Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 1997PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Demirel, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun sorumlusu olarak 12 Eylül'ü gösterdi
4
Darbeler çözümdeğiPHaber Merkezi - Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, Türkiye'nın bugün karşı karşıya bulunduğu
sorunlann ağırlıklı olarak 12Eylül 1980 darbesin-
den ka>naklandığını. askeri darbelerin ülke sorun-
lannı çözemedığıni \urguladı. "Neden demokrasi-
yi işletnıeye çahşmıyoruz da darbe tartışması yara-
nyrjruz" diyen Demirel, gerginlik yaratan türban
konusunun gündemden çıkarılmasını ısteyerek
RP'yi uyardı. Demirel, Iran'ın Ankara Büyükelçi-
si Vluhammed Rıza Bagheri'nin. Sincan'daki ko-
nuşmasıyla Türkıyenin içişlerine kanşarak "yan-
lışyaptığını" da söyledi.
TGRT'de canlı yayımlanan Alternatif programı-
na Çankaya Köşkü'nden katılan Cumhurbaşkanı
Demirel. SebahattinÖnkibar'ın sorulanm yanıtla-
dı. Sözlerine "Susalım daha hi demek, yaşamak
varken ölmeyi tercih etmektir" diye başlayan De-
mirel. "Türkive konuşsun. Bazı şev ler oluyorsa dev-
letin kanunları uygulamakla yükümlü kurumlan
vardır" dedi.
Cumhuriyetin kurulduğundan beri çözümlene-
meyen sorunlan bulunduğuna işaret eden Demirel.
bu sorunlar için üzülmenin normal olduğunu, an-
cak rejim ıçin kaygı duyulmaması gerektığıni kay-
derti. Demirel. "Devlet yönetilemeyecek duruma
gelirse ne insan haklan kalır ne de dini inançlar ka-
lır. Herkese söylüvorum. Camiye, kışlaya siyaseti
sokmayalım. Kim istiyorsa siyaset \apsın. dini istis-
mar etmesin. Türkiye'yi ida/r ediiemeyecek duru-
ma sokmamak lazıın" uyansında da bulundu.
Laiklik karşıtı ginşimler konusunda herkes gibi
ordunun da rahatsız olduğunu. ancak askerlerin gö-
rüşlerini sivasal partiler gibi meydanlarda dile ge-
tirmediğini anlatan Demirel. Meclis ve siyasetin
sayginlığının yükseltilmesi gerektiğini: halk tara-
fından seçilecek cumhurbaşkanına Meclis'i fesih
yetkisinin de tanınmasının. yönetim bunahmı du-
rumunda yararlı olacağını \urguladı.
"Türkiye çok partili siyasete girdiği zamandan
beri hür ve serbest olmayı yüriitememiştir. Sorun-
lan tartısamamış, tartışmava asabı yetmemiştir. Bir
deparçalanı\onız,>ıkıiı\oruz.uçurumunkenarına
geldik düşüncelerinin içine girmiştir" diyen Demi-
rel. bunun sonucunda askeri darbelenn doğduğunu
hatırlattı. Demirel. "Müdahafcler Türkiye'nin hiç-
bir meselesini çözmemiştir. Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu bu sürecin en önemli sorumlusu, '80 aske-
ri müdahalesidir. SKaseti partilerle yapacaksınız.
Siyasetçileri mutebersaşmazsanız birieştireyim der-
ken parçalarsınız. Türkiye'nin yeni yaralar alması-
na kimse hevesli olamaz. İdare eibetteki zorlaşmış-
tır. .4ma bu zorluğu hukuk devleti içinde çözümle-
yeceksiniz" dedi.
Demirel. "Herkesdarbetartı$masıyapıyor. Bıra-
kın da hukuk işlesin. Herkes birbiriyle konuşacak
darbe olacak diye. O zaman demokrasiyi yaşatmak
mümkün olur mu? Meydan hürse, zihin hürse. so-
kak hürse bu demokrasi sayesindedir. Bu kadar ko-
lay harcamay alım. Neden demokrasivi işletmeve ça-
lışmıyoruz da darbe tartışması yaratıyonız" diye
sordu. Demirel şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuri-
yeti'nin 70 senedir gelişmesinde en önemli mesele,
'din mi. devlet mi" konusunun sorıın oimaktan çı-
kanlmasındadır. Bunun adı laiklikrir. Laiklik banş
getirmişti.."
Demirel. Türkiye'nin şeriat istemediğinı \urgu-
larken ibadetini serbestçe yapan halkın neden bir
baskı rejimine talip olacağını sordu.
ANLAMLI KUTLAMA
Laikliğin
anayasada
60. yıh• Laiklik ilkesi anayasaya ilk kez 1937 yılında
girmesine karşın. o tarihten önce de Türkiye
Cumhuriyeti laik bir devletti. Yapılan, bir bakıma,
fiili durumun anayasal ilke haline getirilerek
devlet şeklinin kesin ifadelerle netleştırilmesidir.
tstanbuf Haber Servisi -
'Laiklik"in anayasal ilkeolu-
şunun bugün 60. yılı. Laiklik
ilkesi. ilk kez 5 Şubat 1937
tarihinde Teşküatı Esasiye
Kanunu'nun ikinci madde-
sinde yapılan değişıklikle
anayasamıza girdi. O gün.
Malatya Milletvekıli İsmet
İnömi ve 153 arkadaşı tara-
fından Millet Meclisı'ne ve-
rilen kanun teklifinde. laiklik
ilkesınin anayasaya girmesi
gerektiği belirtılmiş \e ge-
rekçesi şöyle anlatılmıştı:
"Türkiye'de de\ letin şekli
bir cumhnriyet olduğu yazılı
olup. bununla yalmz devletin
şekli beyaıı edilmiş oluyor.
Halbuki devletin şekli ile be-
raber, siyaset ve idare tarzı-
run da takip edeceği ana va-
sıflann esas hükiinı olarak
göstcrilmesi lüzumludur."
Kanun teklifi. 340 milletve-
kilınin olumlu oyu ile kabul
edildi ve Teşkılatı Esasiye
Kanunu'nun ikinci maddesi-
nin yeni şekli şöyle oldu:
"Türkiye devleti, cumhuri-
yetçi, milliyetçi, halkçı. dev-
İetçi, laik ve inkılapçıdır. Res-
mi dil Türkçedir. Başkent
Ankara'dır."
1
Fiili durum yasallaştı
Laiklik ilkesi anayasaya
ilk kez 1937 yılında girmesi-
ne karşm. o tarihten önce de
Türkiye Cumhuriyeti laik bir
devletti. Yapılan, birbakıma.
fiili "durumun anayasal ilke
haline getirilerek devlet şek-
linin kesın ifadelerle netleş-
tirilmesidir. Kanun teklifiyle
ilgili konuşmalan yanıtlayan
dönsmin Içişleri Bakanı
Şükrii Kaya. devletin laik ni-
teliğinin, Kurtuluş Savaşı yıl-
lannda kafalarda şekillendi-
ğini ve cumhuriyetle birlikte
yaşama geçinldiğini anlatır.
Gazetemizin kurucusu Yu-
nusNadide7Şubat 193 7 ta-
rihli başyazısında benzerdü-
şünceleri savunur ve laikli-
ğin zaten fiilıyatta yürüdüğü-
nedıkkat çeker.
Tarihsel kaynak
Batı'da 14. yüzyılda din
adamlan sınıfının \e teokra-
sınin yenilgisiyle sonuçlanan
mücadeleler. laikliğin baş-
langıcı kabul edilir. Röne-
sans, reform ve Fransız Dev-
rimı ise laikliği güçlendiren.
kurumlaşmasını sağlayan ta-
rihsel aşamalardır.
Osmanlı devleti. siyası. as-
ken ve idari konulardakı di-
ni kurallar dışında kalan ka-
nunlara ve farklı dinlere tanı-
nan özgürlük ortamına kar-
şın. teokratik bir devletti.
Türkiye Cumhuriyetf nin ku-
rucusu Kemal Atatürk ve ar-
kadaşlannın kafalarındaki
yeni model ise modern, laik
bir devletrı. Saltanatın kal-
dınlmasıyla laik de\ letin ilk
güçlü işaretleri verilmiş ol-
du. 1926 yılında medenı
nikâhın kabulü. hilafetin
1927"de kaldınlması ve ar-
dından çıkanlan 1222 sayılı
kanunla şeri hükümlerin
yasalardan ayıklanması.
yasal alandaki teokratik
kalıntılan büyük ölçüde or-
tadan kaldırdı. 1937 yılında
yapılan değişiklik ile de za
ten yürürlükte olan laik dev-
let yapısı. anayasal hüküm
haline getirilerek en güçlü
şekilde deklare edildi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Anayasa Mahkemesi Başkanı Vekta Güngör Özden. dün Tiirk Kadınlar Birliği üyelerini kabul etti. (Fotoğraf: A A)
TAD üyesi kadınlar laikliğin yıldönümünde Anıtkabir'i ziyaret etti
'ZMeyiböhnekisûyoıiar'ANKARA/ESKİŞEHİR
(Cumhuriyet) - Laiklik ılkesinin
anayasada yer almasınin 60. yıl-
dönümü nedeniyle Anıtkabir'i zi-
yaret eden Türk Anneler Derne-
ği (TAD) ü\esı kadınlar. rejim
karşıtı girişimlere karşın koalis-
yonu sürdüren DYP Genel Baş-
kanı. Başbakan Yardımcısı Tan-
su Çillere tepki gösterdıler. La-
iklik ilkesınin anayasada yer al-
masının 60. yıldönümü, Eskışe-
hir'de de kadınlar tarafından dü-
zenlenen etkınlikle kutlandı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden şeriatçı fa-
aliyetlerin bölücülük olduğunu
söyledi.
TAD. laikliğin kabul edilişının
yıldönümü nedenivle dün yakla-
şık 20 kişilik bir grupla Anıtka-
bir'i ziyaret etti.
TAD Genel Başkan Yardımcı-
sı Saynur Atabek. Türk kadınla-
nnın laikliğe sahip çıkıp koruma-
sı gerektiğini \urguladı. Ata-
• Türk Anneler Derneği üyesi kadınlar, rejim karşıtı
girişimlere karşın koalisyonu sürdüren DYP Genei
Başkanı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e tepki
gösterdiler.
türk'e. ilke ve de\ rimlenne bağ-
lılığın belirtilmesi gerektiğini
söyleyen Atabek, "Türk kadını
olarak çok se> \apabiliriz. Bayan
muhabirin saçı çekilse bile kolu-
nun bükülemeyeceğinigöstermek
zorunda>Tz" dedi. Atabek, Anıt-
kabir özel defterine de
l
*Türk ka-
dını asla geriye dönüşün temsilci-
si olmayacak" diye vazdı.
Tansu Cüler'in, Sıncan'da
meydana gelen ola\ları destekler
göründüğünü savunan TAD üye-
si Gündoğdu Şaner. "Çiller'in
da\ranışı yanlış. O zihniveti des-
teklememize imkân yok. Dün
doğru dediğine bugün yanlış di-
yenleri desteklemeyeceğiz. \erdi-
ğûn oya ve bir zamanlar DYP'de
çalıştığıma acıyorum'* diye ko-
nuştu.
"Ona oy \erdiğim elim kınlsın,
vazıkoldu, kahroiuyonım" diyen
Tülin Arat da seçimlerde ilk kez
bir sağ partive oy verdiğini \ e piş-
man olduğunu söyledi.
Eskışehir'de de Türk Anneler
Derneği Şubesi öncülüğünde ka-
dın dernekleri. çeşıtli siyasi par-
tilenn kadın \e erkek üyelerinin
desteklediği organızasyonla Ata-
türk Anıtr'naçeienk koyankadın-
lar. saygı duruşunda bulunarak İs-
tiklal MarşTnı söyiediler. Türk
Anneler Derneği Eskişehir §ube
Başkanı Bilge Bilgin. yaptığı ko-
nuşmada. laiklik ilkesininyılmaz
bekçileri olduklannı kamuoyuna
duyurmakta yarar gördüklerini
belirtti. Istanbul Kadın Kuruluş-
lan Birliği. son günlerde yaşanan
Susurluk. tarikatlar. imam nikâhı.
Sincan'da yaşananlargibi olayla-
nn kaygı \erici olduğunu belirt-
ti.
42 kadın kuruluşundan oluşan
birlik. yaptığı açıklamada. ana-
yasanın ve laik cumhunyetin il-
kelerine a\kırı davranışları şid-
detle kınadıklannı v urgulayarak.
"Susurluk ile ilgili gerçeklerin ve
sorumlulann unutturulmadan
i\edi olarak orta>a çıkanlmasını
istiyoruz'" dediler. Birlik. Îran'ın
Türkiye Büyükelçisı Muham-
med Bagheri'vi "istenme>en
adam'olarak ılan ettiğini bildirdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden. Türk Ka-
dınları Birliği üyelenni kabulün-
de vaptığı konuşmada. hüküme-
tin köktendincı girişimleriyle ar-
tan şeriatçı faaliyetlerin ülke için
bölücülük olduğunu belirterek
"Din .\posu ile Kürt Aposu birbi-
rinden farksızdır'* dedi.
Mustafa Kemal Derneği'nden uyarı
6
İrtica, cumhııriyeti
çahşıyor'
kanbul Haber Servisi- Devlet eliyle bes-
Ien:rek bm^üyen irtıca canavannın. çağdaş
ve aik cumhuriyeti yutmaya çalıştığı vur-
gulındı. Mustafa Kemal Derneği Genel
Ba.kanı Kamran Baran. ülkesinı seven
Ataürkçü. laik. demokratlara irticaya kar-
şı brleşme çağnsı yaptı.
fır emekli general ise Sincan'da gelişen
olalann yann nereye gideceğinin belli ol-
malığına dikkat çekerek anayasanın y asak-
laycı hükûmlerine karşın şeriatçı yayın ve
etknliklenn sürdüğünü. ilgili kurumlann
da:örevinı \apmadığını söyledi.
lefah Partisi'nin (RP) son günlerde gün-
dene getirdiği Taksim'e cami. türban ser-
t»edsı, karayoluyla hac. kurban derilerini
topama \etkisinin Türk Hava Kuru-
m ı ndan alınmak istenmesi ve Sincan'daki
ş^ratçı gösteriyi gazetemize değeriendiren
N4i5tafa Kemal Derneği Genel Başkanı
KLanran Baran. Türkiye'yi düzlüğe çıkara-
caltek yolun Atariirkçülük olduğunu beürt-
t i . iaran. "Bunu gerçekleştirecek kadrolar
y-a-leclis'ten. ya sivil toplum içinden ya da
isaka bir verden mutiaka çıkacaktır** dedi.
Bugünlere bir günde gelinmediğini.
N^Istafa Kemal Derneği'nin 25 yıldır halkı
Lajrdığınıvurgulayan Baran. "Yülardır.çı-
V<ssz\ve kişiliksiz politikacıların günahlany-
\za. e>let ethle beslenerek büyüyen irtica ca-
n a ı n . çağdaş \e laik cumhuriyeti yutmaya
çaşmaktadır" diye konuştu. Atatürk'ün
işaret ettiği ve endişe duyduğu her şeyin gü-
nümüzde tek tek gerçekleştiğıni ifade eden
Baran. Sincan'daki olaylann ne ilk ne de
son olduğunu belirterek partilerin >a etnik
bölücülüğün ya da dinsel gericiliğin peşine
takıldıklannı savundu. Baran. şunlan söy-
ledi:
"^'ıllar yılı Atatürk'ün partisinin genel
başkanlığını >apan, Atatürkçü olduğunu id-
diaeden Bülent Ecev it bile 'Olumlu tarikat-
ler de var" diyebiliyor. L'lkesini seven Ata-
türkçü, laik. demokrat insanlar artık büieş-
melidir. Türkiye'vi Atatürk'ün ışığında ay-
dınlığa çıkaracak kadrolar, Meclis'in içinden
ya da dışından ama mutiaka bir yerlerden
çıkıp Türkiye'yi kurtaracakJardır.
Derneğimizin Misak-ı >lilli'nin kabul edi-
lişinin 77. vılında yayımladığı bildiriyi Cum-
huriyet gazetesi dışında hiçbir basın kuru-
luşunun yayımlamaması.Türk halkının Mi-
sak-ı Milli ruhuna ne kadar vabancılaştığı-
nın çok açık ve acı bir kanıtıdır." Emekli üst
düzey askeri çevrelerin görüşü ise şöyle:
"Kamuoyunun da tanık olduğu bir "gerçek'
var. Bu gerçeğe müdahale etmesi gereken
kurumlar sessiz kalıyor. Bu sessizlik. şeriat
özlemcüerine cesaret veriyor. Bu cesaret de
onlara daha çok ileri gitmeye olanağı tanı-
yor. Bu duruma bir örnek verecek olursak:
>eriat istemleri' yazılı vegörselbasındasü-
rekli işleniyor. Bu tür yayınlara beklenen tep-
ki gösterihniyorr
Şubat
"SEVGİLİLER GÜNÜ"
(St. Valentine's Day)
Sevgi sözcükleriniz,
sevgi dolu bir günde
Cumhuriyet ile,
ulaşması gereken "sevgiliye..."
îlanı-ı Aşklarınızı bekliyoruz.
1 st. (3.6 cm.) x 5 cm.'lik ilanlar: 3.000.000 TL. (KDV Dahil)
1 st. (3.6 cm.) x 2.5 cm.'lik ilanlar: 1.500.000 TL. (KDV Dahil)
Bilgi için: Kader Zan Medya C Türkocağı Cad 39 41 Cagaloğlu, İSTANBUL
Telefon: (0212) 513 84 60 - 61 Faks: (0212) 513 84 63
1 gözaltı
Beyoğlu'nda
operasyon:
1 kişi öldü
İstanbul Haber Servisi - İ s-
tanbul Beyoğlu'nda düzen-
lenen operasyonda Türkiye
tşçi Köylü Kurtuluş Ordusu
(TİKKOl üyesi olduğu öne
sürülen 1 kişi.öldü. 1 kişi de
gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdür-
lüğü Terörle Mücadele Şu-
besi'ne bağlı ekipler, dün sa-
at 18.30 sıralarında. Tarla-
başı Turan Caddesi Duvarcı
Adem Sokak üzerinde bulu-
nan bir e\e operasyon dü-
zenledi.
Görgü tanıklarının ifade-
sine göre. evde bulunan iki
erkekten bin balkondan atla-
yarak kaçarken polis tarafın-
dan yakalandı. Bu sırada di-
ğerkişinın yine balkonu kul-
lanarak çatıya çıktığını be-
lirten tanıklar, bu kışinin 6 el
ateş ettiğini öne sürdüler.
Çatıdan ateş ettiği öne sürü-
len kişi burada polis tarafın-
dan \ uruldu. Çatıda bulunan
ceset daha sonra olay yerine
gelen savcının incelemesi-
nin ardından Adli Tıp Kuru-
mu'na götürüldü.Çatışmada
ölen ve yakalanan kişilerin
kimliklerı konusunda bilgi
edınilemedi.
Soygun Var...
Memleketimizde yıllardan beri yaşanmakta olan ve
boyutlan günden güne büyüyen bir soygun var.
"Fadime'nin namusu", "cinaAIİ'nınsakalı", "tarikatön-
derlerine Başbakanlık Konutu'nda yemek", '•türban
serbestisi", "Taksim'ecami" "Susurluk'takipislik". "O-
ral Çelik'in tahliyesi" vs derken ekonomıyı unuttuk.
"Silahlı memurlara" layık görülen zammın "sılahsız
memurlara" layık görülmemesinır; dışında, ekonomık
konular hep geri planda kaldı. Ozellikle. özelleştirme
soygunu, neredeyse tümüyle unuttüruldu.
Geçen yıüarda ve günlerde, bu konuyla ilgili en az yır-
mi yazı yazdım. Sayısız konferans verdırn ve panele
katıldım. Önce "özerkleştirme" diye başlayan ve son-
ra özeıleştirmeye dönen çabaiarın, hıçbır ekonomik
boyutu olmadığmı ve tümüyle "ideolojık" bir çaba
olduğunu anlatmaya çalıştım. Kamunun bin bir emek
ve toplumun özverısiyle ortaya çıkardığı ekonomik
değerlerin "devleti küçüitme" adına ve yok pahasına
peşkeş çekildiğini ileri sürdüm.
Sonunda öyle bir noktaya geldik ki: Devlet, elindeki
bir sürü ekonomik değeri elden çıkarırken trılyonlarca
lirayı özelleştirmenin "propagandasına" ve "reklamına"
harcadı. Elde avuçta, kocaman bir "s/f/r"dan başka bir
şey kalmadı. Önceleri özelieştirmenin "salt ıdeolojik"
bir çaba olduğunu reddederlerdi. Sonra bundan da
vazgeçtiier. Oyunu açık oynamaya başladılar.
Çok değer verdigim, sevgi ve saygı duyduğum
meslektaşım Izzettin Önder, 29 ocak tarihlı "Sence"
başlıkh köşesinde, çok önemli bir yazı yayımladı. Kimı
okurlarımın gözlennden kaçmış olabileceğini
düşünerek bazı bölümlerinı yınelemek ıstiyorum.
"... Özelleştirme; siyasal amaçlarla ekonomik
araçlann ele geçirilme aracıdır.
... Özelleştirme; yanlış ve kasıth politikalarla ağır
borçlu konuma itilmış olan oır devietin binkimıne. u-
luslamrası sermaye tarafından el koyma araodır.
... Özelleştirme; faktörvemalpiyasalanndan devleti
sökerek örgütsüz bir toplum yapısı üzerinde mutlak bir
sermaye hâkimiyeti kurma aracıd:r..."
İzzettin Önder bu yazısında bir de önemli saptama
yapıyor: "Kabaca, üretimın yüzde 75'inı özel kesım
gerçekleştırdıği halde, emeğin örgütlenmesi açısından
durum bunun tam tersidır..."
Elbette tersi olacak. Özel kesirr emegin örgütlen-
mesine sıcak bakar mı hıç? Düşününüz ki: emeğin
örgütlenmesınin bayraktaıîığını (sözde) yapan kitle
ıletişim araçlannda bile, emeğin örgütlenmesine ızın
vermezler. Bızım gazete dışında hiçbir gazete, e-
mekçılerine sendikaya gınş ıznı vermez. Adamı anında
kapıya koyarlar. Sonra da demokrasi ve insan hak-
larındansozederler...
Sevgili Önder'in yazısını okuduğum günlerde Tes-lş
Sendikası'nın Yatağan şubesınden ıkı faks aldım. Bun-
lardan biri Şube Başkanı Erol Soğancı ımzasıyla, TB-
MM'de bulunan tüm milletvekıllerıne ulaştınlan bir mek-
tubun kopyasıydı. Öbürü de gene Tes-iş Yatağan Şube-
si'nin "kamuoyuna" yaptığı bir çağn ıdi.
Sayın Soğancı, milletvekıllerine gönderdıği mektup-
ta şöyle yazıyor: "Stratejik açıdan en az asken tesısler
kadar öneme sahip bulunan ve Tes-lş Sendıkası Ya-
tağan Şubesı'ne bağlı Yatağan-Yenıköy ve Kemerköy
termik santrallannın da ıçerisinde bulunduğu 12 ter-
mık santralın kiralanması, onemlı bir kaynağın devle-
timızin elinden çıkması anlamına gelecektir.
12 termik santralın 20 yıllığına kıralama bedelı 1.6
milyar dolardır. Halbuki bu santrallarbugün inşaedilm-
eye kalkılsa, tahmini maliyeti 8.5 milyar dolardır.
Santrallann 2.2 milyar dolarlık dış borcu da devletimiz
tarafından ödenecektir. 8.5 milyardolara inşa edilebile-
cek santrallar 1.6 milyar dolara nasıl satılır? 2.2 milyar
dolardış borç ödeyecek devletimiz, santrallan nasıl 1.6
milyar dolara satar?.." Gerçekten ınsanın aklının ala-
cağı işlerdeğil bunlar. Soğancı, rakam vermeyedevam
ediyor:
"Yatağan-Yeniköy ve Kemerköy termîk santralların-
da 1 KW/H elektrık enerjisi ortalama 2500.TL'ye mal
edilmektedir. Bu ener/i. evlerde 9900, işyerierinda
12.000 TL, sanayide ise 17.000 TLye satılmaktadır. Bu
durumda, kötü yönetim tarzına ve çeşitli yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialanna rağmen;
- Yatağan Termik Santralı yılda yaklaşık 20 trilyon TL
(180 milyon dolar) kâr etmektedir.
- Yenıköy Termik Santralı yılda yaklaşık 13 trilyon TL
(120 milyon dolar) kâr etmektedir.
- Kemerköy Termik Santralı yılda yaklaşık 20 trilyon
TL (180 milyon dolar) kâr edebilecek güçtedir.
Dolayısıyla özelleştirme için belirlenen fiyatlar bu
santrallann 1 yılda sağladığı kârdan daha düşük tutul-
muştur..." Kamuoyuna yapılan "çağrı"üa, milletvekil-
lenne gönderılen mektupta da yer alan şu ılgınç ıfade
var "...Özelleştirme sadece işçilerin sorunu oimaktan
çıkmıştır. Sorun Türkiye'nin bağımsızlık sorunudur.
Yeniden Sevr günlenne dönüp dönmeme sorunudur.
Dün, topla tüfekle yurdumuzu işgal ettıler. Bugun IMF
ile, çokuluslu sermaye ile gelip aşımıza, işimize, g-
eleceğımize el koymak istiyorlar..."
Bu rakamlar karşısmda yer yerinden oynamalı. in-
sanlar sokaklara dökülmeli. Oysa ki bız, sadece "şaşır-
makla" yetiniyoruz. "Yeterartık" demenın zamanı çok-
tan geldi, hatta geçıyor. Her cepheden saldırı altında
cumhuriyetimiz. Henüz vakıt varken silkinip kendımize
gelmeliyiz.
Gençlerin öyküsü
hastanede sürüyor
NECATİAYGIN
tZMİR - Manisalı genç-
lerden 2 yıl hapis cezası ve-
rilen 18yaşındaki SemaTa-
şar. yaşadığı tüm olumsuz-
luldara karşın insanlan sev i-
yor. Bunda. duyarlı ınsanla-
nn büyük katkısı olduğunu
söylüyor. Taşar. şimdi iş-
kence ve cezae\inde geçir-
diği günlerin neden olduğu
hastalığının tedavisi için
kaldığı hastanede. üniversı-
te sınavlanna hazırlanıyor.
O liseli bir genç kızdı.
Dersin en heyecanlı >erinde
onu okul idaresinden çağır-
dılar. Şaşırdı. Okul idaresi-
ne ulaşamadı. Polislerin ara-
sında buldu kendini. Sonra
da Manisa Emniyet Müdür-
lüğü'nün 4. katındaki Terör-
le Mücadele Şubesi'nde. 27
Arahk 1995 genç kızlık ha-
yallerinin son günüy-
dü...Hiçbir olaya karışma-
mıştı. kendinden emindi. A-
ma onu sorgulayanlar ınat-
çıydı. Onu ışkenceye aldı-
lar.
Yaşamında hiç tatmadığı
acılarla buluştu. Cığlıkları-
nı kimselerduyamadı.
17 yaşındaki beden DGM
yargıcınm önüne geldiğin-
de vine bir umut vardı. O
umutlar da söndürüldü. Tu-
tuklandı. cezalandınldı.
O şimdi İzmir Göğüs
Hastanesi'nde bir ınsanın
bir insana yapamavacağı
"tahribao" gidermeye çalı-
şıyor. Elinde oyuncak bebe-
ği. üniversiteye hazırlık ki-
taplan veyanında sevenleri.
Okul öncesi sağlığının çok
iyi olduğunu. bir iğne bile
yemediğini anlatırken dalıp
gıtti. Ogünlere:
"Emniyetteki işkence ve
diğer sağlıksız ortamda bu-
lunmam. gözaltı süresinin
sona ermesinin ardından ce-
zae\indeki kötü >aşam ko-
şullan sağlığımı bozdu. Tah-
U>c olduktan kısa süre son-
ra hastalandım. Sık sık dok-
tora gittim. Son olarak 30.
1.1997 de Göğüs Hastalıkla-
n Hastanesi'nde vapılan
doktor muayenesinde ciğer-
lerimde su toplandığı sap-
tandı. Tüberküloz teşhisi ile
>atınldım. Tüm haşatım ai-
tüst oidu. Sonuçta >atağa
düştüm. Bize gelenler, bize
sanldılar, birlikte ağladık.
insanlanmızın acımızı pay-
laşması beni umutlan-
dınyor. Bize onca acı çek-
tirenleri vicdanlarıyla ve
kamuovuyla baş başa
bırakı\orum.~