23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER TBMM Susurluk Komisyonu'nun RP'li Başkanı Elkatmış'tan Teoman Koman'a sert eleştiri bir şey mi sakkyor?' ARAYIŞ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB- MM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun RP'li Başkanı Mehmet Elkatmış, komis- yona bilgi vermeyi reddeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Ko- man ı sert birdılle eleştırerek "Gehneyen ya kendisini halkın üzerinde görüyordur ya da bir şey sakiryordur. Meclis'ten gidi- likolmaz" dedı. Bazı olaylara asker kişılerin de kanştı- gı yönünde bilgiler olduğunu kaydeden Elkatmış, "Söahh Kuvvetler'den dosya is- tedik,'Yok' dediler. Atna birtakım asker kişilerin de olaylara kanştığı dosyalaria sabit Onbaşıdan. çavuştan mı bilgi alaea- ğjz?" diye konuştu. • TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun RP'li Başkanı Mehmet Elkatmış, komisyona bilgi vermeyi reddeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman'ı sert bir dille eleştirdi. "Koman Meclis'e bilgi vermeye gelmeli" diyen Elkatmış. "Meclis'ten gizlilik olmaz. Silahlı Kuvvetler'den dosya istedik, 'Yok' dediler. Ama birtakım asker kişilerin de olaylara kanştığı dosyalarla sabit" şeklinde konuştu. HADEP yönetıcileri Sedat Yurtdaş ve Güven Özata başkanlığındaki bır heyeti kabul eden Elkatmış. gazetecılenn soru- lan üzerine Koman'ı eleştiri yağmuruna tuttu. Elkatrruş'ın. ordunun REFAHYOL hükümetinin "anti-laik" uygulamalann- dan rahatsız olduğu yönündekı haberlenn yoğun olduğu bir dönemde isim vererek Koman'ı hedefalan açıklamalardabulun- ması dikkat çekti. Komisyonun yargılama yapmadığını. Meclıs adına çalıştığıru kaydeden Elkat- mış, "Bunun için de bazı iist düzey yöne- tidlerin bize gelip bilgi vermesi lazım. Te- oman Koman'ın da gelmesi gerekir. Birta- kım askeri kişilerin de olaylara kanştığı dosyalaria sabit. Emniyet Genel Müdürii geüyor da o niye gelmiyor?" diye konuş- tu. Elkatmış. bir gazetecinin, "Komisyo- nun, Silahlı Ku vvefler'den intikam almak istediği iddialan var. Doğru mu" sorusu- na. "Aslı obnayan bir önyargı varsa ne ya- pabilirim? Biz bir görev yapıyonız. Bu iş- le ilgili bilgisi olan herkesi çağınyoruz. Kimseden intikam alnuyoruz" karşılığını \erdı. Koman'a yeniden yazılı çağn yapı- lıp yapılmayacağı yönündeki bir soru üze- rine Elkatmış şunlan söyledi: "Yaalıolur mu? Her gün mektup mu yazacağız? Ya- zı ik olsa idi herkese yazı yazılması gere- kirdi. Çalışma yöntemimizi biz belirleye- ceğiz. Kimden sorup araşüracagu? Ah- met Ağa'dan, Mehmet Ağa'dan değil her- hatde. Gerekgörülürse, kendisine yeniden çağn yapacağtz. Ya da raporumuza,' Bil- gi vermedi'yazacağız. Ne olursa olsun, Silahlı Kuvvetier de Türkiye'nin bir ku- rumu." Elkatmış, DYP liderinin eşi Özer Uçu- ran Çfller ve DSP Genel Başkanı Biifcnt Ecevifin komisyona çağnlıp çağnl- mayacağı yönündekı bır soruya. "Gerek- K göriilen herkesi çağıracağız. Bu konuyu ü>f elerle görüşüp birfikte karar vereceğjz" diye konuştu. HADEP yönetıcileri de Elkatmış'a, Doğu ve Güneydoğu'da ışlenen 131 faili meçhul cinayetle ilgili 3 klasör dosya sun- dular. Memura ortulu grev yasağı BANU SALMAN ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, memur sendikalan ıçin fıilı örgütlenmelerinin de geri- sinde bir düzenleme getıren ve anayasaya uygunluğu ko- nusunda hukukçulann fark- lı görüş bildırdiği "grevhak- kı"nı yasaklayan yasa tasa- nsını Başbakanlığa sunacak. Taslakta, Devlet Memurlan, Medeni Yasa, Borçlanma ve Demekler yasalanna gön- derme yapılarak. sendıkala- nn faaliyetleri kısıtlanıyor. Sendikalara sıyaset yasağı da getiren taslağın yasalaş- ması durumunda varlığı Yar- gıtay karanyla kabul edilen Asim-Sen ve Yargı-Sen gıbi sendikalar da kapatılacak. Kamu Emekçilen Sendi- kalan Konfederasyonu (KESK), bakanlık bünyesin- de konfederasyonlann katı- lımıyla dün gerçekleştırilen toplantıda, grev ve toplusöz- leşme hakkının vazgeçilmez olduğunu yineleyerek gö- rüşmelerden çekildi. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığf ndan yapı- lan açıklamada da, konfede- rasyonlann görüşleri değer- lendirilerek. son şeklinın ve- rileceğı tasannın gelecek günlerde Başbakanlığa su- nulacağı bildirildı. Bakanlık, bırtaraftan Tür- kiye'nın çekınce koyduğu Avrupa Sosyal Şartı'nın ör- gütlenme \e toplupazarlık maddelenni onaylaması için çalışma başlatırken: diğer taraftan memurlara. grev ve sendıka hakkı tanımayan bir yasa taslağı sundu. DEMİREL 'Köşk'e ikinci cami istemedim' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman DemireL Çankaya Köşkü'ne bir cami için Cumhurbaşkanlığı'ndan ta- 1ep geldiğinı savunan RP'li Ankara Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Melih Gökçek'ı yalanladı. Cumhurbaşkanı Demirel, 1 Şubat 1997 günü Kanal D'nin ana haber bülteninde- ki canlı tartışma sırasında Gökçek'in, •'Çankaya Köş- kü içinde minareli bir cami yapünlacağı ve talebin Cum- hurbaşkanuğTndan geldiğT yönündeki sözleri üzerine şu açıklamayı yaptı: "Cumhurbaşkanlığı Köş- kii içinde Muhafiz Alayı'na ait halen açık bir cami vardır. Şu anda yeniden bir cami in- şası düşüniilmemektedir." Kanal D'dekı programda Gökçek'le tartışan CHP An- kara Milletvekili Yümaz Ateş ise Demirel'in valanla- ması üzerine yaptığı açıkla- mada şöylededi: "Doğalgaz parası adı aran- da başta şahsun olmak üze- re doğalgaz tüketicisi Anka- ralılan dolandıran anakent belediyesinin başkanı Melih Cökçek'in, çıkan için yalan söylediğinin Cumhurbaş- kanlığımız taranndan açık- tanmasını ibretle izledim. Hen üzüldüm. hem sevin- dim. Beledhe başkanımn bu n iuliklerdt olmasına iizül- diLmîGökçekveRP'nin ger- çek yüzlerinin bu kadar açık şekilde ortaya çıkmasına Tanık polislere işkenceci suçlaması NECATİ AYGUSVYtlKSEL GÖRDES MANtSA-Manisalı öğrencilere gözaltın- da işkence yaprıklan savıyla Manısa Ağır Ceza Mahkemesi'nde 70'er yıl ağır hapis cezası istemiyle 10 polis hakkında açılan da- vaya, tanıklann dinlenmesiyle devam edil- di. tşkence gören çocuklar. mahkemeye ta- nık olarak gelen polıslenn de işkence ya- panlar arasında olduklannı söylediler. Savunma avukatlannın bu polisler hak- kındaki suç duyunısu mahkemece reddedil- di. Tanık öğrencilerden Erdoğan Kıbç, 26 Aralık 1995 günüarkadaşlanylabırhkte gö- zaltına alındığını. emnıyette kaldıklan 11 gün içensinde sürekli işkence gördüklenni söyledi. Arkadaşlanna işkence yapıldığını göz bantının altından gördügünü belirten Kı- lıç. şöyle konuşrui^Arkadaşlanmın soyul- duğu sırada, üzerlerindeki giysilerinin ayak- larunın önüne atüdığtnda fark ettim. Daha sonra Ali Göktaş. M.G.. Emrah Sait Er- da'mn çınlçıplak olduğunu fark ettim. Diğer arkadaşlanrnın da çığhklan gelhordu, ama bu üç arkadaşınu çıplak gördüm. Bu arada yine bulunduğum hücrenin mazgalından M.A.'nın fenalaşögını ve polislerin kucağın- da baygın bir şekilde hücremin önünden ge- çirilerek hastaneye götürüldüğünü gördüm. İşkence gördügümüz sıralarda atılan çığhk- lann duyulmaması için sürekli mehter mar- şı çabmyordu, ama bunakarşın ben hiicrem- de diğer arkadaşlanrnın çığlıklannı duvu- vordum. İşkenceden sonra zaman zaman ar- kadaşlanmın soğuk suyla duşa tutuldukla- nnı ve koridorda /jplatıldıklannı gördüm. PoBsler, tşkence gören arkadaşlanmum vii- cutlanndaki izlerinin giderilmesi için mer- hem süriiyoıiardır Kılıç. duruşmaya katılan sanık polısler- den Başkomiser H.E.'yi teşhis etti. Kamu tanığı olarak çağnlan Manisa Doğumevi doktorlanndan AhmetMuratOraL daha ön- ce bu konuda ifade verdiğını belirterek mah- keme heyetinin sorulan üzenne, "tki üç ta- ne genci getirditer. Benim muayene etmekis- tediğim S.T. izin vermevince gerekli muaye- neyi yapmadan gönderdim. Olay bu kadar" dedı. Sanık polislerin gösterdiğı tanıklardan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Başkomiser Nazmi Av doğan. ço- cuklara kötü muamele yapılmadığını söy- lerken, tanık polis memurianndan Mehmet Çınar, "İşkence yapılması söz konusu değil- dir" dedı. Tanık polis memuru Nihat Dur- maz da Terörle Mücadele Şubesfnde gözal- tına alınan öğrencilere işkence yapılmadığı- nı öne sürdü. Avukatlar. doktor İzzettin Küçük ve Tür- gay Ozcan hakkında sahte Tapor vermekten Türk Tabipleri Bırliği'nce soruşturma açıl- dığını belirterek bu dosyanın istenmesıni ta- lep ettiler. Mahkeme heyeti davayı 30 nisa- na ertelerken bu ıstemlerin de gelecek duruş- mada görüşülmesıne karar verdi. Duruşmaya katılan diğer tanık polis me- murlan NKuaOztürk-CelalŞahinveOrhan Çağlar ise sorgulannda. olayla ilgili bilgile- rinin olmadığını söylediler. Duruşmaya sanık polislerden Başkomiser H.E. gehrken, diğer sanıklar L.Ö., T.Dn E£~, F.E, M.G, M.T., T.Ö^ AG^ R.K. katılmadı- lar. Davacı gençlerden ise tutuksuz yargıla- nan Hüseyin Korkut, BoranŞenoLJale Kurt, Münire Apaydın, Ayşc Mine Balkanu, Sema Taşar, Abdullah Yücel Karakaş \e Özgflr Zeybek katıldı. Duruşmayı CHP millerve- killeri, Eğitim-Sen îzmır Şubesi. Buca ADD, HADEP, ÖDP. Pir Sultan Abdal Dernegi, Emeğin Partisi temsilcileri. sanatçılarUm^1 Umay ve Yeni Türkü'den Derya Köroğlu ile bir grup üniversite öğrencisi ve çok sayıda gazeteci izledi. ¥¥#»!• V f » l V İ f l i î > r v a r Elverişsizhavakoşullan,\Tirduetkisialtınaaldı.Yoğun karyagışınedenhleyurtgenelindebinler- *^*^ j c n i c K.dl Vctl re köy jt)lu ulaşıma kapanırken bazı rjölgelere su, dektrik verilemiyor. Birçok bölgede uçak sefer- leri de > ağışlar nedeniyle iptal edildi. Buzlanma nedeniyle İstanbul'da trafık zaman zaman aksarken çok sayıda yaralanma ve trafik ka- zası meydana geldi. Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kar nedeniyle bir "Kriz Masası" oluşturduğu belirtilerek şikâyetle- riolanynrttaşlann0212-2206050 ve5671557numarab telefonlanarayabileceğibildirüdi (Fotoğraf: ERDOGAN KÖSEOĞLÜ) Bir yandan Türkiye'yi AİHK'ye şikâyet ederken bir yandan da bilgi sızdınyor Danimarka9 dan çifte staııdaılANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danimarka polisine bağlı gizli servisin (PET). DYP Elazığ Millervekili Mehmet Ağar'ın, Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde Danimarka'yı ziyareti sırasında imzalanan bir anlaşma kapsamında. Kürtlerle ilgili gizli bilgileri Türkiye'ye sızdır- dığını savlaması ülkeyi kanştırdı. Danimarka ba- sını, Ağar'ın adının geçmesi nedeniyle gelişme- leri "Susurluk olayuun Danimarka boyutıT ola- rak değerlendirdi. Danimarka televizyonu 2. kanalmda önceki akşam yayımlanan haberde. bir yandan Türki- ye'yi Avrupa Insan Haklan Komisyonu'na (AlHK) şikâyet eden Danimarka'nın, diğer yan- dan da istihbarat örgütü aracıhğıyla Türkiye'ye Alt komisyon saptadı TURBAN oylamasında sahte oy kesinleşti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM'de ANAP'ın TURBAN'daki >olsuzluklarla ilgili olarak verdiği soruşturma önerge- sinin oylaması sırasında milletvekilleri tarafindan sahte oy kullanıldığı kesin- leşti. TBMM Başkanhk Di- vanı tarafindan oluşturulan alt komisyonun dünkü top- lantısında, oylamada bu- lunmayan 3 milletvekili için sahte oy kullanıldığı kanısına vanldı. Alt komisyonun dünkü toplantısında CHP Grup Başkanvekili Nihad Mat- kap'ın oylama sırasında Ankara da olmadığını söy- lediği DYP'li Şamil Ay- nm'ın yurtdışında, Ergun Özdemir'in Giresun'da ol- duğunu aktardığı bildiril- di. Edinilen bilgiye göre. DYP'li Ergun Ozkan'ın bilgi sızdırdığı belirtıldi. Haberde, polise bağlı çalışan Danimarka Gizli Servisi'nın. Mart 1996'da Kopenhag'da yapılan 'sözde sürgünde Kürt parlamentosu' (SKP) toplantısını, dinleme aletleri aracıhğıyla gizlice kasete kaydettiğı ve bunlan Türkiye'ye sızdırdığı bildirildi. Haberde, bilgi sızdırmadan. PET'in bağlı ol- duğu Adalet Bakanlıgı ile Dışişleri Bakanlığı'nın da haberi olduğu öne sürüldü. Haberde. bilgi sız- dırmanın. Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde Danimarka'yı ziyaret etmesi sırasında imzalanan terör ve uyuşturucuya karşı işbirliği anlaşması kapsamında yapıldığının be- lirtilmesıne karşın; Danimarka Adalet Bakanlı- ğı'nın, bu anlaşmanm "silahh örgütfcr dışındaki legal politik aktivitekri kapsamadığı"nı açıkla- dığı bıldinldi. Danimarka basını dün de konuya geniş yer ayırdı. Olayda Ağar'ın adının geçme- si nedeniyle gelişmeleri "Susurluk olayının Da- nimarka boyutu" diye değerlendiren basın, silah satışı konusunda Türkiye'yi kara listeye alan ve AtHK'ye şikâyet eden Danimarka hükümetinin tutumunu sert dille eleştirdi. Bazı Danimarka ga- zeteleri de SKP ile ilgili gizli bant kayıtlannın. MlT'e. PET'le ilişkiîeri iyı olan Alman Gizli Servısı'nin (BKE) vermiş olabileceğini yazdı. Haberler üzerine. Danimarka Parlamentosu'nda- ki sol grubun, Adalet Bakanı'ndan acilen açık- lama istediği, parlamentodaki komisyonlarda da konunun incelenmesi karan ahndığı bildirildi. ise çelişkili açıklamalarya- parak "Yüksek tansiyo- num var, arkadaşlara 'Sız yazın" dedim, "Ben imzala- ran' " dediği öğrenildi. Komisyon, DYP'li Abdül- kadir Cenkçiler. Turhan Annç ve Ergun Ozkan'ın oy pusulasındakı ımzalan ile gerçek imzalannı ınce- ledi. Bu üç milletvekilinin oy pusulasındaki imzalannın gerçek imzalanyla ilgisi olmadığı görüldü. Muhalefet gruplan söz- cüleri, 3 o>oın ıptal edilme- si durumunda önergenın kabul edilmiş sayılacağını, aksi halde oylamanın yenı- lenmesi gerektığini söyle- diler. TBMM Başkanvekili Kamer Genç oylamanın büyük olasılıkla geçersiz sayılacağını ve bugün ya- pılabileceğıni kaydetti. SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN f l i n [Bu gece tam 9'da] Suç örgutlerını kuranlann ve onlara görev verenlerın, mutlaka yargı önune çıkarılması konusundakı kararlı ıstegımızi göstermek; olayı soruşturan kişı ve mercılere destek vermek; demokratık, çagdaş, şeffaf hukuk devletı özlemımızi duyurmak ıçın, 1 Şubat 1997 Cumartesi gunünden başlayarak, her gece saat 21.00'de ışıklarımızı BİR DAKİKA süreyle karartıyoruz. Ve bu ülkede yaşayan herkesi, Şubat ayı boyunca, her gece saat 21 .OO'de ışıklarını karartmaya çağınyoruz. Bu çağn YURTTAŞTAN YURTTAŞA yapılmıştır. Aydınlık için Yurttaş Girişimi Program yapıldı Mumcu komisyonu toplandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemız yazan Uğur Mumcu'nun öldürül- düğü bombalı suikasttan 4 yıl sonra kurulan TBMM araştırma komisyonu, çalış- malanna Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaret ederek başladı. Ziyaretin ar- dından ilk toplantısını yapan komisyon, Uğur Mum- cu'nun yakmlan ve avukat- lannın yanı sıra TBMM Su- surluk Araştırma Komisyo- nu Başkanı Mehmet Elkat- mış' ı da dinleme karan aldı. Komisyon, 19. dönemde ça- lışan TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Ko- misyonu'nun "kadük^olan raporundaki bilgilerden yo- la çıkarak araştırmalanna başlayacak. Komisyonun RP'li başkanı Ersönmez Yarbay, "gerekli göriilürse" araştırma önergesinin gö- rüşmeleri sırasında, Mumcu cinayetiyle ilgili yeni bir "sürpriztanık" olduğu açık- laması yapan Adalet Baka- nı Şevket Kazan'ın da bilgi- sine başvurulacaöını söyle- di. TBMM Uğur Mumcu Araştırma Komisyonu. dün yaptığı toplantıda çalışma programını belirledi. Top- lantı sonrası açıklama yapan Komisyon Başkanı Ersön- mez Yarbay, 5 şubatta Gül- dal Mumcu ile Uğur Mum- cu'nun kardeşleri Ceyhan Mumcu ve Beyhan Gür- son'un dinleneceğıni söyle- di. Yarbay. 18 şubatta, geçen dönem çalışan TBMM Faili Meçhul Cinayetler Komis- yonu Başkanı Sadık Avun- dukluoğlu. komisyon üyesi Mustafa Yümaz ile TBMM Susurluk Araştırma Komis- yonu Başkanı Mehmet El- katmış' ı dinleyeceklerini bildirdi. Yarbay, 20 şubatta da bu konuda araştırma yap- mış gazeteciler ile Mum- cu'nun avukatlannın bilgi- sine başvurulacağını. Anka- ra Devlet Güvenlik Mahke- mesi'nden de Mumcu cina- yeti ile ilgili şimdiye kadar yapılan arastırma ve soruş- turmalarla ilgili bilgi ve bel- ge isteneceğini, TBMM Fa- ili Meçhul Cinayetleri Araş,- tırma Komisyonu raporu- nun üyelerin incelemesine sunulacağıru vurguladı. Yar- bay, Adalet Bakanı Ka- zan'ın komisyona çağnlıp çağnlmayacağı yönündeki bir soru üzerine de "Bu ko- nuda Idmin bilgisi. belgesi varsa isteyeceğiz. Elbette, Adalet Bakanı'nın bilgisine de başvururuz. Ama ilk aşa- madaki programunızı belir- ledik. İkinci aşamada kim- leri dinleyeceğimizi daha sonra kararlaştıracağu" diye konuştu. TOKTAMIŞ ATEŞ Tırmandırmanm Amacı Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzen- lediği "Kudüs Gecesi", sanıyorum çok ciddi geliş- meterin başlangıcı olacak. Zaten geçmişinde de bu türden "münasebetsizliklerin" yoğun olduğu Yıldız, bu son düzenlemesiyle artık bardağı iyice taşırdı. Fakat doğrusunu isterseniz bu düzenlemeyi ya- parken ve özellikle Iran Islam Cumhuriyeti'nin An- kara Büyükelçisi'ni bu toplantıya davet ederken, tek başına karar vermiş olacağına inanmıyorum. Refah Partisi gibi, emir kumanda zincirinin çok iyi işlediği ve insanların sürekli danışma içinde olduk- ları muntazam bir örgütte, üst kademelerin onayı alınmadan ya da en azından üst kademeler haber- dar edilmeden böyle bir gece düzenlenemezdi. Bu düzenlemeden haberleri olsun ya da olma- sın, Refah Partisi sürekli bir biçimde gerginliği tır- mandırıyor. Son haftalardaki politikasını, kırgın seç- menlerinin "gönlünü a/ma çabası" olarak değerten- diremeyiz. Iş çok daha derinlere uzanıyor gibi ge- liyor bana. TURBAN konusunda Ömer Bilgin'i aklamalann- dan ötürü kızan seçmenleri, "türban" ödünü ile tat- min etmenin mümkün olacağını sanmıyorum. Isra- il'le anlaşma yapan, ordudan yandaşlarının atılma- sına göz yummak zorunda kalan, yılbaşı tatilini beş güne çıkartarak beş yıldızlı otellerin kral dairelenn- de sefa süren Refah yönetıcileri, seçimlerden ön- ce bol keseden vaat ettiklerini yerine getirememe- nin telaşı içindeler. Fakat bunu göstermiyorlar. Her şeyi "güllük gü- listanlık" göstermek çabası içindeler. Geçenlerde Erbakan Hoca, memurlann aldıkları zamdan çok memnun olduklannı dile getirmiş. Emin olun, göz- lerime inanamadım. Ücret artışları, enflasyonun en az 20 puan altında olan ve ellerindekı tüm olanak- larla yeri göğü birbirine katan memurlann ''mem- nun olduğunu" söylemek, insanları aptal yerine koymak oluyor. Taksim'e cami yapmak, devlet dairelerinde ör- tünmeyi yasal kılmaya uğraşmak, mesai saatlerini iftar saatine göre "resmen" değiştirmek, YÖK'ü denetimleri altına almak vb. gibi çabaların altında ne gibi hesapların yattığını anlamaya çalışıyorum. Geçenlerde bir başka üst düzey Refahlı, "Halk isterse şehat da gelir" demiş. Bana kalırsa, böyle- sine çarpık bir demokrası anlayışını egemen kılma- ya uğraşmak; laik cumhuriyetimiz açısından, Tak- sim'e cami yapılmasından da çok daha tehlikelidir. Bu konuyu önümüzdeki günlerde derinliğine bir kez daha irdeleyeceğim. Ancak şu kadannı söyle- yeyim ki; demokrasi içinde demokrasiyi yok etme özgürtüğü yoktur. "Çoğunluk" çoğunluk olmasına dayanarak "azınlığın "haklarına tecavüz edemez. Etmek isterse azınlığın "direnme hakkı" doğar ki bu hakkı sonuna dek kullanacağımıza da kimse kuş- ku duymasın. Peki Refah, neden ortamı gerginleştirmek istiyor? Tarikat liderlerine iftar vermek istiyorsaydılar. baş- ka bir yerde verebilirlerdi. Neden Başbakanlık Ko- nutu seçildi? Her zaman soğukkanlı ve ağırbaşlı görmeye alıştığımız Recep Tayyip Erdoğan, "Cin- ci Ali Hoca" ilişkilerinin açıklamasından sonra ne- den gerginleşti? Uzun zamandan beri yumuşak bir insan olarak tanıdığım Necati Çelik, neden Top- hane külhanbeylerine benzeyen bir üslupla konuş- maya başladı? Bunlan ve bunlar gibi pek çok so- ruyu yanıtlamakta çok zorlanıyorum. Bana kalırsa Refah'ın "tırmandırmasının" iki ne- deni olabilir. Bunlardan birincisi, TOFAŞ, TEDAŞ ve TURBAN'dan sonra Tansu Çiller'in "bağımlılığı- nın" azalacağını düşündükleri için "Bu arada ne ko- partırsak kârdır" diye düşünmeleridir. Gerçekten, şu sıralarda Çerkez gelinleri gibi "ita- atkâr" olan Tansu Çiller'in, tüm siyasal yaşamı bo- yunca bu konumda kalmaktan mutlu olmayacağı açıktır. Başının üzerindeki "Damokleskılıçlan" kalk- tığı anda, dişlerini gösterecektir. Bunun aksini bek- lemek, Tansu Çiller'in psikolojik yapısını bilmemek demektir. Refahlılar, bu arada toplumun silahlı ve silahsız kesimlerinden gelecek tepkileri de Çiller'in etkısiz hale getireceğini umabilirier. Refah'ın bu "tırmandırmasının" bir başka nede- ni de "kaçmak istemeleri" olabilir. Ekonomide her ne kadar pembe tablolar çizmeye çabalıyorlarsa da işin aslının öyle olmadığını elbette onlar da bilmek- tedir. Toplumda gelirler arasında bir uçurum orta- ya çıkmıştır. Bunun doğal sonucu, "sosyal patla- malar"ö\r. Bu patlamalar, iktidarda kim varsa onu yıpratacaktır. Asla temenni etmediğim bir askeri müdahale, Refah'ı kahraman yapar. Ve iyiden iyiye bozdukla- rı ekonomik ve toplumsal yaşamın bütün faturala- n askerlere çıkar. "Tam işleri düzeltmiştik müdaha- le ettiler" diye propagandaya başlariar. Türkiye'de- ki 70.000 caminin en az yansında bu propaganda yürütülür. Ve halkı inandınrlar. Ondan sonra da enin- de sonunda demokrasiye dönüldüğünde, siler sü- pürürter. Atatûrk'ün ilkeleri ve devrimleri çerçevesinde; kendini haklı olarak çağdaş ve laik cumhuriyetin bekçisi sayan ve ayrıca bu cumhuriyeti "korumak ve kollamak" konusunda yemini bulunan Silahlı Kuvvetler'in, bu "tahhklere" ne kadar dayanacağı- nı kestirmek çok zordur. Fakat bu aşamada yapı- lacak bir müdahale, gerçek bir felaket olur. O halde görev TBMM'ye ve halkımızın yüzde 80'inı temsil eden diğer siyasal partilerimize düş- mektedir. "Sen-ben" kavgasını biryana bırakıp ive- diiikle bir "mutabakat hükümeti" kurmaları ve Si- lahlı Kuvvetier dahil, tüm toplumu rahatlatacak bir biçimde, sorunların üzerine gidilmesi gerekmekte- dir. Bu hükümet, bir seçim hükümeti de olmama- lıdır. Çünkü sandıktan aşağı yukarı aynı sonuç çı- kacaktır. Siyasal partilerimiz, bu "sağduyuyu" kendi inisi- yatifleriyle göstermelidirler. Zira bu işin böyle git- meyeceği bellidir. Eğer zorlayıcı bazı "telkinlehe" bu yola girerlerse, bundan da Refah kârlı çıkar. Za- ten belki de o hesabın içindedirler. Atalanmız "Testi kınldıktan sonra akıl veren çok o/ur"demişler. Ne yapıp yapmalı, testiyi kırma- malıyız. (WHO) Dünya Sağlık Teşkilatı kalp ve damar hastahklannı "Dünyanın 1 Numarah İnsanhk Düşmanı" ilan etti. TÜRK KALP VAKFI Te/.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks: (0212) 212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle