14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• ŞUBAT 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA TELEVÎZYON 15 Askeri üsse 'yabancılar' Jack Finney'nin "The EJcdy Snatchers" adlı roma- nı. bugüne kadar üç fılme *• "'doğradan" ka>Tialclık et- rnıştır, bu romandan esınle- neı fılmlerin dosyası ise ol- da<ça kabanktır. 1956'da E>on Siegel \ e 1978'de Phi- tip Kaufman. adıyla sinema- yauyarlamışlar, özellıkle ılk film büvük beğeni toplamış. sinema tarihinın unutulmaz CINE 5 22.30 Parazit - Body Snatchers / Yönetmen: Abel Ferrara / Oyuncular: Gabrietle Anwar, Terry Kinney, Meg Tiliy, Reilly Murphy, Billy VVirth, Forest Whitaker/1993 ABD yapımı, 84 dk. bilimkurgusal korku filmle- ri arasındakı yerinı almıştır. 1993"egelindiğinde.bağım- s u yönetmen Abel Ferra- ra'nınellennde "Parazit" (Body Snatchers) adıyla ye- niden can bulur Finney'nin klasıkleşmış romanı... Öykü. biraskeri üssü me- kân olarak seçer kendısıne... Bu asken üsse yeni gelen Steve (Kinney). kansı Ca- rol tTilly). oğlu Andy ve ölen ılk kansından olan kı- zı Marti'yle bıriikte taşınır bu yere. Marti'nm annesimn ölümü yüzünden bazı sorun- lan \ardır. ancak Steve işi yü- zünden bunlan fark edemez. Bu arada üste ganp şeyler ol- mayabaşlar. Kamp doktoru, pek çok kişinin hayali sap- lantılar ıçinde olduğunu gö- rür. Burada yaşayanlann ço- ğu. gözleri boş bakan ve ın- sani tepki göstermeyen ya- ratıklara dönüşmüştür... Ferrara'nın uyarlaması. dığerikı filrru teknolojik ola- rak geçse de sınemasal açı- dan biraz gende kalan bır yapım. Finney'nin romanın- daki atmosferi. Sıegel'ın ge- tırdiğı ölçülere taşıyamayan yönetmen. yarattığı "umut- suz" atmosferle bir nebze olsun kendini affettirmeyi başanyor. Oyunculann yetersiz kal- dığı. özellikle Gabnelle An- war'ın "zararsız" birkom- pozisyon sunduğu film, bi- lımkurguyla korku sinema- sının buluştuğu ilgiye değer bır çalışma. Zaman zaman "ürkütücü" görüntülenn resmi geçidı biçimınde ge- lişen "Parazit", uzaylı is- tılasını gişe rekortmenı "In- dependence Day-Kurtuluş Günü"nden (1996) çok da- ha "samimi" bır anlatımla beyazperdeye getinyor. Kanal6 21.30|Müftüoğlu 'Başköşe'de RTUK tartışılıyor TV Servisi - Şeyda Açıkkoİi'un sunduğu "Başköşe"ye. Radyo ve Televızyon Üst Kurulu Başkanı Güneş Miiftüoğlu konuk olacak. ProgTamda, "RTÜK kararlan, radyo televizyon yayınlarına sansür mü. yoksa zararlı yayınlara engel mi" sorusuna yanıt aranıyor. Kadm filmleri yönetmeni Atıf Yılmaz, Show TV için bir komedi dizisi çekiyor w Swlıkalı günlere az kaldı RTÜK Başkanı Miiftüoğlu. • Atıf Yılmaz, "Sıdıka"yı " Türkiye'deki orta sınıf kızlannın örnek alması gereken bir karakter" olarak tanımlıyor. Yılmaz, dizinin ilk 10 bölümünü çektikten sonra tamamlaması için Mahinur Ergun'a bırakacak. MÜNEVVER OKTAN Sinemada başanlı "kadın filmleri"ne ımza atan Atıf Yılmaz. aynı çizgiyi TV di- zilerine de taşıyor. Daha ön- ce Türkân Şoray'm oynadı- ğı "Tath Betüş"ü yöneten Yılmaz, bu kez "Sıdıka"yı Show TV için dizi yapıyor. "Asiye Nasıl Kurtulur", "Kadının Adı Yok", "Adı Vasfiye", "Aah Belinda", "Mlne'V'Dul Bir Kadın" gibı yapımlann usta yönet- meni Atıf Yılmaz, "Sıdı- ka"yı önceki fılmlerine ko- nu olan kadın karakterlenn- den "daha akılb" buluyor. 6 bölûm tamamlandı Senaryosu. mizah dergısı H.B.R. Maymun'dayayımla- nan u Sıdıka"nın yazan Atil- la Atalay'a aıt dızi, 20 bölüm olarak ekrana gelecek. tlk al- tı bölümünün tamamlandıği- nı belirten Yılmaz. "Sıdı- ka"yı aslında uzun metrajlı bir sinema fılmı olarak çek- meyı düşündüğünü belirtiyor. 1 -1.5 yıl önce öykünün yaza- n Atalay ile böyle bir proje üzerinde konuşmaya başla- dıklannı söyleyen Yılmaz. dizi yapma fıkrinin ağır bas- ma nedenlenni ıse şöyle an- latıyor: "Ancak geçen süre içinde bunun zorluğunu fark ettim. Üçer dörder da- kikalık skeçlerden kurulu öykü dizisi olduğu için TV'ye tıygun olduğuna ka- rar verdim." "Sıdıka"nın Türkiye'de- ki orta sınıf kızlannın örnek alması gereken birkarakter ol- Yılmaz, güldürü dizisi yönetmekten keyif aldığını söylüy or. (KUBİLAY TÜNTÜL). duğunu dile getiren Atıf Yıl- maz, "Çünkü dünya ve Tûr- kiye meseleleriyle ilgili ve aslında olması gerekeni sim- geleyen bir karakter.. Sıdı- ka, sanıyorum insanlara umut veren bir tip olacak yani bir genç kızın olması gereken bir kişilik" diyor. Hafta içi her akşam Show TV' Ana HaberBülteni önce- sinde yayımlanacak dizinin ilk 10 bölümünü Yılmaz, ge- riye kalan bölümlerinı de Ma- hinur Ergun yönetecek. Er- gun'un da yıllar önce Atilla Atalay ile "Sıdıka" üzerin- de çalıştığını anlatan yönet- men Atıf Yılmaz, güldürü fil- mı yapmaktan büyük keyif aldığının altını çiziyor. "Sıdıka"nın yapımcılığı- nı da üstlenen Yılmaz, "Sı- dıka'ya çok güveniyoruz, ıi^U- ı/V.Ol Show TV 23.15 Ordu Refah ve darbe TV Servisi - Can Dündar'ın sunduğu "40 Dakika"da, ordu- Refah çekişmesi ele alınıyor. Konuyla ilgili olarak 12 Eylül'ün Sıkıyönetim Koordinasyon Komutanı emekli Korgeneral Nevzat Bölükgiray'ın açıklamalanna yer verilen programda darbe olasılığı değerlendirilecek "40 Dakika''ya aynca Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aydın Menderes de katılacak. İSKİ skandalının ortaya çıkmasında öncmli bir ro- lü olan Nurdan Erbuğ, 'Adliye Koridorlan'nda. 'Skandal kadınlar' TV Servisi - Sunuculuğunu Ayşenur Yazıcı'nın üst- lendiği "Adliye Koridorlan"nda ilk olarak JİTEM ajanı Murat Demir'in açıklamalanna yer verilecek. Programın ıkinci bölümünde ise dünya ve Türkiye tari- hine damgasını vuran skandallara imzasını atan kadın- lar ele alınacak. tSKl'den Susurluk'taki çete skandalı- na kadar uzanan süreç içerisinde kadınlann rolünün iş- leneceğı bu bölümde, Nurdan Erbuğ, Ayşe Önal ve Se- ma Yıhnazer, skandal kadınlan anlatacak (atv, 23.40). sevilen bir kahraman" di- yerek, dizinin çekim tekni- ğiyle ilgili de şu bilgileri ve- riyor. "Diziyi sinema fümi gibi çekiyorum. Mizanse- niyle, kamerasıyla, tekni- ğiyle. Bir dizi mantığıyla çe- kilmiyor. Olaylar sit-com dizi türü gibi sadece bir da- irede geçmey ecek. Dış sah- neleri de olacak. İzleyicide farklı bir tat uyandıracağı- nı samyorum." Komik bir öykü Bırbinnden bağımsız bö- lümler halinde ailesi ve çev- resine göre dünya meselele- nyle fazlaca ilgili zeki birkız olan Sıdıka'nın komik öykü- sünü anlatan dızi, "rating canavanm yenerse" 40 bö- lüm daha çekılecek. Atıf Yılmaz "Sıdıka"da başrolü bu kez tanınmayan bir isme \ ermiş: Hasibe Oz- lem Eren. Dızi için başvuran lOkişi arasından lstanbul Üni- versitesı Dramaturji Bölü- mü'nde okuyan Eren'ın seçil- mesinde en büyük etken de. okul için oyunlaştınlan "Sı- dıka"da iki yıldır rol alan bi- ri olması. Nisanda "İstan- bul'u Anyorum" adlı sine- ma fılminin çekimlerine baş- layacağını anlatan Yılmaz, TV için çekilen dizilerin ka- litesinin düşmesinı ise şun- lara bağlıyor: "Genellikle 'şişirme' yapılarak aceleye getiriliyorlar. Bir de çok pa- ra harcamayı düşünmedik- leri için TV'lerde ucuz işler yapüıyor. Yine profesyonel ekipler çekmiyor dizileri. Örneğin 'Sıdıka'nın sadece dekorunun maliyeti yakla- şık 3 milyar TL. tyi bir ekip- le çalışıyorum. Bu "özeni gösterebilirseniz iyi olma şansınız var." Olaylann dört kahraman üzerinde geliştiği dizide Sıdı- ka'yı canlandıran Hasibe Öz- lem Eren'in dışında anneyi Fiisun Demirel. babayı Ali Erkazan, abıyı de Hakan Tanfer oynuyor. Dizinin ilk bölümü 26 şubat çarşamba akşamı yayımlanacak. MERCEKLE BAKINCA MAHMUT T. ÖNGÖREN Cinsellik Dürtüsü Özel televizyonlann pek el atmadığı bir konu var: Bekâret denetimi. Belki de "İyi ki özel televizyonlar bu konuyu işle- miyoriar. Yoksa işi sulandınr, bulandırır, gereksiz ay- nntıları abartır ve sorvnun cinsellikle ilişkili yanını ön plana çıkararak kafaları kanştırıriardı" diye de düşü- nebilirsiniz. Oysa bekâret denetimi hem ' haber", hem de her bakımdan incelenmesi gereken bir olaydır. Gazetedeki haberlere bakarsak, bekâret deneti- mi okulda, poliste ve her yerde genç kızların ve ka- dınlann önüne çıkartılan bır sorun olmanın da öte- sinde, gerçekte cinsellik yanı ağır basan bir sorun- dur. Okulda, yurtta yanlış ya da eksik bir iş yaptığı ileri sürülen bır genç kız bekâret denetiminden ge- çirilmek istenir. Ya da polis en küçük bır olayda ay- nı yola başvurmaktan kendini alamaz. 14 Ocak 1997 günü de Muş'ta gözaltına alınan Eğitim-/ Sen üyesi üç kadının bekâret denetimine zorlandığını gazetelerde okuduk. Gerçekte bu üç sendikacı kadına bekâret denetimıyle hem gözdağı verilmeye çalışılmış hem de yasalann ötesinde yer alan bir cezalandırnna yöntemi uygulanmıştır. Yani, işkence gibi... Bekâret denetimi de bir çeşit işken- cedir ve özellikle yasalara uygun bir ceza alamaya- cağı bilinen "sanıklar"a işkence gibi uygulanmak- tadır. Ama işin bir başka yanı da var. Arkadaşımız De- nizSom'un "Vaziyet"inden öğrendiğimızegöre, Er- zurum valisi, "MübarekRamazan ayında bazı genç- lerimiz, özellikle genç kızlanmızı taciz etmek, heves- lerini tatmin etmek amacıyla mantar ve maytap pat- latarak halkımızı huzursuz ediyor" demış. Erzurum valisinin "Senböy/edemed/m"demehakkının sak- lı olduğunu belirten Deniz Som'un yorumu şöyle: "Ta- ciz sözcüğünün anlamı genel olarak tedirgin etmek ise de ortada bir orgazm ye tatmin konusu da oldu- ğuna göre bu demektir ki cinsel taciz." Erzunjm valisi bu sözleri söylememiş olsa bile res- mi çevrelerin de aklının fiknnin cinsellik denizınde yüz- düğü kesindir. Hem bu sözlerde hem de bekâret de- netiminde cezalandırma, aşağtlama ve ezme dürtü- sünün yanı sıra yetkılilerin hiç de ayırdında olmadan ele verdikleri cinsel açlıklarının rol oynadığı yadsı- nabilir mi? Şimdi, Adalet'e sadece bakan Şevket Kazan kalkıyor, sözde Aczmendı Şeyhi Müslüm Gündüz'ü medyanın eşliğinde basan polislere soruşturma açı- lacağını, sonra da iç çamaşın sergileyen mankenle- re yasak getireceğinı söylüyor. Kazan bu açıklama- ları belki kendi çevresini tatmin etmek için yapmış olabilir. Ama işin içinde yine ele avuca sığmayan bir cinsellik dürtüsü var. Bu dürtünün tutsağı olan tüm resmi çevreler may- tap patlatmada (ya kadın korkusundan ya da engel- lenemeyen dürtülerden ötürü) ve bekâret deneti- minde kendi iç dünyalannı ele veriyorlar. Yoksa Muş Emniyet Müdürlüğü'nde üç sendikacı kadını soyan ve bekâret denetimi ile taciz eden polisler hakkında da resmi çevreler soruşturma açmayı gündeme ge- tiririerdi. Sulandırmadan, bulandırmadan, gereksiz ayrın- tılan abartmadan ve kafaları karıştırmadan medya bu konunun da hakkını verse ya. Medyanın içyüzü hakkında ayrıntılı bilgi almak is- teyenler için: Mustafa Sönmez, "Türk Medya Sek- töründe Yoğunlaşma ve Sonuçlan", Birikim, Aralık 1996, lstanbul. KENT HABERLERI Mimarlar Odası 'Taksim'e cami Istanburun bağrına saplanan hançer' lstanbul Haber Servisi - Taksim Parkı'nda sadece camiye değıl. okul bıle ol- sa her türlü yapılaşmaya kar- şı olduklarını vurgulayan Mimarlar Odası İstanbul Bü- yükkent Şubesi, Kültür Ba- kanı Ismail Kahraman'ın Taksim'e bakan Koruma Kurulu'naatadığı RP'li mi- mar Kadir Topbaş'ın da 'mimarlığı ve mimarları temsil edemeyeceğini' bil- dırdi. Odanın kayıtlanna ve di- ğer belgelere göre 'diplo- ması dışında mimarlıkla hiç ilgisi olmadığr belirtı- len RP İstanbul il yönetici- lerinden Kadir Topbaş'ın daha kurul üyeliğine gelir gelmez Taksim Gezisi'ne camiyi sa- \ainmasi ise oda açıkla- m a s ı n d a 'hukuk dı- şı kiiltürün yasaları ve diğer kurul üyelerini hiçe sayan s ö y I e m i' olarak de- ğerlendiril- di. Mimarlar Odası lstanbul Büyükkent Şubesi adına Taksim'e ca- mi tartışmalany la ilgili dün yapılan yazılı açıklamada. meydanın kenanna ve Tak- sim Gezisi'ne önerilen pro- jenin "bir kent \e toplum hizmeti değil, siyasal ve ekonomik rant projesi' ol- duğu vurgulandı. Siyasal bir güç gösterisine dönüştürü- len böyle bır cami projesi- nin daha karar verme aşama- sında toplumu ıkiye böle- rek. cumhuriyet ilkelerini ve çağdaş şehircilik kurallan- nı savunanlann 'din düş- manı' şeklinde ilan edilme- sine araç olarak kullanıldı- ğma dikkat çekilen açıkla- mada, "Bu girişim de as- • Mimarlar Odası'nm Taksim'e cami tartışmalanyla ilgili yaptığı açıklamasında, meydanın kenanna ve Taksim Gezisi'ne önerilen projenin 'bir kent ve toplum hizmeti değil, siyasal ve ekonomik rant projesi' olduğu belirtildi. lında bir Park Oteli gibi ya da kenti ezen diğer rant projeleri gibi İstanbul'un bağrına saplanan bir han- çerdir" denildi. Cumhuriyetin ilk dönem- lennde Istanbul'a imar pla- nı uygarlığıyla birlikte arma- ğan edilen ünlü 1 No'lu Park'ın, bugüne dek bırçok çıkarcı imarizinleriyletah- rip edıldiği de belirtilen oda açıklamasında, Mimarlar Odası'nın yeşil alanlan ve kentsel dokulan çiğneyen daha önceki uygulamalara karşı sürdürdüğü kent ve toplum haklannı savunma anlayışının şımdı Taksim'e cami için de sürmekte ol- duğu ve bu girişimin huku- ka aykjrı yönleriyle de eleş- tirilmesi ge- rektiği ifade edildi. RP'h Kül- tür Bakanı İs- mail Kahra- man tarafın- dan Koruma Kurulu'na ata- nan Kadir Topbaş'la il- gili olarak da şöyle denildi:' "Bakanınbu tutumları. koruma hukukuna göre özerk olması gereken Ko- ruma Kurullan hakkında düşledikleri yasa değişik- liği bile yapılmadan. bu kurullan kendi siyasi çı- karlarına güdümlü hale getirebilmek için ne denli gözü kara girişimlerde bu- lunabildiklerini gösteri- yor. Diploması dışında mi- marlıkla ilgisi olmayan \ e- ni kurul üyesi Kadir Top- baş, mimarhk mesleğini ve mimarlan temsil etmi- yor. Mimariann demokra- tik meslek kuruluşu olarak mimarhk ve koruma kiil- türümüz adına bu atama- va da itiraz edivoruz..." EMO'nun raporuna göre hükümetlerin yanlış politikalan sonucu enerji sıkıntısı yaşanıyor Ozelleştirıne çahşmalan elektriği vurdu CEM ULUTAŞ Türkıye'nin enerji üretimı ve dağıtımın- dan sorumlu TE A§ ve TEDAŞ gibı kurum- lann. hükümetlerin kadrolaşmaçabalan yü- zünden zaafa uğratıldığı ve sistemın işlemez hale getınldiğı belirtildi. Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) hazırladığı rapora göre kadrolaşma \ e ile- tim hatlannın yenılenmemesi sonucunda enerji sorununun gündeme geldiği \ e sık sık uzun süreli elektrik kesintilerinin yapılma- ya başlandığı. bunun da özelleştirme ve nükleer santrallara zemin hazırlama çaba- sından kaynaklandığı kaydedildı. 1970'ten 1993'e kadar üretımın7"şer yıl- lık arayla iki kat arttığı belirtilen raporda. bu tanhten sonra enerji yatınmlannın dur- ma noktasına geldiği vurgulandı. Özelleştirmenin gündeme getinlmesiyle TEK'te ve 2 yıldır da TEDAŞ ve TEAŞ'ta planlama, yatınm, işletme \e bakım alan- lannda bır kötüye gidış olduğuna işaret edi- len EMO raporunda, teknik personel sayı- sında hızlı bir düşüş olduğu belirtildi. Ra- porda, 1970-1982 yıllan arasında bir mü- hendise 3-4 MW kurulu güç düşerken bu- gün bir mühendise 11MW kurulu güç düş- tüğu, üstelik bu mühendislenn önemli bir kısmının yönetici olduğu kaydedildi. Son yıl- larda özelleştirme felsefesine uygun olarak yeni teknik eleman alınmadığı, eleman sı- kıntısı yüzünden santrallardaki yenileme çalışmalannın aksadığı, şebekelerde ise yal- nızca anzalara müdahalenın yeterli görül- düğü ve 5-10 dakikada giderilecek anzala- nn saatler boyu sürdüğüne dikkat çekildı. Hidrolik enerji kaynaklanmızın sonuna kadar değerlendirilmesi üzennde önemle durulan raporda. 1995 itibanyla 21 bın 132 megavat olan kurulu gücümüzün, 10 bin megavatlık termik santral ilavesiyle 52 bin megavata çıkanlabileceği vurgulandı. Sorunun çözümü için kısa ve uzun vade- li öneriler şöyle sıralandı: "Yeni dünya düzeni söylemi içinde özelleştirme inadın- dan vazgeçilmelidir. TEAŞ ve TEDAŞ önceden olduğu gibi tek kurum olmalı, ül- kemizdeki Aktaş ve Çukurova gibi imti- ya/lı şirketlere son verilmelidir. Enerji flretimi bol, ucuz, güvenilir, çevTeci \e ye- nilenebilir türierde olmalı, fosil yakıt ve nükleer güç tercib edilmemelidir. Ter- mik santralların sağlıklı kullanılabilme- si için dcsülfürizasyon ünitelerinin ya- pılmasına hemen başlanmalıdır. Rüzgâr, güneş, biyogaz, biyomas, akarsu gibi al- ternatif kaynaklara yönelik bir genel mü- dürlük oluşturulmalı, bunlarla ilgili ça- lışmalar derhal programlanmahdır.' OPERASYON Dev-Yol üyesi 15 kişi gözaltında İstanbul Haber Servi- si - tstanbul'da çeşitli ta- rihlerde soygun yaptıkla- n ve bir kuyaımcuyu öl- dürdükleri öne sürülen ya- sadışı Türkiye Halk Kur- tuluş PartisiCephesi-Dev- rimci \'ol'a yönelik operas- yonlarda, örgütün lstanbul il sorumlusunun da arala- nnda bulunduğu biri ka- dın 15 kişi gözaltına alın- dı. tstanbul Cumhuriyet Başsavcılığf nın talimatı üzerine gözaltına alınan kişilerin isimleri açıklan- madı. Yeni uygulamaya göre gazeteciler, gözaltın- daki kişilerin sırtlan dö- nük fotoğraflann] çekebil- di. Bu kişilerin üstlerinde ve gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda. 2 ta- banca 2 kilogram altın, bol miktarda örgütsel yayın ve sahte kimlik ele geçirildi. Gözaltındaki kişilerin sorgulanması sonucu, 5 kuyumcu dükkânını soy- duklan ve soygun sırasın- da Doğan Kuyumcusu'nun sahibi Üstün Doğan'ı öl- dürdükleri anlaşıldı. RP'li belectiye. türbe bahçesini tarikat evîne 1 açtı Üsküdar'dald kaçak inşaatta 4 zfldr ayinf OKTAY EKİNCİ "İstanbul ili, Üsküdar U- çesi, 441 ada, 21 parselde bulunan HaliİPaşaTürbe- si'nin bahçesinde, kurul- dan izin alınmadan yapı- lan kaçak şantiye inşaatı- nın belediyece hemen dur- durulmasına, aynca tahri- bata yol açtığı anlaşılan ka- çak inşaatla ilgili y asal işlem yapılmasına..." lstanbul III Numaralı Kül- tür ve Tabiat Varlıklannı Ko- ruma Kurulu'nun 6857 sayı- h bu karan, 30 Haziran 1994 tarihini taşıyor. Bugün ıse ay- nı "kaçak" şantiye binası inşaatı çoktan tamamlanmış durumda ve mahalle sakinle- rinin şaşkın bakışlan arasın- da "tekke" olarak kullanıh- yor. Adı. geçici "şantiye bi- nası" olmasına rağmen be- tonarme ve kâgir olarak "iki oda, banyo ve tuvalet" bö- lümleriyle kalıcı bir yapı şek- Üsküdar'daki Halil Paşa 1 ürbesi'nin bahçesinde inşa edilen kaçak binaya 'şanti- ye ruhsatı" düzenlendi ve türbe restorasyonunu yönetmek adına zikir ayinleri ya- pan tarikatçıların hizmetine verildi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) linde inşa edilen binada ramazan ayıyla birlik- te "dinitoplantılar" da düzenlenmeye başlan- mış. Yine mahalle sakinlerinin belirttiklerine gö- re. pazartesi ve perşembe akşamlan gece yan- sma kadar "zikir" sesleriduyuluyor. Ardından sahura kadar da bu kez türbenin içinden benzer seslergeliyor... Imar Yasası. ruhsatlı inşaatlar için arsanın uygun bir yerinde "inşaat yönetimi" için ba- sit malzemeden geçici şantiye binası yapmaya olanak sağlıyor. Ancak Koruma Yasası'na gö- re eğer o inşaat bir eski eser restorasyonuysa şan- tiye binası için aynca Koruma Kurulu'nun da onayı gerekiyor. Ne var ki Vakıflar Bölge Müdürlüğü adına Üs- küdar Belediyesi'nce verilen 7 Temmuz 1994 tarihli "geçici şantiye ruhsatı", Koruma Ku- rulu'nun 30 Haziran 1994 tanhli durdurma ka- ranndan " 7 gün sonra" düzenlenmişse de ku- rulca onaylı bir projeye de dayanmıyor. Kuru- lun aynı İcarannda "eski eser parselinde ku- rul onayı olmadan projesiz inşaat yapılama- yacağı" hükmü de bulunmasına rağmen RP'li belediyece verilen bu ruh- sat. "durumu idare et- mekten" başka yasal bir belge nıteliği taşımıyor. Bütün bunlann yanı sı- ra, Halıl Paşa Türbesi bah- çesinde "belediyenin göz yumması" \ e yasalara ay- kın ruhsatla "güvence ver- mesi" sonucunda kaçak olarak inşa edilen betonar- me binanm sorumlulan hakkında yasal işlem yapıl- ması şeklindeki "suç du- yurusu" da bugüne dek yetkililen harekete geçır- medi. Kurulun karannın dışın- da, doğrudan Kültür Ba- kanlığı'nın da aynı yıl il- gili makamlara üettiği "in- şaatın durdurulmasını ve sorumluların cezalandı- nlmasını" öngören resmi yazı ve telgraflanndan so- nuç alınabilmış değil. Oy- sa lstanbul Cumhuriyet Savcılığf nın bu karar ve yazışmalara bağlı olarak 2863 sayılı Koruma Ya- sası'nı arumsaması ve "eski eser parselinde izin- siz inşaatla yapılan tahribatın" suçlulannı cezalandıraıak üzere dava açması gerekiyor- du... Şimdi mahalle sakinlen, tarihi türbenin bah- çesini "şeriat yuvası" için arsa olarak kulla- nan ve iptal kararlanna rağmen binayı bitirerek içinde tarikat toplantılan düzenleyen sorumlu- lann gösterilerini izliyor. "TC yasaları" ise yü- rürlükte olup olmadıklannm anlaşılabilmesi için "uygulayacak" biryetkiliyi bekliyor... Estetik 'Kolejen yöntemi sakıncalı' İstanbul Haber Servisi - Son günlerde yüz estetığın- de sıkça kullanılan kolejen yöntemının vücudun bağı- şıklık sisteminı ortadan kal- dırdığı belirtildi. Amerikan Hastanesi'nden Prof. Dr. Onur Erol, kolejenin 15 yıl- dır bilindiğinı kaydederek "Şimdi sanki yeni keşfe- dilmiş gibi pazarlamyor" dedi. Amerikan Hastanesfnin düzenlediği Tıbbi Konfe- ranslar dizisi kapsamında dün "Yüz gençleştirmede son yenilikler" konusu ele alındı Konferansta konuşan Prof. Dr. Onur Erol. kole- jenin yabancı bir cisim ola- sı nedeniyle vücudun bağı- •şıklık sistemini yok ettiğini söyledı. Sığırdan elde edilen ve yü- ze uygulanan kolejenin üç hafta içinde vücuttan atıldı- ğını belirten Erol, "Bu du- rum bağışıklık sistemini bozuyor. Bu da başka has- talıklara davetiye çıkarır" dedi. Doğru olanm, insanın ken- di dokulannı kullanarak ya- pılan cerrahı müdahaleler ol- duğunu vurgulayan Prof. Erol, şöyle devam etti: "Kişinin yaşantıstna. ya- pısına göre bu dokuların ömrü değişir. Hastanın kendisinden doku alındığı zaman test etmeye gerek yok. Ama başkasından alı- nırsa çeşitli sorunlar olabi- lir. Kolejenin alerji yap- masını önlemek için iki ke- re aşı yapmak gerekir. Maddenin verdiği şişkin- lik bir buçuk ay devam eder. Şu anda kolejen ye- ni bir şeymiş gibi pazarla- myor. İnsanlar kandınlı- yor. Bütün ülkelerin terk ettikleri şeyler bizim ülke- mizde pazar buluyor. Son günlerde insanlarımız Fransa'da Morris Drey adında bir doktora gidi- yor. Birkaç ay sonra so- runlar ortaya çıkınca bize geliyorlar."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle