Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 MART1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Hastaneler Raporu', SSK ve Sağlık Bakanhğı'na bağlı kurumlann çalışmalannı ortaya koydu
Sagbk yükü kamu hastanelerindeYUSUF ÖZKAN
ANKARA - Türkıye'de, çökertme girişımlerine
karşın, kamu hastanelennın, yataklı tedavi kurum-
larına baş\uran halkın yüzde 70-90'ının yükünü
çektiği belırlendi. Son 5 yılda gözle görülür biçim-
de parasal, teknolojik ve insan gücü desteği yitiren
kamu kuruluşlannın, polıklinık ve baktığı hasta sa-
yısında büyük artış oldu.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi
üyesi Dr. Ata Soyer'ın, "Hastaneler Raporu" bas-
1ıklı çalışması. SSK. veSağlık Bakanlıgrnabağlı te-
davı kurumlan ıle özel ve üniversite kurumlannın
çalışmalannı rakamlarla ortaya koydu. Raporda,
Türkiye'deki 1051 yataklı tedavi kurumunun (YTK)
yûzde 67'sınin Sağlık Bakanlıgı'na, yüzde
11.4'ünün SSK'ye. yüzde 3.3'ünün de üniversite-
lere bağlı olduğu belirtildi. Tûrkiye'deki YTK'lerin
yüzde 14'ünü de özel hastanelerin oluşturdugu kay-
dedildi. Raporda, 1991-1995 yıllan arasındaüniver-
site. vakıf-dernek ve özel hastanelerin toplam has-
taneler içindeki payı artarken diğer kurumlann top-
lam içindeki payının azaldığına dikkat çekildi.
, Rapora göre fürkjye'de 1995 yılında var olan top-
lam 151 bin 972 hastane yatağının yüzde 53.4'ü
Sağlık Bakanhğı'na, yüzde 21.4'ü SSK'ye, yüzde
16.5'i üniversıtelere, yüzde 4.4'ü de üniversitelere
aıt. 1991 -1995 yıllan arasında üniversite, vakıf-der-
• Rapora göre Türkiye'de 1995 yılında var olan toplam 151 bin
972 hastane yatağının yüzde 53.4'ü Sağlık Bakanhğı'na, yüzde
21.4'ü SSK'ye, yüzde 16.5'i üniversitelere, yüzde 4.4'ü de
üniversitelere ait. 1991-1995 yıllan arasında üniversite, vakıf-
dernek ve özel hastaneler, toplam hastane yataklan içinde
paylannı arttınrken diğer kurumlann paylan geriledi.
nek ve özel hastaneler. toplam hastane yataklan için-
de paylannı arttınrken diğer kurumlann paylan ge-
riledi. Raporda, hastaneler ve verdikleri hizmetler
şöyle sıralandı:
Poükünik: 1995 yılında YTK'de gerçekleşen po-
likiinık muayenelerinın sayısı 7.6 milyondur. Top-
lam polikliniklerin yüzde 54.8'i Sağlık Bakanlıgı'na
bağlı hastanelerde gerçekleşirken yüzde 34.4'ü
SSK, yüzde 7sı üniversite. yüzde 1.3'üözei, yüzde
1.2'si de diğer kamu hastanelerinde gerçekleşmiş-
tir. Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki poliklınık sa-
yısı 5 yılda 1.3 milyonluk bir artış göstenrken özel
hastanelerdeki artış 632 bin, SSK hastanelerinde
500 bin, üniversite hastanelerinde 159 bin dolayın-
dadır.
Yatan hasta: 1995 yılında tüm YTK'deki toplam
3.9 milyon yatan hastanın vüzde 57'sı Sağlık Bakan-
hğı'na ait kunımlarda yatmıştır. Sağlık Bakanhğı'nı
yüzde 25.3'le SSK. yüzde 11.4 ıle üniversite, yüz-
de 3.9 ile de özel hastaneler izledı. 5 yıllrk dönem-
de yatan hasta sayısında 741 bin dolayında artış ol-
du. Bunun435 bini Sağlık Bakanlığı kurumlannda,
131 bini SSK hastanelerinde gerçekleşti.
Amdrvat: 1995 yılında tüm YTK'de 1.2 milyon cı-
vannda ameliyat gerçekleşti. Bu ameliyatlann yüz-
de 49'u Sağlık Bakanlığı. yüzde 26.2'si SSK. yüzde
15.9'u üniversite. yüzde 5.3'ü özel hastane. yüzde
1.3'ü de vakıf-dernek hastanelerinde yapıldı.
Doğum: 1995 yılında gerçekleşen 77 bin doğu-
mun yüzde 67 sı Sağlık Bakanlığı, yüzde 23"ü SSK,
yüzde 4.7'si özel, yüzde 3.6'sı üniversite hastanele-
rinde oldu.
Raporda. poliklınık. yatan hasta, ameliyat \ e do-
ğum sonrası sayısı açısından Türkıye'dekı toplam
yükün önemlı bölümünü Sağlık Bakanlığı \e SSK
hastanelennın üstlendığı belirtılerek "Bu anlamda
Sağlık Bakanlığı ve SSK hastanek'ri, hastane>e bas-
vuran her 10 hastanın 7 ile 9'unun sonınunu çözen
kurumlar olarak öne çıknuştır" dcnıldı Raporda.
Sağlık Bakanlığı hasianelennın. hastane ölçütünde
kapasitelerinin yüzde 73-100'ü, yatak ölçütünde de
kapasıtelerınin yüzde 92-107'si oranında çalıştığı
saptandı. SSK hastanelerinin de hastane bazmda
yüzde 202-302, yatak bazında da yüzde 108-161
kapasite ile çalıştıklan ortaya çıktı.
Raporda, Türkiye'de hastane başına yılda ortala-
ma 75 bin polıklinık hastası düştüğü, hastane başı-
na ortalama 227 bin poliklinik ile SSK'nin ilk sıra-
da yer aldığı vurgulandı. Uzman hekım başına dü-
şen poliklınık sayısının ortalama 3 bin 832 olması-
na karşın. bu sayının SSK'de 7 bin 29, Sağlık Ba-
kanlığı kurumlannda da4 bin 610'a yükseldiği kay-
dedilen raporda. üniversite hastanelerinde ise bu ra-
kamın 1085 olduğu belirtildi. Hastane başına yillık
ortalama hasta yatış sayısının 3 bin 842 olduğu sap-
tanan rapora göre bu rakam SSK hastanelerinde 8
bin 540'a kadar yükseldi. Yatak başına düşen hasta
ortalamasının yıllık 32.7 olduğu Türkiye'de, SSK
hastanelerinde bu rakamın 38.7 olduğu ortaya çık-
tı. Uzman hekim başına düşen ameliyat sayısının or-
talama 6 bin 38 olduğu belirtilen raporda, SSK has-
tanelennde aynı sayısının 8 bin 419'a, Sağlık Ba-
kanlığı kurumlannda da 6 bin 504'e kadar çıktığı
saptandı.
Raporun sonuç bölümünde. "Türkiye'de tüm çö-
kertme operasyonlanna ve karalama soylemlerine
karşın, kamu hastaneieri V TK'ye başvuran halkın
yükünunyu/de 70-90 yükünü çekmektedir*'denildı.
Eıııeldilik
işlemlerî de
özeflesti
BAR1Ş DOSTER
SSK, Emekli Sandığt ve
Bağ-Kur'un nıtelikli hizmet
verememesi, yasalann ve an-
layişlann çok sık değişmesi,
bürokrasinin çokluğu yeni
bir ış ve uzmanlık alanı ya-
rattı: Sosyal güvenlik hiz-
metleri danışmanlığı.
Budems Sosyal Güvenlik
Hizmetleri adlı kuruluşun sa-
hibi Burhanettin Demircioğ-
lıı, yurttaşlann ödedikleri si-
gorta primlerinın hesaplan-
masından emeklilik ışlemle-
rinin sonuçlandınlmasına
kadar sosyal güvenlik ku-
rumlanyla ilgili hemen her
kortudaTnüşterilerine hizmet
veriyor. Demircioglu. "Ben
ashnda maH müşavirim, ama
11 yıldır sosval güvenlik hiz-
metleri danışmanlığı > apıvo-
rum. Bir tt-k sigorta sicil nu-
marası ve nüfus cüzdanı ile o
kişinin çahşma yaşamı 9e il-
gili tüm bilgilere ulaşıp so-
nınlannı çözebiliyoruz" di-
ye konuşuyor.
Iktıdarlann yıllardır uygu-
ladıklan politikalarla Türki-
ye'yi sosyal devlet olmaktan
uzaklaştırdtklannı belirten
Demircioglu, bu durumun
hem anayasaya hem hak ve
adalet kavramlanna hem de
insanlığa aykın olduğunu
vurguluyor. SSK ya da
Emekli Sandığı'nda olma-
yan pek çok bilginin kendi-
sinde olduğunu savunan De-
mircioglu, çahşma yöntem-
lerini şöyle özetliyor: "Şir-
ketimize bağb avukatlar ve
u/manlarla birlikte 1 Idşiııin
dos>ası için 7-8 kişi çahşıyor,
arşivlere inivor, kayıtlan tan-
>x>r. bürokrasryi aşıvonız. Ba-
zen I kjşi için 20 saat bilgisa-
yar çalışması yapıyor, her ku-
nı mdan ekle ettiğimiz verile-
ri arştvliyoruz. Sonuçta
SSK'nin lOgündeyaptğını 1
günde yapıvonız ve bu saye-
de, bize birvığın sorunla baş-
\uran pek çok kisiyi emekli
yapabilivoruz."
Sosyai güvenlik kurumla-
nnın dağınıklığından yakı-
nan Demircioglu, şu anda
sosyal güvenlik çatısı altında
olan her 3 kişiden 2'sinin
kapsam dışında kaldığını. 20
milyon sıgortalıdan 15 mil-
yon tanesinin sadece sigorta
sicil numarasının bulundu-
ğunu belirtiyor.
Lııaııılara
dokunulmazhk
AJNKARA (AIVKA) -
REFAHYOL hükümetı.
TBMM'yesunduğubiryasa
tasansı ile Tûrkiye'deki ca-
milerin büyük bir bölümün-
de din hizmetlerinın "korsan
imamlar" tarafından yürü-
tüldüğünü itiraf etti. Tasan-
nın gerekçesınde. "Çamile-
rin tamamına kadro tahsis
edüememesi, gerek vurtiçin-
de gerekse >urtdışında özel
amaçlan doğrultusunda ye-
tiştirilen bilgisi/. li\ akatsiz ve
işin ehli olma\ an kışiler tara-
findan cami hi/metlerinin
yürütülmesine imkân sağ-
lanmakta ve bunlann dene-
timleri de mümkün oiama-
maktadır" denildi.
Bakanlar Kurulu'nca ha-
zırlanan ve TBMM Başkan-
lığı'na sunulan yasa tasan-
sında. Dıvanet İşlen Başkan-
bğı'na 16 bin 667 adet kad-
ro verilmesi ıstendı. Tasan-
nın gerekçesınde, Türkiye'de
her yıl halkın katkılanyla
1500 cıvannda camı, 300 ci-
vannda da Kuran kursunun
açıldığı belirtildi.
Açık olduğu halde kadro
verilemeyen. çoğunluğu
köylerde 8 bin 367 adet ca-
mınin kadro beklediğinin be-
lirtildığı tasanda, kadrosu
bulunduğu halde acilcn mü-
ezzin-kayyım kadrosuna ge-
."ek duyulan 6 bin cami bu-
lunduğu kaydedildi.
Tasanda. 2 bin civannda
da öğretici bulunmayan Ku-
ran kursa olduğu anlatıldı.
Gerekçede, "Camilerin ta-
mamına kadro tahsis edile-
meyen gerek yurtiçinde, ge-
rekse >Tirtdışında özel amaç-
lan doğrultusunda vetiştiri-
len bilgisİA Ihakatsi/ ve işin
ehli olmayan kişiler tarafin-
dan cami hizmetierinin vu-
riitülmesine imkân sağlan-
makta ve bunlann denetinv
leri mümkün olamamakta-
dır" denildi.
TBMM Başkanhğı'na su-
nulan bir başka yasa tasansı
ile de suç işleyen imamJann
yargı önüne çıkanlması zor-
laştınlıyor. Tasan ile Diya-
net İşleri Başkanlığı din hiz-
metleri sınıfı personelı. Me-
murin Muhakematı Yasası
kapsamına alınıyor. Buna
göre Osmanlı döneminden
kalan ve eleştiri konusu olan
yasa kapsamına alınan
imamlar suç işlediklennde
ya da kendilenne karşı suç
işlendiğinde doğrudan yargı
önüne çıkanlmayacak. Tasa-
nya göre imamlar için önce
İl İdare Kurulu'nun "luzum-
u muhakeme" karan verme-
sı gerekecek.
ı direniş
İşci direnişlerinde tanıdılar
birbirlerini. Ejlemlerde
birlikte halav çektiler, deriyi
birlikte işlediler, paydos
saatini pa> lasülar
kendilerince. Aynı fabrikanın
işçilerivdiler önceleri. Bu
aralar ise yine Tu/Ja Deri
Organi/e Sanayii Böigesi"nde,
ancak farklı fabrikalarda
çalışıyoıiar. Asiında fiilen
çalışan Murat Emine,
çalıştığı fabrikada
sendikalaşmava izin
verilmediği için
arkadaşlanvla beraber
yaklaşık üç aydır direnişte.
Aynı /amanda Deri-İş
Sendikası Tu/Ja Şubesi'ne de
üye olan Emine'nin sabahtan
akşama kadar gelip orurduğu
"Grev çadın"nda şimdi ise
kırnıı/ı. ma\i balonlar asılı.
Zaman zaman jandarnıa
tarafından yıkılmava alışkın
bu derme çatma çadır dün
Murat'la Emine'nin düğünü
için süslendi. Komparsitasız,
limonata-kuru pastasız bir
düğündü onlannki... Heniiz
17 \ asmda olmasına karşın
tırnakiannda ve avuçlannda
işci olmanın izlerini taşıyan
Emine bembeyaz gelinlİğinin
çamura değmesine
aldırmiNordu bile. Sıra
•da>anışma'ya gclmişti
Kuyruğa giren işciler bir
zarfa kovduklan
paralannı gelirüe damadın
yanında açılan torbaya atıp,
yeni çifti tebrik ettiler.
V üzlerinde ise
fabrikada çalışırkeru çadırda
direnirkenva da
toplusözleşme imzalarken
gösterdikleri dayarusmayı bir
yuva kurulmasına da
taşımamn gururu vardı.
(Fotoğraf: KADER TUĞLA)
Mehmet Elkatmış, İbrahim Şahin'in yakalanması gerektiğini söyledi
Komisyon Org. Bigah'yı dinledîtstanbul Haber Servisi -TBMM
Susurluk Araştırma Komisyonu, es-
ki Jandarma Genel Komutanı ve es-
ki MİT Müsteşan emekli Orgeneral
Burhanettin Bigalı'yı dinledi.
Komisyonun çalışmasını sürdür-
düğü Dolmabahçe Sarayı çıkışında
dün sabah gazetecilere bir açıklama
yapan Susurluk Komisyonu Başka-
nı Mehmet Elkatnuş. sabah eski Jan-
darma Genel Komutanı ve MİT
Müsteşan Bigalı ile eski MlTgörev-
lisi Metin Günyolu dınlediklerini
belirtti. Mehmet Elkatmış, "Mete
Bey diye bildiğimiz ama kendisinin
Mete Bey ounadığuıı söylediği Metın
Günyol'iı dinledik. 'Kesinlikle Me-
te Bey ben değilim' dedi" şeklınde
konuştu. Elkatmış, gazetecilerin "çe-
tenin mahkûmiveti için, komisyonun
yeterli delile kavuşup kavıışmadıgı"
şeklindeki sorusunada şu yanıtı ver-
dı:
"Kavuştuk ya da kavuşamadık de-
memiz, işin sonunda olacak. Ama şu
kadannı söyleyeyim. Çeşitli yayın or-
ganlannda komisyonun dinlediği çe-
şitli kişfleri tatminkâr bulmadığı şek-
lindeki sö/Jeri doğnı değildir. Biz,
bö>le bir şe> demedik. Tatminkâr
bulup bulmamız işin sonunda. değer-
lendirmc nen'cesinde anlaşılacak."
tlkatmış. eski Ozcl Harekât Da-
ıresi Başkanvekili İbrahim Şahin'in
yakalanamaması hakkındakı bırso-
ru üzerine de yakalanması gcrekir-
di" dedi. "Eski kuv>et komutanla-
nndan Org. Necdet Üruğ'un, komis-
yonda ifadesinin aJınmak üzere çağ-
nlıp çağnlmavacağı" sorusuna da
Elkatmış. "*Çağırdıkr
yanıtını \er-
dı. Komisyon üyeleri daha sonra
Metris Cezaevine gıttıler.
Komisyon öğleden sonrada Met-
ris Cezaevı'nde Soylemezler çete-
sinden Mehmet Sena Söylemez ile
eski emniyet mensuplan Sedat De-
mir. DenizGökçetin ile '"kuryekız"
Dflck Örnek'ın dinlediler.
Elkatmış tstanbul'danaynlmadan
önce başına. komisyonun tstan-
bul'daki çalışmalan hakkında bilgi
verdi. Elkatmış. 3 gün içinde 16 ki-
şi dınlediklerini ve çalışmalann ya-
rarh olduğunu belirtti. Komisyonun
Güneydoğu'nun çeşitli yerlerinde
çalışmalar yapacağını da bildiren El-
katmış. Susurluk Raporu'nu 3 nisan
tarihine kadar TBMM'ye verecek-
lenni kavdettı.
E m n i y e t C e n e l M ü d ü r l ü ğ ü A P K D a i r e B a ş k a n l ı ğ ı a r a ş t ı r d ı
4
Çevik Kuvvet, medya ve amMerinden şikâyetçi
9
EVtNGÖKTAŞ
ANKARA - Çevik Kuvvet şube
müdürlüklerinde görevli polislerin,
toplantt ve gösteri yürüyüşü yapan
topluluklar ile eylemlerinin amacı
hakkında amirleri tarafından önce-
den bılgilendirilmedikleri. bu ne-
denle olaylara "bflincsizce" müda-
hale ettikleri bildirildi. Araştırma-
lar, polislerin büyük bölümünün
"yaşianınca yalmzkalmaktan kork-
tuklannı" ortaya koydu.
Emniyet Genel Müdürlüğü Araş-
tırma ve Planlama Daire Başkanlı-
gı'nca (APK) yapılan araştırmaya
göre Çevik Kuvvet'e mensup polis-
lerin yüzde 32.84'ü olaylar önce-
sinde istihbarat yapılmadığına,
yüzde 25.78'i olaylann akışmı ha-
ber verecek elemanlann kullanıl-
madığına, jiizde 33.04'ü de olayla-
nn çıkmasına provokatörlerin ne-
den olduğuna inanıyor.
Türkiye genelinde 67 ilde görev
yapan toplam 8 bin 312 Çevik Kuv-
vet mensubunun denek olarak kul-
lanıldığı araştıımada. toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapanlara müda-
haleeden polislerin yüzde47.42'si-
nin medyadan, yüzde 30.29'unun
amirlerinden. yüzde 10.63"ününde
halktan etkilendiğı ortaya çıktı
Ankette denek olarak kullanılan
polıslenn büyük bölümünün polis
okullannda Çevik Kuvvet'e özgü
branş eğitiminin verilmesini. bu
okullarda ders vereceklerin konula-
nnda uzman olmalannı ve en kısa
sürede bir Çevik Kuvvet polıs oku-
lunun açılmasını istedikleri saptan-
dı.
Araştıımada, "görev öncesi mo-
tivasyT)n" konusunda şu saptamaya
yerverildı:
"Personelin yüzde 29.1'inin olay
öncesi muhatap toplulukla ilgili bil-
gi i$temesi göze çarpıyor. Denckle-
rin yüzde 22.60'L, müdahale strate-
jilerinin olavın ö/elliğine göre avn
ayn tespit edilmesini istivor. \etki
pay laşımının düzenlenmesini iste-
yenkr ise yüzde 21.44 oranında."
Çevik Kuvvet'in topluluklara bi-
linçsizce müdahale etmesine yetki
noksanlığının da neden olduğu vur-
gulanan araştırmada. çalışma saat-
lennin düzensizliği ile görev önce-
si ve sonrası dınlenme alanlannm
olmamasınm moral bozukluğuna
yol açtığı kaydedildi.
Araştırmada. Çevik Ku\\et po-
lislennin bü>ük bölümünün iicret-
lenn genel olarak yetersizlığine
ınandığı kaydedilirken "Aynca per-
sonelin oldukça önemli bir bölümü
\aşlanınca sahipsi/ katabileceğini
düşünüyor ve korkuya kapılıyor'"
denildi. Araştırmuda. "çaltşma sü-
resi ve atama"ya ilişkin olarak şu
saptamaya vanldı: "Braırçın cazip
hale getirilerek çalışan personelden
uzun süre fa> dalanılması y üzde66.9
oranla oldukça bü\ ük bir kesim ta-
rafından kabul ediliyor ve zorunlu
haller dışında atama yaptlmaması-
nı istiyor. Deneyimli polislerden olu-
şacak Çevik Kuvvet'i benimseyen-
lerin oranı ise yüzde 33.10'dur."
Ara^tırmanın "sonuç vedeğerlen-
dirme" bölümünde. "yasaya uygun
toplantı ve gösteri yürüv üşlerinin
düzen ve güvenliğinin sağlanmas,
aynca yasava a> kın sokak veya mey-
dan hareketlerinin gerekirse zor
kullanılarak önlenmesi amacıyla
nluşturulmuş mobil polis hirlikleri
olan Çevik Kuvvet"in, gün geçtik-
çe görev ve sorumluluk alanlannın
çoğaldığına dikkat çekildi.
AYDESLANMA
EMRE KONGAR
İslama Laikliği
Türkler Geflpdi
15 Aralık 1055. Islamda, din ile devletin aynldığı
gün.
15 Aralık 1055. Abbasi Halifesi Kaaim'in emri üze-
rine, Bağdaftaki cuma hutbesinin, kendi adı yerine,
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey adına okunduğu gün.
Işte o gün, artık "dünyevîsaltanat" Türklere geçi-
yor, halife "uhrevî" temsilcilık ıle yetiniyordu.
• • •
Laiklik, esas olarak, hiçbir semavî dinde yoktur.
İlk indiklerinde ne Musevılik ne Hıristiyanlık ne de
Müslümanlık laiktir.
Bütün semavî dınler, öteki dünya ile birlikte bu
dünyayı da düzenleyıci kurallar içerir. Bunlann bir
bölümü doğrudan dogruya kutsal kitaplardan çıka-
nlırken, bir bölümü de peygamberlerin yaptıklanndan
ve söylediklerinden doğar.
Zamanla, din bilginlerinin, din başkanı olan devlet
yöneticilerinin uygulama ve kararlan da "din adına",
"Allah adına" fetvalar biçimınde kamu yaşamını da,
özel yaşamı da düzenlemeye devam eder.
Papalık, bir teokratık devlet bıçimidir. Şenata da-
yalı devlet de bir teokratık devlettir.
Her ikisinde de iktidar, Allah'ın iktidarı, ona karşı
çıkanlar ise şeytanın aldattığı sapıklar sayılır.
Bu durumda, iktıdara "muhalefet" etmenin ceza-
sının ne olduğu ya da ne olacağı bellıdir Dinsizlere,
münkiriere, kâfiriere engızısyon ne ceza bıçmişse o.
Yanı işkence ve ölüm.
Yüzyıllar içinde papalığm egemenliğınden kurtul-
maya çalışan imparatorlann, krallann ve prenslerin
mücadelesinde dökulen kanlar insanlık tarihınin en
utanç vericı sayfalarını oluşturur.
Müslümanhkta da dört halifeden üçünün öldürül-
mesı ve özellikle AJi ile Muaviye arasındakı çatışma-
dan sonra ortaya çıkan hızipleşmeler ve dökulen
kanlar, ashnda bir siyasal kavganın, bir otorite çekiş-
mesinın dine yansımasıdır.
Işte bu ortam içinde onuncu yüzyıldan itıbaren
Türklenn Müslümanlığı kabul etmesiyle islamtarihin-
de yepyeni bir sayfa açılmıştır. Emevi ve Abbasi ım-
paratorluklannın aksine, Selçuklularda devlet başka-
nı, aynı zamanda halife, yanı dini lider değildir.
Devlet başkanının aynı zamanda dıni lıder olma-
yışı, din ve devlet işlennın ayrımında, yani laiklik ko-
nusunda atılmış ilk adım, Türklenn Müslümanlığa
getirdiği en önemli yenilık ve doneme göre ilk çağ-
daş değişikliktır.
• • •
Cumhuriyeti ılan eden Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlan, Müslüman bir toplumda, ilk kez laık dü-
zene dayalı bir devlet yapısı kuruyorlardı.
Bir anlamda, Alman prenslerinın desteğiyle Hıns-
tiyan toplumlannda gerçekleşen refonmu, Atatürk ve
arkadaşlan Müslüman bir toplumda, aradan geçen
beş yüz yılın deneyimlerinden de yararlanarak dârıa
net ve etkili bir biçimde yapıyordu.
Üstelik, dinlerin kendi tarinlerı bakımından, Müs-
lümanlıktaki laiklik de aynen Hıristiyanlıktaki tarihi
andınyor, Müslümanlığın kuruluşunun bin beş yü-
züncü yıllanna rastlıyordu.
Böylece Tuğrul Bey ve Alpaslan'la başlayan, Fa-
tih Suttan Mehmet
1
le gelişen laikleşme süreci, Ata-
türk ıle noktalanıyorve Türklenn islamaevrenselkat-
kısı olarak dünya tarihindekı yerini alıyordu.
Tarihleri anımsayalım: Tuğrul Bey adına hutbenin
okunması 1055, Malazgirt 1071, cumhuriyetin ilanı
1923'tür.
Yani Anadolu toprağında yaklaşık 1000 yıllık bir ev-
rim süreci söz konusudur.
Türkiye'de laiklikten gen dönüşün niçin olanaksız
olduğunu bilmem anlatabildim mi?
Bin yıllık bir gelişmeyı kım tersine çevirebilir ki?
Ama yine de bilıyoruz ki tarih, toplumlan, gidebi-
leceklerinden daha gerıye götürmeye çalışanlann
yarattığı facialarla doludur.
Ilgililere saygıyla (!) duyurulur.
Not Şimdiye dek radyo ve televizyonlardakiTurk-
çe yanlışlanna ilişkin yaptığım eleştirilere, eleştirilen-
lerden pek biryantt ve tepkı alamıyoraum. Radyo Fo-
reks'in genç ve dinamık haber müdürü ve sabah ha-
berleri spiken Özay Şendil, kendisi hakkındaki eleş-
tirimden sonra aradı ve 'Meğerse ne çamlar devir-
mişiz, teşekkür ederım" dedi. Radyo Foreks'in ba-
şansı ışte galiba bu farklılığında yatıyor. Kendisini
eleştirdiğim Gürcan Dağdaş da aramtş, ama benim
geri aramama karşın onunla görüşemedik. Bu ara-
da televizyon spikerleri yeni bir "garipliğın" altına
daha ımza attılar: "Kâtil" zanlısı yerine, kısa okunan
"a"ile, "katil"zanlısı diyorlar. Arapça, "katl" kelime-
si karşılığı olarak kullanıyorlar "katil" kelimesini her-
halde. Oysa. zanlılık olaya değil, olayın faıline ilişkın-
dir. Yanı "hırsızlıkzanlısı"olmaz, "hırsızzanlısı"olur.
"Katil" zanlısı olmaz, katl olayını gerçekleştiren ve
kendisine uzun "a" ile "kâtil" denen kişinin zanlısı
olur.
Kamu görevlileri sendikaları
Yasa taslağı
geri döndü
ANKAR.A (Cumhurivet
Bürosu)-Çalı>ma ve Sosyal
Güvenlik Bakaniigı'nca ha-
zırlanarak Başbakanlığa
gönderilen "KamuGörevfi-
leri Sendikalan Yasa Tasla-
ğı", Yargıtay, Danıştay ve
Sayıştay'dan görüş alınma-
dığı gerekçesıyle bakanlığa
ıade edıldı.
Türkiye KamuÇalışanla-
n Sendikalan Konfederas-
yonu (Türkiye Kamu-Sen)
Genel Başkanı Resul Akay.
dün düzenlediği basın top-
lantısında, Çahşma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı Neca-
ti Çelik'i memurların ana-
yasal haklannı engellemek-
le suçladı. Çelik'in yasa tas-
lağı hazırlığmı. hukukçular-
dan görüş almak gerekçe-
siyle 7 ay geciktirdiğını be-
lirten Akay, "Çelik, kamu
görevlilerinin sendikal hak-
lanna hükümet progranıın-
da yer vermediğini ve ana> a-
sa değişikligini engelleyen
bir partide siyaset >aptıgını
gölgelemek maksadıvla,
"Anavasanın tanıdığı sendi-
kdl hakları içime siııdncıni-
yorum, bu yasayı parlamen-
toya sevk ederek sendikal
kariyerime gölge düşür-
mem' gibi sözlerle "demok-
rasi havariliği' ve'ucuzkah-
ramanlık' yapacağını düşü-
nüyordu. Kamu kuruluşla-
nndan görüş almavarak ta-
sanyı bilinçli olarak başba-
kanuğa göndermiştir. İas-
lak bakanlığa iade edileü 10
gün oldu. Çelik, kamuoyuna
hâlâ bir açıklama yapmadı.
İşlediği suçun üzerini örtme*
ye çalışıyor. Çelik, iyi niyetli
olamaz, >a mcmurlardan
özür dilemeli va da istifa et-
melidir. Aksi takdirde siyasi
sahtckârlık ve siyasi ahlak-
sızuk vaftasını ömür boyu
boynunda taşıyacakbr. Çe-
lik, anayasal haklartmızı
M'rnıemek. sendikal hakla-
rımızı engellemek için bev-
hude çaba göstermektedir"
dedi