25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 1997 PAZAR HABERLER Ankara'da iki gün süren 'Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı' dün sona erdi ^AtatürkçûlüğeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemız Ya- yın Kurulu Başkanı Ühan Selçuk, son yıllarda Islam dünyasında artan din savaşlarını "veni insan ile esld insaıun kavgası" olarak nitelendirdi. AÜ Siyasal Bil- giler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sina Akşin, halkın şeriatla mücadele için Atatürkçûlüğe sanlma- sı gerektiğini söyledi. -Köktendinciİiğe Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı7 ' dün sona erdi. Toplantının dünkü oturu- munda konuşan Prof. Dr. Akşın, aydınlanma deyin- ce Türkiye'de akıllara Atatürk'ün geldiğinı söyledi. Halkın şenatla mücadele ıçın Atatürkçûlüğe sanlma- sı gerektiğini vurgulayan Akşın. "Tümüyle Atatürk- çülfiğe yaslanmak. ondan güç almak gerekir. Aydın- lanmacı bütünsel, kalkınmaeı. 6 ilkcci Atatürkçûlüğe sanlmalıyız. 1920'lerin koşullanyla değiL bugünkü kazanımlanvla" dedi. Nur cemaatı liderlennden Fethullah Gülen'in yurt içinde 200, yurtdışında 250 okul açtırdığını belırten Akşın, "Bu kadar çok okul hangi parayla nasıl açılı- yor? Bu paranuı içinde Suudi parası var mı? ABD'nin yardımı var mı" sorulannı yöneltti. Yazar Muzaffer İlhan Erdost de\ letin üst kadrola- nnın imam-hatıplilerle dolduralduğunu, bu sürece de 1950'lerden gelindiğini söyledi. Konferansa katılamayan tlhan Selçuk'un bildirisi, Muzaffer tlhan Erdost tarafından okundu. Bildirisin- de. geleceği görebilmek için geçmışı anlamak gerek- tigine işaret eden Selçuk. öğretmenliğinden yararla- nılmasını önerdiğı tarih olgusunun tanm devrimi ve sanayileşmeden söz ettiğini anlartı. Selçuk, tanm dü- zeninde insanın yaşamını din kurallannın belırledi- ğine işaret ederken "İnsan inançlanyla oturup kalkı- >or. toplum düzeni dine bağlanıyordu. Ortaçağdan yeni çağa geçiş >olu "ınanç" ile 'akıl' arasındaki köp- rüyü aşmak demektir"diye konuştu. "Yeni insanın tohunılanmasrnm kolay olmadığını ve "Rönesans - refonn - aydınlanma" omurgasının son ekleminde ürün verdiğıni anlatan Selçuk, aydınlanma çağının ürettiği yeni kavTamlan da "sanayileşme. uluslaşma, laiklik, demokrasi, insan haklan" şeklinde sıraladı. Aydınlık dönemde değil, aydınlanma dönemi için- de bulunduğumuzu ve bu olgunun Avrupa ve Ame- rika için de geçerli olduğunu vurgulayan Selçuk. "ye- niinsan"ın yalnız kendi ülkesinden değil, bütün dün- yadan sorumlu olduğunu söyledi. Selçuk, Batı'nın az gelişmişlerin coğrafyasına dönük yüzüne aydınlık de- nilip denılemeyeceğini sorgularken şöyle devam et- ti: "Ancak şunu söyleyebiliriz: 'Sanayileşme, uluslaş- ma, laiklik, demokrasi, insan haklan' gibi kavramla- n özümsemiş, °yeni insan' esldsine oranla aydınlan- mıştır. Bu kavramların temelinde'aydınlanma felse- fesi' yatıyor. Aydınlanma felsefesi "yeni insan'ın dü- şünme yöntemini oluşturur. Batı'da. yeni insan eskisi- ne oranla aydınlannuştırf Türkiye'nin cumhunyet yönetimini 1923 'te benim- seyerek padişahlığı kaldırdığını, 1925'te saat ve tak- vimin uluslararası kurallara göre düzenlendiğini, es- ki takvime göre 1341 yılında yaşayan ülkenin 1925'e atladığını anlatan Selçuk, "Arada 5&4 yıl var" dedi. Selçuk, Batı'da yaşanan teknolojik gelişmelerin Os- manlı Imparatorluğu'na gelişinin yûzyıllarca gecik- tiğini belirterek Avrupa ile Türkiye'nin iç içe olma- sına karşın "ayn zamanı bir zamanda yaşamış ikicoğ- rafya" olduğunu söyledi. Ösmanlı aydınlannın Avrupa'ya gidip geldikçe "yeni insan"ı tanıdıklannı belirten Selçuk, şunlan an- lattı: "Bu taıuşıkhk, kendi benliklerinde yenileşmeyi gü- düledl Tehlikeli bir dönüşümdü bu. Çünkü Osmanh topraklannda'yeru insan'ın oluşup beslenmesi için ge- rekli atty apı yoktu. Avrupa ile tanısıp Jön Türk leşen Osmaniı aydınlan, aydınlanma felsefesinden payian- nı aldıkça. kendi y urtlarında dışlanacaklar, halkın gö- zünde "Con' dive anılacaklardı." Sonuç bildirgesi 'SivÜ toplum göreve' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TESKOtel'de 3 gün süren konferansın ardından yayımlanan sonuç bildirgesınde; basın. yargı, sivi! toplum örgütleri ve TBMM, köktendinciliğe karşı üzerine düşen sorumluluğu yenne getirmeye çağnldı. Bildırge. özetle şöyle: 1- Köktendıncıliği besleyen ortamı ve yaşanmakta olan ekonomik. toplumsal, siyasal ve kültürel çarpıklıkJan gidermek için tüm yurttaşlan, siyasal partileri ve sivil toplum örgütlerini üzerine düşen sorumluluklan yerine getirmeye çağınyoruz. 2- Türkiye'nin seçilmış en yüksek organı olan TBMM'yi, konuya ilişkin görevlenni yaparak çözümler üretmeye çağınyoruz. 3- Türkıye Cumhuriyeti'nin anayasaii.urumlannı ve yargı organlannı bu konuda •jduyarlılık gosterrneye çağınyoruz. 4- Basın-yaym kuruluşlanyla kitle iletişim araçlannı, Susurluk olayına gösterdiklen özen ve duyarlılığı köktendıncılık konusunda da göstermeye çağınyoruz. 5- Siyasal iktidan, demokratik ve laik cumhunyetın yaşaması ve gelişmesi için duyarlı, örgütlü haklannın ayırdında ve sorumluluklannı yerine getıren yxırttaşlann yetiştirilmesi amacıyla, eğitim dizgesini öğretim birliği ılkesıne göre yeni baştan yapılandırmaya çağınyoruz. 6- Sivil toplum örgütlerini ve kitle iletişim araçlannı. halkın siyasal eğitimi için girişkenliği ele almaya ve bu konuda daha etkin yayınlar yapmaya çağınyonız. 7- Ulusal ve uluslararası demokratik kuruluşlan, insanlığın ortak sorunu olan köktendinciliğe karşı, aralannda ış ve güç birliği yapmaya çağınyoruz. 8- Siyasi Partiler Yasası'nda bulunan ve partıler için kapatılma gerekçesi sayılan siyasi partilerin Diyanet'in devlet kunımu olmaktan çıkanlmasını ileri sürememe yasağının kaldınlmasını ve Dıyanet Işleri Başkanlığı'nın \arlık nedeni dahil bütün boyutlanyla tartışılmasını istiyoruz. Kayıp eyleminin 97. haftasında JİTEM'in kaybettiği ileri sürülen Abdurrahman Demir tanıtıldı Anneler: Kayıplar artarak süriiyorİstanbul Haber Servisi - Cumartesi Anneleri'nin 97. buluşmasında, 17 Ağustos tarihinde JİTEM tarafından kaybedildiği öne sürülen Abdurrahman Demir tanıtılarak "Kayıplar artarak sûrüyor" denildi. İnsan Haklan Derneği (IHD) Kayıplara Karşı Komisyon. kayıp Fikri Ozgen için tçişleri Bakanlığı'na telgraf çekti. Cumartesi Anneleri, arasıra dolu ve kara çevrilen sağanak yağışa rağmen Galatasaray Lisesi'nin önündeki yerlerini aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Gezici Kayıp Minibüsü'ne yine sırt çeviren Cumartesi Anneleri, "Çocuklanmızı kay beden de\ letten yardun istemiyoruz. Yaptıklan onca kötülükten sonra buraya ne yüzie geliyorlar. Kayıp başvurusu için çağn yapacaklanna, oğullanmızın ve kızlanmıan İnsan Haklan Dernegi Kayıplara Karşı Komisyon'un önciilüğiinde bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve demokratik kitle örgütü temsüci- leri, Dharbakır'da kaybedilen Fikri Özgen için Galatasaray Postanesi'nden İçişleri Bakanlığı'na telgraf çekti. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) HADEP'in Adana'da düzenlediği mitinge onbinlerce kişi katıldı AlternatifNevruz 'a büyükkatılım DBP Çağlayan 'da toplandı 'Nevruz banş köprüsü olsım' İstanbul Haber Servisi - Demokrasi ve Banş Parti- si (DBP) Genel Başkanı Refik Karakoç. Nevruz Bayramı'nın "egemen güçler" tarafından ıçinın boşaltılmak ıstendigini sa- vunarak Nevruz'un salt "bahar" değil aynı za- manda "direniş ve banş" bayramı da olduğunu söy- ledi. Karakoç, tüm partileri Nevruz'u "banş köprü- sü" simgesı haline getir- meye çağırdı. Sazlann ça- lınıp türkülerin söylendi- ği. halaylann çekildiği kutlamada, "Kadınlar el ele, özgür gûnlere", "Si- lahlarsussun, banş bemen şimdi'" yazılı afişlertaşın- dı. Nevruz Bayramı kutla- malanna Istanbul'da dün- de devam edildi. Çağlayan da toplanan yaklaşık 500 partili, yoğun güvenlik ön- lemleri altında yürüyerek Abide-i Hürriyet Parkı'na geldiler. Havanın yağışlı ve so- ğuk olması nedeniyle kısa tutulan kutlama progra- mında konuşan DBP Ge- nel Başkanı Refik Kara- koç, devletin Nevruz'u salt Bahar Bayramı gibi göstermeye çalıştığını öne sürerek "Aslında bu zor koşullarda geldiğiniz Nev- ruz kutlaması, aynı za- manda Nevruz'un da tanı- mını yapıyor. Nevruz dire- nıştir" dedi. Nevruz'u yasaklamaya ve geleneğinden kopar- maya hıç kimsenin gücü- nün yetmeyeceğini vurgu- layan Karakoç, istenirse Nevruz'un bir "banşbay- ramı"na dönüştürülebıle- ceğini belirtti. ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bü- rosu) - HADEPin Adana'da düzenlediği "alternatif Nevruz"a onbinlerce kişi katıl- dı. Eski DEP Milletvekilı SunSakık. dev- letin Güneydoğu'da Nevruz kutlamasını eleştirerek. "Şimdi de Kürtkrin coğralj'a- sında N'evruz kuduyorlar. Kürtler size inan- maz. Kürtlerden özür dileyin" dedi. Kay- seri'deki Nevruz kutlamalannın ardından 20 kişi gözaltına alınırken, Iğdır'da havai fışeğin yanlış yerde ateşlenmesiyle 4 ço- cuk yaralandı. Önceki gün devletçe coşkusuz, az katı- lımlı törensel havada Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu'nda kutlanan Nevruz için dün HADEP'in öncülüğünde aynı yerde ikinci kez kutlama yapıldı. Çoğu Kürt kökenli yurttaşlann oturdu- ğu güneydeki mahallelerden gelen ve yak- laşık 20 bin kişi, Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu'na sığmadı. Binlerce kişi tiyat- ro dışında kaldı. "Biji serok Apo", "Yaşa- sm halklann kardeşliği'". "Kürdistan fa- şizmemezarolacak", "Şehitnamınn'" (şe- hitler ölmez) sloganlan atılan kutlamaya ABD'nin Adana2. Konsolosu JosephPen- nington, CHP tl Başkanı Necmettin Atay. DBP, ÖDP'h yetkililer ile bazı sendikalar- dan yöneticilerde katıldı. Halaylann çekil- diği alternatif kutlamada Nevruz ateşini eski DEP milletvekili SonSakıkyaktı. Ko- nuşmasına "5 yıl önce Nevnızumuzu yasak- layan egemenler bugün Nevruz'a sahip çı- kıyor" diye başlayan Sakık, şunlan söyle- di: "Biz bu alanlan kanımızia, bedenimiz- le kazandık. 1992'de Kürtler kendi bay- ramlannı kutladığı zaman tankla tüfekle kana bulandılar, y üzlerce şehit verdik. Nev- ruz'a kan sıçrattıiar. Hem ulusal renkleri ta- şıyanlan hain ilan edeceksiniz sonra bu renklerin birleştirici olduğunu söyleyecek- siniz. Peki bizi neden hain ilan ettiniz. Şim- di de Kürtlerin coğrafyasında Ne\nız kut- luyorsunuz. Kürtler size inanmaz. Kürtler- den özür dileyin." Ankara'daki etkinlikler Nevruz kutlamalan Ankara'da da dün gerçekleştirilen etkinliklerle sürdü. HA- DEP'in düzenlediği mitinge katılan yurt- taşlar, ateş yakarak Kürtçe türküler eşli- ğınde halay çektıler. Tandoğan'da yoğun kar yağışı altında başlayan mitinge ÖDP, Sosyalist Iktidar Partisi, Emeğin Partısi, Halkevieri ve bazı sendikalar da destek verdi. Tutuklu bulu- nan HADEP Genel Başkanı Murat Boz- lak'ın mesajının okunmasıyla başlayan mi- tingde konuşan HADEP Genel Başkanve- kili AhmetTürk, nevruzun tarihçesini an- latarak tüm dünya ve Ortadoğu halklannın nevruzunu kutladı. Türk. nevruz için her- kesin güzel sözler söylediğini, ancak HA- DEP'lilerin cezaevinde bulunmasının bu sözlerle çeliştiğini kaydetti. Mitingde ko- nuşan tHD Genel Başkanı Akın Birdal da nevruzun kardeşlik ve banşın simgesi ol- duğunu vurguladı. )$ y % % diyerek fepkı gösterdiler."" Kayıp yakınlan adına yapılan açıklamada ise "2 yıl önce 21 Mart 1995 günü sivil polislerce kaçınldıktan sonra cesedi bulunan Hasan Ocak'ı unutmayacağız, unutturmavacağız. Bu hafta kayıp Abdurrahman Demir'i de aramıza kaüyonız. Demir, 17 Ağustos 1995 tarihinde Mardin Kızıltepe çıkışında bulunan Şa> alet Askeri Karakolu'nda gözaltına aiındı. Ailesi tarafından o tarihten bugûne kadar kendisinden haber ahnamayan Abdurrahman Demir'i kay beden sorumlulann yargı önüne çıkanlmasını istiyoruz" denildi.73 yaşındaki Fikri Özgen'inkızı Mürevvet Ozgen, babasının 27 Şubat 1997 tarihinde ellerinde telsizler olan 4 sivil polis tarafından gözaltına alındığını behrterek "Babamı,34BHV60 plakalı siyah camlı bir otomobile bindirdiler. Bu araba daha sonra Diyarbakır JİTEM'in önünde görülmüş. Kronik asbm hastası olan babamı gözaltında tutulduğu sırada gören ve tanıyan insanlar v-ar. Devlet, hasta ve ihtiyar olan bir insandan ne istiyor" dedi. UlFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Siz bu yazıyı okuduğunuzda, biz- ler Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'le birlikte Pakıstan'ın başken- ti Islamabad'da olacağız. Gazeteci- liğin cilvesi, bu yazıyı yola çıkarken yazmak zorunda kalmamız. Siyasi İslamın Türkiye'den daha güçlü olduğu bir ülkedeyiz. Bu ülke- nin biryanında Afganıstan, biryanın- da Hindistan yer alıyor. Bu bolge siyasi İslamın çok canla- ra, büyük kargaşalara neden olduğu bir bolge. Ömegin Afganıstan. Bu ülkede da- ha önce Iran yanlısı islami bir yöne- tim tktidardaydı. Geçen ayiarda ABD ve bir anlamda Pakistan'ın destegiy- le Talebanlar iktidarı ele geçırdiler. Daha katı ve daha baskıcı bir sistem kurmaya giriştiler. Eğer destekleyen taraflara bakarak karar verseydık, daha önce devrilen Gülbettin Hikmetyar'ın Iran'la ışbir- liği eden yönetimini daha muhafaza- Dini îyi Öğretmek... kâr görmemiz gerekirdi. Pakistan ve ABD'nin desteklediği Taleban'ın da daha ılımlı olmasını düşünebilirdik. Ne yazık ki manzaratersi. ABD des- tekli İslam, İran destekli islamdan Af- ganistan'da daha tehlikeli ve daha katı. Peki bu çarpıklığın nedeni ne? Bu soruyu TV'de Hulki Cevizoğlu yla konuşan Mesut Yılmaz'ı dinlerken sormaya karar verdim. ANAP Genel Başkanı'na göre islam iyi öğretilme- diği için din yobazlann eline kalıyor- du. İslami iyi öğretecek bilim adam- ları, din derslerini ve eğitimi olumlu hale getirebilirdi. Bu nedenle dini eği- tım devam etmeliydi. Ama düzgün insanlar bu dersleri vermeliydi. Yılmaz, iyi İslamla sömürülen İs- lam arasında nasıl bir fark olduğunu belirtmıyor. Siyasi islamın din devle- ti kurmak isteyen hedefine karşı mı? Şeriatla İslami aynı gören Refah Par- tisi'nden bu konuda farklı birgörüşü var mı? ••• Türkiye, çağdaş Müslümanlığı ya- şam felsefesi haline getirmiş insan- lann çoğunlukta olduğu bir ülkedır. Siyasetle dinin arasına sınır çekmek amacıyla çeşitli önlemler alınmıştır. Örneğin, din eğitimi zorunlu değildi. imam-hatip liseleri gibi mesleki ol- ması gereken okullar uzunca yıllar boyuncasınıriı tutulmuştu. Sonra bir- den bu ilkeli tutum değişti ve siyasi İslamın önünü açacak bir dizi ödün verildi. Bu ödünleri sağlayan temel çarpık mantık, din ve inanç konusunun si- yasi arenaya taşınması ve bir oy ka- zanma aracı haline gelmesiydi. İmam-hatip liseleri yurttaşın büyük arzusuyla mı bu kadar yaygınlaştı? Mesut Yılmaz'dan Necmettin Erba- kan'a kadar birçok polıtikacıya göre evet. Aslında imam-hatipler örgütlü siyasi İslamın onlarca yıla yayılan bi- linçli çabalanyla yaygınlaştı. Solu, demokrasiyi ve komünizmi baş tehlike gören sağ siyasi akımlar vesağcı iktidarlar; onlarca yıl dini so- la karşı bir kalkan olarak gördüler. imam-hatipleri çoğaltırken solcuları ışkencehaneiere ve cezaevlerine yol- ladılar. Şeriat gelişirken ona direnecek ay- dınlık kafalarezildi. Kişilikli, bağımsız düşünebilen, yaratıcı gençler yerine ezik, kişiliksiz kuşaklaryetiştirildi. Ez- berci, hafız ve tevekkül içindeki ku- şaklar sonunda siyasi İslamın malze- mesi haline geldiler. islamın iyi öğre- tilmesi gibi her yöne çekilecek tu- tumlar hızla terk edilmezse siyasi İs- lam inisiyatifinı geliştirmeyi sürdürür. Temel tutum net olmalı: Devletin dinle bir işi yoktur. Din, yurttaşla Al- lah arasındaki bir ilişkidir. İyi din, kötü din yoktur. Herkesin kendine göre bir inancı vardır. Bunu nasıl yerine ge- tireceğine kendisi karar verir. • • • Devlet din öğretmekten de vaz- geçsin. Devlet, dini gündelik siyasi yaşamın dışına çıkarsın. Örneğin zorunlu din dersleri. Bu uygulama din ve vicdan özgüriüğüne en aykırı uy- gulamalardan biridir. Hızla bu zorun- luluk kaldırılmalı. Dini iyi öğretmek boş bir iddia. Er- bakan, kendince en iyi dini savun- duğunu düşünüyor. Buna kim karar verecek? İyi din öğreten devlete değil, din öğretmeyi kendi işi olarak görmeyen bir devlete ihtiyaç var. Laikliğin özü de bu. MIKRO DİNÇ TAYANÇ Bir Bölen Taş plaktan Münir Nureddin'in sesi kulaklanma doluyor: "Dönülmez akşamın ufkundayım/Vakit çok geç/Bu son fasıldır ey ömrüm/Nasıl geçer- sengeç". Kulağım müzikte, gözlerim elimdeki solgun fotoğ- rafta. Bodrum'un doyumsuz mavisini bırakıp Milas kayalıklanna "Karaoğlan" yazdığımın resmi... Kulağım müzikte, gözüm resimde, yüreğim geçmi- şin anılannda. Askerden kaçıp da istanbul'a "sıza- rak" Umudumuz'un adayına "yassah" oyumu ver- diğimin anısı... Kulağım müzikte, gözüm resimde, yüreğim anıda, beynim karmaşada. DİSK'in "Sağ iktidan yifcıp Soi'u iktidara çıkarma" eşiğindeki Bülent-Rahşan Ecevitler'e "mutlak destek" sozu vererek "güç bir- liği" çağrısının hemen ardı. İstanbul Merter'deOmür Restaurant. Bülent-Rahşan Ecevit ve Aytekin Kotil. Karaoğlan'a soruyorum: "DİSK ile güç bhiigi ya- pacak mısınız?" Umudumuz, gözlerini umutsuzca "eşiB ne çeviriyor ve yanıt ya da "uyarT Rahşan Hanım'dan geliyor "Ne kadar zor bir soru"! Yılmayıp ikinci soruyu soruyorum: "DİSK ile CHP'nin bütünleşmesinden yana mısınız?" Umudumuz, gözlerini bir kez daha eşine çeviriyor, eşi bir kez daha yanıt ya da uyanyı üstleniyor: "Ne kadar zor bir soru"! Umudun yıkılışının karmaşası... ..Lr. O günden bu yana yırmıyı aşkın yıl geçiyor. Hem de nasıl geçiyor: Şeriata yeşil ışık yakan CHP-MSP koalisyonu... Kıbrıs "Banş" Harekâtı... "Fatihlik" sarhoşluğuyla karışık Erbakan yılgınlığıyla iktidar- dan çekilerek Birinci MC'ye verilen geçit... 11'ler ile "Otel Hükümeti"... ikinci MC'ye kaptınlan egemen- lik... 12EylülFaşizmi'ninCHP'yikapatmasıylabif1ik- te liderlikten kaçış... "Bir Bilen" Demirel'in yüzüsu- yu hüımetine halk oyuyla polrtikaya dönıiş... Hamme- fendi'ye kurdurtulan rjarti... Önce Halkçı Parti'ye, ar- dından SODEP'e, sonra lider değiştirme yanşçısı SHP'ye dönülen sırt... Veee... Ve; DSP'nin Tek Adamlığı! \ "Üyesi olmasın, yandası olsun" *lan yolda "ailecek" ve de bıktıncı bir len, bir yıl bile geçmeden yanya yakını "ra'na 1 'rte"te- mizlenen" kurucular... Aile "yargısı" ile atarnp aile "infazı" ile "atılan" il ve ilçe kurullan... Tek tek "test" edilip ilk gaza gelişlerınde "çürüğe" çıkartılan MV'ler... Hepsi ayn birer "hain", hepsinin yapıp ettiği ayn bir "ihanet" olan MV'ler! "Olur a" diyorum, "parti aile partisi. Aile dedi- ğin iki kişi, bir sürü kedi. Ister alır, ister atar"! Diyorum da, aklımın almadığı "bir şeyler" kahyor geriye... Yahu, bu adamlan önseçım ile mi belirliyor aile; yoksa il ve ılçe örgütleri ve partinin "yetkili"(!) kurul- lannda mı tartışılıyor aday adaylannın aday olup ola- mayacakları? Yooo! Haşa! "D" dedilerse de o kadar "demokra- tik" olacak değil yaü! Pekiyi, kim getiriyor bunca haini(!) bu partiye? Önce kedicikler kokluyor, ardından Rahşan Hanım eliyor, sonra da Bülent Bey kendi elceğiziyle alıp "se- çile" dıye seçmenın huzuruna getiriyor! Getirince de, tüm demokratikliğine(!), solculuğuna(!) ve de yıllann deneyimine karşın "ihanete uğramaktan"(!) kurtu- lamıyor! Pekiyi, "solcu" seçmen bu numarayı bunca za- mandır neden yiyor? Çünkü kendini solcu sayan çi- lekeş seçmen "S" denildiğinde aslında "Sağ" denil- mek ıstendigini anlayamıyor. Ya da "Bazı tarikatlar iyidir", "Milliyetçilik iyiden de ötedir" gibi söylem- leri çok iyi anlıyor da. ilk seçimlere dek "tecahül-ü arifane"ye (yani bılip de bilmezlenmeye) yatıyor!!! Eeee "P"ye n'oluyor? Bir şey olduğu yok! "Parti"likten çıkıp kısmen Ül- kü Ocaklan'na, kısmen de Milli GençlikTeşkilatlan'na dönüyor garibimü! Ana fikin Hadi canım sen deü! (Ismet inönü) Ana fikrin ana fikri: Eski ayları kırpıp kırpıp yıldız yaparlar (Nasreddin Hoca) Baba fikin Aydan kırpma yıldızın sonu, kayıp ev- rende yok olmaktır. Tasarruf adı altında sansiir Erbakan'ın " gazete yasağı ANKARA (CumhurKet Bürosu) - Başbakan Nec- mettin Erbakan. tasarruf gerekçesiyle yayımladığı genelgede. kamu kuruluş- lanna basın bürolan dışın- da gazete dergi veya bası- lı başka bir yayın alınma- ması talimatı verdi. Başbakan Erbakan. ön- ceki gün yayımladığı ge- nelgede. genel ve katma bütçelı ıdareler ile KlT \e bağlı ortaklıkları. kamu bankaları ile diğer döner sermayeli kuruluşlardaki tören ve ağırlama harca- malannın, ödeneklerin yüzde 50'sını geçmemesi talimatı verdi. Erbakan genelgesınde. kurumlann reklam harca- malannda. geçen yıl kul- landıklan ödeneğin yüzde 90'ını geçemeyeceklerini belirtirken. kamu kuruluş- lanna basın bürolan dışın- da hiçbir gazete, dergi ve- ya yazılı yayının alınma- ması talimatı verdi. Genelgeye göre, kamu kuruluşlannca Cumhur- başkanı, Başbakan ve ba- kanlann katılacaklan top- lantılar dışındaki hiçbir toplantıya çiçek de gönde- rilmeyecek. Bakan, müsteşar, müs- teşar yardımcısı, vali ve genel müdür makamlan dışındaki çalışma yerlerin- de video veya televizyon bulundurulmayacak. Var olanlar da satılacak. .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle