25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 NİSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 îstanbul Barok Haftası'nda bu akşam 'Avrupa Eğleniyor' operasının prömiyeri gerçekleşecek Bu çağm gözüyle 6 Barok'GÜL ERÇETBS lstani>ul Barok Haftası kapsamında bu akşam 300 yıllık bir oyunun, "L'Europe Galante"nın (Avrupa Eğleniyor) prömi- yeri gerçekleşecek. Dört giriş ve epilog- dan otu4an opera. 1697 tarihinde Pransız sarayınm ünlü bestecısi Andre Campra tarafından bestelenmiş. ve bu tarihten iti- baren 15 yıl aralıksızoynarruştı. A. Camp- ra'nın ö>teki operalan günümüzde pekçok barok topluluk tarafindan sahnelenmesi- ne karşın 'Avrupa Eğleniyor'un tam bir kaydı ya da sahne performansı bulunmu- yor. Venüs ve Eris'in tartışmalan ûzenne kurulan operayı îstanbul Barok'un kuru- cusu Leyia Pınar Briiksel Kralıyet Kütüp- hanesi'nden çıkartarak 300 yıl sonra Türk Salonlan'na taşıyor. . Venüs ve Eris, Venüs'ün oğlu aşk tan- nsı Eros'un dûnya üzerindeki etkisi üze- rine tartışırlar. Eris, Eros'u Avrupa'dan kovduğujıu ileri sûrer. Bunun ûzerine yer- yüzüne inerek Fransa. Ispanya, Italya ve Osmanlı topraklannı gezerler ve aşkın bü- tün görkemi ve ihtirasıyla yaşamaya de- vam ettiği görürler. 17. yüzyılda yazılan bu operada A\Tupa devletleriyle birlikte Osmanlı sarayının da ziyaret edilmesi te- sadüf değil aslında. Bu döneme kadar Os- manlı sultanlannı erişılmez bir güç olarak gören Avrupalılar, Osmanlı'nın savaşala- nındakı yenilgilerinin başlamasıyla ken- dilerini bu ülkeye denk görmeye başlıyor. Böylelikle Osmanlı saraylan Avrupa'nın sanat yapıtlanna konu oluyor. Yurtdı şında yaşayan org ve klavsen sa- natçısı Leyla Pınar gençlerle birlikte bir şeyler üretmekten çok memnun. Üç yıldır V.enüs ve Eris'in tartışmalan üzerine kurulan operayı, îstanbul Barok'un kurucusu Leyla Pınar Briiksel Kraliyet Kütüphanesi'nden çıkartarak 300 yıl sonra Türk salonlanna taşıyor. Sanat müzik yönetmenliğini Leyla Pınar'ın üstlendiği opera, bu akşam saat 20.00'de Yıldız Saray Tiyatrosu'nda izlenebilir. Fotoğraf: KADER TUĞLA düzenledikleri îstanbul Barok Haftası ile gençlik için yazılmış yapıtlarla yine genç- lerle buluşmayı amaclayan sanatçı, bu tür etkinliklerin gençlerin yetişmesi ve onla- ra gelecek için ulaşılacak noktalar belir- lemesi bakımından önemini vurguluyor. Barok, gençlerin büyük projelere hazır- lanması bakımından uygun bir müzik, Pı- nar'a göre. Kulakta kalan kısa, on beşer dakikalık müzikler sanatçılan sahne disip- linine alıştırarak daha uzun projelere ha- zırlıyor. Bach, Verdi, Haendel gıbı sanatçıiann yanı sıra Tanburi CemiL Cemal Reşit Rey, Dhan l'smanbaş gibi Türk sanatçılannı da yorumlayan Pınar, piyano eğitimini ge- liştirmeyi düşünürken çeşitlı yapıtlan bu aletle çalamadığını fark edip klavsen ça- lışmaya başlamış. Klavsenin kanuna ve Türk seslerine yakınlığı da elbette sanat- çının Türk müziğiyle de yakından ilgilen- mesine yol açmış. Her zaman müzikte ye- nilikten yana olan sanatçı Türk ve Batı müziklerini çalabildiği için Türk müziği- ne yenilikler katma yolunu açmış kendi- sine. Bizım klasik müziğımizin hiç bir za- man 'bu çağın gözüyle' değerlendirilme- diği görüşünde: "17. yüzyıun geleneksel sanatçılan ortak bir çizgide Ueriemiş. Av- rupa, Amerika ya da Türk mûziği dhe ayırmaya gerek yok. Barok hepsinin için- de vaıf 'Barok 1 sözcüğü Leyla Pınar'a ye- niliğı, deneyi. kalıplaşmış şeylere rahat- sız etmeden yenilik eklemeyi çağnştın- yor. Bu nedenle de fanteziyi geliştiren bu müziği çağımıza aktarmak istiyor. Sanat- çının müzik anlayışı 17. yüzyılda yazılmış yapıtlan olduğu gibi bu çağda düıletmek değil, bugünkü Barok'u da gündeme ge- tirmek. Pınar, Barok aracılığı ile dün ve bugün arasında köprü kurmayı amaçlıyor. Müziğın yaşanan zamanla bağlantısı- nın korunması gerektiğinı savunan sanat- çı, Barok'u klasik tiyatro anlayışıyla izle- mek isteyen izleyicileri de şaşırtıyor. "Bu çağın da Barok'a katacağı çokşey var" di- yen sanatçı, bir cadı sahnesini video ya da barkovizyon aracılığıyla aktanlacak alev- lerle zenginleştirmek gerekriğini savunu- yor. Sanatçılardan hâlâ fotoğraf anlayışı- nın beklendiğini söyleyen Pınar, Türk sa- natında bu nedenle stil anlayışmın oluş- mamasından yakmıyor. tstanbul Barok, yurtiçinde gerek iş dün- yasında gerek kültürden sonımlu çevre- lerden gerekli ilgiyi görmüyoı. Ancak ya- bancılar Türkiye'de de Barok'la ilgilenil- diğini öğrenince ilgi ve desteklerini esir- gemiyor. Topluluk, tstanbul Barok kapsa- mındaki programdan sonra 24 nisan tari- hinde de Avrupa'nın en önemli Barok top- luluklanyla birlikte 24 nisanda 'Brüksd Sabloa Barok FestivaH'ne katılarak 'Av- rupa Eğteniyor'u Avrupalılarla paylaşa- cak. Sanat müzik yönetmenliğini Leyla Pınar'ın üstlendiği operanın solistleri Çağnnr Gürsan, Şebnem Tunçay, Evren Ekşi. Efe Kışlah, Patrik Lange ve Kenan Dağaşan. Mimar Sinan Üniversitesi öğ- rencilerinin katkılanyla gerçekleşecek et- kinliğin Oda Orkestrası Grup Şefleri de Jonathan Talbot Semantha Montgomery ve Tormod Dalen. Avrupa Eğleniyor saat 20.00'de Yıldız Saray Tiyatrosu'nda izle- nebilir. Buyıl8.'si verflecek ödüller 28 nisanda törenle sahiplerini bulacak. trfan Tözüm'ün 'Mum Kokulu Kadınlar'ı 'En İyi Uzun Metrajb Üçüncü Film' seçildi. Halil Ergün de bu fılmdeki rolüyle En tyi Erkek Oyuncu ödûlüne değer görüldü. Anbıırmı O sahipleri açıklandıKiiltür Servisi - 1990 yılından bu yana şair-sinemacı Orhon Murat Anbumu anı- sına. şair ve sinemacı Hüseyin Alemdar'ın çabalanyla verilmekte olan geleneksel An- burnu Ödülleri'nin sekizincisinin sonuçla- n belirlendi. Salih Bolat. Abdülkadir Budak. Şükrü Erbaş, Ahmet Erhan ve Turgay Rşekçi'den oluşan jün, 'Şiir Kitabı' dalında Bejan Ma- tur'un 'Rüzgâr Dolu Konaklar' adlı kita- bını 'En tyi Şiir Kitabı' seçti. Hüseyin Alemdar. Ali Askcr Barut, Gühekin Emre, Enver Ercan ve Yelda Karataş'tan oluşan jüri 'Yayımlanmamış Şiir Kitabı 1 dalında Halil tbrahimÖzcanın 'KınkZar'adlı ki- tabını ödüle değer buldu. Serap Aksoy, Imit Elçi, Küçük lsken- der, Meral Oğuz ve Cemal Şan'dan oluşan seçici kurul, 'Uzun Metrajh Fihn' dalında 'Ydmaz Güney Jüri Özel Ödülü'nü 'Ta- butta Rövaşata' fîlminin yönetmeni Der- viş Zaim'e verdi. 'Cahide Sonku Jüri Özel ÖdühV 'Sen de Gitme'nin kadın oyuncusu Olrvia Bo- namy'ye. 'Aliye Rona Jüri Özel Ödülü" 'HoUywood Kaçaklan'ndaki rolüyle Su- zan Akay'a, 'FerdaFerdağ Jüri Özel Ödü- lü' 'Mum Kokulu Kaduılar'dakı oyuncu- luğuyla Ceren Erginsoy"a verildi. 'En lyi Uzun Metrajh Film' Tunç Başaran'm yö- nettiğı 'Sen de Gitme'nin olurken Derviş Zaim' in 'Tabutta Rövaşata'sı 'En lyi Uzun Metrajb tkinci Film', Irfan Tözüm'ün 'Mum Kokulu Kadınlar'ı 'En Ivi Uzun Metrajb Üçüncü Film' seçildi. Tunç Başa- ran 'En İyi Yönetmen', Halil Ergün 'En tyi Erkek Oyuncu 7 , Mazlum Çimen ise 'En tvi FTlm Mûziği' (lşıklar Sönmesin) dalta- nnda ödüle değer görüldü. Necmettin Çobanoğtu, Özcan Karabu- lııt, İbrahim Karaoğhı. Macit Koper, Zeld Ökten'den oluşan uzun metrajlı film öykü- sü jünsi, 'En tyi Çekümenuş Film Öykü- sü' dalında Mustafa Kemal Kara'nın 'SH la', Vlldan Ertürk'ün 'ÇeUşld' ve Münire Armstrongun 'Kalamış'ta Bir Yaz' adlı yapıtlannı ödüllendirdi. Tank Akan, Orhan Oğuz, Şerif Sezer, Alin Taşcıyan, Atıf Yılmaz'dan oluşan kısa metraj film jürisi ise 'En tyi Kısa Metraj- lı Fihn' dalında Şebnem Ozpeta-Tülay Ağ- ca ikilisinin 'City Guide' ve Mustafa U- nal'ın 'Nereye' adlı fılmlerine ödül verdi. Fotoğraf dalında ise Merih Akoğul, Nev- zat Çakır, Orhan Cem Çetin, Sadık Demi- röz ve Bennu Gerede'nin yer aldığı jüri, Özer Kanburoğlu'nun 'Sepetçinin Çocuk- lan' adlı fotoğrafinı 'En t>i FotoğraT ola- rak belirledi. Orhon Murat Anburnu Ödülleri, 26 ni- san cumartesi günü 17.00-19.00 saatleri arasında Sinema Eserleri Meslek Birli- ği'nde (SESAM) düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Yönetmen Sergey Bodrov, Oscar adaylığını önemsemiyor 'Seyirdye ulaşmak, ödül almaktan daha önemlVKiiltür Servisi - Hareketli günler yaşayan festival kap- samındaki basın toplanhlan- na katılan Rus yönetmen Sergey Bodrov. festivalde gösterilen ödüllü filmi 'Kaf- kas Mahkûmu'nun Rus- Çe* çe^savaşmdakı taraflarda^ı ofuniru^epkıler almasını çok sevindinci olarak değerlen- dirdi. Bodrov. "Taraf tutmayan insanal bir film yapnıak Ls- tedim. Film Rusya'da çok olumlu karşılandı. Sadece Ruslar değil. Rusya'da yaşa- yan Müslüman halk da filmi sevdL FOm, Çeçen halkma da video kasede ulaştı" dedi. Filminde başrolü oğlu Ser- gey Bodrov Jr.'a veren ünlü yönetmen, oğluyla çalışma- nın riskli olduğunu. ancak o- nun da bu rolü fazlasıyla is- tediğini belirtti. Bodrov'un oğlu ise babasıyla birlikte çalışma deneyimi ve oyun- culuk üzerine "Yemin ettim, bir daha asla babamla fihn yapmayacağun. Aktörlüğü bir meslek olarak düşünmü- yorum'" diyerek sinemaya yönetmen olarak devam et- mek istedigini söyledi. Ser- gey Bodrov ise filmin Os- car"a aday gösterilmesini memnuniyetle karşıladığını, ancak filmin çok sayıda se- yirciye ulaşmasının ödül al- masından daha önemli oldu- ğuna değindi. Bodrov. "Ffl- mi Ldeyen Boris Yeltsin o ka- dar etkilenmiş ki Çeçen-Rus savaşı konusunda çözüme yönelik adımlar atmaya ka- rar vermiş. Bu haber doğru mn?" şeklindeki bir soruya Festivafin jüri başkanı Sergey Bodrov, oğlu Sergey Bodrov Jr. ile birlikte. "Yan yanya doğru. Yeltsin özelbir gösterimde izlemiş. ve pek beğenmemişti. Daha sonra yeniden i/Jcmek istedi. Belki fikrini değiştirmiş ola- bilir. ,\ma filmin politik ola- rak bir etki yaratacağına inanmrvorum" yanıtını ver- di. Film yapmak çok zor Festıvale. 'Bir Kaybolu- şunGüncesi' adlı ilk filmiy- le katılan FilistinH genç yö- netmen Elia Suleiman ise Fi- listin sinemasının birendüst- ri olmadığını, yönetmenle- rin para buldukça film yap- tığını belirtti. Filmının bir ts- rail-Filistin ortak yapımı olarak gösterilse de aslen Fi- listin damgası taşıdığını söy- leyen Suleiman, iki ülke ara- sında sanatsal anlamda bir yakınlaşma olacaksa, bunun politik görüşlerden taviz ve- rilmesiyle gerçekleşebilece- ğine inanıyor. Filmi yapar- ken Israil'den para aldığıhı ve bu parayı tsTa.il devletine ödediği vergiler sayesinde hak ettiğini düşünen yönet- men, lsrail topraklannda ya- şayan bir Filistinli olarak ekonomik ve kültürel baskı altında yaşamaktan yakını- yor. 'KaHaklar' fîlminin Ma- car yönetmeni Ildiko Szabo da Macaristan'da bugün film yapmanın çok zor olduğunu anlarrı. Komünizm döne- minde ideolojik yasaklama- nın, yerini, günümüzde vah- şi kapitalizme bıraktığını be- lirten Szabo, yaşadığı ikile- mi "Eski sistemi tanıyorduk. Kimin ak kimin kara okluğu belliydi. Şimdrvse herkesin bir mobil telefonu, arabası, son moda 0> silcri var. Kimin iyi kimin kötü olduğunu bi- lemiyonız" diye anlattı. Çek yönetmen hnn Fila da, Sov- yetler Birliği'nin dağılma- sından sonra yaşanan değişi- min Çek yönetmenler üze- rinde etkili olduğunu, pek- çok yönetmenin başka ülke- lere göç ettiğini belirtti. Ivan Fila, kendisinin de Almanya ve ttalya'da yaşadığını söy- leyerek Çek Cumhuriye- ti'nde bir yabancı olarak gö- riildüğünü ekledi. Sinemacılar işsiz Festivale Özbektstan'dan 'Her Yer Karla Kapbydı' ad- lı filmiyle katılan kadın yö- netmen Kamara Kamalova ise Özbekistan'da pekçok si- nemacının işsiz kaldiğını be- lirtti. Kamalova, geçen yıl ünlü yönetmen Antonioni ile birlikte Orta Asya'da 'Uçurtma' adlı filmi çeke- cekti. Özbek hükümetinin maddi desteğini geri çekme- si, 'L'çurüna'nın gerçekleş- tirilmesine engel oldu. Eski kasap, yeni heykeltıraşm başı dertte!Kültür Servisi - Ingıliz heykeltıraş Anthony Noel - Kefly, ceset çaldığı ve giz- lıce ölü gömdüğü gerekçe- siyle tutuklandı ve daha sonra kefaletle serbest bıra- kıldı. Olay, Anthony - No- el Kelly 'nin son heykel ser- gisini gezen bir kadının. sergilenen heykeller ara- sında ölmüş bir arkadaşı- nın >üzünü tanımasıyla or- taya çıktı. Prens Charles'ın beş yıl önce kurduğu Mimarlık Enstitüsü'nde heykel öğ- retmenliği yapan Anthony- Noel Kelly, kesip biçtiği kadavralardan, heykel leri için alçı dökümler çıkan- yor. Ölülenn beden, kafa ve ayaklannın alçı kalıbını çı- kartıp bu kalıplan cam el- yafıyla doldurup gümüş ve altın yaldızla . boyuyor. Bir polis sözcü- sü. basında sanatçının ça- lışma yönte- mi üzerine çı- kan yazılann ardından Ma- jestelerinin Anatomi Mü- fettişi olarak adlandınlan özel bir hükü- met yetkilisi- nin 41 yaşın- daki sanatçıyı A ngiliz heykeltıraş Anthony Noel - Kelly, ceset çaldığı . ve gizlice ölü gömdüğü gerekçesiyle tutuklandı ve daha sonra kefaletle serbest bırakıldı. mışti. Eski kasap. yeni heykel- tıraş Noel-Kelly. ocak ayın- da, Londra'da her yıl ger- çekleştirilen Çağdaş Sanat Fuan'nda yaşlı bir adamın kadavrasından kalıp çıka- nlarak yapılmış gümüş kaplamalı omuz ve başı, bir başka adamın altın kapla- malı yüzünü sergilemışti. Kelly, bir söyleşisinde yaşam ve sağlığın, güzelli- ğın gerekli koşullan oldu- ğu varsayımına meydan okumak istedigini. ölü ın- sanlann organlannı yaldız- la kaplayarak onlan ölüm- süzlüğe kavuşrurduğunu öne sürmüştü. "Bu heykei- leri yapmak beni rahatsu etmiyor. Kimseye zarar ver- mek istemiyorum" diyen sanatçı, belki de başına ge- ^ ^ _ lecekleri ön- ceden sezmiş- ti:"Benölüm- de bir güzeüik bulabiliyo- rum, ama so- nuçtaçürüyen vücutlardan söz ediyoruz burada.Onla- ra bakınca, onlarla çalı- şmca, sonuçta sonumuz bu işte diye dü- şünmeden de edemivor in- izlemeye başladığını söy- ledi. Daha sonra da son ser- giyi gezmeye gelen bir ka- dın, sergilenen büstlerden birinin ölmüş yaşlı erkek arkadaşına ait olduğunu fark ederek polisi aradı. Bunun üzerine, Londra'da- ki Galler Prensi Mimarlık Enstitüsü'nde çalışan hey- keltıraş "hırsızhk ve izinsiz ölü gömme" suçlanndan tutuklandı. tngilizpolısör- gütü Scotland Yard sözcü- sü, sanatçıya aıt iki evde bazı ceset parçalan bulun- duğunu belirtti. Heykeltıraşlığa başla- madan önce kasaplık yapan ve bir süre bir mezbahada çalışan Anthony-Noel Kel- ly, kadavralan tıp okulla- nndan aldığını ve daha sonra attığını belirtmişti. Kadavralan ele geçirmenin 'çok zor' olduğunu söyle- yen sanatçı, "UsteKk biri beni ihbar ettiği için polis de peşime düştü. Atölyem- de birkaç 'parça' vanh, on- lan hemen vok ettim'' de- san. Sergide > aptığım hey- kcllerden birindeki yaşlı adamıtanıyacak birisi çıka- cak mı acaba diye merak edivorum şimdi." 41 yaşındaki Anthony Noel- Kelly. daha önceki çalışmalannda da tıp dün- yasından esinlenmiş. Kan- ser araştırmaları yapan doktorlar için desenler yap- mış, aynca çeşitlı ameliyat- lara gözlemci olarak gir- miş. Ancak, lngiltere'de, Noel-Kelly'nin yaptığı gi- bi kadavralardan çeşitli or- ganlar kesilerek atölyeye taşıması ölmüş kişiye say- gısızlık sayıldığı için aslın- da kurallara aykırı. Sanatı için ölmüş insanlara saygı- sızlık ettiği gerekçesiyle Ingiliz Cenaze Işleri Ens- tütüsü'nün tepkisini alan Anthony Noel-Kelly, say- gısızlık etmek ıstemediğı konusunda ısrar ederken kadavralan hangi tıp okul- lanndan aldığını açıklama- yı da şiddetle reddediyor- du. 'Kayıtsız' toplum kurbanı MURAT OZER "Yerinde bir seçim" olarak festivalin açılış gecesinde göstenlen Amerikan bağımsız sıneraasının usta işi ömeklerinden "Oyun Evine Hoş Gddiniz" (Welcome to the Dollhouse) şaşırtıcı, vurucu, zaman zaman şok edici bir yapım. Ortaokulda öğrenim gören Dawn VVîener, alabıldığine çirkin (güzelleşmek için de herhangi bir çaba harcamayan), çevresi ve ailesi tarafindan sürekli olarak aşağılanan, ikiyüzlü, ağzı bozuk. haince planlar yapmaktan geri durmayan bir kızdır. Ergenlik çagında olduğu için de "seks yaşamr hakkında planlar yapar durur: okulun "firlama" çocuklanndan birinin "tecavüz tehdWeri"nı heyecanla karşılar, ağabeyinin kurduğu rock grubunun yakışıklı gitaristine âşık olur, olanaksız bir aşktır bu. Yaşam Davvn Wiener için zorluklarla doludur, ancak o bu zorluklardan adeta "kejif ahna" yolunu seçmıştir, üzerlerine yeni zorluklar ekleme "Oyun Evine Hoş Geldiniz" pahasına... Amerikan bağımsız sinemasının en iyi ürünlerinin yanştığı ve gösterildiği, ünlü filmi "Butch Cassidy und the Sundance Kid-Sonsuz Ölüm*den (1969) esinlenenen, usta aktör Robert Redford'un kurduğu Sundance Film Festival i'nde "Jfiri Büyük Ödülü''nü kazanan Todd Solondz filmi "Oyun Evine Hoş Geldiniz", içerdiği kara mizah dozu çok iyi ayarlanmış etkili bir "kopuş" filmi. Filmi varoluşçu sinema içinde de değeriendirmek mümkün. Boşveımişliğin başrolü oynadığı yapunın başansında küçük oyuncu Heather Matarazzo'nun payı ise gözden kaçmayacak kadar büyük. Davvn VViener tipine müthiş bir inandıncılık katan küçük oyuncu, filmin hiçbir arunda sarkmayan temponun da "garantisi" adeta. Aynntılann çok iyi yansıtıldığı filmde, bir "toplum kurbanı" konumunda gösterilmesi beklenen ve karşılığmda da toplumdan "intikam" alması istenen baş kahraman, zaman zaman "intikam naralan" atsa da filmin bütününe baktığımızda kendi içindeki "kötü meyve"yi sunmayı yeğliyor. Amerikan bağımsızlannın "küskün" yönetmenlerinden Todd Solondz'un "beklenmedik" biçimde büyük başan (hem sanatsal, hem ticari) kazanan filmi "Oyun Evine Hoş Gektiniz". şimdiden klasikleşmiş, kaçınlmaması gereken bir başyapıt (87 dakika). 1S.«UKUi İSTMB81 rlUH FESTİVMİ B U C Ü N EMEK: Oyun Evine l Hoş Geldiniz (12.00- 18.30), Olanaklar Çağı 1(15.00-21.30) FİTAŞ1: Durgun I Sular Derin Akar (12.00-18.30), Özgürlüğün Hayaleti (15.00-21.30) FİTAŞ3:Bütün Kapılar Kapalıydı (12.00), Kieslovski Belgeselleri3(15.OO- 21.30). ZıkkımınKökü |(18.3O) FİTAŞ5: IrmaVep 1(12.00), Manny&Lo (15.00-21.30), Andy Warhol'u Vurdum |(18.30) REKS: Kıyamet |Kuşağı( 12.00), Vaat (15.00), Fiorile (18.30), Nazarin (21.30) Ulusal Yanşma filmleri tanıtıldıKültür Servisi- 16. Uluslararası Îstanbul Film Festivali'nin 'Ulusal Yanşma' bölümünde yer alan Türk yönetmenler, önceki gün düzenlenen basın toplantısında kendilerini ve filmlerini tanıttılar. Basın toplantısına az sayıda yönetmenin katılması dikkat çekiciydi. Bugüne dek çeşitli festivallerde toplam 18 ödül alan 'Sen de Gitme'nin yönetmeni Tunç Başaran, genellikle edebiyat uyarlamalan üzerine çalıştığını ve eserle kendisi arasındaki ilişkiyi beyazperdeye aktarmayı yeğlediğinı belirtti. Başaran, Ayla Kutlu'nun 'Sen de Gitme Triyandafilis' adlı öyküsünden aktardığı filmin başrol oyuncusu Olrvia Bonamy'nin başansma da değindi. Filmlerinde genellikle ınsan sevgisi üzerine yoğunlaştığını belirten Tunç Başaran, 'Sen de Gihne'de de bu temayı ışledığini söyledi. Kürt sorunu ve aşiret olgusu üzerinde duran 'Dırejan' fîlminin yönetmeni Şahin Gök ise 'Dırejan'ı "Kürtçülük yapmayan bir Kürtrdmi" olarak değerlendirdi. Güneydoğu bölgesinde yaşanan terör sorununa değinen 'lşıklar Sönmesm'in yönetmeni Reis Çefik de "Savaşm ve politi'kanın yöntemleri >üzünden her zaman van yana yaşamış iki halkın, nasıl ayn cephelere bölündüğünü anlatmak istedûn. tnsanlar Kürt sorununu sinema yoluyla da görmek istiyorlar" dedi. Son filmi 'Akrebin Yokulugu' ile festivalin Ulusal Yanşma bölümünde yer alan Omer Kavur. fihnini 'arayış' teması üzerine kurguladığıru belirtti. Kavur, heT yönetmenin kendine özgü bir temadan yola çıktığını behrterek bu temaya çeşitli filmlerde başvurmanın çok doğru bir yol olduğunu söyledi. Festivale Hollyvyood Foreign Press Association'dan plaket • Kültür Servisi -16. Uluslararası Îstanbul Film Festivali. dünyanın önde gelen festivallerine katılarak. ABD'nin ünlü 'Golden Globe-Altm Küre' yanşması için filmler öneren Hollyvvood Foreign Press Association'dan plaket aldı. 20 kişilik bir heyetle Istanbul'da bulunan Hollyvvood Foreign Press Association temsılcileri plaketi. festival yöneticisi Hülya Uçansu'ya sundular. tstanbul Film Festivali, dünyada bu plaketi alan 7. festival oldu. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 15.00 ve 19.30'da Adnan Tönel'in yorumu ve Can Yücel çevirisiyle 'Hamlet' izlenebilir. • İFSAK yeni binasının açılışını lzzet Keribar'ın 'Nil İzlenimleri* başlıkh saydam gösterisi, 'Austrian Super Circuit 96' karma fotoğraf sergisi ve Ruhi Su Vakfı 'Dostlar Korosu' konseriyle kutluyor. • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ etkinlikleri kapsamında, 1Ü Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde Dr. Bernard Penot'nun katılacağı 'Tedavi Kurumunda Ergenlere Psikanalitik Çalışma' yer alıyor. • YAPI SANATEVt'nde saat 15.00'te tutuklu yakmlannın katılacağı 'Anaların Dili Her Yerde Aym' başlıkh panel yer alıyor. • ELEŞTtRİ KTTABEVİ'nde saat 14.00'te Fikret Hakan yeni kitabı 'Hamalın Uşakları' üzerine okurlanyla söyleşecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle