14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 1997 PAZAR 10 PAZAR YAZILAKI Savaş yorgunu Sri Lanka'nın gülen insanları Denize dalıp balık ve mercan seyretmek için planladığim Maldiv Adalan gezisitıe biıkaç günlük bir Sri Lanka gezisi de ek- leme isteğime tüm arkadaşlar. Sri Lan- ka'daki iç savaş nedeniyle karşı çıkmış- lardı. Iç kargaşalaruı dış ülkelerce çok bü- yütûldüğûnün en gûzel ömekkrden biri- ni Türkiye'de yaşamakta olduğumuz- dan karanmdan dönmeyi hiç düşünmedim. 9 saatlik bir yolculuktan sonra ulaştı- ğımız Maldivler, kuzeyden güneye 820 km uzanan, ortalama 50 km genişlikte bir alan içinde en büyüğü 1.2 kilometrekare- lik 1190 adet küçük mercan adacığından oluşmuş 250.000 toplam nüfuslu bir İs- lam Cumhuriyeti. Halk Hint-Avrupa ırkın- dan. Adalann yalnızca 199 tanesınde yer- leşim var. 75 tanesinde de birer otel ku- rulmuş. Adalann etrafi mercan kayalıklan ve 1- 2 cm'den 1 -2 metreye kadar. rengârenk ba- lıklarla dolu. Avlayan olmadığı için balık- lar insanlardan kaçmıyor. Pek hızlı yüze- mediginden, benden kurtulmak için mer- canlann alrına saklanmaya çalışırken. sı- kışıp ileri gidemeyen Picasso balığını par- mağımla okşadığımda tek zamanlı motor- lar gibi pat-pat sesi çıkardığını, kaya altı kiklasmın da geğirmeye benzer ses çıkar- dığını hayretle fark ettım. Ara sıra karnı- ma yapışmasına ızin verdiğim, yaşamımn büyûk kısmını manta ve köpekbalıklan- na yapışarak geçiren Remora cinsi van- tuz balığı ise okşamama ve avuçlamama rağmen benden uzaklaşmadığı gibi, baş- ka remoralann bana yaklaşmasına da ke- sinlikle izin vermiyordu. Maldivlerden Sri Lanka'nın başkenti Colombo'ya uçuş bir buçuk saat kadar sürdü. Şehir merkezinden 30 km kadar uzakta olan havaalanmdan otelimize 1.5 saatte gelebildik. Dar ve hafıf virajlı olan yol üzerinde iri- lı ufaklı araç ve bısikletlerden oluşan yo- ğun bir rrafik ıle insan kalabalığına ek olarak en az 10 yerde. silahlı askerlerle de- netlenen barikatlar vardı. Şehrin dış ma- halleleri ile yakın köylerde çok yogun in- san kaiabalığı olmasına karşın, zengin ke- simler son derece tenha ve oteller nerdey- se tamamen boştu. Hindistan'ın hemen altmda, bir ada olan eski Seylan. şimdiki Sri Lanka'da (Kut- sal Ada)'da 18 milyon kişı yaşıyor. Hin- distan'daki kast sistemi hemen hemen yok gibi. M.Ö. 500 yıllannda Kuzey Hmdis- tan'dan adaya gelen Hint-Avrupa ırkın- dan Budist Sinhaller nüfusun yüzde yet- COLOMBO HULUSİ SAĞLAMER miş beşini oluşturuyor. Yûzde 7 oranın- daki Müslümanlar genellikle Arap ve lran melezi. Yüzde 18 orarundaki Tamiller ise Hindu dinine mensup. Hindistan'ın güne- yindeki Tamil Nadu eyaletinden MS. 1000 yıUanndan itibaren, gelmeye başlamış ve 14. yüzyılda adanın kuzeyınde bir Tamil krallığı kurmuşlar.Avrupa'dan, ilk defa 16. yüzyılda Portekizliler gelip birçok kanlı çatışmanın ardından adanın bir kıs- mına kısa bir süre hâkim olmuşlar. Daha sonra 17. yüzyılda Hollandalılar güney- de daha yumuşak bir yönetim kurmuşlar ve sonunda Ingilizler 18. yüzyıl sonunda gelip adanın tamamma hâkim olmuşlar. lngiliz egemenliği 133 yıl sürmüş ve 1948'de sona ermiş. Ingilizlerle birlik olup yönetime katı- lan Sinhal ve Tamil ileri gelenleri kendi halk ve adetlerinden koptugu ve yöneti- min resmi dili Ingilizce olduğu için yerli yöneticilerle halk arasmda büyük bir uçu- rum açılmış. 1948 yılında Ingilizler, Sri Lanka'ya bağımsızlık tanıyınca. şimdiki Başba- kan'ın kardeşi olan solcu Budist Sotomon Bandaranaike. 1956 seçimlerinde orta ve alt tabaka Sinhalleri iktidara taşıyıp Sin- hal dilini resmi dil yapacağı vaadiyle se- çimleri kazanıp Ingilizce konuşan lngiliz yanlısı Sinhal ve Tamil centilmenlen ik- tidardan uzaklaştırmayı başarmış. Ancak, Sinhal dilini resmi dil yapması ve bu di- li bilmeyen Tamillen devlet memurlukla- nndan uzaklaştırması, Tamiller arasında zaten var olan aynlık tohumlannın fıliz- lenmesine yol açrruş. Sonuçta, 1960'lann sonunda Tamiller arasında. Colam adını verdikleri bağımsız bir devlet kurma is- teği iyice yayılmış. İlk silahlı çatışma 1983 yılında Tamillerin 13 askeri öldiir- mesi ile başlamış. Buna Sinhaller, Tamil- lere saldırarak karşıhk vermişler. 1987'de sağcı hükümet, çatışmalan durdurmak ıçın Hindistan'dan asker göndermesini is- temiş. Bu da Sinhallerin ezeli Hindistan işgali korkusunu körüklediğınden Mark- sistler. hükümeti devırmek için terör ey- lemlerine başlamışlar. Hınt askerlen iki yıl sonra geri dönmüş ama Sn Lanka ordu ve polisınin Marksist ve Tamillere karşı baş- lattığı yıldırma harekâtı yıllarca sürmüş. Komünist lider Solomon Bandaranaike'nın yeğeni olan şimdiki Cumhurbaşkanı Chandrik Bandaranaike, anne ve babası ile birlikte katıldığı 1994 seçimlerinde. insan haklan ihlallen ve Tamillerle sava- şa son vereceği vaadiyle seçimi kazan- mışsa da kargaşa ve ıç savaş artarak de- vam etmiş. lngiliz sömürüsü ve iç savaş ülkeyi yoksullaştırmış. Başkent Colom- bo'da Tamillerin yaşadığı mahallelerdeki köşe başlannm çoğunda askerler kum tor- balan ile barikat kurmuş. Gündüz son de- rece kalabalık olmasına karşın gece sokak- larda kimseler yok. Çatışmalar Colombo ile adanın doğu ve kuzey sahillerinde yo- ğunlaşıyor. Askeri barikatlan, eski başkent Kendy'e giderken de gördük. Ancak, barikatlar olmasa, Kendy ve pek yoğun trafikli yol üzennde kannca- lar gıbı dolaşan. tertemız beyaz giyimli, koyu esmer olmakla beraber beyaz ırkın yüz ve vücut çizgi lerine sahip, güler yüz- lü kız ve erkek öğrenciler ile fakir ve yor- gun görünümlü. ama bıze ve birbirlerine son derece saygılı halkın davranış ve yüz ıfadelerinde, ülkedeki huzursuzluk ve kor- ku ortamını anlamaya imkân yoktu. Enikonu hep aynı kapıya çıkar insanoğlu... STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Ne güzel soruyor Şükrii Erbaş "Bulanık FotoğraT (*) adlı şiirinde: "Denizi arkama aJdığım hakle Nedcn benim biitün fotoğraflanm Bulanık ve eziktir bu kentte?" Sizin de bulanık ve ezik mi fotoğraflannız? Hangi kentte çekmış oldugunuza mı bağh? Gelin sizi, benım haftarun beş sabahı bindığim otobüse bindireyim bu gün. Çekin fotoğraflannızı; objektifı gözleriniz, fılmi beyniniz olan kamerayla. lşte. şu orta yaşh, kepli ve trençkotlu adamın adı Bencil'dir. Çünkü askılı omuz çantasını ikı kişilik koltukta yanına koyar. Çantasının askısında, havaalanlannda el bagajlanna baglanan ipli etiketlerden biri asılıdır. Gazetesini hemen yüzüne kapatır ve kimseyle göz göze gelmemeye çalışır. Çünkü en nefret ettiği şey, çantasıyla doldurduğu yere bırisinin oturmasıdır. Otobüste oturacak yerler dolarsa bir yolcu durur BenciPin vanında ve nazik bir şekilde adamdan çantasını kaldırmasını ister. Bencil denileni yapar, ama gözlerindekı ifade berbattır... Şu delikanlımn adı ise Tükürük Kobrası'dır. Durakta onunla beklemişsinizdir bir süre. Ensesini ve kafasinın iki yanını kazıtmıştır yüzü sivilceli oğlan. Tepesindeki saçlan yanm keleğe benzemektedir. Adını, sürekli olarak önüne tükümıesinden almıştır. Rüzgâra göre dikilmezseniz, bundan payınızı da alabilırsıniz. Çenebaz, kapı komşunuzdur. Körüklü otobüsün neresinde olursa olsun kadının sesi her an kulağınıza gelir. Mutlaka kafasını ambale edecek birini bulmuştur. Nelerden mi söz eder? Hiiiç. Nezaketen söyleşen iki insan, sabahın köründe neden söz eder ki? Havalardan hiç kuşkusuz. Sizinkınden ikı durak sonra otobüse Bursalı binecektir. Yirmili yaşlann ikınci yansmdadır bu kadın. Saçlan esmer ve kıvırcığa yakın dalgalıdır. Gözleri kömür karasıdır, dudaklan dolgun ve kıpkırmızı. Bazen bir oğlanla biner; özellikle pazartesileri. Oğlan sevgilisidir onun ve haftasonunu birlikte geçirmışlerdir. Kızcağız anadan doğma Isveçlıdir, ama siz onu Bursalı bir güzele benzettiğiniz ıçın bu adı uygun görmüşsünüzdÜT. Otobüsün anayola çıkmadan önceki son durağından binen kadının adı Yorgun'dur. Yaşı otuz civanndadır. San renklı kışlık bir mont gıyer genellikle. Gözleri solgun mavidir, dudaklan boyasız. Çantasının dış cebınde gazetesi vardır. Bir ara çıkanp okumaya kalkışır, ama başı hemen önüne düşer, sürekli yorgundur. Oğluyla oğlunuz aynı sınıfa gittıği için, tanışıyorsunuzdur. Belli belirsiz bir selam verir size. lyi bir insana benzemektedir; neden böylesine yorgun olduğunu bilemezsıniz. Körüklü bölüme geçince sağdaki ilk koltukta orta yaşlı bir adam oturmaktadır. Oria bir ad bulmakta güçlük çekersiniz. Saçlan ağarmaktadır. Yanında mutlaka bir çanta vardır. Çantayı dizlerine koyar, içindeki gazetelerden birini seçer, gözlüğünü katlayıp pardösüsünün iç cebine sokar ve çantasını ayaklannın arasına yerleştirir. Gazetenın kırmızı başlıklı adı sızin içinızı ısıtır; dığer yolculann hiç anlayamadığı. telafruz bile edemedıği bir dildedir.Siz bu adamı taruyorsunuzdur. O da zaten bir yandan sevgili gazetesini okumaktadır. bir yandan da sızin içın •fotoğraf çekmektedir'... (*) Ozanın, Dıcle Üstü Ay Bulanık' (Ümit Yayıncılık) adlı kitabmdan. Fanatik rahipler Hong Kong'da düzenlenen Dünya Rugby Şampiyonasj, dünyanın dört bir yanmdan gelen fanatik seyirciler sayesinde renkii görûntülere sahne oiuyor. Budist rahip kılığına bürünen bir rugby hayranı, diğer seyircüerin de yardımıyla 'havaya yüksetiyor". Birkaç aya kadar İngiliz yönetiminden Çin'e devredüecek olan Hong Kong'da düzenlenen şampiyonayı, binlerce kişi dinmeyen yağmura karşın büyük zevkle iztiyor. Tann yeni bir savaşı önleyebilecek mi? BRUKSEL OZGUR ULUSOY Bob Dylan, insanoğlunun Tann'yı yanına alarak gerçekleştirdiği katliamlan anlattığı şarkısında, "Tann sizinJeyse soru sormaya, ölüleri sa>ma> a gerek V'oktur'' dıyor. Ne yerde ne gökte olan Tann. köşesinden bütün tek Tannlı dınlerin "kutsal" şehn Kudüs'ü seyrederken. neler düşünüyor acaba? Yahudilenn yaşadığı Batı Kudüs ile Filıstinlilerin yaşadığı ve Netanyahu hükümetinin Yahudı yerleşimine açma karan aldığı Doğu Kudüs'ü birbırinden ayıran ve "ye^l hat" diye anılan görünmez, ama varlığını kımsenin unutmadığı sınıra. tek taraflı "tarihsel hak" iddıalanna rağmen şehrin büyüleyiciliği. ruhuna sinen çoİc kültürlülüğünden geliyor. Kudüs'ü anlatan ve turistler için hazırlanmış bir kitapçıkta şöyle deniyor. "Şehir ahalisi renJdi bir göriinüm arz etmekte. Sokaklarda siyah cüppeli ak sakalb Yahudikr. siyah cüppeli ak sakaDı Hıristiyanlar ve siyah cüppeli ak sakalb Miislümantara sıkca njstiavabilirsiniz." Şehrin sakinlerini sevimli bir ortaklıkta buluşturmaya çalışan bu cümle. tarihin gördüğü en korkunç soykınma milyonlarca kurban vermiş bir halkın, Filistinlilere karşı uyguladığı aynmcı polıtıkalan örtmeye vetmiyor. Eski Kent'te Isa'nın kendi çarmıhını sırtında taşıdığı Via Dolorasa'da (Azap Yolu) bir kilim dükkânında konuştuğumuz Filistinli, İsraıl devletınde görevli rehberlerin, turistleri "Arap bötgesinin tehlikeiT olduğu konusunda uvardığım, bu yüzden Kudüs'ü ziyaret eden turistlerin büyük bölümünün Filisrin kesiminde fazlaca oyalanmadan. sokaklardan şöylece bir geçiverdiklerinı söylüyor. Oy'sa, Hıristiyan, Musevi, Filistın ve Ermeni seLsiyonlan olmak üzere dörde bölünen Eski Kent'ın belki en canlı sokaklan. kilim dükkânlan, tatlıcılan, kahveleri, tütün kokusu ile Filistinlilerin yaşadığı bölgede bulunuyor. Rehberlere kulak asmayıp Eski Kent'e Sam Kapısf ndan ıçeri giren tunstlerin ilk uğrak yeri Mescid-i Aksa oiuyor. Turistlerin Mescid-i Aksa'yı ziyaret edebileceği saatler sınırlı, ancak Müslümansanız ve bunu kanıtlayabiliyorsanız, kapılar açılıyor. Görevlilerin bunun için uyguladığı sınav. Kuran'dan ezbere sure okunması, yanda takılsanız bile smavı geçmiş kabul ediliyorsunuz. Mescid-i Aksa, Musevilerin kutsal saydığı Ağlama Duvan, öteki adıyla Batı Duvan ile sırt sırta (yüz yüze değil, sırt sırta). Mescid-i Aksa'yı çevreleyen duvann arka yüzü Ağlama Duvan, Ağlama Duvan'nın bulunduğu meydanlara bakıldığında Kubbe görülebiliyor. Ne var ki, Arap bölgesinden Musevi bölgesıne ulaşmak için îsrail askerlerinin denetimindeki kontrol noktalanndan geçmek, hatta ülke değiştiriyor gibi pasaport göstermek, şüpheli görünüyorsanız üstünüzûn aranmasına razı olmak gerekiyor. Tünelden geçip Yahudi bölümüne vardığınızda gözleriniz başka bir dünyaya açılıyor. Arap bölgesinde gözlenmeyen bir sofuluk kendini hemen hissettiriyor. Ortodoks Musevi kadınlar tıraşlı saçlannı başörtüsü altmda saklıyor. Kutsal sayılan ve çalışmanın yasak olduğu cumartesi günleri (şabat) bazı bölgelerden arabayla geçenlere taş anldığı söyleniyor. Yine bu bölgelerdekı Yahudilerin cumartesi günleri hesaba katılarak, her katta otomatik olarak duran asansörler inşa edilmiş. Eski Kent'e Yeni Kapı'dan ıçeri girenler, Isa'nın çarmıhını taşırken yere düştüğü noktalann ışaretlendiği Via Dolorasa'da ilerleyerek, Kutsal Kilise'ye vanyor. Dışandan küçük gibi görünen kilise. aslında üç katlı ve her bölümü bir başka mezhebin kontrolünde ve din arasında yaşanan çekişmeye, Hıristiyanlıkta mezhep farklılıklan da ekleniyor. Isa'nın gömülü olduğuna inanılan Kilise'nin idaresi, zamanında mezhepler arasında çıkan kavgalann sonucu, Müslüman bir aileye verilmiş. Şu anda da bir İdlisede beş ayn kilise temsil ediliyor. Dinler arası çekişmelerin, tarihine fazlaca kan kokusu bulaştırdığı Kudüs'le ilgili Tann ne düşünüyor bilinmez. Bob Dylan ise şarkısını şu sözlerle bitiriyor. "Kafam kanşık, ağzundan dökülen sözfer yere düşüp parçalanıyor— Eğer Tann bizimle birlikteyse, yeni bir savaşı da önleyecektir.'' Sıradanlaşmanın henüz sıradan olmayan hüznüYine uyku tutmuyor bu gece. Karşı apartmandaki anarşist kılıklı gencin ışığı yanıyor bir tek. Onunla benim dışımda tüm mahalle halkı uykuda. Benim gözlerimde uyku yok. Bedenim. nedenini anlayamadığım münasebetsiz bir enerjiyle yüklü. Aklıma iyi şeyler getırip gülümsüyorum. Oysa az önce hüzünlüydüm. Küçücük bir rüzgâr bile yönümü değiştirmeye yeter böyle anlarda. Müziğin ufacık bir notası bile ruh halimi silbaştan edebilir. Okumayı da beceremem şimdi. Kitabı elimde, gözlerimi sayfada unuturum; otomatik olarak okumaya devam etsem de gerçekte anlamam. Içimdeki düşünce ve duygu kıvılcımlannı izlemeye çalışıp da yeterli hıza kavuşamamak ganp bir haz verir bana. Uygunsuz düşler kurar, olmadık anılar hatırlanm. Çocukluğuma ve ilk gençlığime dalar giderim. tlkokulda yediğim o haksız tokat çeyrek asır sonra yüzümü yakar; yapayalnız bir Moskova gecesinde aklımdam geçirdiklenmle kandolaşımımı dalgalandınr, yüzümü kızartınm. Sınıf mümessilliğinden okul öğrenci demeği başkanlığına uzanan yolu her canlandınşımda, liderliğin bana kazandırdıklanndan çok, kaybettirdiklerini düşünür hayıflanınm. Ama havası da yok değildir hani bu işin. Karşı cinsin temsilcileriyle tanışma turlannda, onlar açısından iktidann önemini ilk hissetme günlerimin sırlannı, hoyrat gülüşler eşliğmde kurcalanm. Siyasete balıklama daldığım yıllann maceralannı tazelerken bir coşku, bir keder basar benliğimi; durmadan yer değişirler. Yola birlikte çıktığım kimisi dürüst, kimisi rezil bazı insanlann yüzleri yansır gecenın MOSKOVA HAKAN AKSAY karanhğına Bugün yaşaması gereken bazı arkadaşlann anılanna usulca dokunurken, hâlâ sapasağlam olduği'm için kendimi biraz suçlu hissedenm. Okuyamadığım bir fakültenin görkemli kapısma. hayallerimde bile ancak dışından bakanm. Ülkeyi terk edişimin yirmi yaşıru hatırlanm. Annemin arkamdan dökmesine karşı olduğum bir kova suyu.. yedi buçuk yıl boyunca Türkiye'den kalan en taze anı görev inı yapmıştır o istenmeyen veda nemi. Sonra Moskova. Sonra Leningrad. Sonra Leıpzig. Şimdi bana övgüden çok utanç veren kımi gereksiz ve sahte başanlar. Akıp giden zamana sinsice ulanarak sessız sedasız kaçan firsatlar. Büyük bir ülkeye ve küçük bir partıye yönelik sımsıcak duygulan yüreğimden söküp atarken kaybettiğim oluk oluk kan. Düş kırıklıklanndan süzülen hüzne vurulmaya başladığım dönemler. Yanm yaşanan aşklardan kalan istek ve heyecan mezarlan. Sayfalarca yazarak bulacağımı sandığım mutluluk. Sayfalarca yazarak artık bulamayacağımı bildiğim halde aramayı sürdürdüğüm mutluluk. Bir anlık vazgeçişten sonra yeniden sanlmaya çahştığım hayat. Hayatımın işı. Herkes gibi yaşamaktan utandığım doğal sorunlar. Keyifsiz işlerle geçen günler. Keyifli işlerin sıradanlaşarak beni dibe çekmesi. Birkaç kez karşılaştığım öliimün yakıcı cazibesi. Uğrunda en fazla mücadele ettiğım zaferlerin bile güdük kalacağını bildiğımi ağzımdan kaçırdığımda, arkadaşlanmdan gördüğüm tepki. Düş kınklıklanmı gızleyen gürültülü kahkahalanm. Uyanık bakışlı gündüzlerim. Uykusuz gecelerim. Birasız buzdolabım. Anarşist kılıklı komşum... Yaşamımın ne kadar sıradanlaştığını çıplak olarak gördüğüm zaman duyduğum hiç de sıradan olmayan huzursuzluk. Demek, bitmedi mı daha her şey? Yoksa çok mu geç? Geç, artık çok geç! Işıklan kapalı mahalle çoğunluğuna kanşmanın zamanıdır artık. Varsın anarşist genç komşum aydınlığm yükünü tek başına taşısın... Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yayınları na&tm hikmet Yazan: Müjdat Gezen Çizen: Savaş Dinçel Nâzım Hikmet Vakfı: General Yazgan Sok. 10/10 Tünel/lst Tel: (0-212) 252 63 14-15 Parlez-Vous Français? Fransızca konusur musunuz? * FRANSIZCA DİL KURSLARI Kurs başlangıç tarihi: 27 MART 1997 Kayıtlar ve Test: 24-26 MART 1997 Saat 10.00-18.00 arası İSTANBUL FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ INSTnVTD'ETUDESFRANÇAISESD'ISZANKJL Istikfal Cad. No: 8 Taksim Tel: 252 02 62 ÇAĞDAŞ YAŞAM1DESTEKLEME VAKFI Konser: Antik Aryalardan Günürnüze Soprano: Gülderen Ayvazoğlu Piyano: Elisabetta di Stefano rrü Maçka Maden Fakültesı G Amfisi 26 Mart Çarşamba Saat 20.00 ÇYDD Telefon: 252 09 96 - 252 44 33 S.S. ÖZBİRİKtM KONLT \API KOOPERATİFt'NLN OLAĞAJVl STÜ GENEL KURUL TOPLANTISI'NA ÇAĞRI Sayın Ortagımız; 1997 yilı Olağanüstü Genel Kunıl Toplantısı 04.05 1997 Pazar gûnü sanı lt.OO'dc "BaK-c^ehır-Bogazltö;, 105 no 'lu parset-S S Özbınkım Konut Vap! K.ooperatafi şantıye bınası" adresınde yapılacaktır Aşagtdak? gündem maddelcnnm görüşüleceğı toplantıya kjtılmanızı, mazeretınız dotayısıyla toplantı>a katılamayacak ısenız vekâlemamcnızı bir başka ortağa veya 1 dcrecctk akrabamza (eş. çocuidar, anne. baba) vererek kendınıze vekıl tayın ctnrmenızı nca edenz Toplantımn ertelenmes) halınde 11 05 1997 tanhı pazar günü saat 11 00'de aynı adreste >entdert yaptlmasına S-S. ÖZBIRIKIM KONLT > \P\ KOOPERATIFI VÖVF.TIM KURı LL GCNDEM 1- Açth^ \e saygı duruşu, 2- Başkarüık dı>am seçımı \c baskaniık dıvanuuo tutanaklan ımza e(mej.ı hakkında yetkı vcnlmcsı, ?- Bağh bulunduğumuz ICooperaüflcr Btrtıgı'nın ortaklanrrııza sagladığı kredı ıle ılgılı olangereklı ış ve ışiemJenn başlatılması ve Ukıbt ıçın Yönctım K.urulu'nun yctkjlı kıtınmaM konu^unun göru^ülerck karara hağlanması, 4- Baglı bulunduğumuz Kooperatıfleı Bırlığı >enı donem altyapi aıdatlan ^t ödeme planı ıle ılgılı oian konunun görûşülerek karara bağlanması. 5- Gerekh görûkn dıger hususlann görûşuterek karara bağlannusı, 6- Dılckler. tcmcnntler ve kapaniî VEFAT Merhum Hüseyin Avni ve merhume Fatma Selimoğlu'nun kızlan, merhum Hacı Hüseyin Avni ve merhume Hacı Fatma Sohtorik'in gelinleri, merhume Saadet Manoğlu. merhum Salim Selimoğlu, merhum Hüsnü Selimoğlu, merhum Hasan Selimoğlu, Memnune Bayraktar, merhum Ömer Selimoğlu, Fatma Gözgücü'nün kardeşleri, Nükhet Çilingiroğlu'nun yengesi, Erdal Inönü. Uğur Mengenecioğlu, Fatma Sohtorik, ve Zeynep Sohtorik'in kayınvalideleri, merhum Behiç Sohtorik. Sevinç Inönü, Sevil Mengenecioğlu, Semih Sohtorik ve Selim Sohtorik'in sevgili anneleri, Murat Mengenecioğlu, Burak Mengenecioğlu, Ali Sohtorik, Selin Sohtorik, Emir Sohtorik, Cem Sohtorik ve küçük Uğur Mengenecioğlu'nun büyük anneleri; Merhum ALİ SOHTORİK'in sevgili eşi NAİME SOHTORİKHakkın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naaşı 24 Mart 1997 Pazartesi günü Bebek Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Edimekapı Sehitliği'ndeki aile kabristanına defhedilecektir. Çiçekgönderilmemesi, isteyenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışyapmalan rica olunur. AÎLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle