06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Hastaneler Raporu', SSK ve Sağlık Bakanhğı'na bağlı kurumlann çalışmalannı ortaya koydu Sagbk yükü kamu hastanelerindeYUSUF ÖZKAN ANKARA - Türkıye'de, çökertme girişımlerine karşın, kamu hastanelennın, yataklı tedavi kurum- larına baş\uran halkın yüzde 70-90'ının yükünü çektiği belırlendi. Son 5 yılda gözle görülür biçim- de parasal, teknolojik ve insan gücü desteği yitiren kamu kuruluşlannın, polıklinık ve baktığı hasta sa- yısında büyük artış oldu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Ata Soyer'ın, "Hastaneler Raporu" bas- 1ıklı çalışması. SSK. veSağlık Bakanlıgrnabağlı te- davı kurumlan ıle özel ve üniversite kurumlannın çalışmalannı rakamlarla ortaya koydu. Raporda, Türkiye'deki 1051 yataklı tedavi kurumunun (YTK) yûzde 67'sınin Sağlık Bakanlıgı'na, yüzde 11.4'ünün SSK'ye. yüzde 3.3'ünün de üniversite- lere bağlı olduğu belirtildi. Tûrkiye'deki YTK'lerin yüzde 14'ünü de özel hastanelerin oluşturdugu kay- dedildi. Raporda, 1991-1995 yıllan arasındaüniver- site. vakıf-dernek ve özel hastanelerin toplam has- taneler içindeki payı artarken diğer kurumlann top- lam içindeki payının azaldığına dikkat çekildi. , Rapora göre fürkjye'de 1995 yılında var olan top- lam 151 bin 972 hastane yatağının yüzde 53.4'ü Sağlık Bakanhğı'na, yüzde 21.4'ü SSK'ye, yüzde 16.5'i üniversıtelere, yüzde 4.4'ü de üniversitelere aıt. 1991 -1995 yıllan arasında üniversite, vakıf-der- • Rapora göre Türkiye'de 1995 yılında var olan toplam 151 bin 972 hastane yatağının yüzde 53.4'ü Sağlık Bakanhğı'na, yüzde 21.4'ü SSK'ye, yüzde 16.5'i üniversitelere, yüzde 4.4'ü de üniversitelere ait. 1991-1995 yıllan arasında üniversite, vakıf- dernek ve özel hastaneler, toplam hastane yataklan içinde paylannı arttınrken diğer kurumlann paylan geriledi. nek ve özel hastaneler. toplam hastane yataklan için- de paylannı arttınrken diğer kurumlann paylan ge- riledi. Raporda, hastaneler ve verdikleri hizmetler şöyle sıralandı: Poükünik: 1995 yılında YTK'de gerçekleşen po- likiinık muayenelerinın sayısı 7.6 milyondur. Top- lam polikliniklerin yüzde 54.8'i Sağlık Bakanlıgı'na bağlı hastanelerde gerçekleşirken yüzde 34.4'ü SSK, yüzde 7sı üniversite. yüzde 1.3'üözei, yüzde 1.2'si de diğer kamu hastanelerinde gerçekleşmiş- tir. Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki poliklınık sa- yısı 5 yılda 1.3 milyonluk bir artış göstenrken özel hastanelerdeki artış 632 bin, SSK hastanelerinde 500 bin, üniversite hastanelerinde 159 bin dolayın- dadır. Yatan hasta: 1995 yılında tüm YTK'deki toplam 3.9 milyon yatan hastanın vüzde 57'sı Sağlık Bakan- hğı'na ait kunımlarda yatmıştır. Sağlık Bakanhğı'nı yüzde 25.3'le SSK. yüzde 11.4 ıle üniversite, yüz- de 3.9 ile de özel hastaneler izledı. 5 yıllrk dönem- de yatan hasta sayısında 741 bin dolayında artış ol- du. Bunun435 bini Sağlık Bakanlığı kurumlannda, 131 bini SSK hastanelerinde gerçekleşti. Amdrvat: 1995 yılında tüm YTK'de 1.2 milyon cı- vannda ameliyat gerçekleşti. Bu ameliyatlann yüz- de 49'u Sağlık Bakanlığı. yüzde 26.2'si SSK. yüzde 15.9'u üniversite. yüzde 5.3'ü özel hastane. yüzde 1.3'ü de vakıf-dernek hastanelerinde yapıldı. Doğum: 1995 yılında gerçekleşen 77 bin doğu- mun yüzde 67 sı Sağlık Bakanlığı, yüzde 23"ü SSK, yüzde 4.7'si özel, yüzde 3.6'sı üniversite hastanele- rinde oldu. Raporda. poliklınık. yatan hasta, ameliyat \ e do- ğum sonrası sayısı açısından Türkıye'dekı toplam yükün önemlı bölümünü Sağlık Bakanlığı \e SSK hastanelennın üstlendığı belirtılerek "Bu anlamda Sağlık Bakanlığı ve SSK hastanek'ri, hastane>e bas- vuran her 10 hastanın 7 ile 9'unun sonınunu çözen kurumlar olarak öne çıknuştır" dcnıldı Raporda. Sağlık Bakanlığı hasianelennın. hastane ölçütünde kapasitelerinin yüzde 73-100'ü, yatak ölçütünde de kapasıtelerınin yüzde 92-107'si oranında çalıştığı saptandı. SSK hastanelerinin de hastane bazmda yüzde 202-302, yatak bazında da yüzde 108-161 kapasite ile çalıştıklan ortaya çıktı. Raporda, Türkiye'de hastane başına yılda ortala- ma 75 bin polıklinık hastası düştüğü, hastane başı- na ortalama 227 bin poliklinik ile SSK'nin ilk sıra- da yer aldığı vurgulandı. Uzman hekım başına dü- şen poliklınık sayısının ortalama 3 bin 832 olması- na karşın. bu sayının SSK'de 7 bin 29, Sağlık Ba- kanlığı kurumlannda da4 bin 610'a yükseldiği kay- dedilen raporda. üniversite hastanelerinde ise bu ra- kamın 1085 olduğu belirtildi. Hastane başına yillık ortalama hasta yatış sayısının 3 bin 842 olduğu sap- tanan rapora göre bu rakam SSK hastanelerinde 8 bin 540'a kadar yükseldi. Yatak başına düşen hasta ortalamasının yıllık 32.7 olduğu Türkiye'de, SSK hastanelerinde bu rakamın 38.7 olduğu ortaya çık- tı. Uzman hekim başına düşen ameliyat sayısının or- talama 6 bin 38 olduğu belirtilen raporda, SSK has- tanelennde aynı sayısının 8 bin 419'a, Sağlık Ba- kanlığı kurumlannda da 6 bin 504'e kadar çıktığı saptandı. Raporun sonuç bölümünde. "Türkiye'de tüm çö- kertme operasyonlanna ve karalama soylemlerine karşın, kamu hastaneieri V TK'ye başvuran halkın yükünunyu/de 70-90 yükünü çekmektedir*'denildı. Eıııeldilik işlemlerî de özeflesti BAR1Ş DOSTER SSK, Emekli Sandığt ve Bağ-Kur'un nıtelikli hizmet verememesi, yasalann ve an- layişlann çok sık değişmesi, bürokrasinin çokluğu yeni bir ış ve uzmanlık alanı ya- rattı: Sosyal güvenlik hiz- metleri danışmanlığı. Budems Sosyal Güvenlik Hizmetleri adlı kuruluşun sa- hibi Burhanettin Demircioğ- lıı, yurttaşlann ödedikleri si- gorta primlerinın hesaplan- masından emeklilik ışlemle- rinin sonuçlandınlmasına kadar sosyal güvenlik ku- rumlanyla ilgili hemen her kortudaTnüşterilerine hizmet veriyor. Demircioglu. "Ben ashnda maH müşavirim, ama 11 yıldır sosval güvenlik hiz- metleri danışmanlığı > apıvo- rum. Bir tt-k sigorta sicil nu- marası ve nüfus cüzdanı ile o kişinin çahşma yaşamı 9e il- gili tüm bilgilere ulaşıp so- nınlannı çözebiliyoruz" di- ye konuşuyor. Iktıdarlann yıllardır uygu- ladıklan politikalarla Türki- ye'yi sosyal devlet olmaktan uzaklaştırdtklannı belirten Demircioglu, bu durumun hem anayasaya hem hak ve adalet kavramlanna hem de insanlığa aykın olduğunu vurguluyor. SSK ya da Emekli Sandığı'nda olma- yan pek çok bilginin kendi- sinde olduğunu savunan De- mircioglu, çahşma yöntem- lerini şöyle özetliyor: "Şir- ketimize bağb avukatlar ve u/manlarla birlikte 1 Idşiııin dos>ası için 7-8 kişi çahşıyor, arşivlere inivor, kayıtlan tan- >x>r. bürokrasryi aşıvonız. Ba- zen I kjşi için 20 saat bilgisa- yar çalışması yapıyor, her ku- nı mdan ekle ettiğimiz verile- ri arştvliyoruz. Sonuçta SSK'nin lOgündeyaptğını 1 günde yapıvonız ve bu saye- de, bize birvığın sorunla baş- \uran pek çok kisiyi emekli yapabilivoruz." Sosyai güvenlik kurumla- nnın dağınıklığından yakı- nan Demircioglu, şu anda sosyal güvenlik çatısı altında olan her 3 kişiden 2'sinin kapsam dışında kaldığını. 20 milyon sıgortalıdan 15 mil- yon tanesinin sadece sigorta sicil numarasının bulundu- ğunu belirtiyor. Lııaııılara dokunulmazhk AJNKARA (AIVKA) - REFAHYOL hükümetı. TBMM'yesunduğubiryasa tasansı ile Tûrkiye'deki ca- milerin büyük bir bölümün- de din hizmetlerinın "korsan imamlar" tarafından yürü- tüldüğünü itiraf etti. Tasan- nın gerekçesınde. "Çamile- rin tamamına kadro tahsis edüememesi, gerek vurtiçin- de gerekse >urtdışında özel amaçlan doğrultusunda ye- tiştirilen bilgisi/. li\ akatsiz ve işin ehli olma\ an kışiler tara- findan cami hi/metlerinin yürütülmesine imkân sağ- lanmakta ve bunlann dene- timleri de mümkün oiama- maktadır" denildi. Bakanlar Kurulu'nca ha- zırlanan ve TBMM Başkan- lığı'na sunulan yasa tasan- sında. Dıvanet İşlen Başkan- bğı'na 16 bin 667 adet kad- ro verilmesi ıstendı. Tasan- nın gerekçesınde, Türkiye'de her yıl halkın katkılanyla 1500 cıvannda camı, 300 ci- vannda da Kuran kursunun açıldığı belirtildi. Açık olduğu halde kadro verilemeyen. çoğunluğu köylerde 8 bin 367 adet ca- mınin kadro beklediğinin be- lirtildığı tasanda, kadrosu bulunduğu halde acilcn mü- ezzin-kayyım kadrosuna ge- ."ek duyulan 6 bin cami bu- lunduğu kaydedildi. Tasanda. 2 bin civannda da öğretici bulunmayan Ku- ran kursa olduğu anlatıldı. Gerekçede, "Camilerin ta- mamına kadro tahsis edile- meyen gerek yurtiçinde, ge- rekse >Tirtdışında özel amaç- lan doğrultusunda vetiştiri- len bilgisİA Ihakatsi/ ve işin ehli olmayan kişiler tarafin- dan cami hizmetierinin vu- riitülmesine imkân sağlan- makta ve bunlann denetinv leri mümkün olamamakta- dır" denildi. TBMM Başkanhğı'na su- nulan bir başka yasa tasansı ile de suç işleyen imamJann yargı önüne çıkanlması zor- laştınlıyor. Tasan ile Diya- net İşleri Başkanlığı din hiz- metleri sınıfı personelı. Me- murin Muhakematı Yasası kapsamına alınıyor. Buna göre Osmanlı döneminden kalan ve eleştiri konusu olan yasa kapsamına alınan imamlar suç işlediklennde ya da kendilenne karşı suç işlendiğinde doğrudan yargı önüne çıkanlmayacak. Tasa- nya göre imamlar için önce İl İdare Kurulu'nun "luzum- u muhakeme" karan verme- sı gerekecek. ı direniş İşci direnişlerinde tanıdılar birbirlerini. Ejlemlerde birlikte halav çektiler, deriyi birlikte işlediler, paydos saatini pa> lasülar kendilerince. Aynı fabrikanın işçilerivdiler önceleri. Bu aralar ise yine Tu/Ja Deri Organi/e Sanayii Böigesi"nde, ancak farklı fabrikalarda çalışıyoıiar. Asiında fiilen çalışan Murat Emine, çalıştığı fabrikada sendikalaşmava izin verilmediği için arkadaşlanvla beraber yaklaşık üç aydır direnişte. Aynı /amanda Deri-İş Sendikası Tu/Ja Şubesi'ne de üye olan Emine'nin sabahtan akşama kadar gelip orurduğu "Grev çadın"nda şimdi ise kırnıı/ı. ma\i balonlar asılı. Zaman zaman jandarnıa tarafından yıkılmava alışkın bu derme çatma çadır dün Murat'la Emine'nin düğünü için süslendi. Komparsitasız, limonata-kuru pastasız bir düğündü onlannki... Heniiz 17 \ asmda olmasına karşın tırnakiannda ve avuçlannda işci olmanın izlerini taşıyan Emine bembeyaz gelinlİğinin çamura değmesine aldırmiNordu bile. Sıra •da>anışma'ya gclmişti Kuyruğa giren işciler bir zarfa kovduklan paralannı gelirüe damadın yanında açılan torbaya atıp, yeni çifti tebrik ettiler. V üzlerinde ise fabrikada çalışırkeru çadırda direnirkenva da toplusözleşme imzalarken gösterdikleri dayarusmayı bir yuva kurulmasına da taşımamn gururu vardı. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) Mehmet Elkatmış, İbrahim Şahin'in yakalanması gerektiğini söyledi Komisyon Org. Bigah'yı dinledîtstanbul Haber Servisi -TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu, es- ki Jandarma Genel Komutanı ve es- ki MİT Müsteşan emekli Orgeneral Burhanettin Bigalı'yı dinledi. Komisyonun çalışmasını sürdür- düğü Dolmabahçe Sarayı çıkışında dün sabah gazetecilere bir açıklama yapan Susurluk Komisyonu Başka- nı Mehmet Elkatnuş. sabah eski Jan- darma Genel Komutanı ve MİT Müsteşan Bigalı ile eski MlTgörev- lisi Metin Günyolu dınlediklerini belirtti. Mehmet Elkatmış, "Mete Bey diye bildiğimiz ama kendisinin Mete Bey ounadığuıı söylediği Metın Günyol'iı dinledik. 'Kesinlikle Me- te Bey ben değilim' dedi" şeklınde konuştu. Elkatmış, gazetecilerin "çe- tenin mahkûmiveti için, komisyonun yeterli delile kavuşup kavıışmadıgı" şeklindeki sorusunada şu yanıtı ver- dı: "Kavuştuk ya da kavuşamadık de- memiz, işin sonunda olacak. Ama şu kadannı söyleyeyim. Çeşitli yayın or- ganlannda komisyonun dinlediği çe- şitli kişfleri tatminkâr bulmadığı şek- lindeki sö/Jeri doğnı değildir. Biz, bö>le bir şe> demedik. Tatminkâr bulup bulmamız işin sonunda. değer- lendirmc nen'cesinde anlaşılacak." tlkatmış. eski Ozcl Harekât Da- ıresi Başkanvekili İbrahim Şahin'in yakalanamaması hakkındakı bırso- ru üzerine de yakalanması gcrekir- di" dedi. "Eski kuv>et komutanla- nndan Org. Necdet Üruğ'un, komis- yonda ifadesinin aJınmak üzere çağ- nlıp çağnlmavacağı" sorusuna da Elkatmış. "*Çağırdıkr yanıtını \er- dı. Komisyon üyeleri daha sonra Metris Cezaevine gıttıler. Komisyon öğleden sonrada Met- ris Cezaevı'nde Soylemezler çete- sinden Mehmet Sena Söylemez ile eski emniyet mensuplan Sedat De- mir. DenizGökçetin ile '"kuryekız" Dflck Örnek'ın dinlediler. Elkatmış tstanbul'danaynlmadan önce başına. komisyonun tstan- bul'daki çalışmalan hakkında bilgi verdi. Elkatmış. 3 gün içinde 16 ki- şi dınlediklerini ve çalışmalann ya- rarh olduğunu belirtti. Komisyonun Güneydoğu'nun çeşitli yerlerinde çalışmalar yapacağını da bildiren El- katmış. Susurluk Raporu'nu 3 nisan tarihine kadar TBMM'ye verecek- lenni kavdettı. E m n i y e t C e n e l M ü d ü r l ü ğ ü A P K D a i r e B a ş k a n l ı ğ ı a r a ş t ı r d ı 4 Çevik Kuvvet, medya ve amMerinden şikâyetçi 9 EVtNGÖKTAŞ ANKARA - Çevik Kuvvet şube müdürlüklerinde görevli polislerin, toplantt ve gösteri yürüyüşü yapan topluluklar ile eylemlerinin amacı hakkında amirleri tarafından önce- den bılgilendirilmedikleri. bu ne- denle olaylara "bflincsizce" müda- hale ettikleri bildirildi. Araştırma- lar, polislerin büyük bölümünün "yaşianınca yalmzkalmaktan kork- tuklannı" ortaya koydu. Emniyet Genel Müdürlüğü Araş- tırma ve Planlama Daire Başkanlı- gı'nca (APK) yapılan araştırmaya göre Çevik Kuvvet'e mensup polis- lerin yüzde 32.84'ü olaylar önce- sinde istihbarat yapılmadığına, yüzde 25.78'i olaylann akışmı ha- ber verecek elemanlann kullanıl- madığına, jiizde 33.04'ü de olayla- nn çıkmasına provokatörlerin ne- den olduğuna inanıyor. Türkiye genelinde 67 ilde görev yapan toplam 8 bin 312 Çevik Kuv- vet mensubunun denek olarak kul- lanıldığı araştıımada. toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanlara müda- haleeden polislerin yüzde47.42'si- nin medyadan, yüzde 30.29'unun amirlerinden. yüzde 10.63"ününde halktan etkilendiğı ortaya çıktı Ankette denek olarak kullanılan polıslenn büyük bölümünün polis okullannda Çevik Kuvvet'e özgü branş eğitiminin verilmesini. bu okullarda ders vereceklerin konula- nnda uzman olmalannı ve en kısa sürede bir Çevik Kuvvet polıs oku- lunun açılmasını istedikleri saptan- dı. Araştıımada, "görev öncesi mo- tivasyT)n" konusunda şu saptamaya yerverildı: "Personelin yüzde 29.1'inin olay öncesi muhatap toplulukla ilgili bil- gi i$temesi göze çarpıyor. Denckle- rin yüzde 22.60'L, müdahale strate- jilerinin olavın ö/elliğine göre avn ayn tespit edilmesini istivor. \etki pay laşımının düzenlenmesini iste- yenkr ise yüzde 21.44 oranında." Çevik Kuvvet'in topluluklara bi- linçsizce müdahale etmesine yetki noksanlığının da neden olduğu vur- gulanan araştırmada. çalışma saat- lennin düzensizliği ile görev önce- si ve sonrası dınlenme alanlannm olmamasınm moral bozukluğuna yol açtığı kaydedildi. Araştırmada. Çevik Ku\\et po- lislennin bü>ük bölümünün iicret- lenn genel olarak yetersizlığine ınandığı kaydedilirken "Aynca per- sonelin oldukça önemli bir bölümü \aşlanınca sahipsi/ katabileceğini düşünüyor ve korkuya kapılıyor'" denildi. Araştırmuda. "çaltşma sü- resi ve atama"ya ilişkin olarak şu saptamaya vanldı: "Braırçın cazip hale getirilerek çalışan personelden uzun süre fa> dalanılması y üzde66.9 oranla oldukça bü\ ük bir kesim ta- rafından kabul ediliyor ve zorunlu haller dışında atama yaptlmaması- nı istiyor. Deneyimli polislerden olu- şacak Çevik Kuvvet'i benimseyen- lerin oranı ise yüzde 33.10'dur." Ara^tırmanın "sonuç vedeğerlen- dirme" bölümünde. "yasaya uygun toplantı ve gösteri yürüv üşlerinin düzen ve güvenliğinin sağlanmas, aynca yasava a> kın sokak veya mey- dan hareketlerinin gerekirse zor kullanılarak önlenmesi amacıyla nluşturulmuş mobil polis hirlikleri olan Çevik Kuvvet"in, gün geçtik- çe görev ve sorumluluk alanlannın çoğaldığına dikkat çekildi. AYDESLANMA EMRE KONGAR İslama Laikliği Türkler Geflpdi 15 Aralık 1055. Islamda, din ile devletin aynldığı gün. 15 Aralık 1055. Abbasi Halifesi Kaaim'in emri üze- rine, Bağdaftaki cuma hutbesinin, kendi adı yerine, Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey adına okunduğu gün. Işte o gün, artık "dünyevîsaltanat" Türklere geçi- yor, halife "uhrevî" temsilcilık ıle yetiniyordu. • • • Laiklik, esas olarak, hiçbir semavî dinde yoktur. İlk indiklerinde ne Musevılik ne Hıristiyanlık ne de Müslümanlık laiktir. Bütün semavî dınler, öteki dünya ile birlikte bu dünyayı da düzenleyıci kurallar içerir. Bunlann bir bölümü doğrudan dogruya kutsal kitaplardan çıka- nlırken, bir bölümü de peygamberlerin yaptıklanndan ve söylediklerinden doğar. Zamanla, din bilginlerinin, din başkanı olan devlet yöneticilerinin uygulama ve kararlan da "din adına", "Allah adına" fetvalar biçimınde kamu yaşamını da, özel yaşamı da düzenlemeye devam eder. Papalık, bir teokratık devlet bıçimidir. Şenata da- yalı devlet de bir teokratık devlettir. Her ikisinde de iktidar, Allah'ın iktidarı, ona karşı çıkanlar ise şeytanın aldattığı sapıklar sayılır. Bu durumda, iktıdara "muhalefet" etmenin ceza- sının ne olduğu ya da ne olacağı bellıdir Dinsizlere, münkiriere, kâfiriere engızısyon ne ceza bıçmişse o. Yanı işkence ve ölüm. Yüzyıllar içinde papalığm egemenliğınden kurtul- maya çalışan imparatorlann, krallann ve prenslerin mücadelesinde dökulen kanlar insanlık tarihınin en utanç vericı sayfalarını oluşturur. Müslümanhkta da dört halifeden üçünün öldürül- mesı ve özellikle AJi ile Muaviye arasındakı çatışma- dan sonra ortaya çıkan hızipleşmeler ve dökulen kanlar, ashnda bir siyasal kavganın, bir otorite çekiş- mesinın dine yansımasıdır. Işte bu ortam içinde onuncu yüzyıldan itıbaren Türklenn Müslümanlığı kabul etmesiyle islamtarihin- de yepyeni bir sayfa açılmıştır. Emevi ve Abbasi ım- paratorluklannın aksine, Selçuklularda devlet başka- nı, aynı zamanda halife, yanı dini lider değildir. Devlet başkanının aynı zamanda dıni lıder olma- yışı, din ve devlet işlennın ayrımında, yani laiklik ko- nusunda atılmış ilk adım, Türklenn Müslümanlığa getirdiği en önemli yenilık ve doneme göre ilk çağ- daş değişikliktır. • • • Cumhuriyeti ılan eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlan, Müslüman bir toplumda, ilk kez laık dü- zene dayalı bir devlet yapısı kuruyorlardı. Bir anlamda, Alman prenslerinın desteğiyle Hıns- tiyan toplumlannda gerçekleşen refonmu, Atatürk ve arkadaşlan Müslüman bir toplumda, aradan geçen beş yüz yılın deneyimlerinden de yararlanarak dârıa net ve etkili bir biçimde yapıyordu. Üstelik, dinlerin kendi tarinlerı bakımından, Müs- lümanlıktaki laiklik de aynen Hıristiyanlıktaki tarihi andınyor, Müslümanlığın kuruluşunun bin beş yü- züncü yıllanna rastlıyordu. Böylece Tuğrul Bey ve Alpaslan'la başlayan, Fa- tih Suttan Mehmet 1 le gelişen laikleşme süreci, Ata- türk ıle noktalanıyorve Türklenn islamaevrenselkat- kısı olarak dünya tarihindekı yerini alıyordu. Tarihleri anımsayalım: Tuğrul Bey adına hutbenin okunması 1055, Malazgirt 1071, cumhuriyetin ilanı 1923'tür. Yani Anadolu toprağında yaklaşık 1000 yıllık bir ev- rim süreci söz konusudur. Türkiye'de laiklikten gen dönüşün niçin olanaksız olduğunu bilmem anlatabildim mi? Bin yıllık bir gelişmeyı kım tersine çevirebilir ki? Ama yine de bilıyoruz ki tarih, toplumlan, gidebi- leceklerinden daha gerıye götürmeye çalışanlann yarattığı facialarla doludur. Ilgililere saygıyla (!) duyurulur. Not Şimdiye dek radyo ve televizyonlardakiTurk- çe yanlışlanna ilişkin yaptığım eleştirilere, eleştirilen- lerden pek biryantt ve tepkı alamıyoraum. Radyo Fo- reks'in genç ve dinamık haber müdürü ve sabah ha- berleri spiken Özay Şendil, kendisi hakkındaki eleş- tirimden sonra aradı ve 'Meğerse ne çamlar devir- mişiz, teşekkür ederım" dedi. Radyo Foreks'in ba- şansı ışte galiba bu farklılığında yatıyor. Kendisini eleştirdiğim Gürcan Dağdaş da aramtş, ama benim geri aramama karşın onunla görüşemedik. Bu ara- da televizyon spikerleri yeni bir "garipliğın" altına daha ımza attılar: "Kâtil" zanlısı yerine, kısa okunan "a"ile, "katil"zanlısı diyorlar. Arapça, "katl" kelime- si karşılığı olarak kullanıyorlar "katil" kelimesini her- halde. Oysa. zanlılık olaya değil, olayın faıline ilişkın- dir. Yanı "hırsızlıkzanlısı"olmaz, "hırsızzanlısı"olur. "Katil" zanlısı olmaz, katl olayını gerçekleştiren ve kendisine uzun "a" ile "kâtil" denen kişinin zanlısı olur. Kamu görevlileri sendikaları Yasa taslağı geri döndü ANKAR.A (Cumhurivet Bürosu)-Çalı>ma ve Sosyal Güvenlik Bakaniigı'nca ha- zırlanarak Başbakanlığa gönderilen "KamuGörevfi- leri Sendikalan Yasa Tasla- ğı", Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay'dan görüş alınma- dığı gerekçesıyle bakanlığa ıade edıldı. Türkiye KamuÇalışanla- n Sendikalan Konfederas- yonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Başkanı Resul Akay. dün düzenlediği basın top- lantısında, Çahşma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı Neca- ti Çelik'i memurların ana- yasal haklannı engellemek- le suçladı. Çelik'in yasa tas- lağı hazırlığmı. hukukçular- dan görüş almak gerekçe- siyle 7 ay geciktirdiğını be- lirten Akay, "Çelik, kamu görevlilerinin sendikal hak- lanna hükümet progranıın- da yer vermediğini ve ana> a- sa değişikligini engelleyen bir partide siyaset >aptıgını gölgelemek maksadıvla, "Anavasanın tanıdığı sendi- kdl hakları içime siııdncıni- yorum, bu yasayı parlamen- toya sevk ederek sendikal kariyerime gölge düşür- mem' gibi sözlerle "demok- rasi havariliği' ve'ucuzkah- ramanlık' yapacağını düşü- nüyordu. Kamu kuruluşla- nndan görüş almavarak ta- sanyı bilinçli olarak başba- kanuğa göndermiştir. İas- lak bakanlığa iade edileü 10 gün oldu. Çelik, kamuoyuna hâlâ bir açıklama yapmadı. İşlediği suçun üzerini örtme* ye çalışıyor. Çelik, iyi niyetli olamaz, >a mcmurlardan özür dilemeli va da istifa et- melidir. Aksi takdirde siyasi sahtckârlık ve siyasi ahlak- sızuk vaftasını ömür boyu boynunda taşıyacakbr. Çe- lik, anayasal haklartmızı M'rnıemek. sendikal hakla- rımızı engellemek için bev- hude çaba göstermektedir" dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle