Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Birilerinin Düzeyiyle "Demokrasi"
Prof. Dr. FERHAN YÜREKLİİTÜ Mimarhk Fakültesi
% nsanlığın iki önemli değerinden Kulübü" olmakla suçiuyoruz.
I
bın olan demokrasi. insanı bu kav-
ramdan, bu siyasa teriminden so-
ğutacakbiçimde kötüye kullanılı-
yor(*). Birdemokrasi düşününûz
ki halkının nüfusu 25 milyondan
65 milyona çıksm ve yöneticileri hâlâ de-
ğı^mesın ya da ancak u
kopya"lannı üre-
tebilsin. Birdemokrasi düşününüz ki sü-
resiz (ezeli ve ebedi) liderleri olsun ve
otuz küsur yıl sonra bugün bu liderler. Dr.
Frankensteın'ın durumuna düşmenin sı-
tantısını yaşasınlar. "İmam-hatip" mes-
lek lisesi (!) mezunlanna tüm kapılan
açarak egitim birliği yasasma en etkili
darbeyi vurup, harp okullanna gireme-
melerini de "fevkalade sakıncalı" bul-
sunlar, bugün de "laikliğin bekçisi ola-
rak*' görev sürdüriiyor olsunlar...
Yaptıklannın sonucunu kestırmedeki
düzeyi ile sosyal devlet adamlığı düze-
yini, imamlık eğitimini ortaokuldan baş-
latan düzenlemeyi yaparak kanıtladıktan
sonra, bugün konuşursam yaptığımı ha-
tırlatırlar di\e düşünerek sus pus olsun-
lar...
Bir başka süresiz liderimiz de, yapmak
istediklerinın, başkalan tarafından "de-
mokrasi" adına çoktan ve el altından ya-
pılmış oldugunu bilerek iktidar olmanın
sıkıntısını yaşıyor. Çünkü ona aniden
bunlan temizlemek görevınin düşmesi
sürprizi ile karşılaşmış durumda. Yeni
fakat *kopyar>
liderlerimiz de doğal ola-
rak aynı biçimde davranıyor. Dolayısıy-
la "İslam Ulkeleri Konferan$rnda en üst
düzeyde-temsil edıliyor, İslam Kulü-
bü'nün etkin üyesi olmakta sakınca gör-
müvor, Avrupa Birliği'ni ise "Hıristiyan
Devletin düzeninin anayasada "yazıh
oian" oldugunu unutanlar. namus yemin-
lerine aykın davranışlan "oy"kaygısı ile
yapıyor, yasalan uygulamıyorlar. Ana-
yasa Mahkemesi Başkanı'nın uyanlan-
na aldırmıyorlar. Yasasız demokrasi ya-
ratıyorlar. Ancak bunlann oy getirdiğini
nereden biliyorlar? KesinlikJe halkı tanı-
mıyor, kesinlikle tarih (ve coğrafya) bıl-
miyor, dolayısıyla kesinlikle ileriyi göre-
miyorlar. Sağcısı ile solcusu ile bir ikisi
dışında tüm parti liderlerinin. bir tarikat
liderine, sayısız danışma ziyaretleri ile
cumhurbaşkanı muamelesi yaptıklan,
demokrasiye bakınız. Anayasayı bir ke-
re delmekle bir şey olmaz diyeni cumhur-
başkanı yapan, yetmedi deyip adına anıt
mezar diken demokrasi, yasalan değiş-
tirme gücünü, halkı karşısına almak so-
runu nedeniyle bulamayınca, kendileri-
nin ve zümrelerinin çıkarlan ıçin yasala-
n uygularruyor, yasalan uygulama çağ-
nsı yapanlan da demokrasi dışına çık-
makla suçluyor. Yasalan uygulamama-
nın demokratik. yasalara uyma çağnla-
nnın demokrasi karşıtlığı olduğu demok-
rasiye bakınız. Demokrasiye bakınız ki,
demokrasinin ürünü olan siyasal partile-
rin gelir kaynaklannı düzenleyen yasa
uygulanmıyor. Şaibeli kaynakJara daya-
nan demokrasi... Demokrasiye bakınız
ki ülke zaranna olduğu açıkça bilınen bir
"seçim ekonomisi" kavramı gelıştıriyor.
Trafik yasasını bile oy kaybı olur diye yıl-
larca çıkaramayan, uygulamasını oy kay-
bı olur diye savsaklatan demokrasiye ba-
kınız. Trafik düzeninin sağlanmasının
toplumda düzen yani yasalara uyma alış-
kanlığının başlangıcı olabileceğini göre-
meyen -ya da çok iyi gören- demokrat-
lara bakınız Oy kaybı olur diye vergı
toplamayan, ikıde bir vergı affı çıkararak
vergısini verenleri de yasa dışına iten de-
mokrasiye bakınız. Vergi kaçırmaya ha-
pis cezası öneremeyen. Al Capone'un
mafyalıktan değil, vergi kaçırmaktan tu-
tuklanabıldiğini bilmeyen -ya da çok iyı
bilen- liderlerin demokrasisıne bakınız!..
Demokrasiyi katleden, odunu ada>
göstersem seçersiniz diyen, eski başba-
kanının adına üniversite kuran demokra-
siye bakınız. Demokrasi için ön koşulun
eğitım oldugunu göremeyen, çocukJan-
nı okutmanın önemini kavTayamayan de-
mokraske bakınız. Siz hiç duydunuz mu
seçim propagandasında okullarda sınıf
mevcutlannı 24'e ındireceğini vaat eden
olumlu \aatlerde bulunan bir demokrat.
Siz hiç duydunuz mu okula gidemeyen
köylü çocuklan için bölge okullannı ge-
liştırme projesı olan bir demokrat. Siz
hiç duydunuz mu ulaşım sorunu nede-
niyle okula gidemeyen köy çocugu sayı-
sını bilen ve onlan okullara taşımak için
söz veren bir demokrat? Fakat siz ailesi-
ni uçaklar, helikopterler, Mercedesler'le
her hafta tatıle taşıyan sözümona demok-
ratlar görüyorsunuz. Yıne siz "Köy Ens-
titüleri"nı -ki dünya çapında özgün bir
eğıtim modeliydi- kapatan birdemokra-
si yaşadınız, imamlan lise müdürü yapan
bir demokrasi yaşıyorsunuz. Siz "aydın-
lıktan korkan bir demokrasi". okuma-
yazma bılmedıği bile ıleri sürülebilen
"bakan"lan olan bir demokrasinin eğı-
time bakışını ızlıyorsunuz. Düzen ve öz-
gürlüğün garantisinin eğitimli halk oldu-
gunu bilmeyen -ya da çok iyi bilen- de-
mokrasiye bakınız. Yasadışı birden faz-
la eşli vekilleri olan demokraside egitim,
doğal olarak nsk kabul edilebılir. Eğiti-
mi. risk gören demokrasiye bakınız!..
Ehliyetsız araba kullanırken kaza ya-
pan "başbakan oğluna" ceza veremeyen
demokrasiye bakınız. Tarihinde hata yap-
tığı için istifa edebilen kişi bulunmayan
demokrasiye bakınız. Halk denetimi ye-
nne kolluk kuvvetleri ile sürdürülen de-
mokrasiye bakınız. Para cezası tehdıdi
ile oy verdirilen -yani ancak tehditle ya-
sallaşabilen- demokrasiye bakınız. Kar-
gaşa isteyen uluslararası kapitalizmın.
yelpazenin sağında, ortasında, solunda-
ki temsilcilerinin yönettiğı tutsak demok-
rasi; halkını neyin tehdıt ettığinı bilme-
yen -ya da çok iyi bilen- demokrasi. Hal-
kı yoksul ve eğıtimsiz bırakıp. istedıği
yönde kullanmaya çalışan çırkin demok-
rasi. Eleştirdiği dönemın kurduğu ve ko-
ruduklannı satarak gününü kurtaran, çe-
lişkilı demokrasi... Oylamalannın, yasa
önerisi ya da soruşturma komisyonu ay-
nmı olmadan tümüyle. partılerin oy ora-
nına göre sonuçlanacağı önceden bilinen
demokrasi. Yani dikte eden. sonra da
cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü
demokrat oimamakla suçlavan demok-
rasi!- Gülünç demokrasi.. Onun Türk
kadınına dünya kadınlanndan önce sağ-
ladığı demokratik haklan geri alıp. nüfu-
sun yansını yaşam dışı bırakmaya eğı-
limli, yanm demokrasi... (Caranlığı se-
ven, yasalan sevmeyen demokrasinin ya-
ratıcılan, ülkenin her açıdan güvenliği
emanet edilen ve kendı içınde yasalannı
titizlikle uygulayan, içine nüfuz edip ken-
dinıze benzetemediğiniz tek kurumunun,
yasalann uygulanması isteğini: onun ço-
cuklanrrnzın geleceğinı güvenceye alma
isteğini, onun ülkenin çıkarlan doğrultu-
sunda dış politika oluşturma isteğini sırf
gücünü silahtan alıyor sanarak, yadırga-
manız size yakışıyor. Aslmda o gücün
halkın güveni oldugunu bilmeyen var
mı? O Güney Amerika ordusu değil ki..
onun kariyerinde uluslararası (enternas-
yonal) kapitalizmi, yeryüzünde ılk kez
yenme. sayısız kez gericiliği bastırma ve
ülkeyi demokrasiye döndürme onuru var.
Anayasa Mahkemesi Başkanı uyardı-
ğmda boş veren, ordu uyannca silkinen
demokrasi... Bağnaz ve çıkarcılar ortak-
lığmın, çocuklanmızm da çağdaş dün-
yanın oluşumuna katkı yapacağı aydın-
lık geleceği karartmaya ya da geciktirme-
ye güçlen yetmeyecek. Çünkü karanhk
seven sözde demokratlann en büyük ek-
sikliği ideal yoksunluğudur. Idealistgüç-
lerin "demokrasiyi kemiren demokrasi''
komedinizı sona erdirmesinden nasıl da
korktunuz. Elli yıldıryaptığınızaltoyma
işlemini durdurmak zorunda kalacağını-
zı anlayınca nasıl da kıvınyorsunuz.
Dansöz demokrasi.
Halk, devrimin değil sizin arkanızda
ise, uvgulamadığınız devrim yasalannı
isteğiniz yönünde değiştirin. Halkın ne-
yın arkasında oldugunu bildiğiniz için
yasalan değiştirmek gücünü bulamaym-
ca kendi çıkarlannız için onlan uygula-
maktan vazgeçerseniz, "yasalannı, yö-
netenlerinin gazabından, ordusunun ko-
rumakzorunda kaküğT. -demokrasi ra-
yına kısa aralarla demokrasi dışı denen
güçlerce oturtulan" özgün bir demokra-
si ortaya çıkar. llginç demokrasi...
(*) Bızce kötüye kullanılan değerli
öbür kavram da "bilim". Onun başına
gelenleri de bir başka yazıda anlatmak
gerekiyor.
ARADABİR
RECEP BtLGİNER
Yiiz Yıllık Fotoğraf
Tevfik Fikret, yüz yıl önce çekmiş bu fotoğra-
fı. Onun uzak görüşlülüğünden mi, yoksa ülkemi-
zin, kısırdöngüden bir türiü çıkamayışından mı
kaynaklanıyor bu acıklı durum?
Cumhuriyete gelinceye kadar, taht değişir, ama,
mılletin bahtı değişmezmiş. Cumhuriyet, ümmet
olmaktan millet olmaya geçiş sürecinin başlangı-
cıdır. Yani, padişahın sadık kulu olmaktan kurtu-
lup halkın, kendi kendisinin efendi olmasıdır.
Cumhuriyet'ten sonra, çok partili demokrasinin
dalga dalga yükselen heyecanıyla, egemenliğin
kayıtsız şartsız ulusta olduğu gerçeğinde, ileriye
yönelmişiz.
Demokrasi, özgür seçim, ulusa) egemenlik,
hepsi güzel çağdaş bir düzen. Ne var ki, çogun-
luk rejtmi adı alttnda, demokrasimiz paımak he-
sabına dayandırılmış. Yani, Tevfik Fikret'in "Dok-
san Beşe Doğru" şiirinde söylediği gibi durum:
Öfke, gerçekle, yurtseverliğıni ezip geçiyor. Çün-
kü Fikret'in, yüz yıl öncesi Sultan A. Hamit döne-
mi ile, yüz yıl sönrasına, hiç eskimeyen bir gön-
derme yapıyor. O büyük şair T.Fikret, yüz yıl geri-
lerden günümüze sesleniyor sanki:
Bir uğursuz devir başladı, çiğnendi yine ye-
minler
Çiğnendi yazık, milletin güvendiği umudu
Kanun diye en temiz alınlar yere sürüldü
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi.
Fikret, bu feryadın arkasından, bütün ağlama-
lar, ınlemeler boşuna, diye yakınıyor. Acaba, bo-
şuna mı? Sokaklarda, geceler gündüzler boyun-
ca, bu bağırmalar, bu protestolar da mı boşa gi-
decek? O zaman, millet olarak vah bize! Hayır
boşa gitmeyecek. Aydınlık için son günlerin bu ba-
ğırışları, tek sesli musikimiz gibi, solo değil ulusal
bir koro. Ulusal vicdanın sesi! Fasafiso değil, ger-
çek bir haykırış!
Fikret, S/s şiirinde "Sarmış afakını bir dûd-ı mu-
annit" diyor. Evet, günümüze uyarlarsak, ülkenin
ufuklarını inatçı bir bulutun sardığını düşünebili-
riz. Dahası, kimi günümüz politikacıiarını, şu dize-
lerle gözümüzün önüne getirebıliriz:
Zerrelerinde, hep o pisliklerin zerreleri dal-
galanır.
Içinde temiz bir nesne asla bulamazsın!
Son günler, hatta son aylar ve son yıllar, sade-
ce gazetelere, hatta, Meclis kürsüsüne yansıyan,
hırsızlık, vurgun, suiistimal, rüşvet olaylannı dü-
şündükçe, Tevfik Fikret'in "Hân-ı Yağma" şiirin-
deki şu dizeleri mırıldanmaktan kendimi alamıyo-
rum. Yağma sofrası, hep yağmalanmıyor ülke-
mizde:
Bu sofracık efendiler yiyip yutmaya hazır...
Yiyin efendiler yiyin bu hân-ı iştiha sizin
Ooyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yi-
yin.
Aslında Fikret söylemese de, o doymak bilme-
yen açgözlüler, yemeye devam ediyor. Belki de
koca şair bunu bildiği için "Gidin ey kan yiyen kar-
galar" diye bağırıyor.
Fikret, erdemden ve doğruluktan yana. onun
için de, ulusa yöneliyor. Ulusun vicdanına sesle-
niyor, aydınlara,' cesaret sahipleri ordunun anlı
şanlı efradına sanki günümüzde baskı düzenin-
den, kötülüklerden, kırlilikten kurtulmak için kim-
lere bel bağlıyorsak, yüz yıl önce de T.Fikret aynı
düşüncede.
Diyor ki:
Güzel düşün, iyi hisset, yanılma aldanma,
Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar san-
ma!
Fikret iyi niyetlı, insanın erdemine inanmış. Ama.
günümüzün ikiyüzlüleri, erdemsizleri ne varsa
doğruda değil, ne varsa eğndedir diye alkış top-
luyor. Herhalde şair, böyleleri için söylemiştir,
"Kopsun, seni alkışlayan eller" dizesini. Ama, o,
umudunu yitirmeden devam eder:
Ya siz ey ordumuzun şanlı efradı
Ve siz ey güzel vatanın seçkin evladı
Siz ey aslan yürekli insanlar
Sonunda sizin, ne varsa sizin, sizin.
Yani topluca ulusun! Umudumuz, Fikret'in şu
dizesindeki gerçeğe dayanıyor zaten:
Ey hak yaşa, ey sevgili millet yaşa varol!
Kurtuluş Savaşı'nın ilk günlerinde ne demişti
Mustafa Kemal: Vatanı milletin azmi kurtaracak-
tır. Yani, bilıncı, demokrasi bağlılığı, kendi kade-
rine sahip çıkması.
TARTIŞMA
Oğretmen kadrosu bu durumda iken...
M
GK'de
alınan en
önemli
kararlardan
bin de
öğrenim bırliğinın
sağlanması için 8 yıllık
egitim sistemine geçmeydi.
Bazı demokrat kuruluşlar ve
örgütleri bir güvence aldı.
- tmam-hatiplerin orta kısmı
kalkacak, Kuran kurslanna
da olanak tanınmayacak,
diye.
Gerçek anlamda sekiz yıllık
eğitım sıstemı bırçok
güçlükleri çözebilir ve
ülkenin gereksinim duyduğu
çağdaş insan
yetiştırilmesınde altyapı
oluşturulabılır. Ne ki bir şey
göz ardı ediliyor. Haben
okuyahm: "V'elikr
'takunyalı müdür'ün peşini
bırakmıyor." Bu haber
Cumhuriyet gazetesinin 18
Man 1997 tarihli sayısının
üçüncü sayfasında verildi.
Sürdürelim okumayı:
"İstanbul Şişli 19 Mayıs
llköğretim Okulu'nun
Atarürkçü ve çağdaş
görüjleriyie taıunan 4
öğretmeninin görev
yeıierinin değiştirilmesini
sağlayan Müdür Yunus
Demir'e tepki gösteren
öğrenci velileri.
öğretmenlerin görevlerine
dönmeleri için Istanbul
Valiligi'ne dilekçe verdiler."
İşte acı bir gerçek: Bir okul
müdürü, çağdaş. demokrat,
Atatürkçü dört öğretmeni
ders yılı ortasında 'sürgün'
ettiriyor. 8 yıllık bir
ilköğretım okulu bu.
Böyle bir anlayışla yönetilen
bir okulun 8 yıla çıkanlması
kjme ne
ögretmen gerekli her şeyden
önce!.. 8 yıla çıkanlmasın
isteğinde değiliz. Hatta 11
yıla çıkanlması çok daha
çağdaş olur. Ne ki yönetici
ve oğretmen kadrolan,
çağdışı bir sistemin elemanı
gibi çalışırsa, çağdaşlık ne
kazanacak. bu gerçeğı de
göriip önlemı bu yolda
derinleştirmek gerek.
Haberde başka aynntılar da
var:
" Yunus Demir hakkmda 9.5
miKar liralık bir yolsuzluk
kktiaşt var. A>nca keodn
okuJ servislerinden . ^
komisyon alıyor. Zaten
kendisi Oruç Gazi
İlkokulu'ndan gelirken
servisçileri ve kantinciyi
beraberinde getirdL
Özel olarak din dersi veriyor.
Kajıt sırasmda velilerden
makbuzsuz 20'şer milyon
aldu.." Suçlamalar sürüp
gidiyor, hepsini yazmaya
gerek de yok.
Yalnız bir teki önemli:
"Aptes atdıktan sonra
ayaklaruu kız öğrencilere
kurularjyor."
Saadettin Malkoç
k IW»^ « ^ MM V/ /\V_
Radyo ve Televîzyon
yayınlarında
haberiniz
Magazin, Haber, Rö
Yabancı Film ve Di
Televizyon
Cekiml
eri,
deki
îşmeler,
sayfası...
ergi...
sayfa)
Yıllık Abone Bedeli
Yazışma Adresi
1.200.000.-TL CKDV dahil)
TRT RADYO TELEVİZYON DERGİSİ
TRT Sitesi, A Blok Kat.4 • OR-AN / ANKARA
Tel: (0.312)490 10 74-490 11 19»Fax: (0.312)490 93 03
PENCERE
Rahim Atar,
Toprak Yutar.•••
Osmanlı'da padişahın kardeşlerini boğdurması
yasaya dayanırdı; daha başka deyişle yasaldı.
Fatih Kanunnamesi der ki:
"Herkimesneye evladımdan saltanat müyesser
ola (nasip ola) karmdaşların (kardeşlerin) nizam-ı
âlem için katletmek vaciptir."
'Nizam-ı âlem' dünya düzeni demektir; bugün de
'Yeni Dünya Düzeni' yok mu!..
Osmanlı devletinde padişahın kardeşlerini boğ-
durması yasaldı; ama, kız kardeşlertahtageçeme-
yeceklerı için paçayı kurtanyortardı.
Yasa, kimı zaman cinayeti bile meşrulaştırabilir;
bu nedenle insanlık 'kanun devleti'nden 'hukuk
devleti'ne geçmek zorunda kaldı.
•
Ikinci Abdülhamit demiş ki: ••-•
"Ftahım atar, toprak yutar."
• Büyük laf!..
Sultan, Mithat Paşa davasına tanık bulmak için
ötekine berikine ışkence yaptırır, 'bizzat' izlermiş.
Padişah Abdülaziz'ın mabeyincisi Fahri Bey iş-
kenceye dayanamayıp yere yığılınca, Abdülhamit
omuz silkmiş:
"Adam sen de!.." demiş, "Rahim atar, toprak
yutar!.."
Işkence, hem Avrupa'da hem Osmanlı'da dev-
let göreneğinden sayılırdı; ancak, Batı'da iyi kötü
bu işin önüne geçildi; bizde sürüyor.
•
Tarihimizde Mithat Paşa'nın yargılanması ünlü-
dür. Abdülhamit, Osmanh'nın başına ilk kez ana-
yasa belasını saran bu ünlü devlet adamının hesa-
bını görmek istiyordu. Yıldız Köşkü bahçesinde
Malta Karakolu yanına birkaç yüz kişilik bir çadır
kurduruldu.
Mahkeme salonu çadırdı.
Yargılama sözde açıktı ve çadıra giriş kartlann-
da şöyle yazılıydı:
"Malta Karakolhanesi'ndeki mahkemenin seyir
ve temaşasının mezuniyetini havi duhuliye bileti-
dir."
Tıyatro ya da sırk bileti gibi!..
Istanbul'da yabancı elçiler, Mithat Paşa'yı kurtar-
mak için çaba göstermişler.
Aradan kaç yıl geçti?..
Bugün Türkiye'nin Avrupa karşısındaki durumun-
da bir değişiklik var mı?..
Hükümetler gelip gidiyor, seçim üstüne seçim
yapılıyor, tellaklar değişıyor, hamamın kubbesinde
işkence feryatları yankılanıyor.
•
Halet Efendi, Ikinci Mahmırt döneminin en il-
ginç kişilerinden bıri!.. Rüşveti ve haracı alışkanlı-
ğa dönüştürmüş bu zalime ilişkin çok öykü anlatı-
lır. Efendi sonunda Konya'ya sürülüp idam edilmiş,
ama tüm yaşamında çok can yakmış, çoğu kişiyi
tahtalı köye yollamış...
O yıllarda Ortaköy'de halk arasında bir kargaşa
çıkmış; çoğu kişi yaralanmış; Vükela Meclisi (Ba-
kanlar Kurulu) toplanmış; önlem alınacak...
• Halet Efendi demış^t* . r. ı
'-• 'Afeme ibrçtolsurtdiye Ortaköy'de lv
KSnr-buKıhan raTıudnefber asılsın!..
Vükeladan bıri: -. ~ \ i *
- Aman efendimiz, o benim berberimdir. " ' •
• Halet Efendi:
- Ille de o berberşart değil ya!.. Onun yanında-
ki asılsa da olur.
Geçen yüzyıl başında yaşanmış bu olay!.. O sı-
rada Fransız Devrimi gerçekleşiyor, Avrupa'ya 'Ay-
dınlanma Çağı'run ışıkları yansıyor.
Türkiye'de bugün yaşadıklarımızı, gelecek yüz-
yılın kuşakları ibret ve dehşetle birbirlerine anlata-
caklar; 20'nci yüzyıldan 21 'inci yüzyıla bırakacağı-
mız mirasta nice çarpıcı öykü var.
Sizlerle bir bahara daha merhaba!
Hotel FİESTA
"Sizlerle en iyisi"
^ Çahş Plajı - FETHİYE
Kurban Bayramı'nda
Bir kişi / bir gece » yanm pansiyon: 2.250.000 TL.
Tel: 0.532 243 70 53 / Tel-Faks: 0.252 613 28 71
intnvoKRi
Sesimizi
yükseltelim,
birlikte
olalım...
13 NİSAN
PAZAR
Ankara
KIZILAY'DA
Ozgurijk ve Dayanışma Partıs! (ODP) Halkın Demokrası Partsı (HADEP).
Demokras- ve Bans Partısı (DBP) Devnrrct işçı Sendıkalar Konfederasyonu
(D1SK). Karru Ernekcıien Sendıkalan KonieCerasyo^u (KESK) , Turfc Mimar
Vuhenaıs Oaaıan Bır'ığı (TMMOB). Turv "abıpler 3ıHığı (TTB), Tbrk Dışhektmfen
3ırtığ (TDB), Turk Eczac ar 3 'iğ' (TEB) "u'Kıye Serfcest Muhasebec Malı
S^uşavırlerve Yenrnlı Mal Muşavırler Cdaarı Bırlığı (TURMOB), Halkevien (nsar
-ta-,ıarî Derneğı (IHD) Çaçcaş Gazeîec !er Derneğı (ÇGD) Mülktyeiıle' Bırfığı, Pı
r
Suüan AtxJal Kuitur Demeğı Hacı Bektaşı Vel Kultur ve Tanrttm Derrıeğı HartMş
Hava-lş Petrol-lş Se^e
1
Başkan Bavra-n Yı dınm, Turk Vetenner Hekirnlen Bırft-
a Oç'encı Aıielen ve Yak-nla'i Derneğı Istanbul-Ankara-izmır Unıversıtelen Off*
rencı Koordinasyonu Nazıiı H«kme: Vakfı 68 Itler VaMı, S O S Çevre GonulhJ-
e' Platkr-nu Demokratık Mucadele Platformu Tuncelı Ku'tur ve Oayanışma Oer-
negı Sıvaslılar Dayarışma Demeğı Dıvnğı Kul'ur Derneğı PEN Yazarla
r
Derrvegı,
Vasnrra Gorevnlen Derreğ Eaeb ya*:ı ar Derneğı Turtuye Yazartar Sendıkası,
t3A3 SEN He'smkı Yurttasia'Derneğı Ksr Ka^rculer Derreğ
K A F»
(Kadın Sağlığı ve Aile
Planlaması) Hizmet Sistemi
Bilgi Hattı:
212 - 257 06 46