05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 NİSAN 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye'nin sadece Avrupa ülkeleri vatandaşlanna tanıdığı sığınmacı hakkını genişletmesi istendi 'Mültecilergönclerilmesin'tstanbul Haber Servisi-Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Mülteciler Hukuku'nun temel koşulunun mültecilerin geri gönderilmemesi ilkesi olduğunu be- lirterek tüm ülkelerin bu ilkeye ciddi biçimde uyma- sı için "Mülteciler Haykınyor: Haklanmıza Saygı Gösterin" adıyla bir kampanya başlattı. Af Örgütü, Türkiye'nin sadece Avrupa ülkeleri vatandaşlanyla sı- nırh tuttuğu mülteci hakkının tüm ülke vatandaşlan- na tanınmasını ıstedi. UAÖ tstanbul Grubu adına Ozlem Sangüzel dün düzenlediği basın toplantısmda nisan aymda birçok ülkede başlatılan kampanyantn hedefınin, son yıllar- da giderek artan mültecilere yönelik baskı ve adalet- siz uygulamalan gündeme getirmek ve uluslararası kamuoyunu bu konuda duyarh hale getirmek olduğu- nubelirtti. Sangüzel,dünyada 15 milyon insanın mül- teci olarak başka bir ülkeye, 20 milyon kişinin de ken- di ülkesinde evlerinden, yerlerinden aynlarak ülkenin bir başka köşesine sığınmak zorunda kaldığını kay- detti. Sangüzel, Zengin ülkelerin çok sayıda mülte- ciye ev sahipligi yapan yoksul ülkelere yardun etme konusunda isteksiz davrandığmı söyledi. UAÖ tarafindan başlatılan kampanyarun Türkiye ayağı, örgütün Istanbul, Ankara ve Izmir gruplannca yürütülecek. UAÖ tarafindan hazırlanan kampanya raporunda, Türkiye'nin mültecilerle ilgili 1951 tarih- li Cenevre Sözleşmesi'ne taraf olduğu ancak mülte- ci hakkını Avrupa ülkeleri vatandaşlanyla sınırlı tut- tuğu belirtilerek coğrafı sımrlamamn kaldınlması is- tendi. Mülteci hukuku ile ilgili bilgiler veren Doç.Dr.Turgut Tarhanlı da Türkiye'deki mültecile- rin üçte ikisinın Avrupa dışındakı ülkelerden geldiği- ni anımsatarak bu maddenin değiştırilmesınin önemi- ne dikkat çekti.Tarhanlı. sığınma talep eden kişilerin en azından mülteci ve sığınma talep edebilecekleri ku- rumlara ulaşabilmelennın sağlanmasmı ve yaşamla- n tehlikede olan kişilerin geri göndenlmemesini is- tedi. Türkiye'ye yasal ya da yasadışı yollardan gelen mültecilerin 5 gün içinde ilgili makamlarabaşvurmak zorunda olduğunu anımsatan Doç.Tarhanlı şöyle ko- nuşru "Bu süre çok kısa.Türk yasalannı bilmeyen bir mülteci bu süre içinde başvuramayabilir veya olanak bulamayabilir. Mültecilerle ilgili bir başka önemli ko- nu, İçişleri BakanhğTnca mülteciier hakkında verilen kararlara yargı yotunun acılmasıdır." Kampanya sü- resince. imza kampanyası ve çeşıtlı paneller düzen- lenecek, hazırlanan raporlar hükümete ve TBMM'ne iletilerek sorunlann çözümü istenecek. Dünyanın öncetildi sorunlan arasına giren mülteciler, geuşmiş ülkeler icindahi rahatsızük yaraöyor. Yapılan tüm yardımlara karşın kurulan kamplarda çok olumsuz koşuDar altında yaşamayı sürdüren mültecilerin en büyük korkusu ise geri gönderilmek. Birieşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği de başlatüğı kampanyayla yaşanüan sorunlann gözler önüne serilnıesini amaçlarken mültecilerin bahaneler yaratüarak geri gönderilmesinin engeilenmesini istivor BM'den gençlere davet HaberMerkea-BirleşmişMilletler Mülteciler Yüksek Komi- serliği, dünya gençlerini mülteci kamplanndayaşamaya davet et- ti. Mülteci sorununun daha iyi anlaşüabilmesi, gençlerin bu ko- nuda gönüllü çalışmalan için bir süredir BMMYK tarafindan or- ganize edilen Camp Sadako programma bu yıl bir Türk genci de kanlacak. Seçilecek genç, Kıizeybatı Kenya'da 50 bin müJtecinin banndığı Kakuma Kampı 'nda 1 ay kalacak. BMMYK tarafindan misafır edilecek genç. kamp süresince komiserliğin operasyon- lannadoğrudan katılma, sosyal hizmetlerde görev alma faaliyet- lerinde bulunacak. Gencin yol masraflan bir Alman srvil toplum örgütü tarafindan karşılanacak. Kampa gitmek isteyenlerin en geç 28 nisan tarihine kadar özgeçmişlerini, bu programa katılma- yı istemelerindeki nedenleri içeren bir mektubu ve iki referans mektubunu postave faksla BMMYK'ye göndermeleri gerekiyor. Daha sonra yapılacak mülakatta ise adaylann katılma amacı, fi- zıksel ve ruhsal dayanıkhlıklan, uyum sağlama yetenekleri, mül- teci sorunlan konusundaki bilgi düzeyleri. ülkelerine döndüklerin- de mülteciler için çalışmalaryapma konusundaki isteklilikleri ve Ingilizce, Fransızca, Arapça veya lspanyolca dılleruıden en azın- dan bırini rahat kullanıyor olmalan dikkate almacak. Bir aylık bilanço 62 İranlı mülteciye sınırdışıHaber Merkezi-Türkiye bir ay içinde 62 Iranlı mül- teciyi Kuzey Irak'a sınırdı- şı etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komı- serliği, sınırdışı edilmeleri onaylamadıklannı belirte- rek "Önemli olan müheci- .nin korunmasıdır. Şekli ne- denlerlesınırdışı edilmelere liarşıyız'' dedi. tranh Mül- teciler ve Göçmenler Kon- •seyi Federasyonu Türkiye -Temsilciliği de Türkiye'yi imzaladığı uluslararası an- •laşmalara aykın davran- •makla suçladı. : BMMYK Dış llişkiler Sorumlusu Metin Çoraba- ör, mart ayı içinde kendile- Tİninmülteci statüsütanıdı- ğt 62 kişinin sınırdışı edil- tliğini kaydetti. Çorabatır. mart ayı içinde bir kişinin de 'refoulman' (zulüm gör- <lüğü ülkeye geri gönderil- me) olduğunu kaydederek bu uygtılamaya gerekçe olarak 1994 yönetmeliği- nin gösterildiğini söyledi. Çorabatır, 30 Kasım 1994 tarihinde yürürlüğe giren yönetmeliğin "Tür- kiye'ye iltica eden veya üçüncû ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'den ikamet izni talep eden yabancılar- dan Türkiye'ye yasal yol- lardan gelenler bulunduk- lan yer valüiklerine, yasal ofanayan yollardan gelenler ise giriş yapnklan yer vali- liklerine en geç beş gün için- de müracaateder" madde- sini anımsatarak bu beş günlük sınırlandırmaya ve müracaat sırasında kimlik gösterme zorunluluğuna karşı olduklan söyledi. Bu tür şekli sebeplerle sınırdı- şı edilmeleri onaylamadık- lannı kaydeden Çorabatır, "Bu kişiler mültecidir. Yer- leştirflecekleri fiçüncü ülke- ye gönderilmeleri gerekir- di. Birçoğunun vizeleri bile ahnnuştL Önemliolan mül- tecinin korunmasıdır. Ku- zey Irak siyasi anlamda ka- nşıknr. Zulümden kaçan insanlan, yeniden zukne uğrayabilecekleri bir yere göndermek mültecinin ko- nuunası ilkesine aykındır. Kişiyi tekrar riski atmak- ür." tranh Mülteciler ve Göç- menler Konseyi Federas- yonu Türkiye İemsılcıliğı tarafindan yapılan açıkla- maya göre ise geçen ay içinde Kuzey Irak'a sınır- dışı edilenlerin sayısı 80. Temsilcilik yetkililerinden Peyman Muhammedi. sı- nırdışı edilen mültecilerin tranh subaylar tarafindan zehirlendiğini, 60 tanesinin Süleymaniye'deki bir has- taneye kaldınldığını savun- du. Muhammedi, zehirlenen tranlılann durumlannın ağır olduğunu, Süleymani- ye'deki olanaklann yeter- sizliğmden Bağdat'a sevk edilmek zorunda kaldıkla- nnı belirterek, "Türki- ye'den sınırdışı edilme aşa- masında olan 500-600 ka- dar daha tranta var. Bu ki- şilerin de yaşamlan tehlike- de. Bu kişilerin sınırdışı edilmenıeleriniya da başka ülkelere götürüİmelerini is- tiyoruz" dedi. Muhamme- di, merkezi tsveç'te bulu- nan federasyonun Türk hü- kümetinden şu taleplerde bulunduğunu bildirdi: "Türkiye, sınırdışı ka- rariannı derhal kaldırsın. Türkiye, BM andaşmalan- na aykın davranışlarda bu- lunmamah. BMMYK tara- findan mülteci olarak ka- bul ounuş ve üçüncü bir ül- keye gitmek üzere vizesi bu- hınanlara Türkiye çıkış iz- ni vermeli. Türkiye, BM- NfYK ile bir dayanışma ya- parak BM 'den yanıt bekle- yen sığuımacılan bir ilde baruıdırmaİLTürkiye tara- findan Kuzey Irak'a sınır- dışı edilen ve vizesi bulunan mültecilere vize aldıklan ülkeye gkUş için transit yol sağlanmalı. İnsan haklan kuruluşlan ve Çağdaş Hu- kukçular Derneği sınır iDe- rinde bulunan mültecileri savunmak ve korumak amacı ile ciddi girişimlerde bulunmah. Türkiye, ulusla- rarası standartlara göre da\Tanıp gereken değişik- Ukleri yapmalı ve mültecile- rin can güvenligini sağ- lamah." Claudia Roth'un 'çokeşlilik' eleştirilerine RP'li Ertan Yülek'ten yanıt ^Mitlerrand da fld eşliydi^ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Tansu Çfller'in. Avrupa Parlamento- su Yeşiller Grubu Başkanı Gaudia Roth'u, çokeşlilik üzerine yaptığı yo- rum üzerine Türkiye'nin içişlerine kanşmaması yolunda uyarmasıyla başlayan tartışma. RP'li Ertan Yü- lek'in, "Fransa"da metreslik meşru. Bizdeki anane de imam nikâhı" şek- lindeki açıklamalanyla sürdü. Yülek, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin. içişle- rine müdahale ve egemenlik hakla- nndan vazgeçmesi anlamma geldi- ğini savundu. Sağlık Bakanı Yüdı- run Aktuna da. Roth"u kastederek "Alman parlamentere iş düşmez, ama biz kendimize çeki düzen verelim" dedi. CHP Genel Sekreteri Adnan Kesldn ise "Roth'un konuşmasının Türkiye'nin içişlerine kanşmak ola- rak algdanmaması gerektiğini'' söy- ledi. Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Kar- ma Parlamento Komısyonu (KPK) üyesi RP'li Ertan Yülek, dün komis- yonun Ankara'da iki gün süreli çalış- malannı tamamlamasının ardından gazetecılerin Roth ile Çillerarasmda geçen tartışmalı konuşmaya ilişkin sorulanna ilginç yanıtlar verdi. Yülek, dün sabah görüştüğü KPK Eşbaşkan Yardımcısı olan Claudia Roth'un, Çiller'in önceki gün komis- yon toplantısının açıhşında sert yanıt vermesine yol açan açıklamasının çe- diyemediğini anımsattığını belirte- rek şöyle konuştu: "Mittcrrand'ın ikinri eşini metres olarak kabul ediyorlar ve bu duru- mun Fransız geleneklerine aykın ol- madığuu söylüyorlar. Roth'a,' Bir ka- dın olarak bir genç kızın babasına ba- ba diyememesinin acısını hissetmi- • Yeşiller Grubu Başkanı Roth'un, "3 eşli bakanlarla nasıl aynı kabinede çahşıyorsunuz" sözlerinin tartışılması dün de sürdü. RP'li Ertan Yülek, "Fransa'da metreslik meşru. Bizdeki anane de imam nikâhı" derken Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna, "Alman parlamentere iş düşmez, ama biz kendimize çekidüzen verelim" diye konuştu. viri hatasından kaynaklandığını ken- dişine aktardığını söyledi. Yülek, "Ojie çeviriye böylecevapverflir" di - yerek Çiller'i savundu. Yülek, gazetecilere bilgi verirken Roth'a. Fransa'nın ölen eski Cum- hurbaşkanı François Mitterrand ör- neğini verdiğinı, gaynmeşru kızının kendisine 25 yaşına kadar "Baba" yor musunuz* diye sordum." Yülek, bunun üzerine Roth'un kendisine, "Onun durumu farkb idi. O metreslik müessesesi, sizdeki imam nikâhı'' yanıtını verdiğini belirtti. Yülek, Roth'un iki eşlilik ve met- reslik yaklaşımına ilişkin açıklama- lan üzerine basına yonım yaparken "Fransa'dametreslikmüessesesi meş- ru. Onlarda bu bir anane. Bizdeki anane de imam nikâhı" dedi. Yülek, "demokratik bir hanım" olarak nitelendırdiği Roth'un, "Tür- kiye'nin içişlerine kanşmaya devam edeceğj" yolundaki açıklamalanyla ilgili bir soru üzerine de şöyle dedi: "Bize dün (KPK toplannsı) Ege- menlik haklanndan vazgeçmeye ha- zır mısınız' diye sonıldu. AB'ye gir- mek, egemenlik haklanndan vazgeç- mek demektir. Onlar için doğru ola- bilir, ancak bizim kabul edemediği- miz birolaydır. Türkiye AB'ye üyc ol- duğu anda bilesiniz ki,içişlerinize mü- dahaie edeıier. Ama biz üye olmadı- ğutuz için kimse içişlerimize müda- hale edemez." Yıldınm Aktuna da, dün Ankara Yedek Parçacılar ve Servisçiler Der- neği'nce yeniden yaptınlan Onkolo- ji Hastanesi Kan Unitesi'nin açılışı- nı yaparken gazetecilerin Roth'un tartışmaya neden olan açıklamalany- la ilgili sorulan üzerine, "Herkes kendi ülkesine baksın, Alman parla- mentere iş düşmez, ama biz kendimi- ze çeki Sdüzeo vermefiyiz" dedi. Yeni Levent'e Atatürk büstüBeşiktaş Belediyesi ve Orbir İşletme Kooperatifi tarafindan yaptınlarak Yeni Levent Meydam'na yerieştirilen Atatürk büstü dün törenle açıkh. Açıhş töreninde yapılan konuşmalann ardından Beşiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay; Beşiktaş Kaymakamı Naim Dalküıç, İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Baki Onuriubaş tarafindan Atatürk büstünün üzerindeki Türk bayrağı çekildL İlk ve ortaöğrenim öğrencilerinin şiirier okuduğu törende, Ayfer Atay, eski Orbir Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Çamhbel'e ve Orbir Başkanı Kenan Ersoy'a birer plaket verdL (Fotoğraf: HATtCE TUNCER) Cokeslilik Kadınlar Çffler'i kınadı tstanbul Haber Servisi - Is- tanbul Kadın Kuruluşlan Bir- liği, Claudia Roth'un "Çokeş- li bakanlarla aynı kabinede nasıl görevyapıyorsunuz'' so- nısuna "tçjşleriniize kanşma- yın" uyansını yapan Tansu ÇiDer'ın insan haklanna ay- kın davTandıgını belirtti Birliğin yaptığı yazılı açık- lamada, Çiller'in Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyo- nu Toplantısı'ndaRodı'a ver- diği yanıtın anlaşılmaz oldu- ğu belirtilerek şöyle denildi: "Günümüzde kadın ve insan haklanna ilişkin sonınlar ve kaygılar arük evTensel boyut- larda ele alınmakta ve hak ih- laiinin bulunduğu her yerde sorgulampuluslararası sözteş- melere uyulması istenmekte- dir. ÇüDer'in, kaduuann insan haklanna ay kın bir durumu, üstetikbir kaduı politikaa ola- rak, içine smdirmesini şiddet- le lanıyoruz." Çokeşliliğin, tarihin derin- liklerinde kalması gereken onur kıncı bir yaşam biçimi olduğu kaydedilen açıklama- da. -Iktidarda kalabilmckiçin tüm değerkrin çiğnenmesinin ne denli tehlikeü olduğunu Ç3- ler'e son kez anımsadyoruz" denildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Köy Enstitüleri Bugün 17 nisan. 1940 yılında 3803 sayılı yasay- la kurulan ve toplumda hızlı bir uyanış ve canlan- maya yol açmalan nedeniyle egemen güç tarafin- dan 6-7 senetedrıci olarak kapatılan Köy Enstitü- leri'nin kuruluş yıldönümü. Aslında Köy Enstitüleri'nden önce 1936 yılından başlamak üzere dört köy ilköğretmen okulu açıl- mıştı. (Kızılçullu, Çifteler, Kepirtepe ve Gölköy). Hayati Tahsin Yılmaz, bu dönemi "Deneme Ev- resi" olarak isimlendiriyor. (Son Köy Enstitülü, s. 11) Daha sonra açılan okullarla bu rakam 21 'e yük- seldi. Bu döneme "Gelişme Evresi" ve daha son- ra 1952'ye kadar olan devre, "Geri/eme Evresi" adı veriliyor. Bu dönemde Köy Enstitüleri'nin "mantı- ğı", tümüyledevre dışı bırakılarak yeniden eski öğ- retmen okullan statüsüne dönülmüştü. M. Başaran'ın da vurguladığı gibi, (Tonguç Yo- lu, s.14) 5-6 yılda, yüz yılda yetiştinlen öğretmen sayısının üzerine çıkıldı ve 6 bınden 26 bine ulaşıl- dı. Okul sayısı 5 binden 17 bine, bu okullarda oku- yan ögrenci sayısı 380 binden 1.5 milyona ulaş- mıştı. Zaten 1946'da yapılan bir plan uyannca, on yıl içinde tüm ülkede okulsuz ve öğretmensiz köy ve okuma-yazma bilmeyen insan kalmayacaktı. Köy Enstitüleri'nin amacı sadece okuma-yaz- ma vb öğreten öğretmenler değil, aynı zamanda "Köylenn gereksinimi bulunan meslek erbabını" yetiştirmekti. Zaten her enstitü "kendine yeten" bi- rimler olarak örgütlenmişti. Enstitülerin inşaatları- nın çoğunu da o enstitülerde okuyacak olan ço- cuklaryapmışlardı. Müthış bir kampanya başlamıştı. Enstitülerin o günkü havasını anlamak için okuduklan marşlara bir göz atmak bile yeter. (Abdullah Özkucur, Köy Enstitüleri Destanı, s. 70-72) "Sürer eker biçeriz güvenip ötesine I Milletin her kazancı milletin ke- sesine I Toplandık Başçiftçinin Atatürk'ün sesine I Toprakla savaş için ziraat cephesine I Biz ulusal variığın temeliyiz köküyüz I Bu yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz." Kendini bu yurdun öz sahibi sanan egemen güç- lerin, köy çocuklannın ağzından dökülen bu marş- lara katlanabilmesi mümkün müydü? Bir başka marşta şunları dile getiriyoriardı: "Toprak, toprak hazır ol sılahımı kuşandım I Can verinceye kadar sende uğraşacağım I Tanımadıy- san tanı, enstitülüdür adım I Kayalannı deşip al- tın çıkaracağım. Toprak toprak hazır ol, omuzumda pariayan I Kazmamla küreğimle karnını yaracağım I Ecdadı- mın üstüne, şu çıplak yerde yatan I Can verince- ye dek bir cennet kuracağım. Dolaşmazsam bir gün kolumu sallayarak I Bu- günkü kuracağım yarının cennetinde I Yannki Türk çocuğu işinde yorularak I Teherini soğutur belki onun içinde. Ey koca ülke inan bir cennet olacaksın I Bir ku- şakyetişiyordediğiniyapacak/Korkmasevin,ya- kında ona kavuşacaksın I Ey canlılar anası boz toprak, kara toprak. Savunulması için kan döküldü dün onun I Can- lanması için de bugün ter dökeceğiz I Kuşku yok ki eline yannki Türk oğlunun I Cennete dönmüş biryurt, bir ülke vereceğiz." Ama bırakmadılar. Ülkemizı bugün bir cehenne- me çevirenlerin, Atatürk'ü unutturmak isteyenle- rin o günkü uzantılan, bu coşku ve heyecanı tör- pülemek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Bu konuda M. Başaran şöyle yazıyor: (s.44) "... Sonu başından belli bir oyundu bu. Egemen güç- ler korkunç bir cadı kazanı kaynatıyordu... Ünıver- site vardı, basın vardı, aydınlar vardı ama binnden çıt çıkmıyor, gözler önünde bir sürek avıdır gidi- yordu. 'Köy Enstitüleri'ni cumhuriyetin eserleri için- de en önemlisi' sayan Cumhurbaşkanı bile seyir- ci idi... Bu zehirii saldınlara uğrayan, bir kenara itilen Tonguç ne âlemdeydi acaba? Nasıl karşılıyordu durumu? Gerçi bize 'Işinize bakın, gürültülere ku- lak asmayın' diyordu mektubunda, ama gene de merak ediyordum. Kapısını vurdum... ...'Geç bakalım, nevarneyokAksu'da?'...O/up bitenlehanlattım. Enstitüler 'ıslah' ediliyordu. Kla- sik öğretmen okullanna döndürülüyordu. Kitaplık- lara kilit asılmış, işliklere sırt dönülmüştü. Gide'n- lerağız dolusu kötüleniyor, kalanlann arasında en- gizisyon havası estiriliyordu... ...'Sonumuz karanlık' dedim, 'kurbanlık gözüy- le bakıyorlar bize de okulda. Gözümüzün içine ba- ka baka yağıp esiyorlar. Mutlaka bir şey yapacak bunlar. 1 Gözlerini duvarda bir noktaya dikti: 'Rüzgâr ne kadar sert eserse essin, meşeler dimdikdururdağbaşlannda!' dedi. ...Durbakalım daha..." Köy Enstitüleri konusunda son sözü, gene bu enstitülerin bir ürünü olan Talip Apaydın'a bırak- mak istiyorum: (Köy Enstitüsü Yılları, s.207/208) "...Bu yurdun köylüleri, Anadolu'da insan yaşa- yalı beri hep aynı kalmıştır. Cahildir, çiftçidir, ço- bandır... Alın yazısının çizgisini hep baştakiler çiz- miştir... Başındakilerne dediyse doğrudur, kendi- lerini nereye götürseler düzdür. Hocalar, hacılar akıllıdır. Ağalar güçlüdür. Devletliye karşı gelin- mez, ulemaya dil uzatılmaz... Köylü hep böyle bil- miş, böyle sanmıştır... ...Çoğumuz ortakçıydık, ırgattık. Ağalann kapı- sında kul, şeyhlerin, dedelerin peşlerinde mürit- tik. Bahçıvan Hakkı Tonguç bizleri aşıladı, eğitti, TürkMilli Eğitim ordusunun saflanna kattı... Ülke- mizin havasına yepyeni bir güç kattık. Yüzbinler- ce köy çocuğunu okuttuk... Suyunu kesip kurut- masalardı, o bahçe daha genişletılseydi bütün yurdu, bütün köylüyü içine alsaydı, bu yurt şimdi- ye belki baştan başa bir okumuş insanlar bahçe- si olacaktı. ...Yırmi Köy Enstitüsü, kırk bin köyün çekirdeği idi. Oraya doğru gidiyorduk. Elektriksiz köy, susuz kır, işlenmemiş kafa, yontulmamış gönül kalmaya- caktı... O zaman, Atatürk'ün özlediği 'Çağdaş in- sanlığın üstüne çıkmış Türkiye' kurulacaktı. Ama gericilehn çoğunlukta olduğu bir yerde, hangi iyi niyet toza dumana karışmamıştır? Hangi ışıklar söndürülmeye çalışılmamıştır?" DtKKAT! Yakında turistik kuruluşlara ve fabrikalara, 8-15 yıl TEMEL EĞÎTÎMgören ülkelerden işçi - çöpçü - inşaatçı gelecek. Çocuklanmızı işsiz bırakmaymız. 8 yıllık TEMEL EĞİTİM'i destekleyiniz. ÇYDD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle