Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16MART1997PAZAR
HABERLER
ÖDP'den telefon
dinlemeye tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - ÖDP Genel
Başkan Yardımcısı Atilla
Aytemur, Emniyet
Genel Müdürlügü'nün
telefon dinleme
yetkisinin iptal
edilmesini isteyerek,
"Devlet, kulağını özel ve
siyasal hayatımızdan
çeksin" dedi.
ÖDP Genel Başkan
Yardımcısı Atilla
Aytemur dün yaptığı
açıklamada,
DGM'den alınan izinle
Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne verilen
telefon dinleme yetkisinin
yasadışı olduğunu belirtti.
Kilisede
laikliğe övgü
• KAYSERİ
(Cumhuriyet)- Türkiye
Ermenıleri Patrik Vekilı ve
Ruhanı Meclis Başkanı
Başpıskopos Mesrob
Srpazan. '"Atatürk'ün
kurduğu laik düzen
korunmalıdır.
Bizim laik düzenle ilgili
bir problemimiz yok"
dedi. Istanbul ve
yurdışında yaşayan 400
kadar Kayseri'li
Ermenı, K.ayseri'nin
Caferbey Mahallesı'ndeki
tarihi Surp K.rikor
Lusavoriç Ermeni
Kilisesi'nde ayine katılıp,
gelenekJerine göre ibadet
ettiler. Ayine başkanlik
eden Başpıskopos
Srpazan, gazetecilerin
laiklikle ilgili sorulan
üzerine
"Cumhuriyet çocuklanyız
ve Türk vatandaşıyız.
Sistemin değışmesine
gerek yok. Mevcut düzen
değiştirilirse yani laiklik
ortadan kaldınhrsa,
çoğunlugun inandığı din,
dığer dinlerin üzerine
baskı yapabilır" dedi.
DBP-nin
engel
• DİYARBAK1R
(Cumhuriyet Bürosu) -
Demokrasi ve Banş
Partisi (DBP) tarafmdan
Diyarbakır'da hafta
içerisınde yapılması
planlanan Nevruz
şeriltkleri Diyarbakır
Valiliği tarafmdan
iptal edildi. DBP'den
yapılan açıklamada,
Nevruz şenliklerinin
iptal edilmesinin keyfı ve
anti-demokratik bir
uygulama olduğu
belirtildı ve "Bu karar ne
NevTuz'a zarar verir ne de
Nevruz'un içeriğini
boşaltır
Bu karar sadece
demokrasi taleplerinin
boğulmasıdır. Bu
uygulama yasakçı
zihnıyetlere karar verir"
denildi.
ADD'ye dava
• İstanbul Haber Servisi -
Beyoğlu Cumhuriyet
Savcılığı. Atatürkçü
Düşünce Demeği tstanbul
Şubesı Yönetim Kurulu
üyeleri hakkında 26
şubatta düzenlenen "'Uğur
Mumcu-Muammer Aksoy
anma etkinliğine" siyasi
partilerle birlikte
katıldıklan gerekçesiyle
davaaçtı.
Avukatlardan edınilen
bilgilere göre şube başkanı
Bilge Bilgiç. Ihsan Gürsoy,
Cem tlnem, Inan Albayrak
, Müjen İlnem, Akgül Baş.
Gökhan Çelenk'in
etkinlıkte siyasi
partileri destekledikleri ve
işbirliği yaptıklan öne
sürülüyor. ADD
yöneticileri ise
etkinliği siyasi partilerin
değil, kendilerinin
düzenlediğine dikkat
çektiler.
'Köktendmciliğe Karşı Uluslararası Aydınlannıa Konferansı' 20-22 martta Ankara'da yapılacak
Irticaya karşı konferansİstanbul Haber Servisi- Cumhuriyetin
ilanıyla sağlanan kazanımlann.
köktendinci odaklann açık saldınlannın
hedefi olduğu vurgulandı.
"Köktendinciliğe (Fundamentalizme)
Karşı Uluslararası Ayduüanma
Konferansrnın düzenleme komitesi
ü>elerinden Sönmez Targan, köktendinci
örgütlenmelerin demokratik ve laik
düzeni hedef almanın yanı sıra,
etkinliklenni zaman zaman şiddet
eylemlerine dönüştürdüğünü. seçtikleri
kişilere ölüm saldınlan düzeniediklerini
söyledi. CHP Parti Meclisi üyesi Bedri
Baykam ıse Aziz Nesin'ın, Sıvas'ta
kendılerini yakmak isteyenleri değil,
onlan o şekilde yetiştirenleri suçladığını
anımsattı.
Yazar Aziz Nesin'in sağlığında
düzenleme çalışmalannı başlattığı
"Köktendinciliğe (Fundamentalizme)
Karşı Uluslararası Aydınlanma
Konferansı'' 20-22 Mart tarihleri arasında
• Konferansın düzenleme kurulu üyelerinden Sönmez Targan,
cumhuriyetin ilanıyla sağlanan kazanımlann, köktendinci odaklann
açık saldınlannın hedefi olduğunu vurguladı.
Ankara'da yapılacak. Konferansa, yerli
ve yabancı 25 bilim adamı, yazar ve
sanatçı bildiri sunacak.
Konferansla ilgili yürütülen çalışmalar
için Basın Müzesi'nde dün yapılan
toplantıda. hazırlanan bildiriyi okuyan
Sönmez Targan, köktendinci akımlann
gelişiminin yıllardır hafife alındığıru
söyledi. Köktendincilikk ilgili bir
konferans düzenlenmesi çalışmalannı
Aziz Nesin'in başlattığını anımsatan
Sönmez Targan, "Aziz Nesin, böyle bir
konferansa izin verilmemesi halinde
yurtdışında düzeıüemeyi düşünüyordu"
dedi. Targan, değişık din ve tarikatlar
adına sürdürülen köktendinci
örgütlenmelerin demokratik ve laik
düzeni hedef almasının yanı sıra,
etkinliklerini zaman zaman şiddet
eylemlerine dönüştürdüğünü, seçtikleri
kişilere ölüm saldınlan düzerdediklerini
ifade etti.
Yaklaşık bir yıl önce yapılan hazırltk
toplanrısına seçilen ve gönüllü
katılanlarla da zenginkşen bir yürütme
kurulu oluşturulduğunu anlatan Targan.
içinde çok sayıda bilim adamı. yazar.
gazeteci, sivi! toplum kuruluşu temsilcisi
v e aydının ortak olarak yer aldığı
Onbinler Turizm ve Yayıncılık Şirketi'nin
bu konferansın hazırlanmasmda hukuki
görev ve sorumluluk yüklendiğini
söyledi. Targan, konferansın
köktendinciliğe karşı bir tepki toplantısı
değil, insanlığm bugün gündemine
yerleşen bu yakıcı sorunu bilimsel olarak
sorgulamak ve insanhğa bu konuda ışık
tutmayı amaçladığını vurguladı.
Ekonomist Aslan Başer Kafaoğlu da
ülkede düşünce özgürlüğüne karşj
baskının yalnızca devlet tarafmdan
gelmediğini, yobazlar tarafmdan da bir
saldın geldiğini belirterek "Turan
Dursun'un katilleri aranmamaktadır bile.
İlhan Arsel adeta gizli bir yaşam sürüyor"
diye konuştu. CHP Partı Meclısı üyesı
Bedri Baykam ise yaptığı açıklamada,
dine saygı ile onu ıstisrnar etmek
isteyenlenn kanştınlmaması içın
böylesine bir konferansın oldukça yararlı
olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Ozden'in de açılışına katılacağı.
toplantıda, "Köktendinciliğe Genel
Balaş", "Şeriat ve KaduT, "Şeriat ve
SistenT, "Dinde Aşmcıhk", "Dünyada
Şeriat", "Tek Tannlı Dinlerin Kökenleri,
Islamda Sanat ve Tıp", "Laiklik",
''Aydınlanma ve Şeriat" konulan
tartışılacak.
Calatasaray Lisesi önündeki kayıp eylemi 96. haftasına girdi
Cumartesi eylemine kayıp minübüsü gönderenlerden, bugüne dek yapılan
w
kayıp başvurulannın" işleme konulmasını istedi. (Fotoğrat: BhKTAN AĞ ANOCJLU)
Cumartesi Anneleri'ne ödülİstanbul Haber Servisi - Kjşın
dondurucu soğuğunu. yazın bas-
tıran sıcaklannı. bayramlan. an-
neler gününü. eylemlerde dövül-
meleri. en önemlisi de çocuklan-
nın kaybedildikleri yıldönümleri-
ni yaklaşık iki yıldır birlikte kar-
şılayan Cumartesi Anneleri'ne
dün, Emekçi Kadınlar
Birliği'nden ıki ödül gel-
di.
Cumartesi Annele-
ri'nin, gözaltında kaybe-
dilen çocuklannm bulun-
ması ve bir daha kayıpla-
nn yaşanmaması için Ga-
latarasaray Lisesi'nin
önünde gerçekkştirdikle-
ri sessiz oturma eylemi
dün 96. haftasına girdi.
Kamu Emekçileri Sendi-
kalan Konfederasyonu
(K.ESK.) Genel Merkez
binasının önünden "An-
nelerin öfkesi katiUeri bo-
ğacak" sloganı>la yürü-
yerek Galatasaray Lise-
si'nin önüne gelen
KESfClılerın de katıldığı
eylemde annelere "Kar-
deşlikÖdülii" verildi. Ay-
.u ödülü. geçen yıl alan
Tomris Özden, gözaltma
alındıktan sonra bir daha
kendisinden haber alma-
mayan Duzgün Tekin'in
annesi Elif Tekin'e, halen
cezaevınde bulunan eski DEP
mılletvekilı Leyla Zanaadına da
Emine Duman, gözaltına alındık-
tan sonra işkence görmüş cesedi
kimsesizler mezarlığında bulunan
Hasan Ocak'ın annesi Emine O
cak'a ödülünü iletti. Annelere
ödül verilmesınin ardından açık-
lama yapan Sine-Sen ve Insan
Haklan Demeği (İHD) üyesi Yu-
suf Çetin ise Ozgür Gündem ga-
zetesi Urfa muhabiri Nazun Baba-
oğhı 'nun kaybedilişmın 3.. Ali
Kırlangıç'ın ise 4. yıldönümüne
ginldijını belirtti. 73 yaşındaki
FıkriOzgen'in ise 34 BHV 60 pla-
kalı Toros marka bir sivil otoyla
alındıktan sonra bir daha kendi-
sinden haber alınmadığını öne sü-
ren Çetın. Emniyet Genel Müdür-
lügü'nün bunyesinde oluşturulan
Gezici Kayıp Otobüsünü gönde-
renlerin bugüne kadar yapılan
kayıp başvurulannı işleme koy-
malannı istedi. Annelerin ey-
lemine tam bir aydır katılan Içiş-
lerine Bakanlığı'na bağlı oto-
büsün yetkilisi Mustafa Bağ-
naçıkise Cumartesi Anneleri'nin.
başkalan tarafindan engellendik-
leri için kendilerine başvuruda
bulunmadıklannı savundu.
Aynı suçlamalarla açılan iki ayn davada mahkemeler farklı kararlar verdi
îşkenceyle ifade delil değil
SERDAR K1ZIK
İZMİR- DGM'de örgüt üyesi ol-
maktan hapis cezasına çarptınlan
Manisalı gençlerin yargılanmalan.
Manısa Sulh Ceza Mahkemesi'nın
verdiği kararla ılginç bir aşamaya
geldi.
Önceki gün Manisa'da yapılan du-
ruşmada mahkeme, beraat karannı
açıklarken gerekçesini de şöyle be-
lirtiyordu:
"Sanıklann hcr ne kadar izinsiz
pankartasüklan,duvartarayaa yaz-
dıklanöne sürülmüşse de yapılanin-
celemede, polisteki ikrarlardan baş-
ka delil buhınmaması nedeniyle tüm
sanıklann beraatine karar \erilmiş-
tir™." Yanı sulh ceza mahkemesi. po-
liste işkence altında alman ifadeleri
delil olarak kabul etmiyordu. Oysa
İzmir DGM karannı esas olarak po-
liste alınan ifadelere dayandırmıştı.
Böylece aynı suçlamalarla açılan i-
ki ayn davada mahkemeler farklı ka-
rarlara ulaşmış oldu. Biryanda İzmir
DGM'nin 2.5 yıl ile 12 yıl arasında
değişen ağır hapis cezalan, diğer
yanda Manisa Sulh Ceza Mahkeme-
si beraat karan...
Oysa avukatlar uyarmışlardı. Ay-
nı suça ıki ayn ceza verilmeyeceği
yönündeki evrensel hukuk ilkesini
anımsatmışlardı önce. Bunun ''hu-
kuk ayıbı" olduğunu vurgulamışlar
sonra da sormuşlardı:
"Eğeriki mahkemeninkaran bir-
büierinden farklı çıkarsa o zaman
durum ne olacak?"
Ömeğin avukat Ercan Demir al-
tını çizmişti: "Manisa Sulh Ceza
Mahkemesi'nde aynı suçlara, aynı
dosyaya, aynıdeliDeredaha farklı bir
karar verilirse o zaman DGM ne ya-
pacak? O zaman sormazlar nu, bu
nasıl hukuk dhe?"
Nitekim uyanlann hakhlığı bugün
ortaya çıktı. Ortada, aynı dosyava
göre verilen, birbirinden farklı iki
ayn karar var. Bu durumda hukukçu-
lar DGM'lerdckı yargılamalann ye-
niden sorgulanması gerektiğini vur-
guluyorlar. Gençlerin avukatlanndan
Pelin Erda'nın DGM'deki yargıla-
maya ilişkin belirttiğı şu görüşlerin
irdelenmesi gerektiğini belirtiyorlar:
"DGM'ninverdiğikararlahukuk,
toplum vkdanuıuı gerisinde kalmış-
ü. Ülkede mihonlarca kişi DGM'nin
verdiği karan benimsemedL Anlaşı-
lan o ki, DGM'ler işkenceyle alman
ifadclerin kanıt kabul edildiği. tanık-
lann dinlenmedigi, delillerin toplan-
madığı kuruluşlar niteliğinde. lnsa-
na,keşke 141-142 kakünlmasa>dıde-
dirtijorlar. DGM yasasıyla ö>1e dü-
zenlemeler yapılmış ki anlamak
mümkün değil. Örneğin adli suçlular
aldıkları cezalann üçte birini > atı\or.
DGM'dekiler dörtte üçünü. L lusla-
rarası sözleşmelere imza atmışız, 18
yaşuıdan küçükler çocuk sayılır, ço-
cuk mahkemelerinde yargdamr di-
ye, ama uymuyoru7_.Sa> makla bit-
mez DG\İ'lerdeki haksızhk."
Hukukçulara göre bu aşama, bir
yandan DGM'de gençlere verilen ce-
zalann haksızlığını sergiliyor, öte
yandan hukuk sitemindeki çarpıkh-
ğı gösteriyor.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
VİYANA - Avusturya Sanat Tarihi
Müzesi'nde iki sergi yer alıyor. Birin-
ci bölümde, Efes'te yüzyıla yakın bir
süredir kazılar yapan Avusturyalı ar-
keologlann çalışmalan sergileniyor.
Kazının grafiklerle, fotoğraflarta, hey-
kellerle canlandınlan tarihinden etki-
lenmemek mümkün değil. Binlerce
kilometre uzakta Efes, Selçuk kazıla-
rının tarihini izlemek, içimde farklı
çağrışımlara neden oluyor.
Sanat Tarihi Müzesi'nin asıl ilginç
olan bölümü, müzik aletleri sergisinin
yer aldığı bölüm. Içeriye girerken ste-
reo bir kulaklık verdiler. Her müzik ale-
tinin geçirdiği evrimin yer aldığı ser-
gi, müzikle sürdü. Örneğin Piyano
bölümünde çeşitli aşamalardan geç-
miş piyanolar yer alıyor. Çeşit çeşit pi-
yanolan hayranlıkla seyrediyorsunuz.
Bu piyanoları kimin yaptığını, piya-
noların evriminde rol oynayan insan-
ların kimler olduğunu, duvariara asıl-
ana'da İki Sermış portrelerden ve açıklamalarrîan
öğreniyorsunuz. Daha da önemlisi bu
aletleri kimler çalmıştı diye düşünü-
yorsunuz. Beethoven, Mozart,
Schumann gıbi ünlü isimler birer bi-
rer sökün ediyor.
Serginin en çarpıcı bölümü, girer-
ken verilen kulaklıktan gelen sesler
oluyor. Aletlerin olduğu bölümün gi-
rişinde karşınıza bir bilgısayar çıkıyor.
O bilgisayarda grafikler yoluyla, din-
lemek istediğiniz müziğin tınısını,
temposunu ayarlıyorsunuz.
Sonra büyük konser başltyor. Gir-
diğiniz bölüm piyano ise piyano ile il-
gili bilgileri dinliyorsunuz. Ardından
Avusturyalı bir bestecinin piyano
konçertoları, piyano soloları günde-
me geliyor.
Yeni bir bölüme geçer geçmez, bu
kez örneğin keman gündeme geliyor;
onu piyano, flüt, gitargibi müzik alet-
leri izliyor. Bu geziyi her bölümdeki
konseri izleyerek sürdürmeye kalkar-
sanız saatler ayırmanız gerekir. Tam
bir müzik şöleni. Ben bu zevki tam ta-
damadım, konserteri yarım yanm din-
leyerek yeni bir bölüme geçmek zo-
runda kaldım, çünkü zamanım sınır-
lıydı. Viyana'ya bir daha geldiğimde,
en çok zamanı bu sergiye ayırmak
karanndayım. Viyana'da, bu ülkenin
dünya çapındaki müzikçi ve bestecı-
lerinden, Tuna kıyılarında konser din-
lemek, bir büyülü dünyaya yolculuk
yapmaya benziyor.
Halklar Müzesi'nde ise Mikronez-
ya Adaları üzerine hazırlanan sergi ve
video gosterisi de çok etkileyiciydi.
Pasifik Okyanusu'nda minik adalar
topluluğundan oluşan Mikronez-
ya'nın kaderini izlerken Batı uygarlığı
üzerine farklı bir bakış açısı gündeme
geliyor. Sanat Tarihi Müzesi'nde
Schumann'ları, Mozart'ları, Beetho-
ven'ları, Strauss'lan yetiştirmiş Batı
kürtürüne hayranlık duyuyorsunuz.
Pasifik'teki Mikronezya Adalan'nın
kaderini izlerken ıse Batı uygariığına
öfkeleniyor, hınçlanıyorsunuz. 1561
yılında Macellan'ın bu adalara gel-
mesiyle adalar sömürgeleştiriliyor. In-
san avı ve köleleştırme başlıyor. Bü-
tün geçmiş tarih yıktma uğruyor. Gü-
zelim doğa ve dayanışma kültürünün
yerini vahşi rekabet alıyor. Batı zen-
ginleşirken, bu adalarda yaşam acı-
ya boğuluyor. Işte Batı bu dedim ken-
di kendime, iki sergiyi gezdikten son-
ra. Büyük yaratıcılanyla aydınlanma-
nın Batısı. Dünyanın kalan kısmını
acımasızca sömürgeleştıren çifle
standartlann Batısı. Bu ikisi arasında-
ki farkı biz Türkler hiç anlayamıyoruz.
Işimize geldiğinde onlara hayrantık
duyuyoruz. Çok haklı eleştirilerine ise
haksız yere öfkeleniyoruz.
Örneğin Batılılar bu hükümetten
umutlannı kesmişler. Kendilerine söz
verip hiçbirini yerine getirmeyen Tan-
su Çiller'e hiç mi hiç güvenmiyorlar.
Ama para kazanmak için Türkrye'de-
ki yönetimlerle ilişkilerini sürdürmek-
ten vazgeçmiyoriar.
Efes tarihini inceleyen sergiyi ge-
zerken, "Biz Batılı mıyız, yoksa Doğu-
lu mu" sorusuna cevap aradım. Bel-
ki ikisinden de bir şeyler içeriyor bi-
zim kültürümüz. Daha çok Doğulu...
Batılı yanımız epeyce eksik.
MÎKRO
DİNÇ TAYANÇ
Leşker-i Cühela
Nice keşfedilmemiş "şair" genel VVC'lerin kapı
ardları ve duvarlannda, inceliğinin doyumuna salt
kendinin vardığı dizeleriyle yazın dünyasına mühü-
rünü basıyor!
Şairin öyle aruza, heceye, serbest vezine falan
aldırması mümkün mü? Yaşamdaki tek ürününü
WC'ye boşaltırken alıyor eline kalemi ve uzanabi-
lirse kapıya, uzanamazsa duvara yazıveriyon "Bu-
nu yazan Tosun, okuyana ş 'etsin"!
Biri şair olur da. başka şair çıkmaz mı? O da ay-
nı işi ş'ederken yazıyor uzanabildiği yere: "Oğlum
sen daha toysun, okuyan sana ş'etsin"!
Ne var ki, halkımızın öyle ince yazından anlaya-
bilecek kültürü yok. Tutuyor bu iki sanat başyapı-
tının altına bir halk yazını başyaprtı ekleyiveriyor:
"Yağdı yağmur, çaktı şimşek I sen de mi şair ol-
dun, be eşşşek oğlu eşşek"!
Padişahın aklına takılıyor. gecenin bir saatinde,
"Çıktım incir dalına I yiyemedim hamını mamını"
diye başlıyor, ama gerisini getiremiyor. Bir saat, iki
saat derken, zorbalık bu ya Tez gidip halk şairi fa-
lancayı topariayıp getirin" buyuruyor.
Yağcıbaşılan bir tez gidip kaldınyorlar adamca-
ğızı. Dışarıda kar, fırtına... Atıp bir açık arabaya ge-
tiriyortar huzura.
Padişah dizesini (!) okuyup buyuruyor: "Bitirşu-
nu!"
Korku bir yandan, yediği soğuk bir yandan; bey-
ni atıyor halk şairinin ve tamamlayıveriyor: "Çıktın
incir dalına I yıyemedin hamını mamını I dal kınlır
da düşersen I görûrsün ananın damını"!
Rivayet bu ya padişah o anda yasaklayıveriyor
halk şiiriniü!
ispanya'nın faşist falanjist zorbası Generalissi-
mo Francesco Franco, toplumun uyanmastndan
pek korkuyor. "Bana 100 bin kişilik bir uyku tulu-
muyapın" buyuruyor. Zorbanın yağcısı çok; Fran-
co'nun takımı olmakla lekeli Real Madrid'in "ba-
bası" Kont Bamebau çıkıyor ve kendı adıyla anı-
lan stadı yapıveriyor...
Futbolun uyku ilacı olduğuna lspanya'dan Ar-
jantin'e, Portekiz'den Meksika'ya tüm zorbalık yö-
netimleri inanıyor o gün bugündür. Inanıyoriar da,
hiçbir zorba ya da zorbalık heveslisinin aklına, bir
araya toplanmış yüzbinlerin gün gelip uyanabile-
cekleri gelemiyor.
Gelemeyince de tutup bir takımın on binleri 'Tür-
kiye laiktirlaik kalacak" diye haykırmaya giriştiğin-
de ya da milyonlann simgesi iki takım aralanndâki
"ezeli" rekabeti falan boşlayıp "fîtam izin&syi^*
pankartını el eletaşıyarak sahayafıriadtğında olma-
yan akıllannın fıttınklığı suratlannda yankılanıyor.
(Kişisel notumdur: "Hüseyin Kocadağ'/ unutma-
dık" pankartının ardından "Atam izindeyiz"\ taşıt-
ma kaypaklığını gösteren FB yönetimi (!!!) 25 mil-
yonu bulduğunu söyledıkleri taraftarından ve de ni-
ce Susurluk'un kurbanları için halktan özür dileyip
Gazi Mustafa Kemal'ın üye olduğu bu kulübün
yakasından düşünceye dek Fenerbahçeliliğimi
donduruyorum!)
Rivayet o ki, şu sıralarda sanklı makulesi "Fut-
bol dedikleri Kerbela'da Hazreti Hüseyin'/n kelle-
sini tepiklemektir" gerekçesiyle (!) futbolu yasak-
latmayı düşünüyor...
Bir iktidar ki; büyük ortağı altından uyuşturucu-
ya, toprak spekülasyonundan din sömürüsüyte bö-
lücülüğe, irticadan yetim hakkını cebelleziye leke-
li...
Bir iktidar ki; küçük ortağı yolsuzluktan yalana-
lığa, uluslararası dışlanmışlıktan mal-mülk-doJar
tapınıcılığına, şeriat körükçülüğünden ikiyüzlülüğe
şaibeli...
Bir iktidar ki; büyük ortağı küçüğünün, küçük or-
tağı büyüğünün her türlü herzesini olmayan halıla-
nn altına itip de temizledim sanıyor...
Ve bu iktidar; ışık yakıp söndüren halkıyla alay
ediyor, sokaklara dökülerek demokratik haklannı is-
teyen halkını dövdürtüyor, statlarda toplanan yüz-
binlerin sesine surat buruşturuyor, kendini denet-
lemekle "yetkili" üst makamlann "uyanlanna" ku-
lak tıkayıp aldırmazlanıyor...
Ve bu iktidar; karısına askıntı komşusunu yeme-
ğe çağınp da "Sizaşçılann kusuruna bakmayın" di-
yen boynuzlu koca yüzsüzlüğüyle, terör kışkırtıcı-
sı, hatta yatak komşusundan "Suçlu medyadır"
diye özür diliyor... v •« «
Devrilmesi yakındır!
Ana fikir Maçı satan takımı kendi seyircisi yu-
halar!
Ana fikrin ana fikri: Seyirci her zaman yuh çek-
mekle kalmaz, sahaya inip takımı satanları döver
de!
Yalım Erez
'Sekizyılhk
eğitimden ödün yok'
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Sanayi Ba-
kanı Yalım Erez, Ata-
türk'ün sağlam temeller
üzerine attığı laik ve de-
mokratik düzenden taviz
verilmeyeceğini söyledi.
REFAHYOL hükümetinde
laiklik konusunda
DYP'nin teminat olduğu-
nu savunan Erez,"Laiklik
ne dinsizliktir, ne de siyase-
te aletedilecekbir kavram-
dır" dedi.
Erez. 8 yıllık kesintisiz
eğitimden ödün vermeye-
ceklerini belirtti.
Ege Bölgesi Sanayi
Odası'nda düzenlediği ba-
sm toplantısında hükümet
protokolünde yer alan tüm
ilkeleri uygulamakta ka-
rarlı olduklarını ve taviz
vermelerinin söz konusu
olmadığını v^ırgulan Erez,
siyaseti kötü göstermenin
kimseye yarar getirmeye-
ceğıni belirterek şunlan
söyledi:
"Türkiye'nin geleceğin-
den kimsenin endişesi ol-
masm, bu ülkenin geleceği
i>iyeghmektedir. Bugünkü
54. hükümet çalışmalannı
ülke yaranna sürdünmek-
tedir. Eğer DYT, RP arasın-
da imzalanan protokole
uyulmazsa sorun yine
Meclis'te çözülür. Yani 55.
hükümet kurulur çalışma-
lar sürer. Demokrasiden,
laiklikten. Atatürk ilkele-
rüıden taviz vermemiz söz
konusu değildir."