Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4ŞUBAT1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
f Taşkömürü ve
çeliğe zam
• Ekonomi Servisi-
£ Taşkömüriine, yüzde 7.62
S ile 7.84 arasında değişen
oranlarda zam yapıldı.
Zamh satışlara dünden
, itibaren başlandı.
Iskenderun Demir ve Çelik
_"" AŞde(lSDEMlR) üretilen
hazı ürûnlerin satış
fıyatlanna da yüzde 5.88
- ile yüzde 6.25 arasında
değişen oranlarda zam
japıldı.
Beyaz eşyacdarm
96 keyfi
• İZMİR (AA) - Beyaz
eşya sektörü 1996 yıhndan
kârlı çıkarken, bunun da
ötesinde canlılığı yakaladı.
Beyaz Eşya Sanayicileri
Derneği verilerine göre,
buzdolabı, çamaşır
makinesi ve fınnda üretim,
iç ve dış satışta ise
rekorlara ulaşıldı. 1996
yılında buzdolabında 1
milyon 637 bin 812 adet
üretım \e 77 bın 174 adet
ithalat gerçekleşırken,
bunun 969 bin 350 adeti iç
pıyasada satıldı. 692 bin
650 adeti de ihracata gitti.
Çamaşır makinesi
grubunda. otomatik
çamaşır makinesi serisi
999 bin 186 adet üretim ve
117 bın adet ithahta karşın
- 1 milyon 76 bin adet iç
satış gerçekleştı.
Özelleştirmeye
karşı platform
• ANKARA (AA) -
Özelleştirmeye karşı
" 'Enerjı ve Maden
Platformu" oluşturuldu.
Platformda TMMOB'ye
bağlı Elektrik
Mühendisleri Odası,
Maden Mühendislen
Odası ve Makina
Mühendisleri Odası, Türk-
Iş'e bağh TES-lş ve
Türkiye Maden-Iş.
KESK'e bağh Enerji Yapı
Yol Sen ve Maden-Sen ile
Kamu tşletmeciliğiru
Geliştirme Merkezi
(KİGEM) yer alıyor.
İGBUE'den inşaat
malzemeJeri fuarı
• ANKARA (AA) -
jhracatı Geliştirme ve Etüd
Merkezi (İGEME)
tarafından bu yıl milli
düzeyde katılım
organizasyonu
gerçekleştirilecek ilk fuar,
mayıs ayında "Sibex-
Güneydoğu Asya
. Uluslararası Bina ve Inşaat
Fuan" olacak.
ÎGEME'den yapılan
açıklamada, 15-18 Mayıs
tarihlen arasında Singapur
Dünya Ticaret
Merkezi'nde düzenlenecek
"Sıbex-Güneydoğu Asya
' Uluslararası Bina ve Inşaat
Fuarfnın. Güneydoğu
Asya bölgesinde inşaat
malzemeleri ve sistemleri
' konusunda düzenlenen en
genış kapsamh fuar olduğu
bildirildi.
tttialatın yarısı 5
kalem
• ANKARA(ANKA)-
Gümrük birliğine geçişle
birlikte önemli ölçüde
artan ithalatın yaklaşık
yansının. beş kalemde yer
alan mallardan oluştuğu
belirlendi. DİE verilenne
göre. geçen yılın ilk
yansındaki 20.1 milyar
dolarlık ithalatın yüzde
48.3 oranında 9.7 milyar
dolarlık bölümü, beş
fasıldan gerçekleştirildi.
Bu fasıllardan kazanlar,
makineler ve mekanik
cihazlarda ithalat 3.4
milyar dolarla toplamda
yüzde 17.2'lik pay alırken.
yandan fazlası ham
petrolden kaynaklanmak
üzere mineral yakıt ve
yaf lar faslındaki ithalatın
payı yüzde 12.7 2.5 milyar
dolar oldu.
Çkı'de Cola-
Pepsi savaşı
• PEKİN (AA) - Çın
pazan, büyüklüğüyle Kola
şirketlerinin iştahmı
kabartırken, büyük
rekabete sahne oluyor.
Toplam 1 milyar 200
mivonluk nüfusa sahip
Çinde, yılda kişi başına
sacece 3 şışe kola içilmesi
halmde Coca Cola
fîrnasınıtı şu andaki
variığını ikiye
kaılayabikceği
hesaplanırken, bu durum
AED sermayeli iki firma
olaı Coca Cola ile Pepsi
arasında, Çin pazanna
hâiim olma savaşını daha
daîcızıştınyor. Pepsi'nin
paar payı Çin'e girdiği
19<2 yılından beri Coca
Ccıa'nın önüne geçemedi.
Pe?si'nin Çin'de ortak
gLrşimler olan 13
şişjleme tesisi bulunuyor.
Türkiye'de 1963-1994 dönemindeki 30 yılda gelir dağılımı eşitsizliği aynı kaldı
Yoksuttıığun tablosu değişmiyorSEDAOĞUZ
1960'lardan 1990'lara
kadar geçen 30 yılda pek
çok alanda değişim yaşayan
Türkiye'de. ekonominin te-
mel konusu olan gelir da-
ğılımı eşitsizliğinde hiçbir
mesafe kaydedilemedi.
Devlet Istatistik Enstitü-
sü'nün gelir dağıhmı tab-
lolanna göre 1963 yılında
milli gelirden yüzde 57 gi-
bi büyük pay alan nüftısun
yüzde 20'lık bölümü. 1994 yılın-
da toplam gelirin yüzde 54.9'unu
elde etmeye devam etti. 1963 yı-
lında milli gelirden ancak yüzde
4.5 oramnda pay alabilen nüfusun
yüzde 20'si de. 1994 yılında yine
yüzde 4.9 gibi çok düşük bir oran-
da pay elde edebildi.
Son 30 yıl boyunca, nüfusun en
yoksul yüzde 20 lik bölümü 1963
yılında yüzde 4.5. 1968 yılında
yüzde 3, 1973 yılında yüzde 3.5.
1986 yıhnda yüzde 3.9, 1987 yı-
lmda da yüzde 4 pay elde edebil-
di. 1963 yılında milli gelirden yüz-
de 57 oranmda pay alan en zengin
yüzde 20'lik bölüm ise, 1968 yı-
lında yüzde 60,1973 yılında yüz-
Türkiye'de 1963-1994 dönemi gelir dağılımı | Kişi başına düşen milli gelir ($)
Birinci%20
Ikinci %20
Üçöncü%20
Dördüncü %20
Beşinci %20
Kaynak Devlet
Istatistik Enstıtusü
1963
4.5
8.5
11.5
18.5
57.0^(
i
1968
3.0
7.0
10.0
20.0
Ü l
6 0 0
%
1973
3.5
8.0
12.5
19.5
56.5
1986
3.9
8.4
12.6
19.2
55.9
1987
4.0
7.0
13.0
21.0
55.0
\
1994
4.9
8.6
12.6
19.0
54.9
h
Türkiye
Hong Kong
Endonezya
Japonya
G. Kore
Malezya
Singapur
Tayiand
1970
533
916
74
1953
274
318
914
180
1975
1155
2078
225
4481
599
755
2506
354
1980
1518
5446
480
9068
1637
1779
4853
719
Kaynak: Dünya Bankası Raponı
1985
1320
SÎ62
511
10975
2063
2008
6843
746
1993
3032
18060
740
31490
7660
3140
19850
2110
19M
2 W
21650 .
880
34630
8260
3480
22500 ;--•
2410
de56.5,1986 yıhnda yüzde 55.9,
1987 yıhnda yüzde 55,1994 yıhn-
da yüzde 54.9 gibi yüzde 50'nin
üzerinde pay almayı sürdürdü.
Son 30 yıllık gelir dağıhıru tab-
losu, 80'li yıllarda Turgııt Özal
tarafından ekonominin literatürü-
ne sokulan "orta direk"in de mil-
li gelirden aldıgı payda değişim
olmadığını ortaya koyuyor. Milli
gelirden en düşük ve yüksek pay-
lan alan yüzde 20'lik bölümler
arasında kalan kesımlenn de, mıl-
li gelirden aldıklan paylarda iyı-
leşme gerçekJeşmedi.
Istanbul Sanayi Odası (İSO)
Araştırma Dairesi Başkanı ve DİE
eski uzmanı Erdoğan Özötün,
gelir dağıhmında son 30 yıldır iyi-
leşme olmamasının nedenini
"Türkiye'nin yapısal değişim
gerçekleştirememesine" bağla-
dı.Özötün "İnıalat sanayiinin ya-
pısında değişme sağlanamadığı
ve ihracatımızın da mal yapısın-
da beklenen değişmenin gerçek-
leşmediği görülmektedir" de-
di.Gelir dağıhmının enflasyonun
düşürülerek ekonomide istikrann
sağlanmasıyla düzelebileceğini
kaydeden Özötün. DİE'nin 1999
yılında açıklayacağı gelir dagıhmı
tablosunda da bır değişiklik bek-
lenmemesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin gelir dağılımı eşit-
sizhğini gideremediği 30 yılda,
Asya ülkelerinin öne geçerek ki-
şi başına düşen milli gehrlerini
arttırdığını belirten Özötün, bu-
nun nedenini söz konusu ülkele-
rin tasarruflannı ve yatınmlannı
arttırarak ekonomilerinde yapısal
değışikliği sağlamalanna bağla-
dı. Özötün, Türkiye'nin gelir da-
gıhmı tablosuyla yüksek enflas-
yon ve istikrarsız ekonomileriyle
dikkat çeken Latin Amerika ülke-
leri düzeyinde oldugunu belirtti.
Prof. Süleyman O/mucur, ge-
lir dağılımı eşitsizliğinde olumlu
birgelişme sağlanamamasımn ne-
denlerini "yüksek enflasyon, eğj-
tim düzeyinin düşüldüğü, iç göç
yoğunluğu, istihdam yapısında-
ki bozukluk. vergi adalet-
sizliğj" olarakaçıkladı. Prof.
Dr. Özmucur. eşitsizliğin
Türkiye'deki gibi uzun dö-
nemli devam etmesi sonu-
cunda, hükümetlerin had saf-
haya ulaşan sıkıntılan düzel-
tdci sosyal pohtikalan izlemek
zorunda kalacağını belirtti.
Prof. Özer Ertuna da,
Türkiye'nin 30 yıldır devam
eden gelir dagıhmı tablosuy-
la, bugün akla bile getiril-
memesi gereken Hindistan,
Bangladeş gibi ülkelerle birlikte
anılmaya başladigını belirterek
şunlan söyledi: "Türkiye, 6O'lı
yıllardan beri önemli değişimler
gerçeldeştirmesine rağmen geli-
rin hakça bölüşümünde mesafe
kaydedemedi. Bunun nedeni
amaçlarla araçların karıştırıl-
mış, olmasıdır. Araçları gerçek
başarı sanıp amaçlan unuttuk.
Batının acımasız kapitalizminin
amaç değil araç olduğu gözardı
edildi. Türkiye, devlete daha çağ-
daş, öncü görevler vererek kal-
kınmavı yurt sathına yaymak ve
gelir paylaşımını dü/eltmeyi te-
mel hedefi haline getirmek
zorundadır."
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU
Dünyayı Yönetenler Davos'ta Bir Araya Geldi
D
ünyayı yöneten yaklaşık 2000 ki-
şi her yıl önlerindeki gün-
demi ve uzun dönemli eğilimleri
konuşmak için Isviçre'nin Davos
şehrinde Dünya Ekonomik Forumu'nda
(DEF) bir araya gelirler. 30 ocak günu baş-
layan toplantının gündemini, küreselleş-
meye karşı gelişmekte olan tepkiler, eko-
nomik toparlanmanın önundeki tehlikeler,
EMU ve yenin düşüşü gibi sorunlar oluş-
turuyor (DEF/97: 8-11 No'lu basın bildiri-
leri). Dünyayı yöneten%litlerin diğer örgüt-
lerinin toplantılanndan ve DEF'nin yıl bo-
yunca çeşitlı ülkelerde gerçekleştiği top-
lantlardan farklı olarak, Davos toplantsı ba-
sına oldukça geniş bir şekilde yansır. Son
yıllarda Davos'ta DEF'nin, WEB sayfası
yoluyla da ulaşmak mümkün oluyor.
Bilindiği gibi dünya ekonomisi ikirtcikü-
reselleşmeatılımıniyaşıyor. Küreselleşme,
sermayenin ve mallann küresel çapta do-
laşımının hızlanması, genişlemesi ve de-
nnleşmesiyle ilerliyor. Teknolojik gelişme-
lerle desteklenen küreselleşme, dünya
ekonomisinin, parçalannı birtek birim ola-
rak birieştırilmesi eğilimı olarak karşımıza
- çıkjyor. Bu sürecin başını mali sermaye
çekiyor. Emekçi kesimler ve buntarın söz-
cpleri genelde küreselleşmenirı, demokra-
siyi, insan haklannı zedeleyici etkilerinden
şikâyet ederken, birçok ülkede sanayi ser-
mayesi de küreselleşmenin getirdiği ulus-
lararası rekabetten ve yarartığı toplumsal
gerginliklerden şikâyet ediyor. Büyük ban-
kalar, çokuluslu şirketler ve medya tekel-
lerinin ise küreselleşmeyı şiddetle savun-
duğu görülüyor. Ancak 1996 yılının ikinci
yansından itibaren küreselleşmeye karşı tep-
kilerın gıderek yükseldiği de bır gerçek.
DEF, Davos toplantısına katılanlardan, ABD
Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Baş-
kanı, Fred Bergsten, bu sene ABD hükü-
metinin şiddetlı bir anti-küreselleşme di-
renişle karşılaşacağını söyledi. Almanya
Kiel, Dünya Ekonomisi Enstitüsü Baş-
kanı, Horst Siebel, Avrupa'da işçilerin,
emek pazannm esnekleştirilmesine diren-
Davos'taki fonıma Sovyetler Biriiği Başkanı Çernomirdin de kabldı.
mesinden şikâyet etti. Toplantıyı yakın-
dan izleyen Wall Street Journal'a
(31/01/97) göre Davos'ta toplanan lider-
lerin gündeminde, ikinci olarak 'halen ya-
şanmakta olan «konomik toparianma
daha neicadar sürebilir?' sorusu vardı.
Davos'ta toplanan liderler dünya ekono-
misinde sorunlu üç alan tespit ediyorlar. Ja-
ponya, Kio Üniversıtesi'nden ekonomi
profesöru Shimada'ya göre Japonya'da
'muazzam bir mali kriz adeta korrtrol edi-
lemez bir hızda büyüyor
1
.2. sorunlu alan
ise Avrupa Para Biriiği. EMU'ya geçiş
süreci hızla fıniş çizgısine doğru ilerlerken,
Almanya ve Fransa arasında bu sistemin
nasıl işleyeceğine ilişkin anlaşmazlık bü-
yük. 3. sorunlu alan ise ABD ekonomisi.
DEF'te bir araya gelen dünyanın 'yöne-
tıcileh' nin başına etraflıcayansiyan, DERen
başka, hemen hemen herzaman gözden
kaçan, hatta hiç bılinmeyen başka örgüt-
leri ve toplantılan da var. DEF kadar olma-
sa bile bir ölçüde bilinen ama onun kadar
etkili bir diğer ve daha dar, 300 kişilik bir
örgüt de Bilderberg Toplantılan. Bilder-
berg Toplantılan, II. Dünya Savaşı'nın er-
tesinde, Rettinger isimli Doğu Avrupalı
bir aristokratın inisiyatifi ile ve ABD hükü-
meti, Şhell Oil, Societe General Belgi-
que şirketler grubu, NATO liderlerinin
katılmasıyla, Vatikan'ı da içine alan kar-
maşık ve karanlık ilişkiler süreci içinde
1954'te başladı. Bilderberg Toplantılan At-
lantik'in iki yakasındaki liderleri, küresel
sorunlan tartışmak üzere bir araya getiri-
yor. İki defa Türkiye'de de gerçekleşen bu
toplantıların, 1996 Torarrto oturumuna,
Türkiye Merkez Bankası'ndan Gazi Erçel
ve Emre Gönensay da katılmışlar. 1996
Toranto toplantısına katılan isimlerle 1997
Davos toplantısına katılan isimler arasın-
da önemli benzerliklerin de olduğu dikka-
tı çekiyor. (Nexus: Aralık/1996). Bir diğer
örgüt Trilateral Komisyon. 1970'lerin ba-
şında bankacı David Rockfelter'in inisi-
yatifi ile kurulan Trilateral Komisyonun
amacı ABD, Avrupa ve Japonya'nın en
önemli liderlerini bir araya getirmekti. Bil-
derberg grubu ile 'Bilderberg'in çocuğu'
olarak bilinen, Trilateral Komisvona katılan-
lar arasında önemli bir paralellik olduğu da
görülüyor. Bir diğer uluslararası örgüt
1947'de kurulan Mont-Pelerin topluluğu.
Ekonomist Hayek, Friedman ve felsefe-
cı Popper'in önderlığinde kurulan ve
1980'lerin başına kadar sesi hiç duyulma-
yan bir örgüt. Ancak 600 kışınin katıldığı
1980 toplantısından sonra 'yeni liberalizm'
saldınsının global düzeyde koordinatörü gi-
bi çalışmaya başlıyor, Trilateral Komisyon,
Bilderberg, DEF gibi örgütlerin bır anlam-
da ıdeolojik liderliğinı yapıyor. Üyeleri ara-
sında bir seri Reagan ve Thatcher danış-
manı, Berlusconi'nın dışişlen bakanı An-
tonio Martino, FED başkanlığı yapmış
Paul Volckergibi bankacı/polıtikacılar ve
IMF Dünya Bankası müdürteri var. Bu
manzara, Pinay Circle ve Malta Şöval-
yeteri gibi örgütlere gelmeye başlayınca
lyice karanlıklaşıyor. Pinay Circle, Avrupa
sağının ve istihbarat örgütlerinin ortak ini-
siyatifi ile sosyalistlere karşı kurulmuş bir
örgüt. Franz-Josef Drauss'u Almanya'da
iktidara getirmeyi deneyen başanşız giri-
şimde adı geçiyor. Malta Şövalyeleri ise kö-
kü tarihin karanhklannda olan bır kuruluş.
Malta Şövalyeleri'nın ve Pinay Circle'in or-
tak üyeleri arasında, Reagan hükümetin-
den Al Haig (savunma bakanı). William Ca-
sey (CIA), Ed Fuelner (Avrupa Komisyo-
nu), Gladio'nun kurucusu olarak bilinen
William Colby'nin adlan geçiyor. Her iki-
sinin Clear and Present Danger örgütü
ve Heritage Foundation'la da bağlantı-
lan olduğu ilen sürulüyor. (Kees van Der
Pijl: 1995, International Political Economy
sf. 119-125. Zed Yayınlan).
Davos toplantısı gösteriyor ki, mali ser-
mayenin elitleri görüş alışverişi yapmak,
politikalan arasında eşgudüm kurmak, giz-
li operasyonlar örgütJemek için birçok ulus-
lararası örgüte sahıpler. Solun ise kayda de-
ğer hiçbir ortak örgütü olmadı. Bu yüzden
bu gün neo-liberalizme karşı Latin Ameri-
ka'dan Kore'ye kadar yükselen mücade-
leler birleşemiyor. Üzerinde düşünmeye
değer değil mi? •
Müteahhitlerden
sigorta şirketi
D
osYA: BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAYNAK MALİYETİ (1)
MUTLU GUNEŞ
SÖNMEZ
Yurtdışında ış yapan mü-
teahhitler bundan sonraki
çahşmalannda tahsilat so-
runuyla karşılaşmamak için
Avrupa'daki örneklerine
benzer bir sigorta şirketi
kurmak amacıyla bir araya
geliyor. Başta Libya olmak
üzere Rusya ve Irak'taki in-
şaat işlerinde karşılaştıkla-
n tahsilat güçlükJeri konu-
sunda kendilerine yardım-
cı olacak Captive Sigorta
Sistemi'nin hükümet tara-
findan desteklendiğine işa-
ret eden müteahhitler, bu
sigorta biçiminin Avrupa'da
oldukça yaygın işlediğine
dikkat çekiyorlar. Müteah-
hitler yann yapılacak Üst
Koordinasyon Kurulu top-
lantısında sigorta konusun-
da hükümetin ilk somut adı-
mı atması için çalışmalar
başlatılacağını belirtiyor-
lar. Captive Sigorta'nın ser-
maye yapısının da ağırlık-
lı olarak devlet tarafından
karşılanacağı, bu yüzden
de yan kamusal bir nitelik-
te olacağı belirtiliyor.
İlk kez Dışişlen Bakanı
Tansu Çiller'in geçen yıl-
ki Moskova gezisi sırasın-
da, Rusya'da iş yapan mü-
teahhitlerin karşılaştıklan
zorluklann hükümet yetki-
lilerine iletilmesiyle gün-
deme gelen Captive Sigor-
ta Sistemi için Uluslarara-
sı Müteahhitler Biriiği
(UMB) Başkanı KadirSe-
verşu bilgileri verdi: "Av-
rupa'da füm müteahhitlik
flrmaları bu tür sigorta şir-
ketferi olusturarak yaban-
cı ülkelerdeki işlerinde gü-
vence sağüyorlar. Bunlann
ağıruklı sennayesini devlet
karşıkyor. Hazine desteğh-
leçalışıyorlar. Liusal firma-
lan başka ülkelerde iş yap-
bklannda o işleri sigortalı-
yoıiar. Bunun karşüığında
da firmalardan prim ben-
zeri belii bir miktar para
ahyorlar. Bildiğimiz sigorta
şirketlerinden bir farkı yok.
Biz de bunu gerçekleştir-
mek istiyomz. Inşaat firma-
lan bir araya gelerek böyle
bir kurum oluşturduğumuz-
da bazı ülkelerde karşılaş-
tıgımı/ tahsilat sorunlanna
karşı korunmuş olacağız.""
Bu sistem için dünyada-
ki ömeklerin ele ahndığı üç
ayhk bir çalışma yaptıkla-
nnı anlatan UMB Başkanı
Sever, Captive Sigorta"nın
mali ve işleyiş yapısında
Eximbank'ın ya da doğru-
dan Hazine"nin yer alabile-
ceğini söyledi. Herhangi bir
sigorta şirketinden farkı ol-
mayacağı ve uluslararası
reasürans fırmalannca des-
tekleneceği belirtilen sigor-
tayı aslında yurtdışında iş
yapan bütün sektörlerdeki
yatmmcı fırmalan kapsaya-
cak yasal bir düzenlemey-
le oluşturmayı düşündük-
lerini açıklayan Sever, "An-
cakyasal düzenlemeyieböy-
lebir sistemi kurmak müm-
kün olmadı. Bizde inşaat fir-
maları olarak bu sistemi
kendi alanımızda hükümet-
le görüşerek yurtdışındaki
bütün faaliyetlerimizi kap-
sayacak bir biçimde kur-
mayı düşünüyoruz."
Dördüncü
Vakıfhan
sektorfinde
bayilik
ışullan
Soysal'dan
özelleştirrr
veryansın
Turizmcil
Bulgaristan'
yatırunfırsatı
Paranıza yön veren dergi
• M • E K O N O I M İ K
TRENDHER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UISİUTMAYIIMIZ
Merterteksl
vitrini
İŞÇEVİN EVRENİNDEN
ŞUKBAN SONER
Çağrı ve Sorular...
Işte TBMM üyesi 550 milletvekiline gönderilmiş
bir mektuptan, gereğinin yapılması ve yanıtlarının
verilmesi istenen kimi bilgi ve sorular..
"Bugün Türkiye 'nin geleceğini tehdit altına so-
kan uygulamalaryapılmaktadır. Enerji ve TabiiKay-
naklar Bakanlığı tarafından açılan ihalelerie, 12 adet
termik santralın (maden sahalanyla birlikte) ve TE-
DAŞ'a bağh dağıtım müesseselerinin işletme hak-
kı devredilmek istenmektedir. 12 termik santralın
20yıllığına kiralanma bedeli 1.6 milyar dolardır. Hal-
buki bu santrallar bugün inşa edilmeye kalkılsa,
tahmini maliyeti 8.5 milyardolardır.f Santrallann 2.2
milyar dolarlık dış borcu da devletimiz tarafından
ödenecektir. 8.5 milyar dolara inşa edilebilecek,
2.2 milyar dolarlık dış borcu devletimiz tarafından
ödenecek santrallar nasıl 1.6 milyar dolara satılır?
Yatağan- Yeniköy ve Kemerköy termik santralların-
da 1K~/H elektrik enerjisi ortalama 2500 liraya ma-
ledilmektedir. Bu enerji evlerde 9900, işyehehnde
12 bin ve sanayide 17 bin liraya satılmaktadır. Kö-
tüyönetim, çeşitli yolsuzluk, usulsüzlük iddialanna
rağmen Yatağan yılda 20 trilyon (180 milyon dolar),
Yeniköy 13 trilyon(120 milyon dolar), Kemerköy 20
trilyon (180 milyon dolar) kâryapabilecekgüçtedir-
ler. Dolayısıyla özelleştirme için belirlenen fiyatlar
bu santrallann 1 yılda sağladığı kârdan daha düşük
tutulmuştur. Termik santrallara kömürsağlayan ma-
denler için de aynı gerçekler söz konusudur..."
Tes-lş Sendikası Yatağan Şubesi adına milletve-
killerine gönderilen mektupta. aynca kamuoyuna ya-
pılan çağrıda, santrallann en az askeri tesısler ka-
dar stratejik öneme de sahip oldukları anımsatılıyor,
"Türkiye'ye sahip çıkma mücadelesinde desteği-
nizi istıyoruz" deniiiyor. Çağnya kulak veren, soru-
lara yanıt arayanlar çıkar mı acaba?
• • •
CHP Kâğıthane llçe Başkanı Bayram Gür'ün
derdi ise İSKİ'deki işçi kıyımı ve siyasal kadrolaş-
ma. Refah Partisi siyasi görüşlerinin uzantısı olarak
her tür insani, ahlaki değerlerden yoksun bir kıyı-
mın gündemde oldugunu öne sürüyor..
Ömerli'de ve Sangazi'de çalışanlann Terkos, Av-
cılar, B.Çekmece'ye; Terkos,/ Avcılar, Çekmece,
Kâğıthane ve Feriköy çalışanlarının Ömerli, Darlık
ve Danca'ya sürüldüklenni bildirıyor. iş koşulları
ağırlaştırılarak, onurlan yaralanarak çalışanlann is-
tifaya zortandıkları, istifa etmeyenler için ise ışten
atılmanın uygulandığını söylüyor. Kendisınin de 17
yıllık çalışan, 25 yıllık sendikacı ve siyasetçi olarak
istifaya boyun eğmemek üzere her tür olumsuz uy-
gulamaya direnmesine karşılık sonunda atıldığını an-
latarak, kamuoyuna duyuru ve çağrısını, "Geç kal-
madan demokrasıye ve ınsan haklanna sahip çıka-
lım. Demokratik hukuk devletinı daha fazla geç kal-
madan kuralım" sözleri ile noktalıyor.
Bu arada Refahlı bakanlar bile atamalarda Cum-
huriyet tarihinin rekoriarını kırdıklarını, pervasızlıkla
açıklıyorlar. Gün başına, saat başına kırılan rekor-
lan için sayılar vermekte bir sakınca görmüyorlar.
Devlet, hukuk düzeni, demokrasi için büyük birsuç
ve ayıbı, kamuda yandaşlannı örgütlemeyi, siyasal
bir zafer olarak ilan edebıliyoriar.
• • •
Uğur Mumucu'nun öldürülmesinin yıldönümü
olan 24 Ocak etkinlikleri. toplantıların çakışmama-
sı.çabası ile haftalara yayılmıştı. Hâlâ il il, ilçe ilçe,
"Uğur Mumcu ve demokrasi" toplantılan, Uğur
Mumcu kımliğinde, toplumsal tepkinin dile getiril-
mesi çabalan devam ediyor. Önceki gün Uzunköp-
rü'de yapılan toplantıya katılan kalabalığı, köyterden
gelmış kasketlılerle, aydınlann, özellikle de kadın-
lann buluşmasını, sizlere de gösterebilmek isterdim.
Insanlar, yaşamlarında başlanna gelen olumsuz-
luklar ile kirlenen siyaset, çeteler, tekeller ve Uğur
Mumcu'nun öldürülmesi olayı arasındaki ilışkileri
nasıl kuruyor? Uğur Mumcu'nun katillerinin bulun-
ması ile kirfi iktidar ittifakının bozulmasını, Susurfuk'un
hesabının sorulmasını, demokrasi ve hukuk devle-
ti düzeninin geçerii olmasını.. nasıl hep birbirine
bağlı, hep birden istiyor?..Söyleşi ve panellerde iz-
leyicinin katılımı, katılanların duyarlılığı, söytenenle-
re verilen tepkiler, atılan sloganlar, sorularda altı çi-
zilen düşünce ve saptamalar.. toplumun olup biten-
lere güncel tepkisini, kamuoyundaki değişimi yan-
sıtıyor. Kamuoyu, toplum gerçekten çok duyarlı,
tepkili bir süreci yaşıyor.
Siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütlen-
meler ya bu duyarlılığı sağlıklı değerlendirebılecek,
demokrasiye, hukuk devletine yönelişin öncülüğü-
nü yapacaklar, ya da kendilerine, örgütlenmelenne
de çok büyük zararlar vermiş olarak, yol gösterıci-
lik bekleyen toplumun bu duyarlılığını boşa harca-
yacaklar?
Türkiye gerçekten çok önemli birdönemece gel-
miş bulunuyor. Çoğunluk; dayatılmak istenen, ya-
şamını karabasana döndüren olumsuzluklara isyan
etmeye, hakları için savaşım vermeye, bir bedel
ödemeye, bir şeyler yapmaya eskisinden çok da-
ha fazla hazır. yol, yöntem için işaretler bekliyor. Bu
bekteyişin umuda ya da umutsuzluğa dönüşmesi,
herkesin elinde ve sorumluluğunda. Yine de hâlâ her-
kes birbirine soru soruyor, herkes bir diğerinden
çağrı bekliyor.
Kamu kuruluslarına talimat verildi
Memurun nemalan
geciktiriliyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Çalışanlann zorun-
lu tasarruf kesintileri biri-
kimlerinden her yıl yapılan
nemalannın üçte birinin öde-
melerine başlandı. Kamuku-
ruluşlan mutemetliğine ne-
ma dosyalannın ay sonuna
kadartutulması. böylece öde-
melerin geciktirilmesi tali-
matı venldiği öğrenildi. Zo-
runlu tasarrufa teşvik hesa-
bında 336 trilyon liralık ne-
ma birikti.
Çalışanlann ayhklanndan
yapılan zorunlu tasarrufa teş-
vik kesintilenninin biriki-
minden, en az 2 yıl boyunca
calışanlara her >ıl şubat ayın-
da nema toplamının üçte bi-
ri oramnda uygulanan öde-
melere dün başlandı.
Alınan bilgilere göre, yak-
laşık 3.5 milyon kişiye nema
olarak 80 trilyon liranın üze-
rinde ödeme yapılacak. Hü-
kümetin, kamu kuruluşlan-
nın muhtemetliklerine dos-
yalann ay sonunda verilme-
si, böylece memurlara yapı-
lacak ödemelerin 1 aysarkı-
tılması yolunda talimat ver-
diği öğrenildi.
Hazine'den alınan bilgile-
re göre, 1996 sonu itıbany-
la, zorunlu tasarrufa teş\ ik
hesabmda 189 trilyon 64 mil-
yar lirası ana para, 336 tril-
yon 777 milyar lirası nema
olmak üzere toplam 525 tril-
yon lira birikti.
Birikimden. emekli olan
veya sistemden çıkmak ıs-
teyenlere i 16 trilyon 461 mil-
yar liralık ana para ve nema,
Ziraat Bankası'na da 2 tril-
yon liralık banka komisyonu
ödemesi yapıldı.
Hesapta kalan 395 trilyon
liranın devlet tahvili, Hazi-
ne bonosu ve gelir ortakJığı
senetlerinde değerlendirildı-
ği öğrenildi.
Hükümet. 6 ay önce gün-
deme getirdiği, zorunlu tasar-
rufa teşvik hesabırun tasfiye-
si ve kesintilerin kaldınlma-
sı projesini ise, hesapta kâğıt
üzerinde 395 trilyon lira
olarak görülen birikimi tümü-
nün yapılamaması üzerine
askıya aldı.