Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 NİSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Susurluk
raporu kîtap
ohhı
• ANKARA (ANKA) -
' Polis, siyaset, mafya
ilişkisi biçiminde
nitelendirilen Susurluk
kazasından sonra
oluşturulan ve 4 aylık bir
süre sonunda çalışmalannı
tamamlayan TBMM
Susurluk Komisyonu'nun
hazırladığı raporun tam
metni Ayyıldız Yayınlan
arasında yayımlandı.
Bektaş Ayyıldız'ın
redaksiyonu ile
yayımlanan kitaptan
edinmek isteyenlerin
GMK Bulvan, Eti Pasajı
No: 45/28'e ya da
Olgunlar Sokak'ta
bulunan 25 nolu kitap
standına başvurmalan
gerektiğı bildirildi.
Topuz:
Hükümetin sonu
yaklaştı
• ANKARA (ANKA) -
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Ah Topuz,
REFAHYOL hükümetinin
sonunun yaklaştıgını,
yakın bir zamanda
dağılacağını ileri sürdü.
REFAHYOL'un ardından
gelecek hükümetin Tansu
Çiller'in Yüce Divan'a
gönderilmesi, Mercümek
ve Susurluk dosyalannm
aydınlatılması gibi
konulann
sonuçlandırılması için
çalışması durumunda
büyük prestij kazanacağını
belirten Topuz, "Ama
bunlan gerçekleştirmezse
sıradan bir hükümet olur.
Yalnızca MGK kararlannı
uygulayacak, icraatı
olmayan bir hükümet olur,
yani bir çözüm hükümeti
olmaz" dedi.
MİTeteman
arıyor
• tstanbul Haber Servisi -
Milli Istihbarat Teşkılatı
(MtT) gazetelere verdiği
"Personel alınacaktır"
başlıklı ilanla, özellikle
lstanbul'da görev yapacak
28 yaşından gün almamış,
erkek eteman aradığını '
n
~Üûyur(îü.^937sayılı *'
kanunun 4'üncü
maddesine göre personel
almak isteyen MlT'in
ilanında başvuranlann
"tüm dillerde" Hsan
smavma alınacağı
belirtildi. Ilanda, adaylann
hukuk, siyasal bilimler,
iktisadi ve idari bilimler
ile denkliği onaylanmış
yabancı öğrenim
kurumlanndan mezun
olmalan şartınm da
arandığı kaydedildi.
Karadayı
Brüksel'de
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Genelkurmay
Başkanı Orgeneral tsmail
Hakkı Karadayi, 126.
NATO Askeri Komite
toplantılanna katılmak
üzere dûn Brüksel'e gitti.
Karadayı'nın, Brüksel'deki
temaslan kapsamında
Yunanistan Genelkurmay
Başkanı General
Atanasios Tzoğannis ile de
bir araya gelmesi
bekleniyor.
Trafik kazaları
• Haber Merkezi - Trafik
kazalan can almaya devam
ediyor. Yurdun çeşitli
bölgelerinde meydana
gelen trafik kazalannda 11
kişiöldü.l78kişide
yaralandı. Afyon'un
Kızılören ilçesinde,
tstanbul'dan Pamukkale
yönüne gitmekte olan iki
tur otobüsü, 10 kilometre
arayla devrildi, 8'i ağır
olrnak üzere 101 kişi
yaralandı. Diğer kazalarda
ölenlerin isimleri ise
şöyle: Hüseyin Salih,
Ahmet Yener, Mustafa
Karasu, Kemal Ergün,
Deniz Banş, Satılmış
Yurtsever, tbrahim
Akmeşe, Hasan Uzun,
Osman Çimen, Murat
Bulat, Suna Şahin ve
kimliği henüz
belirlenemeyen 2
yaşındaki bir çocuk.
Bankaya bomba
• tstanbul Haber Servisi -
Yapı Kredi Bankası'nın
, Otakçılar Şubesi'nin
, otomatik para çekme
makinesine dün akşam
saatlerinde bırakılan
bombarun patlaması
sonucu büyük çapta hasar
meydana geldi. Yetkililer,
bombanın anı ateşlemeli,
el yapımı olduğunu
bildirdiler.
En büyük işçi örgütü teslimiyetçilikle suçlanıyor, olağanüstü genel kurul gündemde
Türk-Iş'te iktidar kavgasıBANUSALMAN
ANKARA - Kamudaki 500 bını aşkın
işçiyi ilgilendiren toplusözleşme görüş-
mekrinde Türk-Iş yönetiminin "tesfimi-
yetçüikk" suçlanmasının ardından olağa-
nüstü genel kurul yapılması gündeme ge-
tirildi. Türk-lş Genel Başkanı Bayram
Meral, istifa etmesini isteyen ve DYP'ye
yakmhğıyla bilinen Genel Mali Sekreter
Enver Toçoğlu'na "Benim üyelerim sözü-
mü dinler. Burası kışla değil, demokratik
bir kuruluş" dıye yanıt verdi. Liman-İş
Genel Başkanı Hasan Biber ise "suuf ha-
reketinin san sendikalarla boğulmak is-
tendiğme" dikkat çekti.
REFAHYOL hükümetinin. ücretlerin
aylık enflasyon orarunda arttınlması an-
lamına gelen eşel-mobil sistemini "Uy-
gulanmaolanağıolmazsageri döneriz" dı-
• Türk-Iş"in kışla değil, demokratik bir kuruluş olduğunu
söyleyen Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, "Benim
üyelerim sözümü dinler" dedi. Liman-tş Başkanı Biber:
"Sınıf hareketi san sendikalarla boğulmak isteniyor."
yerek kabul ettırmesinın ardından Türk-
tş'teki kavga büyüyor. Eşel-mobil siste-
miyle sendikacılığın sona ereceğini savu-
nan bazı sendika başkanlan, toplusözleş-
me sürecinin sorgulanmasını istiyorlar.
Bazı sendika başkanlan ise Türk-lş'in ge-
leneğinde olağanüstü genel kurul bulun-
madığına dikkat çekerek, bu yolun açıl-
maması gerektiğini savunuyorlar. Türk-
lş'teki iç hesaplaşmanın Kurban BayTamı
sonrasmda toplanacak Başkanlar Kunı-
lu'na taşınması bekleniyor.
SSK Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Der-
neği'nde yolsuzluk yaptığı için kesinleş-
miş cezası bulunmasına karşın bu derne-
ğin yönetim kurulu başkanlığına "şaibe-
B" olarak yeniden seçildiği basına yansı-
yan Türk-tş Genel Mali Sekreteri Enver
Toçoğlu, konfederasyonun genel başkanı
Bayram Meral'in istifa etmesini istedi.
"Türk-İş Genel Başkanı olan bir insan,
üyesendikalann peşpeşe sözleşme yapma-
sı karşısında şajet sözünü dinletemiyorsa,
o makamda bir daldka bfle durmamab-
<hr" diyen Toçoğlu, Meral'in "tükeniş pa-
niğinde" olduğunu öne sürdü. Toçoğlu,
Türk-lş'e, kendilerinin imzaladığı sözleş-
meden daha yüksek zam verilmemesi için
Başbakan Vekili Tansu ÇiDer'le pazarlık
yaptığı iddialanna karşı Şeker-lş yöneti-
cileri ile koordinasyon Kurulu üyelerini
tanık gösterdi.
Eşel-mobil öngören sözleşmeyi ilk kez
Şeker-lş'le birlikte imzalayan Demiryol-
Iş'in de genel başkanı olan Toçoğlu'nun,
SSK Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derne-
ği yönetimindeki görevinden alınması için
Ankara Valiliği'nin yazı gönderdiği. an-
cak Içişleri Bakanlığı'nın de\Teye girerek
sözleşmeyi imzalaması karşılığında bu
yazıyı değiştirttiği ileri sürülüyor.
Türk-lş Genel Başkanı Meral ise To-
çoğlu'nun açıklamalanna "Benim üyele-
rim sözümü dinler" yanıtını \ erdi. Olağa-
nüstü genel kurul iddialanna ılişkin ola-
rak da "Türk-Iş'te hiç olağanüstü genel
kurul yok. Burası kışla değil, demokratik
bir kuruluş'' diyen Meral, bayramdan son-
ra yönetim kurulunu toplayarak değerlen-
dirme yapacağını bildirdi.
TURBAN'a
yine dava
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı,
"sahte, uydurma bdgeler-
le ihulasen zimmetsuçunu
iştediklerT gerekçesiyle
eski TURBAN yönetici-
lerı Nevin Biltekin, Ali
Beykoz ve Korkmaz Taş-
kuı hakkında 2 ayn dava
açtı.
Savcı Hikmet Önenin
hazırladığı iddianamenin
ilkinde, DYP'liÖmerBfl-
gin'in müdürlük yaptığı
sırada açılan balçığınte-
mızlenmesi ihalesinın
TUTAŞ firmasına veril-
diği, fırmanın haksız ka-
zanç sağlamasına neden
olan Biltekin ile Taşkın
hakkında 12 yıldan az ol-
mamak üzere hapis ceza-
sı ısteminde bulunuldu.
tkinci iddianamede, Bey-
koz, Biltekin ve Taş-
kın'ın TURBAN'a 16 ta-
kım üniformanın alınma-
sı sırasında, zimmetleri-
ne 300 milyon geçirdikle-
ri kaydedilen sanıklann.
12 yıldan az olmamak
üzere hapis ve zarann 3
katı da para cezası iste-
mınde bulunuldu.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
\
BAVPAM
TRAFiei!
Yargrtay'dan demokrasi dersi
'Milletvekilinin Meclis kürsüsünden zorla indirilmesi kişilik haklarma saldındır'
ANKARA (ANKA) - Yargıtay,
milletvekıllerine demokrasi der-
si verircesine düşünceye karşı
şiddete başvurulmasını eleştırdi.
Görüşleri beğenilmese de
TBMM kürsüsünde konuşan
milletvekillerinin zor kullanıla-
rak aşağı indırilmesinı 'kişilik
haklanna saldın' olarak kabul c-
den Yargıtay, buyola başvuranla-
nn tazminat ödemeye mahkûm
edilmelerine karar verdi.
TBMM'de şiddete başvurma-
nın suç olup olmadığı, milletve-
killerinin düşüncelerini ifade öz-
gürlüğüne sahip olup olmadıkla-
n sorulanna yanıtlar içeren ka-
rar. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ta-
rafmdan verildi.
Eski Şırnak Bağımsız Millet-
vekili Mahmut Ahnak'ın 1991
yilında SHP Grup Başkanı sıfa-
tıyla TBMM'deki genel güven-
likle ilgili görüşmede kendisini
itekleyerek ve zor kullanarak kür-
süden indiren DYP'li Ertekin
Durutûrk aleyhine açtığı mane-
vi tazminat davasını reddeden
Ankara 4. Asliye Hukuk Mahke-
mesı karannın temyiz inceleme-
si tamamlandı.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, ye-
rel mahkemenın kürsüden zorla
indirilmesini hakaret sayarak
kendisine tazminat ödenmesini
isteyen Almak'ın başvurusunu
reddeden karannı oybirlığiyle
bozdu.
Karar. milletvekillerine kürsü-
de hangi nedenle olursa olsun et-
kili eylemde (müessir fıil) bulun-
manın kişilik haklanna saldın
olacağı görüşüne dayandınldı.
"Kişilik hakkı, kişinin kendi öz-
gür ve bağımsızvarhğının bütün-
lüğünü sağlayan \e herkese karşı
ileri sürülebilen muüak bir hak-
ür
1
" denilen kararda, dava konu-
su olayın yer aldiğı video bantta-
ki bilgiler sıralanırken Ahnak'ın
görüşleri ise eleştirildi. Kararda
şöyle denildi:
"Davacı Ahnak'ın konuşma-
sında haksızhğa uğrayan insanla-
nn devlete güvenJerini vitirerek.
ihkak-ı hak yani adaleti kendi e\-
lemleriyle gerçekleştirme yohınu
seçtiklerini belirttiği, kendisine
verilen yasal konuşma süresi bit-
tikten sonra uyanya rağmen kür-
süden inmediği, Kars'ın Dıgor
ilçesinde akraba olan iki genci-
Yılmaz iki turlu seçimden yana
ANTAIAA/MANAVGAT (Cumhuriyet) - ANAP
Genel Başkanı Mesut Yıimaz, Türkiye'yi ıstikrara
kavuşturacak sistemin, iki turlu seçim sistemı
olduğunu söyledi. Bayramm ilk gününü Antalya'da
geçiren Mesut Yılmaz. bayram namazını,
Manavgat ilçesindeki Merkez Selime Hatun
Camü'nde kıldı. Cami imamının "kardeşHk"
konusunu ele aldığı ve valandaşlann "kurban
derikrini dilediklert kuruluşa \trebik-ctkkrini"
söylediği N'aazını dinleyen Yılmaz, camiden
çıktıktan sonra vatandaşlarla bayramlaştı.
Manavgat'tan Sarüar Köyü'ne geçen Yılmaz,
burada dana kurban edilerek karşılandı. Sanlar
Köyü'nde kendisi. eşi ve çocukkn için 2 koç ve 2
keçi kurban kesen Yılmaz. daha sonra Sanlar
Ilköğretim Okulu'nda kahvaltıya katıldı. Büyük
Şelale kıyısında gezinti yapan Yılmaz, basm
mensuplannın sorulannı da yanıtladı. Yılmaz,
seçim sisteminin değiştirilmesine yönelik
çalışmalar ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi:
"Hiçbir partinin seçim sistemini tek başma
değiştirmc gücü >\>ktur. Seçim sistemL uztaşma ile
değjştirilebilir. Daralolmış bölge. iki turlu seçim
sistemini ilk öneren parti biziz. Bizim önerimize
karşı çıkan DYP, şündi daha ohımlu bir duruma
gelmişse, bu memnuniyet veriddir."
mizin çatışmalarda can verdikle-
ri. biri askerbiri PKK'lıydi' drye-
rek Qlke>i bölmeyi amaçlayan te-
röristterle Türk askerini eşdeger
tuttuğu,devletin \arüğı ve bağım-
sızlığını, vatamn bölünmez bü-
tünlüğünü korumaya namusu
üzerineyemin etmiş miüetvekilte-
rinin bu konuşma üzerine sira ka-
paklanna vurarak. bağırarak
tepki gösterdikleri ve kürsüye çı-
kan bir grup miUetvekilinin dava-
cı>1a tartışma>a giriştiği, bu ola>-
lar olurken da>*acımn etrafuu sa-
ran kalabalık milletvekillerinin
arkasından çıkan davalının, da-
vacıya >aklaşarak eliylebelinesa-
nlmak süretiyle geriye çektiği ve
kalabaltktan a>ırarak kürsünün
diğer taranna doğru iterekve mü-
essir fiiü oluşturacak şekilde gö-
türdüğü \e davacm kürsüden in-
dirdiği tespit edilmiştir. Yerel
mahkemece da-valının anılan ey-
leminin müessir fiil niteliğinde ol-
ması nedeni>1e kişilik haklanna
saldın teşkil ettigi gözetilmeden
da\anın reddine karar verilmiş oi-
ması bozmayı gerektirir."
ŞJFIğNOKTASI IORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
MÜNİH - Deniz Kuvvetleri
Komutanı Güven Erkaya'nın
birkaç ay önce Milliyet'ten Ya-
vuz Donat'a açıkladığı, "Irtica,
PKK ve terörden daha tehlikeli-
dir" sözleri, devletin merkeziyö-
nelimini değiştirmek açısından
dikkat çekiciydi. Erkaya'nın bu
sözleri tesadüfen söylemediği
daha sonraki gelişmelerle iyice
netleşmeye bâşladı.
28 şubatta Milli Güvenlik Ku-
rulu'nun aldığı kararlar, Orgene-
ral Çevik Bir'in verdiği çeşitli de^
meçler ordunun yeni bir strateji
beliriediğinin işaretleri sayılabilir.
Bu açıklamalar her şeyden ön-
ce bir strateji değişikliği kabul
edilebtlir mi? Edilirse neler de-
ğişebilir?
Generaller, kurmaylık eğiti-
minden geçtikleri için, "asılteh-
like", "daha tehlikeli" sözcükle-
rini rasgele kullanmazlar. Bir ko-
nu üzerinde uzun uzun düşün-
meden ve bu düşüncelerini tar-
tışıp karara bağlamadan açıkla-
ma yapmazlar. Sonuçta, asker-
ler irticayı, bir başka deyişle si-
yasi Islamı daha tehlikeli görü-
yorlarsa bunun stratejide bir an-
lamı vardır.
Askerler, tehlikeli düşmanı
Merkezi Devletin Yönelimi
saptayarak diğer düşmanlaria
yani ikincil düşmanlaıia ilişkile-
rinidebunagörebelirierler. Eğer
irticayı PKK'den daha tehlikeli
görüyoriarsa bundan böyle si-
yasi Islama karşı mücadele
ederken PKK'ye karşı eskisin-
den farklı bir yaklaşım göstere-
cekler demektir.
MGK karartanyla da anlaşıldı
ki yalnızca askerler değil, merke-
zi devlet gücü artık baş tehlike
olarak şeriatçılan görüyor. Bun-
dan böyle yönelim buna göre
şekillenecek diyebiliriz. Artık,
devletin merkezi güçleri ilişkile-
rini bir anlamda yeni baş düş-
mana göre kuracaklardır.
Böyle bir tehlike saptaması,
merkezi devlet açısından ne an-
lama geliyor, böyle bir değişiklik
nasıl bir yapılanmaya neden ola-
bilir? Öncelikle bugüne kadar
devletin "baş düşman" olarak
kimleri veya hangi güçleri sapta-
dığını gözden geçirrnekte yarar
var. Türkiye devletinin merkezi
güçleri, Ikinci Dünya Savaşı'nın
hemen ardından soğuk savaş
döneminin başlamasıyla birlikte
komünizmi baş tehlike olarak
kabul etmişti. İç ve dış ilişkilerin-
de komünizme karşı cephe her
şeyi belirliyordu. Bunun sonucu
olarak NATO'ya girildi.
Türkiye'nin NATO'ya girmesi
ve başını ABD'nin çektiği kamp-
ta yer alması, iç siyasi tercihleri-
ni de etkiledi. Temel tehlike ko-
münizm olarak belirlenince siya-
si iktidar anti-komünizm ve sol-
cu düşmanlığı temelinde örgüt-
lenmeye başladı. Milliyetçilik,
komünizmle mücadele eden bir
ideoloji olarak kullanıldı. Islam,
komünizme karşı bir kalkan ola-
rak teşvik edildi. MHP'nin geliş-
mesi işte böyle bir ortam içinde
gerçekleşti. 196O'lı yıllann Ko-
münizmle Mücadele Demekleri
bu amaçla kuruldu.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980
askeri darbelerinin amacı, yük-
selen şolu bastırmak ve Sovyet-
lere yönelişin önünü kesmekti.
1968 büyük kitle hareketleri ve
solun siyasi yaşamı derinden et-
kileyen ağırlığı, devletin komü-
nizme ve özgürlüklere karşı sa-
vaş başlatmasını gerektirdi. 12
Mart böyle hazırlandı. 1977 se-
çimlerinde CHP'nin aldığı yüzde
42'lik oy da 12 Eylül 1980 aske-
ri müdahalesinin temel nedeni
sayılabilir.
Devletin merkezi güçleri, Sov-
yetler Birliği dağtlıncaya kadar
komünizmi, dolayısıyla solu ve
demokrasiyi baş düşman olarak
gördü. Sovyetler dağıldığı sıra-
da Türkiye'de PKK ortaya çıktı.
Güneydoğu'daki savaş, merke-
zi devletin temel yönelimini be-
lirledi. Artık PKK baş düşmandı.
Bu saptama da 1996 yılına ka-
dar devam erti.
Refah'ın birinci parti haline
gelmesi ve bütün sistemi tehdit
eder bir ağıriık kazanmasıyla bir-
likte merkezi devlet 50 yılı aşkın
bir süredir "baş düşman" ola-
rak gördüğü solu, şimdi bu po-
tadan çtkarmaya ve onun yerine
siyasi fslamı koymaya hazırlanı-
yor. Bu önemli bir değişikliğin
habercisidir. Eğer merkezi dev-
let bu yöneliminde ısrar ederse
süreç içinde çok şeyler değişe-
bilir
Örneğin bu değişikliğin sonu-
cu olarak Kürt sorununa banşçı
çözüm araytşları hızlanabilir.
Çünkü siyasi Islamı baş düşman
kabul edip aynı şiddette Güney-
doğu'daki savaşı sürdürmek bu
stratejiye uymaz. Belli bir yumu-
şama gerekir. Bugün irticaya ve
siyasi Islama karşı en diri seçe-
nek solda oluşabilır. Bu neden-
le merkezi devlet irtica ile müca-
deleyi ana hedefi haline getirir-
se sola karşı da eski düşman tu-
tumunu bir süreç içinde değiş-
tirmek zorunda kalabilır.
Bütün bu yazdıklanm henüz
bir spekülasyon kabul edilebilir.
50yılı aşkın süredir sola karşı ör-
gütlenmiş, ona göre güvenlik
güçlerini eğitmiş, bürokrasisini
hazırlamış ve yetiştirmiş bir dev-
letin, kısa bir sürede böyle deği-
şikliklere adapte olacağını dü-
şünmek hiç şüphesiz büyük bir
iyimseriik. Ama yıne de devletin
irticayı baş düşman kabul etme-
si önemli ve yeni bir gelişme sa-
yılmalıdır. Önümüzdeki yıllar
içinde bunun sonuçlannı görebi-
liriz.
POLJTtKA GÜTSLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Nurculuk...
Bugünlerde Nurculuğun bir kolu laik ve de-
mokrat medyamızın gözbebeğidtr...
Dizi yazılarla başlayan televizyon programlany-
la süren bu ilgi, Nurculann o ünlü kolunun daha
da palazlanmasına, 'devlet içinde' örgütlenme
sürecıni tamamlamasına katkıda bulunmuyor
mu?
Elbet!..
Gelin bugün şu Nurculuğu Turan Dursun'un
KaynakYayınlan'nda çıkan 'Müslümanlık ve Nur-
culuk' kitabından okuyalım, neymiş öğrenelim:
"Said-i Nursi, çarpık görüşlerini dinimize mal
etmek için durmadan çaba harcamış ve bu yol-
da özellikle iki zümreden yaraclanmıştır. Bunlar-
dan biri, saf ve Müslümanlığı gerçek anlamıy-
la bilmeyen imanlı zümre; öteki de az çok her şe-
yi kavrayan, bilen fakat menfaatlannı dinin de
imanın da üstünde tutanlardan meydana gelen
zümredir. Nurculuk akımı, işte bu iki zümre arp-
sında yayılmış ve dinimizin de milletimizin de ba-
şma bela olan bir durum almıştır. Said-i Nursi,
Nurculuğu bu iki zümrenin omuzlan üstünekur-
muş ve ölünceye kadar hiçbir din ve iman kay-
gısı taşımadan geliştirme çabası göstermiştir.
Bugün bazı saf Mûslümanlar, Said-i Nursi'nin
gerçek yüzünü bilmedikleri, bilemedikleri için,
onun Müslümanhğa taban tabana ters düşen
görüşlehnin yayılmasında farkında olmayarak rol
almış bulunuyoriar. Oysa Said-i Nursi'nin gerçek
yüzünü, nasıl bir riyakâr olduğunu ve aşağılık
emellehni gerçekleştirmek için kutsal dinimizi
nasıl kendine alet ettiğini bilseler, onun yaydı-
ğı karanlıkakımayardımcı olmaz, tersine karşı çı-
kariardı. Amacımız, Said-i Nursi'nin kim olduğu-
nu, gerçekte neler yaymaya çalıştığını bu saf
Müslümanlara anlatıp onlan uyarmaktır.
Said-i Nursi'yi kısaca anlatmak gerekirse şöy-
le denebilir:
Said-i Nursi, karanlık emellerini gerçekleştir-
mek için dinimizialet eden, gerçekte dinin temel
ilkelehne bile inandığı şüpheli olan riyakârbir in-
san olarakyaşamış ve hayatının sonuna kadarbu
tutumunu sürdûrmüştür."
• • •
Said-i Nursi, ayetleri nasıl yorumluyor?
İşte bir örnek:
"En'am Suresi'nin 161. ayetinde Peygambe-
rimize şöyle hitap edilir:
'De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola ilet-
miştir.'
Said-i Nursi bu ayetle de kendisine hitap edil-
diğini iddia ediyor. Ve şöyle ispatlamaya çalışı-
yor.
'Bu ayetin sayı değeri 1316ederki; Risale-i Nur
yazannın (Said-i Nursi) Nurian hazırladığı tarihi
gösterit'
Demek ki Said-i Nursi'ye göre, Tann bu ayet-
le Said-i Nursi'ye sesleniyor. Çürıkü Said-iPilucr
si'nin nurian hazırladığı tarihle bu ayeb/\ dfiryö-
nünden sayı değeri aynı rakamlan ifade ediyor;
aynı tahhe denk geliyormuş!..
O zaman Said-i Nursi'ye göre ayetin anlamı şu
demek oluyor: 'Ey Said-i Nursi de ki: Şüphesiz
Rabbim beni doğru yola iletmiştir.'
Said-i Nursi, bu ayet hakkında yaptığı yorum-
la; bir yandan kendisine peygamber süsü ve-
rerek Hz. Muhammed'/n yerine koyuyor ve bir
yandan da doğru olduğuna Ailah'ın ayetini şa-
hit gösteriyor, daha doğrusu alet ediyor.
Bakara Suresi'nin 269. ayetinin anlamı şöyle-
dir:
'Hikmeti dılediğine verir. Kime hikmet verilmiş-
se şüphesiz ona büyük iyilik edilmiştir. Bundan
ancak akıl sahipleri ibret alır.'
Aynı surenin 151. ayetinin anlamı da şöyledir
'Nitekim biz size aranızdan, ayetlerimizi oku-
yacak, sizi her kötülükten arrtacak, size kitabı
ve hikmeti öğretecek ve bilmekte olduklannızı
bildirecek bir peygamber gönderdik.'
Said-i Nursi bu ayetleri de kendi hakkında
yorumluyor ve bu ayetlerde; 'Kendisine anlatılan,
hikmet verilen, kitabı hikmeti oğreten ve herkese
bilmediği şeyleri bildiren' kişinin kendisi ol-
duğunu iddia ediyor. Bu iddiaJannı da cifirhesap-
lanyla ispatlamaya çalışıyor."
•••
Evet, Said-i Nursi'nin kişiliği böyle...
Şimdi onlann müritleri dolaşıyorortada. Onlann
müritleri din sömürüsü yapıyoriar...
Yıllar önceye iniyorum...
Nur kamplarında eğitilen, laik demokratik
cumhuriyetin düşmanları olarak büyütülen o
çocuklar şimdi neredeler?
Devlet içindeler ve önemli görevlerde
bulunuyoriar...
Acı, ama gerçek bu!
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (o Planetcom. TR
ÇAISDAŞ YAYINLAİJ
HİKMET CnİNKAYA
HillET ÇlTİIItTA
SÂNAM
EÜLAŞn
KAN
450.000 TL(KDVdahıl)
Çağ Pazarlama A.Ş. Yerebatan Caddesi Saikımsöğüt Sokak
No: 9/B Cağ^oğlu Istanbul Tel514 01 95/96
Posta çeki no.: 666322