Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ŞUBAT 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TBMM Susurluk Komisyonu'nun RP'li Başkanı Elkatmış'tan Teoman Koman'a sert eleştiri
bir şey mi sakkyor?'
ARAYIŞ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB-
MM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun
RP'li Başkanı Mehmet Elkatmış, komis-
yona bilgi vermeyi reddeden Jandarma
Genel Komutanı Orgeneral Teoman Ko-
man ı sert birdılle eleştırerek "Gehneyen
ya kendisini halkın üzerinde görüyordur
ya da bir şey sakiryordur. Meclis'ten gidi-
likolmaz" dedı.
Bazı olaylara asker kişılerin de kanştı-
gı yönünde bilgiler olduğunu kaydeden
Elkatmış, "Söahh Kuvvetler'den dosya is-
tedik,'Yok' dediler. Atna birtakım asker
kişilerin de olaylara kanştığı dosyalaria
sabit Onbaşıdan. çavuştan mı bilgi alaea-
ğjz?" diye konuştu.
• TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun RP'li Başkanı Mehmet Elkatmış, komisyona bilgi vermeyi
reddeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman'ı sert bir dille eleştirdi. "Koman Meclis'e
bilgi vermeye gelmeli" diyen Elkatmış. "Meclis'ten gizlilik olmaz. Silahlı Kuvvetler'den dosya istedik,
'Yok' dediler. Ama birtakım asker kişilerin de olaylara kanştığı dosyalarla sabit" şeklinde konuştu.
HADEP yönetıcileri Sedat Yurtdaş ve
Güven Özata başkanlığındaki bır heyeti
kabul eden Elkatmış. gazetecılenn soru-
lan üzerine Koman'ı eleştiri yağmuruna
tuttu. Elkatrruş'ın. ordunun REFAHYOL
hükümetinin "anti-laik" uygulamalann-
dan rahatsız olduğu yönündekı haberlenn
yoğun olduğu bir dönemde isim vererek
Koman'ı hedefalan açıklamalardabulun-
ması dikkat çekti.
Komisyonun yargılama yapmadığını.
Meclıs adına çalıştığıru kaydeden Elkat-
mış, "Bunun için de bazı iist düzey yöne-
tidlerin bize gelip bilgi vermesi lazım. Te-
oman Koman'ın da gelmesi gerekir. Birta-
kım askeri kişilerin de olaylara kanştığı
dosyalaria sabit. Emniyet Genel Müdürii
geüyor da o niye gelmiyor?" diye konuş-
tu. Elkatmış. bir gazetecinin, "Komisyo-
nun, Silahlı Ku vvefler'den intikam almak
istediği iddialan var. Doğru mu" sorusu-
na. "Aslı obnayan bir önyargı varsa ne ya-
pabilirim? Biz bir görev yapıyonız. Bu iş-
le ilgili bilgisi olan herkesi çağınyoruz.
Kimseden intikam alnuyoruz" karşılığını
\erdı. Koman'a yeniden yazılı çağn yapı-
lıp yapılmayacağı yönündeki bir soru üze-
rine Elkatmış şunlan söyledi: "Yaalıolur
mu? Her gün mektup mu yazacağız? Ya-
zı ik olsa idi herkese yazı yazılması gere-
kirdi. Çalışma yöntemimizi biz belirleye-
ceğiz. Kimden sorup araşüracagu? Ah-
met Ağa'dan, Mehmet Ağa'dan değil her-
hatde. Gerekgörülürse, kendisine yeniden
çağn yapacağtz. Ya da raporumuza,' Bil-
gi vermedi'yazacağız. Ne olursa olsun,
Silahlı Kuvvetier de Türkiye'nin bir ku-
rumu."
Elkatmış, DYP liderinin eşi Özer Uçu-
ran Çfller ve DSP Genel Başkanı Biifcnt
Ecevifin komisyona çağnlıp çağnl-
mayacağı yönündekı bır soruya. "Gerek-
K göriilen herkesi çağıracağız. Bu konuyu
ü>f
elerle görüşüp birfikte karar vereceğjz"
diye konuştu.
HADEP yönetıcileri de Elkatmış'a,
Doğu ve Güneydoğu'da ışlenen 131 faili
meçhul cinayetle ilgili 3 klasör dosya sun-
dular.
Memura
ortulu
grev
yasağı
BANU SALMAN
ANKARA - Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
memur sendikalan ıçin fıilı
örgütlenmelerinin de geri-
sinde bir düzenleme getıren
ve anayasaya uygunluğu ko-
nusunda hukukçulann fark-
lı görüş bildırdiği "grevhak-
kı"nı yasaklayan yasa tasa-
nsını Başbakanlığa sunacak.
Taslakta, Devlet Memurlan,
Medeni Yasa, Borçlanma ve
Demekler yasalanna gön-
derme yapılarak. sendıkala-
nn faaliyetleri kısıtlanıyor.
Sendikalara sıyaset yasağı
da getiren taslağın yasalaş-
ması durumunda varlığı Yar-
gıtay karanyla kabul edilen
Asim-Sen ve Yargı-Sen gıbi
sendikalar da kapatılacak.
Kamu Emekçilen Sendi-
kalan Konfederasyonu
(KESK), bakanlık bünyesin-
de konfederasyonlann katı-
lımıyla dün gerçekleştırilen
toplantıda, grev ve toplusöz-
leşme hakkının vazgeçilmez
olduğunu yineleyerek gö-
rüşmelerden çekildi.
Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlığf ndan yapı-
lan açıklamada da, konfede-
rasyonlann görüşleri değer-
lendirilerek. son şeklinın ve-
rileceğı tasannın gelecek
günlerde Başbakanlığa su-
nulacağı bildirildı.
Bakanlık, bırtaraftan Tür-
kiye'nın çekınce koyduğu
Avrupa Sosyal Şartı'nın ör-
gütlenme \e toplupazarlık
maddelenni onaylaması için
çalışma başlatırken: diğer
taraftan memurlara. grev ve
sendıka hakkı tanımayan bir
yasa taslağı sundu.
DEMİREL
'Köşk'e
ikinci cami
istemedim'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireL Çankaya
Köşkü'ne bir cami için
Cumhurbaşkanlığı'ndan ta-
1ep geldiğinı savunan RP'li
Ankara Büyükşehir Beledi-
ye Başkanı Melih Gökçek'ı
yalanladı.
Cumhurbaşkanı Demirel,
1 Şubat 1997 günü Kanal
D'nin ana haber bülteninde-
ki canlı tartışma sırasında
Gökçek'in, •'Çankaya Köş-
kü içinde minareli bir cami
yapünlacağı ve talebin Cum-
hurbaşkanuğTndan geldiğT
yönündeki sözleri üzerine şu
açıklamayı yaptı:
"Cumhurbaşkanlığı Köş-
kii içinde Muhafiz Alayı'na
ait halen açık bir cami vardır.
Şu anda yeniden bir cami in-
şası düşüniilmemektedir."
Kanal D'dekı programda
Gökçek'le tartışan CHP An-
kara Milletvekili Yümaz
Ateş ise Demirel'in valanla-
ması üzerine yaptığı açıkla-
mada şöylededi:
"Doğalgaz parası adı aran-
da başta şahsun olmak üze-
re doğalgaz tüketicisi Anka-
ralılan dolandıran anakent
belediyesinin başkanı Melih
Cökçek'in, çıkan için yalan
söylediğinin Cumhurbaş-
kanlığımız taranndan açık-
tanmasını ibretle izledim.
Hen üzüldüm. hem sevin-
dim. Beledhe başkanımn bu
n iuliklerdt olmasına iizül-
diLmîGökçekveRP'nin ger-
çek yüzlerinin bu kadar açık
şekilde ortaya çıkmasına
Tanık polislere işkenceci suçlaması
NECATİ AYGUSVYtlKSEL GÖRDES
MANtSA-Manisalı öğrencilere gözaltın-
da işkence yaprıklan savıyla Manısa Ağır
Ceza Mahkemesi'nde 70'er yıl ağır hapis
cezası istemiyle 10 polis hakkında açılan da-
vaya, tanıklann dinlenmesiyle devam edil-
di. tşkence gören çocuklar. mahkemeye ta-
nık olarak gelen polıslenn de işkence ya-
panlar arasında olduklannı söylediler.
Savunma avukatlannın bu polisler hak-
kındaki suç duyunısu mahkemece reddedil-
di.
Tanık öğrencilerden Erdoğan Kıbç, 26
Aralık 1995 günüarkadaşlanylabırhkte gö-
zaltına alındığını. emnıyette kaldıklan 11
gün içensinde sürekli işkence gördüklenni
söyledi. Arkadaşlanna işkence yapıldığını
göz bantının altından gördügünü belirten Kı-
lıç. şöyle konuşrui^Arkadaşlanmın soyul-
duğu sırada, üzerlerindeki giysilerinin ayak-
larunın önüne atüdığtnda fark ettim. Daha
sonra Ali Göktaş. M.G.. Emrah Sait Er-
da'mn çınlçıplak olduğunu fark ettim. Diğer
arkadaşlanrnın da çığhklan gelhordu, ama
bu üç arkadaşınu çıplak gördüm. Bu arada
yine bulunduğum hücrenin mazgalından
M.A.'nın fenalaşögını ve polislerin kucağın-
da baygın bir şekilde hücremin önünden ge-
çirilerek hastaneye götürüldüğünü gördüm.
İşkence gördügümüz sıralarda atılan çığhk-
lann duyulmaması için sürekli mehter mar-
şı çabmyordu, ama bunakarşın ben hiicrem-
de diğer arkadaşlanrnın çığlıklannı duvu-
vordum. İşkenceden sonra zaman zaman ar-
kadaşlanmın soğuk suyla duşa tutuldukla-
nnı ve koridorda /jplatıldıklannı gördüm.
PoBsler, tşkence gören arkadaşlanmum vii-
cutlanndaki izlerinin giderilmesi için mer-
hem süriiyoıiardır
Kılıç. duruşmaya katılan sanık polısler-
den Başkomiser H.E.'yi teşhis etti. Kamu
tanığı olarak çağnlan Manisa Doğumevi
doktorlanndan AhmetMuratOraL daha ön-
ce bu konuda ifade verdiğını belirterek mah-
keme heyetinin sorulan üzenne, "tki üç ta-
ne genci getirditer. Benim muayene etmekis-
tediğim S.T. izin vermevince gerekli muaye-
neyi yapmadan gönderdim. Olay bu kadar"
dedı. Sanık polislerin gösterdiğı tanıklardan
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Müdür
Yardımcısı Başkomiser Nazmi Av doğan. ço-
cuklara kötü muamele yapılmadığını söy-
lerken, tanık polis memurianndan Mehmet
Çınar, "İşkence yapılması söz konusu değil-
dir" dedı. Tanık polis memuru Nihat Dur-
maz da Terörle Mücadele Şubesfnde gözal-
tına alınan öğrencilere işkence yapılmadığı-
nı öne sürdü.
Avukatlar. doktor İzzettin Küçük ve Tür-
gay Ozcan hakkında sahte Tapor vermekten
Türk Tabipleri Bırliği'nce soruşturma açıl-
dığını belirterek bu dosyanın istenmesıni ta-
lep ettiler. Mahkeme heyeti davayı 30 nisa-
na ertelerken bu ıstemlerin de gelecek duruş-
mada görüşülmesıne karar verdi.
Duruşmaya katılan diğer tanık polis me-
murlan NKuaOztürk-CelalŞahinveOrhan
Çağlar ise sorgulannda. olayla ilgili bilgile-
rinin olmadığını söylediler.
Duruşmaya sanık polislerden Başkomiser
H.E. gehrken, diğer sanıklar L.Ö., T.Dn E£~,
F.E, M.G, M.T., T.Ö^ AG^ R.K. katılmadı-
lar. Davacı gençlerden ise tutuksuz yargıla-
nan Hüseyin Korkut, BoranŞenoLJale Kurt,
Münire Apaydın, Ayşc Mine Balkanu, Sema
Taşar, Abdullah Yücel Karakaş \e Özgflr
Zeybek katıldı. Duruşmayı CHP millerve-
killeri, Eğitim-Sen îzmır Şubesi. Buca ADD,
HADEP, ÖDP. Pir Sultan Abdal Dernegi,
Emeğin Partisi temsilcileri. sanatçılarUm^1
Umay ve Yeni Türkü'den Derya Köroğlu ile
bir grup üniversite öğrencisi ve çok sayıda
gazeteci izledi.
¥¥#»!• V f » l V İ f l i î > r v a r Elverişsizhavakoşullan,\Tirduetkisialtınaaldı.Yoğun karyagışınedenhleyurtgenelindebinler-
*^*^ j c n i c K.dl Vctl re köy jt)lu ulaşıma kapanırken bazı rjölgelere su, dektrik verilemiyor. Birçok bölgede uçak sefer-
leri de > ağışlar nedeniyle iptal edildi. Buzlanma nedeniyle İstanbul'da trafık zaman zaman aksarken çok sayıda yaralanma ve trafik ka-
zası meydana geldi. Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kar nedeniyle bir "Kriz Masası" oluşturduğu belirtilerek şikâyetle-
riolanynrttaşlann0212-2206050 ve5671557numarab telefonlanarayabileceğibildirüdi (Fotoğraf: ERDOGAN KÖSEOĞLÜ)
Bir yandan Türkiye'yi AİHK'ye şikâyet ederken bir yandan da bilgi sızdınyor
Danimarka9
dan çifte staııdaılANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danimarka
polisine bağlı gizli servisin (PET). DYP Elazığ
Millervekili Mehmet Ağar'ın, Emniyet Genel
Müdürlüğü döneminde Danimarka'yı ziyareti
sırasında imzalanan bir anlaşma kapsamında.
Kürtlerle ilgili gizli bilgileri Türkiye'ye sızdır-
dığını savlaması ülkeyi kanştırdı. Danimarka ba-
sını, Ağar'ın adının geçmesi nedeniyle gelişme-
leri "Susurluk olayuun Danimarka boyutıT ola-
rak değerlendirdi.
Danimarka televizyonu 2. kanalmda önceki
akşam yayımlanan haberde. bir yandan Türki-
ye'yi Avrupa Insan Haklan Komisyonu'na
(AlHK) şikâyet eden Danimarka'nın, diğer yan-
dan da istihbarat örgütü aracıhğıyla Türkiye'ye
Alt komisyon saptadı
TURBAN oylamasında
sahte oy kesinleşti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM'de
ANAP'ın TURBAN'daki
>olsuzluklarla ilgili olarak
verdiği soruşturma önerge-
sinin oylaması sırasında
milletvekilleri tarafindan
sahte oy kullanıldığı kesin-
leşti.
TBMM Başkanhk Di-
vanı tarafindan oluşturulan
alt komisyonun dünkü top-
lantısında, oylamada bu-
lunmayan 3 milletvekili
için sahte oy kullanıldığı
kanısına vanldı.
Alt komisyonun dünkü
toplantısında CHP Grup
Başkanvekili Nihad Mat-
kap'ın oylama sırasında
Ankara da olmadığını söy-
lediği DYP'li Şamil Ay-
nm'ın yurtdışında, Ergun
Özdemir'in Giresun'da ol-
duğunu aktardığı bildiril-
di. Edinilen bilgiye göre.
DYP'li Ergun Ozkan'ın
bilgi sızdırdığı belirtıldi. Haberde, polise bağlı
çalışan Danimarka Gizli Servisi'nın. Mart
1996'da Kopenhag'da yapılan 'sözde sürgünde
Kürt parlamentosu' (SKP) toplantısını, dinleme
aletleri aracıhğıyla gizlice kasete kaydettiğı ve
bunlan Türkiye'ye sızdırdığı bildirildi.
Haberde, bilgi sızdırmadan. PET'in bağlı ol-
duğu Adalet Bakanlıgı ile Dışişleri Bakanlığı'nın
da haberi olduğu öne sürüldü. Haberde. bilgi sız-
dırmanın. Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü
yaptığı dönemde Danimarka'yı ziyaret etmesi
sırasında imzalanan terör ve uyuşturucuya karşı
işbirliği anlaşması kapsamında yapıldığının be-
lirtilmesıne karşın; Danimarka Adalet Bakanlı-
ğı'nın, bu anlaşmanm "silahh örgütfcr dışındaki
legal politik aktivitekri kapsamadığı"nı açıkla-
dığı bıldinldi. Danimarka basını dün de konuya
geniş yer ayırdı. Olayda Ağar'ın adının geçme-
si nedeniyle gelişmeleri "Susurluk olayının Da-
nimarka boyutu" diye değerlendiren basın, silah
satışı konusunda Türkiye'yi kara listeye alan ve
AtHK'ye şikâyet eden Danimarka hükümetinin
tutumunu sert dille eleştirdi. Bazı Danimarka ga-
zeteleri de SKP ile ilgili gizli bant kayıtlannın.
MlT'e. PET'le ilişkiîeri iyı olan Alman Gizli
Servısı'nin (BKE) vermiş olabileceğini yazdı.
Haberler üzerine. Danimarka Parlamentosu'nda-
ki sol grubun, Adalet Bakanı'ndan acilen açık-
lama istediği, parlamentodaki komisyonlarda da
konunun incelenmesi karan ahndığı bildirildi.
ise çelişkili açıklamalarya-
parak "Yüksek tansiyo-
num var, arkadaşlara 'Sız
yazın" dedim, "Ben imzala-
ran' " dediği öğrenildi.
Komisyon, DYP'li Abdül-
kadir Cenkçiler. Turhan
Annç ve Ergun Ozkan'ın
oy pusulasındakı ımzalan
ile gerçek imzalannı ınce-
ledi.
Bu üç milletvekilinin oy
pusulasındaki imzalannın
gerçek imzalanyla ilgisi
olmadığı görüldü.
Muhalefet gruplan söz-
cüleri, 3 o>oın ıptal edilme-
si durumunda önergenın
kabul edilmiş sayılacağını,
aksi halde oylamanın yenı-
lenmesi gerektığini söyle-
diler.
TBMM Başkanvekili
Kamer Genç oylamanın
büyük olasılıkla geçersiz
sayılacağını ve bugün ya-
pılabileceğıni kaydetti.
SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN
f l i n
[Bu gece tam 9'da]
Suç örgutlerını kuranlann ve onlara görev verenlerın, mutlaka yargı
önune çıkarılması konusundakı kararlı ıstegımızi göstermek;
olayı soruşturan kişı ve mercılere destek vermek;
demokratık, çagdaş, şeffaf hukuk devletı özlemımızi duyurmak ıçın,
1 Şubat 1997 Cumartesi gunünden başlayarak,
her gece saat 21.00'de
ışıklarımızı BİR DAKİKA süreyle karartıyoruz.
Ve bu ülkede yaşayan herkesi, Şubat ayı boyunca,
her gece saat 21 .OO'de
ışıklarını karartmaya çağınyoruz.
Bu çağn YURTTAŞTAN YURTTAŞA yapılmıştır.
Aydınlık için
Yurttaş Girişimi
Program yapıldı
Mumcu
komisyonu
toplandı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Gazetemız yazan
Uğur Mumcu'nun öldürül-
düğü bombalı suikasttan 4
yıl sonra kurulan TBMM
araştırma komisyonu, çalış-
malanna Mumcu'nun eşi
Güldal Mumcu'yu ziyaret
ederek başladı. Ziyaretin ar-
dından ilk toplantısını yapan
komisyon, Uğur Mum-
cu'nun yakmlan ve avukat-
lannın yanı sıra TBMM Su-
surluk Araştırma Komisyo-
nu Başkanı Mehmet Elkat-
mış' ı da dinleme karan aldı.
Komisyon, 19. dönemde ça-
lışan TBMM Faili Meçhul
Cinayetleri Araştırma Ko-
misyonu'nun "kadük^olan
raporundaki bilgilerden yo-
la çıkarak araştırmalanna
başlayacak. Komisyonun
RP'li başkanı Ersönmez
Yarbay, "gerekli göriilürse"
araştırma önergesinin gö-
rüşmeleri sırasında, Mumcu
cinayetiyle ilgili yeni bir
"sürpriztanık" olduğu açık-
laması yapan Adalet Baka-
nı Şevket Kazan'ın da bilgi-
sine başvurulacaöını söyle-
di.
TBMM Uğur Mumcu
Araştırma Komisyonu. dün
yaptığı toplantıda çalışma
programını belirledi. Top-
lantı sonrası açıklama yapan
Komisyon Başkanı Ersön-
mez Yarbay, 5 şubatta Gül-
dal Mumcu ile Uğur Mum-
cu'nun kardeşleri Ceyhan
Mumcu ve Beyhan Gür-
son'un dinleneceğıni söyle-
di. Yarbay. 18 şubatta, geçen
dönem çalışan TBMM Faili
Meçhul Cinayetler Komis-
yonu Başkanı Sadık Avun-
dukluoğlu. komisyon üyesi
Mustafa Yümaz ile TBMM
Susurluk Araştırma Komis-
yonu Başkanı Mehmet El-
katmış' ı dinleyeceklerini
bildirdi. Yarbay, 20 şubatta
da bu konuda araştırma yap-
mış gazeteciler ile Mum-
cu'nun avukatlannın bilgi-
sine başvurulacağını. Anka-
ra Devlet Güvenlik Mahke-
mesi'nden de Mumcu cina-
yeti ile ilgili şimdiye kadar
yapılan arastırma ve soruş-
turmalarla ilgili bilgi ve bel-
ge isteneceğini, TBMM Fa-
ili Meçhul Cinayetleri Araş,-
tırma Komisyonu raporu-
nun üyelerin incelemesine
sunulacağıru vurguladı. Yar-
bay, Adalet Bakanı Ka-
zan'ın komisyona çağnlıp
çağnlmayacağı yönündeki
bir soru üzerine de "Bu ko-
nuda Idmin bilgisi. belgesi
varsa isteyeceğiz. Elbette,
Adalet Bakanı'nın bilgisine
de başvururuz. Ama ilk aşa-
madaki programunızı belir-
ledik. İkinci aşamada kim-
leri dinleyeceğimizi daha
sonra kararlaştıracağu"
diye konuştu.
TOKTAMIŞ ATEŞ
Tırmandırmanm Amacı
Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzen-
lediği "Kudüs Gecesi", sanıyorum çok ciddi geliş-
meterin başlangıcı olacak. Zaten geçmişinde de bu
türden "münasebetsizliklerin" yoğun olduğu Yıldız,
bu son düzenlemesiyle artık bardağı iyice taşırdı.
Fakat doğrusunu isterseniz bu düzenlemeyi ya-
parken ve özellikle Iran Islam Cumhuriyeti'nin An-
kara Büyükelçisi'ni bu toplantıya davet ederken,
tek başına karar vermiş olacağına inanmıyorum.
Refah Partisi gibi, emir kumanda zincirinin çok iyi
işlediği ve insanların sürekli danışma içinde olduk-
ları muntazam bir örgütte, üst kademelerin onayı
alınmadan ya da en azından üst kademeler haber-
dar edilmeden böyle bir gece düzenlenemezdi.
Bu düzenlemeden haberleri olsun ya da olma-
sın, Refah Partisi sürekli bir biçimde gerginliği tır-
mandırıyor. Son haftalardaki politikasını, kırgın seç-
menlerinin "gönlünü a/ma çabası" olarak değerten-
diremeyiz. Iş çok daha derinlere uzanıyor gibi ge-
liyor bana.
TURBAN konusunda Ömer Bilgin'i aklamalann-
dan ötürü kızan seçmenleri, "türban" ödünü ile tat-
min etmenin mümkün olacağını sanmıyorum. Isra-
il'le anlaşma yapan, ordudan yandaşlarının atılma-
sına göz yummak zorunda kalan, yılbaşı tatilini beş
güne çıkartarak beş yıldızlı otellerin kral dairelenn-
de sefa süren Refah yönetıcileri, seçimlerden ön-
ce bol keseden vaat ettiklerini yerine getirememe-
nin telaşı içindeler.
Fakat bunu göstermiyorlar. Her şeyi "güllük gü-
listanlık" göstermek çabası içindeler. Geçenlerde
Erbakan Hoca, memurlann aldıkları zamdan çok
memnun olduklannı dile getirmiş. Emin olun, göz-
lerime inanamadım. Ücret artışları, enflasyonun en
az 20 puan altında olan ve ellerindekı tüm olanak-
larla yeri göğü birbirine katan memurlann ''mem-
nun olduğunu" söylemek, insanları aptal yerine
koymak oluyor.
Taksim'e cami yapmak, devlet dairelerinde ör-
tünmeyi yasal kılmaya uğraşmak, mesai saatlerini
iftar saatine göre "resmen" değiştirmek, YÖK'ü
denetimleri altına almak vb. gibi çabaların altında
ne gibi hesapların yattığını anlamaya çalışıyorum.
Geçenlerde bir başka üst düzey Refahlı, "Halk
isterse şehat da gelir" demiş. Bana kalırsa, böyle-
sine çarpık bir demokrası anlayışını egemen kılma-
ya uğraşmak; laik cumhuriyetimiz açısından, Tak-
sim'e cami yapılmasından da çok daha tehlikelidir.
Bu konuyu önümüzdeki günlerde derinliğine bir
kez daha irdeleyeceğim. Ancak şu kadannı söyle-
yeyim ki; demokrasi içinde demokrasiyi yok etme
özgürtüğü yoktur. "Çoğunluk" çoğunluk olmasına
dayanarak "azınlığın "haklarına tecavüz edemez.
Etmek isterse azınlığın "direnme hakkı" doğar ki bu
hakkı sonuna dek kullanacağımıza da kimse kuş-
ku duymasın.
Peki Refah, neden ortamı gerginleştirmek istiyor?
Tarikat liderlerine iftar vermek istiyorsaydılar. baş-
ka bir yerde verebilirlerdi. Neden Başbakanlık Ko-
nutu seçildi? Her zaman soğukkanlı ve ağırbaşlı
görmeye alıştığımız Recep Tayyip Erdoğan, "Cin-
ci Ali Hoca" ilişkilerinin açıklamasından sonra ne-
den gerginleşti? Uzun zamandan beri yumuşak bir
insan olarak tanıdığım Necati Çelik, neden Top-
hane külhanbeylerine benzeyen bir üslupla konuş-
maya başladı? Bunlan ve bunlar gibi pek çok so-
ruyu yanıtlamakta çok zorlanıyorum.
Bana kalırsa Refah'ın "tırmandırmasının" iki ne-
deni olabilir. Bunlardan birincisi, TOFAŞ, TEDAŞ ve
TURBAN'dan sonra Tansu Çiller'in "bağımlılığı-
nın" azalacağını düşündükleri için "Bu arada ne ko-
partırsak kârdır" diye düşünmeleridir.
Gerçekten, şu sıralarda Çerkez gelinleri gibi "ita-
atkâr" olan Tansu Çiller'in, tüm siyasal yaşamı bo-
yunca bu konumda kalmaktan mutlu olmayacağı
açıktır. Başının üzerindeki "Damokleskılıçlan" kalk-
tığı anda, dişlerini gösterecektir. Bunun aksini bek-
lemek, Tansu Çiller'in psikolojik yapısını bilmemek
demektir.
Refahlılar, bu arada toplumun silahlı ve silahsız
kesimlerinden gelecek tepkileri de Çiller'in etkısiz
hale getireceğini umabilirier.
Refah'ın bu "tırmandırmasının" bir başka nede-
ni de "kaçmak istemeleri" olabilir. Ekonomide her
ne kadar pembe tablolar çizmeye çabalıyorlarsa da
işin aslının öyle olmadığını elbette onlar da bilmek-
tedir. Toplumda gelirler arasında bir uçurum orta-
ya çıkmıştır. Bunun doğal sonucu, "sosyal patla-
malar"ö\r. Bu patlamalar, iktidarda kim varsa onu
yıpratacaktır.
Asla temenni etmediğim bir askeri müdahale,
Refah'ı kahraman yapar. Ve iyiden iyiye bozdukla-
rı ekonomik ve toplumsal yaşamın bütün faturala-
n askerlere çıkar. "Tam işleri düzeltmiştik müdaha-
le ettiler" diye propagandaya başlariar. Türkiye'de-
ki 70.000 caminin en az yansında bu propaganda
yürütülür. Ve halkı inandınrlar. Ondan sonra da enin-
de sonunda demokrasiye dönüldüğünde, siler sü-
pürürter.
Atatûrk'ün ilkeleri ve devrimleri çerçevesinde;
kendini haklı olarak çağdaş ve laik cumhuriyetin
bekçisi sayan ve ayrıca bu cumhuriyeti "korumak
ve kollamak" konusunda yemini bulunan Silahlı
Kuvvetler'in, bu "tahhklere" ne kadar dayanacağı-
nı kestirmek çok zordur. Fakat bu aşamada yapı-
lacak bir müdahale, gerçek bir felaket olur.
O halde görev TBMM'ye ve halkımızın yüzde
80'inı temsil eden diğer siyasal partilerimize düş-
mektedir. "Sen-ben" kavgasını biryana bırakıp ive-
diiikle bir "mutabakat hükümeti" kurmaları ve Si-
lahlı Kuvvetier dahil, tüm toplumu rahatlatacak bir
biçimde, sorunların üzerine gidilmesi gerekmekte-
dir. Bu hükümet, bir seçim hükümeti de olmama-
lıdır. Çünkü sandıktan aşağı yukarı aynı sonuç çı-
kacaktır.
Siyasal partilerimiz, bu "sağduyuyu" kendi inisi-
yatifleriyle göstermelidirler. Zira bu işin böyle git-
meyeceği bellidir. Eğer zorlayıcı bazı "telkinlehe"
bu yola girerlerse, bundan da Refah kârlı çıkar. Za-
ten belki de o hesabın içindedirler.
Atalanmız "Testi kınldıktan sonra akıl veren çok
o/ur"demişler. Ne yapıp yapmalı, testiyi kırma-
malıyız.
(WHO) Dünya Sağlık Teşkilatı
kalp ve damar hastahklannı
"Dünyanın 1 Numarah
İnsanhk Düşmanı" ilan etti.
TÜRK KALP VAKFI
Te/.: (0.212) 212 07 07 (PBX)
Faks: (0212) 212 68 35