29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cıımhuriyet İmtraz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yonetmenı. Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkaya • Yazıışlerı Müdurlen Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tav anç # Haber Merkezı Mudüru: Hakan kara 0 Görsel Yönetmen- Fikret Eser Dv, Haberler Şinasi Danışoğlu 0 tstıhbarar. Cengiz Yıldınm 0 Kultur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Y ücelman 0 Makaleler Sami Karaörcn 0 Düzeitme: Abdullah Yaacı 0 Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen- Mehmet Faraç YayınKurulu. ÜhanSekçuklBajkani Orhan Erinç, Oktay Knrtböke. Hikmet Çetinkav», Şüknn Soner, İ Yıldız, Orhan Bumlı, MusUfa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsıkısı Mustafa Balbay • Haber Müduru Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 419502" 7 0 tzmır Temsılcısı SerdarKınk,H ZıvaBlv 1352S 23Tel.4411220. Faks 44191170AdanaTemsılcısı: ÇetinYiğeDOğlu, tnönüCd 119S. No.l Kat:l.Tel363 12 11, Faks 363 12 15 Koordınator Ahroet Korulsan 0 Muhasebe Bülent Yener 0 tdare Hüse>inGürer0ݧletme ÖnderÇelik0Bılgı-lşlem Nafl tnal 0 Bılgısayar Sıstem: Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Müdür Galbin Erdoran 9 Koordınatör Reha Işıtman • Genel Müdur Yardıması Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-5138460*1,Faks 5138463 Yayınlsan ve Basan: "> em Oun Habc Ajansı, Basn \e >a\ıncılık A Ş Tûnca-a. Cad 39 41 Gâaloglu 3434 !st PK 246 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks (0212) 513 S5 95 24ŞUBAT1997 lmsak:5.14 Güneş: 6.40 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.24 Aksam: 17.55 Yatsı: 19.16 Sivrisinekter aşılanıyor • A>KARA(ANKA)- Afhki. Asya, Gûney ve Orta Amerika'da 300-500 mılyoı insanı etkileyen \e 2 mılyan civannda insanın ölümine yol açan sıtma hastalgına karşı yeni bir yönten geliştinldi. TÜBİTAK'ınaylıkyayın organ o'.an Bilim ve Teknik Derşd ı'nde yayımlanan makaeye göre yeni yöntenle sıvrisineklere parazıri henüz mıdebrindeyken öldürecek antikcrlardan oluşacak bir gen vtrilmesinin amaçlındığı bildırildi. Akdeniz Ornıanlapı • İZVIİR(AA) Merkezı Marsıya'da bulunan Uluslırarası Akdeniz Ormailan Demeği kuruldu. SOS Akdeniz Demsğı Avrupa Temsücıliğf nden alınan bılgıye göre derneğın amacı. Akdeniz biyoiklimli çeşıtlı ülke ve bolgelerin ortak sorunlannı ele almak, uluslararası genel duruma daha duyarh eylemler düzenlemek ve uluslararası örgütlerin hiikümet dışı muhaabı olmak. Dernekle ilgili aynntılı bilgi almak isteyenlerin, (33-4-91 91 93 97) numaralı faksa başvurabileceği kaydedildi. Öğrenci bilançosu |ANKARA(AA)- Türkiye"de her yıl bir milyondan fazla gencin gırmek için yanştığı üniversitelere geçen yıl 76 bın kışinin kazandığı halde kayıt yaptırmadığı ortaya çıktı. Geçen yıl OSYM tarafından üniversitelere yerleştirilen 383 bın 974 kişıden 307 bın 700'ü kaydını yaptırdı. ÖSYM istatistiklerine göre, üniversiteterde bir milyon 150 bin kayıtlı öğrenci bulunuyor. Ünıversitelerimızden geçen yıl 132 bin 962 öğrenci mezun oldu. İçkiye ybneliyopuz • BLRSA (AA) - TEKEL'in rakamlanna göre. sigara tüketimi azalırken, içki tüketimi artıyor. TEKJEL Genel Müdürlüğü'nün 1996 yılı verilerine göre, kurumun, 1994yılında86bin 132 ton olan sigara üretımi 1996'da 73 bin 991 tona geriledi. Fıltresiz sigara üretımi 7 bin tondan 3 bin tona düşerken. üretimin 70.6 bin tonunu filtreli sigaralar oluşturdu. Kurumun 1994 yılında 127 milyon 770 bin litre olan alkollü içki üretimi ise geçen yıl 141 milyon 546 bin tona yükseldi. EğiPdir'de tapihe darbe • ISPARTA/EĞİRDtR (UBA) - Dünyanın en eski doğal güzelliklerinden biri olan Eğirdir Gölü, ilçedeki düzensiz yapılaşma ve usulsüz doldurma faalıyetlen nedenıyle günden güne kirleniyor. Göle boşalan derelerin ıslah edilmeden unara açılmaması yönünde birçok resmi kurumun emn bulunmasına rağmen, ılçenın DYP'li Beledıye Başkanı Ömer Şengöl. kaçak yapılara göz yumarak gölün tükenmesıne neden oluyor. Tımsahla boğuştu • SYDNEY (AA) - Jo Bredl adlı baba, Avustralya"dakı vahşi tabiat parkında, 21 yaşındaki kızı Karla'yı dev timsah Solomon'un ağzından kurtardı. Kahraman baba, 4.5 metre boyundaki Solomon'un, kızı Karla'yı bacaldanndan kavrayıp ağzına aldığını görünce, eline geçirdiği bir tırmılda Solomon'un kafasma vurmaya başladı. Ancak Solomon Karla'yı bırakmamakta direnınce, bu kez timsahın üzerine atlayan baba Bredl, çareyı hayvanın gözlerini parmaklanyla oymakta buldu. Karla Bredl'in. hastanede yoğun bakıma alındığı büdirildı. Geçmişte uzmanlann reddettikleri projeler şimdi 'cami için' yeniden gündeme geldi Taksim üzerînde Hmar oyunlam'OKTAY EKİNCİ "Tak-Taksim camisi projesinın sim Gezisi'ndegercekleşmesi" öne- risıyle birlikte başlayan tartışma- larda şımdi de gündeme "meydanın tümüyteyeniden düzentenmesi'' gel- di. Büyükşehir Beledıye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taksim'de -trafiğin yer altuıa alınacağı" bir proje için hazırlık yapıldığını söy- lüyor. Bu projenin Nurettin Sözen döneminde tasarlandığını. ancak uygulamaya geçilemediğini de be- lirten Erdoğan. Taksim Gezisı'nin Cumhuriyet Caddesi'ne bakan ke- simindeki işyerlerine gönderdiği "tahKye tebUgatlannı" da aynı ha- zırlığa dayandınyor... Meydanı yeniden düzenleme dü- şüncesinin Taksim Parkı'na camı önerilmesinin hemen ardından böy- lesine "hızla" uygulanmak ısten- mesi, hiç kuşkusuz yine camı için seçilen yes.il alanı "yenişehircilikpro- jeleri kapsamında kesinlestirmek"* amacını da çağnştınyor. Çünkü Koruma Kunılu,tarihi su maksemi bitışiğindeki eski alanda cami projesini geçen yıl kesin ola- rak reddederken yeni bir yer seçi- minin ancak tüm meydanı ve çev- resini ele alan bir genel planlama önerisi içinde belirlenebileceği ka- • Taksim düzenlemesi projesi, trafiğin tümüyle yeraltına alınması durumunda dev istinat duvarlan, çukurlar ve tünel girişleri oluşturacaktı. Bu yiizden Sözen döneminde oluşturulan danışma kurulu uzmanlannca reddedilmişti. Recep Tayyip Erdoğan, 4 yıl önce uzmanlann eleştirdiği projeyi "Sözen döneminde hazırlanmıştı" diyerek gündeme getiriyor. rannı daalmıştı. Şimdi Büyükşehir Belediyesi, hem bu karara uyarak ya- sal bir davranış içinde olduğunu göstermek hem de Taksim Gezi- si'ne yapılmak istenen carru ve kül- liyesmde "genel düzenleme içinde yer verebilmek için meydanın tü- müyle yeniden ele alınmasını gün- deme getinyor. Sözen dönemi projesi Erdoğan'ın. Sözen döneminde hazırlandığını ıleri sürdüğü yeni meydan projesindeki "yeraltından yararlanma" düşüncesı, aslında da- ha da eski \ e 195O'lı yıllann başla- nna uzanıyor. 1993 yıhnın Eylül ayında Sö- zen'ın davetı üzerine yapılan bir da- nışma toplantısında. Prof. Kemal Ahmet Aru 1952 ve 1953'tekı ça- lışmalardan söz etmiş ve o yıllarda "meydaıun altında büyük bir tka- ret ve gösteri alanırun planlandıgn nı" anlatmıştı. Ne var ki ilerleyen yıl- larda bu proje gerçekleşmemiş ve he- le Metro ana istasyonu için de Tak- sim seçilince meydan arhkbir "sir- külasyon alanı'* niteliğine dönüş- müştü. Prof. Aru'nun bu gelişmeleri özet- lediği daruşma toplantısının günde- mi ise gerçekten "trafiğin de yer al- nna alınacağı, aynca metro istasyo- nuyla bağlanûlı büyük bir yeralü çarşısını da içeren" yeni bir proje- nin tartışılmasıydı. 2 Eylül 1993gü- nü Belediye Sarayf ndaki brifıng salonunda yapılan toplantıya katı- lan mimar, plancı ve ulaşım uzman- lannın çogu, Taksim'de trafiğin tü- müyle yeraltına alınmasının "şehir- ciük ve kentsel koruma ilkeleri açı- sından > anhş okluğu" görüşünü sa- vundular. Yıllann deneyimli mimar ve plan- cısı Ersen Gürsel şunlan söylüyor- du: "Veralonda yapılan mekânlar Oyuncular 'en iyileri'seçti Kûltür Servisi- Adaylannı oyunculann belirlediği tek sinema ödülü olma özelliği taşıyan 'Screen Actors Guild Awards' (SAG) ödüllerinin üçüncüsü önceki gün Los Angeles'ta yapılan bir törenle sahiplerini buldu. Oyuncu Gillian Anderson (solda), ABD'de en beğenilen televizyon dizilerinden bin olan 'The X Files'takı rolüyle bu yıl en iyi kadın oyuncu dahnda SAG ödülüne değer görüldü. Bu yıl aynı zamanda Oscar'a da en iyi erkek oyuncu dahnda aday olan Avustralyalı oyuncu Goeffrey Rush (solda küçük fotoğraf), 'Shine' adlı fılmdeki rolüyle SAG'ın en iyi erkek oyuncu ödülünün sahibi oldu. SAG'dabuyıl yaşam boyu başan ödülüne. ülkemizde de 'Cinayet Dosyası" adlı diziden tanınan ve sevilen Angela Lansbury (altta) değer görüldü. İstanbuliçin bir talihstdiktir. Meyda- mnkutııybiATianrnadan,.\K.M'>i>a- ya alanlanyla bütünleştirecek ve Cumhuriyet AnnVnı da insanlann sarmalavacağı bir düzenleme yeter- Bohır_"" Ayru toplantıda uzmanlann dikkat çektiği bir başka konu ise trafiğin ye- raltına alınması durumunda "Dabş tüneUerinin"" meydanın peyzajı, do- kusu ve kentsel mekân etkisi üzerin- de yaratacağı olumsuz etkilenydı. Projenin genelde uygun görülme- miş olmasında en önemli nedenler- den bıri olan bu sakıncayı. yıne ay- nı yıllarda Büyükşehir Belediye- si'nin Yatınmlar Daire Başkanlığı görevini yürüten İTÜ Öğretim üye- si Prof. Dr. Yıküz Sey şöyle özetli- yor: "Gümüşsuyu Caddesi'ndenyeral- tınagirip MeteCaddesi'nden Taşkış- la'ya doğnı %eryüzüne çıkacakya da Sırasehiler Caddesi'nden yeraltına girip Cumhuriyet Caddesi'nden çı- kacak veyaTarlabaşı girişinde yeral- tına atınacak bütün bu yol önerileri, yine bütün bu noktalarda de\ istinat du>^rlan, çukurlar ve tünel girişle- ri demektL Yani, Taksim bir anlam- da Aksaray'a benzeyecekti; bu giriş vetünel karmasası, meydanın çevre- sindcki tüm kentsel dokuyu, denge- leri, peyzajı alt-üst etmek anlamına geliyordu. Bu nedenle de proje uygun görülmedu." lşte şimdi Recep Tayyip Erdoğan, bütün bu sakınca- lanndan ötürü 4 yıl önce uzmanlann reddettığı bir projeyi "Sözen döneminde hanrlanmışn'* diyerek ye- niden gündeme getiriyor. Üstelik, aynı proje için de çeşıtli mimarlık ve şehir- cilik firmalannı "yanşö- racaklannı- söylüyor. Özel- likle camı düşüncesinin Taksim Parkı' na önerilme- sinin ardından bu projenin "•hızla" ortaya atılması ise akla şu sorulan getinyor: Acaba. Taksim'de bir -yeraKı çarşBinatalipolan" gırişımcıler, şımdı de Erdo- ğan'lamı ilişki içensınde- ler? Trafiği yeraltına almak adma bu dev rant tesisinin gerçekleştirilmesi, gerçek- ten tstanbul'a mı yoksa "ca- myi defuıanseedecek"çev- relere mi hizmet edecek?.. fjj Metro çıkışlan I I I Yeraltı yollan DAVET YAZISINDA JÜRİ AÇIKÇA BELİRTİLMÎYOR Yanşma değil 'peşin hükümlü' proje siparişi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Taksim ve çevresıni yeniden planlamak amacıyla düzenleyeceklenni söylediği "proje yanşması*', mimarlık ve şehircilik ilkeleri açısından bir yanşma anlayışından uzak. hatta "peşin hükümler" taşıyan bir tür "proje siparişi" niteliği taşıyor. Çünkü Erdoğan, "trafiği yeramna ahnayı" ve Taksim'e cami projesini de "Taksim Gezisi'ne yapmayı" daha baştan ilan ederek meydanın geleceğinı belirleyecek en önemli kararlan, "yanşma öncesinde" zaten vermiş oluyor. Aralannda, 1987 yılında düzenlenen Taksim Meydanı Kentsel Tasarun Proje Yanşması'nda ilk dereceleri alan mımarlann da bulunduğu 13 mimarlık ve şehircilik bürosuna göndenldiği saptanan "davet" yazılannda, yanşmanın "jürisi'" bile açıkça belli değıl. Mımarlar ve şehirciler, "trafiği yerahmda, camisi ise parkın ortasında" öngörülen yeni bir meydan planlamasına "çözüm üretmek" (!) üzere yanşa davet edilirken bundan farklı bir anlayışın kentsel tasanma yön vermesi de yine bu yöntemle daha baştan engellenmiş oluyor. Oysa ki eğer Taksim Meydanı ve çevresinde yeni bir trafik ve kullanım düzenlemesi gerekiyorsa. "çözüm için önerilerin" yanşma öncesinde değil, yanşma sonrasında ortaya çıkmasi bilimsel tutumun ön koşuludur. Dahası, böyle bir yanşmanın sonucunda, önceden ılan edilen "tarafsız" ve "uzman" bir jürinin de varlığıyla birlikte ortaya çıkabilecek projede, söz gelimi bugünlerde "tahliye emri" gönderilen Taksim Gezisi kenanndaki işyerleri "olduklan yerde" de kalabihrler. Benzer şekilde trafiğin de başka türlü çözüldüğü. camının ise bambaşka bir yerde ve konumda tasarlandıği projeler de "birinci" gelebilir. Bütün bu nedenlerle Taksim Meydanı için başlatılan proje tartışmalannın mimarlık ve şehircilik kurallan açısından bilimsel ve hukuksal bir dayanağı bulunmuyor. Camiyi Taksim Parkı'na yapmak adına ginşilen bu tür "hazıruklann" temel nedeni ise yürürlükteki ımar ve koruma hukukuna göre bir kentsel yeşil alana böylesi bir yapılaşmanın "\asal olarak ruhsata bağlanamaz" olması... Sözün kısası, yasal engeller, şimdi de "proje oyunlanyla" aşılmaya çalışılıyor.. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN Siz Buna 'İttifak' mı Diyorsunuz? BERGAMADA ÇEVRECİ EYLEM Eıırogold'a incîr ağacı diktiler e-posta : tan (y vol. com. tr BERGAMA (Cumhuri- yet)-Türkiye'nin çeşıtli yer- lerinden Bergama'ya gelen gönüllüler, sivil toplum ör- gütleri. çevreciler ve ekolo- jistlerin eylemlen dün de sürdü. Eurogold şirketi alanına incir ağacı diken eylemci- ler.jandarma ve Terörle Mü- cadele Şubesi ekiplerinin yo- ğun güvenlik önlemine bü- yük tepki gösterdiler. Sabah erken saatlerde Eu- rogold'un siyanürle altın çı- karmayı planladığı alana gi- den eylemcilere yöre köy- lülen büyük destek verdı. Jandarmanın sanki Euro- gold'u korurcasına tavn kar- şısında alkışlı protesto yapan köylüler ve gönüllü kuru- luşlar. daha sonra "Bizim ocağımjza incir ağacı dildi- meden sizin ocağınıza incir ağacıdikeceğiz'' diyerek yan- lannda getirdikleri incir ağa- cını alana diktiler. Sınırsız ÇevTe Yolculan SözcüsüS^"- nur Geiendost, ağacı diker- ken yaptığı konuşmada şun- lan söyledi: "Türkiye'nin her tarafin- dan buraya geldik. Köytüler çok kararlı. Biz diyoruz ki Bergamahlannocagmaincir ağacı dikmeye kalkanlarm ocağına biz incir ağaa dik- tik. Türkiye'nin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur. Çok dikkatli olsun- İar. Bu altıncılann gitmesi için ne gerekiyorsa yapsın- lar. Eğer yetkililer gönder- mezse biz gerekeni yapaca- ğız. Son derece kararlıyız." Eylemciler ve köylüler, jandarma ve Terörle Müca- dele'den ekiplerin getirilme- sine büyük tepki göstererek "Devlet vatandaşını mı yok- sa ocağunızaincir ağacı dik- mek için gelen alüncüan mı koruyor" dediler. Türkçede o atasözü, beyhude söylenmemiştir: 'Ben düşmanımın hakkından gelirim, Allah beni dostumdan korusun!' 2 Ağustos 1912 günü gecesi, Boğaziçi'nde, Mı- sıriı Sadrazam Sait Halim Paşa'nın yahsında, Al- manya'mn Dersaadet'deki sefir-ı kebiri Baron Von VVangenheim ile bir'İttifak Anlaşması' imza- lanmıştı. Ganp değil mi, bu anlaşma, hükümete an- cak 4 Teşrin-i Evvel 1330, yâni 17 Ekim 1914 tari- hine sunulmuş ve kabul edilmiştir. O tarihe kadar, gizli tutuluyor. Bilenler belli, başta Enver Paşa, sonra Talât Bey (Paşa) ve Meb'usan meclisi reisi Halil Bey, tabii bir de Sadrazam Sait Halim Pa- şa! Unlü 'Maliyeci' Cavit Bey, hatıralannın 10Tem- muz (23 temmuz) tarihine şunlan kaydetmiştir: "...bugün Sadrazam'ın konağına grttim. Sadra- zam acele bir şeyler yazıyordu. Enver, Talât ve Halil oradaydılar. Ahvalde bir fevkalâdelik his- settim. Talâttan sebebini sordum: 'Yemin et- tik!' diyerek söylemedi. Bu sebebe hayret et- tim, derhal kendisine: 'Yoksa Almanya ile itti- fak mı ediyorsunuz?' dedim. Biraz sonra biz Sad- razam'ın yanına girdik. Kimseye ifşâ etmeye- ceğimize dair yemin ettik. Hükümet azalann- dan saklayacağımıza dair yemin etmek kadar saçma, ahmakça bir şey olur mu? Bu Alman- ya ile Osmanlı hükümeti arasında bir ittifak mu- kavelesi idi. Kemal-i hayretJe dinledim." Daha sonra, Cavit Bey, 'İttifak Sözleşmesi'nln mahiyeti hakkında diyor ki: "...ne Talât'm ne En- ver'in, ne de Halil'in imzasına karar verdikleri muahedenin manasını tamamen anlamadıkla- nnı gördüm. Muahedede, lehimize hiçbir şey mevcut olmadığı halde, Almanya için devletin hayatını tehlikeye koymakta olduğumuzu, hiç- bir aklıselimin bunu kabul edemeyeceğini söy- ledim.." Şevket Süreyya Bey, 'Enver Paşa' baş- lıklı eserinde, o sözleşmenin hem metnini verir, hem de şu kısa değerlendirmeyi yapar: "...gerçek şudur ki, bu andlaşma tek tarafiı bir andlaşma- dır. Çünkü Almanya harbe girince Türkiye de derhal harbe girmek zorunluluğundadır. Buna karşılık Almanya'nın taahhüdü, düşman devlet- lerTürkiye'ye saidınrsa, Alman askerinin Türk topraklannı savunacağıdır. Ama ne var ki, Al- manya ile Türkiye sınır komşusu değildir. Bu se- beble de, bu taahhüdün hiçbir fiili kıymeti yok- tur." (Enver Paşa, Cilt II, s. 509 ve sonrası. Remzi Ki- tabevi, 1971) Bu 'muahedenin' neticede Devlet-i Aliyye'nin batmasına, ülkenin parçalanmasına neden oldu- ğunu bilmeyenimiz var mı? 'Gitmek üzere gelmemişler' Almanya, daha ittifak anlaşmasını imzalarken bizi 'kazıklamıştı', o kadarla kalsa iyi; Berlin'in Osmanlı Imparatortuğu hakkında hiç de iyi niyet- leri olmadığını, bırakın başkalarını, Osmanlı ordu- sunun subayları bile biliyorlardı; bunlardan birisi- nin, hem de sonradan tarihimizde önemli roller oy- nayacak bir kumandanın fikirierini öğrenmek iste- mez misiniz: "...Türk/Alman ittifakı içinde beraber çalıştı- ğımız Almanlann, Alman imparatorluğu men- faatine birtakım hesaplan vardı. Bilhassa Su- riye'de ve Arabistan'da hususi bir politika gü- düyorlardı. Bize yüzümüze karşı söyledikleri- ne göre, Ermenilere yapılan muameleden son derece kırılmışlardı. Gerçi onlar zulüm gör- müşlerdi, kötü muamele görmüşlerdi, Alman- lar buna üzülüyorlardı ama, Ermeniler de bize yapmtşlardı, bu noktayı hiç hesaba katmıyor- lardı. Almanlann Araplara karşı politikalan büs- bütün başkaydı, onlara hususi muamele yap»- yorlardı ve aslında harbi kazansalardı, yani Al- manlann istedikleri ölçüde kesin bir zafer ka- zansaydılar, Almanlardan kurtuluş kolay olma- yacaktı. Açıkça görülüyordu ki, Türkiye'ye git- mek üzere gelmemişler!.." (Inönü'nün Hatırala- rı, 1. Kitap, s. 159. Bilgı Yayınevi, 1992) İlk Dünya Savaşı'na katılan bütün yüksek rüt- beli subaylarımız, başta Mustafa Kemal Paşa, 'müttefikimiz' Almanlardan şikâyetçidir; meraklısı bilir, bir tarihte konu beni o kadar etkilemişti ki, Al- manya ile Avusturya - Macaristan'ın Devlet-i Aliyye üzerinde oynadıklan meş'um rolü anlatan, 'Orang Nach Osten/Doğu'ya Açılış' diye uzun bir şiir yazmıştım, bir yerinde Osmanlı Ordusu'nda çalışan Sieber Paşa'nın dudaklarından şu sözler dökülür: "...sieber 'paşa' anlatır durur/ bu 'mülkün' parçalanmasını içi götürmüyor/ hah hah hah/ ne yapıp yapıp/ 'yekpâre muhafaza edilme- li'ymiş/ hah hah hah/ bir 'lokma-yı şâhâne'de yutabilmesi için/ kayzer hazretleri'nin!.." (Elde Var Hüzün, s. 92. 5. basım. Bilgi Yayınevi. 1997) Yürekler acısı Yürekler acısı bir haldir! Öyle oimasına öyledir de, daha 'Hürriyetin llanı' tarihinde, yani 14 Ağustos 1908'de, Kont Von Metternich'in, ola- ya ilişkin raporuna, Kaiser VVilhelm hangi notu düşmüştür, bilir misiniz? Aynen şunlan yazmış: "...ihtilâl, Paris ya da Londra'lı jöntürkler ta- rafından değil ordu tarafından, ve de 'Alman su- baylar' diye bilinen, Almanya'da eğitim gör- müş Türk askerleri tarafından yapılmıştır. Tü- müyle askeri bir ihtilaldir. Her şeyi denetimle- ri altına almış subaylar, kesinlikle, Alman dos- tudurlar..." (Hangi Atatürk, 3. basım, s. 19, Bilgi Yayınevi, 1996) Şimdi siz buna 'ittifak' mı diyorsunuz, Allah aş- kına! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.ada.com.trV-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle