Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SATA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
11 şubatta açıklanacak olan En İyi
Yabancı Film Oscarı adaylan öncesinde
Oscar komitesinin ölçütleri tartışılıyorAmerika, Avrupa
sinemasmı değeıiendiremiyor• fki kıta arasındaki en büyük kopukluk dil farklılığından ve sanatsal kaygıdan
taynaklanıyor. Yabancı Film Oscar'ı Komitesi uzun süredir pek tutarlı seçimler
/apmıyor. En Iyi Yabancı Film Oscar'ı son 20 yılda, nitelikli sayılsa da, Oscar
ölçütleri çısından vasat filmlere gitti. Pek çok başyapıt da komite tarafından
jörmezden gelindi.
Kültür Servisi - Avrupa filmlen, son dönemde,
Arrerikan film endüstrisine adeta akın düzenliyor-
lar. \vrupalılar. fîlmleri için Amerika'dapazararar-
ken Amerikalılar acaba bu fılmleri yeterince anla-
yabliyorlar mı? Iki sektör arasındaki en büyük ko-
pukiuk dil farklılığından kaynaklanıyor.
Anıpalı yapımcılann bir kısmı bu açığı alt ya-
zıyli ya da dublajla ortadan kaldırmaya çalışırken
bır tısrru da Ajnerikan pazan için Ingilizce filmler
çekyor. Ancak bu ikinci yöntem pek çok sorunu da
bercbennde getiriyor. Amenkahlar, İngılizce çekil-
miş Fılmlerin dilini ya çok sıkıcı ya da anlaşılama-
yacık derecede karmaşık buluyorlar.
Sınatsallık kaygısı da, iki lata arasında bir başka
anlaşmazlık noktası. Yediden yetıruşe herkesın iz-
leyebileceği Hollywood fılmleriyle ıki saatliğine de
olsa hayal âlemine dalmaya alışmış Amerikan izle-
yicısı. elbette A\-rupa fîlmlennden pek hoşlanmıyor.
Sonjçta ıki kıta arasındaki Atlantik Okyanusu her
yıl 24 martta dağıtılan Oscar ödüllenyle biraz daha
büyûyor.
BJ yıl Yabancı Film Oscan'na 38 yabancı film
baş\Tirdu. Yönetmen GarsonKanin'ın akrabası ya-
zar Fay Kanin'ın başkanlığındaki Oscar komitesi,
aralık ayından beri bu başvurulan değerlendirerek
11 şubatta açıklayacağı 5 adayı belirlemeye çalışı-
yor. Yabancı FilmOscan Komitesi, aslında uzun za
mandır pek de tutarlı seçimler yapmıyor.Yabancı
film Oscar'ı, son 20 yılda. nitelikli sayılsa da, Os-
car ölçütleri açısından vasat fılmlere gitti. Pek çok
başyapıt da komite tarafından görmezden gelindi.
İ987'de Louis Malle'in otobiyografık. duygu-
lu,güzelim "Hoşçakakn Çocuklar"başyapırı durur-
ken. pek bir özelliği olmayan Gabrie) Asel'in 'Ba-
bette's Feast' adlı Danimarka yapımıru seçen komi-
te, 1990'da da Jean-Paul Rappeneau'nun mükem-
mel 'Cyrano de Bergerac'ını görmezden gelerek Os-
car'ı, Isviçreli Xavier Koller'in Necmettin Çoba-
noğlu'yla Nur Sürer'ın oynadığı 'Umuda Yokuluk'
adlı fılmine verdi. I993'de de ünlü Çinli yönetmen
Chen Kaigenin 'ElvedaCariyenı'başyapıtı ve 1995
Venedik Altın Aslan'ını alan 'Bisildetci'yle özel hay-
ranlar edinen, Vietnam-Fransız kırması yönetmen
Tran Anh Hung'un 'Yeşil Papaya'nın Kokusu" adlı
ilk fılmi fılmi, komitenin dikkatini çekememiş ve
en iyi yabancı film Oscar" ı Ispanyol FernandoTru-
eba'nın 'Belle Epoque'u kazanmıştı.
Elde edılmesı güç Oscar ödülü. filmlere mali açı-
dan da büyük kazanç sağlıyor elbette. 'BeDe Epoque'
5 milyon 4 yüz bin dolarlık gişe hasılatıyla 1992 Os-
can "nı kazanan, Fransızyapımı 'Indochine'den son-
ra ikinci sırada yer alıyor. Son 5 yılın en az kazan-
cını sağlamışolan NildtaMikhalkov'un 'GüneşYa-
nığı' bile iki milyon dolarlık bır gışe gelin elde etti
Bu yıl 38 yabancı film başvurdu
Bu yıl Oscar'a Batı Avrupa'dan 12, Doğu ve Or-
ta Avrupa'dan 11, Amerika ve Avrupa dışındaki ül-
kelerden de 15 film başvurdu. 1950'lerde Oscar'ın
kurumlaşmasından bu yana yabancı film Oscar'ı
ödülü, çoğunlukla Batı Avrupa fılmlerine gitti. Ital-
ya. Oscar törenlerinden 12 kez, Fransa da 11 kez
ödülle döndü.
Her ıki ülke de bu yıl politik filmlerle katılıyor
Oscar elemelerine. İtarya'yı bu yıl Wflma Laba-
te'nin "La mia generazione-Beninı Kuşağım" adlı
filmi temsil ediyor. 1983'te geçen filmde terörle
mücadele konusunda calışan bir zeki bir devlet
görevlisı olan Silvio Orlando, siyasi bir
mahkûmu Sicilya'dan Mılano'ya götü-
rürken onu konuşturmayı amaçlamak-
tadır. Film özellikle Doğu Avrupa'daki
sıyasi olaylan işliyor.
Fransa'dan PatriceLeconte'un 'Rkücu-
le'ü, Yabancı Film Oscar' ına aday. Fran-
sız ön jürisi, Jacques Audiard'ın 'Un
heros tres discret' ve Claude Lek>-
uch'un Hommes Femmes: mode
femploi-Kadınlar ErkektenKul-
lanrna Kdavuzu'nun da Oscar ada-
yı olabileceğinı düşünüyordu. An-
cak bu filmler Amerikaİılan rahat-
sız edebilecek aykın tiplere yer ver-
diği için 1780'in Versay'ında geçen
•Rklicule'ü seçıldi sonuçta. Al-
manya bugüne kadar sadece
1979 da Vblker Schlöndorff un 'Te-
nekeTrampet'iyle Oscar kazandı. Bu
yıl da elemelere RomuaJd Karmaker'ın 'Der
Totmacher'adlı. karanlık, kasvetli, iç karartıcı fil-
miyle katılıyor. Alman ön kurulunun tanımış yö-
netmen Volker SchlöndorfF'un, halen Alkazar'da
gösterilen 'The Ogre 'fılmini ya da Caroline
Link'in sağır bir çiftin müzisyen kızlannı anlatan
'Jenseits der Stiile'sini seçmemesiyse pek çok si-
nemaseveri şaşırttı.
Fransa'dan
Patrice
Leconte'un
1780'in
Versay'ında
geçen
'Ridicule'ü
Yabancı
Film
Oscar'ına
aday.
(Charles
Beriing,
yanda)
Buyüıngiiçlü adaylanThe European Magazine dergisi geçen haftaki
sayısında 38 film içinde ilk beşe kalabilecek en
güçlü adaylan belirledi. Işte bu adaylar
^ POLONYA: 'Dörtnala'
Polonyalı sinema ustası Krzysztof Zanussi, fıim
dünyasına 1950'lerde geçen bu filmle dönüyor.
Varşova'da yaşayan at tutkunu teyzesinin yanma
gönderilen genç bir çocugun hayatmı anlatan
filmde. Maja Komonmska rol alıyor.
Komünizme yönelik eleştirileri abartılmazsa, bu
film, D. H. Lawrence tarzı bır bireyciliğin.
özgürlüğün ve bürokrasi karşıtlığının sembolü.
*^AVUSTRALYA: 'Alap Giden Yaşam'
Hong Kong'lu kadın yönetmen Clara Law, bu
filmde Sidney'e iltica eden Çinli bir aileyi
anlatıyor. Ancak iltica ailenin sorunlannı çözmek
için yeterli olamayacaktır.
»^RUSYA: 'Kafkaslar'm Mahkûmu'
Tecrübeli yönetmen Sergei Bodrav. oğlunun rol
aldığı bu filmde, Çeçenistan'a esir düşen, ancak
sonra kaçan iki Rus askerinin savaş sonrası
öyküsünü anlatıyor.
Vladimir Bortko'nun 'Afghan Breakdovtn' adlı
filminden sonra bu film de Rus yönetmenlerin
tıpkı Vietnam savaşını eleştiren Amerikalı
meslektaşlan gibi ülkelerinin askeri politikalannı
ve maceralannı eleştiren filmler
yapabileceklerini gösteriyor.
*>CEZAYİR: 'Selam Kuzenler'
1994'te 'Bab el Oued City'filmini çeken Merzak
Allouache bu tanhten sonra Fransa'da çalışarak,
Paris'te yaşayan bır şehır faresı ile onun
Cezayır'de yaşayan tarla faresi kuzeninin
karşılaşmasını anlatan dokunaklı bir komediyi
tamamladı.Türk sinemaseverlerinin de alkışladığı
'.Nefret' filmıyle tanıdığımız Fransız varoşlannda
çekilen bu filmde, ıki Cezayirlinin farklan değil
de. iki kayıp insanın yabancı bir dünyadaki dramı
gerçekçi bir mizahla anlatılıyor.
Jan Sverak'ın yönettiği Çek
filmi 'Kolya' geçen ay en iyi ya-
bancı film dalında Altın Küre'yi
aldı. Sverak filmde birbirlerinin
dilini bilmeyen beş yaşındaki bir
Rus çocuğuyla ona bakmak zo-
runda kalan, itibardan düşmüş bir
Çek kemancının öyküsünü anla-
tıyor. Jan Sverak" ın babası Zde-
nek Sverak filmin senaristliğini
ve başrol oyunculuğunu üstlen-
miş.
'Korya'da, Oscar'ı kazanması-
na yetecek bütün özelhkJer var.
Sıcak insan ilişkileri, soğuk orta
Avrupa mizahı ve komünizmin
çöküşü. Beş yaşındaki Andrej
Chermolin'in çocuksu çekicılığı
de Oscarjünsıni baştan çıkarma-
ya yeterli olabilir. 'Kolya', Çek
Cumhuriyeti'nde gişe rekorlan
kırdı. Film, geçen yaz üç ay içın-
de 'Forrest Ğump'ın iki yıl için-
de elde ettiği başanyı yakaladı
Filmin uluslararası alandakı başa-
Rüreli4
Kolya' en güçlünlan da süreceğe benziyor. Ma-
yıs ayında gerçekleşecek Cannes
Festivali için yabancı şirketlere
tanıtılan film, şimdiden 17 dağı-
tımct tarafından satın alındı. Bu
şırketler arasında Amerikan Mi-
ramax da yer alıyor. 'Kolya' böy-
lelikle Amerika'da gösterime gi-
recek ilk Çek filmi oldu.
Kolya. bekâr bir adamla filme
adını veren beş yaşındaki bır ço-
cuk arasındaki sevgi ve güveni iş-
liyor. Kolya'nın annesı. Çek
Cumhunyeti belgelenne sahıp
olabılmek ve ıstediği arabayı sa-
tın alabilmek için Frantisek adlı
bir kemancıyla anlaşma yapıyor
ve onunla evleniyor. Kadının Al-
manya'ya kaçması üzerine Fran-
tisek, çocukla baş başa kalır. Po-
litik bir görevı reddettiği için fi-
larmoru orkestrasından kovulan
kemancı bu zor döneminde başı-
na dert olan Kolya'ya kötü dav-
ranır. Çocuğa babalık etme duru-
munda oldugu için Frantisek'in
kadınlarla ilişkileri de bozulma-
ya başlamıştır ama zamanla Kol-
ya sayesinde babalığın cazibesi-
ni keşfedecektir...
Kolya. geçen yıl Venedik Film
Festivali'nde eleştirmenlerden
olumlu tepkiler almıştı. Filmin
başansı, konunun sağlamlığı ve
sıcaklığından, yönetmenin yalın
anlatımından ve oyunculann ge-
reksiz duygusallıktan uzak per-
formanslanndan kaynaklanıyor.
Filmde Kolya'yı daha önce hiçbir
filmde rol almamış olan küçük
Rus çocuğu Andrej Chermolin
canlandmyor. Sverak, çocuk
oyuncunun seçimini şöyle anlatı-
yor:
"'Kolya rolü için yaklaşık bir yıl
boyunca oyuncu aradık. YüzJerce
çocuk denedik, ama hiçbirinde
aradığmuz nitelikleri bulamadık.
Artık projeyi bırakma aşamasına
gelmiştik. Sonra bir Rus parkın-
da yapüiTUş bir çekimde Kolya'yı
gördüm. Gözlerinde baştan çıka-
ncı ve zeki bir ifade vardı."
31 yaşındaki Jan Sverak'ın ilk
filmi ' Obecna Skola-Ük Okul'
da, senaryosunu babasının yazdı-
ğı, yürekleri ısıtan bir çocuk fil-
miydi. Sverak, Çek sinemasının
uluslararası ün kazanmış,usta yö-
netmenlerinden Jiri Menzel ve
Mflos Forman'a çok şey borçlu
olduğunu söy lüyor ve Çek yönet-
menlerin bugün çok hassas den-
gelen koruyarak film çektikleri-
ni belirterek ekliyor:
"Pazann kendilerine sunduğu
yeni >etme yeteneksiz oyuncular-
dan kaçınmak için de çok titiz se-
çimler \-apmak zorundalar." Ba-
kalım 'Kolya,' AKın Küre'nm ar-
rık Oscar'ın ön elemesi ve haber-
cisi olduğu tezini bir kez daha
dogrulayarak bu yılın en iyi ya-
bancı film Oscar'ı ödülüne sahip
olacak mı? Jan Sverak'ın yönettiği Çek filmi geçen ay Alnn Küre aldı.
'Evita' 14 şubatta
gösterime girecekKültür Servisi -
'En İyi Müzikal
Film','En İyi Kadm
Oyuncu' ve 'En İyi
Orijinal Film Şarkı-
sı' dallannda 3 Altın
Küre ödülü alan ve
mart a>ında açıkla-
nacak Oscar ödülle-
rinin en büyük aday-
lanndan biri olarak
gösterilen 'Evita'
müzikali. Türki-
ye'de 14 şubatta
gösterime girecek.
Anton Lktyd We-
ber ve Tim Rice'ın
birlikte yazdıklan,
başrollerini ulusla-
rarası pop stan Ma-
donna ve son yılla-
rın gözde erkek
oyunculanndan An-
tonio Banderas'ın
paylaştıkJan 'Evita', Dışbank'ın sponsor-
İuğunda, Türkiye çapında 12 kentte. 21 sı-
nemada gösterime girecek.
'Evita'mn Türkiye'deki vizyona girme-
siyle ilgili olarak düzenlenen basın toplan-
tısında filme ilişkin bilgi veren Özen Film
Halkla llişkiler Müdürü Nizam Eren. 250
bin seyircıyi hedeflediklerini bildirdi. Özen
Film'in ilk kez bir şirketle sponsorluk an-
laşması yaptığını belirten Eren, 'Evita' fil-
mine yapımcı şirketi tarafından getırilen
dublaj yasağı gereği,
filmin altyazılı ola-
rak vizyona girece-
ğini söyledi.
'The Commit-
mente', 'The Wall',
'Fame\ 'Mississippi
Buming" gıbi filmle-
re imza atan Alan
Parker'ın senaryo-
suyla, Weber ve Ri-
ce'ın ünlü operası
'Evka'dan uyarlanan
filmin yönetmenli-
ğini yine Alan Par-
ker üstleniyor. Yok-
sul bir yaşam sürer-
ken Ariantin Devlet
Başkanı Juan Pe-
ron'un kansı olarak
dünyanın en güçlü
kadınlanndan biri
haline gelen Eva Pe-
ron'un yaşamöykü-
sünü konu alan filmde Evita'yı Madonna,
Che Guavera'yı Antonio Banderas canlan-
dmyor. Filmde aynca Agustin Magakli ro-
lünde aktör, şarkıcı, besteci Jimmy Nail oy-
nuyor.
Filmin çekimlerine 6 Şubat 1996'da baş-
landı ve Ariantin ile Avrupa'da 14 haftada
tamamlandı. Arjantin çekimlerinde halkın,
Madonna'nın Eva Peron'u canlandırmasını
protesto etmesi, film ekibine hayli gerilim-
li anlar yaşatmıştı.
Paula Rego, hayvan ve insan öykülerini Tate Gallery 'de sergiliyor
Öyküleriresmedereköçahyorl
Kültür Servisi - Tavşanın biri bir
gün alışveriş yapmış evine dönüyor-
muş. Eve gelince ne görsün. kocaman
bir keçi, evi bo>Tiuzlannın üstüne al-
rmş gidiyor. Tavşan diğer hayvanlan
çağırmış, keçiyi durdurmalannı iste-
miş onlardan. tçlerinden sadece ka-
nnca yardım etmiş tavşana. Keçinin
gövdesine tırmanmış ve zehrini akı-
tarak onu öldürmüş.
Paula Rego'nun her resmi bir hay-
van hikâyesi anlatıyor. Hayvanlar ve
insanlar arasındaki şiddeti konu alı-
yor. tngiltere'deki Tate Gallery'de ser-
gilenen yapıtlannda. öç aldığını söy-
lüyor Paula Rego. "Her zaman. her
zaman intikam!. Eğer bir yazarsanız,
yaratnğuuz kişüeri ortadan kaldınr-
sınız. Bense onlan kesip biçiyorum.
Küçültüyor, cüceJeştiriyorum!"
Sergiyi gezenler, Paula Rego'nun.
insan ilişkilerinin karanlık yönleri
üzerine çocuksu bir anlatımla yaklaş-
tıgında hemfikir. Yetişkinligin zorla-
dığı davranış biçimlerine pas verme-
den içindeki çocuğu koruyor.
Anne, baba, kız kardeş arasındaki
ilişkileri hayvanlan kullanarak sem-
bolize eden Paula Rego, bu tuhaf re-
simlerin öyküsünü Portekiz'de geçir-
'Hamile Tavşan Ebeveynleriyle Konuşuyor'.
diği çocukluğuna dek götürüyor. Za-
mane çocuklannın aksine televizyon-
suz, arkadaşsız bir çocukluk dönemi
yaşayan Paula'nın tek dostu, büyü-
kanne, büyükbaba ve sallanan kolru-
ğunda oturmaktan başka bir şey yap-
mayan halası. Kendi yaşıtlanyla ol-
dukça geç bir yaşta tanışan Paula'nm.
sokağa çıkınca ilk tepkisi korkmak
olmuş: "Çocuklarkorknnçbirtehdit-
tir. Sanırsuuz ki sizi öldürüverecekler
ve inanın ilk fırsatta bunu deneıier."
Paula Rego'nun biyografisini ya-
zan John McEwen, sanat yaşamının
başlangıcında yaşlılarla birlikte yaşa-
ma deneyiminin önemli rolü olduğu
kanısında.
Çocukluğunda büyukanne ve ba-
basıyla yaşayan Paula'nın her zaman
büyükleri memnun etmek için gayret
sarf etmesinin ardında, aslında gizli
bir öldürme, zarar verme duygusu ya-
tıyor McEvven'a göre.
Resimlerine 'Hamile Tavşan Ebe-
veynleriyle Konuşuyor' ya da "Laha-
na ve Patates' gibi ısımler veren ve
insanlan birer hayvan imgesine dö-
nüştüren Rego, annesini bir lahana
olarak ölümsüzleştirmiş tablolannda.
"Annem böceklerden korktuğumu
söylerdi. Ama ben her şeyden korktu-
ğumu anımsıyorum. Özellikle başka
çocuklardan çok korkanhm. Dışanya
ovnamak için çıkmak istemezdim.
Her yerde terör vardı sanki." PauJa
Rego. çocukça bir korkuyla yöneldi-
ği resimde şimdi özgürce uçuyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Çıplaklık
Karacaoğlan'ın ünlü deyişi.
Üryan geldim yine üryan giderim
diye başlayarak, hayat üstüne belki de en yalın
gerçeklerden binni dile getirir.
Bu dünyaya çıplak gelir, yine çıplak gideriz. Bu
geliş-gidiş arasıdır hayat dediğimiz, bizlere sunul-
muş acı-tath meyve.
Kimi zaman soğuktan korunmak, kimi zaman da
daha alımlı görünmek için örtünür, çeşit çeşit giy-
siler giyeriz. Pek aklımıza gelmez, doğal halimizin
çıplak oluşu.
İnsan toplumlan gelişip, sınıflar, sömürü ortaya
çıktıkça, sanatçılar için insan saflığının, güzelliğinin,
insan-doğa arasındaki bağın bir simgesi olarak çıp-
laklık vazgeçiimez temalardan biri oldu. Klasik Yu-
nan sanatı, Rönesans ürünleri insan bedenini yü-
celten ürünlerle doludur. Bugün bizim Selçuk ilçe-
mizdeki Efes Müzesi'nde bulunan, II. yüzyılda ya-
pılmış Artemis heykeli de bereketi simgeleyen çok
sayıdaki memesiyle ünlüdür.
Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan, insanın ya-
şadığı çevreye ve düzene yabancılaşması düşün-
cesi, insanlan kendi doğalarına dönmelerine, saf-
lığı ve güzelliği yeniden çıplaklıklarında aramalan-
na yöneltti.
Yüzyılın başında Almanya'da ortaya çıkıp, son-
ra da öbür sanayi ülkelerine yayılan, giysi kullan-
maya karşı çıkanlann oluşturduğu Çıplaklık (Nü-
dizm) akımı da bu arayışlann sonucu doğdu.
Aynı yıllarda edebiyatta çıplaklığı insan doğası
olarak ele alıp işlemiş en başarıfı yazariardan biri
de D. H. Lavvrence'dır. Lady Chatteriey'in Sevgi-
lisi (Çeviren: Akşit Göktürk, Can Yayınları) adlı ro-
manında bir yirminci yüzyıl insanının doğasına ve
bedenine dönüş sürecini anlatır. Romanın en can
alıcı bölümlerinden birinde erkek kahraman sevdi-
ğine şunlan söyler:
"Kendimize ya da başka birine para kazanmak
için yaşamayalım. Şimdi para kazanmaya zortanı-
yonız. Birazcık kendimiz için, çok daha fazlasını da
yöneticilerimiz için, mal sahıpleri için kazanmaya
zohanıyonjz. Bir son verelim bu işe! Yavaş yavaş
son verelim. Dursun bu çılgınlık. Yavaş yavaş, bü-
tün endüstri yaşamını bir yana atarak, geriye dö-
nelim."(...)
"Bunca çok çalışmamız gerekli mi? Üstbaşınızı
çıkann da birbakın durumunuza. Dipdiri olmanız,
güzel olmanız gerekirken, çirkinsiniz, yan ölüsü-
nüz "(...)
"İnsan doğasının nasıl ölüme gittiğini, aşağılığıy-
la, bayağılığıyla nasıl kendi kendini ölüme ittiğini
sezdikçe sömürgeler bile yeterince uzak değil kaç-
mak için, diye düşünüyorum. Ay bile yeterince
uzak değil, çünkü orda da geriye bakınca, bütün
öbür yıldızlar arasında pisliğiyle, bayağılığıyla, çir-
kinliğiylegöze batan yeryuvahağını görür insan ge-
ne; insanoğlunun kirlettiği yer yuvarlağını."
Bu sözlerin ardından çınlçıplak soyunup kendi-
lerini yağan yağmurun altına atarlar. Ormanın yeşil
ışığı altında parlayan tenleriyle koşarlar, soluksuz
kalana dek.
Kendimize dönersek eskiler "Birlokma, birhır-
fra"derler. Bu sözü, kanımca, insana gereksinimi
kadar mal mülk diye düşünmeliyiz çağcıl bir yak-
laşımla. Oturacağı bir ev, yeterli beslenme, gerek-
tiğinde sağlft hizmietlerirrden yararianma. "
Sonrası?.. İnsanlar varsıllıklarını sahip oldukları
maddi olanaklaria değil de, kültür donanımlanyla
göstermeliler.
Buna insanlar kadar gezegenimizin de çok ge-
reksinimi var.
Yazar Annie Schmidt Türkçede
• Kültür Servisi - Hollanda'nın en tanınmış çocuk
kitaplan yazan Annie Schmidt 'Minus' adlı kitabıyla,
minik Türk okurlanna ulaştı. Son elli yıldır çok sayıda
kitap yazan Schmidt, çocuk edebiyatında pek çok
tabuyu kıran, çağdaş dünyayı zeki. ınsancıl diliyle
kitaplanna konu eden bir edebiyatçı olarak tanınıyor.
1 dakikalık karanlık'a Yayıncılar
Birliği'nden destek
• Kültür Servisi - Türkiye Yayıncılar Birliği, 'sonsuza
dek aydınlık için 1 dakikalık karanlık' sloganıyla
gündeme gelen yurttaş girişimine destek verdi. Bu
girişimin Türkiye'nin üzerine çöreklenen karanlığa
son vermek için önemli bir adım olduğunu bildiren
Yayıncılar Birhği, şubat ayı içerisinde yayımlayacağı
kitap ve dergilerde bu girişimi destekleyen amblemi
kullanacak.
BUGÜN
• CRR'de saat 19.30'da Fransız oda müzığinin ünlü
ismı 'Parisi Dörtlüsü'. Mozart, Brahms ve Ravel'in
eserlerini sunacak .(2446 06 96)
• İDOB'da saat 20.00'de A. I Haçaturyan'ın \
'Spartaküs' adlı yapıtı ızlenebilir.
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da lazer-disc'ten '
F.J. Schafftıer'ın yönettiği "Papillon' adlı film
izlenebihr. (252 35 00)
• BEKSAV'da saat 18.00'de Roger Spottisvvoode'nin
yönettiği 'Ateş Altında' adlı film izlenebilir.
• TARANTA BABU KÜLTÜR VT SANAT
MERKEZİ'nde saat 16.00 ve 19.00'da Yılmaz
Güney'in yönettiği 'Sürü' adlı film izlenebilir.
• EYLÜL MÜZIK KULÜBÜ'nde Emin Fmdıkoğlu
Grubu izlenebilir.
KÜLTÜR» ÇİZİK
KÂMİL MASARAC