Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 NİSAN 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türkiye'nin sadece Avrupa ülkeleri vatandaşlanna tanıdığı sığınmacı hakkını genişletmesi istendi
'Mültecilergönclerilmesin'tstanbul Haber Servisi-Uluslararası Af Örgütü
(UAÖ), Mülteciler Hukuku'nun temel koşulunun
mültecilerin geri gönderilmemesi ilkesi olduğunu be-
lirterek tüm ülkelerin bu ilkeye ciddi biçimde uyma-
sı için "Mülteciler Haykınyor: Haklanmıza Saygı
Gösterin" adıyla bir kampanya başlattı. Af Örgütü,
Türkiye'nin sadece Avrupa ülkeleri vatandaşlanyla sı-
nırh tuttuğu mülteci hakkının tüm ülke vatandaşlan-
na tanınmasını ıstedi.
UAÖ tstanbul Grubu adına Ozlem Sangüzel dün
düzenlediği basın toplantısmda nisan aymda birçok
ülkede başlatılan kampanyantn hedefınin, son yıllar-
da giderek artan mültecilere yönelik baskı ve adalet-
siz uygulamalan gündeme getirmek ve uluslararası
kamuoyunu bu konuda duyarh hale getirmek olduğu-
nubelirtti. Sangüzel,dünyada 15 milyon insanın mül-
teci olarak başka bir ülkeye, 20 milyon kişinin de ken-
di ülkesinde evlerinden, yerlerinden aynlarak ülkenin
bir başka köşesine sığınmak zorunda kaldığını kay-
detti. Sangüzel, Zengin ülkelerin çok sayıda mülte-
ciye ev sahipligi yapan yoksul ülkelere yardun etme
konusunda isteksiz davrandığmı söyledi.
UAÖ tarafindan başlatılan kampanyarun Türkiye
ayağı, örgütün Istanbul, Ankara ve Izmir gruplannca
yürütülecek. UAÖ tarafindan hazırlanan kampanya
raporunda, Türkiye'nin mültecilerle ilgili 1951 tarih-
li Cenevre Sözleşmesi'ne taraf olduğu ancak mülte-
ci hakkını Avrupa ülkeleri vatandaşlanyla sınırlı tut-
tuğu belirtilerek coğrafı sımrlamamn kaldınlması is-
tendi. Mülteci hukuku ile ilgili bilgiler veren
Doç.Dr.Turgut Tarhanlı da Türkiye'deki mültecile-
rin üçte ikisinın Avrupa dışındakı ülkelerden geldiği-
ni anımsatarak bu maddenin değiştırilmesınin önemi-
ne dikkat çekti.Tarhanlı. sığınma talep eden kişilerin
en azından mülteci ve sığınma talep edebilecekleri ku-
rumlara ulaşabilmelennın sağlanmasmı ve yaşamla-
n tehlikede olan kişilerin geri göndenlmemesini is-
tedi. Türkiye'ye yasal ya da yasadışı yollardan gelen
mültecilerin 5 gün içinde ilgili makamlarabaşvurmak
zorunda olduğunu anımsatan Doç.Tarhanlı şöyle ko-
nuşru "Bu süre çok kısa.Türk yasalannı bilmeyen bir
mülteci bu süre içinde başvuramayabilir veya olanak
bulamayabilir. Mültecilerle ilgili bir başka önemli ko-
nu, İçişleri BakanhğTnca mülteciier hakkında verilen
kararlara yargı yotunun acılmasıdır." Kampanya sü-
resince. imza kampanyası ve çeşıtlı paneller düzen-
lenecek, hazırlanan raporlar hükümete ve TBMM'ne
iletilerek sorunlann çözümü istenecek.
Dünyanın öncetildi
sorunlan arasına
giren mülteciler,
geuşmiş ülkeler
icindahi
rahatsızük
yaraöyor. Yapılan
tüm yardımlara
karşın kurulan
kamplarda çok
olumsuz koşuDar
altında yaşamayı
sürdüren
mültecilerin en
büyük korkusu ise
geri gönderilmek.
Birieşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek
Komiserliği de
başlatüğı
kampanyayla
yaşanüan
sorunlann gözler
önüne serilnıesini
amaçlarken
mültecilerin
bahaneler
yaratüarak geri
gönderilmesinin
engeilenmesini
istivor
BM'den
gençlere
davet
HaberMerkea-BirleşmişMilletler Mülteciler Yüksek Komi-
serliği, dünya gençlerini mülteci kamplanndayaşamaya davet et-
ti. Mülteci sorununun daha iyi anlaşüabilmesi, gençlerin bu ko-
nuda gönüllü çalışmalan için bir süredir BMMYK tarafindan or-
ganize edilen Camp Sadako programma bu yıl bir Türk genci de
kanlacak. Seçilecek genç, Kıizeybatı Kenya'da 50 bin müJtecinin
banndığı Kakuma Kampı 'nda 1 ay kalacak. BMMYK tarafindan
misafır edilecek genç. kamp süresince komiserliğin operasyon-
lannadoğrudan katılma, sosyal hizmetlerde görev alma faaliyet-
lerinde bulunacak. Gencin yol masraflan bir Alman srvil toplum
örgütü tarafindan karşılanacak. Kampa gitmek isteyenlerin en
geç 28 nisan tarihine kadar özgeçmişlerini, bu programa katılma-
yı istemelerindeki nedenleri içeren bir mektubu ve iki referans
mektubunu postave faksla BMMYK'ye göndermeleri gerekiyor.
Daha sonra yapılacak mülakatta ise adaylann katılma amacı, fi-
zıksel ve ruhsal dayanıkhlıklan, uyum sağlama yetenekleri, mül-
teci sorunlan konusundaki bilgi düzeyleri. ülkelerine döndüklerin-
de mülteciler için çalışmalaryapma konusundaki isteklilikleri ve
Ingilizce, Fransızca, Arapça veya lspanyolca dılleruıden en azın-
dan bırini rahat kullanıyor olmalan dikkate almacak.
Bir aylık bilanço
62 İranlı
mülteciye
sınırdışıHaber Merkezi-Türkiye
bir ay içinde 62 Iranlı mül-
teciyi Kuzey Irak'a sınırdı-
şı etti. Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komı-
serliği, sınırdışı edilmeleri
onaylamadıklannı belirte-
rek "Önemli olan müheci-
.nin korunmasıdır. Şekli ne-
denlerlesınırdışı edilmelere
liarşıyız'' dedi. tranh Mül-
teciler ve Göçmenler Kon-
•seyi Federasyonu Türkiye
-Temsilciliği de Türkiye'yi
imzaladığı uluslararası an-
•laşmalara aykın davran-
•makla suçladı.
: BMMYK Dış llişkiler
Sorumlusu Metin Çoraba-
ör, mart ayı içinde kendile-
Tİninmülteci statüsütanıdı-
ğt 62 kişinin sınırdışı edil-
tliğini kaydetti. Çorabatır.
mart ayı içinde bir kişinin
de 'refoulman' (zulüm gör-
<lüğü ülkeye geri gönderil-
me) olduğunu kaydederek
bu uygtılamaya gerekçe
olarak 1994 yönetmeliği-
nin gösterildiğini söyledi.
Çorabatır, 30 Kasım
1994 tarihinde yürürlüğe
giren yönetmeliğin "Tür-
kiye'ye iltica eden veya
üçüncû ülkeye iltica etmek
üzere Türkiye'den ikamet
izni talep eden yabancılar-
dan Türkiye'ye yasal yol-
lardan gelenler bulunduk-
lan yer valüiklerine, yasal
ofanayan yollardan gelenler
ise giriş yapnklan yer vali-
liklerine en geç beş gün için-
de müracaateder" madde-
sini anımsatarak bu beş
günlük sınırlandırmaya ve
müracaat sırasında kimlik
gösterme zorunluluğuna
karşı olduklan söyledi. Bu
tür şekli sebeplerle sınırdı-
şı edilmeleri onaylamadık-
lannı kaydeden Çorabatır,
"Bu kişiler mültecidir. Yer-
leştirflecekleri fiçüncü ülke-
ye gönderilmeleri gerekir-
di. Birçoğunun vizeleri bile
ahnnuştL Önemliolan mül-
tecinin korunmasıdır. Ku-
zey Irak siyasi anlamda ka-
nşıknr. Zulümden kaçan
insanlan, yeniden zukne
uğrayabilecekleri bir yere
göndermek mültecinin ko-
nuunası ilkesine aykındır.
Kişiyi tekrar riski atmak-
ür."
tranh Mülteciler ve Göç-
menler Konseyi Federas-
yonu Türkiye İemsılcıliğı
tarafindan yapılan açıkla-
maya göre ise geçen ay
içinde Kuzey Irak'a sınır-
dışı edilenlerin sayısı 80.
Temsilcilik yetkililerinden
Peyman Muhammedi. sı-
nırdışı edilen mültecilerin
tranh subaylar tarafindan
zehirlendiğini, 60 tanesinin
Süleymaniye'deki bir has-
taneye kaldınldığını savun-
du.
Muhammedi, zehirlenen
tranlılann durumlannın
ağır olduğunu, Süleymani-
ye'deki olanaklann yeter-
sizliğmden Bağdat'a sevk
edilmek zorunda kaldıkla-
nnı belirterek, "Türki-
ye'den sınırdışı edilme aşa-
masında olan 500-600 ka-
dar daha tranta var. Bu ki-
şilerin de yaşamlan tehlike-
de. Bu kişilerin sınırdışı
edilmenıeleriniya da başka
ülkelere götürüİmelerini is-
tiyoruz" dedi. Muhamme-
di, merkezi tsveç'te bulu-
nan federasyonun Türk hü-
kümetinden şu taleplerde
bulunduğunu bildirdi:
"Türkiye, sınırdışı ka-
rariannı derhal kaldırsın.
Türkiye, BM andaşmalan-
na aykın davranışlarda bu-
lunmamah. BMMYK tara-
findan mülteci olarak ka-
bul ounuş ve üçüncü bir ül-
keye gitmek üzere vizesi bu-
hınanlara Türkiye çıkış iz-
ni vermeli. Türkiye, BM-
NfYK ile bir dayanışma ya-
parak BM 'den yanıt bekle-
yen sığuımacılan bir ilde
baruıdırmaİLTürkiye tara-
findan Kuzey Irak'a sınır-
dışı edilen ve vizesi bulunan
mültecilere vize aldıklan
ülkeye gkUş için transit yol
sağlanmalı. İnsan haklan
kuruluşlan ve Çağdaş Hu-
kukçular Derneği sınır iDe-
rinde bulunan mültecileri
savunmak ve korumak
amacı ile ciddi girişimlerde
bulunmah. Türkiye, ulusla-
rarası standartlara göre
da\Tanıp gereken değişik-
Ukleri yapmalı ve mültecile-
rin can güvenligini sağ-
lamah."
Claudia Roth'un 'çokeşlilik' eleştirilerine RP'li Ertan Yülek'ten yanıt
^Mitlerrand da fld eşliydi^ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı
Tansu Çfller'in. Avrupa Parlamento-
su Yeşiller Grubu Başkanı Gaudia
Roth'u, çokeşlilik üzerine yaptığı yo-
rum üzerine Türkiye'nin içişlerine
kanşmaması yolunda uyarmasıyla
başlayan tartışma. RP'li Ertan Yü-
lek'in, "Fransa"da metreslik meşru.
Bizdeki anane de imam nikâhı" şek-
lindeki açıklamalanyla sürdü. Yülek,
Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin. içişle-
rine müdahale ve egemenlik hakla-
nndan vazgeçmesi anlamma geldi-
ğini savundu. Sağlık Bakanı Yüdı-
run Aktuna da. Roth"u kastederek
"Alman parlamentere iş düşmez, ama
biz kendimize çeki düzen verelim"
dedi. CHP Genel Sekreteri Adnan
Kesldn ise "Roth'un konuşmasının
Türkiye'nin içişlerine kanşmak ola-
rak algdanmaması gerektiğini'' söy-
ledi.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Kar-
ma Parlamento Komısyonu (KPK)
üyesi RP'li Ertan Yülek, dün komis-
yonun Ankara'da iki gün süreli çalış-
malannı tamamlamasının ardından
gazetecılerin Roth ile Çillerarasmda
geçen tartışmalı konuşmaya ilişkin
sorulanna ilginç yanıtlar verdi.
Yülek, dün sabah görüştüğü KPK
Eşbaşkan Yardımcısı olan Claudia
Roth'un, Çiller'in önceki gün komis-
yon toplantısının açıhşında sert yanıt
vermesine yol açan açıklamasının çe-
diyemediğini anımsattığını belirte-
rek şöyle konuştu:
"Mittcrrand'ın ikinri eşini metres
olarak kabul ediyorlar ve bu duru-
mun Fransız geleneklerine aykın ol-
madığuu söylüyorlar. Roth'a,' Bir ka-
dın olarak bir genç kızın babasına ba-
ba diyememesinin acısını hissetmi-
• Yeşiller Grubu Başkanı Roth'un, "3 eşli bakanlarla
nasıl aynı kabinede çahşıyorsunuz" sözlerinin tartışılması
dün de sürdü. RP'li Ertan Yülek, "Fransa'da metreslik
meşru. Bizdeki anane de imam nikâhı" derken Sağlık
Bakanı Yıldınm Aktuna, "Alman parlamentere iş düşmez,
ama biz kendimize çekidüzen verelim" diye konuştu.
viri hatasından kaynaklandığını ken-
dişine aktardığını söyledi. Yülek,
"Ojie çeviriye böylecevapverflir" di -
yerek Çiller'i savundu.
Yülek, gazetecilere bilgi verirken
Roth'a. Fransa'nın ölen eski Cum-
hurbaşkanı François Mitterrand ör-
neğini verdiğinı, gaynmeşru kızının
kendisine 25 yaşına kadar "Baba"
yor musunuz* diye sordum."
Yülek, bunun üzerine Roth'un
kendisine, "Onun durumu farkb idi.
O metreslik müessesesi, sizdeki imam
nikâhı'' yanıtını verdiğini belirtti.
Yülek, Roth'un iki eşlilik ve met-
reslik yaklaşımına ilişkin açıklama-
lan üzerine basına yonım yaparken
"Fransa'dametreslikmüessesesi meş-
ru. Onlarda bu bir anane. Bizdeki
anane de imam nikâhı" dedi.
Yülek, "demokratik bir hanım"
olarak nitelendırdiği Roth'un, "Tür-
kiye'nin içişlerine kanşmaya devam
edeceğj" yolundaki açıklamalanyla
ilgili bir soru üzerine de şöyle dedi:
"Bize dün (KPK toplannsı) Ege-
menlik haklanndan vazgeçmeye ha-
zır mısınız' diye sonıldu. AB'ye gir-
mek, egemenlik haklanndan vazgeç-
mek demektir. Onlar için doğru ola-
bilir, ancak bizim kabul edemediği-
miz birolaydır. Türkiye AB'ye üyc ol-
duğu anda bilesiniz ki,içişlerinize mü-
dahaie edeıier. Ama biz üye olmadı-
ğutuz için kimse içişlerimize müda-
hale edemez."
Yıldınm Aktuna da, dün Ankara
Yedek Parçacılar ve Servisçiler Der-
neği'nce yeniden yaptınlan Onkolo-
ji Hastanesi Kan Unitesi'nin açılışı-
nı yaparken gazetecilerin Roth'un
tartışmaya neden olan açıklamalany-
la ilgili sorulan üzerine, "Herkes
kendi ülkesine baksın, Alman parla-
mentere iş düşmez, ama biz kendimi-
ze çeki Sdüzeo vermefiyiz" dedi.
Yeni
Levent'e
Atatürk
büstüBeşiktaş Belediyesi ve
Orbir İşletme Kooperatifi
tarafindan yaptınlarak
Yeni Levent Meydam'na
yerieştirilen Atatürk büstü
dün törenle açıkh. Açıhş
töreninde yapılan
konuşmalann ardından
Beşiktaş Belediye Başkanı
Ayfer Atay; Beşiktaş
Kaymakamı Naim Dalküıç,
İl Jandarma Alay
Komutanı Kıdemli Albay
Baki Onuriubaş tarafindan
Atatürk büstünün
üzerindeki Türk bayrağı
çekildL İlk ve ortaöğrenim
öğrencilerinin şiirier
okuduğu törende, Ayfer
Atay, eski Orbir Yönetim
Kurulu Başkanı Sıtkı
Çamhbel'e ve Orbir
Başkanı Kenan Ersoy'a
birer plaket verdL
(Fotoğraf: HATtCE
TUNCER)
Cokeslilik
Kadınlar
Çffler'i
kınadı
tstanbul Haber Servisi - Is-
tanbul Kadın Kuruluşlan Bir-
liği, Claudia Roth'un "Çokeş-
li bakanlarla aynı kabinede
nasıl görevyapıyorsunuz'' so-
nısuna "tçjşleriniize kanşma-
yın" uyansını yapan Tansu
ÇiDer'ın insan haklanna ay-
kın davTandıgını belirtti
Birliğin yaptığı yazılı açık-
lamada, Çiller'in Türkiye-AB
Karma Parlamento Komisyo-
nu Toplantısı'ndaRodı'a ver-
diği yanıtın anlaşılmaz oldu-
ğu belirtilerek şöyle denildi:
"Günümüzde kadın ve insan
haklanna ilişkin sonınlar ve
kaygılar arük evTensel boyut-
larda ele alınmakta ve hak ih-
laiinin bulunduğu her yerde
sorgulampuluslararası sözteş-
melere uyulması istenmekte-
dir. ÇüDer'in, kaduuann insan
haklanna ay kın bir durumu,
üstetikbir kaduı politikaa ola-
rak, içine smdirmesini şiddet-
le lanıyoruz."
Çokeşliliğin, tarihin derin-
liklerinde kalması gereken
onur kıncı bir yaşam biçimi
olduğu kaydedilen açıklama-
da. -Iktidarda kalabilmckiçin
tüm değerkrin çiğnenmesinin
ne denli tehlikeü olduğunu Ç3-
ler'e son kez anımsadyoruz"
denildi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Köy Enstitüleri
Bugün 17 nisan. 1940 yılında 3803 sayılı yasay-
la kurulan ve toplumda hızlı bir uyanış ve canlan-
maya yol açmalan nedeniyle egemen güç tarafin-
dan 6-7 senetedrıci olarak kapatılan Köy Enstitü-
leri'nin kuruluş yıldönümü.
Aslında Köy Enstitüleri'nden önce 1936 yılından
başlamak üzere dört köy ilköğretmen okulu açıl-
mıştı. (Kızılçullu, Çifteler, Kepirtepe ve Gölköy).
Hayati Tahsin Yılmaz, bu dönemi "Deneme Ev-
resi" olarak isimlendiriyor. (Son Köy Enstitülü, s. 11)
Daha sonra açılan okullarla bu rakam 21 'e yük-
seldi. Bu döneme "Gelişme Evresi" ve daha son-
ra 1952'ye kadar olan devre, "Geri/eme Evresi" adı
veriliyor. Bu dönemde Köy Enstitüleri'nin "mantı-
ğı", tümüyledevre dışı bırakılarak yeniden eski öğ-
retmen okullan statüsüne dönülmüştü.
M. Başaran'ın da vurguladığı gibi, (Tonguç Yo-
lu, s.14) 5-6 yılda, yüz yılda yetiştinlen öğretmen
sayısının üzerine çıkıldı ve 6 bınden 26 bine ulaşıl-
dı. Okul sayısı 5 binden 17 bine, bu okullarda oku-
yan ögrenci sayısı 380 binden 1.5 milyona ulaş-
mıştı. Zaten 1946'da yapılan bir plan uyannca, on
yıl içinde tüm ülkede okulsuz ve öğretmensiz köy
ve okuma-yazma bilmeyen insan kalmayacaktı.
Köy Enstitüleri'nin amacı sadece okuma-yaz-
ma vb öğreten öğretmenler değil, aynı zamanda
"Köylenn gereksinimi bulunan meslek erbabını"
yetiştirmekti. Zaten her enstitü "kendine yeten" bi-
rimler olarak örgütlenmişti. Enstitülerin inşaatları-
nın çoğunu da o enstitülerde okuyacak olan ço-
cuklaryapmışlardı.
Müthış bir kampanya başlamıştı. Enstitülerin o
günkü havasını anlamak için okuduklan marşlara
bir göz atmak bile yeter. (Abdullah Özkucur, Köy
Enstitüleri Destanı, s. 70-72) "Sürer eker biçeriz
güvenip ötesine I Milletin her kazancı milletin ke-
sesine I Toplandık Başçiftçinin Atatürk'ün sesine
I Toprakla savaş için ziraat cephesine I Biz ulusal
variığın temeliyiz köküyüz I Bu yurdun öz sahibi
efendisi köylüyüz."
Kendini bu yurdun öz sahibi sanan egemen güç-
lerin, köy çocuklannın ağzından dökülen bu marş-
lara katlanabilmesi mümkün müydü?
Bir başka marşta şunları dile getiriyoriardı:
"Toprak, toprak hazır ol sılahımı kuşandım I Can
verinceye kadar sende uğraşacağım I Tanımadıy-
san tanı, enstitülüdür adım I Kayalannı deşip al-
tın çıkaracağım.
Toprak toprak hazır ol, omuzumda pariayan I
Kazmamla küreğimle karnını yaracağım I Ecdadı-
mın üstüne, şu çıplak yerde yatan I Can verince-
ye dek bir cennet kuracağım.
Dolaşmazsam bir gün kolumu sallayarak I Bu-
günkü kuracağım yarının cennetinde I Yannki Türk
çocuğu işinde yorularak I Teherini soğutur belki
onun içinde.
Ey koca ülke inan bir cennet olacaksın I Bir ku-
şakyetişiyordediğiniyapacak/Korkmasevin,ya-
kında ona kavuşacaksın I Ey canlılar anası boz
toprak, kara toprak.
Savunulması için kan döküldü dün onun I Can-
lanması için de bugün ter dökeceğiz I Kuşku yok
ki eline yannki Türk oğlunun I Cennete dönmüş
biryurt, bir ülke vereceğiz."
Ama bırakmadılar. Ülkemizı bugün bir cehenne-
me çevirenlerin, Atatürk'ü unutturmak isteyenle-
rin o günkü uzantılan, bu coşku ve heyecanı tör-
pülemek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar.
Bu konuda M. Başaran şöyle yazıyor: (s.44) "...
Sonu başından belli bir oyundu bu. Egemen güç-
ler korkunç bir cadı kazanı kaynatıyordu... Ünıver-
site vardı, basın vardı, aydınlar vardı ama binnden
çıt çıkmıyor, gözler önünde bir sürek avıdır gidi-
yordu. 'Köy Enstitüleri'ni cumhuriyetin eserleri için-
de en önemlisi' sayan Cumhurbaşkanı bile seyir-
ci idi...
Bu zehirii saldınlara uğrayan, bir kenara itilen
Tonguç ne âlemdeydi acaba? Nasıl karşılıyordu
durumu? Gerçi bize 'Işinize bakın, gürültülere ku-
lak asmayın' diyordu mektubunda, ama gene de
merak ediyordum.
Kapısını vurdum...
...'Geç bakalım, nevarneyokAksu'da?'...O/up
bitenlehanlattım. Enstitüler 'ıslah' ediliyordu. Kla-
sik öğretmen okullanna döndürülüyordu. Kitaplık-
lara kilit asılmış, işliklere sırt dönülmüştü. Gide'n-
lerağız dolusu kötüleniyor, kalanlann arasında en-
gizisyon havası estiriliyordu...
...'Sonumuz karanlık' dedim, 'kurbanlık gözüy-
le bakıyorlar bize de okulda. Gözümüzün içine ba-
ka baka yağıp esiyorlar. Mutlaka bir şey yapacak
bunlar.
1
Gözlerini duvarda bir noktaya dikti:
'Rüzgâr ne kadar sert eserse essin, meşeler
dimdikdururdağbaşlannda!' dedi. ...Durbakalım
daha..."
Köy Enstitüleri konusunda son sözü, gene bu
enstitülerin bir ürünü olan Talip Apaydın'a bırak-
mak istiyorum: (Köy Enstitüsü Yılları, s.207/208)
"...Bu yurdun köylüleri, Anadolu'da insan yaşa-
yalı beri hep aynı kalmıştır. Cahildir, çiftçidir, ço-
bandır... Alın yazısının çizgisini hep baştakiler çiz-
miştir... Başındakilerne dediyse doğrudur, kendi-
lerini nereye götürseler düzdür. Hocalar, hacılar
akıllıdır. Ağalar güçlüdür. Devletliye karşı gelin-
mez, ulemaya dil uzatılmaz... Köylü hep böyle bil-
miş, böyle sanmıştır...
...Çoğumuz ortakçıydık, ırgattık. Ağalann kapı-
sında kul, şeyhlerin, dedelerin peşlerinde mürit-
tik. Bahçıvan Hakkı Tonguç bizleri aşıladı, eğitti,
TürkMilli Eğitim ordusunun saflanna kattı... Ülke-
mizin havasına yepyeni bir güç kattık. Yüzbinler-
ce köy çocuğunu okuttuk... Suyunu kesip kurut-
masalardı, o bahçe daha genişletılseydi bütün
yurdu, bütün köylüyü içine alsaydı, bu yurt şimdi-
ye belki baştan başa bir okumuş insanlar bahçe-
si olacaktı.
...Yırmi Köy Enstitüsü, kırk bin köyün çekirdeği
idi. Oraya doğru gidiyorduk. Elektriksiz köy, susuz
kır, işlenmemiş kafa, yontulmamış gönül kalmaya-
caktı... O zaman, Atatürk'ün özlediği 'Çağdaş in-
sanlığın üstüne çıkmış Türkiye' kurulacaktı. Ama
gericilehn çoğunlukta olduğu bir yerde, hangi iyi
niyet toza dumana karışmamıştır? Hangi ışıklar
söndürülmeye çalışılmamıştır?"
DtKKAT! Yakında turistik kuruluşlara ve
fabrikalara, 8-15 yıl TEMEL EĞÎTÎMgören
ülkelerden işçi - çöpçü - inşaatçı gelecek.
Çocuklanmızı işsiz bırakmaymız. 8 yıllık
TEMEL EĞİTİM'i destekleyiniz.
ÇYDD