Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 NtSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay, 8 yıllık kesintisiz eğitimin şart olduğunu söyledi
Eğhhıı 6
at arabasTFtGEN ATALAY
Önce, otoyolda hızla giden araçlann
arasında yol bulmaya çalışan bir at ara-
basınm halini gözlerinızde canlandır-
maya çahşın. Sonra gittiğiniz ya da ço-
cuğunuzu gönderdiğiniz okullan, ders
kitaplannı, eğitim sistemini. En sonun-
da da hayalinizde Türkiye'nin dışına çı-
kın, birçok ülkede çocuklann nasıl eği-
tildiğini, yetiştirildiğini. yönlendirildi-
ğini düşünün. Sekiz yıllık zorunlu eği-
tim tartışmalan sürerken, 15. Eğitim
Şûrası tlköğretim ve Yönlendirme Ko-
misyonu Başkanı, Mannara Üniversite-
si Atatûrk Eğitim Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay'a göre, "At
arabasının otoyoldaki durumu neyse bi-
am dünva üzerindeki durumumuz da
o".
Prof. Dr. Ayla Oktay ve aynı fakülte-
de öğretim üyesi olan Prof. Dr. Adil
Çağlar ile görüşerek. "Zorunlu eğitim
neden 5 değiL 8 yıl veya daha fazia?",
"Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz?",
"Sekiz yıllık eğitimdeki olası sorunlar
neter" gibi sorulara yanıt aradık.
"tlköğretim kişiyi topluma, hayata,
fleri öğretime hazıriamayı hedefler. Baş-
ka bir deyişle bir ülkenin giicü Uköğre-
tim gücü kadardır" diyen Prof. Dr. Ay-
• Sekiz yıllık zorunlu eğitim tartışmalan sürerken, 15. Eğitim Şûrası îlköğretim ve
Yönlendirme Komisyonu Başkanı, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay'a göre, "At arabasının otoyoldaki durumu neyse bizim dünya
üzerindeki durumumuz da o." Oktay aynca zorunlu temel eğitimin erken yaşta smav
kaygısını önleyeceğini, bilgi ötesi topluma çağdaş insan yetiştireceğini savunuyor.
la Oktay, "Zorunlu eğitim neden5yıl de-
ğil, daha fazla ounalT sorusunu şöyle
yanıtladı:
-Program, öğretim ve yönetim bütün-
lüğûnün sağlanması açısından: Halen
ilköğretim dönerrunde. 1968yılmdaka-
bul edilen ilkokul programı. ortaokul-
da okutulan derslerin toplamı olan or-
taokul programı ve anaokulu ile anası-
nıfı programlan uygulanmaktadır. Bu
programlar ayn ayn dönemler, ayn ay-
n ekipler, ayn felsefe ve anlayışlar çer-
çevesinde hazırlanmışlardır. Bu açıdan
değil bu programlann birbiri ile tutarh-
lığı, her bir programın kendi içinde bi-
le bütûnlüğü tartışılabilir. Program bü-
tünlüğû sağlayamamış bir eğitim kade-
mesinin eğitim-öğretim ve hatta yöne-
tim bütûnlüğü sağlaması ise çok zorbir
durumdur. Kanımızca bu problem, se-
kiz yıllık zorunlu eğitim tartışmasının
kilitlendigi bazı meslek liselerinin orta
kısımlanmn kaldınlıp kaldınlmamasın-
dan çok daha önemli bir boyuttur.
-Öğretim programlanıun yükflnûn
azambnası açısından: Halen uygulanan
ilkokul programı, içerik ve yoğunluk
açısından öğrencinin sanki bir daha biç
okula gitmeyeceği düşünülerek, hayatt
boyunca gerek duyacağı varsayılan bü-
tün bilgileri içerecek şekilde hazırlan-
mıştır.
Daha oyun çocuğu döneminde olan
ve somut işlemler döneminde "yapa-
rak-vaşayarak* öğrenmesi gereken ço-
cuklar, kaldıramayacaklan bir bilgi yü-
künün altında ezilmektedir. Bu durum,
hem öğretmen hem de öğrenci açısın-
dan en kolay şekilde ezberci eğitim ile
dengelenmeye çalışılmaktadır. Buolgu
hem öğretmenin hem de öğrencinin be-
yin sağhğını bozmaktadır. îyi planlan-
mış uygun programlar ve ortamlar ha-
zırlanarak gerçekleştirilecek sekiz yıl-
lık zorunlu eğitim uygulaması. zaman,
enerji ve kaynak kaybını azaltması,
okullan daha işlevsel, öğrenmeyi daha
zevkli kılması açısından büyük bir
adımdiT.
-Erken yaşta sınav kaygısı yaşanma-
sının önlenmesi açısından: Eğitim tari-
himizde yaşanan en büyük trajediler-
den biri hiç kuşkusuz daha ilkokulun
ikinci sırnfından başlayan sınav yanşı-
dır. Ümit ediyoruz ki, sekiz yıllık zorun-
lu eğitime geçiş, bu pedagojik pataloji-
yi büyük ölçüde ortadan kaldıracak,
böylece çocuk çocukluğunu. öğretmen
öğretmenlik görevierini daha rahat ya-
şayabileceklerdir.
-Çocuk gelişimine uygun şekilde ha-
yata, mesleğe ve okula yöneltmenin ger-
çekleştirilmesi açısından. Çocukta kalı-
cı bir ilgi ve yeteneğin ortaya çıkması
ve bunun çocuk ve çevTesi tarafından
fark edilmesi için sadece bilginin veril-
diği değil, yaşanarak öğrenilen ortam-
lara ve belli bir süreye ihtiyaç var. 11 yaş
çocuğun ileride ne olacağının belirlen-
mesi için oldukça erken bir yaş.
-Bilgi ötesi topluma çağdaş insan ye-
tiştirmek açısından:
Zorunlu temel eğitim, erken yaşta sı-
nav kaygısının yaşanmasını önleyecek,
bilgi ötesi topluma çağdaş insan yetiş-
tirecek, cinsiyetler arası eşitsizliği orta-
dan kaldıracak, çocuğu uygun biçimde
yaşama, mesleğe ve okula yöneltecek.
-Fırsateşitiiğinin gerçckJeşmesinin bir
boyutu olması açtsından: Zorunlu eği-
tim süresinin uzatılması, en azından kır-
sal kesimde ve hızlı ve çarpık kentleş-
menin yaşandığı büyük kentlerin belir-
li bölgelerinde yaşayanlar açısından ol-
duğu kadar kızlar açısından da eğitim
sisteminin içinde kalma süresini uzata-
cağından önemli bir katkı sağlayacak-
tır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki,
kız çocuklan ortaokulu bitirirlerse lise
ve üniversiteye de gidiyor ve annenin il-
kokul eğitimi almış olması bile çocuk
ölümlerinde önemli oranda düşüş mey-
dana getiriyor.
Prof. Dr. Ayla Oktay'm verdiği bilgi-
ye göre, ilköğretimde sınav yapılama-
dığından, çok talep olan okullara önka-
yıt ve kura yöntemiyle girilecek. Böy-
lece hem sınav stresi ortadan kalkacak
hem de her çocuk aynı oranda şansa sa-
hıp olacak.
Çiller, Genelkurmay Başkanı ile görüştü
' 8 yıllık eğitim
hayırlı olsun'
ÖSYM Başkanı
'Lise 1 ve 2'de
sınavyapılmah'
EMtVE KAPLAN
ANKARA -Ögrenci Seçme ve
VerkştİTme Mericezi (ÖSYM)
Başkanı FethiToker, öğrencilerin
ortaöğretimde gösterdiklerı ba-
şannın üniversite sınavlanna et-
kisinin arttırılması gerektiğını
belirtırken, bunun için lise 1 ve
2'de gerçekleştirilecek iki ayn sı-
navdan sonra Öğrenci Yerleştir-
me Sınavf nın (OYS) yapılması
önerisinde bulundu. Toker, Tür-
kiye'de yapılan merkezi sınav sis-
teminin Avrupa Konseyı'nce en
etkin sistemler arasında gösteril-
diğini kaydetti.
Toker, merkezi sınav sistemi-
ni değerlendirerek yeni bir sis-
tem önerisinde bulundu. Toker,
merkezden yapılan sınavın 1974
yılından beri uygulandığına dik-
kat çekerek, çok kez değişiklik-
lere uğramasına karşm sistemin
temelinin aynı kaldığını söyledi.
Toker, Avrupa ülkelerinde Tür-
kiye'de uygulanan merkezi sınav
sisteminin tanındığını, Avrupa
Konseyi'nin araştırmalannda da
Türkiye ve Irlanda'nın sistemi-
nin "en etkiliv*en az masrafla ya-
pılan astem" olarak gösterildiği-
ni vurguladı. Toker, gelişmelere
göre değişiklikler yapılabilece-
ğini, ancak temelde değışiklik
yapılmamasından yana oldukla-
nnı kaydetti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Vekili Tansu Çiller, Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral İsmail
Hakkı Karadayı ile görüşmesinin ar-
dından 8 yıllık zorunlu eğitimin "ke-
sintisiz'' uygulanacağını ilk kez söy-
ledi. "Kesintisiz eğitim hayırlı olsun"
diyen Çiller, konunun MEB, parriler
ve TBMM'den geçeceğini ve 2001 yı-
lında 11 yıllık eğitim için sistemin ye-
niden ele alınması gerektiğini belirte-
rek, kesintisiz eğitimin oyalanabile-
ceği izlenimi verdi.
Çiller, dün Ankara Valiliği'nin dü-
zenlediği kimsesiz, yardıma muhtaç
ve uyuşturucu bağımlısı çocuklara gi-
yecek yardımı törenine katıldı. Çiller,
MGK kararlan konusunda kimi za-
man "aynen". kimi zaman da "miDe-
tin içine sinecekşekilde u ygulanacağT
yönündekı açıklamalanna, Karadayı
ile 3 gün önce gerçekleştirdiği görüş-
menin ardından netlik kazandırdı. Çil-
ler, önümüzdeki günlerde yurttaşlara
güzel müjdeler vereceğini belirtirken,
8 yıllık zorunlu eğitimin kesintisiz uy-
gulanacağını söyledi. Çiller, "Kziın
çocuklarunız sokakta kabunaz. Size 8
yılhk kesintisiz eğitimi müjdeliyorum.
hayırlı olsun. Her evladımız 8 yıl oku-
yacakür. Zorunlu eğitimi tamamla-
dıktan sonra isteıierse çıraklık eğitim
merkezine giderek iş sahibi olacaklar.
isterierse meslek okuUanna gidecek-
lerdir" dedi.
RP'li Aydın Menderes'i Ayaş'ta zi-
yaretinin ardından Karum Iş Merke-
zi'nde parrili kadınlarla bayramlaşan
Çiller, gazetecilenn sorulannı yanıt-
larken "kesintisiz zorunlu eğitimi"
oyalayacağı izlenimi verdi. Gazeteci-
lenn görüşlerini alan Çiller, ANAP ve
DSP'nin bu konuda net bir tavnnın
olmadığını savundu.
UNisan hcmrlıkmn süriiyor
Türki> c Büyük
Millet Mcclisi'nin
(TBMM) açılışmın
77. Mİı \e l iusal
Cgemcnlik \e
Çocuk Bayramı,
etkinliklerie
kutlanacak. 24
\ »ünü TBMM
Başkanlıgt, Minıar
SlnanCnivcrsitcsive
TRTGenel
İMüdiirlüğü'nün
katıhmı.Yİa
gerçeklcşecek
ûîlaına törcnleri saat
14.<Mrte İstiklal Mar«ji
M' Milli Saravlai'
; Dııire Başkanı Pntf.
i Dr. En>l Eti'nin sunuş
; konuşnıasn la haşhn acak.
i TBMMBaşkan\ckili>c
; TBMM Kültür-Sanat-
Yavın Kuıulu Başkaru
Hasan Korkma/canın
açı^ konuşnıasının
ardından. İstanhul \ alisi
R\û\ an \t-nİ!jen ve Mimar
Sinan l ni\ersitcsi (MSİ )
Rektörü Prof. Dr. Tanıer
Başoğlu birt'i konıışnıa
yapacaklar. Daha sunra MSİ
De\let Konscnatınan
Scnfoni Orkcstrası'nın
konseri, Balc Aııa Sanat
Dalf nın »österisi i/kıucck.
(Fotograf: TARIK T1NAZAY)
IMF yalanlamıştı
Erbakan
denk bütçe
konusunda
ısrarlı
MEKKE (AA) - Hac gö-
revini yerine getırmek ama-
cıyla dünyanın birçok ülke-
sinden yaklaşık bir ay önce
kutsal topraklara gelen ve
aralannda yaklaşık 100 bin
Türkün de bulunduğu 2 mil-
yon civannda Müslüman,
hacı oldular.
Başbakan Necmettin Er-
bakan, dün 25. kez hacı ol-
duktan sonra bakanlar ve
milletvekillerini kaldıklan
misafırhanede ziyaret ederek
bayramlannı kutladı. Erba-
kan burada yaptığı açıklama-
da bugünkü kontenjanlann
ihtiyaca kafi gelmediğini
söyledi. Suudi Arabistan yet-
kililerine gösterdikleri ilgi-
den dolayı teşekkür eden Er-
bakan, çalışanlara eşelmobil
sisteminin uygulanmasına
karar verilmesiyle Türki-
ye'de büyük bir reformun ya-
şandığım iddia etti. Erbakan,
Hazine ve IMF'in yalanla-
masınakarşın bütçenin denk
olduğunu söyledi.
öte yandan Mina'da çıkan
yangında ölenlerinsayısı res-
mi olarak 345 olarak açıkla-
nırken sağlık görevlileri ve
diplomatlar, ölü sayısının
resmi rakamın çok üzerinde
olduğunu belirtti. HabeT
ajanslanna kimliklerinin
açıklanmaması koşuluyla
bilgi veren Suudi sağlık gö-
revlileri ile Hintli diplomat-
lar, faciadan sonra hastaneye
kaldınlan birçok ağır yaralı-
nm öldüğünü, böylece yan-
gın nedeniyle hayatını yiti-
renlerin sayısının 400'ü aştı-
ğmı bildirdi.
YÖK, öğretmen yetîştirmede yeni bir yapılanma getiriyor
Eğitim fakülteleıi devre dışıHaber Merkezi - Eğitim fakültele-
rinde yer yerinden oynuyor. YÖK. öğ-
retmen yetiştirmede halen uygulanan
modeli ortadan kaldırarak yeni bir yapı-
lanma getiriyor. Yeni model, eğitim fa-
kültelerini, özellikle branş öğretmeni ye-
tiştirme konusunda devre dışı bırakıyor.
Eğitim fakülteleriyle ılgili yeni dü-
zenlemeler hakkında YÖK'ün yaptığı
açıklama şöyle:
"- Yeni düzenlemede kesintisiz sekiz
yiflık temel eğitimeöğretmen yetiştirmek
üzereeğitimfakülteierinde ilk kezTemel
Eğitim Böliimü kurulacak.
- Öğretmen adaylan, alan bilgilerini
ağırükh olarakilgüi alan fakültelerinden
aldıktan sonra öğretmenlik formasyon-
lannı eğitim fakülteierinde açuacak tez-
siz yükseklisans programlannda ta-
mamla>acaklar.
- Eğitim fakültelerinin var olan kay-
naklannı bundan böyie Temel Eğitim
Bölümü'nde değerlendirmeleri önem
kazanıyor. Bu kapsamda her fakültede.
özellikle sınıf öğretmenliği programlan-
nın bir an önce başlaolması, var olanla-
nn ise kapasîtelerini arttirmalan gerek-
li görülüyor.
- Eğitim fakültelerinin Eğitim Bilim-
leri bölümlerinde yürütülen lisans prog-
ramlanndan Psikolojik Danışma ve
• Fen-Edebiyat fakültelerinin, kendi öğrenci kontenjanlanna ek olarak Eğitim Fakültesi
öğrencilerinin eğitimini yapmakla yükümlü tutulması aşın yığılmaya yol açacak ve eğitimi
olumsuz yönde etkileyecek. Fen-Edebiyat fakülteleri, eğitimde önceliği kendi öğrencilerine
vereceğinden Eğitim Fakültesi öğrencileri ikinci plana itilecek ve bu durum Eğitim
fakültelerindeki kaliteyi bugünkünün altına düşürecek.
Rehberlik dışmdaki programlann, lisan-
sûstû programlar olarak uygulanması
uygun görülüvor.
- Yeni düzenlemeler 1998-99 öğretim
yılından itibaren uygulamaya konulacak
ve buna göre öğrenci alınuna geçilecek.
.\ncak mevcut yapı çerçevesinde öğre-
nimlerine başlayan ve devam eden öğ-
renciler halen devam ettikleri program-
lan tamamlayacaklar. Bu öğrencilerin
halen sahip olduklan haklann berhan-
gi bir şekilde ellerinden ahnmag söz ko-
nusudeğU.
- Yeni yapılanma sonucunda. eğitim
fakülteierinde görevli hiçbir öğretim ele-
nuuunın mağduriyeti söz konusu değil-
dir. Ancak, öğretmen yetiştirme prog-
ramlannı vürütmekle görevli öğretim
elemanlan, uğraşlaruu öğretimyöntem-
leri üzerinde yoğunlaşoracaklar.''
Eğitim fakülteierinde görev yapan ba-
zı öğretim üyeleri, yeni modelle ilgili
olumsuzluklan ve önerileri şöyle sırala-
dılar:
"- Okul Öncesi Eğitimi BöJümü'nün,
Temel Eğitimi Bölümü içinde değU, ay-
n bir bölüm şeklinde yapılanarak, bün-
yesinde Ana Okulu Öğretmenliği ve Ço-
cukGeiişinıiÖğretmenliği Anabilim dal-
lannın bulunması zorunludur.
- Temel eğitiiTun ikinci kademesineöğ-
retmen yetiştirecek Türkçe öğretmenli-
ği programının diğer alanlardaki prog-
ramlara >an alan olarak ders \ermesi
gerekçesiyle ayn bir bölümolarak düşü-
nülmesi, temel Eğitim Bölümübütünlü-
ğünü bozmaktadır. Türkçe eğitimi, Te-
mel Eğitim Bolümü'nün bir Anabilim
Dalı olarak yer almahdır.
-Modelde, Temel Eğitim Bölümü'nde
alan eğitimi ile ilgili derslerin Fen-Ede-
biyat fakültelerinden alınacağı esas alın-
maktadır. Oğrencikr, branş öğretmenli-
ği dallannda ilk 35 >ıl derslerini Fen-
Edebiyat fakültelerinden alacak. Dört
yıllıklisans eğitimini tamamlayan öğren-
cilere, tezsiz yükseklisans yapbktan son-
ra öğretmenlik hakkı verilecek. Uygula-
mada bu durum çok önemli sorunlan
beraberinde getirecek.
Fen-Edebiyat fakültelerinin, kendi
öğrenci kontenjanlanna ek olarak Eği-
tim Fakültesi öğrencilerinin eğitimini
yapmakla yükümlü tutulması aşın yı-
ğılmaya yol açacak ve eğitimi olumsuz
yönde etkileyecek. Fen-Edebiyat fakül-
teleri, eğitimde önceliği kendi öğrenci-
lerine vereceğinden Eğitim Fakültesi
öğrencileri ikinci plana itilecek ve bu
durum Eğitim fakültelerindeki kaliteyi
bugünkünün altına düşürecek.
Branş öğretmenliği dallannda 3.5 yıl-
lık alan eğıtiminin Fen-Edebiyat fakül-
telerine bırakılması ile Eğitim fakülte-
leri, alan dersleri eğitiminde devre dışı
bırakılmaktadır."
Öğretim üyeleri, beş yıllık eğitimin
yalnızca bir yanyılını Eğitim Fakülte-
si'nde geçirecek öğrenciye meslek mo-
tivasyonu kazandınlmasının da oldukça
güç olduğunu vurguladılar.
Mannara Üniversitesi Atatürk Eğitim
Fakültesi öğretim üyeleri, yeni model
ile alan eğitimine son verilecek Fizik,
Kimya, Biyoloji, Matematik, Tarih,
Coğrafya, Türk Dili ve Edebiyatı bö-
lümlerinde toplam 61 öğretim ele-
manının görev yaptığmı anımsatarak,
"Yakuıbir gdecekte. 'bu model tutmadı,
eskiye dönelim" denfldiğinde, bu kadar
sürede yetiştirilerek kuruma kazan-
dınlabilen kadronun yeniden toparlan-
ması için arnk 15 vıllık sürenin yet-
meyeceği iyi bilinmelidir. Alan dersleri
bakımından Fen-Edebiyat Fakültesi
düzeyinde eğitim yapan fakültenin bun-
ca imkânlan yok sayılarak, öğrencilerin
alandersleriniöğrenmek üzereFen-Ede-
biyat fakültelerine gönderilmeleri an-
laşılabilir bir uygulama değfldir" dedil-
er._
Öğretim üyeleri, şu iki noktanın
yeniden değerlendirilmesini istediler:
"-Modelin uygulanmasında bir geneJ-
lemeve gidilmemeli ve gelişmiş olan
fakültelerde liselere branş. öğretmeni
yetiştiren birimlerde alan derslerinin
verilmesine şimdiki gibi de\am edil-
melidir.
- Öğretmenlik mesleğinde statü fark-
lıüğı getirecek olan tezsiz yükseklisans
uygulamasından -en azından şûndilik-
vazgeçilmeü'dir."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
'Bize Nasıl Kıydınız?'
Bugün Kurban Bayramı'nın ikinci günü. Tüm
okurlanmın bayramını kutluyorum. Ama bilemiyo-
rum ne kadarı bayramı kutluyor. Zira bayramlar ar-
tık kentlerden kaçış için bir vesile oldu. Bilmem
bayramın muhtemel "yorgunluklan" mı ürkütüyor,
yoksa biraz dinlenmek mi isteniyor? Olanağını bu-
lanlar "kaçıyor". Ve ben bu işe çok ikülüyorum. Ge-
lenekleri yaşatmak gerek, bayramlan "bayram gi-
bi" yaşamak gerek. Belli bir oranda yorucu da ol-
sa, sıkıcıdaolsa...
Yazımın başlığındaki "kıyılma" sözcüğünün, Ay-
şegül'ün "kuzu kesme bayramı" olarak isimlendir-
diği Kurban Bayramı'nda "kıyılan" kuzularla bir il-
gisi yok. "Bize Nasıl Kıydınız?" Emine Şenlikoğ-
lu'nun bir romanına dayanılarak 1994 yıîında çev-
rilen bir filmin adı idi.
Filmde; Erzincan İstiklal Mahkemesi'nin, Kemah-
lı Hoca Hacı Ibrahim Efendi'yi idama mahkûm et-
tiği ve kısa bir süre önce ölerek gömülen bu zatın
mezardan çıkarılarak yeniden kefeniyle asıldığı hi-
kâye ediliyordu.
Olay başından sonuna kadar yalandı. Zaten o
günlerde İstiklal Mahkemeleri'yle ilgili müthiş bir
yalan ve iftira kampanyası açılmıştı. Bu konuda en
aynntılı bir biçimde araştırmalar yapan ve yayım-
layan sevgiü Ergun Aybars'ın bulgulanna dayana-
rak, bu kampanyayı etkisiz hale getirmeye çalışmiş-
tık. Ama toplumumuzda öyle bazı tipler var ki laf
anlatmanız mümkün değil. Tek kusurlan cehalet-
leri olsa affedilebilirler. Fakat bunlar, edepsizlik ve
yüzsüzlüğün zirvelerinde dolaşıyorlar.
Hoca Ibrahim Efendi'nin evlatlan babalanna ya-
pılan bu büyük saygısızlığı affetmemişler ve fllmi
çeken Esra Film lletişim AŞ'yi mahkemeye vermiş-
ler. Ellerine sağlık. Babalarının Cumhuriyete ve Ata-
türk ilkelerine bağlı bir insan olduğunu ve eceliyle
ölerek gömüldüğünü ve herhangi bir biçimde me-
zannın açılarak yeniden asılması iddiasının küçük
düşürücü bir yalan olduğunu vurgulayarak mane-
vi tazminat talep etmışler.
Karşı tarafın savunması tam "evlere şenlik". Ön-
ce mahkemeye yetki itirazında bulunmuşlar. Son-
ra suçu birbirlerinin üzerine atmaya kalkmışlar. Bu
arada Istanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın takipsizlik
kararının ardına sığınmaya çabalamışlar. Bunları
tutturamayınca bu kez başka yönlere çekmeye ça-
lışmışlar. Olayın bir isim benzerliği olduğunu ileri
sürmüşler. Mahkeme buna da kanmayınca Erzin-
can İstiklal Mahkemesi'nin böyle bir kararı olduğu-
nu iddia etmişler. Tabii bunu da ispat edemeyince,
Ankara Asliye 22. Hukuk Mahkemesi, bunlan Ekim
1994 yılından itibaren işleyecek yüzde 30 faiz ha-
riç yarım milyar lira tazminata mahkûm etmiş. (Tür-
kiye'de galiba hâkimler var...)
İstiklal Mahkemeleri konusunu, birtelevizyon ka-
nalında Emine Şenlıkoğlu'ylatartışmıştım. Konuy-
la ilgili en ufak bir bilgisi yoktu. Kulaktan duyma ba-
zı "söylentileri" tarihsel gerçekler diye sunmaya
çalışıyordu. En ciddi kanıtı da, İstiklal Mahkemele-
ri'nin celladı olduğu söylenen Kara Ali'nin, o do-
nemlerdeki bir gazetedeki iddiasıydı. Benim itiraz-
lanm üzerine, "Size toplantı sonrasında kanıtlan-
mı vereceğim" demişti. Ama tabii kanrt manıt yok-
tu.
Televizyon programının yapımcısı sevgili Kadir
Çelik, "700. Program Kutlaması'nda" bu olayı
anımsatarak, "Kanıtlan verdilermi" diye sormuş ve
"Hâlâ bekliyorum" diye yanıtlamıştım. Emine Ha-
nım, Kadir Çelik'i aramış ve kanıtları verebileceği-
ni söyiemiş. Gene çıktık programa ve "anlatama-
ma işkencesini" bir kez daha yaşadık. Eski prog-
ramda benim kendisine verdiğim, Ergun Aybars'ın
kitabından kimi fotokopileri bana gösteriyordu. Ve
bunlara kanrt diyordu. Elbette hiçbir noktada anla-
şamadık. Ve "Kıpti" Kara Ali'nin hezeyanlannın,
Cumhuriyetimizin bir dönemini karalamaya yöne-
lik bu tür çabalara kanıt olamayacağı bir kez daha
anlaşıldı.
Cumhuriyetimizin düşmanlannın bu tür davra-
nışlan, çok tipik bir davranış. Daha sonraları Ata-
türk'ün Samsun'agittiği BandırmaVapuru'nu, 240
metre boyunda lüks bir gemi olarak yutturmak is-
tediler bu millete. Ankara Belediyesi de bu işe gö-
nüllü katıldı. Palavranın da birölçüsü, bir "endaze-
s/"olur. Bu "muhteremlerde" odayok. Fakat "ça-
murat, kendi kalmasa da izi kalır" diye düşünüyor-
lar. Nitekim daha sonralan katıldığım bir toplantı-
da, bu grup içinde olduğu anlaşılan bir genç, ba-
na Bandırma Vapuru'nun lüks ve büyük bir gemi
olduğunu iddia etmişti. Bunlara mı kızmak gerekir,
yoksa Bandırma Vapuru'nu koruyarak bir müze ha-
line getiremeyenlere mi, bilemiyorum. Ama Bandır-
ma Vapuru'nun hüzün verici macerasını ne zaman
düşünsem, hem içım burkulur hem de isyan ede-
rim.
Yalan, iftira ve acındırma numarası... Bunlar laik
Cumhuriyetimizin düşmanlannın eski numaralan i-
di. "Bize Nasıl Kıydınız" da, bu çerçeve içinde, duy-
gu sömürüsüne ve kin bilemeye yönelik bir çaba i-
di. Ayaklarına dolandı.
Ama bu insanlar bugün başka numaralar peşin-
deler. Bu numaralar içinde en etkilisi "tehdit". Bir
sürükamu kurumunda insanların ekmeğiyle oynu-
yorlar ya da ekmeğiyle oynama tehdidinde bulu-
nuyorlar.
Bu numaralannın da ayaklanna dolaşması için
yapılması gereken şey, toplumumuzdaki ezici laik
çoğunluğun, aklını başına toplaması, aymazlıktan
kurtulması. Aksi takdirde işler daha da kötüye gide-
cek.
şevket Kazan'dan yeni girişim
Türbanla duruşmaya
girmeye yasal izin arayışı
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu) -Türbanlı avu-
katlann duruşmalara gire-
bilmelerine ilişkin işlemi-
nin yürürlüğu Danıştay ta-
rafından durdurulan Ada-
let Bakanı Şevket Ka-
zan'ın. aynı girişimini bir
yasayla yinelemeyi plan-
ladığı bildirildi.
Kazan'ın, türbanlı avu-
katlann duruşmalara gire-
bilmelerine olanak sağla-
ma girişimlerini sürdürdü-
ğü öne sürüldü. Türkiye
Barolar Birliği'nin (TBB)
avukatlann kıyafetlerine
ilişkin 23 Kasım 1994'te
yayımladığı genelgenin
teşkilata duyurulmasını
içeren bakanlık yazısını 19
Kasım 1996'da yürürlük-
ten kaldıran Kazan'ın, bu
işlemin yürürlüğunün dur-
dunılması üzerine Avukat-
lık Yasası'nda yapılacak
değişiklikle türbanlı avu-
katlann duruşmalara gire-
bilmelerine olanak sağla-
mayı planladığı bildirildi.
Yasa değişikliğiyle, a-
vukatlann şırketleşmeleri-
ne izin verilmesi ve avu-
katlann davalarla ilgili
olarak kanıt araştırabılme
olanaklannın genişletil-
mesinin öngörüldüğü de
öne sürüldü.