Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet
Çetinkaya # Yazıışlen Müdürlerı:
Ibrahinı Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu)
# Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu • tstıhbarat:
Cengiz Yddınm # Kültür: Handan Şenköken
• Spor. Abdülkadir Yücelman • Makaleler:
Sarai Kamören • Düzettme: Abdullah Yaacı
• Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yaym Kunılu. tlhan Sdçuk (Başkan),
Orhan Eriaç. Oktay Kurtböke,
Hikmet Çetinkaya, Şükran Sooer,
Ergun Bakı, Dioç Tayaırç, Ibrahim
Yddız. Orhan Bursalı, Mnstafa
Balbay. Hakan Kara.
AnkaraTemsilcısı: Mustafa Balbay • HaberMüdürü: Doğan
Atan Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara
Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • tzmir Temsücısi:
Ser(tarKızık,H.ZryaBlv. 1352 S 23 Tel: 4411220, Faks:
4419117 •AdanaTemsilcisı Çetin Yiğenoglu. inönüCd
119 S.No:l Kat:l, Tel 363 12 11. Faks: 363 12 15
Koorduiatör Ahmet Korulsan #
Muhasebe Biilent Yener •
ldare: Hüseyin Gürer • Lşletme:
Önder ÇeBk • Bügi-lşlem: Naü
tnal • Bılgısayar Sistem
Mürüvet Çfler
MEDYA C: • Yönetım Kunılu
Başkanı - Genel Mudur Giilbin
Erduraı#Koordmaax- Refaa Ij«-
m«n 9 Genel Müdur Yardımcıa Mi-
ne Akdag Tel 514 07 53 - 513
95 80- 513 84 60-61,Taks: 5138463
23MART 1997 Imsak: 4.29 Gûneş: 5.56 Öjle: 12.18 tkindi: 1542 Akşam: 1826 Yatsı: 19.47
160 bin liralric
tatil
• STOCKHOLM
(Cıunhurivet) -
Türkiye'nin Isveç
turizminde giderek geniş
yer alması, birçok ldasik
tatil beldesiru gende
bırakan Antalya'nın
Isveçlilerin en çok tercih
ettiği 3'üncü kent olması
ilginç gelişmelere yol
açıyor. Yeni şubesini dûn
Stockholm'de açan
Express Resor adlı turiznı
şirketi bir gün önce,
gazetelere verdiği ilanda
ilk müşterisine 160 bin
liraya (1 kron) bir haftafık
Antalya gezisi vaat etti.
Express Resor, aynı tatili
ikinci müştensine 2,
üçûncüye 4, dördüncüye 8
v e beşinciye 16 krona
satacagını açıkladı.
Temiz yönetinr
tartışılıyor
• ANKARA (ANKA) -
Kamu Yönetimi
Uzmanlan Derneği'nin
düzenlediği 'Temiz
Yönetım' konulu panel, 28
mart cuma günü yapılacak.
Prof. Dr. Ruşen Keleş'in
yöneteceği panele
gazetemiz yazan Mustafa
Balbay, DİSK Genel
Başkanı Rıdvan Budak,
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Güven
Dinçer, CHP PM üyesi
Hasan Fehmi Güneş ve
SBF öğretim üyesi Prof.
Dr. Turgut Tan konuşmacı
olarak katılacak. Panel
TODAV Konferans
Salonu'nda saat 14.00'te
gerçekleştirilecek.
Tüpk sigarasma
dikkat
• ANKARA (ANKA) -
Türkiye'de üretilen
sigaralann zifir ve nikotin
açısından Avrupa
Topluluğu standartlanna
uygun olmadığı
bildirildi. Tekel'in
yaptığı ölçümlere göre
sadece Tekel 2000
sigarası AB standartlanna
uygun bulunuyor.
Yetkililer. tiryakiler
tarafından özellikJe
aranan Maltepe.
Samsun gibi sigaralann
harman özellikleri ve
içim tadı bozulmadan
zifır ve nikotin
değerlerinin yeni
teknolojilerle
düşürülmesini öneriyorlar.
Atatürk diyor ki:
"Bilhassa bizim dinimiz
için herkesin elinde bir
ölçü vardır. Bu ölçüyle
hangi şeyin bu dine uygun
olup olmadığını kolayca
takdir edebilirsiniz. Hangi
şey ki akla mantığa, halkın
menfaatine uygundur;
biliniz ki, o bizim dinimize
de uygundur."
M. K. Atatürk, 21 Mart
1923Adana.
Ordu ve
Erbakan
Erbakan, "Ordunun içinde
birkaç kişi hata yapabilir,
bunu bütün orduya mal
etmek doğru olmaz"
demiş.
Refah'ın içinde birkaç kişi
HATAYAPMAYABİÜR,
ama bunu bütün Refah'a
mal etmek doğru olmaz.
1283
Bu Atatürk'ün Harp Okulu
numarası. Onun Harp
Okulu'na giriş
yıldönümlerinde bu
numara okunduğunda tüm
öğrenciler hep bir ağızdan
"Içimizde" diye bağırırlar.
Ben diyorum ki, bu
numaranın okunmasına
artık gerek yok. Onun adı
ne zaman geçse
"Içimizde" dememiz
gerekiyor. Zaman o
zaman.
Bulutsuzluk Özlemi'nden Nejat Yavaşoğullan: Rock müzik için bir söyleminiz olmalı
Oıııuı özlemi temiz tophnııSERPİLGÜNDÜZ
Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karan-
lık eylemine "Beyaz Nots"lanyla katıldı.
Her gece saat 21 .OO'de Anadoluhisan'nda-
ki evinin balkonuna gitanyla çıktı ve amfi-
nin sesini 10 volüm açarak karanlığa ses
verdi. TV'ler
naklen
yayın
yap-
• 27 MART DÜNYA
TİYATROLAR GÜNÜNÜZ
KLTLU OLSÜN (şimdiden).
• Ezbere hayır! Ezberci
eğitime hayır! Beyaz
Nokta'ya evet!..
• OKUYUN: Sondan Başa
-Aziz Nesin İZLEYİN: Kara
Melek -interstar. SEVİN:
Emre Kongar'ın yazılan.
Sevgili okurlanm.
Mektuplannızı "ZİVERBEY
DURAĞI NO: 48
KADIKÖY- İSTANBUL"
adresine gönderebilirsiniz.
Gazeteye gönderilenler
çok geç ulaşıyor.
tılar. Finlandiya'dan bile gelip onu görüntü-
lediler.
Türkiye'de yıllardan ben rock müzik ya-
pıyorNejat YavaşoğuIIarL Diyor ki; insanhak-
lanndan, banştan yana; ırkçılığa ve idam
cezastna, çetelere, sömürüye karşı olanlar Bu-
lutsuzluk Özlemi'ni dinliyor. İstanbul Fes-
tivali'nde yer alan ilk rock gurubu olan Bu-
lutsuzluk Özlemi, Dünya Rock Tarihi An-
siklopedisi'ne de girmiş.
12 yıl öncesınde Bodrum 'da Mavi de-
nilen küçük bir barda çalıp söylü-
yorlardı. O zamandacn bu za-
mana dirüeyici kitleleri de de-
ğişti. Öncelen ünıversiteyi
yeni bitirmişler onlarla ilgi-
lendi. Sonra üniversiteliler,
şimdi de liseliler iigileni-
yor. Burak Kut, Çeiik
ve Tarkan dinleme-
yenler, Bulutsuzluk
Özlemi'ni dinliyor.
Devrimci, savaşa ve
bozuk düzene kar-
şılar. "Böyle ol-
duklan için döv-
meyapnnyorve
yımk blucinle
gezryorlarbel-
ki de" diyor
Nejat Ya-
vaşoğullan. Son kasetinden sesleniyor:
-İIKB kalkn coplar/ KoUar yonıktu/ Kız-
lar tekmelendi/ Yerlerde süründü/ YÖK'ûn
yıldönümüydüi Yaka paça tuttular/ Veriere
uzatolar/ Otobüse ökıştınp. merkeze kapat-
tılar/ YÖK'ün yüdönümüydü."
-Beyaz Nota diye ayn bir girişinı var, ne-
dir bu anlabr mısınız?
-Beyaz Nota girişimi Bir Dakika Karan-
lık eyleminden daha önce başlamış bir şey-
di. Engin Yörükoğhı bizı bir gün aradı. Biz
de olur dedik ve katıldık. Beyaz Nota'nın
amacı, temiz toplum için bizim de sesimi-
zin çıkması. Farklı düşünen müzisyenler bir
araya gelip kendi seslerini duyurmah. Sivil
toplumun etkinliğinin artmasında bir olum-
lu faktör olarak müzisyenlerin de olması dü-
şüncesiydi. Bu oluşumun içinde Bulutsuz-
luk Özlemi, Moğollar, Grup Yorum ve ba-
zı rock gruplan var. Nasıl gelişeceğini ve et-
kinlik göstereceğini tam bilmiyorum.
-Rockmüziğiııin son döoemiiçin ne divor-
sunuz? Ayna gibi apolitik gruplar çıktı. De-
niytrkirockkiJhüriirıiiniciruboşalttLRock'ırı
sinir sistcmini mi aldılar?
-Rock müziğınin dünyayı sarstığı dönem-
ler 68'ler. Dünyada da zaten bir gençlik ha-
reketi vardı. Bu gençlik hareketinin de pa-
ralelinde giden bir müzikti rock. O sırada Vı-
etnam Savaşı gibi bir savaşa karşı çıkıyor-
lardı. tkinci Dünya Savaşı'nda savaşmış in-
sanlann çocuklanydı o gruplarda yer alan-
lar. Kendi söylemlerini ortaya koyu-
yorlardı. Jşin ticari boyutu da or-
taya çıktı Jobn Lennen yakı-
cı sözler yazıyordu ama sa-
tışlan da gayet iyiydi.
Günümüzde bu gele-
negi devam etti-
îsveç'ten dünyaya çevre dersi
Sosyal demokrat hükümet çevre projeleri için yüz trilyon liralık bütçe ayırdı
GÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM-lsveç'in sos-
yal demokrat hükümetı, çevre
korumaya yönelik projeler ve
önlemler için 6 milyar kron (100
trilyon lira) tutannda bütçe ayır-
dı. Söz konusu "ekoiojikpaket",
üç yıl içinde uygulamaya konu-
lacak. Söz konusu önlemler pa-
keti İçin 5 bakandan birdeiegas-
yon oluşturuldu: Vergi, iş piya-
sası, okul, tanm ve çevre bakan-
lan. Ekoloji paketi için aynlan 6
milyar kron, doğrudan doğruya
devlet bütçesinin kânndan alı-
nacak. Çevreduyarhklı 5 bakan-
dan 4'ünün kadın olması dikkat
çekti. Ekolojik pakette bulunan
bazı maddeler şunlar:
- Çevrenin kirlenme ve zarar
verici maddelerden korunma-
sı.
- Enerjı ve doğal kaynaklann
daha bilinçlı kullanılması.
- Ekolojik dengenin ve devr-
i daimin güçlendirilıaesi.
- 25 yıl içinde göllerin ölme-
sinin, toprağın havadan gelen ze-
hirli maddelerle kirlenmesınin
veyeralo sulannın atık sularla ka-
nşmasmın önüne geçilmesi.
- Yeniden kullanım ve geri
kazanma mekanlzmalaruuıı
artünlması.
- Doğal enerji kaynaklannın
geliştirilip güçlendirilmesi.
^eşil kurtuluş'
Ekoloji delegasyonuna baş-
kanlık eden Çevre Bakanı Anna
Ljndh. şu yorumu yaptı:
"Önüraüzdeki 5-10 yıl içinde
ohımludeğiştmlerigörebüeceğiz.
1998 bütçeyıbnda hükümet, dev-
let bütçesûıin 10 mihar kron kâr
edeceğini hesaplıyor. Bu neden-
le bizim kullanaeağınuz 6 milya-
ra kesin gözüyle bakabilirsiniz."
Anna Lindh, çevre bilincinin
daha çocuk yuvasından başla-
yan bilinçli bir bilgilendirme
programıyla ba^latılacagını ve
bütün eğitim sisteminde uyarla-
nacağını da söyledi.
Öte yandan Başbakan Göran
Persson, bütçe açığını kapatmak
için aldığı sert önlemlerle işsiz-
liği kamçıladığı şeklindeki eleş-
tiri'.ere karşı kendisini savunur-
ken. önümüzdeki yıllarda "yeşi
kurtuluş" yaşanacağmdan söz
etmişti. Yeşil kurtuluş, çe\Teye
yönelik projelerle oluşturularak
yeni iş sahalaruun işsizliğı azalt-
masınakoyduğu ad idi. Persson,
en az 40 bin yeni iş olanağı sağ-
lanacağını umut ediyor.
ren rock gunıplan daha az sayıdalar. Baş-
langıçta daha marjinal olup da sonradan mü-
zik endüstrisine bulaşmış gruplar var. U2,
Pearl Jam gibi. Ingiltere'de irili ufaklı grup-
lar var.
-Peid bizde nasıl geüşti?
-Bize baktığınız zaman son zamanlarda-
ki rock müzik adına yapılanlan bizim rock
müziğinin altın çağı denen dönemle hiç ala-
kası olmadığını düşünüyorum. Bunun istis-
nası Bulutsuzluk Özlemi. Pop müzikte ba-
zı şeyleri çok kullandılar ve insanlann ku-
lağı artık bunlan dinlemekten yoruldu. Ma-
krâısal bir Türk müziğine benzer bir melo-
di. Altında dum dum diye bir davul. Şimdi
uluslararası müzik soundunu keşfettiler. Es-
kiden bir davul ve klavyeyle bitiriyorlardı işi.
'Söyiemsiz rock olmaz'
-Şimdi yapdan rock müzigin küp ve pop
kültüründen farta yok mu?
-Rock müziğin kökeni Amerika'daki öz-
gürleşen kölelerin söylemi. Kökûnde halk
kültürü, ritim, canlılık ve doğal sözler var.
Halkın yaşamı ve sorunlan şarkılarda konu
olarak ışleniyor. Biz şunu yaparsak para ka-
zanınz derseniz bunlardan uzaklaşıyorsu-
nuz. Ayna grubu iki üç aylık bir grup, 96'nın
grubu seçildi. Rock müzik diyebilmek için
kendi söylemlerinin olması lazım.
Yani kafiye olsun diye söz yazılmaz. Net
bir dinleyici profîli oluşmadı. Aşık Veysel,
Aşık Daimi ve Arif Sağ bile rock müziğine
daha yakın adamlar.
Nejat Yavaşoğullan, Karadenizli ama uzun
san saçlanyla Avrupalı rockçılara benziyor.
Mesleği mimarlık. Restorasyon çalışmala-
n yapıyor. Asıl parayı mesleğinden kazanı-
yor. 12 yaşında bir kızı ve avukat bir eşi var.
Rock kültürüyle evliliği bağdaştırmak biraz
zor, ama evliliği de birtaraftan yürüyor. Kı-
zı piyano çalıyor, evde babasınm yaptığı işe
çok ilgisız davranıyor, ama bütün şarkılan
da konserlerde ezbere söylüyor.
-Bulutsuzluk Özlemi şarkdanyla poütik
bir mesaj mı veriyor?
-Poütik misyon üstlendiğiniz zaman ge-
çici olabilir. Önemli olan kendi söylemin.
Dünya görüşün müziğe ve yazdığın söze
yansıyor. O anlamda politik olarak değerlen-
dirilebilinz. Bulutsuzluk Özlemi dinleyen
herkes bilir ki hiç bir şarkı slogan gibi de-
ğildir.
Bulutsuzluk Özlemi'ni Ege'li gençler da-
ha fazla seviyor. Turneler ve konserler hep
o tarafa yapıhyor. Yıllardan beri, Hayal Kah-
vesi'nin cumartesi gecelerinin değişmez gru-
bu. Kız hayranian daha fazla. "Kıztardaha
duy^ısaJ ve iç dünyalan daha zengin. Beni
daha çok etkileyip duygulaodınyorlar. Ço-
gunluğu işçi memurçocuğu. Kühiirel olarak
gefişmiş ama onu karsüayacak paralan yok"
diyor Nejat Yavaşoğullan. Anlattıklanna
göre Bakû'dan New York'a kadar Bulutsuz-
luk Özlemi dinleyenler var.
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
Fato
Türk tiyatrçsu
İlk oyun yazarlanmızdan Âli Bey, "Türk yazan
yetişmedikçe Türk tiyatrosu olmaz" diyor. Bunu
söylediğinde yıl 1870. Aradan bunca yıl geçmiş.
Biz bugün aynı sözleri yineliyoruz. Türk yazan
olmazsa Türk tiyatrosu olmaz. "Türk tiyatrosu
yabancı oyunla da olur" diyen aptallar, hepimizi
aptal yerine koymaya kalkanlardır. Adı üzerinde
işte, Türk tiyatrosu. Moliere'in yazdığı oyunu kötü
kötü oynamakla bir yere vanlabilir mi? Bunu bin
kere söyledik. Ta o zaman Âli Bey söylemiş.
Bunda yanlış olabilir mi? Kendimiz yazıp kendimiz
yönetip kendimiz oynayacağız. Türk tiyatrosu o
zaman var olacak.
Sevgili Fatma;
Kanal D'de programını izledim.
Sonrasındaki açıkoturumu da. O canlı
oturumda önemli bir hata yaptın.
Manken kızı hiç tanımadığını, yüzünü
bile görmediğini söyledin. Bir dakika
sonra bu söylediğini unutarak
"Manken kıza doktoru hiçbir şekilde
tahrik etmemesi gerektiğini
söyledim" dedin.
Bunlardan biri doğru olmalı.
Hangisi?.. O canlı yayında Emin
Çölaşan ve doktor hanım seni zor
durumda bıraktılar. Ben de kendi
kendime sordum, "Acaba bu
programın kime yaran oldu, kimlehn
işine yaradı" diye... Fatma, bu en çok
Ali Kalkancı ve Müslüm Gündüz
yanlısı dinci gruplann işine yaradı.
Ordu mensubu bir doktor albayın
böyle bir şey yapması bu aralar onlar
için bulunmaz bir şans. Ve bu şansı,
sen ve Kanal D el ele vererek
yarattınız. Bence ne senin, ne Kanal
D'nin sırf rating uğruna böyle şeylere
ihtiyacınız olmamalı. Adam görevden
alınmış, cezaevine kapatılmış, geriye
ne kaldı?..
Beethoven
İnterstar televizyonunda çok
sevdiğim birfilm gösterildi. Ludwig
Van Beethoven'in hayatını anlatan
nefis bir film. Fakat filmin dublajını
yapanlar nedense bunca yıldır "Van"
(FAN) diye bildiğimiz unvanını FON
diye söylediler. Ne bir, ne üç, ne beş..
on kere "fon" diye geçti bu ad.
Filmi izledikten sonra sabaha kadar
uykum kaçtı. Altıda kalkarak
ansiklopedileri kanştırmaya başladım.
Tabii ki Van Beethoven yazıyor hepsi.
Uzunçalarlan da böyle. Ben Almanca
eğitim gördüm. "Von", Almanca'da "-
den -dan ve biraz da soyluluk
unvanı" anlamına gelir. Ama
Beethoven'in dedesi Flaman asıllı.
Onlarda "von" yok, "van" vardır.
Nedense bizim aydın, ileri zekâlı ve
entelektüel dublajcılarımız bunca yıllık
ustayı "von" yapıp çıktılar. Olan bizim
uykuya oldu.
Gençler sadık olmak isterler, yapamazlai".
Yaşlılar sadık olmamak isterler,
yapamazlar... OscarWilde
Hayvanları severim
Savaş'ın fıkrası
Genellikle Savaş'ın anlattığı fıkraları pazann
fıkrasına yazanm. Ama bunu o denli
beğendim ki hem pazann fıkrasını hem bunu
size anlatayım dedim. Bir günde iki fıkra fazla
gelirse affedersiniz.
Adamın biri yolda giderken bir ses duymuş:
- Beni öpersen çok güzel ve genç bir kız
olurum.
Dönmüş bakmış. Bir kurbağa. Almış cebine
koymuş. Eve gelmiş. Arkadaşlannı çağınnış
ve kurbağayı cebinden çıkararak masaya
koymuş. Kurbağa:
- Beni öpersen çok güzel ve genç bir kız
olurum, demiş.
Artcadaşları:
- Öpsene ulan ne duruyorsun? deyince
bizimki yanıtlamış:
- Neden öpeyim, etrafımda dünya kadar
genç ve güzel kız var, ama kimsenin konuşan
bir kurbağası yok.
Genelde bütün hayvanlan severim.
Ama içlerinde daha çok
sevdiklerim de vardır. Örneğin
Ceylan... Bu hayvan iyi huylu,
narin, çelimsiz bir orman
yabanisidir. Ürkektir. "Höt" desen
"Al sana bir çöp" diyecek kadar
korkaktır. Avcılar bunu vururiar.
Kolay kaçamaz, orman acemisidir.
Ama yine de iyi hayvandır. Ceylan,
hayvanlar arasında "çifte
standartir olarak da adlandınlır.
Geyik familyasındandır, ama eşek
gibi davranır. Gene de gözleri
güzeldir. Severim Ceylan'ı. Ama
nereden bakarsanız bakın,
sonunda bir hayvan işte...
Öldükten sonra teslim olacağım
Üç kişiyi öldürdüm. Birçok faili
meçhul cinayete imzamı attım.
Tutuklama emri çıkardı mahkeme.
Polisler arıyor beni. Elimi kolumu
sallayarak dolaşıyorum gene de.
Kaçmıyorum kanundan... Yurtdışına
çıkmayacağım... Oğlum bir yaşında.
Onu evlendirir evlendirmez teslim
olacağım. Yıllar göz açıp
kapayıncaya kadar geçer. Mahkeme
bekleyiversin beni. Kafamı
kızdınrsanız süreyi uzatınm. Öldükten
sonra teslim olacağım deyiveririm.
Süleyman Ekim (Mizahçı)
Beni
güldürenler
Yeğenim Sema,
Isveç'te yaşıyor. İki
yaramaz kızı var. Merve
ile Melis. 6 ve 3
yaşındalar. Bir gün
kazara sokakta
kaybolurlarsa falan
diye, Sema ikisine de
bazı şeyler öğretiyor.
- Adın, soyadın? Kaç
yaşındasın? Telefon
numaran? Nerede
oturuyorsun?
Merve, son soruya
kesin yanıt veriyor:
- Burda.
Sıra Melis'e geliyor.
Melis yanıtlıyor:
- Sandalyede.
Genco Erkal
Buyıl 17.'si verilecek
olan Geleneksel Ismail
Dümbüllü Ödülü'nü bu
yıl "Birtakım Azizlikler"
adlı oyunundaki
çalışmasıyla Genco
Erkal kazandı. 27 Mart
Dünya Tıyatrolar
Günü'nde MSM Sadık
Şendil Salonu'nda,
MSM Tiyatro Bölümü
Öğrencileri'nin kısa bir
gösterisinden sonra
sanatot ödülünü alacak.
Sevgili Genco'yu
yürekten kutluyoruz. Bu
mesleğe onun kadar
gönül veren kişi azdır.
Hepsi
Bu kez de yırttım kefeni
I Evvel sevda
sayesinde
Yine atlattım ölûmü I
Bu son sevda
sayesinde
Yaşamam sevda
yüzünden I Ölümüm
sevda yüzünden
Dünyaya gelişim neden
I Peki gidişim neden
Önce sevda sonra
sevda I Hepsi sevda
sayesinde
Çapa. Nöroloji Kliniği, 3
Aralık 1983 Aziz Nesin.
iz Hurley 'in
büyükyükselişiÇeviri Servisi- Normal bir kadın nasıl olur da birden
bunca zengin, bunca ünlü olur? Ya da Ljz Hurley nasıl
bir anda ünlü, zengin bir kadın oldu? Birkaç yıl önce
Amerika'ya geldiğinde genç ve ikinci sınıf bir oyuncu
olan Hurley. çok güzel bir vücuda, son derece masum
bir yüze ve bomboş bir bânka hesabına sahipti. Ancak
ne olduysa oldu ve güzel bir yüzle vücuda sahip diğer
kadınlar kariyer için sırada beklerken, Liz Hurley, Estee
Lauder kozmetik fırması ile üç yıllığına 8 milyon
marka anlaşma imzaladı. Hurley'e bunun nedeni
sorulduğunda verdiği yanıtlar ilgi çekici. Bunte
dergisinde yer alan habere göre, yeni Lauder modeli, bu
ünü giysilerine bağlıyor. Versace giysileriyle özel
gecelerde boy gösteren Hurley. bu markanın onun "özel
partilerin en güzel gryinen kadınj" olarak ün yapmasını
sağladığına ve ünlü fîrmalann gözünde klas sahibi
yaptığına inanıyor. Hiç yadsımadığı bir gerçek de erkek
arkadaşı Hugh Grant'ın Kaliforniya'da profesyonel
genç bir kadını, polisin izin verdiğinden daha fazla
sevmesinin ve bu olay karşısında kendi takındığı tavnn,
bu ündeki rolü. Bu olay sonrasındaki sakin rutumunun
da birden gündeme oturmasında etken olduğunu
düşünüyor. İyi bir oyuncu olmasa da süper star sayılan
bu güzelin elbette bunlar dışında Estee Lauder'i çeken
bir yanı daha var: lnsanın içine işleyen ama kendi içini
asla dışan yansıtmayan masum bakışlan...
Pazarın
fıkrası
Bu hafta pazann fıkrası Emre Kongar'dan geldi.
Amerikalılar bir ağaç kesme aygıtı geliştirmişler.
Elektrikli olan bu alet bir günde 25D ağacı rahatlıkla
kesebiliyor. Bizim Orman Bakanlığı bu aleti almış,
denemeler yapılıyor. Fakat rakamlar oldukça kötü.
Bizim işçiler ancak günde 45-50 ağaç kesebiliyorlar.
Yalnız birTemel var ki, 150 ağaç kesmeyi başarmış.
Amerikalı firma yetkilileri Temel'i Amerika'ya
götürmüşler. Çünkü herkesin en çok 50 ağaç kestiği
bir yerde Temel 150 ağaç kesebiliyor. Amerikalı yetkili,
aleti denemek için elektrik prizine sokmuş ve alet "gır
gırgır" diye çalışmaya başlayınca Temel'den bir ses
getmiş: "Clyyy bu ses de ne?"
Güvenilmez'le Takıyyecİ
Batılılar bizim ikiliye bu ismi takmışlar. Biri
"Güvenilmez", öteki "Takıyyeci". Oysa ben bir
vatandaş olarak devlet büyüklerime: "Güvenilir,
kuvvetli, dirayetli, sağlam karaktehi" gibi isimler
takılsın isterdim. Atatürk için Batıhlar hep böyle
söylerlerdi ve üstelik Atatürk onlan buradan süngü
gücüyle kovmuş bir düşmandı. Zaman değişti,
insanlar değişti, karakterier zayıfladı. Eh bir Atatürk de
kolay yetişmiyor ki, ama hiç olmazsa dirayetli devlet
adamı yetiştirebilsek.
Hitler - Atatürk
Iklsi de asker kökenli devlet adamı. Biri ülkesini
felakete sürükleyen bir sapık, diğeri ülkesini
düşmandan kurtarmak için cephede çarpışmış bir •
kumandan. Biri hakkında yüzlerce flim çevrildi. Oysa
Atatürk hakkında tek film bile yok. Neden, Atatürk
daha mı önemsiz biri? Hitler daha mı popüler? Yoksa
Hitler'i anlatan öyküler daha mı sinematografik?..
Bence hiçbiri değil. Ya da hepsi küçük birer neden
olabilir. Ama galiba asıl neden, Helmut Kohl'ün
sözlerinde yatıyor: "Sizi kolay kolay aramıza almayız."
J\ birakanlar: "30 senedir sigara içen
annem Sevinç Ersoy ve 9 senedir sigara içen ben
Bora Taşkın, pazar yazılannızın etkisiyle sigarayı
bıraktık. Annem 2.5 aydırben 4 haftadır içmiyorum.
Teşekküher." Sevgili Bora Taşkın ve Sevinç Hanım,
ben de size teşekkür ediyorum, kendinizi
koruduğunuz için. Bu haftanın sloganını da sizin
faks başlığınızı kullanarak gerçekleştiriyorum:
YAŞASIN SİGARASIZ DÜNYA