23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatöru. Hikmet Çetinkaya • Yazıışlerı Müdürleri: Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç # Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • l-tıhbarat Cengiz Yıldınm • FCültün Handan Şenköken 0 Spor: Abdülkadir Yücelman # Makaleler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullafa Yazıcı • Fotoğraf. Erdoğan KöseoğİD •Bılgı-Belge Edibe Buğra#YurtHaberleri MehmetFaraç Yaym Kunüu. tlhan Sdçuk(BaşkanX Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkava, Şflkran Soner, Ergun Bakı,DİDçTayanç, İbrahim Yıldız. Orhan Bursalı, Mııstafa Balbay, Hakan Kara. Ankaıa Temsılcısı. Mustafa Balbay 0 Haber Mudüriı: Doğan Alun Ataturk BuKan No 125, Kat:4. Bakanlüdar-Ankara Tel 4195020 (7 hatl. Faks 4195027 • tanır Temsılcısr SerdarKıak,RZıyaBlv.l352S 23 Tel: 4411220, Faks: 441911 ~< • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S NolKatl.Td 363 12 11, Faks 363 12 15 Koordınatör Ahmet Kondsan % Muhasebe: Bülent Yener • Idare: Hüseyin Gürer • tşletme: Önder Çeük»Bılgı-tşlem: Nail İnal • Bılgisayar Sistem: Mûrflvet Çiler MEDYA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdûr Cülbin Erduran 9 Koordınatör Reha Işıbnan # Genel Mudür Yaıdımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-5138460-61,Faks:5138463 t a'ımlsyM *e Bmsaı: Yen) Gün Haber Ajansı, Basın ve Yajıncıhk A Ş. TüttocağlCad 39 -llCagalpğhı 34334 Ist PK. 246 Istanbul Tel (0212) 512 05 05 (20 hall Faks 10 212ı 513 85 95 14NISAN1997 Imsak: 4.48 Güneş: 6.20 Öğle: 13.12 Ikindi: 16.52 Akşam: 19.49 Yatsı: 21.15 Harem' 20 milyara satıldı • Kültür Senisi - Portakal Senat ve Kültür Evi'nın Oitnanh sanat sserleri tablo \e hat müzayedesi, dün İstanbul Conrad Oteli'nde gerçekleşti. Mûzayedenin en yüksek fîyaa satılan yapıtı, 20 milyar ile Antonio Giovanni Gııardi'nın "Haretn" adlı tablosu oldu. 1 i milyara satılan Pıerre Desire Guillemenfin "Saraylı" adlı tablosu ile 16 milyara alıcı bulan Emıle Verned Lecomte'nin "Rakkase" tablosu, müzajedenin rekor fıyata satılan dığer yapıtlan oldu. tbrahjm Çalh'nın "Maşlahh Kadınlann Ada Gezintisi" adlı yapıtı da 15 milyardan alıcı buldu Açıköğpetimlinin isteği • ANKARA (ANKA)- Açıköğretimliler Birliği Vakfı (ABV) Başkanı Muharrem Scğuksu. şenatçı eğıtım veren El Ezher gıbi üniversitelerin mezunlanna öğretmen olma hakkı veren Milli Egitim Bakanlığı'nın. kazanılan davalara karşın Açıköğretimlilerin başvurulannı kabul etmedığınden yakındı. Soğuksu, kazanılan davalann emsal kabul edilip tüm Açıkögretim mezunlannın öğretmenlik için başvuru hakkı venlmesi gerektiğini belirtti Deniz attındaki madenlep • ANKARA (AA) - Deniz, göl, nehir veya su taşıyan katmanlar altındaki madencilık faaliyetlen sırasında meydana gelebilecek su baskınlanna karşı alınması gereken önlemleri düzenleyen yönetmelik. yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik ile deniz, göl, nehır veya su taşıyan katman altında faaliyet gösteren işletmelerdeki çalışmalann, sürekli olarak bir maden mühendisinin kontrolü altında yapılması zorunlu kılındı. Türkiye, l\lew York Tımes'ta • \EW YORK(AA)- ABD'nin önde gelen gazetelennden New York Times, bu hafta sonu yayımladığı turizm ekinin kapağını Türkiye'ye ayırdı. llavede Edirne ve Bursa gıbı Osmanlı Imparatorluğu'na başkentlik etmiş şehirler ile Çanakkale savaşlarına sahne olan Gelibolu'yla ilgili bölümler yayımlandı. Turizm Haftası • İSTANBUL (AA) - Toplumda turizm bilincini yaygınlaştırmak ve geliştirmek amacıyla her yıl 15-22 nisan tarihleri arasında düzenlenen Turizm Haftası, Turizm Bakanı Bahattin Yüeel tarafından îsıanbul'da başlatılacak. Hafta boyunca, Turizm Bakanlığı'nın turizmin tûm yıla yayılması amacıyla yürüttüğü çalışmalar kamuoyuna duyurulacak. 1995'te getirilen '3 emsal' smırlamasını aşarak yükseliyorlar Gökdelen w ııâzım planr* deliyor • Nâzım planda, yüksek yapılar için arsa alanlannın en çok 3 katı toplam inşaat alanı sının getirilerek gökdelenlere karşı önlem alırunıştı. Şimdi bu kural kâğıt üstünde kalıyor ve yeni gökdelen inşaatlan 8 ya da 16 emsalle yükseliyorlar... OKTAY EKtNCİ Jstanbul'da son dönemlerde yenıden yükselmeye başlayan gökdelenler, ken- tin artık sadece altyapısı ya da silueti- ni değıl, bunlan korumak amacıyla ge- tirilmiş nâzun plan kararlaruıı da *de- liyorlaıf Bu dev inşaatlar için "yeniden'' yük- seliyorlar diyoruz, çünkü 1980'lerde- ki gökdelen salgınından sonra özellik- le Sözen döneminde ve Tayyip Erdo- ğan'ın ilk yıllannda belirgin bir "du- raksama" yaşanmıştı. Bunun başlıca ne- derri ise yine 1980'lerde ardı ardına ilan edilen "turizm merkeri" kararla- nnın 1990'dan itibaren açılan davalar sonucunda iptal edilmiş olmalanydı. Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar Odası ve üniversitelerin "şehircOikbi- limine ve toplum yaranna aylan" bu- larak karşı çıktıklan turizm merkezle- rinde, kimi "nüfuzlu,'' yatınmcılann arsalanna "hükümet kararlanyla" ay- ncalıklı imar izinleri veriliyor, böyle- ce kentin planlama ve altyapı denge- leri altüst edilerek hemen tümü "uygun- suz" birkonumda yer alan gökdelen in- şaatlanna olanak sağlanıyordu. İstanbul'un başına bu şekilde "dert" olan yüksek ve ayncahklı yapılardan sadece ParkOteli 1994 başlannda yı- kılabildi. Conrad ve Swissotel tarihi saray bahçelerindeki hükümet izinli in- şaatlannı tamamlarken, Balmumcu'dan Ayazağa'ya uzanan arter üzerinde de bazı gökdelenler yine yükselmiş oldu- lar. Bu tartışmah süreçte "hukuksaldi- Dobnabahçe yamaçlannda yükselmek isteyen Gökkafes'e Prost plandaki yeşU alanda izin verilmişti. renişe"takılan ve Dolmabahçe yamaç- lanndaki kentsel peyzajı zedelediği için en az Park Oteli kadar tepki top- layan "Gökkafes" ise 44 katlı üışaatı- nın henüz 8. katındayken durdurulun- ca, yeniden yükselebilmek için mah- kemenin sonuçlanmasmı beklemeye başladı... "Emsal" strurlaması tlk 3 yılını geride bırakan Recep T»1 - vip Erdoğan dönemınin gökdelen ko- nusundakı en önemli gelişmesi hıç kuş- kusuz 'nâzun plan 1 da getirilen u em- sal" sınırlamasıdır. Büyükşehir Belediye Meclisi'nce 20 Ekim 1995'te uygun görülen ve Erdo- ğan'ın 15 Kasun 1995 tarihli onayıyla yürürlüge giren " 1/50.000 ötçekli İstan- bul Metropoliten Alan Alt Bölgc Nâzun Planı" şu kesın kuralı getıriyor: "Bu plan kapsamında kalan yerier- de.planın yürürlüğegirmesini müteakip, avnk nizamda verilnûş ve verilecek in- şaatemsalkrinet alan üzerinden E3'ü (üç emsali) geçemez™" Onayh belgelerde "Nâzun Han Uy- gulama HükümlerT arasında yer alan ve plan henüz taslak halindeyken §e- hir Planlama Müdürlüğü'nde "E:2J" şeklinde saptanmasına rağmen Mec- lis'ten geçerken E:3'e çıkartılan emsal sınırlaması şu anlama geliyor: Artık Istanbul'daki hiçbir "aynkni- zamlı" (bitişik olmayan) yapı, kendi arsa alanının "3 kaünı aşan" bir inşa- at miktanna sahip olamayacak. Yeni imar planlan da bu kurala uyacak ve üstelik aynı hüküm, "daha önce verü- miş inşaat emsaUeri" için de geçerli olacak. Işte, özellikle son zamanlarda yeni- den yükselmeye başlayan bazı gökde- len inşaatlan, bu sınırlamaya uyma- dıklan için "önceden planlanonaylan- nuş bile olsa" imar mevzuatına aykın durumdalar. İstanbul'un yeni devleriBulunduklan konum ve proje yoğunluklan nedeniyle bugünlerde tartışma odağı haline gelen üç dev inşaatın nâ- zım plandaki "3 emsal" kuralı karşısındaki durumlan : Gökkafes: Sadece 6610 nP'lik bir arsada inşa edildiği için toplam inşaat alanının en çok (6610x3) 19JJ30 m 2 olması gerekiyor. Oysa ki Gökkafes, 1994'te henüz 8. katınday- ken durdurulduğundabıle 48.000nP'yi bulmuş, yani "7 em- saü" geçmişti. Bugünlerde ise 1987'de onaylanan 134 m. yükseklikteki 110.000 nP'lik eski projesıne yargı kararıy- la devam edildiği açıklanan Gökkafes inşaatı, yine nâzım plana aykın olarak bu kez "16emsali" kullanmak istiyor.. Tat-Towers: Zincirlikuyu'dayapımı süren. Taflıalar'a ait "Tat-Towers" adlı ikiz gökdelenler de 9085 nP'lik bir ar- sada toplam 140.000 np'lik inşaat alanıylaprojelendirilmiş. "l&Semsaranlamına gelen bu yoğunluk sadece nâzım plan- daki 3 emsal sınınnı değil, aynı arsaya ait 1988'de onayla- nan 5.5 emsal karannı bıle yüksek düzeyde ihlal ediyor. Metro-CSty. Henüzbaşlama aşamasındaolan4. Levent'te- ki "MetTO-Chy" projesi ise adını, burada hızmete girecek metro istasyonuyla kunılmuş "çarşıbağtandsından" alıyor. 24.000 nP'lik arsada 200.000 nP'lik inşaat alanıyla devre- ye giren projeye göre metrodan inen insanlaryeryüzüne çı- kabilmek içir önce Metro-City'nin çarşısına gırecekler. Böylece binlerce kişı zorunlu bir çarşı ziyareti yaparken, dev bina da yaklaşık "8 emsal*' kullanarak nâzım planı de- lçn rant kuleleri arasında yenni alacak. Tat-Towers'ın projesi nâzun plan sınınnı 5 kat aşıyor. w Siyanürle altına hayır' yürüyüşü YAŞARAKKAMIŞ/ OZANYAYMAN ESKtŞEHtR / tZMİR - Siyanürle altın aranmasına karşı çıkan yöre halkına des- tek veren Izmir BeTgama El Ele Hareketi dün Agora'dan başlattığı "bûyûkyürûyûş''le Bergama'ya çıkarma yaptı. Eskişehir'de ise 3 bin kişi Sivrihisar ilçesine bağlı Kay- maz beldesinde "Siyanürie alüna hayır" mitingi düzen- ledi. Izmir'deki gönüllü kunı- luşlar. çe\Teciler, parti, sen- dika, demokratik kitle örgüt- leri, kadınkuruluşlan ve oda- lann temsilcileriyle sanatçı, bilim adamlannın yer aldığı tzmir El Ele Hareti'nin "bû- } r ükyürüyüş"ü saat 09.00'da bisikletli bir grubun Ago- ra'dan yola çıkışıyla başladı. Agora'da toplanan eylemci- ler, daha sonra Cumhuriyet Alanfnayürüdüler. Burada gerçekleşen katılımla büyü- yen gruba CHP Izmir Millet- vekili Sabri Ergûl, Urla Be- lediye Başkanı Bülent Bara- tah,gazeteci-yazar Yaşar Ak- soy da destek verdi. Kanada menşeli Eldoado Wrpoation Şirketi'nin Tür- kiye'deki temsilcisi TÜB- RÂG'ın altın arama izni al- dığı Eskişehir Kaymaz bel- desinde de dün 3 bin kişi "Si- yanürle alüna hayır" dedi. Cumhuriyet Meydanrndaki mitingde bir konuşma yapan Kaymaz Belediye Başkanı BeytuDah Karabuiut, 1985 yılında yabancı şirketlere Türkiye'de altın arama izni veren hükümetin, yvırttaşla- nn sağlığmı düşünmediğini söyledi. Izmir- Bergama Ei Ele Hareketi'nin düzenkdiği büyük yürüyüşe çevreciler, parti, sendika ve demokratik kit- le örgütü temsilcileri kaüldı. Km? Gurbetçiye AIDS klibi e-posta: tan @ vol. com. tr ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Al- manya Doktoıian Bilimsel Enstitüsü (Wl- AD), Almanya'daki Türk yurttaşlanna yö- nelik "HIV (AIDS'e neden olan virüs) On- lem Projesi" başlattı. Proje sonımlulanndan ZühalYeşilyurt, Almanya'da uygulanan kam- panyalann, Türklerin kültürel, dinsel, gele- nek ve din farklılıklan nedeniyle yeterince etkili olmadığını belirterek bu farklıhklar dikkate alınarak yeni bir proje hazırladıkla- nnı bildirdi. Proje kapsamındaki çahşmalara ilişkin bilgi veren Zühal Yeşilyurt, WİAD tarafin- dan yürütülen ve Avrupa Komisyonu'nun da desteklediği proje kapsamında, Almanya'da yaşayan Türklerin kültürel, dinsel, gelenek ve dil farklılıklannı dikkate alarak HIV ön- lemi konusunda çalışmalar yaptıklannı söy- ledi. Türk işçilerinin eşleri hedeflenivor Özellikle Almanya'da yaşayan Türk işçi- lerinin eşlerinin hedeflendiğini vurgulayan Yeşilyurt, "WİAD, Türk kadınlanna en ge- niş tuaşnıusağtayabilmekamacıylagörsel ve işitselmedyaiçinUdşertane klip hazırlamak- tadn-'1 dedi. Yeşilyurt, projenin ilerleyen aşa- masında hazırlanan programlann, diğer Av- rupa Birliği (ABj ülkelerinde yaşayan Türk- lere de uyarlanacağını anlam. lngiltere, Fransa ve lsveç'te de buna ben- zer önlem paketlerinin hazırlanamasına da- nışmanlık yaptıklannı söyleyen Zühal Yeşil- yurt, proje kapsamında görsel ve işitsel med- yaya dayanan HIV önlem progTamının temel prensiplerini içeren ve böylece diğer etnik gruplar ve AB ülkelerinde uygulanabilir bir kılavTiz hazırlayacaklannı kaydetti. TV ve radyolarla işbirliği Almanya ve diğer AB ülkelerindeki ge- leneksel HIV önlem programlarının, özel- likle bu ülkelerde yaşayan diğer ülke yurt- taşlanna ulaşamadığını, Türklerin de bu ke- simin içinde yer aldığını belirten Yeşilyurt, WlAD'ın, AIDS konusunda uyancı yaym- lann Türk yurttaşlanna ulaşabilmesi için Avrupa "da yayın yapan Türk televizyon ve radyo kuruluşlanyla işbirliği yapmayı plan- ladığını söyledi. Yeşilyurt, NVİAD'm 1978 yılında kurulan ve "genel çıkarlara hizmet edensağlıkaraştumasına bağlı disipliner bir kurum r olduğunu da anımsatarak, kuru- mun 1993 yılından itibaren Dünya Sağlık Ör- gütü'nün u Göç ve Ruhsal Sağlık İşbirliği Merkea" haline geldiğini bildirdi. Yeşilyurt, önlem ve sağlığateşvflcedici pto- jeler. müdahale programlan, enstitülere da- nışmanlık ve uluslararası koordinasyon gi- bi hizmetleri bulunan WİAD'ın, uygulama- ya yönelik bilimsel projelere de destek sağ- ladığım anlattı. Rus Parlamentosu'nun karan Troya Hazinesi Almanya'ya da verilmeyecek ÖZGEN ACAR ANKARA - Rus Devlet Başkanı BorisYettsin'in 'Tro- ya Haanesfnin Türkiye'ye geri verilmesı kapısmı ge- çen ay bir 'veto' ile kapat- masından sonra, Rus Parla- mentosu'nun alt kanadı olan 'Duma', tarihin en ünlü al- tınlannın Berlin'e iadesi yo- lunu da tıkayan bir karar al- dı. Oysa, bu ay Moskova'da Federal Almanya Başbaka- nı Helmuth Kohl ile Yeltsın, "hazinenin hangi koşullar- da Berlin'e geri verileoeğini'' görüşeceklerdi. Duma'nm 14'e karşı 308 oyla S«to'sunu dikkate al- rnadığı Yeltsin, Moskova zir- vesinde Kohl karşısında güç durumda kalacak. Oylamada 8 Rus parla- menteri ise çekimser kaldı. Duma'nın bu karannı Yeltsin'in ye- niden'veto'et- mesi olanak- sız. 'Anayasa MahkemesTne gidebilme ola- nağı olmakla birlikte, geçen ay vetosunda 'anayasayaay- kınlık' savın- • Yeltsin'in yeni veto hakkı bulunrauyor, ancak y mahkemesine gidebilir. ' Federasyon Konseyi'nin Duma'nın karannı tersine çevirmesi beklenmiyor. da bulunmadığına dikkat çe- kiliyor. Yeltsin'in önünde tek bir olasılık bulunuyor. O da parlementonun üst kanadı olan Federasyon Konse- yi'nin, Duma'nın ısrannı yüzde 5 l'lik bir oy çoğunlu- ğu yenne üçte ikı oranmda bir oyla reddetmesi gereke- cek. Buna da olanak bulun- madığı, çünkü Federasyon Konseyi'nin bundan önceki karannın oybirliğine yakın birçoğunluİda geçtiği bilini- yor. Moskova'dan AA muhabi- rinin bildirdiğine göre Duma Kültür Komitesi'nden Gen- rik Pahwiç Papov 'un "Tasa- nya kesinleşmiş gözü ile ba- kabüiriz''demesınde gerçek payı bulunuyor. Rus Parlamentosu, 'Tür- Idye'den çafandığı' gerekçe- siyle 19. yy sonunda Rus Ça- n'nın satm almayı reddetti- ğı Troya Hazinesi'ni bir yüz- yıl sonra 'çahntı' değil 'sa- vaş ganimeti' olarak kabul ediyor. 1873 yılında Alman ama- tör arkeolog Heinrich Schli- mann, Çanakkale'nin Tro- ya kentinden önce Atina'ya kaçırdığı hazineyi Londra'da sergiledikten sonra Rus Ça- n'na önermiş, ancak çalıntı olduğu için satamayıncaBer- lın Müzesi'ne bağışlamıştı. Hazine, 2. Dünya Savaşı sonunda May.s 1945'te Rus ordusunun Berlin'i işgalin- de bir hayvanat bahçesinin sı- gınağındabulunduktan son- ra gizlice Moskova'ya taşın- mış ve yanm yüzyıl boyun- ca bir sis perdesi arkasında saklanmıştı. Duma 5 şubatta, Parla- mento Konseyi 5 martta oy- birliğine yakın çoğunlukla hazinenin geri verilemeye- ceğini kabul, Yeltsin ise tasa- nyı şu gerekçe ile veto etmişti: "Rusya'nuı uluslararası ve ikitjanlasmala- ruıa ters düşen ve bu konuda görüşmelerin yapridığıbirdö- nemde bu yasa filkenin çıkar- lan açısından güçlükler çı- karacak ve hazine ile birük- te baska eserlerin ülke dışuı- da sergilenmesiolanağuuor- tadan kaldıracakör." Yeltsin, veto gerekçesinde ikili görüşmelerin yapıldığı ülkeleri sayarken Almanya, Fransa ve hatta Liechtenste- in'in adını vermiş, ancak Tür- kiye'nin adından söz etme- misti. Ankara'yabu hazine- nin geri venlmesi kapısını kapatmıştı. Yeltsin, Tansu Çiller'in 1993'te başbakanlığı döne- minde Moskova'da Rus mes- lektaşı Viktor Çernonurdin ile imzaladığı protokolu bi- le görmezlikten gelmişti. Yeltsin'in 'veto'sundan sonra Kültür Bakanı tsmail Kahraman,Türkiye'nin dış- lanmışlığına değinmeden "Hertürlügirişinüerimizsü- rûyor" demışti. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Liderler 'Mezarlığı'! Yaşadığımız yüzyıl, büyük savaşlar ve büyük ih- tilâlleryüzyılı olduğundan mı nedir, büyük lider- ler yüzyılı daolmuştur. Hangi birini saymalı, bilmem ki!.. Yüzyıhn daha ilkyansı bitmeden, taryandan Uoyd George, Clemanceau, Mussolini, Hitler, Fran- co ufukta belırmıştır; öbürtaraftanise, Lenin, Troç- kiy, Galiyef, Mustafa Kemal, Gandi ve Çankay- şek! Bu liderlerın her bırisi, başlıbaşına birer tarih değil midir? Yüzyıhn ikinci yarısı, daha az 'tarih' sayılamaya- cak, başka ve önemli adamlar getirecektir: Churc- hill, Roosewett, Stalin, Adenauer, Mrtterrand, Ma- ozedun, Tito, Nehru, vb... işte burada sorulacak soru, şu: Lider, tarihi yapan adam mıdır; yoksahal- kıyla özdeşleşmiş, onun bileşkesi haline dönüş- müş bir adam mı? Bence, her ikisı de! Tarihi, aslın- da halklar yapmıyor mu? Gâzi'nin şöyle bir tarifînı hatırlıyorum: "Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâ- fi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görme- si ve bilmesi lâzımdır." (1930) Tarifteki 'yolcu', sizce de 'liderin' ta kendisi sa- yılamaz mı? Te$his' eski ama. 'yanlış' mı? • • Ulkemiz -belki Dünya da- çok zamandır, 'ufkun ötesini de görebılecek ve bilebilecek' lider sı- kıntisı içindedir. Lider kim? Yeni birkonjonktüroluş- turabilen adam mı, yoksa mevcut konjonktürün oluşturduğu adam mı? Elbette, birincisi! Hanidir li- derlerimiz, ne yazık ki, konjonktürün oluşturduğu adamlardır; o yüzden de, konjonktür değişti mi, önce eskir, sonra unutulurlan Gürsel, 27 Mayıs; Su- nay, 12 Mart; Evren, 12 Eylül 'koşullannın' getir- diği liderierdi; köprülerin altından çok sular aktı, onlan şimdi kim lider olarak hatırlıyor? Bunun gibi, 'prezidan' Özal, onun 'çırağı' Çiller, 'âsi çocuğu' Mesut Yılmaz da, 'Soğuk Savaş' sonrası koşul- lannın 'doğurduğu' liderlerdir; akıbetleri, ötekiler- den çok mu farklı olacaktır dersiniz? Iki yıl önce, (Meydan, 2 Nisan 1994) önemli say- dığım bu konuya bulaşmış; bir de 'teşhis' koymuş- tum; izninizle, aktarabilir miyim? "...Ismet pasa, kendisini Gâzi ile mukayese et- miştir, hatırlar mısınız? Demiştir ki: '...Atatürk bir işte yüzde on başan şansı görse, o işe girişir- di; ben bir işte, yüzde on başansızlık şansı gör- sem, o işe girmem!' İnönü Cumhuriyeti dönemin- de, yönetime -yalnız yönetime mi, kültüre, sana- ta, eğitime, öğretime-, bu hsır ve ürkekzihniyet hâ- kim olmuş; Gazi'y/e başlamış olan gözüpek, çevik ve atak aydın ve siyasetçiler kuşağı, birer ikişer devre dışı bırakılarak, kokmaz bulaşmaz, nesillerye- tiştirilmiştir; öyle ki, rejimin en önemli sonjmluluk- lan, hep öylelehne veriliyor, işin ilginci, bunlar hep tek parti dönemi önde gelenlerinin 'şehzadeleri' olu- yordu: günümüzde bile siyasetten basına, üniver- • •• sitelerden dipJomasiye, hemen her alanda bu 'kok- maz bulaşmaz' aydınlar hüküm sürmektedir..." "...hani o ikide bir sözünü ettiğim 'oligarşi' yok mu, o işte böyle ve bu kimselerle teşekkül etti: 'parti' ve 'devlet' bürokrasisi, 'resmi ideoloji' çer- çevesi içinde yetiştirdikleh 'misyonsuz' ve 'vizyon- suz' aydınlarla, yalnız yönetime sahip olmakla kal- madı; 'resmi ideolojiyi' asla tehlikeye atmayacak, uysal, evc/7, hatta uşak bir'siviltoplum' yarattı. (...) Bilmem 'genç lider'/erin, neden dolayı 'hattf kaldık- lan' anlaşılabildi mi? Türkiye'n/n ekonomik ve top- lumsal gelişmesiyle değişen koşullar içinde, aynı espriyle yetişmiş olan bu genç liderler, ülkelerinin gerçek sorunlannı ve çözümlehni idrâkten aciz kal- makta, hâlâ artık çok eskimiş klişe ve kalıplarla du- rumu idare etmeye çalışmaktadırlar." ('Hangi La- iklik', s. 170. Bilgi Yayınevi, 1995). Gerçek 'liderler' öyle mi ya? Gâzi, Trto, Maoze- dun, De Gaulle ve benzerieri, içinden çıktıktarı ko- şullann altını üstüne getiren adamlardı!.. İkibüyüktırpan... jki büyük olay, 'II. Dünya Savaşı' ve 'Soğuk Sa- Ivaş', Türkiye'de gerçek anlamda liderlerin yetiş- mesini engellemiş; tam tersine, 'resmi ideolojiye' boyun eğmeyenlerin 'tasfiyesini' kolaylaştırmıştır kim ki, olayları ve insanlan, 'iktidann' uzattığı göz- lüklerie değil, gerçeğin gözlükleriyle görmek eğili- mini gösterir, o tehlikelidir. Hele işin ıçine siyasi rekabet kanşınca, bu 'ge- rekçeler' - partiiçi uyuşmazlıklarda bile hınzırca kul- lanılıyor; 'lider' vasıfları gösteren her kişi, adeta zorla kendi partisinin dışına itiliyordu; buradan ba- kılınca, Türkiye'nin 'demokrasi tarihi', ayrı parti kurmaya zorlanmtş 'muhtemel' liderler tarihidir. Osman Bölükbaşı ve Kenan Öner'den tutunuz, Turhan Fevzioğlu'na Nihat Erim'e, Ferruh Boz- beyli'ye ve kimbilir daha kımlere kadar... bu böy- ledir. Doğrusu ya, bu saydıklanmın bazılan, şimdi arenada dolaşan yalancı pehlivanlann, çoğunu cep- lerinden çıkanrlardı. Bir kısmı ustalıkla devredışı bırakılmış, Menderes gibi dikbaşlılan, cesaretlerini hayatlanyla ödemıştir. Sosyalist Sol'un feda/ten'nden hiç söz etmiyorum: Şevket Süreyya, Reşat Fuat, Dr. Şefık Hüsnü, Esat Âdil, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Mehmet Ali Ay- bar; demokrasinin gerçek kurallarına uygun bir rekabet ortamında, Türkiye'yi 'Sistem'e 'pazar- layan' 'siyasetesnafı'n, suyagötürüp susuz getirir- lerdi. 'Sıcak' ve 'Soğuk' iki savaş tırpanından geçmiş, Türkiye siyaset tarlasında, ancak elimizdeki türden 'liderler' yetişebiliyor! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.ada.com.trV-bikjryay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle