23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞJBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOM TURIUOe: SSK gecüone faizi azaltisın • Ekonomi Servisi - Süresincie ödenmeyen vergi ve sıgorta pnmlerine 1 Şubat 1996 tarihinden itıbaren ıiygulanmaya başlanan yüzde 15 gecikme zammı \e faiz oranının düşürülmesi istendi. Türkiye Serbest Muhasebecı Mali Müşavirler ve Yeminli Malı Müşavirler Odalan Birhği (TÜRMOB) Başkanı Mustafa Özyürek, daha önce gecikme zam ve faızınin >ûzde 10 oranında uygulandığını hatırlalarak, "Son zamanlarda mevduat ve kredi faizlennde önemli düşüşleroldu. Bu düşüşlere paralel olarak gecikme zam ve faizlerinin yüzde 8'e düşürülmesi gerekir" dedi. Özyürek, aynca SS1C bildırgelerinin zamanında verilmemesı nedeniyle uygulanan idari para cezalannın da indırilmesini istedi. İhracatta ocak ayı artışı • ANKARA (AA) - Bu- yılın Ocak ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17 oranında arttı. Ihracatçı birliklerinin hazırladığı kayıtlara göre. 1996 yılının Ocak ayında 1.8 mılyar dolar olan ihracat, bu yılın ilk ayında 2.1 milyar dolara yükseldi. Bu yılın Ocak ayında, HazırGiyim ve Konfeksiyoncular thracatçı Bırliklen'657.9 milyon dolar ıle en fazla ihracat gerçekleştıren birlıkler arasında ilk sırada yer aldı. 246.6 milyon dolar ile Demır ve Demir Dışı Metal Jhracatçı Bırlikleri ikinci sırada, 226.6 milyon dolar ile Tekstıl ve Hammadde Ihracatçı BırlikJen üçüncü sırada bulunuyor. Kısa vadeli sermaye yavaşladı • ANKARA(ANKA)- Türkiye'ye yönelik brüt kısa vadeli sermaye hareketlerinde geçen yıl önceki yıllara göre önemli ölçüde bir yavaşlama yaşandı. Türkiye'ye giren ve çıkan yabancı sermaye trafiğfnde yanya yakın bir azalma kaydedildı. Merkez Bankası verilerine göre. geçen yılın ilk altı aylık döneminde Türkıye'ye yurtdışından toplam 54 milyar 980 milyon dolarlık kısa vadeli sermaye gırişi oldu. Bir başka ifadeyle ayda ortalama 9 milyar 167 milyon dolarlık kısa vadeli sermaye Türkıye'ye gıriş yaptı. Affyle ticaret dengesi bozuldu • A Î \ K A R A ( A N K A ) - 1 Ocak 1996"dagerçekleşen gümrük bırliği, AvTupa Birlığı'yle yapılan ticarette dengeyı Türkiye aleyhıne adeta "çığınndan" çıkardı. AB ıle ticarette Tüm.ıve"nın geçen yılın ilk yansında verdıği açık, 1995 "in tümünde ortaya çıkan açığa yaklaştı. Avrıpa Bırliği ülkelerine karsı geçen yılın ilk yansında \erilen açık, 5.2 mibardohn buldu. Geçen yılın Ocak-Haziran döneminde. AB'ye 6.6 mil.ar dolırlık mal satan TürXı\e. tu gruptaki Ülkelerden 10.6 milyar dokrlık itralat gercekleşt rdi. Enerji dağıtımı içh ortak şirket • İZMİR (AA)-İzmir Bü'ükşehT Beledıye Ba&anı Birhan Özfatura, tzrur\e Vanisalı 14 kunşulun enerji dağtımınn özelleştirilmesi ihaesıne arebılmek için birıra\a selerek ortak bir şîrtet kuriuklannı söyledi. A.rdannda İzmir Büükjehr Belediyesi'nin d e >ulundığu İzmir ve Viaıısalı Mkuruluşun tensılcıler Çetin Emeç Efcrring Saonu"nda basın topannsı ;üzenlediler. 3 Nlian 19Ttanhinde y.anlacak jzelleştirme ihaesıne prmek amacıyla kanlan Iznır-Manisa Evrtrjı Daatım AŞ adına k.oıuşan Özfatura, elektrik dLajtımişnin 1980 (>«n esındebelediyelerde »Scığunu ıatırlatarak. "" Tiha sorra elektrik cLajtımı TElC'e verildi. S i . bu erranetin yeniden s-ahbme vrilmesini istvoruz'dedi. Özelleştirme fırtınasının ücretlinin cebine yaran olmadı: Ocak ayı fiyat artışı yüzde 5.9 Düşük enflasyon yine hayalANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fi- yatlar. ek maaş zammı kavgasının yaşan- dığı ocak ayında da, bir önceki aya göre tü- ketici mallannda yüzde 5.9. toptan eşya- da da yüzde 5.6 oranıyla yüksek düzeyde arttı. Ocak ayında, yılhk enflasyon, tüketi- ci fiyatlannda yüzde 75.7; toptan eşya fi- yatlannda da yüzde 78 düzeyinde gerçek- leşti. DİE tarafından dün açıklanan ocak ayı fiyat endeksine göre, toptan eşya fiyatlan. geçen ay, bir önceki aya göre yüzde 5.6, 1996'nın aynı ayına göre de yüzde 78 ora- nında arttı. Toptan eşya fiyatlannda enflasyon 12 aylık ortalamalara göre yüzde 76.9 düze- yinde gerçekleşti. Toptan eşya fiyatlan, ocak ayında, bir önceki aya göre sektör ba- zında, tanm ürünlerinde yüzde 5, maden- cilik sanayinde özel sektörde yüzde 2.6, kamuda yüzde 9.8 olmak üzere yüzde 7.9, imalat sanayıinde özel sektörde yüzde 5.4, kamuda yüzde 6.2 olmak üzere yüzde 5.6, enerji sanayıinde de yüzde 8.7 oranında arttı. Tükerici fiyatlan, ocak ayında, birönce- ki aya göre yüzde 5.9, geçen yılın aynı ayı- Aylık enflasyon Ocak Şubat Mart Nısan Mayıs Hazıran Tem Ağus Eylul Ekım Kasım Aralık Ocak 1996 1997 na göre yüzde 75.7 düzeyinde yükseldi. Tüketicı fiyatlannda enflasyon 12 aylık ortalamalara göre yüzde 80 düzeyinde ger- çekleşti. Tüketici fiyatlannda geçen ay bir önceki aya göre en yüksek oranlı artış yüz- de 9.4 ile Kocaeh'nde gerçekleşti. lstanbul Ticaret Odası (tTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vıldırım, lstan- bul Ücretliler Geçinme Endeksi'nin, Ocak ayında 6.1 olduğunu bildirdi. DlE'nin bu rakamı, fstanbul için 5.8 olarak belirledı- ğini kaydeden Yıldmm, tTO'nun 96 Ara- lık ayında bu rakamı 3.0 olarak belirledi- ğini de anımsattı. 1997 Ocak ayında, bir ön- ceki yılın aynı dönemi ile karşılaştınldı- ğında artış oranı. yüzde 92.1 olurken, yıl- hk ortalama artış oranının yüzde 94.8 ola- rak gerçekleştiğini kaydeden Yıldınm şöy- le konuştu: "Demek ki bir yükselme söz konusu. Hükümetin, son günlerde iyim- ser bir tablo çizmeye çahşmasına karşın, gerçekçi rakamlar bu iyimser tablonun dışında. Bize göre, bunun nedeninin ba- şında Merkez Bankası emisyon artışı geliyor. Oysa ocaktaki özelleştirme de hız kazanmıştı." Izmir'de enflasyon 6.2 izmir Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberine göre ise Izmir'de yılın ilk ayının enflasyonu geçen yılın aynı dönemine gö- re 1.5 azalarak yüzde 6.2 oldu. İzmir Tica- ret Odası'nca yapılan İzmir tli Toptan Eş- ya Fiyatlan Endeksi'ne göre ocak ayında 1996 aralık ayına göre yüzde 6.2 artış göz- lendi. Artış alt sektörler dikkate alınarak ır- delendiğinde tanm sektöründe yüzde 8.7, imalat sanayii sektöründe yüzde 6.3 artış yaşanırken, enerji sektöründe artış olmadı. Prof. Doğan Kargül Prof. Esfender Korkmaz 'Ocak aymdaki düşüş yapay' 'Hükümetin hedefi tutmaz' lstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi Öğretim Üyesı. Prof.Dr. Doğan Kargül de Türkiye'nin ekonomisinin makro koşullannda hiçbir değişiklik olmadığını belirterek, Ocak ayındaki düşüşün suni olduğunu belirtti. "Ekonominin makro parametrelerinde hiçbir değişiklik yoksa. küçük bankalar birkaç puan faiz düşürdü diye ben söylenildiği gibi 1997 enflasyon hızında da düşüş beklemiyorum" diyen Kargül, şöyle devam etti: "Finansal kaynakların tahsil edilmesi için kayıt dışı ekonomi gibi alanlarda gerekli reformların yapılması \e yine bu yolla toplanan kaynağın kullanımı için de reformlar yapılması gerekir. Genel ekonominin. ekonometrik kuralları böyledir. Ama hükümetler bu basit kuralları bile uygulamıyorlar. Bunun değişmesi için de hiçbir tedbir yoktur. Bu nedenle 97'de de enflasyon artacaktır. Küçük bankalar halkın kendilerine olan güven duygusunun azlığından ve mevduatların büyük bankalarda birikmesinden dolayı faiz düşüşünü başlattılar. Büyük bankalar ise buna şüpheci yaklaştılar. Bu faiz dûşüşünün. fiyat endekslerine de uyarlanmasına biz biraz ters bakıyoruz. Hayat pahalılığı olanca hı/ıyla devam edivor. Bunda hızlı nüfus artışının yanında Merkez Bankası para matbaalarının çalışmaya devam etmesi büyük rol oynuyor. TC tarihinde hiç bu kadar kötü gelir bölüşümüne ulaşmış değil." lstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Esfender Korkmaz, DlE'nin açıkladığı 12 aylık artış rakamlannın, enflasyon trendinı tam olarak göstermediğinı belirterek, dikkate alınması gerekenin TÜFE'de yüzde 80, TEFE'de yüzde 76.9 olarak gerçekleşen 12 aylık ortalama olduğunun altını çızdi. Buna göre enflasyon artışı gerçekleştiğini belirten Korkmaz. şöyle konuştu: "12 aylık ortalama rakamı, 12 aylık artış rakamının üzerinde, bu da enflasyon trendi devam edivor demektir. Onun için enflasyon düştü gibi yanlış sözlere kapılmamak lazım. Bugüne kadar yalnız ocak ayı enflasyonu, çok zikzaklı bir yapı göstermiş. 12 aylık artış hesabı, birtakım fiyat ertelemelerinin, zam ertelemelerinin etkisi altında kalır. Ocak ayı tek başına bir kriter olamaz. Yılbaşı olduğu için aslında bu ay fiyatların tespit edildiği bir ay olmalıdır. Ama fiyatlar daha çok sezonluk olarak tespit ediliyor. Dolayısıyla fiyatlar açısından, ocak ayı başlıbaşına bir gösterge değildir. Bazı gazeteciler, hükümetin doğrultusunda, enflasyon hesaplamalan üzerinde psikolojik bir baskı oluşturdular. DİE'yi ve kamuoyunu bu bekleyişe yönlendirmek istediler. Enflasyon artışı, siyasi iktidariara, sosyal hareketlere ve dış faktörlere bağlı. Bunların tahmini zor. Böyle giderse 1997 yılında 12 aylık ortalama iktidarın öngörüsii gibi yüzde 65 değil yüzde 80-85 arasında olacak demek mümkün." İşçinin ücret artışını ekmek zammına bağlayan Fınncılar Odası'na işçi sendikasmdan tepki Ekmek kavgasuıda halk kaybediyor HÜLYAGENÇ Ekmekle oynanan kumarda kaybeden yalnızca halk oluyor. tstanbul Fınncılar Odası ekmek zammı taleplen kabul edi- linceye kadar ışçi ücretlerine zam yap- mayacaklannı açıklarken, işçi temsilci- leri ise haklannı alamamalan halinde ekmek çıkarmama eylemine gidecekle- rini söylüyorlar. Fınncılann talepleri- nin kabul edilmesi halinde halk şu an- da 15 bin liradan yediği 210 gram ek- meğe 20 bın lira ödemek zorunda kala- cak. Aksi halde ekmeğe istedikleri zam- mı alamayan fınncılann işçiye de zam vermeme karannda ısrar etmeleri halin- de, lstanbul halkını olası bır ekmek sı- kıntısı bekliyor. İşveren sendikası ile ön protokol im- zaladıklannı vurgulayan Tek Gıda-lş Sendikası Fınn lşkolu Başkanı Mehmet Kan, ışyerlerine toplu sözleşme ile ilgi- li bilgilerin ve ücret artışlannın listele- rini dağıtmaya başladıklannı söyledi. Ekmek Işverenleri Sendikası'nın sorun çıkarması halinde. eylem yapmakta ka- tarlı oldukjannı belirten Mehmet Kan. " Halktan özür dileyerek, hakkınuz olan ücret artışını alabilmek için perşembe günü (yann) eyleme gjdebiliriz" dedı. 1100 fınn işyerinin Tek Gıda Iş'e bağlı olduğunu vurgulayan Mehmet Kan, yakJaşık 12 bin üyelerinin bulunduğu- nu kaydedederek, "İstanbul'daki ekmek tüketiminin yüzde 60-65'i bize bağlı fı- nn işyerlerince karşılanıyor. Herhangi bir eylem halinde halkın mağduriyeti söz konusu" diye konuştu. "Ekmeğe zam yoksa, işçiye de zam yok"diyenlstanbul Fınncılar Odası Baş- kanı FahriÖzer. birliğin 15 Şubat'tan iti- baren 210 gram ekmeğin fiyatını 20 bin liraya çıkarma taleplerini geri çevirdiği- ni belirterek, "Biz de 15 şubattan itiba- ren geçerli olacak toplusözleşmeyi imza- lamayacagız" dedı. Esnaf v e Sanatkâr- lar Odalan Birliği'nin zam taleplerini geri çevirme nedeninin inandıncı olma- dığını söyleyen Özer, "Birtik, izmir ve Ankara başta olmak üzere Türkiye ge- nelindeki hiçbir ilde ekmek fıyatlannın 20 bin lira olmadığı bahanesini ileri sü- riiyor" dedi. Odanın zam başvurusunu ekmeğin gTamajının standartlara uygun olmadı- ğı gerekçesıyle geri çevirdiklerini söy- leyen lstanbul Esnaf ve Sanatkâr Oda- lan Birliği Genel Sekreteri Hasan Peh- livan. Tanm Bakanlığı'nca hazırlanan ekmek kodeksinde gramajın 250 gram olarak öngörüldüğünü anımsatarak. "ls- tanbul Fınncılar Odasının 210 gramlık ekmeğe zam taleplerini bu nedenle ge- ri çevirdik" dedi. Fınncılann hâlâ işçilerine zamyapma- dıklannı anımsatan Pehlivan, "Önce iş- çiye zam versinler. Daha sonra maliyet- ler arttıgı gerekçesiyle bizden zam iste- sinler. Hâlâ işçiye eski ücreti ödü>orlar" diye konuştu. İşçi ücretlerine yapılacak zammın 210 gramlık ekmeğe 5 bin lira olarak yansımasının mümkün olmadığı- nı dile getiren Pehlivan, odanın verdiği bilgilerin doğruluğundan şüpheye düş- tüklerini ifade etti. Ç l F l Ç Î DOSTXJ / SADULLAH USUMİ Tütün Ureticisi Erbakan'a Kızdı M ilyonlarca tütün üreticisinin beklentileri bu yıl da boşa çık- tı. Tütün satışlarının borsalar- da olduğu gibi "açıkarttırma" yöntemi ile yapılması isteniyordu. Bu ko- nuda tüm yasal engeller de yıllarca önce kaldınlmıştı. Ancak, Erbakan-Çiller or- tak hükümeti üreticilen sömürüden kurta- racak böyle bir sisteme sıcak bakmadı. Ge- ne, tütün üretidlerinin kooperatiflerini güç- lendirecek ve devlet baskısından kurtara- cak önlemler alınmadı. Milyonlarca tütün ureticisi, Batılı ülke- lerde uygulanan "rnodern piyasa" sistem- lerinin hasretini çekiyor. Güçlü koopera- tiflerle özel sektöre karşı korunmak ve hakkını almak istiyor. Ama, ne yazık ki iş başına gelen hükümetler üreticilerin yıllar- dan beri süren bu beklentilerini yenne ge- tirmedi. Her konuda bol vaatlerde bulu- nan Başbakan Erbakan'ın bu istekleri ye- rine getireceğini düşünenler de sonuçta hüsrana uğradı!.. Başbakan Erbakan, geçen gün hiç bek- lenmedik bir anda 1996 ürünü tütün fiyat- lannı açıklayıverdı. Bugüne kadar hiçbir yıl piyasa açılmadan önce tütün fiyatlan ilan edilmemiştı. Fiyatlar piyasanın açıldığı gün ilan edilir ve satışlar böylece başlardı. Hat- ta, tüccann fiyatlan önceden öğrenmiş ol- ması sakıncalı görülürdü. Bu nedenle de fiyatlar son ana kadar gizli tutulurdu. Er- bakan bu geleneğı de yıkarak tüccara bir avantaj daha sağlamış oldu. Hükümetin birinci kalite için verdiği baş fiyat 500 bin lira. Bunun 475 bin lirası alım fiyatı, 25 bin lirası da prim. Erbakan'ın Tansu Çiller'i de atlatarak fiyatlan yangın- dan mal kaçırır gibi açıklamasının bir ne- deni de üreticinin kalbini kazanmaktı. An- cak, Erbakan Hoca'nın hesabı yanlış çık- tı. Zira, üretici, hem 500 bin lira fiyatı az buldu hem de açık arttırmalı sisteme bu yıl da geçilemeyeceğini anladığı için bü- yük tepki gösterdi. Fiyatı açıklayan Hoca olduğu için tepkiler ve eleştiri oklan Re- fah Partisi'neyöneldı. Üreticiler dolar he- saplannı-yaptıkça Erbakan Hoca'ya ve Tütününü 450 bin liranın altında satan üreticiler yine zarar edecek. parösine tepkiler daha da yoğunlaşıyor. He- le bir de tütün bedellerinin ödenmesi ge- cikirse üretici bölgelerde kızılca kıyamet kopacak! Baş fiyat neden az? 1996 yılının temmuz ve ağustosunda tü- tün kınmlan şürerken fiyat tartışmalan da başlamıştı. Üretici ve üretici kuruluşları o günün koşullarında 500 bin lira fiyatın ye- terli olacağını düşünüyor ve söylüyortar- dı. Hükümet de bu söylentilerı fırsat bile- rek 500 bin lira baş fiyatı kabulleniverdi. Oysa üretici 500 bin lira baş fiyat istediği zaman dolar 80 ile 85 bin lira civarınday- dı. Erbakan'ın fiyatı ilan ettıği zaman ise dolar 115 bin liraya fırtamıştı. Dahası var. Tüccarın bugünlerde satın alacağı tütünlerin işlenmesi ve ihracata hazır hale gelmesi eylül ayına kadar sü- recek. ihracat da ekim ayında başlayacak. Yapılan hesaplar o tarihlerde dolann 150 bin lirayı geçeceğıni gösteriyor. Aradaki bu- yük farkın tamamı ıhracatçı tüccarın ka- salannda kalacak! Bu durum dikkate alın- dığı zaman tütün baş fiyatının 650 bin li- ra ilan edilmesi gerekirdi. Bunun 600 bin lirası alım fiyatı, 50 bin lirası da üreticiye prim olarak verilebilirdi... Aynca, 96 ürünü tütünün malryeti de 400 bin liranın üstünde. Bazı bölgelerde ma- liyetin 450 bin liraya kadar çıktığı ileri sü- rülüyor. Demek ki, tütününü 450 bin lira- nın altında satan üreticiler zarar edecek. Zira, bir kilo tütün için yenlen 500 bin lira baş fiyattan sadece birinci kalite tütün ye- tiştirebilenler yararlanacak. Halbuki, bi- rinci kalite tütünü bulunan üreticilerin sa- yısı parmakla gösterilecek kadar az. Sa- tışa çıkarılan tütünlerin büyük bir kısmı ikinci ve üçüncü kalite. Bu nedenle hiçbir üretici tütününü baş fiyatla satamaz. Onem- li olan, ortalama fıyattır. Ortalama fiyat maliyetin üstünde olursa üretici para ka- zanabilir. Yoksa zarar eder. Üretici peşin ödeme istiyor Nitekim, hükümet 500 bin lira olarak ilan ettiği baş fiyatı arttırmazsa, üreticile- rin büyük bir kısmı tütünü 250 ile 300 bin liradan satmak zorunda kalacak ve büyük çapta zarar edecektir. Bugüne dek her şey üreticilerin aleyhi- ne gelişti. Eğer, baş fiyat arttınlmazsa üre- tici bir daha belıni doğrultamaz. Hele, bir de geçmiş yıllarda olduğu gibi paralannı zamanında alamazsa perişan olur. Bu ne- denle üreticiler baş fiyatın 650 bin liraya çıkarılması ve ürün bedellerinin peşin ödenmesi için ısrar ediyoriar. 1980 yılından sonra hemen hemen her yıl ürün bedellerinin taksitle ödenmesi alış- kanlık haline gelmişti. Bazı yıllarda şubat ayında teslım edilen tütünlerin bedelleri ay- larca ödenmedi. Hatta, ağustos ayına ka- dar tüccardan paralarını alamayan üreti- ciler oldu!.. Üreticiler "açık arttırmalı" satışlara başlanmadığı için bu yıl da sıkıntı çeke- ceklerinin bilincinde. Bu nedenle tütün bedellerinin en geç bir ay içinde ödenme- sini istiyoriar. Eğer, ödemeler haziran ve temmuz aylarına kadar uzarsa, üreticinin eline geçecek paranın alım gücü, yan ya- nya azalacaktır. Ocak ayındaki 500 bin li- ranın değeri belki de 250 ile 300 bin lira- ya kadar düşecektir... Üstelik, paralar eli- ne parça buçuk geçeceği için de hiçbir işe yaramayacaktır... Aynca, paralarını zamanında alama- yan üreticiler bankalara ve tefecilere olan borçlarını kapatamadığı için da katmerli fa- iz ödemek zorunda kalacaklardır. Ancak tüccar, ödemeleri geciktirdiği her gün için bankalarda tuttuğu paralar- da hem yüksek faiz kazanacak hem de ay- nca faiz ödemekten kurtulacaktır. 1980 yılından sonra iş başına gelen hü- kümetler hep tüccann yanında oldu... Ih- racatçıyı destekledi. Piyasalan geç açtı, tüc- cara iki ay kazandırdı. Üreticiyi iki ay pa- rasızlıktan kıvrandırdı. Tütün baş fiyatla- nnı düşük verdi, tüccann tütünleri ucuza almasını sağladı. Tekel'in alımlara hızlı gir- mesinı engelledi, üreticiyi tüccann elinde oyuncak haline getirdi. Tütün kooperatif- lerinın özgür ve güçlü olması önlendi; üre- tici, tüccar karşısında sahipsiz kaldı. Açık arttırmalı satışlara geçilmedi, üreticiler parasını peşin alamıyor. Gelişmeler, aynı acıklı senaryolann bu yıl da oynanacağını gösteriyor! • BENCE İZZETTİN ONDER Şekilcilik TÜSlAD'ın raporu demokrasi yolunda atılmış bir adım olarak görülebilir. Böyle bir raporun, Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu ortam açısından ciddi birtoplumsal işlevi olduğu da söylenebilir. Anlaya- bildiğim kadan ile, Türkiye'de hâkim, baskıcı, an- tidemokratik, antilaik, insan haklarına saygısız her türlü politika ve uygulamalara karşı çıkılmaktadır. Kısacası, raporun talep ettikleri eksik olabilir, rapo- ra yeni talepler ilave edilebilir, ama bugün talep edilenlere karşı çıkmak, sanınm, fazla olası değil- dir. "Böyle bir raporun başarı sağlama olasılığı ne- dir" sorusuna verilebilecek cevap ise kocaman bir "Yoktur!" olmaya mecburdur. Çünkü rapor eksik. Rapor sadece "Bugünkü durum nedir?" konusu- nu irdelemiş ve buradan da "Ne olması gerekir" so- rusuna cevaplannı sıralamış. Raporda eksik olan "Niçin?"d\r. Niçin Türkiye'de insan hakları çiğne- niyor? Niçin Türkiye'de antilaik cephe yükseliyor? Niçin Türkiye'de hâkim ve baskıcı bir politika izle- niyor? Bu sorular, başında daima "niçin" sözcüğü olarak daha da uzatıldığı zaman, toplumsal doku ve bunun üzerinde yükselen mücade(eleri irdele- meye başlanz. Oysa, bu sert çekirdeğe girmeye izin verilmez. Söz konusu yasak alana girmeye hâkim sınıflar izin vermez. Işte bu nedenledir ki, hâkim ser- maye kesimi de raporunda kurumsal ve üst yapı- lar düzeyinde yaklaşım yaparak bu kurumlann olu- şumunda birinci derecede hâkim rol oynayan te- mel faktörü dikkatlerden uzak tutar. Türkiye bu se- naryoyu, son dönemlerde bir ara yükselen, fakat sonralan sönen marjinal fikîr akımlarında ve son se- çimlerden önce ortaya çıkmış olan marjinal siyasal örgütlerde görmüş ve yaşamış bulunmaktadır. Böyle bir raporun bu dönemdeki işlevi son de- rece açık. TÜSIAD:MÜSİAD çatışmasında TÜSİAD atak yaparak, MÜSlAD'ın siyasal güç uzantısını yıpratmak zorundadır. Son özelleştirme ihalelerin- de kimlerin ne kadar servet ve sermayeye sahip ol- duğunu, bu insanlann ne kadar kural tanımaz ol- duğunu ve tüm bu variıklann hangi ilişkilerle oluş- turulmuş olabileceğini hep beraber gördük ve dü- şündük. Bunun yanında Türkiye'nin dış itibannın sar- sılması da, kuşkusuz, fazla arzulanır bir şey değil- dir. Bunlar gibi, formelleşip, düzene uymuş serma- ye kesimi aleyhine oluşan gelişmeleri engelleme- nin yolu, demokrasi, açıklık ve hatta etkin ve yo- ğun kamu denetiminden geçer. TÜSİAD, çok da hak- lı ve hatta düzgün burjuvazinin gelişmesine katkı yapacak bır biçimde, altından kayan zemini dur- durmanın en etkin yolunun, açık ve eşit koşullarda rekabet eden bırtoplum yaratmak olduğunu savu- nuyor. TÜSİAD benzer savlan 1970'ler ve özellikle de 1980'lerde gerçekleştirse idi, hem daha inan- dmcı, hem de Türkiye'ye daha büyük bir katkı yap- mış olurdu! TÜSlAD'ın bugün kurmaya çalıştığı demokrasi ve eşitlik, TÜSlAD'ın gücüne tehdit oluşturan grup- lara yöneliktir. Buna karşın, TÜSİAD'a karşı pazar- lık gücü olmayan gruplarla bir eşitlik kurma çaba- sı raporda sezilmiyor. Kısacası, daha fazla formel demokrasi, TÜSİAD'a karşı tehdit oluşturan güç- lerin denetlenebilmesi için isteniyor. Böyle bir dü- zenlemeyi, bu sistem içinde, ben deistiyorum. Bu- na karşın, ben TÜSİAD'a karşın pazarlık gücü ol- mayan gruplar, özellikle de emekçiler için demok- rasi ıstiyorum. Bu raporun sahipleri bu sorunun ce- vabını topluma vermeye hazır olmalıdır! Böyle bir raporun uygulanma olasılığının zayıf ol- ması da buradan kaynaklanmaktadır: TÜSİAD'ı tehdit eden, yeni yükselen sermaye grubu bu dü- zeyde TÜSİAD ile işbirliği yapmamakta, TÜSİAD ise gerçek bir demokrasi talebi ve bu talebe yönelik altyapı dönüşümü önerisi geliştirerek, sermayenin ezdiği gruplarla koalisyona girmemektedir. Kısacası mücadele, oturmuş ve formel ilişkiler için- de ekonomik faaliyetlerini sürdüren sermaye kesi- mi ile formel kalıplara girmeyerek avantaj sağlayan ve böylece palazlanarak diğer gruba tehdit oluş- turan sermaye kesimi arasında cereyan etmekte- dir. Tüm bu mücadelelerde asıl potansiyel olan "top- lumsal muhalefet" konusunu da gelecek hafta siz- lerle tartışmak üzere... lyı bayramlar! CÜNSIAD 'Once istikrar sonra özelleştirme' EN\T:R SEV1Ş DİYARBAKIR-Güney- doğu Sanayici ve Işadam- lan Derneğı GÜNSİAD, Güneydoğu'da siyasi istik- rar sağlanmadan yapılacak olan bır özelleştırmenin sağhklı olamayacağına dik- katçekti.GÜNSİAD, Gü- neydoğu'da özelleştirile- cekolanKİT'lerde,"işlet- me çalışanlan" ile "bölge işadanılan" ortaklığı öne- risinde bulundu ve Güney- doğu"da yapılacak olan özelleştinne için birmodel geliştirdiğini açıkladı. Hükümetin özelleştir- me ıle varmak istediği he- deflerin, ülke ve devletin aslı görevlerine yönelme- si açısından yararlannın tartışılmaz olduğıınun al- tını çizen GÜNSİAD Ge- nel Sekreteri İlhami Cey- lan,Güneydoğu'dala özel- leştirme boyutlannın fark- lı olduğunu belirtti. Böl- gedeki özelleştinne için "GÜNSİAD modeli" adı altında farkJı bir model ge- liştirdiklerinı açıklayan GÜNSİAD Genel Sekrete- n İlhami Ceylan, buralar- da yapılacak olan özelleş- tirmenin bölgenın kalkın- masında bır araç olarak kullanılmasının gerekJi ol- duğunu belirterek "Bölge halkı \e müteşebbislerini bölgede yatırım yapacak kunıhışlara yönlendirilme- leri sağlanmalı \e bunu özendirmek için özelleştiri- lecek kuruluşlaruı bölge- deki insanlann oluşturdu- ğu halka açık anonim şir- keüere veya bunu taahhüt eden kişi ya da kuruluşla- ra verilmesi desteklenme- lidir" şeklinde konuştu. Geliştirdikleri modelle bölge işadamlannın özel- leştirilecek olan kuruluş- lara ortak olması açısın- dan büyük yararlann ola- bileceğine işaret eden Ge- nel Sekreter İlhami Cey- lan, tesis ve işletmelerin, bu modelle satın alınması halinde bölge yatınmcıla-, n ve işadamlannın bu te-| sisin mülkiyeti ve yöneti- mi ile yakından ilgili ola- caklanndan dolayı kendin lerini bölgede kalmaya mecbur hissedecekleriniı belirtti. Tesis ve işletme-1 lerin sahipleri aynı yöre in-| sanı olacağından yakın çev- 1 redeki sosyal münasebet-ı leri nedeniyle satılan diğer 1 KtT'lerde işçiler yönün-I den yaşanan sosyal sıkın-1 tılann da olmayacağını an-, latan ilhami Ceylan, tesis' ve işletme çalışanlannın özelleştirilecek kurumla- 1 ra ortak olması açısından büyük yararlann sağlana-1 cağını bildirdi. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle