Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ
10 HABERLER
Gazeteci Yazar ÇetinAltan
y
a göre Başbakanpsikopatalojik bir vaka
ALİER
RP lideri ve Başbakan Necmettin Erbakan'ın
biiyûk tepki toplayan son çıkışlannı
'provokasyon' olarak değerlendiren eski
parlamenter, Gazeteci-Yazar Çetin Altan, bu
provokasyonun ardında bir 'psikopatolojik
vaka'nın bulunduğunu. Erbakan'ın hayattan
intıkam alır gıbi davrandığını söyledi.
Çetin Altan'la Refah Partisi'nin (RP) son
çıkışlan ve toplumsal özellikJerimız üzerine bir
sövleşı yaptık. Altan, "RP ve Erbakan'ın bu
çıkışlannı nasıl değerlendiriyorsunuz? RP,
acaba, yüzde 10 civannda olduğu belirtilen
kemikleşmiş desteğini polarizasuınla
(kutuplaşma) çoğunluğa dönüştünnenin
hesabını mı yapıyor" sorumuza şu yanıtı
verdı.
44
Ben de çözemiyorum
kutuplaşma istemi var mı?
Çankaya'ya camL. Taksim'e
cami; bunlar provokasyon.
Çözemiyorum, bu provokasyonu
niye yapıyorlar? Bir analiz daha
yapıhr. Erbakan dahil. gençlikleri öksüz
geçti bu adamlann. Yani ne gezebildiler ne
yüzebiMiler ne plaja gidebikliler: ama sınıflaruun
birincisiydiler. Bir çeşit farkma varmadan
havattan intikam alır gibi davranıyorlar. Robert
Kolejli kadın bile bana tutsak oldu' gibi
psikopatolojik bir telafi mekanizması ve bir
kendini jerçekimsi/ hissetme megalomanisi
çalışıyor. Ne kadar krvrak zekâsının olduğunun
toplannı oynuyor ortalık yerde."
"Kutuplaşma olasılığını pek düşünmüyorsunuz
sanınm" dememiz üzerine de şunlan söylüyor.
"73 \aşındaki adam bu riske girer mi? 40-50
yaşında olsa anlayacağım. Bu yaşta bir insan bu
kadar büyiik provokasyon yaparak ne sağtıyor ki?
Burada 'psıkopatoljık' vaka var benim
gördüğüm; eğer daha ötede bir Almanya
malmanya daha bizim aniamayacağımız veya çok
iteride çözümlenebilecek başka angajmanlar yok
ise."
"Amacı ne? Cennete mi gftmek*1
diye soruyor
ünlü yazar ve yine kendi sonısuna şu yanıtı
veriyor:
"Siz bilebilir misiniz cennete gideceğutizi?- Peki,
bu atıp tutanlar değil nıi" diye sorduğumuzda şu
yanıtı veriyor:
"Şimdi şu oldu: Bizimkiler MarshaU yardunı
bihnem ne diye bir sürü yardım aldı. Komünizme
hayır... Bir yerde bir Marksist hareket olmazsa ,
orada demokrasi olmaz. Marksizm mutlaka
iktidara,
muhalefete gelsin diye
değil, bir kriter ortaya koyar. Sol da sağ da ona
göre biçim aür. "Marksizm bir filozofidir'
aslında: insan beyninln de doğanuı bir parçası
olduğuna inanır. Türkiyeli sokular da pek
farkında değUdir bu işin. Siyasetçi otacaklar.
Çünkü başka türlü kendi mesleklerini
yapamıyorlar. "Önemir olmak istiyortar, 'değerli
olmak yerine. Yunanistan'da iki komünist parti
'ErbakanI
yaşamdan intikmıı ahyor'Erbakan biliyor mu? Osmanh'nın 36
padişahından mesela 3. Mehmet, 19 kardeşini, bir
oğlunu öldürttü. Bu cennete mi gitti şimdi
Halifeydi adam yahu. Herkesin Kanuni dediği 1.
Süleyman, iki oğlunu 5 torununu öldürdü. Bir de
en yakın arkadaşı Makbul tbrahım Paşa'yı
uyurken öldürdü. Niye uyurken? Çünkü söz
vermiş 'seni öldürmeyeceğim' diye. 'Uyurken
insanın ruhu bedende olmaz' fetvası aldı. Onun
için \
p
erdiği sözü tutmuş sayıhyormuş."
Bir Mustafa Kemal eleştirdi
Altan söyleşinin bu bölümünde sözü Osmanlı
tarihinin eleştirisine getirerek şunlan anlattı:
"Bizde hangi cumhuriyetçi var Osmanh tarihini
gerçekten eleştirecek. Bir Mustafa Kemal
çıkmıştir. O da İzmir İktisat Kongresi'ndeki
konuşmasında. Ama Mustafa Kemal'in orada
yaptığı konuşma benim kitabımın dışında hiçbir
yerde yoktur. Bir de Türkçüler eleştiruier. Onlar
da ırkçı olduklan için."
Refah'ın Sincan'da düzenlediği gecenin ardından
Sincan sokaklannda tanklann gezmesi
konusunda da "Caminin alternatirı
kışla değildir. İkisi de tüketimin
kurumudur. DYP içindeki duvarlı
miiietvekilleri çözüme yardımcı
olabilir"dıyor.
Altan. sorunlann çözümünde aklın pek
kullanılmadığını. akıl yerine
kumazlığın tercih edildiğini
ve herkesin kendisini
kurnaz gördüğünü
ifade ederek
sözlerini şöyle
sürdürdü:
" Kurnazlık aklın
zıddır. Yani gerçeği
aramak yerine,
gerçeği saklayıp
kendi çıkanna
olanı gerçek diye
surunak
kurnazuktır.
Onun için
kurnazlık
baskıcıdır. Niye
basına
saldınyoriar, kızı
dövüyorlar(Işın
Güreİ) orada. Çünkü gerçek ortaya çıkmasın,
kendi anlatımı gerçek diye bellensin ki, sakladığı
gerçek açığa çıkmasın. Akılcı ise özünü arar. Onun
için özgürlükçüdür akılcıbk. Türkler niye baskıcı?
Çünkü kurnaz."
Altan. "RP'yi umut parti konumuna getirenlere
ne demeli. Bugünlerde herkes Refah'a aüp
tutuyor, ama onu umut parti durumuna taşıyanlar
var. Türkiye'de bir tane bile yok. Amerika'ya
yaranmak için tıktılar hepimi/i içeri. Ve askerler
yaptı bu işleri. İmam-hatip okullannı
boUaştırdilar. Bu kadar sosyal adaletsizlik olan bir
memlekette insanlar kendi haklaruıı savunacak
bir parti araıiar. Kalkar tüm sosyalist komünist
partileri \asaklarsan, nerede birikim yapar bu?"
Altan, böyle bir sistemde. halkın aslında farkında
olmadan 'tek parti'yi seçtiğini anlatarak
konuşmasını şöyle sürdürdü:
Llderlerinkl sadrazamtık kavgası
"Yani tek parti piramidinin tepesine hangi
adam padişah olacak, onu seçiyor. Yoksa, ceza
yasasını değiştirme vaadinde bulunan parti >-ar
mı hiç? Bunun bile bilinci \aygin değil
Türkiye'de. 13 milyon aileyiz, 10 milyon
mahkeme dosyası var. Mahkeme binalan eksik.
Buna karşın, Âdalet Bakanlığı'nın bütçeden aldığı
pay yüzde 1, ordunun aldığı yüzde 18. Bir
tane böyle denklem göstersene
bana Fransa'dan, İsviçre'den
yahut İspanya'dan."
geçmek bu kadar karmaşa göstermedi. Çünkü
birisi etimden tutsun diyor. Partilerin liderlerine,
aşiret liderine oy verir gibi oy veriyor, elinıden
tutacak diye. Bizdeki topraklann yüzde 60'u
bankalann ise yüzde 80'i devlete aittir. Bu sayede
gecekondu yağmacılan ile oy
pazaruğı yapıhr, iktidar
istediği gibi kredi
dağıtır. Yani tıpkı
padişah gibidir. O
zaman her parti
başkanı seçmen
gözünde elinden
tutacak bir
padişahtır."
•l/laşmıyorlar'
denılen liderlerin
aslında sistemin
değiştirilmemesi
konusunda
uziaştiklannı
'Kürt Mehmet Paşa' kavga ediyordu, aynı ölçüde
kavga ediyorlardL Mevcut düzen içinde hazineyi
kün ete geçirecek kavgası bu."
Türkiye otokritiğini yapmaktan
korkuyor , _ „ _
Altan, demokrasi ve topjûmsal uzlaşmayla ilgili
sorulanmızı yanıtlarken de Osmanlı tarihinde
uzlaşmanın olmadıgını, aksini savunanlann kendi
tarihlerine objektif yaklaşmayıp "şanlı tarimiz"
edebiyatı yaptıklannı savundu:
"Şanİı tarihimiz edebiyatının nedeni, Türldye'nin
hiçbir zaman silah teknolojisinde öne
geçmemesidir. İstanbul'un aluıışı da dahiL
îstanbul'u alan toplar Macaristan'da
dökülmüştür. Silah endüstrisinde gelişme
yapmadığın zaman kol gücüne, yani piyadeye
da>anırsın. Piyade ise şehit ounaya
koşullanmahdır ki etkili olsun. Onun için herkes
şelıit oknaya koşullansın diye 'şanlı tarıh'.
'kahraman atalar' edebiyaü yapınr.
• Bizde hangi cumhuriyetçi var Osmanlı tarihini • Marksizm mutlaka iktidara, muhalefete gelsin diye
gerçekten eleştirecek. Bir Mustafa Kemal çıkmıştir. O değil, bir kriter ortaya koyar. Sol da sağ da ona göre
da İzmir İktisat Kongresi'ndeki konuşmasında. Ama biçim alır. Lider kavgaları demokrasi mücadelesi
Mustafa Kemal'in orada yaptığı konuşma benim değil. Sadrazamlar kavgası da vardı. Demokrasi
kitabımın dışında hiçbir yerde yoktur. Bir de Türkçüler mücadelesi miydi o? 4. Murat zamanında Topal
eleştirirler. Onlar da ırkçı olduklan için. Bir yerde bir Recep Paşa ile Kürt Mehmet Paşa kavga ediyordu,
Marksist hareket olmazsa orada demokrasi olmaz. aynı ölçüde kavga ediyorlardı.
Altan'ın altım çizdiği bir başka toplumsal olgu
"kulluktan vatandaşhğa'" geçişte karşılaşılan
karmaşa ile kurtancılara duyulan ihtiyaç.
Toplumun bu konudaki zaafuun demokrasinin
önündeki engellerden biri olduğunu belirten
Altan, bu olguyu da şöyle değerlendırdi:
"Hiçbir toplumda, en ufak toplumlardan en
kalabalık Çin'e kadar, kulluktan vatandaşhğa
söyleyen Altan, liderler kavgasmm demokrasi
için yapılmadığını kendine özgü üslubuyla şöyle
anlattı: "tktidar kavgası yapıyorlar, ama sistemi
değiştirmeme konusunda uzlaşıyorlar.
Kavgaları demokrasi mücadelesi değil.
Sadrazamlar kavgası da vardı. Demokrasi
mücadelesi miydi o?
'4. Murat' zamanında 'Topal Recep Paşa' ile
Birinci Dünya Savaşı'nın bedeli
Kahramanlık meselesi değil bu, mühendislik
meselesidir. Schwarzkof, 123 ölüyle döndü
Körfez Sa\Bşı'ndan. 700 bin kişi yönetti,
hepsi de değişik uluslardandı. Türkiye
kendi otokritiğini yapmaktan
korkuyor. İnsan tarihine karşı
* - objektif vaklaştıkça görür
kendini. Bizde kaynaklar
halkın menzilinde
durmuyor. SevT'in
metnini bir yerde
bulamazsuiız mesela.
Birinci Dünya Savaşı'na
niçin girdik? Çünkü
'ya 5 milyon
atan verdi II. Wilhelm.
Odessa'yı bir gecede
bombardıman ettüer.
Kabinenin bile haberi
yoktu. U milyon insan
ziyan ettik biz.
Çanakkak'de 250 günde
250 bin asker öldü. Sonra
"ey bu topraklar için
toprağa düşmüş asker'.
Bu topraklar için düşmedi ki asker. Çünkü Lenin
o zaman gizJi bir toplantıda bir açıklama \apü.
'Ben iktidara gelirsem erken banş yapanm' diye.
İngilizler Romanovlar'ın yarduıuna gitmesin diye
öldü bizim fukara çocuklar. Nitekim 1917'de
ihtilaloldu, 18de İstanbuldüştü. İngilizlerellerini
kollann sallayarak İstanbul'a geldi. Peki tüm
bunlaruı analizlerini çocuklara okutuyorlar mı?"
Ekonomi Politikalan Çalışma Grubu (EPÇG) Kamuoyu Duyurusu
Sosyal giivenlikte çözümsüztük üretfliyor
Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi bütün öğele-
ri ilebirlikte derin birbunalım içine girmiştir. Sos-
yal güvenlik sisteminin krizi 1970'lerde oluşmuş.
1980"lerde de tıkanma sürecine girmiştir. Bu süre-
ce karşın hiçbir cıddi reform çabası içine girilme-
diğiiçin 1990'lara devredilen miras tam bir çökün-
tü tablosu oluşturmaktadır. Söz konusu dönem için-
de aktüaryal ilkeler gözetılmemiş, sıgortalı olma
mükellefıyetıni tam olarak yerine getirmeyenlerle
sıgorta ile ilişkisi olmayanlar "özel yasalar" aracı-
lığıyla kurum olanaklanndan yararlanır hale geti-
nlmış; "borçlandırma" yöntemiyle sisteme sürek-
li yeni yükler eklenmiş ve bütün bu olumsuz geliş-
melere ek olarak sosyal fonlann enflasyon karşısm-
da enmesine "kamunun borçlanma gereksinimle-
ri" nedeniyle göz yumulmuştur. Böylelikle sistem
özellikle yaşlüık sigortası yönünden tıkanmış ve
beklendiği gibi 1992'denitibarenbüyükaçıklarver-
meye başlamıştır.
Bunlara rağmen 1992 yıhnda yeni hükümetin
yaptığı ilk düzenleme ise 1987 yıhnda getirilmiş bu-
lunan emeklilik yaşı sınırlannın kaldınlması ol-
muştur. Bundan iki yıl sonra sistemin sorunlannın
büyüdüğü bir noktada ise yabancı kuruluşlara re-
form projeleri sipariş edilerek kerhen bir reform
arayışına girildiği gözlenmektedir.
Bu bağlamda örneğin Dünya Bankası kredisiyle
Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) emeklilik
sistemlerine ilişkin Avustralya Sağlık Sjgortası Ko-
misyonu'na da sağlık hizmetleri ve fınansmanına
ilişkin projeler ısmarlanmış; 1996 başlannda ta-
mamlanan bu projelerden esinlenen reform tasan-
sı hukuken geçersiz olduktan sonra da kamuoyuna
-biraz daha yumuşatılmış- yeni bir yasa tasansı su-
nulmuştur.
Yeni yasa tasansı, dövizlı emeklilik, prim alacak-
lannın faizlerinin yansına af ve sosyal güvenlik ku-
ruluşlannın taşmmaz variıklannın satışı gibi sosyal
güvenlik sistemini derinden sarsabilecek ek tasan-
larla sistemin yapısal nitelikli sorunlannı göz ardı
etmeye ve kısa dönemli siyasi çıkarlan ülke ve ku-
rum çıkarlannın önüne koymaya yönelmektedir.
SSK ile ilgili yasa tasansının getirdiği düzenle-
meler arasında bazı olumlu öğeier bulunsa da bun-
lar sistemin yapısal nitelikli sorunlan yanında ha-
yata geçirilemeyecektir.
Örneğin;
* Tasannın, 1987 geçiş hükümlerini aynen be-
nimseyerek emeklilik yaş sımrlan getirmesi ve bun-
lan Türkiye koşullannı dikkate alarak fazla yüksek
tutmaması yerindedir.
* Bağlanacak yaşlılık aylığının aylık bağlama
oranının üst sınınnm yüzde 85'ten yüzde 100'e
yükseltilmesiyle uzun süre prim ödeyenlerin hak-
îannın korunması ve böylelikle aynı zamanda be-
lirlenen yaş sınırlannın üzerinde çalışmaya teşvik
edici bir unsurun konulması da uygun bir düzenle-
me olarak kabul edilebilir.
* Tasannın sosyal yardım zammını Hazine'nin
bir yükümlülüğü olarak öngörmesı de yenndedir ve
sistemi darboğazlann bırinden kurtaracak nıtelik-
tedir.
SÜRECEK
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Dayanılmaz Picasso...
Picasso ile karşılaşma hep ilginç olur.
Bu da öyle oldu.
Yoldan geçen iki kişi durmuş, bacaklanna bir
musluk onancısı pantolonu geçirmiş, sırtına kjsa bir
palto çekmiş orta boylu adama bakıyordu. Başın-
da bir Ingiliz kasketi vardı.
Alnına bir tutam saç dökülüyordu.
Modigliani'yi gördü.
İki gençten biri ötekine:
"Köpekli Picasso'yu gördün mü?" diye sordu.
Picasso oydu.
O sıralar 25 yaşındaydı. Anarşistti. Işçi kesimine
özgü resimler çiziyordu. Birden sokağa fırtadı:
"Benim adım Modigliani, Livernolu'yum."
Picasso'yia dostluk kurmak kolay degildi. Picas-
so genç adamı süzdü.
"Ressam mısınız?"
"Evet" dedi. "Paris'e yeni geldim."
Sırtında italyan geleneğine uygun bir elbise var-
dı. Saçı başı Picasso gibi dağınıktı.
Birbirierine birer resim verdiler.
"Bir içki içer misiniz?"
"Nerde?"
"Royal sokağında bir yer biliyorvm. Oraya yakın
bir otelde kalıyorum. Oraya gidelim."
"Niye bir otelde kalıyorsun?"
"Ben bir yabancıyım."
"Bende."
"Paris 'e yeni geldim."
Modigliani'yle Picasso konuşmayı sürdürdüler:
"Burada Fas Oteli'nde kalıyorum. Arkadaşım
Maks Jakop. Paylaştığımız odanın yan kirasını ve-
riyor. Bir işçi gibi çalışıyor."
"Kendine Montmartre'da bir yer bul. Kapat şu
otel lafını... Bir ressamın Madeilande'da dolaşıp
durması iyi değildir. Operaya yakın bir yerde otur-
mayan Degas, modellerini dansöz kızlann odala-
nndabulurdu. Modeliiçin ditediğiniseçer... Ravıg-
nan 13 numaradaki yer."
"Arkadaşın Maks Jakop bir Yahudi mi?"
"Evet ama.. kötû Yahudi. Karşısındaki, Yahudi-
Iere sövmedikçe hahamlara, sinagoglara boş ve-
rir. Maks'ın doğum yeri Bröton'dur."
"Elbette anlıyorum."
"Evli misin Mösyö Picasso?"
Bu soruyu biraz geç yanıtladı:
"Montmartre'a git, orada herşeyigörürsün, res-
mi de, geriye kalan şeyteri de... Hoşuna giden ka-
dını da... Şimdi bir içki ısmahama sırası bende. A-
ma yeterince param yok."
"Mösyö Picasso bırakın bir içki daha ben ısmar-
layayım. Karşı koymayok. Zengin sayılınm ama, ai-
lem beni terk etti. Elime para geçecek, ne diye sa-
na birkaç frank borç vermeyeyim."
"Niye vermeyesin?"
Bu konuşmanın üstünden yıllar geçti. Bir gece
Montparnass'ta saıtıoş karşılaştılar. Kadife ceketi-
nin cebinden bir yüz franklık çıkardı ve arkadaşına
olan küçük borcunu ödedi.
Picasso, bu mevsimde sinemalarımızın konuğu-
dur; lüks sinemalarda gösteriliyor. Picasso ile
Modigliani birtikte.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYÂN
SOLDAN SAĞA:
1/Karşı cınsin gıy-
si ya da eşyalany-
la cınsel coşku ve
doyum sağlama. 2/
Kolaylıkla aldatı- 3
labilen... Ilaç, mer-
hem. 3/Kale hen-
değı... Iç sıkıntısı.
4/ Ağızdakı koku-
lan gidermek için "
çığnenen baharlı 7
bir madde... Ender,
seyrek. 5/ Olum- 8
suzluk belirten bir n
1 2 3 4 5 6
önek... Ineğin er-
kek yavrusu. 61 Nabi'nin
öğretıci nıtelikteki ünlü
mesnevısı.7/Bırnota... Bir
haber ajansının simgesi...
Verme, ödeme. 8/ Bir ışın 3
tamamlanması için tanınan 4
eksüre...Hayvanlaravura-
lan damga. 9/Duvar içinde
bırakılanoyukbölüm...Un "
elerken yere dökülmemesı
için serilen örtü.
AŞAĞI-VTJKARIDAN
YA:
1/ Bilgı ve güç elde etme karşılığında ruhunu şeytana satan
ve bu olay nedeniyle birçok sanat yapıtına konu olan efsa-
nekahramanı... Sıcak ve kuru bir rüzgâr. 2/ Aşama... Beyaz
etl ibirbahk.3/Uzaklık işaretı... ABD Profesyonel Basket-
bol Lıgı'nı simgeleyen harfler... Birçift oluşturan şeylerden
her bin. 4/ Bir adın ya da sözcüğün baş harfı. 5/ Isviçre'ye
özgü, ağaç kütüklerinden yapılan dağ evı... Radyumun sim-
gesi. 6/Günün bir bölümü... Satrançta bir taş. II "Zinhar e-
lıne — vırmen o kâfinn / Zira görünce suretını put-perest
olur" (Baki). 8/ Dayanıkhlık. 9/ Kumarda ortaya sürülen
para... Dört Halife'nin sonuncusu.
YERALTITAŞKÖMÜRÜ OCAKLARI tçtV
KUYU VE INSET TESISI YAPTıRıLACAKTıR
TÜRKTVI: TAŞKÖMÜRL KURUMU
GENEL MUDÜRLÜĞC'NDEN
ZONGULDAK
DosyaNo:97-EP-107
1 - Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Taşkömürü
Işletme Müessesesı'nde mevcut Uzun Mehmet -1 Kuyusu'nun
+14.5-211 m.lik kısmı onanlacak ve -595 m.den -865 m.ye
kadar derinleştinlecektir. Aynca kuyuda mevcut -425 m. in-
setı onanlacak ve -560 m, -630 m, -700 m, -770 m ve -840 m
kotlannda yeni insetler tesıs edılecektır.
2- Şartnameler Zonguldak'ta Türkıye Taşkömürü Kurumu
Genel Müdürlüğü Etûd, Plan Pîoje ve Tesıs Dairesı Başkan-
lığı'ndan 05 03.1997 tanhınden itibaren ücret makbuzu kar-
şılığı verilecektir. Şartname bedeli 25.000.000- TL olup Zon-
guldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü Mu-
hasebe Dairesı Başkanlığı'na yatınlarak makbuzu alınacak-
tır.
Şartnameler ücTetsız olarak Etüd, Plan-Proje ve Tesis Da-
ıresı Başkanlığı'nda incelenebihr.
3- Ihaleye teklıfverebilecek firmalar, TTK'ninyapacağı bir
ön seçım ile belırlenecektir. Ön seçım sonrası ihaleye, "iha-
leyekanlmabelgesı" alan firmalanntekliflen kabul edılecek-
tir.
4- İhaleye katılma belgesı almak için firmalarca hazırlanan
belgeler, 30 04.1997 Çarşamba günü saat 14.00'e kadar TTK
Genel Müdürlüğü mevzuat, muamelat ve muhaberat şube mü-
dürlüğüne teslim edılecektır.
5- ihaleye katılma belgesı alması uygun görülen firmalar,
05.05.1997 Pazartesi gününden sonra açıklanacaktır.
6- Teklifler 05.06.1997 Perşembe günü saat 14.00'ekadar
Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü, Mevzuat,
Muamelat ve Muhaberat Şube Müdürlüğü'ne teslim edile-
cektir. thale aynı gün saat 15.00'te TTK Genel Müdürlüğü top-
lantı salonunda yapılacaktır.
7- thale ile ilgili dığer bılgüer sartnamelerde yer almaktadır
8- Türkiye Taşkömürü Kurumu 2886 sayılı kanuna tabı
değildir ve ihaleye katılma belgesı venp vermemekte, ıhaleyı
yapıp yapmamakta ve ışını dıledığıne vermekte serbesttır.
Basın: 7130