25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16MART1997PAZAR HABERLER ÖDP'den telefon dinlemeye tepki • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Aytemur, Emniyet Genel Müdürlügü'nün telefon dinleme yetkisinin iptal edilmesini isteyerek, "Devlet, kulağını özel ve siyasal hayatımızdan çeksin" dedi. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Aytemur dün yaptığı açıklamada, DGM'den alınan izinle Emniyet Genel Müdürlüğü'ne verilen telefon dinleme yetkisinin yasadışı olduğunu belirtti. Kilisede laikliğe övgü • KAYSERİ (Cumhuriyet)- Türkiye Ermenıleri Patrik Vekilı ve Ruhanı Meclis Başkanı Başpıskopos Mesrob Srpazan. '"Atatürk'ün kurduğu laik düzen korunmalıdır. Bizim laik düzenle ilgili bir problemimiz yok" dedi. Istanbul ve yurdışında yaşayan 400 kadar Kayseri'li Ermenı, K.ayseri'nin Caferbey Mahallesı'ndeki tarihi Surp K.rikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nde ayine katılıp, gelenekJerine göre ibadet ettiler. Ayine başkanlik eden Başpıskopos Srpazan, gazetecilerin laiklikle ilgili sorulan üzerine "Cumhuriyet çocuklanyız ve Türk vatandaşıyız. Sistemin değışmesine gerek yok. Mevcut düzen değiştirilirse yani laiklik ortadan kaldınhrsa, çoğunlugun inandığı din, dığer dinlerin üzerine baskı yapabilır" dedi. DBP-nin engel • DİYARBAK1R (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrasi ve Banş Partisi (DBP) tarafmdan Diyarbakır'da hafta içerisınde yapılması planlanan Nevruz şeriltkleri Diyarbakır Valiliği tarafmdan iptal edildi. DBP'den yapılan açıklamada, Nevruz şenliklerinin iptal edilmesinin keyfı ve anti-demokratik bir uygulama olduğu belirtildı ve "Bu karar ne NevTuz'a zarar verir ne de Nevruz'un içeriğini boşaltır Bu karar sadece demokrasi taleplerinin boğulmasıdır. Bu uygulama yasakçı zihnıyetlere karar verir" denildi. ADD'ye dava • İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı. Atatürkçü Düşünce Demeği tstanbul Şubesı Yönetim Kurulu üyeleri hakkında 26 şubatta düzenlenen "'Uğur Mumcu-Muammer Aksoy anma etkinliğine" siyasi partilerle birlikte katıldıklan gerekçesiyle davaaçtı. Avukatlardan edınilen bilgilere göre şube başkanı Bilge Bilgiç. Ihsan Gürsoy, Cem tlnem, Inan Albayrak , Müjen İlnem, Akgül Baş. Gökhan Çelenk'in etkinlıkte siyasi partileri destekledikleri ve işbirliği yaptıklan öne sürülüyor. ADD yöneticileri ise etkinliği siyasi partilerin değil, kendilerinin düzenlediğine dikkat çektiler. 'Köktendmciliğe Karşı Uluslararası Aydınlannıa Konferansı' 20-22 martta Ankara'da yapılacak Irticaya karşı konferansİstanbul Haber Servisi- Cumhuriyetin ilanıyla sağlanan kazanımlann. köktendinci odaklann açık saldınlannın hedefi olduğu vurgulandı. "Köktendinciliğe (Fundamentalizme) Karşı Uluslararası Ayduüanma Konferansrnın düzenleme komitesi ü>elerinden Sönmez Targan, köktendinci örgütlenmelerin demokratik ve laik düzeni hedef almanın yanı sıra, etkinliklenni zaman zaman şiddet eylemlerine dönüştürdüğünü. seçtikleri kişilere ölüm saldınlan düzeniediklerini söyledi. CHP Parti Meclisi üyesi Bedri Baykam ıse Aziz Nesin'ın, Sıvas'ta kendılerini yakmak isteyenleri değil, onlan o şekilde yetiştirenleri suçladığını anımsattı. Yazar Aziz Nesin'in sağlığında düzenleme çalışmalannı başlattığı "Köktendinciliğe (Fundamentalizme) Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı'' 20-22 Mart tarihleri arasında • Konferansın düzenleme kurulu üyelerinden Sönmez Targan, cumhuriyetin ilanıyla sağlanan kazanımlann, köktendinci odaklann açık saldınlannın hedefi olduğunu vurguladı. Ankara'da yapılacak. Konferansa, yerli ve yabancı 25 bilim adamı, yazar ve sanatçı bildiri sunacak. Konferansla ilgili yürütülen çalışmalar için Basın Müzesi'nde dün yapılan toplantıda. hazırlanan bildiriyi okuyan Sönmez Targan, köktendinci akımlann gelişiminin yıllardır hafife alındığıru söyledi. Köktendincilikk ilgili bir konferans düzenlenmesi çalışmalannı Aziz Nesin'in başlattığını anımsatan Sönmez Targan, "Aziz Nesin, böyle bir konferansa izin verilmemesi halinde yurtdışında düzeıüemeyi düşünüyordu" dedi. Targan, değişık din ve tarikatlar adına sürdürülen köktendinci örgütlenmelerin demokratik ve laik düzeni hedef almasının yanı sıra, etkinliklerini zaman zaman şiddet eylemlerine dönüştürdüğünü, seçtikleri kişilere ölüm saldınlan düzerdediklerini ifade etti. Yaklaşık bir yıl önce yapılan hazırltk toplanrısına seçilen ve gönüllü katılanlarla da zenginkşen bir yürütme kurulu oluşturulduğunu anlatan Targan. içinde çok sayıda bilim adamı. yazar. gazeteci, sivi! toplum kuruluşu temsilcisi v e aydının ortak olarak yer aldığı Onbinler Turizm ve Yayıncılık Şirketi'nin bu konferansın hazırlanmasmda hukuki görev ve sorumluluk yüklendiğini söyledi. Targan, konferansın köktendinciliğe karşı bir tepki toplantısı değil, insanlığm bugün gündemine yerleşen bu yakıcı sorunu bilimsel olarak sorgulamak ve insanhğa bu konuda ışık tutmayı amaçladığını vurguladı. Ekonomist Aslan Başer Kafaoğlu da ülkede düşünce özgürlüğüne karşj baskının yalnızca devlet tarafmdan gelmediğini, yobazlar tarafmdan da bir saldın geldiğini belirterek "Turan Dursun'un katilleri aranmamaktadır bile. İlhan Arsel adeta gizli bir yaşam sürüyor" diye konuştu. CHP Partı Meclısı üyesı Bedri Baykam ise yaptığı açıklamada, dine saygı ile onu ıstisrnar etmek isteyenlenn kanştınlmaması içın böylesine bir konferansın oldukça yararlı olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Ozden'in de açılışına katılacağı. toplantıda, "Köktendinciliğe Genel Balaş", "Şeriat ve KaduT, "Şeriat ve SistenT, "Dinde Aşmcıhk", "Dünyada Şeriat", "Tek Tannlı Dinlerin Kökenleri, Islamda Sanat ve Tıp", "Laiklik", ''Aydınlanma ve Şeriat" konulan tartışılacak. Calatasaray Lisesi önündeki kayıp eylemi 96. haftasına girdi Cumartesi eylemine kayıp minübüsü gönderenlerden, bugüne dek yapılan w kayıp başvurulannın" işleme konulmasını istedi. (Fotoğrat: BhKTAN AĞ ANOCJLU) Cumartesi Anneleri'ne ödülİstanbul Haber Servisi - Kjşın dondurucu soğuğunu. yazın bas- tıran sıcaklannı. bayramlan. an- neler gününü. eylemlerde dövül- meleri. en önemlisi de çocuklan- nın kaybedildikleri yıldönümleri- ni yaklaşık iki yıldır birlikte kar- şılayan Cumartesi Anneleri'ne dün, Emekçi Kadınlar Birliği'nden ıki ödül gel- di. Cumartesi Annele- ri'nin, gözaltında kaybe- dilen çocuklannm bulun- ması ve bir daha kayıpla- nn yaşanmaması için Ga- latarasaray Lisesi'nin önünde gerçekkştirdikle- ri sessiz oturma eylemi dün 96. haftasına girdi. Kamu Emekçileri Sendi- kalan Konfederasyonu (K.ESK.) Genel Merkez binasının önünden "An- nelerin öfkesi katiUeri bo- ğacak" sloganı>la yürü- yerek Galatasaray Lise- si'nin önüne gelen KESfClılerın de katıldığı eylemde annelere "Kar- deşlikÖdülii" verildi. Ay- .u ödülü. geçen yıl alan Tomris Özden, gözaltma alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alma- mayan Duzgün Tekin'in annesi Elif Tekin'e, halen cezaevınde bulunan eski DEP mılletvekilı Leyla Zanaadına da Emine Duman, gözaltına alındık- tan sonra işkence görmüş cesedi kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak'ın annesi Emine O cak'a ödülünü iletti. Annelere ödül verilmesınin ardından açık- lama yapan Sine-Sen ve Insan Haklan Demeği (İHD) üyesi Yu- suf Çetin ise Ozgür Gündem ga- zetesi Urfa muhabiri Nazun Baba- oğhı 'nun kaybedilişmın 3.. Ali Kırlangıç'ın ise 4. yıldönümüne ginldijını belirtti. 73 yaşındaki FıkriOzgen'in ise 34 BHV 60 pla- kalı Toros marka bir sivil otoyla alındıktan sonra bir daha kendi- sinden haber alınmadığını öne sü- ren Çetın. Emniyet Genel Müdür- lügü'nün bunyesinde oluşturulan Gezici Kayıp Otobüsünü gönde- renlerin bugüne kadar yapılan kayıp başvurulannı işleme koy- malannı istedi. Annelerin ey- lemine tam bir aydır katılan Içiş- lerine Bakanlığı'na bağlı oto- büsün yetkilisi Mustafa Bağ- naçıkise Cumartesi Anneleri'nin. başkalan tarafindan engellendik- leri için kendilerine başvuruda bulunmadıklannı savundu. Aynı suçlamalarla açılan iki ayn davada mahkemeler farklı kararlar verdi îşkenceyle ifade delil değil SERDAR K1ZIK İZMİR- DGM'de örgüt üyesi ol- maktan hapis cezasına çarptınlan Manisalı gençlerin yargılanmalan. Manısa Sulh Ceza Mahkemesi'nın verdiği kararla ılginç bir aşamaya geldi. Önceki gün Manisa'da yapılan du- ruşmada mahkeme, beraat karannı açıklarken gerekçesini de şöyle be- lirtiyordu: "Sanıklann hcr ne kadar izinsiz pankartasüklan,duvartarayaa yaz- dıklanöne sürülmüşse de yapılanin- celemede, polisteki ikrarlardan baş- ka delil buhınmaması nedeniyle tüm sanıklann beraatine karar \erilmiş- tir™." Yanı sulh ceza mahkemesi. po- liste işkence altında alman ifadeleri delil olarak kabul etmiyordu. Oysa İzmir DGM karannı esas olarak po- liste alınan ifadelere dayandırmıştı. Böylece aynı suçlamalarla açılan i- ki ayn davada mahkemeler farklı ka- rarlara ulaşmış oldu. Biryanda İzmir DGM'nin 2.5 yıl ile 12 yıl arasında değişen ağır hapis cezalan, diğer yanda Manisa Sulh Ceza Mahkeme- si beraat karan... Oysa avukatlar uyarmışlardı. Ay- nı suça ıki ayn ceza verilmeyeceği yönündeki evrensel hukuk ilkesini anımsatmışlardı önce. Bunun ''hu- kuk ayıbı" olduğunu vurgulamışlar sonra da sormuşlardı: "Eğeriki mahkemeninkaran bir- büierinden farklı çıkarsa o zaman durum ne olacak?" Ömeğin avukat Ercan Demir al- tını çizmişti: "Manisa Sulh Ceza Mahkemesi'nde aynı suçlara, aynı dosyaya, aynıdeliDeredaha farklı bir karar verilirse o zaman DGM ne ya- pacak? O zaman sormazlar nu, bu nasıl hukuk dhe?" Nitekim uyanlann hakhlığı bugün ortaya çıktı. Ortada, aynı dosyava göre verilen, birbirinden farklı iki ayn karar var. Bu durumda hukukçu- lar DGM'lerdckı yargılamalann ye- niden sorgulanması gerektiğini vur- guluyorlar. Gençlerin avukatlanndan Pelin Erda'nın DGM'deki yargıla- maya ilişkin belirttiğı şu görüşlerin irdelenmesi gerektiğini belirtiyorlar: "DGM'ninverdiğikararlahukuk, toplum vkdanuıuı gerisinde kalmış- ü. Ülkede mihonlarca kişi DGM'nin verdiği karan benimsemedL Anlaşı- lan o ki, DGM'ler işkenceyle alman ifadclerin kanıt kabul edildiği. tanık- lann dinlenmedigi, delillerin toplan- madığı kuruluşlar niteliğinde. lnsa- na,keşke 141-142 kakünlmasa>dıde- dirtijorlar. DGM yasasıyla ö>1e dü- zenlemeler yapılmış ki anlamak mümkün değil. Örneğin adli suçlular aldıkları cezalann üçte birini > atı\or. DGM'dekiler dörtte üçünü. L lusla- rarası sözleşmelere imza atmışız, 18 yaşuıdan küçükler çocuk sayılır, ço- cuk mahkemelerinde yargdamr di- ye, ama uymuyoru7_.Sa> makla bit- mez DG\İ'lerdeki haksızhk." Hukukçulara göre bu aşama, bir yandan DGM'de gençlere verilen ce- zalann haksızlığını sergiliyor, öte yandan hukuk sitemindeki çarpıkh- ğı gösteriyor. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr VİYANA - Avusturya Sanat Tarihi Müzesi'nde iki sergi yer alıyor. Birin- ci bölümde, Efes'te yüzyıla yakın bir süredir kazılar yapan Avusturyalı ar- keologlann çalışmalan sergileniyor. Kazının grafiklerle, fotoğraflarta, hey- kellerle canlandınlan tarihinden etki- lenmemek mümkün değil. Binlerce kilometre uzakta Efes, Selçuk kazıla- rının tarihini izlemek, içimde farklı çağrışımlara neden oluyor. Sanat Tarihi Müzesi'nin asıl ilginç olan bölümü, müzik aletleri sergisinin yer aldığı bölüm. Içeriye girerken ste- reo bir kulaklık verdiler. Her müzik ale- tinin geçirdiği evrimin yer aldığı ser- gi, müzikle sürdü. Örneğin Piyano bölümünde çeşitli aşamalardan geç- miş piyanolar yer alıyor. Çeşit çeşit pi- yanolan hayranlıkla seyrediyorsunuz. Bu piyanoları kimin yaptığını, piya- noların evriminde rol oynayan insan- ların kimler olduğunu, duvariara asıl- ana'da İki Sermış portrelerden ve açıklamalarrîan öğreniyorsunuz. Daha da önemlisi bu aletleri kimler çalmıştı diye düşünü- yorsunuz. Beethoven, Mozart, Schumann gıbi ünlü isimler birer bi- rer sökün ediyor. Serginin en çarpıcı bölümü, girer- ken verilen kulaklıktan gelen sesler oluyor. Aletlerin olduğu bölümün gi- rişinde karşınıza bir bilgısayar çıkıyor. O bilgisayarda grafikler yoluyla, din- lemek istediğiniz müziğin tınısını, temposunu ayarlıyorsunuz. Sonra büyük konser başltyor. Gir- diğiniz bölüm piyano ise piyano ile il- gili bilgileri dinliyorsunuz. Ardından Avusturyalı bir bestecinin piyano konçertoları, piyano soloları günde- me geliyor. Yeni bir bölüme geçer geçmez, bu kez örneğin keman gündeme geliyor; onu piyano, flüt, gitargibi müzik alet- leri izliyor. Bu geziyi her bölümdeki konseri izleyerek sürdürmeye kalkar- sanız saatler ayırmanız gerekir. Tam bir müzik şöleni. Ben bu zevki tam ta- damadım, konserteri yarım yanm din- leyerek yeni bir bölüme geçmek zo- runda kaldım, çünkü zamanım sınır- lıydı. Viyana'ya bir daha geldiğimde, en çok zamanı bu sergiye ayırmak karanndayım. Viyana'da, bu ülkenin dünya çapındaki müzikçi ve bestecı- lerinden, Tuna kıyılarında konser din- lemek, bir büyülü dünyaya yolculuk yapmaya benziyor. Halklar Müzesi'nde ise Mikronez- ya Adaları üzerine hazırlanan sergi ve video gosterisi de çok etkileyiciydi. Pasifik Okyanusu'nda minik adalar topluluğundan oluşan Mikronez- ya'nın kaderini izlerken Batı uygarlığı üzerine farklı bir bakış açısı gündeme geliyor. Sanat Tarihi Müzesi'nde Schumann'ları, Mozart'ları, Beetho- ven'ları, Strauss'lan yetiştirmiş Batı kürtürüne hayranlık duyuyorsunuz. Pasifik'teki Mikronezya Adalan'nın kaderini izlerken ıse Batı uygariığına öfkeleniyor, hınçlanıyorsunuz. 1561 yılında Macellan'ın bu adalara gel- mesiyle adalar sömürgeleştiriliyor. In- san avı ve köleleştırme başlıyor. Bü- tün geçmiş tarih yıktma uğruyor. Gü- zelim doğa ve dayanışma kültürünün yerini vahşi rekabet alıyor. Batı zen- ginleşirken, bu adalarda yaşam acı- ya boğuluyor. Işte Batı bu dedim ken- di kendime, iki sergiyi gezdikten son- ra. Büyük yaratıcılanyla aydınlanma- nın Batısı. Dünyanın kalan kısmını acımasızca sömürgeleştıren çifle standartlann Batısı. Bu ikisi arasında- ki farkı biz Türkler hiç anlayamıyoruz. Işimize geldiğinde onlara hayrantık duyuyoruz. Çok haklı eleştirilerine ise haksız yere öfkeleniyoruz. Örneğin Batılılar bu hükümetten umutlannı kesmişler. Kendilerine söz verip hiçbirini yerine getirmeyen Tan- su Çiller'e hiç mi hiç güvenmiyorlar. Ama para kazanmak için Türkrye'de- ki yönetimlerle ilişkilerini sürdürmek- ten vazgeçmiyoriar. Efes tarihini inceleyen sergiyi ge- zerken, "Biz Batılı mıyız, yoksa Doğu- lu mu" sorusuna cevap aradım. Bel- ki ikisinden de bir şeyler içeriyor bi- zim kültürümüz. Daha çok Doğulu... Batılı yanımız epeyce eksik. MÎKRO DİNÇ TAYANÇ Leşker-i Cühela Nice keşfedilmemiş "şair" genel VVC'lerin kapı ardları ve duvarlannda, inceliğinin doyumuna salt kendinin vardığı dizeleriyle yazın dünyasına mühü- rünü basıyor! Şairin öyle aruza, heceye, serbest vezine falan aldırması mümkün mü? Yaşamdaki tek ürününü WC'ye boşaltırken alıyor eline kalemi ve uzanabi- lirse kapıya, uzanamazsa duvara yazıveriyon "Bu- nu yazan Tosun, okuyana ş 'etsin"! Biri şair olur da. başka şair çıkmaz mı? O da ay- nı işi ş'ederken yazıyor uzanabildiği yere: "Oğlum sen daha toysun, okuyan sana ş'etsin"! Ne var ki, halkımızın öyle ince yazından anlaya- bilecek kültürü yok. Tutuyor bu iki sanat başyapı- tının altına bir halk yazını başyaprtı ekleyiveriyor: "Yağdı yağmur, çaktı şimşek I sen de mi şair ol- dun, be eşşşek oğlu eşşek"! Padişahın aklına takılıyor. gecenin bir saatinde, "Çıktım incir dalına I yiyemedim hamını mamını" diye başlıyor, ama gerisini getiremiyor. Bir saat, iki saat derken, zorbalık bu ya Tez gidip halk şairi fa- lancayı topariayıp getirin" buyuruyor. Yağcıbaşılan bir tez gidip kaldınyorlar adamca- ğızı. Dışarıda kar, fırtına... Atıp bir açık arabaya ge- tiriyortar huzura. Padişah dizesini (!) okuyup buyuruyor: "Bitirşu- nu!" Korku bir yandan, yediği soğuk bir yandan; bey- ni atıyor halk şairinin ve tamamlayıveriyor: "Çıktın incir dalına I yıyemedin hamını mamını I dal kınlır da düşersen I görûrsün ananın damını"! Rivayet bu ya padişah o anda yasaklayıveriyor halk şiiriniü! ispanya'nın faşist falanjist zorbası Generalissi- mo Francesco Franco, toplumun uyanmastndan pek korkuyor. "Bana 100 bin kişilik bir uyku tulu- muyapın" buyuruyor. Zorbanın yağcısı çok; Fran- co'nun takımı olmakla lekeli Real Madrid'in "ba- bası" Kont Bamebau çıkıyor ve kendı adıyla anı- lan stadı yapıveriyor... Futbolun uyku ilacı olduğuna lspanya'dan Ar- jantin'e, Portekiz'den Meksika'ya tüm zorbalık yö- netimleri inanıyor o gün bugündür. Inanıyoriar da, hiçbir zorba ya da zorbalık heveslisinin aklına, bir araya toplanmış yüzbinlerin gün gelip uyanabile- cekleri gelemiyor. Gelemeyince de tutup bir takımın on binleri 'Tür- kiye laiktirlaik kalacak" diye haykırmaya giriştiğin- de ya da milyonlann simgesi iki takım aralanndâki "ezeli" rekabeti falan boşlayıp "fîtam izin&syi^* pankartını el eletaşıyarak sahayafıriadtğında olma- yan akıllannın fıttınklığı suratlannda yankılanıyor. (Kişisel notumdur: "Hüseyin Kocadağ'/ unutma- dık" pankartının ardından "Atam izindeyiz"\ taşıt- ma kaypaklığını gösteren FB yönetimi (!!!) 25 mil- yonu bulduğunu söyledıkleri taraftarından ve de ni- ce Susurluk'un kurbanları için halktan özür dileyip Gazi Mustafa Kemal'ın üye olduğu bu kulübün yakasından düşünceye dek Fenerbahçeliliğimi donduruyorum!) Rivayet o ki, şu sıralarda sanklı makulesi "Fut- bol dedikleri Kerbela'da Hazreti Hüseyin'/n kelle- sini tepiklemektir" gerekçesiyle (!) futbolu yasak- latmayı düşünüyor... Bir iktidar ki; büyük ortağı altından uyuşturucu- ya, toprak spekülasyonundan din sömürüsüyte bö- lücülüğe, irticadan yetim hakkını cebelleziye leke- li... Bir iktidar ki; küçük ortağı yolsuzluktan yalana- lığa, uluslararası dışlanmışlıktan mal-mülk-doJar tapınıcılığına, şeriat körükçülüğünden ikiyüzlülüğe şaibeli... Bir iktidar ki; büyük ortağı küçüğünün, küçük or- tağı büyüğünün her türlü herzesini olmayan halıla- nn altına itip de temizledim sanıyor... Ve bu iktidar; ışık yakıp söndüren halkıyla alay ediyor, sokaklara dökülerek demokratik haklannı is- teyen halkını dövdürtüyor, statlarda toplanan yüz- binlerin sesine surat buruşturuyor, kendini denet- lemekle "yetkili" üst makamlann "uyanlanna" ku- lak tıkayıp aldırmazlanıyor... Ve bu iktidar; karısına askıntı komşusunu yeme- ğe çağınp da "Sizaşçılann kusuruna bakmayın" di- yen boynuzlu koca yüzsüzlüğüyle, terör kışkırtıcı- sı, hatta yatak komşusundan "Suçlu medyadır" diye özür diliyor... v •« « Devrilmesi yakındır! Ana fikir Maçı satan takımı kendi seyircisi yu- halar! Ana fikrin ana fikri: Seyirci her zaman yuh çek- mekle kalmaz, sahaya inip takımı satanları döver de! Yalım Erez 'Sekizyılhk eğitimden ödün yok' İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Sanayi Ba- kanı Yalım Erez, Ata- türk'ün sağlam temeller üzerine attığı laik ve de- mokratik düzenden taviz verilmeyeceğini söyledi. REFAHYOL hükümetinde laiklik konusunda DYP'nin teminat olduğu- nu savunan Erez,"Laiklik ne dinsizliktir, ne de siyase- te aletedilecekbir kavram- dır" dedi. Erez. 8 yıllık kesintisiz eğitimden ödün vermeye- ceklerini belirtti. Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda düzenlediği ba- sm toplantısında hükümet protokolünde yer alan tüm ilkeleri uygulamakta ka- rarlı olduklarını ve taviz vermelerinin söz konusu olmadığını v^ırgulan Erez, siyaseti kötü göstermenin kimseye yarar getirmeye- ceğıni belirterek şunlan söyledi: "Türkiye'nin geleceğin- den kimsenin endişesi ol- masm, bu ülkenin geleceği i>iyeghmektedir. Bugünkü 54. hükümet çalışmalannı ülke yaranna sürdünmek- tedir. Eğer DYT, RP arasın- da imzalanan protokole uyulmazsa sorun yine Meclis'te çözülür. Yani 55. hükümet kurulur çalışma- lar sürer. Demokrasiden, laiklikten. Atatürk ilkele- rüıden taviz vermemiz söz konusu değildir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle