Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 MART1997 PAZABTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
IJretmemenin
ftedefl
ağırolır'
• İSTAı>BUL(AA)-îmalat
sektörü, ıçınde bulunduğu
yoğun rekabet şartlan ve
yapısaJ sorunlara karşın geçen
yıl lcurulan 71 bın 790 şırket
ve fîrma içınde yüzde
24.3 1 'lik oranla sektörler
arasında ikınci sırada yer
alırken ûretime yaünm
yapmanın ilgi görmeye
devam ettigini de ortaya
koydu. îstanbul Sanayi Odası
(tSO) Başkanı Hüsamettin
Kavi, ginşimcilerin hizmet
sektörû ve ticari faaliyetlere
olan ilgisimn son yıllarda
daha yüksek olduğunu
kaydetti. Kavı, "Türkiye'de
imalat sanayiinin sağladığı
verim ile bizim rakibimiz olan
dığer enstrûmanlann
sağladıği verime karşılık,
rekabet gücümüz ortada.
Onlann hepsi bir gün bıter.
Biz o gün eger varsak,
Türkiye'nin yola devam
edecek olan gücü de var
demektir. Eğer bu insanlar bu
uğraşıya devam etmez de bu
faaliyet bir gün kendi kendinı
tasfıye ederse Türkıye bunun
bedeliru çok ağır öder" dedı.
Teşirik belgesi
kaMınbyop
• ANKARA (AA) - Yeni
teşvik sistemi çerçevesinde,
Türkiye'nin yatınm teşvik
önceliklerinin belirlenmesi
amacıyla Türkiye'nin
aynntıh bir "ekonomik
coğrafya haritası" çıkanlıyor.
Mart aymda açıldanması
beklenen yeni teş\ ik sistemi
uyannca, belirii bölgeler ve
bu bölgelere yönelik sektörler
bazında spesifık teşvilder
verilecek. Bu sistemde, teşvik
belgesı uygulaması aşamalı
olarak kaldınlırken
girişımcıler, gereklı şartlan
taşımalan durumunda,
belgeye gerek olmadan teşvik
alabilecekJer. Yatınmlarda en
önemli maliyetlerin başında
gelen arsa maliyetınin
azaltılması ve yatınmcıya,
istediği yerden uygun arsalar
bulabilmesi açısından tüm
Hazine arazilerinin, yatınm
yapanlara kiralama yoluyla
tahsisi imkânı getirilecek.
Aylık ücretlerine tatilleri de katan okul servisleri velilere fatura vermekten de kaçınıyor
Mîlyarlar 'servis'lerde kabyor
Senis sektörüne yapüklan ödemeler veiileri bunaltıyor.
SEDAOĞUZ
Özellikle büyük kentler-
deki veliler için "vazgeçil-
mez" olan okul servislerin-
de sömestr, ba>Tam tatille-
rinde ücret ahnması, KDV
için ek ücret talep edilmesi
gibi uygulamalar tepkilere
yol açıyor.
Her öğretim yılında bin-
lerce öğrenciyi taşıyan okuJ
servisi sektöründemilyarla-
nn kayıtdışı kaldığına dik-
kat çekiliyor.
Türkiye Esnaf ve Sanat-
kârlan Konfederasyonu'nun
karan olarak yıllardır sö-
mestr tatili, milli ve dini
bayram tatillerinde aylık üc-
retlerin tam olarak alınma-
sından bunalan veliler, 27 o-
cak - 17 şubat tarihleri ara-
sındaki sömestr ve Ramazan
Bayrarru tatilinin sonuna ek-
lenen üç işgünlük idari izin
için de ödeme yapmış olma-
lanna isyan ediyor.
Geçen sömestr ve bayram
tatillerinin yasal olarak aylık
ücretlere dahil edildiğıni be-
lırten Îstanbul Servis Araç-
lan Odası Başkan Yardımcı-
M Ta>'lan Nebioğlu, "Fazla-
dan aldığımız sadece üç giin-
lük ücret var. Bu da bizden
değU, Milli Eğitim Bakanb-
ğı'nın tatil politikasından
Arıkan. 'Kayıtdışılık olağanüstü'
Okul servisleri sektöründeki kayıtdışılığın
olağanüstü boyutlarda olduğunu kaydeden
îstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (İŞMMMO) Başkanı Yahya Ankan.
araç sahiplerinin çoğunlukla şirketlere
bağlı olarak çahşması nedeniyle
vergilendirmenin götûrü usulde değil, gerçek
usulde yapıldığını ve fatura düzenlenmesi
gerektiğini belirtti. Yahya Ankan, konuyla ilgili şu
açıklamalan yaptı:
"Servis şirkederi Kurumlar Vergisi'ne tabidir ve
eide ettikleri kazanç üzerinden vergi ödemek
zorundadıriar. Bu sektörde müthiş bir ka\ ıtdışıhk
var. Servis ücretlerine KDV dahil oLmasına
rağmen. fatura verilmiyor. Veliler çocuklan
mağdur olmasın diye tepki gösteremiyor. Okul
servisleri olsa oba taşıt verpsi ödfiyoriar."
kaynakJanıyor. Ramazan
Bayramı'ndai) sonra üç iş-
günlük idari izin verilmesey-
di böyle bir proMem de çık-
mayacaktT dedı.
'Manüğı önemli
Hizmet vermedikleri dö-
nemlerde ücret almalannın
gerekçesini yılın 9 aymda
faaliyet gösterip 12 ay için
vergi ödemelerine bağlayan
Taylan Nebioğlu, taşıma
yapmadan ücret istenmesi-
nin mantığı sorusuna ise
u
Her şeye mantık çerçeve-
sinde bakarsak,bu işin altm-
dan kalkamayız" yanıtını
verdi.
Üyelerinin çoğunluğu
araç sahibi şoförlerden olu-
şan Îstanbul Servis Araçlan
Odası'nın Başkan Yardım-
cısı Nebioğlu, velilerden is-
tenen servis ücretlerine
KDV'nin dahil olmasına
karşın, bazı servislerin fatu-
ra için yüzde 15 oranmda ek
ücret talep etmeleri konu-
sunda şunlan söyledi:
"Üyekrimizin taşıma iic-
retieriniservis şirketieri top-
luyor. 40 gün sonra servis sa-
Otelcilerle sigortacılar karşı karşıya
• Otel müşterilerinin
zorunlu sigorta
kapsamına ahnması
amacıyla hazırlanan
Turizm Yatınm ve
lşletmeleri
Yönetmeliği'nde
yapılacak değişiklik
için hazırlanan taslak,
otelcilerle sigortacılan
karşı karşıya getirdi.
TÜRTOB Başkanı Ali
Gûreli, kendi sigorta
şirketlerini
kurabileceklerini
belirtti.
HAYRİYE MENGÜÇ
Turizm Yatınm ve lşletmeleri Yönet-
meliği'nde yapılacak değişiklik için ha-
zırlanan taslakla otel müşterilerinin zo-
runlu sigorta kapsamına alınmak isten-
mesi, otel sahıpleriyle sigortacılar ara-
sında tartışma yarattı. Türkiye Otelciler
Birliği (TÜRTOB) ıle Turistik Otelciler
ve Işletmeciler Birlığı (TUROB) Başka-
nı Ali Güreti, yeni turizm sezonuna ka-
dar kesinleşmesi beklenen taslakta yer
alan otel müşterilerinin sigortalanması-
nın zorunlu hale getirilmesinin, otel iş-
letmecilerine. dolayısıyla da turistlereek
maliyet getireceğini belirtti.
Aynı zamanda The Marmara Oteli
Yönetim Kurulu üyesi de olan Güreli,
The Marmara Cafe'de meydana gelen
bombalama olayını ömek göstererek si-
gorta şirketlennin meydana gelen zara-
n ödemediğinden yakındı. Otelin olay
nedeniyle yaklaşık 2.5 miryar liralık za-
ran olduğunu belirten Güreli, söz konu-
su değişıklığin gerçekleşmesi durumun-
da. "Kendi sigorta şirketimizi kuranz"
dedi. TÜRTOB Başkan Yardımcısı ve
Harem Oteli sahibi Timur Bayındır ise
diğer ülkelerde müşteri sigortasının iste-
ğe bağlı olduğuna dikkat çekerek otelle-
re bu kadar yüklenmenin bir anlamı ol-
madığını söyledi. Bu arada taslak hazır-
lıklan öncesinde Turizm Bakanlığı'nın
sektör yetkilileriyle yaptığı toplantıya
katılan Şark Sigorta yetkilisi Mahniut
Saracoğta, söz konusu uygulamanın ka-
nuni değil, idari bir zorunluluk olduğu-
nu söyledi. Zorunlu turist sigortası poli-
çesinin çift fonksiyonlu birpolice olaca-
ğuıı, turisti ve turistik işletmeyi teminat
altınaalacağını belirten Saraçoğlu, 1995
yılında çıkan Tüketiciyi Koruma Kanu-
nu'na göre de otel müşterilerinin sigor-
talanmasının gerekli olduğunu ifade et-
ti. Sigorta sektörünûn olayı pazann ge-
nişlemesi olarak görmedığinı de belırten
Saraçoğlu. -Bizirrı içinönemliolan,sigor-
ta bfliııciııin yerleşınesidir'' dedı.
hibine ödeme yaparken
KDV'sini ve komisyonlannı
kesiyoriar. Bu yolla ücretin
yüzde 40'ı tur şirketlerinde
kalryor. Eğer şirketler veli-
lerden fatura karşüığmda
KDV ücretini talep ediyor-
larsa iki kere KDV tahsü et-
miş olurlar ki bu sahtekâr-
lıktir."
'Pöütik taviz veriliyor'
Servis şirketlerini temsil
eden eski Îstanbul Toplu Ta-
şımacılar Birliği Başkanı
Ersoy Erol ise servislerin ça-
lışmadıklan dönemler için
ücret almalannı "yanlış ve
manüksH" bularak söz ko-
nusu uygulamayı hükümet-
ler tarafindan esnaf odalan-
na verilen politik taviz ola-
rak değerlendirdi. 12 ay ça-
lışmadıklan gerekçesiyle
ekstra ücret talep edileme-
yeceğine işaret eden Ersoy
Erol, şöyle konuştu:
"Servislerin yaz-kış çaüş-
ma imkânlan var. Bu işten o
kadar i>i para kazanılıyor ki
yazın çalışma ihtiyacı tıisse-
dilmiyor. Alacağına şahin,
vereceğinekarga olmak yan-
lış. En son 3 günlük idari izi-
ni bile ücrete dahil edenler,
acaba 1 günlük ücreti velile-
re bağışiarlar mı?"
Velilerden istenen ücret-
lere KDV'nin dahil edildiği-
ni ve herhangi bir sebeple
başka ücret alınamayacağını
kaydeden Ersoy Erol "Bu
çarpık yapının düzeltilmesi
gerekir. Fatura kesilmiyorsa,
KDV'yi ücretten düşsünler''
diye konuştu.
Servis ücretleri
Kılometre
0-3
0-5
0-10
0-15
0-20
-20 km'nin
her bir km içir
ilave yapılıyor.
Fiat
2.650.000
3.120.000
4.235.000
5.350.000
6.350.000
üzerindeki
ı 65 bin lira
DÜNYA EKONOMtStNE BAKIŞ/ ERGİN Y1LDIZOĞLU LONDRA
Fransa'da Taşizme ve Küreselleşmeye Karşı Omuz Omuza'
Fransa'da faşizme, ırk-
çılığa ve küreselleşmeye
karşı mücadele birlikte
yükseliyor. Fransa'da bu
sürecin adı 'yeni sosyal
çatışmalar.' Belki bu çatış-
malar 1980'lerden bu yana
yaşanan süreç içinde yeni.
Ancak dikkatle bakıldığın-
da yuzyıhmızın ilk yarısın-
daki mücadelelere olduk-
çabenziyor. Diğer taraftan
bu 'yeni sosyal çatışmalar'
hem günümüzde yaşanan
koşullara ilişkin hem de
hafızaların tazelenmesi
açısından çok değerii
dersler içeriyor.
'Kafalann
löpenleştirilmesi-
ne' karşı
Fransa'da yeni göçmen-
lik yasasına karşı başlatı-
lan mücadele, giderek bu
yasanın ortaya çıkmasının
ideolojik ortamını hazırla-
yan ırkçılığı ve yabancı
düşmanlığını hedef alarak
yeni ve daha kapsamlı bir
mücadeleye dönüşüyor.
Irkçılığı ve yabancı düş-
manlığı politikasını savu-
narak güçlenen faşist eği-
limli 'Ulusal Cephe' (UC)
ve onun lideri Le Pen'e
atıfla mücadelenin yeni
sloganı: "Kafalann löpen-
leştirilmesine karşı müca-
dele!" Geçen sene Le
Pen'in. "Irklar arasında
fark vardır" ifadesi, bu se-
ne de Vitrolles belediye se-
çimlerini kazanan UC ada-
yı Cahterine Megret'in bir
Alman gazetesinde yayım-
lanan, "GerçekbirFransız,
Fransız olmayı damahann-
dakikandan dolayı haked-
er" sözleri ve buna rağmen
UC'nin gittikçe artan etki-
si, faşizme karşı mücade-
lenin aciliyet kazanmasına
yol açtı.
Bu yüzden 22 şubatta
Paris'te, ırkçı göçmenlik
yasasına karşı yapılan 150
bin kişilik büyük protesto
yürüyüşü, 25 şubatta,
"Geçit yok", "Polis her
yerde adalet nerede?"
sloganlanyla meclis önün-
de toplanan 100 bin kişi
düne kadar kararsız kalan
ve geçmişte de bu karar-
sızlığı ve prensipsizliği yü-
zünden UC'nin değirmeni-
ne oldukça fazla su taşı-
mış olan Sosyalist Parti'yi
de (SP) tutum almaya zor-
ladı.
SP, 1981'deiktidaragel-
meden önce göçmen işçi-
lere oy hakkı vereceğini
söylemişti. Seçimlerden
sonra bu sözünü unuttu.
Daha sonra Başbakan Pi-
erre Mauroy. Citroen
grevlerini, bunlan 'Islamcı
grevler' diyerek ırkçı birte-
melde tecrit etmeye çalış-
mıştı. Bir başka SP'li Ba-
kan Fabius, UC'nin göç-
menlere yönelik propa-
gandası için, "Önemli bir
sorunu gündeme getirdi"'
diyerek UC'ye meşruiyet
kazandırmıştı. Son ırkçı
göçmenlik yasası çıkarken
SP meclise 'gelemedi'. 25
şubatta ise mecliste başka
bir Fabius vardı: "Göç-
menler Fransa'nın birinci
sorunu değildir"... "Dün
Pasqua, bugün Debre!
Daha ne bekliyorsunuz?
Le Pen yasası mı?" ve
"Göçmenlerden konuş-
tukça, işsizlik unutuluyor"
(Le Monde 27/2/97).
SP'nin genel söylemi de
değişmeye başladı; artık
SP, insan haklanna ilişkin
prensiplerden, ırkçılığa
karşı mücadeleden,
"Fransızlara, göçmen işçi-
lerle işsizlik arasında bir
ilişki olmadığını; işsizliğin
krizden kaynaklandığını"
anlatmak gereğinden bah-
sediyor.
Gerçekten de ırkçılığın
ve yabancı düşmanlığının
geçen on yıl içinde bu ka-
dar yükselmesinin arka-
sında, Fransa'da ekono-
mik kriz, küreselleşmenin
Fransız sermayesi üzerin-
deki basıncı ve her ikisine,
küreselleşme süreci içinde
uyum sağlamak için uygu-
lanmaya çalışılan neo-libe-
ral potrtikalar var. Bu poli-
tikalar uygulandıkça işsiz-
liği ve yoksulluğu dayanıl-
maz derecelerde arttırdılar.
Fransa hükümetinin Av-
njpa Para Biriiği'ne girme
sürecinde Maastricht Ant-
laşması'nın koşullanna ve
uluslararası para piyasala-
nnın isteklerine uyma ça-
bası da hem ekonomik kri-
zi hem de işsizliğin artma-
sı eğilimini daha da şiddet-
lendirdi.
Bu süreç içinde özellik-
le UC'nin çabalanyla; an-
cak, sosyalistler dahil tüm
merkez partilerinin UC
Fransa'daki yeni sosyal çatışmalar geçmişe ilişkin önemli dersler içeriyor.
propagandalanna diren- mun temel nedeni. Şimdi düne kadar bu grupların
memesi, zaman içinde
Fransız halkının gözünde,
göçmen işçilerin işçilik sı-
fatının unutulmaya ve et-
nik kökenlerinin öne çık-
maya başlamasına yol aç-
tı. Böylece, işçi sınıfının bir
kesimi, işsizlik karşısında,
küreselleşme ve neo-libe-
ralizm yerine, işçi sınıfının
diğer kesimini suçlamaya,
kriz derinleştikçe de bu,
UC oylanna dönüşmeye;
'kafalar löpenleşmeye'
başladı.
'Yeni sosyal
çatışmalar
3
Küreselleşmenin etkile-
rine ve neo-liberal politika-
lara karşı, 1995 yılı sonun-
daki gösterilerle başlayan
mücadele, bugün, ırkçılığa
ve faşizme karşı çok etkin
bir platform oluşturmaya
başladı. Bu mücadele tüm
işçilerin ve memurlann
mücadelesini, toplumun
diğer kesimlerinin yine
krizden ve küreselleşme-
den kaynaklanan hoşnut-
suzluklarıyla birleştiriyor;
ırk, cins, din, milliyet gö-
zetmeden bir dayanışma
ruhu oluşturuyor.
Bu yeni mücadelelerin
en önemli özelliklerinden
biri, 1970 ve 1980'lerde iş-
çi hareketini kontrol eden
sendika ve partı bürokrat-
larının etkilerinin kınlmış ol-
ması. SP ve FKP gibi refor-
mist partilerin siyasi iflası,
sendikalaşma oranının
yüzde 10 gibi bir düzeye
gerilemiş olması bu duru-
artık, tabandan, hareketin
içinden gelen 'Işsizlikle
Mücadele' (AC) gibi yeni
inisiyatiflerle 'ügue Com-
muniste Revolutionnaires'
ve özellikle de senelerdir
bıkmadan usanmadan ve
diğer gruplann kendilerini
'işçici' ya da 'fabrikaya
saplanıp kalma' suçlama-
lanna aldırmadan işçi ha-
reketi içinde çalışan 'Lutte
Ouvrier' gibi sosya-
list/Troçkist gruplann etki-
si artıyor (Le Monde
26/2/97).
Bu gelişme, şirketlerin,
bir etki sahibi olacağına
inanmayan personel yöne-
timi (PY) bölümlerini hazır-
lıksız yakalamış. Şimdi,
"Bütün yaşadıklanmdan
sonra" diyor Kuzey Fran-
sa'daki şirketlerin birinin
PY müdürü, G.Christop-
he "içinden geçtiğimiz dö-
nem ve bunlann müdaha-
le tarzı, gelişmelerine bü-
yük olanak sağlıyor" (Le
Monde age). Paris Üniver-
sitesi Şirket ve Personel
Araştırmaları Bölü-
mü'nden Gerard Donna-
dieu'ye göre LO'nun ba-
şansının nedeni, "1920'H
yıllardaki çalışma tarzını
uyguluyor olması: Bir ta-
raftan, ulusal konular üze-
rine genel siyasi propa-
ganda, diğer taraftan fab-
rika düzeyinde haksızlıkla-
ra karşı mücadele".. ve iş
idaresi uzmanı Donnadieu
devam ediyor:
"örneğin, LO'nun bildi-
nlerini alın, gayet iyi ve
akıllıca hazırlanmış, sağ-
duyulu ve kendine güven-
li yazılar... Ben bile büyük
bir ilgiyle okuyorum.
LO'yu desteklemeyen iş-
çiler bile bildirileri merakla
bekliyohar ve ilgiyle oku-
yortar." Bir başka PY mü-
dürü G. Frederic ise
"Bunlann (LO) lekesiz bir
dürüstlükleri var. Işçilere
karşı tümü ile şeffafdavra-
nıyorlar, hiçbir şey sakla-
mıyoriar. İş, sendikal hak-
lan savunmaya gelince,
geleneksel sendikacılar-
dan kat kat etkinler... Sen-
dikacılar, sendika faaliyeti
için izin aldıklannda balığa
veya evegidiyortar, LO her
zaman işyerinde!" diyor
hayranlığını gizlemeden.
Diğer taraftan, 1980'ler-
de mücadeleye katılma-
yan yeni teknolojilerin işçi-
leri, yönetici kesimin alt ka-
demeleri; Credit Foncier
isimli bankanın işgali ve
müdürünün rehin âlınması
ömeğindeki gibi mücade-
lelere katılıyoriar. Kamyon-
cular gibi üretimi değil de
dağıtımı kontrol eden ke-
simlerin de küreselleşme-
ye tutum almaya başladı-
ğı görülüyor. Sosyalist
gruplann ulusal konular
üzerine yaptığı açıklama-
lar ve öneriler, ırkçılığın et-
kilerini aşarak tüm çalışan-
lar ve orta sınıflar arasında,
tabanda ve eylemde genel
bir bağ oluşmasına yar-
dımcı oluyor.
Özetle, Fransa'daki ge-
lişmeler sanırım iki şeyi
gösterdi: Birincisi, kitle ini-
siyatifinden ve halkın ya-
ratıcılığından hiç umut
kesmemek lazım. Ikincisi,
zaman 1970 ve 1980'lere
göre belki değişti, ama da-
ha geniş bir hafızası olan-
lar, yaşanmakta olanlan ta-
nıyacaklardjr:
Kapitalizm öyle zanne-
dildiği kadar değişmemiş
1920'lerden bu yana. Yine
faşizm gündemde ve yine
faşizme karşı, 'klasik' ça-
lışma tarzı en etkin olanı.
Belki bunlara eklenmesi
gereken bir üçüncü ders
de sınıf mücadelesini sa-
dece sarmayeye karşı bir
eylemle sınırlamamak, bu-
nun genel bir dünya görü-
şü ve her türiü haksızlığa
karşı mücadele olduğunu
unutmamak olabilir...
A n t e n l e r i n i
Artık yurtıçı pıyasaları ızleyebılmek ıçın b
• İMKB Hisse Senedi Piyasası
Her hisse senedinin 28 adet
fiyat bilgisi.TL ve $ bazında
grafikleri.
z i B D P ' y e
TV a n t e n ı v e b ı l g ı s a y a r y e t e r l ı B D P s ı z l e
ç e v ı r ı n
Artık
• 15 en yaygın gösterge ıle
teknik analiz.'Hareketli
ortalamalardan Fibonnacci'
lere trend çizgılerine kadar
uzanan göstergeier.
• İMKB sirketterinin mali tablo
ve bazı finansal oranları Üç,
altı, onikişer, aylık tablolar,
sirket bilgileri
• İMKB Tahvil-Repo Piyasası
• Bankalararası Döviz ve Faiz
Piyasası
• Serbest Piyasa Döviz ve AJtın
Piyasası
• BDP Haber Ajansı kaynaklı
haberler. •Gelismis haber
tarama özellikleri
var
Ustefik tum btı bılgııerı en uyg^n ortam ve malıyetîe elde etmenız mumkün
Daha aynnoiı bıigı ve BDPLINE
1
! yaJondan tanımak ç n btzı araym
BDPrun üstûn ûrûnlefı ve teknik hızmet guvencesıyte bir kez daha tarvjın
r ıçın BDPLINE ı hazırladı.
• Excel ve DDE aktarımı
• Metastock'a veri aktarımı,
• Otomatik sıralama, döngü,
alarm,
• Hisse senetlerine ait tüm
fiyat bilgilerinin toplandığı
ve son 10 isJemin görûntû-
lendiği ayrıntı pencereieri
• Anlık Portföy izleme
(Accountvvatch)
• Anlık Zaman-Satıs (Time &
Sales) tabloları
• Islemlerinizi hızia gerçekles-
tirmenızi sağlayan sûrûkle-
bırak (drag & drap) özelliği
• Ve VVindovvs ortamının ge-
tirdiği dığer birçok kullanım
kolaylığı
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Devletin Çözülüşü
Devletin "ne olacağı" kuramsal düzeyde tartışıla-
dursun, Türkiye'de devlet, giderek çözülüyor ve bu
durum ekonomiye zarar veriyor.
Cumhurbaşkanı, laiklik karşıtı gelişmelere karşı
savaşım veriyor; ancak, dinin siyasete araç edilme-
si "günahtır" diyebiliyor. Bu çelişki doğal sayılmalı,
çünkü Cumhuriyet'e verdiği özel demeçte, devletin,
"kanunlan uygulayamadığının" altını çiziyor. Yasa-
lan uygulayamamak ise çözülmenin en açık kanıtı
sayılmafıdır.
Başbakan, başka bir dünyada yaşıyormuşçasına,
"nerelere cami ve külliye yapılacağına bizzat" karar
veriyor. Hükümet, böylelikle, yalnız bugünü kurtar-
maklayetinmiyor, toplumun geleceğini düşündüğü-
nü "camiyatınmlanyla" kanıtlıyor.
Devletin variık nedeni, yasalar karşısında yurttaş-
lannı "eşit" tutacağı kuralıdır. Yasalan uygulayama-
yınca, özeilikle suçlu-suçsuz aynmında eşitlikten
uzaklaşılıyor. Yüzlercesi içinde bir ömek yeterti ola-
caktır; bir güvenlik bihminin başındaki kişi, DGM ta-
rafindan hakkfnda tutuklama karan bulunmasına kar-
şın, yakalanmıyor
Suçluyu yakalamayan devlet ne yapar? Kaçınıl-
maz olarak, yakalayamadığı "suçluların eline ge-
çer", kendisi suç işlemeye başlar. Toplumun en "fe-
miz" kesimlerini, çocuklannı ve gençlerini suçlar; iş-
kenceden geçirir. Bu da yetmez, kendisine karşı çı-
kanlan "/ceno'/bu/c/L/öt/''suçlarlacezalandınr. Her gün
örnekleriyle yaşandığı gibi öyle de oluyor.
• • •
Ekonomi-dışı çözülme ömekleri çoğaltılabilir; ge-
rekmiyor.
Ekonomi yönetiminde iki çok zararlı özellik ege-
mendir; bunlardan birincisi ancak "talan" olarak ad-
landınlabilir; ikıncisi de ekonomiye ilişkin açıklama-
lardakı tutarsızlıklardır.
Hükümet, Merkez Bankası'nın, yasal olarak bilan-
çonun genel kurula sunulacağı Nisan 1997'de ger-
çekleşecek olan 138 trilyon TL'lik kânna daha şim-
diden el koymuş bulunuyor. Bütçeye yeterii gelirieri
vergilerte sağlayamayan ve Merkez Bankası kay-
naklannı yasal olarak yararlanma sınınna dek kullan-
mış olan hükümet, para sıkıntısından bu el koyma
yöntemiyle şimdilik kurtulmuş görünüyor.
Yasal açıdan bu birtalandır. Talanın olduğu yerde
ekonomik özgürlük olamaz.
Tutarsız açıklamalar ya da sayısal gösterge sap-
tırmalanyla çok karşılaşılıyor. Örneğin bir ekonomi-
nin en önemli ve yaygın bir biçimde kullanılan "ba-
şan göstergesi" sayılan yıllık "büyüme oram" konu-
sundaki yürekler acısı "açıklamalara" bakınız. Baş-
bakan, ekonominin yıllık büyüme oranının 1997'de,
yüzde 14 gibi, dünyada yalnızca kimi yıllar Çin'de
ulaşılabilen bir düzeyde çıkacağından söz ediyon
kendisiyle "çok uyumlu" çalıştığını sabah-akşam
açıklayan yardımcısı, bu oranı "yanyanya azaltarak"
yüzde yedi yıllık büyüme oranı veriyor; kargaşa bu-
nunla da bitmiyor, Devlet Planlama Teşkilatı hükü-
met edenlerin bu oranlannı, yıllık programa göre "dü-
zeltiyor" ve 1996 Ekimi'nde yayımlanmış olan
1997'de büyüme oranını, yüzde dört olarak, yeniden
"açıklıyor".
Kısaca, işlemeyen devlet yapısı sonuçta, öbür bü-
yük olumsuzluklanna ek olarak, ekonomiye ilişkin
yorum yapılmasını da gerçekten çok güçleştiriyor.
Bu tür "talanlarla" ve tutarsız, uyumsuz ve belir-
siz açıklamalarla mı ekonomiye "yön verilecek", iç
ve dış "sermaye kesimleri"n\n "güveni" kazanıla-
cak, emekçilerin haklan korunacak, enflasyon düşe-
cek ve de ekonomi "düzlüğe çıkacak?"
Bu sorulann yanrtı yalnızca "acı bir gülmece" ola-
bilir.
• • •
Bu çözülme noktasına nasıl mı gelindi?
Çağdaşlaşma tarihimizde 3 martın özel bir yeri ve
önemi var; 3 Mart 1924'te, aynı günde. şu üç büyük
adım atılabilmişti: Hilafetin kaldıniması, Şer'iye ve
Evkaf, yani bugünlerde çok tartışılan şeriat ve vakrf-
laria ilgili bakanlığın kaldınlması ve Oğrenimin Birli-
ği Yasası'nın TBMM'de onaylanmalan. Bu üç büyük
adım "çağdaş ulus devlet olmanın ana dayanakla-
n"dır. Türkiye, Ikinci Dünya Savaşı sonrasında, ülke-
yı yönetenlerin, "şeriata şirin görünme yanşına gir-
meleri" sonucu, bu üçlünün ikisi konusunda adım
adım eskiye götürüldü. Öğrenim birliği, 1946 son-
rasında giderek artan bir oranda bir yana bırakıldı,
siyasetçiler dınsel eğitime aşın destek verdi; son ay-
larda ekilen bu tohumlann meyveleri toplanıyor, şe-
riatçılık topluma egmen kılınmak isteniyor. Geriye
çok biçimsel bir "hilafet" konusu kalıyor. Devletin çö-
zülüşü, her geçen gün toplumsal yapının ana daya-
naklannın daha çok parçalanmasına neden oluyor.
Prens Philippe başkanlık edecek
Belçikalı işadanıları
Türkiye'ye geliyor
OZGUR ULUSOY
BRÜKSEL - Türkiye'ye
daha ilk yılında 20 milyar
dolar dış ticaret açığına mal
olan gümrük birliğinden
sonra, Avrupa Birliği 'ndeki
ihracatçı firmalann Türki-
ye pazanna olan ilgisi art-
maya devam ediyor. 1997
yılının ilk büyük ziyaretini
Türkiye'ye düzenlemeye
karar veren Belçika Dış Ti-
caret Ofisi'nden işadamla-
n ve bakanlardan oluşan
120 kişilik bir heyet, ihracat
olanaklannı araştırmak
üzere bu hafta sonu Türki-
ye'ye geliyor.
Türkiye'de hem resmi te-
maslarda bulunacak hem de
işadamlanyla görüşecek
olan heyetteki firmalann
yüzde 90'mın ihracatçı fir-
malar olduğu belirtiliyor.
Heyette Belçika'da enerji ve
ulaşım alanında faaliyet
gösteren firmalann yanı sı-
ra Belçika'nın en büyük
bankalanndan BBL ve te-
lekomünikasyon alanında
faaliyet gösteren Alcatel
Bell de temsil ediliyor.
Alcatel Bell'in bilindiği
gibi Türkiye'de Teletaş'ın
teknoloji üretimine son ve-
rilmesinin sorumlusu oldu-
ğu iddia ediliyor.
Temaslanna 10 martta
Ankara'da başlayacak olan
Belçika Prensi Phiüppe
başkanlığındaki heyet,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafindan kabul
edildikten sonra, Başbakan
Necmettin Erbakan. Dışış-
leri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller,
ekonomiden sorumlu Dev-
let Bakanı Uftık Söylemez,
Devlet Bakanı Ayfer Yü-
maz. Eneqi ve Tabii Kay-
naklar Bakanı Recai Kutan
ile de görüşecek.
12 Mart'ta îstanbul'a ge-
lecek olan heyet, Belediye
Başkaru Recep Tayyip Er-
doğan'la görüştükten sonra
Dış Ekonomik Ilişkiler Ku-
rulu'nun (DEİK) düzenle-
yeceği Türkiye-Belçika işa-
damlan toplantısına katıla-
cak
Belçika Dış Ticaret Ofi-
si'nin direktörü VVilly de
Cook. heyette bankacılık-
tan tanmsal sanayiye, ma-
kine üretimine kadar bir di-
zi sektörün yer aldığını ifa-
de ederek, "Hem ticaret
hem ortak yaünm alanlan
araşünlacak" şeklinde ko-
nuştu. Îstanbul'da işadamı
Sakıp Sabancı ile de temas-
larda bulunacağını kayde-
den Cook, Prens Philip-
pe'in, Belçikalı firmalann
Îstanbul ve çevresindeki ya-
tınmlannı ziyaret edeceği-
ni de sözlerine ekledi.