Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1997 CUMA
HABERLER
Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı dün Ankara'da başladı
'Irtica, köktendmci eylemi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'deki gerici tırmanmanın değer-
lendirildiği -Köktendinciliğe Karşı Ay-
dınlanma Konferansı" dün başladı. Ana-
yasa Mahkemesi Başkanı YektaGüngör
Özden, Atatürk'ün aydınlattığı Türkiye
için en büyük tehhke olan irticanın, ay-
nı zamanda dini yozlaştınp, sömürmek
anlamına geldiğıni söyledi. Özden.
"Köktendincilik, dini siyasaUaştırmak
demokrasivi dinselleştirmektir. Kamuda
ve özei kesimde dinsel örgütlennıeye git-
mek KÖktendincilikrir" dedi.
Yazar Aziz Nesin'ın yaşamını yitirme-
den önce çalışmalannı başlattıgı ve 12 si-
vil toplum örgütûnce düzenlenen "Kök-
tendincinge Karşı Uluslararası Aydınlan-
ma Konferansı" dün Çankaya-Çukurca
Bırlik Mahallesi 69. Sokak 10 numara-
daki TESK Otel'de başladı. Akıt gazete-
sinin dine karşı yapıldığı gerekçesiyle
hedef gösterdığı konferansa, aralannda
•Konferansın açılış konuşmasını yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, dinin
siyasallaştmlmasmın demokrasiyi dinselleştirmek anlamına geldiğini söyleyerek, "Dünyayı dine
göre düzenleme, yaşamı durdurmaktır" dedi.
yurtdışından gelen bilim adamlannın da
bulunduğu 25 yazar ve aydın katılıyor.
Düzenleme kurulunca daha önce açılış
konuşması yapacağı bildirilen ve dave-
tiyelerde adı yer alan Cumhurbaşkanı
Süleyman Demiret. konferansa katılma-
dı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden, akılla benimsenen soyut
bır değer olan dinin. aklın ürünü. kökten-
dinciliğin ise "varsayımın akla üstünlü-
ğü savına dayanan gericilik, tutucuiuk,
çağdışıuk ve toplumsal yılacılık" olduğu-
nu vurguladı. Laikliğin bu tarihsel sü-
reçte doğduğunu anlatan Özden, demok-
rasinin olmadığı yerde laikliğin olabile-
ceğini, ancak laikliğin olmadığı yerde
demokrasinin olamayacağını söyledi.
Dini siyasallaştırmanın demokrasiyi din-
selleştirmek anlamına geleceğine dikkat
çeken Özden, köktendinciliğin; dini, din
olmaktan çıkararak yozlaştırmak ve sö-
mürmek olduğuna işaret etti. Köktendin-
ciliğin birçok ülkenin ve dünyanın başı-
na bela olduğunu vurgulayan Özden,
şöylededi: "Köktendinciüktekörii körii-
ne inaıuştan ötede, aklı ve bilimi dışlayan
bağnazlık ve katılıkJa dikta saynlığı (has-
tahğı) \ardır. Dinlerin doğrultusu insanı
sevmek ve yaşama bağülıktır. Dinleri ta-
bulaştırmaktan kaçınılmalıdır. Demok-
rasinin tabularla yürüyemeyeceği unu-
tulmamalıdır. Demokrasiden vararlan-
mak. demokrasiyi kullanarak demokra-
si karşıtı dinciliği demokrasiye alternatif
gösterme oyunlan. dünyanuı değişik yö-
reterinde üzüntüyle izlenmektedir."
Dinlerin çağdaş devlet yapısı ve yaşa-
mı için yeterli olmadığını belirten Öz-
den, şeriat ve tarikat baf lannın hukukun
dışında karmaşık bir sorun olduğuna işa-
ret etti.
Aziz Nesin'in oğlu Prof. Dr. AB Nesin.
konferansın dine karşı olmadığını kayde-
derek köktendinciliğe karşı "savunma-
da değil hücumda" olduklannı söyledi.
Nesin, "Onlar karanlık. biz aydınhğız.
Akit gazetesi, bizi hedef gösterdi. Hiçbir
şeyden korkmuyonız. İşte btıradayız. On-
lar din tacirleri. cennet pazariayıcılan
bizden korksunlar" dedi. Nesin, Cum-
hurbaşkanı Süleyman DemireTe konfe-
ransa verdiği destek nedeniyle teşekkür
etti. Prof. Dr. CevatGeraydadevletin di-
ni olamayacağını, laikliği dinsizlik ve
din düşmanlığı gibi gösterenlerin "şeri-
at özlemi" içinde olduklanmn görüldü-
ğünü söyledi.
Prof. Dr. tlhan ArseL yurtdışında ol-
ması nedeniyle katılamadığı " Kökten-
dinciliğe Karşı Uluslararası Aydınlanma
Konferansı"nabildiri gönderdi. Şeriatçı-
lann görülmemiş bir azgınhk içerisinde
ve sinsi yöntemlerle devlet yönetiminin
kilit noktaknnı ve laikliğin silahlı temi-
natı olan orduyu ele geçirme hevesi için-
de olduğunu belirten Arsel. bu gidişin
önlenmesinin tek yolunun, laikliğe ve
Atatürk devrimlerine sanlı olarak şeriat-
çının sahte saltanatına ve şeriatın aydın-
hğa başkaldıran başıboş saldınlanna
karşı savaşım vermek olduğunu söyledi.
Komisyon
Pompalı
tûfek
yasağı
reddedildi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümetın, Mıllı
Güvenlik Kurulu (MGK) ka-
rarlan doğrultusunda pompa-
lı tüfek kullanımını yasakla-
ma girişimi komisyonda red-
dedildi.
TBMM Tanm, Orman ve
Köyişleri Komisyonu'nda 3
haftadır üzerinde uzlaşmaya
vanlamayan pompalı tüfek
kullanımına ilişkin düzenle-
me, yoğun kulis yapan silah
satıcılannın da ıstemıne uy-
gun hale getirilerek kabul
edildi. Tasarının avlanmada
kullanılacak silahlann türleri
ve nitelığini düzenleyen 6.
maddesı üzennde Içışleri ve
Orman Bakanlığt tarafından
hazırlanan önergeler üzenn-
de uzun görüşmeler yapıldı.
Içışjeri Bakanlığı'nın.
"haznesi ikiden fazia fişek
alan pompalı veya şarjörlü ve
yan otomalik yrvsiztüfelderin
her türlü avda kullanüması ve
vasıtalarda bulundurulması-
nın yasaklanmasııu" içeren
önergesı ıle benzer düzenle-
meler getiren Orman Bakan-
lığı'nın hazırladığı değişiklik
önergesi kabul görmedi. Ko-
misyonda kabul edilen öner-
geyle, avlanma sırasında kul-
lanılacak silahlann nıteliğme
ilişkin getınlen düzenleme
şöyle:
"Avlanma; ancak avcıbk
belgesi ve avianma izni almak
şaruyla her türlü av tüfek ve
süalu. ok, kapan. tuzak ve av
için eğitilmiş hayvanlarla av
amenajmanı esaslanna göre
yapılır. Av türlerine göre kul-
lanılacak av silah \e tiifekleri-
nin çeşitleri ile ok, kapan, tu-
zak ve av için eğitilmiş. hayvan-
lar vasıtası ile avianma esasla-
n ve avianma gayesi dışında
mücadele kapsamında, avlak-
larda, avcıbk belgesi ve avian-
ma izni olmadaji silah taşuna
\e> a köpek bulundurma esas-
lan, Merkez Av Komisyo-
nu'nca tespit edilir. Bu esasla-
ra ay kın şekilde a\ lannıak ya-
saktuf
Görüşmelerin tamamlan-
masından sonra Cumhuri-
yet'in sorulannı yanıtlayan
bazı komisyon üyeleri, tasan-
nın "hiçkimseninistemediği"
şekilde çıktığını söylediler.
Tuncelililer tüm aydınlara, sanatçılara ve demokratik kuruluşlara çağn yaptı
Bımaltılaıı Tunceli yardım îstiyor
tstanbul Haber Senisi-
Yöre Dernekleri Platformu
Sözcüsü Setaıan Yeşilgöz.
"Tunceü'de gıda ambargo-
sunun, zorla koruculuğun
ve zorunlu göç uvgulaması-
nın eskisinden daha vahim
bir şekilde sürdüğünü" be-
lirti. Selman Yeşilgöz. gıda
ambargosunun kalkması.
kapalı yollann açılması,
sağlık-eğıtim sorunlannın
çözümlenmesi veboşaltılan
köylere geri dönülmesi için
yaptıklan başvurulardan
bugüne kadar olumlu bır so-
nuç alınamadığını söyledi
ve gelınen noktayı ""vanim'*'
olarak nitelendirdi.
Platform, Tunceli'deki
sorunlan kamuoyunun gün-
demıne getırilmesı ve Tun-
celi "dekı yaşamın normale
döndürülmesı için tüm ay-
dınlara, sanatçılara ve de-
mokratik kuruluşlara çağn
yapıldı.
İstanbul TabipOdası'nda
düzenlenen toplantıda ko-
nuşan Yöre Dernekleri
Platformu Sözcüsü ve Tun-
celi Kültür ve Dayanışma
Derneği Başkanı Selman
Yeşilgöz, bölgede uygula-
Tuncelililer adına İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen toplantıda kunuşan Yöre Dernekleri Platformu Sözcüsü,
Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Selman Yeşilgöz, bölgede uygulanan gıda ambargosunun etkileri-
ni anlatU, baskdardan yakındı. (Fotoğraf: IPEK YEZDANİ)
nan gıda ambargosunun et-
kilerini anlattı. Yeşilgöz,
ambargonun "TuncefiVlesa-
vaş yıUannı andıran karne
uygulaması" nıteliğinde ol-
duğunu savunarak, en son
önceki gün Çemişgezek'te
bir çatışma yaşandjgjnı, ça-
tışmanın bahane edilerek
bölgedeki tüm köylerin
bombalandığını iddia etti.
Yeşilgöz,"Köylülerin, köy-
' terini terk etmesi yönünde
\eni baskılann uygulandığı
bize dün akşam ve bugün
bizzat bölge halkı tarafın-
dan UetUdT dedi
Tunceli Sendikalan Plat-
formu adına da açıklama
yapan Yeşilgöz, Tunceli 'nin
yüzde 53 ileeA fazla göç ve-
ren il oldugunun saptanma-
sınarağmen "Göçü engelle-
meye yönelik ekonomik ve
Başbakanlık T e f t i ş Kurulu r a p o r u
Bucak ve Şahin7sııçkuh
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakanlığın Susurluk'la il-
gili olarak yaptırdığı araştırmada,
Omer Lütfü Topal cinayetinin zan-
lısı olarak sorgulanan eski özel tim
görevlisi Oğuz Yonıtaıaz'ın, To-
pal'ın katil zanlılan olarak birlik-
te suçlandığı Sami Hoştan ile AH
Fevzi Blr'i Bucak ve tbrahim Şa-
hin'in yanına gidip gelirken tanıdı-
ğı ortaya çıktı. Başbakanlık Teftiş
Kurulu. DYP Genel Başkanı, Baş-
bakan Yardımcısı ve Dışişleri Ba-
kam Tansu ÇiHer'in başbakanhğı
döneminde, özel kaleme ait bir te-
lefon numarasının Kanadalı bir
uyuşturucu madde kaçakçısimn
üzerinde irtibat numarası olarak
bulunmasına ilişkin bulgulan da
araştırdı. Araştırma sırasında, dö-
nemin Başbakanlık Müsteşan Ne-
dim Öztürk ile Çiller'in Özel Ka-
lem Müdürü. "örtülü ödenek do-
landıncüığı''nda adı geçen Akın İs-
tanbulhı arasında "yetki taroşma-
s " yaşandığı ortaya çıkö.
Cumhurbaşkanı Sûleyman De-
mirel'in, Başbakan Necmettin Er-
bakan'a Susuriuk'a ilişkin kendı-
sine ulaşan iddilan ilettiği mektu-
bunun ardından görevlendirilen
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ra-
porunda, genel hatlanyla Susurluk
tartışmalan sırasında gündeme ge-
len bazı karanhk olaylara ilişkin
bulgular ve değerlendirmeler yer
aldı. Raporda, dikkat çeken ıki bul-
gu şöyle:
Yorulmaz'dan suçlama: Rapo-
run, Topal cinayetine ih'şkin değer-
lendirme bölümünde. cinayetle
suçlanan polis memurlannın gö-
zaltına ahndıktan sonra sorgulan-
masi ve dönemin Içişleri Bakanı,
eski Etnniyet Genel Müdürü. DYP
Elazığ Miüetvekili Mehmet
Ağar'm talimatıyla Ankara'ya ge-
tirihnesi anlatdırken şöyle devatn
edildi:
"Topal cinayetiyieilgİDotarak İs-
tanbul Emniyet Müdüriüğü'nde
sorgulanan 3 özel tim memurun-
dan Oğuz Yorulmaz'ın Özel Hare-
kât Dairesi Başkamekili İbrahim
Şahin'in koruması oünası, daha
sonra Hüseyin Kocadağ'm koru-
ması olması, bilahara yine Anka-
ra'da Şahin'in koruması ounası,
daha sonra da Sedat Bucak'uı ko-
ruması olması bu dönemlerde
Omer Lütfü Topal'ın ortağı oUu-
ğu söylenen Aü Fevzi Bir ile Sami
Hoştan'ı Bucak ile Şahin'in yanına
gidip geürterken tanıdığuu açıkça
beyân etmesi düşündürücüdür.'*
Kanada bağianölı tetefoa: Ra-
porda, ÇiHer'in Özel Kalem Mü-
dürü Akın lstanbullu'nun Kana-
da'da bir uyuşturucu kaçakçısmın
üzerinden çıkan ve Çiller'in başba-
kanhğı döneminde özel kaleme ait
olduğu belirlenen irtibat telefonuy-
la ilgili yazışmalar sırasında döne-
min Başbakanlık Müsteşar Yar-
dımcısı NedimOztürk'e "yeödaşı-
mı" uyansında bulunduğu belirtil-
di. Öztürk, rapora geçirilen anla-
tımlannda özetle şunlan söyledi:
"Başbakanhk Müsteşar Yar-
duncısıolarak kozmikevTaldardan
da sorumlu tdirn ve kozmik bfiro
banabağh olarak görev yapıyordu.
Büro şefı Mehmet Mennan, Emni-
yet Genel Müdürlügü'nden Kana-
da'yla vunşmalara ilişkin belgeteri
getirdL Hemen Başbakanlık Özel
Kalem Müdürlügüne havale et-
tim. Bu havale aedenhle bürokra-
tik hayabmda hk; unutamayacağım
talihsiz bir telefon konuşmastyaşa-
dım. Özel Kalem Müdürü Akın İs-
tanbullu böyle bir havaleyi yapa-
mayacağmu söyieyerek tepkisini di-
legetirdL Kendisinin görevini bikü-
ğimi,ancak bürokraside Başbakan
adına hareket eden birisi olarak in-
celenmek üzere böyle bir yazıyı
önemli bulduğum için gönderdiği-
mi söytedim.Nitekim aynıgün ken-
disinden bir yazı aldun. İnceleme-
de böyle bir muhabere yapümadı-
ğından bahisle faturalar üzerinde
inceteme yapıhnasında yarar gö-
rüMüğü beürtümekteydL"
demokratik hiçbir gelişme
sağlanmadığını" söyledi.
DYP Tunceli Mılletvekili
KamerGenç'in Tunceli'nin
sorunlanyla ilgili yapmış
olduğu görüşmeleri tekrar-
layıp durmasına rağmen il-
dekı kurumlara kendi yan-
daşlannı yerleştirmekten ve
çalışanlan sürgün etmekten
başka bir icraatı olmadığını
ifade etti.
Platform Sözcüsü Sel-
man Yeşilgöz, gıda ambar-
gosu yüzünden Bingöl Ki-
ğı'da 150 ailenin açlıkla
karşı karşıya olduğunu an-
latarak, şöyle devam etti:
"Sıvas'ın ilçelerinde de
sünnekte olan bu uygula-
malann TokaU Erzincan ve
Malatya bölgelerinde de ya-
şama geçirilmesi için çahş-
malar sürdürülmüktedir.
Ortaya çıkan çete ve benze-
ri oluşumlar bunun en can-
lı ömeğkUr.'"
Tuncelililer Derneği'nin
Tunceli'deki çocuklara yö-
nelik bir "Giyim yardimı
kampauyası" düzenlemek
istediğini ancak aradan bir
ay geçmesine rağmen der-
neğe izin verilmediğinı be-
lirten Yeşilgöz, "Hakkâri ve
Muş'ta çöplükten ekmek
toplayanlann, l)i\arba-
kır'da yardım dağıtımı sıra-
sında yaşanan izdihamın ve
halkuı bu duruma düşmesi-
nin sorumlusu olanlar, bu
durumu ortadan kaldıra-
cakönlenüeri almak yerine,
yardım çalışmalannı de en-
gellemektedirler'" diye ko-
nuştu.
Toplantıda konuşan Tat-
van ve Tunceli'den zorla
göç ettirildiklerini öne sü-
ren Melek Taş, Besime Çı-
nar ve adının açıklanması-
nı istemeyen bir yurttaş da.
"Son yıllardaki gıda ambar-
gosu ve köy yakmalar" yü-
zünden köylerini bırakmak
zorunda kaldıklannı anlata-
rak. Istanbul'da geçim zor-
luklan yüzünden yaşaya-
madıklannı söylediler. Yö-
re Dernekleri Platformu ve
Tunceli Sendikalan Platfor-
mu, sorunlann kamuoyu-
nun gündemine getirilmesi
ve yaşamın normale döndü-
rülmesi için tüm aydınlara,
sanatçılara ve demokratik
kuruluşlara çağnda bulun-
duklannı bildirdiler.
ÜZ YAZI/ ORHAN BİRGİT
Refah Partisi'nin hem sayısal hem
de inançlanna bağlılık açısından azım-
sanmayacak kadın üyesi var. Seçim-
lerde, yaz-kış demeden ev ev dolaşan
onlar. Çevrelerindeki yeni evlenenleri,
hamileleri saptayıp dispanserle ilişki
kurduran onlar. Ama sıra yerel meclis-
lere ya da pariamento için aday sap-
tamasına geldi mi, önseçim için bile oy
hakları bulunmayanlaryine Refahlı ba-
cılanmız.
Örneğin Ankaralı RP'Iİ hanımlar, bu
partinin Goebbels'i olmaya hevesle-
tıen Hasan Hüseyin Ceylan'ı da,
Necmettin Hoca'yı da sandığa taşı-
mak için koşuşturuyortar. Berikiler, se-
çimi kazanmış, tıpkı Nasreddin Ho-
ca'nın ünlü fıkrasındaolduğu gibi, buz
gibi hoşaf kasesinı hem kaşıklıyor hem
de "Ooh ö/düm"diyorlar. Partili bacı-
lannın bu tür ölümü tatmalanna "şeri-
at" izin vermiyor.
Ama üzülmesinler, milletvekilliği de-
ğilse de şehitlik mertebesi onlara gö-
rünüyor. Ulusal Basın Ajansı, başanlı
birtelevizyon gazeteciliği yaparak, 18
Mart Çanakkale Zaferi'ntn yıldönümü
dolayısıyla RP Ankara İl Gençlik Ko-
misyonu'nun düzenlediği geceyi hem
ekranlara hem de sayfalara taşıdı. O
gece bu toplantıda önce partinin ide-
oloğu Hasan Hüseyin Ceylan konuşu-
Kadınları Şehit, Erkekleri Gazi...
yor. Konuşmalan, Sincan'daki Kudüs
Gecesi'nde de boy gösteren ipek Yo-
lu adındaki bir "Yeşil Pop" grubunun
konseri izliyor:
"Bir elinde keleş var. I Bir elinde
mermisi var. I Sırtlanmış yavrusunu I
Cihat eder bacılar I Kara kara çarşaf-
lar I Havalandı yumnıklar I Allahu ek-
ber deyip I Kıyam etmiş bacılar.
"Öldürmekle bitmeyiz I Kâfire ye-
nilmeyiz I Coşkun seliz durmayız I Di-
yor bütün bacılar..."
Pop, kitleleri hareketlendirmek için
başanlı olan Batı ölçütlü bir müzik tü-
rü. Batı'nın bütün değerierine sırt çe-
virmiş olan Refah stratejistleri, televiz-
yon haberinin de saptadığı gibi, tür-
banlı-çarşaflı genç üyelerinin sağ yum-
ruklan havada, hopariörlerden taşan
müzik ile coşmalanna yönelmeyi ba-
şanyorlar. Bir ellerinde "keleş", yani
çoğunlukla gerilla savaşçılarının ayak-
lanmalarda kullandıklan Rus tipi Ka-
laşnikof silahı ile gosterilmek istenilen
kadınlarımızdır bunlar.
Eşlerimiz, kızlanmız, analanmız, ba-
cılanmız ya da yavuklulanmız...
İpek Yolu grubunun gitarlarından,
baterisinden, solistlerine uzanan bu
şarkı, Çanakkale'de ya da Istiklal Sa-
vaşı'nda adı anılmayan Mustafa Ke-
mal Atatürk'ün Kara Fatma'lannı,
Halide Edip'leri. Dürdane yi, Gül-
nar'ı, Asker Saime'lerini amaçlamı-
yor. Elleri Kalaşnikoflu bacılan, kıyam,
yani ayaklanmaya, isyana yöneltiyor.
• • •
Sincan ve Kayseri olayianndan son-
ra o toplantılar için hızlı yorum getiren
Refah Partisi sözcülerine sormak ge-
rekmez mi:
Öldürülmekle brtmemeyi öğretmek
istediğiniz bu elleri Kalaşnikoflu, kara
çarşaflı bacılar hangi "/câf/re"yenilme-
mek için "cihat" ya da "kıyam" ediyor-
lar..
Milli Görüş söylemine göre, parti
"ordu", partili "mücahit", lider de
"başkumandan "dır. Ağızlanndan düş-
meyen "milli" sözcüğü de "ulusallığı"
değil, "dinselliği" anlatmak için kulla-
nılır.
Yeşil Pop'un repertuvan, bu ordu-
nun da kadın biriiklerini sahneye çı-
kartarak kime karşı kurulduğunu bir
parça daha biçimlendiriyor.
Dün bu haberin yer aldığı gazetele-
rimizden "Hürriyet"\e, TBMM Başka-
nı ile biriikte Türk cumhuriyetlerine gi-
den gazeteci arkadaşım İsmet So-
lak'ın bu gezi ile ilgili "sonuç" anılan
da vardı.
Solak, "Orta Asya'da Refah Kaygı-
sı" başlıklı haberinde "Türkiye'deki la-
ik ve demokratik sistemi ömek aldık-
larını söyleyen Türkmenistan, Kaza-
kistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Öz-
bekistan cumhurbaşkanlarının ortak
kaygısının, RP'nin çizgisi olduğu orta-
ya çıktı" diyor ve bu ülkelerin liderleri-
nin "demokratik, laik Atatürk ilkeleri"
için övgü sözlerini sıralıyordu.
Sovyetler Birliği'nin çöküş sürecine
girdiği dönemde, bu ülkeler üzerinde
komşu Iran'ın da, Suudi Arabistan'ın
da nasıl bir kültür emperyalizmi hazır-
lıklanna girdiğini biliyoruz.
Buna karşın, hele hele bizim kimi za-
man sadece laf üretmemize karşın
Türk cumhuriyetlerinde laik ve demok-
ratik Atatürk ilkelerine olan saygınlığın
tek bir anlamı var:
Önce Çarlık Rusyası'nın, daha son-
ra Sovyetler Birliği'nin çizmeleri altın-
da yıllarca inleyen o topraklann insan-
lan, kendi uzak batılanndaki Anadolu
topraklarında yaşayan soydaşlarının
mazlum ve esir ulus olmaktan, Mus-
tafa Kemal Atatürk'ün önderliği ile kur-
tulduklannı her geçen gün daha da iyi
anlıyoriar.
•••
Bizim Humeyni hayranlanmız ise
bacılarının ellerine Hizbullah eşkıyala-
nnın kullandığı Kalaşnikof u verip cihat
türküleri ile coşturarak, iktidarlannı
sürdürmeyi amaçlıyor.
Rahmetli büyükbabam, kış gecele-
ri torunlannı çevresine toplar, "akıl-
cı "lar ile "sözde kahramanlar"\ sınıflan-
dıran tekerlemeler anlatırdı:
"Sen şehit, ben gazi.. I Sen cenne-
te, ben memlekete.."
Anafartalar kahramanı Mustafa Ke-
mal'i ağzına almadan Çanakkale Za-
feri'ni kutlama töreni düzenleyen Re-
fahlı "er/cefc"lerimizin, Milli Güvenlik
Kurulu karannı paşa paşa imzaladık-
tan sonra eşlerini, kızlannı ve bacılan-
nı kıyama çağıran poplu toplantıları
bana büyükbabamı bir kez daha rah-
metle anmam için yardımcı oldu.
Böylelerine meydanı bomboş bıra-
kan öteki partilerimizin yöneticilerinin
kulaklannı uzun uzun çınlatmaya da.
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLt
Şu Fınafın Suyu Akar
Serindir...
Bir rastlantı elbet; mart ayı, çağdaş tarihimizde,
bizi sevindirip onurlandıracak olaylardan çok,
olumsuzlukların kapısını açıp acılar dağıtan geliş-
melere sahne olmuştur. 18 Mart ünlü Çanakkale
Zaferi'ni, 3 Mart Halifeliğin kaldınlışını simgeler ve
ikisi de toplumumuzu -olumlu yönde- derinliğine
etkileyen tarihler. Ne var ki öte yanda, bir 31 Mart
gerici ayaklanışı var. Daha yakın tarihlere geliniz, bir
12 Mart, apayn bir olumsuzluklar simgesi: 1961
Anayasası'nın açtığı -görece de olsa- özgüriükçü
kapının kapatılması yolunda ilk adım, 12 Mart
1971 'de atılır ve arkasından bir ön yıl sonra 12 Ey-
lül gelir.
Üstünde ne kadar durulsa azdır.
Değerli incelemeci M. Emin Değer, son çıkardı-
ğı Uğur Mumcu ve 12 Mart. Geriye Dönüşün İlk
Adımı adlı kitabında (um:ag Yayınları), işte bu ola-
yın üzerine eğilryor. Sayın Değer'in, herzamanki ti-
tizliğiyle yürüttüğü çalışmasında, altını özellikle çiz-
diği şu: "12 Mart'ta ekilen tohumlar 12 Eylül'de
kökleşmiş ve bugünlerin kapılan böylece açılmış-
tır"; ve önemli bir hatırlatma: "Şu gerçek unutul-
mamalıdır. Türkiye 12 Eylül çıkmazında kaldıkça,
insan haklan temeline dayalı hukuk devletini ger-
çekleştirme, ekonomik sorvnlannı çözme, kısaca
demokratikleşme düşünden çıkamayacaktır. 12
Eylül çıkmazından kurtuluşun yolu, halkın gerçek-
leri görmesi ve sınıfsal bilinçle güç olarak yöneti-
me ağıriığını koymasına bağlıdır."
Bu sözlere katılmadan edebilir misiniz?
Mutlaka okunması gerekli, buram buram güncel
bir kitap...
•
Toplumdaki çalkantının üstüne tuz-biber eken
12 Mart Müdahalesi'yle kurulan rejimin en olum-
suz davranışlanndan biri nedir diye sorduğunuzda
size vereceğım yanıt şudur:
Türkiye Işçi Partisi'nin kapatılması!
1961 'de kurulan parti, ülkemizde, sosyal muha-
lefetin gerçek temsilcisi olarak yepyeni bir politik
sürecin de başlatıcısı idi. 1965'te 15 mılletvekili ile
girdiği pariamento çatısı altında sürdürdüğü ey-
lem, unutulmayacak bir muhalefet örneğidir.
O yıllan yaşayanlar bunun canlı tanığıdıriar.
Yine Türkiye Işçi Partisi'dir ki, ülkemizin en önem-
li sorunlarından biri olan "Kürt sorunu" ıle ilgili ola-
rak, kimi gerçeklerin altını ilk kez çizer. Ciddiye alın-
ması gereken bir başlangıçtı bu. Ne var ki, partinin
gösterdiğı örnek sosyal muhalefet, bır de böylesi
bir soruna yaklaşması, yazgısını da belirler ve
1971 'de, Anayasa Mahkemesi'nce kapatılır.
Yaşasa, yaşatılsa ne mi olurdu?
Sosyal muhalefetin parlamentodadatemsiledil-
mesı geleneğı kurulup yerleşmiş olurdu; böylesi bir
muhalefet örnek oluşturur ve ötekı partilere ders
verirdi; çoğu soruna çözüm yolunda ileriye doğru
adımlar atılacağı için, dincı gericiliğe kapılar ardı-
na değin açılmazdı; muhalefet, gelip bugünkü ki-
şiliksiz muhalefete varmaz ve koskoca bir paria-
mento göstenmelik bir heyet olup çıkmazdı.
Betkı daha da önemlisi, "Kürt sorunu"na, silah
zoruyla çözülebilecek bir sorun olarak bakılmazdı.
Bugün gelinen nokta, basiretsizliğin, ufuksuzlu-
ğun getirip bizleri tıktığı bir çıkmazdtr. Hiç kimse,
hiçbir şeyi çözdüğünü sanmasın. Dinci gericilik ik-
tidardadır ve her geçen günü, Cumhuriyet'i tasfi-
ye yolunda kâr saymaktadır kendine; "Kürt soru-
nu"nda ise, atılmış tek olumlu adım yoktur.
Zaman zaman gazetelere geçen, Doğu'ya gıda
yardimı, giysi yardimı gibi davranışlar, olsa olsa şu
ya da bu partiye gösteriş f\rsatı yaratan sahtekâr-
lıklardır ve yer yer de utanç verici görünümlere bü-
rünmektedir.
Denecek odur ki, Kürt insanının ianeye ihtiyacı
yoktuıi
Ona, bunlaria değil, silahsız, gerçek bir banşlagi-
delim; diline ve kültürüne saygı duyarak bunun ku-
rumlarını kurmasında yardımcı olalım; üzerinde ya-
şadığı topraklara can verecek planlı bir kalkınma-
nın temellerini atalım beraberce. •• »• .',
Bunlardır kalıcı olanlar!
O dokunaklı halk türküsü, "Şu Fırat'ın suyu akar
serindir" diyor; dileyelim, Fırat'ın sulanyla beraber,
özgürlüğün, kardeşliğin bereketi de aksın biriikte.
Yannki Nevruz, aynı zamanda bunu müjdeleyece-
ğimiz bir bayram olsun!
Evet, nice Nevruz'lara hep beraber!..
Sayın Tanilli'nin 14 mart günlü yazısında, son-
dan 21 ve 22'nci satırlardaki "durup durup" keli-
meleri, basım sırasında yanlışlıkla tekrarlanmıştır.
Düzeltir özür dileriz.
Kemal Yazıcıoğlu'na suçlama
Ülkücü katliam 19 yıl
sonra yeniden gündemde
ALPER BALLI
ANKARA - 19 yıl önce
ülkücüler tarafından katledi-
len sol görüşlü öğrenci AK
Bal'ın ailesi. Susurluk kaza-
sı sonrasında ortaya çıkan
gelişmeler ışığında yeniden
yargıya başvurdu. Ali Bal'ın
ablası FatmaÇamur, karde-
şinin katili olarak gözaltına
alman Burhan Emiştekin
adlı ülkücü zanlının, döne-
min Bitlis Emniyet Müdür
Vekili, eski istanbul Emni-
yet Müdürü KemalYazıaoğ-
lu'nun katkılanyla serbest
bırakıldığını savundu.
Çamur, TBMM Susurluk
Komisyonu'na gönderdiği
dilekçede, kardeşinın, 26 ya-
şında Ticaret Turizm Yükse-
kokulu son sınıf öğrencisi
olduğu sırada "3 Kasun
1978
r
tarihinde Ankara'da
katledildiğini bildirdi. Ara-
dan geçen 19 yıl içinde 45
günlükevli kardeşinin acısı-
nın arttığını, buna karşın fa-
illerin bulunamadığmı belir-
ten Çamur. "O dönemde 2.
Sorgu Hâkimligi'ndeki so-
ruşturmada suçunu itiraf et-
mesine karşuı katili Burhan
Emiştekin serbest bırakıldı''
dedi.
Çamur. ülkücü itırafçı AB
Yurtaslanın anılannın bazı
yayın organlannda yayım-
lanmasının ardından karde-
şinin katledilmesine ilişkin
bazı gerçekleri öğrenebil-
diklerini kaydederek şöyle
devam etti:
"Kitabın, 74. sayfasında
Burhan Emişteküı'in karde-
şim Ali Bal'ı öldürdüğünü,
cinayete Mehmet Taşer'ü»
karar \erdigini, Emişte-
kin'in itiranna karşın 2. Sor-
gu Hâkimliğindt ki başkâti-
be 20 bin lira rüşvet vererek
polisteki ifadesini nasıl dos-
yadan yok ettireceklerini
planlanuşken sıkrvönenm
Oanı ile bu işin nasıl kakfağı-
nı, hatta gerekirse görgü ta-
nıklannın öldüriileceğini,
Bittis Emniyet Müdür Veki-
li Kemal Yaacıoğlu'nun iki
polisayarlayarak Bitfe'te bir
otekte katil Burhan Emişte-
kin'inkaydınıyapmış göster-
diklerini, bu işi yapüktan
sonra şifreli telgrafla Anka-
ra Ülkücü Gençlik Derne-
ğfne bilgi vcrdigiııi öğreıû-
voruz."