Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 NİS\N 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
tzmir Devlet Tiyatrosu, 40. yılını'Yağmurcu' oyunuyla kutluyor ., „, s
40 yd sonra aynı sahnede ayın oyun
\SUMVN ABACIOĞLU
İZMfe - lzmır Devlet Tiyatrosu, 40 yıl
dnce, U Nisan 1956'da "Yağmuraı" adlı
oyunla ;çtı perdelerini. 40 yıl önce Yağ-
murcu'dı rol alan sanatçılar Mûşfik Ken-
t r ve Ylthz Kenter, yine aynı oyunla tz-
mtr seyrcısinin karşısına çıkacaklar.
Kemerler, tzmir Devlet Tiyatrosu'nun
40. yıiın "Yağmurcu" adlı oyunla kutladı-
|ı gala {ecesmde sahneye çıkmaya hazır-
lanırken40 yıl öncekı kadar heyecanlılar.
Kaçınıtnaz olarak 40 >ıl önceki lzmir ile
bugünki tzmır'i karşılaştınyorlar. Müşfik
Kenter, *Ozamanlarlzmir çokgüzekJi. H-
yarronuı önünde balık rutardık. Hatta ben
ayru yerde viizdüm bile. 'Yağmurcu'yu ilk
kez ovnadığıııuzda ramazan ayıvdı. 15 a>
süre> le o> nadık ve salon üklım ukkm doluj-
du" diycr.
Yıldu Kenter ise. bu süre içinde hem tz-
mır kenttıin hem de Türk insanının gecir-
diği değişımden duyduğu acıyı saklamıyor.
Eskıden ramazanda bıle kapalı gişe oynar-
ken. bugünlerde ramazan ayında, bayram-
larda, yılbaşında korkar olduklanru, çünkû
kimsenın tatilde sanat etkinliklerine gitme-
dığını söylüyor. Sanatçı, 40 yılm değerlen-
dirmesını yaparken, bu süreyı tiyatroyla ıç
içe geçirmenin verdıği mutluluğu dile ge-
tırerek "Hayaümızda önemli olan doğum,
ölüm ve bu ikisi arasındaki yaşaının tıasıl ge-
çirikiiğidir. Ben 40 yd üyatroda yaşadun ve
bugfinü görüyorum. bu da bana mutiuluk
veriyor" dıyor.
Hepimiz yozJaşmanın acısını
çekjyoruz'
Sanatçılarla sohbet, gündeme, bu 40 yıl-
lık sürede sanatın. kültürün ve toplumun
geçirdiğı aşamalan da getiriyor. Yıldız
Kenter, bır ülkenin tiyatrosunun, ekonomik,
sosyal, sıyasal tablodan çıkanlamayacağı-
nı vurgulayarak, 1980'den sonra Türk top-
lumunda yaşanan "kotaycı. kestirme yoldan
para kazanmacr yöndekı tavır degışıkli-
Yıldız Kenter. Müşfik
Kenter, yönetmen Çetin
Köroğlu. tzmir Devlet
Tiyatrosu Müdürü
Önder Alkım.
'Yağmurcu'
yeniden >:
;
sahnede
Richard Nash'ın yazdığı Fitnat
Şahinbaş'ın çevirdiği "Yağmurcu"
adlı oyunu 40 yıl önce Mahir
Canova yönetmişti. Oyunda, Şahap
Akalın, Çetin Köroğlu, Müşfik
Kenter, Yıldız Kenter, Şeref
Gürsoy, Coşkun Orhon ve Nihat
Akçan rol almışlardı. 40 yıl sonraki
Yağmurcu'yu Çetin Köroğlu
yönetiyor. Oyuncular ise Aktan
Gûnalp, Ali Ulvi Hünkâr, Mete
Şahinoğlu, Hülya Gûray, Bayazıt
Gülercan, Zeki Yonümaz, Murat
Çobangil. .
' zmir Devlet Tiyatrosu, 40 yıl önce 14 Nisan 1956'da "Yağmurcu" adlı oyunla açtı perdelerini.
Richard Nash'ın oyununda 40 yıl önce rol alan Yıldız ve Müşfik Kenter de kısa süreli de olsa yine
aynı oyunla gala gecesinde lzmir seyircisinin karşısına çıkacaklar bu akşam. tzmir Devlet Tiyatrosu
Müdürü Önder Alkım, 1956-57 sezonunda 'Yağmurcu' ile açılışını yapan tzmir Devlet Tiyatrosu'nun
40. yılını kutladığı bu sezonu da geçmişine bir saygı olarak, aynı oyunla kapattığını belirtiyor.
ğinden tıyatronun da paymı aldığını söylü-
yor. Gençleri suçlamıyor, ancak çoğunlu-
ğun bu değişikliğe uyum sağlamasmı eleş-
tıriyor. "Sanatsız Türkiye'nin güzeOigL ek-
sfldi bir güzeOiktir. Biz bu eksikliği yaşıyo-
ruz" diyen Yıldız Kenter, sanatta ve tiyat-
roda "ucuzluk. banallik, koiaybk" yaşandı-
ğını, bunlann polıtık ve ekonomik alanda
daha fazla olduğunu belirtiyor. Yıldız Ken-
ter, "saratçTlardaki değişimi de şöyle an-
latıyor:
"Tiyatrayu yaşatan önce oyunculardır.
Her şevsiz tiyatro yapılabilir ama. oyuncu-
suz\ç sevircisiz asla. Sanatcısa>ısındaki pat-
lama artistik şevki kınk Işini sev meyen vc
yeteneği oimayan insanlar. bu ise talipouna-
ya başladılar. Özellikle DevletTiyatrolar'ın-
dasanatçılar memur otmava başladılar. .Ar-
tistik ihtiras ve hırs yok olmaya başladı nu,
umut yok olmava başladı demcktir. Sanat
memurluğu kaldırmaz. Bu, sadece Devlet
Tiyatrolan'na has bir şev değiL Bu. yaşadı-
ğunız çağu etkisi. Başka kunımlara bako-
ğuıuzda da bir yozJaşma görüyoruz. Tabü,
bahk baştan kokar. Bunda hepimiz kusur-
hıyuz ve hepimiz bunun aasını cekıyoruz."
40 yıldır hep aynı mekân
lzmir Devlet Tiyatrosu 40. yılını doldu-
rurken, yine 40 yıl önceki "mekânlann"
dışına çıkamaması, bütûn sanatçtlarm üze-
rinde en çok durduklan konu. tzmir, kendi-
ne yakışır bir tiyatro salonuna sahip değil.
İDT'nin 1944'te başlayan öyküsü
Kültür Servisi - lzmir Devlet Tiyatro-
su'nun bugün Konak Sahnesi olarak bili-
nen Mıthatpaşa Caddesi 110 Numaralı bi-
nası, kentin sembollerinden bin haline
gelmiş olan tarihi yapılanndan biri.
Yapımına, zamanın tzmir Valisi Kâzun
Dtrik'in gözetiminde ve "Türkocağı" bi-
nası olarak 1926 yılında başlanan bina,
hızlı bir çalışmayla bir yılda tamam-
lammş. Ogünlerm parasıyla 80 bin liraya
mal olan neoklasik üsluptaki binanın tni-
man Necmeddin Emre.
Devlet Tiyatrosu'nun tzmir kentindeki
serüveni, aslmda Devlet Konservatuvan
Tatbikat Sahnesi'nin 1944 yılı
ağustos ayında Kültürpark'ta verdiği
temsillerle başlıyor. 1950'lerin
ortalanna kadar süren ve oyunlann
tamamının Kültürpark Açık Hava
Tiyatrosu'nda sahnelendiği bu yıllar,
Devlet Tiyatrosu'nun birinci dönemi
olarak nıtelendiriliyor. Bu dönemin en
önemli özelliği, Ankara'dan tume olarak
gelen oyunlardan hiç birinin kapalı
mekânda oynanmaması.
1957'de perdesinı acan Bahribaba'daki
bina, bu serüvenin ikınci dönemi olarak
adlandınlabilecek diliminin eksenini
oluşturur. Bu dönemde önceden oldugu
gibi yaz aylannda Kültürpark Açık Hava
Tiyatrosu'nda oyunlar sergilense de
eylemin odak noktası, tüm sanat sezonu
boyunca perdelerini sürekli ve düzenlı
olarak açık tutan bir merkezin
bulunması olmuş. Ancak tzmir'de henüz
kadrolu sanatçı bulunmadığı için
oyunlar turne şeklmde ve tamamı
Ankara'dan gelmiş. 1957-1971 yıllannı
kapsayan bu dönemde resmi
yazışmalarda turne başkanı' olarak
nitelendirilen bir müdür ve az sayıda
İDT Konak Sahnesi, 1927 yüındn şapıl.ın, kentin sembollerinden birine dönüşmûş
tarihi bir yapı.
teknik personel, memur ve hizmetli ile
Turne Tiyatrosu olarak faaliyet gösteren
lzmir Devlet Tiyatrosu'nun ilk
yöneticisi, çok lasa bir dönem içın bu
görevi sürdüren Salih Canar olmuş.
Canar'm ardmdan Melek Ökte ve Ragıp
Havkır, bu görevi sürdürmüşler.
Yerleşik kadroya kavuşuyor
1970 yılında kabul edilen 1310 sayılı
Devlet Tiyatrolan Yasası'nın getırdiği
olanak sonucu tzmir'de bölge tiyatrosu
biçimine dönüşüm için çok önemli bir
aşama daha gerçekleştirilmiş ve kadrolu
sanatçılarm da Izmir'e tayinleri
yapılmış.
O zamana kadar tume başkanı olarak
görev yapan Ragıp Haykır, bu yasa
sonucu görevinı tzmir Devlet Tiyatrosu
Müdürü olarak sürdürmüş. lzmir Devlet
Tiyatrosu artık tzmır'de yerleşik sanatçı
kadrosuna da sahip olmuş.
Üçüncü dönem olarak
adlandınlabilecek ve halen süren bu
dönemde izleyiciye sunulan oyunlar
arasında tume şeklinde dışandan
gelenler olsa bile, oyunlann çoğu
tzmir'de üretilir.
IDT'nin ilk sanatçüan
1971-72 sezonu başında lzmir
kadrosuna tayin olarak gelen flk)fiE; .JL
sanatçılar;
Ali Algın, Sema Aybars, Nurşim Demir.
Ba>azıt Gülercan, Aktan Günalp, tnci
Melis İçeüi. Vıklız Kültür, Semih Sergen,
Umran L'zman, Cengiz Yümaz ve Işü
Yücesoy. Yerleşik kadro ile sannelenen
ilk oyun ise 1 Ekim 1971 gecesi perde
açan John Millington Synge'm
"Babayiğit'' adlı eseri. Oyunu aynı
ekıple yönetmen olarak gelen Suat Taşer
-ahneler.
1979 yılına kadar müdürlük görevini
sürdüren Ragıp Haykır'm emekli
olmasmdan sonra lzmir Devlet
Tiyatrosu'nda bu göreve Suat Taşer
atanır. Daha sonra Çetin KöroğhTnun
atandığı bu görevi günümüze kadar
sırasıyla Fıkret Tartan, Cengiz Yümaz,
Erol Aksoy, Bayazıt Gülercan, yeniden
Cengiz Yılmaz sürdürür. TWatronun
yönetıciliğini günümüzde Onder Alkım
yapıyor. tzmir Devlet Tiyatrosu, 208
koltuklu Konak Sahnesi olarak anılan
ana binanın yanı sıra günümüzde,
I Ocak 1986'dakiraladığı
Karşıyaka Efes Sineması'nı tiyatro
salonu haline getirerek 29 Mart 1986
akşamı sergilenen "Hffçuı K H " oyunu
ile açtığı 226 koltuklu
Karşıyaka Sahnesi'yle de hizmet
vermektedir.
tzmirliler K
Yağmurcu"yu, yine 40 yıl önce
oynanan sahnede izleyecekler. "Yağmur-
cu"da 40 yıl önce oyuncu olarak rol alan,
bu kez de oyunu yönetecek olan Çetin Kö-
roğlu, tzmır'de tiyatro salonu eksikliğıni 40
yıl önce de tartıştıklannı anımsatarak, "Bu
kentte doğru dürüst bir tiyatro saionunun
inşaatmı görmeye bfadm ömriimüz yetmeye-
cek. Ancak tzmir'in, ryi bir tiyatro binasına
sahip olması için bir40 vıh daha yok'* dıyor.
tzmir'de Devlet Tiyatrosu, aynı sahney-
le, aynı oyunla ve aynı oyuncularla 40. yı-
lını kutluyor, ya seyırcıler ne durumda?
Müşfik Kenter, nüfus artışıyla orantılı
bir tiyatro seyircisi artışı olmadığım, bu-
nun Istanbul'da daha belirgin gözlendiğini
belirtiyor. Sanatçiya göre, kırsal kesimden
kente gelenler kendilenne özgü bir dünya-
da yaşıyorlar ve kentte olan bitenden ken-
dilerini soyutluyorlar. Bu görü-
şe katılan Çetin Köroğlu, 40 yıl
önce seyircinin ilgisinm daha
fazla olduğunu vurgulayarak,
"BuUginalaoradadiiruyor.De-
mek ki kültürtü insan $a>isı ço-
ğalmıyor. Çünkü tiyatro, kül-
türlü insana hitap eden bir şe> "
dıyor. Yıldız Kenter de aynı ko-
nuda, "Eskiden cumhurbaşka-
nı her oyunumuza gdirdi. Bu
bizeşevkverinti.Şimdi potitika-
cüann yaşamında sanata >er
yok. Fazİasıyla poütizeotdular"
yorumunu yapıyor.
Berekctli yağmurlara
imiy var
tzmir Devlet Tiyatrosu Mü-
dürü önder Alkım, tiyatronun
40 yıl önce başlayan serüveni-
nin başında "Yağmurcu" adlı
bir oyuna yer verilmesınin an-
lammı şu sözlerle anlatıyor
"tnsanlık kültüründe vağ-
mur, bereketin, üretimin ve ya-
şanun devam edeceğmin göster-
gesi olarak kabul edilir. Yağmur
baslangıçör. toprağın canlan-
nıası, bire bin alma beklentisi ve
sonrasmda doğacak güneşin
umuthı işaretidir. Bu nedenle,
1956-57sezonunda 'Yağmurcu'
De acıhşuu yapan İzmir Devlet
Tiyatrosu, 40. \ılını kuüadığı
1996-97 sezonunu. geçmişine
bir saygıolarak, aynıojunla ka-
patmaktadır. Yaşadığımız sü-
reç, kültür ve sanatın bereketü
yağmurlanna ne kadar çok ge-
reksinimimtz olduğunu kamt-
lamaktadır. Yaşamın aydmlık
gûneşi, bizi karanlıktan anndj-
recak yağmurlardan sonra do-
ğabilir. lzmir Devlet Tiyatrosu
bu inançla sürdûrdüğü yoku-
luğunu nks 40yıfiar boyu sbter-
le paylaşma kararhlığı için-
dediıf
Yaşamın ve yazuıın ayduıhğında Oktay Akbal
FERİDUN ANfDAÇ
1930"lu yıllarda yazmak düşüncesini
benimseyen, bundan kısa bir süre son-
ra da kendisini "yazar adayı" olarak gö-
ren Oktay AkbaTın altmış yıllık ya2an
serüveni Cumhuriyet Türkiyesi'nin ta-
nıklığını getirir.
Bu, yazıya adanmış bir yazar ömrü-
nün bütün güzelliklerini, sevinçlerini,
hüzünlerini, acılannı da sunar bize.
Öykü, roman, deneme, günce, anı ve
çevırilerle kuşatılmış bir yazın evreni...
Gün gün yazıîan, biriktirilen sözler...
Çağma tanıklık etmek, çağmm aydın
sorumluluğunu yerine getirmek bilin-
ciyle sürekli yazmak... Onun önü alına-
maz tutkusunun, yazm insanı olma bi-
lincinin vazgeçilmez bir yanıdır.
Aydınlanma düşüncesinin yaygınlık
kazanmasında yazmın işlevini, okurya-
zarla iletimde bunun etkinliğıni hıçbir
zaman göz ardı etmeyen Akbal, sürek-
li 'yeni'kalabilmeyi, 'gûncel'in, gün'ün,
yaşanan 'an'ın nabzını tutabilmış ender
yazarlanmızdandır.
Sözünü ettiğimiz anlamın onun yazın
evrenini bütünleyen yanı düzyazıya ge-
firdıği boyut, dili kullanmadaki yetkin-
ligidir.
0, kuşatıcı yazm evreninde öykü, ro-
man, deneme, anı, günceyi "birbirini
b€itünle>en bir yapuun parçalan" olarak
görür Akbal'agöre,bunlann"hepsibir
yazann 'anlatımrdır."
Akbal'ın bütüncül bir yazın evreni
vardır. Öyküleri, romanlan, denemele-
a
ri,günce veanılan vazmakjaşamakdu-
şüncesı ekseninde biçimlenir. Bireyın
dünyasına, toplumsal yapıdaki deği-
şim/'dönüşüm süreçlerine hep bu tanık-
lıklann penceresinden bakar. Yansıttığı
insanlık durumu yaşamın/ yaşanılanla-
nn izlerini getirir.
Onun bu düşüncesinin uçlandığı yer
yine yaşamdır... Bakışı, düşüncesi
'gün'e, 'an'a, 'yaşanılanlara' dönüktür.
Bu bağlamda geçmiş bugün yann onun
yazın coğrafyasının debisini oluşturur.
Öykülerinde kentin yazısız belleğini
yazıya dönüştürür. Insan-çevre ilişkisi,
yaşamlan kent ortamı, gerçekliği dile
getinlen birey, yansıtılan atmosfer bu
dönüşme durumunun öznelendır.
Arayış ve sürüklenişlerde. geçmiş za-
manın ızlerinde, sokaklar, semtler, ev-
r
ktay Akbal'ın
yazınsal kimliği, insancıl
bakışı. yenilikçi,
özgürlükçü, aydınlanmacı
yanı, yazın ve kültür
coğraryamızda
çağdaşlaşmanın öncüleri
arasında yer alacaktır. Onun
yazıya adanmış ömrünün
bize sunduğu birikime
sahip çıkma bilinciyle, bu
düzyazı ustamızın emeğine
saygı, sevgi sunuyoruz.
ler, eviçlerinde, insan ilişkilerinde ger-
çekliği yansıtılan birey, onun insancıl
bakışıyla, aynı zamanda yaşamın deği-
şen yüzünü de gösterir bize.
Akbal'ın biçem özgünlüğü
Akbal'ın anlatı evreninin çağnşım-
sallık yam, ben anlatımıyla geliştırdıği
bıçemın özgünlüğunü sergiler. Özellik-
le kısa öyküde bunu başat kılması çağ-
daş düzyazı geleneğimiz için bir açılım-
dır.
Giderek deneme ve güncelennde de
uç veren bu yan, onun üslupçu yazar
kimliğini öne çıkanr.
Akbal, bireyın özgürleşme sürecını.
usun ve düşüncenın yaşamın her alanm-
da etkın olabilme durumlannı dile ge-
tirdiği denemelerinde aydınlanma dü-
şüncesinden yana olan tavnnı sürekli
kılmışhr.
Güncel yazılannda anlamak. anlam-
landırmak, değiştirmek bilincini yük-
selten, çağdaş insan/aydın olma sorum-
luluğunu duyumsatan bir yan vardır.
Gerçekleri yazmak, anlatmak, göster-
mek kaygısını hiçbir zaman elden bı-
rakmaz.
Recep BUginer'in yerinde saptama-
sıyla. "Sadece ekmeklerin değil, hemen
her şeyin bozulduğu, bozuunaya yüz rut-
tuğu ülkemizde, Oktay Akbal da, kale-
miyle elinde mala, sıva yapan bir yapı us-
tası gibi, düzeitmeye çalışiyor bozuk gör-
düklerinL"
Aydınlanma düşüncesi onun yazın
evreninde ışu- sürekli. Okurda bilinçli-
lik an'lan yaratır. Düşünmeye yöneltir.
Dünle bugünün bağını kurdurur, yanna
dönük kaygılardan, düşüncelerden söz
eder.
Ele aldığı konu, işlediği sorun bu bo-
yutlanışlarla yer eder onun yazın evre-
ninde.
Yazılannda, "düşüncede açık olmak,
bir olguya, bir >apıta yan rurmadan bak-
maya çaiışmak, sözü uzatmamak" onun
yazmak eyleminin manifestosudur ade-
ta.
Birçok konuyu, sorunu bıkıp usan-
madan ele alır, yineler. "Yazar olarak bi-
ze düşen yazmak, hep yazmaknr" dü-
şüncesi onun yazma/yaşama ilkesidir.
Yaşanan sıyasal, toplumsal olaylara de-
ğinişi, bun'ara bakışı ve yorumu hep bu
bütünsellik içindedir.
Taksim
Sahnesi 'nde
Saygı Gecesi
'Aydınlamanın Işığında Sanat
tnsanlanmız' adlı Saygı Gecesi'nin
beşincisi bu aksam saat 20.00'de
Taksim Sahnesi'nde Oktay Akbal
için gerçekleştiriliyor. Gecenin
senaryosunu Piraye Şengel yazdı.
Yönetmenliğini Serpil Tamur'un
yaptığı gecede rol alan sanatçılar ise
Deniz Gökçer, Seda Yıldız, Serap
Eyüpoğlu, Özlem Güveli, Mehlika
Kaptanlar ve Cevdet Ancılar. Oktay
Akbal'a Saygı Gecesi'ne tlhan
Selçuk, Ali Sirmen, Doğan Hızlan
ve Demirtaş Ceyhun konuk
konuşmacı olarak katılacaklar. EBB,
Euro Barter Business'in
sponsorluğunda, İDE Eğitim ve
Organizasyon ile TOBAV (Devlet
Tiyatrolan Opera ve Balesi
Çalışanlan Vakfi) taranndan
hazırianan gecenin anısına
hazırlanan armağan kitabın
editörlüğünü ise Feridun Andaç
yaptı. Davetiyeler, Taksim
Sahnesi'nden, TOBAV'dan ve
tDE'den sağlanabilir.
Greenaway,
resimlerini de
Istanbul^a taşıdı
Kültür Servisi-1 stanbul-
lu sanatseverler, son yılla-
nn en çetrefil yönetmenle-
rinden Peter Greenaway'i
Uluslararası tstanbul Film
Festıvali'nde bugüne kadar
gösterilen fılmleri sayesın-
de tanıdılar. Türk sinema
ızleyıcisinin karşısına ilk
kez 1985 yılının festıval
programında yer alan 'Res-
samın KonrrarVThe Dra-
ughtman'sContract' ile çi-
kan sanatçı festivale bu yıl
da 'Sayılarda Boğul-
mak/Dnming by Num-
bers' adlı fımıyle katıldı.
Aynı zamanda ressam olan
sanatçı fılmlennde bu yö-
nünden de yararlanarak
avangard sinema saflann-
dan aynlıp sanat filmi izle-
yicilerinin gözdelennden
bin oldu. tstanbul Film
Festivali bu yıl Greenavvay
için verimli geçtı. Festıval
kapsamında 'Onur Ödü-
lü'kazanan Greenavvay bu
yıl Türk sanatsevere res-
sam yanını ve kolaj mera-
kmı da dolaysız olarak gös-
terebildi. 13 nisan tarihine .
kadar Maya Beyoglu Plas-
tik Sanatlar Merkezi'nde
düzenlenen 'RrterGreena-
way Resim Sergisi'nde top-
lam 54 parça resım, çizım
ve kolaj sergilendı. Sergi
sanatçının filmlennı tasar-
larken oluşrurduğu ön ha-
zırlık aşamasında yaptığı
çalışmalardan oluşuyordu.
Ankara Müzik FestivaUnde Bilkent
Senfoni
• Kültür Servisi-30
martta görkemlı
açılış konserıyle
başlayan 14.
Uluslararası Ankara
Müzik Festivali,
yann Bilkent Senfoni
Orkestrası'nın
konsenyle ilk
bölümünü
tamamlamış oluyor.
30 nısanda ikincı
bölümü başlayacak
olan festıval 15
mayısta sona erecek.
tlk yannın bu son
etkinliği, şef Vitali
Katayev
yönetimindekı Bilkent Senfoni Orkestrası konsenyle
gerçekleştirilecek. Yann saat 20.30'da MEB Şûra '
Salonu'nda mûzikseverlerle buluşacak olan Bilkent
Senfoni Orkestrası. fakültenin öğretım kadrosunda yer
alan çeşıtlı ülkelerden sanatçılar ile çahşmalarını
akademik düzeyde sürdüren Türk ve yabancı
sanatçılardan oluşuyor.
Efkan Şeşen konseri
•Kültür Servisi - Efkan Şeşen ve arkadaşlan, 15 nisan
salı günü saat 20.00'de Muammer Karaca Tiyatrosu'nda
bır konser verecekler. Orkestra'da Özgür Kankaynar
(elektro ve akustık gıtar), Gökhan Ozcan (akusrık davul),
Anıl Çıfter (bas gitar), Cumhur Yıldmm (bağlama),
Didar ve Ayhan (vokal), Cebrail Kalın'ın (ney) yer aldığı
konserde. aynca mısafir sanatçılar da yer alacaklar.
Kleopatra'nın Burmı' Yapı
Radyo'da
• KüHür Servisi - "Kleopatra'nın bumu eğer bıraz daha
küçük olsa ıdi dünyanın bütün çehresi değişirdi."
Pascal'ın bu ünlü sözünden yola çıkarak Erhan Altunay
tarafindan hazırlanan ve her cumartesi saat 22.00-23.00
saatleri arasında FM 102.2 Yapı Radyo'da yayımlanan
programda, günümüze kadar evrimleşen insan
düşüncesinin tarih içındekı yolculuğu, mıtoloji ve
inançlar ele alınıyor. Bu hafta, bahar ve bahar kültlennin
ele almdığı programda, klasik metınler, $ıırler, yorumlar
ve bahar üzerine müzik parçalan yer alıyor.
'Anadolu Kültürü ve Mitolojisi', "Ortadoğu
Mıtolojisi', 'Yunan Mitolojisi', 'Roma Mitolojisi',
'Bizans'. 'Kelt Mitolojisı", 'Kuzey Mitolojisi'. "Ortaçağ
tnançlan: Şövaryeler, Kutsal Kap. Corpus Hermıticum'
aynca, 'Atlantıs Efsaneleri', 'tstanbul Efsanelen",
'Kutsal Yolculuklar' ve "Taş Kültlen' gibi özel
konularda yoğunlaşılan programın müzik ıçenğıni ise:
Ortaçağ ve Rönesans müzıği, Barok Müzik, Caz
oluşturuyor.
ArtizJer
Kahvesi'
• Kültür Servisi - Türk
filmlerinın unutulmaz
görüntülennden ilk
aklınıza kımler gelır? En
çok kimleri sevmiş,
sıcakhk duymuşuzdur?
Filmlerin başoyunculan
elbette bıraz uzakta,
bıraz enşılmezdir. Oysa
karakter oyıınculan
arkadaşımız,
ağabeyimiz, ablamız
gibidır. Bu kişiler bazen
Sami Hazinses. bazen
Münır Özkul, bazen de
Behçet Nacar olarak
karşımıza çıkar.
Yeşilçam filmlerinin unutulmaz karakter oyuncuları
şimdi 'Artizler Kahvesi'nde buluştu. Mesut Kara'nın
röportajlanndan oluşan kitap (Parantez Yaymları),
karakter oyunculannın kendi ağızlanndan yaşam
öykülennı, sinema dünyasındakı maceralarını yansıtı>or.