Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 NİSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Vergî gelîri
yeterli değîl
• İZMİR(AA)-İzmir
Ticaret Borsası (İTB) Mali
Müşaviri Yücel Ayhan,
vergi gelirlerinin, devlet
kaynaklannın önemli bir
kısmını oluşturmasına
rağmen tahsil edilen
verginin hâlâ arzu edilen
büyükJüğe ulaşmadığını
bildirerek "Yapısal
düzenlemelere süratle
gidilmeli ve en az geçim
indirimi müessesesi
yeniden oluşturulmalı"
dedi. Ayhan. yaptığı
açıklamada, Türk
ekonomisinın daha sağhklı
yapıya kavuşturulması için
etkin ve sağlıkh vergi
sisteminin oluşturulması
gerektiğini belirterek
bunun için yapısal
reformlara ihtiyaç
olduğunu bildirdi.
ABD ticaret açığı
azalıyor
• VVASHINGTON (AA)
- ABD'nin. ocak ayında
rekor kıran ticaret açığı,
şubat ayında, ocak ayına
göre yüzde 18 oranında
azalarak 12.7milyar
dolardan 10.4milyar
dolara genlemesine
rağmen hâlâ büyüklüğünü
koruyor. ABD Ticaret
Bakanlığfnın
açıklamasına göre, geçen
yılın şubat ayında son 12
ay itibariyle 114.3 milyar
dolar olan ticaret açığı, bu
yılın şubat ayında son 12
ay itibariyle 139 milyar
dolara çıkti. Ekonomistler.
ABD'nin ticaret açığının
bir yıl öncesıne kıyasla
genişjemesini, dış
piyasalarda ekonomik
büyüme hızlannın çok
daha yavaş seyretmesine
karşın Amenkan
ekonomisınin canlılığı ile
ABD Dolan'nın değer
kazanmasıyla, ithalattakı
artışa ve ihracattaki
azalışa bağlıyorlar.
Bakandan
belediyeye destek
• ANKARA (ANKA) -
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Recai Kutan,
belediyelenn doğalgazı
tüketıcilere BOTAŞ"tan
aldıklan fiyatın yüzde 70
üzerinde satabilmelerine
olanak sağlayan karan
garip bir mantıkla
savundu. Kutan, yakıt
pazannda yeterince
seçenek olduğunu söyledi.
Bu nedenle de söz konusu
karann belediyelenn,
doğalgazı diğer yakıtlarla
rekabet edebilecekleri bir
fiyattan satmalan
.fcorunluluğunu ortadan
kaldırmadığını ileri sürdü.
Kutan, ANAP Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın yazılı
soru önergesini
yanıtlarken, üst sınınn
BGTAŞ fiyatının yûzde
70'i olarak
belirlenmesınde. dağıtım
kuruluşlannın maliyetleri,
yatınm ihtiyaçlan ve
alternatıf yakıt
maliyetlerinin dikkate
alındığını ifade etti.
TÜPRAfa
denetçi uyarısı
• ANKARA (ANKA) -
TÜPRAŞ'ın 1996
bilançosu üzerindeki
incelemesıni sonuçlandıran
bağımsız denetçi, şirketin
mevcut mali yapısıyla
faaliyetine devamının
güçlüğüne işaret etti.
Bağımsız denetçi
tarafından hazırlanan
raporda. TÜPRAŞ'ın 1996
dönem zarannın 18 trilyon
972 milyar, geçmiş yıl
zararlan toplamının 8
trilyon 99".4 milyar lira
olduğu belirtilerek,
"Şirketin faaliyetlerini
de\am ettirebilmesi ve
planlanan yatınmlannı
gerçekleştırebilmesi,
ileride yapacaği ürün
satışlanndan sağlayacağı
mali kaynaklara bağlıdır"
denildi.
KonyaHarm
holding tutkusu
• ANKARA (ANKA) -
Kombassan Grubu'nun
yurtdışındaki Türklerin
binkimlenyle hızlı bir
biç:mde kalkınmasını
öraek alan Konyalı
ginşimcikrde holding
tuttusu bajladı. Konyalı
gİTİşimciler tarafindan
holding starüsünde
çal:şacak ikı şirket daha
kuruldu.
Edmilen bılgiye göre,
"tnterGenç Holding A.Ş."
adı/la kurulan şirketin
semayesi
7
.7 milyar lira
düzeyinde bulunuyor.
"Kjnsan Holding A.Ş."
adlı altında kurulan şirketin
semayesi ıse, 6 milyar lira
ol.a-ak
belr'^ndi.
Brüksel'de görüşmelerde bulunan TÜSÎAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan
üzerîne düşeni yapmalı'ÖZGÜR ULUSOY
BRÜKSEL - TÜSİAD. Avru-
pa Birliği yetkililerine, "Türkiye
gümrük birliği çerçevesinde yü-
kfimlülüklerini yerine getiriyor.
AB de üzerine düşeni vapmalı"
mesajını gönderdi. TÜStAD Yöne-
tim Kurulu Başkanı Muharrem
Kayhan. ekonomik planda Türki-
ye'nin neredeyse bühln yükümlü-
lüklerini yerine getirdiğine dikkat
çekerek, "Biz işadamıyız. Güm-
rük biıiiğinin iJk yılında Türki-
ye, 5 milyon dolar cari açık ver-
di. Bunu"ilk sene için nonnaJ kar-
şılıyoruz. Ancak bu koşullar al-
tında Türkive'nin AB'den Yu-
nan vetosuna çözüm bularak yü-
kümlülüklerini yerine getirmesi-
ni beklemesi doğaldır" dedi.
TÜSİAD heyetinin Brüksel te-
maslan sonrasında dün bir basın
toplantısı düzenleyen Muharrem
Kayhan. Türkiye-Yunanistan iliş-
kilennin gelişmesinin de mali yar-
dımın işletilmesine "müspet" et-
kisi olacağını kayderti.
Çarşamba gününden beri Briik-
sel'de temaslarda bulunan TÜStAD
heyeti, ay sonunda yapılarak Ortak-
lık Konseyı toplantısı, Türkiye'nin
ekonomik durumu, gümrük birli-
ğinin değerlendirilmesi gibi konu-
larda AB yetkilileriyle görüş alış-
verişinde bulundu. TÜStAD Yö-
netim Kurulu Başkanı Kayhan, gö-
rüşmelerde haziran ayında yapıla-
rak Amsterdam zirvesinde aile fo-
toğrafı olmayacağını öğrendikle-
rinı belirterek, "Ancak haziran
ayı sonunda üyelik perspektifi
olan ülkeler için ikinci bir bilgi-
lendirme toplantısı düzenlene-
cek" dedi. Kayhan, AB Komisyo-
nu'nda Türkiye ile ilişkilerden de
sorumlu Komiser Hans van den
Broek'ün de temaslan sırasmda,
''Türkiye'nin bilgilendirme top-
lantısına çağırılmaması şaşırtıcı
olur" dediğıni ıfade etti.
Hans van den Broek'ün "Tür-
kiye'nin iiye ülkelerle bire bir
ilişkilerini geüştirmesi" şeklin-
de bir mesaj verdiğini de belirten
Kayhan, "Burada daha çok Tiirk-
Yunan ilişkileri kastedilivor.
Türk-Yunan ilişkilerindeki yu-
muşamayı olumlu karşıhyor" de-
di. Hans van den Broek ile görüş-
melerinde Ortakhk Konseyi top-
lantısmın da gündeme geldiğini be-
lirten Kayhan şöyle konuştu: "AB-
Türldye ilişkileri 35 senedir de-
vam ediyor. Bu sürecin her aşa-
masını zafer veya başansızlık di-
ye göstermemek gerektiği üze-
rinde duruldu. AB-Türkiye iliş-
kilerinde uzun vadeli bir bakış
açısı oluşturulması gerekiyor."
Ortakhk Konseyi'nin iki yıldır
toplanamadığına dikkat çeken Kay-
han, bu durumun üye ülkelerin po-
litik irade göstermesini engelledi-
ğini kaydederek. ay sonunda yapı-
Iacak Ortaklık Konseyı toplantısı-
nın bu yüzden önem taşıdığına işa-
ret etti. Görüşmelerde Türkiye'nin
makro-ekonomik sorunlarının
azımsanamayacak durumda oldu-
ğuna işaret edildiğini belirten Kay-
han sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB üyesi ülkeler yüzde 3 büt-
çe açığı savaşı verirken, Türki-
ye'nin çok farku ekonomik sorun-
İarla boğuştuğunu vurguluyoriar.
Bu değeriendirme doğru olmak-
la birlikte, öteki adaylann duru-
mu na bakıp objektif olmak la-
zım."
Tekstil Yatınm Holding aracılığıyla 13 şirketle ihracat ortaklığı kurdular
Egeli ihracatçıııın gözü GAP'ta
MERİH AK
İZMİR- Egeli ihracatçı, GAPL
birlikte tekstil ve konfeksiyon ko-
nusunda hareketlenen Güneydoğu
ve Doğu Anadolu bölgelerine göz
dikti. EGS ve Vakıfbank'ın da or-
taklığıyla kurulan Tekstil Yatınm
Holding aracılığıyla bölgeye giden
Egeliler, 13 şirketle gerçekleştir-
diklen ortaklıkla ihracata hızlı gir-
di. Egelilerin Doğu ve Güneydo-
ğu Anadolu bölgelennden yap-
mayı hedefledikleri ihracat, 4 mil-
yar dolar.
EGS'nin yüzde 30, EGS-
Bank'ın yüzde 20. EGS Finansal
Kiralama AŞ'nin yüzde 10, Vakıf-
lar Bankası'nın yüzde 20 ve Ak-
yıl Tekstil Sanayii'nin yüzde 20 or-
taklığıyla gerçekleştirilen Tekstil
Yatınm Holding AŞ (TYH), Gü-
neydoğu ve Doğu Anadolu bölge-
lerinde gerçekleştırdiği yatınm-
lan yoğunlaştırdı. EGS Grubu Yö-
netim Kurulu Başkanı Selami
Gürgüç, dünyada yıllık tekstil ve
konfeksiyon ihracatının 250 mil-
yar dolarlık ticaret hacminin bu-
lunduğunu, Türkiye'nin buradaki
payının ise yüzde 4 olduğunu söy-
ledi. EGS'nın sunduğu projenin
bölgeden 4 milyar dolarlık bir ih-
racatı hedeflediğine dikkat çeken
Görgüç, "Aynı zamanda rnini-
GAP'la birlikte hareketlenen
mum 200 bin kişilik bir istih-
dam söz konusu. Bu modelin
bölgenin problemine ne denli
katkı sağlayacağı böylece görül-
müş oluyor. Bu projenin yaşama
geçmesi ve genişlemesi için 100-
150 milvon dolarlık bir kaynak
ayrılması yetiyor" dedi.
TYH Yönetjm Kurulu Başkan
Vekıli Şükrü f nlütürk de bölge
bölgeye Egeli ihracatçılar da el
ınsanınm "Aklımız, gözümüzün
ucunda" sözüyle hareket ettiği-
nı vurguladı. Bölgedeki para sa-
hıbi kişilenn nereye yatınm yapa-
caklannı bilmediklerinı ve EGS
olarak kendilerine yol gösterme-
yi amaçladıklannı bildiren Ünlü-
türk, sözlerini şöyle sürdürdü:
•'Bölgenin, tekstil ve konfek-
siyon için altyapısı hazır. Ucuz
attı.
işgücü de var. Burada yapılma-
sı gereken tek şey bölge insanıy-
la ortaklık kurarak onları yön-
lendirmek. Bir model yaratma-
ya çalışıyoruz. Bu proje somut
olarak istihdamı arttiracaktır.
Oevlet destek verirse bölgede
bugün ulaşılan başanlardan da-
ha fazla ekonomik ve sosyal ge-
lişmeler sağlanabilecektir."
Uluslararası
kuruluşlar
faaliyette
ŞANLIURFA (AA) - Uluslara-
rası kuruluşlann daha önce çekin-
gen baktıklan GAP'ta etkinlikle-
rini arttırdıklan bildirildi. GAP
Bölge Kalkınma Idaresi Başkanı
Dr. Olcay Ünver, yapılan temas-
lar sonucu uluslararası kuruluş-
larca GAP'ta 4.2 milyon dolarlık
28 projenin uygulanacağını be-
lirtti. Ünver, "GAP, uluslarara-
sı kuruluşlann tescilini alarak
bu yönüyle uluslararası litera-
tiire girmiştir" dedi.
Ünver, Fransız Hükümeti'nce
Diyarbakır'ın antma tesisi ve iç-
mesuyu şebekesi için finansman
sağlamasından sonra îslam Kalkın-
ma Bankası'nın da Şanlıurfa'nın
antma tesisinde kullanılmak üze-
re kredi sağlamayı kararlaştırdı-
ğını söyledi.
Ünver, yapılan temaslar sonucu
Dünya Bankası'nın stratejik bir
politika karan alarak GAP'a ak-
tif katümaya başladığını, bunun
çok önemli olduğunu bildirdi.
Ünver, "Bu çerçevede, GAP bir
yerde uluslararası kuruluşla-
nn tescilini almıştır. Böylece
uluslararası literatüre bu yö-
nüyle de girmiş durumdadır"
dedi.
Destek alıııılarma çokuluslu şirket darbesi
D
evletin 35 yıl önce 196 sa-
yılı yasa ile destekleme
kapsamına almış olduğu
tütün, bu ayncalığını gü-
nümüzde de sürdüren ender tanm
üriinlerinden biridir. Kuşkusuz bu
durum ülkemizde tütünün. 500 bin
ailenin yani yaklaşık 3 milyon va-
tandaşımızın başlıca geçim kayna-
ğını oluşturuyorohnasınm sonucu-
dur.
1961 yılında yürürlüğe giren
Ekici Tütünleri Satış Piyasalanrun
Desteklenmesine Dair 196 Sayılı
Kanun'un bu gerçeğı göz önünde
tuttuğu ve üretici kıtlesini koruma-
yı amaçladığı açıktır. Bugüne ka-
dar bu kabule karşı çıkıldığı ya da
amacın başka türlü yorumlandığı
görülmemiştir.
Buna rağmen son yıllann tütün
piyasalannda 196 sayılı yasanın
amacına uygun bir anlayışla uygu-
Iandığını ve tütün üreticileriran des-
teklendiklerini kabul etmek imkân-
sızhalegelmiştir. Tüccann ihtiya-
cı olan tütünün tamamını piyasa
açılmadan aldığı, destekleme ile
görevlendirilen kuruluşun, tüccar-
lar alımlannı tamamladıktan son-
ra girdıği piyasada destekleme alı-
mı yapıldığından söz edilemez.
Özellikle son iki yılın ekici tütün
piyasalan tam anlamıyla bu şekil-
de yönetilmiştir.
tütün üreticilerinin korunması-
nı amaçlayan destekleme alımlan-
nın esasrnı oluşturan hedef fiyatın
belirlenmesinde üretici maliyetle-
ri birinci etkendir. Bu nedenle üre-
tici maliyetleri, ilkelerinde ve esas-
lannda birleşilmiş bılimsel biryön-
temle tarafsız bir kuruluş tarafın-
dan belirlenmelidir.
Halbuki. tütünpiyasalannın ari-
fesınde değişik kuruluşlar tarafın-
dan hangi ilkelere ve esaslara gö-
re belirlendiği bilınmeyen, birbi-
nnden farklı maliyet fiyatlan orta-
ya atılmaktadrr. Hedef fiyatın be-
lirlenmesinde bunlardan hangisi-
nin esas alındığını, ne alıcılar ne de
üreticilerbilmektedir. Bunlar dev-
let sırrı değildir ve açıklanmalıdır.
Diğer taraftan bu yıl tütününü
satmış olan her üreticiye destekle-
me primi adıyla kg başına 25.000
TL ödenecektir. Bu uygulamanın
destekleme ı!e ilgisinı anlamak
mümkün değildir.
Önceki yıllarda, AB ülkelerin-
de olduğu gibi bizde de, üretici tü-
tününün fiyatı ile (yani bir ölçüde
kalitesi ile) orantılı olarak belirle-
nen destekleme priminin bu yıi tü-
tünün kalitesine ve satış fiyatıııa
bakılmaksızın eşit olarak ödene-
ceği anlaşılmaktadır.
Ege Bölgesi 'nde yüzde 80 ve da-
ha yukan A Grad ihtiva ettiği için
475.000 TL başfiyatla satılan bir tü-
tün le yüzde 25 A Grad ihtiva eden
ve 173.437 TL fiyatla satılan Kap-
pa nevili bir tütüne maliyet, kalite
ve satış fiyatlanndaki fark dikka-
te ahnmad'an 25.000 TL destekle-
me primı ödenecektir.
Yani en yüksek değeri taşıyan tü-
tüne (25.000 TL' 475.000 TL) yüz-
de 5 destekleme primi ödenirken en
düşük değeri taşıyan Kappa nevi-
li tütüne bunun üç katından fazla
(25.000 TL' 173.437 TL) yüzde 17
destekleme primi ödenecektir. Tü-
tüncü ülkelerde özellikle AB ülke-
lerinde görülmemiş olan bu uygu-
lamanın. destekleme mantığı ile
bağdaştınlması mümkün değildir.
Destekleme hizmetinin amacı,
1% sayılı yasada isimlendirilmiş ol-
duğu gibi "ekici tütünleri satış
piyasalannın desteklenmesi" ve
Türk tütün üreticilerinin komnma-
sıdır. Son iki yılda yürürlüğe konu-
lan destekleme kararnamelerinden,
bu amacm terk edileceği ya da en
azından bazı radikal değişiklikle-
rin öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Tekerin işlevi
1996 yılı destekleme karannın
ikinci maddesi aynen şöyledir "Te-
kel Genel Müdürlüğü, memle-
ketimizdc Amenkan tipi tütün
üretiminin geliştirilmesi amacıv-
la tohum ithal etmeye, anılan tür
tütün üretimi ile uğraşan firma-
lar veya ekiciler ile üretim, nak-
liye ve işleme konulannda bir yıl
veya daha uzun süreli anlaşma-
lar yapmaya. kurutma fırını ve
hangarlar gibi tesisler kurmaya
veya kurdurtmava, işlerin yaptı-
rılması için gerektiğinde avans
vermeye ve bu suretle. yetiştiri-
len tütünleri almaya ve satmaya
yetkili kılınmıştır."
Yasalar Tekel'e tütün üretimi
yapmak görevi vermemiştir. Te-
keî'in bugüne kadar bilimsel araş-
tırma amacı dışında, ticari amaçla
tütün üretimi yaptığı veya yaptır-
dığı da görülmemiştir. Buna rağmen
Tekel'in kendi adına veya ortak-
Iıklar kurarak tütün üretmesinde
A
merikan tipi
tütün üretimini
çokuluslu
şirketlerle ortaklık
kurarak
gerçekleştirmekte ısrar
etmek bir zorunluluğu
değil, tercihi ifade eder.
Bu tercihin vazgeçilmez
haklı sebepleri varsa
halkımıza
açıklanmalıdır.
yasal bir engel de yoktur.
Burada dikkat çekici olan, Te-
kel Genel Müdürii'nün ve Tekel'den
sorumlu Devlet Bakanı'nın bu or-
taklık için çokuluslu fırmalan ter-
cih ermeleridir. Nitekim genel mü-
dür, "Tekel için en iyi alternatıf
bu rip tütün yetiştirmede yetkin
çokuluslu üreticilerlc çalışmak
olacakör. Halihazırda birkaç tek-
lif aldık ve görüşmelerimiz de>-am
etmektedir" şeklındeki göriişünü
Şubat 1996'da, Devlet Bakanı ise
bundan bir yıl sonra 15 Şubat 1997
tarihinde 1996 ürünü Ege ekici tü-
tün piyasasını açarken yaptığı ko-
nuşrnada, bu konudaki karanru "Te-
kel, ithal edilen Amerikan tipi
tütünleri yurtiçinde Şanlıurfa,
Adıyaman, Batman, Düzce, Hen-
dekgibi yerlerde üretmek üzere,
yabancı bir firma ile ortaklık
kurma aşamasındadır. Değişik
yabancı firmalarla bu maksatla
kurulacak ortaklıklarla bahse
konu tütünlerin ülkemizde üre-
timi sağlanacak" diye ifade ct-
miştir.
Önemli olan Amerikan tipi üre-
timi için, Türk tütün üreticileri ve-
ya onlann kuruluşlan dururken OT-
tak olarak çokuluslu şirketlerin ter-
cih edilmesi ve krediden bu ortak-
lık vasıtasıyla çokuluslu şirketlerin
yararlanmasına olanak sağlanmış
olmasıdır.
Amerikan tipi tütün üretimi için
teknik bilgi ve üreticilerin eğitim
ihtiyacı, bu alanın çokuluslu şir-
ketlerle paylaşıbnasını haklı göster-
mez. Teknik bilgi ve eğrtim, ortak-
hk kurmadan da uluslararası kuru-
luşlann işbirliği ile yada yurtdışın-
dan profesyonel olarak sağlanabi-
lir. Kaldı ki buna zorunluk da yok-
tur. Çünkü Teke! kadrolannda bu
konuda yetişmiş yeteri kadartütün
eksperi ve ziraat mühendisleri var-
dır. Tütün eksperliği yüksekokulu
ve ziraat fakültelerinde, bu üretimin
en iyi şekilde yürütülmesinde ve ba-
şanya ulaştınlmasında. büyük kat-
kı sağlayabilecek öğretim üyeleri
vardır. Türkiye'de 1996 yılında yak-
laşık 4.500.000 kg Amerikan tütü-
nü üretilmiş. önemli birdeneyim ve
bilgi birikimi oluşmuştur.
Amerikan tipi tercihi
Görülüyor ki, yurdumuzda Ame-
rikan tipi tütün üretimini çokulus-
lu şirketlerle ortaklık kurarak ger-
çekleştirmekte ısrar etmek bir zo-
runluluğu değil, tercihi ifade eder.
Bu tercihin vazgeçilmez haklı se-
bepleri varsa halkımıza açıklan-
malıdır. Bu açıklama yapılmadık-
ça bir kamu iktisadi kuruluşu olan
Tekel'in yüksek planlama kurulu-
nun onaylaması halinde. çokulus-
lu şirketlerle ortaklık kurarak Ame-
rikan tütünü yetiştirmesi yasalara
aykın olmasa da Türk tütün üreti-
cileri ve üretici kuruluşlan bu ka-
ran asla içine sindiremeyecektir.
Söz konusu destekleme karan-
nın içerdiği daha önemli birhusus
da şudur: Destekleme karan, Te-
kel'in çokuluslu şirketlerle kura-
cağı ortaklığın üreteceği Ameri-
kan tipi tütünlerin, destekleme ile
görevli Tekel tarafından destekle-
me hesabına satın alınmasını, bu ka-
rar uyannca alınan, işlenen ve sa-
tılan tütünlerden husule gelen za-
rarlann Hazine Müsteşarlığı bütçe-
sine bu maksatla konulacak ödenek-
le karşılanmasını öngörmektedir.
Halbuki, tütün destekleme karan-
nın dayandığı 196 sayılı kanun ve
233 sayılı kanun hükmünde karar-
namenin 35'inci maddesi, bu satın
almaya ve böyle bir ödemeye im-
kân vermez.
Destekleme ahmlannın amacı,
196 sayılı yasada isimlendirilmiş ol-
duğu gibi "Ekici Tütünleri Satış
Piyasalannın Desteklenmesi'',
yani Türk tütün üreticilerinın ko-
runmasıdır, Amerikan rütününün
desteklenmesi ve çokuluslu şirket-
lerin korunması değil.
233 sayılı kanun hükmünde ka-
rarnamenin 35. maddesinin 4 nu-
maralı fıkrası şöyledir "Teşebbüs,
müessese ve bağlı ortaklıklara.
konulan ile ilgili olarak Bakan-
lar Kurulu'nca görev verilebilir.
Gerektiğinde bu göre\ için yapı-
lacak ödeme miktarı Bakanlar
Kurulu kararında beürtilir. Bu
görevden doğan zarar ve mahrum
kalınan kâr yukarıdaki csaslar
dahilinde Hazine'ce karşılanır."
Bu maddeye dayanılarak Te-
kel'e verilecek görev önce "Te-
kerin konulan ile ilgili olmak"
şartından yoksundur.
Diğer taraftan çokuluslu şirket-
le kurulacak ortakhğın üreteceği
Amerikan tipi tütünlerin destekle-
me hesabına satın almması ve bu
tütünlerin işlenip satılmasından ha-
sıl olacak zararlann Hazine'ce kar-
şılanması da hukuki dayanaktan
yoksundur. Çünkü, çokuluslu şir-
ketlerin Tekel'le ortaklık kurarak
Türkiye"de üretecekleri Amerikan
tipi tütünlerin, vatandaşlanmız ta-
rafından üretilen Türk tütünleri gi-
bi aynı kriterler kullanılarak belir-
lenecek fiyatlarla destekleme he-
sabına Tekel tarafından satın alın-
ması, sosyal amaç gözetilerek be-
lirlenen destekleme fiyatlannın ço-
kuluslu şirketlere de uygulanması
demektir.
Halbuki destekleme. devletin, ço-
kuluslu şirketleri değil, kendi va-
tandaşı olan tütün üreticilerini ko-
rumak amacıyla üstlendiği. koşul-
lar zorunlu kıldığında zaran göze
aldığı, ticari amaçlı değil, sosyal
amae.li bir hizmettir. Bu hizmetten
çokuluslu şirketlerin yararlandınl-
ması düşünülemez.
Neresinden bakılırsa bakılsın. Te-
kel'in çokuluslu şirketlerle, kura-
cağı ortaklık tarafından üretilecek
Amerikan tütünlennin destekleme
hesabına satın alınması ve butütün-
lerin alım satımından doğacak za-
rann Hazine Müsteşarlığı bütçesi-
ne konulacak ödenekle karşılan-
ması, çokuluslu ortağa Hazine'den
transfer yapılmasından başka bir
anlam taşımadığı için hukuksal ol-
maması bıryana, destekleme kav-
ramı ve mantığı ile bağdaştınlamaz.
SÜRECEK
İŞÇİNİN EVBENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Üzüm Üzüme...
Dünyayı düzeltmek, Türkıye'yı kurtarmak gibi bü-
yük işlerden başımızı alamadığımız için© gazeteci-
liğin alfabesınde bize öğretiien bir gerçeği hep atla-
nz. Bize öğretilenlerden, insanoglunun en çok ilgi duy-
duğu, en çok okunan haberlerin sağlıkla ilgili oldu-
ğunu bildiğımiz halde boş veririz.
Bayramın ilk günü, aylarca unutulmuş akraba ve
dostlarla bir araya gelindiğinde, bir kez daha gördüm
ki konuşmalar önce sağlık, sonra da siyaset ekse-
ninde dönüp dolaşmakta..
• Şeker hastalığı ile bağlantılı, nerede ise yıllardır
ayağındaki yara iyileşmeyen sevgili dostumuz, ya-
ranın olduğu parmaktan başlayarak bir dizi operas-
yonla birçok kemiğini birden kaybetmış, sonunda
can kaygısı ile aile soluğu Amerika'da almıştı. Aya-
ğını kaybetmiş, ama canını kurtarmış olarak yurda
döndü. Meğerse iyileşmeyen yarada çok bulaşıcı, teh-
likeli bir virüs varmış. Hastanede bir süre tecrit edil-
miş olarak yaşamışlar. Acıları sarmalamaya çalışır-
ken bir yandan da Türkiye'de neden kimsenin böy-
le bir olaydan süphelenmediğını sorguluyor, mikro-
bu hangi pansuman ya da amelıyat aşamasında kap-
mış olabileceğini bulmaya çalışıyorlar.
• Bir - iki dakikalık bir felç olayının ız bırakmadan
gelip geçtiğı hasta, ne olup bittiğinı anlamak üzere
soluğu kardiyoloji uzmanlık merkezinde alıyor. Dok-
torlar incelemeden sonra sorunun kalple ilgisi olma-
dığına karar veriyor ve nöroloji kontrolünden geçme-
sini tavsıye ediyorlar. Bu arada yükselen tansiyonu
için de tansiyon düşürücü ilaçlar alması tavsiye edi-
liyor. Hastanın durumu hakkında bilgi alan nörolog-
lar, kendılenne gelınmeden önce alınan öntemleri, tan-
siyon düşürücü ilaç alındığını duyunca "Arnan ne
yapıyorsunuz? Daha önceden tansiyonu olmayan bir
hastanın böyle bir dummda (damar tıkanıklığı olgu-
sunda) tansıyonunun çıkması bedenin birsavunma-
sı. Birden tansiyon düşürücü ilaç verilmesı çok sa-
kıncalı. Ancak tansiyon çok fazlayükseldiğinde, 20'le-
rigeçtiğinde, düşürmek üzere özel ilaç verilebilir" û\-
yoriar. Belli ki nörologlarca bilinen önemli birgerçek-
likten, kardiyologların önemli bir bölümünün haber-
leri bile yok.
• Söz sağlıktan açılınca, herkesin ne kadar da dert-
li olduğu ortaya çıkıveriyor. Örneğin SSK hastanele-
rinde tedavisi yapılamadığı için başka hastanefere ya-
tınlan hastalar için tedavinin önemli bir bölümü fiilen
parayla. Ayrı ayn bölümlerde yapılan tahlillerde der-
nek bağış makbuzları jle yatınlan paraların karşılığı
alınamıyor. Hastanın ilacını gidip bir SSK hastane-
sinden alabilecek, ışsiz güçsüz bir yakını varsa ne
âlâ. Yoksa ilaçlar da eczanelerden parayla alınmak
zorunda kalınıyor. Zaten birçok ilaç da SSK'de yok.
Bir de devamlı kullanılan ilaçların, ancak bir haf-
ta -10 günlük reçeteleri için, en az biryarım gün kuy-
ruklarda beklemek var. Devam eden ilaçlar için, her
seferinde yeniden saatlerce doktor ve ilaç kuyruğu..
Çaresiz hasta kendi cebinden ilacını alma yoluna gi-
diyor. Gelin görün kı hemen hemen herorta yaşın üs-
tündekı insanlann kullanmak zorunda olduklan, da-
mar açıcı, kireçlenme, tansiyon düşürücü türünden
devamlı ilaçların aylık maliyeti, emekli maaşının ya-
rısını buluyor. Hasta ayda birkaç gününü nasıl has-
tane kapılarında geçırsın? Ya da nasıl maaşının ya-
rısından fazlasını bir tek bu ilaçlara versin?
• Ya sıgortası olmayan hastalar? Hasta hastane-
ye yatınlışının henüz üçüncü gününde. Daha hasta-
lığın nedenlerı üzerinde bir teşhisebHe vanlamamış.
Çekilen tomografilerin, filmlerin maliyeti milyara yak-
laşmış. Aile meclısı toplanıyor. Daha fazla para bu-
lunamayacağı anlaşıldtğından, hastanın eve götürül-
mesine karar veriliyor. Uç gün boyunca yatağın ba-
şından ayrılmayan hasta yakınları için "cimrilik, sev-
gisizlik" gibisinden bir yargıya varmak insafsızlık ola-
bilir, olsa olsa "çaresizliklerine" içiniz sızlayabilir.
• Özal mezarında rahat rahat uyuyabilir. Hasta-
nelerimizde yatak fiyatlannın otel fiyatlanndan ucuz
olduğuna yakınır dururdu. Şimdi sağlık harcamalan
lüks otelleri aratmıyor. Çok da önemli sayılmayan bir
ameliyat ve hastalığa, pahalı özel hastanelerden söz
etmiyoruz, orta kararolanlannda, ünıversitelerde mil-
yonlar yetmiyor. Bir de çekilen çile var ki...
Mesai saatleri bittıği için tedavıyı yarıda bırakan
doktorlar, personel mi istersiniz? Hastanelerde yan-
lış teşhis ve tedaviden başa gelenleri duymak mı?
Hastalann bakımıysa başındaduran akrabalarına bı-
rakılmış. Refakatçılerden bir de ücret alınıyor. Ama
sandalyelerde 24 saat yaşayıp dışardan yemekleri-
ni sağlamak, insanlık dışı birçok özveride bulunmak
zorundalar. En acısı da sağlık birimleri arasındaki ile-
tişimsizlik. Şeker hastasına uyarılmadığı için tatlı ge-
lıyor. Hastanenin bir başka bölümünde çekilen, acil
sonuç verilmesı beklenen elektroları incelemek üze-
re kardiyolojiden bir kalp uzmanının ancak bir ay
sonra uğrayabileceği öğrenıliyor..
• Hastanelerde, gün atlatılamayacak kanser te-
davılerinde bile sıralar aylar sonrasına. En yaşamsal
hastalıklar için gereklı MR, tomografi, film çekımle-
rinde randevular aynı tempoda gidıyor. Cepte olsun
olmasm, milyonlan bulup dışanda çektireceksiniz. Işin
bir başka trajedısı, cepte parası olanlar için bile ün-
lü doktorlar ve hastanelerde randevular aynı ölçüler-
le, aylar sonrasına sarkıyor. Para için gereksiz çeki-
len filmler, yapılan ameliyatlar, tedaviler, bu ışin pi-
yangosu gibi oluyor... Özetle insan sağlığı, canı, bu
ülkede çok çok fazla ucuzlamış, sağlık hizmetleri de
o ölçüde paraya çevrilmiş bulunuyor...
Ne sanıyorduk ya? Özalizmin, şimdilerde Çillerizrn,
Erbakanizmin geçerli, her şeyin, bütün değerlerin
satılık olduğu birdüzende, yaşamın bütün alanlann-
da geçerli olanlar, sağlık alanında da geçerli olma-
yacak mıydı? Milliyetçiliğin çetelerle özdeşleştiril-
mesine, siyasette iktidar uğruna her şeyin yapılabil-
mesine, sınırsız kirlenmeye izin verildiği sürece, in-
san canı ve sağlığının anlam taşıdığı bir sağlık düze-
ninin geçerli olabileceğini düşünmek saflık olur. Ne
de olsa üzüm üzüme bakıp...
Hâlâ bir şeyler ayakta durabiliyorsa, yatıp kalkıp
tıp yeminine, meslegin etik değerlerine bağlı doktor-
larımız, sağlık elemanlarımızın büyük özverilerine
dua edelim.
ISDEMIR
Taşeron krizi büyüyor
AKIN BODUR
İSKENDERLTV - Iskenderun Demir Çelik Fabrika-
sı'ndaki taşeron işçisi krizi büyüyor. Geçen günlerde
toplusözleşmeye imza atan ÎSDEMlR'de taşeron işçi-
leri, sözleşme dışında tutulunca ayağa kalktı. ÎSDE-
MlR'de çalışan 4 bine yakın taşeron işçi adına yapılan
açıklamada kadrolu işçilerle taşeron işçileri arasmda üc-
ret ve sosyal haklar açısından bir uçurum yaşandığına
dikkat çekilerek "İSDEMİR'de 22 ünitede açılan iha-
leler yasal olarak iş ihalesi oimasına karşın fiilen iş-
çilik ihalesidir. Bu da anayasaya aykırıdır" denildi.
Kadrolu işçi ahmı durdurulduğu için işgücü gerek-
sinimini taşeron firmalar vasıtasıyla gideren ISDE-
MÎR'de taşeron işçisi sorunu kangren haline dönüştû.
ISDEMİR'in taşeron firmalann "korsan" olarak ça-
hştığını ve yerlerinin dahi belli olmadığını öne süren
taşeron işçileri. SSK primlerinin dahi yatınlmadığını
kaydediyorlar. Taşeron işçiler, içinde bulunduklan şart-
lan yaratanlann temel amaçlannın "özelleştirme, sen-
dikalasızlaştırma ve taşeronlaştırma" olduğunu vur-
guladılar.