Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 1997 PAZAR
HABERLER
Ankara'da iki gün süren 'Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı' dün sona erdi
^AtatürkçûlüğeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemız Ya-
yın Kurulu Başkanı Ühan Selçuk, son yıllarda Islam
dünyasında artan din savaşlarını "veni insan ile esld
insaıun kavgası" olarak nitelendirdi. AÜ Siyasal Bil-
giler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sina Akşin,
halkın şeriatla mücadele için Atatürkçûlüğe sanlma-
sı gerektiğini söyledi.
-Köktendinciİiğe Karşı Uluslararası Aydınlanma
Konferansı7
' dün sona erdi. Toplantının dünkü oturu-
munda konuşan Prof. Dr. Akşın, aydınlanma deyin-
ce Türkiye'de akıllara Atatürk'ün geldiğinı söyledi.
Halkın şenatla mücadele ıçın Atatürkçûlüğe sanlma-
sı gerektiğini vurgulayan Akşın. "Tümüyle Atatürk-
çülfiğe yaslanmak. ondan güç almak gerekir. Aydın-
lanmacı bütünsel, kalkınmaeı. 6 ilkcci Atatürkçûlüğe
sanlmalıyız. 1920'lerin koşullanyla değiL bugünkü
kazanımlanvla" dedi.
Nur cemaatı liderlennden Fethullah Gülen'in yurt
içinde 200, yurtdışında 250 okul açtırdığını belırten
Akşın, "Bu kadar çok okul hangi parayla nasıl açılı-
yor? Bu paranuı içinde Suudi parası var mı? ABD'nin
yardımı var mı" sorulannı yöneltti.
Yazar Muzaffer İlhan Erdost de\ letin üst kadrola-
nnın imam-hatıplilerle dolduralduğunu, bu sürece de
1950'lerden gelindiğini söyledi.
Konferansa katılamayan tlhan Selçuk'un bildirisi,
Muzaffer tlhan Erdost tarafından okundu. Bildirisin-
de. geleceği görebilmek için geçmışı anlamak gerek-
tigine işaret eden Selçuk. öğretmenliğinden yararla-
nılmasını önerdiğı tarih olgusunun tanm devrimi ve
sanayileşmeden söz ettiğini anlartı. Selçuk, tanm dü-
zeninde insanın yaşamını din kurallannın belırledi-
ğine işaret ederken "İnsan inançlanyla oturup kalkı-
>or. toplum düzeni dine bağlanıyordu. Ortaçağdan
yeni çağa geçiş >olu "ınanç" ile 'akıl' arasındaki köp-
rüyü aşmak demektir"diye konuştu. "Yeni insanın
tohunılanmasrnm kolay olmadığını ve "Rönesans -
refonn - aydınlanma" omurgasının son ekleminde
ürün verdiğıni anlatan Selçuk, aydınlanma çağının
ürettiği yeni kavTamlan da "sanayileşme. uluslaşma,
laiklik, demokrasi, insan haklan" şeklinde sıraladı.
Aydınlık dönemde değil, aydınlanma dönemi için-
de bulunduğumuzu ve bu olgunun Avrupa ve Ame-
rika için de geçerli olduğunu vurgulayan Selçuk. "ye-
niinsan"ın yalnız kendi ülkesinden değil, bütün dün-
yadan sorumlu olduğunu söyledi. Selçuk, Batı'nın az
gelişmişlerin coğrafyasına dönük yüzüne aydınlık de-
nilip denılemeyeceğini sorgularken şöyle devam et-
ti:
"Ancak şunu söyleyebiliriz: 'Sanayileşme, uluslaş-
ma, laiklik, demokrasi, insan haklan' gibi kavramla-
n özümsemiş, °yeni insan' esldsine oranla aydınlan-
mıştır. Bu kavramların temelinde'aydınlanma felse-
fesi' yatıyor. Aydınlanma felsefesi "yeni insan'ın dü-
şünme yöntemini oluşturur. Batı'da. yeni insan eskisi-
ne oranla aydınlannuştırf
Türkiye'nin cumhunyet yönetimini 1923 'te benim-
seyerek padişahlığı kaldırdığını, 1925'te saat ve tak-
vimin uluslararası kurallara göre düzenlendiğini, es-
ki takvime göre 1341 yılında yaşayan ülkenin 1925'e
atladığını anlatan Selçuk, "Arada 5&4 yıl var" dedi.
Selçuk, Batı'da yaşanan teknolojik gelişmelerin Os-
manlı Imparatorluğu'na gelişinin yûzyıllarca gecik-
tiğini belirterek Avrupa ile Türkiye'nin iç içe olma-
sına karşın "ayn zamanı bir zamanda yaşamış ikicoğ-
rafya" olduğunu söyledi.
Ösmanlı aydınlannın Avrupa'ya gidip geldikçe
"yeni insan"ı tanıdıklannı belirten Selçuk, şunlan an-
lattı:
"Bu taıuşıkhk, kendi benliklerinde yenileşmeyi gü-
düledl Tehlikeli bir dönüşümdü bu. Çünkü Osmanh
topraklannda'yeru insan'ın oluşup beslenmesi için ge-
rekli atty apı yoktu. Avrupa ile tanısıp Jön Türk leşen
Osmaniı aydınlan, aydınlanma felsefesinden payian-
nı aldıkça. kendi y urtlarında dışlanacaklar, halkın gö-
zünde "Con' dive anılacaklardı."
Sonuç bildirgesi
'SivÜ
toplum
göreve'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TESKOtel'de 3
gün süren konferansın
ardından yayımlanan sonuç
bildirgesınde; basın. yargı,
sivi! toplum örgütleri ve
TBMM, köktendinciliğe
karşı üzerine düşen
sorumluluğu yenne
getirmeye çağnldı. Bildırge.
özetle şöyle:
1- Köktendıncıliği besleyen
ortamı ve yaşanmakta olan
ekonomik. toplumsal,
siyasal ve kültürel
çarpıklıkJan gidermek için
tüm yurttaşlan, siyasal
partileri ve sivil toplum
örgütlerini üzerine düşen
sorumluluklan yerine
getirmeye çağınyoruz.
2- Türkiye'nin seçilmış en
yüksek organı olan
TBMM'yi, konuya ilişkin
görevlenni yaparak
çözümler üretmeye
çağınyoruz.
3- Türkıye Cumhuriyeti'nin
anayasaii.urumlannı ve
yargı organlannı bu konuda
•jduyarlılık gosterrneye
çağınyoruz.
4- Basın-yaym
kuruluşlanyla kitle iletişim
araçlannı, Susurluk olayına
gösterdiklen özen ve
duyarlılığı köktendıncılık
konusunda da göstermeye
çağınyoruz.
5- Siyasal iktidan,
demokratik ve laik
cumhunyetın yaşaması ve
gelişmesi için duyarlı,
örgütlü haklannın ayırdında
ve sorumluluklannı yerine
getıren yxırttaşlann
yetiştirilmesi amacıyla,
eğitim dizgesini öğretim
birliği ılkesıne göre yeni
baştan yapılandırmaya
çağınyoruz.
6- Sivil toplum örgütlerini
ve kitle iletişim araçlannı.
halkın siyasal eğitimi için
girişkenliği ele almaya ve
bu konuda daha etkin
yayınlar yapmaya
çağınyonız.
7- Ulusal ve uluslararası
demokratik kuruluşlan,
insanlığın ortak sorunu olan
köktendinciliğe karşı,
aralannda ış ve güç birliği
yapmaya çağınyoruz.
8- Siyasi Partiler Yasası'nda
bulunan ve partıler için
kapatılma gerekçesi sayılan
siyasi partilerin Diyanet'in
devlet kunımu olmaktan
çıkanlmasını ileri sürememe
yasağının kaldınlmasını ve
Dıyanet Işleri
Başkanlığı'nın \arlık nedeni
dahil bütün boyutlanyla
tartışılmasını istiyoruz.
Kayıp eyleminin 97. haftasında JİTEM'in kaybettiği ileri sürülen Abdurrahman Demir tanıtıldı
Anneler: Kayıplar artarak süriiyorİstanbul Haber Servisi -
Cumartesi Anneleri'nin
97. buluşmasında, 17
Ağustos tarihinde JİTEM
tarafından kaybedildiği
öne sürülen Abdurrahman
Demir tanıtılarak
"Kayıplar artarak
sûrüyor" denildi. İnsan
Haklan Derneği (IHD)
Kayıplara Karşı
Komisyon. kayıp Fikri
Ozgen için tçişleri
Bakanlığı'na telgraf çekti.
Cumartesi Anneleri,
arasıra dolu ve kara
çevrilen sağanak yağışa
rağmen Galatasaray
Lisesi'nin önündeki
yerlerini aldı. Emniyet
Genel Müdürlüğü'ne bağlı
Gezici Kayıp Minibüsü'ne
yine sırt çeviren
Cumartesi Anneleri,
"Çocuklanmızı kay beden
de\ letten yardun
istemiyoruz. Yaptıklan
onca kötülükten sonra
buraya ne yüzie geliyorlar.
Kayıp başvurusu için çağn
yapacaklanna,
oğullanmızın ve
kızlanmıan
İnsan Haklan Dernegi Kayıplara Karşı Komisyon'un önciilüğiinde bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve demokratik kitle örgütü temsüci-
leri, Dharbakır'da kaybedilen Fikri Özgen için Galatasaray Postanesi'nden İçişleri Bakanlığı'na telgraf çekti. (Fotoğraf: ALPER TURGUT)
HADEP'in Adana'da düzenlediği mitinge onbinlerce kişi katıldı
AlternatifNevruz 'a büyükkatılım
DBP Çağlayan 'da toplandı
'Nevruz banş
köprüsü olsım'
İstanbul Haber Servisi -
Demokrasi ve Banş Parti-
si (DBP) Genel Başkanı
Refik Karakoç. Nevruz
Bayramı'nın "egemen
güçler" tarafından ıçinın
boşaltılmak ıstendigini sa-
vunarak Nevruz'un salt
"bahar" değil aynı za-
manda "direniş ve banş"
bayramı da olduğunu söy-
ledi.
Karakoç, tüm partileri
Nevruz'u "banş köprü-
sü" simgesı haline getir-
meye çağırdı. Sazlann ça-
lınıp türkülerin söylendi-
ği. halaylann çekildiği
kutlamada, "Kadınlar el
ele, özgür gûnlere", "Si-
lahlarsussun, banş bemen
şimdi'" yazılı afişlertaşın-
dı. Nevruz Bayramı kutla-
malanna Istanbul'da dün-
de devam edildi. Çağlayan
da toplanan yaklaşık 500
partili, yoğun güvenlik ön-
lemleri altında yürüyerek
Abide-i Hürriyet Parkı'na
geldiler.
Havanın yağışlı ve so-
ğuk olması nedeniyle kısa
tutulan kutlama progra-
mında konuşan DBP Ge-
nel Başkanı Refik Kara-
koç, devletin Nevruz'u
salt Bahar Bayramı gibi
göstermeye çalıştığını öne
sürerek "Aslında bu zor
koşullarda geldiğiniz Nev-
ruz kutlaması, aynı za-
manda Nevruz'un da tanı-
mını yapıyor. Nevruz dire-
nıştir" dedi.
Nevruz'u yasaklamaya
ve geleneğinden kopar-
maya hıç kimsenin gücü-
nün yetmeyeceğini vurgu-
layan Karakoç, istenirse
Nevruz'un bir "banşbay-
ramı"na dönüştürülebıle-
ceğini belirtti.
ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bü-
rosu) - HADEPin Adana'da düzenlediği
"alternatif Nevruz"a onbinlerce kişi katıl-
dı. Eski DEP Milletvekilı SunSakık. dev-
letin Güneydoğu'da Nevruz kutlamasını
eleştirerek. "Şimdi de Kürtkrin coğralj'a-
sında N'evruz kuduyorlar. Kürtler size inan-
maz. Kürtlerden özür dileyin" dedi. Kay-
seri'deki Nevruz kutlamalannın ardından
20 kişi gözaltına alınırken, Iğdır'da havai
fışeğin yanlış yerde ateşlenmesiyle 4 ço-
cuk yaralandı.
Önceki gün devletçe coşkusuz, az katı-
lımlı törensel havada Mimar Sinan Açık
Hava Tiyatrosu'nda kutlanan Nevruz için
dün HADEP'in öncülüğünde aynı yerde
ikinci kez kutlama yapıldı.
Çoğu Kürt kökenli yurttaşlann oturdu-
ğu güneydeki mahallelerden gelen ve yak-
laşık 20 bin kişi, Mimar Sinan Açık Hava
Tiyatrosu'na sığmadı. Binlerce kişi tiyat-
ro dışında kaldı. "Biji serok Apo", "Yaşa-
sm halklann kardeşliği'". "Kürdistan fa-
şizmemezarolacak", "Şehitnamınn'" (şe-
hitler ölmez) sloganlan atılan kutlamaya
ABD'nin Adana2. Konsolosu JosephPen-
nington, CHP tl Başkanı Necmettin Atay.
DBP, ÖDP'h yetkililer ile bazı sendikalar-
dan yöneticilerde katıldı. Halaylann çekil-
diği alternatif kutlamada Nevruz ateşini
eski DEP milletvekili SonSakıkyaktı. Ko-
nuşmasına "5 yıl önce Nevnızumuzu yasak-
layan egemenler bugün Nevruz'a sahip çı-
kıyor" diye başlayan Sakık, şunlan söyle-
di: "Biz bu alanlan kanımızia, bedenimiz-
le kazandık. 1992'de Kürtler kendi bay-
ramlannı kutladığı zaman tankla tüfekle
kana bulandılar, y üzlerce şehit verdik. Nev-
ruz'a kan sıçrattıiar. Hem ulusal renkleri ta-
şıyanlan hain ilan edeceksiniz sonra bu
renklerin birleştirici olduğunu söyleyecek-
siniz. Peki bizi neden hain ilan ettiniz. Şim-
di de Kürtlerin coğrafyasında Ne\nız kut-
luyorsunuz. Kürtler size inanmaz. Kürtler-
den özür dileyin."
Ankara'daki etkinlikler
Nevruz kutlamalan Ankara'da da dün
gerçekleştirilen etkinliklerle sürdü. HA-
DEP'in düzenlediği mitinge katılan yurt-
taşlar, ateş yakarak Kürtçe türküler eşli-
ğınde halay çektıler.
Tandoğan'da yoğun kar yağışı altında
başlayan mitinge ÖDP, Sosyalist Iktidar
Partisi, Emeğin Partısi, Halkevieri ve bazı
sendikalar da destek verdi. Tutuklu bulu-
nan HADEP Genel Başkanı Murat Boz-
lak'ın mesajının okunmasıyla başlayan mi-
tingde konuşan HADEP Genel Başkanve-
kili AhmetTürk, nevruzun tarihçesini an-
latarak tüm dünya ve Ortadoğu halklannın
nevruzunu kutladı. Türk. nevruz için her-
kesin güzel sözler söylediğini, ancak HA-
DEP'lilerin cezaevinde bulunmasının bu
sözlerle çeliştiğini kaydetti. Mitingde ko-
nuşan tHD Genel Başkanı Akın Birdal da
nevruzun kardeşlik ve banşın simgesi ol-
duğunu vurguladı.
)$ y % %
diyerek fepkı gösterdiler.""
Kayıp yakınlan adına
yapılan açıklamada ise "2
yıl önce 21 Mart 1995 günü
sivil polislerce kaçınldıktan
sonra cesedi bulunan
Hasan Ocak'ı
unutmayacağız,
unutturmavacağız. Bu
hafta kayıp Abdurrahman
Demir'i de aramıza
kaüyonız. Demir, 17
Ağustos 1995 tarihinde
Mardin Kızıltepe çıkışında
bulunan Şa> alet Askeri
Karakolu'nda gözaltına
aiındı. Ailesi tarafından o
tarihten bugûne kadar
kendisinden haber
ahnamayan Abdurrahman
Demir'i kay beden
sorumlulann yargı önüne
çıkanlmasını istiyoruz"
denildi.73 yaşındaki Fikri
Özgen'inkızı
Mürevvet Ozgen,
babasının 27 Şubat 1997
tarihinde ellerinde telsizler
olan 4 sivil polis
tarafından gözaltına
alındığını behrterek
"Babamı,34BHV60
plakalı siyah camlı bir
otomobile bindirdiler. Bu
araba daha sonra
Diyarbakır JİTEM'in
önünde görülmüş. Kronik
asbm hastası olan babamı
gözaltında tutulduğu
sırada gören ve tanıyan
insanlar v-ar. Devlet, hasta
ve ihtiyar olan bir
insandan ne istiyor"
dedi.
UlFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, biz-
ler Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel'le birlikte Pakıstan'ın başken-
ti Islamabad'da olacağız. Gazeteci-
liğin cilvesi, bu yazıyı yola çıkarken
yazmak zorunda kalmamız.
Siyasi İslamın Türkiye'den daha
güçlü olduğu bir ülkedeyiz. Bu ülke-
nin biryanında Afganıstan, biryanın-
da Hindistan yer alıyor.
Bu bolge siyasi İslamın çok canla-
ra, büyük kargaşalara neden olduğu
bir bolge.
Ömegin Afganıstan. Bu ülkede da-
ha önce Iran yanlısı islami bir yöne-
tim tktidardaydı. Geçen ayiarda ABD
ve bir anlamda Pakistan'ın destegiy-
le Talebanlar iktidarı ele geçırdiler.
Daha katı ve daha baskıcı bir sistem
kurmaya giriştiler.
Eğer destekleyen taraflara bakarak
karar verseydık, daha önce devrilen
Gülbettin Hikmetyar'ın Iran'la ışbir-
liği eden yönetimini daha muhafaza-
Dini îyi Öğretmek...
kâr görmemiz gerekirdi. Pakistan ve
ABD'nin desteklediği Taleban'ın da
daha ılımlı olmasını düşünebilirdik.
Ne yazık ki manzaratersi. ABD des-
tekli İslam, İran destekli islamdan Af-
ganistan'da daha tehlikeli ve daha
katı.
Peki bu çarpıklığın nedeni ne? Bu
soruyu TV'de Hulki Cevizoğlu yla
konuşan Mesut Yılmaz'ı dinlerken
sormaya karar verdim. ANAP Genel
Başkanı'na göre islam iyi öğretilme-
diği için din yobazlann eline kalıyor-
du. İslami iyi öğretecek bilim adam-
ları, din derslerini ve eğitimi olumlu
hale getirebilirdi. Bu nedenle dini eği-
tım devam etmeliydi. Ama düzgün
insanlar bu dersleri vermeliydi.
Yılmaz, iyi İslamla sömürülen İs-
lam arasında nasıl bir fark olduğunu
belirtmıyor. Siyasi islamın din devle-
ti kurmak isteyen hedefine karşı mı?
Şeriatla İslami aynı gören Refah Par-
tisi'nden bu konuda farklı birgörüşü
var mı?
•••
Türkiye, çağdaş Müslümanlığı ya-
şam felsefesi haline getirmiş insan-
lann çoğunlukta olduğu bir ülkedır.
Siyasetle dinin arasına sınır çekmek
amacıyla çeşitli önlemler alınmıştır.
Örneğin, din eğitimi zorunlu değildi.
imam-hatip liseleri gibi mesleki ol-
ması gereken okullar uzunca yıllar
boyuncasınıriı tutulmuştu. Sonra bir-
den bu ilkeli tutum değişti ve siyasi
İslamın önünü açacak bir dizi ödün
verildi.
Bu ödünleri sağlayan temel çarpık
mantık, din ve inanç konusunun si-
yasi arenaya taşınması ve bir oy ka-
zanma aracı haline gelmesiydi.
İmam-hatip liseleri yurttaşın büyük
arzusuyla mı bu kadar yaygınlaştı?
Mesut Yılmaz'dan Necmettin Erba-
kan'a kadar birçok polıtikacıya göre
evet. Aslında imam-hatipler örgütlü
siyasi İslamın onlarca yıla yayılan bi-
linçli çabalanyla yaygınlaştı.
Solu, demokrasiyi ve komünizmi
baş tehlike gören sağ siyasi akımlar
vesağcı iktidarlar; onlarca yıl dini so-
la karşı bir kalkan olarak gördüler.
imam-hatipleri çoğaltırken solcuları
ışkencehaneiere ve cezaevlerine yol-
ladılar.
Şeriat gelişirken ona direnecek ay-
dınlık kafalarezildi. Kişilikli, bağımsız
düşünebilen, yaratıcı gençler yerine
ezik, kişiliksiz kuşaklaryetiştirildi. Ez-
berci, hafız ve tevekkül içindeki ku-
şaklar sonunda siyasi İslamın malze-
mesi haline geldiler. islamın iyi öğre-
tilmesi gibi her yöne çekilecek tu-
tumlar hızla terk edilmezse siyasi İs-
lam inisiyatifinı geliştirmeyi sürdürür.
Temel tutum net olmalı: Devletin
dinle bir işi yoktur. Din, yurttaşla Al-
lah arasındaki bir ilişkidir. İyi din, kötü
din yoktur. Herkesin kendine göre bir
inancı vardır. Bunu nasıl yerine ge-
tireceğine kendisi karar verir.
• • •
Devlet din öğretmekten de vaz-
geçsin. Devlet, dini gündelik siyasi
yaşamın dışına çıkarsın. Örneğin
zorunlu din dersleri. Bu uygulama din
ve vicdan özgüriüğüne en aykırı uy-
gulamalardan biridir. Hızla bu zorun-
luluk kaldırılmalı.
Dini iyi öğretmek boş bir iddia. Er-
bakan, kendince en iyi dini savun-
duğunu düşünüyor. Buna kim karar
verecek? İyi din öğreten devlete
değil, din öğretmeyi kendi işi olarak
görmeyen bir devlete ihtiyaç var.
Laikliğin özü de bu.
MIKRO
DİNÇ TAYANÇ
Bir Bölen
Taş plaktan Münir Nureddin'in sesi kulaklanma
doluyor: "Dönülmez akşamın ufkundayım/Vakit
çok geç/Bu son fasıldır ey ömrüm/Nasıl geçer-
sengeç".
Kulağım müzikte, gözlerim elimdeki solgun fotoğ-
rafta. Bodrum'un doyumsuz mavisini bırakıp Milas
kayalıklanna "Karaoğlan" yazdığımın resmi...
Kulağım müzikte, gözüm resimde, yüreğim geçmi-
şin anılannda. Askerden kaçıp da istanbul'a "sıza-
rak" Umudumuz'un adayına "yassah" oyumu ver-
diğimin anısı...
Kulağım müzikte, gözüm resimde, yüreğim anıda,
beynim karmaşada. DİSK'in "Sağ iktidan yifcıp
Soi'u iktidara çıkarma" eşiğindeki Bülent-Rahşan
Ecevitler'e "mutlak destek" sozu vererek "güç bir-
liği" çağrısının hemen ardı. İstanbul Merter'deOmür
Restaurant. Bülent-Rahşan Ecevit ve Aytekin Kotil.
Karaoğlan'a soruyorum: "DİSK ile güç bhiigi ya-
pacak mısınız?"
Umudumuz, gözlerini umutsuzca "eşiB
ne çeviriyor
ve yanıt ya da "uyarT Rahşan Hanım'dan geliyor
"Ne kadar zor bir soru"!
Yılmayıp ikinci soruyu soruyorum: "DİSK ile
CHP'nin bütünleşmesinden yana mısınız?"
Umudumuz, gözlerini bir kez daha eşine çeviriyor,
eşi bir kez daha yanıt ya da uyanyı üstleniyor: "Ne
kadar zor bir soru"!
Umudun yıkılışının karmaşası...
..Lr.
O günden bu yana yırmıyı aşkın yıl geçiyor. Hem
de nasıl geçiyor: Şeriata yeşil ışık yakan CHP-MSP
koalisyonu... Kıbrıs "Banş" Harekâtı... "Fatihlik"
sarhoşluğuyla karışık Erbakan yılgınlığıyla iktidar-
dan çekilerek Birinci MC'ye verilen geçit... 11'ler ile
"Otel Hükümeti"... ikinci MC'ye kaptınlan egemen-
lik... 12EylülFaşizmi'ninCHP'yikapatmasıylabif1ik-
te liderlikten kaçış... "Bir Bilen" Demirel'in yüzüsu-
yu hüımetine halk oyuyla polrtikaya dönıiş... Hamme-
fendi'ye kurdurtulan rjarti... Önce Halkçı Parti'ye, ar-
dından SODEP'e, sonra lider değiştirme yanşçısı
SHP'ye dönülen sırt... Veee...
Ve; DSP'nin Tek Adamlığı!
\ "Üyesi olmasın, yandası olsun"
*lan yolda "ailecek" ve de bıktıncı bir
len, bir yıl bile geçmeden yanya yakını "ra'na
1
'rte"te-
mizlenen" kurucular... Aile "yargısı" ile atarnp aile
"infazı" ile "atılan" il ve ilçe kurullan... Tek tek "test"
edilip ilk gaza gelişlerınde "çürüğe" çıkartılan
MV'ler...
Hepsi ayn birer "hain", hepsinin yapıp ettiği ayn
bir "ihanet" olan MV'ler!
"Olur a" diyorum, "parti aile partisi. Aile dedi-
ğin iki kişi, bir sürü kedi. Ister alır, ister atar"!
Diyorum da, aklımın almadığı "bir şeyler" kahyor
geriye...
Yahu, bu adamlan önseçım ile mi belirliyor aile;
yoksa il ve ılçe örgütleri ve partinin "yetkili"(!) kurul-
lannda mı tartışılıyor aday adaylannın aday olup ola-
mayacakları?
Yooo! Haşa! "D" dedilerse de o kadar "demokra-
tik" olacak değil yaü!
Pekiyi, kim getiriyor bunca haini(!) bu partiye?
Önce kedicikler kokluyor, ardından Rahşan Hanım
eliyor, sonra da Bülent Bey kendi elceğiziyle alıp "se-
çile" dıye seçmenın huzuruna getiriyor! Getirince de,
tüm demokratikliğine(!), solculuğuna(!) ve de yıllann
deneyimine karşın "ihanete uğramaktan"(!) kurtu-
lamıyor!
Pekiyi, "solcu" seçmen bu numarayı bunca za-
mandır neden yiyor? Çünkü kendini solcu sayan çi-
lekeş seçmen "S" denildiğinde aslında "Sağ" denil-
mek ıstendigini anlayamıyor. Ya da "Bazı tarikatlar
iyidir", "Milliyetçilik iyiden de ötedir" gibi söylem-
leri çok iyi anlıyor da. ilk seçimlere dek "tecahül-ü
arifane"ye (yani bılip de bilmezlenmeye) yatıyor!!!
Eeee "P"ye n'oluyor?
Bir şey olduğu yok! "Parti"likten çıkıp kısmen Ül-
kü Ocaklan'na, kısmen de Milli GençlikTeşkilatlan'na
dönüyor garibimü!
Ana fikin Hadi canım sen deü! (Ismet inönü)
Ana fikrin ana fikri: Eski ayları kırpıp kırpıp yıldız
yaparlar (Nasreddin Hoca)
Baba fikin Aydan kırpma yıldızın sonu, kayıp ev-
rende yok olmaktır.
Tasarruf adı altında sansiir
Erbakan'ın "
gazete yasağı
ANKARA (CumhurKet
Bürosu) - Başbakan Nec-
mettin Erbakan. tasarruf
gerekçesiyle yayımladığı
genelgede. kamu kuruluş-
lanna basın bürolan dışın-
da gazete dergi veya bası-
lı başka bir yayın alınma-
ması talimatı verdi.
Başbakan Erbakan. ön-
ceki gün yayımladığı ge-
nelgede. genel ve katma
bütçelı ıdareler ile KlT \e
bağlı ortaklıkları. kamu
bankaları ile diğer döner
sermayeli kuruluşlardaki
tören ve ağırlama harca-
malannın, ödeneklerin
yüzde 50'sını geçmemesi
talimatı verdi.
Erbakan genelgesınde.
kurumlann reklam harca-
malannda. geçen yıl kul-
landıklan ödeneğin yüzde
90'ını geçemeyeceklerini
belirtirken. kamu kuruluş-
lanna basın bürolan dışın-
da hiçbir gazete, dergi ve-
ya yazılı yayının alınma-
ması talimatı verdi.
Genelgeye göre, kamu
kuruluşlannca Cumhur-
başkanı, Başbakan ve ba-
kanlann katılacaklan top-
lantılar dışındaki hiçbir
toplantıya çiçek de gönde-
rilmeyecek.
Bakan, müsteşar, müs-
teşar yardımcısı, vali ve
genel müdür makamlan
dışındaki çalışma yerlerin-
de video veya televizyon
bulundurulmayacak. Var
olanlar da satılacak. .