Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Ecevit, Yılmaz ve Şeriat
VECİHİ TÎMUROĞLU
G
eçmişı. bugünkü yaşamın
benimsenebilır çerçevesı
yapmaya çalışmak. hatta
İcımi kez. hoşgörüyle anla-
şılır kılmak. toplumun
çağdaşlaşma coşkusunu
köreltir. Eskı Anadolu ve Yunan uygarhk-
lan bile, bugünün olanaklannı insanlığa
sunmakta, örnek olmayı bırakınız, engel
oluşturabilirler. Bir toplumun sahıp oldu-
gu olanaklar arasında. vannlan güvenceye
alacak olanlan saptamak. sanıldığı değın
kolay değildir Vannlan, güvenceye alacak
atılımlar. tanhın çoğu kez kara olan sayfa-
lanna dayanarak değil, yaşanan olanakla-
n ıyikullanarakyapılır. "Tarihinibilmeyen
geleceğini kuramaz" savı, geçmışın ayrın-
tılı öyküsünü, özellıkle de bu öykünün
onur günlennı, şanlı dönemlenni anımsa-
mak anlamına gelmez. Hatta, tanhi bu doğ-
rultuda aigılama, toplumsal tehlikelere yol
açabilir. Tarih, "son durum"da somutlaşır.
Öyleyse sorahm: Ülkemızin "son du-
rum"u nedır9
Atatürk. tanhi doğru yorumlamış çok az
insandan bındır. Osmanlı'nın tarihten si-
linışinden sonra, bağımsızlık savaşına atı-
lırken. "manzara-i umunıiye''yı saptayarak
işe başlamıştır. Bugünden düne doğru gı-
dersek, yoksunluğumuzun, yoksulluğumu-
zun nedenlen. bir bır gelecektir elimıze.
"Şimdi"den geçmışe doğru bakınca, Os-
manh'nın Doğu'dan çok Batı'ya yöneldi-
ğını görürüz. Genişleme çabası Batı'ya
doğrudur. Ne kı, genleme dönemine gıril-
diğınde, yenilgılerinin nedenını kavraya-
mamıştır. Oysa yenılgınin tek nedeni var-
dı: Çağdaşlaşmayı kavTayamamak. Batı.
din karşısında, bılımın bağımsızlığını sağ-
lamış, inancın bilınçle çatışmasını önleye-
cek toplumsal kurumları oluşturmaya baş-
lamıştı. Batı çağdaşlaşırken, Osmanlı or-
taçağlaşmıştır. Batı, tanhin o güne değin
görmedığı bır hızla geleceğın ussal çerçe-
vesinı yaparken. Osmanlı eski çerçeveler-
le. çağın portrelerinı duvanna asmaya
özenmiştir. Ilerleme. özenmeyle değıl,
doğrudan yapmakla ve yaratmakla olanak-
iıdır.
XVI. yüzyılın sonlannda başlayan yerül-
gıler dönemı, daha sonrakı yıllarda, dev-
letin tarihsel yazgısı nıtelığıne dönüşmüş-
tür. Soruna salt askersel gözle bakmak, al-
datıcılığım sûrdürürken, ticaret ıhşkılen
de Osmanirnın aleyhıne gelışıyordu. Bu
durum. Osmanlı düzeninde bır değışiklık
yapmayı gerektiriyordu. Bu değışıkliğın
zorunluğunu anlayanlar da vardı. Bu zo-
runluk, ancak ıki yüz yıl sonra yaşama ge-
cirilebılecek düzeyde ele ahnabildı. Bay
Abdurrahman Dilipak sevmese de, D.
Mahmut değışmenın yaşamsal olduğunu
ve toplumun tûm katlanna ındinlmesı ge-
rektığini bir devlet sıyasası olarak algıla-
mıştır.
Osmanlı, bilincin yükselmesine hiçbir
zaman katlanamamıştır. XVII. yüzyılda,
AhmetÇetebi diye bın yaşamıştır. IV Mu-
rat'm (padişahlığı: 1623-1640) çok beğe-
nisini kazanan Çelebı, tüm tslamcılann ve
Osmanlıcılann yere göğe sığdıramadıkla-
n Hezarfen Ahmet Efendi'dır Çok beceri-
lı kişi olmasından dolayı kazanmıştır bu sa-
nını. Bu, doğayı gözlemlemeyı seven kışı,
bir gûn, kendısıne kanatlar yapmış, Gala-
ta Kulesı'nden Üsküdar'a değın uçmuş.
Bu uçuş, onun sonu olmustur. IV Murat,
boyle ışler yapan kişının bir gün tehlıke
oluşturacağını düşünüp Ahmet Çelebi'yı.
Cezayir'e sürmiiştür.
Batı ıle diplomatik ilişkiler bile, Nevşe-
hirü İbrahim Paşa ıle başlatılmıştır. Os-
manlı, Batı'ya yürüyordu ama, Batı Os-
manh'ya, Çın'den daha uzaktı. Osmanlı,
XIV yüzyıldan başlayarak çevırmen kul-
lanmıştır. Bu çev irmenlenn hemen tümü
Rum. Sırp gibı uyruklanndandır. Sarayda,
her zaman, bır çev irmen bulunduğu halde,
çevırmenliğı kurumlaştıramamıştır. An-
cak, 1669 Gırit sefennden sonra, Nicosci-
os Mamanos. çevırmenlığı kurumlaştır-
mıştır. Osmanlı okullan. Batı dıllennı öğ-
retmediğı ıçm. Osmanlı'nın çevırmenliğı-
nı ttalyanlar. Polonyalılar. Sırplar, Rumlar,
Ermenıler. Almanlar. Macarlar ve Yahudı-
ler yapmışlardır. Osmanlı. bılime ve bilim-
sel düşünceye yabancı kaldığmdan, Batı
dıllennı. salt sıyasal açıdan algılamıştır
Onun ıçin dil. Kuran'm dılıdır, yanı Arap-
çadır. Yazın dünyası ıçın de Farsça geçer-
lidir. Batı"ya yürürken. Batı'nın ekınsel
yaşamına sırt çevirmek, Osmanlf nın ay-
dınlanmaya ve hümanizme vabancı kal-
masma yol açmıştır Bılim. ınsan etkinli-
ğının sıstemleştınlmış bılgılennın sonucu.
toplumsal etkinliklenmn bırbıçımı olarak
benimsenmemıştir.
Osmanlı. yaşamsal kurum olarak "or-
du"yu düşünmüştür ama. orduya nıtelikli
eleman vetıştıren asken okullardadaetkin
önlemler aldığmı görmüyoruz. Her şey-
den önce, orduya. Batı'dakı bılımsel gelış-
melen ve yeni tekniklen sisteme sokacak
insan yetıştiremıyordu. Bu yüzden, çağ-
daş gelışmelen ızlemek ıçın yabancılar-
dan yararlanmıştır. Bılgı üretılmeyen yer-
de, başkane beklenebilır? Kâtip Çelebi'yi
oku> anlar, Osmardı'nın aydınlığa düşman-
lığını çok açık biçimde görürler. Kâtıp Çe-
lebı, Fatıh dönemınde yapılan felsefe öğ-
retıminın fcaldınlıp yenne *hidaye ve ek-
mei" derslerinın konduğunu yazıyor. Yanı
Allah yoluna hızmet ve insansal davranış
biçımleri öğretilıyor. Çağatay Lluçay ve
Enver Karteldn, çok özlü bir çalışmayla,
Yüksek Mühendıs Okulu'nun tanhini yaz-
mışlardır (1958). Bu ıkı araştırmacı. Ka-
bakçı ısyanında, mühendıshane öğretmen-
lennin nasıl öldürüldüklenni anlatırlar.
Çünkü. o öğretmenler, çağdaş matematiğı
öğretıvorlardı. O bilgılerle yetışen ordu
üyelen, medreselerden yetışenlen ıtıyor-
lardı.
Osmanlı'nın çagdaşlaşmasını engelle-
yen etkenlenn başında "şeriat" gelir. Tüm
ılencı hareketlere karşı yapılan başkaldı-
nlann gerekçelen ortaktır: "Şeriata aykı-
nhkT Şenat, Bav Mesut Yılmaz'ın işıttığı
(kulağına fıslandığı) gıbı u
din" değildir.
Dın anlamına kullamldığı da olur. Ama
böyle bır anlavış ya da "şeriafın tek an-
lamının dın olduğunu ılerı sürmek.
"su"yun kılimde ve halıda kenar süsü an-
lamına geldiğıni ılen siirüp ılk ve köklü an-
lamını unutmak olur Elmalılı Hamdi Ya-
zır'ın, Tükçe Tefsır'de, şeriat sözcüğünü
nasıl açıkladığı okunmah. Türk Hukuk Lü-
gati'nde. şenat, şövletanımlanıyor' "İba-
det ve muamelâta müteallik (tapınma ve
davranışa ilişkin) olan ahkâmın (hükfimle-
rin) he\et-i mecmuasıdır ki (tiimüdür ki),
bunlara ahkâm-ı şer'i>ye-i ilmijye (dinin
yasal hiikümleri) denir. Cemi (çoğulu) şe-
ravi'dir."1
Sözlük. şeriatın bu anlamını ver-
dikten sonra. tenm olarak da "Mamafih,
şeriat tabiri. din mânasına da gelir*' diye
açıklıyor. Şeriat üzenne bu sayfada çok
güzel yazılar çıktı. Bir de ben uzun uzun
açıklamaya gırişmeyeyım. Kısası. "şeri-
at", hiçbir zaman "din" demek değıldır.
Tapınmaya ve dinsel eyleme ılışkm tüm
hükümlen anlattığından. ımgesel olarak
"din" anlamında da kullanılabilır. "Şeriata
karşı yüriîmek'', hiçbir zaman "dine kar-
şıyürümek"anlamına gelmez. Dinsel dev-
let anlayışına. çağdışı öğretılere ve dınsel
yaşam biçımlennı dayatanlara karşı yürü-
mektır ve Atatürk'ün çağdaş yolunda ay-
dınlanmak demektır Karanlığı yanp ışığa
varmaktır. Bay Mesut Yılmaz, işıthğini ay-
dınlatmadan böyle söylemış olabılir. ama
dostumuz Ecevit'ı bağışlayamıyorum. Ne
umuyor, dinsel eğilimlere karşı çıkanlan
kınamaktan. bılmıyorum. Dinsel öğretıyı
yaşam felsefesi yapmış hıç kımse, Ecevıt'e
oy vermez. Hatta. Bay Mesut Yılmaz'a da
yanaşmaz. Gencinın aslı varken. sahtesı-
ne neden değer venlsın! Hiçbir şeym sah-
tesi, ınsana güven vermez. Saygın dostu-
muz Ecevit, Kuran'm yargılannı savunu-
yorgericılere karşı. "Kuran'daşeriatdev-
letiyok" dıyor lyi de. Kuran'da. demokra-
tik devlet mı var? dıkkatle okudum, Ku-
ran'da. "devlet" tenmi yok.
Anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Ne-
den halka doğruyu anlatmıyorlar. Halkın
karşısına çıkıp. ışte K.uran'ın hukuk ayet-
lerı, işte yaşama özgü ayetlen. bunlarla
çağdaş yaşam sağlanamaz, demeliler ve
Refah Partisi ıle öğreti düzeymde savaşma-
lıdırlar. Aydınlanmanın ve aydınlatmanın
yolu budur. Böyle bır savaşımın yengısı,
ilericılenn olacaktır. Tarih. kımi zaman
zıkzaklar yapar ama, "son durum"un ut-
kusunu, kesınlikle ılencılenn hanesine
yazar.
PENCERE
ARADABIR
FERİHA BUYUKUNAL
Yaşam Biçimi...
Ülkemizde bır yabancı dili okuyup, yazıp konu-
şabilenlerin sayısı nedir bilmiyorum, ama giderek
yarı Ingilizce özentili garip bir yeni dil sanki kapımız-
da!
Yıllar önce bakkal dükkânlarının adını "market"
olarak değiştirmeye başladık. Oysa Ingilizce söz-
'lük "market"\ pazar, çarşı; piyasa olarak tanımlıyor.
Ardından halıdan giyime, tabak çanaktan kottuk
kanepeye, neyi pazarlarsa pazarlasın satış yerinin
adını yabancı dilden (genellikle Ingilizce) koyma
modası başladı. Gelişen Istanbul caddelerinde açı-
lan tüm işyerlerı, Türkçe ad koymamaya büyük
özen gösterdiler. Yetkili yabancı ülke malı satanla-
nn özgün marka adını kullanmalan dışında normal
karşılayamadığımız bu özenti tavır ısrarla sürdü ve
süregeliyor.
Yabancı dilde yazılan sözcükleri Türkçe okuyup
belleğine kaydeden pek çok insanın mağaza yeri
sormalarındaki yanlışlarına, ya da Paris'ten, Ro-
ma'dan alışvenş yapmış-
çasına hafif hafif böbürle-
nerek yabancı adlan söy-
leyişlerine sıkça rastladık.
Bu bağlamda tümü ül-
kemizin ürünü olan malı,
hem de tek bildiği kendi
Türkçesini konuşarak ra-
hatlıkla alışvenş ettiğı hal-
de, ne anlama geldiğıni
bilmediği mağaza adını
kullanarak övünen tüketi-
cinın duyduğu keyfi sor-
gulamak ya da çarpıklığın
nedenlerıni düşünmek,
üzerinde durmak gereki-
yor...
Mağaza, dükkân adı
derken daha sonra halkı
bilgilendirmek, eğitmek
gibi kutsal görevleri de
olan özel televizyonların
yabancı sözüklerle dolu
anlatım dıllerıne, hatta ka-
nal adlannın Ingilizce oku-
narak yayımlandığına hep
biriikte ses çıkarmadan ta-
nık olduk. Türkçe okunu-
şu "he, be be" olaa
"HBB" TV kanalına "eyç,
bi, bi" diyerek ingilızcemi-
zi ılerlettik...
Şu günlerde yine kanal
adı Ingilizce okunan
"A/7V"nin gazetelerde ya-
yımlanan programına göz
gezdirecek olursanız bir-
kaç kez "Lifestyle" sözcü-
ğü ile karşılaşacaksınız.
Bu sözcük, Türkçe'ye "ya-
şama biçemi (stili)" ya da
"yaşam tarzı" olarak çev-
rilmektedir. Bu programın
içerığı ıse politıka, sanat
ve iş dünyasında ünlenmiş
kişilerın yaşamlarına ilişkin
görüntüler ve bilgılerdir.
i<uşkusuz toplumda ba-
şarı elde etmiş insanları-
mızın yaşam biçimleri ta-
nıtılarak örnek olmalıdır.
Ancak yabancı televizyon-
larda aynı adla, "lifestyle"
olarak yayımlanmakta
olan program yeni bir ad
aranmadan, taklit edilerek
NTV'de sunulmaktadır.
Dünyanın her yerinde en
çok kullanılan Ingilizceyi
Türk toplumuna öğretme-
nin önemi, bu amaç doğ-
rultusunda uygulanacak
yolu ve yöntemi elbette ol-
malıd!r. Ancak bılinçsiz ve
özenti yaklaşımlarla öz dı-
limiz Türkçe'den ulus ola-
rak beraberliğimızden,
güçlü ve güvenli bütünlü-
ğümüzden uzaklaştınlıyo-
ruz. Çeviri ve garip yaban-
cı sözcüklerden oluşan
"yeni dil" kapımızda mı
yoksa...
TARTIŞMA
Urfa'da kadm olmak ve nikâh
A slında 'Urfa'
i ^ değildi sankı
ğ ^L gördüğümüz.
^ _ ^ ışıltılı bır Ur-
ğ ^L fa rüyası, coş-
A~ . m . k u l u bır Gü-
neydoğu masalıydı.
Köy kızlannın yanar-döner,
sırma işlemelı. pınl pınl ıpek-
lı gıysilen kadar olağanüstüy-
dü o gün Urfa.
Bır fırsatını bulup gıdin bu
şehre. Harran'ı gezin Zama-
nın durduğu ana tanıklık edin
Balıklıgöl'de Taç Mahal'i gö-
receksınız. Geleneksel mıma-
ride geçmışınızle tanışacak.
Dergâh'ta bildiğıniz bütün du-
alarla Tann'yı anacaksınız.
Gidın, adımlayın. tanıyın bu
şehri. Ne v^ar ki Urfa kendi ka-
dınlan ıçın tehlikelı, acımasız
bir şehır. 14 yaşındaki Hacer
komşu oğluyla mektuplaştı di-
ye daha geçen ay bu sokaldar-
da kardeşı tarafından öldürül-
dü Hacer 'namus'cınayetlen-
nın ne ılk kurbanı ne de son.
Gelecek günlerde. aylarda
başka bır kızın aynı kadere or-
tak olup olmayacağım kimse
bılmiyor. Esmer yüzlerin, sim-
siyah parlak gözlerin. dalgın
bembeyaz gülüşlerde gizle-
dıkleri hüzün ışte o bılınmez-
likten. Urfa'ya başka iklimle-
rin kadını olarak gitmenin bır
tehlikesı yok. Sızgidin, gezin;
göreceksiniz, seveceksiniz Ur-
fa'yı. Urfa Sağlık köyü sakin-
len köylerinde ilk kez bir 'ka-
duıbakan'^örüyorlardı. 'Ka-
dm muhtar'nasıl ınanılmazsa
onlar ıçm. 'Kadm bakan" da o
kadar ınamlmaz Yınedesay-
gıda kusur etmıyorlar. Kadın
ve Aileden Sorumlu Devlet
Bakanı Işüay Saygın, bu köy-
de 'resmi nikâh'kampanyası
başlatıyor. Dıni nıkâhlı 57 çif-
tin resmı mkâhını kıydınyor.
Kadınlann çoğu kucaklannda
çocuklanyla nıkâh masasına
oturuyor ve nikâh defterine
parmak basıyorlar. Sağlık kö-
yü kadınlannın değerlendir-
mesı. Bakan Hanım. önemlı
bir toplumsal soruna parmak
basıyor. Türkıye'de resmı ni-
kâhı olmayan pek çok çıft bu-
lunmakta. Butürevlılıktendo-
ğan çocuklar nesep ve miras
sorunlanyla karşılaşmakta.
nüfus cüzdanı bile alamamak-
ta. Yapılan araştırmalara göre
ülkemizde ev lenmiş nüfusun
^ d e 85'i hem resmı hem de
dını nikâhla eviilik bırlığını
kurmuş. Yalnız dinı nikâhla aı-
le kuranlann oranı yüzde 7 5.
Bu oran doğuda yüzde 18'lere
çıkıyor. Yanı yüz bınlerce çif-
tın medenı nıkâhı yok. Kadm-
lar ve çocuklar resmi nikâhın
getırdıgi haklardan yararlana-
mıyorlar.
Bakan Saygın, bütün valile-
re bır genelge göndenyor ve
illerinın sınırlan içınde mede-
nı nikâh olmadan sadece dinı
nikâhla evlenmış çiftlerin sap-
tanıp bunlann resmı nikâhlan-
ntn yapılmasıru ıstıyor. Kadın-
lar ıçın önemlı bır adım. Ama
insan düşünmeden edemiyor;
imam nikâhıyla üç-dört kadın-
la evlenen erkeklenn eşlerin-
den hangısı 'resmi nikâhlı' ol-
maya hak kazanacak? Ya
ımarh nıkâhma bile gerek gör-
meden büyük şehırlerde bır-
lıkte yaşayanlar?.
Köylerde ve şehırlerde aynı
kavramlar her zaman aynı an-
lama gelmıyor 'Kadm' köyde
başka, şehirde başka. 'Nikâh-
sız beraberlik' köyde başka.
şehirde başka. Kayıt dışı eko-
nomiden sonra kayıt dışı evlı-
liklerdeTürkiye'nm gerçeğı...
Ya kayıt dışı kadınlar, kayıt dı-
şı şehırler
9
..
NalanYddız
Müderrisoğlu
Bir Ünlü Bîlginimizden
Alıntılar...
Ansıklopediye göre Erzurumlu Ismail Hakkı mu-
tasavvıf, bılgin ve şair; 18'inci yüzyılda yaşamış,
"dünyanın yuvarlak olduğunu belirtmiş ", "Marifet-
name "y\ yazmış, medrese ve tekkede yetışmiş "bi-
lim adamımız" karı ile kocanın ne zaman birieşme-
si gereğine ilişkin bir de program düzenlemiş; çün-
kü doğacak bebek. üstat Ismail Hakkıya göre eş-
lerin çiftleşmesine bağlı olarak kişilik kazanıyor.
Şöyle kı:
"Eğer karı ile koca pazartesi gecesi birleşirlerse
doğacak bebek hafız-ı Kuran olur..."
"Salı gecesi ana karnına düşen çocuk, merha-
metli ve cömert olur..."
Erzurumlu Ismail Hakkı'nın dökümü sürüp gidi-
yor:
"Ve eğer perşembe gecesi iderse veled (çocuk)
hem âlım hem bilgin olur..."
"Ve eğer koca cuma günü namazdan evvet ider-
se veled mevti (ölümü) geldikte şehit olur..."
"Eğer koca eşinin rızası olmadan cima ederse
(cinsel ılişkıde bulunursa) veledahmakolur..."
"Ve eğer pazar gecesi cima ederse veled hırsız-
yolkesen olur..."
"Ve eğer çarşamba gecesi eşler biheşirse veled
azılı katil olur..."
"Ve eğergündüz öğleden sonra cima edilirse ve-
ledin gözü şaşı olur..."
"Ve eğer Ramazan Bayramı iderse doğacak ve-
led ana babaya asi olur..."
"Ve eğerKurban Bayramı gecesi iderse veled al-
tıya da dörtparmaklı olur..."
"Ve eğerayakta olduğu halde iderse çocuk ya-
tağına işer..."
"Ve eğer koca baldızıyla muhabbetinden iderse
veled hünsa olur..."
"Ve eğer koca ıderken cima üzerine konuşursa
veled dılsız olur..."
"Ve eğer koca kadının uzvuna nazar ederse (ba-
karsa) veled âmâ (kör) olur..."
"Ve eğer koca o haldeyken zen'i takbil ederse
(kadını öperse) veled sağır olur..."
"Ve eğer karı koca meyve ağacı altında sevişir-
lerse doğacak veled (çocuk) zalim olur..."
"Ve eğer koca bu işı taharetsiz iderse doğacak
veled cimh olur..."
"Ve eğer kan koca yıldızlar altında örtüsüz sevi-
şirlerse veledmünafıkolur..."
"Ve eğer Berat Kandıli gecesi kan koca iş yapar-
larsa doğacak veled kötü huylu olur..."
"Ve eğer erkek yola gideceği gece iderse veled
müsrifolur..."
Liste uzayıp gidiyor, Erzurumlu Ismail Hakkı hep-
sinin altına eklemiş: "Bu ahkâmın cümlesi asar ile
ispat olup tecrübe kılınmıştır."
•
Geçmişimız ile geleceğimız oylesine ıç içe ve ba-
ğıntılı ki dünden bir yaprak açmak, nereden nere-
ye geldiğimizı bize daha 1yi belletiyor.
Şimdi
70 ekran
Telefunken
alanlara
37 ekran
BEDAVA!
Telefunken 70 Supersonic TXST
Telefunken 37 Supersonic
Hem de
çok uygun
taksitlerle!
TELEFUNKEN 70 SUPERSONİC TXST fTeleK«t»-Ster80)
TELEV1ZYONLAB
TELEFUNKEN 37 SUPERSONİC
TELEFUNKEN 3" SUPERSONİC TX ~ee
-
extlı|
TELEFUNKEN 51 MASTER
TELEFLNKEN 5' MASTEHTX ıTeteten-ı
TELEFUNKEN 51 SUPERSONİC
TEL£FUNI<=N o" SJFEP3OMCT/ Tels-e.llu
TELEFUNKEN 55 MASTER TX (TetetetfS)
TELEFUN*EN 55 SU
C
SPSON C TX ıTalete**
TELEFUNKEN 55 SUPERSONİC TXST (TeletejltSı-SKlteo)
MUZIK SETLEB!
HKC210SMftİ3CD
RK3:2^5Vrj! CD
RKC321CMIKRO1CD
RK 1 1 " M Nl RADYOKASE'Ç'VLAH
Peşln ftyatı
99950.000
P^lnflyM
4A.380.000
^6 690 0O0
55.160 000
59 İ90 000
57.540.000
51 530 DOO
64.400000
B'' 2^0 D00
73.920.000
57.050.000
46 4" 3 000
«1720JX»
5 80: 030
1.SEÇENEK
1 peşki + 4 takstt
22.220.00Ü
Toplam
111 100 OOO
1.SEÇENEK
1 peşm * 4 taksll
a 876.000
9 338 000
11.032.000
1- 858 000
11.508.000
1 2 306 000
12.880.000
13 4 ü 000
14.7B4.0OO
11.410000
9 232 000
8 344 000
1 150 C'OO
Toplam
44.380.000
46 69C 03C
5S.160.000
59 290 COC
57.540.000
61 530 OCC
E4 400.000
e'
7
270 coc
73 920.000
57.050.000
46 410 000
41.720.000
5 800 000
HEMEN T E S L İ M
2 SEÇENEK
1 pe$4n * 8 taksı
14.580.000
HEMEN
Toptam
131 040,000
T E S L İ M
2. SEÇENEK
1 pafin « 8 lakti
5.700.000
6 J00 00D
6.990.000
7 520 000
7570.000
e 140 :OD
4190.000
8 820 30D
9.43)000
6.930.000
5
7
4C OCC
S.03OO00
^40 00C
Toplam
51.300.000
54 OOC 0C0
S2.91O.O00
6" 680 0C0
68.130000
73 260 000
73710.000
79 380 000
84.870.000
62.370.000
51 660 000
45.270 000
5 660 OOO
3 SEÇENEK
1 peşin + 12 taksn Toplaln
11.375 000 147.875.000
3. SEÇENEK
1 pesin +12 taksH
4.530 000
4 " C CCO
5.560.000
5 98C 0C0
6.020 OOO
6 i'C OCC
6.510.000
- 050 OOC
7.500.000
. 5310.000
4 560 OOC
4 000.000
590 OOO
Toptatn
58.890.000
62 010 OCC
72.280.000
"^ ""40 OOC
78^60.000
8 4 1-0 OOC
84.630.000
9" 650 OOO
97300.000
71.630.000
55 2B0 000
52.000.000
" 6"0 D00
4 SEÇENEK
1 pefln . 1E takatt Toplam
9.77O.O00 168.090.000
4. SEÇENEK
1pasm»16tak>it Toplam
&890.000
4 1CO COO
4.780,000
5 14C OCO
5.170.000
5 560 OCO
5600000
6 060 OOC
6.440.000
6B.130.000
69 700 000
81.260.000
8 ' 380 000
87.890.000
94 520 000
95200.000
•03 020 000
109.480.000
TELEFUNKEN
DlllSII
Aynntılı bıtgı ıçın
ücretsız tetefonlanmız
0*00 211 4024
0*00 211 402S
0*00 211 402»
(0-2121 274 «5 90
ÜKtntefimLi Bosch Yetkili Satıcılannda teslim edilecektk. Ryatlara KDV dahıldır KDV ve dığer vergılerde bır değışiklık olursa
fıyatara yarsıt >a=aktır Katıpanvamız 15 Nisan 1997 tar hınde sona erecektır Bu kampanya BSG Gmnberg Ev Aletlen Tıcaret
A Ş (Cema
1
Sahtr Sokak 26/28 Mecıdvyeköy-lstanbuO tarafından duzen enmışti' Ftyatlartmız Türk Lırası dır Sanayi ve T caret
Bakanlığı nca 25 5 1994 Tarih ve 21940 say ' Resmı Gazete de ılan edılen teblığe uygundL.r Kampanyada perakende sat-ş
fiyatından peşınat duşuldukten sonra 70 ekran TV de 4 taksıt ıçın %4 6+KDV 8 tansıt ıçır %6 5+KDV 12 -aksıt ıçın %6 7+KDV
16 taks
-
ıçın %7+KDV 55 ekrar TV de 4 taksıt .çın %0+KDV, 8 taKsıt ıçın %6 5+KDV "2 îaksıt ıçın %6 7+KD*/ 16 taksrt ıçın
%7+KDV 51 ve 37 ekran TVIerde 4 taksıt ıçın %0+KDV 8 taksrt ıçın %3 9+KDV 12taksıt ıçın %5.1+KDV 16 (aksıt ıçın %5 6+KDV
-Tiuzık setlennde 4 taksıt ıçır %0+KDV 8 taksıt ıçın %3+KDV 12 taksıt ıçın %4 4+KDV oranında aylw basıt faız uygulanmıştır
Ürünlerfmiz stok miktarlarıyla sınırlıdır.