27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 1997 PAZAR 14 KULTUR Yazar Roger Pilhion, 27. Uluslararası Frankofoni Haftası'nın açılışı için Türkiye'deydi EHL, varlığını koruma savaşı vermeli ZEYNEPSAYGI Dil, bir kültürün taruümında en önem- li araç. Kültürlerarası etkileşim ve geîi- şim çağında her dilin bilinçli bir politi- kayla yönlendınlerek varlığını konıma- sı gerekıyor. Çünkû çağın iletişimtekno- lojisi tek bir dilin egemenliği altında. Ve bu durumda kültûrlerin karşılıklı etkile- şim düzeyi sıfırlanıp siirekli güçlü ve tek yönlü, yer yer emperyalist bir tutumla gerçekleşen bir 'eödme'den söz edebıli- yontz ancak. Bu etkımenin bir numara- lı hedefî, dillerini yasayla korumaya kal- kan. yabancı dil öğrenimini kısıtlayarak ana dılını zenginleştıreceğıni sanan, ya- nı akılcı bir dil pohtikası olmayan ülke- ler. Fransa 'Frankofoni Haftası'yla işte bu tek seslılığe karşı çıkıyor. Ancak kısır bir karşı çıkış değil bu. Bundan 27 yıl ön- ce Fransızca konuşan 20 ülkenin önder- ligınde başlatılan 'Frankofoni HaftasT, geçen yıllar içinde bu sayınm 49'a çık- ması ve uluslararası boyuttakı zengın kültürel etkinlıklenyle gelenekselleşmiş. Fransızca konuşan ülkeler. dil bayramla- nnı uluslararası düzeyde kutlamayı ba- şarmışlar. Bu noktada, Türk dılinin et- kinhgını ve renkliüğini gitgide yitiren bayramı 26 eylülün, siyasi ve kültürel açıdan, aslında ne denli önemli bir gün olduğu da ortaya çıkıyor. Fransızdıhnın yayılmasını amaçlayan 'Frankofoni HaftasTnın açılışım yapmak ve Galatasaray Unıversitesi'nde birtop- lantı gerçekleştırmek uzere Türkiye'ye gelen Fransa Dışışleri Bakanlığı Fran- kofoni Dairesi Başkanı yazar Roger PU- hion, Frankofoni'nin ilk amacının kültü- rel ve siyasal alanda bir güç oluşturmak olduğunu ve yenı ıletışim teknolojıleri- nın belirledığı günümüz dünyasını tek dil egemenliğinden kurtaracak bir karşıt güç olmayı hedeflediklerinı söylüyor. Televızycn ve Internet ağında yaşanan Ingılizce tekelleşmeye karşı olduklannı açıklayan Pilhıon'a göre 'Frankofoni Haftası", Fransızca konuşan ülkelenn, dıllennı Ingılızcekadarzenginleştırmek için verdikleri bir çaba. eryıl 19-25 mart arasında kutlanan "Frankofoni Haftası", bu yıl çok daha kapsamlı. Ülkemizde Fransız Kültür Merkezi'nin yaptığı çalışmalar sonucunda, Fransızca eğitim veren liseler ve Galatasaray, Istanbul, Yıldız Teknik üniversitelerinin katıldığı çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Frankofoni Haftası'nın açılışı için ülkemize gelen Roger Pilhion, Frankofoni'nin Ingilizce'yle savaş amacı taşımadığmı, ancak kültürel çeşitlilik için tek bir dilin egemenliğinin reddedilmesi ve dillerin var olma savaşında haklannın korunması gerektiğini önemle vurguluyor. Fransız politikası. kültürel bir genel- leşmeyi istenilır hale getirmeye çabalı- yor. Bu konudaki en önemli dayanağıy- sa dünya üzerinde çok sayıda ülkenin (başta Kuzey Afrika ülkelen olmak üze- re) resmi dil olarak Fransızcayı seçmış olması 'Frankofoni Haftası'' düşüncesi baş- langıçta birkaç aydının ve sıyaset adamı- nın önderliğinde ortaya çıkmış. 1970dö- nemi De Gaulle Fransası'ndaysa öneriye sıcak bakılmamış, çünkü sömürgeci kimlikten kurtulmayı amaçlayan Fran- sız devlet yönetımi, bu tür bir etkinliğin emperyalistleşmeye dönüş olarak algı- lanmasmdan çekınmışler Ancak Fran- sızca konuşulan ülkelerden Frankofoni Haftası'na ilgı çoğalınca. Pans'te hükü- metlerarası nıtelikte, UNESCO benzeri bir kurum açılmış: 'Kültürel ve Teknik tşMrliğiAjaıısr(ACCT) Frankofoni'yle ılgilı ikinci büyük adımı eskı Fransa Cumhurbaşkanı FrançoisMitterrandat- mış ve 1986 yılında devlet başkanlannı bır araya getiren bir toplantı düzenlemiş. Bu toplantılar iki yılda bir yineleniyor. Günümüze dönersek, bu yılın aralık ayında bir başka önemli adım, 'Franko- fon Kunıhışlar Bildirgesi' yer alıyor. Bu bildirgeye göre uluslararası arenada Frankofonf yı temsil edecek bir genel sekreter seçilecek. M. Pilhion, adaylar arasında Butros Gali'nın de bulunduğu- nu söylüyor. Pilhion aynca Frankofo- ni'nin lngılizceyle savaş amacı taşıma- dığını, ancak dıllenn var olma savaşın- da haklannı korumalan gerektiğini de eklıyor sözlerine Başkana göre Frankofoni Dairesi'nin gerçekleştırdiği en önemli proje, Galata- saray Ünıversıtesi. Bu proje eğitim ala- nında bir ilkı oluşturuyor. M. Pilhion. GSC "nün Fransız tarzı bir eğitimle bilim ve siyaset adamı yetiştiriyor olmasını çok önemsemediklenni ve Fransa'nın başka bir devletle birlikte finanse ettiği ılk üniversite olduğunu söylüyor. Türki- ye'nin son yıllarda Avrupa'ya, hiç olma- dığı kadar yakın olduğunu belirten M Pilhion, Türk eğitim sisteminin en büyük zengınliğinin yabancı dillerde eğitim vermesi olduğunu söylüyor ve bu nok- tada yabancı dillere verilen önemin azal- tılmaması gerektiğini düşünüyor. Türk dili, geçen yıl Fransa'da düzen- lenen 'Expo-Langues' dil fuannın onur konuğuydu. 310 bın kişinin gezdiği fu- ar, Fransızlann Türk dilıni keşfetmeleri için de bulunmaz bir firsat oldu. Fran- sa'da Türk dili eğitimi çok kapsamh de- ğil, ancak İFKM yetkilısı Mme. Franço- ise Wciss'ten aldığımız bilgiye göre Fransa'da Türk diline ilgi gitgide artıyor. Gerek ikinci kuşak Türk göçmenler, ge- rekse ilginç bulduklan bu dili öğrenmek isteyen Fransızlar için üniversitelerde Türk dili bölümleri açıbnaya başlanmış. Ancak eğitmen sorunu aşılmayı bekli- yor Basın olaylan abarüyor Geçen günlerde Fransa gündemi göç- men yasasına getinlen kısıtlamalarla çal- kalandı. Tepkılerbirbirini izledi. Fransız kürtürünün zenginliğini farklı ulus ve et- nik kökenden gelen yazar ve sanatçılara borçlu olduğunu biliyoruz. Beckett, Kundera, Pkasso akla gelen ilk isimler. Ancak son kararlarla birlikte göçmen ya- sasına önemli bır kısıtlama getırildi. Bu, Fransız kültürünün gelecekteki profıline ne yönde bir etkı edecek merak edıyoruz. M. Pilhion'un bu konudaki tutumu ol- dukça açık, Fransa elbette konuksever- lik geleneğine sahip bir ülke ve bugüne dek orada yaşamayı seçen yabancılann entegrasyonu başanyla yürütülmüş. Ancak son yıllarda, özellikle Kuzey Afrikalı göçmenlerin çocuklannda cid- di bir öz kültürden uzaklaşma tehlikesi yaşandığını belirten M. Pilhion, göç- menlerin anavatanlanyla Fransız hükü- metinin sürekli işbirliği içinde bulundu- ğunu ve göçmen çocuklannın kültürel köklerinden uzaklaşmamalan için ana- vatanlanndan gelen eğitımcilerce kendi dil ve kültürleri konusunda eğitildikleri- ni söylüyor. Ancak hâlâ sorun yaşayan bir kesim var. *Yîne de medya alınan ka- raıian carprtmıs görünüyor" diyor M. Pilhion ve eklıyor. " Fransa, bütün sana- yOeşmiş ülkeler gibi göçmen sorununu yaşamaktadır. Ancak asıl sorun, Fran- sa'da yaşayan yabancılann Fransularla aynı haklara sahip olmasını saglamakhr. Yasa degişikliği kaçak göçmenügi önle- mek amacı taşıyor. Olayı biraz abartnk- lan kanısındavun." Los Angeles Sanat Müzesi'ndeki sergi, Hitler'den kaçan sanatçılann yapıtlanna yer veriyor Nazi baskısı Amerikan sanabııa yaradıKültür Senisi - Hitler, iktıdara geçtiği 1933 yıhnı izleyen günlerde Yahudi kimliğini yok etmek için bir dakikasını bile boşa harcamadı. İlk iş olarak 20 bin Yahudiyi göçe zorladı. Daha sonra "Reichskulturkammer' adlı, sanata ve kültür yaşamına yönelık sansür kurulunu kurdu. Hıtler'ın asker botlan, Bauhaus sanat okuluna kadar girdi. Gerekçc, bu okulda Yahudi propagandası ve bolşevizme övgü yapılıyorolmasıydı! 1935'te ise bırdizi yasayla Yahudilerin vatandaşhk haklan ellerinden alındı. Bütün bu l yok sayma' ve hatta 'ortadan kaldırma' çabalan, sonunda. 1937'de Almanya'nın çağdaş sanat alanında yetiştirdiği pek çok önemli ısmin ülkeyi terk etmesıyle sonuçlandı. Ressam Max Beckmann AmsterdanVa, yazar Thomas Mann tsviçre'ye, Josef Albers, bestecı Otto KÎemperer ve Georg Grosz ise Amerika'ya yerleştı. Almanya, 1940'ta Fransa'yı işgal edince deniz aşın ülkelere olan Yahudi göçü inanılmaz ölçüde arttı. Bunlann arasında azımsanmayacak sayıda sanatçı ve akamedisyen bulunuyordu. Bir başka deyişle, o tarihlerde Avrupa'nın kaybı Amerika'nın kazancına dönüşüyordu. Amerika, görsel sanatlar. müzık, mımari ve sinemada yaşadığı devrimle Nazi soykınmından kaçan sanatçılar sayesınde tanışmıştı. Değjşim ve devrimin izleri Bugünlerde Los Angeles Sanat Müzesı'ne yohı düşenler ışte bu değişim ve devrimin izlenni yakmdan görme şansına sahip. "Sürgünler ve Gfiçmenler: Avnıpah Sanatçılann Hitler'den Kaçışı" başlıklı sergi, 23 sanatçının 130yapıtıylabu inanılmaz kaçışın öyküsünü konu alıyor. Sergı, 11 mayısa kadar Los Angeles'ta yer aldıktan sonra Montreal ve Berlin'e taşmacak. Hemen ekleyelim, sergınin sponsorlan arasında Steven Spielberg ve Sharon Stone da yer alıyor. Avrupalı Yahudi sanatçılann Amerika'ya gelmesine önayak olan kişilerden biri bugün Modern Sanatlar Müzesi'nin müdüriı olan Alfred Barr. Barr, Marc ChagalL Max Ernst ve Andre Masson'ın ABD'ye iltica etmesmde önemli destek vermiş. Barr, baskj altında yaşayan sanatçılar arasından yaptığı seçımde daha tanınmış ve etkili ısımlen ön plana alarak kamuoyunun dikkatini çekmejri Otto Klemperer çoetıt:iwkia birükte • Amerika; gorseı sanatlar, müzik, mimari ve sinemada yaşadığı devrimle Nazi soykınmından kaçan sanatçılar sayesinde tanışmıştı. Bugünlerde Los Angeles Sanat Müzesi'ne yolu düşenler, işte bu değişim ve devrimin izlerini yakmdan görme şansına sahip. "Sürgünler ve Göçmenler: Avrupalı Sanatçılann Hitler'den Kaçışı" başlıklı sergi, 23 sanatçının 130 yapıtıyla bu inanılmaz kaçışın öyküsünü konu alıyor. amaçlamıştı. Ama aralannda Pkasso ve Matisse gibi dünya sanat piyasasına önderlık eden sanatçılan Fransa'dan ayırmaya kalkışmadı, bunun için özel bir çaba da harcamadı. Amerika'ya gelen WaHer Gropitıs gibi mültecı sanatçılar, yeni entelektüeller için birer sığımk haline gelen üniversitelerde göreve başladılar. Kimileri, Amerika'daki sanat ortamının Avrupa'daki gibi zarif, seçkınci bir temele oturmamış olmasına hayıflansa da kibarlığı elden bırakmıyordu. Ressam Fernand Leger'in yorumu şöyleydi: "Zevksiztik, bir ülkenin en değerli hammaddesidir". Zevksizlik, Hollyvvood için de en değerli hammaddeydi aynı zamanda. ilk sessiz filmlerden sesli fılmlere dek bu böyle sürüp gitti. Ta ki, Fritz Lang, Otto Preminger ve Bflly Wikler gibi mülteci yönetmenler, Amerikan sinemasrna Avrupa sinemasının damak tadını öğretene dek. Mülteci sanatçılar Hollyvvood, mülteci sinemacılarla iyı anlaştı ve sonraki 50 yıl içinde bu damak tadını kalrcı bir ziyafete dönüştürmeyi başardı. Amerika'nın sanat alanındaki en önemli kazancı kuşkusuz mimaride oldu. Bugün bile büyük caddelerde Bauhaus ekolünün izlerini görmek mümkün. Max Emst'in sürrealizmiyle Jackson Poüack'm geniş açıh görüntülerinin sentezi kendisini soyut dışavurumculuk olarak gösterdı mimande. Avnıpah mülteci sanatçılann yapıtlanyla birlikte Nazi döneminin tarihsel gerçeklerine de yer veren sergi önemli bir mesaj veriyor. O da, Amerika'nın her biri kendi alanında son derece önemli sanatçılara başlangıçta pek de davetkâr yaklaşmamış olsa da sanatta son 60 yıldır onlar sayesinde önemli ölçüde zengınleştiği. 9 . U L U S L A R A R A S I A N K A R A FÎLM F E S T t V A L t Kısafilmde uluslararası standarda doğru CUMHUR CANBAZOGLU ANKARA - 9. Ankara Uluslararası Füm Festivali'nde son gün bu gece TRT'nin An Stüdyolan'nda düzenlenecek ödül töreniyle kapanıyor. Her festivalde olduğu gıbı Ankara'da da seçici kurullann verdikleri kararlan doğru bulanlar da var, eleştirenler de. Ulusal Uzun Film Yanşması'nda en iyi oyuncu ödüllerinin Ahmet Uğurhı (Tabutta Rövaşata) ile Oirvia Bonamy'ye (Sen De Gitme), gitmesi normal karşılamrken en iyi yönetmen, senaryo ve görüntü yönetmenliğı gibi temel dallarda ödül alan Akrebin Yolculuğu'nun (yön: Ömer Kavur) en iyi fılmi Sen de Gitme'ye kaptırması tartışma konusu oldu. Tunç Başaran'ın Sen de Ghme'sindeki sıcak, yumuşak anlatımla, 1930'larda yönetimi değişen Hatay'da yaşanan bir aşk öyküsü üzerine kurduğu zayıf yorumun seyirciyi daha fazla yakaladıgı kesin. Ancak her karesi üzerinde çok emek sarfedılmış, teknik açıdan en iyi Kavur filmi denebilecek Akrebin Yolculuğu'nun karmaşık, huzursuz eden öyküsü nedeniyle jün özel ödülünde kalması bizce dikkat çekıci bır karar. Ödüller sonrası aynı polemik umut veren yönetmen dalında da sürüyor. Seçici Kururun bu ödüle AH filmıyle Cemal Şan'ı değer görmesi, Tabutta Rövaşata'nın yönermeni Derviş Zaim'le Deniz Beknyordu'nun yönetmenı Sunar Kural Aytuna'nm ödüllendirilmesini bekleyenleri hayal kınklığına uğrattı. Özellikle TRT çıkışh Sunar Kural Aytuna'nm ilk uzun metrajlı bu denemesinin ödülle değerlendirilmemesı. yine geçen yıl TRT'ye giden ödüllere bir yanıt verildiği tartışmasmı yarattı. Böyle yapay bir tartışmanm seçici kurul müessesesini yıpratmaktan başka bir ışe yaramayacağı ortada. Bu yıl festıvale mesaisini ayıran seçici kurul üyeleri lstanbul'dandı, gelecek yıl Ankara ya da bir başka kentten. Tartışmanın kent aynmından çıkanlıp sanatsal çizgiye oturtulması şüphesiz daha yapıcı sonuçlar getirecektir. Bizce bu yıl Ankara Film Festivali'nin en önemli işlevi kısa fılmde artık iyiden iyiye uluslararası standarda yaklaşan bir program sunmasıydı. Avrupa'da yaşayan Türkiyeli genç yönetmenlerin dramatik yanşmada birincilik alarak teknik ve anlatımda çıtayı yükseltmelen, deneyselde birbirinden iyi yapıtlann seçici kurulu zorlaması ve seyircinin her gösterimde salonlan doldurması gelecek için umut verdi. Bu aradadevletin üst yerlerinden festival yöneticilerine iletilen "rahalsızhğa'' rağmen Kâam Öz'ün 1994'te Mardm'de köyleri yakıldıktan sonra Istanbul'a göç eden bir aileyı anlattıği EUerimiz KanatOlacak Uçup gkleceğiz, Karaman Yavuz'un Diyarbakır- Hukukçuluğundan Utamyorum ve Ahmet Soner'ın tsmail Beşikçi: 36 Kitap -13 Cezaevi belgesellerinin yabancı kültüT merkezîerinde gösterilmesı festivalin hanesine yazılan olumlu puanlardan biriydi. • Sırlar ve Yalanlar Bu yıl 5 dalda Oscar adayı olan filmi Mike Leigh yönetiyor. (Beyoğlu Alkazar 293 24 66, Bakırköy Avşar 583 14 97, Ortaköy Princess 227 91 47, Kadıköy Bahariye 414 35 05, Altunizade Capitol39119 35,ŞaşkınbakkalCinemax46744 67) • Ingiliz Hasta Yönetmenliğini Anthony Minghella'nın yaptığı, Ralph Fiennes, Juliette Binoche ve Kristin Scott Thomas'ın rol aldığı film 12 dalda Oscar'a aday. Film Michael Ondaarje'nin ünlü romanından uyarlanmış. (Beyoğlu Alkazar 293 24 66, Harbiye As 247 63 15, Akmerkez Sinema Braun 282 05 05, Istanbul Princess 285 08 95, Parliament Cinemaclub 263 18 38, Bakırköy Avşar 583 14 97, Şaşkmbakkal Cinemax 46744 67, Altunizade Capitol 39119 35, Fenerbahçe Pyramid 348 01 50, Kadıköy Kadıköy 337 74 00) • Eşkrya Yavuz Turgul'un yönettıği, Şener Şen, Uğur Yücel ve Yeş.im Salkım'ın rol aldığı film, Cumalı ile 35 yılını hapishanede geçıren Baran'ın ruhaf bır şekilde birleşen kaderlennin öyküsünü konu ahyoT.fBeyoğlu Emek 293 84 39, Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Etiler Akmerkez 282 05 05, Çemberluaş Şafak 516 26 60, Bakırköy Cinema 74 572 18 63, Bakırköy Avşar 583 14 97, Bakırköy Carousel 571 83 80, Avcılar Standard 695 36 45, Altunizade Capitol 39119 35, Kadıköy Ocak 336 37 71, Kadıköy As 336 0050, Erenköy Apollon 362 51 00) • Shine Scott Hicks'in yönettiği film Avustralyah piyanist David Helfgorfun yasarrunı konu alıyor (Şişli Kent 241 62 03), Beyoğlu Beyoğlu 25132 40, Bakırköy tncirli 572 64 39, Altunizade Capitol39119 35, Kadıköy As 336 00 50) • Aşk Mefeği Denzel Washington ile Whitney Houston başrollerde. Bir umut ve aile değerleri , öyküsü. (Tesvikiye AFM 224 05 05, Istanbul Princess 285 06 95, Osmanbey Gazi 247 96 65, Beyoğlu Atlas 252 85 76, A. Capitol 39119 35, Kadıköy As 336 00 50) • Michael Nora Ephron'un yönettiği filmde John Travolta başrolde. (Etiler Akmerkez 282 05 05, Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Ortaköy Feriye 236 28 64, A. Capitol 39119 35, Kadıköy Moda 337 01 28, Bakırköy Carousel 571''' 83 80) • Romeo ve Juliet Filmi Baz Luhrman yönetiyor. Leonardo Dı Caprio ve Claire Danes unutulmaz aşk hikâyesinın 20. yüzyıl versıyonunda başrollerde. (Şişli Kent 241 62 03, Beyoğlu Lale 249 25 24, Ç. Taş Şafak 516 26 60, Bakırköy Avşar 583 14 97, Atrium Presüge 559 80 63, Kadıköy Reks 336 0112) • Tual Bedenler Peter Greenavvay'in yönettiği filmde Vıvıan Wo. Yoshi Dıda, Ken Ogata rol alıyorlar (Beyoğlu Alkazar 293 24 66) • İlk Eşler Kulübü Goldıe Havvn, Bette Midler ve Dıane Keaton'ın rol aldığı filmde, kocalannı daha genç ve zayıf kadınlara kaptıran üç kadının acı intikamlan anlatılıyor. (Tesvikiye AFM 224 05 05, İstanbul Princess 285 06 95, Harbiye As 247 247 63 15, Beyoğlu Atlas 252 85 76, Etiler Hillside 263 18 38, Altunizade Capitol 39119 35, Kadıköy Süreyya 336 06 82), Bakırköy Carousel 571 83 80,Bakırköy Renk 57218 63, Suadiye Cinemax 46744 67, Pendik Güney 354 13 88) • Fargo Coen bıraderlerden Joel'in yönettiği filmde Frances McDormand Steve Buscemi başrollerde. (Beyoğlu Fitaş 249 01 66) • Ozgürlüğün Bedeli Venedik Film Festivali'nde en iyi film ve en iyi aktör ödüllerini alan fılmin yönetmenı Neil Jordan. Başrol oyuncusu ise Liam Neeson. (Tesvikiye AFM 224 05 05, Bakırköy Avşar 583 14 97, Kadıköy Reks 336 0112, Avcüar Standard 69536 45) • Güzel Bir Gün Michael Hoffman'ın yönettiği filmde Mıchelle Pfeıffer ve George Clooney başrollerde. (Şişli Kent 24} 62 03, Beyoğlu Sinepop 25111 76, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Bakırköy Avşar 583 14 97, Galeria Prestige 560 72 76, Kadıköy Brofubvay 346 14 81, Bakırköy İncirli 572 64 39) • Güzel Bebek Louis Malle'ın Amenka'da çektıgı ilk fılmin Türkiye'de gösterimi 20 yıldır yasaktı. Susan Sarandon ve Brooke Shields başrollerde. (Etiler Akmerkez 282 05 05, Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Bakırköy Carousel 571 83 80, Altunizade Capitol 391 1935) • Korya Jan Sverak'm yönettiği film yabancı film dalında Oscar adayı. (Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Kadıköy Bahariye 414 35 05) • Cadı Kazanı Arthur Miller'ın oyunundan sinemaya uyarlanan fılmin yönermeni Nicolas Hytner. Filmde Danile DayLevvıs ve Winona Ryder rol alıyor. (Beyoğlu Lale 249 25 24, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Bakırköy Avşar 583 14 97, Kadıköy Hollynvod 338 80 63) • Evita Alan Parker'ın yönettiği film Madonna'ya en iyı kadın oyuncu dalında Altın Küre ödülü kazandırdı. Filmde Antonio Banderas ve Jonathan Pryce da rol ahyorlar. (Kadıköy Hakan 337 96 37) • Fidye Ron Hovvard'm yönetmenliğini yaptığı, Mel Gibson. Rene Russo, Delroy Lindo ve Lili Taylor'un başrolünü paylaştığı heyecan verici fılmin öyküsü C>Tİ1 Hume'a aıt. (İstanbulPrincess 285 06 95, Ortaköy Princess 227 9148, Osmanbey Gazi 247 96 65, Beyoğlu Atlas 252 85 76, Bakırköy tncirti 572 64 39, Kadıköy Moda 33 7 01 28, Erenköy Apollon 362 51 00, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Umraniye Princess 461 03 83, Kartal Kartal 389 06 16, Beyoğlu Fitaş 249 01 66) • Larry Flynt: Skandalın Ismi iki dalda Oscar'a aday gösterilen ve Hustler dergisinin sahibi Larry Flynt'ın hayatını konu alan filmin başrolünü Woody Harrelson oynarken yönetmenliğini Milos Forman yapıyor. (Beyoğlu Alkazar 293 24 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Etiler Akmerkez 282 05 05, İstanbul Princess 285 06 95, Bakırköy Avşar 583 14 97, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Kadıköy Kadıköy 337 74 00, AttunizuJe Capitol 391 19 35)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle