Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4ŞUBAT1997SALI
12 KULTUR
Karikatürcüler Demeği demokrasi savaşımını uluslararası boyuta taşımaya kararlı:
Once Balkan birliği sonra Avrapa
Son yıllarda gerçekleştirdikleri kam-
panyalar ve yanşmalarla toplumsal ay-
dınlanma adına önemli sayılabilecek bir
göre\ üstlenmiş olan Karikatürcüler
Derneği. geçen yıl içinde gerçek bir mes-
lek kuruluşu olma yolunda önemli adım-
lar attı.
Bir parçası oldugu gazetecilik kuru-
muna, uğradığı haksızlıklara karşı des-
tek venrken ülkenin içinde bulunduğu
karanlık tabloyu yaratanlan çizgileriyle
teşhir etmeyı görev edinen ve verdiği
burslarla da çağdaş bir amaca hizmet et-
tığıni kanıtlayan demeğin 23. genel ku-
rul toplantısını izlediğimizde açıkçası
düş kınklığına uğramıştık.
tstanbul'un dondurucu aralık günle-
rinden birinde, havanın soğukluğundan
mıdır, trafık yoğunluğundan mıdır bilin-
mez. Gazetecıler Cemıyeti Burhan Felek
salonundaki toplantıya katılmak üzere
gelenlerin sayısı otuzu aşmıyordu. Ve her
nasılsa lzmir ve Ankara'dan gelen üye-
ler, Istanbul'dan katılanlara oranla biraz
daha fazlaydı.
Bu pek de parlak olmayan tablo, elbet-
te ki gazetecilenn ilgisini çekmeyecek-
ti, ancak katılım az da olsa, geçen yıl
içinde Demokrasi Karikatür Ödülü'nden
dağıtım tekelinin protestosuna, Banş
Çizgıleri panelınden. panele katılan Yu-
nanlı çizer Bas Mitrojıoulos'un da giri-
şimleriyle Strasbourg"daki Avrupa Parla-
mentosu'nda gerçekleşen 'Komşuluk'
konulu sergilerine birçok önemli çalışma
gerçekleştiren demeğin, 1997 yılında da
banş ve insan haklan konusundaki du-
yarlı tutumundan ödün vermeyeceğini
umuyoruz.
Geçen yıl derneğe başkanlık eden Ca-
nol Kocagöz, bu yıl yerini gazetemiz çi-
zerlennden Kaniil Masaracı'ya bıraktı.
Canol Kocagöz'le başkanlığı döneminde
özellikle vurgulanan 'Balkan birliği ön-
ce, Avrupa birliği sonra' yanı demeğin
uluslararası bırnitelik kazanması yolun-
da atılan adımlar üzerine konuştuk.
- Karikatürcüler Derneği yıl boyunca
D
emokrasi Karikatür Ödülü'nden dağıtım
tekelinin protestosuna, Banş Çizgileri
panelinden Strasbourg'daki Avrupa
Parlamentosu'nda gerçekleşen 'Komşuluk' konulu
sergilerine birçok önemli çalışma gerçekleştiren
Karikatürcüler Derneği'nin eski başkanı Canol
Kocagöz ile döneminde özellikle vurgulanan
'Balkan birliği önce, Avrupa birliği sonra'
sloganıyla demeğin uluslararası bir nitelik
kazanması yolunda atılan adımlar üzerine konuştuk.
sürdürdüğü demokrasi savaşımını ulus-
lararası boyuta taşımaya kararlı görünü-
yor.
C. KOCAGÖZ -' İnsan haklan ve Ka-
yıplar' sorunu yalnızca Türkiye'nin de-
ğil, tüm dünyanın en önemli sorunu biz-
ce. Evrensel gazetesi muhabıri Metin
Göktepe ve daha bırçoklannın yargısız
ınfazlara uğramalannın, yüzlerce ınsa-
nın ailesinden habersiz kaybolmalannın.
adli bir vaka olmaktan çıkıp sosyal so-
runlar yumağı halinı alışına tepkimizi
dile getirmek içın Nevzat Çelik'e ait bir
dize olan; 'Beniburalardaaramaanne..'
başlıklı bir sergı açtık. Buradaki amacı-
mız; insanlık suçu işleyen kişi ve kurum-
lan çizgilerimizle teşhir etmekti. Sergi,
Türkiye içinde beş ayn noktada, aynca
Londra ve Lefkoşa'da yinelendi. Aynca
Yunanistan Karikatürcüler Derneği üye-
lerinden de destek alarak dünya kamu-
oyunun ilgisini konuya çekmeyi başar-
dık. Aynca Türk ve Yunan karikatürist-
lerden oluşan bir grupla Strasbourg'da
Avrupa Parlamentosu'nda 'Komşuluk'
konulu bir sergi açtık.
- Uluslararası boyutta yer alma proje-
si hangi asamalarla gerçekleşecek?
C. KOCAGÖZ - 'Balkan birliği yarra,
Avrupa birliği daha sonra' sloganıyla
uluslararası açılma planımızı çok önce-
den belirlemiştik. Balkan birliğinin ku-
rulmasma yönelik çalışmalanmız oldu.
Sürekli bir örgüte üyeliğimiz çok önem-
li. Bu amaçla FIJ (TJluslararası Gazete-
ciler Federasyonu)'na yaptığımız başvu-
nı. gazetecileri temsil etmediğimiz ge-
rekçesiyle geri çevrildi. Sesimizi ulusla-
rarası düzeyde duyurabilmek için
UNESCO'yla yazışmalanmızı da sür-
dürüyoruz.
Karikatürleri CD-ROM'da
saklamayı amaçbyoruz
- Demeğin bir meslek örgütü olma yo-
lundaki çabalarından sözedebilir miyiz?
C. KOCAGÖZ - Karikatürcülenn hak-
lannın korunması gerekli. Bir emek sarf
ediliyorsa, o ürünün hakkının korunma-
sı gerekmektedir. Bu anlayıştan yola çı-
karak demek olarak belli bir dısıplin yer-
leştirmeye çabaladık. Bizim önermedi-
ğimiz yanşmalara arkadaşlar katılma-
sınlar. Bu düşüncemiz olumlu karşılan-
dı. Çünkü önüne gelen yanşma düzenli-
yor ve bu yanşmalara katılan yapıtlar ço-
ğu kez geri verilmıyor, kayboluyor. Oy-
sa biz. yapılan yanşmalara katılan tüm
eserlerin karikatür müzesinde saklanma-
sını kararlaştırdık. Daha da önemlisi CD-
ROM sistemine geçerek eserleri bura-
larda saklamayı amaçlıyoruz. Daha da
önemlisi, arkadaşlanmız birey olarak
sorunlan aşamayacaklan durumlarda
bız, demek olarak aşabiliriz.
Cöteborg Film Festivali
Bosna
sineması
içinpara
toplanıyor
GÜRHAN UÇKAN
GÖTEBORG- 31 ocakta 20. Ulus-
lararası Göteborg Film Festivali baş-
ladı. 20. yıldönümünde festival yöne-
timi. kısa bir süre önce ölen Italyan ak-
tör Marcello Mastroianni'yi festivalin
onuryıldızı olarak ilanetti. lOgünsü-
reyle 300 uzun metrajlı film gösteri-
lecek ve satışa çıkanlan 180 bin bile-
tin çoğu satılmış olacak.
Festivalin açılışı Izlandalı emektar
yönetmen FridrikThorFridrikoon'un
1950'li yıllann Reykjavik'ini yansı-
tan film kronolojisi ile yapıldı. Kapa-
tıış ıse İrlanda'nın özgürliik kahrama-
nı Michael Collins'i konu alan yönet-
men Neil Jordanın ayru addaki filmi
ile yapılacak. Açılış konuşmasını Kül-
tür Bakanı Marita Ulvskog yaptı.
Ulvskog, aynı zamanda, lsveçlı doğa
fılmleri yönetmeni AmeSucksdorfTa
festivalin özel ödülünü verdi.
Göteborg"daki festivalin bir başka
yönü de Bosna sineması için para top-
lamak. tsveçlı belgesel film yönetme-
ni Göran Olsson'un "Tuzla" adlı kısa
filmindeki korkunç görüntüler, açıh-
şa katılan izleyicileri ağlattı. Festiva-
lin sorumlusu Gunnar Bergdahl, "Siz-
leri üzmek dcğil. CincBosnia için ha-
rekete geçirmek istedik* şeklinde
açıklama yapmak zorunda kaldı.
Avrupa galası yapılacak filmler
20. Göteborg Film Festivali'ndeba-
zı filmlenn Avrupa galası da yapıla-
cak. Bunlardan en önemlileri şunlar:
Shine (Avustralya): Yonetmen Scott
Hicks'ın filmindeki başrolleri Geoff-
rey Rush, Noah Taylor ve Lynn Redg-
rave pay laşıyor. Avustralyalı piyanist
David Helfgott'un yaşamöyküsünü
yansıtıyor.
Some Mother's Son/ O da bir Ana
(Irlanda): îrlandalıyonetmen JimShe-
ridan ve Terry George'un filminin
başrollen Helen Mirren, Fionnula Fla-
nagan ve Aiden Gillen paylaşıyor. Ko-
nusunu, oğullan IRA'yla ilişkili gö-
rüldüğü için hapse atılmış iki annenin
direnişi oluşturuyor.
Lone Star (Amerikan): Yonetmen
John Sayle'ın yeni filminde başroller-
de Chris Cooper, Kris Kristofferson-
var. ClintonJames ve Frances Mcdor-
mand'ın da yer aldığı filmde Teksas
ile Meksika arasındaki sınır kenti Fro-
tera'nın şerifi Sam Deeds, ondan ön-
ceki şerif ve Buddy'nin ölümünden
sonra gerçekte bir katil olduğu keşfe-
diliyor. tşin güç tarafı Buddy'nin ken-
di babası olması.
Kolja (tngiliz. Fransız ve Çek ortak
yapımı): Oscar'a aday gösterilmesi
beklenen Çek yonetmen Jan Sve-
rak'ın bu filminde iki başrol var. tlki-
nı Çek Cumhuriyeti'nin ünlü oyuncu-
su Zdenek Sverak oynuyor. ikincisini
ıse 6 yaşındaki Andrej Chalimon. Ko-
nusu ıse para için yapılan bir evliliğin
yarattığı dram.
Hollywood'un eski kuşağmdan kalan James Stewart'ın yaşamöyküsü yayımlandı
Tutııcu, maço ve zamparaKültür Servisi - Amerikan si-
nemasının utangaç, sevimli, iyi
huylu Jımmy'sı. canlandırdığı
karakterlerle pek uyuşmayan
aktör James Stewart'ın ve elbet-
te Hollyvvood'un kirli çamaşır-
lannı örtmek için yaratılmış bir
tıpti aslında. Yazar Donald De-
wey ise geçtiğimiz günlerde Ja-
mes Stewart'ın yaşamöyküsü-
nü yayımlayarak Jımmy tıple-
mesinin altındaki gerçek James
Stevvart'ı tanıttı okurlara. James
Stewart, Amerikahlann ekran-
da sık sık gördükleri, buna kar-
şın hakkında çok az şey bildik-
leri bir sanatçıdır. Pek çok kışi
41 yaşında GloriaHatrick'le ev-
lenen, 1994'te de kansı Glo-
ria'nın ölümüyle fena sarsılan
James Stewart'ı efendi.sevımlı
olarak tanır sadece. Bu kitapla
birlikte Stewart'a yönelik faşist-
lik suçlamalanna, Hollyvvo-
od'un sahte duvarlan arasma sı-
kışmış zamparalık iddialan da
eklendi.
Hollywood keşfedince...
'James Stewart: A Biog-
raphy' adlı kitap. Stewart'ın so-
yağacı, ailesinin hırdavatçı dük-
kânı ve okul anılanyla başlıyor.
Jimmy tiplemesiyle hiç de çeliş-
meyen masum çocuk James' in
anlatıldığı bu bölüme okuru sı-
kacak kadar geniş yer aynlmış
aslında. James" in çocukluğuyla
ilgili değınilmesi gereken ayrın-
tılar ise şöyle özetlenebilir:
Pennsylvania'nın Indianakasa-
basında dünyaya gelen James,
azar Donald Dewey, James Stevvart'uf
yaşamöyküsünü yayımlayarak Jimmy
tiplemesinin altındaki gerçek James Stewart'ı
tanıttı okurlara. Bu kitapla birlikte Stewart'a
yönelik faşistlik suçlamalanna, Hollyvvood'un
sahte duvarlan arasına sıkışmış zamparalık
iddialan da eklendi. Kitapta, Stevvart'ın
yaşamına giren ünlü kadınlann yanısıra savaş
döneminde pek çok Alman hedefini
bombaladığı, Viemam Savaşı'nın da
şahinlerinden olduğu da anlatılıyor.
oldukça huzurlu bir çocukluk
geçirmış Annesıni. babasını
çok sev en. her pazar kiliseye gi-
den James. komşulannın köpe-
ği kendı köpeğini öldürdüğün-
de bu köpeği öldürmeye yemın
etmişse de iyi bir çocuk olduğu
için bu yeminini tutmamış.
James'in çoğunlukla akordı-
yon çalarak ve izcilik yaparak
geçirdiği ilk gençlik yıllan ba-
bası gibi Princeton Üni\ersite-
si'ne başlamasıyla sona enyor.
Onun için eğlenceli günler Pnn-
ceton'dabaşlıyoraslında.Budö-
nemde. kaçak içkı kuyruğuna
giren insanlan illüzyon gösteri-
leriy le eğlendırerek para kaza-
nıyor. Sonra da üniversite öğ-
rencilerinin kurduğu oyuncu
kulübüne katılıyor ve Henry
Fonda'yla. Margaret Sulla-
van'la tanışıyor. Şapşallığı \e
sakarlığıyla ün salan James bu
özelliklerine karşın çevresinde-
kileri etkisi altına almayı başa-
nyor. Bekârevlerinde birlikte
yaşayan Henry Fonda ve James
Stewart kısa bir Broadvvay tec-
rübesinden sonra Hollywood ta-
rafından keşfediliyorlar. Holly-
wood kendisini keşfedince Ja-
mes de kadınlan keşfediyor. Pek
çok okur için de kıtap bu nokta-
da başlıyor zaten.
Karizmatik yapısı vardı
Norma Shearer, Ginger Ro-
gers, Marlene Dietrich,Olhia de
Havilland\e Margaret Sullavan.
çapkmlıklanna Henry Fon-
da'yla paylaştığı bekâr e\ınde
başlayan Stewart'm hayatına gi-
ren kadınlardan sadece birkaçı.
Marlene Dietrich kendi yaşa-
möyküsünde Stevvart'ı aşk sah-
nelerinde bıle rolüne konsantre
olamayan dağınık bir sanatçı
olarak anlatıyor. Donald Devvey
ise kitabında James Stevvart'ın
Dietrich'i kendisinden çocuk
beklerken çocuğu aldırmazsa
ilişkiyi bitirmekle tehdit ertiği-
ni açıklıyor. James Stevvart'ın
bir kadını elde etmek için elin-
den gelen her şeyi yapabileceği
biliniyor. Norma Shearer'la iliş-
kisi de. birpartide Noıma'yı gö-
züne kestirdikten ve bir iki tek
atıp cesaretini arttırdıktan son-
ra herkesin önünde o güne ka-
dar gördüğü en güzel kadının
Norma Shearer olduğunu açık-
lamasıyla başlamış.
Kitapta James Stewart'ın ya-
şamöyküsü ile dönemin
(1930'lu, 40'lı yıllann) film
sektörü hakkındaki bilgiler bir-
likte veriliyor. Birlikte çalıştığı
MGM Stüdyolan, Stewart'ın
zayıflığı,inceliği nedeniyle vü-
cut geliştirme salonlanna git-
mesini istiyor, ancak bu çaba bir
sonuç vermiyor. Uzun boylu
Jimmy hiç bir zaman güçlü, ya-
pılı bir erkek olamıyor. Stewart
daha sonra film stüdyolannı kö-
tüleyen kişilere savaş açıyor ve
Alfred Hhchcock'un yönettiği 1954 yapımı 'Rear W'indow' (Arka Pencere) adh filmde Grace Kelly ve James Stewart
stüdyo düzeninm savunmasını
üsll^ruyor. Anoak Rofeerk Stack
ve oaşka aktörlerce James'in ol-'
dukça şanslı bir konumda oldu-
ğu için stüdyolan koruduğu yo-
rumu yapılır. Gerçekten James
çalıştığı kişilere sözünü geçiren
karizmatik bir yapıya sahipti.
Yapımcılan ve yönetmeni ayar-
ladıktan sonra Jean Hartovv ile
film çekerken, bir öpuşme sah-
nesinin süresinin ve öneminin
arttınlmasını bile başarabiliyor.
Harlovv 6 kez prova edilen bu
sahne için her dakikası muhte-
şemdi yorumunu yaparken Ja-
mes de, aslında daha önce hiç
öpüşmemiş olduğunu fark etti-
ğini söyler.
Henry Fonda ve Stewart uzun
süre dost kalıyorlar. Fonda'nın
ilk eşi Hollyvvood'da rol aldığı
filmlerde James'e de rol veril-
mesi konusunda direterek sa-
natçınm keşfedilmesinde önem-
li rol oynuyor. Ancak James
ilerleyen dönemlerde muhafa-
zakâr partileri destekleyen bir
yol izleyince iki dosrun arası
açılıyor.
Oyunculuk kariyerinin başla-
nnda birkaç noktada Stewart'ın
hiç ilerlemediği, hatta geriledi-
ği izlenimleri uyarursa da "Bay
Smith VVashington'a Gidiyor''
fılmiyle, yeteneği herkes tara-
findan kabul edildı. Bu fılmle
New Yorklu sinemaeleştirmen-
lerinin en iyi aktör ödülünü ka-
zanan Stevvart'ın sanatında dö-
nüm noktası sayılabilecek öteki
filmleriyse şunlar: 'EşveSekre-
ter', 'DestrivtşBaşında', 'Köşe-
başındaki Dükkân'. 'Ölüm Fır-
ünasT, 'Philadelphia Hikâyesi',
'Yaşamak Güzeldir', 'Geciken
Adalet', 'Har\e>', 'Fedaüer
Kervanı1
, 'ArkaPencere', 'Uzak
Ülke'. 1940'da çektiği 'Phila-
delphia Hikâyesi' ile de Oscar
ödülünü kazanmıştı.
Aşın milliyetçiydi
Banş zamanı amatör bir pilot
olan Stevv^rt savaş döneminde
gerçekleştirdiği 20 uçuşla pek
çok Alman hedefini bombaladı.
Stewart'm hassas hedeflerin be-
lirlenmesi konusunda üstün bir
önseziye sahip olduğu söylenir.
1969'da oyunculuktan emekli
oluncaya kadar tuğgeneral ola-
rak orduda kaldı. Ancak 2. Dün-
ya Savaşı'ndan sonra savaş
fılmlerinde oynamamaya özen
gösterdi. Stewart, Vietnam Sa-
vaşı'nın da şahinlerindendi. Bu
dönemde aşın milliyetçi tutum
takındı, bu dönemden sonra top-
lumsal ve ekonomık konularda
da muhafazakârlann yanında
yeraldı. 41 yaşında Gloria Hat-
rick'le evlenen Stewart gençli-
ğindeki hızlı yaşamına karşın iş-
te bu muhafazakâr görüşü ve ai-
le kurumuna duyduğu saygıyla
tanınıyordu Amerika'da.
YAZIODASI
SELtM tLERİ
İstanbul'da
Haürladığım Çiçekler
O zamanlar bahçelerdekı çiçeklere dikkat etme-
miş olmalıyım ki, hatırladığım en eski çiçek bir vazo-
daki mimoza salkımlanydı.
Burası Kadıköy'ünün Moda taraflannda bir evidir.
Vaktt. öğledensonra akşamüzeri arası. Aylardan mart
olabilir. Yosun yeşiliyle deniz mavisi kanşımı perde-
lerden... hem de kadife perdelerden güneş ışığı üşüş-
mekte, evin salonunu ancak yer yer aydınlatmakta-
dır. Kupa bir vazoda mimoza salkımlan duaır. Mimo-
zalann kanarya sarısı çiçekleri küçücük ponponlar-
dır ve dokunursanız tüylerini hissedersiniz, parmak
uçlannız kanarya sansına boyanır...
Oraya annemin bir arkadaşına gitmiştik. Acıklı şey-
ler konuşulmuştu. Annemin arkadaşı 'bilmem kaçyıl-
lık' kocasından aynlıyor ve kendisinden genç bir de-
niz subayını sevdiğini 'alenen' söylüyordu. Ben hep
mimozalara bakıyordum...
Belkı de o ilkyaz gunünden sonra çiçekler daima
ilgimi çekti, gönlümü okşadı.
Adlannın mimoza olduğunu öğrendiğim, tel tel
yapraklan kadrfe perdelerte handiyse aynı renk, ken-
dileri sapsan ponpon çiçekler yaza doğru açarmış,
amaAdalar"da mevsim daha iyicil, ılıman geçtiği için,
işte böyle mart ortasında da açıverirlermiş.
Sonraki çiçek hanımeli olmalı. Hanımeli, çocuktu-
ğumda, Kadıköy'ünün bütün bahçelennde çitlere
sanlır, uzar gider, hoş kokusuyla ruzgâra kanşırdı.
Bunlar hemalde yaz esintileriydi. Hanımelleri degi-
şik değişikti; mesela bazılan beyaz çiçekler açardı,
onlara, yanılmıyorsam, tatlı hanımeli deniyordu. Ba-
zılan san çiçekliydi ve zaten adlan da sarı hanıme-
liydi. Birde, adı pekhoşumagiden.tombalak 'tram-
petalı hanımeli' vardı ve o öyle her bahçede görün-
mezdi.
Gençkız duyariığına yeni adım atmış ablamın me-
nekşeyi çok sevdiğini hatırlıyorum. O menekşe sev-
gisi bende derin iz bıraktı.
Ablam bildiğimiz kokulu menekşeyi seviyordu. Ha-
ni şu saplan uzun olup da yapraklan kalp şeklinde
olan menekşe... Tatlı menekşe denen bu menekşe
Beyoğlu'nun gözde bir çıçeğiydı. Kış sonunda orta-
ya çıkar, hasır sepetlerde demet demet boy göste-
rir, ince taç yapraklan ılle baygın mor olur ve taçyap-
raklannın saptakı uçlan da kavuniçıye çalarsan olur-
du. Şöyle iyice kokladığınızda içiniz açılırdı.
O zamanlar Beyoğlu'nun en lüks çiçekçisi Sabun-
cakis'te mor menekşenin kardeşi beyaz, pembe ve
leylaki menekşeler görmüş, adamakıllı şaşırmıştım.
Bunlar hepsi ilkyaz habercisiydiler.
Ben, kokulu menekşeyetutulduğum kadar, hercai-
menekşeye de tutkundum. Cihangir parkında öbek
öbekdururdu hercaimenekşeler. Onlann masketak-
tıklannı düşünürdüm. Uçuk eflatun olanlanyla bor-
doya çalanlannı o kadar çok severdim ki, mevsim-
lerı, kısa ömürleri sona ennce defter arasında kuru-
tundum.
Bir kez yaz sonunda, olsa olsa sonbahann ilk haf-
talannda Yıldız Parkı'nda yine menekşeler görmüş;
bu mevsimsiz menekşeleri bir türlü çözememiştim.
Babam onların dağmenekşesi olduğunu söylemişti.
Üstelik kokulu menekşe gölgelik isterken dağ me-
nekşesi bol günoş isterr/ıiş. Dağ menekşesı koku-
suzdu; zaten alacası da ya havaimavi, ya pembey-
di.
Yıne babamdan kalmış bir menekşe hastalığı adı
var ki, bana şimdi bile çok şiirli geliyor: Menekşe pa-
sı. Menekşe pasına yakalanan menekşenin yaprak-
lan grt git kahverengiye dönüşürmüş...
Yıldız Parkı'nın havuzlanndaki nilüferleri artık ha-
rikulade bulurdum. Nilüferlerin bir masal çiçeği ol-
duğuna inanırdım ve onları öyle açılmışken ya da ak-
şamleyin içe kapanıp sivrilmişken her görüşümde
gördüğüme bir türlü inanamaz, hep bir masal kita-
bının resımlerine baktığımı sanırdım.
Bahçe duvarlarına, çitlere, parmaklıklara sanlıp
büyüyen bir çiçek vardı ki, yeşilimsi san çiçekleri hep
yaz sonunda açar ve hep yaz sonuna kadar çıçek-
lerinin ne zaman açacağı merak edilirdi. Büyükleri-
miz ona filbahar diyorlardı. Belki de filbahri deniyor-
du.
Hem yalınkat, hem katmerlı yapraklı kasımpatılar
artık sonbahar gelince bahçelerde ve çiçekçilerde or-
taya çıkariardı. Nişantaşı'ndaki, tam caddede, dört-
yol ağzındaki çiçekçide artık renk renk kasımpatılar
sergilenirdi.
Sonbahar gelip çatınca bahçelerdekı mavi, pem-
be, çividi ortancalar usul usul buruşur, kurumaya ko-
yulur, derken ilkgüzyağmurundan sonra kaskatı ke-
silirterdi. Ama her bahçede birkaç ortanca direnir,
sanki güz boyunca top top yaşayacaklarmış sanısı
uyandınrdı.
istanbul'da hatırladığım çiçekler arasında çayır çi-
çekleri var. Çayırlık Istanbul'daki safranlan, gelincik-
leri, kır papatyalannı, mineleri, katırtırnaklarını, la-
vanta çiçeklerini gözümün önüne getirebiliyorum.
Bahçesiz, çayırsız İstanbul'da bunlar hepsi bir anı ol-
du...
Koray Gelîşen sergisi Yunus
Emre Küttiır Mepkezi'nde
• Kültür Senisi - Koray Gelişen, 3. kişisel sergisini
Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde açtı. Mimar
Sinan Onıversitesi De\let Güzel Sanatlar Akademisi
yüksek lisans mezunu olan Koray Gelişen, şehir
planlamacılığında sanatın rolünü konu aldığı
çahşmalanyla, 4 şubat tarihine kadar Yunus Emre
Kültür Merkezi'nde izleyicilerle buluşuyor.
Kubilay'dan Ali Günctaya
karikatür yarışması uzatıldı
• Kültür Servisi - Karikatür Dergisı ile Esenyurt
Belediyesi'nin birlikte düzenledıkleri 'Kubilay'dan Ali
Günday'a konulu karikatür yanşmasmın son
gönderme tarihi, yanşma jürisinin 15 şubatta
toplanması nedeniyle 14 şubat tarihine kadar uzatıldı.
Yanşmaya katılmak isteyen karikatürcüler, Konur
Sokak 31-10 Kızıiay- Ankara adresine başvurabilirler.
Nurullah Berk kitabı yayımlandı
• Kültür Servisi - Garantı Bankası. ressam, yazar,
sanat eleştirmeni Nurullah Berk'in resimlerinden
oluşan bir kitap yayımladı. Daha önce Abidin Dino,
Turan Erol, Ömer Uluç, Cihat Burak, Avni Arbaş,
Nedim Günsur, Eren Eyüboğlu ve Neşet Günal
kitaplannı da yayımlayan Garanti Bankası, bir süre
önce Berk'in anısına bir resim sergisi düzenlemişti.
Art Ex Toyama sergisinde iki Türk
• Kültür Servisi - Fende Binıcioğlu ve Ahmet Özel,
Japonya'nın Toyama şehrindeki Kenminkaikan
Müzesi'nde açılacak olan 97 Art Ex Toyama çağdaş
sanat sergisine katılıyorlar. Sanatçılar kendilerine
aynlan mekânlarda büyük boyutlu çalışmalar
sergileyecekler. '21. yüzyıla girerken yeni arayışlar,
yeni yaratımlar' başlığında düzenlenen sergiye bu yıl,
Japon ve Türk sanatçılann yanı sıra Fransa, fspanya,
Kore ve Almanyadan tuplam 58 sanatçı katılıyor.