Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 1997 CUMA
14 KULTUR
Yabancı yazarlar, PEN, TYS ve Edebiyatçılar Derneği temsilcileri 'Düşünce Özgürlüğü'nü tartıştı
'YasaLarm yazara saygısı yok'Kûltür Servisi- 'Düşünce Özgflriüğü
tçin tstanbul Buluşmalan' başlığı altın-
da Türkiye'ye gelen yabancı yazarlar,
PEN Yazarlar Demeği, Tûıkiye Yazar-
lar Sendikası ve Edebiyatçılar Derne-
ğj'nin dûzenlediği 'Yazar ve Düşünce
Ozgürlüğü' konulu toplantıya katılarak
'dûşüoce özgürlüğü'nü tartıştılar.
GazetecilerCemiyeti'ndeki toplantı-
ya, ! milyar 110 milyon TL ağır para ce-
zasını ödeyemediği için hapis yatmak
zorunda kalan ve önceki gün özgürlüğü-
ne kavuşan Yurt Kitap Yayın sahibi Ün-
sal Öztürk de katıldı.
Türkıye Gazeteciler Cemiyeti Başka-
nı Nail Güreli, açış konuşmasında dü-
şünce ve ifade özgürlüğü konusunda
Türkiye'nin sıkıntılan ve eksıklerinin
olduğuna dıkkat çekti. Düşünceyi açık-
lama özgürlüğünü 'Uetişim özgürlüğü'
kavramı ıçinde değerlendıren Güreli,
iletışim özgürlüğünü 'herkesin bilgi
edinme hakkı' olarak tanımladı. Bu öz-
gürlüğün vergi verme, askerlık yapma
gıbı bir vatandaşlık hakkı olduğunu vur-
gulayan Güreli, bılgi edınmenin demok-
ratik rejimin gerekli şartlanndan biri ol-
duğunu söyledi.
PEN Yazarlar Derneği Yönetim Ku-
rulu üyesi Alpay Kabacalı da 21. yüzyı-
la yaklaşırken Türkiye'nin ifade özgür-
lüğü açısından dünyamn en geri kalmış
ülkeleri arasında olduğunu belirtti. Ki-
şilerin düşüncelennı özgürce ifade et-
me özgürlüğünün 'devletin vetoplumun
çıkan' adına engellendiğini söyleyen
Isveç Yazariar Biriiği
2.Başkanı Blomovist.
Mesut Ydmaz'ın
'Devletin görevi yazannı
susrurmak değil,
cesaretiendirmektir'
sözünü anımsatarak
bunun 'ahlaki bir
yükümlülük' olduğunu
söyledi. Almanya PEN
Temsilcisi Singh de
'Düşünce özgürlüğü
yerine Türk yazarlaria
edebiyat üzerine
tarbşmayı yeğlerdim.
Politikacüar Âtatürk'ün
'Yurtta Banş Dünyada
Banş' sözünün değerini
anlasaydı bugün burada
ounazdık' dedi.
(Fotoğraf:KADER
TUĞLA)
Kabacalı, görüşlerin serbestçe tartışıl-
madığı bir sistemde demokrasınin ya-
şamayacağını vurguladı. 21. yüzyılın in-
san haklan çağı olduğunu belirten Ka-
bacalı, Türkiye'nin böyle bir çağın eşı-
ğinde düşünce özgürlüğüne getirilen ya-
saklarla bildiğini okumakla kalmayıp
bütün dünyaya da meydan okuduğunu
söyledi.
Edebiyatçılar Demeği temsilcisi ya-
zar Konur Ertop ise düşünce için zorun-
lu olan özgürlüklerin, köktendıncihk ve
şeriat karşısında söz konusu edılemeye-
I V - *»**«•
YAZAR ve DÜŞÜNCE ÖZGÜRL
PEN YAZi
V-
GATHERSN3 IN İSTANBUL FOR
MARCH10-12 TH1997
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN İi
ceğini belirtti. Yazarlann herülkede, her
dönernde baskılarla karşılaştiğını söy-
leyen Ertop, "Yazaruk mesleğmin tari-
hi, baskılann tarihidir" diye konuştu.
'Düşünce Özgürlüğü ye Türkiye' kitabı-
nın yayımcısı Erdal Öz de "Düşüncete-
ri düe getirmek suçsayılmasın diye bu ki-
tabı çıkardık, ama düşüncelerin suç sa-
yümamasuu söylemek bile suç sayıldığı
için kitabımız toplaüldı. Kitabı çıkar-
maktaki amacımız, düşüncelerini açık-
ladıklan için hapislerde yatan insanlan-
mıza karşı bir insanük suçu işlenmekte
olduğunu. bu uygulamamn yanuşlığını
ortaya koymak, beceriksiz yönetkilere
doğruyu hatırlatmak içindL Kitap bir
uyanlar,öneriler antotojisiy dL Bunu an-
layacak kafada olmadıklan için topladı-
lar, yargdadılar ve mahkûm ettiler" de-
di.Gerçek demokrasınin olduğu bir ül-
kede 'düşünce özgürlüğü" diye bir kav-
ramın olmayacağını söyleyen Erdal Öz,
özgürlük ısteğınin özgürlüğün olmadı-
ğı bir ortamda boy verdiğini belirtti.
Isveç Yazarlar Birliği 2. Başkanı Lars
ErikBkmovist YaşarKemal'in 'Düşün-
ce Özgürlüğü ve Türldye' kitabının ya-
yıncılanndan bıri olarak yargı önüne çı-
kanldığı günlerde dönemin başbakanı
Mesut Ydmaz'ın "Devletin görevi yaza-
nnı susturmak değil cesaretiendirmek-
tir" şeklindeki sözlerini anımsatarak bu
sözlenn 'ahlaki bir yükümlülük' oldu-
ğunu söyledi. Blomovist, yasalann ya-
zarlara karşı saygısız olduğunu sözleri-
ne ekledi.
ABD Uluslararası PEN 2. Başkanı Jo-
anneLeedom - Ackerman da Türkıye 'de
bulunduğu süre içınde İsmail Beşikçi,
Işık Yurtçu gibi hapiste olan yazarlann
sorunlanna taıuk olmanın yanı sıra öğ-
rencilerle polisin karşı karşıya geldiği-
ni görmekten de çok büyük üzüntü duy-
duğunu belirtti.
Rusya PEN Başkanı Alesander Tkac-
henko ise "Kafka'mn 'Dava'sı her gün
pek çok ülkededevam ediyor. Yeryüzün-
de düşüncelerini ifade edemeyen insan-
lar oldukça, hepimiz suçluyuz. Rusya'da
eskiden KGB tarafından izleniyorduk,
şimdi kimin kimin peşinde olduğu belli
degil. Türkiye gibi Rusya'nın da önünde
çok zor bir yol var" diye konuştu. Doğu
AJmanya PEN Temsilcisi Rajvinder S-
ingh de "Türkiye'ye geliş nedenimizden
memmun değilim. Düşünce özgürlüğü
yerine Türk yazarlarla edebiyat üzerine
tartışmayı yeğlerdim. Türkiye'de Ata-
türk'ten sonra gelen poütikacılar onun
'yurtta banş dünyada banş" sözünün
değerini anlasaydı bugün burada olmaz-
dık" dedi.
Meslektaşlanna destek olmak için gelen yabancı yazarlar uygulamalardan şaşkınlık duydular
'Düşünce özgürlüğü doğal bir haktır'DUYGU DURGLTS
'Düşünceye Özgürlük' kitabı-
nın yayıncısı olarak yargılanan
Türkiyeli aydınlara destek olmak
üzere tstanbul'a geldiler. llk işle-
ri Beşiktaş DGM'de kendi hakla-
nnda suç duyurusunda bulunmak
oldu. Aldıklan yanıt "Burayı şov
meydanınaçevirmeyüTdı. Dilek-
çeleri reddedildi; vaçgeçmediler
Şanar Yurdatapan, Türkiye PEN
Yazarlar Birliği lkinci Başkanı
Feyza HepçOingirler, Türkiye Ya-
zarlar Sendikası temsilcisi Neca-
ti Mert ile birlikte DGM'nin ka-
pısını bu kez sorgulanmak için
çaldılar.
Aralannda tskoç yazar James
Ketanan, B.Britanya Uluslararası
PEN, Hapisteki Yazarlar Komi-
tesi Başkanı MorisFarhi, Alman-
ya PEN-E Temsilcisi Rajvinder
Singh, ABD Uluslararası PEN 2.
Başkanı ve Hapishanedeki Yazar-
lar Komitesi Başkanı Joanne Le-
edom- Ackerman, Filistin PEN
Başkanı Hanan Awwad, Finlan-
diya PEN Temsilcisi Kalevi Ha-
ikara, Hollanda PEN Temsilcisi
Maria Van Daalen, tsrailli yazar-
lar Jehuda Atias, Maja Bejerano,
Avraham HefTner, Israil PEN
Temsilcisi Schulamti Kuriansky
ve Puah Shalev Toren, Isveç Ya-
zarlar Birliği 2. Başkanı Lars
ErikBotomovist Isveç PEN Tem-
silcisi CHa Sunesson, Kanada Qu-
ebec PEN Yardımcısı ve Hapiste-
ki Yazarlar Komitesi Başkanı Lo-
uise Gareu Des-Bois, Meksıka
PEN Temsilcisi Soledad Santiago
ve Rusya PEN Başkanı Alesan-
der Tkachenko bulunuyordu.
DGM'deki 'başansız' girişimin
ardından Mahir Günşiray'ın du-
ruşmasma gidip, sanatçıya des-
tek verdiler. Daha sonra, tstanbul
Üniversitesi'nde ögretim üyelen
ve öğrencilenn dûzenlediği 'Dü-
şünceye Özgürlük' forumunun
konuklan olacaklardı. Ancak po-
lisin "Rektörden izin almadan
içeri gjremezsiniz" uyansırun ar-
dından rektör de onlan geri çevir-
di.
Şaşkınlıklan, üniversitede po-
lisın ne aradığı sorusunda odak-
lanıyordu. Sorulacak çok soru
vardı. Yazarlannı gözünü kırp-
madan harcayan bir ülkede, üni-
versite gençliğinin de ağır hapis
cezalanna maruz kaldığını deh-
LBD Uluslararası PEN
2.Başkanı Joanne Leedom-
Ackerman, Türkiye'nin
yükümlülüklerini yerine
getirmek zorunda olduğunu
vurgulayarak, herkesin
doğal hakkı olan
özgürlüğün yazarlara da
tanınması gerektiğini
belirtiyor. Rusya PEN
Başkanı Alexander
Tkachenko ise Rusya'da da
yargının tamamıyla
bürokrasinin elinde
olduğunu ifade ederek,
'Rusya'da da durum üç
aşağı beş yukan Türkiye'ye
benzer' diyor. (Fotoğraflar:
KAAN SAGANAK)
şetle öğreniyorlardı. Üniversite-
ler dünyamn her yerinde öğrenci-
lere aitse üniversite yönetiminin
yetkisi sadece hizmet vermekle
sınırlı değil miydi? Polisin üni-
versitede olması tansiyonu yük-
seltmiyor muydu? tsrailli yazar
Avraham Hefmer'in ortaya artığı
öneri, Türkiyeli yüzler-
de buruk bir gülümse-
meye yol açtı ister iste-
mez: "Bırakın polis de
girsin üniversiteye.
Derslerinize girsinler,
bügi ortammı tanısınlar,
bir şe>ler öğrenirler el-
bet" "
Türkiye Yazarlar Bir-
liği ve PEN Yazarlar
Demeği'nin konukla-
nndan ABD Uluslara-
rası PEN Başkanı ve
Hapisteki Yazarlar Ko-
mitesi Başkanı Joanne
Leedom - Ackerman,
üniversite önünde yaşa-
nanlan algılarken zor-
luk çektiğini belirtiyor-
du. "Burada bir arada
ohnak, üniversitelilerle
buluşmak bence çok
olumlu. Düşüncelerin
buluşması çok yarartı.
Ancak bizler uluslara-
rası misafirler olduğu-
muz için belki de ger-
çeklerinçpğunu görmü-
yoruz. Türki\
r
e'de yazarlara uy-
gulanan baskılan duyduğumda,
çeşitli yayın organlanndan izicdi-
ğimdc dehşete düşüyorum. O\sa,
bu ülkede demokrasinin olduğu-
nu biliyoruz. tnsanlar Türkiye'de
özgür ifade haklannı kullanryor-
larsa,Id üniversitede toplanan öğ-
renciler böyle bir kitieydi. devle-
tin bu özgüriüğe sahip çıkması ge-
rekir" dıyen Ackerman, Türkı-
ve'yi bir yönüyle kendini ifade
etmeye çalışan, bir yönüyle de bu
hakkı kullanmak isteyenleri ce-
zalandıran otoriter bir ülke olarak
değerlendiriyor. "Şimdi asd so-
İDOB'dan 'Mütikallerden Seçmeler'
Balesi, özelfikle gençjere yöneük hazuiadığı "Müzikallerden Seçmefcr" isimK yeni
bir gösteriyi tstanbul seyircisinin beğenisine sunu\or. Tanınmış müzikallerden ör-
neklerin sunıtlduğu, müziJk vönetmenliğini Elşad Bagirov'un üstlendiği bu göste-
rinin sahne düzeni Süremay Anman'a ait Koreografisini Sönmez Tuygun'un ha-
zırladığı eserin çevTe ve kostüm düzerüemesini Ay şegül Alev gerçekleştirdi. Göste-
ri, her hafta cuma günü saat 19.00'da AKM Konser Salonu'nda izlenebilecek.
nın Türkiye'nin düşünce özgür-
lüğü kavramryla banşık yaşayıp
yaşayamayacağı. l'muyorum ki
bunun yanıü olumlu olur. Çünkü
Türkiye dünya üzerindeki pek
çok ülke için çok önemli".
Düşünce özgürlüğünü 'her in-
sanın sahip olduğu doğal bir hak'
olarak tanımlayan Ac-
kerman, farklı düşün-
celerin birlikte yaşama-
sının zorunlu olduğu
Türkiye gibi ülkelerde
çözümün uygar tartış-
ma ortamından geçtiği-
ni belirtiyor "Biz 'Dü-
şünceye Özgürlük' ki-
tabuıuı yayuıcılan ola-
rak bir suç işlemedik.
Sanıyomm ki dilekçe
başvurumuzu kabul et-
meyen DGM Savcısı da
yaprığımızın suç oldu-
ğuna inannıadığı için
böyle davTandı. Biz bu-
raya sorunlara çözüm
bulmak için gelmedik.
Çözümü Türkhe bula-
cak. Bizler hiçbir poli-
tik grubu temsiletmiyo-
ruz, sadece Türk \azar
meslektaşlannuza duy-
duğumuz saygı yüzün-
den buradayız" diyen
Ackerman. Türki-
ye'nin, düşünce özgür-
iüğü konusunda ulusla-
ABD'DE KÜLTÜR DÜNYA TİCARETİNDE GÜCÜ ARTTIR1YOR
w
Stuıatla bagLantıyı koparırsak
girişiınci ıiıhu da yitiririz
9
VVASHINGTON (AA) - Dünyanın en
güçlü ekonomısine sahip ülkelerrnın ba-
şındagelen ABD'de, kültür-sanat sektö-
rii, Amerikan ekonomisi ve dış ticareti-
ne önemlı katkılar sağlarken 2 milyonu
aşkın kişıye istihdam alanı yaratıyor.
"Sanat İçin AmerikaUar" adlı kültür-
sanat faaliyetlerini destekleyen kuru-
mun raporuna göre, ABD'deki kâr ama-
c» gütmeyen kültür- sanat kurumlan sa-
dece 1994 yılında 36.8 milyar dolarlık
harcama yaptılar.
Amerikan kâr amacı gütmeyen kül-
tür-sanat kurum ve kuruluşlan 1 milyon
3O0 kişi, ticari amaçh kültür-sanat sck-
törû de 908 bin 800 kişıye istihdam ola-
nagj sağladı. Böylece, ABD'de kûhür-
sanat ve bağlantıh sektörlerde istihdam
olanağından yararlananlann sayısı 2
mıh/onu geçti.
ABD Senatosu'nun Cumhuriyetçi
Partı üyesi Robert Bennett, "Sanat
Amerika'yı Zengjnleştirrvor"" konulu
sempozyumda ABD yönetimın kültür-
sanat harcamalannın, ABD'nin dünya
ticaretinde gücünü arttırmanın bir yolu
olduğunu vurguladı. Senatör Bennett,
Kayıth Sanatlarve Bilimler Ulusal Aka-
demisi'nce(NEA)düzenlenen sempoz-
yumdaki konuşmasında, "ABD'Iflerin
diğer ülkelerle rekabetinde en büyük
avantajlanndan biri müteşebbislik nıh-
landır. Büyük tecrübeler, büyük iddialar
ve hedefler bizhn geüşme ortamımızın
bir parçasıdır ve sanatın yaraücitağıyla
bağİanüyı kopanrsak bu ülkede müte-
şebbis ruhunu da yitiririz" dedı.
ABD Başkanı BiU Clinton yönerimi,
Kayıtlı Sanatlar ve Bdimler Ulusal Aka-
demisi (NEA) için gelecek yıl 136 mil-
yon dolar aynlmasını destekliyor.
ABD'deki sinema ve diğer kültür-sanat
çevreleri, NEA'nın bütçesinin kısılma-
ması için lobicilik yapıyorlar. ABD'H
aktör Alec Baldwin ve diğer ünlüler,
Temsılciler Meclisi Başkanı NewtGing-
rich de dahıl, ABD'nin yasama organı
kongre üyelerine, NEA'nm bütçesinin
iyice kısılıp öldüriilmesi halınde,
ABD'nin en fazla para getıren sanayıle-
re zarar verileceğini bildirdiler.
rarası anlaşmalara imza atan bir
ülke olarak yükümlülüklerini ye-
rine getirmek zorunda olduğunu
ve herkesin 'doğal hakkı' olan öz-
gürlüğü yazarlanna da tanıması
gerektiğini belirtiyor.
Yazar, şair, yayıncı ve Rusya
PEN Başkanı Alexander Tkac-
henko ise düşünce özgürlüğü ko-
nusunda Türkiye ile Rusya ara-
sındaki benzerliklerden söz açı-
yor. "DGM'nin karanbenim için
sürpriz nlmadı çünkü Rusya'da
da buna benzer deneyimler yaşa-
dık. Rusya'da yargı tamamıyla
bürokrasinin elinde. Yargının gü-
\enilirligi sarsdmış durumda.
Vargıçlarhükümetinyanındayer
almakta tereddüt etmiyorlar. Hep
anlattığun tipik bir dava vardır.
Rusya'nın ünlü gazetecflerinden
biri Dostoyevski'den yapnğı bir
alıntı yüzünden yargılanırken
yargıca ifadenin kendisine ait ol-
madığını. Dostoyevski'nin bir sö-
zünü kullandığını söylemişti Yar-
gıcuı yanıt 'Kapa çeneni, Dosto-
yevski meselesini daha sonra ko-
nuşunız'. Rusya'da da durum üç
aşağı beşyukan Türldye'yle ben-
zer."
Peki, Rusya'da yazarlar düşün-
ce özgürlüğü konusunda hangi
somut sorunlarla karşılaşıyorlar?
"Yazarlar istedikleri her konuda
yazabSiyorlar. Yayuıcıtar da bası-
yor. ama en önenili sorun ekono-
mik alanda. Şu anda Rusya'da en
çok ticari başan getiren kitaplar
basılıyor. Yayıncılar edebiyat eser-
lerini basmak istemiyoriar. Eğer
tanınmış bir yazarsanız işiniz ko-
lay. Kitaplaniuz basılıyor, hatta iyi
saüyor. Ancak bazı konularda,
özeÜikle dini konularda, federal
güvenlik alanında, mafya konu-
sunda sansür uygulanryvr. Bu say-
dıldanm üzerine yazmak gerçek-
ten çok zor ve tehlikelL Rusya'da
tennkeyi en çokyaşayan kesim ga-
zeteciler. Son iki yıl içinde Rus-
ya'da on yedigazeteci öldürüldü."
Tkachenko, düşünce özgürlü-
ğünün yaşanmadığı bir ülkede
mutluluktan söz edilemeyeceğini
belirtiyor. Türkiye'yi, özgürlük-
ler açısından Rusya'dan daha iyi
bir konumda bulduğunu söyleyen
Tkachenko "Ama" diyor,"birkaç
günlük Türkiye deneyiminin izle-
rini de hesaba katarak demokra-
si konusunda doğru bir yol izledi-
ğinizi söyleyemem".
Avustralya'da 'sahte
yazar' şaşkınlığı
SYDNEY (AFP) - Avustralya yerlilenn-
den bir kadm tarafından yazılarak ülkenin
saygın edebiyat ödüllerinden Dobbie
Award'ı kazanan kitabın yazannın beyaz bir
adam olduğu ortaya çıktı.
Wanda Koolmatrie adını kullanan 47 ya-
şındakı Leon Carmen, 'My Own Sweet Tî-
me' adını verdiği ilk kitabını yerii bir kadm
ismiyle yayımlatmak dahakolay olacağı için
sahte bir isim kullandığını söyledi. Kitabın-
da, Avustralya yerlilerinden Pitjanrjafjara ka-
bilesine bağlı bir ailenin çocuğu olarak dün-
yaya gelen ve ergenhk çağında aılesinden
zorla kopanlarak büyük şehirde yaşamak zo-
runda kalan bir kadının yaşamöyküsünü an-
latan Leon Carmen, edebiyat çevresini şa-
şırttı. Kıtabıyla 1995*te verilen Dobbie Ödü-
lü'nü alan Carmen'i, Pitjantjatjara Konseyi
şiddetle kınayarak adını kullandığı aıleden
özür dilemesı gerektiğinı belirtti. Carmen
ise kitabın aldığı ödüle dikkat çekerek "Bu
ödül edebi değeri yüzünden değil, derisinin
rengi sayesinde ödül almışnr" dedi.
Yayımlandığı zaman uyandırdığı yankıy-
la ülkenin en çok beğenilen ve derslerde oku-
tulmak üzere okullara bile giren 'olay' kita-
bın edebi değeri de bir anda yok oldu. Ede-
biyat eleştirmenleri. kitabı 'kurmaca' olarak
değerlendirerek yazınsal değennden çok şey
yitirdiğini söylüyorlar.
Avustralya sanat çevresi aslında bu tür
'sahtetik'lere alışık. Geçen ay, Avusturalya
yerlisi olduğunu ileri süren Eddie Burrup
adındaki bir ressamın aslında, Elizabeth Du-
rack adında beyaz bir Avustralyalı kadın sa-
natçı olduğu ortaya çıkmıştı. tngiliz köken-
li Helen Darville adındaki yazar da uzun sü-
re Helen Demidenko adını kullanarak Uk-
raynalı göçmen bir ailenin kızı olduğunu i-
leri sürmüştü.
YAZIODASI
SELİM İLERÎ
Son Efsane
O zamanlar ortanca amcamız Kıbns'tan eşiyle bir-
likte gelmiş, bir yaz sonunda istanbul'da, Tepeba-
şı'nda Londra Oteli'nde kalmıştı. Tabii amcamızla
yengemizin bütün günleri bizimle geçmişti.
Londra Oteli'ni ilk kez görüyordum. Çrfte kanatlı
kapısının buzlu camlan, caddeye bakan odalann
balkonları çok hoşuma gitmişti. Gerçi otel hayli ba-
kımsızdı ama, geçmiş günlerinin görkeminden hâlâ
bir şeyler duyumsanıyordu.
Amcamızla yengemizin bir ay kadar süren Istan-
bul gezisınde, bir de, alaturka musıkılı gazınolan
görme fırsatım olacaktı. Galiba yengemiz ille 'saz'
dinlemek istemişti.
Bu istek de babamın dar bütçesine sessiz bir
bomba gibi düşmüş; o güne kadar öylesi gazinola-
nn yanından bile geçmemişken, bir saz gecesi ka-
ça çtkar diye araştınlmış, uzun hesaplara girişilmiş,
nihayet bir gece Küçük Çıftlik Parkı'na gidilmişti.
Küçük Çiftlik Parkı büyüleyıci gelmışti. Ardımızda
yan harap bir kâgir köşk yükselıyordu. Bahçede ko-
lalı örtülü masalar, yanılmıyorsam, hasır koltuklar.
Amcamla babam rakı ıçmekteler. Bir de bira servi-
si var ki, o, yengem için. Annemle babamın uzun he-
sap dökümlerinden sonra, annem ve ablam bu ge-
ceye katılmamışlar. Ama ben baş köşedeyim.
Küçük Çiftlik Parkı'nın sahnesinde sanatçılar art
arda görünüyortar, sazlar bazen değişiyor. Fondaki
dekor da değişiyor. Hele ünlü ses sanatçılan sıra
altnca, o derme çatma dekor bende bir rüya izleni-
mi bırakiyor artık.
Muallâ Mukadder i. Perihan Attındağ'ı dinledi-
ğimizi hatırlıyorum. Perihan Altındağ ağırbaşlı birtu-
valetle görünmüşken, Muallâ Mukadder daha uçu-
cu bir görünümde, onun tuvaleti hem dekolte, hem
maviye çalar camgöbeği, yanardöner kumaştan...
O yaz sonu, derken bir gece de, Mûzeyyen Se-
nar'ı dınlemeye gidiyoruz. Yengemle amcamın bü-
yük hayranlık duyduklan ses sanatçısı Mûzeyyen
Senar. "Getmişken, onu dinlemeden gitmek ol-
maz..."deniyor.
Doğrusu, hangi gazino, hangi semt, hangi başka
sanatçılar, her biri bellegimden çıkıp gitmiş. Yalnız-
ca Mûzeyyen Senar. Gecenin ıleri bir saatinde sah-
neye çıkmıştı. Inceaskılı birtuvalet, salkım küpeler,
kısa kesilmiş saçlar ve efece bir tavır. Şarkıya baş-
lar başlamaz, alaturka müzikten nasibimi almamış
olmama rağmen, derin bir hüzünle sarsılmıştım. Mû-
zeyyen Senar'ın sesi sanki kalbi gırtlağa çıkanyor-
du.
Yaz gecesinden bugüne kırk yıla çok yakın bir za-
man geçti. Ne zaman 'bizim şarkılanmız' dense, bir
tek Mûzeyyen Senar'ı düşünürüm. Onun sesi, söy-
leyişi, yan efe yan alaycı, hayli 'mükedder' hali tav-
n kulağımda çınlar, gözümün önüne gelir.
Gençlik çağımda, çeşitli sebepler ve fırsatlarla,
birçok ses sanatçımızı dinledim, hanımlardan, bey-
lerden, günün moda şarkılanndan etkilendiğim ol-
du. Ama hiçbiri, hiçbir yeni şarkı Mûzeyyen Senar'ın
tılsımını bozamadı.
Yıllarönceyazmıştım: "Türk Müziğinde BirDiva".
Sekız, dokuz yıl geçmiş olmalı. Göksu'da, Mûzey-
yen Hanım'ın çelebi teknesmdeydik. Gecede, çal-
gısız, bir iki şarkı söyledi ve gecede hep sesi kaldı.
Şimdi, Yapı Kredi Kültür Sanat'm gerçek bir hiz-
meti Mûzeyyen Senât A!bümiTnQ dinlerkeri BurHlr
hepsi sökün etti, o kadar kı, Cihangir'deki evimize,
annemle babamın Mûzeyyen Senar konuşmalanna
kadar geri döndiim. Mûzeyyen Senar'ın 'maz/'yiya-
şatmakla kalmayıp, geri getirebildiğine tanıklık et-
tim.
Albümü Kudsi Erguner Grubu'nun eşsiz çalgılan
bütünlüyor. Elliyi aşkın şarkı, Mûzeyyen SerıarSn -
yalnız yillara meydan okumamış, bir yandan da gü-
nümüz şarkıcılannı silip süpüren, yok ediveren- et-
kileyici üslûbuyia ve saz ustalannın ciddi, sanat kay-
gısı taşıyan icrasıyla gelecek bir zamana teslim edil-
mekte.
Kudsi Erguner'in Mûzeyyen Senar yorumunu
alıntılamadan geçemeyeceğim: "Her türlü yapma-
cılıktan uzak, gerek şarkı sözleri gerekse de melo-
dik yapı ile bütünleşerek, bestecinin duygulannı
dinleyıciye en içten ifadelerle aktarabilen Mûzeyyen
Senar, bu anlamda, okuduğu yapıtlan yaşayan ve
yaşatabilen müzisyenler kuşağının belki de son tem-
silcisidir."
Muhakkak ki son temsilcisi. 'İçten' olmak, salt o-
nun çapındaki sanatçılara denk düşüyor.
"Susun ey garip kuşlar ötmeyin susun", Mûzey-
yen Senar söylüyor...
btanbul film Festivali
rezervasyonları başlıyop
• KüKür Servisi - lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından 29 mart -13 nısan tanhlen arasında
düzenlenecek olan 16. Uluslararası lstanbul Film Festivali
için rezervasyon formlan, program çizelgesı ve
broşürlerin dağıtımı dün başladı. Festival broşürleri ve
rezervasyon formlan Atatürk Kültür Merkezi, Emek, Fitaş
ve Reks sinemalan gişelennden sağlanabılecek.
Doldurulan bu formlar 15,16 ve 17 mart tarihlerinde saat
10.00-19.00 arası AKM Ön Fuaye'de toplanacak. Rezerve
edilen biletler 22,23,24,25 mart tarihlerinde Beyoğlu,
tstiklal Caddesi, No: 146 adresinde bulunan tKSV
binasmdan alınabilecek. Rezervasyondan geriye kalan
biletler, 28 mart cuma gününden itibaren Festival
sinemalan gişelerinde satışa sunulacak. Bu yıl bilet
fiyatlan tam 600.000 TL, öğrencı ile 65 yaş ve üzeri
izleyıcıler için 400.000 TL. olarak belirlendi.
K U L T U R Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I