Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA
Danıştay
kararm
uyguluyor
• A N K A R A (Cunruuriyet
Bürosu) - Daııştay,
memurlann tıesai
saatlerinin ifaragör
düzenlenmeM
uygulamasııa son vrdi.
Danıştay 12Dairesmin
REFAHYOLun
düzenlemesi hakkına
yürürlüğün curduruhası
karan. yüksek mahlcme
tarafından u)gulanrrıya
baslandı. DanıştayVi
mesai saatlen eskideı
olduğugıbi ('9.00-1*00
olarak belirlendi.
Tecavüzcü
koruculap
yargılandı
• BATMA>
(Cumhuriyet) - Batnan'ın
Koziuk ilçesmde iki ıl
önce 17 yaşındaki R 3 .
adlı bır genç kıza tectvüz
ettiği öne süıiilen üçcöy
korucusunun
yargılanmasına devan
edildi. Banş :emsilcti
Şanar Yurdatapan ileçok
sa\ıda demokratik kıle
örgütü temsilcisinin
katıldığı davanın dürxü
duaışmasında konuşuı
R.D.. "Korucular baıa
tecavüz ederken sürecli
olarak 'Arkamızda ckvlet
var' diyorlardı. Korlcuğum
için olayı kimseye
söyleyemedim" dedı
Yasemin Ağar
S" inmevlit
ANKARA (Cumhıriyet
Bürosu) - D\ P Kadıt
Kollan Genel Başkatlığı,
beynindeki tümör
nedeniyle tedavi görcüğü
Bayındır Tıp Merkez'nde
vefat eden DYP Elazğ
Milletvekili \e eski l;iş,leri
Bakanı Mehmet Aga-'ın
kızı Yasemin Ağar içn
DYP Eğıtim ve Kültû
Merkezi'nde mevlit okuttu.
DYP Kadın Komisyonlan
ile DYP'li bazı bakar ve
milletvekillerinin katldığı
mevlitte gülsuyu ve nevlit
şekeri ikram edildi.
DİSK'in kunuluş
yıldönümü
• İstanbul Haber S«rvisi -
Türkiye DevrimcUşçi
Sendikalan
Konfederasyonu (DlSK),
13 şubattaki 30. kuruluş
yılını çeşitli etkinliklerle
kutlayacak. 13 şubat
tarihinde Ankara Hilton
Oteli'nde yapılacak ilk
etkinliğe Cumhurbaşkanı
Süle>Tnan Demirel de
katılacak. 15 şubat
tarihinde Mecidiyeköy
Kültür Merkezi'nde
yapılacak olan "Olavlar ve
Tanıklanyla DÎSK Tarihi"
konulu bir panelle
başlayacak olan İstanbul
kutlamalan, löşubatta
Bostancı Gösteri
Merkezi'nde yapılacak
şölenle son bulacak.
TBMM Genel
KUPUIU
• ANKARA (AA) -
TBMM Genel Kurulu,
Ramazan Bayramı'ndan
sonra iki gün tatile gırecek.
Danışma Kurulu'nun.
TBMM'nin 12 şubat
çarşamba ve 13 şubat
perşembe günü tatile
girmesi yönündeki önerisi
genel kurulda oybirliğiyle
kabul edildi.
Demiryollarında
sözteşme
• ANKARA (AA)-
Demiryol-İş Sendikası ile
Türkiye Ağır Hizmet
Kamu İşverenleri
Sendikası (TÜHİS)
arasında, TCDD'de çalışan
40 bin işçiyi kapsayan
toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri başladı.
Demiryollannda yapılacak
statü değişiklikleri ile ücret
adaletsizliğınin
giderilebileceğini ve
böylelikle iş veriminin
artabileceğini kaydeden
Demiryol-tş Sendikası
Genel Başkanı ve Türk-Iş
Genel Mali Sekreteri Enver
Toçoğlu, ne kadar ücret
artışı sağlanırsa sağlansın,
alınan zamlann enflasyon
karşısında etkisini
yitırdiğini belirtti.
Bçi beraat etti
• istanbul Haber Servisi -
Demokratik Kitle Partisi
(DKP) Genel Başkanı, eski
Bayındırlık Bakanı
Şerafettin Elçi, Yargıtay'ın
"bölücülük propagandası
yapmak'" suçundan daha
önce verilen 2 yıllık
mahkûmiyet karannı
bozmasından sonra,
yeniden yargılandığı
İstanbul DGM'de beraat
etb.
HABERLER
Kadın gazeteciye yapılan şeriatçı saldırıya tepki yağmuru
Ecevit: Tehdit Erbakan'danHaber Merkezi - Interstar muhabiri Işın
Gürerin, şeriat provasına sahne olan Sin-
can'da görev yaparken saldırıya uğramasına
tepki yağdı. DSP Genel Başkanı BülentEce-
vit, basına yönelik en ağır tehdidin Başba-
kan Necmettin Erbakan'dan geldiğine dik-
kat çekti. Olay sırasında yetersiz kalan po-
lis, saldırgan Recep Gülmez'i de yakalaya-
madı.
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye gö-
re kimlik belirlemesinden sonra yapılan ara-
malar sonucu Işın Gürel'le ılktartışmaya gi-
rerek provokasyon yaratan Abdullah Çiçek-
li adlı RP'li. Sincan tlçe Emniyet Müdürlü-
ğü tarafından gözaltına alındı. Işın Gürel'e
saldıran \e Sincan Belediye Başkanı Bekir
YıMız'ın "•gönüllü korumalanndan" biri ol-
duğu belirtilen Recep Gülmez ise dün de bu-
lunamadı.
CHP'lilerin önceki gün Sincan'da yaptık-
lan protestoda ve gazeteci Gürel'e saldında
polisin yetersiz kaldığı dikkate almarak boi-
geye Ankara Emniyet Müdürlüfü'nden tak-
viye ekipler göndenldi.
Gazeteci Işın Gürel'in Sincan'da saldın-
ya uğraması sert tepkilerle kınandı. Parla-
mento Muhabirleri Derneği ve Çagdaş Ga-
zeteciler Derneği başta olmak üzere. basın
kuruluşlan bugün saat 13.00'te Gürel'in sal-
dınya uğradığı yerde basın açıkJaması yap-
mayı kararlaştırdı.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Gü-
rel'e gönderdiği telgTafta, olayı nefretle kı-
narken geçmiş olsun dileklerini iletti.
TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. Gü-
rel'e yolladığı mesajda "Halkuı haber alma
ve bilgi edinme hakkı doğrultusunda yapu-
ğınız çahşmalann engeüenmesi.aynızaman-
da insan hak ve özgüıiükleri ile demokratik
sistemimize yönelik bir saldın niteliğinde-
dir" dedi. DSP lideri Bülent Ecevit de Gü-
rel'e saldınyı kınadı. Ecevit, "Bu olaydan
sonra bile, hatta karanlık basüktan sonra bi-
le, ber türiü tebükeyi göze alarak ola> yerin-
de görevini sürdüren hanım ve erkek gazete-
cilerimizi de bu meslek bilinçleri dolayısıyla
kutiuyorum** dedi. "Sakallı bir gencin sa-
vunmasız bir kıza sakürması, erkeklikle de
bağdaşmayacak bir olaydır" diyen Ece\ it.
basına yönelik en ağır tehdidin, Başbakan
Erbakan'dan geldiğine dikkat çekti. Ecevit.
şunlan söyledi: "Başbakan Yardımcısı Sayın
Tansu Çiller de ondan geri kalmamaktadır.
Bu iki parti başkam da Başbakan ve Başba-
kan Yardımcısı da kendi hatalanndan. tutar-
sızlıklanndan basuıı suçlu tutmaya kalkış-
maktadır. Gerek Erbakan, gerek Sayın Çil-
ler, ekranlarda kendi ağızlanndan dinlediği-
miz sözleri bile kamuoyundan tepki geldik-
çeinkâra kalkışmakta \eo > ü/den hasını suç-
lamaya kalkışmaktadııiar. Sayın Erbakan ve
Sayuı Çiller basına bu şekilde saldınrken as-
lında aynaian taşlamış olmaktadırlar. Önce-
ki gün (pazar günü) Sayın Erbakan, bütün
hasını gevezelikle suçlanuşu. Ertesi gün de
RP okulundan yetişme bir genç, belli ki Sa-
yın Başbakan'uı suçlamalanndan da cesaret
alarak o kaba saldında bulunmuştur."
PMD'den yapılan açıklamada da u
Halkın
özgürce haber alma ve bilgi edinme hakkını
ortadan kaldırmaya yönelik eylemü kalkıs-
malardan birine daha tanık olduk. Aülan
yumrukla yere düşürülmek istenenin gaze-
teci Işın Gürel değil. basın özgürlüğü olduğu-
nun bilincindeviz" denildı. Açıklamada, yar-
gı ve güvenlik organlan da göreve çağnldı.
Çeşitli yayın organlanndaki gazeteciler
de RP Genel Başkanhğf na olayı protesto e-
den imzalı bir metin gönderdiler. RP'yı **ül-
keyi iç savaşa götürmeye yönelik girişimler-
de" bulunmakla suçlayan gazeteciler. "*Bu
toplumun, bu ülkenin ortaçağ karanlığuıa
götürülmesine ızin vermeyeceğini bilmeniâ
istiyoruz'" dediler.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mu-
harrem Kayhan. saldınnın basının şahsında
Türkiye'nin demokrasi güçlerine yöneltil-
dığini belirtti. Kayhan. "Sistematik olarak
örmandınldjğı izlenimi veren, laiklik karşıtı
saldırgan siyasal girişimlerin, sokağa dökii-
len bir şiddete dönüşme eğilimi içine ginne-
lerini endise ile izlemekteviz" dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ge-
nel Başkanı Zha Sonay. saldınyı kınayarak
"Duıi inançlan istLsmar eden, bunlan şidde-
te gerekçe olarak kullanan, demokratik re-
jim yerine baskıcı devlet düzeni kurmayı
amaclayan bütün ohnKetkrive kişüeri lanet-
livonız" dedi. "*\eni \letin Göktepe olaylan
yaşamamak için TBMM'vi göreve çağıran"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başka-
nı Nail Güreli de olayı "Cezavir'de ya da Af-
ganistan'da yaşanan sahnekre" benzetti. Ba-
sın Konseyi tkinci Başkanı Doğan Heper,
~RP Genel Başkanı ve Basbakan'ın. basuıı
"geveze" diyerek aşağüama ve hedef göster-
megayretisonucunu verdi" dedi. DlSK Ge-
nel Başkanı Rıd\an Budak, "Kudüs Gece-
sf sonrasında yaşananlann RP'nin gerçek
yüzünü ortaya koyduğunu savundu.
İçişleri Bakanı Meral Aksener, "Bu tür
kaba kuvvet kullaıularak bir yere vanlama-
>acağı, geçmisteki tecrübelerle sabrttir" de-
di. Başbakan Necmettin Erbakan. Devlet
Bakanı Gürcan Dağdaş. Orman Bakanı Ha-
lit Dağh da Gürele "Geçmis olsun" telgrafı
gönderdiler.
Aralannda DTP Genel Başkanı Hüsamet-
tin Cindoruk. Demokrasi ve Banş Partisi
Genel Başkanı Refik Karakoç. Güvenlik ve
Yargı Muhabirleri Derneği. Çağdaş Gazete-
ciler Derneği. Ankara Gazeteciler Cemiye-
ti. Genç Hukukçular Demeği. Avnıpa Gaze-
teciler Birliği, Ekonomi Muhabirleri Derne-
ği. Magazin Muhabirleri Derneği, Çukuro-
va Gazeteciler Cemiyeti'nın de bulunduğu
birçok kişi \ e kuruluş yaptıklan açıkJamalar-
da olavı kınadılar.
Ciller Kösk'e cıktı
Hükümette
gerilim
sürüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, "Başka
hükümet modeli yok. Bu hükümeti yıkıp
ne vapalım" açıklamasına karşın REFAH-
YOL koalisyonunda ipler gerildi. Sin-
can'da şeriatçı saldırılann sürmesi ve tank-
lı gösterinin ardından Çankaya Köşkü'ne
çıkarak Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rel ile görüşen Çiller. "Bazı dcnsizlikler
olabilir. Ancak bunlar hükümetin icraatıy-
la hirbirine kanştınlmamalıdır" dedi.
Köşk'ten inerek Başbakan Necmettin Er-
bakan ile de görüşen Çiller, programda ol-
mamasına karşın Başkanlık Divanı ve Ge-
nel Idare Kurulu'nu (GtK) da topladı.
Genelktırmay'daiı Ü5t düzey bir yetkili.
Milli SavunmaBaRanı Turhan Tayan'ı z\-,,
yaret etti. Gelişmeler nedeniyle DYP'den,
hükümeti düşürme sonucu da doğurabile-
cek bir kopma olabileceği beklentilen art-
tı. Türban serbestîsi. kurban derileri, ka-
rayoluyla hac, Taksım ve Çankaya'ya ca-
mi yapılması tartışmalannın ardından Sin-
can'da yaşanan şeriatçı saldınlar sonucu
REFAHYOL hükümetinde oluşan buna-
lım, dün yoğun bir siyasi trafığin yaşan-
masına neden oldu. Gerek partisinde ge-
rekse kamuoyunda oluşan tepkiler için,
" Başka hükümet modeli yok. Bu hüküme-
ti yıİap ne yapahm" diyen Çiller, Sin-
can'daki tanklı mesajın ardından dün Çan-
kaya Köşkü'ne çıkarak, Cumhurbaşkanı
Demirel ile yaklaşık 2 saat süren bir gö-
rüşme yaptı. Çiller, toplantı sonunda yap-
tığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Demirel
ile aralannda görüş birliğinın de olduğu-
nu savundu.
Çiller. Demırel'in ardından TBMM'de
Başbakan Erbakan ile bir araya geldi. Çil-
ler, görüşmenin ardından programda yer
almamasına karşın partisinin Başkanlık
Divanı ve GlK'i toplayarak. değerlendir-
me yaptı.
Çiller. Başkanlık Divanı toplantısında
DYP'li bakanlan bundan sonra sadece
"hükümet icraaö ve görev alanlan" konu-
lannda konuşmalan için uyardı. Sağlık
Bakanı Yıldırun Aktuna ile Sanayi ve Ti-
caret Bakanı Yalun Erez'in Çiller'e tepki
gösterdikleri öğrenildi. "Söz istiyorum"
talebinin geri çevrilmesine sinirlenen Ak-
tuna'ya Çiller'in. "'Seniııle özel konuşaca-
ğun" dediği öğrenildi. Erez'in de tepkisi-
ni, "Gerekirse beni ahn" sözleriyle dile
getirdiği bildirildi.
Erbakan, Sincan toplantısını savundu, basını yine hedef gösterdi
6
Camiye kudııruyorlar'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Necmettûı Er-
bakan, tnterstar muhabiri Işın
Gürel'e yapılan saldın nedeniy-
le gazeteciler tarafından protes-
to edildiği grup toplantısında,
Sincan'daki .şeriat toplantısını
örtülü biçımde savunurken yine
basını hedef gösterdi. Kudüs
Gecesi'ni değerlendirirken. de-
mokratik bir ülkede bu tür etkin-
likler olabileceğini savunan Er-
bakan. "Her gece "Yann ne ha-
ber uydurahm. nasıl bir manşet
atalım, suni gündem yaratalım"
diye uğraşıyorlar. Bu biküğiıuz
gulu gulu dansı. vamyam dansı.
Ba/jlan laksim'ecamiyapılma-
sın dive kudunıyorlar" diye ko-
nuştu.
RP grup toplantısı başlarken
pturumu yöneten GrupBaşkan-
vekili Oğuzhan Asiiturk. Işın
Gürel'e yapılan saldından üzün-
tü duyduklannı ve bir daha bu
tür olaylar yaşanmamasını dile-
diklerini söyledi. Daha sonra
Başbakan Erbakan kürsüye çık-
tı. Erbakan, konuşmasına başla-
dığında Interstar muhabiri Işın
Gürel'e yapılan saldınyı protes-
to eden gazeteciler salonu terk
ettiler. Salonda sadece kamera-
manlar ile Anadolu Ajansı ve ts-
lamcı kesimin bazı yayın organ-
lannın temsilcileri kaldı.
Gündem değJştiriByor
Erbakan uzun uzun ekonomik
gelişmelerden söz ettiği konuş-
masında. daha sonra REFAH-
YOLda bunalıma ve kamuoyun-
da tepkilere neden olan gelişme-
lere değindi. Türkiye'nin büyük
atılımlar yaptığını, ancak bazı
çevrelerin yeniden büyük Tür-
kiye'nin kurulmasından rahat-
sızlık duyduklannı savunan Er-
bakan. "Bazj çe\Teler, bazı fosil-
ler, 'Acaba ne yapsak da ülkenin
havasını bozsak. huzuru. banşı,
kardeşliği engellesek'diyedüşü-
nüyorlar" dedi. Susurluk olayı
gündemde fazla kalamaymca
Taksim'e cami, kurban derisi
konulannın gündeme getirildi-
ğini kaydeden Erbakan sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"Bu bildiğiniz gulu gulu dan-
sı. Yani vamyam dansı tekrar
• Başbakan Erbakan RP grubunda kürsüye
çıkınca. İnterstar muhabiri Işın Gürel'e saldınyı
protesto eden gazeteciler salonu terk ettiler.
Erbakan, grupta yaptığı konuşmada yine basını
hedef gösterdi ve "Ülkenin havasını bozmak için
adeta bırtakım uzmanlar çalıştınyorlar. Bu
uzmanlar her gece, yann ne haber uydurahm, nasıl
bir manşet atalım, suni gündem yaratalım diye
uğraşıyorlar" dedi.
Sincan'daki Kudüs Gecesi'ni savunan Başbakan Erbakan. de-
mokratik ülkede bu tür etkinliklerin olabileceğini savundu.
tekrar yapılmaktadır. Niye çır-
pınıyorsun yahu? Bir insan kes-
tiği kurbanın derisini istediği ha-
yır kurumuna vermemelivmiş,...
Sen ne çarpık kafalı bir adamsın
ki bu kadar basit bir konuyu me-
sele edhorsun. Bunun lan olur
mu? Dünyada bundan daha do-
ğal ne olur? Taksim'e cami yapd-
masını gulu gulu dansına çevire-
cek ne var? Gündem değiştir-
mek için bunu yapıyoıiar. Yaşa-
dığımız olay, eski olaylan da dik-
kate akhğımızda periyodik ola-
rak Türkiye'de zaman zaman
o> nanan o> un.ti>atrodur. Başka
sermaye bulunanıadığı için bir
şevmiş gibi hunlann üzerine gi-
dilip duruluyor."
Erbakan. Sincan"da düzenle-
nen Kudüs Gecesi'ne değinerek
şöyle dedi: "Efendim Sincan'da
şöyle olmuş. böyle olmuş... Tür-
kiye'de 3 bin tane belediye, sayı-
lamayacak kadar demek var.
Demokratik bir ülkede çeşitli et-
kinlikler yapıhr. Eğer yasalara
aykın bir şey varsa devietin dü-
zeni de ortadadır. Bunlar belir-
lenip gereğj yerine getirüir. Kos-
kocaman Türkiye Cumhuriye-
ti'nde birisi hata yapmış, bir ye-
re resim asmış dive' Rejim tehli-
kede' demek dürüst bir sey de-
ğil. Bir tane bez ile değiL 6 mil-
yar adam eline bez alıp gelse yi-
ne bu devlete bir şey olmaz. Hu-
kuk dısı hareket edenler olabilir,
gereği vapıhr. Olgun, serinkanİL,
tecrübeli, v atanını milletini seven
insanlar gibi hareketednek gere-
kir. Böyle vamyam dansı. gulu
gulu dansı yapmanın kimseye
faydası yok."
Türkiye"de bir rejim sorunu
bulunmadığını savunan Erbakan
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her sey anayasada gösterü-
miştir. Türkiye demokratik. laik
bir ülkedir. Buradaki mesele de-
mokrasiyi tahakküm meselesi
olarak kullanmak isteyenlerin
rahatsızlığıdır. Mesele laiklik de-
ğü,laikUği dın düşmanhgı olarak
kullanmak isteyenlerin rahatsız-
Iığıdır. Bunlan yapmak isteyen-
ler de bir avuçtur. Onlar da fosil
olmuşlardır."
Adalet Bakanı Şevket Kazan
da TBMM Genel Kurulu'nda
ANAP Ankara Milletvekili Ne-
jat Arseven'in Sincan'da yaşa-
nan olaylara ilişkin konuşması-
nı yanıtîamak üzere söz aldı. Hiç
kimsenin demokratik rejim üze-
rinde oyun oynamaya hakkı ol-
madığını belirten Kazan, Bekir
Yıldız'ın RP'nin 400 belediye
başkanından biri olduğunu söy-
ledi. Kazan, Ankara DGM'nin
olayla ilgili soruşturma başlattı-
ğını vurgulayarak RP Meclis
grubunun da olayla iigili duyar-
hhğını ortaya koyduğunu \e İs-
tanbul Milletvekili Mehmet Ali
Şahin. Karabük Milletvekili
HayTettin Dilekcan ve Trabzon
Milletvekili ŞerefMalkoç'u ola-
yı soruşturmakla görevlendırdi-
ğini söyledi.
IFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
DYP Genel Başkan Yardımcı-
sı Mehmet Gölhan, "Sürekli
Aydınlık için Bir Dakika Karan-
lık" diyerek ışıklannı söndüren-
leri hain ilan etmiş. Gölhan'ın bu
sözleri, Türkiye'nin 50 yıldır ay-
nı sorunlarla uğraştığını ve bu
kadar süre içinde siyasetçi tipi-
nin hâlâ değişmediğini kanıtlı-
yor, bizleri umutsuzluğa sürük-
lüyor.
Aslında Mehmet Gölhan, ha-
in diyerek eksik bir tanımlama
yapmış, ışıksöndürenleri "vatan
haini" olarak damgalamast ge-
rekiyordu. Işte bu türden kafalar
Türkiye'yi şimdiki yaşadığımız
felaketin içine sürükledi.
Bir kısım duyarlı yurttaş; Su-
surluk'la ortaya dökülen ve ül-
kemizin üzerine çöken karanlı-
ğın, aydınlığa kavuşması için si-
vil bir direniş gerçekleştiriyorlar.
Yurttaşlık bilinciyle hareket edi-
yorlar, diğer yurttaşlara da bir
tepki göstermek gerektiğini
anımsatıyorlar. Uygar ve geliş-
miş bir yurttaşın yapması gere-
keni yapıyorlar.
Türkiye'de ortaya dökülen
'Işık Söndüren, Hain'
pisliğin, çok küçük bir kısmı her-
hangi bir gelişmiş ülkede ortaya
çıksaydı, ortada ne hükümet ne
de parlamento kalırdı. Hepsi gi-
der, yerine bu pisliğe karşı oldu-
ğunu söyleyenler gelirdi. Geliş-
miş ülkelerde de yolsuzluklar
oluyor, karanlık ilişkiler ortaya çı-
kıyor. Bizde ortaya çıkanlar;
bunların hepsini fersah fersah
aşmış durumda. Hâlâ yeterli
tepkiyi gösterebilmiş bile deği-
liz.
Özel güvenlik amacıyla kuru-
lan ve teröre karşı mücadele et-
tiklerini söyleyen Özel Harekât
Timi hakkında ortaya dökülen
belgeler korkutucu düzeyde. Ti-
min tepesindeki kişi inanılmaz
ilişkiler içinde. Bakanlar, millet-
vekilleri, subaylar, polisier her-
kes bir şeylere bulaşmış.
Uygar bir ülkede, azıcık yurt-
taşlık bilinci olan bir kimse bu
tabloya en azından tepki göste-
rir. Eğer bu tepkiyi de göstermi-
yorsa o ülke bitmiş kabul edilir.
Bizim insanlanmız da onurlannı
korumak için ışıklannı söndüre-
rek yurttaş olduklannı anlatmak
istiyoriar. Asgari bir vatandaşlık
görevini yerine getiriyorlar. Uzun
bir dönemden bu yana ilk kez
çeşitli eğilimlerden, sınrflardan
kişiler olarak; "Biz yurttaşız, bi-
zi yok sayamazsınız" demek is-
tiyoriar.
Azıcık kafası çalışan ve bir
parça demokrasi kavrayışı olan
bir siyaset adamı, böyle bir du-
rum karşısında ancak sevinebi-
lir. Bizim insanlanmız uygarca
tepkilerini dile getiriyorlar ve bi-
ze mesaj veriyorlar diye düşüne-
bilir. Kendisi, yurttaşlann tepki-
sini doğru bulmasa bile bu pro-
testolardan dersler çıkarabilir.
Bizimki ne yapıyor? "Bunlar
vatan hainidir" diyor. Kendisini
vatanın sahibi sanan bu tür si-
yasetçi tipi, ne yazık ki Türki-
ye'de iktidar koltuklannı işgal et-
meye devam ediyor. Dünyada
önemli değişiklikler oldu, artık
"komünizme karşı" bir cephe
kurma ve her şeyi "komünistier-
le" açıklama dönemi kapitalist
dünyada geride kaldı. Fakat bi-
zim miadı dolmuş, eskimiş po-
litikacılar, dünyadan habersiz
hâlâ eski reflekslerie tepki gös-
termeye devam ediyorlar.
Bu siyasetçi tipine göre: kim
ki iktidarın politikalanna eleştiri
yöneltirve bu eleştirisini demok-
ratik yollarla açıklamaya çalışır,
o "vatan hainidir", hatta "komü-
nisttir". Bu tür siyasetçiler için,
"Onun da öyle düşünmeye hak-
kı var" demek alışkanlığı yoktur.
"Benden farklı düşünen ve be-
ni eleştiren de yurttaştır, söyle-
diklehnde hakhlık payı olabilir"
diyen olgun siyasetçi tutumu o-
nun yanından bile geçmemiştir.
Bizimkinin alışkanlığı coptur, iş-
kencedir, hapishanedir Muha-
lefet mi ettin, buyur bakahm di-
yerek zulüm yapmaya başlar.
Bu siyasetçi tipinin artık bit-
mesi gereken bir döneme gel-
dik. Bunlar, zulüm üreten kafa-
larıyla Türkiye'yi içinden çıkıl-
maz bir karanlığın içine soktular.
Hertaraftan pislik saçılıyor, top-
lum kendi iradesi dışında büyük
gerilimlerin içine yuvarlanıyor.
Demirel'den Erbakan'a,
Türkeş'ten Ecevit'e, Bay-
kal'dan Mesut Yılmaz'a kadar
bütün bu siyasetçi tipleri; bize
soğuk savaş döneminden mi-
ras kaldı. Bunlann yetiştiği siya-
set ortamını anti-komünizm ve
korku beliriiyordu. 1950'lerden
bu yana neredeyse 50 yıl oldu.
Türkiye'de siyasetçi tipi değiş-
medi. Hatta bu tiplerin bir kısmı
isim isim neredeyse bu döne-
min tamamında ön saflanda yer
aldılar. Hâlâ da direniyorlar.
Mehmet Gölhan'ın sözleri,
Türkiye'nin bir gerçeğini gözler
önüne seriyor. Artık bu kafa, bu
mantık, bu siyaset etme anlayı-
şı değişmek zorunda. Göl-
han'ların 50 yıldır yön verdiği
Türkiye karanlıklaragömülüyor.
Bu anlayışlardan kurtulmak için
ışıklanmızı saat 21.00'de sön-
dürmeye devam edelim.
GLOBAL poılriKtxTÜR
ERGtN \1LDIZOGLU
Davos: Küreselleşmeyi
Savunma Forumu
Davos'ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu,
bu sene tartışmalann çok önemli bir kısmını küresel-
leşmeyi savunmaya ayınyor. VVall Street Journal'ın
düzenlediği yuvarlak masatoplantısınakatılan, ma-
li sermayenin sözcüleri, küreselleşme yönündeki is-
tekleri kabul etmeyen hükümetlerin, uluslararası fon-
lardan mahrum kalacağı mesajını verdi.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hükümetlerin,
attyapı yatınmlan ile iç ve dış ödemeler için dış kay-
nak gereksınimi var. Bu yüzden Bankers Trust-New
York genel müdurierinden Rodney MacLauchlan a
göre "Hükümetler gereken esnekliği sağlamak zo-
rundaiar. Sermaye piyasaları gidecekleri ülkeyi ve
sektörü buna göre seçecekler. Bu yüzden fonlann
sahipleri istedikleri koşulları kabul ettirecekler". ABB
Avrupa'nın yönetim kurulu başkanı Eberhard von
Kreber ise "Eğeryasal çerçeve uygun değilse ve hü-
kümetlerin tutumu özelyatınmcılan memnun etmez-
se planlanan yatırımlar gerçekleşmeyecektir" diyor.
MacLauchlan bu tehdide, "Piyasaların disiplini çok'
güçlü, gerekli yapısal çerçeve Hindistan'da uygun
değilse şirketler Rusya'ya, bu da uygun değilse
Çin'e gideceklerdi" ıfadeleri ile destek veriyor (VVall
Street Journal 3/2/97). Anlaşılan, uluslararası mali
sermaye, gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerini
tutsak aldığına inanıyor. Ancak, hemen her yerde
halk, neo-liberal uygulamalardan bezmiş durumda,
hükümetlerin toplumsal desteği zayrflıyor. Bu hükü-
metler mali sermayeyi tatmin edemezlerse, gerekli
fonları elde edemeyecekler ve ekonomilerini yöne-
temedîkleri iyice belli olacak. Bu koşullarda iktidar-
da kalmak çok zor. Bu yüzden, toplumda tepki çe-
ken politikaları uygulayabilmek için de ister istemez
daha fazla baskı uygulamak gerekiyor. Bu anti-de-
mokratik fasit daire, küresel ekonomik kriz içinde
güçlenen mali sermayenin kendi gereksinimleri doğ-
rultusunda yarattığı basınçtan kaynaklanıyor.
Diğer taraftan küreselleşmeye karşı çıkanlann çok
dikkatli olması gerekir. Çünkü, anti-küreselleşme
kampı, Amerikalı milyarder Ross Perot, Pat Buc-
hana, Le Pain gibi sağcı milliyetçi Truva Atlanyla do-
lu. Truva Atı diyorum. çünkü bu kesim, anti-küresel-
leşme propagandasıyla, "Bizim ekonomi içinde ser-
best p/yasa olsun, ama buraya yabanc//an sokma-
yalım" görüşüne emekçileri kazanmaya çalışıyor. Bu
"yabancılar" ise kolaylıkla göçmen işçilere karşı bir
düşmanhğa kadar genişleyerek ırkçılıkla, faşizan eği-
limlerle buluşuyor.
Bu tuzağa düşmemek için, küreselleşmeye karşı
tutum alırken galiba iki gerçeği göz önüne almak ge-
rekir. Birincisi, küreselleşme mali sermayenin krize
karşı gösterdiği bır öz savunma tepkisi olarak geli-
şiyor. Bu bağlamda küreselleşme üretici güçleri ulus-
lararası düzeyde gelişmiş bir kapitalist sistemin kriz
sırasında dışa vuran biçimlerinden biri. Yani maddi
bir süreç. Diğer taraftan bu küreselleşme, tarihin
gösterdiği gibi, uluslar ve ulusal ekonomiler var ol-
duğu müddetçe, belli koşullarda, hatta savaşlar pa-
hasına, bızzat büyük sermaye tarafından geri çevri-
lebiliyor. Ikincisi. solun küreselleşme sürecine ilişkjrj
eleştirileri, üretici güclenn uluslaracasj ölçekte geli^.
mişolmasmayönelik değıl. Küreselleşmeye karşı ç ı -
karken sol, üretici güçleri daha geri bir düzeye gö-
türmeyi asla amaçlamıyor! Eşitlikten, özgüriükten
yana ve sömürüye karşı olan solun, özellikle sosya-
listlerin itirazlan, küreselleşmenin piyasa ekonomisi
koşullannda ve kârdan başka bir hedef tanımayan
bir dinamik içinde gerçekleşmekte olmasından kay-
naklanıyor. Çünkü küreselleşme süreci, başta emek-
çiler olmak üzere, dünya nüfusunun ezici çoğunlu-
ğunun yaşam koşullannda, büyük altüst oluşlara ve
bozulmalara yol açıyor. Küreselleşmeye devam et-
mekten başka seçeneği olmayan hükümetler ise gi-
derek daha baskıcı bir özellik kazanmadan edemi-
yorlar.
Bitirirken, küreselleşme sürecine ideolojik çerçe-
veyi sağlayan neo-liberalizmin üretildiği Mont-Pe-
lerin grubunun kurucularından Von Hayek ve arka-
daşlannın görüşlerini bir kere daha hatırlamak isti-
yorum. "Eşitlikçieğilimlerve refah devleti vatandaş-
lann özgürlüklehni ve ekonomik rekabeti, zenginli-
ğin dayandığı bu iki kaynağı yok ediyor." Vatandaş
kavramı içine. belli ki sadece özel girişimcileri alan
bu düşünürtere göre "Eşitsizlik Batı toplumlannın
gerek duyduğu olumlu bir özelliktir." Krizin teme-
linde işçi hareketini ve sendikaları gören Mont-Pe-
lerin grubu, sermaye birikiminin tüm engellerden
anndınlmış bir şekilde sürdürülmesini savunur. Özel-
leştirme, devletin ekonomiden çekilmesi, emek pa-
zannın esnekleştirilmesi ve merkez bankalannın hü-
kümetlerden bağımsızlaştınlması gibi istekler bura-
dan kaynaklanır. Neo-liberalizmin duayenlerine gö-
re, parlamenter demokrasi özü itibarıyla yeter-
siz ve kolaylıkla Batı'da olduğu gibi aşınlıklara
kaçabilen bir sistemdir. İlk önce Şili'de denenen,
Reagan, Thatcher, Türkiye'de "24 Ocak" ve aske-
ri diktatörlükle devam eden ve bizi bugün mafya ile
yerel/uluslararası spekülatöıierin eline teslim eden;
"ya şeriat ya askeri rejim" gibi sahte bir seçeneğin
eşiğine getiren ışte böyle bir anlayış.
ergin(o ergin.demon.co.uk
Ankara DGM'den
öğrencilere ceza
ANK4RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk-İş eylemıne
katılmaktan Ankara
DGM'de yargılanan 22 öğ-
renci 3 yıl 9 ay ile 20 yıl ara-
sında değişen ağır hapis ce-
zalannaçarptınldılar. Kara-
n sloganlarla ve alkışlarla
protesto eden öğrenciler ile
aileleri polis vejandarma ta-
rafından tartaklandı.
Türk-İş'in eylemine ka-
tıldıklan için gözaltına alı-
nan ve MLKP örgütü üyesi
olmak ile yardım, yataklık
yapmak suçundan yargıla-
nan 22 öğrenciyle ilgili ka-
ran 1 No'lu DGM Başkanı
Mehmet Orhan Karadeniz
açıkladı. Sanıklardan Ha-
san Yalçuı, Yücel Sançoban
ve Eytem Nalbantoğlu hak-
kında örgüte yardım \e ya-
taklık suçundan 3 yıl 9'ar
ay, Mustafa Altan. Özgür
Sovlu, Hilal Üşenti, Banu
Bilgiç- Murat Yavuz. Başak
Otlu, Banş Gülal, Ali Top-,
rak, Kemal Bolat. Ayşe Öz-
türk, Erkut Direkçi, Deniz
Sevimü, Yılduım Yeldemir
ve Çiçek Otlu hakkında da.
"örgüt üyeliği" suçundan 12 •
yıl 6'şar ay hapis cezası ve-•
rildi. Mahkeme, Gül Dağde- •
vir, Hakan Yalçuı, Sibel Ak-
tan ve Deniz Bakır'ı ise "ör- •
güt üyeBği'' suçundan yaş-
lannı da göz önüne alarak 8 •
yıl 4'er ay, Murat Ozçelik'i'
ise yasadışı örgüt üyesi ol-
mak ve çeşitli yerlere patla-
yıcı madde atmak suçlann-
dan 20 yıl ağır hapis cezası-
na çarptırdı.
Sanık yakınlan da hem
öğrencılerin tartaklanması-
nı hem de karan alkışlarla
protesto ettiler. Ailelerin
protestosuna izleyici bölü-
münde bulunan polisier mü-
dahale ettiler ve aileleri tar-
taklayarak duruşma salonu
dışına çıkardılar.