29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MART 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye kanalın tamamlanmasıyla Ren ve Tuna nehirlerinin trafik tehdidi altında Boğazlara çifte kıskaçLALE SARIİBRAHİMOĞLU ANKARA - Boğazlardan tanker geçışlenne getı- rilen sınırlama konusunda Rusya'yı ikna etmekte zorlanan Türkıve, Ren ve Tuna nehırlerinı bırleştiren kanal yapımının tamamlanmasıyla bu kez Avru- pa'dan yönelecek gemı trafiğı ıle çifte tehdıt altına girdı. Hollanda ve Almanya arasında Ren ve Tuna ne- hirlennın yakınlaştığı noktada gemı taşımacıhğının Tuna'ya kaydınlmasını sağlayacak kanal inşaatının tamamlandığı bıldınldı. Diplomatık kaynaklar. Ren \e Tuna nehırlerinı bir noktada birleştıren kanal yapımının kısa süre önce bittıginı söyledıler. Böylece Kuzey ve Orta Avrupa ülkelennin, Akdenız'e ulaşmada daha uzun bır gü- zergâh olan Cebelıtank Boğazı'na bağımlı olmaya- caklan ve taşımacılığin bırbölûmûnü, Istanbul ve Ça- nakkale boğazlan üzennden Akdenız'e çok daha kı- sa mesafede ulaşacak olan Tuna boyuna kaydıracak- lan belırtildi. Gemi taşımacılığında mesafenin kısal- masının taşıyıcıya önemlı ekonomik yararlar sağla- • Boğazlardan tanker geçişlerine getirilen sınırlama konusunda Rusya'yı ikna etmekte zorlanan Türkiye, Ren ve Tuna nehirlerini birleştiren kanal yapımının tamamlanmasıyla Avrupa'dan yönelecek gemi trafiği ile çifte tehdit altına girdi. dığma işaret edilirken Tuna trafiğinın boğazlara ge- tireceği ek yükün, Rusya ile bogazlar mücadelesi ve- ren Türkiye'yi rahatsız ettiğı kaydedildı. Tuna'dan ge- lecek gemi trafîğinin, halen ciddi bır çevre tehdidi al- tında bulunan lstanbul'u yaşamsal tehlike altına so- kacağı vurgulandı. Rusya'nın Azerbaycan'a ait Hazar Havzası erken üretim petrolünü bu yıl ortalannda Karadenız'dekı Novorosisk Limanı üzennden boğazlara taşıyacak olması, mevcut tanker trafiğıni de kaldırmakta, bo- ğazlar açısından dığer yakın tehdidi oluşturuyor. Türkiye"nin, boğazlara yönelik tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlayan 1994 tarihlı Boğazlar Tüzü- ğu'nü sorgulayanlara karşı, ABD'nin petrol kirlili- f ıni önleme yasasını önemlı bir somut kanıt olarak kullandığı bıldirildi. Bu yasayla ABD'nin, Atlas Ok- yanusu'nun kendisıne ait 200 millik "ekooonıik münhasır alanTna girmeyen bölgeyi de teknık do- nanımı ile denetleyip geçişleri yasaya aykın olan ge- milerin kendi bölgesine gınşini engelleyebildiği kay- dedıldi. Radar projesi aksadı Boğazlar Tüzüğu ıle 1994 yılında boğazlardan bü- yük tonajlı gemılerin geçişlerine sınırlama getiren Türkiye, bu tüzüğün uygulanmasını kolaylaştıracak radar kaplamalı Gemi Izleme Sıstemı'nin (VTS) ku- rulmasını sağlayacak ihaleye 2 yılı aşkın bır süredir bürokratik nedenlerle çıkamadı. Istanbul'da radarla- nn yerleştirileceği alanlann da kamulaştınlmasını gerektiren VTS 'ler sayesinde; Istanbul çevresine gü- venlık tehdidi oluşturan gemiler izlenecek, gözle ya- pılamayan gemi seyirleri elektronık olarak yapılacak ve gemılerin denize atık su bırakma gı'bi ihllaleri ko- laylıkla tesbit edilecek. Yetkililer pekcok yabancı geminin özellıkle Ça- nakkale Boğazı'nda Türk karasulanndan çıkmadan atıklannı bıraktıklanna işaret ederken boğazlardan güvenli geçişte seyir planlannı zamanında veren ve kılavuz isteyen ülkelerin başında Avrupa ve Iskandi- nav ülkelennin geldiğine işaret ettiler. Boğazlardan Kazak petrolleri ıle birlikte yüksek miktarda petrol ve yük taşıyan Rusya'nın ise kılavuz istemediği gi- bi seyir planlannı da zamanında vermedığine işaret ediliyor. Rusya, Türkiye'nin Boğazlar Tüzüğü'nü, Hazar petrollennin boğazlar yenne Akdeniz'deki Ceyhan Limanı'ndan uluslararası piyasalarataşınma- sını sağlamak için siyasi birkararolarak gündeme ge- tirdiğıni savlıyor ve tüzüğü 1936 Montrö Antlaşma- sı'nın ihlali olarak görüyor. Türkiye ise mevcut gemi trafîğıyle bile kapasıte- sinin üstüne çıkan boğazlardan geçişlerin hıçbir si- yası boyutu olamayacağını ve tüzüğün gerekçeleri- nin Istanbul'a yönelik ciddi tehdıtten kaynaklandı- ğının altını çiziyor. işçiye esel-mobil oyunu İşçi ücredeıi reel olarak düşürülüyor • Demiryo!-tş ve Şeker-lş. kayıplann gıderilmesı için yüzde 138'lik artış yenne ilk 6 ayda kümülatıf olarak yüzde 59 oramndakı zamma ımza atarak ücretlerdekı yüzde 38'lik reel gerilemeyı kabul ettiler. Iki sendikanın sözleşmesıyle ıkincı 6 ayın başında eşel-mobil sistemıne geçilirken ilk 6 aylık dönemdeki enflasyon da dikkate alınmayınca kayba uğrandı. BANU SALMA.N ANKARA - Demiryol-lş ve Şeker-lş'ın ımzaladığı sözleşmeyle ikınci 6 ayın başında geçilecek olan ve "enflasyon kadar zam" an- lamına gelen "eşel-mobiT sistemı, sözleşmelenn ilk 6 aylık dönemınde uygulama- ya konulmayarak ışçıler bü- yük kayıba uğratıldı. Harb- Iş'in araştırmasına göre. #1 aya yan»tılrnaması nede- niyleŞeker-Jş'in sözleşme- sinc göre ücretlerde yakla- şıfc yüzde 21 'lık, Demiryol- lş sözleşmesıne göre yakla- şıkyüzde 17'likkayıpmey- dana gelecek. Türk-lş'in yaptığı başka bır araştır- mayla da ikınci 6 ayın ba- şında 6 aylık enflasyon ye- rine aylık enflasyonun esas ahnması nedenıyle bir işçı- nin 18 ayda toplam 88 mil- yon hra daha az ücret alaca- ğı belirlendi. Demiryol-İş ve Şeker-tş. yalnızca 1995-1996 kayıp- lannın giderilmesı için ge- reklı olan yüzde 138'lık ar- tış yenne ilk 6 ayda kümü- latifolarak yüzde 59 oranın- daki zamma ımza atarak üc- retlerdekı yüzde 38'lık reel gerilemeyi kabul ettiler. Harb-tş'ın araştırmasın- da, Şeker-îş 'te ağustos 1994 tarihinde 100 olarak kabul edilen ücretlerin 1997'nin ocak aymda 42'ye geriledi- ği belırtilirken; alınan ilk 6 aydaki kümülatif olarak yüzde 59 oramndakı artışla ücretlerin seviyesinin ancak 62'ye ulaştığı kaydedıldi. Buna göre. Şeker-tş ımzala- dığı sözleşmeyle yüzde 38'lik kaybı kabul etti. Şe- ker-Iş'in sözleşmesinde, ilk 6 ayda enflasyon karşısın- daki enme devam edeceğı için ücretler ağustos 1997'de 49'a düşecek ve bu kaytp giderilmeden eşel- mobil sistemıne geçılece- ğinden düşmüş olan ücret korunmuş olacak. Sözleş- me başlangıcından ıtıbaren ilk 6 aylık döneme ılişkin olarak, geçen yılın enflas- yon rakamlannı baz alan Harb-lş'ın araştırmasında, ilk 6 aylık dönemde Şeker- Iş'in ücretlerinde, enflasyon karşısında yüzde 21 oranın- da bir genleme meydana geleceği saptandı. Demiryol-lş'in, eylül 1994 tanhinde 100 kabul edilen ücretlen, ocak 1997'de 42"ye genlemiş- ken, ilk 6 aydaki kümülatıf yüzde 59'luk artışla ücret düzeyi 62'ye yükseltilmiş oluyor. Demiryol-lş'in üc- retleri, eşel-mobil sistemi- ne geçilecek olan ikınci 6 ayın başında, enflasyon kar- şısında 49'a genliyor ve bu ücret enflasyona endeksli olarak korunmaya başlıyor. Harb-lş'in araştırmasında da ilk 6 aylık dönemde üc- retlerdekı enflasyon karşı- sındaki erimenın yüzde 17 düzeyinde olduğu saptandı Türk-lş'in. Demıryol-lş ve Şeker-fş'ın ımzaladığı sözleşme üzennden yaptığı hesaplamaya göre. ortalama 41 milyon 384 bın lira ola- rak alınan ücret, yüzde 15'lık lyıleştırme üzerine yüzde 38 lik zam verilmesi- nın ardından 65 milyon 667 bın lirayayükselıyor. İkınci 6 aylık dönemde, aylık enf- lasyona göre bu işçiye top- lam 470 milyon 825 liralık ödeme yapılırken; 3 aylık enflasyonun esas alınması durumunda bu rakam 475 ^/nilyon 351 bın lıraya yük- seliyor. 6 aylık enflasyona göre ücretlenn arttmlması durumunda ise bu rakam 499 milyon 991 bın liraya yükselıyor Buna göre, ıkin- cı 6 aylık dönemı kapsayan temmuz-ocak arasında ay- lık enflasyona endekslenen ücretle, 6 aylık enflasyona göre arttınlan ücret arasın- da 29 milyon liralık fark oluşuyor. Hesaplamada, üçüncü 6 aylık dönemde. aylık enflas- yonun esas alınması duru- munda aynı işçiye toplam 649 milyon 740 bın lıra öde- me yapılırken, 3 aylık enf- lasyona göre ücretin arttınl- ması durumunda bu rakam 632 milyon 456 bın liraya ıniyor. Ancak 6 aylık enf- lasyona bağlanması duru- munda ise aylık enflasyona göre 35 milyon liralık fark yaratarak bu rakam 684 bin 488 liraya yükseliyor. Aylık enflasyona göre, son 6 aylık dönemi kapsa- yan temmuz 1998 - ocak 1999 döneminde toplam 840 milyon 665 bin lira pa- ra alan işçı, 6 aylık enflasyo- na bağlı olarak ücretinin art- tınlması durumunda toplam 864 milyon 509 bın lira üc- ret alıyor. Ücretin 3 aylık enflasyona endekslenmesi durumunda ise aylık enflas- yonda ödenen toplam 840 milyon 665 bın lira. 811 milyon 985 bın liraya iniyor. 'HükümetBremen Mızıkacılarıgibi y tSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) -KESK/e mensup bir grup memur. grevlı toplusözleşmeli sendikal hak istemiyle protesto gösterisinde bulundu. Beyoğlu Istiklal Caddesı'ndekı KESK binası önünde toplanan gruba hitaben konuşan Eğitim-Sen 1 nolu Şube Başkanı Hasan Zenk, siyasi iktidann maaş artışı konusunda kamu çalışanlan arasında ayınm yaptığmı söyledi. Ayınmcı uygulamayı reddettiklerini, sözleşmeliler de dahil tüm kamu emekçilerine I ocaktan geçerii olmak üzere eşit ücret verilmesini istediklennı kaydetti. Kamu görevlilerine sendikal hak verilmesini ıçeren çalışmalara da değinen Zenk, "Sendikal hak ve özgürlüklerden yoksun dernek işlevindeki yasa tasarısını asla kabul etmiyoruz" dedi. Zenk. KESK'in söz konusu kanun tasansı ve ek zamJarla ılgili olarak Türkiye genelınde 22 ve 29 martta kıtlesel yürüyüşler yapacağını belirterek Istanbul'da da 22 mart cumartesi günü Söğütlüçeşme'den Kadıköy Meydanı'na, 29 mart cumartesi günü de Aksaray Metro Istasyonu'ndan Saraçhane'deki Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne kadar sessiz birer yürüyüş gerçekkştireceklerini söyledi. KESKGenel Başkanı Resul Akay ise kamu görevlilerinın ücretlerine yapılacak ek artış konusunda bir açıkJama yaparak "Her kafadan bir ses çıkıyor. Başbakan Yardınıcısı oran açıklıyor, Maliye Bakaıu tekzip edhor. Başbakan açıklama yapıyor, Çalışma Bakanı bunun tersini söyiüyor. Kısaca, bu hükümet Bremen Mızıkacılan'nı tarihin sayfalanna gömmeye rüyet etmiş görûnüyor" dedi. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) Özelleştirme Adana'da 'hayır' mitingi SAMtH AZMt EZER ADANA - Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, özelleştirme uygulamalany- la bugüne kadaryapılanlann ülke, millet ve vatandaş ya- ranna olmadığını öne süre- rek "Devletin nimetferinin, imkânlannın yağma edilme- sine, peşkeş çekümesine izin vermeyeceğiz'* dedi. Tes-lş Sendıkası Adana Şubesı'nce, elektrik santral- lan ile TEDAŞ ve TEAŞ'm özelleştırilmesi karannı pro- testo amacıyla hastaneler kavşağında düzenlenen yü- rüyüşün ardından Uğur Mumcu Meydanı'nda mi- ting düzenlendi. MiHng sırasında DYP'nin seçim propagandasında kul- landığı müziğin çalınması dikkat çektı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, mıtingde yaptfgı konuşmada, halkın yaranna icraatlann yanında, zaranna olanlann ise karşı- sında olduklannı söyledi. Demokratık, laik, sosyal hu- kuk devletini, çoğulcu, katı- lımcı parlamenter sistemi sa- vunduklannı, ülkede birlik ve düzenlık istedikJerinı kay- deden Bayram Meral. "Şal- ter inecek, hükümet gide- cek"," HükümetşaşırdL,$ab- nmızı taşınh" sloganlan al- tında şöyle devam ettr "Tüm bunlan savunduk vesavunacağız. Llkeiçin uze- rimize düşeni onunımuda yapıyoruz ve yapacağız. Hal- kına hizmet eden. sahip çı- kan partikre sa>gı duyanz. Ancak, iktidar partileri kay- dadeğerhiçbirşev yapmadı- lar. Gfindemi değîştirdiler. ^erede>se, kardeşi kardeşe düşman halegetirdiler. Bizim besabımız; üİkeyi yağmala- maya çahşanlarla, takna göz yumaniarla-. Bugün ülke öy- le bir hak gekli ki her çocuk 230 mihar lira borçlu olarak doğuyor. Devletin nimederi- nin, imkânlannın yağma edilmesint. peşkeş çekümesi- ne izin vermeyeceğiz. Bunda karartıyız." Elektrik santrallannın özelleştırmesine de değinen Meral, "Böylegiderseyakın- da gaz lambalanna geri dö- dedi Meşale Izmir 'de Siyanürle altına karşı düzenlenen meşaleli koşu diin sona erdL (ASUMAN ABACIOĞLU) İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Bergama'da işletilmek istenen siyanürle altına karşı Bergama-lzmir El Ele Hare- keti'nce düzenlenen meşaleli koşu, dün son etabı koşan Bodrum Gönüllüsü Saj- nurGetendost'un meşaleyi TÜYAP onur konuğu Ord. Prof.Dr. Ekrem Akurgal'a vermesiyle sona erdı. Gelendost ve diğer koşucular, TÜYAP'ta ımza günü olan ya- zarlar tarafından alkışlarla karşılandılar. Bergama'dan önceki akşam başlayan koşu. 110 kilometrelik Bergama-lzmir arasında bütün gece sürdü. Meslek odalan. Izmir Demokrasi Plat- formu, demokratik kitle örgütleri, sendi- kalar ve siyasi partiler tarafından destek- lenen koşu sırasında eylemcıler, yol gü- zergâhmda bulunan Aliağa. Menemen, Çığlı ve Şakran'da büyük ılgiyle karşı- laştılar. Koşunun tzmir Kültürpark gırişinden TÜYAP Kitap Fuan 'na kadar olan mesa- fesi Bodnım Gönüllüsü Saynur Gelen- dost tarafından koşuldu. Gelendost'u TÜ- YAP kapısında onur konuğu Ord. Prof Dr. Ekrem Akurgal, Ege kültür ve ta- nhı alanında çalışmalan bulunan Avukat Bilge Umar, Gazeteci-Yazar Yaşar Ak- soy, Bergama Belediye Başkanı SefaTaş- kû, Bergamalılann Avukatı Seoih Cteay, Bergamalılar ve TÜYAP'ta ımza günü bulunan Muzaffer İzgü, Hüseyin Yurttaş, CengizAksoy ile çok sayıda yurttaş alkış- larla karşıladılar. Meşaleyi teslim alan Bılge Umar, meşaleyi yalnızca Bergama halkı değil, bütün Anadolu halkının çete- siz, aydınlık birTürkiye özlemi adına tes- lim aldığını söyledi. Bergama Belediye Başkanı Sefa Taş- kın, îzmirli ve Bergamalı aydınlann siya- nürle altın madenıni protesto etmek için düzenledikJeri koşunun TÜYAP'ta sona ermesinin anlamına değinerek, bir za- manlar 200 bin cılt kitabın bulunduğu Akropol'deki tarihi kütüphane ve diğer kültür eserlerine bu protesto eylemiyle sahip çıktıkJannı belirttı. Bergama-lzmir El Ele Hareketı sözcü- len,"Siyanûrie altına karşı çevre ve yaşa- ma hakkımızı savunma bılincinin meşa- lesini koşarak elden de getirdik. \maç, si- yanürle altın sorununu Türkiye genelin- de yaymaktır. Bugün Türkiye'nin her ye- rinde altın aranmaktadır. Bu sorun \anuz- ca Bergama ve İzmirtiler'in değil bütün Türtdye halkının sonınudur" dediler. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI İnci Taneleri... Birinci inci: "Islamcı politikanın gelişmesi, 1960larda ve 1970'lerde, başanlı biryenı işadamlan sınıfının taş- rada ortaya çıkışıyla birlikte olmuştur... Kemalıst entelektüeller henüz sivil toplum dönemıne gelin- diğini kabul etmeseler de şimdi sivil toplumu tem- sil eden bir Erbakan var." Insanlan "kul"\uVXax\ yurttaşlığa geçiren; akla ve bilime dayalı çözüm üretme yolunu açan Atatûrk "totaliter"... Humeyni rejimi yanlılarını kanatlan al- tına alan Erbakan "sivil toplumcu" (!)... Türkiye'yi birağ gibısaran ADD'ler, ÇYDD'ler, ka- dın kunıluşlan, işçi ve esnaf sendikalan hep "dev- tetçi"... Çünkü karanlık dış kaynaklardan onlara para akmıyor. Sınırlı gelirlı, sıradan insanların öden- tileri ile ayakta duruyorlar. Çünkü Türkiye'nin çağ- daş ve bağımsız olmasından yanalar. 10 Kasım'da Anıtkabir'e akan bır milyon kişi... Başbakanlık Kupası sahibıni bulurken, Erbakan'a "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye haykıran onbin- ler... Uğur Mumcu'nun arkasından yürüyen yüz- binler... Onlar "sivil toplum" değil! Ama Hamas ve Hizbullah önderlerınin resımleri altında törenler düzenleyenler... Kadını belediye meclislerine bile aday göstermeyenler, "ikınci sınıf insan" sayanlar... Atatürk ve cumhuriyete karşı ın- tikam yemini ettirenler... Falanlar, filanlar, Erba- kan'lar, hep "sivil toplum" temsilcileri (!)... Bu "inci" kime ait? Prof. Şerif Mardin'e!. Said-i Nursi'yı övmek için "bilimser (!) kitap yazmış, en Amerıkancı bi- lim adamlanmızdan birisıne... • • • Ikinci inci: "Batı'da, dinsel anlam taşıyan kıyafetlenn ya- saklanması düşünülemez; çunkü bu kıyafetlenn giyiliyor olması, ötekı bireylenn özgüıiüğünü kısıt- layan bir unsur olarak değerlendinlemez." Batı'da, başını örtmeyen kadınlaratükurülen. ha- karet edilen öğretım kurumları, mahalleler, kentler var mı? "Tesettür"e uymaları ıçın aylığa bağlanan dar gelırli aile kızları var mı? Tüm bunlara karşın, devlet okullarmda derslere başörtüsü ile girilmesini yasaklayan... Fransa ve Belçika gıbı ülkeler, acaba Batı'dan sayılmıyor mu? Yoksa Batı demek ABD demek midir? Incinin sahibi devam edıyor: "Devletçilikvelaiklik birlikte, dini siyasetten, din- sel talepleri de kamu sahasından uzaklaştırmanın mekanizmasını yaratmışlar... Ahmaklığı bır siyasi tavra dönüştürerek, hem laik hem Islamı totalita- rizmi besliyorlar." Dini siyasetten uzaklaştırmak "ahmaklık"... Son yanm yüzyılda -devlet eliyle- aldığı darbelerle nı- teliğini yitirmeye yüz tutan cumhurıyetı tümden yı- kılmaya terk etmek ve meydanı Humeyni özentile- rine bırakmak "akıllılık" (!)... Bu incinın sahibi ise Etyen Mahçupyan Hiç de mahcup olmayan, yeni dünya düzeninin egemen ideolojisini iyı savunan.. çok "akıllı" bir nu- maraç) cumhuriyetçL ••• Üçüncü inci: "DSP, milliyetçi, muhafazakâr, militarist, popû- list, merkeziyetçi birpartıdir... CHP halkçılık yak- laşımlarıyla, içeriği toplumsal beklentilere cevap vermeyen bır çağdaşlık kavramıyla, onu belirleyen Kemalizm ideolojisıyle ve laisizmle siyaset yap- maktadır... SHP kuramsal, kavramsal açılardan belli biryere taşınmışken, bu kez CHP ortaya çık- mış ve ona teslim olmuştur." Yani DSP'nın yanlışlığı yapısında değil; Ataturk ulusçuluğuna bağlı oluşunda ve -üstadın buyurdu- ğu- "militarist"liğinde (!).. CHP'nın bozukluğu kim- lik bunalımından değil; Kemalizmden kopamama- sında. Mevlana tekkeciliğinin, etnik aynmcıiığın ve kök- lerinden uzaklaşmanın, yüzde 30'lardan yüzde 10'lara düşürdüğü SHP'ye ise "yazık" olmuş... Ve dökülen son inci: "Bu şartlarda tartışılması gereken, yeni bir sol kurmanın olanaklandır. Gerisi zaman kaybıdır." Nasıl bir "yeni" sol? Kemalizmden tamamen soyutlanmış bır sol (!)... Yani "numaracı sol"... (Boyner'in yüzde yarım "oy'luk "yeni demokrasi"sinin suyu mu çıktı? Ya- pın adını "yeni sol", olsun bitsın...) Bu incinin sahibi de Hasan Bülent Kahraman. SHP'nin Kültür Bakanı Fikri Sağlar ın -Mehmet Aftan'ia birlikte- iki kolundan birisi... Kemalizm dış- lanmadan solcu olunamayacağı "cev/3er"inin mu- cidi... Atatürk ve faşızm bağlantısının kâşifi... SHP'nin "doğru yol"u (!) bulmasında -ve de eri- mesinde- kılavuzluk edenlerden... • • • Işte üç kılavuz "enfe/"imizden üç inci... Ne de- miş atalanmız: "Bana kılavuzunu göster, bumunun kurtulama- dığı kötü kokulann nereden geldiğini ben sana söyleyeyim." Tam öyle değilse de ona benzer bir şeydi gali- ba... Apaydın ödüfleri verildi İstanbul Haber Servisi- Orhan Apaydın Demokrasi ve Banş Vakfi'nın bu yıl ödüle layık gördüğü CHP Manısa Milletvekıli Sabri Ergül ile Türkıye Gazeteci- ler Cemiyeti (TGC) Başka- nı Nail GürelL halkın şeriat tehlikesine karşı örgütlen- mesi gerektiğini belirttıler. Istanbul Barosueski Baş- kanı OrhanApaydu'ın anı- sına Orhan Apaydın De- mokrasi ve Banş V'akfi'nca düzenlenen ödül töreni dün Conrad Oteli'nde gerçek- leştirildi. Törenin açılış ko- nuşmasını yapan gazetemız yazan îlhan Selçuk. Apay- dın'ın demokrasi savaşçısı olduğunu belirtti. Bugün Türkiye'de şeriat ve laikli- ğin tartışılır olmasının bir ayıp olduğunu vurguiayan tlhan Selçuk, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olmak için büyük bedeller ödediğinı söyledi. Buna karşın çok fazla mesafe alınamadığını belirten Selçuk halkı müca- dele etmeye çağırdı. Vakfın bu yıl ödüle layık gördüğü CHP Manısa mil- letvekilı Sabn Ergül'eödü- îü vakfın yönetim kurulu üyesı GüJçin ÇaylıgiL TGC Başkanı Naıl Güreli'ye ise Burhan Apaydın verdi. Apaydın bugün Türkiye'de ıki ayn grup Atatürkçü ol- duğunu savundu. İlk grubun llhan Selçuk gibi dürüst ay- dınlardan ıkinci grubun ise şekilcilerden oluştuğunu belirten Apaydın, "1982 Anayasası hürrivetin tenü- nan değildir.Çünkü bir cun- ta .\na> asasıdır. Bizlcr için asıl Anayasa 1924 Anavasa- sıdır. Bu Anavasanm geri ge- tirilmcsi için çalışmalıyız" dedi. Ödül törenınden son- ra '•Demokrasi ve İnsan Haklan Açısından 1997 Türldyesi" konulu panel gerçekleştirildi. Panelde ko- nuşan Sabri Ergül, Türki- ye'de demokrasi. insan hak- lan ve hukukun özellıkle 1960Tı yıllardan sonra ye- terli gelişimi gösteremedi- ğini savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle