06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR 11 şubatta açıklanacak olan En İyi Yabancı Film Oscarı adaylan öncesinde Oscar komitesinin ölçütleri tartışılıyorAmerika, Avrupa sinemasmı değeıiendiremiyor• fki kıta arasındaki en büyük kopukluk dil farklılığından ve sanatsal kaygıdan taynaklanıyor. Yabancı Film Oscar'ı Komitesi uzun süredir pek tutarlı seçimler /apmıyor. En Iyi Yabancı Film Oscar'ı son 20 yılda, nitelikli sayılsa da, Oscar ölçütleri çısından vasat filmlere gitti. Pek çok başyapıt da komite tarafından jörmezden gelindi. Kültür Servisi - Avrupa filmlen, son dönemde, Arrerikan film endüstrisine adeta akın düzenliyor- lar. \vrupalılar. fîlmleri için Amerika'dapazararar- ken Amerikalılar acaba bu fılmleri yeterince anla- yabliyorlar mı? Iki sektör arasındaki en büyük ko- pukiuk dil farklılığından kaynaklanıyor. Anıpalı yapımcılann bir kısmı bu açığı alt ya- zıyli ya da dublajla ortadan kaldırmaya çalışırken bır tısrru da Ajnerikan pazan için Ingilizce filmler çekyor. Ancak bu ikinci yöntem pek çok sorunu da bercbennde getiriyor. Amenkahlar, İngılizce çekil- miş Fılmlerin dilini ya çok sıkıcı ya da anlaşılama- yacık derecede karmaşık buluyorlar. Sınatsallık kaygısı da, iki lata arasında bir başka anlaşmazlık noktası. Yediden yetıruşe herkesın iz- leyebileceği Hollywood fılmleriyle ıki saatliğine de olsa hayal âlemine dalmaya alışmış Amerikan izle- yicısı. elbette A\-rupa fîlmlennden pek hoşlanmıyor. Sonjçta ıki kıta arasındaki Atlantik Okyanusu her yıl 24 martta dağıtılan Oscar ödüllenyle biraz daha büyûyor. BJ yıl Yabancı Film Oscan'na 38 yabancı film baş\Tirdu. Yönetmen GarsonKanin'ın akrabası ya- zar Fay Kanin'ın başkanlığındaki Oscar komitesi, aralık ayından beri bu başvurulan değerlendirerek 11 şubatta açıklayacağı 5 adayı belirlemeye çalışı- yor. Yabancı FilmOscan Komitesi, aslında uzun za mandır pek de tutarlı seçimler yapmıyor.Yabancı film Oscar'ı, son 20 yılda. nitelikli sayılsa da, Os- car ölçütleri açısından vasat fılmlere gitti. Pek çok başyapıt da komite tarafından görmezden gelindi. İ987'de Louis Malle'in otobiyografık. duygu- lu,güzelim "Hoşçakakn Çocuklar"başyapırı durur- ken. pek bir özelliği olmayan Gabrie) Asel'in 'Ba- bette's Feast' adlı Danimarka yapımıru seçen komi- te, 1990'da da Jean-Paul Rappeneau'nun mükem- mel 'Cyrano de Bergerac'ını görmezden gelerek Os- car'ı, Isviçreli Xavier Koller'in Necmettin Çoba- noğlu'yla Nur Sürer'ın oynadığı 'Umuda Yokuluk' adlı fılmine verdi. I993'de de ünlü Çinli yönetmen Chen Kaigenin 'ElvedaCariyenı'başyapıtı ve 1995 Venedik Altın Aslan'ını alan 'Bisildetci'yle özel hay- ranlar edinen, Vietnam-Fransız kırması yönetmen Tran Anh Hung'un 'Yeşil Papaya'nın Kokusu" adlı ilk fılmi fılmi, komitenin dikkatini çekememiş ve en iyi yabancı film Oscar" ı Ispanyol FernandoTru- eba'nın 'Belle Epoque'u kazanmıştı. Elde edılmesı güç Oscar ödülü. filmlere mali açı- dan da büyük kazanç sağlıyor elbette. 'BeDe Epoque' 5 milyon 4 yüz bin dolarlık gişe hasılatıyla 1992 Os- can "nı kazanan, Fransızyapımı 'Indochine'den son- ra ikinci sırada yer alıyor. Son 5 yılın en az kazan- cını sağlamışolan NildtaMikhalkov'un 'GüneşYa- nığı' bile iki milyon dolarlık bır gışe gelin elde etti Bu yıl 38 yabancı film başvurdu Bu yıl Oscar'a Batı Avrupa'dan 12, Doğu ve Or- ta Avrupa'dan 11, Amerika ve Avrupa dışındaki ül- kelerden de 15 film başvurdu. 1950'lerde Oscar'ın kurumlaşmasından bu yana yabancı film Oscar'ı ödülü, çoğunlukla Batı Avrupa fılmlerine gitti. Ital- ya. Oscar törenlerinden 12 kez, Fransa da 11 kez ödülle döndü. Her ıki ülke de bu yıl politik filmlerle katılıyor Oscar elemelerine. İtarya'yı bu yıl Wflma Laba- te'nin "La mia generazione-Beninı Kuşağım" adlı filmi temsil ediyor. 1983'te geçen filmde terörle mücadele konusunda calışan bir zeki bir devlet görevlisı olan Silvio Orlando, siyasi bir mahkûmu Sicilya'dan Mılano'ya götü- rürken onu konuşturmayı amaçlamak- tadır. Film özellikle Doğu Avrupa'daki sıyasi olaylan işliyor. Fransa'dan PatriceLeconte'un 'Rkücu- le'ü, Yabancı Film Oscar' ına aday. Fran- sız ön jürisi, Jacques Audiard'ın 'Un heros tres discret' ve Claude Lek>- uch'un Hommes Femmes: mode femploi-Kadınlar ErkektenKul- lanrna Kdavuzu'nun da Oscar ada- yı olabileceğinı düşünüyordu. An- cak bu filmler Amerikaİılan rahat- sız edebilecek aykın tiplere yer ver- diği için 1780'in Versay'ında geçen •Rklicule'ü seçıldi sonuçta. Al- manya bugüne kadar sadece 1979 da Vblker Schlöndorff un 'Te- nekeTrampet'iyle Oscar kazandı. Bu yıl da elemelere RomuaJd Karmaker'ın 'Der Totmacher'adlı. karanlık, kasvetli, iç karartıcı fil- miyle katılıyor. Alman ön kurulunun tanımış yö- netmen Volker SchlöndorfF'un, halen Alkazar'da gösterilen 'The Ogre 'fılmini ya da Caroline Link'in sağır bir çiftin müzisyen kızlannı anlatan 'Jenseits der Stiile'sini seçmemesiyse pek çok si- nemaseveri şaşırttı. Fransa'dan Patrice Leconte'un 1780'in Versay'ında geçen 'Ridicule'ü Yabancı Film Oscar'ına aday. (Charles Beriing, yanda) Buyüıngiiçlü adaylanThe European Magazine dergisi geçen haftaki sayısında 38 film içinde ilk beşe kalabilecek en güçlü adaylan belirledi. Işte bu adaylar ^ POLONYA: 'Dörtnala' Polonyalı sinema ustası Krzysztof Zanussi, fıim dünyasına 1950'lerde geçen bu filmle dönüyor. Varşova'da yaşayan at tutkunu teyzesinin yanma gönderilen genç bir çocugun hayatmı anlatan filmde. Maja Komonmska rol alıyor. Komünizme yönelik eleştirileri abartılmazsa, bu film, D. H. Lawrence tarzı bır bireyciliğin. özgürlüğün ve bürokrasi karşıtlığının sembolü. *^AVUSTRALYA: 'Alap Giden Yaşam' Hong Kong'lu kadın yönetmen Clara Law, bu filmde Sidney'e iltica eden Çinli bir aileyi anlatıyor. Ancak iltica ailenin sorunlannı çözmek için yeterli olamayacaktır. »^RUSYA: 'Kafkaslar'm Mahkûmu' Tecrübeli yönetmen Sergei Bodrav. oğlunun rol aldığı bu filmde, Çeçenistan'a esir düşen, ancak sonra kaçan iki Rus askerinin savaş sonrası öyküsünü anlatıyor. Vladimir Bortko'nun 'Afghan Breakdovtn' adlı filminden sonra bu film de Rus yönetmenlerin tıpkı Vietnam savaşını eleştiren Amerikalı meslektaşlan gibi ülkelerinin askeri politikalannı ve maceralannı eleştiren filmler yapabileceklerini gösteriyor. *>CEZAYİR: 'Selam Kuzenler' 1994'te 'Bab el Oued City'filmini çeken Merzak Allouache bu tanhten sonra Fransa'da çalışarak, Paris'te yaşayan bır şehır faresı ile onun Cezayır'de yaşayan tarla faresi kuzeninin karşılaşmasını anlatan dokunaklı bir komediyi tamamladı.Türk sinemaseverlerinin de alkışladığı '.Nefret' filmıyle tanıdığımız Fransız varoşlannda çekilen bu filmde, ıki Cezayirlinin farklan değil de. iki kayıp insanın yabancı bir dünyadaki dramı gerçekçi bir mizahla anlatılıyor. Jan Sverak'ın yönettiği Çek filmi 'Kolya' geçen ay en iyi ya- bancı film dalında Altın Küre'yi aldı. Sverak filmde birbirlerinin dilini bilmeyen beş yaşındaki bir Rus çocuğuyla ona bakmak zo- runda kalan, itibardan düşmüş bir Çek kemancının öyküsünü anla- tıyor. Jan Sverak" ın babası Zde- nek Sverak filmin senaristliğini ve başrol oyunculuğunu üstlen- miş. 'Korya'da, Oscar'ı kazanması- na yetecek bütün özelhkJer var. Sıcak insan ilişkileri, soğuk orta Avrupa mizahı ve komünizmin çöküşü. Beş yaşındaki Andrej Chermolin'in çocuksu çekicılığı de Oscarjünsıni baştan çıkarma- ya yeterli olabilir. 'Kolya', Çek Cumhuriyeti'nde gişe rekorlan kırdı. Film, geçen yaz üç ay içın- de 'Forrest Ğump'ın iki yıl için- de elde ettiği başanyı yakaladı Filmin uluslararası alandakı başa- Rüreli4 Kolya' en güçlünlan da süreceğe benziyor. Ma- yıs ayında gerçekleşecek Cannes Festivali için yabancı şirketlere tanıtılan film, şimdiden 17 dağı- tımct tarafından satın alındı. Bu şırketler arasında Amerikan Mi- ramax da yer alıyor. 'Kolya' böy- lelikle Amerika'da gösterime gi- recek ilk Çek filmi oldu. Kolya. bekâr bir adamla filme adını veren beş yaşındaki bır ço- cuk arasındaki sevgi ve güveni iş- liyor. Kolya'nın annesı. Çek Cumhunyeti belgelenne sahıp olabılmek ve ıstediği arabayı sa- tın alabilmek için Frantisek adlı bir kemancıyla anlaşma yapıyor ve onunla evleniyor. Kadının Al- manya'ya kaçması üzerine Fran- tisek, çocukla baş başa kalır. Po- litik bir görevı reddettiği için fi- larmoru orkestrasından kovulan kemancı bu zor döneminde başı- na dert olan Kolya'ya kötü dav- ranır. Çocuğa babalık etme duru- munda oldugu için Frantisek'in kadınlarla ilişkileri de bozulma- ya başlamıştır ama zamanla Kol- ya sayesinde babalığın cazibesi- ni keşfedecektir... Kolya. geçen yıl Venedik Film Festivali'nde eleştirmenlerden olumlu tepkiler almıştı. Filmin başansı, konunun sağlamlığı ve sıcaklığından, yönetmenin yalın anlatımından ve oyunculann ge- reksiz duygusallıktan uzak per- formanslanndan kaynaklanıyor. Filmde Kolya'yı daha önce hiçbir filmde rol almamış olan küçük Rus çocuğu Andrej Chermolin canlandmyor. Sverak, çocuk oyuncunun seçimini şöyle anlatı- yor: "'Kolya rolü için yaklaşık bir yıl boyunca oyuncu aradık. YüzJerce çocuk denedik, ama hiçbirinde aradığmuz nitelikleri bulamadık. Artık projeyi bırakma aşamasına gelmiştik. Sonra bir Rus parkın- da yapüiTUş bir çekimde Kolya'yı gördüm. Gözlerinde baştan çıka- ncı ve zeki bir ifade vardı." 31 yaşındaki Jan Sverak'ın ilk filmi ' Obecna Skola-Ük Okul' da, senaryosunu babasının yazdı- ğı, yürekleri ısıtan bir çocuk fil- miydi. Sverak, Çek sinemasının uluslararası ün kazanmış,usta yö- netmenlerinden Jiri Menzel ve Mflos Forman'a çok şey borçlu olduğunu söy lüyor ve Çek yönet- menlerin bugün çok hassas den- gelen koruyarak film çektikleri- ni belirterek ekliyor: "Pazann kendilerine sunduğu yeni >etme yeteneksiz oyuncular- dan kaçınmak için de çok titiz se- çimler \-apmak zorundalar." Ba- kalım 'Kolya,' AKın Küre'nm ar- rık Oscar'ın ön elemesi ve haber- cisi olduğu tezini bir kez daha dogrulayarak bu yılın en iyi ya- bancı film Oscar'ı ödülüne sahip olacak mı? Jan Sverak'ın yönettiği Çek filmi geçen ay Alnn Küre aldı. 'Evita' 14 şubatta gösterime girecekKültür Servisi - 'En İyi Müzikal Film','En İyi Kadm Oyuncu' ve 'En İyi Orijinal Film Şarkı- sı' dallannda 3 Altın Küre ödülü alan ve mart a>ında açıkla- nacak Oscar ödülle- rinin en büyük aday- lanndan biri olarak gösterilen 'Evita' müzikali. Türki- ye'de 14 şubatta gösterime girecek. Anton Lktyd We- ber ve Tim Rice'ın birlikte yazdıklan, başrollerini ulusla- rarası pop stan Ma- donna ve son yılla- rın gözde erkek oyunculanndan An- tonio Banderas'ın paylaştıkJan 'Evita', Dışbank'ın sponsor- İuğunda, Türkiye çapında 12 kentte. 21 sı- nemada gösterime girecek. 'Evita'mn Türkiye'deki vizyona girme- siyle ilgili olarak düzenlenen basın toplan- tısında filme ilişkin bilgi veren Özen Film Halkla llişkiler Müdürü Nizam Eren. 250 bin seyircıyi hedeflediklerini bildirdi. Özen Film'in ilk kez bir şirketle sponsorluk an- laşması yaptığını belirten Eren, 'Evita' fil- mine yapımcı şirketi tarafından getırilen dublaj yasağı gereği, filmin altyazılı ola- rak vizyona girece- ğini söyledi. 'The Commit- mente', 'The Wall', 'Fame\ 'Mississippi Buming" gıbi filmle- re imza atan Alan Parker'ın senaryo- suyla, Weber ve Ri- ce'ın ünlü operası 'Evka'dan uyarlanan filmin yönetmenli- ğini yine Alan Par- ker üstleniyor. Yok- sul bir yaşam sürer- ken Ariantin Devlet Başkanı Juan Pe- ron'un kansı olarak dünyanın en güçlü kadınlanndan biri haline gelen Eva Pe- ron'un yaşamöykü- sünü konu alan filmde Evita'yı Madonna, Che Guavera'yı Antonio Banderas canlan- dmyor. Filmde aynca Agustin Magakli ro- lünde aktör, şarkıcı, besteci Jimmy Nail oy- nuyor. Filmin çekimlerine 6 Şubat 1996'da baş- landı ve Ariantin ile Avrupa'da 14 haftada tamamlandı. Arjantin çekimlerinde halkın, Madonna'nın Eva Peron'u canlandırmasını protesto etmesi, film ekibine hayli gerilim- li anlar yaşatmıştı. Paula Rego, hayvan ve insan öykülerini Tate Gallery 'de sergiliyor Öyküleriresmedereköçahyorl Kültür Servisi - Tavşanın biri bir gün alışveriş yapmış evine dönüyor- muş. Eve gelince ne görsün. kocaman bir keçi, evi bo>Tiuzlannın üstüne al- rmş gidiyor. Tavşan diğer hayvanlan çağırmış, keçiyi durdurmalannı iste- miş onlardan. tçlerinden sadece ka- nnca yardım etmiş tavşana. Keçinin gövdesine tırmanmış ve zehrini akı- tarak onu öldürmüş. Paula Rego'nun her resmi bir hay- van hikâyesi anlatıyor. Hayvanlar ve insanlar arasındaki şiddeti konu alı- yor. tngiltere'deki Tate Gallery'de ser- gilenen yapıtlannda. öç aldığını söy- lüyor Paula Rego. "Her zaman. her zaman intikam!. Eğer bir yazarsanız, yaratnğuuz kişüeri ortadan kaldınr- sınız. Bense onlan kesip biçiyorum. Küçültüyor, cüceJeştiriyorum!" Sergiyi gezenler, Paula Rego'nun. insan ilişkilerinin karanlık yönleri üzerine çocuksu bir anlatımla yaklaş- tıgında hemfikir. Yetişkinligin zorla- dığı davranış biçimlerine pas verme- den içindeki çocuğu koruyor. Anne, baba, kız kardeş arasındaki ilişkileri hayvanlan kullanarak sem- bolize eden Paula Rego, bu tuhaf re- simlerin öyküsünü Portekiz'de geçir- 'Hamile Tavşan Ebeveynleriyle Konuşuyor'. diği çocukluğuna dek götürüyor. Za- mane çocuklannın aksine televizyon- suz, arkadaşsız bir çocukluk dönemi yaşayan Paula'nın tek dostu, büyü- kanne, büyükbaba ve sallanan kolru- ğunda oturmaktan başka bir şey yap- mayan halası. Kendi yaşıtlanyla ol- dukça geç bir yaşta tanışan Paula'nm. sokağa çıkınca ilk tepkisi korkmak olmuş: "Çocuklarkorknnçbirtehdit- tir. Sanırsuuz ki sizi öldürüverecekler ve inanın ilk fırsatta bunu deneıier." Paula Rego'nun biyografisini ya- zan John McEwen, sanat yaşamının başlangıcında yaşlılarla birlikte yaşa- ma deneyiminin önemli rolü olduğu kanısında. Çocukluğunda büyukanne ve ba- basıyla yaşayan Paula'nın her zaman büyükleri memnun etmek için gayret sarf etmesinin ardında, aslında gizli bir öldürme, zarar verme duygusu ya- tıyor McEvven'a göre. Resimlerine 'Hamile Tavşan Ebe- veynleriyle Konuşuyor' ya da "Laha- na ve Patates' gibi ısımler veren ve insanlan birer hayvan imgesine dö- nüştüren Rego, annesini bir lahana olarak ölümsüzleştirmiş tablolannda. "Annem böceklerden korktuğumu söylerdi. Ama ben her şeyden korktu- ğumu anımsıyorum. Özellikle başka çocuklardan çok korkanhm. Dışanya ovnamak için çıkmak istemezdim. Her yerde terör vardı sanki." PauJa Rego. çocukça bir korkuyla yöneldi- ği resimde şimdi özgürce uçuyor. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Çıplaklık Karacaoğlan'ın ünlü deyişi. Üryan geldim yine üryan giderim diye başlayarak, hayat üstüne belki de en yalın gerçeklerden binni dile getirir. Bu dünyaya çıplak gelir, yine çıplak gideriz. Bu geliş-gidiş arasıdır hayat dediğimiz, bizlere sunul- muş acı-tath meyve. Kimi zaman soğuktan korunmak, kimi zaman da daha alımlı görünmek için örtünür, çeşit çeşit giy- siler giyeriz. Pek aklımıza gelmez, doğal halimizin çıplak oluşu. İnsan toplumlan gelişip, sınıflar, sömürü ortaya çıktıkça, sanatçılar için insan saflığının, güzelliğinin, insan-doğa arasındaki bağın bir simgesi olarak çıp- laklık vazgeçiimez temalardan biri oldu. Klasik Yu- nan sanatı, Rönesans ürünleri insan bedenini yü- celten ürünlerle doludur. Bugün bizim Selçuk ilçe- mizdeki Efes Müzesi'nde bulunan, II. yüzyılda ya- pılmış Artemis heykeli de bereketi simgeleyen çok sayıdaki memesiyle ünlüdür. Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan, insanın ya- şadığı çevreye ve düzene yabancılaşması düşün- cesi, insanlan kendi doğalarına dönmelerine, saf- lığı ve güzelliği yeniden çıplaklıklarında aramalan- na yöneltti. Yüzyılın başında Almanya'da ortaya çıkıp, son- ra da öbür sanayi ülkelerine yayılan, giysi kullan- maya karşı çıkanlann oluşturduğu Çıplaklık (Nü- dizm) akımı da bu arayışlann sonucu doğdu. Aynı yıllarda edebiyatta çıplaklığı insan doğası olarak ele alıp işlemiş en başarıfı yazariardan biri de D. H. Lavvrence'dır. Lady Chatteriey'in Sevgi- lisi (Çeviren: Akşit Göktürk, Can Yayınları) adlı ro- manında bir yirminci yüzyıl insanının doğasına ve bedenine dönüş sürecini anlatır. Romanın en can alıcı bölümlerinden birinde erkek kahraman sevdi- ğine şunlan söyler: "Kendimize ya da başka birine para kazanmak için yaşamayalım. Şimdi para kazanmaya zortanı- yonız. Birazcık kendimiz için, çok daha fazlasını da yöneticilerimiz için, mal sahıpleri için kazanmaya zohanıyonjz. Bir son verelim bu işe! Yavaş yavaş son verelim. Dursun bu çılgınlık. Yavaş yavaş, bü- tün endüstri yaşamını bir yana atarak, geriye dö- nelim."(...) "Bunca çok çalışmamız gerekli mi? Üstbaşınızı çıkann da birbakın durumunuza. Dipdiri olmanız, güzel olmanız gerekirken, çirkinsiniz, yan ölüsü- nüz "(...) "İnsan doğasının nasıl ölüme gittiğini, aşağılığıy- la, bayağılığıyla nasıl kendi kendini ölüme ittiğini sezdikçe sömürgeler bile yeterince uzak değil kaç- mak için, diye düşünüyorum. Ay bile yeterince uzak değil, çünkü orda da geriye bakınca, bütün öbür yıldızlar arasında pisliğiyle, bayağılığıyla, çir- kinliğiylegöze batan yeryuvahağını görür insan ge- ne; insanoğlunun kirlettiği yer yuvarlağını." Bu sözlerin ardından çınlçıplak soyunup kendi- lerini yağan yağmurun altına atarlar. Ormanın yeşil ışığı altında parlayan tenleriyle koşarlar, soluksuz kalana dek. Kendimize dönersek eskiler "Birlokma, birhır- fra"derler. Bu sözü, kanımca, insana gereksinimi kadar mal mülk diye düşünmeliyiz çağcıl bir yak- laşımla. Oturacağı bir ev, yeterli beslenme, gerek- tiğinde sağlft hizmietlerirrden yararianma. " Sonrası?.. İnsanlar varsıllıklarını sahip oldukları maddi olanaklaria değil de, kültür donanımlanyla göstermeliler. Buna insanlar kadar gezegenimizin de çok ge- reksinimi var. Yazar Annie Schmidt Türkçede • Kültür Servisi - Hollanda'nın en tanınmış çocuk kitaplan yazan Annie Schmidt 'Minus' adlı kitabıyla, minik Türk okurlanna ulaştı. Son elli yıldır çok sayıda kitap yazan Schmidt, çocuk edebiyatında pek çok tabuyu kıran, çağdaş dünyayı zeki. ınsancıl diliyle kitaplanna konu eden bir edebiyatçı olarak tanınıyor. 1 dakikalık karanlık'a Yayıncılar Birliği'nden destek • Kültür Servisi - Türkiye Yayıncılar Birliği, 'sonsuza dek aydınlık için 1 dakikalık karanlık' sloganıyla gündeme gelen yurttaş girişimine destek verdi. Bu girişimin Türkiye'nin üzerine çöreklenen karanlığa son vermek için önemli bir adım olduğunu bildiren Yayıncılar Birhği, şubat ayı içerisinde yayımlayacağı kitap ve dergilerde bu girişimi destekleyen amblemi kullanacak. BUGÜN • CRR'de saat 19.30'da Fransız oda müzığinin ünlü ismı 'Parisi Dörtlüsü'. Mozart, Brahms ve Ravel'in eserlerini sunacak .(2446 06 96) • İDOB'da saat 20.00'de A. I Haçaturyan'ın \ 'Spartaküs' adlı yapıtı ızlenebilir. • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da lazer-disc'ten ' F.J. Schafftıer'ın yönettiği "Papillon' adlı film izlenebihr. (252 35 00) • BEKSAV'da saat 18.00'de Roger Spottisvvoode'nin yönettiği 'Ateş Altında' adlı film izlenebilir. • TARANTA BABU KÜLTÜR VT SANAT MERKEZİ'nde saat 16.00 ve 19.00'da Yılmaz Güney'in yönettiği 'Sürü' adlı film izlenebilir. • EYLÜL MÜZIK KULÜBÜ'nde Emin Fmdıkoğlu Grubu izlenebilir. KÜLTÜR» ÇİZİK KÂMİL MASARAC
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle