05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 1997 PERŞEMBE 14 KULTUR 25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nde 32 topluluk, 44 konser ve gösteri gerçekleştirecek Gümüş yJda görkemK bir pr aııı • Festivalin bu yılki temasını 1997'de bütün dünyada 200. doğum yılı kutlanan Schubert ile 100. ölüm yılı nedeniyle Brahms oluşturacak. Mendelssohn'un 150. ölüm yılı ve Adnan Saygun'un 90. doğum yılı nedeniyle iki bestecinin yapıtlanna da yer verilecek. KültürServisi-îstanbul Kûltürve Sa- nat Vakfı tarafından düzenlenen ve 15 ha2iran-8 temmuz tanhleri arasında gerçekleşririlecek olan 25. Uluslarara- sı İstanbul MüzıkFestivali'nmtanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısma Şakir Eczacıbaşı, Bülent Eczacıbaşı, LeytaGencer, Melih Fereti ve Cevza Ak- tüzekatildı. Şakır Eczacıbaşı, lKSV'nın 25 yıl önce Nejat Eczacıbaşı tarafindan çağdaş uygarlığın temelini oluşturmak ve Istanbul'u kültür başkenti yapmak amacıyla kurulduğunu belırtirken halk- lann farklı kültürleri tanıyarak birbirle- rine yaklaşabileceklenni vurguladı. Şa- kir Eczacıbaşı, 1996 yılında Kültür Ba- kanlığı'ndan en ufak yardım dahi ala- madıklannı, 1997 ıçın umutlu oldukla- nnı belırtti Şakır Eczacıbaşı aynca, uluslararası festivaller için devlet des- teğinin şart olduğunu, Avnıpa'da devle- tin festıvallere yüzde elli oranında des- tek verdığini belirtti. 25. Uluslararası İstanbul Müzık Festıvali ana sponsorlu- ğunu üstlenen Eczacıbaşı Holding Yö- netim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıba- şı ise müzık festivalinı desteklemeleri- ni doğal bır görev olarak kabul ettıkle- rini belırtti. Sanatı toplum sağlığının \azgeçilmez bir unsuru olarak nıtelen- dıren Eczacıbaşı, sanatı toplumlan bir arada tutan harç olarak adlandırdı. Cev- za Aktüze ise müzik festivalinde yer alacak sanatçı ve yapıtlar uzerine bilgi verdi. 25. Uluslararası İstanbul Müzik Fes- tivali, 32 topluluğun vereceğı 44 konser ve gösterilerle, Atatürk Kültür Merke- zi, Aya Irini Müzesi, Lütfı Kırdar Kong- re ve Sejgı Sarayı'nda gerçekleştinle- cek. Açılış. Kuhn yönetiminde ÎDSO ile Festıvale bu yıl lngütere. ttalya, Al- manya, Fransa, Güney Kore, Hollanda, Hindıstan, Rusya, trlanda, lsrail, ABD, Avusturya ve Japonya'dan 1000, Türkı- ye'den 200 sattatçı katılacak. Festival kapsamında 8 orkestra konseri, 13 oda müziği konseri, 6 resital, 2 opera. 2 dans gösterisi ve 4 geleneksel müzik konse- n yer alacak. Fesmalin bu yılki "Genç Sotisüer" dizısınde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan, Mimar Sman Üniver- sitesi Devlet Konservatuvan ve İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvan öğ- rencıleriyle dışandan yapılan başvuru- lar arasından yapılan elemeler sonucu seçilen 8 genç müzisyen ve 2 oda mü- ziği topluluğunun konserleri de izlene- bilecek. 25. Uluslararası İstanbul Mü- zik Festivali'nin bu yılki temasını 1997'de bütün dünyada 200. doğum yı- lı kutlanan Schubert ile 100. ölüm yılı !/BBCSenfoniOrkestrası2/Junko\ada3/ŞefGustav kuhn 4/Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu 5/Otfeo/Ferdinando BertonL nedeniyle Brahms oluşturacak ve festi- vale katılan bırçok topluluk ve solıstler bu ıki bestecinin yapıtlanna programla- nnda yoğun olarak yer verecekler. Ay- nca, Mendelssohn'un 150 ölüm yılı ve ünlü bestecımız Adnan Saygun'un 90. doğum yılı olması nedeniyle bu iki sa- natcının yapıtlanna da yer verilecek. 25. Uluslararası lstanbul Müzık Fes- tivalı Orkestra Konserleri kapsamında, Gustav Kuhn'un yönetimındeki İstan- bul Devlet Senfonı Orkestrası'na Ayia Erduran, Suna Kan ve Bahar Birkik, VVblîgangSavvaBisch yönetiminde Ams- terdam Concertgebomv Kralıyet Or- kestrası'na Frank Peter Zimmermann, LeonardSlatkin'ın yönettığı BBC Sen- foni Orkestrası'na Jean Rigby, John Aler ve Aian Opie solıst olarak katıla- caklar. La Scala Filarmoni Orkestrası da Riccardo Muti'nin yönetiminde ıki konser verecek. Oda müziği konserlerinde Gülşen Ta- tu'nun solist olarak katıldığı Misha Türkiye'cıKülfür Servisi - Uluslararası İstanbul Müzik Festivali bu yıl bir ilke daha imza atacak. 18. yüzyıl ttalyan bestecisi Ferdinando Bertoninın 'Örfeo' opeTası ülkemizde ilk kez 21-22 haziranda IKSV Kurueular Kurutu Başkanı vc Devlet Sanatçısı Leyla Geneer'in danışmanhğı ve koordinasyonunda Aya Irini'de sahnelenecek Pier Lulgi Pizri'nin daha önce Verona ve Monte Carlo operalan için sahneledıği 'Orfeo', Pizzi'nin asistanı ve koreograf Luca Veggetti tarafından uygulanacak. I Solist Veneri topluluğunu CtadRt Scmone yönetirken, Orfeo rolünü mezzo soprano Martine Du soprano W»njung Kimm ve lmeneo'y Oiiericherl Yapıtta aynca, San Gregorio Magno Torino Dans Tiyatrosu dansçılan yer a danışmanlığmı ve koordinasyonunı Gencer, böyle bir operamn Türkiye'de s leükkez'Orfeo'" ^ • • • H H H H ^ ^ büyük bir olay olduğunu, onlann bu j ^ ^ ^ ^ H j ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H K i teyjf-, ı^abu] etmesinin de önemini ^^^^^^m ! l ^ ^ ^ B vur Suladı. Böyle bır operanm varhğuu ^ ^ ^ ^ ^ B ? ^»^ mS^^k ^ a ^ a önceden bilmediklerini söyleyen ^ ^ ^ ^ H E - M O ^ T "' ' ^ S ^ M Gencer, yaptıklan çahşmalardan soara ^^^^Bf' f^* ' ^ | H operanm festivalin 25. yıltna da layık ^ ^ ^ B * ^•~-^ ' j ^ ^ H olduğunu düşündüklerini vurguladı. ^ H L '<--<** > ^ ^ B Gencer, festival kapsamında daha ^^^M.-. " ^ ^ p m ^ ^ ^ B bırçok öncmli konuğun bulunduğuna ^K^^%^ j ^ ^ ^ H v e RKtBnk) Muti yönetimindeki La ^ \ j^^^^M Scala Filarmoni Orkestrasf nın da ^^Â ^ k J n ^ ^ H burada bulunmasınm önemıne değindi. ^ H L _ _ 5 ^ _ _ J _ J L _ _ _ 5 Ge n c e r aynca, gelecek programlar için I .mria n«ifM- ^kh sonuna dek destekleyeceğini dc ^ y ^ ^ belirtti. İlk kez 1776'da Venedik'te »uy, Euridice'yi sahnelenen 'Orfeo', bestecinin yakın arkadaşı ve u soprano Anna dönemin en büyük kastrat şarktcısı olan Gaetano i canlandıracak. Guadagni için bestelenmiş. Yaprt 20. yüzyılda Claudio Dda Korosu"yla Scimone tarafindan yeniden gün ışığına çıkanldıktan lacak. Operamn sonra ve ilk kez 1991 yılrada Scimone yönetimindeki I ı üstlenen Leyla Solist Veneti tarafından Verona'da seslendirilmiş ve ahnelenmesmin CD'ye kaydedilmişti. Rachlevski yönetiminde Kremlin Oda Orkestrası, piyanıst Till Fellner ve ke- maııcı Alexander Janiczek'ın solist ola- rak yer alacaklan Camerata Academi- ca Salzburg, JamesCampbell'in katıla- cağı Allegri Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, ke- mancı Gidon Kremer'in 'Piazzolla'ya Saygı' başlıkh konseri, Paul McCre- esh'ın yönettiği Gabrieli Consort and Players topluluğu, Ayşegül Kuş Dura- koğlu ve flüt sanatcısı James Gahvay'ın hem şef hem de solist olarak katılacağı Borusan Oda Orkestrası, Barok dönem- den çağdaş müziğe, yaylı çalgılardan oda müziğine kadar uzanan repertuva- nyla ilgı çeken Accademia Bizantina, The Sixteen-The Symphony of Har- mony and lnvenüon yer alacaklar. Resitallerde Gülsin Onay, Katia ve MarieUe Labeque, Ann KaramürseL, Maksim Vengerov, Ravi Shankar ve Christopher Parkening de festıv alın ko- nuklanndan. Opera ve vokal müzik kapsamında Ferdinando Bertoni'nin Orfeo operası, King"s sıngers vokal grubu ve 'VTyana veİstanbul'danşarlalar, Schubert-Şev- ki Bey' başlıklı konser ile Kudsi Ergu- ner yer alıyor. Dans kapsamında ise Israilli topluluk Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu'nun Ye- hudit Aroon un sanat yönetmenliğinde 'Makomshehu-Zaman İçinde Bir Yer' başlıklı gösterisi yer alıyor. Geleneksel müzik konserleri kapsa- mında ise Aziz Şenol Filiz (ney), Birol Yavla (gitar, tanbur). Samim Karaca (ud), Muammer Ketecoğlu (akordeon), Engin Gürkey 'den (vurma çalgılar) olu- şan topluluğun 'Bab-ı Esrar ve Yansı- malar' CD'lerinde yer alan çalışmalan, lncı Çayırlı ve Süleyman Erguner Top- luluğu yer alıyor. Beriinli sanatçüar Genç yetenekleri desteklemek ve konser olanağı tanımak amacıyla dü- zenlenen "Genç SoHstier" dızisi kapsa- mında ise Ayda Tunç (keman), Rahşan .\pay (viyolonsel). Ozay Günav (mez- zo soprano), Müge HendekH (piyano), Ahmet Burak Elçi (bariton). Aslı Ayan (soprano), Göknil Özkök (viyola). Ba- şak Ersöz (flüt) bırer resital verecekler. Dizide aynca lstanbul Oda Müziği Top- luluğu ve Üflemeli Çalgılar Beşlısf nin konsen yer alacak. 25. Uluslararası lstanbul Müzik Fes- tivali kapsamında Berlin Senatosu Bi- lim, Araştırma ve Kültür Dairesi, Go- ethe Enstitüsü ve İKSV tarafindan or- taklaşa gerçekle^tınlen 'Sınırsız: İsUn- buJ-Bertin Kültür Buluşmalan" ana baş- hğı altında lsabel Mundn, Juliane Kle- in, Peter Abiinger, Dieter Schnebei, Ge- org Katzer, Erhard Grosskopf, \Vaher Zjmmermann ve Helmut Oehring gibi çağdaş bestecilerin katılacağı tanıtım panelinin ardından bu bestecilerin ya- pttlan Roland Klutting yönetimindeki Berlin Yeni Müzik Oda Topluluğu tara- findan seslendirilecek. David Moss (vurmalı çalgılarda). Gordon Monahan (akustik piyano) ve Arnold Dreyblatt kendı topluluğu 'The Orcestra of Exci- ted Strings' ile müzikal göstenler suna- cak. Aynca Japon dansçı Junko Wada, Hans Peter Kuhn'un müziği eşliğmde bir dans gösterisi sunacak. Yabancı konuklar bu yılki programı geçen yıldan daha ilginç, Türk filmlerini de daha nitelikli buldular lstanbul Ouslararası Filııı Festivali^nin ardından GÖNÜL DÖNMEZ COLtN Bir festival daha sona erdi. Ödüller sahiplenni buldu. Konuklar ülkelerine, yaşam normale döndü. Yabancı gazetecılenn çoğu bu yılki programın geçen yılkinden daha ilginç olduğu düşüncesindeydi. Ûzellikle Türk fılmlerinin son birkaç yıla oranla daha nitelikli olduğunda hemen herkes birleşti. Yanşan fılmlerin her biri başka başka özellikler taşıyordu. Örneğın kiminde oyuncular üste çıkıyor, kiminin yenilikçi anlatım biçimi göze çarpıyor, kimmın görsel yanı ağır basıyordu. Bir karşılaştırma yapıp da en iyisini seçecek ortak öğeler yok gibiydi. Bu nedenle jüri epey ter dökmüş olsa gerek. Ama yine de (Asya ve özellikle Çin sinemasma ne denli tutkun olsam da) "Maskeler KralTnın Alrın Lale alacak bır film olduğunu sanmıyorum. Xıan film stüdyolannın eski yöneticisı W'u Tîanming'in Kaliforniya'da uzun bir "sûrgün"den sonra gerçekleştirdiği bu fılmin Berlin'deki gösterimınden çıkanlar hoş bir filmin verdigi doyum içindeydiler, oysa kımse sıra dışı bir film izlediği sannsına kapılmamıştı. On yıl önce, o zamanlar daha gencecik bir kameraman olan Zhang Yunou'yu ("Yaşamak", "Kırnua Fenerler") hem görüntü yönetmeni hem de başoyuncu olarak görevlendirdiği "Eski Kuyu" gibi kalıcı bır film değildi Bazı yerii eleştirmenler (ve yönetmenler) yabancüann "Tabutta Röv"asata"yı beğenmelerine ve üstetik de "Eşlayan dan daha i\i olduğunu savunmalanna pek akıl erdiremedikr. "MasketerinKrah". Türk filmlerinde yerii ve yabancı zevkler farklı gıbıydi Örneğin Tunç Başaran'ın "Sen de Gttme" fılminin şurup gibi müziği, abartmalı dekorlan, başoyuncunun neredeyse diğer oyunculardan ayn bir öykü yürütmesi, neyı anlatmak istediği belirsiz senaryosu onlan pek sarmadı. Gerçekte başoyvıncu ile ilgili bir alay tutarsızlık vardı. Örneğin köy köy dolaşıp onca erkeğin tecavüzüne uğradıktan sonra yuvaya döndüğünde banyodan yenı çıkmış gibi pınl pınldı. Hele saçlan o nefis parlaklığını hıç yıtirmedi. Sonra neden Olivia Bonamy'nin Rum şivesiyle konuşmasına karar verilmişti; annesi ve babası pürüzsüz bır Türkçe konuşurken? "Akrebin Yolculuğu" özellikle ilk bölümünde çok etkıli bulundu. Ne yazık ki ortalara doğru diyalog zayıfladı, konu dağıldı, bunda kadın oyuncunun rolüyle özdeşleşememesinın etkisi yok değildi 'Mûdavimler' çok hoşnuttu Bazı yerii eleştirmenler (ve yönetmenler) yabancılann "Tabutta RövaşataB yı beğenmelerine ve üstelık de "Eşkıva''dan daha ıyi olduğunu savunmalanna pek akıl erdiremediler. "Tabutta Rövaşatar 'yı ben de u Eşkjya*'dan ve diğer fılmlerden daha çok sevdim. Anlatımı yalındı. derlı topluydu, özentı değildi. anlatmak istediğini güzel anlatrruştı. Tüm bunlann bir rastlantı olup olmadığı gelecek yapıtlannda görülecek. Festivalin genel yapısına gelınce; dünya festivalleri arasında artık güvenceli bır yer sağlayan îstanbul Uluslararası Film Festıvali, "Edebiyattan Bevazperdeye", "Amerikan Bagunsız Sineması". "Bir Clke Bir Sinema" gibi belirli konularda odaklaştığında çok başanlı oluyor. Yalnız bu bölümlerin sayısı on beş günlük bir film şölenine kollan sıvamış izleyicinin ilgisini dağıtıyor. Bu nedenle ileride daha az bölümlerde daha çok örnekler verilirse daha başanlı olacaktır kanısındayım. Bir ıki örnek taşıyan saygı ya da anma bölümlen için de aynı eleştin geçerli. Bunlar çoğunlukla arada kaybolup gidiyor. İzleyicinin festivale karşı ilgisi odaklaşamıyoT. Kafası kanşıyor. Gerçı böyle eskilerden yeııılerden geniş bir yelpaze ile festival Istanbullulann sinematek özlemini gidermeye çalışıyor, ama festivallerin başka görevi vardrr, sinemateklerin başka. Ostelik de lstanbul gibi sinema düşkünü bir kentte yıne bir sinematek kurmanın zamanı çoktan gelmiştır! Bu ufak eleştinnin dışmda tüm yabancı konuklar -ki bunlann bırçoğu yıllardır "müdavinı''idir bu görkemli olayın- çok hoşnut aynldı İstanbul'dan. (Bu yıl partilerin, kokteyllerin sayısı yanya inmiş olsa bile!) Örneğin lngilız eleştirmen ve jüri üyesı Phihppe Bergson izleyici ilgisınden çok etkilenmişti. Gitmediği festival kalmayan Bergson'a göre tüm koltuklar her zaman dolmasa bile diğer festivallerle karşılaştınlırsa tstanbul Festivali'ne duyulan ilgi müthişti. Yine katılmadığı dünya festivali kalmarruş bır eleştirmen, Italya'nın belli başlı gazetelerinden "La Repuboca"dan Renzo Fegatelli lstanbul Film Festivali'nin her yıl daha da olgunlaştığını vurguladı, özellikle program açısından. Yalnız ek olarak uluslararası jüride tanınan bır kadın oyuncu bulunmasınm festivali daha ilginç kılacağı gibi bir öneri getirdi. Örneğin Claudia Cardinale. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKÎYE Kieslowski Anlatıyor... Dünyaca ünlü ve bizde de hemen hemen bütün filmleri gösterilen Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslovvski'nin "çifte şizofreni" olduğunu biltyor muydunuz? Kıeslowski'yı, bir "Sinema Günleri"n\n konuğu olarak 13 Nisan 1989 günü Dünya Sineması'nda (şımdiki Fıtaş-1) 18.30 matinesinde gösterilecek olan filmınden önce dinlemiştik. Deka)og-5'ın uzun metrajlı sinemaversiyonu olan "öldürme Üzerine Kısa Bir Film "in gösteriminde iz- leyenlere seslenmişti. Bu filmin hemen öncesinde de "Gece Bekçısinin Bakış Açısı" adlı kısa metraj- lı bir filmi göstenlmıştı. Bence, o gün gayet normaldi! Doğrusu çektiği filmlerin çoğunu gördüm, böylesine "tıbbı" bir kuş- kuya düşmedım! Düşene de rastlamadım! • "Çifte şizofrenı" olduğuna daır bir rapor verirler Kieslovvskı'ye. Derdı askerden tüymektir; on dokuz yaşındadır ve sinema okuyacaktır. Ordunun özgür- lüğünü kısıtladığına ınanır. O zamanlar için, ha- pıshanenın bile Polonya ordusundan daha özgür olduğunu düşunmektedır. Askere gıtmemek için elinden geteni yapar; ön- ce zayrflar. 1.81 cm boyunda ve 65 kilodur. O sıra- larda kullanılan yönteme gore, normalden 16 kılo azdır ve B kategorisine alınır. Böylece askerlikten bir yıl kurtulmayı başanr. Şayet 25 kılo "eksiği" olursa askere hiç alınma- yacaktır. Zayıflamak için elinden gelenı yapar; ko- şar saunaya gider. Yoklama heyetinin önüne çık- madan önceki on gün yemez ıçmez. Normalin 23- 24 kilo altına düşebilmiştır sonunda. Ikinci kez heyetin karşısına çıktığında, deneyli bi- ri olarak tartılara yönelir; ancak tartılar bozuktur ve Kieslowski'nin onca çektığı sıkıntı boşa gider. Ne var kı sonunda, bırakın birkaç yıl uzak kalmayı, sa- vaş zamanında bile askere alınamayacak bir bel- ge yenrler elıne: "Çıfte şızofrent." Ünlü yönetmen, bunun nedenının, verdiği yanrt- lar olduğunu yazıyor. Yalnızca gerçeğı söylediği için; belki bıraz abarttığını, ama gerçeğı söylediği için bu raporun kendısine venldiğinm altını çıziyor. • Geçen haftaki yazımda söz etmiştim. Kieslows- ki Kieslowskı'yı Anlatıyor adlı kitaptan. Kitap AFA Yayınları'ndan yayımlandı. Halen Ingiltere'de ya- şayan Polonyalı yazar ve çevirmen Danusia Stok. 1991-93 yılları arasında Kieslowskı ile yaptığı ko- nuşmalana kıtabı hazıriamış ve Ingilizceye çevırmiş. Türkçeye de Asiıhan Kutay kazandırmış. Yapıt, bır anlatı hızı ve tadıyla okunuyor. Ünlü yö- netmenm yaşamından kesıtlere, yaşadığı güçlük- lere, baskılara ve çektiği filmlerin öyküleri ile arka planlarına tanık oluyoruz. Aynca kitapta, yönetme- nin "F;7mografî"sinin tamamı, ayrıntılanyla yer alı- yor. Kieslowskı derinlikli bir yönetmen, sanınm Deka- log ile Üç Renk bunun kanıtı. Çok yakın bir anlatım eksenınin ardında felsefı bir görüş oluşturabiliyor. VVajda, Polanski daha önce Türkiye'ye de gel- miş olan Zanussi gibi, Kıeslovvski de Lodz Film- Okulu'ndan ve Potonya'da sinema yapmamtvgüç- lüklerini yaşayanlardan... Kieslovvski'nin sinema okuluna alınışı da çok il- ginç. Tiyatro Teknisyenleri Lisesi'nde okuduktan sonra bir tiyatro âşığı olarak yükseköğrenimi için si- nema okumaya, ardından da tiyatro yönetmeni ol- maya karar veriyor. Iki kez girip kazanamadığı sinema okulunun 1 üçüncü sınavının son aşamasında (sınav iki hafta sürüyor), "Kitle iletişim araçlan nelerdir" diye sor-' duklannda, "Tramvay, otobüs, troleybüs, uçak" diye yanıt veriyor. Ironık bır yanıt olarak algılanıyor ve bu zekıce yanıt, onun okula alınma nedeni olu- yor. Oysa ki kitle iletişim araçian denildığinde ger- çekten de onun aklına "troleybüs" gelmektedir. (Radyo ve televizyonun "kitle iletişim" araçlan mı, yoksa "kıtleye ıletim" araçları mı olduğu, pekâlâ bu yanıt bağlamında sorgulanabilir.) • Kieslovvski'nin "yanıtlan" gerçekten üstünde önemle durulacak bir düşünce sisteminın sonuç- ları. Nıtekim hangı yönetmenlerden etkilendiğini sorduklarında da Shakespeare, Dostoyevski, Kafka olduğunu söylüyor. İlk şaşkınlıktan sonra, bunlann yönetmen olup olmadığına ilişkin ikinci bir soruyu ise şöyie yanıtlıyor: "Hayır, diyomm. Bunlar yazar. Ve bu da benim için bir filmden çok daha önemli." 4. İstanbul Türk Müziği Günleri • Kûltür Servisi - Türk Müziği Dernek ve Vakıflan Dayanışma Konseyi. 3-29 Mayıs 1997 tarihlerinde 18 konser ve 2 günlük 'Türk Müzıginde Eğitim" konulu . bir sempozyum düzenliyor. Değişık salonlarda40'a yakın sanatçının konser vereceği müzik günlerinde Itri j ve Hacı Arif Bey'in eserleri, Mevlâna ve Âşık j Veysel'in deyişleri, insanlık ve sevgi dolu çağnlan ' müzıkseverlere ulaştınlacak. ^ Robert Koleji 40. yılını kutlııyor • Kültür Servisi - Robert Koleji, 40. kuruluş yılında bir dizi etkinlik düzenliyor. Söyleşi, konser, sergi, tiyatro ve dia gösterilerimn yer alacağı etkinlikler nisan \e mayıs aylan süresince izlenebilir. Bizim Tepe'de gerçekleştm'lecek etkinlikler kapsamında 29 nisanda Leyla Tekül ile söyleşi, Suna Kıraç Salonu'nda MSÜ Opera Anabilim Dalı Öğrencileri Konseri (11 mayıs), Bızim Tepe'de 15-22 mayıs tarihleri arasında Gül Derman'ın resim sergisi, Bizim " Tepe'de 22 mayısta Jak Deleon ile 'Dialarla lstanbul' ' söyleşisi, 31 mayısta Suna Kıraç Salonu'nda Şakir • Eczacıbaşı fotoğraf sergisi, 31 mayısta Suna Kıraç t Salonu'nda Genco Erkal'dan 'Simyacı' adlı tiyatro > oyunu yer alacak. BUGÜN • KÖY ENSTİTOLERİ başlıklı panel Mehmet Başaran ve Hasan Arabacrnın katıhmıyla saat 19.00'da Taranta Babu Kültür Merkezi'nde (235 28 '•> 59). ' • İFSAK'ta saat 19.30'da Uğur Varh'nın 'Bir Kaçkar Gezintisi' başlıklı dia gösterisi izlenebilir. • AKSANAT'ta saat 1*8 00de laser-disc'ten Beatles ^ konseri izlenebilir. • SOL AYAĞIM Jim Sheridan'ın filmi saat 19.00'da BEKSAV'da göstenlecek. • KRAL VE BEN lstanbul Devlet Opera ve Balesi Rodgers ve Hammerstein'm yapıtını saat 20.00'de ' sergiliyor. ' • EYLÜL MÜZtK KULÜBÜ'nde bu akşam Bülent Ortaçgil sahne alıyor (257 11 09). • AVUSTURYA KÜLTÜR OFİSİ'nde saat 19.30'da Bırsen-Özcan-Sevil Ulucan'm katılacaklan konser yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle