Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 1997 PERŞEMBE
12 DIZI
Kimse gözlüktakmayacakGÜNDÜZ İMŞİR
SAADETUSLU
-2-
Gözlük yakm gelecekte tanhe mi kan-
şacak? Bu soru göz alanına lazerin gırme-
siyle tüm dünyada yaygın bır şekilde tartı-
şılmaya başlandı. Son olarak geliştınlen
"EKzimer Lazer" ıle"ALK* adı venlen ci-
hazlar sayesinde bugün 4 ile 25 numaraya
kadar ola.ı mıyop, astıgmat ve hipermetrop
adı verilen göz bozukJuklan düzeltilebili-
yor. Bu cihazlan Türkıye'de ilk olarak kul-
lanan Dr. Sinan Göker. Exzimer Lazer'in
193 nanometre-
dalga boyunda.
Argon Florür
gaz kanşımının
uyanlmasıyla
ortaya çıkan
ışınmanın mer-
ceklerden geçi-
rilmesiyle mey-
dana geldiğı ve
mikron düzeyinde ölçülebilecek hassasi-
yette göze etkı ettiğinı belirtiyor. Exzimer
Lazer tedavisınde gözûn öncelikle korne-
al topografi aletiyle incelendiğini belirten
Dr. Sinan Göker operasyonun aşamalannı
söyle özetliyor.
44
Bu inceleme tamamlandıktan sonra ti-
tizlikle belirlenen nmop, hipermetrop ve
astigmat dereceterinden sonralazer tedavi-
sine başlanır. Lazer ışınlanyla. gözün şeffaf
tabakasının dışkısmında.gözlük camıben-
zeri minyatür bir mercek oluşturulur. Te-
davi sırasında lazer ışınlan. şeffaf tabaka-
nm sadece 50 mikronluk dış kısmına etki
eder. Lazer ışınlan göze kilitlendiğinden.te-
da\ i sırasında hastanın başını oy natmasına
bağlı bir komplikasyon görülmez. Bu teda-
videki diğer cerrahi yöntemlerinden farklı
olarak gözü kaybetme riski riski olmadı-
ğından. uzıın dönemde gözde kalıcı bir ha-
sar me>dana geunez."
Exzımer Lazer'in çeşitli ülkelerde 10
yıldırtedavi amacıyla uygulandığına dik-
kat çeken Dr. Sinan Göker, zaman içinde
bu cihazla 4 numaraya kadar miyoplarda
başan sağlandığıni 4 numaranın üzennde-
kı miyoplarda ıse başan sağlanamadıgınm
ortaya çıktığını vurguluyor. Bu cihazla
yüksek miyoplarda başanlı olunamadığı
gibı. gece ışıklan, parlak görme ve geçici
bulanıklık gıbi problemlenn de görülebil-
dığinı belirten Dr. Sinan Göker, bu aksak-
lıklann ortadan kaldınlması ıçın geliştın-
len ALK adı verilen tekniğı ve özellikJeri-
nı ise şöyle sıralıyor: "Ktsaca Lasik olarak
adlandınlan (Otomatize lamelkr kerato-
mileosis) bu alet ile emmer lazer bir arada
kuüanılarak . korneanın orta tabakasına
lazer uygulanmaktadır. ALK'ın kullanry-
masryta 4 numaradan 25 numaraya kadar
miyoplarda yüzde 90'm üzerinde başan ile
tedavi yapılmaktadır. Tıpta Mikromeratora
veya ALK olarak isimlendirilen bu cihaz
son derece hassas olup gözün laser yapıla-
cak olan komea (şeffaf tabaka) tabakasın-
dan. 160 mikronluk bir kısım sıy nlarak la-
zer yapıldıktan sonra. bu tabaka eski yere
30 saniyede yapışmaktadır. Bu şekilde hem
yüksek miyoplara lazer yapılabilmekte,
hem de lazer sonrası gözün iyileşmesi son
derece hızlanmaktadır. Öyle ki hasta 10 da-
kikalık tedaviden hemen sonra görmesine
kavuşabilmekte vegöz kapanlmamaktadır.
Yüksek miyoplarda uygulanan diğer yön-
tem olan, göz içine mercekyerleştirme ame-
Byatından çok daha üstün özellikleri bulu-
nan ALK yöntemL göz içi ameliyatı olma-
dığından, bu amdiyartann riskini taşıma-
maktadır. Miyop ametiyatianndaki en son
yenilik olan ALK yöntemi ABD'de birçok
merkezde ve Avrupa'da sadece dört mer-
kezde uygulanabilmektedir. Türkiye'de
ALK'ın uygulanmasına3,5yılöncebaşlan-
mıştır. ALK yöntemi 5 numaraya kadar
olan hipermetroplarda da yüzde 90 başan
ile uygulanmaktadır."
Katarakt göz içinde ıris denilen renkli
kısmın arkasında. lıflere asılı olarak duran
göz merceğinın kısmen veya tamamen say -
damlığını yitırmesı olayı olarak tanımlanı-
yor. Katarakt olma riski 55 yaşında yüzde
5 olarak belirtilirken. bu risk 70 yaşında
yüzde 18'e 80 yaşında ise yüzde 46'ya ka-
dar çıkabüiyor. Kataraktı oluşturan neden-
lerarasında kortızon kullanımı, kanser üaç-
lan, idrar söktürücü ilaçlar. sigara içmek
\eya uzun yıllar güneş ışığma ya da ultra-
vıyole ışınlanna maruz kalmak gösterili-
yor. Buhastalığın en az görüldüğü grup ise
antıoksidan kullananlar olarak gösteriliyor.
Bır başka deyişle A.C ve E vitaminlenni tü-
ketenlerde katarakt görülme olasılığı düşü-
yor. Günümüzde amk katarakt ameliyatla-
nran ultrason yardımı ile dıkkişsiz bir şe-
kilde gerçekleştirilebildığinı belirten Dr.
Sinan Göker bu
ameliyatı ve
özelliklerini
şöyle özetliyor".
"Klasikyöntem-
de. kataraktü
göz merceği, ge-
niş bir kesi yapıl-
dıktan sonra.
pensetler yardı-
nrn la dışan alınmakta.yerine suni bir mer-
cek konulduktan sonra dikişlerle kapatd-
makladır. Hasta bu operasyondan sonra, 2
ay gjbî uzun bir sürede iyileşebilmekte ve
hastanın gözlerinde kızarma. batma, asti-
mata bağlı olarak net görememegibi rahat-
sızlıklar oluşabilmektedir. Vlodem kata-
rakt cerrahisinde ise ultrasoniktemizleme
yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntem
ABD'de göz cerrahlannın yüzde 95'i tara-
ftndan uygulanmaktadır. Bu yeni teknikte
gö/de küçük bir kesi yapılmakta ve kata-
raktlı göz merceği ultrasonik uç yardımıy-
la emilerek alınmakta böylece göze dikiş
atılmasına gerek kalmamaktadır. Bu saye-
de ametiy at sonrası iy ileşme hızlı gerçekieş-
mektedir."
Mucize saç ııaldi
Biyoteknoloji çağı
Günümüz insanı.
birçok hastalığına
önem vermezken, dış
görünümü konusunda
büyük uğraş harca-
maktan çekinmiyor.
Özellikle kadınlarda
güzelliğin tamamlayı-
cısı olarak kabul edi-
len saçlarda yaşanan
dökülme problemi ıse
her iki cinsin de en bü-
yük sıkıntılan arasın-
da yer alıyor. Saç na-
killerinde saçın doğal dokusuna ulaş-
ması zaman alırken artık lazerle yapılan
saç nakli, ilk seferde saçın doğal doku-
lannda çıkmasına olanak tanıyor. Tür-
kiye'deki uluslararası standartlardaki
tek saç nakli kliniği olan TRANS-
MED"in şubat ayının son günlerinde uy-
gulamaya başladığı lazerle saç nakli,
saçlann daha doğal çıkmasını sağlıyor.
da yara mevdana gelmiyor ve
açılan delik kısa sürede kapanı-
>or. Yapılan işlem sonrası uza-
yan ilk saç da önceki yöntem-
lerin aksıne doğal dokulannda
görünmeye başlar ve ara kıvır-
cık dönem yaşanmaz. Lazer-
den önce kullanılan yöntem, er-
keklik hormonuna bağlı olan
saç dökülmelerinde ve kadın-
larda saç başlangıç çızgilerin-
deki dökülmelerde uygulanır.
Bu yöntemde, ensede sık saç-
lann bulunduğu çemberden alı-
Lazerle saç naklinde, greftlerin yerleş- nan saç kökleri mini ve mıkro greftlere
tirileceği delüderlazerleaçıiryor. Bu u- tsaç kökleri) aynhnaktadtr. Bir mmf
fak deliklerinnereyevene kadar olacj^^Mrejft 4-6, mıkro gftft ise 1-3 arasıntia
ğı bilgisayarda belirleniyor. Daha önce saç kökü ihtiva eder. Hazırlanan greft-
İlk koruma: Aşı
Aşüaı. birçok hastahğa karşı daha çocukluktan itibaren ahnan
en Önemli koruyucu önlemdir. Yeni doğan bir bebeğin menenjit,
zarürre, çiçek, İuzamık vb. yaşamı tehdit eden 10 hastahğa karşı
aldığı, korunmak için başvurduğu aşılar, günümüzde karma uy-
gulanarak daha da kolay hale getirildi. Pasteur Merieux Serum
ve Aşı Sanayi yetkilileri. yeni doğan bir çocuğun başta menenjit
olmak üzere zatürre, orta kulak iltihabı, sinüzit, yutak iltihabı gi-
bi birçok hastalığa neden olan Hemofılus influanza tib b adı ve-
rilen bakteri enfeksiyonlanna 5 yaşın altındaki her 100 çocuktan
beşinin yakalandıgını belirttiler.
uygulanan yöntemlerde, açılan kanal-
lann fazla mekanik aşınmaya maruz
kalması yüzünden kabanklık meydana
gelirken, lazerle yapılan saç naklinde,
bu kabanklık olmuyor. İşlem sonrasın-
ler alnın açılan köşelerine, tepede açı-
lan aralara, seyrek saç aralanna ve en
yeni teknoloji sayesinde yara izleri üze-
rine yerleştiriliyor. Saç kökleri yeni yer-
lerinde üç hafta kadar sonra saç üretiyor.
Vücutta doğal olarak bulunan proteinle-
rin saptanmasından sonra canlı fabrikalar
kuUanılarak çok miktarda ve ucuza üretme
olarak açıklanan biyoteknoloji ve genetik
mühendisliği ile üretilen tedaviler de şöy-
le sıralanıvor:
İnterlökinler IL-2; Bağışıkhksiste-
mi tüm vücuda yayılan ve \ijcut savunma-
sından sorumlu olan çok sayida hücreden
oluşmuştur. Bunlar dünyanın en küçük
mikrocerrahlannı. öldürücü T hücrelerini
içerirler.
Bu hücreler normalde en küçük bir kan-
seröz oluşumu bile saptayıp yok etme gü-
cüne sahiptirler. Bağışıklık meydana geti-
ren IL-2 , T hücrelerinin çoğalmasını sağ-
layarak antikanser ve antıviral savunma
mekanizmasmda hayati rol oynar. Yakmda
piyasaya verilecek olan IL-2. direkt olarak
verileceği gibi başka tedav i imkânlannı da
beraberinde getirir.
İnterferonlar-interferon alfa
2-a; Vücudumuzdaki hücreler. bir vırüs-
le karşılaştığı zaman sağlam hücrelen uya-
rarak, virüs enfeksiyonundan korunmak
için interferon üretir. Interferonlar. aynı za-
manda bağışıklık sistemini de uyanr ve çe-
şitli hastalıklardan konır. Roche tarafından
üretilen interferon alfa 2-a, öldürücü tü-
Etkileri artıyor
Tek doz
abnan ilaçlar
mör, böbrek kanseri, kronik mıyolositik lö-
semi gibi kanser türleri, kronik hepatit B.
C gibi viral hastalıklann teda\ isinde başa-
nyla kullanıhyor. Şınnga halinde kullanı-
lıyor.
Koloni uyaran faktöfler-G-CSF;
Bağışıklık sistemi tarafından üretilen (sto-
kinler) hücrelerden salınan ve vücudun
bağışıklık sisteminde görevli olan aracı
maddelerden biridir. Aileye ait olan G-CSF
spesifik olan (nötrofil) bağışıklık siste-
minde görevli kan hücresi üretiminden so-
rumludurlar. Vücudun ilk hücum hücrele-
ri olan nötrofillerin yokluğunda yaşamı
tehdit edici enfeksiyonlar gelişebilir. Kan-
ser hastalannın tedavilerine de\ am edebil-
me imkânı veden G-CSF. 1991 yılından
beri üretıliyor ve Avrupa Galien Prix ödü-
lünü aldı.
KİStİk fİbroZ; Akcığerler ve gastro-
ıntestinal sistemin aşın sümük üretmeni ile
karakterize olan genetik bir hastalıktır. Ak-
ciğerlerin aşın bir şekilde sümükle kaplan-
ması nefes almamaya ve enfeksiyon geli-
şimine yol açar. Bu hastalar en fazla 30 ya-
şına kadar yaşıyor. Ülkemizde ise hastahk
daha teşhıs edilemeden hastalar genç yaş-
ta ölmektedir. DNase etken maddeli ilaçla
hastalara nefes imkânı sağlanmakta.
Hammaddesi orl
yeni bir ilaçl
kilosunun yüzde 1
Bpaz enzimini
Şişmanlık tedavisinde o
ıu veriyor. Bu ilaç. bağırsaktaki
eriten cnzim) önleyerek \ağ
laktadır. İlaç. kontrollü bir
diyetle yağ eğilimini engelliyor.
sonucu bağımlılık yapmanıası \T/trfırar verüen
kilolann geri alınnıanıası. En sık rastlanan
yan ctkilcr ise dışan afjlımın artması, yumuşak
dışkı ve yağlı dışkı şekiüeri.
Tıbbm en önemli dallann-
da biri olan ilaç sektörü, son
yıllarda çok büyük gelişme-
lere sahne oluyor. Şu ana ka-
dar birçok hastalığın tedavi-
sinde bırkaç ilaç birden kul-
lamlması gerekirken artık tek
bir doz ilaçla tedaviyi ta-
mamlamak mümkün. 18 ay-
da tamamlanan aşılar beşh
karma aşı sayesinde daha ça-
buk ve kolay yapıhyor. tlaç
firmalan ise artık genlen
araştırarak ilaç geliştırme yo-
luna gidiyor.
lstanbul Tıp Fakültesi Far-
makoloji Anabilim dalı Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Lütfiye
Eroğlu. özellikle II. Dünya
Savaşf ndan sonra ilaçla te-
davi de büyük aşamalar ya-
şandığını söyledi.-llerleme-
nin ilaç sektörünün gelişme-
sini sağladığını belirten
Eroğlu, "Ancak büyük yaü-
nmlar pazardan ahnacak pa-
yın hızla çoğalması gerçeğini
doğurdu. Sonuçta tedaviye
verilen her yeni ilaç başında
'en'li bir sıgattakdim edilme-
ye başlandı. Peki yeni ilaçlar
ne kadar 'en' sözcüğünü hak
ediyoriar?" diye konuştu.
İlaç promosyonlannın yeni
ilaçlann özelliklerini abarta-
rak pazar şanslannı zorladık-
lannı kaydeden Prof. Eroğlu,
yeni ilaçlardan beklentılerini
şöyle sıraladı:
"Var olan ilaçlara karşı
terapötik etkinliğinde be-
lirli bir üstünlük. Daha az
şiddertc ve sıklıkta ve öngö-
rülebUen istenmeyen etki-
ler. Daha kolay kulanım ve
muhafaza özellikleri. Yük-
sek yarar/maliyet oranı."
Roche, tüm hastalıklann
genetik faktörlerden etkılen-
diğı gerçeğinden yola çıka-
rak. Genom Bilimı ile ılgili
yatınmlara başladı.
Ortopedi çağ atlaclı
İnsan vücudundaki kemikle-
rin ışle\ lerini inceleyen ve sorun-
lann çözümü için uğraşan orto-
pedi bilimi son 100 yıl içinde bir-
çok aşamadan geçti. Kemiklerde
meydana gelen kınk. çıkık,
omurga bozukJuklan. eklemler-
deki sorunlar gibi pekçok hasta-
lıkla mücadele eden ortopedide
artık. eğn omurga tek ameliyat-
latedavı edılebiliyor ya da vücut-
takı bütün eklemler suni olarak
yenıden yapılabilıyor.
1Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve
Travmatoloji Anabilim Dalı Öğ-
retım Üyesi Prof Dr. Ünsal Do-
maniç. ortapedinin, özellikle
omurga konusunda son yıllarda
önemli yol kat ettiğini belirtiyor.
Prof. Domanıç, omurga cerrahı-
sinin son yüzyıl içindeki gelışı-
mini şöyle özetliyor:
"Omurganın doğuştan ya da
sonradan eğri büğrü olması
durumunun yıllardır alçıya
alarak tedavi ediyorduk. Ama
artık buna gerek kalmadı. Bu
alandaki ilk büyük gelişme
1911 yılında Hibbs'ingercekleş-
tirdiği ameliyattır. Bu ameliyada
pott hastalığında (omurga vere-
mi) verem omurgadan kazınıp
>erine kemik ilave edildi. İkinci
büyük aşama 1960 yıhnda Paul
Haurringtoun'un yaptığı çağ at-
lattıran işlemdir. Haurringtoun
omurga eğrüiklerini kendi adıy-
laanüan çubukla iy ileştirmeyi ba-
şardı. Bu sistemde omurga altına
ve üstüne çengel yerleştirilerek
eğrilik düzeltiüyor. Ancak bu sis-
temin belli sakıncalan var. Dü-
zeltme sırasında üç boyutlu bir
cisim kullanılmadığı için sorun-
laryaşanabiliyor. Feke de yol aça-
biliyor.
Omurga cerrahisinde çağı-
mızın en önemli yeniliği ise "üç
bo>Titlu düzeltmev
. İlk kez 1984
yılında Fransa'da Coutrel ve
Dubousset'in uyguladığı düzelt-
mc sistemine bu iki kişinin baş
harflerini temsil eden C-D siste-
mi dendi. Türkiye'ye de 1988'de
ilk benim getirdiğim tedavi yön-
teminde, bio-materyal adı veri-
len çubuklar sık vidalarla omur-
gaya yerleştiriliyor. Ömür boyu
insan vücudunda kalan bu çu-
buklann zarariı etkileri yok.
Omurgadaki eğrilik yaradılışa
uygun olarak düzeltiliyor. Bu sis-
tem sayesinde uzun süren alçılar.
korseler tarihe kanşn. Hasta ope-
rasyondan sonra bir kaç gün için-
de ayağa kalkar. 15 gün sonra ise
spor aktivitelf rint başlayabilir.
Suni eklemler
Ortopedideki bir önemli ye-
nilik de bozulan eklemlerin ta-
mamının suni olarak yenilen-
mesi. Yıllardır kalça kemiğin-
de uygulanan yöntem son 10-
15 y ıldır diz ekİeminde de yan-
gın olarak yapılmaya başladı.
Artık insan vücudundaki ek-
lemler suni olarak yapılabili-
yor.
Artroscopi tedavisinde ise di-
zin içinde kireçlenme, menüs-
küs gibi hastalıklar küçük bir
boru sokularakanlaşılabiliyor.
Artık büyük kesikler açılma-
sına gerek yok. Ayrıca boru-
nun ucuna envaı çeşit alet ta-
kılarak birçok tedav i yapılabi-
liyor. Çok yeni olan bu sistent
şu an deneme aşamasında ve
risk taşıyor."
BİTTİ
ANKARANOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Şevket Süreyya'nın 100. Yılı! (2)
21 Yıl Önce, Çöküşü
Gören Yazar.I •••
25 Mart 1976'da aramızdan ayrılan Şevket Süreyya
Aydemir, ölümünden üç gün önce Cumhuriyet'te yayım-
lanan yazısında, "Hastalık nerede" dıye soruyor, kendi
sorusuna yanıt anyordu. Ben araya gırmeden sözü Şev-
ket Süreyya Bey'e bırakayım en iyisi. Şöyle dıyor:
"Ama biz gene, bu uyanışta da en büyük görev gene
kendilerine düşen aydınlara dönelim. Ama bütün ufuk-
lan, kendilerini içine kapandıklan kör duvardan ibaret
olan demagoglara değıl de, ülkeyı de 'bir sert kaya uze-
rinden' bakar gibi, bütün boyutlan ile gören gerçek ay-
dınlara seslenelim. Ve soralım:
- Ülkemızi gittikçe saran, gittikçe çıkmazlara sürükle-
yen bu duygusuzluk, bu inkâr, bu sorumsuzluk ve güç-
sûzlük, daha iyı yannlariçin birdoğum ağnsı mıdır? Yok-
sa, bir tükeniş mi?.. Sapıyoruz ki cevap, göğüslen par-
çalarcasına haykıran bir Tükeniş!' olacaktır.
O ha/cfe ve evve/a, başta şu parttier denilen, ama bir
tühü partı olamayan, yalanı ve yalancılık ithamlannı hem
dedevletyayın cihazlanndan, günlük, resmiedebiyathsh
line getiren değersiz tahnk merkezlerinın gerçek hüvi-
yetlehni millete açıklamalıdır. Siyaset gibi ekonomiyi de
kumar masası oyunlan haline gepren bütün cihazlan ve
sorumlu organlan, milletin önünde, mutlaka terazıye
koymalıdır. Hem de tarihi bir görev olarak. Işte şimdi ay-
dınlann, ıhmal kabul etmez görevı budur. Ama bu kadar
mı? Hayır! Hastalık artık toplumun yapısındadır. Bu ko-
nuyu her vesile ile ele alacağız. Şimdi başka bır konuyu
hatıriatalım.
Gene bu sütunlarda ve daha 1971, yani şu ne ıdiği
hâlâ tartışılan ve onu yapanlann da üzerinde anlaşama-
vıp. hâlâ birbirlerini tartakladıklan '12 Mart darbe, mü-
dahale veya uyan's; günlerinde, üniversıteler üzerinde
durmuştuk. 'Oralarda olup biten şeyler, daha venmlı gün-
lere bır dogum ağnsı mı' konusunu ışlemıştık. Bu yazı-
mız vesilesi ile ve Sayın Prof. Muvaffak Seyhan, 3 Ara-
lık 1971 tarihli Milliyet'te şunlan yazıyordu:
'Sayın Şevket Süreyya Aydemir'ın, bır süre önce Cum-
huriyet'te Dogum Sancılan Çeken Ûniversite adlı çok de-
ğertı bir yazıs çıkmıştı. Demek kı üniversitenın kuruluşun-
dan 40 seneye yakm bır zaman geçmesine rağmen, bu
doğum, hâlâ birtürlü mümkün olmamıştır.'
fcvef Sayın Profesör, nazik ilgınizi çeken o zamanfa so-
runu, eğer bugün uygularsak, ünıversitelerimizdeki san-
cılan, artık sadece birdoğuma ulaşamamış olarak da de-
ğıl, hatta sözün bütün anlamı ile, düpedüz bir çöküş, bır
tükeniş olarak vasıflandırmakla, ancak gerçeğı dıle ge-
tirmiş oluruz. Evet, doğum ağnlan değil, bir tükeniş!
Hem de yalnız, ûniversitelenmizde mi? Hayır! Hemen
bütün milli yaşam alanlanmızda.
Oysa öte yandan, bızim her mihnetten başka, şimdi
bir de bu tükenişe tahammülümüz yoktur. Hemen her
vesile ile tekrariadığımız gibi, biz artık. son topraklar üs-
tünde son Türkleriz. Gerçi kendımize güvenımız ve bir
felaket karşısında, kanımızın son damlasma kadar dıre-
neceğimiz sloganlanmızı gene de yitırmeyelım. Ama şu-
nu da bıliyoruz kı, değıl dünyanın süper devletleri, hat-
ta daha arka planlarda gelen ve hemen hiçbın, hıçbır
uluslararası davamızda, bize bazen tek oy bile verme-
yen daha arka plandakı devletler arasında bile, hem iç
yapımızla, hem moral dayanaklanmtz, hem de ekono-
mimiz, hem silahlanmızla, milletçe, daha pekçok düzen-
lemelere muhtacız... Önemlizaaflar içinde bulunuyoruz.
Yann dünyanın alın yazımıza neler yazdığını ıse oldukça
belirgin olarak seçmek, o kadar zor olmasa gerek. Bır
ülke ki, ihracatı, ithalatının üçte binne iner; ihracatgeli-
ri de, tümûyle sadece, petrol ve türevleriyle, araba, las-
tik, yedek araba parçalapna gıder, bır ülke ki, son ya-
yımlandığı gibi375.000 işadamı, aytıkgelirierini, ortala-
ma 833 liradan az gösleririerse, bir ülke ki daha 1922>
yılı Meclıs açılmâsında Atatürfc'ün vaar ettiğı, ılan ettiği
toprak reformu, 54 yıl sonra bile onun emaneti devret-
tigi çocuklannın elinde gerçekleşemez, ağalann bıyık al-
tından güldükleri bir alay konusu olarak sünjklenır. Ve
televizyonda ılan edildiği gıbi, bu yıl artık hukmü sona
erecek olan kamulaştırmadan, bütün Urfa ilinde, ancak
161 aileye o da takıntılı bir toprak sadakası halinde bir
şeylerdüşer. Kısacası, birulkeki, üniyersitelerindeders-
ler okunmaz, sokaklarda gençler güpegündüz vurulur,
ama katiller bulunmaz. Devletin hakkı ve malı ıse, Yağ-
ma Hasan'ın böreği gibı yenir, ıçilir, paylaşılır, o zaman,
o ülkede çöküntûyü ve tükenişi görmezlikten gelirsek,
devlete suikastta bulunmuş oluruz.
Kısacası bize, yeni insanlann, hamiyetli ve aydın in-
sanlann, gerçek aydınlann, lafebeliğı değıi, biryeniden
dûzenlemeyi sağlayacaklan, biryeniden doğuş, yenıden
uyanış ve milletçe bır kendıni buluş lazım. Bu kendinı bu-
luş, yâ başanlır, ya başanlamaz. Ama ruhu ve davranış-
lan ile bozulmuş polıtıkacının tekelinden, bu ülkenın ar-
tık kurtanlması şarttır. Yoksa politika, demagoji halinde
sürergıder. ekonomı spekülasyon halinde sürdürülür ve
soygunlaria doymayan yağmacı, bu defa da devlet iş-
letmelenne, devlet çiftliklerine göz diker ve ülkeyi haraç-
mezat kendi tapulanna katmak ısterse, ünıversiteler ka-
panır, ûniversiteler, hâlâ belirsiz katiller tarafından kur-
şunlanırsa, bu tükeniş, ne yazık ki, kaçınılmaz bataklık-
lara vanr ve oralarda, millı vartıkla beraber, milli haysiyet
de ne yazık ki, kaçınılmaz bataklıklara vanr ve oralarda,
milli variıkla beraber, milli haysiyet de, ne yazık ki, erirgi-
der."
Şevket Süreyya Aydemır'in, yüzüncü yılını kutlamak
ıçın, aktardığım bu gerçekçı yazjsını özetlemedim. Kimi
okurlar, arkadaşlar, yazıyı oiduğu gibı vermemi ıstiyorlar-
dı, öyte yaptım. Koca Şevket Süreyya Bey, daha çok anı-
lacak, yapıtlan elden ele dolaşacak, okunacaktır. Onu bi-
liyorum. Şevket Süreyya Bey'in ölümünden üç gün ön-
ce çıkan yazısı yayımlandı bitti, ama 100. yılı daha bit-
medı!
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Ortaçağ başla-
nnda Batı Avru- >
pa'yı yöneten p
Frank kökenli ha-
nedan. 2/Sahipol- 3
ma. kazanma... Bır
spor takımının
gözde oyuncusu.
3/ Eskişehır'in bır
ılçesi...XVlI.yüz-
yılda yaşamış ün-
lü dıvan şain. 4/
Cevat Fehmi Baş- 8
kut'unbiroyunu... q
Uğur, tahh. 5/
Ağırlama... Uygun, yara-
şır. 6/ Berilyum elementi-
nın sımgesi... Kendıni be-
ğenmış kimseler için kulla-
nılan bir alay sözü. II Ba- 3
lık avlamakta ya da yük ta- 4
şımakta kullanılan büyük
kayık. 8/ Kirpik boyası...
Çıplak vücut resmi. 9/Ya- "
nk, çatlak... Şeker ve li- 7
monla içilen sıcak su. 8
YUKARIDAN AŞAĞIYA: Q
1/Toprak altında kaldıktan
1 2 3 4 5 6
sonra uçucu bıleşenlennı yıtirerek ve kımyasal değışıklığe
uğrayarak kararlı bır yapı kazanan fosil ağaç reçinesı. 1i Ka-
dastroharitalanndaparsellertopluluğu...NecatiCumah'nın,
bır adı da "Tütün Zamanı" olan romanı. 3/ Tütsüyle kuru-
tulmuşu oldukça sürümlü olan bır balık... Gözlen görme-
yen. 4/Bır sayı... Yoğurt, pekmez gibi koyu şeyleri suyla ın-
celtmek. 5/ Bilge Olgaç'ın, hiç kadın oyuncu kullanmadığı
fılmi... "Ehl-ı hâle kaılız — ehlıne aldanmazuz"' (Şeyhü-
lislam Yahya). 6/ Eski dilde bağırsaklar... Lnvan. 7/Japon-
lara özgü çıçek düzenleme sanatı. 8/ Şent biçimınde levha-
lardan oluşan bir tür pencere kapama düzenı... Şöhret. 9/
"Meh-ı bürc-ı ânzında gönül oldu hâle mail < Bana kendi
talihımden bu siyah — düştü" (Şeyh Galıp).