Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Aczmendaere
ceza
• AıNKARA (AA) - Ankara
16'ncı SulhCeza
Mahkemesi. Ankara DGM'de
yargılandıklan davada,
mahkemenin uyanlanna
rağmen Devrim Kanunlan'na
aykın kıyafet gıyerek
duruşmaya katıldıklan
gerekçesiyle 125
Aczmendiyi 2'şer ay hapis
cezasına mahkûm etti. Hapis
cezalannı paraya çeviren
mahkeme, sanikiann, bir
daha suç işlemeyecekleri
konusunda kesın bir güvence
vermemeleri nedeniyle
cezalan ertelemedi.
RP'nin basına
tutumuna tepki
• ANKARA (ANKA)-
TBMM İnsan Haklannı
lnceleme Komisyonu
sözcüsü ve DSP İzmir
Milletvekili Hakan Tartan,
Istanbul'da gazete satış
büfelerinin kaldınlması ve
devlet dairelerine gazete
alımlannın yasaklanmasına
tepki gösterdi. Tartan,
"Ökuyan, bilen, gören ve
tartışan toplumdan
korkrnamah, aksine baskıcı
ve totaliter uygulamalardan
korkulmalı. özgûr \e
gelişmiş bir toplum ancak
açık ve şeffaf yönetimlerle.
haber alma özgürlüğüyle
mümkündür" dedi.
Temiz çevre için
halkoylaması
• ANKARA (AA)-CHP
lçel Milletvekili Fikn Sağlar.
çevre kirliliği yaratma
ihtimali olan tesisler
kurulmadan önce, tesisin
kurulup kurulmamasma
karar verilmesi içın halk
oylaması yapılmasını önerdi.
Sağlar'ın TBMM
Başkanlıgı'na sundugu
önerinin yasalaşması halinde,
termik ve nükleer santrallar
ile biyolojik ve kimyasal
ûretim tesisleri ve doğayı
tahrip edebilecek maden
arama ve işletme
kuruluşlarının yapım ve
çalışmasına o ilçe stnırlan
içinde bulunan seçmenlerin
katılacağı halkoylamasında
karar verilecek.
Ayrasya Islam
Şûrası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Devlet Bakanı
Nevzat Ercan, Diyanet
lşleri Bakanı Mehmet Nuri
Yılmaz başkanlığındaki
Avrasya Islam Şûrası
Başkanlığı ve lcra Kurulu
üyelerini kabulünde yaptığı
konuşmada, tslam
dünyasında yaşanan
olumsuzluklann temelinde,
tslam'ın özüne uygun
hamleci ve atılımcı
ruhundan uzaklaşmanın
yattığını söyledi. Ercan,
İslam dûnyasının yeni bir
uyanışa gereksinimi
olduğunu bildirdi.
VaizeHk sınavı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyanet İşleri
Başkanlığı, 5 yıl aradan
sonra ilk kez vaiz ve vaizelik
smavı açtı. Kocatepe Camisi
Konferans Salonu'nda
yapılan sınava 20'si kadın
olmak üzere 299 kişi katıldı.
Sınava katılanlann.
başbakanlık bünyesinde
çeşitli görevlerde çalışan
llahiyat Fakültesi
mezunlanndan oluştuğu
belirtilirken açıktan atamanın
yapılmadığı kaydedildi.
Basın özgüplüğü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Düşünce ve Basın
Özgürlüğü Haftası nedeniyle,
dün İnsan Haklan Anıtı
önûnde bir basın açıklaması
yapan Medya-Sen Genel
Başkanı Mete Gönültaş,
medya çahşanlannın sivil
toplum örgütleri ve halkla
dayanışma içinde. evrensel
hak ve özgürlüklere sahip
çıkarak eşitlikçi demokrasi
ve basın özgürlüğü için 1997
yılmı Düşünce ve Basın
Özgürlüğü Yılı ilan
ettüdenni bildirdi. Açıklama
sonrasında sendika üyeleri
cezaevindeld gazetecilere
gönderilmek üzere
hazırladıklan kartlan
postaladılar.
51 yıl hapis
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara 1 No'lu
DGM, yasadışı Türkiye
Ihrilalci Komünistler Birliği
(TİKB) örgütü üyesi
olduklan gerekçesiyle
yargılanan üç sanığa toplam
51 yıl ağır hapis cezası verdi.
Sanıklardan Cenker Aslan'a,
yasadışı örgüt üyesi olmak ve
patlayıcı madde atmak
suçlanndan 21 yıl 8 ay, Esma
Ekincı ve Fadime Akahn'a
da yasadışı örgüt üyeliği
suçundan 15'er yıl ağır hapis
cezası verildi. Sanık
yakınları verilen karan
alkışlarla protesto ettiler.
İzmir'de 19'u il içi, 8'i il dışı olmak üzere toplam 27 memurun sürüldüğü belirtildi
Hükümetten KESK'e baskıNECATİ AYGCV
İZMİR - REFAHYOL"un kamu
sendikalanndaki baskı ve sürgünleri
bitmek bilmiyor. Sendikal etkinliklere
katılan Tanm-Sen İzmir Şube Başkanı AK
Haydar Yundan ile birlikte 27 kişiye
sürgün cezası verildi. Yundan,
REFAHYOL hükümetinin
uygulamalanyla toplumsal banşm
bozulduğunu belirterek "En temet insan
hak ve özgüriükleri rafa kaldınlarak
yerine baskıcı, vasakçı. otoriter ve
antidemokratik çağdışı \asalar konularak
toplum suskunluğa, sessizliğe ve
sürüleştirilmeye mahkûm edilnnştir" dedi.
REFAHYOL hükümetinin tek icraatının
hak arayanlar üzerine baskı uygulayarak
cezalandırmak olduğunu vurgulayan Ali
Haydar Yundan. REFAHYOL hükümeti
döneminde 19'u il içi 8'i il dışı olmak
üzere toplam 27 kişinin sürüldüğünü
bildirdi. Yundan, sürgün cezalan için
Izmir Bölge Idare Mahkemesi'ne açılan
18 yürütmeyi durdurma davasmın 16'sının
da idare aleyhine sonuçlandığını söyledi.
REFAHYOL hükümetinin işbaşına
gelmesiyle insani ve ahlaki tüm değerlerin
ayaklar altına alındığını öne süren
Yundan, şöyle devam etti:
" Devlet tüm kurum ve kuruluşlanyla
işlemez haie getirilmiştir. Kamu
emekçilerinin örgütlü toplum projesi,
sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi, en
önemli dinamik \e muhalif güç bilindiği
için sürekli şiddetle basünimak
istenmektedir. Bu nedenle binlerce kamu
emekçisi alanlarda vahşetle dövülmüş,
sürgün edilmiş. para cezasına çarpünlmış,
gözatana ahnmış ve meslekten arjlmışür.
Kamu emekçilerinin yükselen örgütlenme
mücadetesini kırmak ve örgütsüzleştirmek
için bütün bu uygulamalar sonuç
getirmeyince devlet jjüdümlii, işbiriikçi
san sendikalar kurarak kamu
emekçüerini içeriden bölme>i ve
parçalamayı denediler. Ama bütün bunlar
kamu emekçilerinin mücadelesini
engellemeye yetmedi. Grevsiz ve
topiusözleşınesiz bir sendika yasası
çıkararak sendikalanmıa işlevsiz hale
getirmek isthorlar. Çahşanlan, "önemli
önemsiz". "silahlı silahsız'. 'üst düzey alt
düzey" biçiminde ayırarak ulufe
dağınyoıiar. Kısacası demokratik hak ve
özgüriüklerimize yönelik saldınlaruı
yoğunlaşüğı bir dönemden geçiyoruz.'*
Ali Haydar Yundan, REFAHYOL
hükümeti döneminde sürgünlerin olağan
hale getirildiğini belirterek şunlan
söyledi: "REFAHYOL hükümeti
döneminde, memur sendikalan kıskaca
alındı. her etküıUğin ardından
soruşturmalar açıldı. Açılan
soruşturmalar sonucunda cezalar yağdı.
Sendikal etkinliklere katılan 7 üyemize
para cezası verildi. Bu arkadaşlanmızdan
3'ü karann iptali için İdare Mahkemesi"ne
başvurdu, davalar karar aşamasına geldL
16 kişiye uyan ve kınama cezası verildi.
Halen sürgünde; 4'ü il içi, biri il dışı 5 kişi
var. llyas Çimen Torbah'dan Beydağ'a,
Halis Aktuğba İzmir Merkez'den
Beydağ'a, Deniz Top Izmir"den l rla'ya,
Mustafa Alkan Kınık'tan Bergama'ya
sürülürlerken beni de İzmir İl
Müdürlüğü"ndeki görevimden alarak
Rize'ye sürdüler. Sürgün karannın iptali
için İzmir Böige İdare Mahkemesi'ne dava
açtım.'*
B a h ç e l i e v l e r k a t l i a m ı d a v a s ı
Fransa Poyraz'ı îadeyi reddettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapa-
tılan Türkiye Işçi Partisi'ne (TİP) üye 7
üniversite öğrencısini. Susurluk kazasında
ölen Abdullah Çath'nın lıderliğınde katle-
den 3 sanığın yargılanmasına devam edil-
di.
Fransa, hakkında 7 kez idam istenen fi-
rari sanıklardan Kadri Kürşat Pöyraz'ın.
"idamla yargılandığı için" iade edilmeye-
ceğini bildirdi.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
görülen davanın dünkü duruşmasına, hak-
lannda gıyabi tutuklama karan bulunan
sanıklar Mahmut Korkmaz, Kadri Kürşat
Poyraz ve Cnal Osman AğaoğJu'nun yok-
luğunda devam edildi.
Mahkeme Başkanı Mehmet Koçak, gı-
• TİP'li 7 öğrencinin öldürülmesiyle ilgili davada, Abdullah
Çath'nın liderliğinde hareket eden 3 sanığın gıyabında
yargılanmasına devam edildi. Fransa, mahkemeye gönderdiği
yazıda, firari sanık Kadri Kürşat Poyraz'ın idamla yargılandığı
için iade edilmeyeceğini bildirdi.
yabi tutuklu sanıklann yakalanamadıkla-
nnın bildirildiğini belirtti. Koçak aynca,
Fransa lstinaf Mahkemesi'nin, firari sa-
nık Kadri Kürşat Poyraz'ın idam cezasıy-
la yargılandığı gerekçesiyle Türkiye'ye ia-
de edilmeyeceğini bildirdiğini söyledi.
Koçak, müdahil avukatlann istemleri
doğrultusunda, Susurluk'tameydanagelen
trafık kazasında ölen sanık Abdullah Çat-
h'yı koruyanlar. saklayanlar. yargılanma-
sına engel olanlar, sahte pasaport ve kim-
lik verenlerin saptanarak haklannda yasal
işlem yapılması istemiyle Ankara Cum-
huriyet Başsavcılığı'na yazılan talimatın
yanıtında, söz konusu sonışturmada gö-
revsizlik karannın verildiğini kaydetti.
Duruşmada söz alan müdahil avukatlar-
dan Ersan ŞansaL TBMM'de kurulan Su-
surluk Komisyonu'nun, olayın üzerini ört-
bas etme noktasına geldiğini ileri sürerek.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yap-
tığı soruşturmanın. asıl failleri bulmaktan
uzak ve yüzeysel olduğunu söyledi. Şan-
sal. "Biz konunun siyasi nitelikte kunım-
lar yerine yargıda sonuçlandınlnıasını isti-
yoruz. Bu nedenle Çath'yı koruyup sakla-
yanlar hakkında yargıda dava açılmasını
talep ediyoruz'" dedi.
Mahkeme Başkanı Koçak. Kadri Kürşat
Poyraz'ın Yargıtay Genel Kurulu'nun boz-
ma karan konusundaki savunmasının alm-
ması amacıyla Fransa ilgili ceza mahke-
mesine talimat yazılmasına, gıyabi tutuk-
lu sanıklann yakalanması için yazılan ta-
limatın yanıtının beklenmesine karar ve-
rildiğini belirterek duruşmayı 21 mayıs
çarşamba gününe erteledi.
İnsan H a k l a n Derneği
1996 işkence
raporu: 6 ölüİstanbul Haber Servisi - İn-
san Haklan Derneği (İHD)
İstanbul Şubesi İşkence tzle-
me Komisyonu, 1996 yılında
Istanbul'da 2 bin 22 kişinin
ışkence gördüğünü, bunlar-
dan 6'sının öldüğünü bildirdi.
Komisyon üyeleri, çocukla-
ra yönelik işkence olaylann-
da patlama yaşandığını belir-
terek. işkencenin önlenmesi
için kamuoyunu göreve ça-
ğırdı.
İHD tşkence lzleme Ko-
misyonu üyeleri Av Şeref
Turgut, Av. Kezban Alan ve
Av. Meral Karalı tarafından
açıklanan 1996 yılı işkence
raporunu açıkladı.
îşkence lzleme Komisyo-
nu üyeleri. işkence gören 2
bin 22 kişiden bin 52'sinin
Adli Tıp Kurumu roporlan
ve Içişleri Bakanlığı Mülkiye
Müfertişleri'nin 7 Şubat
1996 tanhli fezlekesiyle be-
lirlendiğini ifade ederek.
"Geri kalan 970 kişi sivil top-
lum örgütlerine başvuru yap-
may ı tercih etti. Bu kişilerden
942'si bize, 28'i de Mazlum-
Der'c vazılı başvuru yaptı. İş-
kence gören insanlar, daha
çok kaba dayak. psikolojik iş-
kence ve cinsei taciz yöntemi-
ne maruz kalmışlar.
En biiyük sorunlardan bi-
ri ise çocuklara yönelik işken-
ce sayısuıda son yıUarda pat-
lama yaşanması. Son 6 ayda.
18 yaşından küçük. 23'ü kız
67çocuğa işkence>apddı" de-
dıler.
Komisyon üyeleri. işken-
cenin önlenmesi için gerekli
önerileri şöyle sıraladılar:
- Yasalarda işkencenin ya-
pılmasına olanak sağlayan ve
cezalandınlmasıru güçleşti-
ren önleyen düzenlemeler
kaldınlmalı, önleme amaçlı
yasalar çıkartılmalıdır.
TCK'nin 243 ve 245. madde-
lerindeki işkence suçunun ta-
nımı, kapsamı ve cezası taraf
olduğumuz uluslararası Söz-
leşmelere uygun hale getiril-
melidir. Terörle Mücadele
Yasası. Memurin Muhake-
matı Kanunu ve DGM Kanu-
nu kaldınlmalıdır. CML'K
yeniden ve herkesi kapsaya-
cak şekilde düzenlenmelidir.
- Gözaltı süresi kısaltılma-
lı, gözaltında her aşamada
avukat görüşü sağlanmalı,
gözaltına alınan kişilerin ya-
kınlanyla görüşmesine izin
verilmelidır.
- Gözaltında, Tabip Oda-
lan'na bağlı ya da bağımsız
doktorlarca doktor kontrolü-
nun yapılması sağlanmahdır.
- İşkence ile elde edilen
ifadeler geçersiz sayılmalıdır.
- Gözaltı yerleri, IHD, Ba-
ro, Tabip Odalan gibi kurum-
lar ile yargı kurumlannın de-
netimine açılmalıdır.
- tşkence 'İnsanhğa karşı
işlenmiş bir suç' olarak kabul
edilmeh, af ve zamanaşımı
kapsamı dışında tutulmalıdır.
- İşkence suçunu işleyen
ya da kolaylaştıranlar hak-
kında meslekten men, ruhsa-
tın iptali cezalan uygulanma-
lıdır.
Hâkimin olay günü Ağabeyoğlu'nun üzerinde bulunan "Süpürgeciler" imzalı "Çeteni böyle kapatamazsın"
pankartnı mahkeme salonunda açarak göstermesi üzerine Agabe\oğlurpankarü kendisinin yazdığını ancak
olav anında açmadığını belirtti. (Fotograf: L ĞUR GÜNYÜZ)
••
ODP'li Ağabeyoğlu, Çiller'e hakaretten yargılandı
'AsA hakaret eden Ciller'
Haluk Ağabeyoğlu
İstanbul Haber Servisi - Dışişleri Ba-
kanı ve DYP Genel Başkanı Tansu Çil-
ler'e "hakaret ettiğj" gerekçesiyle hak-
kında dava açılan ODP Sanyer tlçe Ör-
gürü üyesi Haluk Ağabeyoğlu. asıl haka-
ret edenin "Çetelerle hiçbir ilgisi yokmuş
gibi hastane ve karakol ziyaretlerinde bu-
lunarak, halkın gözünü boyamaya çalı-
şan" Çiller olduğunu öne sürdü.
Tansu Çiller'in 29 Aralık 1996'da Is-
tinye Devlet Hastanesi'ni ziyareti sıra-
sında Haluk Ağabeyoğlu'nun Çiller'e.
"Çetenia böyle kapatamazsınız'" deme-
siyle ilgili olarak Sanyer Savcılığrnca
açılan davanın ilk duruşması dün Sanyer
Asliye Ceza Mahkemesi"nde gerçekleş-
tirildi. Tanıklann gelmemesi ve Ağabe-
yoğlu'nun adli sicil kaydının istenmesi
nedeniyle ertelenen duruşmada Ağabe-
yoğlu, Çiller'e hakaret etmediğini. sade-
ce Susurluk olaylanyla ilgili duyduğu
tepkisini dile getirdiğini söyledi. Ağabe-
yoğlu. Çiller'in Susurluk kazasından
sonra ortaya çıkan çetelerle hiçbir ilişki-
si yokmuşçasına hastane ziyaretlerinde
bulundugu savunarak. "Bizleri de buna
seyirci kalmaya çalışması, yaptığı şova
yurttaşları alet etmesi aptal yerine kondu-
ğumu hissettirdi bana. Bir yurttaş olarak
rencide oklum ve tepkinıi dile getirdim.
Asıl hakaret eden ÇiDer'dir" dedi. Hâki-
me sicilinde hiçbir sabıkasının bulunma-
dığını söyleyen Ağabeyoğlu, 38 yaşında
ve iktisatçı.
ÖDP Sanyer İlçe Örgütü Başkanı Ya-
şar Avcı ve yaklaşık 50 panilinin de ka-
tıldığı duruşma sonundaÖDP'liler, "Ha-
luk değD Çiller yargılansın", "Çeteler hal-
ka hesap verecek" sloganlan atarak, Sa-
nyer İlçe Binası'nakadaryürüdüler. .
SJFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.catislar@planet.com.tr
DAKKA - Dünyanın en yoksul
ülkelerinden Bangladeş'in baş-
kenti Dakka'dayız. Şehrin merke-
zindeki Sonargaon Oteli'nin 6.
katındaki odamdan çevreyi sey-
rediyorum. Inanılmaz bir korna
gürültüsü içinde her çeşrt araç
hiçbir kurala uymadan birbirini
geçmeye çalışıyor.
Çekçek halıne getirilmış bisik-
letler, triportörier, en önemli ula-
şım araçları. Küçücük çocuklar
para kazanmak amacıyla bisik-
letleriyle iki-üç insani taşıyorlar.
Havaalanından otele gelirken
gördüğümüz yoksulluk manzara-
sı çok etkileyiciydi. Gazeteci ar-
kadaşlar. bu görüntülere bakıp
aralannda şöyle espri yapıyorlar-
dı. "Bababiziburalara, memleke-
tinizin kıymetini bilin demek için
getirdi herhalde."
Bangladeş de siyasi çalkantıla-
ra sahne olan bir ülke. Kişi başı-
na yıllık milli gelirinin 230 dolar ol-
ması, siyasi kavgalan da daha
sert hale getiriyor. Adam başına
yıllık gelıri Türkiye'nin onda biri
olan bu ülkede; 380 kişiye bir te-
lefon (Türkiye'de 5), 170 kişiye bir
TV (Türkiye'de 4.3), 12 bin kişiye
bir doktor (Türkiye'de 1000), in-
Kadmlann Bangladeş'i
san başına günlük kalori 2100
(Türkiye'de 3420 kalori).
Ekonomik koşullan böylesine
krt olan bu ülkenin, dikkat çekici
bir özelliği ise kadın politikacıla-
nn siyasi yaşamdaki olağanüstü
rolü. Şu anda ülkenin başbakanı
kadın, ana muhalefet partisi lide-
ri de kadın. Aynca parlamentoda
yüzde 10 kadın kotası uygulanı-
yor.
Iktidarda bulunan Avami üg
Partisi'nin lideri Bayan Şeyh Ha-
sina olağanüstü dirençli bir ka-
dın. Daha önce başbakan olan ve
şu anda ana muhalefet partisi du-
rumundaki Bangladeş Milliyetçi
Partisi lideri Bayan Begüm Hali-
de Ziya da etkili bir siyasetçi. Ül-
kenin bir başka etkili kadın ismi
iseeski Cumhurbaşkanı Erşad'ın
eşi.
Bu üç kadın, 12 Haziran
1996'da üç büyük partinin lideri
olarak karşı karşıya geldiler. Şim-
diki Başbakan Şeyh Hasina'nın
partisi 300 üyelikten 146'sını, es-
ki Başbakan Halide Ziya'nın par-
tisi 116'sını, Erşad'ın partisi de
32'sinı kazandı. Bu seçimlersıra-
sında eski Cumhurbaşkanı Er-
şad, yolsuzluk davalan nedeniy-
le hapisteydi ve bu yüzden seçim
kampanyasını eşi yürüttü ve o-
nun milletvekili seçilmesini sağla-
yarak 6 yıl sonra özgüriüğüne ka-
vuşturdu.
Bu üç siyasetçi kadının geçen
2-3 yıl içinde sert bir siyasi kav-
gaya girdikleri ve bu kavgadan
şimdiki başbakanın galip çıktığı
anlatılıyor. Hındistan ve çevresin-
deki ülkelerde kadın liderlerin
çokluğu dünyanın dikkatini çeki-
yor. Özellikle erkek egemen kül-
türün yoğun olduğu bu ülkelerde
kadınlar nasıl etkin hale gelebıli-
yor tartışması yapılıyor.
Tabii burada bu kadın liderterin
arkasındaki güç önemli. Örneğin
Bangladeş'in şimdiki başbakanı
Şeyh Hasina, bu ülkenin Pakis-
tan'dan koparak bağımsızhğını
sağlayan ilk Cumhurbaşkanı
Şeyh Mucibir Rahman'ın kızı.
Eski başbakan şimdiki muhalefet
lideri Halide Ziya da, 1981 'de bir
suikast sonucu öldürülen eski
Devlet Başkanı GeneralZiya'nın
kızı. Sonuçta bu üç kadın bir an-
lamda babalannın veya kocalan-
nın birikiminden yararlanıyorlar.
Onlann potansiyelini kullanıyor-
lar. Aynı şeyı Pakistan'da Zürfîkâr
Ali Butto'nun kızı Benazir But-
to, Nehru'nun kızı indra Gandi
için de söyleyebiliriz.
Kadınlann Güney Asya'da si-
yaset sahnesinde etkili rol oyna-
ması o kadar da yabana atılır bir
şey değil. Geçmişlerinde bir er-
kek de olsa kadınlann ağıritğı ör-
neğin Bangladeş'te son seçim-
lerde siyasi Islamın gerilediği bir
tabloya neden olmuş.
Son seçimlerde Profesör Fu-
lam Azam'ın şeriatçı partisi Ce-
maat-ı Islami büyük bir yenilgiye
uğramış ve beklenenin aksine
parlamentoya yalnızca 3 millet-
vekili sokabilmiş. Bangladeş,
bunca yoksulluğuna ve çaresizli-
ğine rağmen şerıata teslim ola-
cak gibi görünmüyor. Bugün
Bangladeş'in mılli günü. Güney
Afrika Devlet Başkanı Nelson
Mandela, Fılistin Devlet Başkanı
Yaser Arafat ve Süleyman De-
mirel, Pakistan'dan aynlarak 26
yıl önce bağımsızhğını ilan eden
Bangladeş'i kutlamaya geldiler.
Üç önemli milli kurtuluş savaşın-
dan geçmiş üç ülkenin liderinin
Bangladeş'te bulunması çok an-
lamlı.
Güney Asya, yoğun Müslüman
nüfusu ve yoksul ekonomileriyle,
siyasi çalkantıiarta düşe kalka iler-
liyor. Bangladeş'in ve Pakistan'ın
son 50 yıllık tarihiyle, bizim son 50
yılımız arasında epeyce benzer-
likler olduğu görülüyor. Sürekli
kesintiye uğrayan parlamenter
rejimler. askeri darbeler, siyasi Is-
lamın zaman zaman yükselen,
zaman zaman düşen zikzaklı çiz-
gisi. Bütün bunlar bu üç ülkede
de defalarca yaşanmış. Bu üç ül-
kede de demokrasi epeyce özür-
lü. insan haklan ihlalleri büyük bo-
yutlarda. Ama parlamenter rejim-
ler. kesintilere rağmen sürüyor.
Sıkıntılar çok farklı. Ekonomik
ölçüler çok farklı. Doğu'ya gelin-
ce, Türkiye'de olduğumuza şük-
rediyoruz, Batı'dakinin tersine.
Yazının sonuna geldım. Dakka
trafiği inanılmaz gürültülerle ak-
maya devam ediyordu...
GLOBAL POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
40 Yaşında, Ağır Hasta
25 Mart 1957'de imzalanan Paris Anlaşması, Avru-
pa'yı birieştirerek gelecekte bir savaş olasılığını önle-
yecek, Avrupa vatandaşlanna ekonomik ve toplum-
sal refah getirecekti. Bu proje, 40. yaşgününe ağır
hasta olarak giriyor; önüne koyduğu amaçların tersi-
ne sonuçlar yaratan bir dejenarasyon söz konusu.
1992 ve 1993 mali krizleri tüm Avrupa Ortak Pazar
üyelerini kapsayan bir Ortak Para Birimi'ne, Maast-
richt Anlaşmasi'nın öngördüğü gibi 1 Ocak 1999'da
geçmenin mümkün olmayacağını göstermişti. Herdu-
rumda, Franko-/A/man ekseninin oluşturduğu bir "çe-
kirdek" etrafında belki, buna Benelüks ülkeleri de ek-
lenerek önce dar bir Para Birliği oluşacak; Ispanya,
Itafya, Portekiz, Yunanistan vb. Ortak Para Birimi'ne
bağlı, ama "dışanda" kalacaklardı. Böyle başlayan bir
Para Birliğı'ntn ikı Avrupa yaratması kaçınılmazdı. Mer-
kez ve çevre ilişkisi adeta resmileşecek, çevre ülke-
leri Ortak Para Birimi'nden faydalanamayacak, ama
para sisteminin cenderesi içinde kalmaya devam ede-
ceklerdi.
Avrupa Bıriiğı'nde, ikinci bölünme Franko-Alman
ekseni etrafında şekillendi. Bizzat bu eksenin variığı,
Avrupa'da ikili bir hegemonya çelişmesinin yaşandı-
ğının kanıtıydı. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana, ABD
ve ingiltere ile birlikte Fransa, nükleer silahlara sahip
olmanın getırdiğı olanakiaria da Batı'nın siyasi çekir-
değmi oluşturdu ve dolayısıyla Avrupa'nın güvenlıği-
nin sağlanmasmda doğrudan sorumluluk aldı. Alman-
ya ise zamanla Avrupa'nın ekonomik liderliğine yük-
seldi ve giderek siyasi geleceğine ilişkın olarak daha
çok etki yapmaya. hatta belırleyici olmaya başladı. Bu
liderlik çekışmesi, Avrupa Biriiği'nin genişlemesi ile
daha da behrgin hale gelecek.
Üstelık. Franko-Alman ekseni, Avrupa'nın "çevre-
sine" ilişkin bir ittifaklar denklemine de karşılık geli-
yor. Fransa ile "zeytinyağı kuşağı" ülkeleri olarak bili-
nen Ispanya, Italya, Portekiz ve Yunanistan arasında
(bu listeye Kuzey Afnka'daki eski Fransız sömürgele-
rıni de katabilınz), II. Dünya Savaşı mirasının da etki-
sıyle oluşmuş bir lideriık ve dayanışma ilişkisi var. Bu
en somut bir şekilde Avnjpa Parlamentosu'nüa ve
Avnıpa Biriiği'run kaynaklarının dağıtılması sırasında
ortaya çıkıyor. Almanya ise Benelüks ülkeleri ve şim-
di Avrupa'ya katılması beklenen Doğu ve Orta Avru-
pa ülkeleri ile yakın, tarıhsel. p>olittk ve ekonomik bağ-
lara sahip. Avrupa Biriiği'nin fonlarının dağıtılmasına
sıra gelınce Almanya bu bağlara uygun bir şekilde
davranıyor. Yeni 11 ülkenin katılmasıyla Almanya'nın
Avrupa Birtiğı içindekı siyasi ağırlığı lyice artacak. Fran-
ko-Alman ekseni üzennde yaşanan liderlik çekişme-
si daha da gergınleşme potensıyellerine sahip.
Avrupa Birliği projesınin bir hedefi de Avrupa'da si-
yasi ıstikrarı, sadece devlet arasında değil, fakat ül-
keler içinde de sağlamaktı. Bugün, Avaırja ülkelerin-
de şiddetli bir ekonomik kriz sürüyor: Durgunluklar
uzun, ekonomik toparlanmalar kısa, ortalama ekono-
mik büyüme düşük, işsizlik rekor düzeyde yüksek,
kamu borçları ve bütçe açıkları da. Bu ortamda Avru-
pa ülkeleri, Para Biriiği'nin yasal çerçevesini oluştu-
ran Maasthcht Anlaşması''nın, Ortak Para Birimi'ne
geçmek için koyduğu önkoşullan (bütçe açığı ve ka-
mu borçları, GSMH'nın, sırasıyla yüzde 3 ve yüzde
60'ının üzerinde olmayacak) yerine getirmeye çaba-
ladıkça toplumsal barışı iki noktadan bozuyortar.
Birincısi: Hükümetler bütçe ve kamu borçlan hedef-
lenne ulaşabılmek için sürekli toplumsal harcamalan
ve sosyal hizmetleri kısıyor, vergileri arttırma eğilimi
gösteriyoriar. Bu arada işsizlik artmaya devam ediyor.
Avrupa ışçı sınıfı 1995 Aralık ayından beri ayakta ve
üstelik Renault direnışinın gösterdiğı gibi giderek ey-
lemlerini Avrupa çapında koordine etmeye başlıyor.
Avrupa Birliği süreci refah ve toplumsal istikrar sağ-
lamak yerine, işsizliği ve yoksulluğu arttmyor ve sınrf
savaşımlannı şiddetlendiriyor.
ikıncisi: Yüksek işsizlik ve yoksulluk Avrupa'nın ge-
leneksel hastalığını, ırkçılığı şiddetlendirmişdurumda.
Bu temelde yükselen milliyetçi-faşıst partiler, Ulusal
ve ırksal kimliği öne çıkanrken Avrupa Birliği'ni, eko-
nomik sonuçlarına işaret ederek hedef aidıkça, taraf-
tar topluyorlar ve güçleniyorlar. Bu hareketler doğa-
lan gereği, başka ülkelere ve halklara karşı düşman-
lığı körükleyerek gelişiyor ve gelecek için büyük bir
tehlike oluşturuyorlar.
Nihayet bir de, Para Birliği'ne geçiş anında "Kimin
parası kaç EURO edecek?" gibi, piyasalara bırakıla-
mayacak kadar ciddi ve patlayıcı bir sorun var. Piya-
salara bırakılmaz da parıteler. siyasi olarak saptanır-
sa o zaman da, ülkeler arasında sürtüşmelerin artma-
sı, ulusal gururlann incinmesi kaçınılmaz.
Tabii bir de Avrupa Para Biriiği'nin gerçekleşmesi
olasılığı üzerine düşen gölgeler var. Almanya'nın bu
sene Avrupa Biriiği'nin gerektirdiği ekonomik koşul-
lara uyamayacağı anlaşılıyor. Alman hükümetine da-
nışmanlık yapan beş kişilik panel, geçiş tarihinin erte-
lenmesini önerdi. Bundesbank Konseyi'nden de ben-
zer sesler yükseliyor. Almanya 'koşullan' yerine getir-
mezse kım getirebilir ve Almanya'sız bir EURO olur
mu? Öyleyse EURO'ya geçiş tarihinin ertelenmesi
güçlü bir olasıhk! Maastricht ise buna olanak vermi-
yor. Yani yeni bir anlaşma gerekiyor. Piyasalar birlik sü-
recinin "ytlan hikâyesine" dönmetehlikesinı fark edin-
ce yeniden konuşlanmaya başladılar. Mark yüksel-
meye; liret, peseta vb. düşmeye başladı. Diğerbirde-
ğişle kısa dönemde de para krizleri tekrar gündeme
geliyor.
ergin@engin.demon.co.uk
Buca Cezaevi
106 hükümlünün
işgali sürüyor
İZMİR / BLRSA (Cum-
huriyet)-Buca Cezaevi'nde
DHKP-C ile TİKKO dava-
lanndan yargılanan. arala-
nnda kadınlann da bulun-
dugu 106 tutuklu ve hüküm-
lünün "'malta işgali" eylemi
sürüyor. Cezaevi yetkilileri.
Adalet Bakanlığı'na bilgi
verdiklerini ve gelecek
emirlere göre hareket ede-
ceklerini açıkladılar.
Buca Cezaevi'ndeki ey-
lemlere destek amacıyla
Bergama Özel Tip Ceza-
evi'nde kalan 70 tutuklu ve
hükümlü de malta işgali ey-
lemine başladı, eylemcilerin
Şeref Yatar adındaki gardi-
yanı rehin aldığı öğrenildi.
Buca'daki olaylan protesto
ermek amacıyla bir grup tu-
tuklu tarafından Bursa Ozel
Tip Cezaevi'nde önceki ge-
ce başlatılan isyan ise saba-
ha karşı sona erdirildi.
Bergama Özel Tip Ceza-
evi'nde havanın gerginleş-
mesi üzerine İzmir tl Jan-
danna Alay Komutanlı-
ğı'ndan takviye kuvvet gön-
derildi. Bergama Özel Tip
Cezaevi'nin içinde ve çevre-
sinde geniş güvenlik önlem-
leri alındı. Cezaevinde rehin
alınan gardiyan daha sonra
serbest bırakıldı. Öte yan-
dan Bandırma Özel Tip Ce-
zaevi'nde de tslami Hareket
Ûrgütü davasından hüküm-
lü ve tutuklu samklann 2
gündür devam ettirdiği ey-
lem devam ediyor.
Bursa Özel Tip Ceza-
evi'nde de Dev-Sol ve
DHKP-C davalanndan tu-
tuklu ve hükümlülerin bu-
lunduğu bölümde önceki
gece başlatılan eylem ise so-
na erdi.