Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 1997 PERŞEMBE
14 KULTUR
16. Uluslararası Istanbul Film Festivali 29 mart-13 nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek
'Sanat ve sanatçı' diinyasına bakışKültür Servisi- İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı tarafından düzen-
lenen 16. Uluslararası Fılm Fes-
tivali. bır kez daha dünya sinema-
sının geniş birpanoramasını göz-
ler önüne serecek.
Vakfın 25. kuruluş yıldönümü
olan bu yılda 29 mart-13 nisan
tarihlen arasında dûzenlenecek
olan festıvale beş kıtadan 130'u
aşkın film katılacak. Çoğu ödül-
lü yenı filmlerin yanı sıra. sine-
manın büyük ustalannın klasik
yapıtlan da gösterilecek.
Festivalde 'Yaşam Boyu Başa-
n Odülleri', Actors Studıo'nun
kuruculanndan yönetmen Elia
Kazan ve Fransız yönetmen Cla-
ude Sautet'ye verilırken 'Onur
Ödülleri' Erol Taş ve Suna Pekuy-
sal'a sunulacak
Jüri Başkanı Jiri Menzel
'Uluslararası Yanşma','Sanat-
lar ve Sinema'. 'Ûzel Gösteri: Or-
kestra Eşliğinde Metropoüs',
'Edebiyattan Beyazperdeye',
'Erotik Öyküler-ir, 'Anısına',
'Ustalara Saygı', 'Özel Gösteri:
Peter Greenaway\ 'Dünya Sine-
masının Gcnç Yıküzlan". 'Kadın
Gözü> le Kadınlar'. 'Dünya Festi-
vallerinden', 'Amerikan Bağım-
sız Sineması', 'Bir İ'lke-Bir Sine-
ma: Fransa', 'Bir Kent-Bir Sine-
ma: Beıün', 'Tiirk Sinemast-96,
97', 'Ulusal Yanşma' ve 'Yans-
ma Dışı' adlı böliimlerden oluşan
festivalın bu yılki sponsoru İstan-
bul Menkul Kıymetler Borsası.
12 kurumsal sponsor. 6 basın ve
TV sponsoru tarafindan destekle-
nen festivalin afışi ıse Solaris Ta-
sanm tarafından hazırlandı.
Uluslararası Yanşma'da festi-
valin özel temasıni oluşturan 'Sa-
nat ve Sanatçı'nın dünyasını işle-
yen 10 ayn ülkeden 10 ayn film
yansacak. Filmleri değerlendire-
cek olan seçici kurulun başkanlı-
ğını Çek yeni dalga akımının yö-
netmenlerinden Jiri Menzel üstle-
necek.
'Sanatlar ve Sinema" bölümün-
de Krzysztof VVierzbicki'nın
'Krzy sztof KieskMski: Şöyle Böy-
leyim' ıle Frederick Vviseman'ın
yönettiği 'La C'omedie Française
veya Oynanan Aşk' adlı filmleri
gösterilecek. Fritz Lang'ın 'Met-
ropolis' adlı yapıtı 8-9 nisan ge-
celeri Istanbul Lütfü Kırdar
JCongre ve Sergi Sarayı Büyük
Salonu'nda Alman orkestra şefı
Berdnt Heller'in yönetimindeki
Krzysztof Kieslowski Luis Bunuel Marcello Mastroianni Claude Sautet
aşam Boyu Başan Ödülleri' Elia Kazan ve Claude Sautet'ye verilirken 'Onur Ödülleri' Erol Taş ve
Suna Pekuysal'a sunulacak. Ustalara Saygı bölümünde Kazan, Jiri Menzel, Sautet ve Memduh Ün seçkin
yapıtlanyla tanıtılacak. Anısına bölümünde ise Luis Bunuel, Krzysztof Kieslowski, Marcel Carne ve
Marcello Mastroianni anılacak. 'Berlin Pencereleri' projesi kapsamında 'Bir Kent-Bir Sinema' bölümünde
ise yedi yönetmenin yedi filmiyle Berlin'e saygı sunulacak.
Istanbul Dcvlet Seııtonı ()rke->t-
rası'nın seslendıreceği özgün
beste eşliğinde seslendirilecek.
'Anısına' bölümünde sinema
tanhine damgasını vurmuş dört
usta yer alıyor. ICieslovvski, Mar-
cel Carne, Marcello Mastroianni
ve Luis Bunuel. 'Ustalara Saygı'
da ise Türkiye dogumlu yönet-
men Elia Kazan. Çek yönetmen
Jiri Menzel, Fransız yönetmen
Claude Sautet ve Türk sineması-
nın emektar yönetmenlerinden
Memduh Ün.
Son dönemin ilgi çeken yönet-
menlerinden PeterGreenaway'in
şimdiye kadar festival program-
lannda yer almamış 'Sayılarda
Boğulmak- DrOfvning By Num-
bers' adlı filmi 'Özel Gösteri' bö-
lümünde sunulacak.
1stanbul'da' Plastik Sanatlar ve
^KSV'nin 25.yılında festivalde beş kıtadan 130'u aşkın filmle yine
dünya sinemasından geniş bir panorama sunulacak. Uluslararası
Yanşma bölümünde festivalin özel temasını oluşturan "Sanat ve
Sanatçı" dünyasını işleyen 10 ayn ülkeden 10 film Altın Lale ödülü için
yansacak. "Metropolis" orkestra eşliğinde özel bir gösteri olarak
sunulurken, Edebiyattan Beyazperdeye bölümünde yedi edebiyat
uyarlaması yer alacak. Altı usta yönetmen Avrupa ağırlıklı bir erotizm
panoraması sunarken, kadın yönetmenler kadınlan anlatacak fılmleriyle.
hamps. Daniele Dubrom ve Pas-
cale Ferran gibi genç yetenekle-
rin son filmleri bu bölümde gös-
terilecek 'Bir Kent-Bir Sine-
ma'da ise Berlin ve Berlinli sa-
natçılar konu alınıyor.
tKSV'nin bu yıl Berlin kentiy-
le birlikte düzenlediği 'Bertin
Pencereleri' projesi kapsamında
arasında Fassbinder'in 'Berlin
Alexanderplatz' adlı 15 saatlik
Sinema' başlıklı bir konferans ve-
receği bildirilen Greenavvay'in
resimlerinin de festival kapsa-
mında sergilenmesi düşünülüyor.
'Bir Ülke Bir Sinema' bölü-
münde Fransız sineması, 1996
yapımı 9 yapıtla karşımızda ola-
cak. Jean Luc Godard, Eric Roh-
mer. Bertrand Tavernier, Andre
Techine gibi ustalann yanı sıra
Jacques Doillon, Jcaques Desc-
fılminin de bulunduğu yedi yö-
netmenin yedi filmi sinemasever-
lere sunulacak.
'Ulusal Yanşma' bölümünde
bu yıl 'Sen de Gitme_'(Tunç Ba-
şaran), 'lşıklar Sönmesin' (Reis
Çelik), 'Dırejan' (Şahin Gök),
Akrebin Yokuluğu' (Ömer Ka-
vur), 'Hollvwood Kaçaklan'
(Muammer Özer), 'Bir Erkeğin
Anatomisi' (Yavuz Özkan). 'Kış
Çiçeği' (Kadir Sözen), 'Ali' (Ce-
mal Şan) ve 'Tabutta Rövaşata'
(Derviş Zaim) katılıyor. Yavuz
Turgul'un yönettiği yılın en faz-
la hasılat getıren filmi 'Eşkıya'
ise yanşma dışı olarak gösterile-
cek. Ulusal Yanşma jürisi Mem-
duh Ün (Başkan), Serap Aksoy,
Hüseyin Baş, Mehmet Güreli ve
ABn Taşcıyan'dan oluşuyor.
Sponsor desteğiyle
Festivalin tanıtımı amacıyla
dün The Marmara Oteli'nde dü-
zenlenen basın toplantısında ko-
nuşan Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı
Istanbul Uluslararası Film Festi-
vali'nin Kültür Bakanlığı'ndan
maddi yardım almadan gerçek-
leştirildiğine dikkat çekti.
Istanbul Kültür ve Sanat Vak-
fi'nın film festivaline 700 bin do-
lar, genel olarak tüm festivaller
için ise 7 milyon dolar tutannda
bütçeye sahip olduğunu belirten
Eczacıbaşı. yerel yönetimlerin
desteği olmadan ayakta duran
festivalin çok büyük oranda
sponsorlann desteğine dayandı-
ğını belirtti.
Festivalin tanıtım toplantısına
Eczacıbaşı 'nın yanı sıra İMKB1.
Başkan Yardımcısı AnlSeren, Is-
tanbul Kültür ve Sanat Vakfı Ge-
nel Müdürü Melih Ferei ve Ulus-
lararası Istanbul Film Festivali
Yönetmeni Hülya Uçansukatıldı
Anl Seren. festivale desteklerini
sürdüreceklerini bildirirken
lMKB'nin Istanbul'a yeni bir
kültür mcrkezı kazandıracağını
söyledi.
'Uluslararası Kültür Eğitim ve
Kongre Merkezi' adını taşıyan ve
uluslararası birdanışma kurulun-
ca belirlenecek olan projenin ma-
yıs başında uygulamaya konula-
cağını belirten Seren, 1000 kişi-
lik kapasıteye sahip olacak kültür
kompleksinin yurtiçi ve yurt-
dışından gelecek sanatçılara açık
bir araştırma geliştirme merkezi
niteliği taşıyacağını bildirdi.
47. ULUSLARARASI BERLtN FtLM FESTİVALİ
Bir savaşın başı vesomı:
Aşk veölüm
GÜNER YÜREKLÎK
BERLİN- 2 Dünya Sa-
vaşı başlıyor ve bitiyor. Al-
masy ile Katherine'in aşkla-
n da öyle. Savaşla başlıyor,
savaşla bitiyor. Ve savaş on-
lara ölümden başka bir şey
getirmıyor. Savaşın bıraktı-
ğı enkaz ve cesetler arasın-
da onlann aşk öyküsü de
var.
Bu öyküde, kimi
zaman kendinizi Af-
rika çöllennin altın
sarısı kumlannda.
kimi zaman ise yı-
kık bir ltalyan ma-
nastınnda, bir sava-
şın ortasında bulu-
yorsunuz. Son nefe-
sinizi vermeye ha-
zırlandığınız bir an-
da bütün yaşamınızı
damgalayan o öykü-
yü anımsıyorsunuz
Yanmış, kavrulmuş-
sunuz.
Ölme zamanı
Yüreğinız bır
yumruk kadar kü-
çülmüş. Bedeniniz
bir mumyadan fark-
svz. Ve siz anımsa-
maya çalışıyorsu-
nuz. Yanık yüzünüzde birer
cam bilya gibi parlayan göz-
leriniz, olan bitene "neden",
"mçin" gibi sorular yüklü-
yor sanki. Nasıl başladı. na-
sıl bitti, her şeyi baştan sona
anımsamak istiyorsunuz.
Yine de sonınun yanıtını bu-
lamıyorsunuz.
Artık ölme zamanının
geldiğini de biliyorsunuz.
Birkömüryığını haline gel-
miş bedeniniz, yığılı kaldı-
ğınız yatağınızda size yeni
umutlar veremeyecek, sizi
yeni aşklara taşıyamayacak
kadar çökmüştür artık.
Her şey belli olduktan
sonra başınızdaki vefakâr
hemşire Anna'dan son dile-
ğiniz, sizi gitmeniz gereken
yere götürecek iğneyı vur-
ması oluyor Morfin yüklü
iğne damarlannıza boşalı-
yor. Anna sizi sevgiliniz
Katherine'nin, Sahara çöl-
lerinın karanlık bu mağara-
sında el feneriyle yazdığı
son satırları okuyor. "Öl-
mek üzerevbn. Ama seni
baştaki öykünün sonu ile bi-
ten derin bir aşk hikâyesi
oluşturuyor. Toscana'daki
yıkık manastırda hemşire
Anna (JuHette Binoche) ile
parmaklannı kesen Naziler-
den intikam almaya gelen
Caravaggio (Willem Dafoe).
Katherine'nin sevgilisi Al-
masy ile yaptıklan konuş-
malarla öykünün açılımını
The EnglİSh Patient - Yönetmen.: Anthony
Minghella / Senaryo.: Anthony Minghella /
Oyuncular: Ralph Fiennes, Kristin Scott - Thomas,
Juliette Binoche, William Dafoe (162 dak.)
bekMyonım" diyor. Ve siz
bir daha uyanmamak üzere
derin bir uykuya dalıyorsu-
nuz. Savaş bitiyor. Askerler
kucaklaşıyor. Sizin yanık
yüzünüzde cam gibi parla-
yan gözleriniz kapanıyor.
Bir aşk hikâyesi burada bi-
tiyor.
Altın Avı'vı alabilir
* £
"The English Patient" de-
rin ve tarihle iç içe anlamlı
bir aşk öyküsü. Film için
"Casablanca"dan sonra
çevrilmış en büyük aşk fil-
mi" diyen eleştirmenler var.
Filmin odağını sondan baş-
layıp başa giden, sonra yine
sağlıyorlar.
Anthony Minghella'nın
"The English Patienfı, Ka-
nadalı yazar MkhaelOnda-
atje'nin romanından sine-
maya uyarladığı bir film.
Yazar buromanıyla 1992'de
Britanya'mn en büyük ede-
biyat ödülü olan Booker Pri-
ze'ı kazanmıştı.
Ancak Minghella, roma-
na olduğu gibi sadık kalmı-
yor ve filmin öyküsünü pi-
lot (Kont Almasy) ile sevgi-
lisi Katherine üzerinde yo-
ğunlaştınyor.
Yani filmi izleyenler, ro-
manı da severek okuyabilir-
ler. 3 altın küre ödülü alan,
12 dalda Oscar'a aday gös-
terilen film. savaşla iç içe
geçen melankolik bir aşk hi-
kâyesi.
Film bizi kâh İtalya'nın
Toscana bölgesindeki yıkık
bir manastıra, kâh savaşın
başlanndaki Kahireçölleri-
ne götürüyor. Tüm bu gidiş
gelişlerde Macarasıllı Lasz-
lo de Almasy (Ralph Fien-
nes) ile Katheri-
ne'nin (Kristin S-
cott-Thomas) talih-
siz aşkını ızliyoruz.
"The English Pati-
ent" Berlin de de hiç
kuşkusuz bir ödül
alacaktır. Bu en iyi
filme verilen ve en
büyük ödül alan Al-
tın Ayı ödülü de ola-
bilir.
Kristin Scott -
Thomas ilk kez
1986'da kamera kar-
şısına geçti ve pop
kralı Prince'in "Un-
der The Cherry Mo-
un" adlı filminde bir
Ingiliz Lady'sini oy-
nadı. Daha sonra S-
cott-Thomas 1991'-
de Roman Polans-
Id'nin "Bitter Mo-
on"undarolaldı.
Paris'te oturan ve
en iyi kadın oyuncu dalında
Oscar'a aday gösterilen In-
giliz oyuncu, "III. Rkhard"
fîlminde de rol aldı. "Missi-
on: Impossible"de de,on da-
kikalığına göründü. mıştı.
"The English Patienfin
yapımcısı Saul Zaentz, daha
önce Oscar almış "Amade-
us" ve "Varolmanın Daya-
nıhnaz Hafîfliği" gibi film-
lerie de para yatırmıştı. 12
dalda Oscar'a aday gösteri-
len "The EngHsh Patienfın
yönetmeni ve senaryo yaza-
n Anthony Minghella daha
önce sadece iki film yaptı.
"Truh/, Madyl, Deeph/"ve
"Mr.VVonderflıL"
Kadııılardan
4
kaçan
9
şair
Kültür Servisi - Ünlü ln-
giliz şairi Lord Byron bu-
güne kadar hep çapkm, ka-
dınlann peşinden koşan bir
adam olarak tanıtıldı. By-
ron'ın bütün yapıtlannda bu
özelliğinin ızleri arandı. On
yaşında miras yoluyla
Nexstead Abbey'i ve lord
unvanlannı alan şair, henüz
üniversite yıllannda gerek
toplumsal konulardaki açık-
lamalan gerek erkeklerle
sürdürdüğü cinsel ilişkile-
riyle aristokratlann bütün
tepkilerini üzerine topla-
mıştı.
Byron'ın kendisinin de
dahil olduğu bu sınıfla iliş-
kileri ileriki yıllarda daha da
bozuldu. Bu nedenle Byron
günümüzde bile zaman za-
man edebi kişiliğinden çok
hakkında çıkan bu dediko-
dularla anılır.
Phvllis Grosskurt adlı
emekli bir lngiliz edebiyat
profesörü 20 şubat tarihin-
de satışa sunulacak olan bir
Byron biyografisinde şairin
bugüne kadar hep yanlış de-
ğerlendirildiğini öne sürü-
yor. Yazara göre Byron ka-
dınlann peşinden koşma-
mış, aksine ömrünün büyük
kısmmı peşinden koşan ka-
dınlardan kaçarak geçirmiş.
Grosskurt, Byron'm kişili-
ğiyle ilgili olarak şunlan
Lord Byron
söylüyor: "Byron yapı ola-
rak oldukça uyusuk bir
adamdı ve kadınlann peşin-
den kosmak çok fazla ener-
ji gerektirir. Byron sadece
kısa bir süre için âşık olur.
ancak sonunda hemen yo-
rulup içine kapanırdı. By-
ron sevgililerini yeni kaduı-
larla birlikte olabflmek için
değil, yalnız kalıp dinlene-
bilmek için terk ederdL O
kadmlann peşinden koş-
maz, kadınlar onun peşin-
den koşardı."
Bu yeni görüşler elbette
pek çok Byron uzmanı tara-
fından reddedilecek, ancak
Grosslcurt edebiyat tarihçi-
lerinin Byron'ı bugüne ka-
dar şartlanmış bir şekilde
okuduklannı ve şiirlerinde
hep romantik bir şair gör-
mek istediklerini, bu neden-
le de hep yamlgıya düştük-
lerini öne sürüyor. Gross-
kurt, Byron'ın bütün şiir ve
mektuplannı baştan okuya-
rak şain yeniden değerlen-
dirmiş. Bu şiirlerden çıkan
en önemli anlam da şairin
uzun sürelı, ateşli ilişkiler-
den kaçtığı; tek beklentisi-
nin huzur ve yalnızlık oldu-
Grosskurt kendisinden
önce yazılan Byron biyog-
rafilerinde yazan yücelt-
mek için çevresindeki in-
sanlann hep kötü yanlannın
anlatılmış olmasına da dik-
kat çekiyor. Daha önceki bi-
yografiler Byron'ın eşini
mizahtan anlamayan, katı,
kendini beğenmiş bir kadın
olarak anlatıyorlardı.
Grosskurt ise bu ilişkide
Byron'ın sergilediği garip-
likleri gözler önüne seriyor.
Byron aslında sadece on iki
ay evli kalabildiği MissMü-
banko ile ailesinin zoruyla
evlenmişti. Çünkü babası-
nın ilk evliliğinden olan
üvey kız kardeşiyle yasak
bir aşk yaşayan şairin bu ev-
lilikle tekrardan saygınlık
kazanması bekleniyordu.
Bakalım bu yeni kitap
Byron'm edebi çözümle-
melerine başka bir gözle
bakılmasına yardımcı ola-
bilecek mi?
4
GüImece güldürmece' ııstası
Kültür Servisi - Deneme
yazan, şair ve düşünce ada-
mı "Salah Birscl'e Saygı
Gecesi" başlığında düzen-
lenen etkinlik Taksim Sah-
nesi'nde yapıldı. Gece, se-
naryosünu Ülkü Ayvaz'ın
yazdığı, yönetmenliğini
Saydam Yeniay'ın yaptığı,
Devlet Tiyatrosu sanatçıla-
nnın Salah Birsel'in yaşa-
mı ve yapıtlanndan kesit-
ler verdiği dramatik bir se-
naryotıun sahnelenmesiyle
başladı. Gecede HuBd Ak-
tunç, Füsun Akatu, Naim
TiraB ve Sabahattin Batur
da birer konuşma yaptılar.
Hulki Aktunç, Salah Bir-
sel'in Türk yazmının geliş-
mesinde önemli rol oyna-
dığına değinerek Türkçe-
nin içinde bir başka Türk-
çe yarattığını belirtti. Bir-
sel'in yazın hayatmdan sö-
zeden Füsun Akatlı ise, Sa-
lah Birsel'i okumayabaşla-
yan bir okurun onu bir da-
ha unutamayacağını vurgu-
larken, Birsel'in, "yazdık-
larmda duygu adamı değfl
detepeden tımağa akıl ada-
nııymış gibi görünen tekni-
ğine rağmen müptela bir
okurun onun yürekten yaz-
dıklannı satır aralannda
bulacağuu" ıfade etti. Sa-
lah Birsel'in yazarlık tavn-
nın, kendi deyişiyle gülme-
ce güldürmece olduğunu
vurgulayan Akatlı, bunun
aslında iğneleme, ironi,
yergi ve çatıştırma olduğu-
nu da dile getirdi. Salah
Birsel, yazarlığa nasıl baş-
ladığını kısa bir anekdotla
anlattı. "12 yaşımda bir ro-
man yazdım. 436 sayfalık
bir romandı bu. Adı da' Se-
her Yıldızı'ydı. Bu romanı,
Reşat Nuri'nin 'Akşam Gü-
neşi' adlı romanından etki-
lenerek yazmıştım. Fakat
bu romanı 18 yaşuna gekü-
ğimde imha ettim. Kendi
kendime, 'Günün birinde
büyük bir yazar olursam
bunun hikâyesini anlatınm,
olmazsam bunlan ortaya
çıkarmam' dedim. Bu ro-
manlar hiç ise yaramadı di-
yemem, çünkü bütün yaz
tatili boyunca günde 10 say-
fa yazdım. Bu yazdıklanm
Türkçemin güçlenmesini
sağtodı" dedi.
IŞELDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Ben Gene Sana Vurgunum
Ellerimin arasında, tanımı güç bir duygu. Siyah
bir cüzdan; para cüzdanı. Elli yıllık, belki de altmış.
Epeyce eskimiş; rengi uçmuş; yeryer parçalanmış;
uzunlamasına ince bir parça cüzdandan aynlmış,
koptu kopacak.
Bir dikdörtgen. Yaklaşık ona yirmi.
Açıyorum usulca; bir insanın yüreğine dokunur-
casına.
Sağda ve solda küçüklü büyüklü gözleri var.
Sağ taraftaki gözlerinden birinde bir fotograf; bir
kadın ile iki eliyle kaldırdığı bir bebek. Kansı ile kı-
zı. Bir arkadaşının fotoğrafı, belki sonradan girmiş
cüzdana. Ama kızı ile karısının fotoğrafını hiç ya-
nından ayırmıyormuş. Zaten biliyordum bunu; ka-
nsına ne kadar âşık olduğunu; kızını ne çok sevdi-
ğini.
Sol taraftaki küçük gözlerden birinde bir kâğıt
parçası: el yazısıyla bir iki not. Askerliğe ilişkin ya-
zışmalar; belki onlar da sonradan girdiler cüzda-
na.
Nasıl usulca açtımsa, öylece ikiye katlıyorum ve
parmaklarımın ucuyla okşuyorum; bir dosta bir
sohbet sırasında dokunmanın sıcaklığı var par-
maklanmda.
Hiç aklıma gelmezdi doğrusu; Sabahattin
Ali'nin cüzdanını ellerimde tutacağım.
Yirmi yıl kadar önce kitaplanyla tanışmıştım. "Al-
dırma Gönül"ü bir kenara bırakıyorum; o, bir tür-
kü, bir şarkı biçimiyle zaten dilimizden düşmezdi.
İlk okuduğum Kuyucatdı Yusuf'tu ve beni bir 'Sa-
bahattin Ali okuması"^sanvermiş, hemen ardından
öteki yapıtlan gelmişti.
Yaşamöyküsünü okuyunca; ki özünü biliyordum,
ama Asım Bezirci'nın aynntılı kaleme aldığı yaşa-
möyküsünü okuyunca, artık bir Sabahattin Ali vur-
gunuydum.
•
Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi'nin sergi
salonuna heyecanla giriyorum. Bir sergi hazırlığı-
nın ortasındayım.
Nasıl heyecanlanmayayım: Birkaç yıldır süren
bu salondakı "Bir Usta Bir Dünya " arşiv sergisinin
bu kez konuğu Sabahattin Ali.
Doğumunun doksanıncı yılında, Sabahattin Ali
sergisi çok anlamlı.
Resımler, yazışmalar, o ünlü yeşil mürekkebiyle
kaleme aldığı eski Türkçe mektuplar, şiirler ve dak-
tiloya çekilmiş yeni Türkçeleri; evrak, zarflar; not-
lar ve çok sayıda defter.
Içi yazı dolu defterler, eski Türkçe yazıldığı için
okumam olanaksız.
Belli ki birer kıtap taslağı her biri; küçük boyutlu
siyah derı kaplı defterler; eskimiş, yıpranmış; za-
manın içinden gelen yorgun ve yaşlı yolcular.
Öte yandan bir başka defter; üstünde şöyle bir
başlık. "Shakespeare Meselesi". Daha önce ya-
yımlanan bir yazının kesilmiş parçaları yapıştırıl-
mış.
Dört bir yana dağılmış; yazışmalar, fotoğraflar,
dosyalar...
Bir yanda daktilosu; antika bir pipo; ama o ünlü
piposu değil. Ikı gözlüğü, vb.
Bir sergi hazırlığının ortasındayım. EkJekiler sıfır-
landınlmış; birazdan camekânlara; önceden sap-
tanmış yerlerine konulacak. Özenli bir çalışma...
Artık aynlmalıyım. Yüreğim pek kaldırmıyor. Ne
zaman bu yaşamöyküsünü okusam; bir şekliyle
tanık olsam, içimde tarifsız bir keder.
Bir dize Necatigil'den:
"Solgun bir gül oluyor dokununca. *
Bir söz Sabahattin Ali'den: • '
"Filiz hiç üzûlmesin..."
•
Bir ışıktı Sabahattin Ali. Karanlığı aydınlatan bir
ışık. öldürüldü.
Öldürüldüğünde kırk bir yaşındaydı. Zekâsı, ak-
lı, bilgisi, yeteneği, kültürü, yaratıcılığı, kim bilirbiz-
tere daha neler okutacaktı.
Faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Garip bir
ülke bizimkisi; katili diye ortaya çıkartıp içeri attık-
lan adamı; sonra serbest bırakıp ödüllendirdiler.
Neyse bunlar bildik şeyler.
O vurgundu. Kansına, kızına, edebiyata, yurdu-
na, insanlığa ve aşka:
"Başkalanna gütsem de,
Senden uzak kalsam da,
Sevmedığini bilsem de
Ben gene sana vurgunum."
Grafik tasarımcılarımız İsrail'de
• Kühür Servisi- tsraıl'in başkenti Tel Aviv'de
bulunan tasanm okulu Vital'in bu yıl 20 şubat-
2 mart tarihleri arasında üçüncüsünü düzenlediği
FestiVıtal grafik tasanm etkinliklerine bu yıl
Türkiye de katılıyor Ingiltere'den Siobhan Keaney,
Almanya'dan Erik Spiekermann, Türkiye'den ise
Sadık Karamustafa bir haftalık vvorkshoplar
yapacaklar. Aynca Mimar Sinan, Marmara ve
Yeditepe üniversitelerinden öğrenciler de bu
çalışmalara katılacak. Sadık Karamustafa'nın
sınıfinda tsrailli öğrencile 'Oçüncü Bin Yılın Eşiğinde
Grafik Tasanmcı' konulu bir proje için çahşacaklar.
Önümüzdeki nisan ayında da ısralli öğrenciler
Türkiye'ye gelip GMK'nin düzenleyeceği
'Graphist 97' etkinliğine katılacaklar. Aynca
GMK'nin düzenlediği 'Türkiye'den Afişler
Sergisi' Tel Aviv ve Filistin Özerk Bölgesi'nde
açılacak.
Metin Acar'm resim sergisi
• Kültür Servisi - Ressam Metın Acar'm
Suluboya Resim Sergisi, Reasürans Destek
Salonu'nda başladı. Uzun yıllar ABD'de kalan ve
çeşitli sergiler açan Acar'ın suluboya
çalışmalannın yer aldığı sergi, ay sonuna kadar açık
kalacak.
Işçelebi'nin cüa gösterisi
• Kültür Servisi - Fotograf sanatçısı Gülümser '-
Işçelebi, 'Anadolu'da Hasat' konulu dia gösterisini
bugün saat 19.00"da Ankara
Fotograf Sanatçılan Derneği lokalinde
gerçekleştirecek. Gösteri, Işçelebi'nin 1989-1992
yıllan arasında yaptığı foto-röportajlann bir
derlemesinden oluşuyor
Erduraıt ve Karlıbel konseri ^
• Kültür Servisi - Notre Dame Sıon'lular
Derneği, 10. kuruluş yıldönümünü Ayla Erduran ve
Aydın Karlıbel'in katılacağı bir resital ile kutluyor.
Resital 21 şubat cuma günü saat 20.00'de Notre
Dame de Sion'da (Cumhuriyet Cad. No: 205 Harbiye)
gerçekleştirilecek.