07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA Danıştay kararm uyguluyor • A N K A R A (Cunruuriyet Bürosu) - Daııştay, memurlann tıesai saatlerinin ifaragör düzenlenmeM uygulamasııa son vrdi. Danıştay 12Dairesmin REFAHYOLun düzenlemesi hakkına yürürlüğün curduruhası karan. yüksek mahlcme tarafından u)gulanrrıya baslandı. DanıştayVi mesai saatlen eskideı olduğugıbi ('9.00-1*00 olarak belirlendi. Tecavüzcü koruculap yargılandı • BATMA> (Cumhuriyet) - Batnan'ın Koziuk ilçesmde iki ıl önce 17 yaşındaki R 3 . adlı bır genç kıza tectvüz ettiği öne süıiilen üçcöy korucusunun yargılanmasına devan edildi. Banş :emsilcti Şanar Yurdatapan ileçok sa\ıda demokratik kıle örgütü temsilcisinin katıldığı davanın dürxü duaışmasında konuşuı R.D.. "Korucular baıa tecavüz ederken sürecli olarak 'Arkamızda ckvlet var' diyorlardı. Korlcuğum için olayı kimseye söyleyemedim" dedı Yasemin Ağar S" inmevlit ANKARA (Cumhıriyet Bürosu) - D\ P Kadıt Kollan Genel Başkatlığı, beynindeki tümör nedeniyle tedavi görcüğü Bayındır Tıp Merkez'nde vefat eden DYP Elazğ Milletvekili \e eski l;iş,leri Bakanı Mehmet Aga-'ın kızı Yasemin Ağar içn DYP Eğıtim ve Kültû Merkezi'nde mevlit okuttu. DYP Kadın Komisyonlan ile DYP'li bazı bakar ve milletvekillerinin katldığı mevlitte gülsuyu ve nevlit şekeri ikram edildi. DİSK'in kunuluş yıldönümü • İstanbul Haber S«rvisi - Türkiye DevrimcUşçi Sendikalan Konfederasyonu (DlSK), 13 şubattaki 30. kuruluş yılını çeşitli etkinliklerle kutlayacak. 13 şubat tarihinde Ankara Hilton Oteli'nde yapılacak ilk etkinliğe Cumhurbaşkanı Süle>Tnan Demirel de katılacak. 15 şubat tarihinde Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde yapılacak olan "Olavlar ve Tanıklanyla DÎSK Tarihi" konulu bir panelle başlayacak olan İstanbul kutlamalan, löşubatta Bostancı Gösteri Merkezi'nde yapılacak şölenle son bulacak. TBMM Genel KUPUIU • ANKARA (AA) - TBMM Genel Kurulu, Ramazan Bayramı'ndan sonra iki gün tatile gırecek. Danışma Kurulu'nun. TBMM'nin 12 şubat çarşamba ve 13 şubat perşembe günü tatile girmesi yönündeki önerisi genel kurulda oybirliğiyle kabul edildi. Demiryollarında sözteşme • ANKARA (AA)- Demiryol-İş Sendikası ile Türkiye Ağır Hizmet Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında, TCDD'de çalışan 40 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Demiryollannda yapılacak statü değişiklikleri ile ücret adaletsizliğınin giderilebileceğini ve böylelikle iş veriminin artabileceğini kaydeden Demiryol-tş Sendikası Genel Başkanı ve Türk-Iş Genel Mali Sekreteri Enver Toçoğlu, ne kadar ücret artışı sağlanırsa sağlansın, alınan zamlann enflasyon karşısında etkisini yitırdiğini belirtti. Bçi beraat etti • istanbul Haber Servisi - Demokratik Kitle Partisi (DKP) Genel Başkanı, eski Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi, Yargıtay'ın "bölücülük propagandası yapmak'" suçundan daha önce verilen 2 yıllık mahkûmiyet karannı bozmasından sonra, yeniden yargılandığı İstanbul DGM'de beraat etb. HABERLER Kadın gazeteciye yapılan şeriatçı saldırıya tepki yağmuru Ecevit: Tehdit Erbakan'danHaber Merkezi - Interstar muhabiri Işın Gürerin, şeriat provasına sahne olan Sin- can'da görev yaparken saldırıya uğramasına tepki yağdı. DSP Genel Başkanı BülentEce- vit, basına yönelik en ağır tehdidin Başba- kan Necmettin Erbakan'dan geldiğine dik- kat çekti. Olay sırasında yetersiz kalan po- lis, saldırgan Recep Gülmez'i de yakalaya- madı. Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye gö- re kimlik belirlemesinden sonra yapılan ara- malar sonucu Işın Gürel'le ılktartışmaya gi- rerek provokasyon yaratan Abdullah Çiçek- li adlı RP'li. Sincan tlçe Emniyet Müdürlü- ğü tarafından gözaltına alındı. Işın Gürel'e saldıran \e Sincan Belediye Başkanı Bekir YıMız'ın "•gönüllü korumalanndan" biri ol- duğu belirtilen Recep Gülmez ise dün de bu- lunamadı. CHP'lilerin önceki gün Sincan'da yaptık- lan protestoda ve gazeteci Gürel'e saldında polisin yetersiz kaldığı dikkate almarak boi- geye Ankara Emniyet Müdürlüfü'nden tak- viye ekipler göndenldi. Gazeteci Işın Gürel'in Sincan'da saldın- ya uğraması sert tepkilerle kınandı. Parla- mento Muhabirleri Derneği ve Çagdaş Ga- zeteciler Derneği başta olmak üzere. basın kuruluşlan bugün saat 13.00'te Gürel'in sal- dınya uğradığı yerde basın açıkJaması yap- mayı kararlaştırdı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Gü- rel'e gönderdiği telgTafta, olayı nefretle kı- narken geçmiş olsun dileklerini iletti. TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. Gü- rel'e yolladığı mesajda "Halkuı haber alma ve bilgi edinme hakkı doğrultusunda yapu- ğınız çahşmalann engeüenmesi.aynızaman- da insan hak ve özgüıiükleri ile demokratik sistemimize yönelik bir saldın niteliğinde- dir" dedi. DSP lideri Bülent Ecevit de Gü- rel'e saldınyı kınadı. Ecevit, "Bu olaydan sonra bile, hatta karanlık basüktan sonra bi- le, ber türiü tebükeyi göze alarak ola> yerin- de görevini sürdüren hanım ve erkek gazete- cilerimizi de bu meslek bilinçleri dolayısıyla kutiuyorum** dedi. "Sakallı bir gencin sa- vunmasız bir kıza sakürması, erkeklikle de bağdaşmayacak bir olaydır" diyen Ece\ it. basına yönelik en ağır tehdidin, Başbakan Erbakan'dan geldiğine dikkat çekti. Ecevit. şunlan söyledi: "Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller de ondan geri kalmamaktadır. Bu iki parti başkam da Başbakan ve Başba- kan Yardımcısı da kendi hatalanndan. tutar- sızlıklanndan basuıı suçlu tutmaya kalkış- maktadır. Gerek Erbakan, gerek Sayın Çil- ler, ekranlarda kendi ağızlanndan dinlediği- miz sözleri bile kamuoyundan tepki geldik- çeinkâra kalkışmakta \eo > ü/den hasını suç- lamaya kalkışmaktadııiar. Sayın Erbakan ve Sayuı Çiller basına bu şekilde saldınrken as- lında aynaian taşlamış olmaktadırlar. Önce- ki gün (pazar günü) Sayın Erbakan, bütün hasını gevezelikle suçlanuşu. Ertesi gün de RP okulundan yetişme bir genç, belli ki Sa- yın Başbakan'uı suçlamalanndan da cesaret alarak o kaba saldında bulunmuştur." PMD'den yapılan açıklamada da u Halkın özgürce haber alma ve bilgi edinme hakkını ortadan kaldırmaya yönelik eylemü kalkıs- malardan birine daha tanık olduk. Aülan yumrukla yere düşürülmek istenenin gaze- teci Işın Gürel değil. basın özgürlüğü olduğu- nun bilincindeviz" denildı. Açıklamada, yar- gı ve güvenlik organlan da göreve çağnldı. Çeşitli yayın organlanndaki gazeteciler de RP Genel Başkanhğf na olayı protesto e- den imzalı bir metin gönderdiler. RP'yı **ül- keyi iç savaşa götürmeye yönelik girişimler- de" bulunmakla suçlayan gazeteciler. "*Bu toplumun, bu ülkenin ortaçağ karanlığuıa götürülmesine ızin vermeyeceğini bilmeniâ istiyoruz'" dediler. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mu- harrem Kayhan. saldınnın basının şahsında Türkiye'nin demokrasi güçlerine yöneltil- dığini belirtti. Kayhan. "Sistematik olarak örmandınldjğı izlenimi veren, laiklik karşıtı saldırgan siyasal girişimlerin, sokağa dökii- len bir şiddete dönüşme eğilimi içine ginne- lerini endise ile izlemekteviz" dedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ge- nel Başkanı Zha Sonay. saldınyı kınayarak "Duıi inançlan istLsmar eden, bunlan şidde- te gerekçe olarak kullanan, demokratik re- jim yerine baskıcı devlet düzeni kurmayı amaclayan bütün ohnKetkrive kişüeri lanet- livonız" dedi. "*\eni \letin Göktepe olaylan yaşamamak için TBMM'vi göreve çağıran" Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başka- nı Nail Güreli de olayı "Cezavir'de ya da Af- ganistan'da yaşanan sahnekre" benzetti. Ba- sın Konseyi tkinci Başkanı Doğan Heper, ~RP Genel Başkanı ve Basbakan'ın. basuıı "geveze" diyerek aşağüama ve hedef göster- megayretisonucunu verdi" dedi. DlSK Ge- nel Başkanı Rıd\an Budak, "Kudüs Gece- sf sonrasında yaşananlann RP'nin gerçek yüzünü ortaya koyduğunu savundu. İçişleri Bakanı Meral Aksener, "Bu tür kaba kuvvet kullaıularak bir yere vanlama- >acağı, geçmisteki tecrübelerle sabrttir" de- di. Başbakan Necmettin Erbakan. Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş. Orman Bakanı Ha- lit Dağh da Gürele "Geçmis olsun" telgrafı gönderdiler. Aralannda DTP Genel Başkanı Hüsamet- tin Cindoruk. Demokrasi ve Banş Partisi Genel Başkanı Refik Karakoç. Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği. Çağdaş Gazete- ciler Derneği. Ankara Gazeteciler Cemiye- ti. Genç Hukukçular Demeği. Avnıpa Gaze- teciler Birliği, Ekonomi Muhabirleri Derne- ği. Magazin Muhabirleri Derneği, Çukuro- va Gazeteciler Cemiyeti'nın de bulunduğu birçok kişi \ e kuruluş yaptıklan açıkJamalar- da olavı kınadılar. Ciller Kösk'e cıktı Hükümette gerilim sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, "Başka hükümet modeli yok. Bu hükümeti yıkıp ne vapalım" açıklamasına karşın REFAH- YOL koalisyonunda ipler gerildi. Sin- can'da şeriatçı saldırılann sürmesi ve tank- lı gösterinin ardından Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel ile görüşen Çiller. "Bazı dcnsizlikler olabilir. Ancak bunlar hükümetin icraatıy- la hirbirine kanştınlmamalıdır" dedi. Köşk'ten inerek Başbakan Necmettin Er- bakan ile de görüşen Çiller, programda ol- mamasına karşın Başkanlık Divanı ve Ge- nel Idare Kurulu'nu (GtK) da topladı. Genelktırmay'daiı Ü5t düzey bir yetkili. Milli SavunmaBaRanı Turhan Tayan'ı z\-,, yaret etti. Gelişmeler nedeniyle DYP'den, hükümeti düşürme sonucu da doğurabile- cek bir kopma olabileceği beklentilen art- tı. Türban serbestîsi. kurban derileri, ka- rayoluyla hac, Taksım ve Çankaya'ya ca- mi yapılması tartışmalannın ardından Sin- can'da yaşanan şeriatçı saldınlar sonucu REFAHYOL hükümetinde oluşan buna- lım, dün yoğun bir siyasi trafığin yaşan- masına neden oldu. Gerek partisinde ge- rekse kamuoyunda oluşan tepkiler için, " Başka hükümet modeli yok. Bu hüküme- ti yıİap ne yapahm" diyen Çiller, Sin- can'daki tanklı mesajın ardından dün Çan- kaya Köşkü'ne çıkarak, Cumhurbaşkanı Demirel ile yaklaşık 2 saat süren bir gö- rüşme yaptı. Çiller, toplantı sonunda yap- tığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Demirel ile aralannda görüş birliğinın de olduğu- nu savundu. Çiller. Demırel'in ardından TBMM'de Başbakan Erbakan ile bir araya geldi. Çil- ler, görüşmenin ardından programda yer almamasına karşın partisinin Başkanlık Divanı ve GlK'i toplayarak. değerlendir- me yaptı. Çiller. Başkanlık Divanı toplantısında DYP'li bakanlan bundan sonra sadece "hükümet icraaö ve görev alanlan" konu- lannda konuşmalan için uyardı. Sağlık Bakanı Yıldırun Aktuna ile Sanayi ve Ti- caret Bakanı Yalun Erez'in Çiller'e tepki gösterdikleri öğrenildi. "Söz istiyorum" talebinin geri çevrilmesine sinirlenen Ak- tuna'ya Çiller'in. "'Seniııle özel konuşaca- ğun" dediği öğrenildi. Erez'in de tepkisi- ni, "Gerekirse beni ahn" sözleriyle dile getirdiği bildirildi. Erbakan, Sincan toplantısını savundu, basını yine hedef gösterdi 6 Camiye kudııruyorlar' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Necmettûı Er- bakan, tnterstar muhabiri Işın Gürel'e yapılan saldın nedeniy- le gazeteciler tarafından protes- to edildiği grup toplantısında, Sincan'daki .şeriat toplantısını örtülü biçımde savunurken yine basını hedef gösterdi. Kudüs Gecesi'ni değerlendirirken. de- mokratik bir ülkede bu tür etkin- likler olabileceğini savunan Er- bakan. "Her gece "Yann ne ha- ber uydurahm. nasıl bir manşet atalım, suni gündem yaratalım" diye uğraşıyorlar. Bu biküğiıuz gulu gulu dansı. vamyam dansı. Ba/jlan laksim'ecamiyapılma- sın dive kudunıyorlar" diye ko- nuştu. RP grup toplantısı başlarken pturumu yöneten GrupBaşkan- vekili Oğuzhan Asiiturk. Işın Gürel'e yapılan saldından üzün- tü duyduklannı ve bir daha bu tür olaylar yaşanmamasını dile- diklerini söyledi. Daha sonra Başbakan Erbakan kürsüye çık- tı. Erbakan, konuşmasına başla- dığında Interstar muhabiri Işın Gürel'e yapılan saldınyı protes- to eden gazeteciler salonu terk ettiler. Salonda sadece kamera- manlar ile Anadolu Ajansı ve ts- lamcı kesimin bazı yayın organ- lannın temsilcileri kaldı. Gündem değJştiriByor Erbakan uzun uzun ekonomik gelişmelerden söz ettiği konuş- masında. daha sonra REFAH- YOLda bunalıma ve kamuoyun- da tepkilere neden olan gelişme- lere değindi. Türkiye'nin büyük atılımlar yaptığını, ancak bazı çevrelerin yeniden büyük Tür- kiye'nin kurulmasından rahat- sızlık duyduklannı savunan Er- bakan. "Bazj çe\Teler, bazı fosil- ler, 'Acaba ne yapsak da ülkenin havasını bozsak. huzuru. banşı, kardeşliği engellesek'diyedüşü- nüyorlar" dedi. Susurluk olayı gündemde fazla kalamaymca Taksim'e cami, kurban derisi konulannın gündeme getirildi- ğini kaydeden Erbakan sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Bu bildiğiniz gulu gulu dan- sı. Yani vamyam dansı tekrar • Başbakan Erbakan RP grubunda kürsüye çıkınca. İnterstar muhabiri Işın Gürel'e saldınyı protesto eden gazeteciler salonu terk ettiler. Erbakan, grupta yaptığı konuşmada yine basını hedef gösterdi ve "Ülkenin havasını bozmak için adeta bırtakım uzmanlar çalıştınyorlar. Bu uzmanlar her gece, yann ne haber uydurahm, nasıl bir manşet atalım, suni gündem yaratalım diye uğraşıyorlar" dedi. Sincan'daki Kudüs Gecesi'ni savunan Başbakan Erbakan. de- mokratik ülkede bu tür etkinliklerin olabileceğini savundu. tekrar yapılmaktadır. Niye çır- pınıyorsun yahu? Bir insan kes- tiği kurbanın derisini istediği ha- yır kurumuna vermemelivmiş,... Sen ne çarpık kafalı bir adamsın ki bu kadar basit bir konuyu me- sele edhorsun. Bunun lan olur mu? Dünyada bundan daha do- ğal ne olur? Taksim'e cami yapd- masını gulu gulu dansına çevire- cek ne var? Gündem değiştir- mek için bunu yapıyoıiar. Yaşa- dığımız olay, eski olaylan da dik- kate akhğımızda periyodik ola- rak Türkiye'de zaman zaman o> nanan o> un.ti>atrodur. Başka sermaye bulunanıadığı için bir şevmiş gibi hunlann üzerine gi- dilip duruluyor." Erbakan. Sincan"da düzenle- nen Kudüs Gecesi'ne değinerek şöyle dedi: "Efendim Sincan'da şöyle olmuş. böyle olmuş... Tür- kiye'de 3 bin tane belediye, sayı- lamayacak kadar demek var. Demokratik bir ülkede çeşitli et- kinlikler yapıhr. Eğer yasalara aykın bir şey varsa devietin dü- zeni de ortadadır. Bunlar belir- lenip gereğj yerine getirüir. Kos- kocaman Türkiye Cumhuriye- ti'nde birisi hata yapmış, bir ye- re resim asmış dive' Rejim tehli- kede' demek dürüst bir sey de- ğil. Bir tane bez ile değiL 6 mil- yar adam eline bez alıp gelse yi- ne bu devlete bir şey olmaz. Hu- kuk dısı hareket edenler olabilir, gereği vapıhr. Olgun, serinkanİL, tecrübeli, v atanını milletini seven insanlar gibi hareketednek gere- kir. Böyle vamyam dansı. gulu gulu dansı yapmanın kimseye faydası yok." Türkiye"de bir rejim sorunu bulunmadığını savunan Erbakan sözlerini şöyle sürdürdü: "Her sey anayasada gösterü- miştir. Türkiye demokratik. laik bir ülkedir. Buradaki mesele de- mokrasiyi tahakküm meselesi olarak kullanmak isteyenlerin rahatsızlığıdır. Mesele laiklik de- ğü,laikUği dın düşmanhgı olarak kullanmak isteyenlerin rahatsız- Iığıdır. Bunlan yapmak isteyen- ler de bir avuçtur. Onlar da fosil olmuşlardır." Adalet Bakanı Şevket Kazan da TBMM Genel Kurulu'nda ANAP Ankara Milletvekili Ne- jat Arseven'in Sincan'da yaşa- nan olaylara ilişkin konuşması- nı yanıtîamak üzere söz aldı. Hiç kimsenin demokratik rejim üze- rinde oyun oynamaya hakkı ol- madığını belirten Kazan, Bekir Yıldız'ın RP'nin 400 belediye başkanından biri olduğunu söy- ledi. Kazan, Ankara DGM'nin olayla ilgili soruşturma başlattı- ğını vurgulayarak RP Meclis grubunun da olayla iigili duyar- hhğını ortaya koyduğunu \e İs- tanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin. Karabük Milletvekili HayTettin Dilekcan ve Trabzon Milletvekili ŞerefMalkoç'u ola- yı soruşturmakla görevlendırdi- ğini söyledi. IFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] DYP Genel Başkan Yardımcı- sı Mehmet Gölhan, "Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karan- lık" diyerek ışıklannı söndüren- leri hain ilan etmiş. Gölhan'ın bu sözleri, Türkiye'nin 50 yıldır ay- nı sorunlarla uğraştığını ve bu kadar süre içinde siyasetçi tipi- nin hâlâ değişmediğini kanıtlı- yor, bizleri umutsuzluğa sürük- lüyor. Aslında Mehmet Gölhan, ha- in diyerek eksik bir tanımlama yapmış, ışıksöndürenleri "vatan haini" olarak damgalamast ge- rekiyordu. Işte bu türden kafalar Türkiye'yi şimdiki yaşadığımız felaketin içine sürükledi. Bir kısım duyarlı yurttaş; Su- surluk'la ortaya dökülen ve ül- kemizin üzerine çöken karanlı- ğın, aydınlığa kavuşması için si- vil bir direniş gerçekleştiriyorlar. Yurttaşlık bilinciyle hareket edi- yorlar, diğer yurttaşlara da bir tepki göstermek gerektiğini anımsatıyorlar. Uygar ve geliş- miş bir yurttaşın yapması gere- keni yapıyorlar. Türkiye'de ortaya dökülen 'Işık Söndüren, Hain' pisliğin, çok küçük bir kısmı her- hangi bir gelişmiş ülkede ortaya çıksaydı, ortada ne hükümet ne de parlamento kalırdı. Hepsi gi- der, yerine bu pisliğe karşı oldu- ğunu söyleyenler gelirdi. Geliş- miş ülkelerde de yolsuzluklar oluyor, karanlık ilişkiler ortaya çı- kıyor. Bizde ortaya çıkanlar; bunların hepsini fersah fersah aşmış durumda. Hâlâ yeterli tepkiyi gösterebilmiş bile deği- liz. Özel güvenlik amacıyla kuru- lan ve teröre karşı mücadele et- tiklerini söyleyen Özel Harekât Timi hakkında ortaya dökülen belgeler korkutucu düzeyde. Ti- min tepesindeki kişi inanılmaz ilişkiler içinde. Bakanlar, millet- vekilleri, subaylar, polisier her- kes bir şeylere bulaşmış. Uygar bir ülkede, azıcık yurt- taşlık bilinci olan bir kimse bu tabloya en azından tepki göste- rir. Eğer bu tepkiyi de göstermi- yorsa o ülke bitmiş kabul edilir. Bizim insanlanmız da onurlannı korumak için ışıklannı söndüre- rek yurttaş olduklannı anlatmak istiyoriar. Asgari bir vatandaşlık görevini yerine getiriyorlar. Uzun bir dönemden bu yana ilk kez çeşitli eğilimlerden, sınrflardan kişiler olarak; "Biz yurttaşız, bi- zi yok sayamazsınız" demek is- tiyoriar. Azıcık kafası çalışan ve bir parça demokrasi kavrayışı olan bir siyaset adamı, böyle bir du- rum karşısında ancak sevinebi- lir. Bizim insanlanmız uygarca tepkilerini dile getiriyorlar ve bi- ze mesaj veriyorlar diye düşüne- bilir. Kendisi, yurttaşlann tepki- sini doğru bulmasa bile bu pro- testolardan dersler çıkarabilir. Bizimki ne yapıyor? "Bunlar vatan hainidir" diyor. Kendisini vatanın sahibi sanan bu tür si- yasetçi tipi, ne yazık ki Türki- ye'de iktidar koltuklannı işgal et- meye devam ediyor. Dünyada önemli değişiklikler oldu, artık "komünizme karşı" bir cephe kurma ve her şeyi "komünistier- le" açıklama dönemi kapitalist dünyada geride kaldı. Fakat bi- zim miadı dolmuş, eskimiş po- litikacılar, dünyadan habersiz hâlâ eski reflekslerie tepki gös- termeye devam ediyorlar. Bu siyasetçi tipine göre: kim ki iktidarın politikalanna eleştiri yöneltirve bu eleştirisini demok- ratik yollarla açıklamaya çalışır, o "vatan hainidir", hatta "komü- nisttir". Bu tür siyasetçiler için, "Onun da öyle düşünmeye hak- kı var" demek alışkanlığı yoktur. "Benden farklı düşünen ve be- ni eleştiren de yurttaştır, söyle- diklehnde hakhlık payı olabilir" diyen olgun siyasetçi tutumu o- nun yanından bile geçmemiştir. Bizimkinin alışkanlığı coptur, iş- kencedir, hapishanedir Muha- lefet mi ettin, buyur bakahm di- yerek zulüm yapmaya başlar. Bu siyasetçi tipinin artık bit- mesi gereken bir döneme gel- dik. Bunlar, zulüm üreten kafa- larıyla Türkiye'yi içinden çıkıl- maz bir karanlığın içine soktular. Hertaraftan pislik saçılıyor, top- lum kendi iradesi dışında büyük gerilimlerin içine yuvarlanıyor. Demirel'den Erbakan'a, Türkeş'ten Ecevit'e, Bay- kal'dan Mesut Yılmaz'a kadar bütün bu siyasetçi tipleri; bize soğuk savaş döneminden mi- ras kaldı. Bunlann yetiştiği siya- set ortamını anti-komünizm ve korku beliriiyordu. 1950'lerden bu yana neredeyse 50 yıl oldu. Türkiye'de siyasetçi tipi değiş- medi. Hatta bu tiplerin bir kısmı isim isim neredeyse bu döne- min tamamında ön saflanda yer aldılar. Hâlâ da direniyorlar. Mehmet Gölhan'ın sözleri, Türkiye'nin bir gerçeğini gözler önüne seriyor. Artık bu kafa, bu mantık, bu siyaset etme anlayı- şı değişmek zorunda. Göl- han'ların 50 yıldır yön verdiği Türkiye karanlıklaragömülüyor. Bu anlayışlardan kurtulmak için ışıklanmızı saat 21.00'de sön- dürmeye devam edelim. GLOBAL poılriKtxTÜR ERGtN \1LDIZOGLU Davos: Küreselleşmeyi Savunma Forumu Davos'ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu, bu sene tartışmalann çok önemli bir kısmını küresel- leşmeyi savunmaya ayınyor. VVall Street Journal'ın düzenlediği yuvarlak masatoplantısınakatılan, ma- li sermayenin sözcüleri, küreselleşme yönündeki is- tekleri kabul etmeyen hükümetlerin, uluslararası fon- lardan mahrum kalacağı mesajını verdi. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hükümetlerin, attyapı yatınmlan ile iç ve dış ödemeler için dış kay- nak gereksınimi var. Bu yüzden Bankers Trust-New York genel müdurierinden Rodney MacLauchlan a göre "Hükümetler gereken esnekliği sağlamak zo- rundaiar. Sermaye piyasaları gidecekleri ülkeyi ve sektörü buna göre seçecekler. Bu yüzden fonlann sahipleri istedikleri koşulları kabul ettirecekler". ABB Avrupa'nın yönetim kurulu başkanı Eberhard von Kreber ise "Eğeryasal çerçeve uygun değilse ve hü- kümetlerin tutumu özelyatınmcılan memnun etmez- se planlanan yatırımlar gerçekleşmeyecektir" diyor. MacLauchlan bu tehdide, "Piyasaların disiplini çok' güçlü, gerekli yapısal çerçeve Hindistan'da uygun değilse şirketler Rusya'ya, bu da uygun değilse Çin'e gideceklerdi" ıfadeleri ile destek veriyor (VVall Street Journal 3/2/97). Anlaşılan, uluslararası mali sermaye, gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerini tutsak aldığına inanıyor. Ancak, hemen her yerde halk, neo-liberal uygulamalardan bezmiş durumda, hükümetlerin toplumsal desteği zayrflıyor. Bu hükü- metler mali sermayeyi tatmin edemezlerse, gerekli fonları elde edemeyecekler ve ekonomilerini yöne- temedîkleri iyice belli olacak. Bu koşullarda iktidar- da kalmak çok zor. Bu yüzden, toplumda tepki çe- ken politikaları uygulayabilmek için de ister istemez daha fazla baskı uygulamak gerekiyor. Bu anti-de- mokratik fasit daire, küresel ekonomik kriz içinde güçlenen mali sermayenin kendi gereksinimleri doğ- rultusunda yarattığı basınçtan kaynaklanıyor. Diğer taraftan küreselleşmeye karşı çıkanlann çok dikkatli olması gerekir. Çünkü, anti-küreselleşme kampı, Amerikalı milyarder Ross Perot, Pat Buc- hana, Le Pain gibi sağcı milliyetçi Truva Atlanyla do- lu. Truva Atı diyorum. çünkü bu kesim, anti-küresel- leşme propagandasıyla, "Bizim ekonomi içinde ser- best p/yasa olsun, ama buraya yabanc//an sokma- yalım" görüşüne emekçileri kazanmaya çalışıyor. Bu "yabancılar" ise kolaylıkla göçmen işçilere karşı bir düşmanhğa kadar genişleyerek ırkçılıkla, faşizan eği- limlerle buluşuyor. Bu tuzağa düşmemek için, küreselleşmeye karşı tutum alırken galiba iki gerçeği göz önüne almak ge- rekir. Birincisi, küreselleşme mali sermayenin krize karşı gösterdiği bır öz savunma tepkisi olarak geli- şiyor. Bu bağlamda küreselleşme üretici güçleri ulus- lararası düzeyde gelişmiş bir kapitalist sistemin kriz sırasında dışa vuran biçimlerinden biri. Yani maddi bir süreç. Diğer taraftan bu küreselleşme, tarihin gösterdiği gibi, uluslar ve ulusal ekonomiler var ol- duğu müddetçe, belli koşullarda, hatta savaşlar pa- hasına, bızzat büyük sermaye tarafından geri çevri- lebiliyor. Ikincisi. solun küreselleşme sürecine ilişkjrj eleştirileri, üretici güclenn uluslaracasj ölçekte geli^. mişolmasmayönelik değıl. Küreselleşmeye karşı ç ı - karken sol, üretici güçleri daha geri bir düzeye gö- türmeyi asla amaçlamıyor! Eşitlikten, özgüriükten yana ve sömürüye karşı olan solun, özellikle sosya- listlerin itirazlan, küreselleşmenin piyasa ekonomisi koşullannda ve kârdan başka bir hedef tanımayan bir dinamik içinde gerçekleşmekte olmasından kay- naklanıyor. Çünkü küreselleşme süreci, başta emek- çiler olmak üzere, dünya nüfusunun ezici çoğunlu- ğunun yaşam koşullannda, büyük altüst oluşlara ve bozulmalara yol açıyor. Küreselleşmeye devam et- mekten başka seçeneği olmayan hükümetler ise gi- derek daha baskıcı bir özellik kazanmadan edemi- yorlar. Bitirirken, küreselleşme sürecine ideolojik çerçe- veyi sağlayan neo-liberalizmin üretildiği Mont-Pe- lerin grubunun kurucularından Von Hayek ve arka- daşlannın görüşlerini bir kere daha hatırlamak isti- yorum. "Eşitlikçieğilimlerve refah devleti vatandaş- lann özgürlüklehni ve ekonomik rekabeti, zenginli- ğin dayandığı bu iki kaynağı yok ediyor." Vatandaş kavramı içine. belli ki sadece özel girişimcileri alan bu düşünürtere göre "Eşitsizlik Batı toplumlannın gerek duyduğu olumlu bir özelliktir." Krizin teme- linde işçi hareketini ve sendikaları gören Mont-Pe- lerin grubu, sermaye birikiminin tüm engellerden anndınlmış bir şekilde sürdürülmesini savunur. Özel- leştirme, devletin ekonomiden çekilmesi, emek pa- zannın esnekleştirilmesi ve merkez bankalannın hü- kümetlerden bağımsızlaştınlması gibi istekler bura- dan kaynaklanır. Neo-liberalizmin duayenlerine gö- re, parlamenter demokrasi özü itibarıyla yeter- siz ve kolaylıkla Batı'da olduğu gibi aşınlıklara kaçabilen bir sistemdir. İlk önce Şili'de denenen, Reagan, Thatcher, Türkiye'de "24 Ocak" ve aske- ri diktatörlükle devam eden ve bizi bugün mafya ile yerel/uluslararası spekülatöıierin eline teslim eden; "ya şeriat ya askeri rejim" gibi sahte bir seçeneğin eşiğine getiren ışte böyle bir anlayış. ergin(o ergin.demon.co.uk Ankara DGM'den öğrencilere ceza ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-İş eylemıne katılmaktan Ankara DGM'de yargılanan 22 öğ- renci 3 yıl 9 ay ile 20 yıl ara- sında değişen ağır hapis ce- zalannaçarptınldılar. Kara- n sloganlarla ve alkışlarla protesto eden öğrenciler ile aileleri polis vejandarma ta- rafından tartaklandı. Türk-İş'in eylemine ka- tıldıklan için gözaltına alı- nan ve MLKP örgütü üyesi olmak ile yardım, yataklık yapmak suçundan yargıla- nan 22 öğrenciyle ilgili ka- ran 1 No'lu DGM Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz açıkladı. Sanıklardan Ha- san Yalçuı, Yücel Sançoban ve Eytem Nalbantoğlu hak- kında örgüte yardım \e ya- taklık suçundan 3 yıl 9'ar ay, Mustafa Altan. Özgür Sovlu, Hilal Üşenti, Banu Bilgiç- Murat Yavuz. Başak Otlu, Banş Gülal, Ali Top-, rak, Kemal Bolat. Ayşe Öz- türk, Erkut Direkçi, Deniz Sevimü, Yılduım Yeldemir ve Çiçek Otlu hakkında da. "örgüt üyeliği" suçundan 12 • yıl 6'şar ay hapis cezası ve-• rildi. Mahkeme, Gül Dağde- • vir, Hakan Yalçuı, Sibel Ak- tan ve Deniz Bakır'ı ise "ör- • güt üyeBği'' suçundan yaş- lannı da göz önüne alarak 8 • yıl 4'er ay, Murat Ozçelik'i' ise yasadışı örgüt üyesi ol- mak ve çeşitli yerlere patla- yıcı madde atmak suçlann- dan 20 yıl ağır hapis cezası- na çarptırdı. Sanık yakınlan da hem öğrencılerin tartaklanması- nı hem de karan alkışlarla protesto ettiler. Ailelerin protestosuna izleyici bölü- münde bulunan polisier mü- dahale ettiler ve aileleri tar- taklayarak duruşma salonu dışına çıkardılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle