02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Susurluk Araştırma Komisyonu'nun ANAP'lı üyesi Yaşar Topçu yakındı 'DGM'ye siyasi baskı var' 11 ayrı suctan yargılanmış Topal'ın suç dosyası kabank AYŞE SAYIN AıNKARA - Öldürülen kumarhanelerzincıri sahbi Ömer Lütfü Topal ın kaba- nk suç dosyası TBMM Su- surluk Araştırma Komis\x>- nu'na ulaştı. Topal'ın eski avukaü Ekrem Marakojlu taraftndan komisyona ileti- len dosyada, Topal ':n, adam öldürme, uyuşturucu kaçakçılığı, tehdıt ve işken- ce, ruhsatsız silah bulun- durma suçlan ıle ilgıli 11 ayn dosyadan yargılandığı belırlendi. Dosyalarda, To- pal'ın, sahıbi olduğu Em- peryal Casinolan çalışanla- nnı da kirli işlerine bulaştır- dığı, aynca hiçbirisinin si- gortasını yaptırmadığı kay- dedildi. Marakoğlu komisyona verdiği dosyada, Emperyal Casinosu çalışanlanndan ceza davalannda sanık ola- rak yer alanların hiçbirisi- nin Sosyal Sigortalar Ku- rumu'nda kaydı olmadığı- na dikkat çekerek, "Bu se- bepten özeüikle işten ayn- lan biiyük böliim mağduri- yet içerisindedir. Ben, işte en azından kendisini mağdur hisseden kesim içerisinden birilerinin Topal cinayetin- de rol almış olabileceğini düşünüyonım" görüşüne yer verdi. TÜSİAV'a ziyaret Mmd'den 'siyasal din> eleşûrisi • Bayram Meral, RP'nin tırmandırdığı türban tartışmalanna değinirken yazma geleneğinin başka boyutlara çekilmeye çalışıldığını vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-tş Genel Başkanı BajTarn Meral, ekonomideki rahatlamanın kaynağının özelleştirmeden gelen gelirler olduğunu be- lirterek "Satük, sattık, birti. Bir gün gelecek devlet, me- murlarına öde>ecek para bulanıayacak" dedi. RP'nin tırmandırdığı türban tartış- malanna değinirken Anado- lu'daki yazma geleneğinin başka boyutlara çekilmeye çalışıldığını vurgulayan Me- ral. "Ülkede bunalun yara- tanlan bertaraf edeceğiz" 1 diye konuştu. Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, dün Türk Sanayicileri ve Işadamları Vakfi'nı (TÜSlAV) ziyaret etti. Meral, "Siyasiler her gün halk nezdinde biraz da- ha puan kaybetmekte; onun için kendilerinin aktif prog- ram hazıriamalannu halkın sorunlanna daha ciddi eğü- melerini istiyoruz" dedi. Iş- çi-işveren arasındaki diya- logtan bazı siyasilerin rahat- sız olacaklannı söyleyen Meral, ibadetin bazı kesim- lerce siyasi amaçla yapılır duruma geldiğine dikkat çe- kerek şöyle konuştu: "Y'azma Anadolu'nıın ge- leneğiydi. Şimdi başka bo- yutlara çekiliyor. Yıllardır cami yapılıyordu. Niye yap- tın, niye ibadet ediyorsun di- ye soruluyor muy du? Türki- ye Cumhuriyeti, demokra- tik, laik cumhurivettir. Biri- leri bir şeyler hazırlıyorlar, ama bu bütüıüük bunu aşa- «aktır. Cami yapüır, yapıt- maz. Polis gelecek. Arkasın- dan o olnıadı asker gelecek. Sonra yeniden besmele çek, başla/ TÜSİAV Genel Başkanı Veli Santoprak da Türki- ye'nin kritik günlerden geç- tiğine ışaret ederek "Türki- ye'de toplum katmanlan ar- bk etkin olmalı. Bizi bir mil- li mutabakat veya diğer bir ifadeyie toplumsal uzlaşma rahatiaür" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu, 27 Şubat Perşembe günü Istan- bul'a giderek adlan Ömer Lütfü Topal cinayetine kan- şan 3 Özel Timci ile "Koca- eti çetesi"nı dinleme karan aldı. CHP Samsun Milletve- kili Murat Karayalçuı. ken- disine Şırnak'ta suikast dü- zenlenmesinin planlandığını açıklayan iki itirafçmın da dinlenmesi için komisyona başvurdu. Komisyonun ANAP'lı üyelerinden Sinop Milletvekili Yaşar Topçu, "lstanbul Deviet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) siya- setin tepderinden baskı var" dedi. CHP Samsun Milletvekili Murat Karayalçın dün sabah TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Meb- met Elkatnuş'ı ziyaret etti. Karayalçın, Murat Ipek ve Murat Demir adlı itirafçıla- nn dinlenmesini istedi. Iti- • Susurluk komisyonu öğleden sonra toplanarak bugüne dek yürütülen çalışmalan değerlendirdi. Toplantıdan sonra açıklama yapan Elkatmış, bugüne dek 40 kişiyi dinlediklerini, gelecek hafta 27 şubat günü İstanbul'a giderek tutuklu olan bazı kişilerin bilgisine başvuracaklannı söyledi. raflann yayımlanmasmdan sonra Içişleri Bakanı Meral Akşener ve Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksd ile göriiştüğünü ve "Emniyette böyle bir suikast ihban yok- tur"yanıtını aldığını aktaran Karayalçın'ın. "Bu kişiler emniyet mensubu mu bile- mem. Gerçeğin ortaya çıka- nlması için bu iki kişi komis- yonda dinlenmeb" dediği öğ- renildi. Komisyon öğleden sonra toplanarak bugüne dek yü- rütülen çalışmalan değerlen- dirdi. Toplantıdan sonra açıklama yapan Elkatmış, bugüne dek 40 kişiyi dinle- diklerini, gelecek hafta 27 şubat günü İstanbul'a gide- rek tutuklu olan bazı kişile- rin bilgisine basvuracaklan- nı söyledi. Elkatmış. "Tu- tuklulann getirilmesi mah- zurlu olabilir, zor olabilir. ls- tanbul ve gerekirse Koca- eö'yegiderek kendilerini din- leyeceğjz" dedi. Elkatmış, komısyonda raportör olarak görev yapan eski hâkim Ak- man Akyürek'in MlT'çi ol- duğu haberleriyle ilgili ola- rak yöneltilen, "Komisyon- da ajan rahatsıziığı var mı" sorusunu. "Hiçbir sorunu- muz yok, komisyonumuz ga- yet iyidir" diyerek yanıtsız bıraktı. Komisyon 27 şubat günü istanbul'a giderek ad- lan Ömer Lütfü Topal cina- yetine kanşan Özel Timciler Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz ile "Ko- caeli çetesi" olarak anılan Hadi Ozcan ve arkadaşlannı dinleyecek. Komisyonun ANAP'lı üyelerinden Yaşar Topçu, "MTTçi raportör'' savlany- la ilgili sorular üzerine şun- lan söyledi: "Komisyon hakkmda da- ha çok haberler çıkacak. Iz üzerindeyiz, rahataz oianlar var. Akman Bey faili meçhul cinavetlerde çaİışti. tecrübeü bir arkadaşımızdır. Hemen MTT'çi diye damga vurulu- yor. Komisyonda MtT'çi ça- hştinlmasını doğru bulmam. Diyeam Id MTT eJ atn. Bura- da sakh bir şey yapdmıyor. Tutanaklar benim elime gd- meden basında yayımlanıvor. Nesi gbli de MIT adam bu- lunduracak?" Topçu, komisyon çalışma- lanyla ilgili haberlerin basın- da yer almasından da rahat- sız olmamak gerektığini SÖVT ledi. Topçu, "Biz soruştur- ma komisyonu değiliz. Çok özel biigOer çdayor, deniyor. Devietin jçinde kamuoyunun bilmemesi gereken kararlar alınıyorsa, bunu alırken dö- şünsünler" diye konuştu. Is- tanbul'da Özel Timciler ile "Kocaeli çetesi"ni dinleye- ceklenni açıklayan Topçu, "Biz evrak incelemesi yap- mayacağız. Bu olmaz. Doğ- rudan tutuklulann bilgisine başvuracagız. İstanbul DGM'ye zaten baskı var. Si- yasetin en tepeierinden baskı var" dedi. Topçu, "bas- kı"larla ilgili diğer sorulan ise, "Zamanı geünce isim de söyteriın'' diyerek yanıtsız bıraktı. Hükümetegenel grev uyansı lstanbul Haber Senisi - Nemalarm ödenme- si için Sirkeci Gan'nda toplanan lstanbul Işçi Sendikalan Şubeleri Platformu üyeleri, geniş güvenlik önlemleri altında lstanbul Valiliğı'ne yürüdü. 2 bin işçi ve memur, zorunlu tasarruf kesintilerinin kaldınlması ve nemalann öden- mesi için topladıklan 120 bin dilekçeyi, Başba- kan Necmettin Erbakan'a iletilmek üzere tstan- bul Valisi Rıdvan Yenişen'e verdi. Sirkeci Gan önünde toplanan işçiler ve destek için gelen KESKtemsilcileri, "İşçi memurelele,genel gre- ve", "Zam, zulüm, karakoL işte REFAHYOL" ve "Zafer, direnen emekçinin olacak" sloganlannı atarak Valiliğe doğru yürüyüşe geçti. Türk-lş'e bağlı Belediye-lş Anadolu Yakası Şubesi Baş- kanı ŞabanTören,"l988yıhndanbugüne kadar isteğimiz dışında ücretterimizden yapüan kesin- tikrin, ana para ve nemalan ile birfikte geri ödeo- mesini istiyoruz. tşçi başına yaklaşık 200 milyon liralık aJacağınuzın geleceği beUrsiz durumda. Zorunlu tasarruf uygulamasında pekçok keyfi- lik ve yasadışılık v aşanmaktadır. Hakknnızı isti- yoruz. Alacağız, alana kadar mücadelemizi sür- düreceğu. Vbksa bunu hem uluslararası kamu- oyuna hem de Türk kamuoyuna genel grevte his- settireceğiz''dedı.(Fotoğraf: ALPER TURGUT) Çevre Bakanlığı, iddialar üzerine Isparta ve Konya'da inceleme başlatıyor Radyoaktif abk bâmecesiCEM ULUTAŞ Eski Atom Enerjisi Kurumu (TAEK)Baş- kanı Prof. Dr. Ahmet Yiiksel Ozemre'uin, Türkiye'nin, gizlice ülkeye sokulan radyoak- tif atıklarla bir nükleer çöplüğe dönüştürül- düğü iddialanna biryenisi daha ekJendi. De- mokrat adlı yerel gazetede bir haber yazan Sorumlu Müdür Doğan Çeük. araştırmalan sonucunda, söz konusu atıklann, Cumhur- başkanı Sükyman Demirel'ın kardeşi Şevket Demirel'e ait Gültaş adlı çi- mento fabrikasında depo- landığını tespit ettiğini bil- dirdi. Atıklar kente geldiğinde ilk haberi yapan Doğan Çe- lik, dönemin Isparta Valisi Setami Pekerin Sağlık Ba- kanlığı'na yaptıgı başvuru sonucu, ÖDTÜ'den iki kimyager profesörün getir- tildiğini anlattı. Bilim adamlannın incelemeleri sonucu, atıklann insan sağ- lığı için zararlı kimyasallar olduğu, ancak nükleer nıte- likte olmadığı yolunda bir rapor hazırladıklannı anla- tan Çelik, daha sonra bun- lann valilik tarafından pa- ketlenerek 86 adet kamyo- na yüklendiğini ve Antal- ya'ya gönderildiğini söyle- di. Kamyonlara bizzat eşlik ettiğini belirten Çelik, daha sonra tehlikeli atıklann Al- manya bandıralı Traider adlı gemiye yüklenerek bu ülkeye geri gön- derildiğini söyledi. tddianın sahibi Özemre ise haberi veren gazetenin çarpıtarak 'hiraF biçiminde ver- di ğini, ancak olayın, ilgili tanhte başında bu- lunduğu TAEK ile ilgisınin olmadığını vur- guladı. Almanya kökenli bir şirketin 1985 'te kendisine başvurarak, orta şiddette radyas- yon içeren 4 bin ton nükleer atığın, kilosu 10 marktan Türkiye'de bertaraf edilmesini iste- diğini, ancak kendisınin bu teklifı reddetti- ğini söyledi. Aynı teklifin birkaç ay sonra başka kanaldan yeniden geldiğini ve 'Tür- Idye'nin çöplük olmadığı' yanıtını vererek yeniden reddettiğini belirten Prof. Özemre. "1987'de kunımdan avnldıktan sonra 1988 veya 1989'da güvenilir bir kaynaktan aldı- ğun bir istihbarata göre, 1150 ton nükleer anğın Isparta'dagömükiüğünü, Konya'da da 800 ton radyoaktif hastane abğmın yakıldı- ğuu öğrendün" diye konuştu. İddialar, bakanlığı harekete geçirdi. Çocuklar karantinada ŞanJıurfa'ıun Dunıcu Köyü'nde yaşanan esrarengiz hastalığa 8 çocuğu kurfoan veren 'Urfab' ve 'Aldemir' ailelerinin diğer çocuklan karantina alüna aünıyor. Bir süredir gözetim altında rutulan 11 çocuk dün Sağlık Bakanhğı'nca Ankara'ya götürüldü. Merkeze bağfa Dunıcu Köyü'nde geçen yıl temmuz ayinda başiayan ve 6 ay da 4-7 yaş arasındaki 8 çocuğun ölümüne yol açan hastalıgı rüm incelemelere karşın belirleyemeyen Sağlık Bakanlığı, ölümlerin gerçekleştiği ailelerden geriye kalan çocuklann Ankara'da gözetim alüna alınmasını kararlaştırdı. (Fotograf: ÖZCAN GÜNEŞ) Özemre'nin iddialannın araştınldığmı be- lirten Çevre Bakanı Zıyaettin Tokar. iddi- alann kendileri için bir ihbar niteliği taşıdı- ğını belirterek. "tncelemeler sonucunda her- hangi bir yanlışuk belirienirse. atıklan nak- leden ülke ve o zamanki sorumlular hakkın- da yaporun teşebbüslerinıiz olacak" dedi. Isparta Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu ve Kon- ya Valisi Zıyaeddin Akbulut yaptıklan açık- lamalarda, iddıalan doğrulayacak bir kanıt bulamadıklannı bildirdiler. Almanya Çevre Bakanlığı yetkililerinin, AA'ya, Türki- ye'ye resmi yollardan hiçbir zaman nükleer atık nakliyatı yapılmadığı yönündeki açık- lama yapması dikkat çekti. Almanya Federal Gümrük Suç Dairesi Sözcüsü Leon- hard Bierlde, "Türldye'ye böyle bir naktiyat kesin olarak yapılmadı demek yanlış olur. Ancak böyle bir nakliyat ya- pılmadı'' dedi. Susurluk'la birlikte ortaya çıkan kirliliğin istenirse birkaç yılda temizle- nebileceğini belirten çevTeci- lerse "Nükteeranklantemiz- lemek ise binlerce yıl ahr" de- di ler. Arkadaş Çevre Grubu tarafından yapılan açıklama- da şöyle denildi: "İkinci Dün- ya SavaşTıun izferini kısa zs- manda temizleyen dfinya, Çernobil"in izlerini temideye- miyor. Bu cüıayete kanşanla- nn vatana ihanet suçu ile yar- gılanmalannı istiyoruz." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Demokrasinin Onemi ve Şeriat Bu haftaki tüm yazılanmı Refah'a, Islam şeriatına ve demokrasiye ayırdım. Zira öylesine yalan yanlış şeyler yutturulmaya çalışılıyor ki; eğer ciddi bir biçim- de karşı çıkılmazsa giderilmesi çok güç sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz. Beni çok siniriendiren iki saptırma var. Bunlardan birincisi; "Müslümanlıkla "Şeriatçılığın" aynı şey ol- duğu konusundaki yoğun gayretler. Dikkat ettiyseniz, son günlerde şeriatçı yazarlann hemen tümü bu nok- tadan saldınyorlar. Bu konuyu birönceki yazımda e)e aldım. Ikinci saptırma, "demokrasi içinde şeriatdüzentnin deyaşanabileceği". Bu görüş de kocaman bir yalan- dır ve bugünkü yazımda bu nokta üzerinde durmak ve demokrasinin, şeriat düzeninin neden "panzehri" olduğunu açıklamak amacındayım. Önce bir noktanın altını çizmek istiyorum. Bence bir demokrasıde kendinı şenatçı olarak tanımlayan ve bu çerçeve içinde yaşamaya gayret eden insanlara da yer vardır ve kendi yaşam tarzlannı ve beklentilenni bize empoze etmeye çalışmadıkça ya da bu yaşam tarzını toplumda egemen kılmaya uğraşmadıkça, bunlara hoşgörüyle bakanm, tahammül ederim. (Yan- lış anlamalara neden olmamak için "hoşgörü" tanı- mını on bininci (!) kez yinelemek istiyorum. Hoşgörü birinsanın; kendinden farklı inançlan olan, kendinden farklı düşünceleri olan, kendinden farklı yaşam tarz- lan olan ve kendinden farklı değerier sistemi olan in- sanlara karşı, sevecen bir tahammül göstermesi de- mektir. Hoşgörü; ne geri adım atmaktır, ne de ödün vermektir.) Şimdi konumuza geri dönelim. Kimilerinin dile ge- tirdiklerinin aksine, şeriat düzeni demokras/yle bağ- daşmaz. Zira bir şeriat düzeninde "sonılann" ve "so- runlann" yanıtlan, "ilahi metinlerde" aranır. Burada söz sahibi olan kişi, şeriatın kaynaklannı "kendince yorumlayan" kişidir. Şeriatçılar, demokrasinin "halk egemenliği" anlayı- şına karşıhk, "Tann egemenliği" anlayışını gündeme getiriıier. Oysa kı burada Tann'nın egemenliği söz ko- nusu değıldır. Egemen olan, Tann, buyruklannı ya da şeriatın kaynaklannı kendince yorumlayan kişidir. Ve çok ilginç bir husus olarak altını çizmek isterim ki; bu- gün Islam şeriatıyla yonetildiği iddiasındaki ülkelerde- ki "yotvmlar", çoğu kez farklı, hatta kimı zaman bir- birine "zıt" olabilmektedir. Sadece bu "farklılıklar" bile, şeriat düzeninde "ege- menliğin" Tann'da değil, Tann buyruklannı kendince yorumlayan din adamında olduğunu göstermektedir. Eğer şeriat düzeni gerçekten Tann egemenliği olsay- dı, böyle farklılıklar ortaya çıkmazdı. Demokrasilerde egemen olan "halktr. Daha önce de defalarca yazdığım gibi, "Demokrası, bir toplum- da yaşayan insanlann, kendilerini ılgilendiren ya da ilgilendırebilecek olan herkonuda, karariann oluşum sürecine katılımlandır". Yani demokrasi "katılım'öe- mektir, insanlann kendi yaşamlanna "egemen olma- lan" demektir. Okurianm, Türkiye'de bir Islam şeriatı düzeni konu- sundaki "iyimser" yaklaşımımı bilirler. Mustafa Ke- mal, "Aydınlanmasını" yaşayan Türktoplumunda in- santarm "egemenlikhaklannı" kullanmaktan çok hoş- nut olduklannı ve çok iyi kullandiklan (hatta kimi za- man istismar bile ettikleri) bu hakkı kimseye devret- meye niyetlennin olmayacağını düşünürüm. "Vatan- daş" olmanın eşitliği ve güvencesi içindeki ınsanlan- mızın, bu "ayncalıklannı" kimseye kaptırmayacakla- nna güvenirim. Geçen yıllarda ortaya çıkan şeriat devletlerinde in- sanlar hiçbir zaman "vatandaş" olamamışlar, hiçbir zaman "egemenlikhaklannı" kullanamamışlardır. Ne Iran'da, ne Suudi Arabistan'da, ne Tacikistan'da, ne Afganistan'da, ne Libya'da, ne Cezayir'de... İşte bu ülkelerde ve bu gibi ülkelerde, Islam şeriatı düzeni, yaşadıklan "eski düzene" oranla, daha "ileri" bir düzen olarak görünmüştür. Çünkü ileri bir düze- nin ölçüsü; kadınlann mini etek ya da pantolon giy- mesi, erkeklerin kravat takması değildir. ileri bir dü- zenin ölçütü; siyasal olarak "katılımın" genış birtaba- na yayılmış olması ve ekonomik olarak da "hakça bir paylaşım" ve "fırsat eşitliğinin" variığıdır. Ülkemizin son yıllardaki "gidişatı", işte bu bakım- dan endişe vericidir. Zira demokrasinin kurum ve ku- rallannın işlediği bir düzenden, şeriat düzenine dönül- mez. Vatandaşlık haklarına sahip olan ve bunun bi- linci içindeki insaniarı kolay kolay "kul'a dönüştüre- mezsiniz. Ama eğer insanlar, "sistemin" dışında kal- dıklan duygusuna kapılırlarsa ve "eşit vatandaş" ol- duklan konusundaki inançlan ortadan kalkarsa, ken- dilerine "adil bir düzen" vaat eden her yalana kana- bilirier. Benim endişem, Türkiye'nin bu noktaya doğ- ru gitmeye başlamasıdır. Türkiye'de demokrasi işlememektedir. Siyasal "ka- tılım" lafta kalmıştır. Ekonomik yaşam, tam bir kaosa dönüşmüştür. Sınıflar arasındaki farklar bir "uçunım" halini almıştır. Bir yanda büyük bir yoksulluk yaşanır- ken, öte yanda inanılmaz bir lüks tüketim pompalan- makta ve işin daha acısı, bu lüks tüketim görgüsüz- ce sergilenmektedir. Fırsat eşitliği yoktur. Daha ilkokul öncesinde baş- iayan bir "eşitsizlik" tüm yaşam boyunca sürmekte- dir. Işsizlik inanılmaz boyutlardadır. Ve bu işsizlerin yü- kü de toplumun yoksul kesimlerinin sırtındadır. Sosyal devlet çökertilmıştir. Sağhk, eğitim vb. gibi temel konularda devlet, elini eteğini çekmeye çalış- maktadır. Hırsızlık, yolsuzluk artık meşru bir hale so- kulmuştur. Gemisini kurtaran kaptandır... Refah'ın oy aldığı yeriere bir bakın. Nerede yoksul- luk varsa, nerede umutsuzluk varsa, orada Refah var- dır. Nerede devlet çekiliyorsa, orada Refah yüksel- mektedir. Eğitim alanına bakın, sağlık alanına bakın... Şeriat düzeninin önündeki engel silahlı kuvvetler değil, demokrasinin işlemesidir. Eğer o demokrasiyi işletemezsek, vay halimize... Cop kutusuna güvenlik engeli Valilik karşı çıkıyor DİYARBAKIR (Cumhnriyet Bûrosu) - Olağanüstû Hal Bölge Valiliğj'nia, iki tnilyon nüfusiu Diyarbakır'da kent Tnerkezine çöp kunısu yerleştirilmesine karşı çıktıgi bildiril- di. 5 yıldan beri kullammı güvenlik gerekçesiyie yasaklanaa binlerce çöp kutusunun yeniden yerlerine yeriestirilnK'sinin engellendiğini belirten Dtyarbakır Yenişehir Belediye Baş- kan Yardımcısı Abdülkadir Süer,-G«ctigiınk ay polisfcrden dayak yemekten zor kurtukluk. OHAL Bölge Vaüliği'nin bo- na karşı çıktığı siytendi. Yapdas ikaziardan sonra biz de çöp kutulannı yerlerine takmaktaB v^zgeçtik" dedi. Diyarbaİür Büyükşehir Beîediye Genel Sekreteri Mehmet Alkış ise, kendilerinden önceki belediye döneminde başlatı- îan çöp kutusu yasağımn. içine bomba konabiîecegi tehiike- si nedeniyle halen devam ettiğini belktti. Alkış, bu yasagm temizlik \e sağlık açısmdan bir an önce kaldmîmasının da gerekli olduğunu söyledi. Atatürk'e cirkin saldırı Büstleri kırdılar KAYSERİ/YOZGAT (Cumhuriyet)-Kayseri ve Yozgat'ta son i- ki günde Atatürk büstlerine yönelik üç saldın gerçekleştirildi. Kayseri'nin Mimarsinan Mahallesi'nde bulunan Sabahat Hıfzı Gö- zübüyük Ortaokulu bahçesine önceki akşam saat 19.20 sıralann- da gelen, biri sakallı iki saldırgan, kaide üzerindeki Atartirk büs- tünü sökerek yere attı. Bu sırada. okulda temizlik yapan müstah- dem Şükrü Tekcan 'ın olayı fark etmesi üzerine saldırganlar olay yerinden kaçtı. Olayı duyar duymaz okula gelen Kayseri Milli Eğitim Müdürü tsmail Bozkurt saldından büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Ye- niden boyanarak onanlan Atanörk büstü Ismail Bozkurt ve Emni- yet Müdürlüğü Şube Müdürü Süleyman Türan tarafından kaidesi- ne yerleştirildi. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, saldın olayının tek görgü tanığı Şükrü Tekcan'uı vereçeği ifadeler çerçevesinde sal- dırganlann kimliklerinin tespitine çalışılacağını belirttiler. Bu ara- da Yozgat'ta da son iki günde iki Atatürk büstüne saldın yapıldı. Kooperatif mescide dönüştürüldü Lokalde içki yasağı ADANA {CamhDTİyet Güne> İHeri Bürosu)- DSÎ 6. Böîge Müdürlüğü bünyesindeki lokal ve sosyal tesislerde içki içil- mesi yasaklandı. Ramazan boyunca öğie yemekierinin yen- mesini *İB^n yasaklavaB" bölge müdürü Rahroi Sencer Çe- fik'in talimatıyiaDSJ'yeaitbirimîere ^kiservbi kaklırtfnBş- ör" yazılı duyurular asıldı. REFAHYOL hükümetince bölge müdürlüğüne getirileB Çelik'in girişimleri sonucu aynca DSf "de çalişanlann kurduğu kooperatif de kapatılarak mesci- de dönüştürüldü. Yaşamın her alanım dinin eticisi altına sokmak için yoğun çaba sarfeden REFAHYOL, başında RPIi CevatAyfeauı'nı bu- lunduğu Baymdırhk ve îskân Bakanhğı'na bağlı DSİ "de ^bir adım daha" aöi. DSİ 6. Bölge Müdüriüğü merkez biriminin bulunduğu Adana ve taşradaki şubeîerde 17 Şubat 1997 pa- zartesi gününden başlayarak "içki yasa^" uygulanmaya baş- landı. İşçi eylemi ozellestirmeyi engelledi Protestoda 5 gözaltı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çayırhan'daki Orta Anado- lu Termik Santralı'nın kömür işletmesiyle birlikte devredilmesi girişimine karşı çıkan işçiler. önceki gün yaşanan olaylann ardın- dan protesto eylemlerini dün de sürdürdüler. Ankara'dan Çevik Kuvvet ve jandarma ekıplerinin gönderildiği Çayırhan'da çıkan olaylar nedeniyle aralannda sendika yetkililerinin de bulunduğu 5 kişinin gözalnna alındığı öğrenildi. Türkiye Kömür lşletmeleri (TKJ) Bölge Müdürü Bura Berkün'ün, dün akşama doğru, Park Teknik'e verilen ana galerinin geri alındığını açıklaması üzerine işçiler dağıldılar. İşçiler, Orta Anadolu Termik Santralı'nın kömür işletmesiyle devri girişimine karşı önceki gün başlattıklan protesto eylemleri- ni dün de sürdürdüler. Işçilerin, gece nöbetleşe işyerinde kaldık- lan; dün de Park Teknik'e ait 3 TIR ve bir minibüsü garajdan dı- şan çıkardıklan bclirîildı. Daha sonra Tes-lş Şube Başkanı Sami Yıunaz, Şube Sekreteri Bahattin Oluk. Şube Mali Sekreteri Şe- nol Özyıimaz ıle Faruk Demirel ve Ragıp Potat gözaltına almdı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle