06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 1997PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirel, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun sorumlusu olarak 12 Eylül'ü gösterdi 4 Darbeler çözümdeğiPHaber Merkezi - Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel, Türkiye'nın bugün karşı karşıya bulunduğu sorunlann ağırlıklı olarak 12Eylül 1980 darbesin- den ka>naklandığını. askeri darbelerin ülke sorun- lannı çözemedığıni \urguladı. "Neden demokrasi- yi işletnıeye çahşmıyoruz da darbe tartışması yara- nyrjruz" diyen Demirel, gerginlik yaratan türban konusunun gündemden çıkarılmasını ısteyerek RP'yi uyardı. Demirel, Iran'ın Ankara Büyükelçi- si Vluhammed Rıza Bagheri'nin. Sincan'daki ko- nuşmasıyla Türkıyenin içişlerine kanşarak "yan- lışyaptığını" da söyledi. TGRT'de canlı yayımlanan Alternatif programı- na Çankaya Köşkü'nden katılan Cumhurbaşkanı Demirel. SebahattinÖnkibar'ın sorulanm yanıtla- dı. Sözlerine "Susalım daha hi demek, yaşamak varken ölmeyi tercih etmektir" diye başlayan De- mirel. "Türkive konuşsun. Bazı şev ler oluyorsa dev- letin kanunları uygulamakla yükümlü kurumlan vardır" dedi. Cumhuriyetin kurulduğundan beri çözümlene- meyen sorunlan bulunduğuna işaret eden Demirel. bu sorunlar için üzülmenin normal olduğunu, an- cak rejim ıçin kaygı duyulmaması gerektığıni kay- derti. Demirel. "Devlet yönetilemeyecek duruma gelirse ne insan haklan kalır ne de dini inançlar ka- lır. Herkese söylüvorum. Camiye, kışlaya siyaseti sokmayalım. Kim istiyorsa siyaset \apsın. dini istis- mar etmesin. Türkiye'yi ida/r ediiemeyecek duru- ma sokmamak lazıın" uyansında da bulundu. Laiklik karşıtı ginşimler konusunda herkes gibi ordunun da rahatsız olduğunu. ancak askerlerin gö- rüşlerini sivasal partiler gibi meydanlarda dile ge- tirmediğini anlatan Demirel. Meclis ve siyasetin sayginlığının yükseltilmesi gerektiğini: halk tara- fından seçilecek cumhurbaşkanına Meclis'i fesih yetkisinin de tanınmasının. yönetim bunahmı du- rumunda yararlı olacağını \urguladı. "Türkiye çok partili siyasete girdiği zamandan beri hür ve serbest olmayı yüriitememiştir. Sorun- lan tartısamamış, tartışmava asabı yetmemiştir. Bir deparçalanı\onız,>ıkıiı\oruz.uçurumunkenarına geldik düşüncelerinin içine girmiştir" diyen Demi- rel. bunun sonucunda askeri darbelenn doğduğunu hatırlattı. Demirel. "Müdahafcler Türkiye'nin hiç- bir meselesini çözmemiştir. Türkiye'nin içinde bu- lunduğu bu sürecin en önemli sorumlusu, '80 aske- ri müdahalesidir. SKaseti partilerle yapacaksınız. Siyasetçileri mutebersaşmazsanız birieştireyim der- ken parçalarsınız. Türkiye'nin yeni yaralar alması- na kimse hevesli olamaz. İdare eibetteki zorlaşmış- tır. .4ma bu zorluğu hukuk devleti içinde çözümle- yeceksiniz" dedi. Demirel. "Herkesdarbetartı$masıyapıyor. Bıra- kın da hukuk işlesin. Herkes birbiriyle konuşacak darbe olacak diye. O zaman demokrasiyi yaşatmak mümkün olur mu? Meydan hürse, zihin hürse. so- kak hürse bu demokrasi sayesindedir. Bu kadar ko- lay harcamay alım. Neden demokrasivi işletmeve ça- lışmıyoruz da darbe tartışması yaratıyonız" diye sordu. Demirel şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuri- yeti'nin 70 senedir gelişmesinde en önemli mesele, 'din mi. devlet mi" konusunun sorıın oimaktan çı- kanlmasındadır. Bunun adı laiklikrir. Laiklik banş getirmişti.." Demirel. Türkiye'nin şeriat istemediğinı \urgu- larken ibadetini serbestçe yapan halkın neden bir baskı rejimine talip olacağını sordu. ANLAMLI KUTLAMA Laikliğin anayasada 60. yıh• Laiklik ilkesi anayasaya ilk kez 1937 yılında girmesine karşın. o tarihten önce de Türkiye Cumhuriyeti laik bir devletti. Yapılan, bir bakıma, fiili durumun anayasal ilke haline getirilerek devlet şeklinin kesin ifadelerle netleştırilmesidir. tstanbuf Haber Servisi - 'Laiklik"in anayasal ilkeolu- şunun bugün 60. yılı. Laiklik ilkesi. ilk kez 5 Şubat 1937 tarihinde Teşküatı Esasiye Kanunu'nun ikinci madde- sinde yapılan değişıklikle anayasamıza girdi. O gün. Malatya Milletvekıli İsmet İnömi ve 153 arkadaşı tara- fından Millet Meclisı'ne ve- rilen kanun teklifinde. laiklik ilkesınin anayasaya girmesi gerektiği belirtılmiş \e ge- rekçesi şöyle anlatılmıştı: "Türkiye'de de\ letin şekli bir cumhnriyet olduğu yazılı olup. bununla yalmz devletin şekli beyaıı edilmiş oluyor. Halbuki devletin şekli ile be- raber, siyaset ve idare tarzı- run da takip edeceği ana va- sıflann esas hükiinı olarak göstcrilmesi lüzumludur." Kanun teklifi. 340 milletve- kilınin olumlu oyu ile kabul edildi ve Teşkılatı Esasiye Kanunu'nun ikinci maddesi- nin yeni şekli şöyle oldu: "Türkiye devleti, cumhuri- yetçi, milliyetçi, halkçı. dev- İetçi, laik ve inkılapçıdır. Res- mi dil Türkçedir. Başkent Ankara'dır." 1 Fiili durum yasallaştı Laiklik ilkesi anayasaya ilk kez 1937 yılında girmesi- ne karşm. o tarihten önce de Türkiye Cumhuriyeti laik bir devletti. Yapılan, birbakıma. fiili "durumun anayasal ilke haline getirilerek devlet şek- linin kesın ifadelerle netleş- tirilmesidir. Kanun teklifiyle ilgili konuşmalan yanıtlayan dönsmin Içişleri Bakanı Şükrii Kaya. devletin laik ni- teliğinin, Kurtuluş Savaşı yıl- lannda kafalarda şekillendi- ğini ve cumhuriyetle birlikte yaşama geçinldiğini anlatır. Gazetemizin kurucusu Yu- nusNadide7Şubat 193 7 ta- rihli başyazısında benzerdü- şünceleri savunur ve laikli- ğin zaten fiilıyatta yürüdüğü- nedıkkat çeker. Tarihsel kaynak Batı'da 14. yüzyılda din adamlan sınıfının \e teokra- sınin yenilgisiyle sonuçlanan mücadeleler. laikliğin baş- langıcı kabul edilir. Röne- sans, reform ve Fransız Dev- rimı ise laikliği güçlendiren. kurumlaşmasını sağlayan ta- rihsel aşamalardır. Osmanlı devleti. siyası. as- ken ve idari konulardakı di- ni kurallar dışında kalan ka- nunlara ve farklı dinlere tanı- nan özgürlük ortamına kar- şın. teokratik bir devletti. Türkiye Cumhuriyetf nin ku- rucusu Kemal Atatürk ve ar- kadaşlannın kafalarındaki yeni model ise modern, laik bir devletrı. Saltanatın kal- dınlmasıyla laik de\ letin ilk güçlü işaretleri verilmiş ol- du. 1926 yılında medenı nikâhın kabulü. hilafetin 1927"de kaldınlması ve ar- dından çıkanlan 1222 sayılı kanunla şeri hükümlerin yasalardan ayıklanması. yasal alandaki teokratik kalıntılan büyük ölçüde or- tadan kaldırdı. 1937 yılında yapılan değişiklik ile de za ten yürürlükte olan laik dev- let yapısı. anayasal hüküm haline getirilerek en güçlü şekilde deklare edildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Anayasa Mahkemesi Başkanı Vekta Güngör Özden. dün Tiirk Kadınlar Birliği üyelerini kabul etti. (Fotoğraf: A A) TAD üyesi kadınlar laikliğin yıldönümünde Anıtkabir'i ziyaret etti 'ZMeyiböhnekisûyoıiar'ANKARA/ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Laiklik ılkesinin anayasada yer almasınin 60. yıl- dönümü nedeniyle Anıtkabir'i zi- yaret eden Türk Anneler Derne- ği (TAD) ü\esı kadınlar. rejim karşıtı girişimlere karşın koalis- yonu sürdüren DYP Genel Baş- kanı. Başbakan Yardımcısı Tan- su Çillere tepki gösterdıler. La- iklik ilkesınin anayasada yer al- masının 60. yıldönümü, Eskışe- hir'de de kadınlar tarafından dü- zenlenen etkınlikle kutlandı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden şeriatçı fa- aliyetlerin bölücülük olduğunu söyledi. TAD. laikliğin kabul edilişının yıldönümü nedenivle dün yakla- şık 20 kişilik bir grupla Anıtka- bir'i ziyaret etti. TAD Genel Başkan Yardımcı- sı Saynur Atabek. Türk kadınla- nnın laikliğe sahip çıkıp koruma- sı gerektiğini \urguladı. Ata- • Türk Anneler Derneği üyesi kadınlar, rejim karşıtı girişimlere karşın koalisyonu sürdüren DYP Genei Başkanı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e tepki gösterdiler. türk'e. ilke ve de\ rimlenne bağ- lılığın belirtilmesi gerektiğini söyleyen Atabek, "Türk kadını olarak çok se> \apabiliriz. Bayan muhabirin saçı çekilse bile kolu- nun bükülemeyeceğinigöstermek zorunda>Tz" dedi. Atabek, Anıt- kabir özel defterine de l *Türk ka- dını asla geriye dönüşün temsilci- si olmayacak" diye vazdı. Tansu Cüler'in, Sıncan'da meydana gelen ola\ları destekler göründüğünü savunan TAD üye- si Gündoğdu Şaner. "Çiller'in da\ranışı yanlış. O zihniveti des- teklememize imkân yok. Dün doğru dediğine bugün yanlış di- yenleri desteklemeyeceğiz. \erdi- ğûn oya ve bir zamanlar DYP'de çalıştığıma acıyorum'* diye ko- nuştu. "Ona oy \erdiğim elim kınlsın, vazıkoldu, kahroiuyonım" diyen Tülin Arat da seçimlerde ilk kez bir sağ partive oy verdiğini \ e piş- man olduğunu söyledi. Eskışehir'de de Türk Anneler Derneği Şubesi öncülüğünde ka- dın dernekleri. çeşıtli siyasi par- tilenn kadın \e erkek üyelerinin desteklediği organızasyonla Ata- türk Anıtr'naçeienk koyankadın- lar. saygı duruşunda bulunarak İs- tiklal MarşTnı söyiediler. Türk Anneler Derneği Eskişehir §ube Başkanı Bilge Bilgin. yaptığı ko- nuşmada. laiklik ilkesininyılmaz bekçileri olduklannı kamuoyuna duyurmakta yarar gördüklerini belirtti. Istanbul Kadın Kuruluş- lan Birliği. son günlerde yaşanan Susurluk. tarikatlar. imam nikâhı. Sincan'da yaşananlargibi olayla- nn kaygı \erici olduğunu belirt- ti. 42 kadın kuruluşundan oluşan birlik. yaptığı açıklamada. ana- yasanın ve laik cumhunyetin il- kelerine a\kırı davranışları şid- detle kınadıklannı v urgulayarak. "Susurluk ile ilgili gerçeklerin ve sorumlulann unutturulmadan i\edi olarak orta>a çıkanlmasını istiyoruz'" dediler. Birlik. Îran'ın Türkiye Büyükelçisı Muham- med Bagheri'vi "istenme>en adam'olarak ılan ettiğini bildirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. Türk Ka- dınları Birliği üyelenni kabulün- de vaptığı konuşmada. hüküme- tin köktendincı girişimleriyle ar- tan şeriatçı faaliyetlerin ülke için bölücülük olduğunu belirterek "Din .\posu ile Kürt Aposu birbi- rinden farksızdır'* dedi. Mustafa Kemal Derneği'nden uyarı 6 İrtica, cumhııriyeti çahşıyor' kanbul Haber Servisi- Devlet eliyle bes- Ien:rek bm^üyen irtıca canavannın. çağdaş ve aik cumhuriyeti yutmaya çalıştığı vur- gulındı. Mustafa Kemal Derneği Genel Ba.kanı Kamran Baran. ülkesinı seven Ataürkçü. laik. demokratlara irticaya kar- şı brleşme çağnsı yaptı. fır emekli general ise Sincan'da gelişen olalann yann nereye gideceğinin belli ol- malığına dikkat çekerek anayasanın y asak- laycı hükûmlerine karşın şeriatçı yayın ve etknliklenn sürdüğünü. ilgili kurumlann da:örevinı \apmadığını söyledi. lefah Partisi'nin (RP) son günlerde gün- dene getirdiği Taksim'e cami. türban ser- t»edsı, karayoluyla hac. kurban derilerini topama \etkisinin Türk Hava Kuru- m ı ndan alınmak istenmesi ve Sincan'daki ş^ratçı gösteriyi gazetemize değeriendiren N4i5tafa Kemal Derneği Genel Başkanı KLanran Baran. Türkiye'yi düzlüğe çıkara- caltek yolun Atariirkçülük olduğunu beürt- t i . iaran. "Bunu gerçekleştirecek kadrolar y-a-leclis'ten. ya sivil toplum içinden ya da isaka bir verden mutiaka çıkacaktır** dedi. Bugünlere bir günde gelinmediğini. N^Istafa Kemal Derneği'nin 25 yıldır halkı Lajrdığınıvurgulayan Baran. "Yülardır.çı- V<ssz\ve kişiliksiz politikacıların günahlany- \za. e>let ethle beslenerek büyüyen irtica ca- n a ı n . çağdaş \e laik cumhuriyeti yutmaya çaşmaktadır" diye konuştu. Atatürk'ün işaret ettiği ve endişe duyduğu her şeyin gü- nümüzde tek tek gerçekleştiğıni ifade eden Baran. Sincan'daki olaylann ne ilk ne de son olduğunu belirterek partilerin >a etnik bölücülüğün ya da dinsel gericiliğin peşine takıldıklannı savundu. Baran. şunlan söy- ledi: "^'ıllar yılı Atatürk'ün partisinin genel başkanlığını >apan, Atatürkçü olduğunu id- diaeden Bülent Ecev it bile 'Olumlu tarikat- ler de var" diyebiliyor. L'lkesini seven Ata- türkçü, laik. demokrat insanlar artık büieş- melidir. Türkiye'vi Atatürk'ün ışığında ay- dınlığa çıkaracak kadrolar, Meclis'in içinden ya da dışından ama mutiaka bir yerlerden çıkıp Türkiye'yi kurtaracakJardır. Derneğimizin Misak-ı >lilli'nin kabul edi- lişinin 77. vılında yayımladığı bildiriyi Cum- huriyet gazetesi dışında hiçbir basın kuru- luşunun yayımlamaması.Türk halkının Mi- sak-ı Milli ruhuna ne kadar vabancılaştığı- nın çok açık ve acı bir kanıtıdır." Emekli üst düzey askeri çevrelerin görüşü ise şöyle: "Kamuoyunun da tanık olduğu bir "gerçek' var. Bu gerçeğe müdahale etmesi gereken kurumlar sessiz kalıyor. Bu sessizlik. şeriat özlemcüerine cesaret veriyor. Bu cesaret de onlara daha çok ileri gitmeye olanağı tanı- yor. Bu duruma bir örnek verecek olursak: >eriat istemleri' yazılı vegörselbasındasü- rekli işleniyor. Bu tür yayınlara beklenen tep- ki gösterihniyorr Şubat "SEVGİLİLER GÜNÜ" (St. Valentine's Day) Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde Cumhuriyet ile, ulaşması gereken "sevgiliye..." îlanı-ı Aşklarınızı bekliyoruz. 1 st. (3.6 cm.) x 5 cm.'lik ilanlar: 3.000.000 TL. (KDV Dahil) 1 st. (3.6 cm.) x 2.5 cm.'lik ilanlar: 1.500.000 TL. (KDV Dahil) Bilgi için: Kader Zan Medya C Türkocağı Cad 39 41 Cagaloğlu, İSTANBUL Telefon: (0212) 513 84 60 - 61 Faks: (0212) 513 84 63 1 gözaltı Beyoğlu'nda operasyon: 1 kişi öldü İstanbul Haber Servisi - İ s- tanbul Beyoğlu'nda düzen- lenen operasyonda Türkiye tşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKOl üyesi olduğu öne sürülen 1 kişi.öldü. 1 kişi de gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Şu- besi'ne bağlı ekipler, dün sa- at 18.30 sıralarında. Tarla- başı Turan Caddesi Duvarcı Adem Sokak üzerinde bulu- nan bir e\e operasyon dü- zenledi. Görgü tanıklarının ifade- sine göre. evde bulunan iki erkekten bin balkondan atla- yarak kaçarken polis tarafın- dan yakalandı. Bu sırada di- ğerkişinın yine balkonu kul- lanarak çatıya çıktığını be- lirten tanıklar, bu kışinin 6 el ateş ettiğini öne sürdüler. Çatıdan ateş ettiği öne sürü- len kişi burada polis tarafın- dan \ uruldu. Çatıda bulunan ceset daha sonra olay yerine gelen savcının incelemesi- nin ardından Adli Tıp Kuru- mu'na götürüldü.Çatışmada ölen ve yakalanan kişilerin kimliklerı konusunda bilgi edınilemedi. Soygun Var... Memleketimizde yıllardan beri yaşanmakta olan ve boyutlan günden güne büyüyen bir soygun var. "Fadime'nin namusu", "cinaAIİ'nınsakalı", "tarikatön- derlerine Başbakanlık Konutu'nda yemek", '•türban serbestisi", "Taksim'ecami" "Susurluk'takipislik". "O- ral Çelik'in tahliyesi" vs derken ekonomıyı unuttuk. "Silahlı memurlara" layık görülen zammın "sılahsız memurlara" layık görülmemesinır; dışında, ekonomık konular hep geri planda kaldı. Ozellikle. özelleştirme soygunu, neredeyse tümüyle unuttüruldu. Geçen yıüarda ve günlerde, bu konuyla ilgili en az yır- mi yazı yazdım. Sayısız konferans verdırn ve panele katıldım. Önce "özerkleştirme" diye başlayan ve son- ra özeıleştirmeye dönen çabaiarın, hıçbır ekonomik boyutu olmadığmı ve tümüyle "ideolojık" bir çaba olduğunu anlatmaya çalıştım. Kamunun bin bir emek ve toplumun özverısiyle ortaya çıkardığı ekonomik değerlerin "devleti küçüitme" adına ve yok pahasına peşkeş çekildiğini ileri sürdüm. Sonunda öyle bir noktaya geldik ki: Devlet, elindeki bir sürü ekonomik değeri elden çıkarırken trılyonlarca lirayı özelleştirmenin "propagandasına" ve "reklamına" harcadı. Elde avuçta, kocaman bir "s/f/r"dan başka bir şey kalmadı. Önceleri özelieştirmenin "salt ıdeolojik" bir çaba olduğunu reddederlerdi. Sonra bundan da vazgeçtiier. Oyunu açık oynamaya başladılar. Çok değer verdigim, sevgi ve saygı duyduğum meslektaşım Izzettin Önder, 29 ocak tarihlı "Sence" başlıkh köşesinde, çok önemli bir yazı yayımladı. Kimı okurlarımın gözlennden kaçmış olabileceğini düşünerek bazı bölümlerinı yınelemek ıstiyorum. "... Özelleştirme; siyasal amaçlarla ekonomik araçlann ele geçirilme aracıdır. ... Özelleştirme; yanlış ve kasıth politikalarla ağır borçlu konuma itilmış olan oır devietin binkimıne. u- luslamrası sermaye tarafından el koyma araodır. ... Özelleştirme; faktörvemalpiyasalanndan devleti sökerek örgütsüz bir toplum yapısı üzerinde mutlak bir sermaye hâkimiyeti kurma aracıd:r..." İzzettin Önder bu yazısında bir de önemli saptama yapıyor: "Kabaca, üretimın yüzde 75'inı özel kesım gerçekleştırdıği halde, emeğin örgütlenmesi açısından durum bunun tam tersidır..." Elbette tersi olacak. Özel kesirr emegin örgütlen- mesine sıcak bakar mı hıç? Düşününüz ki: emeğin örgütlenmesınin bayraktaıîığını (sözde) yapan kitle ıletişim araçlannda bile, emeğin örgütlenmesine ızın vermezler. Bızım gazete dışında hiçbir gazete, e- mekçılerine sendikaya gınş ıznı vermez. Adamı anında kapıya koyarlar. Sonra da demokrasi ve insan hak- larındansozederler... Sevgili Önder'in yazısını okuduğum günlerde Tes-lş Sendikası'nın Yatağan şubesınden ıkı faks aldım. Bun- lardan biri Şube Başkanı Erol Soğancı ımzasıyla, TB- MM'de bulunan tüm milletvekıllerıne ulaştınlan bir mek- tubun kopyasıydı. Öbürü de gene Tes-iş Yatağan Şube- si'nin "kamuoyuna" yaptığı bir çağn ıdi. Sayın Soğancı, milletvekıllerine gönderdıği mektup- ta şöyle yazıyor: "Stratejik açıdan en az asken tesısler kadar öneme sahip bulunan ve Tes-lş Sendıkası Ya- tağan Şubesı'ne bağlı Yatağan-Yenıköy ve Kemerköy termik santrallannın da ıçerisinde bulunduğu 12 ter- mık santralın kiralanması, onemlı bir kaynağın devle- timızin elinden çıkması anlamına gelecektir. 12 termik santralın 20 yıllığına kıralama bedelı 1.6 milyar dolardır. Halbuki bu santrallarbugün inşaedilm- eye kalkılsa, tahmini maliyeti 8.5 milyar dolardır. Santrallann 2.2 milyar dolarlık dış borcu da devletimiz tarafından ödenecektir. 8.5 milyardolara inşa edilebile- cek santrallar 1.6 milyar dolara nasıl satılır? 2.2 milyar dolardış borç ödeyecek devletimiz, santrallan nasıl 1.6 milyar dolara satar?.." Gerçekten ınsanın aklının ala- cağı işlerdeğil bunlar. Soğancı, rakam vermeyedevam ediyor: "Yatağan-Yeniköy ve Kemerköy termîk santralların- da 1 KW/H elektrık enerjisi ortalama 2500.TL'ye mal edilmektedir. Bu ener/i. evlerde 9900, işyerierinda 12.000 TL, sanayide ise 17.000 TLye satılmaktadır. Bu durumda, kötü yönetim tarzına ve çeşitli yolsuzluk ve usulsüzlük iddialanna rağmen; - Yatağan Termik Santralı yılda yaklaşık 20 trilyon TL (180 milyon dolar) kâr etmektedir. - Yenıköy Termik Santralı yılda yaklaşık 13 trilyon TL (120 milyon dolar) kâr etmektedir. - Kemerköy Termik Santralı yılda yaklaşık 20 trilyon TL (180 milyon dolar) kâr edebilecek güçtedir. Dolayısıyla özelleştirme için belirlenen fiyatlar bu santrallann 1 yılda sağladığı kârdan daha düşük tutul- muştur..." Kamuoyuna yapılan "çağrı"üa, milletvekil- lenne gönderılen mektupta da yer alan şu ılgınç ıfade var "...Özelleştirme sadece işçilerin sorunu oimaktan çıkmıştır. Sorun Türkiye'nin bağımsızlık sorunudur. Yeniden Sevr günlenne dönüp dönmeme sorunudur. Dün, topla tüfekle yurdumuzu işgal ettıler. Bugun IMF ile, çokuluslu sermaye ile gelip aşımıza, işimize, g- eleceğımize el koymak istiyorlar..." Bu rakamlar karşısmda yer yerinden oynamalı. in- sanlar sokaklara dökülmeli. Oysa ki bız, sadece "şaşır- makla" yetiniyoruz. "Yeterartık" demenın zamanı çok- tan geldi, hatta geçıyor. Her cepheden saldırı altında cumhuriyetimiz. Henüz vakıt varken silkinip kendımize gelmeliyiz. Gençlerin öyküsü hastanede sürüyor NECATİAYGIN tZMİR - Manisalı genç- lerden 2 yıl hapis cezası ve- rilen 18yaşındaki SemaTa- şar. yaşadığı tüm olumsuz- luldara karşın insanlan sev i- yor. Bunda. duyarlı ınsanla- nn büyük katkısı olduğunu söylüyor. Taşar. şimdi iş- kence ve cezae\inde geçir- diği günlerin neden olduğu hastalığının tedavisi için kaldığı hastanede. üniversı- te sınavlanna hazırlanıyor. O liseli bir genç kızdı. Dersin en heyecanlı >erinde onu okul idaresinden çağır- dılar. Şaşırdı. Okul idaresi- ne ulaşamadı. Polislerin ara- sında buldu kendini. Sonra da Manisa Emniyet Müdür- lüğü'nün 4. katındaki Terör- le Mücadele Şubesi'nde. 27 Arahk 1995 genç kızlık ha- yallerinin son günüy- dü...Hiçbir olaya karışma- mıştı. kendinden emindi. A- ma onu sorgulayanlar ınat- çıydı. Onu ışkenceye aldı- lar. Yaşamında hiç tatmadığı acılarla buluştu. Cığlıkları- nı kimselerduyamadı. 17 yaşındaki beden DGM yargıcınm önüne geldiğin- de vine bir umut vardı. O umutlar da söndürüldü. Tu- tuklandı. cezalandınldı. O şimdi İzmir Göğüs Hastanesi'nde bir ınsanın bir insana yapamavacağı "tahribao" gidermeye çalı- şıyor. Elinde oyuncak bebe- ği. üniversiteye hazırlık ki- taplan veyanında sevenleri. Okul öncesi sağlığının çok iyi olduğunu. bir iğne bile yemediğini anlatırken dalıp gıtti. Ogünlere: "Emniyetteki işkence ve diğer sağlıksız ortamda bu- lunmam. gözaltı süresinin sona ermesinin ardından ce- zae\indeki kötü >aşam ko- şullan sağlığımı bozdu. Tah- U>c olduktan kısa süre son- ra hastalandım. Sık sık dok- tora gittim. Son olarak 30. 1.1997 de Göğüs Hastalıkla- n Hastanesi'nde vapılan doktor muayenesinde ciğer- lerimde su toplandığı sap- tandı. Tüberküloz teşhisi ile >atınldım. Tüm haşatım ai- tüst oidu. Sonuçta >atağa düştüm. Bize gelenler, bize sanldılar, birlikte ağladık. insanlanmızın acımızı pay- laşması beni umutlan- dınyor. Bize onca acı çek- tirenleri vicdanlarıyla ve kamuovuyla baş başa bırakı\orum.~
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle