25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kaplan yanksı inamtara takip • PARİS (AA) - Fransa'da yayımlanan Le Figaro gazetesinde çıkan biı yazıda, Fransız Içişleri Bakanhğı'nın geçen yıl Almanya'da ölen Cemalettin Kaplan taraftan Türk hnamlann yakın takibe alındığı bildirildi. Haberde, Kaplan cemaati Fransa'daki «ntehlıkelı köktendincı gnıplar arasmda gösterilirken. Lyon kenti yakınlanndaki Villeurbanne kasabasında yaşıyan Abdullah Cam ısımJı imamın bu grubur liderlerinden biri olduğu kaydedildi. Kazan'larm davası • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, basına yapnğı açıklamada, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, kışilik hakJanna hakaret ettiği iddiasıyla eski tstanbul Barosu Başkanı Tuıgut Kazan hakkında açılan davanın dosyasını, ilk duruşmada verilen yaıgılamanın durdurulması karannı kaldıran Ankara S. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini kararlaştırdı. Ankara Cumhunyet Basın Savcısı Nihat Oğan tarafından hazırlanan mahkeme iddianamesınde. Turgut Kazan'ın basına verdiği demeçte Şevket Kazan'ın şöhret, vakar ve haysıyetine saldında bulunduğu öne sürülerek, 4 aydan 16 aya kadar hapsi isteniyor. Memur hesap soracak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tüm Maliye Sen, ekonomik ve demokratik taleplerini bir kez daha vurgulamak ve üyelerine yönelik baskı ve sürgûnlerin geri alınmasını sağlamak amacıyla 1 günlük iş bırakacak. Ankara Şube Başkanı Ali Gürcan yaptığı açıklamada, hükümetin memur maaş zamlannı belirlerken çifte standart uyguUdıgını belirterek "Bizleryüzde 42 maaş âYtişiyla yetinen önemsiz memurlanz'" dedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde Emin Yıldınm adh bir vatandaşı tekme ve tokat darbeleriyle öldürdüğü ileri sûrûlen Jandarma Binbaşı Sezai Akgün hakkında, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "öldûrme kastı olmaksızın etkili eylem sonucu bir kişiyi öldürmek" suçundan 10 yıl ağır hapis istemiyle dava açıldı. Düşünceye hapis cezası • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan eski DEP Seyhan meclıs üyesi M. Sait Eren hakkında bir konuşmada "Kürdistan" sözcüğünü kullandığı gerekçesiyle açılan dava sonuçlandı. HADEP Adana il yöneticisi Eren, bir yıl hapis ve 100 milyon lira para cezasına çarptınldı. Dün partililerle birlikte adliyeye gidip savcılığa teslim olan Eren, Kürkçüler Cezaevi'ne konuldu. Türkiye'ye ppotesto • SİLtFKE (Cumhuriyet) - Merkezi Washington'da bulunan Human Right Watch, hazırladığı raporu Türkiye'de yayımlayan Ayşenur Zarakolu ile Türkçeye çeviren Ertuğrul Kürkçü'ye ceza verilmesini protesto etti. Human Rights Watch tarafindan yapüan açıklamada, "Human Rights Watch ve atfedilmeden aktanlan ABD'li bir diplomatın ve diğerlerinin sözlerini çevirdiği için Kürkçü'nün cezalandınlması karan şoke etmiştir" denildi. Kahraman'a yargı darbesi • ANKARA (AA) - RP'li Kültür Bakanı Ismaıl Kahraman'ın AKM alanındaki 23 demokratik kitle örgütünden kullandıklan binalan tahliye etme istemi bir kez daha yargı engeline takıldı. ADD'nin ardından Dil Derneği'nin açtığı davada da Ankara 2'nciTdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma karan aldı. Başbakan Erbakan'dan, RP'li milletvekilinin kesin bir dille uyanlmasmı istediler DYPı Ceylan'ı susturunANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ortağı DYP, şeriatçı çıkışlannı sürdüren RP Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'm Başbakan Necmettin Erbakan ya da parti üst yönetimince kesin bir dille uyanlmasını istedi. DSP lideri Bülent Ecevit, Erbakan'ın grubu içindeki bazı radikallen kontrol etmekte güçlük çektiğine dikkat çekti. RP tabanına yönelik mesajlahnı sank ve çarşaf kullanımına ilişkın açıklamalanyla sürdüren Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan, koalisyon ortağı DYP'nin tepkisine neden oldu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, RP'nın muhalefette kullandığı irtica söylemlerini iktidar ortağı olarak sürdüremeyeceğini belirterek "Ceylan. dilini iktidar koşullan içinde daha düzgün kullanmalıdır" dedi. DYP grup yönetıcileri de, Ankara Millitvekili Hasan Hüseyin Ceylan'a duyduklan tepkiyi, "Biz ne kadar yapıa olmak için çaba gösteriyorsak ortağumz da yıkuâhkta ısrar ediyor" görüşüyle dile getırdıler. DYP'nin toplumda gerginliği tırmandırdığı gerekçesiyle Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın uyanlması konusunda ısrarlı davranacağına dikkat çekildi. Hasan Hüseyin Ceylan- Tepki çekiyor. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, RP'li Hasan Hüseyin Ceylan'ın açıklamalannı değerlendirdi. RP'nin muhalefete geçip kendisini gözden geçirmesi gerektiğine dikkat çeken DSP lideri Bülent Ecevit, "Hükümetin RP kanadı, bu arada Erbakan, Türk toplumunun gerçekkri, dünya gerçeklerh le karşı karşıya gelince bazı görüşJerini ya içtenûkle değiştirmek ya da takıyye yoluyla saklamak. ertelemek yolunu seçmiştir" dedi. RP'nin kendi içindeki radikalleri kontrol etmekte güçlük çektiğini belirten DSP lideri Bülent Ecevit, "Kendi ektiği tohumlann verdiği fılizlerle baş edemez duruma gelmişlerdir. Gerek RP grubu içindeki bazı radikal unsurlan, gerek toplumda kendi yetiştirmiş olduğu bazı radikal unsurlan kontrol etmekte çok güçlük çekmektedirler" dıye konuştu. RP'yi de tedirgin ediyor Ceylan, RP'li yöneticileri zor durumda bıraktı. RP Grup Başkanvekili ve Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürkdüzenlediği basın toplantı'sında, Ceylan'ın açıklamalannın partiyi bağlamadığını savunarak "Bize ne, adam nasıl namaz kılarsa kılsın... Dini yönü Diyanet İsjeri BaşkanlığTıu, yasal yönü de hukukçulan ilgilendirir. Beni de partimizi de hiç ilgUendirmez. Herkes şunu akhna koysun, RP yasalara göre suç olan hiçbir şeye sahip çıkmaz" dedi. Ceylan'a zaman zaman bu çıkışlan nedeniyle uyanda bulunduğunu belirten Asiltürk, sank konusunda RP'nin görüşlerini açtkça ortaya koymaktan kaçındı. Baykal ' Sürtüşme, rejim tehdidini arttınyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Başkanı DenizBaykaL re- jime yönelik tehdide kar- şı anayasal ilkelere sahip çıkılması gerekirken, si- yasi liderlerin karşılıklı sürtüşmeleri nedeniyle bunun gözden kaçınlma- sının affedilemez olduğu- nu söyledi. Baykal, DSP lideri Bülent Ecevit'ı kas- tederek, Türkiye'nin siya- si ortamında hâlâ farklı anlayışlann temelinin ka- zılarak gündemin saptınl- mak istendiğini belirtti. Türkiye Ziraatçıler Derneği Genel Başkanı Ibrahim Vetkin ile bera- berindeki heyeti kabulün- de konuşan Baykal, ana- yasal ilkelere sahip çık- mak ve laik, sosyal hukuk devletini korumanın, bu- günkü ortamda iktidar mücadelesinin önüne geçtiğini belirtti. Siyasi li- derlerin karşılıklı sürtüş- mesi arasmda bunun göz- den kaçınlmasının affedi- lemez oldugunu söyleyen Baykal, rejim mücadelesi verilmesi gerektiğini kay- detti. Baykal şöyle konuş- tu: "Olay, parti, kişisel çı- kar degiL Türkiye'nin ge- leceği olayıdır. Cumhuri- yetçi güçlerin toparlan- ması halinde demokrasi mücadeiemizde böyle bir rejim tehdidi ile karşı kar- şıya kalmayız. Dini inanç, cumhuriyet,demokrasi ve laiklik hepsi bir arada Türkiye'nin eşsiz sentezi, altuı uyumudur. Bu dör- dünün bir arada tutulma- sıyla istikrar sağlanır. Bu- nun bozulmasuıa dönük sapkın birtakun anlayış- lar ile karşı karşıyayız. İİ- kel tahrikler sürüyor." ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART RP'li Ceylan, "Sankla namaz kılmak 80 kat daha sevapUr" dedL ANAPtan Ciller'eyanıt Gucumuzu istediği yerde gösteririz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner, Genel Başkan Mesut Yıhnaz'a "yalancı pehlivan " benzetmesi yapan DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Ciller'e, "Arzu ettiği zaman ve zeminde kendisine gücümüzü ispata hazınz" yanıtını verdi. ANAP Genışletilmiş Başkanlık Dıvanı, Güner başkanlığında yapıldı. Başkanlık divanından sonra açıklama yapan Güner, hükümet ortaklannın partisini hedef alan hücumlannın "nasipsiz" oldugunu söyledi. ANAP'ın kuruluşundan bu yana hiçbir zaman "demokrasi aytbı" işlemediğini kaydeden Güner, "Bugün iktidarda bulunanlar. siyasi ayıplan, eksiklikleri nedeniyle mecburi hükümet kuranlar, aynadaki hayallerinde bizi görmeye çauşmasınlar" diye konuştu. Türkiye'de artık rejim değil, hükümet sorunu bulunduğunu vurgulayan Güner, hiçbir konuda hazırlığı bulunmadığını ileri sürdüğü hükümetin günübirlık politikalarla halkı oyaladığını söyledi. Memur maaşlannda yapılan düzenlemelerin "40 yamaiı bohçaya" döndüğünü kaydeden Güner, devlet memurlannın huzuru ve ahenginin bozulduğunu savundu. Güner, çiftçiyi perişan eden hükümetin, işsizlerin de feryadını duymazlıktan geldiğini ileri sürdü. Hükümetin, Arnavutluk'taki gelişmelerden habersiz oldugunu da vurgulayan Güner. "Bu hükümet milletûı kaderi değil Halk, ümitsizliğe kapümasm ve bize güvenmeye devam etsin" dedi. Güner. gazetecilerin sorulannı yanıtlarken de Tansu Çiller'in, Mesut Yılmaz'a "yatancı pehlivan" benzetmesi v apıp "Yalancı fedai" demesiyle ilgilı olarak, şunJam söyledi: "Sayın ÇUer'e arzu ettiği zaman ve zeminde gücümüzü ispata hazınz. Dün DSP'den kendilerine gelen arkadaş ve onun beyanı ile DYP 'Doğru-Sol' parti oimuştur. Onlar, yeni kimUkleri içerisinde bu tip yanlış. değerlendirmeier yapabilirier. konu. hakiki- yalancı pehlivan olmak değil, adam olmaktır. Demokrasi, yaglı pehUvanlar gibi çayuiarda idare edilecek rejimin adı değUdn-." Demirerin 'Gerekirse siyasete dönerim' şeklinde yansıtılan sözleri tedirginlik yarattı Cumhurbaşkanı DYP'yi korkuttuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel'in gazetecilerle sohbetindeki sözlerinin, ileri bir yorumla "Gere- kirse meydanlara inerim" biçimin- de yansıtılması DYP'de kaygı yara- tırken, hükümet ortağı RP temkinli davrandı. RP Grup Başkanvekili Oğuzhan Asiltürk. "Siyasete dön- mek kendi takdiridir. Dönerse dö- ner" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, sözle- rine atfen aktif siyasete döneceği bi- çiminde yayımlanan gazete haberle- rinin açıklamalanyla koşut olmadı- ğını bildirirken DYP yöneticileri, Demirerin partiye geri dönebilece- ği korkusunu yaşadı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, Türk milletinin De- mirel 'i, rejimin ve demokratik sis- temın güvencesi olarak devletin te- pesinde görmek istediğini savundu. DYP'nin uzun yıllardan sonra bir genel başkanını cumhurbaşkanı seç- tirdiğine dikkat çeken Ekinci, "DYP bundan onur duymaktadır. Bu onuriu göreve Demirel'i getirmekk bir tenünat da ortaya koymuştur" dedi. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e yakın isimler de Demirel'in geri dönme- sınin partide iki başhlık ve büyük bir sıkıntı yaratacağını öne sürdüler. "DYP örgütleri ve parti Demirel'in bırakoğı yerdedegü" diyen grup yö- neticileri, geri dönüşün merkez sağ- da bütünleşmeye de engel olabilece- ğini öne sürdüler. DYP'lilerin, Cumhurbaşkanı De- mirel'in yaşma da değinerek "Ener- jisi, yaşı da siyasete dönmesi için uy- gun, ama 2 yıl sonra ne olacağı önemli. Politika yapacakgenç ve ba- şarüı insanlar var" demelen dikkat çekti. Köşk'ten açıklama Cumhurbaşkanlığı Basın Merke- zi'nden dün yapılan yazılı açıkla- mada, Demirel'in lzmir Gazeteci- ler Cemiyeti'ni ziyaretinde gazete- cilerin sorulannı yanıtladığı, ancak bazı sözlerinin yanlış yorumlanarak kamuoyuna aktanldığı bildirildi. IRMIKIAYDEV EIVGÎN e - mail: engin (« planet.com.tr Demokratik Sol Parti'deki ihraçlar şu ünlü "parti disipli- ni" kavramını yeniden günde- me getirdi. Ecevit'in parti di- siplinine uymadıklan için kapı önüne koydurtmaya hazırlan- dığı üç milletvekilinden Gök- han Çapoğlu ve Bekir Yur- dagül'ü tanımıyorum. Bülent Tanla ile merhaba'y\ aşan bir tanış4klığımız var. Ihraç istemi- ne yol açan parti içi "suç"\an; Başbakanlık'ta tarikat eleba- şısı, sanklı, hacı hoca, molla, şeyh, şıh takımına verilen o ün- lü yemeğe karşı çıkışlan. Bir de "solda birlik" arayışını faz- laca ciddiye almalan, bu yön- de somut adımlar atılmasını önermeleri. Bu davranışlar birer parti su- çu mudur, yoksa bir sosyal de- mokratın doğal odevleri midir? Böyle bir soruyu tartışmayı bile onur kıncı buluyorum. Ta- nıdığım Tanla'nın, tanımasam da farklı düşünmediklerini sandığım Çapoğlu ve Yurda- gül'ün de sosyal demokratlı- ğın gereklerini yerine getir- mekten başka ne yaptıklannı Şu Parti Disiplini Dedikleri... merak ediyorum. Yani ihraçlanna yol açan tu- tumlannı, davranışlannı tartış- mak niyetinde fılan değilim. Ama Ecevit'in partisinde iyi- ce göze batar hale gelen par- ti disiplini terimi doğrusu tar- tışmaya değer. Sağ ya da sol partiler prog- ramlannda birbirlerinden kes- kin çizgilerle ayrılırlar da, iş parti disiplinini de içeren tüzü- ğe geldiginde iş değişir. Sağ, sol bütün partilerin önderlik kadroları domuztopu olurlar, hemen hemen aynı tüzüğü sa- vunurlar. Tüzüğün temeli, par- ti yönetimine mutlak itaati sağ- layacak hükümlerin diploma- tik dille formülleştirilmesinden ibarettir. Siyasi partiler bugünkü ni- teliklerine aslında yüzyılımızın başında kavuştular. Yani o ka- dar yeni. Bu parti yapısının ge- nelgeçer bir modele dönüş- mesinde Marksist hareket be- liıieyici oldu. Sosyal demokrasinin ana- yurtlannda, Almanya'da, Ingil- tere'de, Iskandinavya'da yüz- yılımızın başı, Marksistler ara- smda parti tüzük ve programı- na ilişkin zorlu, bitip tükenmez tartışmalara, çekişmelere, bö- lünmelere ve birleşmelere sahne oldu. Marksist hareketin komü- nistler ve sosyal demokratlar olarak iki ana kola aynlmasının görünürdeki nedeni 1. Dünya Savaşı'na karşı alınan siyasal tavır. Ama bu aslında çoktan ol- gunlaşmış tarihsel kopuşun "bardağı taşıran damla- s;"ndan ibaret. Kopuşun altın- da Marksist partilerin iktidara geliş yöntemi, üretim araçlan- nın kolektif mülkiyetine ulaş- mak üzere üretilen önerilen parti programının ana çizgile- ri ve.. ve parti tüzüğü yatar. Parti tüzüğü parti üyelerinin iç hukukudur. Parti örgütüne karşı üyelerin görev ve hakla- rını, parti örgütünün üyelere karşı hak ve yetkilerini düzen- ler. Marksist hareketin ana kol- lanndan her ikisinde de, yani komünist partilerde de sosyal demokrat partilerde de prog- ram temelinde çok ciddi ayn- lıklara karşılık tüzüklerinde, özellikle parti disiplininin tanı- mında şaşılacak bir benzeşim vardır. Varidi... 1989'u izleyen dönemde komünist partilerin dönüşü- müyle ortaya çıkan ardV/parti- ler, parti içi demokrasi ve par- ti disiplini kavramlannı yeniden tartışıp yeni bir içerikle tanım- ladılar. Batı ve Doğu Avru- pa'da ve belli ölçülerde Türki- ye'de bu böyle oldu. Parti üyeliğinin özgür birey- lerin gönüllü siyasal tercihle- rinden doğan bir örgütlenme olduğunun altı kalın kalın çizil- di. Alışılagelen "şefler demok- rasisi" yerine parti içinde sınır- sız demokrasi, temel bir ilke niteliği kazandı. Sosyal demokratlarda, hani komünistleri özgürlüklere say- gı göstermemekle, totaliterlik- le durmaksızın suçlayan sos- yal demokratlarda ise durum tam tersine. Parti disiplini, par- ti içi demokrasi gibi kavramlar git gide yönetim kadrolarına mutlak itaat olarak yorumlanır oldu. Program ilkelerinin öte- sinde, partinin sıradan taktik manevralannda bile özgün ve özel yargı üretmenin cezalan- dınlması kurallaştı. Liderliğin kendini güvenceye almasının neredeyse tek yöntemi bu ol- du. Niye? Sosyal demokraside daya- tan kendini yenileme gereğini, politik bir çıkmazın içinde de- belenen bu ülkede kitlelere güven ve umut verecek sol politikalar üretmeyi becere- meyenlerin başka hangi sığı- nağı olabilirdi ki? Sorunu Ecevit ailesinin kişisel özellikleriyle değil, bu yöneJimle açıklamak sanki da- ha aklauygun gibi... POLMKA GUNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Taciz...'Insan hakianna saygı duymayan bir basın, devlet er- kini elinde tutan siyasal ıktidarı eleştınrse ne olur? Ciddiye alınmaz... Zaten alınmadığı da ortada. Başbakan Necmettin Erbakan, yardımcısı Tansu Çilter ülkedeki tüm yolsuz- juklan TEDAŞ, TOFAŞ dosyalannı aklarken, 16 bin fa- ili meçhul cinayetin üzerini örterken, gözaltındakı genç kızlann tecavüze uğramalannı görmezlikten gelirken ne diyon "Medya yalan yazıyor..." Tam bir haftadtr 'tacizci doktor' olayıyla yatp kalkı- yoruz... Eh, sonunda Kanal D'de 'Söz Fato'da' programını iz- ledik ve rahatladık... Gördük ki, ınsan haklanm salt devlet ihlal etmiyor, gü- nümüzün en etkili silahı medya da bu ihlali en az devlet kadar gerçekleştinyor... 18 yaşındakı bir manken -konu mankeni- kız Prof. Dr. Korkut Alkan'ın muayenehanesine gizlı kamerayla gi- diyor. Manken ŞJV., Show TVde Reha Muhtar'a. "Cil- ve yapmadım, ama kıyafetlerim tahnk edıciydı" deyip ekliyor: "Transparanbodyler.taytlargiydim..." Sonrasını Fatma Gink'in 'Söz Fato'da' programında iztedinız... Konu mankeni ŞA doktorun muayenehanesine 5 kez, çantasındaki gizli kamerayla gidiyor... Ve o muhteşem (!) haber de böylece yaratılmış olu- yor... Elbet doktorun yaptıkları onaytanmaz burada. Yakı- şıklı doktorun davranışı, ınsan hakianna saldındır. Ancak, medyanın yaptığı da aynı ölçüde değertendınlmelidir. Sabah gazetesi, olayı okurlanna duyurdu ve sordu: "Haberi yayımlayalım mı, yayımlamayalım m?" Okur yanıt verdi: "Yayımlayın!.." atv, bu cüayı milyonlarca izleyicisine taşıdı, kendince kamuoyu oluşturdu... 17 Mart 1^7 günü "Haberi yayımlayalım mı" soru- sunu okuruna yönelten Sabah gazetesinın, bir gün son- ra sertifikaiı gazeteyı (promosyondan yarananan okur için) 90 bin liradan 120 bin liraya çıkarması bir rastlan- umıydı? • • • Bugün basın inandıncılığırn ve etkinliğini giderek yiti- riyor... Neden? Kamusal bir görev olan gazetecilik. ahlaka aykm a- maç ve çıkarlarda araç olarak kullanılamaz... Gazeteci haberi kurgulamaz, haberi yaratmaz... Gazeteci, kişıleri ve kuruluşlan eleştiri sınırlan dışında küçük düşüremez, cezalandıramaz... Ben. bu yazryı yazmadan önce doktoria ikjili bazı bil- giler edindim. Yakışıklı doktorun dosyasının hayli ka- bank olduğunu öğrendım... Bu ayn bir konudur... Ancak, parayla tutulmuş bir konu mankeniyte 'taciz- ci doktor' haberi insan haklanm ihlale girer... O zaman ne olur? Basının işkencecilerden, yargısız infazcılardan, gö- zarandaki genç kızlaratecavüz edenlerden bir farkı kal- maz... Bugün özel televizyonlar ve bir kısım basın, şiddet ve zorbalığı özendırici yayınlar yapıyor, politikacılar yalan demeçlerle kamuoyunun kafasını kanştınyor... RP'li Hasan Hüseyin Ceylan diyor ki: "Çanakkale Savaşı'nda şehit düşen 400 bin kişinin 200 bini medrese öğrendsıdir. Aynı zamanda bunlar Bediüzzanıan öğrencisidir. BugünÇanakkale'desavfr şan medreseli şehitlerin yerini imam-hatipli öğrencıler aldı...' Kuyruklu yalanm böytesi görülmemiştir. Ceylan ya 'kara cahil' olup yakın tarihimizi bilmemekte ya da top- lumu kışkırtmak istemektedir. Çünkü resmi bekjelerde Çanakkale'de şehit düşen ınsanımızın sayısı 400 bin de- ğil, 55 bindir... Hastalıktan ölenlerle birlikte, kayıplan da eklersek toplam 81 bini bulur... Bunlann çoğunluğu da fen bilimlerine ağırtık veren öğrenim kurumlannda öğ- renci ya da bitirenlerdir. Said-i Nursi'nin öğrencileri olmalanna gelince: O yıl- larda Türkiye'de Said-ı Kürdi diye bihnen Said-i Nursi'nin 200 bin öğrencisi olması bir yana, adını duymuş olan 200 bin kişi bile yoktu. Bizim bildiğimiz Said-i Nursi'ye Ingil- tere'den 200 bin altının geldiğidir... • • • Çanakkale Zaferi törenlenne Istanbul'dan lise öğren- cileri degötürüldü. Düzenlemeyi, Istanbul Kültür Müdür- lüğü yaptı. 'Mavi Marmara' gemisi gece Istanbul'dan Çanakkale'ye doğru yol almaya başladı... 500 kışinın 150'sı ögrenciydi. Genye kalan 350 kişi ise RP'nin yayın organı 'MiHi Gazete'nin okurlan ve yazar- lanydı... Gemide bir emekli general vardı. RP'li emekli gene- ral Mehdi Sungur yol boyunca 'şeriat propagandası' yaptı, Çanakkale Zaferi'nı anlatırken Mustafa Kemal Atatürk'ten tek söz etmedi... Şimdi, Istanbul Milii Eğitim Mudürü Ömer Balıbey'e soruyoruz: "Bu tur organizasyonuna okullar niçin katıldı?.." Evet!.. Türkiye'nin bir numaralı sorunu oldu 'tacizci doktor'. Bu işe meraklı televizyoncular, kimi illerimizde- ki Ağır Ceza Mahkemeleri'ndekı duruşmaları bir izle- seler, 14-15 yaşlanndakı kız ve erkek çocuklannın nasıl taciz edildiklenni görecekler... Meraklılara bu işin içindeki kişilerin adlannı verebili- nz... Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planetcom. TR ÇAĞDAŞ YAYINLARI Olaylar, anılar, işgaller, boykotlar, grevler, politikacılar 250.000 TL. CKDV dahil) Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesı SaHomsâğüt Sokak NJo: 9/B CağaloğSu fstanbut Te!:514 01 95/96 Posta çeki no.: 666322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle