Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatöru. Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlerı Müdürleri:
Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
# Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • l-tıhbarat
Cengiz Yıldınm • FCültün Handan Şenköken
0 Spor: Abdülkadir Yücelman # Makaleler
Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullafa Yazıcı
• Fotoğraf. Erdoğan KöseoğİD •Bılgı-Belge
Edibe Buğra#YurtHaberleri MehmetFaraç
Yaym Kunüu. tlhan Sdçuk(BaşkanX
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke.
Hikmet Çetinkava, Şflkran Soner,
Ergun Bakı,DİDçTayanç, İbrahim
Yıldız. Orhan Bursalı, Mııstafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankaıa Temsılcısı. Mustafa Balbay 0 Haber Mudüriı: Doğan
Alun Ataturk BuKan No 125, Kat:4. Bakanlüdar-Ankara
Tel 4195020 (7 hatl. Faks 4195027 • tanır Temsılcısr
SerdarKıak,RZıyaBlv.l352S 23 Tel: 4411220, Faks:
441911 ~< • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd.
119 S NolKatl.Td 363 12 11, Faks 363 12 15
Koordınatör Ahmet Kondsan %
Muhasebe: Bülent Yener •
Idare: Hüseyin Gürer • tşletme:
Önder Çeük»Bılgı-tşlem: Nail
İnal • Bılgisayar Sistem:
Mûrflvet Çiler
MEDYA C: • Yönetim Kurulu
Başkanı - Genel Müdûr Cülbin
Erduran 9 Koordınatör Reha
Işıbnan # Genel Mudür Yaıdımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
51395 80-5138460-61,Faks:5138463
t a'ımlsyM *e Bmsaı: Yen) Gün Haber Ajansı, Basın ve Yajıncıhk A Ş.
TüttocağlCad 39 -llCagalpğhı 34334 Ist PK. 246 Istanbul Tel (0212) 512 05 05 (20 hall Faks 10 212ı 513 85 95
14NISAN1997 Imsak: 4.48 Güneş: 6.20 Öğle: 13.12 Ikindi: 16.52 Akşam: 19.49 Yatsı: 21.15
Harem' 20
milyara satıldı
• Kültür Senisi - Portakal
Senat ve Kültür Evi'nın
Oitnanh sanat sserleri tablo
\e hat müzayedesi, dün
İstanbul Conrad Oteli'nde
gerçekleşti. Mûzayedenin
en yüksek fîyaa satılan
yapıtı, 20 milyar ile
Antonio Giovanni
Gııardi'nın "Haretn" adlı
tablosu oldu. 1 i milyara
satılan Pıerre Desire
Guillemenfin "Saraylı"
adlı tablosu ile 16 milyara
alıcı bulan Emıle Verned
Lecomte'nin "Rakkase"
tablosu, müzajedenin rekor
fıyata satılan dığer yapıtlan
oldu. tbrahjm Çalh'nın
"Maşlahh Kadınlann Ada
Gezintisi" adlı yapıtı da 15
milyardan alıcı buldu
Açıköğpetimlinin
isteği
• ANKARA (ANKA)-
Açıköğretimliler Birliği
Vakfı (ABV) Başkanı
Muharrem Scğuksu.
şenatçı eğıtım veren El
Ezher gıbi üniversitelerin
mezunlanna öğretmen olma
hakkı veren Milli Egitim
Bakanlığı'nın. kazanılan
davalara karşın
Açıköğretimlilerin
başvurulannı kabul
etmedığınden yakındı.
Soğuksu, kazanılan
davalann emsal kabul edilip
tüm Açıkögretim
mezunlannın öğretmenlik
için başvuru hakkı
venlmesi gerektiğini belirtti
Deniz attındaki
madenlep
• ANKARA (AA) - Deniz,
göl, nehir veya su taşıyan
katmanlar altındaki
madencilık faaliyetlen
sırasında meydana
gelebilecek su baskınlanna
karşı alınması gereken
önlemleri düzenleyen
yönetmelik. yayımlanarak
yürürlüğe girdi. Yönetmelik
ile deniz, göl, nehır veya su
taşıyan katman altında
faaliyet gösteren
işletmelerdeki çalışmalann,
sürekli olarak bir maden
mühendisinin kontrolü
altında yapılması zorunlu
kılındı.
Türkiye, l\lew
York Tımes'ta
• \EW YORK(AA)-
ABD'nin önde gelen
gazetelennden New York
Times, bu hafta sonu
yayımladığı turizm ekinin
kapağını Türkiye'ye ayırdı.
llavede Edirne ve Bursa
gıbı Osmanlı
Imparatorluğu'na
başkentlik etmiş şehirler ile
Çanakkale savaşlarına
sahne olan Gelibolu'yla
ilgili bölümler yayımlandı.
Turizm Haftası
• İSTANBUL (AA) -
Toplumda turizm bilincini
yaygınlaştırmak ve
geliştirmek amacıyla her yıl
15-22 nisan tarihleri
arasında düzenlenen Turizm
Haftası, Turizm Bakanı
Bahattin Yüeel tarafından
îsıanbul'da başlatılacak.
Hafta boyunca, Turizm
Bakanlığı'nın turizmin tûm
yıla yayılması amacıyla
yürüttüğü çalışmalar
kamuoyuna duyurulacak.
1995'te getirilen '3 emsal' smırlamasını aşarak yükseliyorlar
Gökdelen
w
ııâzım planr* deliyor
• Nâzım planda, yüksek
yapılar için arsa alanlannın
en çok 3 katı toplam inşaat
alanı sının getirilerek
gökdelenlere karşı önlem
alırunıştı. Şimdi bu kural
kâğıt üstünde kalıyor ve yeni
gökdelen inşaatlan 8 ya da
16 emsalle yükseliyorlar...
OKTAY EKtNCİ
Jstanbul'da son dönemlerde yenıden
yükselmeye başlayan gökdelenler, ken-
tin artık sadece altyapısı ya da silueti-
ni değıl, bunlan korumak amacıyla ge-
tirilmiş nâzun plan kararlaruıı da *de-
liyorlaıf
Bu dev inşaatlar için "yeniden'' yük-
seliyorlar diyoruz, çünkü 1980'lerde-
ki gökdelen salgınından sonra özellik-
le Sözen döneminde ve Tayyip Erdo-
ğan'ın ilk yıllannda belirgin bir "du-
raksama" yaşanmıştı. Bunun başlıca ne-
derri ise yine 1980'lerde ardı ardına
ilan edilen "turizm merkeri" kararla-
nnın 1990'dan itibaren açılan davalar
sonucunda iptal edilmiş olmalanydı.
Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar
Odası ve üniversitelerin "şehircOikbi-
limine ve toplum yaranna aylan" bu-
larak karşı çıktıklan turizm merkezle-
rinde, kimi "nüfuzlu,'' yatınmcılann
arsalanna "hükümet kararlanyla" ay-
ncalıklı imar izinleri veriliyor, böyle-
ce kentin planlama ve altyapı denge-
leri altüst edilerek hemen tümü "uygun-
suz" birkonumda yer alan gökdelen in-
şaatlanna olanak sağlanıyordu.
İstanbul'un başına bu şekilde "dert"
olan yüksek ve ayncahklı yapılardan
sadece ParkOteli 1994 başlannda yı-
kılabildi. Conrad ve Swissotel tarihi
saray bahçelerindeki hükümet izinli in-
şaatlannı tamamlarken, Balmumcu'dan
Ayazağa'ya uzanan arter üzerinde de
bazı gökdelenler yine yükselmiş oldu-
lar. Bu tartışmah süreçte "hukuksaldi-
Dobnabahçe yamaçlannda yükselmek isteyen Gökkafes'e Prost plandaki yeşU alanda izin verilmişti.
renişe"takılan ve Dolmabahçe yamaç-
lanndaki kentsel peyzajı zedelediği
için en az Park Oteli kadar tepki top-
layan "Gökkafes" ise 44 katlı üışaatı-
nın henüz 8. katındayken durdurulun-
ca, yeniden yükselebilmek için mah-
kemenin sonuçlanmasmı beklemeye
başladı...
"Emsal" strurlaması
tlk 3 yılını geride bırakan Recep T»1
-
vip Erdoğan dönemınin gökdelen ko-
nusundakı en önemli gelişmesi hıç kuş-
kusuz 'nâzun plan
1
da getirilen
u
em-
sal" sınırlamasıdır.
Büyükşehir Belediye Meclisi'nce 20
Ekim 1995'te uygun görülen ve Erdo-
ğan'ın 15 Kasun 1995 tarihli onayıyla
yürürlüge giren " 1/50.000 ötçekli İstan-
bul Metropoliten Alan Alt Bölgc Nâzun
Planı" şu kesın kuralı getıriyor:
"Bu plan kapsamında kalan yerier-
de.planın yürürlüğegirmesini müteakip,
avnk nizamda verilnûş ve verilecek in-
şaatemsalkrinet alan üzerinden E3'ü
(üç emsali) geçemez™"
Onayh belgelerde "Nâzun Han Uy-
gulama HükümlerT arasında yer alan
ve plan henüz taslak halindeyken §e-
hir Planlama Müdürlüğü'nde "E:2J"
şeklinde saptanmasına rağmen Mec-
lis'ten geçerken E:3'e çıkartılan emsal
sınırlaması şu anlama geliyor:
Artık Istanbul'daki hiçbir "aynkni-
zamlı" (bitişik olmayan) yapı, kendi
arsa alanının "3 kaünı aşan" bir inşa-
at miktanna sahip olamayacak. Yeni
imar planlan da bu kurala uyacak ve
üstelik aynı hüküm, "daha önce verü-
miş inşaat emsaUeri" için de geçerli
olacak.
Işte, özellikle son zamanlarda yeni-
den yükselmeye başlayan bazı gökde-
len inşaatlan, bu sınırlamaya uyma-
dıklan için "önceden planlanonaylan-
nuş bile olsa" imar mevzuatına aykın
durumdalar.
İstanbul'un yeni devleriBulunduklan konum ve proje yoğunluklan nedeniyle
bugünlerde tartışma odağı haline gelen üç dev inşaatın nâ-
zım plandaki "3 emsal" kuralı karşısındaki durumlan :
Gökkafes: Sadece 6610 nP'lik bir arsada inşa edildiği için
toplam inşaat alanının en çok (6610x3) 19JJ30 m
2
olması
gerekiyor. Oysa ki Gökkafes, 1994'te henüz 8. katınday-
ken durdurulduğundabıle 48.000nP'yi bulmuş, yani "7 em-
saü" geçmişti. Bugünlerde ise 1987'de onaylanan 134 m.
yükseklikteki 110.000 nP'lik eski projesıne yargı kararıy-
la devam edildiği açıklanan Gökkafes inşaatı, yine nâzım
plana aykın olarak bu kez "16emsali" kullanmak istiyor..
Tat-Towers: Zincirlikuyu'dayapımı süren. Taflıalar'a ait
"Tat-Towers" adlı ikiz gökdelenler de 9085 nP'lik bir ar-
sada toplam 140.000 np'lik inşaat alanıylaprojelendirilmiş.
"l&Semsaranlamına gelen bu yoğunluk sadece nâzım plan-
daki 3 emsal sınınnı değil, aynı arsaya ait 1988'de onayla-
nan 5.5 emsal karannı bıle yüksek düzeyde ihlal ediyor.
Metro-CSty. Henüzbaşlama aşamasındaolan4. Levent'te-
ki "MetTO-Chy" projesi ise adını, burada hızmete girecek
metro istasyonuyla kunılmuş "çarşıbağtandsından" alıyor.
24.000 nP'lik arsada 200.000 nP'lik inşaat alanıyla devre-
ye giren projeye göre metrodan inen insanlaryeryüzüne çı-
kabilmek içir önce Metro-City'nin çarşısına gırecekler.
Böylece binlerce kişı zorunlu bir çarşı ziyareti yaparken,
dev bina da yaklaşık "8 emsal*' kullanarak nâzım planı de-
lçn rant kuleleri arasında yenni alacak. Tat-Towers'ın projesi nâzun plan sınınnı 5 kat aşıyor.
w
Siyanürle altına hayır' yürüyüşü
YAŞARAKKAMIŞ/
OZANYAYMAN
ESKtŞEHtR / tZMİR -
Siyanürle altın aranmasına
karşı çıkan yöre halkına des-
tek veren Izmir BeTgama El
Ele Hareketi dün Agora'dan
başlattığı "bûyûkyürûyûş''le
Bergama'ya çıkarma yaptı.
Eskişehir'de ise 3 bin kişi
Sivrihisar ilçesine bağlı Kay-
maz beldesinde "Siyanürie
alüna hayır" mitingi düzen-
ledi.
Izmir'deki gönüllü kunı-
luşlar. çe\Teciler, parti, sen-
dika, demokratik kitle örgüt-
leri, kadınkuruluşlan ve oda-
lann temsilcileriyle sanatçı,
bilim adamlannın yer aldığı
tzmir El Ele Hareti'nin "bû-
}
r
ükyürüyüş"ü saat 09.00'da
bisikletli bir grubun Ago-
ra'dan yola çıkışıyla başladı.
Agora'da toplanan eylemci-
ler, daha sonra Cumhuriyet
Alanfnayürüdüler. Burada
gerçekleşen katılımla büyü-
yen gruba CHP Izmir Millet-
vekili Sabri Ergûl, Urla Be-
lediye Başkanı Bülent Bara-
tah,gazeteci-yazar Yaşar Ak-
soy da destek verdi.
Kanada menşeli Eldoado
Wrpoation Şirketi'nin Tür-
kiye'deki temsilcisi TÜB-
RÂG'ın altın arama izni al-
dığı Eskişehir Kaymaz bel-
desinde de dün 3 bin kişi "Si-
yanürle alüna hayır" dedi.
Cumhuriyet Meydanrndaki
mitingde bir konuşma yapan
Kaymaz Belediye Başkanı
BeytuDah Karabuiut, 1985
yılında yabancı şirketlere
Türkiye'de altın arama izni
veren hükümetin, yvırttaşla-
nn sağlığmı düşünmediğini
söyledi.
Izmir- Bergama Ei Ele Hareketi'nin düzenkdiği büyük
yürüyüşe çevreciler, parti, sendika ve demokratik kit-
le örgütü temsilcileri kaüldı.
Km?
Gurbetçiye AIDS klibi
e-posta: tan @ vol. com. tr
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Al-
manya Doktoıian Bilimsel Enstitüsü (Wl-
AD), Almanya'daki Türk yurttaşlanna yö-
nelik "HIV (AIDS'e neden olan virüs) On-
lem Projesi" başlattı. Proje sonımlulanndan
ZühalYeşilyurt, Almanya'da uygulanan kam-
panyalann, Türklerin kültürel, dinsel, gele-
nek ve din farklılıklan nedeniyle yeterince
etkili olmadığını belirterek bu farklıhklar
dikkate alınarak yeni bir proje hazırladıkla-
nnı bildirdi.
Proje kapsamındaki çahşmalara ilişkin
bilgi veren Zühal Yeşilyurt, WİAD tarafin-
dan yürütülen ve Avrupa Komisyonu'nun da
desteklediği proje kapsamında, Almanya'da
yaşayan Türklerin kültürel, dinsel, gelenek
ve dil farklılıklannı dikkate alarak HIV ön-
lemi konusunda çalışmalar yaptıklannı söy-
ledi.
Türk işçilerinin eşleri hedeflenivor
Özellikle Almanya'da yaşayan Türk işçi-
lerinin eşlerinin hedeflendiğini vurgulayan
Yeşilyurt, "WİAD, Türk kadınlanna en ge-
niş tuaşnıusağtayabilmekamacıylagörsel ve
işitselmedyaiçinUdşertane klip hazırlamak-
tadn-'1
dedi. Yeşilyurt, projenin ilerleyen aşa-
masında hazırlanan programlann, diğer Av-
rupa Birliği (ABj ülkelerinde yaşayan Türk-
lere de uyarlanacağını anlam.
lngiltere, Fransa ve lsveç'te de buna ben-
zer önlem paketlerinin hazırlanamasına da-
nışmanlık yaptıklannı söyleyen Zühal Yeşil-
yurt, proje kapsamında görsel ve işitsel med-
yaya dayanan HIV önlem progTamının temel
prensiplerini içeren ve böylece diğer etnik
gruplar ve AB ülkelerinde uygulanabilir bir
kılavTiz hazırlayacaklannı kaydetti.
TV ve radyolarla işbirliği
Almanya ve diğer AB ülkelerindeki ge-
leneksel HIV önlem programlarının, özel-
likle bu ülkelerde yaşayan diğer ülke yurt-
taşlanna ulaşamadığını, Türklerin de bu ke-
simin içinde yer aldığını belirten Yeşilyurt,
WlAD'ın, AIDS konusunda uyancı yaym-
lann Türk yurttaşlanna ulaşabilmesi için
Avrupa "da yayın yapan Türk televizyon ve
radyo kuruluşlanyla işbirliği yapmayı plan-
ladığını söyledi. Yeşilyurt, NVİAD'm 1978
yılında kurulan ve "genel çıkarlara hizmet
edensağlıkaraştumasına bağlı disipliner bir
kurum
r
olduğunu da anımsatarak, kuru-
mun 1993 yılından itibaren Dünya Sağlık Ör-
gütü'nün u
Göç ve Ruhsal Sağlık İşbirliği
Merkea" haline geldiğini bildirdi.
Yeşilyurt, önlem ve sağlığateşvflcedici pto-
jeler. müdahale programlan, enstitülere da-
nışmanlık ve uluslararası koordinasyon gi-
bi hizmetleri bulunan WİAD'ın, uygulama-
ya yönelik bilimsel projelere de destek sağ-
ladığım anlattı.
Rus Parlamentosu'nun karan
Troya Hazinesi
Almanya'ya da
verilmeyecek
ÖZGEN ACAR
ANKARA - Rus Devlet
Başkanı BorisYettsin'in 'Tro-
ya Haanesfnin Türkiye'ye
geri verilmesı kapısmı ge-
çen ay bir 'veto' ile kapat-
masından sonra, Rus Parla-
mentosu'nun alt kanadı olan
'Duma', tarihin en ünlü al-
tınlannın Berlin'e iadesi yo-
lunu da tıkayan bir karar al-
dı.
Oysa, bu ay Moskova'da
Federal Almanya Başbaka-
nı Helmuth Kohl ile Yeltsın,
"hazinenin hangi koşullar-
da Berlin'e geri verileoeğini''
görüşeceklerdi.
Duma'nm 14'e karşı 308
oyla S«to'sunu dikkate al-
rnadığı Yeltsin, Moskova zir-
vesinde Kohl karşısında güç
durumda kalacak.
Oylamada 8 Rus parla-
menteri ise çekimser kaldı.
Duma'nın
bu karannı
Yeltsin'in ye-
niden'veto'et-
mesi olanak-
sız. 'Anayasa
MahkemesTne
gidebilme ola-
nağı olmakla
birlikte, geçen
ay vetosunda
'anayasayaay-
kınlık' savın-
• Yeltsin'in yeni
veto hakkı
bulunrauyor, ancak
y
mahkemesine
gidebilir. '
Federasyon
Konseyi'nin
Duma'nın karannı
tersine çevirmesi
beklenmiyor.
da bulunmadığına dikkat çe-
kiliyor. Yeltsin'in önünde tek
bir olasılık bulunuyor. O da
parlementonun üst kanadı
olan Federasyon Konse-
yi'nin, Duma'nın ısrannı
yüzde 5 l'lik bir oy çoğunlu-
ğu yenne üçte ikı oranmda
bir oyla reddetmesi gereke-
cek. Buna da olanak bulun-
madığı, çünkü Federasyon
Konseyi'nin bundan önceki
karannın oybirliğine yakın
birçoğunluİda geçtiği bilini-
yor.
Moskova'dan AA muhabi-
rinin bildirdiğine göre Duma
Kültür Komitesi'nden Gen-
rik Pahwiç Papov 'un "Tasa-
nya kesinleşmiş gözü ile ba-
kabüiriz''demesınde gerçek
payı bulunuyor.
Rus Parlamentosu, 'Tür-
Idye'den çafandığı' gerekçe-
siyle 19. yy sonunda Rus Ça-
n'nın satm almayı reddetti-
ğı Troya Hazinesi'ni bir yüz-
yıl sonra 'çahntı' değil 'sa-
vaş ganimeti' olarak kabul
ediyor.
1873 yılında Alman ama-
tör arkeolog Heinrich Schli-
mann, Çanakkale'nin Tro-
ya kentinden önce Atina'ya
kaçırdığı hazineyi Londra'da
sergiledikten sonra Rus Ça-
n'na önermiş, ancak çalıntı
olduğu için satamayıncaBer-
lın Müzesi'ne bağışlamıştı.
Hazine, 2. Dünya Savaşı
sonunda May.s 1945'te Rus
ordusunun Berlin'i işgalin-
de bir hayvanat bahçesinin sı-
gınağındabulunduktan son-
ra gizlice Moskova'ya taşın-
mış ve yanm yüzyıl boyun-
ca bir sis perdesi arkasında
saklanmıştı.
Duma 5 şubatta, Parla-
mento Konseyi 5 martta oy-
birliğine yakın çoğunlukla
hazinenin geri verilemeye-
ceğini kabul,
Yeltsin ise tasa-
nyı şu gerekçe
ile veto etmişti:
"Rusya'nuı
uluslararası ve
ikitjanlasmala-
ruıa ters düşen
ve bu konuda
görüşmelerin
yapridığıbirdö-
nemde bu yasa
filkenin çıkar-
lan açısından güçlükler çı-
karacak ve hazine ile birük-
te baska eserlerin ülke dışuı-
da sergilenmesiolanağuuor-
tadan kaldıracakör."
Yeltsin, veto gerekçesinde
ikili görüşmelerin yapıldığı
ülkeleri sayarken Almanya,
Fransa ve hatta Liechtenste-
in'in adını vermiş, ancak Tür-
kiye'nin adından söz etme-
misti. Ankara'yabu hazine-
nin geri venlmesi kapısını
kapatmıştı.
Yeltsin, Tansu Çiller'in
1993'te başbakanlığı döne-
minde Moskova'da Rus mes-
lektaşı Viktor Çernonurdin
ile imzaladığı protokolu bi-
le görmezlikten gelmişti.
Yeltsin'in 'veto'sundan
sonra Kültür Bakanı tsmail
Kahraman,Türkiye'nin dış-
lanmışlığına değinmeden
"Hertürlügirişinüerimizsü-
rûyor" demışti.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Liderler 'Mezarlığı'!
Yaşadığımız yüzyıl, büyük savaşlar ve büyük ih-
tilâlleryüzyılı olduğundan mı nedir, büyük lider-
ler yüzyılı daolmuştur. Hangi birini saymalı, bilmem
ki!.. Yüzyıhn daha ilkyansı bitmeden, taryandan Uoyd
George, Clemanceau, Mussolini, Hitler, Fran-
co ufukta belırmıştır; öbürtaraftanise, Lenin, Troç-
kiy, Galiyef, Mustafa Kemal, Gandi ve Çankay-
şek! Bu liderlerın her bırisi, başlıbaşına birer tarih
değil midir?
Yüzyıhn ikinci yarısı, daha az 'tarih' sayılamaya-
cak, başka ve önemli adamlar getirecektir: Churc-
hill, Roosewett, Stalin, Adenauer, Mrtterrand, Ma-
ozedun, Tito, Nehru, vb... işte burada sorulacak
soru, şu: Lider, tarihi yapan adam mıdır; yoksahal-
kıyla özdeşleşmiş, onun bileşkesi haline dönüş-
müş bir adam mı? Bence, her ikisı de! Tarihi, aslın-
da halklar yapmıyor mu?
Gâzi'nin şöyle bir tarifînı hatırlıyorum: "Yolunda
yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâ-
fi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görme-
si ve bilmesi lâzımdır." (1930)
Tarifteki 'yolcu', sizce de 'liderin' ta kendisi sa-
yılamaz mı?
Te$his' eski ama. 'yanlış' mı?
• •
Ulkemiz -belki Dünya da- çok zamandır, 'ufkun
ötesini de görebılecek ve bilebilecek' lider sı-
kıntisı içindedir. Lider kim? Yeni birkonjonktüroluş-
turabilen adam mı, yoksa mevcut konjonktürün
oluşturduğu adam mı? Elbette, birincisi! Hanidir li-
derlerimiz, ne yazık ki, konjonktürün oluşturduğu
adamlardır; o yüzden de, konjonktür değişti mi,
önce eskir, sonra unutulurlan Gürsel, 27 Mayıs; Su-
nay, 12 Mart; Evren, 12 Eylül 'koşullannın' getir-
diği liderierdi; köprülerin altından çok sular aktı,
onlan şimdi kim lider olarak hatırlıyor? Bunun gibi,
'prezidan' Özal, onun 'çırağı' Çiller, 'âsi çocuğu'
Mesut Yılmaz da, 'Soğuk Savaş' sonrası koşul-
lannın 'doğurduğu' liderlerdir; akıbetleri, ötekiler-
den çok mu farklı olacaktır dersiniz?
Iki yıl önce, (Meydan, 2 Nisan 1994) önemli say-
dığım bu konuya bulaşmış; bir de 'teşhis' koymuş-
tum; izninizle, aktarabilir miyim?
"...Ismet pasa, kendisini Gâzi ile mukayese et-
miştir, hatırlar mısınız? Demiştir ki: '...Atatürk bir
işte yüzde on başan şansı görse, o işe girişir-
di; ben bir işte, yüzde on başansızlık şansı gör-
sem, o işe girmem!' İnönü Cumhuriyeti dönemin-
de, yönetime -yalnız yönetime mi, kültüre, sana-
ta, eğitime, öğretime-, bu hsır ve ürkekzihniyet hâ-
kim olmuş; Gazi'y/e başlamış olan gözüpek, çevik
ve atak aydın ve siyasetçiler kuşağı, birer ikişer
devre dışı bırakılarak, kokmaz bulaşmaz, nesillerye-
tiştirilmiştir; öyle ki, rejimin en önemli sonjmluluk-
lan, hep öylelehne veriliyor, işin ilginci, bunlar hep
tek parti dönemi önde gelenlerinin 'şehzadeleri' olu-
yordu: günümüzde bile siyasetten basına, üniver-
• ••
sitelerden dipJomasiye, hemen her alanda bu 'kok-
maz bulaşmaz' aydınlar hüküm sürmektedir..."
"...hani o ikide bir sözünü ettiğim 'oligarşi' yok
mu, o işte böyle ve bu kimselerle teşekkül etti:
'parti' ve 'devlet' bürokrasisi, 'resmi ideoloji' çer-
çevesi içinde yetiştirdikleh 'misyonsuz' ve 'vizyon-
suz' aydınlarla, yalnız yönetime sahip olmakla kal-
madı; 'resmi ideolojiyi' asla tehlikeye atmayacak,
uysal, evc/7, hatta uşak bir'siviltoplum' yarattı. (...)
Bilmem 'genç lider'/erin, neden dolayı 'hattf kaldık-
lan' anlaşılabildi mi? Türkiye'n/n ekonomik ve top-
lumsal gelişmesiyle değişen koşullar içinde, aynı
espriyle yetişmiş olan bu genç liderler, ülkelerinin
gerçek sorunlannı ve çözümlehni idrâkten aciz kal-
makta, hâlâ artık çok eskimiş klişe ve kalıplarla du-
rumu idare etmeye çalışmaktadırlar." ('Hangi La-
iklik', s. 170. Bilgi Yayınevi, 1995).
Gerçek 'liderler' öyle mi ya? Gâzi, Trto, Maoze-
dun, De Gaulle ve benzerieri, içinden çıktıktarı ko-
şullann altını üstüne getiren adamlardı!..
İkibüyüktırpan...
jki büyük olay, 'II. Dünya Savaşı' ve 'Soğuk Sa-
Ivaş', Türkiye'de gerçek anlamda liderlerin yetiş-
mesini engellemiş; tam tersine, 'resmi ideolojiye'
boyun eğmeyenlerin 'tasfiyesini' kolaylaştırmıştır
kim ki, olayları ve insanlan, 'iktidann' uzattığı göz-
lüklerie değil, gerçeğin gözlükleriyle görmek eğili-
mini gösterir, o tehlikelidir.
Hele işin ıçine siyasi rekabet kanşınca, bu 'ge-
rekçeler' - partiiçi uyuşmazlıklarda bile hınzırca kul-
lanılıyor; 'lider' vasıfları gösteren her kişi, adeta
zorla kendi partisinin dışına itiliyordu; buradan ba-
kılınca, Türkiye'nin 'demokrasi tarihi', ayrı parti
kurmaya zorlanmtş 'muhtemel' liderler tarihidir.
Osman Bölükbaşı ve Kenan Öner'den tutunuz,
Turhan Fevzioğlu'na Nihat Erim'e, Ferruh Boz-
beyli'ye ve kimbilir daha kımlere kadar... bu böy-
ledir. Doğrusu ya, bu saydıklanmın bazılan, şimdi
arenada dolaşan yalancı pehlivanlann, çoğunu cep-
lerinden çıkanrlardı. Bir kısmı ustalıkla devredışı
bırakılmış, Menderes gibi dikbaşlılan, cesaretlerini
hayatlanyla ödemıştir.
Sosyalist Sol'un feda/ten'nden hiç söz etmiyorum:
Şevket Süreyya, Reşat Fuat, Dr. Şefık Hüsnü,
Esat Âdil, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Mehmet Ali Ay-
bar; demokrasinin gerçek kurallarına uygun bir
rekabet ortamında, Türkiye'yi 'Sistem'e 'pazar-
layan' 'siyasetesnafı'n, suyagötürüp susuz getirir-
lerdi.
'Sıcak' ve 'Soğuk' iki savaş tırpanından geçmiş,
Türkiye siyaset tarlasında, ancak elimizdeki türden
'liderler' yetişebiliyor!
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.ada.com.trV-bikjryay/yazar/ailhan.html