Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• ŞUBAT 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
TELEVÎZYON 15
Askeri üsse
'yabancılar'
Jack Finney'nin "The
EJcdy Snatchers" adlı roma-
nı. bugüne kadar üç fılme
*• "'doğradan" ka>Tialclık et-
rnıştır, bu romandan esınle-
neı fılmlerin dosyası ise ol-
da<ça kabanktır. 1956'da
E>on Siegel \ e 1978'de Phi-
tip Kaufman. adıyla sinema-
yauyarlamışlar, özellıkle ılk
film büvük beğeni toplamış.
sinema tarihinın unutulmaz
CINE 5 22.30
Parazit - Body
Snatchers /
Yönetmen: Abel
Ferrara / Oyuncular:
Gabrietle Anwar,
Terry Kinney, Meg
Tiliy, Reilly Murphy,
Billy VVirth, Forest
Whitaker/1993
ABD yapımı, 84 dk.
bilimkurgusal korku filmle-
ri arasındakı yerinı almıştır.
1993"egelindiğinde.bağım-
s u yönetmen Abel Ferra-
ra'nınellennde "Parazit"
(Body Snatchers) adıyla ye-
niden can bulur Finney'nin
klasıkleşmış romanı...
Öykü. biraskeri üssü me-
kân olarak seçer kendısıne...
Bu asken üsse yeni gelen
Steve (Kinney). kansı Ca-
rol tTilly). oğlu Andy ve
ölen ılk kansından olan kı-
zı Marti'yle bıriikte taşınır bu
yere. Marti'nm annesimn
ölümü yüzünden bazı sorun-
lan \ardır. ancak Steve işi yü-
zünden bunlan fark edemez.
Bu arada üste ganp şeyler ol-
mayabaşlar. Kamp doktoru,
pek çok kişinin hayali sap-
lantılar ıçinde olduğunu gö-
rür. Burada yaşayanlann ço-
ğu. gözleri boş bakan ve ın-
sani tepki göstermeyen ya-
ratıklara dönüşmüştür...
Ferrara'nın uyarlaması.
dığerikı filrru teknolojik ola-
rak geçse de sınemasal açı-
dan biraz gende kalan bır
yapım. Finney'nin romanın-
daki atmosferi. Sıegel'ın ge-
tırdiğı ölçülere taşıyamayan
yönetmen. yarattığı "umut-
suz" atmosferle bir nebze
olsun kendini affettirmeyi
başanyor.
Oyunculann yetersiz kal-
dığı. özellikle Gabnelle An-
war'ın "zararsız" birkom-
pozisyon sunduğu film, bi-
lımkurguyla korku sinema-
sının buluştuğu ilgiye değer
bır çalışma. Zaman zaman
"ürkütücü" görüntülenn
resmi geçidı biçimınde ge-
lişen "Parazit", uzaylı is-
tılasını gişe rekortmenı "In-
dependence Day-Kurtuluş
Günü"nden (1996) çok da-
ha "samimi" bır anlatımla
beyazperdeye getinyor.
Kanal6 21.30|Müftüoğlu 'Başköşe'de
RTUK tartışılıyor
TV Servisi - Şeyda
Açıkkoİi'un
sunduğu
"Başköşe"ye.
Radyo ve Televızyon
Üst Kurulu Başkanı
Güneş Miiftüoğlu
konuk olacak.
ProgTamda, "RTÜK
kararlan, radyo
televizyon yayınlarına
sansür mü. yoksa
zararlı yayınlara
engel mi" sorusuna
yanıt aranıyor.
Kadm filmleri yönetmeni Atıf Yılmaz, Show TV için bir komedi dizisi çekiyor
w
Swlıkalı günlere az kaldı
RTÜK Başkanı Miiftüoğlu.
• Atıf Yılmaz,
"Sıdıka"yı
" Türkiye'deki orta
sınıf kızlannın örnek
alması gereken bir
karakter" olarak
tanımlıyor. Yılmaz,
dizinin ilk 10
bölümünü çektikten
sonra tamamlaması
için Mahinur Ergun'a
bırakacak.
MÜNEVVER OKTAN
Sinemada başanlı "kadın
filmleri"ne ımza atan Atıf
Yılmaz. aynı çizgiyi TV di-
zilerine de taşıyor. Daha ön-
ce Türkân Şoray'm oynadı-
ğı "Tath Betüş"ü yöneten
Yılmaz, bu kez "Sıdıka"yı
Show TV için dizi yapıyor.
"Asiye Nasıl Kurtulur",
"Kadının Adı Yok", "Adı
Vasfiye", "Aah Belinda",
"Mlne'V'Dul Bir Kadın"
gibı yapımlann usta yönet-
meni Atıf Yılmaz, "Sıdı-
ka"yı önceki fılmlerine ko-
nu olan kadın karakterlenn-
den "daha akılb" buluyor.
6 bölûm tamamlandı
Senaryosu. mizah dergısı
H.B.R. Maymun'dayayımla-
nan u
Sıdıka"nın yazan Atil-
la Atalay'a aıt dızi, 20 bölüm
olarak ekrana gelecek. tlk al-
tı bölümünün tamamlandıği-
nı belirten Yılmaz. "Sıdı-
ka"yı aslında uzun metrajlı
bir sinema fılmı olarak çek-
meyı düşündüğünü belirtiyor.
1 -1.5 yıl önce öykünün yaza-
n Atalay ile böyle bir proje
üzerinde konuşmaya başla-
dıklannı söyleyen Yılmaz.
dizi yapma fıkrinin ağır bas-
ma nedenlenni ıse şöyle an-
latıyor: "Ancak geçen süre
içinde bunun zorluğunu
fark ettim. Üçer dörder da-
kikalık skeçlerden kurulu
öykü dizisi olduğu için
TV'ye tıygun olduğuna ka-
rar verdim."
"Sıdıka"nın Türkiye'de-
ki orta sınıf kızlannın örnek
alması gereken birkarakter ol-
Yılmaz, güldürü dizisi yönetmekten keyif aldığını söylüy or. (KUBİLAY TÜNTÜL).
duğunu dile getiren Atıf Yıl-
maz, "Çünkü dünya ve Tûr-
kiye meseleleriyle ilgili ve
aslında olması gerekeni sim-
geleyen bir karakter.. Sıdı-
ka, sanıyorum insanlara
umut veren bir tip olacak
yani bir genç kızın olması
gereken bir kişilik" diyor.
Hafta içi her akşam Show
TV' Ana HaberBülteni önce-
sinde yayımlanacak dizinin
ilk 10 bölümünü Yılmaz, ge-
riye kalan bölümlerinı de Ma-
hinur Ergun yönetecek. Er-
gun'un da yıllar önce Atilla
Atalay ile "Sıdıka" üzerin-
de çalıştığını anlatan yönet-
men Atıf Yılmaz, güldürü fil-
mı yapmaktan büyük keyif
aldığının altını çiziyor.
"Sıdıka"nın yapımcılığı-
nı da üstlenen Yılmaz, "Sı-
dıka'ya çok güveniyoruz,
ıi^U- ı/V.Ol
Show TV 23.15
Ordu
Refah
ve darbe
TV Servisi - Can
Dündar'ın sunduğu
"40 Dakika"da, ordu-
Refah çekişmesi ele
alınıyor. Konuyla ilgili
olarak 12 Eylül'ün
Sıkıyönetim
Koordinasyon Komutanı
emekli Korgeneral
Nevzat Bölükgiray'ın
açıklamalanna yer
verilen programda darbe
olasılığı
değerlendirilecek "40
Dakika''ya aynca
Refah Partisi Genel
Başkan Yardımcısı
Aydın Menderes de
katılacak.
İSKİ skandalının ortaya çıkmasında öncmli bir ro-
lü olan Nurdan Erbuğ, 'Adliye Koridorlan'nda.
'Skandal kadınlar'
TV Servisi - Sunuculuğunu Ayşenur Yazıcı'nın üst-
lendiği "Adliye Koridorlan"nda ilk olarak JİTEM
ajanı Murat Demir'in açıklamalanna yer verilecek.
Programın ıkinci bölümünde ise dünya ve Türkiye tari-
hine damgasını vuran skandallara imzasını atan kadın-
lar ele alınacak. tSKl'den Susurluk'taki çete skandalı-
na kadar uzanan süreç içerisinde kadınlann rolünün iş-
leneceğı bu bölümde, Nurdan Erbuğ, Ayşe Önal ve Se-
ma Yıhnazer, skandal kadınlan anlatacak (atv, 23.40).
sevilen bir kahraman" di-
yerek, dizinin çekim tekni-
ğiyle ilgili de şu bilgileri ve-
riyor. "Diziyi sinema fümi
gibi çekiyorum. Mizanse-
niyle, kamerasıyla, tekni-
ğiyle. Bir dizi mantığıyla çe-
kilmiyor. Olaylar sit-com
dizi türü gibi sadece bir da-
irede geçmey ecek. Dış sah-
neleri de olacak. İzleyicide
farklı bir tat uyandıracağı-
nı samyorum."
Komik bir öykü
Bırbinnden bağımsız bö-
lümler halinde ailesi ve çev-
resine göre dünya meselele-
nyle fazlaca ilgili zeki birkız
olan Sıdıka'nın komik öykü-
sünü anlatan dızi, "rating
canavanm yenerse" 40 bö-
lüm daha çekılecek.
Atıf Yılmaz "Sıdıka"da
başrolü bu kez tanınmayan
bir isme \ ermiş: Hasibe Oz-
lem Eren. Dızi için başvuran
lOkişi arasından lstanbul Üni-
versitesı Dramaturji Bölü-
mü'nde okuyan Eren'ın seçil-
mesinde en büyük etken de.
okul için oyunlaştınlan "Sı-
dıka"da iki yıldır rol alan bi-
ri olması. Nisanda "İstan-
bul'u Anyorum" adlı sine-
ma fılminin çekimlerine baş-
layacağını anlatan Yılmaz,
TV için çekilen dizilerin ka-
litesinin düşmesinı ise şun-
lara bağlıyor: "Genellikle
'şişirme' yapılarak aceleye
getiriliyorlar. Bir de çok pa-
ra harcamayı düşünmedik-
leri için TV'lerde ucuz işler
yapüıyor. Yine profesyonel
ekipler çekmiyor dizileri.
Örneğin 'Sıdıka'nın sadece
dekorunun maliyeti yakla-
şık 3 milyar TL. tyi bir ekip-
le çalışıyorum. Bu "özeni
gösterebilirseniz iyi olma
şansınız var."
Olaylann dört kahraman
üzerinde geliştiği dizide Sıdı-
ka'yı canlandıran Hasibe Öz-
lem Eren'in dışında anneyi
Fiisun Demirel. babayı Ali
Erkazan, abıyı de Hakan
Tanfer oynuyor. Dizinin ilk
bölümü 26 şubat çarşamba
akşamı yayımlanacak.
MERCEKLE BAKINCA
MAHMUT T. ÖNGÖREN
Cinsellik Dürtüsü
Özel televizyonlann pek el atmadığı bir konu var:
Bekâret denetimi.
Belki de "İyi ki özel televizyonlar bu konuyu işle-
miyoriar. Yoksa işi sulandınr, bulandırır, gereksiz ay-
nntıları abartır ve sorvnun cinsellikle ilişkili yanını ön
plana çıkararak kafaları kanştırıriardı" diye de düşü-
nebilirsiniz. Oysa bekâret denetimi hem ' haber", hem
de her bakımdan incelenmesi gereken bir olaydır.
Gazetedeki haberlere bakarsak, bekâret deneti-
mi okulda, poliste ve her yerde genç kızların ve ka-
dınlann önüne çıkartılan bır sorun olmanın da öte-
sinde, gerçekte cinsellik yanı ağır basan bir sorun-
dur. Okulda, yurtta yanlış ya da eksik bir iş yaptığı
ileri sürülen bır genç kız bekâret denetiminden ge-
çirilmek istenir. Ya da polis en küçük bır olayda ay-
nı yola başvurmaktan kendini alamaz.
14 Ocak 1997 günü de Muş'ta gözaltına alınan
Eğitim-/ Sen üyesi üç kadının bekâret denetimine
zorlandığını gazetelerde okuduk. Gerçekte bu üç
sendikacı kadına bekâret denetimıyle hem gözdağı
verilmeye çalışılmış hem de yasalann ötesinde yer
alan bir cezalandırnna yöntemi uygulanmıştır. Yani,
işkence gibi... Bekâret denetimi de bir çeşit işken-
cedir ve özellikle yasalara uygun bir ceza alamaya-
cağı bilinen "sanıklar"a işkence gibi uygulanmak-
tadır.
Ama işin bir başka yanı da var. Arkadaşımız De-
nizSom'un "Vaziyet"inden öğrendiğimızegöre, Er-
zurum valisi, "MübarekRamazan ayında bazı genç-
lerimiz, özellikle genç kızlanmızı taciz etmek, heves-
lerini tatmin etmek amacıyla mantar ve maytap pat-
latarak halkımızı huzursuz ediyor" demış. Erzurum
valisinin "Senböy/edemed/m"demehakkının sak-
lı olduğunu belirten Deniz Som'un yorumu şöyle: "Ta-
ciz sözcüğünün anlamı genel olarak tedirgin etmek
ise de ortada bir orgazm ye tatmin konusu da oldu-
ğuna göre bu demektir ki cinsel taciz."
Erzunjm valisi bu sözleri söylememiş olsa bile res-
mi çevrelerin de aklının fiknnin cinsellik denizınde yüz-
düğü kesindir. Hem bu sözlerde hem de bekâret de-
netiminde cezalandırma, aşağtlama ve ezme dürtü-
sünün yanı sıra yetkılilerin hiç de ayırdında olmadan
ele verdikleri cinsel açlıklarının rol oynadığı yadsı-
nabilir mi?
Şimdi, Adalet'e sadece bakan Şevket Kazan
kalkıyor, sözde Aczmendı Şeyhi Müslüm Gündüz'ü
medyanın eşliğinde basan polislere soruşturma açı-
lacağını, sonra da iç çamaşın sergileyen mankenle-
re yasak getireceğinı söylüyor. Kazan bu açıklama-
ları belki kendi çevresini tatmin etmek için yapmış
olabilir. Ama işin içinde yine ele avuca sığmayan bir
cinsellik dürtüsü var.
Bu dürtünün tutsağı olan tüm resmi çevreler may-
tap patlatmada (ya kadın korkusundan ya da engel-
lenemeyen dürtülerden ötürü) ve bekâret deneti-
minde kendi iç dünyalannı ele veriyorlar. Yoksa Muş
Emniyet Müdürlüğü'nde üç sendikacı kadını soyan
ve bekâret denetimi ile taciz eden polisler hakkında
da resmi çevreler soruşturma açmayı gündeme ge-
tiririerdi.
Sulandırmadan, bulandırmadan, gereksiz ayrın-
tılan abartmadan ve kafaları karıştırmadan medya
bu konunun da hakkını verse ya.
Medyanın içyüzü hakkında ayrıntılı bilgi almak is-
teyenler için: Mustafa Sönmez, "Türk Medya Sek-
töründe Yoğunlaşma ve Sonuçlan", Birikim, Aralık
1996, lstanbul.
KENT HABERLERI
Mimarlar Odası
'Taksim'e cami
Istanburun bağrına
saplanan hançer'
lstanbul Haber Servisi
- Taksim Parkı'nda sadece
camiye değıl. okul bıle ol-
sa her türlü yapılaşmaya kar-
şı olduklarını vurgulayan
Mimarlar Odası İstanbul Bü-
yükkent Şubesi, Kültür Ba-
kanı Ismail Kahraman'ın
Taksim'e bakan Koruma
Kurulu'naatadığı RP'li mi-
mar Kadir Topbaş'ın da
'mimarlığı ve mimarları
temsil edemeyeceğini' bil-
dırdi.
Odanın kayıtlanna ve di-
ğer belgelere göre 'diplo-
ması dışında mimarlıkla
hiç ilgisi olmadığr belirtı-
len RP İstanbul il yönetici-
lerinden Kadir Topbaş'ın
daha kurul üyeliğine gelir
gelmez Taksim Gezisi'ne
camiyi sa-
\ainmasi ise
oda açıkla-
m a s ı n d a
'hukuk dı-
şı kiiltürün
yasaları ve
diğer kurul
üyelerini
hiçe sayan
s ö y I e m i'
olarak de-
ğerlendiril-
di.
Mimarlar
Odası lstanbul Büyükkent
Şubesi adına Taksim'e ca-
mi tartışmalany la ilgili dün
yapılan yazılı açıklamada.
meydanın kenanna ve Tak-
sim Gezisi'ne önerilen pro-
jenin "bir kent \e toplum
hizmeti değil, siyasal ve
ekonomik rant projesi' ol-
duğu vurgulandı. Siyasal bir
güç gösterisine dönüştürü-
len böyle bır cami projesi-
nin daha karar verme aşama-
sında toplumu ıkiye böle-
rek. cumhuriyet ilkelerini ve
çağdaş şehircilik kurallan-
nı savunanlann 'din düş-
manı' şeklinde ilan edilme-
sine araç olarak kullanıldı-
ğma dikkat çekilen açıkla-
mada, "Bu girişim de as-
• Mimarlar
Odası'nm Taksim'e
cami tartışmalanyla
ilgili yaptığı
açıklamasında,
meydanın kenanna ve
Taksim Gezisi'ne
önerilen projenin 'bir
kent ve toplum
hizmeti değil, siyasal
ve ekonomik rant
projesi' olduğu
belirtildi.
lında bir Park Oteli gibi ya
da kenti ezen diğer rant
projeleri gibi İstanbul'un
bağrına saplanan bir han-
çerdir" denildi.
Cumhuriyetin ilk dönem-
lennde Istanbul'a imar pla-
nı uygarlığıyla birlikte arma-
ğan edilen ünlü 1 No'lu
Park'ın, bugüne dek bırçok
çıkarcı imarizinleriyletah-
rip edıldiği de belirtilen oda
açıklamasında, Mimarlar
Odası'nın yeşil alanlan ve
kentsel dokulan çiğneyen
daha önceki uygulamalara
karşı sürdürdüğü kent ve
toplum haklannı savunma
anlayışının şımdı Taksim'e
cami için de sürmekte ol-
duğu ve bu girişimin huku-
ka aykjrı yönleriyle de eleş-
tirilmesi ge-
rektiği ifade
edildi.
RP'h Kül-
tür Bakanı İs-
mail Kahra-
man tarafın-
dan Koruma
Kurulu'na ata-
nan Kadir
Topbaş'la il-
gili olarak da
şöyle denildi:'
"Bakanınbu
tutumları.
koruma hukukuna göre
özerk olması gereken Ko-
ruma Kurullan hakkında
düşledikleri yasa değişik-
liği bile yapılmadan. bu
kurullan kendi siyasi çı-
karlarına güdümlü hale
getirebilmek için ne denli
gözü kara girişimlerde bu-
lunabildiklerini gösteri-
yor.
Diploması dışında mi-
marlıkla ilgisi olmayan \ e-
ni kurul üyesi Kadir Top-
baş, mimarhk mesleğini
ve mimarlan temsil etmi-
yor. Mimariann demokra-
tik meslek kuruluşu olarak
mimarhk ve koruma kiil-
türümüz adına bu atama-
va da itiraz edivoruz..."
EMO'nun raporuna göre hükümetlerin yanlış politikalan sonucu enerji sıkıntısı yaşanıyor
Ozelleştirıne çahşmalan elektriği vurdu
CEM ULUTAŞ
Türkıye'nin enerji üretimı ve dağıtımın-
dan sorumlu TE A§ ve TEDAŞ gibı kurum-
lann. hükümetlerin kadrolaşmaçabalan yü-
zünden zaafa uğratıldığı ve sistemın işlemez
hale getınldiğı belirtildi.
Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO)
hazırladığı rapora göre kadrolaşma \ e ile-
tim hatlannın yenılenmemesi sonucunda
enerji sorununun gündeme geldiği \ e sık sık
uzun süreli elektrik kesintilerinin yapılma-
ya başlandığı. bunun da özelleştirme ve
nükleer santrallara zemin hazırlama çaba-
sından kaynaklandığı kaydedildı.
1970'ten 1993'e kadar üretımın7"şer yıl-
lık arayla iki kat arttığı belirtilen raporda.
bu tanhten sonra enerji yatınmlannın dur-
ma noktasına geldiği vurgulandı.
Özelleştirmenin gündeme getinlmesiyle
TEK'te ve 2 yıldır da TEDAŞ ve TEAŞ'ta
planlama, yatınm, işletme \e bakım alan-
lannda bır kötüye gidış olduğuna işaret edi-
len EMO raporunda, teknik personel sayı-
sında hızlı bir düşüş olduğu belirtildi. Ra-
porda, 1970-1982 yıllan arasında bir mü-
hendise 3-4 MW kurulu güç düşerken bu-
gün bir mühendise 11MW kurulu güç düş-
tüğu, üstelik bu mühendislenn önemli bir
kısmının yönetici olduğu kaydedildi. Son yıl-
larda özelleştirme felsefesine uygun olarak
yeni teknik eleman alınmadığı, eleman sı-
kıntısı yüzünden santrallardaki yenileme
çalışmalannın aksadığı, şebekelerde ise yal-
nızca anzalara müdahalenın yeterli görül-
düğü ve 5-10 dakikada giderilecek anzala-
nn saatler boyu sürdüğüne dikkat çekildı.
Hidrolik enerji kaynaklanmızın sonuna
kadar değerlendirilmesi üzennde önemle
durulan raporda. 1995 itibanyla 21 bın 132
megavat olan kurulu gücümüzün, 10 bin
megavatlık termik santral ilavesiyle 52 bin
megavata çıkanlabileceği vurgulandı.
Sorunun çözümü için kısa ve uzun vade-
li öneriler şöyle sıralandı: "Yeni dünya
düzeni söylemi içinde özelleştirme inadın-
dan vazgeçilmelidir. TEAŞ ve TEDAŞ
önceden olduğu gibi tek kurum olmalı, ül-
kemizdeki Aktaş ve Çukurova gibi imti-
ya/lı şirketlere son verilmelidir. Enerji
flretimi bol, ucuz, güvenilir, çevTeci \e ye-
nilenebilir türierde olmalı, fosil yakıt ve
nükleer güç tercib edilmemelidir. Ter-
mik santralların sağlıklı kullanılabilme-
si için dcsülfürizasyon ünitelerinin ya-
pılmasına hemen başlanmalıdır. Rüzgâr,
güneş, biyogaz, biyomas, akarsu gibi al-
ternatif kaynaklara yönelik bir genel mü-
dürlük oluşturulmalı, bunlarla ilgili ça-
lışmalar derhal programlanmahdır.'
OPERASYON
Dev-Yol
üyesi
15 kişi
gözaltında
İstanbul Haber Servi-
si - tstanbul'da çeşitli ta-
rihlerde soygun yaptıkla-
n ve bir kuyaımcuyu öl-
dürdükleri öne sürülen ya-
sadışı Türkiye Halk Kur-
tuluş PartisiCephesi-Dev-
rimci \'ol'a yönelik operas-
yonlarda, örgütün lstanbul
il sorumlusunun da arala-
nnda bulunduğu biri ka-
dın 15 kişi gözaltına alın-
dı. tstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığf nın talimatı
üzerine gözaltına alınan
kişilerin isimleri açıklan-
madı. Yeni uygulamaya
göre gazeteciler, gözaltın-
daki kişilerin sırtlan dö-
nük fotoğraflann] çekebil-
di.
Bu kişilerin üstlerinde
ve gösterdikleri yerlerde
yapılan aramalarda. 2 ta-
banca 2 kilogram altın, bol
miktarda örgütsel yayın ve
sahte kimlik ele geçirildi.
Gözaltındaki kişilerin
sorgulanması sonucu, 5
kuyumcu dükkânını soy-
duklan ve soygun sırasın-
da Doğan Kuyumcusu'nun
sahibi Üstün Doğan'ı öl-
dürdükleri anlaşıldı.
RP'li belectiye. türbe bahçesini tarikat evîne
1
açtı
Üsküdar'dald kaçak inşaatta
4
zfldr ayinf
OKTAY EKİNCİ
"İstanbul ili, Üsküdar U-
çesi, 441 ada, 21 parselde
bulunan HaliİPaşaTürbe-
si'nin bahçesinde, kurul-
dan izin alınmadan yapı-
lan kaçak şantiye inşaatı-
nın belediyece hemen dur-
durulmasına, aynca tahri-
bata yol açtığı anlaşılan ka-
çak inşaatla ilgili y asal işlem
yapılmasına..."
lstanbul III Numaralı Kül-
tür ve Tabiat Varlıklannı Ko-
ruma Kurulu'nun 6857 sayı-
h bu karan, 30 Haziran 1994
tarihini taşıyor. Bugün ıse ay-
nı "kaçak" şantiye binası
inşaatı çoktan tamamlanmış
durumda ve mahalle sakinle-
rinin şaşkın bakışlan arasın-
da "tekke" olarak kullanıh-
yor.
Adı. geçici "şantiye bi-
nası" olmasına rağmen be-
tonarme ve kâgir olarak "iki
oda, banyo ve tuvalet" bö-
lümleriyle kalıcı bir yapı şek-
Üsküdar'daki Halil Paşa 1 ürbesi'nin bahçesinde inşa edilen kaçak binaya 'şanti-
ye ruhsatı" düzenlendi ve türbe restorasyonunu yönetmek adına zikir ayinleri ya-
pan tarikatçıların hizmetine verildi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
linde inşa edilen binada ramazan ayıyla birlik-
te "dinitoplantılar" da düzenlenmeye başlan-
mış.
Yine mahalle sakinlerinin belirttiklerine gö-
re. pazartesi ve perşembe akşamlan gece yan-
sma kadar "zikir" sesleriduyuluyor. Ardından
sahura kadar da bu kez türbenin içinden benzer
seslergeliyor...
Imar Yasası. ruhsatlı inşaatlar için arsanın
uygun bir yerinde "inşaat yönetimi" için ba-
sit malzemeden geçici şantiye binası yapmaya
olanak sağlıyor. Ancak Koruma Yasası'na gö-
re eğer o inşaat bir eski eser restorasyonuysa şan-
tiye binası için aynca Koruma Kurulu'nun da
onayı gerekiyor.
Ne var ki Vakıflar Bölge Müdürlüğü adına Üs-
küdar Belediyesi'nce verilen 7 Temmuz 1994
tarihli "geçici şantiye ruhsatı", Koruma Ku-
rulu'nun 30 Haziran 1994 tanhli durdurma ka-
ranndan " 7 gün sonra" düzenlenmişse de ku-
rulca onaylı bir projeye de dayanmıyor. Kuru-
lun aynı İcarannda "eski eser parselinde ku-
rul onayı olmadan projesiz inşaat yapılama-
yacağı" hükmü de bulunmasına rağmen RP'li
belediyece verilen bu ruh-
sat. "durumu idare et-
mekten" başka yasal bir
belge nıteliği taşımıyor.
Bütün bunlann yanı sı-
ra, Halıl Paşa Türbesi bah-
çesinde "belediyenin göz
yumması" \ e yasalara ay-
kın ruhsatla "güvence ver-
mesi" sonucunda kaçak
olarak inşa edilen betonar-
me binanm sorumlulan
hakkında yasal işlem yapıl-
ması şeklindeki "suç du-
yurusu" da bugüne dek
yetkililen harekete geçır-
medi.
Kurulun karannın dışın-
da, doğrudan Kültür Ba-
kanlığı'nın da aynı yıl il-
gili makamlara üettiği "in-
şaatın durdurulmasını ve
sorumluların cezalandı-
nlmasını" öngören resmi
yazı ve telgraflanndan so-
nuç alınabilmış değil. Oy-
sa lstanbul Cumhuriyet
Savcılığf nın bu karar ve
yazışmalara bağlı olarak 2863 sayılı Koruma Ya-
sası'nı arumsaması ve "eski eser parselinde izin-
siz inşaatla yapılan tahribatın" suçlulannı
cezalandıraıak üzere dava açması gerekiyor-
du...
Şimdi mahalle sakinlen, tarihi türbenin bah-
çesini "şeriat yuvası" için arsa olarak kulla-
nan ve iptal kararlanna rağmen binayı bitirerek
içinde tarikat toplantılan düzenleyen sorumlu-
lann gösterilerini izliyor. "TC yasaları" ise yü-
rürlükte olup olmadıklannm anlaşılabilmesi için
"uygulayacak" biryetkiliyi bekliyor...
Estetik
'Kolejen
yöntemi
sakıncalı'
İstanbul Haber Servisi -
Son günlerde yüz estetığın-
de sıkça kullanılan kolejen
yöntemının vücudun bağı-
şıklık sisteminı ortadan kal-
dırdığı belirtildi. Amerikan
Hastanesi'nden Prof. Dr.
Onur Erol, kolejenin 15 yıl-
dır bilindiğinı kaydederek
"Şimdi sanki yeni keşfe-
dilmiş gibi pazarlamyor"
dedi.
Amerikan Hastanesfnin
düzenlediği Tıbbi Konfe-
ranslar dizisi kapsamında
dün "Yüz gençleştirmede
son yenilikler" konusu ele
alındı Konferansta konuşan
Prof. Dr. Onur Erol. kole-
jenin yabancı bir cisim ola-
sı nedeniyle vücudun bağı-
•şıklık sistemini yok ettiğini
söyledı.
Sığırdan elde edilen ve yü-
ze uygulanan kolejenin üç
hafta içinde vücuttan atıldı-
ğını belirten Erol, "Bu du-
rum bağışıklık sistemini
bozuyor. Bu da başka has-
talıklara davetiye çıkarır"
dedi.
Doğru olanm, insanın ken-
di dokulannı kullanarak ya-
pılan cerrahı müdahaleler ol-
duğunu vurgulayan Prof.
Erol, şöyle devam etti:
"Kişinin yaşantıstna. ya-
pısına göre bu dokuların
ömrü değişir. Hastanın
kendisinden doku alındığı
zaman test etmeye gerek
yok. Ama başkasından alı-
nırsa çeşitli sorunlar olabi-
lir. Kolejenin alerji yap-
masını önlemek için iki ke-
re aşı yapmak gerekir.
Maddenin verdiği şişkin-
lik bir buçuk ay devam
eder. Şu anda kolejen ye-
ni bir şeymiş gibi pazarla-
myor. İnsanlar kandınlı-
yor. Bütün ülkelerin terk
ettikleri şeyler bizim ülke-
mizde pazar buluyor. Son
günlerde insanlarımız
Fransa'da Morris Drey
adında bir doktora gidi-
yor. Birkaç ay sonra so-
runlar ortaya çıkınca bize
geliyorlar."