08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 1997 CUMARTESİ HABERLER Yılmaz 'Din madrabazın eline bırakılmaz' AHMETŞEFİK TRABZON / RİZE - ANAP Genel Başkar.ı Mesut Ydmaz. darbe söylentilennin "demokrasiyi içine sindere- meyen RP'den kaynaklandı- ğuu" söyledı. Yılmaz, ımam- hatip lıselerinin kapatılması- nın "dini madrabazlann eli- ne bırakmak anlamına gele- ceğini. kapatmak verine bu okuDardaki eğitim kalitesinin artnnlması g«rektiğinr sa- vundu ANAP lıden, parti ör- gütlenne seçimuyansmdada bulundu. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz. önceki gece AK Talip Özdenür, Eyüp Aşık, Ali Kemal Başaran, İbrahim Cebi, Şadan Tu/cu, Avni Ka- baoğlu ve Abmet Kabü'le bırlikte geldiği Trabzon'da örgüt yönetıcileriyle görüştü. Yılmaz, belediye başkanlan ve örgütlerle yaptığı toplan- tıda muhtemel bir seçime ha- zırlıklı olunmasını istedi. Parti içinde birliğın sağlan- masının şart olduğunu vur- gulayan Yılmaz. özellikle MHP'lilerle daha yakın iliş- ki ve ışbirliğine gidilmesıni de istedi. ANAP lideri Yılmaz, ga- zetecilerin çeşıtlı sorulannı yanıtlarken RP'nin senetlen- nin karşılıksızçıktığını. veri- len sözlerin hiçbırinin ger- çekleşmediğinı anlattı. Yıl- maz, "Bize ne kadar tenkit getirmişlerse hepsini daha fa/Jasıvla pişkinlikle verine getirdim'" diye konuştu. 8 yıllık temel eğitim tartış- malanna değinen Yılmaz. ı- mam-hatip liselennin kapa- tılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını söyle- dı. "İmam-hatip liseleri ka- patılırsa İslam dini madra- bazlaraAli Kalkancflaraka- hr" diyen Yılmaz, şöyle de- vametti: "İHL'lerde kalite arttınl- malıdır. Siyasilerden beklen- nıesi gertken şey, hakiki din adamlannın vetişmesine ola- oak sağlavacak ortamı yarat- malandır. Türkhe'de İHL tarüşması olmasının nedeni RP'dir. Erbakaıu tHL'yi ken- di partisine militan yetiştiren okul olarak açıklamıştı. İHL'leri kavga konusu yapU." Mesut Yılmaz. bugün Tür- kiye'de demokrasinın tehli- kede olup olmadığının tartı- şıldığını. vatandaşın Bakan- lar Kurulu yerine MGK ka- rarlannı merak eder hale gel- diğini kaydettı. Bu durumdan ANAP'ın \ebali olmadığını, kendi dönemlerinde böyle bir tartışmanın yapılmadığını belirten Yılmaz. "Bu söylen- tinin sebebi. KP'nin demok- rasiyi içine sindirememesidir. Biz de demokrasinın değeri- ni yeterince bilmhoruz, çün- kii demokrasi bizetepeden in- di. Türkiye'de demokrasi sa- vaşarak kazanılmadı. \ öneti- ciler karar verdUer" dedi. Daha sonra Rize'ye gelen Mesut Yılmaz. ANAP'lı Rı- ze Belediyesı ile Beledıye-lş Sendikası arasında imzala- nan toplu iş sözleşmesinın ımza törenine katıldı. Cuma namazını Rıze'de kılan Yıl- maz, Artvın'ın Arhavi ılçe- sinde de halka hitap ettı. uras 'Susurluk bize emanet' CEMİLCİGERİM MEHMET ÖZDEMİR SAMSUN/ÜNYE/FATSA- Özgürlük ve Dayanışma Par- tisi (ÖDP) Genel Başkanı L- fuk Uras, "Kendi yolsu/Jukla- nnı örten REFAHYOL, şim- di de çetelerin yolsuzluklannı örtıneyeçalışıv'or'" dedı. Uras, Emniyet Genel Müdürlü- ğü'ndeki ikı başlıhğı. "•çetefa- atiyetieriniıı birparçasıolarak düşündüklerinr söyledi. Partisinin Ünye ve Fatsa il- çe örgütlerinin açılışlannı yapmak ıçin beraberinde çok savıda sanatçı ile birhkte Samsun'a gelen ÖDP Genel Başkanı Uras, Samsun ıl ör- gütünde bir basın toplantısı yaptı. Konuşmasında genel- likle Susurluk üzerinde duran Uras. "Susurlukbizeemanet- tir" dedı. Emniyet Genel Müdürlü- ğü'ndeki ikı başlıhk konusuna da değinen Uras, "•Bunun doğrudan çete faaliyetlerinin bir parçası ol- duğunu düşünüyoruz" dedi. Doğu ve G.Doğu Kalkınma Projesi'nde, umut büyük ölçüde idealist personele bağlandı Erbakan'm hayal paketiDÜRPANE KOCAOĞLU ANKARA - Hazırlanan projelere muha- lefet partilerinden destek isteyen Başbakan Necmettin Erbakan'm paketine göre 2005 yılına kadar bölgeye 32 milyar dolar (yak- İaşık 4 katrilyon 200 trilyon Türk Uirası) yatınm yapılması hedeflendi. Muhalefet ve konuyla ilgili uzmanlann da "tamamen hayaT olarak nitelediğı projelere göre yüz- de 25 düzeyinde seyreden bölgedekı ışsiz- lik oranı yüzde 5'in altına düşürülecek. Türkiye ortalamasının yûzde 42'si düze- yinde olan kişi başına milli gelir oranı yûz- de 65 'lere çıkanlarak 3 bin 500 dolar yapı- lacak. Erbakan'ın projesine göre ulusal bü- tünlüğün korunmasında Dıyanet İşleri Baş- kanlıgı ve ilahiyat fakültelerinden yararla- nılacak. Muhalefet partilerinin uzmanlan, "Ortava konan hedefler ve sunulan rakam- lan hiçbir ekonomistin anlaması mümkün değü" değerlendirmesinı yaptılar. Doğu ve Güneydoğu Kalkınma Proje- si'nde, umudun büyük ölçüde idealist per- • Kamu görevlileri şefkat gösterecek. • Güneydoğu'ya doğalgaz götürülecek. • Sanayici ve üretici desteklenecek. • 5 yıl vergi alınmayacak. • Bölgeye gönderilecek personel eğkilecek. • İşsizlik oranı yüzde 25'ten 5'in altına indirilecek. • Bölgedekı kişi başma milli gelir 3500 dolara çıkanlacak. sonele bağlandığı ortaya çıktı. Projede, böl- gede özel bir kamu personel rejimi uygu- lanacağı belirtildi. Buna göre bölgeye ata- nacak personel idealist, bilgili ve tecrübe- li kişilerden şeçilecek. Bölgede görev ala- cak personele, bölgenin ihtiyaçlan doğrul- tusunda ve bölge halkına hizmet verecek şekilde ön eğitim verilecek. Bölgedekı gö- revlilerin halkı devletten soğutacak tutum ve davraruşlardan kaçınmalan ve bölge hal- kına yaklaşmalannda şefkat unsurunu ön plana almalan sağlanacak. Bölge illeri, problemli yönetici ve memurlann atanma yeri olmaktan çıkanlacak. Bölgesel kalkınma projesınde, Kürt kim- liği ve Kürtçe dilinden söz edilmesinden özenle kaçınılırken, 1997-1998 eğitim ve öğretim yılından itibaren bölgedeki bütün ögrencilere eğitim olanağı sağlanacağı bil- dirildi. Buna göre yatılı meslek lisesi uy- gulamasına geçilecek. Bu bölge öğrencile- nne meslek okullanna girişte Milli Eğitim Bakanhğı ile diğer bakanlık okullannda kontenjan aynlacak. Bölge illerinin öğret- men ihtiyacı özendirici bir kura yöntemi ile giderilecek. Köye dönüş K.alkınma projesınde köye dönüşün hız- la sağlanacağı belirtildi. Projeye göre Do- ğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde is- tihdama yönelık 50 çeşıt projeye 13 trilyon lira tahsis edilmesı suretıyle binlerce kişi- ye iş olanağı sağlanacak. Sanayi, hayvan- Demirel yargı karan uygulanmadan emniyet kararnamesini onaylamayacak Yüksel'in kanınuımesihazırAN'KARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetin hazırladığı Emniyet Genel Müdürlüğü kararnamesının. Alaaddin Yüksel"in bu görevde kalmasını öngören yargı karan uygulanmadan Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayacağı belirtildi. Içişleri Bakanı Meral Akşener'in gece yansı operasyonuyla Emniyet Genel Müdürlüğü görev inden aldığı Alaaddin Yüksel'in Merkez Valiliğf ne atanmasını öngören kararnamenin hazır olduğu bildirildi. Kararnamede. Içişleri Bakanı Akşener'in yasadışı işlemle makamına oturttuğu Kemal Çelik'ı de asaleten Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atamayı planladığı öğrenildi. Yargı karao yenne getirilerek Yüksel'ın göreve iade edıijnceye kadar Süle> man Demirel' in, Akşener'in kararnamesini ımzalamayacağına kesin gözüyle bakıldığma işaret edildi. Başbakan Necmettin Erbakan ıse bunalım sürecinde skandalın dışında kalmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı Demirel'in emniyet operasyonunun yasadışı olduğuna işaret eden mektubunu Içişleri Bakanı'na ileten Başbakan Erbakan. Cumhurbaşkanf na yanıt olarak Akşener'den aldığı "Bakan'ın 657 sayık yasa uyannca geçici görevlendirme yapmaya vetkisi bulunduğunu" savunan yazıyı gönderdi. Erbakan'm bu mektubuna, Ankara 5. Idare Mahkemesi'nin "yürüriiiğün durdurulması" karannın ardından yanıt veren Demirel. yargı karannın uygulanmasını istedi. Yurdagül, önergesinde şunlan kaydetti: - Sayın Kemal Çelik'in bir gece yansı darbesiyle ve yasalara da aykm davranılarak Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getinlmesini gerektiren işlemin, Sayın Çiller'le ne tür bir ilişkisi vardır. - TBMM'de 19. dönemde kurulan Sayın Çiller'in malvarlığını araştıran komısyonda, Içişlen Bakanlığı'nı temsilen. müfettiş Savın Kemal Çelik'in uzman olarak 2 ay görev yaptığı, görevinin sonunda başmüfettişliğe terfi ettirildiği ve çok kısa bir süre sonra da Hakkâri Valiliği ile ödüllendirilmiş olması, Sayın Çelik'in komisyondaki 2 ayhk görevinde iddia edildiği gibi, Sayın Çiller'in lehine katkılannın bir sonucu mudur? - Gece yansı yapılan bir operasyonla, yasalar da çiğnenerek, hepimizin sizin ve benim de canımtzı, malımızı ve güvenliğimizi emanet ettiğimiz. yasalann koruyucusu ve uygulayıcısı olan Emniyet Genel Müdürü'nün kanunsuzca görevinden el çektirilmesi ve yerine yine kanunsuzca bir dığennin getirilmesi bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak sizi rahatsız etmiyor mu? Bunu nasıl izah ediyorsunuz? - Yasalar çiğnenerek yapılan uygulamalann bir gün o yasalan ıhlal edenlere de gerekli olduğunu hiç düşünmüyor musunuz? Erbakan, Cindoruk'a teknik bir dosya sundu. Cindoruk bunu inceledikten sonra açıklama yapacak. (AA) Liderler turunu tamamlayan RP lideri son olarak Cindoruk'la görüştü '2000'e kadariktidanhıyız ErbakarTa Çelik sorusu DSP'den ıhraç edilen Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül, Başbakan Necmettin Erbakan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdıği soru önergesinde, dün gazetelerde yer alan "ÇiUer'den Çelik'e malvariığı diyed" haberinin doğru olup olmadığını sordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Necmettin Erbakan, REFAHYOL'un 2000 yılının kasım ayına kadar işbaşında olacağını savunarak "Ülkenin her sorununa sahip çıkan, başanlı bir hükümet var. 9 aydan beri büyük başanlar eJde edildi" dedi. Başbakan Necmettin Erbakan, dün Demokrat Türkiye Partisi lideri Hüsamettin Cindoruk ile görüşerek liderler turunu tamamladı. Cindoruk, kendilerine teknik bir dosya sunulduğunu. bunu inceledikten sonra açıklama yapacaklannı bildirdı. Erbakan da görüşmenin "son derece samimi, dostane, verimli" geçtiğini söyledi. Ziyaretlerinin Kurban Bayramrnı kutlama, siyasi havayı yumuşatma, Doğu ve Güneydoğu kalkınma hamlesi ve yerel yönetimlerin yetkilerini arttırma amacını taşıdığını bildiren Erbakan. "örnek bir pariamento çabşması" yaptıklannı savundu. Erbakan. Doğu ve Güneydoğu kalkınma hamlesi için elbirliği ile çalışmanın gereğine dikkat çekerken, partilenn katkılanyla programlannın "mükemmeUeşece§ni"bildirdi. Erbakan. daha sonra sorulan yanıtladı. Erbakan. bir gazetecinin ANAP lideri Mesut Yılmaz' ın geniş tabanlı hükümet çağnsına ilişkin sorusunu yanıtlarken, kimsenin yapay gündemler yaratmamasını isteyerek Türkiye'de istikrar var, demokrasi var, hükümet var" dedi. 9 aydan beri başanlı çalışmalar yapan koalisyonun 2000 yılı kasım ayına kadar göreve devam edeceğini savunan Erbakan, muhalefet partilerine düşünce açısından katkıda bulunmalan ve alternatif yaratmalan çağnsında bulundu. Başbakan Erbakan başka bir soruyu yanıtlarken de hükümetin memur maaşlanna yapılan artıştan, yatınmlara kadar pek çok alanda dünya rekoru düzeyinde uygulamalar gerçekleştirdiğini iddia etti. cılıkteşvikedilip, kamuyatınmlan hızlan- dınlacak, yap-işlet-devTet modeline işler- lik kazandınlacak. Bölgede şölen düzenlenecek Projede, kültürel etkınliklerden de söz edildi. Buna göre, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illen merkez alan "Büyük Türkiye Şöteni"düzenlenecek. Bu şölen çerçevesinde, çeşitli sergiler, film ve halkoyunlan gösterileri, tiyatro temsilleri, çeşitli konserler, seminer, sempozyoun, pa- nel ve konferanslar düzenlenecek. Aılenin önemıni vurgulayan, aile bireylerinin hep- sine mesaj verir nitelikte televizyon füm- leri ve radyo programlan yayımlanacak. Yoksul ailelere yardımlar yapılacak. Baş- bakan Erbakan'ın hayal projesinde, bölge- deki nüfusun yaklaşık yiîzde 60" ını oluştu- ran gençlerin ruh ve beden sağlığını geliş- tirmek amacıyla açık spor alanlan yapımı- na hız verileceği de belirtildi. REFAHYOL'un bölge kalkınma proje- sinde terörün önlenmesi ile ilgili yapılacak faaliyetler anlatıldı. Terörü destekleyen dış etkilerden kurtanlacağı belirtilirken. Iran ve Suriye'nin teröre verdiği destek gündeme ge- tirilmedı. Bunun yerine, komşu ülkelerle iyi ilişkile- rin geliştirileceği kaydedıl- di. Bu ülkelerle ekonomik işbirliğinin arttınlacağı ve sınır ticaretinin geliştirilece- ği vurgulanan projeye göre terörle mücadele edilirke'n vatandaşlık haklannın koru- nacağı ve hak arama yolla- nndaki tıkanıklıklann gide- rileceği vurgulandı. Projeye göre hükümet. lnsan Hakla- n Yüksek Kurulu ve lnsan Haklan Müsteşarlığı kura- cak. Projede, ulusal bütünlü- ğün sağlanması için Milli Eğitim ve Kültür Bakanlık- lan ile Diyanet İşleri Baş- kanlığı ve ilahiyat fakültele- rinin el birliğiyle düzenleye- cekleri aydınlatma faalıyet- lerinin duyunılması için medya olanaklannın azami ölçüde kullanılacağı vurgu- landı. RP Genel Başkanı ve Baş- bakan Erbakan'ın, "hayalle- ri" olarak nitelendirilen pa- kettealımnası gereken diğer bazı önlemler de şöyle sira- landı: 0 Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeslerinde ya- pılacak yatınmlara uygula- nan bütçe tahditleri kaldın- larak icraatlara hız verile- cek. Öncelikle yanm kalmış yatınmlann tamamlanması- na ağırlık verilecek. # Çalışan tesislerin kapa- site kullanım oranlan arttın- lacak. # 1997 yılı içinde 67 ye- ni projeye başlanıp tamam- lanacak, daha önce başlayan 356 proje tamamlanacak, 125 yeni proje de ileriki yıl- larda tamamlanmak üzere başlatılacak. # Özel sektörün bölgede yatınm yapması özendirile- cek. % Bu çerçevede bölge il- lerinde havaalanlan hızla ta- mamlanacak. Organize sa- nayi bölgeleri ve sanayi site- leri tamamlanacak. Emniyet ve ekonomi ile ilgili yollar hızla tamamlanacak. Bölge doğalgaz şebekesinin inşa- sına hemen başlanacak. Elektrik santrallan inşaatla- n başlatılacak. Bölgede tesis kuracaklara ücretsiz Hazine arazisi verilecek. Bölgedeki tesislerden 5 yıl vergi alın- mayacak. Uygun koşullarda vergi sağlanacak. Sulama ve sanayi için yüzde 50 indi- rimli elektrik verilecek. % Tanm ve hay^ancılık desteklenecek. Bu çerçeve- de, hayvancıhğın teşviki için uygun koşullarda kredi ola- nağı sağlanacak. Su ürünle- ri tesisleri kurdurulacak. SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] AFYON - Afyon Adliyesi'nin daracık salonu, ne müdahil avukatlanna yetiyor ne de ga- zetecilere. Bunun böyle olaca- ğı belliydi. Mahkeme heyeti, geçen duruşmadan hemen sonra verdiği ara karanyla spor salonu yerine bu küçük salonu tercih etmişti. Böyle bir kargaşa yaşanacağını bile bile böyle yapmışlardı. Metin Göktepe davası, faili meçhuller cehennemine dön- müş Türkiye için bir çıkış yolu olabilirdi. Çünkü ilk kez polis kendi içindeki katilleri saptamış ve yargıya sevk etmişti. Medya- nın yürüttüğü olağanüstü çaba Göktepe'nin katillerinin isim isim ortaya çıkmasının baş ne- deni olmuştu. Polis, kendi içindeki suçlula- n saptadığına göre, artık yargı Cinayet Sanıkları Yine Yok harekete geçebilirdi. Cinayet sanığı polislerin polisteki ifa- deleri her şeyi aydınlatıyor ve yargıya büyük kolaylık sağlı- yordu. Polis ve devlet, belki de medyanın baskısıyla bu sonu- ca ulaşmıştı, ama sonunda u- laşmıştı. Bu aşamadan itibaren savcı- lık harekete geçebilir, sanık po- lisleri tutuklayabilir ve adil bir yargılama için ön şartları hazır- layabilirdi. Ne yazık ki bu ol- madı. Savcılık, bu yönde adım atmasa bile, duruşmalar baş- ladıktan sonra mahkeme he- yeti duruma el koyabilirdi. Dos- yada yeterince bilgi ve belge bulunuyordu. Yapılması gere- ken biraz cesaret göstermek ve adalet için kollan sıvamaktı Iki duruşmadır Afyon'a geliyo- rum. Bu mahkeme neden bu- rada toplanıyor, izahı mümkün değil. Adam öldürmekten yar- gılanan ve suçlarını itiraf eden polisler neden duruşmaya ge- tirilmiyor, açıklaması mümkün değil. Bunu yapmak yargıçla- rın görevi. Onları mahkemeye getirmek iradesi hâkimlerin elinde. Peki onlar bunu yapıyorlar mı? Heyhat, onlar, bir gazete- ciyi görevini yaparken öldür- müş polislerin ifadesini almak gayretini bile göstermiyorlar. Yargının bu tür cinayetlerin önünün alınmasında bir rol oy- nayabileceğini bile düşünmü- yorlar. Onlar, devletin kendile- rine sanki bu cinayetlerin üze- rine yürümeyin diye emir ver- diği gibi bir davranış içine giri- yorlar. Gazeteciler Cemiyeti Başka- nı Nail Güreli, "Su duruşma ve bu dava bir çıkış yoiu olabi- lirdi, heyhat!" diyerek tepkisi- ni dile getiriyordu. Gerçekten yargı için de bir çıkış yolu ola- bilir, bir örnek haline gelebilir- di. Dünkü duruşmanın yapıldığı -ne duruşmasıysa- o daracık salon, adalet isteyen insanlann yüreğine karabasan gibi baskı yapıyordu. Adalet umudu, bir kez daha dar salonun güven vermez havası içinde uçup gi- diyordu. Bu tür bir yönetme ve yargı- lama anlayışı Türkiye'nin gele- ceğini karartıyor. Salonun dı- şında toplanan kalabalık "Me- tinler burada, katiller nerede?" diye bağınyordu. Gerçekten katiller nerede? Adalet nerede? Bu ülkenin geleceği nerede? ••• Not Yann Ankara'da "Çete- lere Karşı Demokrasi İçin" mi- ting ve yürüyüş yapılıyor. ÖDP, HADEP, DBP, DİSK, KEŞK, TMMOB, TTB, TDB, TÜR- MOB, İHD, ÇGD, Mülkiyeliler Birliği, PirSultan Abdal Derne- ği, Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği'nin birlikte ör- gütlediği miting, yeniden Susurluk dosyası açmak için mücadeleyi gündeme getire- cek. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU "Başbuğ"un Ölümü MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş (asıl adıyla Hüseyin Feyzullah) 80 yaşında yaşama gözlerini yumdu. Bakanlar Kurulu'nun (er ya da geç, fakat herhalde tartışılacak) bir karanyla 'tah- sis edilen' arazıde, Anıtkabır'i görecek konumda- ki bir 'anıtmezar'da, katılımın büyük olduğu birtö- renle toprağa verildi. Yandaşlan için o "Başbuğ Türkeş"İ[. Bu unvanı kendisi mi istemişti, yoksa yandaşlarının buluşu muydu? Her iki durumda da bundan hoşnutluk duyduğunda kuşku yok. "Baş- buğ" sözünün ansiklopedideki karşılığı şöyle: "Es- kiden Türklerde ordulan yöneten hükümdara, baş- komutana karşılık verilen unvan." Her askeri okul öğrencisinin, gelecekte kendisini başkomutan ola- rak hayal etmesi anlaşılır bir şeydir. Fakat albay emeklisi Alparslan Türkeş'in ordular yöneten bir hükümdar ya da herhangi bir askeri zafer kazan- mış bir kumandan olmadığı biliniyor. Öyleyse bu unvan neden? Cenaze töreninde konuşan oğlu (MHP Genel Başkan Yardtmcısı) Tuğrul Türkeş, babasını Atatürk, Alparslan, Fatih ve Kanuni'yle aynı yücelikte gördüğünü açıkladı. Bir evtadm, ölü- münün acısı henüz çok taze baba için yüceltici sözlersöylemesiyadırganmayabilir. Fakat "Başbuğ Türkeş" gerçekten de bu kişiliklerie eşdeğerde bir kimse miydi? Bu sorunun yanıtını soğukkanlılıkla araştıralım. ••• Alparslan Türkeş'in teğmenken Dil veTarih Coğ- rafya Fakültesi'ni basan ırkçı-Turancı grup arasın- da yer aldığını Mehmed Kemal'm yazısından öğ- rendim. Daha sonra (bu kez yüzbaşı rütbesiyle) ırk- çı-Turancı suçlamasıylayargılandığını, bir yıl kadar tutuklu kaldığını biliyoruz. Dil veTarih Coğrafya Fa- kültesi'nde o dönemde bir araya gelen Niyazi Ber- kes, Muzaffer Şerif Başoğlu, Pertev Naili Bora- tav, Behice Boran gibi genç öğretim görevRleri- nin, seçkin bilim ınsanlannın nasıl baskılara uğra- tıldığı, hemen hepsinin yurtdışına göçmek, çalış- malarını yabancı ülke ünıversitelerinde sürdürmek zorunda kaldıkları da bilinmektedir. 194O'lı yıllann ırkçı-turancı genç subayı, sonraki yıllarda, hiç de- ğilse 1980 sonrasında, Niyazi Berkes gibi Osman- Iı-Türkıye siyasal-kültürel tarihinın en önemli araş- tırmacılanndan birinin ya da Pertev Naili Boratav gibi Türk folklorunun en büyük bilimcisinin çalışma- larını incelemek gereğini acaba duymuş mudur? Türkiye'de 1930'lu yıllar ve 194O'lı yıllann başlann- dafilizlenen ilerici, aydınlanmacı hareketlerin 4O'lı yıllann ortalarından başlayarak nasıl ezildiği, düşü- nürlerin, bilim insanlannın, yazarlann, sanatçılann nasıl yok edildikleri ya da susmaya zorlandıklan çok iyi bilinmektedir. O yıtlann ırkçı-Turancılannın mı, yoksa Milli Eğitim Bakanhğı Klasikleri'ni, Köy Enstitülerini yaratanların, çağdaş edebiyat ve kül- türümüzün yüz akı ürünlerini veren kimselerin mi gerçek yurtseverler olduğunu herkesin iyi düşün- mesi gerekir. „ , . .if. !<>/•„ • -i •w"ww ," .. , ,, , ,-. 40'lı yıllann ilerici, aydınlanmacı hareketleri veki- şileri ezilip susturulurken Alparslan Türkeş'in Harp Akademisi'ni bitirerek (1948) kurmay olmaya hak kazandığını yaşamöyküsünden öğreniyoruz. Aynı yıl Cansas-Amerikan Harp Okulu'nda kısa bir staj döneminden sonra Çankın'da "kontrgerilla" öğ- retmeni olarak görevlendirilen kurmay yüzbaşı Tür- keş, 1955-58 yıllannda VVashington'daki NATODa- imi Komitesi'nde görevini sürdürüyor. 27 Mayıs 1960'ta askeri darbenin bildirisini radyodan oku- yan kurmay albay Türkeş, kısa bir süre Başbakan- lık Müsteşarlığı'ndan sonra "747er" diye bilinen grubun içinde yer aldığı için emekli edilerek (Türki- ye'nin Hindistan Büyükelçiliği'nde bir görevle) ül- keden uzaklaştınlıyor. Asıl yükseliş ve "başöuğ'luk ise 1963'te ülkeye dönüşünden sonradır. •*• Türkiye'de demokratik-sosyalist hareketin Türki- ye Işçi Partisi öncülüğünde yükselişe geçmesiyle Alparslan Türkeş'in (adı sonradan MHP olacak) CKMP içinde yükselişe geçmesinin eşzamanlılığı rastlantı mıdır? 196O'lı ve 70'li yıllardaki sayısız si- yasi cinayette MHP'nin yan örgütlerı olarak kuru- lan ve etkinlikte bulunan ülkü ocaklannın -günü- müzdeki "çete "lere kadar uzanan- rollerı ise kim- senin "meçA)u/ü"değildir. Demokratik-sosyalist ha- reket, yasalardaki baskıcı hükümlerin yanı sıra sö- zünü ettiğimiz yasadışı kışkırtma ve saldınlarla kar- şılaşmasa da kendi iç sorunlan nedeniyle ya da başka toplumsal nedenlerte yine gelişemeyecek ve ülke bir kargaşa ortamına yine sürüklenecek miy- di? Bu bambaşka bir tartışma konusudur. Fakat demokratik-sosyalist hareketin yükselişinin gittik- çe şiddetlenen bir aşırı sol-aşın sağ çatışmasına dö- nüştürülmesinde MHP ve yandaş güçlerinin uygu- ladıkları "stratej/"nin başarısı yadsınamaz... 40'lı yıllann genç ırkçı-Turancısı Türkeş'in, 60'lı-70'li yıl- lardaki bu "strafe//"nin uygulayıcısı, görünürdeki en etkili "önder"\ olarak "başbuğ" unvanını gerçekten hak etmiş olduğu herhalde söylenebilir... • • • 1980 faşist darbesinin bile yargılamak zorunlu- luğunu duyduğu Alparslan Türkeş sonraki yıllarda değişti mi? Bu sorunun yanıtını Türkeş'in kişiliğin- den çok, son yıllann Türkiye ve dünyasındaki de- ğişimlerde aramak gerekir. SSCB'nin dağıldtğı, "Türkî" cumhuriyetlerin bağımsız devletlere dö- nüştüğü bir zamanda, kendi sınırlan içindeki top- lumsal sorunlarla boğuşan bir Türkiye'de ırkçı-Tu- rancı bir ideolojinin inandırıcıhk gücü, kitleleri etki- leme şansı ne olabilir? Öte yandan Türkiye içinde- ki etnik-toplumsal sorunları daha da azdıracak, ekonomik sorunlann bunalttığı ve din istismarcıla- nnın kamplara ayırdığı kitleleri, geleceğinden umut- suz gençlik gruplannı birbirine kırdıracak (başka bir deyişle, bütün ülkeyi iç savaş ortamına, daha güçlü bir olasılıkla da askeri darbeye sürükleyecek) bir şiddet üslubunu tırmandırmayı kim göze alabi- lir? Bu soruların ve özellikle sonuncusunun yanıtı- nı da herkesten çok, Türkeş'in cenaze töreninde gözlemlediğimiz, çoğunluğu genç, patlamaya ha- zır, zihinleri ve duygulan karışık bir kitle üzerinden politika yapmaya heveslenenlerin çok iyi düşüme- si gerekiyor. DİKKAT! Yeryüzünde, TEMEL EĞİTİM'i hâlâ 5 yıl olan yedi geri kalmış ülkeden biri de TÜRKİYE! ÖDÜNSÜZ - KOŞULSUZ zorunlu 8 yıllık TEMEL EĞİTİM'e geçerek bu ayıptan kurtulmahyız! ÇYDD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle