Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kaplan yanksı
inamtara takip
• PARİS (AA) - Fransa'da
yayımlanan Le Figaro
gazetesinde çıkan biı
yazıda, Fransız Içişleri
Bakanhğı'nın geçen yıl
Almanya'da ölen Cemalettin
Kaplan taraftan Türk
hnamlann yakın takibe
alındığı bildirildi. Haberde,
Kaplan cemaati Fransa'daki
«ntehlıkelı köktendincı
gnıplar arasmda
gösterilirken. Lyon kenti
yakınlanndaki Villeurbanne
kasabasında yaşıyan
Abdullah Cam ısımJı
imamın bu grubur
liderlerinden biri olduğu
kaydedildi.
Kazan'larm
davası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Ankara 2. Asliye
Ceza Mahkemesi, basına
yapnğı açıklamada, Adalet
Bakanı Şevket Kazan'ın,
kışilik hakJanna hakaret
ettiği iddiasıyla eski
tstanbul Barosu Başkanı
Tuıgut Kazan hakkında
açılan davanın dosyasını, ilk
duruşmada verilen
yaıgılamanın durdurulması
karannı kaldıran Ankara S.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne
gönderilmesini kararlaştırdı.
Ankara Cumhunyet Basın
Savcısı Nihat Oğan
tarafından hazırlanan
mahkeme iddianamesınde.
Turgut Kazan'ın basına
verdiği demeçte Şevket
Kazan'ın şöhret, vakar ve
haysıyetine saldında
bulunduğu öne sürülerek, 4
aydan 16 aya kadar hapsi
isteniyor.
Memur hesap
soracak
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tüm Maliye Sen,
ekonomik ve demokratik
taleplerini bir kez daha
vurgulamak ve üyelerine
yönelik baskı ve sürgûnlerin
geri alınmasını sağlamak
amacıyla 1 günlük iş
bırakacak. Ankara Şube
Başkanı Ali Gürcan yaptığı
açıklamada, hükümetin
memur maaş zamlannı
belirlerken çifte standart
uyguUdıgını belirterek
"Bizleryüzde 42 maaş
âYtişiyla yetinen önemsiz
memurlanz'" dedi.
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakır'ın Çermik
ilçesinde Emin Yıldınm adh
bir vatandaşı tekme ve tokat
darbeleriyle öldürdüğü ileri
sûrûlen Jandarma Binbaşı
Sezai Akgün hakkında,
Diyarbakır 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde "öldûrme
kastı olmaksızın etkili
eylem sonucu bir kişiyi
öldürmek" suçundan 10 yıl
ağır hapis istemiyle dava
açıldı.
Düşünceye hapis
cezası
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kapatılan eski
DEP Seyhan meclıs üyesi
M. Sait Eren hakkında bir
konuşmada "Kürdistan"
sözcüğünü kullandığı
gerekçesiyle açılan dava
sonuçlandı. HADEP Adana
il yöneticisi Eren, bir yıl
hapis ve 100 milyon lira
para cezasına çarptınldı.
Dün partililerle birlikte
adliyeye gidip savcılığa
teslim olan Eren, Kürkçüler
Cezaevi'ne konuldu.
Türkiye'ye
ppotesto
• SİLtFKE (Cumhuriyet) -
Merkezi Washington'da
bulunan Human Right
Watch, hazırladığı raporu
Türkiye'de yayımlayan
Ayşenur Zarakolu ile
Türkçeye çeviren Ertuğrul
Kürkçü'ye ceza verilmesini
protesto etti. Human Rights
Watch tarafindan yapüan
açıklamada, "Human Rights
Watch ve atfedilmeden
aktanlan ABD'li bir
diplomatın ve diğerlerinin
sözlerini çevirdiği için
Kürkçü'nün
cezalandınlması karan şoke
etmiştir" denildi.
Kahraman'a
yargı darbesi
• ANKARA (AA) - RP'li
Kültür Bakanı Ismaıl
Kahraman'ın AKM
alanındaki 23 demokratik
kitle örgütünden
kullandıklan binalan tahliye
etme istemi bir kez daha
yargı engeline takıldı.
ADD'nin ardından Dil
Derneği'nin açtığı davada
da Ankara 2'nciTdare
Mahkemesi yürütmeyi
durdurma karan aldı.
Başbakan Erbakan'dan, RP'li milletvekilinin kesin bir dille uyanlmasmı istediler
DYPı Ceylan'ı susturunANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet ortağı DYP, şeriatçı
çıkışlannı sürdüren RP Ankara
Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'm
Başbakan Necmettin Erbakan ya da
parti üst yönetimince kesin bir dille
uyanlmasını istedi. DSP lideri Bülent
Ecevit, Erbakan'ın grubu içindeki
bazı radikallen kontrol etmekte
güçlük çektiğine dikkat çekti.
RP tabanına yönelik mesajlahnı sank
ve çarşaf kullanımına ilişkın
açıklamalanyla sürdüren Ankara
Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan,
koalisyon ortağı DYP'nin tepkisine
neden oldu. DYP Genel Başkan
Yardımcısı Hasan Ekinci, RP'nın
muhalefette kullandığı irtica
söylemlerini iktidar ortağı olarak
sürdüremeyeceğini belirterek
"Ceylan. dilini iktidar koşullan içinde
daha düzgün kullanmalıdır" dedi.
DYP grup yönetıcileri de, Ankara
Millitvekili Hasan Hüseyin Ceylan'a
duyduklan tepkiyi, "Biz ne kadar
yapıa olmak için çaba gösteriyorsak
ortağumz da yıkuâhkta ısrar ediyor"
görüşüyle dile getırdıler.
DYP'nin toplumda gerginliği
tırmandırdığı gerekçesiyle Ankara
Milletvekili Hasan Hüseyin
Ceylan'ın uyanlması konusunda
ısrarlı davranacağına dikkat çekildi.
Hasan Hüseyin Ceylan- Tepki çekiyor.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit,
dün parlamentoda düzenlediği basın
toplantısında, RP'li Hasan Hüseyin
Ceylan'ın açıklamalannı
değerlendirdi. RP'nin muhalefete
geçip kendisini gözden geçirmesi
gerektiğine dikkat çeken DSP lideri
Bülent Ecevit, "Hükümetin RP
kanadı, bu arada Erbakan, Türk
toplumunun gerçekkri, dünya
gerçeklerh le karşı karşıya gelince
bazı görüşJerini ya içtenûkle
değiştirmek ya da takıyye yoluyla
saklamak. ertelemek yolunu
seçmiştir" dedi.
RP'nin kendi içindeki radikalleri
kontrol etmekte güçlük çektiğini
belirten DSP lideri Bülent Ecevit,
"Kendi ektiği tohumlann verdiği
fılizlerle baş edemez duruma
gelmişlerdir. Gerek RP grubu içindeki
bazı radikal unsurlan, gerek
toplumda kendi yetiştirmiş olduğu
bazı radikal unsurlan kontrol
etmekte çok güçlük çekmektedirler"
dıye konuştu.
RP'yi de tedirgin ediyor
Ceylan, RP'li yöneticileri zor
durumda bıraktı. RP Grup
Başkanvekili ve Genel Sekreteri
Oğuzhan Asiltürkdüzenlediği basın
toplantı'sında, Ceylan'ın
açıklamalannın partiyi bağlamadığını
savunarak "Bize ne, adam nasıl namaz
kılarsa kılsın... Dini yönü Diyanet İsjeri
BaşkanlığTıu, yasal yönü de
hukukçulan ilgilendirir. Beni de
partimizi de hiç ilgUendirmez. Herkes
şunu akhna koysun, RP yasalara göre
suç olan hiçbir şeye sahip çıkmaz"
dedi. Ceylan'a zaman zaman bu
çıkışlan nedeniyle uyanda
bulunduğunu belirten Asiltürk, sank
konusunda RP'nin görüşlerini açtkça
ortaya koymaktan kaçındı.
Baykal
' Sürtüşme,
rejim
tehdidini
arttınyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Genel
Başkanı DenizBaykaL re-
jime yönelik tehdide kar-
şı anayasal ilkelere sahip
çıkılması gerekirken, si-
yasi liderlerin karşılıklı
sürtüşmeleri nedeniyle
bunun gözden kaçınlma-
sının affedilemez olduğu-
nu söyledi. Baykal, DSP
lideri Bülent Ecevit'ı kas-
tederek, Türkiye'nin siya-
si ortamında hâlâ farklı
anlayışlann temelinin ka-
zılarak gündemin saptınl-
mak istendiğini belirtti.
Türkiye Ziraatçıler
Derneği Genel Başkanı
Ibrahim Vetkin ile bera-
berindeki heyeti kabulün-
de konuşan Baykal, ana-
yasal ilkelere sahip çık-
mak ve laik, sosyal hukuk
devletini korumanın, bu-
günkü ortamda iktidar
mücadelesinin önüne
geçtiğini belirtti. Siyasi li-
derlerin karşılıklı sürtüş-
mesi arasmda bunun göz-
den kaçınlmasının affedi-
lemez oldugunu söyleyen
Baykal, rejim mücadelesi
verilmesi gerektiğini kay-
detti. Baykal şöyle konuş-
tu: "Olay, parti, kişisel çı-
kar degiL Türkiye'nin ge-
leceği olayıdır. Cumhuri-
yetçi güçlerin toparlan-
ması halinde demokrasi
mücadeiemizde böyle bir
rejim tehdidi ile karşı kar-
şıya kalmayız. Dini inanç,
cumhuriyet,demokrasi ve
laiklik hepsi bir arada
Türkiye'nin eşsiz sentezi,
altuı uyumudur. Bu dör-
dünün bir arada tutulma-
sıyla istikrar sağlanır. Bu-
nun bozulmasuıa dönük
sapkın birtakun anlayış-
lar ile karşı karşıyayız. İİ-
kel tahrikler sürüyor."
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
RP'li Ceylan, "Sankla namaz kılmak 80 kat daha sevapUr" dedL
ANAPtan Ciller'eyanıt
Gucumuzu
istediği yerde
gösteririz'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner, Genel
Başkan Mesut Yıhnaz'a "yalancı pehlivan "
benzetmesi yapan DYP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Ciller'e, "Arzu ettiği
zaman ve zeminde kendisine gücümüzü ispata
hazınz" yanıtını verdi. ANAP Genışletilmiş
Başkanlık Dıvanı, Güner başkanlığında yapıldı.
Başkanlık divanından sonra açıklama yapan
Güner, hükümet ortaklannın partisini hedef alan
hücumlannın "nasipsiz" oldugunu söyledi.
ANAP'ın kuruluşundan bu yana hiçbir zaman
"demokrasi aytbı" işlemediğini kaydeden Güner,
"Bugün iktidarda bulunanlar. siyasi ayıplan,
eksiklikleri nedeniyle mecburi hükümet kuranlar,
aynadaki hayallerinde bizi görmeye
çauşmasınlar" diye konuştu. Türkiye'de artık
rejim değil, hükümet sorunu bulunduğunu
vurgulayan Güner, hiçbir konuda hazırlığı
bulunmadığını ileri sürdüğü hükümetin
günübirlık politikalarla halkı oyaladığını söyledi.
Memur maaşlannda
yapılan düzenlemelerin
"40 yamaiı bohçaya"
döndüğünü kaydeden
Güner, devlet
memurlannın huzuru ve
ahenginin bozulduğunu
savundu. Güner, çiftçiyi
perişan eden hükümetin,
işsizlerin de feryadını
duymazlıktan geldiğini
ileri sürdü. Hükümetin,
Arnavutluk'taki
gelişmelerden habersiz
oldugunu da vurgulayan
Güner. "Bu hükümet
milletûı kaderi değil Halk,
ümitsizliğe kapümasm ve
bize güvenmeye devam
etsin" dedi. Güner.
gazetecilerin sorulannı
yanıtlarken de Tansu
Çiller'in,
Mesut Yılmaz'a "yatancı
pehlivan" benzetmesi
v apıp "Yalancı fedai"
demesiyle ilgilı olarak,
şunJam söyledi:
"Sayın ÇUer'e arzu ettiği
zaman ve zeminde
gücümüzü ispata hazınz.
Dün DSP'den kendilerine
gelen arkadaş ve onun
beyanı ile DYP 'Doğru-Sol'
parti oimuştur. Onlar, yeni
kimUkleri içerisinde bu tip
yanlış. değerlendirmeier
yapabilirier. konu. hakiki-
yalancı pehlivan olmak
değil, adam olmaktır.
Demokrasi, yaglı
pehUvanlar gibi çayuiarda
idare edilecek rejimin adı
değUdn-."
Demirerin 'Gerekirse siyasete dönerim' şeklinde yansıtılan sözleri tedirginlik yarattı
Cumhurbaşkanı DYP'yi korkuttuANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rel'in gazetecilerle sohbetindeki
sözlerinin, ileri bir yorumla "Gere-
kirse meydanlara inerim" biçimin-
de yansıtılması DYP'de kaygı yara-
tırken, hükümet ortağı RP temkinli
davrandı. RP Grup Başkanvekili
Oğuzhan Asiltürk. "Siyasete dön-
mek kendi takdiridir. Dönerse dö-
ner" dedi.
Cumhurbaşkanı Demirel, sözle-
rine atfen aktif siyasete döneceği bi-
çiminde yayımlanan gazete haberle-
rinin açıklamalanyla koşut olmadı-
ğını bildirirken DYP yöneticileri,
Demirerin partiye geri dönebilece-
ği korkusunu yaşadı.
DYP Genel Başkan Yardımcısı
Hasan Ekinci, Türk milletinin De-
mirel 'i, rejimin ve demokratik sis-
temın güvencesi olarak devletin te-
pesinde görmek istediğini savundu.
DYP'nin uzun yıllardan sonra bir
genel başkanını cumhurbaşkanı seç-
tirdiğine dikkat çeken Ekinci, "DYP
bundan onur duymaktadır. Bu
onuriu göreve Demirel'i getirmekk
bir tenünat da ortaya koymuştur"
dedi.
DYP Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller'e yakın
isimler de Demirel'in geri dönme-
sınin partide iki başhlık ve büyük bir
sıkıntı yaratacağını öne sürdüler.
"DYP örgütleri ve parti Demirel'in
bırakoğı yerdedegü" diyen grup yö-
neticileri, geri dönüşün merkez sağ-
da bütünleşmeye de engel olabilece-
ğini öne sürdüler.
DYP'lilerin, Cumhurbaşkanı De-
mirel'in yaşma da değinerek "Ener-
jisi, yaşı da siyasete dönmesi için uy-
gun, ama 2 yıl sonra ne olacağı
önemli. Politika yapacakgenç ve ba-
şarüı insanlar var" demelen dikkat
çekti.
Köşk'ten açıklama
Cumhurbaşkanlığı Basın Merke-
zi'nden dün yapılan yazılı açıkla-
mada, Demirel'in lzmir Gazeteci-
ler Cemiyeti'ni ziyaretinde gazete-
cilerin sorulannı yanıtladığı, ancak
bazı sözlerinin yanlış yorumlanarak
kamuoyuna aktanldığı bildirildi.
IRMIKIAYDEV EIVGÎN e - mail: engin (« planet.com.tr
Demokratik Sol Parti'deki
ihraçlar şu ünlü "parti disipli-
ni" kavramını yeniden günde-
me getirdi. Ecevit'in parti di-
siplinine uymadıklan için kapı
önüne koydurtmaya hazırlan-
dığı üç milletvekilinden Gök-
han Çapoğlu ve Bekir Yur-
dagül'ü tanımıyorum. Bülent
Tanla ile merhaba'y\ aşan bir
tanış4klığımız var. Ihraç istemi-
ne yol açan parti içi "suç"\an;
Başbakanlık'ta tarikat eleba-
şısı, sanklı, hacı hoca, molla,
şeyh, şıh takımına verilen o ün-
lü yemeğe karşı çıkışlan. Bir
de "solda birlik" arayışını faz-
laca ciddiye almalan, bu yön-
de somut adımlar atılmasını
önermeleri.
Bu davranışlar birer parti su-
çu mudur, yoksa bir sosyal de-
mokratın doğal odevleri midir?
Böyle bir soruyu tartışmayı
bile onur kıncı buluyorum. Ta-
nıdığım Tanla'nın, tanımasam
da farklı düşünmediklerini
sandığım Çapoğlu ve Yurda-
gül'ün de sosyal demokratlı-
ğın gereklerini yerine getir-
mekten başka ne yaptıklannı
Şu Parti Disiplini Dedikleri...
merak ediyorum.
Yani ihraçlanna yol açan tu-
tumlannı, davranışlannı tartış-
mak niyetinde fılan değilim.
Ama Ecevit'in partisinde iyi-
ce göze batar hale gelen par-
ti disiplini terimi doğrusu tar-
tışmaya değer.
Sağ ya da sol partiler prog-
ramlannda birbirlerinden kes-
kin çizgilerle ayrılırlar da, iş
parti disiplinini de içeren tüzü-
ğe geldiginde iş değişir. Sağ,
sol bütün partilerin önderlik
kadroları domuztopu olurlar,
hemen hemen aynı tüzüğü sa-
vunurlar. Tüzüğün temeli, par-
ti yönetimine mutlak itaati sağ-
layacak hükümlerin diploma-
tik dille formülleştirilmesinden
ibarettir.
Siyasi partiler bugünkü ni-
teliklerine aslında yüzyılımızın
başında kavuştular. Yani o ka-
dar yeni. Bu parti yapısının ge-
nelgeçer bir modele dönüş-
mesinde Marksist hareket be-
liıieyici oldu.
Sosyal demokrasinin ana-
yurtlannda, Almanya'da, Ingil-
tere'de, Iskandinavya'da yüz-
yılımızın başı, Marksistler ara-
smda parti tüzük ve programı-
na ilişkin zorlu, bitip tükenmez
tartışmalara, çekişmelere, bö-
lünmelere ve birleşmelere
sahne oldu.
Marksist hareketin komü-
nistler ve sosyal demokratlar
olarak iki ana kola aynlmasının
görünürdeki nedeni 1. Dünya
Savaşı'na karşı alınan siyasal
tavır.
Ama bu aslında çoktan ol-
gunlaşmış tarihsel kopuşun
"bardağı taşıran damla-
s;"ndan ibaret. Kopuşun altın-
da Marksist partilerin iktidara
geliş yöntemi, üretim araçlan-
nın kolektif mülkiyetine ulaş-
mak üzere üretilen önerilen
parti programının ana çizgile-
ri ve.. ve parti tüzüğü yatar.
Parti tüzüğü parti üyelerinin
iç hukukudur. Parti örgütüne
karşı üyelerin görev ve hakla-
rını, parti örgütünün üyelere
karşı hak ve yetkilerini düzen-
ler. Marksist hareketin ana kol-
lanndan her ikisinde de, yani
komünist partilerde de sosyal
demokrat partilerde de prog-
ram temelinde çok ciddi ayn-
lıklara karşılık tüzüklerinde,
özellikle parti disiplininin tanı-
mında şaşılacak bir benzeşim
vardır.
Varidi...
1989'u izleyen dönemde
komünist partilerin dönüşü-
müyle ortaya çıkan ardV/parti-
ler, parti içi demokrasi ve par-
ti disiplini kavramlannı yeniden
tartışıp yeni bir içerikle tanım-
ladılar. Batı ve Doğu Avru-
pa'da ve belli ölçülerde Türki-
ye'de bu böyle oldu.
Parti üyeliğinin özgür birey-
lerin gönüllü siyasal tercihle-
rinden doğan bir örgütlenme
olduğunun altı kalın kalın çizil-
di.
Alışılagelen "şefler demok-
rasisi" yerine parti içinde sınır-
sız demokrasi, temel bir ilke
niteliği kazandı.
Sosyal demokratlarda, hani
komünistleri özgürlüklere say-
gı göstermemekle, totaliterlik-
le durmaksızın suçlayan sos-
yal demokratlarda ise durum
tam tersine. Parti disiplini, par-
ti içi demokrasi gibi kavramlar
git gide yönetim kadrolarına
mutlak itaat olarak yorumlanır
oldu. Program ilkelerinin öte-
sinde, partinin sıradan taktik
manevralannda bile özgün ve
özel yargı üretmenin cezalan-
dınlması kurallaştı. Liderliğin
kendini güvenceye almasının
neredeyse tek yöntemi bu ol-
du.
Niye?
Sosyal demokraside daya-
tan kendini yenileme gereğini,
politik bir çıkmazın içinde de-
belenen bu ülkede kitlelere
güven ve umut verecek sol
politikalar üretmeyi becere-
meyenlerin başka hangi sığı-
nağı olabilirdi ki?
Sorunu Ecevit ailesinin
kişisel özellikleriyle değil, bu
yöneJimle açıklamak sanki da-
ha aklauygun gibi...
POLMKA GUNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Taciz...'Insan hakianna saygı duymayan bir basın, devlet er-
kini elinde tutan siyasal ıktidarı eleştınrse ne olur?
Ciddiye alınmaz...
Zaten alınmadığı da ortada. Başbakan Necmettin
Erbakan, yardımcısı Tansu Çilter ülkedeki tüm yolsuz-
juklan TEDAŞ, TOFAŞ dosyalannı aklarken, 16 bin fa-
ili meçhul cinayetin üzerini örterken, gözaltındakı genç
kızlann tecavüze uğramalannı görmezlikten gelirken ne
diyon
"Medya yalan yazıyor..."
Tam bir haftadtr 'tacizci doktor' olayıyla yatp kalkı-
yoruz...
Eh, sonunda Kanal D'de 'Söz Fato'da' programını iz-
ledik ve rahatladık...
Gördük ki, ınsan haklanm salt devlet ihlal etmiyor, gü-
nümüzün en etkili silahı medya da bu ihlali en az devlet
kadar gerçekleştinyor...
18 yaşındakı bir manken -konu mankeni- kız Prof. Dr.
Korkut Alkan'ın muayenehanesine gizlı kamerayla gi-
diyor. Manken ŞJV., Show TVde Reha Muhtar'a. "Cil-
ve yapmadım, ama kıyafetlerim tahnk edıciydı" deyip
ekliyor:
"Transparanbodyler.taytlargiydim..."
Sonrasını Fatma Gink'in 'Söz Fato'da' programında
iztedinız...
Konu mankeni ŞA doktorun muayenehanesine 5
kez, çantasındaki gizli kamerayla gidiyor...
Ve o muhteşem (!) haber de böylece yaratılmış olu-
yor...
Elbet doktorun yaptıkları onaytanmaz burada. Yakı-
şıklı doktorun davranışı, ınsan hakianna saldındır. Ancak,
medyanın yaptığı da aynı ölçüde değertendınlmelidir.
Sabah gazetesi, olayı okurlanna duyurdu ve sordu:
"Haberi yayımlayalım mı, yayımlamayalım m?"
Okur yanıt verdi:
"Yayımlayın!.."
atv, bu cüayı milyonlarca izleyicisine taşıdı, kendince
kamuoyu oluşturdu...
17 Mart 1^7 günü "Haberi yayımlayalım mı" soru-
sunu okuruna yönelten Sabah gazetesinın, bir gün son-
ra sertifikaiı gazeteyı (promosyondan yarananan okur
için) 90 bin liradan 120 bin liraya çıkarması bir rastlan-
umıydı?
• • •
Bugün basın inandıncılığırn ve etkinliğini giderek yiti-
riyor...
Neden?
Kamusal bir görev olan gazetecilik. ahlaka aykm a-
maç ve çıkarlarda araç olarak kullanılamaz...
Gazeteci haberi kurgulamaz, haberi yaratmaz...
Gazeteci, kişıleri ve kuruluşlan eleştiri sınırlan dışında
küçük düşüremez, cezalandıramaz...
Ben. bu yazryı yazmadan önce doktoria ikjili bazı bil-
giler edindim. Yakışıklı doktorun dosyasının hayli ka-
bank olduğunu öğrendım...
Bu ayn bir konudur...
Ancak, parayla tutulmuş bir konu mankeniyte 'taciz-
ci doktor' haberi insan haklanm ihlale girer...
O zaman ne olur?
Basının işkencecilerden, yargısız infazcılardan, gö-
zarandaki genç kızlaratecavüz edenlerden bir farkı kal-
maz...
Bugün özel televizyonlar ve bir kısım basın, şiddet ve
zorbalığı özendırici yayınlar yapıyor, politikacılar yalan
demeçlerle kamuoyunun kafasını kanştınyor...
RP'li Hasan Hüseyin Ceylan diyor ki:
"Çanakkale Savaşı'nda şehit düşen 400 bin kişinin
200 bini medrese öğrendsıdir. Aynı zamanda bunlar
Bediüzzanıan öğrencisidir. BugünÇanakkale'desavfr
şan medreseli şehitlerin yerini imam-hatipli öğrencıler
aldı...'
Kuyruklu yalanm böytesi görülmemiştir. Ceylan ya
'kara cahil' olup yakın tarihimizi bilmemekte ya da top-
lumu kışkırtmak istemektedir. Çünkü resmi bekjelerde
Çanakkale'de şehit düşen ınsanımızın sayısı 400 bin de-
ğil, 55 bindir... Hastalıktan ölenlerle birlikte, kayıplan da
eklersek toplam 81 bini bulur... Bunlann çoğunluğu da
fen bilimlerine ağırtık veren öğrenim kurumlannda öğ-
renci ya da bitirenlerdir.
Said-i Nursi'nin öğrencileri olmalanna gelince: O yıl-
larda Türkiye'de Said-ı Kürdi diye bihnen Said-i Nursi'nin
200 bin öğrencisi olması bir yana, adını duymuş olan 200
bin kişi bile yoktu. Bizim bildiğimiz Said-i Nursi'ye Ingil-
tere'den 200 bin altının geldiğidir...
• • •
Çanakkale Zaferi törenlenne Istanbul'dan lise öğren-
cileri degötürüldü. Düzenlemeyi, Istanbul Kültür Müdür-
lüğü yaptı. 'Mavi Marmara' gemisi gece Istanbul'dan
Çanakkale'ye doğru yol almaya başladı...
500 kışinın 150'sı ögrenciydi. Genye kalan 350 kişi ise
RP'nin yayın organı 'MiHi Gazete'nin okurlan ve yazar-
lanydı...
Gemide bir emekli general vardı. RP'li emekli gene-
ral Mehdi Sungur yol boyunca 'şeriat propagandası'
yaptı, Çanakkale Zaferi'nı anlatırken Mustafa Kemal
Atatürk'ten tek söz etmedi...
Şimdi, Istanbul Milii Eğitim Mudürü Ömer Balıbey'e
soruyoruz:
"Bu tur organizasyonuna okullar niçin katıldı?.."
Evet!.. Türkiye'nin bir numaralı sorunu oldu 'tacizci
doktor'. Bu işe meraklı televizyoncular, kimi illerimizde-
ki Ağır Ceza Mahkemeleri'ndekı duruşmaları bir izle-
seler, 14-15 yaşlanndakı kız ve erkek çocuklannın nasıl
taciz edildiklenni görecekler...
Meraklılara bu işin içindeki kişilerin adlannı verebili-
nz...
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planetcom. TR
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Olaylar, anılar, işgaller, boykotlar,
grevler, politikacılar
250.000 TL. CKDV dahil)
Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesı SaHomsâğüt Sokak
NJo: 9/B CağaloğSu fstanbut Te!:514 01 95/96
Posta çeki no.: 666322