Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MİSAM 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
IMF soı
değeıMendipmeyi
yapacak
AINKARA(AA) - Nisan ayı
başında Tirkiye'ye gelen
Martin Ha-dy
başkanlığndakı İMF heyeti,
ekonom; birokrasisı ile son
değerlendrme
toplantılarna 14 nisan
pazartesı günü başlayacak.
Heyet pazaiesi gününden
itibaren değerlendirme
göriişmelei yapacak. IMF
heyeti, değerlendirme
toplantılannda Hazine,
DPT, Özel eştinne Idaresi,
Merkez Baıkası ve Maliye
Bakanlığı arafından
ketıdilenne verilen bilgileri
değerlendirerek
kendi lennm de yaptığı
hesaplamalar ile
karşılaştıracaklar. Heyetin,
son tur toplantılarda
özellikle bûtçenın nasıl
denkleştırileceği. vergi
reformu. kayıt dışı ekonomi
ve sosyal güvenlik reformu
konulan üzerinde duracağı
belirtili>or
Erdemir ve
Halkbank'm
alacak kavgası
ANKARA (ANKA) - Ereğli
Demir ve Çelik Fabrikalan
(ERDEMtR) ile ortağı Halk
Bankası arasında alacak
ka\ gası yaşanıyor. Erdemir
2.2 trilyon liralık ka>Tiak
kullanımını destekleme
primi alacağı ödenmediği
gerekçesiyle Halk
Bankası'nın 1.1 trilyon
liralık kâr payına el koydu.
Erdemir'in, Türkiye
Kalkınma Bankası
tarafından tahakkuk
ettirildiği halde toplam 2
trilyon 242 milyar liralık
kaynak kullanımını
destekleme primi alacağı
ödenmedi. Erdemir'in de
Türkiye Halk Bankasf na,
1995yıhkânndan 1996
yılında ödemesi gereken kâr
paylannı, kaynak
kullanımını destekleme
primi alacaklanna mahsup
etmek amacıyla ödemediği
bildırildi
Para repodan
çark ediyop
ANKARA (ANKA) - Faiz
oranlannda geçen yılın son
aylannda ba^lay an düşüş
egiIİmi'paranın repodan "
başka araçlara çark
etmesine yol açtı. Hazine
Müsteşarlıği'nın verilerine
göre geçen yılın ortalannda
1 katnlyon Hranın üzerinde
olan özel sermayeli
mevduat bankalannın repo
yoluyla topladığı para
miktan yıl sonunda büyük
ölçüde azaldı. 1995 yılı
sonunda 263.3 tnlyon lira
olan özel sermayeli
mevduat bankalannın repo
yoluyla topladığı fon
miktan, yılın ılk aylanndakı
ekonomik ve siyasi
belirsızlik nedeniyle çok
hızlı bir artış gösterdi ve 30
haziran itibanyla 1
katnlyon 57.7 trilyon liraya
kadar tırmandı. Ancak
haziran ayından sonra bu
bankalara repo yapılan para
miktannda hızlı bir düşüş
yaşandı ve 31 aralık
itibanyla 763.2 trilyon
liraya kadar geriledi.
Barajlara
kuraklık tehdidi
ANKARA (ANKA) -
Türkıye'nin elektrik enerjisi
üretiminin yüzde 43'ünü
gerçekleştiren barajlara bu
yıl şubat ve mart
aylannda. önceki yıllann
ancak yansına yakın
miktarda su geldiği. bu
durumun da hidroelektrik
santrallannın elektrik
enerjisi üretimini olumsuz
etkileyebileceği bildirildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Recai Kutan. önceki
yıllarda şubat aylannda
barajlara ortalama 4.1
metreküp su gelirken,
miktann yağışlann azlığı
yüzünden 2.7 metreküpe
düştüğünü bildirdi.
Zenginler
tarımsal zehir
ihraç ediyor
ANKARA (ANKA) -
Gelişmiş ülkelerin, kendi
ülkelerinde kullanımı ve
piyasada satışı yasak olan
tanm ilaçlannı Cçüncü
Dünya ülkelerine ihraç
ettiği belırlendi.
Türkiye Ziraatçılar
Demeği'nin yayın
organı "Ziraat
Dünyası"ndaki bir
makalede gelişmiş
ülkelerin, tanm ilaçlannı,
gelişmekte olan ülkelere
sattığı, hatta çokuluslu
şirketlerin zehir satışlannı
arttırmak ıçin ülkenin tüzük
ve yönetmeliğine uymaya
gayret ettiklen bıldinldı.
IMF'nin isteği doğrultusunda hazırlanan tasan, çalışanların sosyal güvencelerini kısıtlıyor
Sosyal giiveıJikle Şîli modeli
• Devrimci Sağlık İş
Sendikası (Dev Sağlık-İş)
Başkanı Doğan Halis, tasan
ile amaçlananın, sigortacılık
sisteminin özelleştirilmesi ve
sağlıkta serbest piyasa
olduğunu söyleyerek herhangi
bir sigortası olmayanın
sigorta primi ödeme
yükümlülüğünün işverene
değil, kişinin kendisine
bırakılmasına dikkat çekti.
FİLİZGÜMÜŞ
Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin.
yasalaşmasını istedigi "sosyal güvenlik
reformu yasa tasansı"nın, Dünya
Bankası'nra Latin Amerika'da
uyguladığı program doğrultusunda
hazırlandığı ve Şili'de bu uygulamadan
sonra sosyal güvencenin yüzde 57
oranında düştüğü kaydediliyor. DtSK"e
bağlı Devrimci Sağlık İş Sendikası (Dev
Sağlık-lş) Başkanı Doğan Halis, tasan ile
amaçlananın, sigortacılık sisteminin
özelleştirilmesi ve sağlıkta serbest piyasa
olduğunu söyleyerek herhangi bİT
sigortası olmayanın sigorta primi ödeme
yükümlülüğünün işverene değil, kişinin
kendisine bırakılmasına dikkat çekti.
Halis, tasanda üç sosyal güvenlik
kuruluşunun bir çatı altında toplanması
hedefınin altını çizerek esas alınan
amacın, bu kurumlann yönetiminin
kolay hale geldikten sonra
özelleştirmeye sunmak olduğunu belirtti.
Bakanlar Kunılu'na sunulacak
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı
Tansu Çiller'ın ani hastane ziyaretlerinin
arkasından kamuoyuna duyurulan ve
Türkıye"ye gelen IMF heyetinin geçen
hafta Çalışma Bakanı Necati Çelik'le
görüşmesinde gündeme getirdiği yasa
taslağmın önümüzdekı günlerde
Bakanlar Kurulu'na sunulması
bekleniyor.
Tasan. sosyal güvencede özelleştirme ve
serbest piyasa ile ışvereni korumayı
amaçlıyor. Sosyal güvenlik kurumlannın
birleştirilmesı ve sağlık hizmetlerinin
"özeUeştirilmesi" ile sağlıkta özel
sıgortacılığın teşvik edilmesi esas alınan
tasanda. bugüne kadar sosyal güvencede
hizmeti üreten devletin, "hizmeti satın
Tasan sosyal güvenlik sistemini özeUeştirerek işvereni korumayı amaçlıyor.
alması" öngörülüyor.
Sağhk Bakanlığı Proje
Koordinatörlüğü'nden alınan bilgiye
göre, tasanda, sosyal güvenlikte
emeklilik ve sağlık primlerini ayırarak
sosyal güvenlik kuruluşlannın gelir gider
hesabını dengeleyen bir sistem ile
calıştınlması amaçlanıyor. Yapılan
açıklamada, böylelikle sosyal güvenlik
kuruluşlannın devletin üzerindeki
yükümlülüklerinin kalkması ve orta
vadede sosyal güvenlik kuruluşlannın
tek şemsiye altında toplanmasınm
hedeflendiği belirtilerek şöyle devam
ediliyor:
"Bu sistenüe, herhangi bir sosyal
güvenlik kurumuna bağlı olmayan
vatandaşlann 'Sağlık Finansmanı
Kurumu'nun kurulmasıyla sigortah hale
getirilmesi amaçlanıyor. Vatandaşlan,
gelir durumuna göre basamaklandırmak
ve prinı ödeyemevecek durumda
olanlann primlerinin devlet taranndan
ödenmesi, bu sistemin temelidir. Bu
kurum hizmeti doğnıdan sunmayacak.
gerçek maliyetler üzerinden beürlenen ve
aktüeryal denge esas ile prim toplayan,
topladığı bu primleri sö/Jeşmeler yoluyla
hizmeti sunan hastaneler ve aile
hekimlerine aktaran özerk, çekirdek ve
teknik taşra teşkilatı bulunmayan, Sağlık
Bakanhğı ile ilgili kunıluş olan ve özel
sigorta şirketierinden prim toplama ve
nemalandırma konulannda hizmet satın
alabüen bir kurum olacaktır. Bö\Ielikle
sistem özel sigorta şirketlerinin gelişimine
de imkân tanıvan esneklikleri
beraberinde getirecektir."
Tek sigorta kurumu oluştunılacak
Halen sigortasız 21.4 milyon vatandaşa,
Sağlık Finansmanı Kurumu'nun
sağlayacağı temel teminat paketinm
malıyetinin kişi başına yıllık 50 dolar
olduğu belirtilen açıklamada, bunun
yüzde 50.4'ünün primlerini
karşılayabileceğı geriye kalan yüzde
49.6'sının ise primlerinin devlet
tarafmdan karşılanacağı ifade ediliyor.
Dev Sağlık-lş Sendikası Başkanı Doğan
Halis, tasan ile var olan sosyal güvenlik
kuruluşlannın bir süre daha varlığını
sürdürdükten sonra hem sağlık hem de
ihtiyarlık sigortalannın birleştirildiği tek
bir sigorta kurumu oluşrurulacağını
kaydederek şöyle konuştu:
"Bütün hesaplar sigortacılık
hizmetierinin özelleştinlmesine yönelik
olarak vapılmaktadır. Öyle ki >asa açıkça
pirim ödeme yükümlülüğünü bireyin
kendisine bırakmaktadır. Bu modelin
Şili'de ortaya çıkardığı sonuçlar açıktır.
Yoksullaşmanın hızla arttığı bizim gibi
üikelerde sigorta primi ödemek insaniar
için ek bir külfet olarak göriinmekte ve
insanlann önemli bir kısmu bu külfeti
yerine getirmektense daha acil
sorunlannı karşılamayı tercih etmektedir.
Şili'de özel sigortacılığa gecişten sonraki
10 yıl içinde prim öde\ebilenlerin sayısı
yüzde 57\e düşmüştür. Şüphesiz
buradaki esas amaçlardan biri de
işverenlerin üzerindeki prim ödeme
yükünü kaldırmak ve onları
rahatlarmaktır."
Alman Krups'un üst düzey yöneticileri, Türkiye'nin Cezayir olmayacağı görüşünde
ÜAÜ T^I^_ ^ seyirci T"1
—-—*
SEDAOĞUZ
Refah Partısi'nın iktidanyla
birlikte iç ve dış çevrelerde
lslam devleti kurulmasına
yönelik endişeler ortaya
çıkarken. Türkiye pazanna
girme karan alan Alman
Krups'un üst düzey yöneticileri.
Türkiye'nin Batı'dan
sapmayacağinı düşünüyor. Türk
halkının lslami devlet istemediğı
ıçin Türkiye'nin tercihinin
Batfdan yana olacağını
kaydeden Krups yöneticileri,
Avrupa'nın da Türkiye'nin
"raydan çıkmasına" seyirci
kalmayacağını söylediler.
Avrupa sanayi devriminden bu
yana 150 yıldır üretim yapan
Alman Krups'un Akdeniz ve
Ortadoğu Bölge Müdürü Jean
Paul Crepel. fundamentalizm
tartışmalanyla ilgili olarak
Türkiye'nin kesinlikle Cezayir
olmayacağını söyledi.
Türkiye'nin Doğu'yla Batı
KRU
Türk halkının tslami devlet
istemediği için Türkiye'nin
tercihinin Batı'dan yana olacağını
kaydeden Krups yöneticileri,
Avrupa'nın da Türkiye'nin
"raydan çıkmasına" seyirci
kalmayacağını söylediler.
arasında tercıhini yapmasında
hükümetin değil, Türk halkının
karannın önemli olduğunu
kaydeden Jean Paul Crepel,
"Eğer Türk halkı istiyorsa İslamı
seçer ve kaprtalist sistemi
reddeder. Ancak Türkiye
Doğu'nun tam tersine Batı
yönünde ilerliyor. Çünkü Türk
halkının tercihi Bab'dan yana"
dedi.
Siyasi durum
Amerika ve Almanya elektrikli
ev aletleri pazannın lideri
konumunda olan ve 150.
faaliyet yılında Türkıye pazanna
giren Krups'un Akdeniz ve
Ortadoğu Bölge Müdürü Crepel,
politik istıkrarsızlığa rağmen
Türkiye'nin giderek Avrupa'ya
daha fazla yaklaştığını savundu.
Türkiye"deki mevcut politik
durumun pek talihli olmadığını
belirten Krups Üriin
Direktörü Anthony Levris da,
"Politik durumun çok iyi
olduğunu söyleyemeyiz.
Hepimiz bunun farkındayız.
Ama dünya politikası. özeilikle
de Avrupa politikası söz konusu
olduğunda, Türkiye'nin raydan
çıkmasına seyirci
kaiınmayacaknr. Dolayısıyla
politik sorunlar, uluslararası
politika sayesinde nötralize
olarak sorun kendi kendine
çözümlenecektir" diye konuştu.
Alman Krups'un
Pazarlama Direktörü Marioia
Hadjads ise, Türkiye'deki dinı
soruna karşın ekonomik
gerçeklerin göz ardı
edilemeyeceğini belirterek
şunlan söyledi:
Avrupa'nın parçası
"Türldye uzun yülardan beri
Avrupa ülkeleriyle çok sıkı
bağlar kurmuş durumda.
Necmettin Erbakan'ın başbakan
olmasını ise Türkiye'deki
demokrasinin karutı olarak
değerlendiriyorum. Cezayir'de
NTV
Haftanın ırtaçlcıı
bambaşka bir bakış açısıyh
90 DAKİKA'da, Kenan Onuk
yonenmınae, seçkin
konuklcrla heyecanh
tartışmaiar her Pazartesı
akşamı ekranlarınızda.
DAKIKA
demokratik secimlere saygı
duyulsaydı belki bu sorunlar
yaşanmavacaktı. Dini
standartİar ne olursa olsun,
ekonomik gerçekler her zaman
bunun ötesine geçecektir."
Diğer yandan, son dönemde
Batılı siyasetçilerin aksi yöndeki
açıklamalanna karşın Batı
sermayesinin temsilcilerinden
Krups yöneticileri,
Türkiye'yi Avrupa'nın bir
parçası olarak gördüklerini
söylediler. Jean Paul Crepel,
dünya ticaretindeki
globalleşmeye bağlı olarak
Avrupa'nın genişlemesine
Türkiye'nin dahil olmasını
kaçınılmaz gördüklerini
belirtirken. Marioia Hadjads
"Avnıpa, jeopolitik açıdan
Türidye'den aynlamaz.
Türkiye'yi >alnız bırakamaz.
Türkiye, bizim için gerçekten
çok önemli. O yüzden birlikte
var olmamız gerekiyor. Biz buna
inanıyoruz" diye konuştu.
İhracatçılar
Eximbank
desteği istiyor
ANKARA (AA) - Türk ya-
tınmcılar ve ihracatçılar top-
lam tutan 7 milyar dolan aşan
proje için Exımbank'tan des-
tek talep ettı. Yurtdışında ka-
lıcı ekonomik ılişkiler kurma-
yı amaçlayan Türk yatınmcı-
lar yoğun olarak Türk Exim-
bank desteği anyor. Ancak, sı-
nırlı kaynaklan nedeniyle bu
yıl Eximbank, projelere top-
lam 500 milyon dolarlık des-
tek sağlamayı planlıyor.
Eximbank"m kredi ve si-
gorta programlannın kapsa-
mına, Türkiye'nin dış politika
ve ekonomik önceliklerine
göre ülkeler alınıyor. Ancak
riskli olan ülkelere yönelik
kredi ve sigorta uygulamalan,
özellikle banka Krediler Yük-
sek Kurulu tarafmdan belirle-
niyor ve bankanın programına
alınıyor.
Bu durumda. bazı ülkelere
yönelik kredi ve sigorta işjem-
leri. siyasi irade doğrultusun-
da yapılıyor.
Bu yıl. kredi ve sigorta uy-
gulamalannda Rusya, Kaza-
kistan, Özbekistan. Türkme-
nistan. Azerbaycan. İran, Bos-
na-Hersek, Romanya ve KK-
TC'ye öncelik verilecek. Ay-
nca. Krediler Yüksek Kurulu,
38 ülkeye yönelik kredi ve si-
gorta taleplerinın de değerlen-
dirilmesine karar verdi.
ANKARA PAZAM
YAKUP KEPENEK
İmece'
Salkım söğütlerin yapraklan çöl güneşiyle gö-
ğeren Seydi suyunun süzülen yüzünü okşuyordu.
Elma ağaçlarının çiçeğe durduğu güzelim ilkba-
har akşamlarında saz ve keman sesleri birbirine
kanşıyordu. Çocukluktan gençliğe geçişin tadını,
birlikte halayçekerekçıkaran, "kızlı-oğlanlı 12-17
yaş kuşağının", doğa ile bilimi, sanat ile kültürü
özümsemesinin en kusursuz ateşı yakılıyordu.
Anlatılan, beş on kişilik bir arkadaş topluluğu de-
ğildi. Türkiye haritasında yerlerini güçlükle bula-
bileceğiniz Kepirtepe'den Cılavuz'a, Erciş'e; Dü-
ziçi'nden Beşikdüzü'ne tam 21 ışık kümesiydi
bunlar. "Çağdaşlaşma ışığının" yakıldığı bu yer-
lerde binlerce köy çocuğu" toplumun geleceği-
nin hamumnu yoğurmaya uğraşıyordu. Yunus
Emre'yi, Pir Surtan'ı söze, sese ve saza yansıtı-
yor: Carmen'i piyanoya, Niksar'ın fidanlarını man-
doline işliyor; "kendiyaptıklan" sahnede yine ken-
dileri Sophokles'ten Namık Kemal'e tiyatro ser-
giliyordu bu çocuklar. Kırsal Türkiye'nin yalnız kül-
tür değil, aynı zamanda "üretim donanımı" ola-
caklardı.
Bir değişikti bunlar, "üretirken düşünüyor; dü-
şünürken üretiyorlardı". Bozkır, beyin emeği ile el
emeği el ele verirse yeşerir, canlanırdı. Üretim,
ağaç dikmenin, aşı yapmanın, buğday ekmenin,
ekmek pışirmenin ötesindeydi; "elektrik" üretme-
yi, metal işlemeyi, araç-gereç yapımını da içerir-
di. Siz, "dünya klasikterinin" tamamına yakınını
okuyan ve "kıriangıç kuyruğu" pencere bağlantı-
sı yapabilen kaç lise ögrencisi yetiştiriyorsunuz
bugün?
Köy Enstitüleri gücünü üretimden alıyordu. Üre-
tim, yalnız nesnel değil, düşünseldir de. Gençle-
rin "yaratıcı yetenekleri" en üst düzeyde geliştiril-
meliydi. Güzel sanatların tüm dallarında özgün
ürünler veriliyor; yaratıcılığın gizilgücüyle, yüzyıl-
lann körelttiği, tutuculuğun, kişiye bağımlılığın ve
ilkel çıkarcılığın batağında boğduğu Anadolu in-
sanının, tüm üretici görkemi ayağa kaldırılıyordu.
•••
Neden söz edildiğini biliyorsunuz; 17 Nisan per-
şembe, Köy Enstitüleri'nin kuruluşyıldönümüdür.
Yaşamları, yarısı ikinci Dünya Savaşı koşullarında
olmak üzere, yaklaşık on yıl süren bu kurumlar, gü-
nümüzün çöküntüye dönüşen eğitim düzeninin
özgeçmişinden çok parlak bir yıldız gibi kaydı.
Köy Enstitüleri, "çağdaşlaşma tasarımını" kır-
sal kesimde yaşama geçinmeyi amaçlıyordu. Çağ-
daşlaşma tasanmı cumhuriyetin özüdür; bundan
da öte cumhuriyet ile özdeştir; "cumhuriyetin ken-
disidir".
Köy Enstitüleri'nin en önemli nrteliği, bu toprak-
lara özgü ve esas olarak "başkalanndan alıntı de-
ğil, özgün" olmalarıdır. "Yerli ile evrenseli" bu öl-
çüde kaynaştıran ve buradan yeni bir ürün çıka-
ran başka kurum ve kuruluşlar, yok denecek den-
li azdır.
Bir başka nesnel olgu daha vurgulanmalıdır. Köy
Enstitülü gençler, daha sonraki yıllarda toplumsal
dokuyu sarsacak boyutlara ulaşan "aşın" bencil-
liğin batağına batmamışlardı. Anadolu kültürünün
en güzel kavramıyla anlatılan "imece" biçiminde
çahşıyorlardı. Anımsayalım; imece, bir işin yapıl-
ması amacıyla dayanışma ya da "emek birliği"
yapılmasıdır.
•••
Tükettiklerinden çok fazlasını üreten enstitüle-
rin neden yok edildikleri o kadar açık ki. Enstitü-
lerin kapatılması sonrasında eğitimin nasıl içler
acısı birçöküşesürüklendiği, "karşısındakini düş-
man" gören bir tutumla sözüm ona "tartışılıyor".
Çağdaşlaşmanın ışığından korkan yarasaların son
yıllardaki tafrasına bakmayın. Anadolu bozkın do-
ğurgandır; hiç belli olmaz, en olmadık noktasın-
dan, en umutsuz günlerde bakarsınız yeni bir to-
hum filizleniverir.
Bayramınız kutlu olsun.
Büyükelçi özülker:
'1997 yılı AB'ye
katılımı belirleyecek'
BRÜKSEL - ANKARA
(AA) - Türkiye'nin AB'ye
tam üyelik basvurusunun
bugün 10. vıl dönümü. Tür-
kiye'nin AB Daimi Ternsikri-
si Büyükelçi Uluç Özül-
ker,geçen on yıldan çok.
1997 yıhnın AB'ye katıl-
mak için aday ülkelenn ka-
bulünün tartışılması bakı-
mından Türkiye için çok
önemli bir yıl olduğuna dik-
kat çekti. AB'ye başvuru
yapıldığı dönemde Dışişle-
ri Bakanı olan AB Bozer ise
Türkiye'nin önünde hâlâ bir
dizi şart bulunduğunuhatır-
latafak, AB'ye katılım ko-
nusunda iyimser olmadığını
belirtti. DPT eski AET Ge-
nel Müdürü Prof. Dr. Rıd-
van Kariuk. AB'nin Türki-
ye'yi kabul etmemesınin,
Balkanlar. Kafkaslar ve Or-
tadoğu ile Orta Asya'da olu-
şacak yeni dengeleri göre-
mediği anlamına geldiğinı
kaydederken. Prof. Dr. Ah-
met Gökdere, AB'ye karşı
NATO kozunun oynanması
gerektığini söyledi.
Türkiye'nin AB'ye baş-
vurusunu yaptığı 14 Nisan
1987 tarihinin 10. yıldönü-
münü değerlendİTen Büyü-
kelçi Uluç Özülker, Türki-
ye'nin tam üyeliğinin ciddi
olarak ilk defa geçen ay ya-
pılan Apeldoorn AB Kon-
seyi toplantısında tarnşıldı-
ğını hatırlatarak, "Görül-
müştür ki, Türkiye'nin Av-
rupa'dan dışlanması kesin-
likle mümkün değUdir" de-
di. Özülker, AB'nin 1989
yılında başlattığı yeni düzen
arayışının 1997 sonunda ol-
dukça şekilleneceğini belir-
terek şöyle konuştu:
"Aralık ayuıda yapılacak
olan Lüksemburg Zirvesi sı-
rasında ada> listesindeki ül-
kelerin önümüzdeki dönem-
lerde nasıl bir işkm görecek-
leri karara bağlanacakür ve
Türkije kendisini bu süreç
içinde yer almak mecburi-
vetinde hissetmektedir."
Türk ekonomısinin güm-
rük birliği karşısmda reka-
bet içerisine girdiğini belir-
ten Özülker. "Gümrük bir-
liğini, AB'nin mükellefiyet-
lerini yerine getirmemiş ol-
ması \c adeta tek taratlı işle-
yen bir mekanizma haline
dönüsmüş olması nedeniyle
menfi vönden değerlendir-
mek mümkündür" diye ko-
nuştu.
Eski Dışişleri Bakanı Bo-
zer ise "Avrupa Parlamen-
tosu ile ilişkilerimiz eskiye
oranla daha kötüdür. Avru-
pa Parlamentosu nezdinde
son derece bilinçli bir politi-
ka izlenmesi gerekir" dedı.
Anadolu Ünıversitesi Öğ-
retim Üyesi, DPT eski AET
Genel Müdürü Prof.Dr.
Rıdvan Kariuk da Türki-
ye'nin cumhuriyet tarihin-
deki en önemli kararlann-
dan birinın AB'ye katılmak
olduğunu belirterek, "Tür-
kiye'\i dıslavarak. Romama
ve Bulgaristan'ı bile .AB'nin
genişlemesine dahil etmek
isteyen AB'nin bu karann-
dald ısran: Balkanlar. Kaf-
kaslar ve Ortadoğu ile Orta
Asya'da21. Yüzyıl'da oluşa-
cak muhtcmel yeni dengele-
ri görcmediğinin bir göster-
gesidir" diye konuştu.
Prof.Dr. Ahmet Gökdere
de "Türkiye, şartlar elver-
diğinceNATO karünı da oy-
nayarak üyelik şansını elde
etmeye çaüşmalıdır. .Ancak
bu konudaki sürenin Hazi-
ran sonundaki Amsterdam
zirvesi ile noktalanacağı
unutulmadan. bu yöndeki
çabalar hızlandınlmalıdır"
dedi.