25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART1997 PA2AR HABERLER Adalet Bakanhğı'nda siipgün • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, geçen hafta bakanlığa ait birtakım gizli evraklann çöplükte bulunması olayından sonra, özellikle Tüm Yargı Çalışanlan Sendikası (Tüm-Yargı Sen) üyesi personele yönelik büyük bir kıyıma giriştigi bildirildi. Tüm-Yargı Sen Ankara Şubesi'nin dün Genel-İş Sendikası salonunda yapılan 2. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Hacı Çoban, "Şevket Kazan bu olayı bahane ederek bakanlıkta çalışan çok sayıda sendikalı arkadaşımız hakkında soruşturma başlattı. Kazan,'Ya burada bizim istediğimiz gibi çalışırsımz ya da başka yere sürgün ederim' diye bazı arkadaşlanmızı tehdit ediyor" dedi. HADEPPM üyesinin bürosuna baskın • ANKARA (ANKA)- HADEP Parti Meclisi üyesı Abdullah Mehmet Varlı'nın tehdit edildikten sonra bürosunun 4 kişi tarafından basıldığı bildirildi. HADEP'ten yapılan yazılı açıklamada, PM üyesi Varh'nın önceki gün saat 15.00 sıralannda işyerinde bir tehdit telefonu aldığı belirtilerek, "Sıranın kendisine geldiği ve öldürüleceği şeklinde beyanlarda bulunulmuş. Bunun üzerine Varlı işyerini terk ederek bürosunu izlemeye almış ve plakasız bir araç 'içerisinde 4 kişi bina önüne gelip binaya girmişlerdir" denildi. Meclis'te kaza: 1 öNi • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-TBMM Genel Kurul Salonu'nda yapılan yeniden düzenleme çahşmalan sırasında inşaat iskelesi çöktü. Olayda, bir işçi Öldü, üç işçi yâralandı. Yaralı işçilerden ikisinin hayati tehlikesi bulunuyor. Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre saat 13.30 sıralannda, eski genel kurul salonunun yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmalar yapılırken inşaat iskeleleri çöktü. Olay sonucunda Hüseyin Doğu, Mehmet Acar (28), Veli Akyüz (25) ve Nutuğ Karakaya (23) yâralandı. Ağır yaralanan ve tbni Sina Hastanesi'ne kaidınlan Hüseyin Doğu. yaşamını yitirdi. Trafık Hastanesi'nde tedavi altına alınan yaralılardan Nutuğ Karakaya ile Veli Akyüz'ün hayati tehlikesinin bulunduğu, Mehmet Acar'ın ise durumunun iyi olduğu belirtildi. Durak yeniden MHP'de • ANKARA (UBA)- Aralarında "Doğu'nun Başbuğu" olarak adlandınlan Yılma Durak'ın da bulunduğu bir grup eski ülkücü yeniden MHP'ye karıldı. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, bir süre önce "fıkri çizgisinde kınklık olmayan" eski ülkücülerin MHP çatısında toplanmalan için yaptığı çağnya ilk olumlu cevabın geldiğini açıkladı. Dünya Kadınlar Giinü'nde miting • KOCAELİ (AA) - CHP. "8 Mart Dünya Kadınlar GÜDÜ" dolayısıyla Izmit'te "AydmlıkTürkiye-r sloganıyla miting düzenleyecek. CHP Kocaeli 11 Başkanı tbrahım Ayân, mitinge Türkiye'nin heryerinden katılım bekediklerini ifade etti ve < "Ttrkiye'nin aydmlığa ulasnası için demokrasi cephesini genişletmeliyiz" ded. Aydın, bu mitnglerin, daha sonra ba^a illerde devam ede.eğini bildirdi. Aydın, tzrnt Anıtpark'ta 8 mart curartesi saat 12.30'da başayacak mitinge, CHP Gexl Başkanı Deniz Ba^kal'ın da katılacağını ve x>p sanatçısı Haluk Le'ent'in bir konser verceğini belirtti. CHP lideri Baykal, haddini aşan hükümetin MGK'den talimat aldığını söyledi 'REFAHYOLTÜREY KÖSE ANKARA - CHP Genel Baş- kanı Deniz Bay- kal, Milli Güven- lik Kurulu (MGK) toplantısını de- ğerlendirirken, "haddi olmayan iş- lere kalkışan hükümetin MGK'den talimataldığını, anaya- sadaki konumunun ciddi biçimde sarsıldığını ve siyaseten bittiğuıi" söyledi. MGK"nin hükümete "tavsiyede değü, bUdirimde" bu- lunduğuna dikkat çeken Baykal. "Bu bir demokrasi çarpıklaşma- sıdır. Çarpıklaşma hem hüküme- tin anayasa dtşı arayışlara yönel- mesinden. hem de bunu sürdüre- meyip MGK'den talimat alma ve onun programuıa boyun eğme noktasına gelmesinden kaynakla- 'SİyaSeten bîttî' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Milli Güvenlik Konseyi'ne boyun eğen hükümetin hükümet olmaktan çıktığını ileri sürerek REFAHYOL'un siyaseten tükendiğini söyledi. 'TaVSİye değîl, bİldîrİm' MGK'mn hükümete "tavsiyede değil, bildirimde" bulunduğuna dikkat çeken Baykal, "Bu bir demokrasi çarpıklaşmasıdır. Bunlar doğal değil, hükümet hükümet olmaktan çıkmıştır" dedi. nıyor. Bunlar doğal değU, hüku- met hükümetotmaktançıkmıştHT dedi. Baykal, MGK toplanttsı ve ya- yımlanan bildiri ile ilgili sorulan- mızı yanıtladı. Baykal. "Bu bildi- ri, hükümetin artık anayasadaki icra orgaıu, yürütme organı konu- munu ciddi şekflde sarsan bir so- nuç ortaya kovmuştur" dedi. Ana- yasa] organlar arasmdaki gergin- liklerin krize dönüşmesi ve bunun bir mütareke ile sonuçlanmasmın teselli verici sayılamayacağını vurgulayan Baykal, sözlerini şöy- le sürdürdü: "Ortaya çıkan durum, bu ku- rumlann, özeüikle hükümetin anayasadaki konumunu çok ciddi şekilde belirsizliğe iter. Şu anda hükümet bu noktadadır. Bildiri- deki •yaptınm" sözü çok önemM. Siyasetin ö/ü>le ilgili olarak hükü- met anlayışı yeni bir temelezorlan- nuş, hükümet de bunu kabul et- miştir. Şimdilik gerginlik böylece dondurulmaya çalışılmıştır. Böyle bir durum olmaz. Bu koşullarda bir hükümet olmaz. Görev TB- MM'ye düser. Meclis bu işi halle- demezse. millet haueder" Baykal. "hükümetin ömrii" ko- nusundaki soruya, "Bu durum, hükümetin ömrünii nasıl etkiler bilemiyorum. Ancak hükümetin etkisini ortadan kaldınr. Hükü- met hükümet olmaktan çıknuşür" yanıtını verdi. MGK toplantısı sonrası ortaya çıkan tablo üzerine muhalefetin görevi konusundaki soru üzerine de. CHP lideri şu gö- rüşleri dile getirdi: "Biz Türkiye'de hem rejimin iş- temesi, hem de ülkenin böyle bir doğal olmavan siyasi yapılanma- dan kurtanlması için çauşmalan- mızı sürdüreceğiz. Böyle bir du- rum olamaz. Bu bir demokrasi çarpıklaşmastdır. Çarpıklaşma hem hükümetin anayasa dışı ara- yışlarayönelmesinden. hem de bu- nu sürdüremeyip MGK'den tali- mat alma veonun programuıa bo- yun eğme noktasına gelmesinden kavnaklanıvor." Annelerden kayıp bürosuna tepki Galatasaray Lisesi'nin önünde 94. kez buluşan Cumartesi Anneleri, "S'ızden yardım istemiyoruz" diycrek tepki gösterdikleri geoci kayıp arama minibüsüne sırtlannı çevirdi. Kaybedildikten sonra Kirasesiz- ler Mezarhğı'nda cesedi bulunan Hasan Ocak'm babası Baba Ocak, minibüse binerek kayıp yakınlarma seslenmek istedi. Polisten. anons izni alamayan BabaOcak, "Oğhun kay bediktuonu buhın r diyerek baç- vuru vapti. Cumartesi Anneleri'nin eytemine destek \eren bankaze- deler de kayıp bürosuna başvurarak "Paralanmızı kaybettik, bulun- maşını istiyoruz" dediler. Cumartesi Anneleri'nin eylemine, Haklar Ve Özgürtükler Platformu (HÖP) dönem SÖKÜSÜ Oya Gökbayrak, Şa- nar Yurdatapan,TomrisÖzden, bankazedeler veTaksim'de gösteri ya- pan muhasebecuer de destek \erdi. Cumartesi Anneleri'nin bu hafta- ki eyleminde. 27 Şubat 1993 günü Elazığ'da ka\bedildikten sonra Tun- ceü'de cesetleri bulunan İHD Elaağ Şube Başkanı A\. Metin Can ve doktor Hasan Ka> a anıldı. Cumartesi Anneleri'nin eylemine ner haf- ta katıldığını ifade eden Tomris Ozden, "İlk kez sessi/Hğûni bozayo- rum. Bana gelen istihbaratlar sonucu kocam Rıdvan Özden'infcatffi2 loşinin jsrnini benrledim" dedi. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) "~* DTP Genel Başkanı Cindoruk 'MGK hükümete muhtıraverdi 9 ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Demokrat Türkıye Partisi (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Milli Güvenlik Kuru- lu'nun (MGK). hükümete verdiği bildiriyi. "muhtını" olarak nitele- di "Sonılamayan hesaplar, üzeri kapanlmak istenenyolsuzluklar ve rejinıideğiştirmekistevençabater" nedenıyle MGKnın uyanda bu- lunduğunu kaydeden Cindoruk, "Emekli bir belediye memuru çift- lik alıp saüvor. emekli bir bayanın yastıginın alnndan 500 miKon çıkı- yor. Bu ne büyük yastık? Artık DYP'ye 'yastık partisi" diyeceğiz. RP'yi merkeze çekmek isteyenler, demokrasiyi merkez komutanhğı- naçektüer" dedi. DTP'nın Ankara ll Başkanlık binası davul ve zurnalar eşliğinde kurban kesilerek açıldı. Açılışta konuşan Cindoruk, MGK'nin bil- dirisini "12 Mart Muhnrası"na benzetti. Bildiriyi onaylamadıkla- nnı ve hükümetten ahnması iste- nen önlemlerin de açıklanması ge- rektiğini kaydeden Cindoruk. "Onlenuerin uygulanmaması du- rumunda yapünma gidileceği söy - lenmektedir. Demokrasi içinde or- du hangi yapünmlan uygulayabi- lir? Bunlannortayaçıkanlmasıge- rekir" dedi. Cindoruk, MGK'nin, bildiriyle Meclis'in, hükümetin ve halk ira- desinin ustüne çıktığını belirtirken bu duruma REFAHYOL hüküme- tinin yol açtığmı söyledi. "Çiller'in malvarnğı ve yoteuzJuklan ile onu kurtarmay ı kendilerine vazife sa- yanlar bugünkü sorunlann yarata- cüandır" dıyen Cindoruk, RP ve DYP'yi yolsuzluklann birleştirdi- ğini iddia etti. Cindoruk, "Marvarhğpnı,yolsuz- luklan örtmek için adil düzenden vazgcçtiler. Meclis'in denetim gö- revini yapmasuu engeDedfler" diye konuştu. A l t e r n a t i f h ü k ü m e t a r a y ı ş ı Güreş:Lideıier zirvesiyapdabüirANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Milli Güvenlik Kurulu" nun (MGK), laiklik karşıtı girişimler nedeniyle REFAHYOL koalisyo- nuna 'yapünm' uyansında bulun- masının ardından RP'yi devredı- şı bırakacak alternatif bir hükü- met arayışı kulislerde tekrar can- landı. DYP Kilis Milletvekili Do- ğan Güreş de, önümüzdeki gün- lerde bir liderler zirvesi yapılabi- leceğini söyledi. ANAP, DSP ve CHP'nin alter- natif hükümet için önkoşulsuz gö- rüşmeye hazır olduklannı açıkla- malarının ardından hükümete doğrudan ya da dolaylı destek ve- ren BBP'nin de ilk kez muhalefe- te yaklaşması dikkat çekti. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu. dünkü Hürriyet'te yayımlanan demecin- de 'hükümetin hiçbir icraat yap- mamasına karşın cami, türban gi- bi konulan istismar ettiği'ni vur- guladı. Yazıcıoğlu, "Bir cami ya- pılmasmm başbakan düzeyinde ifade edilerek yanlış boyutlara yönlendirilmesini onaylamayız. Taksim'e camiyapılmab, ama bu- nun için şova gerek >ok" dedi. Güreş de, önceki gece Kanal 6'da Hulki Cevizoglunun sorula- nnl yanıtlarken, bir liderler zirve- si yapılacağını söyledi. MGK'nin, hükümet uygulamalannı sert ifa- delerle uyarmasının ardından ulu- sal bir mutabakat hükiimeti kurul- ması baskılannın yoğunlaşacağı, DYP'den kimi kopmalar olabile- ceği öne sürüldü. Gelişmelerin, hükümetin uzun bir süre işbaşın- da kalmayacağını ortaya koyduğu savunuldu. Alternatifbir hükümet için ANAP, DSP ve CHP'nin ön- koşulsuz olarak görüşmeye hazır olduklannı açıklamalan nedeniy- le bu girişimin önünde tek engel olan DYP grubunun, son gelişme- lerin ardından daha büyük bir bas- kı altına gireceği vurgulandı. Bülent Ecevit 'Yaptınm TBMM içinde' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, MGK bildirisindeki "yapünm" vurgusunu değerlendirirken "Eğer REFAHYOL hükümeti laiklik konusunda gereken duyarlılığı göstermezse en etkili ve demokratik 'yaptınm" TBMM içinden, o duyariıhğı gösterecek bir hükümet çıkanlması olacaknr" dedi. Ecevtt, bildirinin Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği ile ilgili bölümün üslubunu "yadirgadığuu'" söyledi. Ecevit, dün Cumhuriyet'in MGK ile ilgili sorulannı yanıtladı. Bildirinin son bölümünde AB üyeliğine verilen agirhğın üslubunu eleştiren Ecevit, şu görüşleri dıle getirdi: "TBhmbıederfam o böhımü: ÇîHer koydurtmuş,. | Geceyansı toplanndan > sonra konuta koşup telefonlar ediyor. Hadi ABD'de vakit ırygun dryelim. ama galiba İtalyan Başbakanı'nı uykusundan uyandınyor. AB üyeliğimiz için rejimle ilgili eksiknklerimiz konuşulmasuı, deniyor. Oyle bir üslup kullanılnuş ki, yalnız laiklik tarnşılmasın değiL onun da tarüşılması gerekli, insan haklan, demokrasi bakımından eksikliklerimiz tarüşumasın, deniyor. Demokrasinüzin eksiklikkrine değinmeyin, sonra AB'ye üye olamayiz, deniyor. Onlar zaten içimizi dışunızı biliyor. Biz demokrasimizin bütün eksikliklerini tamamlasak bile, başka birtakım bananeleıie üyeliğimiz engellenecek." Ecevit. ortaya çıkan görüntüyü "Hükümetin gitmesi ya da yanhşhğını inandıncı biçimde dü/cltmesi gerekir. O da ne kadar inandına olur bilemiyorum. Çünkü takryye üstadı Erbakan. En demokratik yaponm, bu hükümetten kurtulmak için, demokratik kurallar içinde bir hükümet çıkanlmasHUr" diye değerlendirdi. glFIgNOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr Erbakan'ın ve siyasi Islam- cıların, kendi dışlanndaki kesi- me yönetttikleri en demagojik suçlama, "dindüşmanlığı". Kim onların istediklerı gibı hareket etmezse bu yaftayı yapıştırıve- riyoriar. Bu suçlama, büyük bir bölücülüğü ve kışkırtmayı da içinde banndınyor. Kendi ifadelerine göre Türki- ye'nin yüzde 99'u Müslüman. RP'nin aldığı oy ise yüzde 22 dolaylarında. Bu durumda, Müslümanlann yüzde 77'si on- lara oy vermiyor. Yani bir başka deyişle, Müslümantann çoğun- luğu onlargibi düşünmüyor, on- lann siyasi çizgisini tercih etmi- yor. O zaman bu yüzde 77, aca- badin düşmanı mı? Erbakan ve arkadaşlan böyle bir iddiada bulunmaya cesaret edemezler. O zaman kimdir din düşmanla- n? Bu hesaba göre kala kala, geriye yüzde 1 kalıyor. Peki bü- tün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşlan, onlara tepki göste- ren milyonlar, sadece yüzde 1 'i mi oluşturuyorlar? Genel hatlanyla baktığımız zaman Türkiye'de iki tür Müslü- 'Din Düşmanlan mandan söz edilebilir. Birinci tür Müslümanlar; yeri geldiği za- man içki içer, mayosuyla deni- ze, havuza girer, her inançtan insanı kendisiyle eşit sayar. Beş vakit olmasa bile zaman zaman namaz kılar, oruç tutar, camiye gider, kurban keser. Bir kısmı ise bu ibadetlerin hiçbirisini ye- rine getirmediği halde, Allah'a ve Peygambere inanır, Müslü- man olduğunu söyler. Bu topluluk içinde Alevilerin de ayn bir yeri olduğunu belirt- meliyiz. Aleviler, tapınmalarını klasik yöntemin dışında gerçek- leştirirler ve inanç bağnazlığını reddederler. Bu tür Müslüman- lara "çağdaş Müslümanlar" de- nilebilir. Herhalde, bu türden Müslümanlar, RP'lilerin sandığı gibi yüzde 1 değiller. Işte yüzde 77'lik kitle bu tür çağdaş Müs- lümanlardan oluşuyor. Ikinci tür Müslümanlar ise ibadet ve inançlannı daha katı kurallar içinde yerine getiririer. Islamı dogmatik bir anlayışla uygulartar, kendileri gibi hare- ket etmeyenlerin de kâfır olduk- lannı ve yola getirilmeleri gerek- tiğini düşünürler. Bunlar içinde- ki aşın bağnazlar, Alevileri bite kâfir sayarlar. Kendileri gibi ha- reket etmeyenlere, kendileri gi- bi düşünmeyenlere cihat açma- yı, Allah'ın emri kabul ederler. Sıvas'ta, Kahramanmaraş'ta, Çorum'da bu anlayışta olanlar, yüzlerce insanın öldürülmesini de Allah'ın emri olarak savunu- yorlar. Siyasi Islamcılar, aslındaTürk halkının yüzde 77'sini oluşturan her bireyin gösterdiği kökten- dincilik karşıtı, hoşgörülü eği- limleri hedef alıyoriar. Erbakan, "din düşmaniığı "na karşı çıkar- ken, aslında Islamı farklı biçim- lerde yorumtayan çeşitli kesim- lerden Müslümanlann, Islamı ve dünyayı algılama biçimlerini bastırmaya çalışıyor. "Sen iyi Müslümanım, sen kötü Müslü- mansın, hatta kâfirsin" diyerek bölücülük yapıyor. Refah'a oy verenler içinde de bağnazlığı ve şiddeti onaylama- yan insanlann bulunduğunu bi- liyoaız. Refah, "din düşmaniığı" propagandasıyla, kendi içinde- ki hoşgörülü insanlan da bastır- maya ve kışkırtmaya çalışarak tehlikeli bir oyun oynuyor. Türkiye'nin önünde de Erba- kan ve arkadaşlannın önünde de iki yol var. Birinci yol; her bi- reyin dünyayı algılama biçimine göre yaşadığı ve inançlannı is- tediği gibi yerine getirebildiği, barışçı bir ortam. Yani gerçek demokrasi. Gerçek demokrasi, öncelikle azınlıkların haklannın korunması anlamına geliyor. RP'liler ise yüzde 22'lik bir oy desteğiyle bile kendilerini ço- ğunlukta hissediyoriar, diğerin- sanlara kendi koşullannı dayat- mak istiyorlar. Onlan din düş- manı ilan ederek kamplaşma yaratıyoriar. Binlerce yıllık birikimi de için- de banndıran Anadolu Müslü- manlığı; Erbakan ve arkadaşla- nnın anladığı kadar yüzeysel ve sınırlı değil. Onlar gibi olmayan Müslümanlann bu ülkede ço- ğunlukta olduğunu bir türiü an- layamıyorlar. Türkiye'deki Müs- lümanlık, onlann dar kavrayışla- nnın ötesinde bir derinliğe ve zenginliğe sahip. Erbakan, ken- di Müslümanlığıyla kendi Müs- lümanlığını yaşasın. Ona kim- se, kendilerinden farklı düşün- düğü için "din düşmanı" demi- yor. O da aynı saygıyı diğer in- sanlara göstersin. Türkiye'nin önündeki ikinci yol; son dönemde Refahçılann zoriadığı ve giderek bir askeri darbeye kadar uzanma tehlike- leri içeren geleneksel tutucu yol. Bu yol; Erbakan'dan önce diğer siyasetçiler tarafından da denendi. Gerginliğin tırmandı- nlmasından ve farklılıktan me- det umuldu. Sonunda büyük fe- laketler yaşandı. Erbakan, kendi geleceğini neden bir türlü demokrasi ve çokseslilik üzerine kurmak iste- miyor? Böyle davranabilmesi için, ona yıllardır yön veren kül- türü sorgulaması gerekiyor. MIKRO DİNÇ TAYANÇ Ve Işık ve Halk ve Tank... Bey oğlu, gönlünü çeribaşının kızına düşürüyor ki, yangın yeri halt edesi... Ama çeribaşı gönül di- linden anlayası değil... Aracılar, görücüler, oğlanın anası birbirı ardınca çergiye koşuyor; oimuyor... Sandıklardolusu attın, topraklardolusu mevki öne- riliyor; oimuyor... Sonunda bakıyor ki anası, oğlan eriyip elden gitmekte, umarsızca beye açılıyor... "Yaaa, öy/e mi?" diyor bey yalnızca... Sonra kat- kıp kendi gidiyor çergiye. Tek söz etmeden bir gi- rişiyor ki çeribaşına, herifte ne kafa kalıyor ne be- den... Sonunda bakıyor ki can tatlı "Verdim" diye haykınyor. Bey. dövmekten yorgun, "Ulan, şunu adam gibi istendiğınde vereydin ya"diyor. Çeribaşından ya- nıt: "Şimdiye kadar adam gibi isteyen olmadı ki!" Yanıp sönen ışıklara bakıp, pencerelerden bal- konlardan çalınan müzikleri dinlerken 'adam gibi is- feme'nin ne demek olabileceğini düşünüyorum her gece... Sonra Incili Çavuş ile padişahın öyküsü geliyor aklıma. Padişah önde, Incili ardında sarayın merdiven- lerini çıkıyorlar. Padişah, ansızın dönüp "Basamak- lar tükenmeden bana özrü kabahatinden büyük biriş yapmazsan, kelieni gitti bil" buyuruyor. Incili Çavuş'u basıyor mu birter. Şunun şurasın- da kalmış üç beş basamak. O korkuyla, avuçlayı- veriyor padişahın 'mabadını'. Padişah "Brenabe- kâr ne halt eyledin" diye ünleniyor öfkeyle. Inci- li'den yanıt: "Bağışlayın padişahım, hanım sultan sandıydım da!" Tam ışıklann yanıp söndüğü, müziğin düdükle- re, düdüklerin alkışlara karıştığı yirmi birierde lcra- atın İçinden dert dökmek midir, alay etmek midir, meydan okumak mı?.. "Çingenenin merdi, derdini anlatayım derken, suçlannı dökermiş ortaya" diyorum kendi kendi- me... Işıklan, müziği, alkışlan ve karanlığı, hor görme- leri, alaylan bırakıp uzaklardan gelen seslere dalı- yorum. Şu 'gâvuriann' işine akıl ermiyor. Tutmuşlar ko- yundan gen alıp 'kopyasını' yaratmışlar ve de tu- tup bununla övünüyortar!.. Işti sanki!.. Bızim buralarda nice yıldır yapılıyor bu... • İnsan 'suretli' yaratıklar üzerinde! Naşıl mı? KMf^rnı bjryana çevirdiğimde; sakal bıyıktan gö- 'zu^meyen şuratlan, nefret bakan gözleri, meşhe- '' di palavrası arilatan ağızları ve de Medıne dilenci- si kılıkları ile bir dizi kopyalanmış yaratık görüyo- rum. Kafam beri yana dönüyor; bu kez de sarkık bı- yıklan, ölüm bakan gözleri, kurtlaşmış ağızlan ileTu- ran koyunu kopyası yaratıklardan geçilmiyor! "Işık yakıp söndürmeyi sürdürelim mi?" tartış- masına kafa yoruyorum. Yakıp söndürdüğü ışıklar- da 'halklığını' bulan insanlanmın, karanlıklan yırt- mak için yeni yeni eylemler yaratmakta hiç de zor- tanmayacağını düşünüyorum... Sonra çeribaşından Incili Çavuş'a, dert diyecek- ken suç diyen Çıngeneden gensizlikleri kopyalan- mış yaratıklara, tümünün 'anlayacaklan' bir 'ortak d/7'den konuşmamız gerektiği sonucuna varıyc- rum. Varıyorum da; benim varmam, bizim varmamız yetmiyor. Yaratıklann da anlayacaklan dil konusun- da karar vermeleri gerekiyor. Seçenekleri 'açık'! Ya devrimle 'mühühenmiş' bir yaşam tarzını benim- seyecek ve 'demokrasi diye diye demokrasiyi kat- letmek' düşüncesini bir yana bırakacaklar ya da halk; ışık olup, tank olup, devrim olup üzerierinden geçecek ve aydınlığın göründüğü yere doğru iler- lemeyi sürdürecek... Ana fikir: Kafasını kuma gömen yaratığın kıçı açıktadır! Ana fikrin ana fikri: Beyin yerine medet umul- makta direnilen kıçın başına geleceklerden halk sorumlu değildir! Başvurular sürekli artıyor 627 kayıp dosyası çözüm bekliyor ALPER TURGUT Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nce oluşturulan Kayıp KişUeri Araşrırma Büro Amirtiği'nın her geçen gün artan yeni kayıp başvurula- n ile 627 siyasi kayıp dos- yasının çözümü konusunda yapacağı çabşmalar merak- la bekleniyor. Gözaltında kaybedildik- leri öne sürülen yakınlan için 27 Mayıs 1995 tarihin- den buyanaGalatasaray Li- sesi önünde oturan "Cu- martesi Annekri"'. Kayıp Kişilen Araştırma Büro Amirlıği'ni güvenilır bul- madıklannı belirterek "Ço- cuklarımızı kaybedenler- den yardım istemiyoruz" di- yerek tepki gösteriyorlar. Emniyet Genel Müdürlü- ğü tnsan Haklan ve Yurtdı- şı îlişkiler Şube Müdürü Mustafa Bağnaçık, Kayıp Kişilen Araştırma Büro Amirliği'neaitgezicimini- büsle bir aydır çahştıklannı ve bugüne dek kendilerine 19 başvuru yapıldığını be- lirtti. Kayıp Bürosu'na başvu- ru sayısının hızla arttığmı ifade eden Bağnaçık, "Cu- martesi Anneleri'nin ey le- minden sonra gezki mıni- büsümüze 30 kadar teiefon ve faks gekfi. Bizler, samimi ve en içten duygulanmızla kayip yakınlanna yardım etmek istiyoruz. Birkaç haf- ta daha Galatasaray Lise- si'nin önünde bekleyeceğiz, eğer netice alamazsak. mhn- büsümüzü başka bolgdere kaydıracağız'" dedi. Bağn- açık, insan haklan konu- sunda uzman olan bir ekip- le çahştıklannı vurgulaya- rak şunlan söyledi: "Büromuzda 15 poös ar- kadaşımız görev yapıyor. Psikotoji,sosyolojivegazete- cilik bölümleri mezunu ve İnsan Haklan dalında dok- tora yapan arkadaşlanmı- zuı çoğu yabancı dil biliyor. Kayıpbaşvurulan yoğunla- şırsaminibüsvepersond sa- yımızı artnracağH." Kayıpaıleleri,0 312412 33 36 nolu teiefon ile 0 312 418 24 06 nolu fakstan Ka- yıp Kişilen Araştırma Bü- ro Amirliği'ne başvuru ya- pabilecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle