05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 1997 CUMARTESİ HABERLER Aktuna - Hükümet karşıO söylemlerini sürdürüyor. Aktuna: RPdin ü ü üsömürüsü yapıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Sağhk Bakanı Yıldınm Aktuna. RP'nin dini duygulan istismar ettiğini söyledi. MGK toplantısınm üzerinden yaklaşık 2 ay geçmesine karşın kararlarla ilgili "doyurucu" adım atılmadığını behrten Aktuna, bunun da en büyük nedeninın RP olduğunu söyledi. Bayram tatilini lzmır'de geçıren Aktuna, burada yaptığı açıklamalarda yine RP'ye yüklendi. MGK'nın Türkiye için önemli ve geleceğe yönelik kararlar aldığmı, bu yüzden kararlann mutlaka yaşama geçirilmesı gerektiğini belirten Aktuna, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kararlann üzerinden 2 ay geçti. Daha dinamik bir uygulama içinde olunabilirdi. Ben Sağhk Bakanı olarak, \alilere genelge gönderdim. MGK kararlannın bldmle ilgili olan, kamu kurum ve kuruluşlannda kılık kıyafet yönetmeliğjne uygun bir şekilde giyinme konusunda, valDeri uyardım. Valiler tarafından genelgenin takip edilroesini ve her ay sonunda bana bilgi verilmesini istedim." MGK kararlannrn uygulanmasına en önemli görevin tçişleri, Adalet ve Milli Eğitim bakanlanna düştüğünü de dile getiren Aktuna, 8 yıllık kesıntisiz eğitimin kesinlikle uygulanması görûşünü yineledi. 'Arapça büyük yanhş' Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanlmasıyla imam- hatiplerin orta kısmınm kalktığını, bunun yerine ilköğretımin son 3 yılına Arapça ve Kuran derslerinin seçmeli olarak konulmasının gûndeme getirildiğini anımsatan Aktuna, şunlan söyledi: "Ben buna da karşıyım. Türidye'nin tüm Uköğretim kurumlanna yaygın şekilde Arapça ve Kuran dersleri koymak, daha büyük yanlış olur. Ama henüz netleşmiş değiL Daha bir adım atuabUmiş değiL Aynı şekilde, İçişleri Bakanhğı'nı ilgilendiren. toplumda, geoel olarak kıyafet ile ilgili anayasanın temel "ükeleriııe aykın uygulamalar var. Burada da henüz bir adım atıldığını sanmıyorum. Henüz yansıyan bir şey yok. 28 şubattan bugüne 2 ay geçti. Bu süre içinde bu kadar adım ablabildi. Ben, bu atılan adımı doyurucu bulmuyorum. Bunun sebebiRP'den kaynaklanıyor. RP, bu kararlan uygulamakta çok zorlanır. Bugüne kadar dini istismar ede ede gelmiş, şimdi bundan. hepsinden vazgeçecek. Keşke vazgeçse, Türkiye için daha hayırh olur." 'Ağzımız yandı' ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, "hükümetûı sona erdirilmesr yolundaki çağnnın anımsatılmasma üzerine Aktuna. "Bozduk hükümeti, sonra ne olacak? ANAP ile daha önce yapddı. 3 aydan fazla yaşatamadık. DV P'lifcrin ağzı yandı. Ama ben diyorum Id. altematifı ile düşünerek, alternatifı garanti ederek hareket etmek gerekiyor. Bu hükümette bir sıkıntı varsa, ülkeye faydah olamayacak, hatta zararh olacaksa, bunun devamı gerekmiy orsa, devam etmez" diye konuştu. Yurdatapan 4 gün sorguUmacaktstanbulHaberSenisi-Almanya'ya yaptığı ge- ziden dönerken Atatûrk Havalimam'nda gözaltı- na alınan Banş Içın Bir Araya Grubu sözcüsü Şa- nar Yurdatapan la itirafçı Murat tpek ve Murat Denür'in sorgusu Istanbul Emniyet Müdürlüğû TerÖrle Mücadele Şubesi'nde sürüyor. Terörle Mü- cadele Şubesi. Yurdatapan'ın gözaltında tutulma- sı için Istanbul DGM'den 4 gün süre aldı. İçişleri Bakanı Meral Aksener, Yurdatapan'ın gözaltına alınmasıyla ilgili olarak soruşturmanın gızli olarak sürdürüldüğünü ve açıklamamn daha sonra Emniyet Müdürlüğû tarafından yapılacağı- nı bildirdi. Istanbul Emniyet Müdürii Ramazan Er ise Yurdatapan'ın suçüstü yakalandığını söyledi. Sanatçının kardeşi Onur Yurdatapan olayın komplo olmasından endişe ettıklerini behrttı. Yur- datapan. iki gün önce Almanya'dan dönerken Ata- türk Havalimanı'nda gözaltına alınmıştı. Yurdata- pan'ın üzennden Murat Ipek'le Murat Demir adı- na düzenlenmiş iki sahte pasaport çıktığı öne sü- rülmüştü. Murat tpek'in fotoğrafinm bulundugu ilk pasaportun Mehmet Mesut Mermertaş adına, Murat Demır'in fotoğrafinm bulundugu pasapor- tun ise Hakan Pekkan adına düzenlendiği belirtil- di. Yurdatapan'ın üzerinden aynca Köln ve Ham- burg'a alınmış iki uçak bileti çıktığı da öne sürül- dü. Yurtadapan'ın aynı saatlerde Kuzguncuk'ta bulunan bürosuna polis tarafından yapılan bas- kında da Demir ile Ipek'in yakalandığı belirtildi. Saat 12.30'da Şanar Yurdatapan'ı büroya getiren polis, Yurdatapan'ın kardeşi Onur Yurdatapan'ı da büroya cağırdı. Büroda yapılan arama sonucım- da Murat lpek ve Murat Demir'le yapılan röpor- tajın yer aldığı 7 video kasede el konuldu. Onur Yurdatapan, kardeşiyle ilgili polisten bilgi alama- maktan yakındı. Onur Yurdatapan, kardeşi büro- ya getirildiği sırada kendisiyle konuşmak istedi- ğini, ancak polisın buna izin vermediğini belirtti. Öte yandan BM tnsan Haklan Komisyonu'nun Cenevre'de düzenlenen yıllık 6 haftalık oturumu- nun son gününde, Yurdatapan'ın gözaltına ahnma- sı kınandı. Demirel, cuma nama/ını Beldibi Okuham Camii'nde küdıktan sonra bayranıı geçirdiğj Clup AldaTatfl Köyü'nde gazetecileri kabul etti. Demirel, bir gazetecinin, "MGK toplantisına Emniyet Genel Müdürii Kemal Çeük'in kaülacağına ilişkin söylentüer var" şeklindeki sorusuna «Dedikodu dedinya, cevabf sorduğun soruda" yanıünı verdL Demirel Antalya'da hutbe dinledi BÜLENTECEVÎT AiNTALYA - Bayram tatilini Antalya Kemer'de geçi- ren Cumhurbaşkanı Süleyroan Demirel, Antalya Murat Paşa Camisi'nde bayram namazını kıldı, vatandaşlarla bayramlaştı. Antalya tl Müftüsü Osman Müderrisoğ- lu'nun namaz öncçsi verdiği vaazda. devletin malının "üntiyazlı kişiler" tarafından çarçur edildiğini belirte- rek "Memkkette huzursuzluk had safhaya gelmiş" de- di. Demirel, bayram namazı için saat 06.30 sıralannda Antalya Valisi HüsnüTuğJu, Büyükşehir Belediye Baş- kaıu Hasan Subaşı, kayinbiraderi Aü Şener'ın çocukla- n Mesutve Uğurcan ile birlikte Murat Paşa Camisi'ne geldi. Demirel, camiye gelişinde kendisini izleyen ga- zetecilerin ve vatandaşlann bayrammı kutladı. Demirel cuma namazını Beldibi Okulyanı Cami- si'nde kıldıktan sonra bayramı geçirdigi Clup Alda Ta- til Köyü'nde gazetecileri kabul etti. Demirel, bir gaze- tecinin, "MGK toplantisına Emniyet Genel Müdürii Kemal Çelik'in katdacağuıa ilişkin sö\1entiler var" şek- lindeki sorusuna "Dedikodu dedin ya, cevabı sorduğun soruda" yanıtını verdi. Demirel, Kurban Bayramı nedeniyle TRT INT tele- vizyonundan yurtdışında yaşayan yurttaşlara seslendi. Türkiye'yi "dünyanın en tuzhgelişen 10 ülkesinden bi- ri" olarak niteleyen Demirel, devletin ve rejimin bütün kunımlanyla görevinin başında olduğunu kaydetti. PKK itirafçılığından Özel Tim İtirafçılığına T~\ u söyleşi iki itirafçı, Murat r £ Demir ile Murat lpek henüz JLJ gözaltına alınmadan çok hsa bir süre önce yapıldı. iki Murat var, Murat Demir ve Murat tpek. İki aydır ortalıktalardı. Gazetelerde son derece çarpıcı açıkiamalan yayımlamyor, televizyonlarda boy gösteriyorlardı. Kanştıkları olaylar, işledikleri ya da işlendiğine tanık olduklan cinayetleri aynntılanyia - anlatıyorlardı. Anlattıklannm herhangi bir bölümü doğruysa hükümetler deyirecek, sorumlulan on yıllarca demir parmakhklar ardına çıkacak önemdeydi... Sayıp döktükleri adlar bugün politikanın, dev\et bürokrasisinin, polis örgütünün en üst düzeylerindeler. İki Murat, sorulanmıza verdikleri yamtlarda, çok ciddi ve çok ağır itiraflarda bulunuyor ve çok ağtr suçlamalar yöneltiyorlar. Gözaltına ahnmamalanna da en çok kendileri şaşıyordu. Biryürekli savcınm çıkrp kendilerini tutuklatmasım ^eyargıç önüne çıkarmasını istiyorlardı. Ama bu bir türlü gerçekleşmiyordu. iki Murat bazen lüks bir otel lobisinde, bazen bir evde medya ile konusuyor, TBMM komisyonları önünde ifade veriyorlar ve serbest dolaşıyorlardı. tki Murat, Murat lpek ve Murat Demir PKK'denkopup itirafçı olmuşlar. Çok önemli görevlerde polis ve askerlerle ve özellikle ünlü özel timle çalışmışlar. Çok gençler ve gencecik yaşlarmda kanştıkları olaylar bir degil birkaç ömre sığmayacak yoğunlukta ve savıda. Şimdi ise PKK den koptuklan gibi. 'devlet 'ten de kopmuşlar ve deyim uygunsa bir kez daha itirafçı olmuflar. Bu kez de özel tim itirafçısı... Anlattıldarı olaylar bu röportajın konusu degil. Burada onlar hakkında söylenenlerin, iki Murat a ilişkin değerlendirmelerin yanıtı aranıyor. Yanıt öznel degerlendirmelerle degil, iki Murat 'm ağzından aktanlıyor. Hiç kath yapılmaksızın, cümle bözvktnklanna, Tûrkçe hatalarmü ' ~ bile dokunulmaksızm. AYDINENGtN Murat Demir ve Murat îpek kendilerini anlatıyorlar 4 Sorunumuz para şöhret değiTSorular kendilerine yöneltildiğinde ir- kıldikî. Sorunlarmı silahla çözmeye alış- mış iki genç adamdılar ve kendi deyişleriy- le ilk kez böyle sorularla karşılaşıyorlardı. Ama gene de tüm sorulan eksiksiz yanıt- ladılar. -Sizkr,siz iki Murat,gazetelerde çıkmak için,televizyona çıkmak için, meşhurolmak için böyle ortalığa çıktınu. Hiç kansmadV ğuuz, hiç iştemediğiniz işleri anlaöyor, pa- lavralar atıyorsunuz._ Dogru mu buyargı? Ne diyorsun Murat Demir? Murat Demir - Benim meşhur olmaya hiç ihtıyacım yok. Zaten beni tanıyan tanı- mıştır. Güneydoğu halkının yüzde doksan dokuzu beni tanımıştır. Artı, yani ben ga- zeteye çıktım. Meşhur olmama gerek yok. Gündem gazetesi, Yenı Ülke, MED TV ve bu konularda beni basına manşet eden in- sanlar olmuştur. Benim meşhur olmaya da ıhtiyacım yok, ki bu olaylann meşhuriuk- la alakası yoktur. Yani gayrimeşru yapılan bir ışin şeyi yoktur... - Şöhreti olmaz mı demek istiyorsun?. Murat Demir-Değil mı? Şöhreti olmaz. lnsanlar ne kadar gizli kalırsa gayrimeşru işlerde o kadar daha üst seviyelere gelirler. Ben bu kanıdayım. Bazı insanlar meşhur olmak için konuştuğumuzu sanıyorlar. A- ma bizim de bir vicdammız olduğunu his- setmiyorlar. Ben kendi vıcdanımı rahatlat- mak için... Ben burdakonuşuyorsam benim ailem de tehlikededir ve kendi kellemi kol- tuğuma alarak konuşuyorum. Meşhur ol- maya da hiç merakım yoktur. - PekL Murat tpek, sen ne diyorsun? Murat lpek - Şimdi bak, gazetelerde meşhur olmak, televizyonda meşhur olmak bizim için bir sorun değil. Biz meşhur olup 170 yıl. 125 yıl içerlerde yatacak kadar da geri zekâlı değiliz. Yani bir meşhur olma uğruna... Istedigin kadarmeşhur ol. Ondan sonra, gidip içeride yattıktan sonra, kimse seni takmadıktan sonra, artık o televizyon- da görünmenin, gazetede görünmenin bir manası yok. Yani dışarlarda geçebilecek insanlara meşhuriyet lazımdır. Ama bizim gibi insanlar gidip de... Bak biz diyoruz ki bunu bunu yaptık, bunu ettik, ki bunlardan yargılanacağımızı, içerlere gireceğimizi çok çok iyi hesaplayabilen insanlanz. Ve o meşhuriyetin cezaevinde de bize pek bir yarayacağını sanmıyorum. Murat Demir - Bunabir ek olarak... Ben 90 yılında da televizyona çıktım. Beş haf- ta benim programım yayımlandı. - Ne olarak çıknn o zaman sen? Murat Demir - İtirafçı olarak çıktım ve beş hafta bütün Türkiye halkına konuştum ben. Demek ki daha 90 yılından Türkıye halkı beni tanıyor. Yani Türkiye geneli. Bir de Doğu, Güneydoğu'da sorun. Yüzde dok- san dokuzu tanıyor. E benim burda meşhur olmaya ihtiyacım var mı? Bunu da ben si- ze sorayım. - Peki başka bir yargı var sizle ilgilL. Bu ikiMuratitirafçı oidular. De\1et bunlan kul- landı. Çok az paralar verdL Şimdi parasız kakhlar. Bunlar ceplerini doldurmak için, meşhur olmak için degil de köşeyi dönmek için konuşuyorlar. İşteAczmendilerin Fadi- mesi konusuyor. iki milyar aktı deniyor. Bu Muraüar da avanta almak için medyaya gi- diyorlar. Herhalde anlatuklartiçin para ahp kösey i dönmüşlerdir- Murat Demir - Bu bir ay. belki kırk gün ıçerismde birçok medya kuruluşu ile ko- nuştum. tlkbaşta Aktüel'le konuştum. Ak- tüel'le konuştuğum zaman sadece cebim- den giden, yani kendi masrafim yüz milyo- nu aştı. O bir hafta ıçerisinde yani. Onlar- dan daherhangi bir paratalep etmedim. Ve etmem yani. Yani kendimi parayla satacak bir insan değilim. tkinci konuşmam ah'ye oldu. AdliyeKondorlan. Sorun, eğerbana bir tek sigara bile almışlarsa ben gene Tür- kiye halkına özeleştirimi verebilirim yani. Operasyon 33 PKK'li öldürüldü DİY ARBAKTR (Cumhuri- yet)- Siirt, Şımak, Bitlis, Bat- man ve Bingöl'de sürdürülen operasyonlarda 33 terörist öl- dürüldü. 6 terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Diyar- bakır'da silahlı saldmya uğra- yan 2 kardeş ağır yaralandı. Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği'nden yapılan açıklamaya göre, operasyonlarda, Siirt'in Eruh ilcesinde 15,Şırnak'ta8, Bitlis'te 4, Bingöl'de 4 ve Bat- man'da da 2 olmak üzere. top- lam 33 terörist öldürüldü. Diyarbakır'da Faik Burçak (25) ile kardeşi YdmazBarçak (21), kimliği belirlenemeyen kışi veya kişilerin silahlı saldı- nsına uğradı. Ağn- yaralanan Burçak kardeşler, teda\'i altı- na alındı. SaldınnınHizbullah- çılartn kullandığı Takarof mar- ka silahla gerçekleştirilmesi dikkat çekerken, olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Okmeydanı eylemde "Sürekli Aydınhk tçinBir Dakika Karanlık" kampanyasının ikinci bölümü "İsyan ediyo- rum, ısrar ediyorum" slogamyla sürüyor. Ok- meydanıhalkı, önceki gece Okmeydanı Halk Mecfisi öncülüğünde saat 21.00'de Şark Kah- vesi önünde temiz yönetim protestosu yapü. Davul-zurna eşliğinde halay çeken yurttaş- lar, arduıdan "Susma, sustukça sıra sana ge- lecek", "Çeteler Meclis'te, öğrenciler hapis- te","Ankâra, çetelerisaklama"' sloganlanyla semtlerini sokak sokak gezerek çeteleri pro- testo etti. (BERTAN AGANOĞLU) Radikal'e konuştum ha keza aynısı. Nur- seli İdiz Hanım'a konuştum, gene aynısı. Ben şimdiye kadar hiç kimseden para al- madım. Para da almaya niyetim yoktur ya- ni. -Murat tpek? Murat İpek - Valla abi bizim kimsenin parasına ihtiyacımız yok. Zaten bu devlet... Şöyle diyeyim yani, zaten orda garibamn sırtından geçiniyorduk. Herkesin cebinde- kini alabiTiyorduk. Belimızde silahımız... Aldığımız insanlan sayahm o zaman. Mil- letvekillerinden aldık. Onlann cebinden paralannı aldık yedik. Milyarlarca para. Bi- zim eğlendiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz. gezdiğimiz yerleri gösterirsek belki bu laf- lan söyleyenlerden bazılan oraya gireme- yecek sınıftan olan insanlardır. Bizim kim- senin parasına ihtiyacımız yok. Kısacası bu... -MuratDemir'leMurat İpekpek sağlam akdlı değilkr. PKK ile ipkri kopardılar, PKK açısından kendi ipkerini çekmiş oidu- lar. Şimdi de çetelerle, devletle, OHAlüe- kiözeltimlerte,JÎTEM'lefüan ipleri kopar- dılar. Yani kendi ipterini bir de bu taraftan çektiler. Yani hem ordan. hem burdan bu adamlar canlı hedef haline gektiler. Dolay> sıyla bunlar sağlam akıllı değil. Mesela psi- kopat bunlar— Murat Demir - Şimdi şöyle bir gerçek var. Bana... Aydın denilmez, ama liseye ka- dar da okumuş bir insanım. Sorabilirsiniz. Nasıl bir beyin yapısına sahip oldugumu benim hocalanmdan sorun. Ben dönemin- de okul bırincisi olmuş bir adamım. -Hangiokulda? Murat Demir - Van Mehmet Âkif Ersoy Lisesi'nde okudum. Kâzım Karabekir Or- taokulundan mezun oldum... Ve bütün not- lanm hep pekiyi denilecek, yani dokuz on... Sonra PKK ıçerisinde ben hep eğitim birincisi olmuşum. Demek ki benim çalı- şan birbeynim var. Artı bu çete denen grup ıçerisinde bu kadar yükselebiliyorsam ge- ne benim calışan bir beynim vardır. Hani beni geri diye niteleyenleri ben geri zekâlı diye nitelerim. Başka hiçbir şey değil. Murat tpek - Ben de şöyle söyleyeyim, biz geri zekâlı olsaydık örgüt bizi bir düze- ye getirmezdi. Bu bir. Hepimizin cebinde bugün örgütün üst düzey kimlikleri vaT ve bunlan alabilmiş çok az kimse vardır. Bu da demek ki kafa yapımız sağlam. Orgüt içine girdikten sonra yine aynı şekilde, bel- li otonteler beş altı yıl kuHandıklarına gö- re gene bizim kafa yapımız sağlam. Şimdi bizim burda şu andakorktuğumuz şu... Bak abi, biz korktuk. Gerçeğini söylüyorum. Bugün AbduDah Çatlı gibi büyük iş yap- mış insan harcanıyorsa... Öyle ya Mehmet Ağar iş yaptırdı, tanımıyor. MlT'i iş yap- tırdı. tanımıyor. Askeriyesi iş yaptırdı, ta- nımıyor. Beni haydi haydi tanımaz yani. SÜRECEK CUMARTESİ YAZDLARI ^ ATAOL BEHRAMOĞLU Karışık Bir Bayram Yansı iki yıldıraksatmaksızın yazdığım "Cumartesi Ya- nlan"u\ tasariarken kimı kez zorlandığım olur. Güç- lük konu bulmaktan çok konular içinden yazılma- sı en gerekli olanı seçmekle, en çok hangisini yaz- mayı istediğime karar vermekle ilgilidir. Sonuçta konulardan biri ağır basar ve gerisi artık sadece dil, kompozisyon, kurgu güçlükieriyle ilgilidir... Bu kez öyle olmadı. Dosyamda, zihnimde yazılabile- cek birden çok konu olduğu halde canım hiçbi- rindeyoğunlaşmak istemiyor. Belki de bu yazıda, en iyisi, aklıma ilk gelen konulara şöyle bir deği- nip geçmek... • • • Köşe yazannın konu sıkıntısı çe.kmesi pek ola- sı değil. Gazeteler, TV'ler, radyolar, Türkiye'den ve dünyadan çoğu da iç karartıcı haberierle yük- lü. insanın bu kadar "information"agerçekten ge- reksinimi var mı? Bu kadar gazete, bu kadar "gör- sel ve işitsel medya" aracı gerçekten gerekli mi? Yoksa kapitalist sistem her alanda olduğu gibi bu alanda da önce yapay gereksinımler yaratıp son- ra bu yapay gereksinimleri karşılamak için mi üret- mekte? Gittikçe daha az şiir, daha az roman oku- yan, sanata yaşamında gittikçe daha az yer veren günümüz insanı giderek bir "information" bağım- lısı oldu. Özbenliğinden gittikçe uzaklaşıyor, de- rinliksizleşıyor, sıra insanı, sürü insanı oluyor. Sığ- laşan, sürüleşen bu insan yığınlannın güdülmele- ri ise pek kolay. işte başlı başına bir yazı konusu... • • * "Sürû insanı" deyince aklıma koyun sürüleri, koyun deyince de kopyalanan o sevimli koyuncuk geldi... Koyunun kopyalanmasından sonra insa- nın da kopyalanma olasılığı bir heyecan yarattı. Doğrusu ben böyle bir olasılık görmediğim gibi he- yecan da duymadım. Çünkü her bir insanın (ruh- sal ve fıziksel) biricikliği, sadece genlerle değil, tekrar edilmesi olanaksız yaşam süreçleriyle, sa- yısız çeşıtlilikte ve benzersizlikte yaşam aynntıla- nyla ilgili... İnsanın kopyalanma olasılığından he- yecana kapılanlar, bilinçattlannda belki de günü- müz insanının kopyalanan o koyuncuktan farktı ol- madığını düşünmekteler... Fakat o zaman da böy- le bir yaratık kopyalanmaya değer mi? İşte başlı başına bir yazı konusu daha... • • • Jüpiter gezegeninde yaşam belirtileri, tek hüc- reli canlıların oluşmasını sağlayacak koşullar gö- rüldü... Bundan heyecan duyduğumu gizleye- mem. Fakat aynı anda da şöyle düşündüm: Her- halde Tanrı dünya insanlığından artık sıkıldı ve bir başka gezegende varoluşu yeniden başlatmaya karar verdi... Eğer Tann'nın böyle bir karan varsa, bunda haksız sayılabilir mi? Sadece gazete yazı- sı için değil, bilim-kurgu öyküsü için geliştirilme- ye açık pek güzel bir konu daha... • • • Söz Tanrı'dan açılmışken yeryüzünde kendüe- rini onun temsilisi olarak görenleri anımsamamak mümkün mü? Bu yıl, ülkemiz Türkiye bâkımından "Cumhuhyet tarihinin en yoğun şekilde temsii edildiği hac" yaşanmaktaymış... "Cumhuriyeti- miz"\n bundan ne gibi bir kazancı olduğu belli de- ğil. Belli olan ise cumhuriyetin parasıyla kiralanan uçaklar, süper lüks otellerde kalınarak bilmem ka- çıncı kez "ifa edilen" hac görevleri ve bir süredir gözlerimizi rahatsız eden Romayurttaşı kılıklı yaş- lı ve çirkin erkek görüntüleri... Bizi her nedense böyle bir görüntüsünden mahrum eden bayan başbakan yardımcımız (inşallah gelecek hac dö- neminde bayan içişleri bakanımızla birlikte bize bu olanağı sunariar) bu yılın hacı adaylanndan Türki- ye için dua etmelerini istemiş... Çok haklılar... Bir- kaç gün önceyayımlanan bir DPT istatistiğine gö- re, Türkiye'de 32 milyon kişi (nüfusumuzun yan- sı) yoksulluk sınınnda... Bu insanların (aylık değil) yıllık gelirieri yoksulluk sının olarak kabul edilen (64 milyon TL karşılığı) 500 dolann altında... Aynı is- tatistiğe göre köylerinden göç ettirilerek Diyarba- kır'a yerleştirilen 500 bin kişi fıilen aç. 1 milyon 250 bin kişinin yaşadığı bu kentimizde pek çok insa- nın (aylık değil) yıllık geliri 19 milyon TL'nın altın- da.... Günümüz koşullannda bu insanlann sorun- lannın çözümü için gerçekten de "dua"dan baş- ka bir çare görünmüyor... Fakat şöyle bir sorun da var: Acaba Tann, yüzde 99.9'u Müslüman olan halkımızın yüzde kim bilir kaçı büyük olasılıkla maddi olanaksızlık nedeniyle hac görevini yerine getiremezken, devlet parasıyla tutulmuş uçaklar- da sülalece seyahat ederek, süper lüks otellerde kalarak bu görevi bilmem kaçıncı kez yerine ge- tirmekle böbürlenenlerin sadece cumhuriyet tari- himizde değil, belki bütün insaniık tarihinde "teş- hirciliğin", din sömürücülüğünün en bayağısını, en çirkinini, en mide bulandıncısını yapanlann duala- nnı kabul edecek mi? • • • Tolstoy'un öykülerinden birinde bir adam var- dır. Uzaktan ne yaptığı anlaşılmamaktadır. Yakla- şıldığında birtaşın üstünde bir bıçak bilemekte ol- duğu görülür... Tolstoy'un kehaneti 1905 ve 1917 devrimlerinde gerçekleşti... Gençliğinde.Tann'nın yarattığı en güzel yaratıklardan biri olan Brigitte Bardot da bir kehanette bulunmuş: Diyor ki, Müs- lümanların kurban bayramında koyun kafası ke- sen bıçaklan yann insan kafalan dakesebilir... Ce- zayir'de yaşananlar düşünüldüğünde Bardot'nun sözleri kehanet sayılmamalı... Türkiye için sorul- ması gereken soru ise şudur: Bir yandan yoksul- luğun bunalttığı, bir yandan din sömürücülerinin inanılmaz bir arsızlık ve cüretle kışkırttığı "yoksul- luk sınınndaki" kitleler, gerçekten de kaybedecek bir şeyleri kalmadığını anladıklarında bu ülkede acaba neler olup brter? En başta da din sömürü- cülerinin kendileri, kitlelerin öfkesine, nefretine he- def olmaktan kurtulabilir mi? ••• Bu haftaki yazımın kanşık bir bayram yazısı ola- cağını başlıkta belirtmiştim. Okurtanmı hayal kınk- lığına uğratmadığımı umar, yaşadığımız dünyada ve ülkede mutlu olunabilecek ölçüde mutlu bay- ram geçirmelerini dilerim. DtKKAT! Yeryüzünde, TEMEL EĞÎTlM'i hâlâ 5 yıl olan yedi geri kalmış ülkeden biri de TÜRKÎYE! ÖpÜNSÜZ - KOŞULSUZ zorunlu 8 yıllık TEMEL EĞlTİM'e geçerek bu ayıptan kurtulmalıyız! ÇYDD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle