14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6ŞUBAT1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Ubya ile petpol takası planlamyop • ANKARA (Cumhuriyet ~ Bürosu)-Başbakanlık Miisteşan Kadn Keskın. TÜPRAŞ'ın Libya'dan alacağı petrolün müteahhit alacaidan ıle takas edılmesınin planlandığını ' söyledi. Yurtdışı " Müteahhıtlik Hızmetleri Üst Koordinasyon Kurulu. Başbakanlık Miisteşan Keskin'in başkanlığında toplandı. Toplantı öncesinde bir açıklama * yapan Keskın. vurtdışı müteahhıtlik hızmetlerinin - ülke ekonomısıne büyük katkı sağladığını belirterek. halen üstlenilen 134 milyar dolarlık ışın 14.5 milyar dolarlık bölümünün yapılmakta olduğunu söyledi. Yabancı sermayede rekor • Ekonomi Servisi - . 1997'nınılkayında 195 . milyon dolarlık yabancı sermaye iznı venlirken. bu rakam ocak aylan içinde en yüksek rakamı oluşturduğu bildirildi. Hazıne Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamaya göre ocak ayuıda ızin verilen yabancı sermayenin içinde imalat sanayı 160.4 frilyonla ilk sırada yer aldı. imalat sanayinin yanında tanm 0.3 milyon dolarlık ızin alırken, madencılik sektöriinde 14 4 milyon dolar hizmetler sektöriinde ise 19.7 milyon dolan buldu. Esnafa kredi müjdesi • ANKARA (AA) - Devlet Bakanı Lfuk Söylemez. Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatıflen'ne bugün. Halkbank'tan 3 trilyon lıra kaynak aktanldığını açıkladı. Söylemez, mevcut program ve plasmanlara ılave olarak verilen 3 tnlyon liralık kredinın. bu yıl artarak süreceğinı bildirdi. Söz konusu krediyle > aklaşan bayram öncesı esnaf ve sanatkârlann finansman ihtiyacının büyük ölçüde karşılanmasının tmaçlandığını belirten -Söylemez."' 1996 yılında 700 bin esnaf ve sanatkâra ulaştınlan kredi mıktan 80 trilyon liraya çıkmıştı. Bu yıl 130 trilyona çıkacaktır" dedı. Sanayi Bakanlığı fırın takibinde • ANKARA (AA) - Sanayi veTicaret Bakanlığı. çalışmayan fınnlan takıbe aldı. Bakanlığa bağlı Tüketici Haklan ve Rakabetın Korunması Genel Müdürlüğü, tüketicılerin rekabetçi bir ortamda daha kalıteli ve ucuza ekmek almalannı sağlamak amacıyla. ruhsat aldığı halde çalışmayan fınnlann ruhsatlannın ıptalı konusunda talimat \erilmesi istemiyie. İçişleri BakanlıgYna bir yazı gönderdı. Türkiye'de bulunan 20 bin civanndaki ekmek fabnkasının önemli bir bölümünün atıl durumda bulunduğu. Istanbul'da bulunan 1987 fırından 1725'ınin. Ankara'da bulunan 380 fınndan 363'ünün fiilen çalıştığı ve bu fınnlann da kapasite kullanım oranının yüzde 25 düzevinde olduğu belırtıldı. Sanayi üretimi artışı geriledi • ANKARA (AA) - Sanayi üretimındekı artış geriledi. 1995 yılında yüzde 8.6 olan sanayi sektörü üretimindeki artış. geçen yıl yüzde 5.9 olarak gerçekleştı. Sanayi üretimi 19% yılı Aralık ayında ıse öneekı yılın aynı ayınagöre birde 2 oramnda azaldı. 19% yılında sektörel bazda incelendığinde üretım artışı madencılik sektöriinde yüzde 3 8. imalat sanayiinde yüzde 5 3. elektnk. gaz ve su sektöriinde ıse yüzde 10 5oldu. İTO'nun sesli bflgî sistemi • İSTANBUL (AA) - İstjnbul Tıcaret Odasının (ITO) Seslı Bilgı Sıstemı. 19^7 Ocak ayında 5 bin 40 aramayı cevaplandırdı. İTO'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, üyelere daha hızlı ve pratik hizmet veıebılmekamacıyla 1994 yıl Şubat ayında faalıyete gecen sistem bugüne kadar 123 bin 605 kez arandj. Emekli Sandığı'nın 6 büyük oteli de 'kaynak' uğruna özelleştirmeye kurban edilmek üzere REFAHYOL tuttuğunu saüyor Bc/yuk Efes Otelı Büyük Tarabya 0 Buyuk Ankara O. Bursa Çelik Palas Maçka Otelı Ankara Stad O. HAYRİYE MENGÜÇ Emekli Sandığı. hizmet- lenyle doğrudan ılgisı bulun- mayan gaynmenkullennı Ba- kanlar Kurulu tarafından be- lırlenecek esaslara göre sata- bılecek. Emekli Sandığı Yasası'nda yapılan değişıkliğin Resmı Gazete'de yayımlanmasıyla sandığa aıt 6 otelin satış yo- luy la elden çıkanlabilecek ol- ması. çeşıtlı tartışmalara ne- den ol uy or. H ükümetin kay - nak yaratmak uğruna, otelle- rin iyi işletilemedigı gerek- çesiyle aldığı bu karar. otel işletmecısı Emek İnşaat yet- kileri tarafından tepkiyle kar- şılandı. Satılma karanndan önce otellerin ışletmecisinın değış- tirilme yoluna gidilebileceği- ni ifade eden konu ile ilgılı çevTeler. Emekli Sandığı gaynmenkulleri- nin satılmasının yanlış olduğunu ifade etti- ler. Aynca usul ve esaslann Bakanlar Ku- /ulu'nabırakılmışolmasının satışlann Ana- yasa Mahkemesı'ne itiraz yolunu açacağı belirtıliyor. Otelleri hasılat finans sözleşmesiyle iş- leten Emek Inşaatyetkılileri ise otellenn iyi işletılmedığı ve zarar edıldiğı yolundaki id- dıalann gerçek olmadığını belırtiyorlar. Ge- Otellerin oda-yatak sayısı ve doluluk oranları (1996) Oda Hazır sayısı yatak' 446 149.410 87.485 64 128 57 890 60 635 75.375 268 194 173 184 214 Not Dönem içinde satışa sunulan hazır yatak sayısı. oda sayılannm 360 gûnluk hizmet verme Kapasıtestne gore belırlenerek venldı. " Dönem içinde satışa hazır yatak sayısı Buyuk Efes Otelı Biıyük Tarabya O Buyuk Ankara O Bursa Çelık Palas Maçka Otelı .Ankara Stad O Otellerin 1996 yılı karve ; ?.-, zararları* (bin TL.) Otelcılik Oyun Oyun Salonu Faaiıyetierı K/Z Salonu Dahıl K/Z 186.919.389 109.441.023 296.360 414 41649.253 49.432.077 91.081330 12.462.677 62.545 187 75.007 864 84.585.376 26.732 973 111.318 349 68.130 865 67 073 273 135.204 738 -20.884 776 75.041415 54.156 639 Toplam 372 862 784 390 265 950 763128 734 ' Otel'enn toplam kar ve zararlan Emek İnşaat muhasebe kayıtlanna gore belınenmış olup, 1996 yılı 11 ay kesın 1 ay tahmını rakamlanm ıçermektedır. • Emekli Sandığı Yasasf n'da yapılan değişiklikliğin Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla sandığın sahip olduğu 6 otelin de satışa çıkanlrnası gündeme geldi. İşletmeci Emek inşaat yetkilileri, otellerin zarar ettiği konusundaki iddialann doğru olmadığını söylüyor. Emekli Sandığı'ndan sonra SSK REFAHYOL hükümetınin desteğıyle Sosyal Si- gortalarKunımu'nun "Sosyal tesisler»ckonutlarda- hil gerekli olmayan mallannın" satışına olanak sağ- layan tasarı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Yasa ıle SSK gayrı menkullerinin alımı, satımı ve ıdare edılmesı konusunda yönetim kuruluna yetki ve- rildi. Satışa uygun olan gayn menkuller yönetim kuru- lu tarafından belirlendikten sonra rayıç değerinden sa- tışa sunulacak. Yönetim kurulu bu gayn menkullere ait rayiç değertespitinı, kamu bankalan veya bu ban- kaların iştiraki olan uzman kuruluşlara yaptırabıle- cekler. Satışa aıt ilke ve yöntemler ise bir yönetme- likle belirlenecek. Satışlann peşin veya taksitle ya- pılması konusu da yönetim kurulu tarafından karar- laştınlacak. lirinin yüzde 92'sini kıra olarak Emekli San- dığı'na veren ve ışletme hissesi olarak ise yüzde 2'lik bir pay alan Emek İnşaat şirke- ti Genel Müdürü tsmail Akçomak. "1996'yı yüzde 58.8 doluluk oranıyla tamamla- dık. Sadece Stad Otelinin 20 milyar li- ralık bir zararı oldu" dedi. Bu arada Emek İnşaat şırketınden adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yet- kıli ise, "Otelleri bizden daha iyi işlete- cek varsa, gelsin işletsin'" dedi. Emekli Sandığı otellerinın yaklaşık 1 tnlyon lira net kâra ulaştığını belirten yet- kilı, ışletme olarak vergilenni zamanında öde- diklerinı ve bu kân sağlamak içın 2-3 tril- yon liralık bir kaynak döndüğünü ifade et- tı. - 'KDV" olarak devlete 1.5 trilyon lira ödedik" diyen aynı yetkili. Emek İnşaat ola- rak 4 sendıka ıle uğraştıklannı da belirte- rek, sendikalann zam konusunu kendileriv- le değil bakanlıkla görüşmelerinden yakın- dı. Devletle yapılan sendıkacılığın zor ol- duğunu söyleyen yetkili, şöyle konuştu: "Stad Oteli'ndeki zarar, bakanlıkla gö- rüşülerek çalışanlara yüzde 300 oramn- da zam verilmesi nedeniyle ortaya çıktı. Stad Otel'de kâr edebilmek için rekabet unsuru oluşturan en az beş akti\ itesinden vazgeçmemezgerekiyordu. Biz bunu ya- pamazdık." Türk-İşten zorunlu tepkisi 'Hükümet fonun buyüklugünu gizliyor' A.VKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk- tş. REFAHYOL hükümetını zorunlu tasar- rufla ilgili gerçek bılgileri vermeyerek, fo- nun büyüklüğünü gizlemeye çalışmakla suçladı. Türk-Iş'ın açıklamasında, "Zorun- lu tasarruf. giderek daha büyük bir yağma halinc getirilmektedir" deniîdi. Türk-tş'ten dün yapılan açıklamada. zo- runlu tasarruf uygulamasının yalnızca ça- lışanlann sırtından kamuya yapılan gelir transfen olmadığı belirtilerek. "Bu uygula- ma. hükümetin yüksek faizlerle iç borçlan- mayı sürdürdüğii bir ortamda çakşanların sırtından rantiyelere gelir transferi anJamı- na gelmektedir" görüşüne yer verildi. Ne- ma oranlannın giderek düştüğüne dikkat çekilen açiklamada. kamuoy una verilen bil- gılerin gerçeklen perdeledıği belirtilerek. "nemada yapılan hesapoy unlanyla, hak sa- hiplerinin aldatılmasrna tepki gösterildi. Açıklamada. 1996 yılı Kasım ayı fona girişlerin 641.1 tnlyon olduğu. fonda yapı- lan ödemelerden sonra 523 trilyon lira kal- dığına dikkat çekılerek şöyle dendi:, "Oysa Hazine'nin 1996 Aralık sonu için açıkladığı rakamlar nakit bazda nema üze- rinden açıklanarak fonda biriken paranın 525.8 trilyon lira, ödemelerin 120.4 trilyon lira. nemalandınlmavan bakiyenin 9.5 tril- yon lira ve nemalandırılan tutarın da 395.8 trilyonliraolduğu açıklanmaktadır.Oysa ara- lık sonu bakivesinin. tahakkuk bazda ne- mavı da kapsaması \e fon mevcudunun 405 trilyon değil 550 trilyon dolayında gösteril- mesi gereİdrdi. 19% başı ile 1996 sonu ara- sında nema oranuıı sadete \ ü/dc 11 ^ arttı- ran bu hükümeti geçmişte verdiği sözlerini yerinegetirmeyeçağınyoruz. Hükümetizo- runlu tasarruf ve konut edindirme yardımı aldatmacalanna son vermeye çağunyoruz." Güneydoğu'da GAP'la birlikte başlayan yeni dönem, bölgeyi y abancı yatınmcılar için de cazjp hale getirdi. GAP Amerikablara pazarlaruyor RACER GEMİCİ ÖZDEN ADANA - Türkiye'nin en büyük proje- si GAP, Amerikalılarapazarlanıyor. Türk- Amerikan İşadamları Derneği ve ABD Adana Konsolosluğu tarafından 15-22 şu- bat tarihleri arasında yapılacak olan gezi- nin asıl amacı. GAP Bölgesi'ne ABD'lı ya- tınmcılan çekmek. İşin en ilgınç yanı ise GAP'ın pazarlanmasında ABD Adana Konsolosluğu"nun aktif rol üstlenmesı. Ağırlıklı olarak konsolosluk tarafından or- ganizeedilen gezide Doğu veGüneydoğu Bölgesi'ndeki 10 beledıye başkanı da yer alacak. Güneydoğu'da GAP'la birlikte başlayan yeni dönem, bölgeyi yabancı yatınmcılar içın de cazip hale getirdi. 1997 yıhnda ABD Adana Konsolosluğu. sadece bu böl- gede incelemelerde bulunmak üzere ABD'lı 4 ticaret heyetini getırmeyi planlıyor. Bu arada TABA Çukurova Temsilcilığı ile ış- birliği yapan konsolosluk, şubatın ikinci ya- nsında ise Türk işadamlan ile yöre bele- dıye başkanlannı ABD'ye götüriiyor. Atlanda ve VV'ashington'a yapılacak zı- yaret sırasında asıl amacın GAP'ın pazar- lanması olduğunu belirten TABA Çukuro- va Temsilcisi Erdal Kamışlı. "GAP'ı, do- layısıvlaGAP'a açdan kapıolarak kabul edi- len Çukurova'yı, İskenderun'u ve Mersin'i tanıtmak. ABD'li yatıruncıları bu bölgeye çekmekistiyoruz" dedi. Bölgede halen sü- ren terörnedenı ile duyulan tedirgınlığe kar- şı Erdal Kamışh'nın yorumu ise şöyle: "Sajıki Amcrika'da terör yok mu? Dün- yanın her yerinde terör var. Bu yatınmla- rt engelmemeli. Gidiş nedenimiz de bu ko- nuda Amerikalıları ikna etmek." Gezı sayesinde ABD özel sektörü ıle Türk yatırımcısının buluşturulacağını be- lırien Kamışlı. geziyı bir u marketing~ ola- yına benzetti. Çukurova'da fast-food ma- ğazalannın dışında herhangı bir Amen- kan yatınmın bulunmadığını da anımsatan Kamışlı. özellikle tekstil ve tanm sanayiı içın GAP'ın avantajlanndan söz ederek "Bu alanlarda yatınmlar gündeme gelebi- lir. Ancak gezinin hemen ardından bu ya- tınmlar \apilacak diyemeyiz. Bu bir süreç işidir" dıye konuştu. Öte yandan ABD Adana Konsoloslu- ğu'ndan alınan bilgiye göre gezide işa- damlarının yanı sıra 10 belediye başkanı da yer alıyor. Aralannda Şanlıurfa Bele- dıye Başkanı Ahmet Bahçıvan. Malatya Belediye Başkanı Münir ErkaL lskende- run Belediye Başkanı Mete Aslan, Van Be- lediye Başkanı Aydın Talay. Muş Beledi- ye Başkanı AbdülkadirTuran,Mardin Be- lediye Başkanı AbdülkadirTutasi,Batman Belediye Başkanı Salih Gök, Kahraman- maraş Belediye Başkanı CelalDoğanve Di- yarbakır Büyükşehır Belediye Başkanı Ah- met Bilgin'ın grubu. ABD'debelediyecilik konulannda incelemelerde bulunacak. ÇIFTÇİ DOSTU / SADULLAH USLMÎ Devlet Pancar Ureticisine 35 Trilyon lira Borçlu B aşbakan Necmettin Erbakan ve yardımcısı Tansu Çiller, artık ışin tadını kaçırdı. Tanm kesimı ile il- gili konular açıldığı zaman, her ıkisinın de söylediklenne bakarsanız, Tür- kıye sanki bir tanm cennetıdir. Aslında bü- tün dünya ülkeleri ve Turk halkı da biliyor ki Türk tanmı tam bir çokuntu içindedır. Çrft- çı perişandır. Uçan kuşa borçludur. Birço- ğu mahkemelerden ve ıcra takıplerinden kurtulabılmek içın ya hayvanlannı ya da tar- lasını satmak zorunda kalmaktadır. Işin daha da acı yanı, ufukta tanmı kurtaracak bir umut ışığı da yoktur!... Buna rağmen Erbakan da Tansu Çiller de urnut pompalamaya devam etmekte- dır. Özellikle son aylarda yaptıkları açık- lamaları duyanlar. tanm kesimıne para yağdığını sanır. Ortada yeterli bir kaynak olmadığı halde. hükumet kanadından sü- rekli olarak çiftçiye trılyonlarca lira akta- rıldığı, hayvancılığı kurtarmak için verilen kredilerin 50 ile 60 tnlyon liraya ulaştığı ha- berleri yayılmaya çalışılır... Erbakan ve Çiller'e hatırlatmakta yarar var. Çıftçı artık olmayacak ışlen dinlemek- ten, kredi, destek gibi boş vaatlerden bık- tı. Hem de o kadar bıktı ki gunün birinde söylenecek doğrulara bile inanmayacak!... Tansu Çiller, her aklına geldiği zaman "Çiftçimıze olan borçlanmızı geciktirme- den zamanında odüyoruz" dıyor... Erba- kan da aynı havada... O da her vesile ile çiftçiye ürün bedellennin zamanında öden- diğini veya ödeneceğinı söyler. Rakamlar daverir. Nitekım, geçenlerde çiftçiye borç- larını ödeyebilmek için 10 trilyon lira kay- nak aktanldığını duyurmak için yapılan yayımlarda bir davul-zurna eksikti... Halbuki çiftçinın alacakları karşısında 10 trilyon lıra devede kulak bıle değıldir. Orneğın şu anda sadece şeker şırketinin pancar üreticilerine olan borcu, tam 35 tril- yon lıradır. 10 trilyon liradan şeker şirke- tine düşecek pay olsa olsa 1 trilyon lira- dır... 65 milyon insanın gözünun içine ba- ka baka "Çiftçinın alın teri kurumadan Tütününü 450 bin liranın altında satan üreticiler yine zarar edecek. alacaklannı odüyoruz" dıyebılen başba- kanlann.bakanlannkulaklançmlasın... 16 yıldan beri hiçbir yıl çiftçilere alacakları zamanında ödenmemiştir. Çay paralan bile yok Milyonlarca şekerpancarı ureticısı, şe- ker şirketinden milyonlarca lira alacağı ol- duğu halde, parasızlıktan kıvranmaktadır. Bırçoğunun cebinde akaryakıt alacak pa- rası yoktur. On binlerce pancar üretıcısi ce- binde parası olmadığı için ya köyündekı kahvelere girememekte ya da bir bardak çayı veresiye ıçmek zorunda kalmaktadır. Akaryakıtı, gübreyi ve diğer girdılerinı ko- operatifleri karşılamasa, bırdekartarla bi- le süremez... Hükümet, mart veya nisan aylannda şe- kerpancarına 4 bin 500 lira fiyat verdi. Da- ha öncekı yıllardan da kırgın olan uretıci- ler, fiyatı düşük bulduğu için tepkı goste- rince, Sanayi Bakanı Yalım Erez, 500 li- ra daha fark verıleceğıni açıkladı. Aradan 10 ay geçmesıne rağmen Sanayi Baka- nı'nın bu sözii gerçekleşmedı. Atalarımız "Beterin beteri vardır" de- mışler... Üreticiler fark biryana. şekerfab- rıkalannateslım ettikleri pancarlarının pa- rasını alamıyorlar. Şeker şirketi 1996 yılın- da üreticilerden 55 trilyon liralık pancar al- mış... Karşılığında ıse bugüne kadar sa- dece 20 trilyon liraödemeyapmış... Onun da büyük bir kısmı ayni yardım olarak ödenmiş... Pancar üreticilerinin devletten hâlâ 35 trilyon lira alacağı var... Üstelik ne zaman ödeneceği de bellı değil... Başba- kan Erbakan, yardımcısı Çiller ve Sanayi Bakanı Yalım Erez, bu konuda o kadar il- gısız kı 35 trilyon liranın ne zaman ödene- ceğini bile açıklamak zahmetine katlan- mıyorlar!... Devlet görevini yapmıyor Dünyanın hangi ulkesinde böyle bir hü- kumet anlayışı vardır. Uretıcı 1996 yılının Şubat ayında pancar ekimıne başlamış. Gübresini atmış. Çapasını yapmış. Suyu- nu vermış... Sonbaharaylarındayağmur- çamur demeden pancarını tarladan top- lamış. Kendisirte verilen günde, şeker fab- rıkasına pancarını binbır güçlükle teslim etmiş... Pancarlar şeker olmuş. Çuval çu- val pıyasaya sürülmuş. Şekerler satılmış. Parası şeker şirketinin kasalanna gırmiş... Bu arada birkaç kez de şeker fiyatlarına zam yapılmış... Ancak sıra üretıcıye şeker- pancarının paralarının ödenmesine gelin- ce ortalıkta hıçbır yetkili kalmamış. Üreti- ciler şımdi ne başbakanı, ne yardımcısı- n\. ne de sanayi bakanını bulamıyorfar!... Adapazarı Zıraat Odası Başkanı Hik- met Karabayır bu konuda çok dertli: "Bölgemızde şekerpancarı ekimi çok azaldı. Bunun 2 önemli nedeni var. Birin- cısı, hükümetler şekerpancanna çok dü- şük fiyat verıyor. Ikincisi ise ürün bedel- lerıni aylarca sonra ödüyor. Bu yüzden zarar eden üretici de pancar ekmek iste- miyor. Nitekim, 1996 ürünu pancara hü- kümet 4 bin 500 lira fiyat vermişti. Halbu- kimaliyet 6 bin liranın çok ustündeydi. Fi- yatın normal olarak 8 bin lira olması ge- rekirdi. Sanayi bakanı tepkileryoğunlaşm- ca benim yanımda pancara 500 lira da- ha fark vehleceğinı açıkladı. Yeterli olma- makla birlikte insanlanmız razı oldu. Neya- zık ki söz verildiği halde 500 lira fark da verilmedi. Bütün bunlaryetmiyormuş gı- bi 6 aydan beripancar bedelleri de öden- miyor. Nezaman ödeneceğini de bilen yok. Hükümet yetkilileri. bu konuda biraçlık- lamayapmaktan kaçınıyor... Fındık, pan- cardan çok daha kârlı hale geldı. Milyon- larca pancar üreticisi, parasızlıktan kıvra- nıyor. Hükümet, borçlannın ödenmesi için çok acele olarak harekete geçmelidir." Pancar üreticileri, 1997 yılı üretimi için ekım hazırlıklarına başladı. Bu nedenle yeni ürün içın paraya ihtiyacı var. Cebin- de çay. kahve parası olmayan üreticiler, mazotu nasıl alacak? Tarlasına yapacağı masrafı nereden bulacak? Kendisi nasıl ge- çinecek? Her gün yeni bir pembe gözlük taka- rak Turkiye'ye bakan Necmettin Erbakan, milyonlarca pancar ureticisine çektirdiğı bu çilenin hesabını nasıl verecek? • İŞÇESİN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Kanlı mı, Kansız mı? Hani sonradan kabahat yine basına atılmış, dil sürçmesi, maksat yanlış anlaşıldı anlamında kimi gevelemeleryapılmıştı.Hoca aslında buişlere na- sıl baktıgını ağzından kaçırmış, bize çok açık söy- leyivermişti: "Bu iş olacak, ama kanlı mı kansız mı bilinmez" demişti. Istediği olduğunda Hoca'nın ağzından bal akar. Arada işler ters gittiğinde, sınirlerıne gem vura- maz, ağzından olmadık sözler çıkar. Hoca zekidir, manevracıdır. Bakar pabuç pahalı, hemen sözün- den geri döner. Hoca'yı, gerçek niyetlerini anlamak için, asıl öfkeli anlarında, ağzından kaçırdıklarına bakmak gerek. Pek çok köşe yazarı, yprumcu, bir kadın gaze- teciye Sincan'da yönelen ilkel öfkeye takılmış. Öf- ke şeriatçı milıtan gençte odaklanırsa nereye va- rılabilir? Erbakan ın medya çalışanlanna öfkesini, "gulu gulu dansı yapan yamyamlar" benzetmesiy- le, "kudurganlar" sözcükleri ile dile getirdiği gün- lerde, gözü kara militandan başka ne beklenir ki? Sincan olaylan bütünü ile şeriatın gerçek yüzü- nü, nelerolabileceğini, işlerin nerelere vardırabile- cegini göstermede, yeterince çarpıcı ve görmek, duymak, anlamak istemeyenlere, gerçekleri zorla öğretecek boyuttarda önemli. Şeriatı Türkiye'de kurumlaştırmak, iktidar yap- mak üzere iki koldan birden yol alınıyor. Şeriatçı- lar bir yandan anayasal ve yasal yolları, demokra- siyi, takıyye, hileyi sonuna kadar zorlayıp kullana- rak, diğer yandan en radikal yöntem ve örgütlen- meyi eksik etmeyerek, duruma göre bir o yandan, bir bu yandan yürüyüşlerine hız veriyoıiar. Erba- kan'ın "Kanlı mı kansız mı?" diye dillendirdiği iki seçenek birden değerlendırilıyor. Işın şakası olma- dığı, bir tökezleni- lirse bu dönüm nok- tasından hızla geri- ye gidişin geleceği çok iyi biliniyor. Ik- tidarda düzenın en karanlık güçlen ile ortak, çıkar ittifakı içinde, halkı eski iktidarları aratacak ölçülerde yok- sullaştıran ve bugüne kadar ne demişse terşinı yapmış, sınıfta kalmış bir Erbakan ve Refah. Üs- telik iktidara gelmesı ile Batı'nın Hıristiyan demok- rat partilerine benzer, düzene uyum saglayacak bir çizgiye gelme niyetınde olmadığı anlaşılmış. Asla vazgeçmedığı şeriatın, kurmak istediğı düzenin, bı- rakınız çağdaş toplum ve yaşamı, gelişmeyi, as- gan ölçüleri ile insan hakları, demokrasi, laiklik, bu toplumun yıllardır kullanmakta olduğu. tam bilın- cine varmış olmasa da kaybetmemek için sonuna kadar direneceği haklarla çelişkisi açığa çıkmış. Bir yandan iktidarda kalabılmek uğruna verilen ödünler, radikal şeriatçı tabanda ve de adil düzen- le kandınlmış yoksul, inanmış Müslümanlar arasın- da olmak üzere iki cephede birden puan kaybet- tiriyor. Diğer yandan denetlenemeyen hırs ve tut- kularla atılan radikal adımlar, asıl şeriatçı, radikal yüzünü her geçen gün açığa çıkarıyor. Refah'a ık- tidar vermenin nasıl büyük bir tehlike olduğunu görenler artıyor. Refah ve Erbakan her cephede birden kaybet- mekte olduklannı geri alabilmek üzere her kılık ve her renge bürünerek, hem iktidarda kalıp hem de radikal, şeriatçı İslama hizmet etmenin yollarını ararken, bir ucdan diğer uca uçuyor. "Bütün bunları biz biliyoruz. Neden bir daha bir daha anlatıyorsunuz?" dediğinizi duyar gibi oluyo- rum. Çünkü bilmenin, düşünmenin, görmenin, duy- manın yetmediği günleri yaşıyoruz. REFAHYOL iktidannın Türkiye için gerçek bir felaket olduğu- na inanan çoğunluk, bu ıktidardan nasıl kurtulaca- ğının yollannı belki biliyor, ama uygulayamıyor. Yineörneğin Kışlalı'nın altını çizdığı üzere "Dü- dük ötecek, oyun mutlaka bitecek; oyunu silahlı kuvvetler mi silahsız kuvvetler mi bitirecek" soru- su iie karşı karşıya kalıyor. Ya da Aydın Engin'in vurguladığı gibi, demokrasi seçeneğini üreteme- menin, "veba ile kolera arasında birseçim yapmak zorunda bırakılmanın" acısını yaşıyor. Bellı kı toplumsal tembelliğimizden, sorumsuz- luğumuzdan hep bızı kurtarma misyonunu verdi- ğimiz, sonunda da asıl görevı bu olmadığı için, bi- zi kurtarma girişimleri hep demokrasinın katledil- mesi, ağır insan haklan ıhlalleri sonucunu vermiş Silahlı Kuvvetler de bu haksızsorumluluğu üstlen- meye gönüllü değil. Anayasal kurumları, toplumu durmadan uyanyor. Türkçesi "Buişibize bırakma- yın, siz halledin, sorumluluğunuzu bilin, kendi so- runlannızı kendiniz çözün. yoksa çok kötü şeyler olacak" diyor. Sahi, başta paıiamento, siyası partiler, liderier, demokrasi güçleri, halk çoğunluğu, bizleruyanmak, üzerimize düşeni yapmak, sorunlarımızı askeri dar- beler olmaksızın, kan dökülmeksizın çözmek içın hâlâ ne bekliyoruz? Karadeniz Ekici Tütün Piyasası Ureticiye 15 trilyon aynldı CEMİL CİĞERİ1V1 S.\.MSLi>J - Tekel'den sorumlu Dev let Bakanı Na- fiz Kurt, Karadeniz ekici tütün pıyasasını. 20-25 şu- bat tarihlerinde açacakla- nnı, 30 milyon kiloyu bu- lan tütün için 15 trilyon li- ranın hazır olduğunu açık- ladı. Türk tütüncülüğünün altın dönemıni yaşadığını ileri süren Dev let Bakanı Kurt. Samsun Valisi Yük- sel Çavuşoğlu'nu maka- mında ziyaretı sırasında ız- lenen olumlu polıtıka ile Türk tütüncülüğünün ra- yına oturduğunu söyledi. Dev let Bakanı Kurt. pi- yasayı bu yıl önceki yıla oranla daha erken açmış olacaklannı açıkladı. Ko- ta konusuna da değinen Kurt, "Gittiğun her yerde 54. hükümet programında türünde kotanın kaidınl- dığını beyan ettim. Burada da ifade ediyorum. Türki- ye Cumhuriyeti hudutlan içersinde sulak ve taban arazi dışında kota kaldınl- mıştır. Bunu defalarca du- yurduk. Bir kez daha du- yuruyonım'" dedi. 1994 yılında ellerinde 750 milyon kilo stok tütün bulunduğunu. parasal kar- şılığının o günkü değerle- re göre 50 tnlyon lira olma- sına karşın bu tütünlerin birkjsmını yaktıklannı bir kısmını da sattıklannı be- lirten Dev let Bakanı Kurt. "Geri kalanı da sigara sa- nayiinde kıydık. Şu an eli- mizde iki y ıllık kıy mak için fabrikalanmıza göndere- ceğimiz stok tütünümüz v an O da ambariarda dur- mak mecburiyetinde, çün- kü iki yıl dinlenmeyen tü- tün sigara sanayiinde kul- lanılamaz" dedi. Izledikleri politika ile Türkiye'de tütünde yaşa- nan stokun önüne geçtik- lerini kaydeden Kurt, ko- nuşmasını şöy le sürdürdü: " Elimizde stok yok. Piya- sayı Ramazan Bayramı'n- dan sonra açacağız. Öde- meleri de Kurban Bayramı gelmeden yapmış olacağız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle