Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART1997 PA2AR
HABERLER
Adalet
Bakanhğı'nda
siipgün
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanı
Şevket Kazan'ın, geçen
hafta bakanlığa ait birtakım
gizli evraklann çöplükte
bulunması olayından sonra,
özellikle Tüm Yargı
Çalışanlan Sendikası
(Tüm-Yargı Sen) üyesi
personele yönelik büyük
bir kıyıma giriştigi
bildirildi. Tüm-Yargı Sen
Ankara Şubesi'nin dün
Genel-İş Sendikası
salonunda yapılan 2.
Olağan Genel Kurulu'nda
konuşan Hacı Çoban,
"Şevket Kazan bu olayı
bahane ederek bakanlıkta
çalışan çok sayıda
sendikalı arkadaşımız
hakkında soruşturma
başlattı. Kazan,'Ya burada
bizim istediğimiz gibi
çalışırsımz ya da başka
yere sürgün ederim' diye
bazı arkadaşlanmızı tehdit
ediyor" dedi.
HADEPPM
üyesinin
bürosuna baskın
• ANKARA (ANKA)-
HADEP Parti Meclisi
üyesı Abdullah Mehmet
Varlı'nın tehdit edildikten
sonra bürosunun 4 kişi
tarafından basıldığı
bildirildi. HADEP'ten
yapılan yazılı açıklamada,
PM üyesi Varh'nın önceki
gün saat 15.00 sıralannda
işyerinde bir tehdit
telefonu aldığı belirtilerek,
"Sıranın kendisine geldiği
ve öldürüleceği şeklinde
beyanlarda bulunulmuş.
Bunun üzerine Varlı
işyerini terk ederek
bürosunu izlemeye almış
ve plakasız bir araç
'içerisinde 4 kişi bina önüne
gelip binaya girmişlerdir"
denildi.
Meclis'te
kaza: 1 öNi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-TBMM Genel
Kurul Salonu'nda yapılan
yeniden düzenleme
çahşmalan sırasında inşaat
iskelesi çöktü. Olayda, bir
işçi Öldü, üç işçi yâralandı.
Yaralı işçilerden ikisinin
hayati tehlikesi bulunuyor.
Emniyet yetkililerinden
alınan bilgiye göre saat
13.30 sıralannda, eski
genel kurul salonunun
yeniden düzenlenmesine
yönelik çalışmalar
yapılırken inşaat iskeleleri
çöktü. Olay sonucunda
Hüseyin Doğu, Mehmet
Acar (28), Veli Akyüz (25)
ve Nutuğ Karakaya (23)
yâralandı. Ağır yaralanan
ve tbni Sina Hastanesi'ne
kaidınlan Hüseyin Doğu.
yaşamını yitirdi. Trafık
Hastanesi'nde tedavi altına
alınan yaralılardan Nutuğ
Karakaya ile Veli
Akyüz'ün hayati
tehlikesinin bulunduğu,
Mehmet Acar'ın ise
durumunun iyi olduğu
belirtildi.
Durak yeniden
MHP'de
• ANKARA (UBA)-
Aralarında "Doğu'nun
Başbuğu" olarak
adlandınlan Yılma
Durak'ın da bulunduğu bir
grup eski ülkücü yeniden
MHP'ye karıldı. MHP
Genel Başkanı Alparslan
Türkeş, bir süre önce "fıkri
çizgisinde kınklık
olmayan" eski ülkücülerin
MHP çatısında
toplanmalan için yaptığı
çağnya ilk olumlu cevabın
geldiğini açıkladı.
Dünya Kadınlar
Giinü'nde miting
• KOCAELİ (AA) - CHP.
"8 Mart Dünya Kadınlar
GÜDÜ" dolayısıyla Izmit'te
"AydmlıkTürkiye-r
sloganıyla miting
düzenleyecek. CHP
Kocaeli 11 Başkanı tbrahım
Ayân, mitinge Türkiye'nin
heryerinden katılım
bekediklerini ifade etti ve
< "Ttrkiye'nin aydmlığa
ulasnası için demokrasi
cephesini genişletmeliyiz"
ded. Aydın, bu
mitnglerin, daha sonra
ba^a illerde devam
ede.eğini bildirdi. Aydın,
tzrnt Anıtpark'ta 8 mart
curartesi saat 12.30'da
başayacak mitinge, CHP
Gexl Başkanı Deniz
Ba^kal'ın da katılacağını
ve x>p sanatçısı Haluk
Le'ent'in bir konser
verceğini belirtti.
CHP lideri Baykal, haddini aşan hükümetin MGK'den talimat aldığını söyledi
'REFAHYOLTÜREY KÖSE
ANKARA -
CHP Genel Baş-
kanı Deniz Bay-
kal, Milli Güven-
lik Kurulu (MGK) toplantısını de-
ğerlendirirken, "haddi olmayan iş-
lere kalkışan hükümetin
MGK'den talimataldığını, anaya-
sadaki konumunun ciddi biçimde
sarsıldığını ve siyaseten bittiğuıi"
söyledi. MGK"nin hükümete
"tavsiyede değü, bUdirimde" bu-
lunduğuna dikkat çeken Baykal.
"Bu bir demokrasi çarpıklaşma-
sıdır. Çarpıklaşma hem hüküme-
tin anayasa dtşı arayışlara yönel-
mesinden. hem de bunu sürdüre-
meyip MGK'den talimat alma ve
onun programuıa boyun eğme
noktasına gelmesinden kaynakla-
'SİyaSeten bîttî' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,
Milli Güvenlik Konseyi'ne boyun eğen hükümetin hükümet
olmaktan çıktığını ileri sürerek REFAHYOL'un siyaseten
tükendiğini söyledi.
'TaVSİye değîl, bİldîrİm' MGK'mn hükümete
"tavsiyede değil, bildirimde" bulunduğuna dikkat çeken
Baykal, "Bu bir demokrasi çarpıklaşmasıdır. Bunlar doğal
değil, hükümet hükümet olmaktan çıkmıştır" dedi.
nıyor. Bunlar doğal değU, hüku-
met hükümetotmaktançıkmıştHT
dedi.
Baykal, MGK toplanttsı ve ya-
yımlanan bildiri ile ilgili sorulan-
mızı yanıtladı. Baykal. "Bu bildi-
ri, hükümetin artık anayasadaki
icra orgaıu, yürütme organı konu-
munu ciddi şekflde sarsan bir so-
nuç ortaya kovmuştur" dedi. Ana-
yasa] organlar arasmdaki gergin-
liklerin krize dönüşmesi ve bunun
bir mütareke ile sonuçlanmasmın
teselli verici sayılamayacağını
vurgulayan Baykal, sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Ortaya çıkan durum, bu ku-
rumlann, özeüikle hükümetin
anayasadaki konumunu çok ciddi
şekilde belirsizliğe iter. Şu anda
hükümet bu noktadadır. Bildiri-
deki •yaptınm" sözü çok önemM.
Siyasetin ö/ü>le ilgili olarak hükü-
met anlayışı yeni bir temelezorlan-
nuş, hükümet de bunu kabul et-
miştir. Şimdilik gerginlik böylece
dondurulmaya çalışılmıştır. Böyle
bir durum olmaz. Bu koşullarda
bir hükümet olmaz. Görev TB-
MM'ye düser. Meclis bu işi halle-
demezse. millet haueder"
Baykal. "hükümetin ömrii" ko-
nusundaki soruya, "Bu durum,
hükümetin ömrünii nasıl etkiler
bilemiyorum. Ancak hükümetin
etkisini ortadan kaldınr. Hükü-
met hükümet olmaktan çıknuşür"
yanıtını verdi. MGK toplantısı
sonrası ortaya çıkan tablo üzerine
muhalefetin görevi konusundaki
soru üzerine de. CHP lideri şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"Biz Türkiye'de hem rejimin iş-
temesi, hem de ülkenin böyle bir
doğal olmavan siyasi yapılanma-
dan kurtanlması için çauşmalan-
mızı sürdüreceğiz. Böyle bir du-
rum olamaz. Bu bir demokrasi
çarpıklaşmastdır. Çarpıklaşma
hem hükümetin anayasa dışı ara-
yışlarayönelmesinden. hem de bu-
nu sürdüremeyip MGK'den tali-
mat alma veonun programuıa bo-
yun eğme noktasına gelmesinden
kavnaklanıvor."
Annelerden kayıp bürosuna tepki
Galatasaray Lisesi'nin önünde 94. kez buluşan Cumartesi Anneleri,
"S'ızden yardım istemiyoruz" diycrek tepki gösterdikleri geoci kayıp
arama minibüsüne sırtlannı çevirdi. Kaybedildikten sonra Kirasesiz-
ler Mezarhğı'nda cesedi bulunan Hasan Ocak'm babası Baba Ocak,
minibüse binerek kayıp yakınlarma seslenmek istedi. Polisten. anons
izni alamayan BabaOcak, "Oğhun kay bediktuonu buhın
r
diyerek baç-
vuru vapti. Cumartesi Anneleri'nin eytemine destek \eren bankaze-
deler de kayıp bürosuna başvurarak "Paralanmızı kaybettik, bulun-
maşını istiyoruz" dediler. Cumartesi Anneleri'nin eylemine, Haklar
Ve Özgürtükler Platformu (HÖP) dönem SÖKÜSÜ Oya Gökbayrak, Şa-
nar Yurdatapan,TomrisÖzden, bankazedeler veTaksim'de gösteri ya-
pan muhasebecuer de destek \erdi. Cumartesi Anneleri'nin bu hafta-
ki eyleminde. 27 Şubat 1993 günü Elazığ'da ka\bedildikten sonra Tun-
ceü'de cesetleri bulunan İHD Elaağ Şube Başkanı A\. Metin Can ve
doktor Hasan Ka> a anıldı. Cumartesi Anneleri'nin eylemine ner haf-
ta katıldığını ifade eden Tomris Ozden, "İlk kez sessi/Hğûni bozayo-
rum. Bana gelen istihbaratlar sonucu kocam Rıdvan Özden'infcatffi2
loşinin jsrnini benrledim" dedi. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) "~*
DTP Genel Başkanı Cindoruk
'MGK hükümete
muhtıraverdi
9
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Demokrat Türkıye Partisi
(DTP) Genel Başkanı Hüsamettin
Cindoruk. Milli Güvenlik Kuru-
lu'nun (MGK). hükümete verdiği
bildiriyi. "muhtını" olarak nitele-
di "Sonılamayan hesaplar, üzeri
kapanlmak istenenyolsuzluklar ve
rejinıideğiştirmekistevençabater"
nedenıyle MGKnın uyanda bu-
lunduğunu kaydeden Cindoruk,
"Emekli bir belediye memuru çift-
lik alıp saüvor. emekli bir bayanın
yastıginın alnndan 500 miKon çıkı-
yor. Bu ne büyük yastık? Artık
DYP'ye 'yastık partisi" diyeceğiz.
RP'yi merkeze çekmek isteyenler,
demokrasiyi merkez komutanhğı-
naçektüer" dedi.
DTP'nın Ankara ll Başkanlık
binası davul ve zurnalar eşliğinde
kurban kesilerek açıldı. Açılışta
konuşan Cindoruk, MGK'nin bil-
dirisini "12 Mart Muhnrası"na
benzetti. Bildiriyi onaylamadıkla-
nnı ve hükümetten ahnması iste-
nen önlemlerin de açıklanması ge-
rektiğini kaydeden Cindoruk.
"Onlenuerin uygulanmaması du-
rumunda yapünma gidileceği söy -
lenmektedir. Demokrasi içinde or-
du hangi yapünmlan uygulayabi-
lir? Bunlannortayaçıkanlmasıge-
rekir" dedi.
Cindoruk, MGK'nin, bildiriyle
Meclis'in, hükümetin ve halk ira-
desinin ustüne çıktığını belirtirken
bu duruma REFAHYOL hüküme-
tinin yol açtığmı söyledi. "Çiller'in
malvarnğı ve yoteuzJuklan ile onu
kurtarmay ı kendilerine vazife sa-
yanlar bugünkü sorunlann yarata-
cüandır" dıyen Cindoruk, RP ve
DYP'yi yolsuzluklann birleştirdi-
ğini iddia etti.
Cindoruk, "Marvarhğpnı,yolsuz-
luklan örtmek için adil düzenden
vazgcçtiler. Meclis'in denetim gö-
revini yapmasuu engeDedfler" diye
konuştu.
A l t e r n a t i f h ü k ü m e t a r a y ı ş ı
Güreş:Lideıier
zirvesiyapdabüirANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Milli Güvenlik Kurulu" nun
(MGK), laiklik karşıtı girişimler
nedeniyle REFAHYOL koalisyo-
nuna 'yapünm' uyansında bulun-
masının ardından RP'yi devredı-
şı bırakacak alternatif bir hükü-
met arayışı kulislerde tekrar can-
landı. DYP Kilis Milletvekili Do-
ğan Güreş de, önümüzdeki gün-
lerde bir liderler zirvesi yapılabi-
leceğini söyledi.
ANAP, DSP ve CHP'nin alter-
natif hükümet için önkoşulsuz gö-
rüşmeye hazır olduklannı açıkla-
malarının ardından hükümete
doğrudan ya da dolaylı destek ve-
ren BBP'nin de ilk kez muhalefe-
te yaklaşması dikkat çekti. BBP
lideri Muhsin Yazıcıoğlu. dünkü
Hürriyet'te yayımlanan demecin-
de 'hükümetin hiçbir icraat yap-
mamasına karşın cami, türban gi-
bi konulan istismar ettiği'ni vur-
guladı. Yazıcıoğlu, "Bir cami ya-
pılmasmm başbakan düzeyinde
ifade edilerek yanlış boyutlara
yönlendirilmesini onaylamayız.
Taksim'e camiyapılmab, ama bu-
nun için şova gerek >ok" dedi.
Güreş de, önceki gece Kanal
6'da Hulki Cevizoglunun sorula-
nnl yanıtlarken, bir liderler zirve-
si yapılacağını söyledi. MGK'nin,
hükümet uygulamalannı sert ifa-
delerle uyarmasının ardından ulu-
sal bir mutabakat hükiimeti kurul-
ması baskılannın yoğunlaşacağı,
DYP'den kimi kopmalar olabile-
ceği öne sürüldü. Gelişmelerin,
hükümetin uzun bir süre işbaşın-
da kalmayacağını ortaya koyduğu
savunuldu. Alternatifbir hükümet
için ANAP, DSP ve CHP'nin ön-
koşulsuz olarak görüşmeye hazır
olduklannı açıklamalan nedeniy-
le bu girişimin önünde tek engel
olan DYP grubunun, son gelişme-
lerin ardından daha büyük bir bas-
kı altına gireceği vurgulandı.
Bülent Ecevit
'Yaptınm
TBMM
içinde'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit,
MGK bildirisindeki
"yapünm" vurgusunu
değerlendirirken "Eğer
REFAHYOL hükümeti
laiklik konusunda gereken
duyarlılığı göstermezse en
etkili ve demokratik
'yaptınm" TBMM içinden,
o duyariıhğı gösterecek bir
hükümet çıkanlması
olacaknr" dedi. Ecevtt,
bildirinin Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) üyeliği
ile ilgili bölümün üslubunu
"yadirgadığuu'" söyledi.
Ecevit, dün Cumhuriyet'in
MGK ile ilgili sorulannı
yanıtladı. Bildirinin son
bölümünde AB üyeliğine
verilen agirhğın üslubunu
eleştiren Ecevit, şu
görüşleri dıle getirdi:
"TBhmbıederfam o böhımü:
ÇîHer koydurtmuş,. |
Geceyansı toplanndan >
sonra konuta koşup
telefonlar ediyor. Hadi
ABD'de vakit ırygun
dryelim. ama galiba İtalyan
Başbakanı'nı uykusundan
uyandınyor. AB üyeliğimiz
için rejimle ilgili
eksiknklerimiz
konuşulmasuı, deniyor. Oyle
bir üslup kullanılnuş ki,
yalnız laiklik tarnşılmasın
değiL onun da tarüşılması
gerekli, insan haklan,
demokrasi bakımından
eksikliklerimiz tarüşumasın,
deniyor. Demokrasinüzin
eksiklikkrine değinmeyin,
sonra AB'ye üye olamayiz,
deniyor. Onlar zaten içimizi
dışunızı biliyor. Biz
demokrasimizin bütün
eksikliklerini tamamlasak
bile, başka birtakım
bananeleıie üyeliğimiz
engellenecek." Ecevit.
ortaya çıkan görüntüyü
"Hükümetin gitmesi ya da
yanhşhğını inandıncı
biçimde dü/cltmesi gerekir.
O da ne kadar inandına
olur bilemiyorum. Çünkü
takryye üstadı Erbakan. En
demokratik yaponm, bu
hükümetten kurtulmak için,
demokratik kurallar içinde
bir hükümet
çıkanlmasHUr" diye
değerlendirdi.
glFIgNOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr
Erbakan'ın ve siyasi Islam-
cıların, kendi dışlanndaki kesi-
me yönetttikleri en demagojik
suçlama, "dindüşmanlığı". Kim
onların istediklerı gibı hareket
etmezse bu yaftayı yapıştırıve-
riyoriar. Bu suçlama, büyük bir
bölücülüğü ve kışkırtmayı da
içinde banndınyor.
Kendi ifadelerine göre Türki-
ye'nin yüzde 99'u Müslüman.
RP'nin aldığı oy ise yüzde 22
dolaylarında. Bu durumda,
Müslümanlann yüzde 77'si on-
lara oy vermiyor. Yani bir başka
deyişle, Müslümantann çoğun-
luğu onlargibi düşünmüyor, on-
lann siyasi çizgisini tercih etmi-
yor. O zaman bu yüzde 77, aca-
badin düşmanı mı? Erbakan ve
arkadaşlan böyle bir iddiada
bulunmaya cesaret edemezler.
O zaman kimdir din düşmanla-
n? Bu hesaba göre kala kala,
geriye yüzde 1 kalıyor. Peki bü-
tün siyasi partiler, sivil toplum
kuruluşlan, onlara tepki göste-
ren milyonlar, sadece yüzde 1 'i
mi oluşturuyorlar?
Genel hatlanyla baktığımız
zaman Türkiye'de iki tür Müslü-
'Din Düşmanlan
mandan söz edilebilir. Birinci tür
Müslümanlar; yeri geldiği za-
man içki içer, mayosuyla deni-
ze, havuza girer, her inançtan
insanı kendisiyle eşit sayar. Beş
vakit olmasa bile zaman zaman
namaz kılar, oruç tutar, camiye
gider, kurban keser. Bir kısmı
ise bu ibadetlerin hiçbirisini ye-
rine getirmediği halde, Allah'a
ve Peygambere inanır, Müslü-
man olduğunu söyler.
Bu topluluk içinde Alevilerin
de ayn bir yeri olduğunu belirt-
meliyiz. Aleviler, tapınmalarını
klasik yöntemin dışında gerçek-
leştirirler ve inanç bağnazlığını
reddederler. Bu tür Müslüman-
lara "çağdaş Müslümanlar" de-
nilebilir. Herhalde, bu türden
Müslümanlar, RP'lilerin sandığı
gibi yüzde 1 değiller. Işte yüzde
77'lik kitle bu tür çağdaş Müs-
lümanlardan oluşuyor.
Ikinci tür Müslümanlar ise
ibadet ve inançlannı daha katı
kurallar içinde yerine getiririer.
Islamı dogmatik bir anlayışla
uygulartar, kendileri gibi hare-
ket etmeyenlerin de kâfır olduk-
lannı ve yola getirilmeleri gerek-
tiğini düşünürler. Bunlar içinde-
ki aşın bağnazlar, Alevileri bite
kâfir sayarlar. Kendileri gibi ha-
reket etmeyenlere, kendileri gi-
bi düşünmeyenlere cihat açma-
yı, Allah'ın emri kabul ederler.
Sıvas'ta, Kahramanmaraş'ta,
Çorum'da bu anlayışta olanlar,
yüzlerce insanın öldürülmesini
de Allah'ın emri olarak savunu-
yorlar.
Siyasi Islamcılar, aslındaTürk
halkının yüzde 77'sini oluşturan
her bireyin gösterdiği kökten-
dincilik karşıtı, hoşgörülü eği-
limleri hedef alıyoriar. Erbakan,
"din düşmaniığı "na karşı çıkar-
ken, aslında Islamı farklı biçim-
lerde yorumtayan çeşitli kesim-
lerden Müslümanlann, Islamı ve
dünyayı algılama biçimlerini
bastırmaya çalışıyor. "Sen iyi
Müslümanım, sen kötü Müslü-
mansın, hatta kâfirsin" diyerek
bölücülük yapıyor.
Refah'a oy verenler içinde de
bağnazlığı ve şiddeti onaylama-
yan insanlann bulunduğunu bi-
liyoaız. Refah, "din düşmaniığı"
propagandasıyla, kendi içinde-
ki hoşgörülü insanlan da bastır-
maya ve kışkırtmaya çalışarak
tehlikeli bir oyun oynuyor.
Türkiye'nin önünde de Erba-
kan ve arkadaşlannın önünde
de iki yol var. Birinci yol; her bi-
reyin dünyayı algılama biçimine
göre yaşadığı ve inançlannı is-
tediği gibi yerine getirebildiği,
barışçı bir ortam. Yani gerçek
demokrasi. Gerçek demokrasi,
öncelikle azınlıkların haklannın
korunması anlamına geliyor.
RP'liler ise yüzde 22'lik bir oy
desteğiyle bile kendilerini ço-
ğunlukta hissediyoriar, diğerin-
sanlara kendi koşullannı dayat-
mak istiyorlar. Onlan din düş-
manı ilan ederek kamplaşma
yaratıyoriar.
Binlerce yıllık birikimi de için-
de banndıran Anadolu Müslü-
manlığı; Erbakan ve arkadaşla-
nnın anladığı kadar yüzeysel ve
sınırlı değil. Onlar gibi olmayan
Müslümanlann bu ülkede ço-
ğunlukta olduğunu bir türiü an-
layamıyorlar. Türkiye'deki Müs-
lümanlık, onlann dar kavrayışla-
nnın ötesinde bir derinliğe ve
zenginliğe sahip. Erbakan, ken-
di Müslümanlığıyla kendi Müs-
lümanlığını yaşasın. Ona kim-
se, kendilerinden farklı düşün-
düğü için "din düşmanı" demi-
yor. O da aynı saygıyı diğer in-
sanlara göstersin.
Türkiye'nin önündeki ikinci
yol; son dönemde Refahçılann
zoriadığı ve giderek bir askeri
darbeye kadar uzanma tehlike-
leri içeren geleneksel tutucu
yol. Bu yol; Erbakan'dan önce
diğer siyasetçiler tarafından da
denendi. Gerginliğin tırmandı-
nlmasından ve farklılıktan me-
det umuldu. Sonunda büyük fe-
laketler yaşandı.
Erbakan, kendi geleceğini
neden bir türlü demokrasi ve
çokseslilik üzerine kurmak iste-
miyor? Böyle davranabilmesi
için, ona yıllardır yön veren kül-
türü sorgulaması gerekiyor.
MIKRO
DİNÇ TAYANÇ
Ve Işık ve Halk ve Tank...
Bey oğlu, gönlünü çeribaşının kızına düşürüyor
ki, yangın yeri halt edesi... Ama çeribaşı gönül di-
linden anlayası değil... Aracılar, görücüler, oğlanın
anası birbirı ardınca çergiye koşuyor; oimuyor...
Sandıklardolusu attın, topraklardolusu mevki öne-
riliyor; oimuyor... Sonunda bakıyor ki anası, oğlan
eriyip elden gitmekte, umarsızca beye açılıyor...
"Yaaa, öy/e mi?" diyor bey yalnızca... Sonra kat-
kıp kendi gidiyor çergiye. Tek söz etmeden bir gi-
rişiyor ki çeribaşına, herifte ne kafa kalıyor ne be-
den... Sonunda bakıyor ki can tatlı "Verdim" diye
haykınyor.
Bey. dövmekten yorgun, "Ulan, şunu adam gibi
istendiğınde vereydin ya"diyor. Çeribaşından ya-
nıt: "Şimdiye kadar adam gibi isteyen olmadı ki!"
Yanıp sönen ışıklara bakıp, pencerelerden bal-
konlardan çalınan müzikleri dinlerken 'adam gibi is-
feme'nin ne demek olabileceğini düşünüyorum her
gece...
Sonra Incili Çavuş ile padişahın öyküsü geliyor
aklıma.
Padişah önde, Incili ardında sarayın merdiven-
lerini çıkıyorlar. Padişah, ansızın dönüp "Basamak-
lar tükenmeden bana özrü kabahatinden büyük
biriş yapmazsan, kelieni gitti bil" buyuruyor.
Incili Çavuş'u basıyor mu birter. Şunun şurasın-
da kalmış üç beş basamak. O korkuyla, avuçlayı-
veriyor padişahın 'mabadını'. Padişah "Brenabe-
kâr ne halt eyledin" diye ünleniyor öfkeyle. Inci-
li'den yanıt: "Bağışlayın padişahım, hanım sultan
sandıydım da!"
Tam ışıklann yanıp söndüğü, müziğin düdükle-
re, düdüklerin alkışlara karıştığı yirmi birierde lcra-
atın İçinden dert dökmek midir, alay etmek midir,
meydan okumak mı?..
"Çingenenin merdi, derdini anlatayım derken,
suçlannı dökermiş ortaya" diyorum kendi kendi-
me...
Işıklan, müziği, alkışlan ve karanlığı, hor görme-
leri, alaylan bırakıp uzaklardan gelen seslere dalı-
yorum.
Şu 'gâvuriann' işine akıl ermiyor. Tutmuşlar ko-
yundan gen alıp 'kopyasını' yaratmışlar ve de tu-
tup bununla övünüyortar!..
Işti sanki!..
Bızim buralarda nice yıldır yapılıyor bu... •
İnsan 'suretli' yaratıklar üzerinde!
Naşıl mı?
KMf^rnı bjryana çevirdiğimde; sakal bıyıktan gö-
'zu^meyen şuratlan, nefret bakan gözleri, meşhe-
'' di palavrası arilatan ağızları ve de Medıne dilenci-
si kılıkları ile bir dizi kopyalanmış yaratık görüyo-
rum.
Kafam beri yana dönüyor; bu kez de sarkık bı-
yıklan, ölüm bakan gözleri, kurtlaşmış ağızlan ileTu-
ran koyunu kopyası yaratıklardan geçilmiyor!
"Işık yakıp söndürmeyi sürdürelim mi?" tartış-
masına kafa yoruyorum. Yakıp söndürdüğü ışıklar-
da 'halklığını' bulan insanlanmın, karanlıklan yırt-
mak için yeni yeni eylemler yaratmakta hiç de zor-
tanmayacağını düşünüyorum...
Sonra çeribaşından Incili Çavuş'a, dert diyecek-
ken suç diyen Çıngeneden gensizlikleri kopyalan-
mış yaratıklara, tümünün 'anlayacaklan' bir 'ortak
d/7'den konuşmamız gerektiği sonucuna varıyc-
rum.
Varıyorum da; benim varmam, bizim varmamız
yetmiyor. Yaratıklann da anlayacaklan dil konusun-
da karar vermeleri gerekiyor. Seçenekleri 'açık'! Ya
devrimle 'mühühenmiş' bir yaşam tarzını benim-
seyecek ve 'demokrasi diye diye demokrasiyi kat-
letmek' düşüncesini bir yana bırakacaklar ya da
halk; ışık olup, tank olup, devrim olup üzerierinden
geçecek ve aydınlığın göründüğü yere doğru iler-
lemeyi sürdürecek...
Ana fikir: Kafasını kuma gömen yaratığın kıçı
açıktadır!
Ana fikrin ana fikri: Beyin yerine medet umul-
makta direnilen kıçın başına geleceklerden halk
sorumlu değildir!
Başvurular sürekli artıyor
627 kayıp dosyası
çözüm bekliyor
ALPER TURGUT
Emniyet Genel Müdürlü-
ğü'nce oluşturulan Kayıp
KişUeri Araşrırma Büro
Amirtiği'nın her geçen gün
artan yeni kayıp başvurula-
n ile 627 siyasi kayıp dos-
yasının çözümü konusunda
yapacağı çabşmalar merak-
la bekleniyor.
Gözaltında kaybedildik-
leri öne sürülen yakınlan
için 27 Mayıs 1995 tarihin-
den buyanaGalatasaray Li-
sesi önünde oturan "Cu-
martesi Annekri"'. Kayıp
Kişilen Araştırma Büro
Amirlıği'ni güvenilır bul-
madıklannı belirterek "Ço-
cuklarımızı kaybedenler-
den yardım istemiyoruz" di-
yerek tepki gösteriyorlar.
Emniyet Genel Müdürlü-
ğü tnsan Haklan ve Yurtdı-
şı îlişkiler Şube Müdürü
Mustafa Bağnaçık, Kayıp
Kişilen Araştırma Büro
Amirliği'neaitgezicimini-
büsle bir aydır çahştıklannı
ve bugüne dek kendilerine
19 başvuru yapıldığını be-
lirtti.
Kayıp Bürosu'na başvu-
ru sayısının hızla arttığmı
ifade eden Bağnaçık, "Cu-
martesi Anneleri'nin ey le-
minden sonra gezki mıni-
büsümüze 30 kadar teiefon
ve faks gekfi. Bizler, samimi
ve en içten duygulanmızla
kayip yakınlanna yardım
etmek istiyoruz. Birkaç haf-
ta daha Galatasaray Lise-
si'nin önünde bekleyeceğiz,
eğer netice alamazsak. mhn-
büsümüzü başka bolgdere
kaydıracağız'" dedi. Bağn-
açık, insan haklan konu-
sunda uzman olan bir ekip-
le çahştıklannı vurgulaya-
rak şunlan söyledi:
"Büromuzda 15 poös ar-
kadaşımız görev yapıyor.
Psikotoji,sosyolojivegazete-
cilik bölümleri mezunu ve
İnsan Haklan dalında dok-
tora yapan arkadaşlanmı-
zuı çoğu yabancı dil biliyor.
Kayıpbaşvurulan yoğunla-
şırsaminibüsvepersond sa-
yımızı artnracağH."
Kayıpaıleleri,0 312412
33 36 nolu teiefon ile 0 312
418 24 06 nolu fakstan Ka-
yıp Kişilen Araştırma Bü-
ro Amirliği'ne başvuru ya-
pabilecekler.