Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİntivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç#
Gcnel Ya\ın Koordmatoru Hikmet
Çetinka\a • Yazıışlerı Mudurlcrı
Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
0 Haber Merkezı Müdüru: Hakan Kara
% Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • btıhbarat
Cengiz \ ıklınm 9 Külıür 1 landan Şenköken
# Spor Abdülkadir ^ ücelman 0 Makaleler:
Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı
0 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra 0 Yun Haberlen Mehmet Faraç
Yaym kurulu: tlhan S«lçuk 1Başkan I.
Orhan Erinç, Okta> Kurtböke.
HikmetÇcönkaya, Şükran Soner,
Ergun BalcL Diırç Tayanç, İbrahta
V ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbav, Hakan Kara.
AnkaraTemMİcısı. Mustafa Balba> •HabcrMuduru Doğan
Akın Ataturk Bulvan No 125, Kat 4. Bakanlıklar-\nkara
Tel: 4195020 O hat), Faks 419502"? • İzmır Temsılcısı
SeniarKızık.H ZıyaBlv 1352 S 23Tel 4411220. Faks
4419117 0 Adana Temsılcısı. Çefin Yiğenoğlu, Inönu Cd
119 S No 1 Kat l.Tel 363 12 11. Faks 363 12 15
Koordinatör Ahmet korulsan 0
Muhasebe Bülent Yener 0
İdare HüscvinGürer0tşletme
ÖnderÇeUk0Bılgı-tşlem: Nail
İnal 0 Bılgısayar Sistem:
Mürüvet Çiler
MEDVA C: • Yonetım Kuruiu
Başkanı - Genel Mudur Gûlbin
Erduran O Koordinatör Reha
Işıtm&n • Genel Mudur Yanümcısı
Mine -\kdağ Tel 514 (F 53 -
5139580-51384«Wl,Faks 5138463
tsn \e Basas: Yenı Gur Haber Ajansı Basın \e ^ avınulık -\ İ5
Cac ''94! Cağaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbu! fel (0 212) 512 Û5 05 (20 hatl Faks (0 212) 513 h5 95 19ŞUBAT1997 İmsak: 5.21 Güneş: 6.47 Öğle: 12.25 Ikındi: 15.20 Akşam: 17.50 Yatsı: 19.10
Kiblûlu
tdevizyona zam
• VNKAR A
(Cmhurftet Bürosu) -
k^lolu tele\ız)on aylık
ab«ne ücretınin 380 bin
lırılan 600 bin liraya
yiiseltıldıği bildirildi.
Tük Telekom AŞ
>etjlılerinden alınan
bıijiyegöre Aralık 1996
taninden itibaren geçerii
olaı zarr.la 1 mılyon 140
bırlıralik dönem ücreti (3
aylk). ocak-şubat-mart
aykn ıçın 1 milyon 800
bir liraya yükseltildi.
YeKililer. aralık ayı farkı
olaı 220 bin lıralık ücretın
de iahıl edilerek ocak-
şulat-man dönemı
fatırasının 2 mılyon 20
bırlıra olarak abonelere
eoıdenldığını kaydettiler.
Dımirere
mektup
• 3ERGAMA(AA)-
Be"gama Beledıye
Ba.kanı Sefa Taşkın.
Cunhurbaşkanı Süleyman
Denirere. 'sıyanürlü
vöttem' ıle altın üretimi
komsunda bır şikâyet
mectubu gönderdi. Taşkın.
Cımhurbaşkanı'ndan, bu
yöiitemle altın üretımine
entel olmasını ıstedi.
Taskm. mektubunda.
"Bcrgama madenini
ışletmek isteyen Eurogold
finnası ortaklannın.
dünvada altının >anı sıra
uranyum da arayan.
nükleer atıklan doğaya
gelışıgüzel atmaktan
yargılanıp mahkûm olan
şirketler olduğuna dair
belgeler vardır" dedi.
Uzaydan
haberler
I Haber Mcrke/.i -
Mars'ta yerkabuğunun
birkaç kilometre altında,
Jüpıter'in Europa
uydusunun da yüzeyınde
mıkro organizmalann
yaşıyor olabileceği
bildirildi. ABD'nln Seattle
kentinde bir
sempozyumda konuşan
jeolog Mıchael Carr,
Europa'da buz ve volkan
bulunduğununun
saptanmabinın. Mars'ta da
\olkanık faaliyetler
olduğu \e su
bulunduğunun
belırlenmesınin kendisı
gibı birçok uzmanı
buralarda mıkro-
organızmalann yaşadığı
konusunda ıvimser
düşünmeye ıttığini
söyledı.
Atatürk'ün
demeçleri
• İstanbul Haber Servisi -
Sadi Borak'ın,
"Atatürk'ün Resmi
Yayınlara Girmemiş
Söylev, Demeç, Yazışma
ve Söyleşılen" adlı kitabı
Kavnak Yayınlan
tarafından yayımlandı.
Kıtabın daha önceki 3 bin
adet baskısı 12 Eylül
döneminde kaybolmuştu.
Aydınlık
toplatıldı
• İstanbul Haber Servisi -
A\dınlık dergisınin
"Cumhuriyet Devrim
Kanunlan U> gulansın"
kapak konulu 9 şubat
tarihlı sayısı İstanbul
DGM'ce toplatıldı ve
dergı yöneticileri hakkında
soruşturma açildı.
Aydınhk dergısınden
yapılafı açıklamada
derginın. "halkı sınıf ve
din farkhlığı gözeterek
açıkça kın ve düşmanlığa
tahrik" gerekçesiyle
toplatılmasının.
Cumhunyet devrimlerini
savunmanın suç
sayıldığını gösterdiği
belirtıldi
Güpeli'den tepki
• İstanbul Haber Servisi -
Türkıye Gazeteciler
Cemnetı Başkanı Naıl
Güreli. Radıkal ve Selam
gazetelerinin
toplatılmasını eleştirerek,
"Gazetelerin haberlen ve
yazılan redeniyle
toplatılmasını
demokrasimızin bır eksiği
olarak görüyonız" dedi.
Radikal gazetesi önceki
gün birincı sayfasında yer
alan '"Sıyasal İslamcı
Dılıpak'ın sözleri kriz
yaratacak: Atatürk
Türkıye yi maymun etti"
başlığıyla vayımlanan
haber nedeni>le Bakırköy
Asliye Ceza Mahkemesi
tarafından toplatılmıştı.
Anadolu liselerinde Türkçe eğitim Milli Eğitim Bakanı'nın imzasma kaldı. Uygulama önümüzdeki yıl başlayacak
Eğitimde u
diP kavgası büyüyor• Milli Eğitim Bakanlığı'nın Anadolu liselerinde
eğitimin Türkçe yapılması yönündeki çalışmalanna
tepkiler farklı oldu. Taslağın onaylanması durumunda
idare mahkemesine başvuracaklannı belirten veliler,
Anadolu liselerinde okuyabilecek maddi gücü yetersiz,
yetenekli öğrencilerin önünün kesileceğini söylediler.
Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna da Milli Eğitim
Bakanlığı'nın tutumuna tepki gösterdi.
YUSUF Zİ\'A AY / BARIŞ DOSTER
Milli Eğitim Bakanlığı'nın .Anado-
lu liselennde fen derslerinin Türkçe
okutulması yönündeki çalışması fark-
lı tepkilere neden oldu. Veliler, tasla-
ğın onaylanması durumunda yürütme-
nin durdurulması için idare mahke-
mesine başvuracak. tstanbul ll Milli
Eğitim Müdürü Ömer Balıbey. yönet-
melik taslağının Talım ve Terbiye Ku-
nılu'ndan geçtiğinı belırterek, bakanın
ımzalaması durumunda önümüzdeki yıl
yürürlüğe gireceğinı söyledi.
Gehrilecek uygulamaylaparası olan-
lann özel okullarda yabancı dılle eği-
tim göreceğini belirten veliler, Anado-
lu liselerinde okuyabilecek maddı gü-
cü yetersiz yetenekli öğrencilerin önü-
nün kesileceğini kaydettiler. Veliler.
"Anadolu liseleri Türkiye'yi BatTya
açan bir penceredir. Bakanlık. Türki-
ye'nin Batı'ya açılmasını istemiyor"
diye tepki gösterdıler.
Sağlık Bakanı Yddınm Aktuna, Mil-
li Eğitim BakanlığVnın girişimıni "Ga-
rip" diye değerlendirerek, "Bir taraf-
tan Bab'yla işbirliginden yana olacak-
sınız, diğer \andan dilini reddedecek-
siniz. Bu olmaz" dedi.
ÖSYM Başkanı Dr. FethiToker. is-
tatistiksel verilere göre üniversite sı-
navlannda en başanlı öğrencilerin sı-
rasıyla fen liseleri ve Anadolu lisesi ç>
kışlı olduğunu söyledi.
Anadolu liselerinde fen derslerini
yabancı dilde öğrenen öğrencilenn
üniversite sınavlannda sorulann Türk-
çe olmasından etkılenmediğini sa\Ta-
nan Toker. "Anadolu lisesi oğrencikri
seçflmiş, yetenekli öğrencilerdir. Ünh«r-
site sınavlannda Anadolu lisesi çıkışlı
adaylann gösterdiği başan ortadadir.
Bu derslerin terimleri genellikle ya-
bancı dilden gelmedir. Çocuklar bu so-
rulan anlamasalanü,başan yüksek ol-
mazdı" dedi.
Anadolu liseleri müdürleri de Ana-
dolu liselerinde Türkçe eğitime geçil-
mesi çalışmasına karşı çıktılar. Mü-
dürler. değişildiğe gerekçe olarak gös-
terilen öğretmen açığının giderilmesı-
nı ıstediler.
İCadıköy .Ajıadolu Lisesi Vakfı yet-
kilisi Alaattin Şanvergil yüzlerce veli-
nin, hükümeti protesto etmeye hazır-
landığını kaydederek, "Bakan,kısa\'a-
deli bir siyasi oyun o\ nuvor. Bu oyuna
veliler geîmeyecektir. Oyunlaruu bo-
zacağız" dedi.
Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi
Müdürü GüMerenYaman, yapılmak is-
tenilen değişiklikle okullann Anado-
lu lisesi niteliğini yitirerek. doğnıdan
doğruya "süper Hse"ye dönüştürülece-
ğini savundu.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer
Balıbey ise Anadolu liselerinin bir kıs-
mında fizik, kimya, biyoloji ve mate-
matik gıbi fen derslerini yabancı dil-
de verecek öğretmen bulunmasında
zorluk çekıldiğini kaydederek. normal
liselerde bu branşlarda görev yapan
kaliteli öğretmenlerin yabancı dil bil-
medikleri için Anadolu liselerinde ders
veremediklerini söyledi.
DİSK Eğitim Dairesi Başkanı Çetin
Uygur da REFAHYOL hükümetinin
eğıtımi de baltaladığını belirterek, Ana-
dolu liselerinde yabancı dille eğitimin
kaldınlmasına tepki gösterdi.
Atatürkçü Düşünce Derneğı İstan-
bul Şube Başkanı Bilge Bilgiç ise ken-
dilennın de ulusal dilin ve kültürün
savunucusu olmalanna karşın getirile-
cek uygulamaya karşı çıktıldannı söy-
ledi.
Dil Derneği Başkanı Prof. Dr. Şera-
fettin Turan, yabancı dil eğitimine de-
ğil, yabancı dile karşı olduklannı be-
lirterek. "Özellikle ortaöğretimde eği-
tim ana dille yapılmalı ama çok iyi de-
recede yabancı dil egitimi verilmeli"
dedi.
Prof. Dr. Şerafettin Turan. bunaben-
zer bır durumun Osmanlı tmparator-
luğu döneminde de yaşandığını anım-
satarak sözlerini şöyle sürdürdü:
-Osmanh'da tıbbiyede eğitim 1827-
1839 yülan arasuıda ağırlıklı olarak,
1870 yılına kadar ise tamamen Fran-
sızca yapıldı. Fakat tarihimizdeki en
iyi doktoriar bu dönemde değil. 1870
yılında Türkçe öğretime geçildikten
sonra yetiştiler. Bilim yabancı dilde öğ-
retilir ve yapılırsa Türkçenin bilim di-
li olamaz. Tarihine, köküne sahip çık-
Oğını iddia edenlerin, önce tarihlerini
Ki bilmeleri ve anadUlerine sahip çık-
malan gerekir. Anadüinde yetkin oima-
yan bir birey, >abancı dilde de çok za-
vrfolur."
'Yalnızca
hayvanlar
kürkgiyer'
Hayvanseverlerin kürklü giyecekleri protesto ejlemkri, bütün dümada ilgi görüyor. Bu
eylemlerden biri de dün Japonya'da yaşandı. Tokyo'nun alışveriş merkezi Ginza'da, Tracy
Reiman (solda) ve Molet Kelh adındaki iki Amerikalı ha>\an haklan savunucusu trafığj
keserek hayvanlann kürkleri nedenijle öldürülmelerini protesto etti. Çıplak bedenlerine
" Yalnızca Hayvanlar Kiirk Giyer" yazılı bir pankart saran eylemciler, alışverişe çıkan
Japonlar tarafından ilgjyle karşılandı. (Fotoğraf: REUTERS)
UYUŞTURL CL KAÇAKÇILARIORTA ASYA YIİSTİLA ETTt
Ipek Yolu afyoıdandı
Çeviri Ser\isi - Do-
ğu'nun zenginliklerini
Batı'ya taşıyan kervan-
lann geçiş yolu olan es-
ki İpek Yolu, Sovyetler
Birliğı'mn dağılmasıyla
uyuşturucu kaçakçılan-
nm eline geçti. Geçen yıl
haşhaş üretiminde düny a
liderlığine yükselen Af-
ganistan, komşulan Pa-
kistan ve İran'ın engel-
lemesiyle uyuşturucu tra-
fığini daha kuzeyden ge-
çirmek zorunda kaldı. So-
nuçta beş büyük Orta Asya cum-
huriyeti uyuşturucu kaçakçılan-
nın istilasına uğradı. Önceden
yalnızca manhuana ve haşhaş ka-
çakçılannın geçış yolu üzerinde
bulunan Türkmenistan, Özbekıs-
tan, Kazakistan. Tacikistan ve
Kırgızistan, bölgede Sovyet de-
netiminın ortadan kalkmasıyla
ışlenmemiş, ham bir ürün olan
afyonun Batı'ya taşındığı köprü
oldu. Bölgede "kanka" adı veri-
len afyon. emekleme aşamasın-
da olan Orta Asya ekonomisınin
aynlmaz bir parçası halıne geldi.
Uyuşturucunun transit yolu olan
bölgede, artık afyon da yetişti-
rilmeye başlandı ve bölgenin en
büyük gelir kaynağı olan pamu-
ğun yenni afyon aldı.
Time dergisinin haberine gö-
Şimdiki uyuşturucu yolu
' Ipek yolu
re, bınlerce yıl önce çay ve baha-
rat taşıyan develerin geçtiği İpek
Yolu bugün Sovyet dönemimn
köhne. paslı araçlannın istilasın-
da. Bu araçlar, gizli bölmelerine
yüklenen kilolarca "kanka"yı
750 kilometre uzunluğundaki yol-
dan. Pamir dağlannı aşarak Ba-
tı'ya ulaştınyor. Bölge köylüle-
ri tarafından "yaşamyolu" olarak
nitelendirilen yol. bu azgelişmiş
bölgeyi Batı'ya bağhyor.
Kış. aylan uyuşturucu kaçakçı-
lannın korkulu rüyası. Pamır'in
önemlı yerleşim bölgelerinden
Korog'dan Tacik-Afgan sınınnda-
kı Oş'a giden yolda sarp dağlan
aşmak zorunda kalan kaçakçılar,
bukısa yolu, ancak birhaftada ala-
bilıyorlar. Burada uyuşturucu kla-
nının eline geçen afyon. öncelık-
le yerel kullanıcılann be-
ğenisine sunuluyor. An-
cak uyuşturucunun bü-
yük bir bölümü eroin ha-
lıne getırilerek ya Rus-
ya'nın ara sokaklanna ya
da son hedef olan Batı'ya
ulaştınlıyor.
Orta Asya de\ letlerini
bu gelişmelerden sorum-
lu tutmayan Bırleşmiş
Milletler yetkilileri, uyuş-
turucu kaçakçılığının es-
kı Sovyetler Birliği'nin
dört bır yanında kaygı ve-
nci bir şekılde arttığına dikkat
çekiyor. Rus güvenlik organlan-
nın uyuşturucu trafıği üzenne ha-
zırladığı son raporda, kaçakçıla-
nn milyarlarca dolar kazandığı
bu ticarette fiyatlann üretıcvden
tüketiciye ulaşıncaya kadar ast-
ronomık oranda arttığı belirtili-
yor. Omegin Afganistan sınmn-
da kilosu 100 dolar olan afyon,
Moskova'da 6 bin dolara alıcı bu-
luyor.
ABD'de Uyuşturucu ile Müca-
dele Dairesi'nin hazırladığı bir
raporda da Özbekistan'dan yola
çıkan uyuşturucunun Türkıye'ye
sokulduğu bildiriliyor. Washing-
ton'dakibiryetkili. "Uyuşturucu
biivük bir kobrylıkla Taşkent'ten
İstanbul'a geliyor. Buradan da
Baü'ya gönderiliyor" diyor.
YAVRU FOKUTN ÖLİIV1Ü SORLNL YENİDEN GÜNDEME GETİRDİ
Fok alanları denethnsiz
ŞEVTCİAVCI
FOÇA- Foça Fok Koruma Alanı'nda
bir yavru fokun ölü bulunmasıyla baş-
layan tartışmalar. denetim eksikliğı üze-
rine yoğunlaşıyor. K.orumaalanındaher
türlü yasadışı avcıhk yapıldığı, buna
karşın yetkililerin duyarsız kaldığı ile-
ri sürülüyor.
Beş yıl önce belirlenen Foça Fok Ko-
ruma Alanı'nda, ilk yıllarda koruma
çabalannm etkin bir biçımde vürütül-
düğünü,bakanlığın Foça Belediyesi'ne
verdiğı botun denetimlerde başanlı ol-
duğunu söyleyen Foça Balıkçılar Der-
neği Başkanı \e Fok IComıtesi üyesi
Hamdi Dinç, botun anzalanmasıyla bir
yıldır koruma alanında her türlü yasa-
dışı balık avcılığı yapıldığmı söyledi.
Dinç. "FoklankorayabilmekiçinFoça-
h balıkçüann Numurtalan tahrip edici
• Foça Balıkçılar Derneği
Başkanı ve Fok Komitesi üyesi
Hamdi Dinç, bakanlığın
denetim için belediyeye verdiği
botun arızalanmasından sonra
Fok koruma alanında yasadışı
balık avcılığmın arttığına
dikkat çekerek. bölgede
denetimin sağlanmasını istedi.
vöntemlerie avlanmalan \asaklandı.
Oy sa dışandan gelen balıkçılar. bu tür
avlanmalara devam edi>oıiar. Dinamit
ve diğer patlayıeılann kullanıldığı. trol
çekiküği, dahası fok mağaralannın bu-
lunduğu alanlarda çevirmc >apıüp ge-
ce ışıkladaündığı biUnhor. Yani son bir
yıldır koruma alanı talan ediliyor" de-
di.
Dünya Doğa Vakfı'nın (WWF) Fo-
ça'da yürüttüğü proje ile bilimsel göz-
lem ve araştırmanın yapıldığını, ancak
koruma için bunun yeterli olmadığını
ilen süren Dinç, yasa ve yönetmelik-
lerin denetleme konusunda birçok ku-
rumu görevlı kıldığını. bu karmaşa için-
de denetim yapılamayacağını belirtti.
Hamdi Dinç, Fok Koruma Alanı'nda
görev yapacak bır tekne ve personelin
bir an önce görev e başlaması gerekti-
ğini ve bu kişılerin ceza kesme. tutuk-
lama \e mahkemeye verme yetkileriy-
le donatılmasınm zorunlu olduğunu
\ urgulayarak "Ölen fok yavrusu bun-
dan sonraolabileceklerin bir göstergesi
olarak düşünülmelidir. Türkive hem
uluslararası sözleşmelere imza koyarak
hem de Ulusal Komhe'nin aldığı karar-
la Akdenizfoku' nu (Monachus monac-
hus) kormacağını deklare etmiştir.
Bunun gereğiyerine oetirilmclidir'' dedi.
Tartışılan keşifte yeni sav
'Peary ve Cook
kutba ulaşamadı'
e-posta : tan (« vol. com. tr
NEVV YORK (AA) - Ku-
zey Kutbu'na kimin önce ulaş-
tığı konusunda 90 yıldır sü-
regelen tartışma. yeni tamam-
lanan bır araştırmayla bek-
lenmedık bir boyut kazandı.
Maryland Germantoun
Montgomery Üniversıtesi
araştırma görev lilennden Ro-
bertBryce, Amenkah Frede-
rick Cook \e Amiral Pe-
ary'nm el yazması notlan ile
kutup seferi sırasmda kendi-
lerine eşlik edenler ve taraf-
sız kaynaklann görüşlerini
inceledikten sonra yaptığı
açıklamada. "kutup fatihi"
olarak bilinen iki kâşiften hiç-
bırinin kutup noktasına var-
madığını öne sürdü
New York Times gazete-
sinde yer alan iddiaya göre
Kuzey Kutbu'na gerçekten
ilk kez ayak basan insanoğ-
lu. 1952 yılında C-47 nakli-
ve uçağıyla kutba inen Jo-
seph Fletcher oldu.
Kutba kimin vardığı konu-
sundaki tartışma günümüze
dek süregelırken araştırmacı
Bryce'ın açıklaması. bilim
dünyasını iyice kanştırdı.
Günümüzde modern cihaz-
larla yapılan ölçümlenn, Ku-
zey Kutbu fatihi olarak görü-
len Amiral Peary'nın kutba
sadece 6-100 mil kadar yak-
laştığını, ancak hiçbirzaman
kutba kadar ulaşamadığını or-
taya koyduğu öne sürülüyor.
Dr. Cook'un ise kutup se-
ferine. delıl olarak ortaya koy-
duğu belgelerde öne sürdüğü
tanhten en az bır hafta geç
başladığı ve tanhleri ona gö-
re sonradan "ayarladığı'" ıd-
diaları bulunuyor. Dr. Co-
ok'un, kutup seferinden ön-
ce Alaska'daki McKinley te-
pesıne çıktığı yolunda ortaya
attığı. ancak daha sonra yalan
olduğu belirlenen iddia ise
Cook'un kutup fatihliği
savlanna gölge düşürüyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Sistem'e 'Muhalefet'mişL
Sapla saman, iyice, bırbirine kanşmadı mı? Esen
Ünür, Washington'dan yazıyor: "...ABD Dışiş-
leri Bakanlığı Sözcüsü Nicholas Burns demiş ki:
'-...Biz Türkiye'nin; sivil, demokratik ve laik ana-
yasaya dayanan devlet yapısı içinde, sorunlannı
çözerek istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Tür-
kiye Cumhuriyeti'ni temsil eden, Türkiye'nin lide-
ri Süleyman Demirel'e, güvenimiz ve saygımız
tamdır
1
..." (Hürriyet, 6 Şubat 1997)
Bu ne nezaket, bu ne hassasiyet, insan hayret edi-
yor. Bilindiği üzere Demirel seçimle geldiği iktidar-
dan, 'NATO'ya ve CENTO'ya bağlı'asken 'müdaha-
lelerie' iki defa 'devrilmiş' olan bir lider: tuhaf tesa-
düf, şu günlerde o müdahalelerden birisi, eski bir CIA
görevlisinin yayımladığı hatıralarda söz konusu edil-
miş, elbette 'gizliliğini koruyan bilgilerin CIA tara-
fından elenmesinden, sonra'. Kıtabın yazarı Duane
Clarridge, 1968/1971 döneminde CIA'nın İstanbul
Istasyon Şefı, 1971/1973 döneminde ise Ankara'da
Şef Yardımcısı; lâfın arasına 'bazı Türk istihbarat-
çılannın, CIA ile çok yakın ilişki kurduğunu' so-
kuşturmuş, arkasından demiş ki:
"...1971 Martında yakında gerçekleştirilecek
bir askeri darbenin istihbaratını aldım; Türkler
buna 'mektupla darbe' (muhtra) dryorlardı ve ger-
çekte yapılan da oydu. (...) 'Mektupla darbe' hak-
kında, önceden bilgi sahibi olmamız, kuşkusuz bir
istihbarat başansıydı..." (Milliyet, 6 Şubat 1997)
Insanın, elindeolmadan, 'Her Mevsimin Casusu'
adlı eserin yazanna, soracağı geliyor: CIA 'muhtıra-
yı' önceden ögrendiğine göre, çeyrek yüzyıl sonra bi-
le 'güveninin ve saygısının tam olduğunu' belirtti-
ği Demirel'e, acaba neden aleyhine hazırianan dar-
beyi bildirmemiş? Yoksa, 'CIA ile çokyakın ilişki ku-
ran, bazı Türk istihbaratçılan'yla', 'mektupla dar-
beyi' beraber mi tezgâhlamışlardı? Böyle bir kurun-
tunun doğması, handiyse olağan sayılmalı, şu sıra,
eski 'dut yemış bülbüller' öyle şeyler açıklıyorlar ki,
şaşmamak elde değil!
Mesela, şu Ağca'nın söyledikleri!...
Bond filmleri haltetmiş!...
Senaryo'nun mükemmellığine bir göz atar mısınız?
VVashington, 'Doğu Bloku'nu çözmek için, 'en
zayıf halkası' saydığı Polonya'da harekete geçmiş;
'katolikliği' ağır basan işçileri ayaklandınyor; Polon-
ya halkının Ruslan sevmediği malûm, eğer tantanalı
bir olay yaratabilirlerse. belki halkın işçilere katılma-
sı sağlanacak, bu databii rejimin çözülmesineyol aça-
bilecek! O zaman ne yapmalı? Papa Polonya asıllı
değil mi, Polonyalılar da sağlam katolık, eğer KGB
yâni Sovyet istihbaratı, Papa'ya bir suikast düzen-
lerse, bu Polonya halkının öfkesini ateşlemeye ye-
tecektir. Senaryo bu, iş iki noktaya kalıyor, o iki nok-
tanın gerçekleşmesine: 1/Suikastı kimlerdüzenleye-
cek; 2/ KGB ile bağlantı nasıl 'yakıştınlacak?' Ağca'nın
anlattığına bakarsanız, iş bir güzel şöyle halledilmiş:
besbeili. Clarridge'ın 'hatıra/an'ında'Bulgaristan'dan
haber sızdırmak için kullandığını açıkladığı Türk
işadamlan' aracılığıyla; Italyan Savcı Marini'nin tes-
bitine göre, o yıllarda Avrupa'da dolaşan Mehmet
Ali Ağca, Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Mehmet Şe-
ner, Yalçın Özbey ve Ramazan Şengün ile irtibat
sağlanmış; böylece, Ağca'nın 'tetikçi' görevini üst-
lendiği Papa suikastı, Roma'da sahneye konmuş! Da-
ha önce ipekçi suikastına bulaştklan da artık kesin-
leşen bu 'ekip', şöyle bakarsan Türklerden oluşuyor,
ilk bakışta suikastı Türkiye'nin tertiplediği hissini bi-
le verebilir, ama 'kazın ayağı öyle değıl'l.
Neden değil, çünkü aynı Mehmet Ali Ağca, 'Re-
is' Abdullah Çatlı'nın CIA tarafından, Kostarika'da
(aslı galıba Portoriko olacak) eğitildiğini. Türkiye'de
kopacak bir içsavaşta onun, ABD yandaşlannın 'ba-
şına geçmek için hazırlandığını' açıklıyor. O kadarla
kalsa, iyi; zaten bir başka 'askeri müdahalenin', yâ-
ni 12 Eylül'ün 'mutfağında' da biriikte çalışmış; bir
bakıma, Abdi ipekçi'yi de, 'darbeyi' kolaylamak için
öldürmüşler! Çünkü hem, Türk/Yunan ilişkilerini gev-
şetmeye çabalamaktaymış, hem de Bulgaristan'ia
Türk 'Mafia'sı arasındaki irtibatı farketmiş! Oysa,
bunların gizli kalması gerekiyor, neden, baksanıza
kaç yıl sonra o 'irtibat' Papa suikastında işe yanyor,
ellerine yapışıyor; bu sayede, Moskova'yı suçlayıp,
Polonya'yı Rusya'ya karşı bir raya sokuyoriar.
Ne serüven, ama.. Bond filmleri, nattetmiş!...
'Algılama yanlışı' var, ama...
Acaba hatırlayacak mısınız? Burada söyleşirken,
'Türkçülüğün' gelişmesüreci içindeki 'kadersiz-
liğine' değinmiştim. (Bkz. Vlkücüler'e Sınav Sorula-
n', Cumhuriyet, 4 Kasım 1996); orada şöyle bir cüm-
le var: "...'Soğuk Savaş' eski ırkçı/turancı ardılla-
nnı, 'ülkücü'ye dönüştürdü demiştim: yola 'Sis-
tem'e karşı olan 'Türk OcaklarTndan çıkıp, sonun-
da 'Sistem'in emrindeki 'Ülkü Ocakian'na ulaş-
mak, ne hazin!" Ülkü Ocaklan bu sözlerimden te-
dirgin olmuş, Genel Başkan Azmi Karamahmırtoğ-
lu imzasıyla bana cevap veımişti, diyordu ki, "...Ul-
kücü Hareket'in 'Sistem'e muhalefetini, Milli Dev-
let'in yanında yer alıp, onun varlık nedenlerini
oluşturan ülkülere sahip çıkarak sürdürmesi, 'Sis-
tem'in emrinde olmak şeklinde algılanryorsa; so-
run Ülkücüler'in değil, bu ince aytnmı ayırdede-
meyenlerin sorunudur" (Ankara'dan 6 Kasım 1996
tarihli mektup).
Ortada çok açık bir 'algılama' yanlışı var, ama, aca-
ba yanhş 'algılayan' kim?
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.ada.com.tr7-bilgiyay/yazar/ailhan.html