Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2MAKT1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Son Venedildi... Tath Fesleğen... Vesaîre...
Giambattista Tiepok) 18. yüzyıl Avru-
pası'nm en gözde ressamlanndan biri. Bu
ilginç usiaııın asistanı, çırağı ve en yakın
yardımcısı ıse ressamm atölyesinden otuz
yıl aynlmamış olan oğlu Giandomenico
Tıepolo. Resımlerını Domenko Tiepolo
adıyla ımzalayan oğul Tiepolo, yıllarca ba-
basırun gölgesınde kahp ona yardımcı ol-
mayı seçmiş, olağanüstü yetenekli bir sa-
natçı olmasınarağmen. BabaTiepolo'nun
yapıtı ise birkaç yönden önemini koruyor
bugün bile. Bu ilginç ikilinin yapıtlanndan
oluşan büyük bır sergı açıldı geçen ay Nevv
York kentındeki Şehir Sanat Müzesi'nde.
Giambattista Tiepolo bir Venedık res-
samı önce. sonra da Avrupalı. Dev tablo-
lar, birbinnden büyük, mitolojik, tarihsel,
dinı konulan betimleyen tablolar; derken
avuçiçı büyükiüğünde bir iki eser, taslak-
lar, desenler, portreler, defter sayfalan;
derken yine gûnlûk hayatı gösteren dev
tablolar. Bütün bunlann arasında ortak bir
olgu yakalıyorum: Işık.
Bu resimlerin ışığı onlara bakanı içine
alıp havalandıracak kadar güze! ve yoğun
bir ışık. Yeryüzündeki bûtün karanlığa ye-
tecek kadar ışık var Giambattista Tiepo-
lo'nun ve oğlunun resımlennde.
Işıktan gayn başka bır şey daha var bu
resımlen çarpıcı kılan. Ne olduğunu kes-
tiremıyorum bir türlü. Gezinelim biraz,
belkı anlanz.
•
16% yılında Venedik Cumhuriyeti'nde
doğmus, Giambattista Tiepolo. (Bu ısmi
ikide bir yinelıyorum çünkû dili gıdıklıyoT,
bir kere söyleyince yeniden söylemek is-
tiyor insanın canı!) 1770 yılında, yetmış
dört yaşında, Madrid kentinde kraliyet sa-
rayında bir fresco boyarken anıden ölüyor.
Öldüğü yıl, belkı otuz yıldır bütün Avru-
pa'nın gözdesi, en sevilen, beğenilen ltal-
yan ressamı.
Buraya kadar lyı hoş, ama iki küçük
gerçeği de göz önünde tutmak gerekiyor.
Oldüğü günden başlayarak otuz yıl içinde,
onudoruklaraçıkaranAvrupa, tümüyleve
bır daha gen gelmemek üzere yok olacak-
tır. 1770 yılında ölmüştür Tiepolo.
On dokuz yıl sonra, I789'da Fransız
Devrimı olacak ve yeryüzünün çehresi,
gözlüğü ve belleğı genye dönmemek üze-
re degışecektir. Bundan ne Giambattista
Tıepolo'nun haben vardır ne de onu o za-
manlaryüceltenlerin ne de diyelim Italyan
Saray Polisi'nin!
tkinci meseleyse daha az komiktir:
Dünya sanat tarihinde hiçbir etkısı, izdü-
şümü, devamı olmayan son sanatçı da Ti-
epolo olacaktır. "Mohikarüaruı Sonuncu-
su" gibı, yapıtlannı çok beğendığım bu
ressam da "Venedikfilerin Sonuncusu'dur
bir bakıma. Bır şeyın sonuncusu olmaksa
ilgi çekicidir haklı olarak. Son Tango. Son
Aynniı, Son Imparator, Pompei'nin Son
Günleri, Son Metro, Son Sayfa, Son Safa-
ri, Son Vals, Son Dalga gibi filmler geli--
yor aklıma. Tiepolo gerçekten bir sonun-
cudur Avrupa sanati için.
Bu tanım ideolojik bır tavnn sonucu
eryüzündeki bütün
karanlığa yetecek kadar ışık
var Giambattista Tiepolo ve
oğlunun resimlerinde.
Işıktan gayn başka bir şey
daha var bu
resimleri çarpıcı kılan.
Sweet Basil (Tatlı Fesleğen)
adlı caz klübünde piyano,
bas ve davul üçlüsünün
önünde doksan üç yaşında
bir trompet, Doc Cheatham.
Şarkı da söylüyor!
olsa bile 'küçümseyici' değıldır Dedığim
gıbi ben önce gülümseyerek sonra gülerek,
ama hep beğenerek ve anlamaya çalışarak
dolandm durdum Tp>polo'nun resımla,-
n önünde saatlerce. Sergı kalabaliktı
Amerikalılar, Japonlar, Itaiyanlar, uç beş
Türk, Çinliler ve Polonyahlar...
1945 yılında, tkinci Dünya Savaşı bi-
ter bitmez ve henüz ttalya'dakı müzelerin
hemen hepsı kapalıyken Venedik kentm-
de, Giambattista Tiepolo'nun kentinde bır
Doc Cheatham (Fotoğraf: Milt Hilton, New York City, 1976).
sergı düzenlenir: "Venedik Sanatının Beş
YüzYılı".Savaşınılkellığındenvebeyın-
sız vahşetınden saklanmış iki yüz tablo
gizlı depolanian, yeri bilınrneyen kasalar-
dan çıkar ortaya.
O yıllann (belki de bu yüzyılın) en de-
ğerli ve önemli sanat tarihçısı Roberto
Longhi, sergı üstüne yazdıgı önemli yazı-
da >erin dibine batınr Tıepolo'yu ve re-
simlerini. "Keşkeyağlıboyadesenlerde,es-
kizlerdfcçizimkrdebıraksaydıbuişLMus-
veddelerde kaisaydı, şinıdi adı 18. yüzyılın
en büvük sanatçıları arasında anılacakü.
Oysa bu eskizieri taınamlayıp 'resım* ha-
line gerirerek bir çuval inciri berbal etti.
Güzelim siyah/be\az flimiert, teknikolor
kostümlü tarih fıbnlerine çevirdi."
Bu ağır bır suçlama. Longhi burada
durmuyor, Tiepolo'nun hiçbir şeye inan-
madan mıtolojı, tarih ve din üstüne geniş,
büyük resimler boyadığını söylüyor. Ona
göre ressamımız 'prensip'leri olmayan ve
iktıdara tutkun bir kışı.
Zenginleri seviyor, sırf zengin oldukla-
n için! Otuz sene daha yaşasa önce Fran-
sız Devnmi'ni, sonra Napolyon'u da aynı
içtenlikle kucaklayacak. Kendini beğen-
miş bir şüphecilikle yaptığı resimler. o za-
manın Italyan resmine pahalıya mal ol-
muş diyorlar. Bu görüşe göre bir sanatçı öl-
dükten sonra kendisını destekleyen ve iz-
leyen insanlardan da sorumludur.
Oysa bu eleştirinin yazan Longhi, ön-
celeri faşistken sonralan komünist olmuş
bir sanat tarihçisidir. Ama ne yapalım ki
bu işler de böyledir!
•
Bu bilgileri yedeğime alıp sergiyi ye-
niden gezerken şunu duşündüm: Giambat-
tista Tiepolo, zamanını tüketmiş bir sanat-
çı. Zaten zamanla filan pek ilgisi yok. Res-
mettiğı evrenı fazla gürültü çıkarmadan, a-
ma olağanüstü bir ustahkla geçtrmiş tuva-
line.
Resimleri zor fîlan değil, ama biz zor-
lanıyoruz bıraz anlamakta. Goya'nın re-
simlerine bakarken insanın duyduğu kor-
ku (Goya'nın yanımızda, bizimle beraber
aynı resme bugün de baktıgı korkusu ya da
sevınci) yok onun yapıtında.
Bu da Giambattista Tiepolo'yu daha da
önemli kılıyor gözümde. Ancak onun ön-
gördüğü şartlarla bakabiliriz bu resimiere.
Işığı ve dokuyu çözüp bitirmış ve çok sev-
miş bir sanatçı. Yalnızca kendisine aıt bır
erotızmi, usta işi bir çocuklukla, yüzlerce
kere tuvalıne geçırmiş, nev-ı şahsına mün-
hasır bir usta. Bir ressam. Son Venedikli.
•
Tiepolo sergisinden binbir surat ve bin-
bır düşünceyle çıkıyoruz.
Resimlerin (özellıkle Domenico Tiepo-
lo'nun Puncinella resimlerinin) tiyatroyla
olan güzelim ilişkısi üzerine düşünüyo-
rum. Bütün bir gün geçti işte bır tek siga-
ra ıçmeden. Hemen bır sıgara yakıyorum.
Svveet Basil (Tatlı Fesleğen) adlı caz ku-
lübüne gittik, ertesi gün öğle vakti. Tıklım
tıklım doluydu bar ve masalar. Askerliği-
ni yeni bitirmiş iki Israilli lcızla sohbet et-
tik barda. Bir iki ıçki içrik. Müzik olağa-
nüstüydü. Sweet Basil'de her pazar, saat ı-
kı ılealtı arası Doc Cheatham dörtlüsüça-
Iıyor.
Piyano, bas ve davul üçlüsünün önünde
doksan üç yaşında bır trompet, Doc Che-
atham. Şarkı da söylüyor! 1920'h yıllar-
da çalmaya ve plak yapmaya başlamış, Lo-
uis Armstrong. King Oliver, Billie Ho-
liday, Benny Carter dahıl herkesle 'ça-
lışmış' ve Giambattista Tiepolo gibi, ken-
dmden gayn kımselere benzemeyen bü-
yük bir müzisyen Doc Cheatham. Chet
Baker'ın şarkı söylemesı nereden kaynak-
lantrgıbi 'günümüzön zamanıyb' yakın-
dan uzaktan ılgısı olmayan bır sorunun ya-
nıtını merak eden her ınsan, Doc Cheat-
ham 'ın müziğini sevecektir.
Bir ressam ıle bir müzisyen arasmdan
sıynhp kaldınma çıkıyorum ve trene binip
daktilonun başına gehyorum. Bu yazıyı
yazmak için.
Anlık görüntülerin hırsızı mucize avında!
ASLISELÇUK
"Her Şeyden Sonra" (Apres
Tout) filminin çekimlen için ts-
tanbul'un ardından Kapadok-
ya'dayız. Şubatın yirmısınde An-
kara'dan Ûrgüp'e gelıp yirmi bı-
rinde sekiz buçukta çekimler için
otelden çıkıyoruz. Ürgüp karlar al-
tında benzersiz bir güzellik için-
de...
Uçhısar'da penbacalannın o şa-
şırtıcı görselliğınde iç çekim çalış-
malannabaşlıyonız. Dış çekimle-
re geçtiğimızde Lelouch, Türki-
ye'nin ve buralann onu nasıl de-
rinden etkilediğini anlatıyor.
Ürgüp'te 1974'teçektiği "Tüm
Bir Yaşam" (Toute une Vie) filmi-
ni anıyor. Ona çok önceleri Türki-
ye'den etkılenen önemli bır yönet-
menin daha olduğunu söylüyo-
rum, Pier Paolo Pasolini'yı. Paso-
lini'nin Maria Callas'la Urgüp'te,
1969'da Modea'yı çektiğini. Açık-
lamamla çok ilgileniyor. "Bihni-
yordum" diyor. "ne kadar se\1n-
dim bunu öğrendigtane."
C'laudc Lelouch'u son filmi için
sürdürdü|ü tüm çekım günleri bo-
yunca yakın gözlemlenmin değer-
lendirmesıni yaptığımda, onun
çok önemli birözelliği hemen öne
geçiyor. Lelouch'un tartışmasız
çalışma dısiplıni. Cocuk yaşlarda
başlayan smema serüvenınde, bu
ışe duyduğu sevgının nasıl tüken-
mez bır coşku olduğunu açtkça ka-
nıtlıyor bana Lelouch'ta tüm gör-
düklerrm.
Her sabah altı, altı buçukta kal-
kıp önce koşuyor, sonra kalınan
otellerdekı sporaletlerinden, özel-
liklebisikletten yararlanıyor. Kah-
valtısını, tek başına bir fincan kah-
vesini içerek yaparken o günkü çe-
kimlerin dekupajını kafasında ye-
niden oluşturuyor. Bu çalışma
anında da kesuı bir yalnızlık isti-
yor. Dışişleri ve Turizm Bakanh-
ğı'nın ortak guişimleriyle Türkiye
bölümleri için çekim mekânlan-
nın açılması. ulaşım, konaklama
için sağladığı olanaklar ve çaba,
filme büyük katkılar getırdı.
Dışişleri "nden Yurtdışı Tanıt-
ma Genel Müdür Yardımcısı Elçi
Şuie Soysal Turizm Bakanlı-
ği'ndan Belçıka Turizm Müşaviri
ve §u anda Türkıye'ye dönmüş
olan Özer Sezgin. Türkiye danış-
manı olarak film boyunca eksıksiz
desteklerini sürdürdüler.
Başbakanlık, Içişlen Bakanlığı,
Kültür Bakanlığı, Türk Hava Yol-
lan, Gümrük Müsteşarlığı, TRT
Genel Müdürlüğü. Devlet Demir-
yollan tşletmesi Genel Müdürlü-
ğü, Nevşehir Valilıği, TÜRSAB,
Istanbul Operası Genel Müdürlü-
ğü, Şişli Terakki Vakfı Ukokulu
Müdürlüğü, Galata Mevlevihane-
si'nı Yaşatma Derneği filmin Tür-
kiye çekimlerine gösterdikieri dik-
katli yardım ve çalışmalanyla Le-
louch'un filmindekı görsel güzel-
liklere büyük katkılarda bulundu-
lar.
Türkiye'de "Her Şeyden Son-
ra
r>
nın çekimlen için yukanda
saydığım önemli ginşimlerin ya-
pılmasına neden olan ilk karşılaş-
ma Claude Lelouch'un 7 Ocak
1997 günü TC Pans Büyükelçilı-
ğı'nin Birinci Müsteşan Dr. Men-
ter Şahinler'le olu>or Dr. Şahın-
ler, filmin Türkiye'dekı bölümleri
için öneriler getınyor. Bir düğü-
nün kadın kahramana tekrar yaşa-
ma sevınci verebıleceğını, Fransız
kadının kocasının Türkiye doğum-
lu olursa bu arayışın Türkiye'deki
mekânlarla zengınleşeceğını söy-
lüyor. Lelouch, bu önenlerın fil-
'laude Lelouch'un, bir bölümünü ülkemizde çektiği
ve bu çalışmayı yakından gözlemlediğimiz son filmi
"Her Şeyden Sonra"nın setinde, coşkulu yönetmenin
çalışma disiplini öne çıkıyordu. Ekibini 'komando timi'
olarak nitelendirip 'anlık görüntülerin hırsızlığma,
otantik dakikalann çalmmasına' ortak ediyor Lelouch.
Duygu dolu dakikalann arayışı içinde, her şeyin
olabileceği 'mucizeler avı'na çıkııp, çekime başhyor.
mine yansıtacağı resımlenn değe-
nni bilen bıri olarak filmin Türki-
ye bölümünü uzatmaya hemen ka-
rar veriyor...
13,14,15,16 şubat günleri, Le-
louch'un uçaktan indığı ilk gün
otelınden çıkıp Yerebatan Sara-
yı'nm \e Aya lnnı"nin gezılıp de-
ğerlendirılmesıne başlandı. Gör-
düklennın, onun neredeyse bır \ı-
zör gibi kullandığı gözlüklerinin
altındaki bakışlanna verdiği par-
laklıkla nasıl algıladığını fark edı-
yorum.
Türkiye'yi değişmiş buluyor.
Değişmenın olurnlu olduğunu
söylüyor "Bu ülkenin çok dzd bir
ışığıvar. Çok fotojenik bir ülke bu-
rası, burada kötü bir film çekme-
niz neredeyse olanaksız. Crgüp'e,
tzmir'e doğru inerken şirndi bizi
kim bilir hangi güzellikler bekli-
yor" diye sürdürüyor konuşması-
nı: "Dünyadakiçoksevdiğimyer-
ler içinde Turkrve her zaman yer
alıyor. Çiinkü özel bir ülke. tıpkı
ötekiler gibi: Hindistan. Kore,
Fransa, ABD. Kanada, Meksika.
ltalya. Bunlar şiir ve gizeme sahip
v'erler."
Şubat on yedı, Istanbul "da Swıs-
sotel'deyiz. Çekımlere gireceği-
miz ilk günün sabahı toplantı oda-
sında\ız. Lelouch bizimle. \ani
ekıbiyle konuşuyor. Bu konuşma
ilk çekim günüyle başlayacak yo-
ğun heyecanı başlatacak ilk adım
da. Dışanda sık bır yagmur var.
"Ben güvercin olsam bu hava-
da Eminönü'ne gelmezdim" diyor
Leiouch; "Sanınm şemsfyelerte
çok hoş bir göriintü yakalayacağız.
Ben \ağmura bayıhnm. Otuz al-
tıncı fiimimdc sizieri bir arada gör-
mek beni çok mutlu etti. Ben anlık
görüntülerin hırsızhğını yapıyo-
rum. Otantik dakikalan çalıyo-
nım. Bizşimdi hepinıiz bir koman-
do timi gibiyiz. Vırmi dört saat ha-
reket içindeviz. Ben bUiyorsunuz
gerçek dakikalan çckip konulu bir
filmin içine kurgulanm. Filmin baş
kahramanını hayatın içine sokaca-
ğız. Ben hayatı se>en birijim. Bu-
gün İstanbul'da ka> bolmuş bir ka-
dını çekeceğün. Kendi deliligi için-
de dolaşan bir kadını. Ben önerile-
re açık biriyim ve hayata merakjı
biriyim. Bugün yanlışlar yapma
günümüz. Mucizeler avına çıkıyo-
ruz birtikte. Baş »nuncumuz Tür-
kiye doğumlu kocastnın ve oğlu-
nun arayışı içinde. Onlara benze-
yen birini gördüğü /atnan çökü-
>or. Akıldışı bir şey gdrdüğümüz
zaman ona daima asılmalryız. Bu-
gün avcılar gibhiz, duygu dolu da-
kikaların arayışı içinde olacağız.
Çekime gidiyonız. biliyonız ki her
şe>olabilir_"
Bu etkili konuşmadan sonra Le-
louch sinemasını yeniden düşünü-
yorum. Doğaçlamayı seven bir yö-
netmenin şiırdolu kışkırtıcı sözle-
n. O klasık sinemayı pek sevmi-
yor. Ekibiyle uyum içinde çalışı-
yor. Nazik bir yönetim biçimı var.
Setme hâkim, gerektiği zaman
herkesle tek tek ilgileniyor. Çe-
kimler boyunca yoğun dıkkatinı
hiç yitirmedı. Ve ben çok yakından
gözledim yaşananlan. Benım için
de yeni bir setti orası, yeni bir de-
neyimdı "Her Şeyden Sonra"da
çalışmak. 15 kişilık bir ekiple gel-
dı Lelouch Fransa'dan. Ben filme
Paris'teyken katıldım. Yapım yö-
netmeni Tanya Zazulinsky ile Les
Fılms 13'ün Avenue Hoche'taki
bürosunda Türkiye'deki teknik da-
nışmanlık için ilk konuşmayı 27
Ocak 1997 günü saat 10.30'daki
buluşmamızda yapmıştım. Tanya
ile Lelouch'un ortak çalışmalan,
"Tüm Bir Yaşam" filmiyle
1974'te başlamış. Ekibin en vaz-
geçilmez kişilerinden biri Tanya.
Edebiyat fakültesi çıkışlı Tanya,
aynı zamanda artistik olarak da bir
birlıkteliği oluşturuyor Lelo-
uch'la.
Çekimler boyunca üç kameray-
laçalışıldı. Bilindiği gibi Lelouch
da kamera kullanıyor. Filmin aynı
anlarda çekiminin çekimi de ya-
pıldı.
Günde yirmi beş, otuz plan ger-
çekleştirildı, yaklaşık on bir bin
metre film kullanıldı. Filmin için-
de Türkiye'de çekilenler yirmi da-
kikahk bir bölümü oluşturacak.
AraGûler'in fotoğraflannı kul-
lanacağını ve bu çalışmalan çok
beğendiğini açıklayan yönetmen,
"Filmimin jeneriğini dönen sema-
zenlerle başlatacağım, film boyun-
ca semazenierin dönüşünü bir leit-
motif gibi tekrarla\acagım ve gök-
teki yönetmen bana izin verdikce
film çekme\e de devam edeceğim~
dıyordu.
Fransız ekibini Türkiye'den
uğurlarken Lelouch uçağa binişte
Türkiye'deki çalışmalanndan çok
memnun olduğunu, hergörüşünde
yeniden hayran olduğu Urgüp'te
birevalmayakarar verdiğini aç\V-
lıyordu bize...
R ?
'Emma' Gwyneth
Paltrow rağbette
'Great Expectations'
• Cvryneth
Paltrow,
Charles
Dkkens'ın
'Great
Espectaöons'
romanından
uyarlanan
fılmde
Estella'yı
canlan-
dıracak.
Ethan Hawke ve Robert
De IViro'nun da rol
alacağı filmin
çekimlerine New York'ta
başlandı. Paltrow aynı
zamanda bir başka filmin
çekimlerini de
sürdürüyor. 'Kilronan'
adını taşıyan psıkolojik
korku filminde,
Manhattan'da saldınya
ugrayan bir kadını
canlandınyor.
• Keanu Reeves,
'Specd 2'de rol almayı
reddedip müzik grubu
Dogstar ile bırlikte
turneye çıkınca fılmin
yönetmeni Jan De Bont
başrolü, 'Sleepers'tan
tanıdiğımız Jason Patric
adlı oyuncuya verdi. De
Bont, Keanu Reeves'in
olmazsa olmaz bir aktör
olarak
değerlendinlmemesi
gerektiğini, filmin diğer
başrol oyuncusu Sandra
Bullock ile "kimyası
uyuşan' herhangi genç bir
aktörün de işin altından
kalkabileceğinı söyledı.
• Johnny Oeep. Aiex
Cox'un 'Fearand
JodieFbster
Loathing In Las Vegas'
adlı filminde rol alacak.
Çekimler bu ay içinde
Nevada çölünde
başlayacak. Hunter S.
Thompson'in kitabından
yola çıkan filmde Deep,
yazann kendisini
canlandıracak. Kitabın
yayımlanışından bugüne
dem Martin Scorsese,
John Belushi ve Dan
Aykroyd gibi pek çok
yönetmenin eî artığı film
25 yıldır bir türlü
çekilememiştı.
• Barbican Centre
7-13 mart tarihleri
arasında 3. Avustralya
Film Festivalı'ne ev
sahipliği yapacak.
Avustralyalı
yönetmenlerin
yapımlanna yer verecek
festıvalde George
Miller'ın Avustralya
sinemasımn geçmişi ve
bugününü kutlandığı
'40.000 Yearsof
Dreaming' adlı filmi de
aöstenlecek.
• Paul
Vertioeven.
Nazi lideri Adolf
Hitler'in
yaşammı konu
alan bir film
gerçekleştirecek.
İlk kez 5 yıl önce
Hitler projesini
belli başlı
Hollywood
stüdyolanna
kabul
ettirmeye
çalışan
yönetmen,
girişimlerinde
başansız
olmuştu.
Verhoeven,
filmin
'Hitler'in
dönüşü' esprisi olarak
algılanmaması gerektiğini
belirtirken 'insanlar
bugüne kadar onu inkâr
etti, ama inkâr en kötü
şeydir' diyor.
• Michael Nyman
'Piyano' filminin başanlı
soundtrack'ine imza atan
ünlü kompozitör, ilk kez
bir Hollysvood filmi için
müzik yazdı. Ethan
Hawke ve üma
Thurmanın rol aldıklan
'Gattaca" adlı filmin
müzıklen üzennde
çalışan Nyman, 'DouMe
Concerto For Saxophone
and Cello' adını taşıyan
yapıtı 8 martta
Londra'daki Roya)
Festival Hall'de ilk kez
seslendirecek
• Tracy Chapman
ve Bonnie Raitt bu yılki
Gibson Guitar Awards'ta
odül aldılar. Böylelıkle,
Chapman *yıün en iyi
kadın akustik gitaristi'.
Raitt"se 'yılın en iyi kadın
rock gitaristi' seçilmiş
oldu
• JOdİe FOSter , yeni
filmi 'Contact'ta
uzaylılarla ıletışim
kurmaya çalışıyor.
Filmi oyuncunun
ortağı olduğu Eggs
Pıctures film şirketi
yerçekleştiriyor. Egg
Pıctures, ülkemizde
'Protesto' adıyla
gösterilen 'La Haine'
filminin ünlü
yönetmeni Mathıeu
Kassovitz'le de bir
film yapma
aşamasında.
Rusya'daki bir
Amerikalının
öyküsünün
anlatıldığı film,
Kassovitz'in yöneteceği
ilk ingilizce yapım
olacak
• Goldie Hawn
Dustin Hofhnan, Oliver
Stone gıbı gibı
Hollywood'un
Scientology Kilisesı üyesi
bır çok ünlü ısmı,
Almanya Devlet Başkanı
Helmut Kohl'e ithafen bir
mektuba imza attılar.
Alman hükümetınin Nazı
yanlısı tutumunu eleştıren
mektup, Tom Cruise ve
John Travolta'nın
filmlennin Alman
hükümeti tarafından
boykot edilmesini
kınıyordu.
• Sunday, birevsizle
yaşlı bır lngiliz film
ytldızı arasındaki tek
günlük aşk öyküsünü
anlatan film, bu yılki
Sundance Film
Festivali'nde jün özel
ödülünü ve VValdo Salt
Senaryo ödülünü kazandı.
Filmin yönetmeni
Jonathan Nossiter
Sunday' bir aşk öyküsünü anlatıyor.
Engin Ataç'a ttalya'dan Ödül
• Kültür Servisi - Anadolu Onıversıtesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Engın Ataç'a bır Italyan kuruluşu
olan "Foster Des Artıstes Uluslararasi Kültür
Merkezi" tarafından Türkiye'de sanat ve sanat
eğitimme profesyonelce katkıda bulunması nedenıyie
"Foyer97" ödülü venldi. Ataç ödülünü 7 martta
düzenlenecek bir törenle alacak.
1984 yılında Anadolu Üniversıtesi bünyesinde açılan
Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nun
kuruluşunu gerçekleştiren ve 1992 yılına kadar da
müdürlüğünü yapan Engin Ataç, bu okulun güzel
sanatlar fakültesine döneşmesiyle 1992-95 yıllan
arasında da dekanlığını yaptı.
II. Karadeniz Kısa Rlm Festivali
• SAMSU> (Cumhurijet)- İkınci Karadeniz Kısa
Film Festivali 3-11 mayıs tarihleri arasında Samsun'da
gerçekleştırilecek Samsun Gazı Belediyesi, Klas TV
ve Akdeniz Sinema Grubu işbirliği ile yapılacak olan
festıvalde çeşıtlı ülkelerın kısa fılmlerinin yer aldığı
uluslararası kısa film göstenlen, Türk kısa filmlennin
yeralıdığı ulusal kısa film gösterileri, ulusal kısa film
yanşması, çeşitli açık oturumlar, paneller ve sergiler
yer alacak. Festival filmlen Samsun Gazı Belediyesi
Oda Tiyatrosu'nda iicretsız olarak gösterilecek
Kurmaca, belgesel ve cunlandırma dallannda
düzenlenecek yan>ıiı. ya son kdtılıın ı.arıhı isc I I
Nisan 1997.