Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 1997 PAZAR
PAZAR KONUGU
Hollandalı gazeteci Dr. Peter Scholl-Latour AB ile ilişkilerde 'ısrarlı olmalı' dedi
'Tam üyelik Türkiye için şimdilikhayal'
iS LJlSUg Dr. Peter Scholl-Latour, '50'li yıllardan beri Türkiye'ye gelip
giden bir gazeteci. Çok önemli görevlerde buiunmuş. Ortadoğu, Kafkasya, Orta
Asya konulannı çok yakından incelemiş. lyinin üzerinde derecede Arapça
biliyor. Geçen hafta içinde Istanbul'daydı. Onunla bir öğleden sonra Tarihi
Yanmada'da bir araya geldik. Türkiye'nin AB üyeliği şansı ve ülkede gittikçe
artan îslam radikalizmi tehdidini konuştuk. Scholl-Latour, AB Dışişleri
Bakanlan'nın Hollanda'daki son toplantısında Türkiye'ye bırakın AB kapısının
aralanmasını, hayat boyu Avrupa'nın bir parçası olmasına izin verilmeyeceğini,
kapılann kapalı olmasına yol açan koşullan ise Türkiye'nin kendi kendine
yarattığını söyledi. Scholl-Latour, Refah Partisi'nin yüzde 20 gibi bir oyla ve
Tansu Çiller marifetiyle iktidara taşındığını, ama öbür partilerin de bu
çıkmazdan kurtulmak için hiçbir şey yapmadıklannı vurguladı. Son olarak ise
Tansu Çiller hakkında, "Hoş bir kadın. Bir gazeteci ve aydın olarak onun
hakkında çok kötü şeyler söyleyebilirdim. Ama onun hakkında karan vermek
durumunda olanlar Türklerin kendileridir" dedi.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Hollanda 'daki A B Dışişleri Bakanla-
rı toplantısında Türkiye 'nin AB 'ye tam üyeliği
için gerçekten kapı açıldı mı? YoksaAB Türki-
ye'nin sadece gönlünû mü almak istiyor?
- Hollanda'daki toplantıda gönül almajesti bi-
le yapılmadı. Anladığım kadanyla hiç kimse Tür-
kiye'yi AB'ye tam üyeliğe kabul sözünü telaffuz
bile etmedi.
Türkiye bugün AB'yle Gümriik Birligi Anlaş-
ması'nı imzalamış bir ülke. Ama bundan bir adım
ötesi mümkün gibı görünmüyor. AB bugün ken-
di içinde tam anlamıyla sıkj bir bütünleşme oluş-
turmak istiyor. Bu bütünleşme de ülkelerin kıs-
men egemenlik haklanndan vazgeçmeleri anla-
mına geliyor.
Şimdi durup kendi kendimize soralım. Acaba
Türk toplumunun çoğunluğu egemenlik haklan-
nın bir kısmından vazgeçmeye hazır olabilir mi?
Sizin bu geçici koalisyon hükümetiniz de zaten
halk çoğunluğunun isteklerine aykın bir karar
alamaz.
Öte yandan Hıristiyan Demokratlar da Türki-
ye'nin kültürel ve dinsel nedenlerle AB'ye kabul
edilemeyeceğini açıklayarak çok saçma bir dav-
ranış içine girdiler.
Türkiye bir zamanlar gerçekten çok güçlü bir
ülkeydi. Yıllarönce eski CumhurbaşkanııuzTtar-
gut Ozai'la bir görüşme yapmışüm. Bana Türki-
ye'nin bu bölgede Doğu'yla Batı arasında bir
köprü olabileceğini söylemişti. Şimdi bu sözler
aklıma takılıyor. Bu neden olmasın? Böyle ba-
ğımsız birülke hem Kafkaslar hem Ortadoğu'da-
ki sorunlann çözümüne yardımcı olabilecek, ge-
rekli bir güçtür. Hiç kuşkusuz Türkiye bunu,
AB'yle sıkı ilişkiler çerçevesinde başarabilir.
Bakın, ben ve benim gibi düşünen Batılılar,
Müslüman ülkelerle ekonomik, kültürel işbirliği-
nin güçlendirilmesinden her zaman yanayız. Yal-
nız, burada ışaret etmek istediğim bir nokta var.
Müslümanlar dînsel açıdan her zaman Hıristi-
yanlardan üstün olduklannı düşünüyorlar. buna
inanıyorlar.
Yine de çok yakın komşular oldugurnuz için bir
çeşit işbirliğimiz olması gereldidir, diye düşünü-
yorum.
mmm^^ Peki bu Müslüman ülkelerdeki İslam
radikalizmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar Avrupalı Hıristiyanlan hedefliyorlar
mı?
- Doğrudan değil. İslam devrimi yapmış olan
ülkeler kendi dinlerinden olmayanlan kâfîr ola-
rak görüyorlar. Bunlar genelde Baö'yı ve ABD'yi
hedef alıyorlar. ABD yönetirru de bu ülkelerin re-
jimlerini destekh'yor.
• • » ^ ^ Türkiye 'de bazı sosyalist aydın çevre-
lerdeki kanı ABD Başkanı 'nmyakın çevresinüt
Refah Partisi 'ni desteklediği biçiminde. Siz bu
görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Içtenlikle söylüyorum, ben kesinlikle aksini
düşünüyorum. ABD yönetiminin Refah Parti-
si'ni desteklemesi için ne gibi bir nedeni olabi-
lir?
Refah Partisi içinde ılımlı unsurlar var. ABD
yönetimi, pratik bir düşünceyle bunlarla teması
kaybetmeyip bu unsurlan politikanın uç köşele-
rine itmeyi engellemeyi amaçlamış olabilir.
Cezayir ömeğini ele alalım. Cezayir'de seçim-
ler olduğunda FIS çoğunluk oylannı almış ve he-
men hemen iktidar olmuştu. Normalde Batı ve
ABD, FlS'ın demokratik yollardan seçimleri ka-
zandığinı kabul etmeliydi. Derken, Cezayir'de
ordu işe müdahale etti. Amerikalüar ve Batı, özel-
likle de Fransızlar orduyu desteklediler.
Samyorum, Amerikahlar Cezayir'de yapılan
bu yanlışı Türkiye'de tekrarlamak istemiyorlar.
Bu nedenle de daha ılımlı Müslüman unsurlarla
temaslannı sürdürüyorlar.
Ama bence Amerikalılann içten içe istedikle-
ri. Türkiye'de Atatürk'ten bu yana var olan gele-
neksel demokrat partilerin iktidarda olmalan.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Or-
ta Asya'da kurulan bağımsız Türk cumhuriyetle-
riyle Türkiye'nin çok sıkı temaslar içine girme-
süıi de Amerikahlar cesaretlendirdi. Bundan da
amaç bu bölgelerde bir Islami dirilişe karşı Ke-
malizmin etkili olmasıydı.
mmm^^m Peki, Amerikalüar sizce bunda başa-
rtlı oldular mı?
- Sanıyorum, oldular. Bu ülkelerin liderler ve
yönetici kadrolanna baküğımız zaman gerçi bun-
lann çoğu eski komünist partisi sekretaryası yö-
neticileri. Pek demokrat değiller. Ama genelde
milliyetçiler.
Türkiye'ye yakınhğıyla bilinen Haydar Ali-
yev'e bakın. KGB dendi. Aynca Moskova Polit-
bürosu üyesiydi. Ama ülkesinin egemenlıği için
mücadele ediyor. Bu arada Aliyev, mücadelesi-
nin başansı için Amerikaldardan önemli destek-
ler alıyor. Amerika politikası için petrol hâlâ çok
önemli bir unsur olduğu için de Amerikahlar ona
bunu sağlıyorlar.
^^^••i Yine Türkiye'nin bugünkü durumu-
na dönersek... REFAHYOL koalisyonunun ku-
rulmasımn hemen ardından ülkede siyasal /s-
lamcı unsurlarla laik demokratlar arasında cid-
di bir kutuplaşma oldu. Siz bu bölgeyi çok iyi
bilen birgazeteci olarak Türkiye siyasetinin bu-
gün içine düştüğü bu duruma nasıl bakıyorsu-
nuz?
- Batılılar ve özellikle de medya, Kemalistleri
destekliyor. Sovyetler Birliği çok önemli birgüç-
ken ve Batı bu nedenle çok zor zamanlardan ge-
çerken Türkiye güvenilir bir müttefik olduğunu
kanıtlamıştı. Hiç kuşkusuz Batı bunlan unutma-
DP. PETER
SCHOLL-LATOUR
1924, Bochum, Almanya doğumlu. Mainz,
Paris ve Beyrut üniversitelerinde Arapça ve
Arap kültürü eğitimiyaptı. 1950'den beri
gazetecilik yapıyor. 1960-63 arası Alman
ARD televizyonunun Afiika muhabiriiğini
yaptı. Daha sonra WDR televizyonunun
program müdürtüğünü üstlendi. 1975-83
arası ZDF televizyon stüdyolarınm
yöneticiliği görevinde bulundu. 1983-94 arası
Almanların haftahk ünlü Stern dergisînin
genelyaym müdürlüğünü yürüttü. Birsüre de
özel Yayın ve Telekomünikasyon Birliği
(VPRT) Başkanlığı yaptı. 150 kadar
televizyon belgesel programı hazırladı. Görev
yaptığı kriz bölgeleriyle ilgilipek çok kitap
yazdı.
tslam dini arasında nasıl bir ilişki kurulabileceği
konusu tartışılıyordu. Amaç, Müslümanlara da
vergi gelirlerinden bir payın devlet tarafından
ödenmesiydi.
Şeyh Tantawi'ye, Ankara'dan Almanya'daki
Türk toplumu için imam ve vaizler gönderildiği-
ni, ancak Türklerin bunlan kabul etmediklerini
anlattım. Bunun nedeni belki de tarikatçı olan bu
kişilerin Kemalist devletin memurlanndan din
dersi ya da vaaz almak istemeyişleri olabilirdi.
Vergi gelirlerinin yüzde kaçı küiseye
- Yüzde 10'u. Bu uygulama Müslümanlar için
de yapılabilir. Ama Almanya'da, katoliklerin Pis-
koposlar Birliği gibi Müslümanlann merkezi bir
örgütleri yok. Ankara'dan gönderilen imam top-
lumdan bu din vergisini toplamak istese bu kez
Almanya'daki Türkler buna karşı çıkıyor. Bu ne-
denle de Alman hükümeti Müslümanlara vergi
geüri payı ödeyemiyor.
Hıristiyan Demokratlann Türkiye 'ye
yaptıkları çıkışa karşı Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Theodoros Pangalos 'un, dinsel nedenler-
le Türkiye 'nin Avrupa dışında tutulamayacağı-
nı sSylemesini nasıl karşıladınız?
- Pek çok Avrupalı gibi ben de Yunanistan'm
AB üyleliğinden hiç hoşnut değilim. Yunanistan,
AB'ye en büyük güçlükleri çıkaran ortak.
Bunun de nedeni sadece Türkiye'yle olan an-
laşmazlıklan değil. Isterseniz Amerikalı bilim
adamı Samuel Huntington'ın "medeniyetlerinça-
öşması" kuramından yola çıkalım. Yunan mede-
niyeti ortaçağdan hemen sonra Batı Avrupa'nın
yaşadığı aydınlanma dönemi ve Rönesansı hiç
yaşamadı.
Bunlan dinlerken belki şaşıracaksınız. Nasıl
oluyor da Avrupa Yunanistan'a bu şekilde baka-
biliyor, diyebilirsiniz. Ama bu gerçek. Medeni-
yet aynlıklan olduğu için anlayışlar, görüşler, dü-
şünce tarzlan çok farklı.
Burada söylemek istediğim bir şey var. Siz
Pangalos'un çıkışmdan söz ettiniz. Bence bu Yu-
nanlı siyasetçileri çok fazla ciddiye almayın. Pan-
galos böyle söyleyebilir. Ama hiç kuşkusuz Yu-
nanistan'm bir ülkeyi zorla AB üyeliğine kabul
ettirme gibi bir gücü yok. Burada sizinle çok açık
yacaktır. Öte yandan Batı'da, Türkiye'yi Batılı-
laştırmayı amaçlayan bu hareket yönünde çok
doğal bir yakınlık duyuluyor
M M M Peki, sizce Türkiye siyasetinin bugün
içinde bulunduğu çıkmaz demokratik yollar-
dan çözülür mü, yoksa bir darbe tehlikesi yine
var mı?
- Gerçi Türkiye'yi çok iyi biliyorum, ama bu
defa Türkiye'ye henüz birkaç gün önce geldim.
Hâlâ yeni gelişmeleri öğrenmeye çalışıyorum.
Ama işin ilgmç yanı aynı soruyu bana gelır gel-
mez Türk politikacılannm sorması oldu.
Umanm bu kez Türkiye'de bir darbe olmaz.
Üstelikbugün artıkTürkiye'de yerleşmiş demok-
ratik partiler var. Öte yandan Refah Partisi 'nin oy
oranı ise sadece yüzde 20. Görüldüğü gibi hiçbir
şekilde oy çoğunluğuna sahip değiller.
Fransa'da Faşist Le Pen'in partisini ele alalım.
Fransa'da nispi seçirnler olsa belki yüzde 20 bi-
le oy alabilir. Ama hiç kimse bu partiyi iktidara
taşımayı aklının ucuna bile getirmez. Sosyalist-
lerden muhafazakârlara kadar bütün partiler bir
araya gelir, bir ulusal birlik koalisyonu kurarak
bu faşist partinin iktidara gelmesini engellerler.
Sadece yüzde 20 oy alabilen Refah Partisi'nin
nasıl olup da iktidar ortağı haline geldiğini gör-
dükçe herkes şaşınyor. Ama Islamcı olmayan
partilerinbiraraya gelmeleriyle kurulacak bir ko-
alisyon hükümeti muhalefetteki bir tslamcı par-
tiyle yaşayabilir. Ama Türkiye'de durum çok
farklı görünüyor.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim hususlar
var. Refah, iktidara geldikten sonra vaatlerinin
hemen hemen hiç birisini yerine getiremedi. Şe-
riatçı görünümünden dikkatle uzaklaşmaya çah-
şıyor. Ekonomi düzelmedi.
Normalde, başka bir ülkede olsa, seçimleıde
seçmenlerine verdiği sözleri yerine getiremeyen
bir parti, koalisyon ortağı olsun ya da olmasın,
seçmenlerinin güveninı kaybeder.
Üstelik ordu da bu hükümete birtakım istekle-
rini dikte ettirdi. Bir başka ülkede olsa, böyle bir
hükümet ıstifa eder, yeni seçimlere gidilir. Ama
Türkiye'de buhükümethâlâ yerinde dunıyor. Sa-
nıyorum her ne pahasına olursa olsun hükümet-
te kalmakta ısrarhlar.
••HMH Türkiye'nin AB üyeliği ihtimaUeri ko-
nusuna dönersek. Ben bu konuda karamsanm.
Siz ne düşünüyorsunuz?
- Burada görüşlerimi sıze çok içtenlikJe anlat-
mak zorundayım. Hiç kimse Türkiye'yle Avru-
pa arasındaki ilişki konusunda "Takıyye" (bunu
Arapça söylüyor) yapmamalıdır. Bugünlerde
Türk medyasının, Almanya'nın tutumunu sert
bir biçimde eleştirdiğini biliyorum. Ama Alman-
lar, Avrupa içinde Türkiye'ye yine de en dost ül-
kedir. Bir kere Türkiye'yle Almanya arasında ta-
rihsel bağlar var. Üstelik bugün 2.5 milyon Türk
Almanya'da aramızda yaşıyor. Türklerle Alman-
lann hemen hemen hiç sorunlan ohnadı.
Ama birkaç yıldır Kürtlerin gelmesiyle bazı
meseleler baş gösterdi. Çünkü Kurtlerle Türkler
arasında sürtüşmeler oluyor.
^ " ^ ^ " Belki radikal İslamcüar da sorun ya-
ratıyordur...
- Şimdilik pek değil. Baş ağntan en önemli so-
run PKX. Bunlann aşın solcular arasında mütte-
fikleri var. tslam radikalizmine dönersek... Al-
man aydınlannın, Ahnanya'da yaşayan Türkler-
le çok yakın ilişkileri var. Alman parlamentosun-
da bir Türk milletvekili görev yapıyor. Bu kişi
Alevi. Pek çok kişi onun, Türk solculan, sosyal
demokrat aydmlan temsil ettiğini dü^ünüyor.
Ama gerçek bu değil. Bakın, Almanya'da ya-
şayan Türkler kendilerini yabancı bir ortamda
bulunca köklerine sıkı sıkıya sanlıyorlar. Dine
daha çok bağlanıyorlar. Tarikatlara yöneliyorlar.
Birlik halinde değiller.
Size bir örnek vereyim:
Bir süre önce Mısır'daki El Ezher Üniversite-
si'nin Şeyhülislamı Şeyb Tantawi'yle bir araya
geldim. Almanya'ya gelmişti. Alman devletiyle
konuşmak zorundayım. Avrupalılar ve Türkler
çok iyi dosttur. Dıyelim ki Türkiye AB tam üye-
liğine alındı. Bütün Türklerin o zaman serbest do-
laşım haklan olacak. Avrupa'da bütün ülkelere gi-
dip gelebilecekler, oralarda çalışabilecekler.
O gün geldiğinde 8-10 milyon Türk, Alman-
ya'ya gelebilir. Zaten bugün Almanya'da 2.5 mil-
yon Türk yaşıyor. Bunun üzerine 8-10 milyon
daha eklerseniz dehşetli kalabalık bir azınlık top-
lumu oluşur. Bu da ülke içinde akıl almaz toplum-
sal sorunlara yol açar.
Şunu kabul edelim ki ne Ahnanlar ne de Türk-
leTmelektir. Düşünün, günün birinde Türkiye'ye
10 milyon Arap gelmiş. Sizin de tepkiniz aynen
Ahnanlannki gibi olurdu. Bir de AB tam üyeli-
ğinin gerçekte Türkiye'nin çıkarlanna yardımcı
olmayacağını düşünüyorum.
Şu anda Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşma-
sı'nı imzalamış durumda. Bu yolla Avrupa'yla
daha sıkı ekonomik ve kültürel bağlar kurabilir.
Öte yandan AB'nin hedefı Avrupa'da bütünleş-
meyi gerçekleştirmek. Daha önce de sorduğum
gibi, Türkiye bu bütünleşme için egemenlik hak-
lannın bir bölümünden fedakârlık etmeye hazır
mı? Kernalist gelenekte egemenlik haklan nasıl
feda edilebilir?
^ ^ ^ Türkiye, 1962 'de, bugünkü AB 'nin te-
mellerini atan anlaşmayı imzalamıstt. 1978'de,
tam üyelik başvuru hakkı gelmiş, ancak o dö-
nemin başbakanı Türkiye 'nin tam üyeliğe da-
ha hazır olmadığı gerekçesiyle bekleme süresi
talep etmiştL Süreçgereğince Türkiye 1978'de
başvurmuş olsaydı bugün AB üyesiydL O dö-
nem Türkiye 'nin üyeliğine hiç ses çıkarmayan
Avrupa 'ya bu son yûlarda ne oluyor?
- Bugünkü Avrupa o zamanki değil, Her şeyiy-
le bütünleşmekte kararh. Bir Para Birliği yarat-
ma çabalan var. Tutar, tutmaz. Ama buna çalışı-
lıyor. Sonra, Avrupa'nuı ortak diplomasisi, ortak
ordusu kurulacak. Yani bugün 1978'den çok da-
ha ileri bir konumdayız.
İşin gerceği, Türkiye'nin kaderi Avrupa'nın
bir parçası olmak değil, bu bölgede eski bir bü-
yük güç olarak rolünü üstlenmek.
Bir dönem Türkiye, Kafkaslar ve Orta Asya'da
çok etkindi. Ama bu etkinliğini sürdürmemesi
beni çok şaşırttı. Etkili bir biçimde bu çaltşma-
lar sürseydi o bölgede Türkiye çok önemli bir güç
haline gelebilırdı.
^ ^ ^ ^ " Peki bu etkinlik ve çalışmalarsizce ne-
den süreklilik kazanmadı?
- Bence Türkiye, bu ülkelerdeki ulusal farklı-
lıklan çok fazla önemsemedi. Evet, bu uluslann
hepsi Türk kökenli. Ama hiçbiri Osmanlı Impa-
ratorluğu'nun bir parçası olmamışlar.
Öte yandan Türkiye'nin bu ülkelere gönderdi-
ği endüstriyel teknoloji eskiydi. Bu ülkelerin hep-
sinde petrol, doğal gaz gibi potansiyel zenginlik-
ler var.
Dolayısıyla, en yeni teknolojiyi gereksiniyor-
lar. Örneğin Özbekıstan ve Kırgızistan bu gerek-
sinimlerini karşılamak için Güney JCore'ye yana-
şıyor.
^^^^» Türkiye artık AB tam üyeliğini unut-
malı ve artık Avrupa kapılannı zortamaktan
vazgeçmeli mi?
- Türkiye, Avrupayla mümkün olan en yakın
ilişkiler için ısrarlı olmah. Ama tam üyelik Tür-
kiye için bir hayaldir. Üstelik ben Türklerin ço-
ğunluğunun AB'ye tam üyelik konusunda istek-
li olduklannı sanmıyorum.
Düşünün, Türkiye'de bundan sonra yapılacak
seçimlerde Refah Partisi iktidar olmuş. ve Avnı-
pa'ya "Hayır" demiş. Yani siz Avrupa'nın bir
parçası olmuşsunuz, Avrupa'nuı içindesiniz, ama
ona "HsçTr" diyorsunuz.
Sonra, bu serbest dolaşım konusuna geri dön-
mek istiyorum. Türkiye'den Avrupa'ya belki nü-
fusun en alt kesimi değil, ama en etkin kesimi gi-
decektir.
^ ^ ™ Sizin Türkiye 'yle ilgili bir teziniz var-
du Türkiye, uzun vadede NATO üyeliğinden
kendi isteğiyle ayrdır, diyordunuz. Bunun ne-
denlerini anlatır mısıntz?
-Türkiye, eskiden NATO'nun en gerekli üye-
lerinden birisiydi. Türkiye, Sovyet tehdidıne kar-
şı NATO'ya girmişti. Ama artıİc Sovyetler Birli-
ği yok.
Öte yandan bugün Rusya'nın elinde hâlâteh-
ditedicibirnükleergüç var. ABD, Rusya'yakar-
şı tek karşı güç olduğu için Batı Avrupa ABD'nin
müttefiki olmaya devam edecektir. Ama Türki-
ye'nin durumu farklı olabilir. Ruslann nükleer
güçlerini Türkiye'ye karşı kullanmak isteyecek-
lerini sanmıyorum. O nedenle günün birinde Tür-
kiye bölge konulanyla çok daha fazla ilgili bir du-
ruma gelebilir, yeniden bölgenin bir denge ve dü-
zen gücü halinde ortaya çıkabilir. O nedenle de
artık kendini ABD'nin etki alanı altından çıkar-
mak isteyebilir.
Avrupa bile günün birinde ABD'nin komuta-
sı altından çıkmak isteyebilir. Çünkü Türkiye gi-
bi NATO içinde Avrupa da ABD'nin komutası al-
tında. Ama günün birinde Avrupa bir başka gü-
cün saldınsına uğrarsa ABD'nin, onlann savun-
masına koşacağından şüpheliyim. O nedenle Av-
rupa, NATO içinde, tabir yerindeyse "Avnıpa di-
reğini'' kurmaya çalışıyor. Amerikahlar da buna
fena halde karşı çıkıyorlar.
Bakın, yakında ABD gücü Bosna'dan çekile-
cek. Ben, şimdiki ABD Savunma Bakanı WHB-
am Cohen'ı iyi tanınm. Uzun zamandır, orasınm,
Avrupahlar ve Türkiye'nin birlikte savunabile-
cekleri bir bölge olduğu görüşünde. Ama Avru-
pa'nın elinde hava lojistiği, casus uydulan yok.
Avrupa bunlan oluşturmak zorunda. Üstelik pa-
rasal durumu da iyi değil. Şimdı bu meseleyi na-
sıl çözebilecegine bakıyor.Avrupa 10 yıl sonra tek
bir askeri komutanlığı düşünmek zorunda. Üye
ülkelerin hepsi tek bir komutanlık altında birle-
şecekler.
Peki, Türkiye buna hazır mı? Kendi askeri ege-
menlik haklanndan vazgeçmek isteyecek mi?
Bugün Avrupa'nın ekonomik bütünleşmesi geri-
ye dönülemez bir noktaya geldi. Para Birliği de
kurulacak. Belki Para Birliği büyük sorunlar aça-
cak. Ama bugünkü durumda daha büyük sorun-
lanmız olduğu kesin.
^^••^ Tabii böylesine bütünleşmiş bir Avru-
pa 'da radikal klamcıhğın yükseldiği bir Tür-
kiye'nin hiçyeriyok demek istiyorsunuz—
- Bir de askeri darbeden söz etmiştik. Yeni bir
darbe yaşayacak olan Türkiye'nin Avrupa içinde
nasıl bir yeri olabilir?
••••• Yani Türkiye şu anda bir çıkmazda...
- Evet, ama bu çıkmazı siz kendi kendinize ya-
rattınız. Bakın, Refah'ın karşısındaki dinci ol-
mayan partiler bir araya gelip bir koalisyon hü-
kümeti oluşturabilirler, ama bunu yapmıyorlar.
^ ^ ^ ^ * Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Ba-
kanı Tansu Çiller 'le ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Hoş bir kadın. Onu Bakû'de görmüştüm.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev ona neredey-
se âşık gibiydLHer neyse... Türkiye'deki durum
gerçekten çok garip ve bunu Avrupalılann anla-
ması çok güç. Düşünebiliyor musunuz, Türki-
ye'de Islami hareket bir kadının eliyle hükümete
taşınıyor?
Bir gazeteci ve aydın olarak Çiller hakkında
çok kötü şeyler söyleyebilirdim. Ama şu anda
Dışişleri Bakanı. Daha önce Başbakanlık yaptı.
Onun hakkında karar vermek durumunda olan-
lar Türklerin kendileridir.
GEBZE1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1996/273
Davacı Karayollan Genel Müdülüğü vekili A\. tbrahim Akkiriş tarafından davalılar Osman Po-
lat, Teslime Polat aleyhlerine açtığı tazmınat davasırun venlen ara karan uyannca,
Davacı vekili dilekçesinde Osman Polat yönetimındeki Teslime Polat'ın sahibi bulunduğu
W.294.WO plaka sayılı araç ile 30.07.1994 tarihinde Gebze mevkiinde yapmış olduğu bir trafik kazası
ile yol boyundaki idareye ait tesislerde 22.872.295.- TL bedelli hasar meydana getirdiğıni, bu ha&ann
olay tarihınden itibaren yasal faizleri ile birlikte avukatlık ücreti, yargılama giderlerinin müştereken
davalılardan alınmasını istemiş olup, davalılar birçok aramalara rağmen bulunamamışlar, adresleri
meçhul kaldığından duruşmatarihi olan 22.05.1997 gûnüsaat 10.00'dabudavalılann Gebze 1. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde davalı olarak hazır bulunmalan, hazır bulunmadıklan takdirde HUMK'nin
213. maddesi uyannca yokluklannda dunışmaya devam olunup karar verileceği, dava dilekçesi ve
duruşma günü yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 03.03.1997
Da^hlar: 1. Süleyman Şah Mah. Halil Baş Sk. No:21 Gaziantep
2. Teslime Polat, aynı adreste mukim.
Basın: 11470
İLANT.C.
TATVAN ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1997/8
Davacı Burhan Peynir tarafından hasımsız ola-
rak açılan çek iptali davasının yapılan duruşma-
sında,
Davacının Tatvan Ziraat Bankası Şubesi'nin
0007265 seri numaralı bir adet çekin iptali iste-
nildiğinden bahisle çeki elinde bulunduranlann
ışbu ilan tarihinden itibaren 3 ay icerisinde Mah-
kememize tevdi etmelen aksi takdirde çeklenn ıp-
tal edilerek hükümden düşürüleceği ilan olunur.
Basın: 11976
ANKARA 22. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1996/681
Davacı Haydar Doğan tarafından davalı Gülten Do-
ğan aleyhine açılan boşanma davasında, davahnın adre-
si PTT ve emniyetçetespit edılemedığinden dava dilek-
çesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla,
14.5.1997 günü saat 9.55'e kadar bu dava ile ilgili ola-
rak ibraz etmek istediğıniz belgeleri getirmeniz veya
göndermeniz, dunışmaya gelmedifiniz veya bir vekil-
le temsil edilmedığinız takdirde yargılamaya yokluğu-
nuzda devam edileceği ve karar verileceği davalı Gül-
ten Doğan'a dava dilekçesi yenne kaım olmak üzere ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 11974
ANKARA 25. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1996/192 Davalı: Halil Çalık
Davacı Anadolu Menner Inş. Turizm Ltd. Şti. vekili
tarafından davalılar An Yapı San. Tic. Ltd. Şti. ve Halil
Çalık aleyhlerine açılan alacak davasının yapılan yargı-
lamasında:
Adıruza çıkanlan tebligatlar tebhğ edılememiş adresi-
nız de zabıtaca saptanamamış olduğundan bir dahakı du-
ruşma günü olan 8.5.1997 günü saat 9.40'ta Ankara 25.
Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonundabizzat ha-
zır olmanız veya kendinizı bir vekil ile temsil ettirmeniz,
ettirmediğiniz takdirde yokluğunuzda yargılamaya de-
vam olunarak hüküm verileceği tebliğ yerine kaim olmak
üzere ilan olunur. 19.3.1997
Basın: 11966