23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 1997 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVA3H 19 ) ÇanaiKale 9 Trabzon K ; Kocaei 9 Giresun _8 Diyarbakır PB 7 PB 10 Izmır Y 13 Ankara K 8 Şanlıurfa K 4 Mardin PB 0 • Mania _Y 12 Konya B 1 Siirt PB Aydın _Y 14 Eskişehir K 2 Hakkâri K -1 Deniz Y 10 Sıvas PB 0 Van K -7 Zongudak K 4 Antalya PB 14 Kars K -3 Marmara, Ege, Kara- deniz, Iç Anadolu'nun kuzeybatısı ıle Doğu Anadolu'nun kuzeyve Londra 12 doğusu yağışiı, otekı pa r |s yerier parçalı bulutlu 5—— geçecek. Yağışlar kıyı H o m a y 12 Ege'deyağmurvesa- Berlin PB 13 ğanak, Marmara'nın Amsterdam Y 12 doğusuıleOrtaveDo- >. d - r t y—ÖF" ğuKaradenizkıyılann- 1 — _ da karia kanşık yağ- Sofya PB^ _6_ mur, otekı yerterde kar Brüksel şeklinde olacak. Y 11 Budapeşte PB 9 Münih Atına Milano Oslo Helsinki Stockholm Belgrad Viyana Bonn Y Y Y K K PB Y Y 1b 16 6 0 3 8 6 12 10 Taşkent Tahran Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K PB Y PB PB Y Y PB -2 19 11 16 10 10 9 22 Şam 16 Parçalı bulutlu Jl Sıslı Bulutiu k Çok İKIMU Yağmurfu Karfı k Gok gûrûltuKJ G t T V C E L CÜNEYTARCAYÜKEK • Batarafı 1. Sayfada trilyonann hesabını vermekten kurtulmalan için Şa- ibe ile<ocas(na RP'nin kol kanat germesini "uyum- da" teş koşul sanıyorduk. Allai vergsiymiş. Yanılmışız. Mercümek aracılığıyla Almanya'dan ya da yurt- içinde toplanan dövizlerin parti kasalarına girişin- de en jfak bir sakınca gömneyen DYP'nin RP'yi ak- lama cabalanna tam ortak olmasına uyumun öte- ki yüzj diye Dakıyorduk. Allat'tanmış. Yanılmışız. MüEJüman ülkesinde karşı çıkılmaz bir neden, bir gerekçe buldular. Kişisel ve partisel yararların ko- runmasına "uyum" adını verdiler. Aliah'ın adını da kanştrdılar. Giden hükümete ağam. gelen hükümete paşam demevi yayın politikasında ana kural kabul etmiş birgazetemiz, REFAHYOL'un iki altın anahtarından birinin "çıkarsız ortaklık" olduğunu yazıyor. Bu rükümetin "menfaatler üzerine kurulmadığı- nı savcnacak-namını ve niteliklerinibildiklerimiz dı- şında- insafsahibi tek birAllah 'ın kulu bulabilir mi- siniz? Verdkleri rakamlardan, büyük projelerden söz ediyorar, yalan. Uyum diyorlar, gerçekte palavra! Diyarbakır'da yüz binlerce insanın dramı çöplük sahneleriyle TV'lerde sergileniyor. Şaibe, belki beş kez Giıneydoğu'ya trilyonlar götürdüklerini açıkla- dı. Tak<eli de yalan kervanına katıldı. Tek kuruş or- tada yok. Umurlarında değıl. Nereden baksak! Açlık ve sefalet sahnelen gırla. Bu örnek yalana bir başka yalanı duyurabilmek için değindik. Takkeli, tabii hınk deyicisi Şaibe, son günlerde durmadan Güneydoğu'da "terörün tamamen so- na erdığini" ilan eyliyorlar. Oysa, terör-Genelkurmay Başkanı Karadayı nın da ifade ettiği gibi- en düşük düzeye "indirildi", ta- mamen bıtmiş değil. Tümüyie kökü kazınmış olsaydı şu anda 4 ile 5 bin arasında silahlı eşkıyanın dağlarda gezdiğini resmi çevreler söylemezlerdi. Bu aldatmaca niye? Halkımıza doğru dürüst bil- gi vermekten niçin kaçınryorlar? Terörün alt düzey- lere inmesinden yararlanarak bölgeye ekonomik üretkenliğin götürülmesi için üzerine düşen görev- leri Allah vergisi uyumla çalışan bu hükümetın ye- rine getirmemesindeki gerçek nedenler nedir? Aldatmaca!.. Evet, devlet kurumlarını ve halkımı- zı aldatmaya geldi mi iki usta, bir ipte cambaz! Tanıklarımız hem RP'den hem de DYP'den. MGK kararlarıyla kesintisiz 8 yıl sorunu, belli baş- lı örnek. Jakkeli Bay Başbakan'ın çevresinden, üstelik kendisinden sonra gelen ikinci, ama önemli yetki- lilerden yansıdığına göre RP, kesintisiz 8 yılı asla ka- bul etmiyor. 5+3 diyor, Nuh diyor, peygamber de- miyor. O kadar ki Genel Sekreter Oğuzhan Asiltürk, di- rendikleri formüle kılıf da hazırlamış: "Yani" diyor. Kesintisiz 8 yıl demek "5 yıldan sonra hiç ara ver- meden diğer üç yıla devam etmektir. Son üç yıl is- terlisede, ister meslek lisesinde, isterse imam-ha- tip lisesinde." Takkelilerin "kesintisiz" kavramından çıkardıkla- rı sonuç bu. Ya DYP, ya Şaibe? Olay bu noktaya gelince, ikin- ci biraldatmacanın kapısı aralanıyor. DYP Başkan- lık Divanı toplantısından sonra parti adına Hayri Kozakçıoğlu basına "8 yıllık 'kesintisiz temel eği- ti mden' yana olduklannı" söylüyor. O kadar ki Tak- keli'nin MGK kararlanna karşı çıkmayacağınatanık- lık ediyor. Bakanlığa geldiğinden beri hemen hereğitim so- rununda bir öyle bir böyle davranan, DYP'den çok RP'li bir bakan kimliğınde olmakla ünlenen Sağlam Mehmet, son olarak 8 yıl için "kesintili mi kesinti- siz mi uygulanacağının aynntılannı çalışmalarbitin- ce açıklayacağını" duyuruyor. Bunlaraynı partinin, aynf hükümetin AJlah vergisi uyumlu havaları! AJdatmacadan yalana dek... Loto için asker uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İktidar ortağı RP'nin, Sayısal Loto oyununu u kumar" gerekçesiyle kaldırma girişimine ordudan tepki geldi. Başbakan Necmettin Erbakan'm, şans oyunlanndan savunma sanayiine önemli bir kaynak oluşmasına dikkat çeken TSK'nin uyansı üzerine, iptal işleminin hızlandınlmasını isteyen milletvekillerinin önerisini geri çevirdiği öğrenildi. TBMM KİT Komisyonu'nda ele alınmasına karşın oylann eşit dağılımı nedeniyle sonuç alınmayan Sayısal Loto'nun durumunun şimdilik askıya alındıgı belirtildi. TBMM KlT Komisyonu Başkanı Ahmet Uyanık, kesin bir karar çıkmayan oylamanın yeniden yapılması konusunda bir takvim belirlenmediğini söyledi. Savunma sanayiine doğrudan nakit girdi . sağlayan Sayısal Loto 1 hükümet ortaklannın ' arasında sorun oldu. Askerlerin, Milli Piyango, Spor Toto ve Sayısal Loto'dan sağlanan malı ka>Tiağa dikkat çekerek, iptal edilmesinin yaratacağı sakıncalan dolaylı yollardan Meclis'e, doğrudan da Başbakan Erbakan'a ilettikleri bildirildi. TBMM KlT Komisyonu Başkanı, DYP Çankın Mületvekili Ahmet Uyanık. şans oyunlanndan aktanlan paralann savunma sanayiinin gelişmesi için kullanıldığına dikkat çekerek, "Meclis Sayısal Loto'yu iptal ederse, savunma sanayi için önemli bir kaynak kalemi kesilecek"dedi. Son oylamada, karşı oylann eşit dağıldığına dikkat çeken Uyanık, yeni bir oylama için takvim belirlenmediğini kaydetti. Bazı DYP ve DSP milletvekillerinin oylamaya katılmadıkJannı belirten Uyanık, RP'li komisyon üyelerinin buna tepki gösterdiğini ve sonuç alınması için çıkış yollan aradıkJannı dile getirdi. Kulislerde, DYP ve muhalefetin de ittifak yaptığı, Sayısal Loto'nun bu yasama döneminde kaldınlmasının olanaksız olduğuna dikkat çekıldi. T B M M ' d e M e r c ü m e k t a r t ı ş m a s ı Muhalefet DYP'ye yüklendi ANKARA(CumhuriyetBürosu)-TBMM Ge- nel Kurulu'nda dün. REFAHYOL oylanyla "RP ile Süieyman Mercümekarasında hukuk dışı bir maddi ilişki saptanamanuşhr" sonucuna vanlan Mercümek Komisyonu raporu görüşülürken, muhalefet partileri DYP'ye yüklendi. Önerge ve- rerek komisyonun kıırulmasına yol açan, ancak "iktidar diyeti" ödeyince bu önergedeki savlan- nı "unutan" DYP'liler görüşmeler sırasında sı- kıntılı saatler yaşadı. TBMM Genel Kurulu'nda dün Mercümek Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı raporun görüşülmesi sırasında sert tartışmalar yaşandı. Raporda, RP ile Mercümek arasında hukuk dışı bir maddi ilişkinin saptanamadığı belirtilirken. "Mercümek'in Bosna-Hersek'e>'anlım için top- lanıp, kendine te\ di edilcn >ardım paralannı ye- rine ulaştınp ulaşürmadığı üzerinde, komis>o- nun araştırma konusunun dışuıda bir husus ol- ması ve esasen bu konunun \argiya intikal etmiş olupyargüamanmdevam etmektcobnası sebebiy- ledurulmanuşör*'denildi Görüşmeler sırasında DYP'nin. grup adına söz almaktan kaçınması dikkati çekerken. önerge sahipleri DYP Grup Başkanvekili Ali Rıza Gönül söz aldı. Gönül, "Gerek kamumunda, gerekse basında yer alan id- diaların. Siyasi PartiJer Yasası'na (SPY) uygun- luk açısmdan araşünlmasında faydagörmüştük. Komisyon incelemesini yapü" dedi. ANAP sıra- lanndan "S'e4" diye lafatılınca Gönül. "4'ün ne kadar hukuki olduğunu kabul edersek 5'in de 0 kadar hukuki olduğunu kabul etmemiz gerekir. Meşru olan komisyonun aldığı karar da meşru- dur" karşıiığını verdi. ANAP grubu adına söz alan Halil tbrahim Öz- soyda, DYP'lilerin iddialanndan "rücu" ettiğine dikkat çekti. Koalisyona girmenin diyetinin ödendiğini vurgulayan Özsoy sözlerini şöyle sür- dürdü: u Bu durum ibret vericidir. Mercümek'i sade- ce RP üyesi olarak düşünmek safdillik olur. Mer- cümek, Türkiye'yi sarsacak kadar büyük ve giz- li suiara sahip. Erbakan-Mercümek bağlantısı ortada. Mercümck'in. gizli kasa olmanın ötesin- de, RP'nin parasını yönlendiren bir konumda ol- duğu açıktır. Hiçbir şe> gizli kalmaz. Her seçim- de, herkesi şüpheyedüşüren harcamalaryapblar. Mercümek ile Avrupa'daki örgütlerle organik •bağjannın olmadığını söylemelerine kargalar bi- le güler. BunJar araştınnrken karşunıza bazı ya- salar, adliyeye intikal etmiş konularda da RP'li Adaiet Bakanı çıkıvor. Bu komisyon araştırma ya- pabilir mi? Bu rapor, sonışturma önergesine dö- nüştürülmeliydi." DSP Gazıantep Mületvekili Ali Ihksov da. Gö- nül'ün "taühsizbir konuşma" yaptığını söyledi. Ilıksoy, "Elimizde belge \"ar"diyenlerin bugün zor durumda kaldığına dikkat çekerken. RP sı- ralanndan "Sizin ne kadar paranız var" dıye laf atıldı. Ilıksoy. bunun üzerine "Bizim paralanmız anamızın ak sütü gibi helal. Biz. sizin gibi oradan buradan para toplamıyoruz. Komisyon sizi akia- sa bile kamuoyu vicdanında ömür boyu mahkûm oklunuz" karşılığını verdı. CHP Erzıncan Mületvekili Mustafa Kul da, DYP'lilerin RP ile ilgili saviannı anımsaftı. Kul, "Çiller'in iddialan üzerine Erbakan, 'elınin ça- murunu bize sürüyor' demişti. DYP, RP ile ilgili 18 iddia üzerine önerge hazırlıyor, birinci önerge- yi verivorlar, kabul ediliyor. Hükümet görüşme- leri başlaymca ikinciönergeden vazgeçiyorlar"de- dı Kul. DYP'nin RP ile hükümet kurmadan ön- ce söylediklerini koalisyondan sonra unurtuğu- nu, iddialan gündeme getirirken ellerinde belge olduğunu açıklayan DYP'lilerin daha sonra "bel- geyok" diye komisyona bılgi vermediklerini be- lirtti. Mercümek'in hesabından çekilen paralar- la ilgili belgelerde Başbakan Erbakan'ın karde- şı KemaletnnGöktaş'ın ımzasının bulunduğuna dikkat çeken Kul, bu imzanın ilişkiyi kanıtlayan önemli bir belge olduğunu kaydetti. RP Zonguldak Milletvekili Necmetin Aydm ise, Süleyman Mercümek'in "Türkiye'nin en muteber insanı" olduğunu sa\omarak, "Bu kadar çok paranın elde hiçbir beige, kanıt ohnadan tes- lim edilmesi bunu kamdıyor'" dedi. Aydın. Mer- cümek'le ilgili mahkemenin beraatla sonuçlana- cağını ve bunun bir iade-i ıtibar karan olacağını öne sürdü. Komisyon adına söz alan Başkanve- kili Mehmet AB Şahin de, komisyonun savlarla ilgili hiçbir yazılı kanıt toplayamadığını söyledi. Dosya kavgası Şahsı adına yeniden söz alan Kul da, **Bu işbit- medL yakanıza yapışmışun. Sonuna kadar müca- dele edecegim. Suç duyurusunda da bulundum" dedi. RP sıralanndan "tSKt" diye laf atılması üzerine Kul, "O komisyonun altında bizim de im- zanuz vardu suçlular tespit edildi, elimizdeki bel- geleri verdik, mahkemeye gktildL Kim ne >aptiy- sa hesabını veriyor" dedi. Başbakan Erbakan'ın. Bosna-Hersek'e yardımlarla fabrikalar kunıldu- ğunu söylediğini anımsatan Kul, "Savaşta Sırp- lar öğrenirdiyesöjiemedi Şimdi ben bütün mas- raflannı karşılayacağun Başbakan'ın, gidelim Bosna-Hersek'e, şu füze, tank. roket fabrikalan- nı bize göstersin" diye konuştu. Kul, elinde 13-15 klasör olduğunu söyleyince CHP Istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ile Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu bu dosyalan kürsüye taşıdılar. RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğlu da, -Bu dosyalar Meclis'e teslün edilsin. Buraya gazete kupürlerini delil diye geti- rip milletvekillerini aldatmava kimsenin hakkı yoktur" dedi. Birleşimi yöneten TBMM Baş- kanvekili Hasan Korkmazcan, 'böyle bir usul ol- madığını' söylerken kürsüden inen Mustafa Kul'un yanına giden RP Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun dosyalan incelediği dikkati çekti. Cumhurbaşkam Demirel Bangladeş'te QRALÇALIŞL.\R Pakıstan'daki temaslannı tamamlayarak Banglades'e geçen Cumhurbaşkanı Süley- man DemireJ. Bangladeş Baş- bakanı Sbetkb HasinaVVajed'i kabul etti. Demirel ve Wajed başkanlığında gerçekleşen he- yetler arası görüşmelerde iki ülke arasındaHava Ulaştırma- sı ve Kültürel Değişim Prog- ramı anlaşmalan ımzalandı. Pakistan gezisini tamamla- yan Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, dün sabah gezi- sinin ikinci durağı Bangla- deş'e geldi. Demirel ve bera- berindekiler havaalanmda Bangladeş Cumhurbaşkanı Shahabuddin Ahmed tarafın- dan resmı birtörenle karşılan- dı. Başbakan Sheikh Hasina Wajed ıle Türkiye'nin Dakka Büvükelçisi ÖzenDataz'ın da Cumhurbaşkanı Demirel, Bangladeş'te temaslannı sürdürüyor. (REUTERS) hazır bulunduğu karşılama töreninde kar, Dışişleri Bakanlığı müşteşaryar- rel Değişim Programı anlaşmalan ım- Bangladeşli iki çocuk, Demirel ve eşi Nazmiye Demirel'e çiçek sundular. Karşılama töreninin ardından Bangladeş'tekı resmi temaslanna baş- layan Demirel. Başbakan VVajed'i ka- bul etti. Başbakanlık binasında gerçekleşen kabul, yaklaşık yanm saat sürdü. Ka- bulde, Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek Çevre Bakanı Zjyaattin To- dımcılan Ömer Akbel ve AH Tuygan ile Türkiye'nin Dakka Büyükelçisi Özcan Davaz da bulundu. Pakistan he- yetinden de Dışişleri, Ticaret, Posta \ e Telekomünikasyon ile Yatınm bakan- lan hazır bulundu. Görüşmelerin ardından Demirel VVajed'in başkanlığında gerçekleşen heyetler arası görüşmelerde, iki ülke arasında Hava Ulaştırması ve Kültü- zalandı. Hava Ulaştırması Anlaşma- sı'na Dakka Büyükelçisi Davaz ile Bangladeş Havacılık Bakanlığı Müs- teşan Muhammed İsmail Hussein ım- za koyarken Kültürel Değişim Progra- mı Anlaşması'nı, Dışişlen Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ömer Akbel ile Bangladeş Kültür Bakanlığı Müsteşa- n Said Yusuf Hussein parafe etti. Heyetlerarası görüşmenin ardından Demirel, Türkiye-Bangladeş International Hope School'un açılış törenıne katıldı. 1 Açılışta konuşma yapan. Denatrel, gösterilen sıcak kar- şılamaya teşekkür etti. Demi- rel, okulun imkânlannın ulus- lararası standartlann üzerinde olduğunu kaydederek "Bu- nunla hep biriikte gurur du- yabOiriz'' dedi. Demirel sözlenni şöyle sür- dürdü: "Burada akhklan eği- tim veöğretimüı ardından on- lar sadece Bangladeş'in gele- cekteki liderteri arasında yer almayacaklar, avnca Türkive \eBangladeş arasındaki iltşki- lerin gelişmesinde rol alacak- lar. Mustafa Kemal Ata- türk'ün misyonu, bu parlak öğrendlere kardeş Bangla- deş'in ivi ve sorumlu vatandaş- lan oünalan yolunda rehber- likvapacakor." Konuşmasının ardından okulun açı- lışını yapan Demirel, okula 5 bin do- lar yardımda bulundu. Burada şeref deftenni imzalayan Demirel'e, yöne- tıciler bir plaket sundular. Bu arada okulun matematik öğret- meni Süleyman Alptekin'in trafik ka- zası geçirdiğinı öğrenen Cumhur- başkanı Demirel. oloıl yönerıcilerine Alptekin'i tedavi için Türidye'ye gö- türeceğini belirtti. 'İsyan ediyorum, ısrar ediyomm' • Baştarafı 1. Sayfada ve yakalara beyaz kurdele takılacak. "1 Dakika Karanlık Eyiemi" dev - letin içine sızan çetelerin temizlen- mesine yönelik hiçbir somut geliş- me olmaması nedeniyle yurrtaştan yurttaşa çağn yapılarak yeniden gündeme getiriliyor. Yurttaştan yurttaşa yapılan çağnda şu görüşle- reyerverildi: "Türkiyemde demokra- tik, çağdaş. şefTaf bir hukuk devleti özlemiştim. Ülkemin çetelerden anndınlması ko- nusunda ısrarlı taleplerim vardı. 1 şubattan başlâyarak 37 gün bovnnca, her gece sa- at 21.00'de ışığımla, aikışım- la, tenceremle, tavamla. dü- düğümle, mumumla geceye ses verdim. Tüm dünyanın duyduğu bu banşçı ama öf- keli sesi, üJkemi yönetenler de arukişitmiştirdiyedüşün- düm, eylemime uygarca ara verdim. Ancak 0 günden bu yana Türkive'de yaprak kı- pırdamadL hiçbir somut ge- lişme kay dedilmedi. İşte buna isyan ediyorum.' Ve taleplerimde ısrar ediyo- rum. 6 Nisan 1997 Pazar gü- nü başlayarak,23 Nisan 1997 Çarşamba akşamma kadar her gece saat 09.00'da ışıkia- nmı yeniden söndürüp >aka- cağım. Tenceremle, tavamla, düdüğümle, mumumla, fe- nerimle, müziğimle, şarkımla, may- tabımla geceye ses verecek, karanlı- ğı aydınlığa dönüştüreceğim. Pence- reme, balkonuma, yakama, otomo- bilhne beyaz kurdelemi takacağım. Ve mihonlarca insanı çileden çıka- ran bu durum değişme/, toplumsal yaşamda tıukuk geçerli kılınmazsa. yöneticilerin bizi "sivil itaatsizhğe' sevk ettiğine hükmedeceğun. İsva- nımı ve talebimi ısrarla vineliyor, tüm vurttaşlan bu eyieme çağınyo- rum. Bu çağn yurttaştan yurttaşa yapünuşör." Şubat ayında başlayan ve 37 gün süren daha önceki eylem için, Baş- bakan Necmettin Erbakan, "çocuk- ça" nitelemesinde bulunmuş. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet GöUıao, eyleme katılanlan "vatan haini" ilan etmiş. Refah Partili Ada- let Bakanı Şevket Kazan da "Mum söndü oynuyorlar'* dıyerek Alevi yurttaşlann kendisi hakkında mane- vi tazminat davası açmasına yol aç- mıştı. Eylemler sırasında Antalya 'da bir yurttaş, polısin kafasına telsizle vıır- ması sonucu kalp krizi geçirerek ya- şamını yitirmişti. ARADA BİR • Baştarafı 2. Sayfada mesin mi?" gibi ilğisiz bir kamuoyu yokJaması yaparak o kişinin davra- nışını ahlaksal yönden değeriendır- meye kalkamazsınız. Hukuk önemli ölçüde, yüzlerce yıldan süzülüp gelen değerleri ha- yata geçirmeye çalışır. Bazı insan eylem ve davranışları artık ahlaksal biryorumlamaolmaktançıkmış. bir hukuk kuralı halini almıştır. Birini öl- dürmenin (savaş ve bazı savunma durumu dışında) iyi ya da kötü olup olmadığını tartışmayız. İnsan öldür- menin kötülüğü ve evrenselliği o kadar içimize işlemiştir ki bir "katil" için ahlaksal bir degerlendirme yapmak zahmetine bile girmeyiz. Benzer şekilde taciz olgusu da dünyanın her yerinde iyi ya da kö- tü olup olmadığı pek tartışılmayan, ahlaksal yönden kötü olduğu hem- fikir olunan bir olgudur. Bir kişinin, bir başkasına taciz girişiminde bu- lunmasının ne toplumsal, ne kişisel ne de mesleksel değer ve kavram- larda yeri vardır. Kanıtlandığında, mevcut yasalar doğrultusunda ce- zalandırılması gerekir. Bu bağlamda tacizle suclanan bir hekime ait kimliğin açıklanıp açık- lanmaması ya da elde edildiği söy- lenen görüntülerin yayımlanıp ya- yımlanmaması konusunun basın ahlakına uyup uymadığını tartışmak yerine; bazı basın organlarınca ola- yın bir referanduma çevrilmesi şa- şırtıcıdır: Ne kadar bilinçlı yapılıp yapılmadığı bir yana, bunu yap- makla birtaşla iki kuş vurulmakta- dır. Binncısi, kişisel boyutta, bir hu- kuk suçuyla suclanan hekim, ne hukukla ne de etikle ilgısi olmayan garıp bir "yargısız infaz"a uğramak- tadır. Ikıncisi, toplumsal boyutta, toplum vicdanının binlerce yıllık ah- laksal değerleri tartışmaya açılmak- tadır. Kişilik haklanna saygı göste- rerek görüntülerin yayımlanmama- sını savunanlar, ıstemeyerek taciz suçunu hoş görme gibi bir ikilem içerisine itilmektedirler. Böylelikle söz konusu olay, taciz olgusunu onaylayıp onaylamamak gibi bir anlama çekilmektedir. Ortada ko- nuyla ilgili iyi bilinen ve toplumca sahiplenilen evrensel ahlak değer- leri ve hukuk kuralları varken; bu ahlaksal değerlerin toplum tarafın- dan ne kadar sahiplenildiği sanki tartılmaya çalışılmaktadır. Toplum kendi değerleri konusunda kuşku içerisinde bırakılmakta ve bu değer kargaşasının acılarını, sonra hep biriikte çekmekteyiz. (Ortaya çıkan tüm bu tartışmaların konu manke- ni kullanılarak gerçekleştirilen bir olaydan kaynaklanması insanı da- ha da üzmektedir.) G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Avrupa'nın sosyalistinden Hıristiyan demokratı- na kadar herkes bu durumu dikkate alarak ve ka- bul ederek hareket ediyor. Son dönemde Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne (AB) tam üyeliğine en "reddedici" karşılıklar AJman- ya'dan geliyor. Ötekiler daha az reddedici... Önceki gün, Almanya Pariamentosu Türk-Alman Parlamenterler Grup Başkanı Thomas Kossen- dey'le bir grup gazeteci sohbet ettik. Ciddi ve sö- zünü dudaktan sakınmayan konuşma tarzıyla so- rularımızı yanıtladı. San-siyah benekli "kaplan" fi- gürieriyle süslü kravatına tabii ki herhangi bir an- lam yüklemedik... Kossendey, Türkiye'nin tam üyeliği için şu tanım- lamayı yaptı: - Kestirilebilir sürede zor... Bunun Türkçesi şudur: - Durum somut, tam üyeliği unut... Kossendey, olumsuzluğun nedenlerini sıralarken öne şunlan koydu: - Gelir dağılımınız bozuk... Nüfusunuz fazla... Sonra bildiğimiz durumlar... Kıbns sorunu, insan haklan... Bir de şey... Neydi? Hah... Tam demokra- si... Kossendey'e göre Brüksel'de Türkiye'nin Avru- palı olmadığı karannın çıkmasında iki etken var: - ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ve Çiller... Albright, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için "dip- lomatik ağzı" aşan değerlendirmeler yapmış. Çiller de NATO kozunu kullanırken NATO'nun işlevinin "ayırdında" olmadan hareket edip, tehditvari ve şantajcı birtutum izlemiş... Biz Çiller'in her şeyine alıştığımız için olaya bu pencereden bakmamıştık... Kossendey ekledi: - Kinkel'in sözleri Kohl'ün sözlen'dir... Görüşmeler bugün... Görünen o ki Kinkel, bilinen sözleri biraz kadifeye sanp yineleyecek... Hans'la dans o kadar kolay değil. Son dönemde Türkiye'deki yabancı yatırımda birinci sıraya Fran- sa oturdu. Belki Almanya bu durumdan da rahat- sızdır! Onyargı, atomdan zordur... Bugünlerde elimde Türkiye-Almanya ilişkilerini 500 yıl öncesinden başlatan farklı bir kitap var. Kitap Almanlann Türi^lere karşı taşıdıkfarı önyar- gılan içeriyor. Almanlar, "Türkler kimdir" sorusunu Istanbul'un fetninden sonra sormaya başlamış... İşte Alman kaynaklarındaki Türklerle ilgili kimi saptamalar: - Israil kavminin 10. kuşağından türemedir... - Kızıl Yahudidir... - Türksözcüğü, işkence ve acı çektirme anlamı- na gelen 'torture' ve 'torxuere'den gelmedir... 1519'a ait "Kral Karolus hakkında yeni bir şar- kı"n\n sözleri: "Kilisenin ülkesine hep yardımcı olacak o/Biz Hı- ristiyanlann hepsine faydalı ve size de/Öyle ki bi- zim ülkemiz hiç Türklerin eline geçmesin..." Amin... Kitabın sonuna doğru Anadolu'yu dolaşmış Al- man gezginlerin gözlemi var. Lady Mary, Anado- lu'yu dolaşırken yazdığı mektuplarda şöyle demiş: "...Onlara yüklenen barbar özellikleri hak etmi- yorlar. Bu insanlar sandığımız kadar yontulmamış değil. Sağlam biryaşam kavramlan var." Kitabı okurken çocukluğumuzda oynadığımız, ağabeylerimizden bize miras kalan biroyunun söz- leri aklıma geldi: "Bir iki üçler, yaşasın Türkler, dört beş altı, Po- lonya battı, yedi sekiz dokuz, Rumlar domuz, on on bir on iki Italya tilki, on üç on dört onbeş Rus- larkalleş..." Sadece Almanya'da değil tüm Avrupa'da bize karşı bir önyargı var. Bizde de onların çoğuna kar- şı. Ne bu önyargılar nedeniyle onlara kızmanın ne de karşı önyargılar geliştirmenin faydası var. Bugünkü genel tablo gösteriyor ki Avrupa bizi içine almak istemiyor. Türkiye, ekonomisinden do- mokrasisine kadar çağa ayak uydurabildiği sürece önyargılar ayaklar altında kalacak. O gün, Türki- ye'nin AB kapısında tepinmesine de gerek kalma- yacak. Yazıyı sözünü ettiğim kitapta yer alan Einstein'ın sözü ile noktalayalım: "Bir atom, bir önyargıdan daha kolay par- çalanabilir." PENCERE • Baştarafı 2. Sayfada de en önde görünüyor. Bilinmelidir ki Avrupa, fel- sefe ve bilim kaynağında yıkanan insan beyniyle demokrasiye kavuştu. Buna karşılık örümcek ka- falının fikir özgürlüğü olamaz ki demokrasiden pa- yını alsın. • Bugün Türkiye'deki çoğu imam-hatip okulu ve ilahiyat fakültesinde eleştirel aklın karşısındaki in- san yetiştiriliyor; medrese eğitimiyle Türkiye ka- ranlığa sürükleniyor; bağnaz yeni kuşaklar türetili- yor. Hegel demiş ki: "Felsefe, zamanını kavramış olmaktır." GüzelbirtanımL Felsefeyi sevdikçe; hem geçmişi, hem gelecegi kavrayacağız; zamanını kavramak budur. DlKKAT! Yeryüzünde, TEMEL EĞlTlM'i hâlâ 5 yıl olan yedi geri kalmış ülkeden biri de TÜRKİYE! ÖDÜNSÜZ - KOŞULSUZ zorunlu 8 yıllık TEMEL EĞlTİM'e geçerek bu ayıptan kurtulmalıyız! ÇYDD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle