkın'ı okuyorum gözlerim kapalı. Ondan
vazgeçip John Fullar'a gidiyorum...
Biliyor musun seni kıskanıyorum!..
Geçen gün Ayhan Kırdar'ın 'Lo' kitabını oku-
dum sabaha dek...
Masanın üzerindeki o mavi çinili vazoda kuru-
muş kırmızı karanfiller duruyordu...
Ben o akşam 'geceye çizilen güneşi' gördüm,
aydınlık bir bardağa akacak umudu yakaladım...
Ateşte su kaynıyordu ve benim içimde sevgin
yanıyordu...
Şöyle diyordu Ayhan Kırdar:
"Aşk soylu bir ağaçtır I Sakin açmasın dalında
gurur I Sonra sevgi uçar I Dal kurur
Bakırbir saattirkıskançlık I Hep sevgiyle kuru-
lur I Sakin çalmasın çıngırak I Sonra güven sar-
sılır I Düzen bozulur
Insan karasevdaya düşmeyegörsün I Çalmışya
da çalmamış çıngırak I Sesi her an duyulur."
• • • ,-«\
Seni bir ilkyaz sabahında seyrediyorum...
Belki sen Istinye'desin, ne bileyim belki de bir
başka yerde. İçinde umutlarla yüklü bir yorgun-
luk. Sevinçlerin doludizgin olmuş koşuyorsun...
Bahann şafağında sana kocaman bir "merha-
ba" diyorum. Antonio Machado gibi ellerini el-
lerimde hissediyorum. Beyaz bir patika üzerinde
sevginin mettemini estiriyorum...
Ayakseslerinin yankısı saçlannın rüzgânyla bu-
luşuyor. Gözlerin sevda aleviyle tutuşuyor.
Gözlerinde bir giz yanıyor el değmemiş.
Bitip tükenmez ışığında sevdam yeniden yeşe-
riyor...
Uzun biryolculuğaçıkıyorum senden habersiz.
Soluk soluğa koşturuyorum. Başım dönüyor, el-
lerim uyuşuyor...
Dedim ya hüznü ve mutluluğu birlikte yaşıyo-
rum...
Çocukluk düşlerimi anımsıyorum. Küçük bir
kasabanın ilkyaz akşamlarıyla avunduğum yılla-
ra gidiyorum. Seninle Bandırma Ekspresi'ne bi-
niyorum. Paris Metrosu'nda uyuyor, Moskova
Gan'nda kar altında kalıyorum.
Kızıl yonca can yoldaşım benim!..
Kırlar üzerinde kara tüller gibi uzanan gelincik-
ler ilkyazı haber veriyor...
Yürüyorum uçsuz bucaksız bir ovada...
Kuşlar uçuşuyor, mavi kıskançlıktan çıldırıyor...
Gözlerim sevdanın resmini çizerken, ellerin ısı-
tırken yüreğimi Mallarme'nin bir şiirini okuyor
kıskanç mavi...
"Sevişiriz dilersen şayet
Aşkı anlamadan dudaklannda
Bir şeycik yapamaz bize anla
Susmaktan gayn bir gülden demet"
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.pianet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planetcom. TR
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
HİKMET ÇETİNKAYA
AŞIK KADINLAR SOKAĞI