Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MART 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU
Kendinizi yenilemezseııiz, ölürsünüz!
EVİN tLYASOĞLU
EkremZekiÜn'ü onyıl önce 24 Mart
1987 tarihinde Dublin'de yitirmiştik İs-
tiklal Marşı bestecimiz Zeki Üngör'ün
oğlu olan Ekrem Zeki Cn, Cumhuri-
yet'in ilk aydınlanndandır. Nice çağda-
şı gibi yabancı okullarda eğitim görmüş.
dil öğrenmiş dünyaya açılma fırsatı bul-
muş ve yazdığı sayfalar dolusu notayla
belli bir felsefe içinde Türk çoksesli müj
ziğine katkıda bulunmuş bir bestecidir.
Besteciliğinin yanı sıra eğitmenliği ayrı
bir dünyasıdır onun. Musiki muallimde.
Istanbul Belediye Konservatuvannda ve
tstanbul Eğitim Enstitüsünde (Çapa) ye-
tiştirdiği nice isimsiz asker. bugün Ana-
dolu'nun çeşitli köşelerinde hâlâ Ekrem
Zeki Ün'ûn ışığı ile aydınlatmakta. On-
dan aldığı bilgiyi, yaşam görüşünü ve
enerjiyi onlar da kendi öğrencilerine
ulaştınmakta.
Her şeyden önce çağı yakalamak. es-
kiyi yineleme teranesinden kurtulmak
peşinde bir sanat adamıdır. Ve de bir mü-
zik düşünürü olarak bugünler için çok
önemli bir konunun altını çizerek bıze
ders vermiştir "Tek taraflı olmayalım.
ulusal ve de bölgesel zenginliklerimizi hep
koruvalım. onları tertemiz, yo/laştırma-
dan koruyaum ama evrendeki uluslara-
rası değerleri anlama yolunda, dünva de-
ğerleri açısından çağdaşı bir Türkiye ya-
ratmaya bakalım" (Orkestra Dereısı. s.
234, sf. 30. 1993)
Onunla bir radyo programı hazırlıkla-
nndatanışmıştık. Bestecilerimizle Söy-
leşiler başhküı dizide ilk kez seslendir-
mek üzere. üç gitar için Bağdaşmahklar
yazmıştı benim programa. O programda
eski hiçbıryapıtının çalınmasını istemi-
yordu. Yeni bir şeyler duyurmalıydı.
Bağdaşmalıklar'ın herbiri birbirinden
renkli, derin düşünceyi içerdiği kadar in-
ce ve uçan parçalardı. Ardından Çağdaş
SanatunızÇağdaş Müztgimiz başlıklı te-
levizyon programında benim konuğum
olacakti I982'de. Ekrem Zeki Bey. o gü-
ne dek tanıştığım bestecilerden çok fark-
lı, konuşması, anlaşması son derecede
güç bir konuktu benim için. Sorulanmı
yanıtlamaktansa kendi söylemek istedik-
îerini sıraliyor. programm akışı içinde
bana sorular yağdınyordu. Çok açık yü-
rekliydi. Hiçbir şeyi yaldızlamaya ya da
politik olarak aktarmaya çalışmıyordu.
Bildiği doğrulan dolaysız dile getiriyor-
du. Sonra da hemen kendi kabuğuna çe-
kilip susmayı yeğliyordu. Keman kon-
çertosunun çalışıldıği günleri. kendisine
adadığı ErgünTekinson'un geçirdiği zor
dakikalan, şef IonescuGalati'nın döktü-
ğü terleri, hep yakından yaşadım. Onu
çok iyi tanıyan, iç dünyasındaki fırtına-
lan yakından bilen tek bir kişi vardı.
Olaylan büyük bir sessizlikle izleyen
sevgili eşi Verda Ün! Onca yıl elinin al-
tındaki piyanistı olmuş. her piyano ya-
pıtını zevkle seslendirmişti. Verda hanı-
mın sakin ve güç veren bakışlanyla te-
levizyon programının çekimını de ta-
mamlayabilmıştik.
Sonradan daha iyi kavrayabildiğim ya-
şam felsefesini şöyle dile getiriyordu:
"Hayatın temel taşı devamb yenilenmek,
memnun olmamaktan dogan düzettme-
n yıl önce
yitirdiğimiz Ekrem Zeki
Ün, nice çağdaşı gibi
yabancı okullarda eğitim
görmüş, dil ögrenmiş
dünyaya açılma fırsatı
bulmuş ve yazdığı sayfalar
dolusu notayla belli bir
felsefe içinde Türk
çoksesli müziğine katkıda
bulunmuş bir bestecidir.
Besteciliğinin yanı sıra
eğitmenliği ayn bir
dünyasıdır onun. Her
şeyden önce çağı
yakalamak, eskiyi
yineleme teranesinden
kurtulmak peşinde bir
sanat adamıdır.
lerle yenitenmek. Kendini aşamayan, es-
kiyi sürdürmeyi seçiyor." Ekrem Zeki
Bey'e göre memnun olmak, tatmın ol-
mak, duygusu bır sanatçı için yok ol-
maktı. Yazdıklannı yırta yırta daha iyi-
sini arama savaşı vermelıydı. Ve birgün
yırtamayacağı bir sayfa gelince gerçek
yapıt ortaya çıkıyordu. Bu özlediği an
Kuşaklar boyunca müzikçi
1910 yılında Istanbul'da doğan Ekrem Zeki Ün'ün ailesi
kuşaklar boyunca müzikçi kişiler. Babasının büyükbabası
Hilmi Bey. sarayın santurcubaşı imiş. Babası Zeki Bey,
sarayın uzman müzikçileri ile eğitilmiş. Ekrem Zeki,
1924-30 arasında Paris'de Ecole Normale de Musique'de
eğitim görmüş. Jacque Thibaud gibi ünlülerle çalışmış.
Yurda döndüğünde Musiki Muallim Mektebi"nde hocalık
yapmış. Sonra da Istanbul'a yerleşerek lstanbul Belediye
Konservatuvannda ve meslek liselerinde eğitmenliğini
sürdürmüş. Türk Beşleri ile aynı dönemde ve a>Tiı görüş
birliğı içinde yapıtlar ürettiği halde kendine özgü ayn bir
konumda anılmış. Kendisi buna neden olarak Ankara'da
değil. tstanbul'da yaşadığını öne sürüyor." Onlar benden
önce başlamışö harekete. Ben biraz da hazıra kondum
sayıhr. Çokseslilik arayışı ile Türk müziğine seslerle
düşünme olayı geldi. Onceki çağlann seslerie
duygulanması. yerini düşünce müziğine devretti."
Ekrem Zekı Ün'ün yapıtlan modal, poliritmik dokuda,
önceleri Fransız izlenimcileri etkisinde. sonradan
Anadolu halk türkülerinin yalınlığında ve yer yer gizemli
birtasavvuf felsefesi içindedir. Yapıtlanndan bazılannı
şöyle özetleyebiliriz: Yurdum (senfonik şiir); Beyaz
Geceler (timpani ve yaylı çalgılar); Rapsodi (çello ve
orkestra), iki piyano konçertosu, keman konçertosu,
korangle konçertosu, flüt konçertosu, Yunus'un
Mezannda (flüt-piyano); dördüller, üçüller ve çeşitli oda
müziği yapıtlan; şan ve piyano ve koro için çalışmalar;
aynca birçok piyano parçası.
'Birleşmiş' orkestra ve korolan ünlü şef Cansug Kahidze yönetecek.
Birleşmiş müzikçilerin ses gücü
AHMETSAY
ANKARA-Uluslararası An-
kara Müzik Festivali bu yıl 30
mart pazar günü saat 15.00'te
görkemli bir müzik şöleniyle
başlıyor. Festivalin açılışı. baş-
kenrte günümüze değin görül-
memiş boyutlar taşıyan bir kla-
sik müzik etkinliğini sergileye-
cek. Kitlesel bir "müzik buluş-
ması..." Bu anlamlı buluşma.
Ankara'nın en büyük kültür ve
kongre merkezi olarak tanışaca-
ğımız Türk Metal Sendikasfnın
sekiz bin oturma yeri bulunan
salonunda gerçekleşecek. Esen-
boğa Havaalam yakınındaki bu
dev salona bınlerce müzikseve-
rin gelebilmesi için "ulaşun so-
runu" tek kalemde çözümleni-
yor: Konser günü saat 13.30'da
MEB Şûra Salonu önünden kal-
kar servis otobüslen. binlerce
dinleyiciyi konsere taşıyacak ve
etkinlikten sonra kente getire-
cek. Ankaralılar bir yandan da
özel araçlanyla konsere gitmek
için kendi aralannda örgütleni-
yor. Sivil toplum kuruluşlannın
da desteklediği bu coşkunun
kaynağını açıklamaya gerek var
mı? Türkiye'de çağdaş anlamda
çoksesli müzik, cumhuriyeti-
mizle yaşıttır ve müzik alanında
Atatürk'ün başlattığı atılımlann
günümüzdeki verimlerini aynı
gövdede birleştirerek yaratıla-
cak görkemli ses, cumhuriyete
sahip çıkanlann simgesel sesi
olacaktır.
Aydınlanma ve müzik
"Açıüş konseri", Türkiye'de
ilk kez üç senfonik orkestramı-
zı ve üç köklü koromuzu bir ara-
ya getiriyor: "Birleşmiş Ankara
Orkestra ve Korolan." "Birleş-
miş" sözcügünü, halkımızm su-
sadığı bu oluşumu keşke başka
alanlarda da görebilsek... Beet-
hoven'in 9. Senfonisini seslen-
direcek olan "Birleşmiş" koro
ve orkestralar, şu topluluklardan
oluşuyor: Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası, Ankara
Devlet Opera ve Balesi Orkest-
rası, Bilkent Senfoni Orkestrası,
Ankara Devlet Operası Korosu,
TRT Çoksesli Korosu ve Devlet
Çoksesli Korosu. "Birleşmiş"
orkestra ve korolan ünlü şef
Cansug Kahidze yönetecek.
Besteciden dinleyıcıye uzanan
"müzikal iletişinT zincirinde
Türkiye için anlamlı bir "buluş-
ma"yı izleyeceğiz: Besteci ola-
• Uluslararası Ankara
Müzik Festivali bu yıl
30 mart pazar günü saat
15.00'te görkemli bir
müzik şöleniyle
başlıyor.'Açılış konseri',
Türkiye'de ilk kez üç
senfonik orkestramızı
ve üç köklü koromuzu
bir araya getiriyor:
'Birleşmiş Ankara
Orkestra ve Korolan.'
Besteciden dinleyiciye
uzanan 'müzikal
iletişim' zincirinde
Türkiye için anlamlı bir
'buhışma'yı izleyeceğiz.
rak Beethoven, "Aydınlanma
Felsefesi"nin ve Fransız Devri-
mi "nın başta gelen temsilcisidir;
Türkiye Çumhuriyeti, Aydınlan-
manın ve Fransız Devrimi"nin
ilkeleri ışığında kurulmuştur.
Pazar günü işte bu örtüşmeyi
kitlesel boyutlarda yaşayacağız.
Ankara Müzik Festivali'ni dü-
zenleyen Sevda-Cenap And
Müzik Vakfı. müzik dinleyicisi-
ne şöyle sesleniyor: "Günümüz
Türkiye'sinde konsersalonlannı
doldurnıak. avnı zamanda 'ın-
sanca' ve "siyasar birdavTanış-
ür."
Geçen haftanın solisti, şef lo-
nescu Galati yönetimindeki
ÇSO'nun eşlik ettıği "oğul" Io-
nescu Galati'ydi. Bu müthiş ke-
mancı, içinden çıkılamayacak
gibi görünen teknik zorluklan
öyle kolaylıkla aşıyor ki, teknik
üstünlüğün tadını müzıkal kav-
rayışın derinliğiyle birlikte duy-
mak istiyor insan. Oysa yorum-
ladığı yapıt. Lalo'nun "keman
ve orkestrarçnTIspanyol Senfo-
nisi gibi sadece yüzeysel parlak-
lık taşıyan bir yapıt olunca, Flo-
rin Ionescu Galati cambazlık
gösterisi yapıyor durumunda
kaldı. Çok yetenekJi genç bir ke-
mancı olan Florin, CSO'da ön-
ceki sezon da benzer özellikte
"parlak" iki yapıt seslendirdiği
zaman şöyle yazmıştım: "Ke-
man çalma sanatı, asıl Beetho-
ven 'lerde, Brahms'larda gerçek
değerini gösterir. Kemancnun
düşünsel yaklaşımu kavravışı ve
derinügi orada belli olur. Kendi-
sini bu yapıüarda tanımak istho-
ruz." Bırkaç gün sonra Flo-
rin'den incelikli bır mektup al-
dım: "Türkiye'de Beethoven «
Brahms konçertolan yorumla-
mak Lsterim. ama programlan
ben yapmıyorum'" dıyordu. So-
run yine ÇSO'nun konser prog-
ramlarının hazırlanışında dü-
ğümleniyor. Program, "yapıt"
ve "yorumcu" öğelerinin uyu-
muyla tutarlılık kazanır. Hamsi
tavayı seviyor olabilirsiniz, viş-
ne reçelini de çok sevebilirsiniz,
ama hamsinin üzerine sos olarak
vişne reçeli dökülmüş olursa bu-
nu yemezsiniz. ÇSO'nun dinle-
yicisi yemiyor; "mönü"yü ince-
liyor ve gideceği konseri seçi-
yor. Sonuçta koskoca CSO ile
onbinlerce müziksever arasında-
ki bağlar zayıflıyor. Buna kimin
hakkı var? Hele içinde bulundu-
ğumuz dönemde?
kendine ulaşması demekti. Bir söyleşi-
mizde bunlan anlatırken içimden insan
kendine bu kadar da acımasız olabılir
mi, diye düşünmüştüm. Şimdi çok daha
iyi anlıyorum Ekrem Zeki Bey'i. Çev-
remde kısa yoldan, kolay yoldan iş üre-
tenlerin sayısı arttıkça onun gibi düşü-
nenler giderek daha çok değerleniyor gö-
zümde. Kılı kırk yarmanın titizliğini ve
sanatçı olmanın sorumluluğunu o kadar
az insan taşıyor ki artık!
"Çalışırken hep deneyci ve şüpheci ol-
maya özendim. Yaşamun boyunca en
korktuğum şey, peşin inanmalar oldu.
Şunu yaparsam iyi olur, bunu yaparsam
fena olur gibi. Bir sanatçı her yeni eserin-
de kendi benliğinden daha Öte bir benli-
ğe kavuşmak ister. Bolki kendinden bir
nevi bıkma, kaçma. Tekrarlanmalar sa-
natçının en büyük düşmanıdır. Bilgiden
nefret edhorum. Kaçış. başı bozuk kaçış.
Hırslı kaçış. İşte yeni eserin öncü nıüjde-
cisi budur." Bu sözler Ekrem Zeki Ün 'ün
Bülent Tarcan ve Cenan Akın ile katıl-
diğı bir açıkoturumdan alınma. (Tobav
Sanat s. 4, sf. 54 1997) Aslında her za-
man bu kaçış. yalnızlığa özlem ve dur-
madan kendini yenileme çabasında bir
sanatçıdır Ekrem Zeki Bey.
Benimle yaptığı radyo söyleşisinde de
benzer değerleri anlatmıştı: "Yüzyülar
boyu Arap'tan ve Fars'tan ahnan ckili
bkfli nusralargibi,şakrak nameterin süs-
lediği müzik giderek bayagılık ve basitli-
ğe büründü. Bu sarav artığı muzikte pa-
siflik.yatay görüş ve kendinden memnun
olma duygusu hâkimdi. Kendini aşama-
yan bir hayat görüşü. Devnmiı tekrar—
Çokseslilikte tekrar yoktur. Durmadan
yenilenerek çeşitlenir. Biz de bugün var-
dığımız se>iye>e kendi harsımıza paraleL,
kendi dilimi/j varatarak, aühm yaparak
ulaşmak peşindeyiz."
Elimde Royal Festival Hall'un yıllık
kataloğu var. Macar asıllı besteci Györ-
gy Ligeti'nin 75. yıl kutlamalan için se-
kiz konserlik bir dizi hazırlanmış. Kon-
feranslar, CD'ler, kitaplar hep Ligeti
için. Çagımızın son çeyreğine yön ve-
ren bir müzik adamı. tmrenmemek el-
de değil. Biz de sütunlanmızda elimiz-
den geldiğince kendi çağdaş bestecile-
rımizi anmaya, bu vesile ile tanıtmaya
çalışıyoruz. Ne yazık ki hep de kötüm-
ser bır yazı çıkıyor sonuçta. Eserlerinın
unutulduğundan, çalınmadığından. ya-
yınlanmadığından yakınıp duruyoruz.
Kendi sanatçısına sahip çıkmayan bir
toplumun kültür evrenine ne denli say-
gısı olabilir ki?
Saygun'u coşkuyla andık
ÖNDER KÜTAHYAL1
tZMİR - 1987 Ocak aymda
İZDSO. Prof. Hikmet Şimşek'in
yönetiminde verdiği bir dinletide
Ahmed Adnan Savgun'un yapıtla-
nnı seslendirmiş. aynı hafta için-
de bir de 'Saygun Semineri' dü-
zenlenmışti. Böylece değerlı bes-
tecimizin 80. doğum yılı kutlan-
mıştı. Saygun'un seminerdeki
duygusal konuşmalannı ve
kendisi için yapılan anlam-
lı etkinliklerden duyduğu
mutluluğu bugün bile
anımsanm.
Sözünü ettiğim dinleti-
nin sonunda Hikmet Şim-
şek, kısa bir konuşma yap-
mış, Saygun'u 90. yılda da
aramızda görmeyi dilemiş-
ti. Kimsenin karşı koyama-
yacağı doğa yasalan, sanat-
çının bu dileğine aşılmaz
bir engel koydu. Geçen
hafta Saygun'un 90. do-
ğum yılını bir dinletiyle
kutladık; ama bü>öik beste-
cimızin ve değerli hocamı-
zın bedensel varlığı, artık
aramızda değildi. Kendisi-
nin yerine sonsuz güzellik-
lerle ve büyük telkinlerle
dolu müziği vardı.
Pek haklı olarak
"Ege'nin tncisi" diye nite-
lendirilen Izmir, Saygun gi-
bi bir dünya bestecisinin
doğup büyüdüğü kent ol-
makla ne denli övünse ye-
ridir; ama onun yapıtlannı
böylesine güzel çalan bir
senfoni orkestrasına sahip
olduğu için de o ölçüde kı-
vanç duymalıdır.
Dinletiyi Rengim Gök-
men yönetti; değerli sanat-
çı Suna Kan, bestecinin
Op. 44 keman konçerto-
suyla dinletiye katıldı.
tlk yapıt, bestecinin Op.
10 "lnci'nin Kitabı" baş-
lıklı çocuk parçalannın or-
kestra biçimiydi. Sayın
Hikmet Şimşek'in verdiği
bilgiye göre 25 yıl kadar
önce ABD'de en iyi çocuk parça-
lan albümü seçilen bu piyano ya-
pıtının böylesine renkli bir orkest-
ra müziğine dönüşebileceği, sanı-
rım kimsenin aklına gelmezdı.
Orkestramız, inceliklerle dolu bu
çocuk müziğini seslendirirken da-
ha özenli olmalıydı. "Inci" ve
"Masal" başlıklı parçalarda, tah-
ta üfleme çalgılarda seslerin tut-
maması yüzünden tını doyurucu
değildi. "Afacan Kedi" ve "Ko-
caman Bebek" başlıklı parçalarda
ise trompetler kimi figürlerde ya
da ezgilerde takıldılar.
Saygun'un keman konçertosu,
çok yüksek düzeyde soyut bır söy-
lev olarak nitelendirilebılir. Yapıt,
antik çağ Anadolu'sundan Türk
müziğine uzanan makamsal yazı
sayesinde anlatım güzelliğinin
son noktasına vanr. Bestecinin ya-
rattığı müzik, felsefesel uyanyla
sanatsal güzelliğin kesişme nok-
tasıdır.
Böyle olduğu içindir kı kon-
çertoyu. şimdiye değin en az beş
kemancımız çalmıştır; bunlardan
üçünü anımsıyorum. Diyebilirim
engim Gökmen'in 5.
senfoniye getirdiği yorum,
İZDSO'nun 20 yıllık tarihi içinde
ortaya koyduğu en başanlı
seslendirmelerden biriydi. Senfoni,
dakikalarca alkışlandı. Gökmen,
büyük bir kadirbilirlik yaptı.
Dinleyenleri saygıyla selamladı;
fakat artık aramızda bulunmayan
değerli besteciyi sahneye
çağıramayacağından, senfoninin
parti türünü eline aldı, havaya
kaldırdı ve kendisine verilen çiçeği
notanm üzerine koydu.
ki Suna Kan'ın Izmir'de ortaya
koyduğu yorum, tümünün en yük-
sek noktasıdır. Sanatçıyı dinler-
ken konçertonun teknik güçlük-
lerini, kemanla orkestranın birlik-
teliği bakımından var olan sorun-
lan kesinlikle bir yana bırakıyor-
sunuz. Sanatçı, kemanıyla söz-
cüklerin gücü dışında kalan şey-
ler söylüyor. Tonundaki soyluluk,
çalgısından elde ettiği renklerin
güzelliği ve tekniğindeki rahatlık-
la kusursuzluk, dınleyeni hayran
bırakıyor.
Bır söyleşimızde Saygun, bu
yapıta "Senfoni Konçertan" baş-
lığını koymak istediğini, fakat ne-
dense konçerto olarak nitelendir-
diğini anlatmıştı. Bu bakımdan,
Kan'ın dile getirdiği güzellikler-
de orkestranın katkısını da unut-
mamak gerek. Dinlediğimiz ses-
lendirmede renkler canlı, zıtlıklar
ıyice belirgin, tını resimseldi.
Dinletide çalınan son yapıt bes-
tecinin Op. 70 5. senfonisiydi. Bu
senfonı, Saygun'un 1980'li yıllar-
da ulaştığı doruk noktalanndan
biri sayılabihr. Keman konçerto-
sunda olduğu gibi burada
da soyut bir makamsal ya-
zı var: ancak besteci, ezgi
kavramını çoğu kez bir ke-
nara itmiş ya da onu en aza
ve en öze indirgemiştir.
Makamın varlığı iyice so-
yutlaştınlmıştır. Onu oluş-
turan sesler, genellikle di-
key duyunılarak eşsiz bir
orkestra tınısı ortaya çıka-
nlmıştır. Besteci, üfleme
çalgılann, özellikle de ba-
kır üflemelerin tını güzel-
liğinden son noktasına dek
yararlanmaktadır. Kalaba-
lık vurma çalgılar toplulu-
ğu, bir yandan ilginç ritim
kalıplanyla. bir yandan da
bu çalgılara özgü tını gü-
zellikleriyle yapıtın renk
zenginliğini arttıımaktadır.
Rengim Gökmen'in 5.
senfoniye getirdiği yorum.
İZDSO'nun 20 yıllık tari-
hi içinde ortaya koyduğu
en başanlı seslendirmeler-
den biriydi. Gürlükler de-
rinliklı, tını göz alıcıydı.
Keman konçertosunda ol-
duğu gibi burada da beste-
cinin amaçladığı şey. insa-
nın bedensel organlanyla
algılayamayacağı kadar
güzel ve estirici bir koku-
nun ya da ışığın verilmesi
olmalıydı. Orkestramız, bu
amacı büyük bir ustalıkla
gerçeğe dönüştürdü. Sa-
londaki dinleyiciler Say-
gun'un kendilerine sundu-
ğu güzelliklerle uyanldılar.
yüceltildiler.
Dinletiyi izleyenler de
aynı şeyi düşünmüş olma-
lılar ki senfoni. dakikalarca alkış-
landı. Değerli sanatçı Gökmen,
büyük bir kadirbilirlik yaptı. Din-
leyenleri saygıyla selamladı; fa-
kat artık aramızda bulunmayan
değerli besteciyi sahneye çağıra-
mayacağından, senfoninin parti
türünü eline aldı, havaya kaldırdı
ve kendisine verilen çiçeği nota-
nın üzerine koydu.
Böylece cumhuriyet dönemin-
de Atatürk'ün saçtığı ışıkla yetiş-
miş en büyük Türklerden bırini,
yeniden bir saygı ve sevgiyle an-
dık. Inanıyoruz ki yazdığı müzik,
bızden sonraki kuşaklara da gü-
zelliği, umudu ve cesareti götüre-
cektir.
L.Jİ
.-n
Pikazyen konseri EstdşelNr1
de
• Kültür Servisi-
Tanınmış Rus kemancı
Viktor Pikazyen ve
viyolacı Görİcem
Çalgan, bu akşam
Anadolu Üniversitesi
AKM Büyük
Salonu'nda, AÜ Devlet
Konservatuvan Yaylı
Sazlar Orkestrası
eşliğinde bir konser
verecek. Şef Prof. Koral
Çaigan'ın yöneteceği
konserde Görkem
Çalgan, Viktor
Pikazyen'le birlikte
Mozart'ın 'Keman,
Viyola ve Orkestra için
Konçertant Senfoni' adlı yapıtını seslendirecek. Hacettepe
Üniversitesi Devlet Konservatuvan'ndan 'pekiyi'
dereceyle mezun olan Görkem Çalgan, halen Çenevre
Konservatuvan'nın 'Perfectionment' sınıfında
çalışmalannı Nicholas Pache'yle sürdürüyor.
Easttound Topluluğu'yla caz günleri
• Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofısı her yıl bir caz
topluluğuna yer verdiği programında bu kez 26 mart-3
nisan tarihleri arasında Türkıye'ye gelecek olan
'Eastbound' topluluğunu ağırlayarak lstanbul, Bursa ve
tzmirlı dinleyicilere caz günleri yaşatmayı amaçlıyor.
Bugün saat 19.30'da Avusturya Kültür Ofisi Plaıs
Yeniköy, yann 20.30'da Ataköy Kültür Koleji, cumartesi
saat 20.00'de Bursa Tayyare Kültür Merkezi, pa2artesi
saat 21.00'de Çırağan Q Caz Çlub ve 2 nisan çarşamba
saat 20.30'da Izmir Caz Festivali'nde sahne alacak olan
topluluk, 1992 yılında Viyana'da kuruldu. Eva Kadrnoska,
Heibert 'Hepi' Kohlıch, Hannes Laszako\itz ve Florian
Tuchacek'ten oluşan topluluk, yetmiş yıldan ben
süregelen caz şarkılannı yorumJuyor.
Mehveş Enteç babası için çaiıyor
• Kültür Servisi-
Piyanıst Mehveş
Emeç, Türkiye Yardım
Severler Derneği
Atatürk Kız Öğrenci
Yurdu'nda babası
Çetin Emeç adına
açılacak konferans
salonu için bu akşam
saat 20.00'de Çemal
Reşit Rey Konser
Salonu'nda bir konser
veriyor. Mehveş Emeç,
Fahrettin Kerimov
yönetimindeki İstanbul
Büyükşehir Belediyesi
Senfoni Orkestrası
eşliğinde. Chopin'in 1 no'lu piyano konçertosunu
seslendirecek
Eric Barreî Türkiye'de
• Kühür Servisi - Tenor saksofoncu ve Fransız besteci
Enc Barret, İFKM'nin konuğu olarak yann akşam saat
22.30'da Roxy'de bir konser vermek üzere tstanbul'da
olacak. 16 yaşındayken müzik ve saksofonla tanışan
Barret. Urbanax topluluğuyla atıldığı müzik yaşamını.
1985 yılında Henri Texier ve Aldo Romano'yla kurduğu
üçlüyle sürdürdü. İlk plağı Caz Akademisi Boris Vian
Ödülü'ne deger görülen sanatçr; ayntftl -Btrn'ıd-'Ulusaf
Caz Orkestrası'nın başına geçti. SteveGrossrrian, Art
Framer. Kenny Wheeler ve Barry Altschul gibi
sanatçılarla çalışma olanağı bulan Barret, 1897'den beri
'Jazz Hot' dergisi okuyuculan tarafından Fransa'nın en
iyi tenor saksofon sanatçısı seçiliyor. Biletler Roxy'den
temin edilebilir. (2494809)
Yılmaz Güneyi anma günleri
• Kühür Servisi-
İdil Kültür
Merkezi'nde 1-5
nisan tarihleri
arasında,
doğumunun 60.
yıldönümünde
Yılmaz Güney'i
Anma Günleri
başlığı altında beş
gün sürecek
etkinlikler
düzenlenecek.
Etkinlikler
kapsamında Yılmaz
Güney'in oynadığı,
yönettiği,
senaryolanru
yazdığı filmlerin gösterimleri yer alacak. 1 nisanda Can
Dündar'ın da katıhmıyla, Dün'dar tarafından hazırlanan
'Yılmaz Güney Belgeseli'nin gösterimi yapılacak.
Güney'i anma etkinlikleri kapsamında Ahmet Soner'in
'Adana-Paris', Şerif Gören'in 'Yol', Zeki Ökten'in 'Sürü',
Güney'in 'Arkadaş', 'Ağıt', 'Endişe', 'Umut' ve 'Duvar'
adlı filmleri sunulacak. (260 05 07).
lstanbul Oda Korosu 15 yaşında
• Kültür Servisi - Genel sanat yönetmenliğıni ve
şefliğini Yeşua Aroyo'nun yaptığı lstanbul Oda
Korosu, 15. sanat yılı nedeniyle Istanbul Filarmoni
Derneği etkinlikleri kapsamında perşembe
günü saat 19.30'da AKM Konser Salonu'nda
bir konser verecek. Kurulduğu 1982 yılından bu yana
aralıksız olarak konserler veren ve etkin bir
repertuvar çahşması gösteren lstanbul Oda. Korosu,
uluslararası seçkin bir repertuvan yorumsal özelliklerine
ağırhk vererek gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Koronun repertuvar paleti on farklı
dilde söylediği ortaçağ. Rönesans, klasik, romantik,
çağdaş dönem eserlennin yanı sıra negro spiritual
ve pop renklen de ıçeriyor. Yeni koro elemanlanna
ihtiyaç duyan lstanbul Oda Korosu'na katılmak
için başvurularO212 231 45 21 numaralı
telefona yapılabilir.
BUGÜN
• ANADOLU AYDEVLANMA VAKFI nda saat
20.30'da Sunay Akın'ın katılacağı *Veşaire...Veşaire'
başlıklı söyleşi yer alacak. (463 23 90)
• BOĞAZİÇİ ÜNtVTRSİTESt SİNEMA
KULÜBÜ'nde saat 17.00 ve 19.30'da 'Protesto' adlı
film gösterilecek.
• ZEYTtVBURNU KTTAP ŞENLİĞİ kapsamında
Tuncay Özkan'ın imza günü ve söyleşisi yer alıyor.
AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da Luc Besson'un
'The Big Blue' adlı filmi videodan gösterilecek.
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 17.30'da CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın katılacağı 'Türkiye'nin Siyasi
Gündemi' konulu toplantı gerçekleştirilecek. Toplantıyı
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma
görevlisi Emre Öktem sunacak.
• ATİLLA DORSAY fÜ tletişim Fakültesi Halkla
tletişim Grubu'nun bu haftaki konuğu.
'Türk ve dünya sinemasına eleştirel babş' konulu
söyleşi saat 11.00'de IÜ tletişim Fakültesi 3-4 Amfi'de
gerçekleşecek.