02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET KÜLTÜR SAYFA 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Alkışlarıırıız genç yeteneldereİDSO geçen hafta sonunu genç yete- neklere ayırmıştı. Cuma gecesi ve cu- martesi sabahı ayn solistleryeralıyordu. Ancak cumartesi sabahki konsere gide- bildiğim için Merve Kenet, Başak Ersöz, Tolga Akkaya, Ervan Baran, Canan Ko- caay ve niceidir kendisini profesyonel bir yetenek olarak dinlemeye alıştığımız Öz- can Ulucan'ı kaçırdım. Diğer gençleri dınledıkten sonra kemancı Atflla Alde- mir ile konuşma firsatı buldum ve anlat- öklan son derece düşündürûcü göründü! Genç solistlerin her biri birbirinden pı- nl pınl. Çoğu oıkestra ile ilk kez buluş- manın heyecanı içinde idi. Vmddi'nin dört keman için konçerto- sunu çalan İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan'ndan Varsawsky'nin öğ- rcncileri. Sevil Liucan (1981), LeventGü- ner (1982). Nilgün Yûksel (1980) ve Yd- dızAsyah(1983) başlangıçtaki telaşlan- nı yenerek yapıtın ilerleyen dakikalann-* da daha uyumlu ve güzel bir ton tuttur- mayı başardılar. CarlMaria von WWıer'in fagot konçertosunu seslendiren Ömür Kazıl (1979), orkestramıza uzun yıllar- dıremek veren bir üyenin, fagotçu Rafet Kazri'ın oglu. Mimar Sinan Üniversite- si'nde MA. Boğaç ile eğitimini sürdüren genç sanatçı biraz daha nüanslara ve yo- rum özellikJerine duyarlı olursa başanlı bir fagotçu olarak sanat dünyasına katı- lacak. Klarnetçi Seten GüDü (1975) Bilkent Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrenci- si ve aynı zamanda Bilkent Senfoni Or- kestrası'nınbirüyesi. Carl Maria von We- ber'in ûnlü klarnet konçertosundaki gü- zel tonu, orkestrayla deneyimli uyumu yanı sıra son bölümde giderek tempoyu hızlandırması istanbul sahnesinde çal- manın tatlı telaşıydı. Pipnist Aygûl Günahay (1973) İstan- bul Üniversitesi Devlet Konservaruva- n'nda Meral Vapalı'nın danışmanlığında L yüksek lisans yapıyor. Şostakoviç'in ikin- ci piyano konçertosunda yeteneğini ve zarif üslubunu sergileyen sanatçı gide- rek çalgısıyla daha derinden bütünleşe- cek. Brahms*ın keman konçertosunu seslen- diren AtülaAldemir( 1975), Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda ÇiğdemYonatileçalışmış. Halen Alman- ya'da Detmold Müzik Akademisi'nde ün- lü eğihmci Lukas David'in yüksek lisans öğrencısi. Önümüzdeki yil solistlik sına- vinı verecek. Duyarlı Brahms anlayışi. temiz tonlaması ile yannlara umut vaat ediyor. Elındekı kemanınyetersizlığinede- ğindığimde. hocası Lukas Davıd'in ke- manlanndan biri olduğunu söyledi. Ha- len Nejat Eczacıbaşı'nın katkı bursu ile okuyor. Aynı burstan yararlanan bırbaş- ka genç yeteneğimiz daha var Avrupa'da: Selim AykaL O da Bamberg Senfoni Or- kestrasrrun birincı fagotçuluğuna yüksel- miş, son derece başanlı bir sanatçımız. Gençlerimıze burs veren kuruluşlar on- lan ızleyip sonraki gereksinimlerini ya da başanlannı da kayda alıyor mu acaba? Ör- neğin şimdi aynı vakıf Âtilla'yabırde ke- man armağan etse. onun başan merdi- DSO'nun geçen hafta sonunda genç yeteneklere aynlan konserinde Atilla Aldemir (1975), Brahms'ın keman konçertosunu seslendirdirdi. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda Çiğdem Yonat ile çalışan Aldemir, halen Almanya'da Detmold Müzik Akademisi'nde ünlü eğitimci Lukas David'in yüksek lisans öğrencisi. Önümuzdeki yıl solistlik smavını verecek. Duyarlı Brahms anlayışı, temiz tonlaması ile yannlara umut vaat ediyor. Elindeki kemanın yetersizliğine değindiğimde, hocası Lukas David'in kemanlanndan biri olduğunu söyledi. Halen Nejat Eczacıbaşı'nın katkı bursu ile okuyor. venlerini tırmanması ne denli hızlanır kimbilir! Dış ülkelere gitmesi çok gerek- li yeni mezunlanmızın. Doğaldır ki bin- bir zorlukla gerçekleşiyor bu serüven. Önce hoca bulmak, kendini o hocanın bulunduğu okula kabul etrirmek, ardm- dan parasal destek. ardmdan yanşmala- ra olanak bulmak ve kendini duyurmak, tanıtmak kaygısı.. Sonra konser olanak- lan aramak. Mutlakabiremprezaryonuz olmalı Size çeşitli düzeylerde konserler sağlayacak ve konserden kazanacağmız gelirin yüzde altmışı onun olacak! Yine de Türkiye'nin böylesi bir örgütü olma- dığından özel çabalarla ve nice ödün ve- rerek bir tanıtımcı edineceksiniz. Türkiye'nin devlet olarak sanatçılan- na ilgisizliği uzun yıllardır söz konusu ol- makta. Yurtdışındaki dışişleri mensupla- nnın acaba kaçta kaçı görevli olduğu kentte verilen konserleri izler. sanatçısı- na sahip çıkar? Ömegin Atilla Aldemir'in katıldığı Valencia festivalindeki dört gün- lük konser serisinin hiçbirini o kentteki kültür atasemız gelip dinlememiş. Öte yanda Koreliler, Japonlar ve tüm Uzak- dogululann gördükleri maddi ve manevi devlet desteği kıskanılmayacak gibi de- ğil. Bizimkiler ise kendi özel çabalan ile bir yerlere gelmekteler. Bir de yurda dö- nünce ne olacak? Solistlik çalışmalannı sürdürebilmek için bir devlet desteği pe- şinde koşuyor herkes. Eger ailesinde Gü- zel Sanatlar Müdürlüğü'nü etkileyebile- cek hatırlı bir kişi varsa orası başka. Oy- sa ana-babalar alçakgönüllü düzenleri içinde bu serüvene soyundularsa onlann, evini filan satıp çocuğuna olanaklar aramaktan başka uman yok. Ne Güzel Sanatlar'ın kadrosu herkesi solist yap- maya elverişli ne de orkestralanmızın kısıtlı programı onlara her yıl konser ver- meyeyeterli! Orkestramıza başvuran genç solist sayısı 25 dolaylanndaymış bu yıl. İDSO, bun- lardan on dördüne olanak tanıyıp iki kon- sere bölüştürmüş. RamizMeBiAsfanov'un konserdeki şdkatli yönetimı ve orkestramn özen gösterdigi eşlik, gençlerin herbirini yüreklendirdi. Umudumuz. yeni orkestralann kurul- ması ve genç yeteneklere yurtıçinde daha çok olanak sağlanması. Bunun yanı sıra daha çok özel şirketin gençlere burs fonu ayırarak onlann yurtdışındakı görgülenni arttırmasını; dünyanın sesini duyacaklan kadar dünyaya sesleriniduyurabilmeleri. Yann öbür gün onlarla öyle kıvanç duyacağızki!.. Kültür Bakanı müziğin düşmanı mı?AHMET SAY ANKARA - Kültür Bakanı fır- sat tanımadığı için konser yazıla- rını düzenli yazamıyorum. Her hafta bakanın tutumundan kaynak- lanan yeni bir olayla karşılaşıyo- ruz. Müzik ve sahne sanatlan ku- rumlanmızın temellerini sarsan , sajdınlann peş peşe geldigi kosuİ- larda; konser, opera, oale etkinlik- lerinin tadı mı kalır? Konserler ve opera-bale temsilleri, müzikal ya- şamın yapraklan, çiçekleridir, ama müzikal yaşamı bir bütün olarak görmek gerekir. Gemi su almaya başladığında kamaraya çekilip va- zodaki çiçeklerin suyunu değiştir- mekle oynayabilir miyiz? Açık ko- nusalım; Kültür Bakanı. cumhuri- yetimizin yapıtaşlan olan sanat kurumlan karşısmda yer almayı nasıl görev sayıyorsa, biz de onla- n korumayı, savunmayı görev bi- liyoruz. Iki koldan saldın * Sayın Kahraman işbaşı ettığı günden beri iki koldan harekete geçmiştir Kurumlann parasal ola- naklannı kısitlamak ve yapılan- masma müdahale ederek işlerlığı- ni bozmak. Birinci koldan ilk ey- lemi, senfoni orkestralanmızakay- nak yaratan 'filarmoni' demekle- rinin konser etkinüklerinı sınırla- yan genelgesi olmuştur. Hemen ardından senfoni orkest- ralan ve opera-bale kurumlannın yeni yıl ödenekleri düşürülmüş- tür. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- mu opera- bale sanatlannda daha kararlı, daha belirgindir: TBMM Bütçe Plan Komisyo- nu'nda bale bütçesinden 50 milyar liranın kesilerek bu paranın Hacı Bayram Camii çevre düzenleme- sine aktanlması yolundaki önerge- yi desteklemiş, dahası, durumun düzeltilmesi için TBMM bütçe gö- 'Yasa tanımaz' bakan kestrası'nın 1997 ödcnegı yüzde^frf- rüşmelerinde verilen ortakönerge- arttınlmış, ama yüzde 86 olan enf- ye sırt çevirmiştır. lasyona oranla ashnda yüzde 50 ge- rilemiştir. Ödenekler gelecek yıl da yüzde 50 gerileyecek olursa, dev- Kendı bakanlığına bağlı bir ku- let senfoni orkestralanmız çökün- ruma önerilen ödeneği almaktan tüye uğrayacaktır. Bakanın tutu- kaçınan bir bakan, dünyanın nere- sinde görülmüş? Tek başına bu ör- nek, bakanın bale sanatı karşısın- da aldığı tavnn göstergesidir. Kültür Bakanf nın ikinci koldan hareketi, sanat kurumlannın yö- netsel ve sanatsal işleyişine müda- hale yoluyla uygulanmaktadır. ilk elde Güzel Sanatlar Genel Müdü- rü'oü ve Devlet Tiyatrolan Genel Müdür Yardımcısı 'nı görevden at- mak için girişımlerde bulunan ba- kan, yasalara aykın olarak Devlet Opera ve Balesi'ne tepeden inme genel müdür yardımcısı atamakta diretmiştir. Sonra da Devlet Tiyat- rolan, Devlet Senfoni Orkestrala- Yöneticüerdünyaya nasılbakmah?ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR - Aydın bir din adamımız, tele- vizyondaki konuşmasına şöyle başlamıştı: "Evreni anlayamayan kendini de anlaya- maz." Yıllar geçti, bu çarpıcı tümce belle- ğimden silinmedi. Değerli konuşmacı, "ev- ren" sözcüğü ile o günlerin ünlü devlet ada- mını değil "kozmos"u (düzeni) yada "dö- zenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünü- len tüm varhkiar"'ı söylemek istiyordu. Böy- le olduğu içindir ki çağımızın insanı yüce gönüllü davrandı ve insanlığı yakından il- gilendiren kavramlan, "evrensd" (kevnî, âlemî, universal) sözcüğü ile nitelendirdi. "Evrensd birlik", "evrensel bütünlûk" gi- bi felsefe terimlerinin yanı sıra güncel ya- şantımızın pek çok kavramını yine bu söz- cûkle tanımlıyoruz. Bana öyle geliyor ki yapmaya çalıştığı- mız şey, bilimin, sanatın ve sağtörenin in- sanı yakından ilgilendiren özellikJerini be- lirtmek, ama onlann kozmosta var olabile- cek insan benzeri canlılar için de geçerli ol- duğunu vurgulamaktır. 'Kfiçfik Ibo' ve 6660 sayıh yasa Son elli yılda insanımız, özellikle de yö- neticilerimiz. dünyaya evrensel gözle bak- maya yanaşmadı. Görüş açılan 180 yerine 50 derecede kaldı. Kavgalar bu yüzdendir. Uygaıcayapılan eylemlerin en bayağı açık- lamalarla yerilmesi bu nedenledir. Şeriat, yi- ne bu nedenle kapımızı çalıyor. Hem evreni hem de kendini anlayamayan insan, sanattan da habersizdir. Müzik sana- tmda birbakıma rahatız; çünkü 50 derece- lik bakış açısı içinde bile balenin ya da hey- kelin somut örnekleri görülebilir. Yerel ka- fa, onlarda, kendince bir cinsellik ya da tü- kürülecek bir özellik bulabilir; ama o, ev- rensel boyuttaki soyut müzik sanatını tanı- ma gücünden yoksundur. Yine de kadro tıkanıkliğı, konservatu- varlara gereğince özen verilmemesi, ku- rumlanmızın mekândan ve araç-gereçten • joksun bırakılması gibi engellemeler, ka- nnlıkta el yordamıyla alınmış olumsuz ön- lemlerdir. Böyle bir ortam içinde yetki sahipleri müzikten söz ederse "kryamct ohır". Bunun garip bir örneğine son günlerde rastladık. Olağanüstü yetenekteki çocuklann yaban- a ülkelerde eğitilmesine, virtiöz ya da bes- ' teci olarak yetişmesine olanak saglayan 6660 sayılı yasadan Küçük tbo'nun da ya- nrlandınlması önerildi. Acaba Küçük Ibo, televizyon stüdyola- ' rndan alınıp hangi Avrupa konservatuva- rna görderilebilir? Bunu bilemem; ama jeteneği erkenden ortaya çıkan çocuklan- nız ele alınırsa sonucun ne olacağını İZD- SO'nun geçen haftaki dinletısinde bir kez öha görerek mutlu oldum. 1 ZDSO'nun şef Rengim Gökmen yönetimindeki dinletisinde Muhiddin Dürrüoğlu-Demiriz, Beethoven'ın op. 61 sol majör 4. piyano konçertosunu çaldı. Şu anda Brüksel Krallık Konservatuvan 'nda görev yapan Dürrüoğlu-Demiriz, tutarlı ve beğeni dolu bir Beethoven yorumunu ortaya koydı1 Tonu son derece yumuşak; her zaman dinlediğimiz piyanonun sesine bambaşka bir renk getiriyor. Dinletide, Hüseyin Sermetve Fazd Say'dan sonrabeni yeniden heyecanlandıran değer- li birpiyanistimiz vardı. Muhiddin Dürrü- oğlu-Demiriz, L. Van Beethoven'ın op. 61 sol majör 4. piyano konçertosunu çaldı. M. Dürrüoğlu-Demiriz (1969), HÜ Dev- let Konservatuvan'nda üstün yetenekli ço- cuklara uygulanan statüyle eğitildi ve Prof. tlhan Banuı'Ia besteciliğe çalıştı. Program notlannda, piyano öğretmenlerinden söz edilmemiş olmasmı üzüntüyle karşıladım. Sanatçı, 1987'de Eczacıbaşı Vakfi'nın burs- lusu olarak Brüksel Krallık Konservatuva- n'na girdi ve Joan-CIaude Vanden Eyn- den'le piyano, J. Fontyn ile de bestecilik eğıtimı yaptı. Aynca önemli bir sanat ku- rumu olan "Chapelle Musicak Reine Elisa- beth Vutuosite" yüksek okulunu bitirdi. Uluslararası ödülleri olan sanatçı, Avru- pa'nın önde gelen merkezleriyle ABD'de çok sayıda dinleti verdi. Şuanda, Brüksel Kral- lık Konsenatuvan"nda görev yapmaktadır. Dürrüoğlu-Demiriz, tutarlı ve beğeni do- lu bir Beethoven yorumunu ortaya koydu. Tonu son derece yumuşak; her zaman din- lediğimiz piyanonun sesine bambaşka bir renk getiriyor; ama doruk noktalannda, dol- gun ve doyurucu bir gürlük düzeyine ula- şıyor. Aldığı tempolar, vurgular, cümlelen- dirmeler, kısaca her şey yerli yerinde. Sa- natçının teşekkür için çaldığı J. S. Bach'ın Partita'sından Sarabande ise çembalo ya da klavikord için düşünülmüş bir barok yapı- tının, günümüz piyanosunda çok daha de- rin bir anlam kazanabileceğini kanıtlıyor- du. Baroku kendi tmısıyla seslendirme yo- lunda çaba harcayanlara selam olsun!.. İZDSO. şef Rengim Gökmen yönetimin- deki dinletinin ikinci yansında, M. Ravd'in çocuk masallanndan oluşan "Kaz Anam" başlıklı süiti ile ünlü Bolero'sunu çaldı. Bu kez orkestrayı gönül rahatlığıyla dinleyeme- dim. "Kaz Anam" süitindeki sololarda, özellikle de "Güzel ile Çirkinin Söyleîfleri" adını taşıyan dördüncü parçadaki kJarinet soloda bir tutukluk sezdim. ikinci parçanın "Parmak Çocuk" sonu- na doğru orkestradan fışkıran göz alıcı tı- nıyı. öbür bölümlerde de aradım. Tahta üf- leme çalgılann tınısındaki bulanıklık ve ba- kır üflemelerin duyuluşundaki yetersizlik, Bolero'da da dikkatımi çekti. Şunu da belirteyim, akustik ve bulundu- ğum yer, olumsuz izlenimler yazmama, böylece de sanatçılara haksızlık etmeme yol açmış olabilir. Nitekim görüştüğüm bir orkestra üyesi, salona alışamadıklannı, for- te çaldıklannı sanarak sesi kjsma gereğini duyduklannı söylemişti. Her şeye karşın, gençlerin çok sevdiği Bolero, görkemli orkestra tınılanyla sona erdi. Trampet partisini aksamadan götüren Murat Ro^e'yi kutlamak isterim. Gençler yapıtı coşkuyla alkışladılar. Evrensel mü- ziği büyüklerimize de beğendirebilsek, böy- lece aydınlığa daha kısa zamanda kavuşa- bilsekneiyiolurdu!.. Dünyanın müziğine açık Tazartesi Konserleri' Küttür Servisi - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık yeni bir müzik program! dizisi düzenliyor. Çok çeşitli sanat etkinliklerine sahne olan Istanbul'da 'Pazartesi Konserkri' adı altında gerçekleştirilecek program dizisi, farklı nitelikteki sanatçı ve topluluklan izleyerek müzik beğenisini zenginleştinnek isteyen müzikseveriere seslenecek. Mart ayından başlayarak hazırana dek, her ayın ilk pazartesi günü gerçekleştirilecek konserlerde. piyano, şan, gitar resitalleri, oda müziği ve dünya müziği (tango, latin vs.) alanında kariyer yapmış sanatçı ve topluluklara yer verilecek. 3 mart pazartesi günü gerçekieşecek iik 'Pazartesi Konseri"nin konuğu Italyan piyanıst Roberto C'ominati 1991yılındaCasella, 1993 yılmdaysa dünyanın en prestijli yanşmalanndan Busoni'de birincilik ödülü kazanan genç bir yetenek. Italya dışında Fransa, ABD, Almanya, Norveç ve Japonya'da verdiği konserlerle müzik dünyasında önemli btr yere sahip sanatçı'Pazartesi Konseri"nde Scarlatti, Mozart, Ravel, Debussy, ve Skriabin'in yapıtlannı yorumlayacak. Pazartesi konserlerinin nisan ayı programındaysa Cacheres Tango ve Latin Müziği Topluluğu ilginç repertuvanyla, Latin müziği sevenlere keyifli dakikaiar yaşatacak. tstanbuFdaki müzik etkinliklerine yeni bir soluk kazandırmak ve dünyadaki müzikal gelişmelerden ömekler sunmak amacıyla düzenlenen 'Pazartesi Konserlen', Italyan Kültür Merkezi işbirliğiyle, Tepebaşı'ndaki Italyan Kültür Merkezi konser salonunda gerçekieşecek. Bilet fiyatı 500.000TL olarak belirlenen konserleri öğrenci, öğretmen ve emekliler 400.000 TL'ye izleyebilecekler. Biletler, AKM Senfoni gişesi, Yapı Kredi Yayınlan'nm Galatasaray'daki kitabevinde satılacak. Müzikseverler konserler hakkında daha geniş bilgi ve bilet rezervasyonu için 293 08 24 noiu telefonu arayabilirler. n ve Devlet Opera-Balesi'ndeki yerli ve yabancı konuk sanatçılar- la yapılacak sözleşmelere ambar- go koymak istemiştir. Özellikle senfoni orkestralan ve opera-bale için 'konuksanatçf kullanımı ya- şamsaldır ve yaşamsal olması yü- zünden bu kurumlann özel yasa- lannda genel müdüre, müdürlere •ve sanat yönetmenlerine yetki ta- nınmıştır, gelip geçıci bakanlara değil. Oysa Sayın Kahraman, tam bir 'yasa tanımazhk'la bildiğini okumaktadır. Belli ki kendi doğ- rultusunda yeni mevziler kazan- mak için yasadışı yollan 'deneroe- yedeğer'bulmaktadır. Dene- sın bakalım, bir 'hukuk dev- leti'olan Türkiye Cumhuriye- ti 'nin yargı organlanndan ge- reken yanıtlan da almakta- dır. Bunun son örneği, Da- nıştay Idare Davalan Genel Kunılu'nun karandır Devlet Opera ve Balesi'ne yeni 'Genel Müdür Yardun- a s ' atamakta direten Küitür Bakanı, bu yasadışı işlemi uygulamayan Genel Müdür Höseyin Akbulut hakkında 'disipNn sonışturnusı' açın- ca, iş mahkemede birmiş, ge- nel müdür Danıştay'da dava açmıştır. Nedir dava konusu, nediryasadışı olan? 1309 sa- yılı Devlet Opera ve Balesi Yasası'nın 5. maddesine gö- re Kültür Bakanı'nın tepeden inme genel müdür yardımcı- sı atama yetkisi yoktur. Ayn- ca, atamalarla ilgili 2451 sa- yılı yasa ve Kültür Bakanlı- ğı'nın 354 sayıh 'KanunHük- mündeld Karamamesi', ku- rumlann özel yasalanndakr atama hükümlerinin geçerli olduğunu açıkça belirtmiştir. Ve tabii ki Danıştay 5. Da- iresi, 'yürütmejidurdurma' karan vermiş, bakanın karar- namesini geri çevirmiştir. Ara- dan dört ay geçmiş, Danış- tay karannı bakan uygulama- mış, Danıştay Idari Davalar Genel Kurulu'nda itinız' yo- lunu tutmuştur. Birkaç gün önce bu itiraz' da reddedil- miştir. Işte Danıştay Genel Kurulu'nda noktalanan ya- sadışı işlemin öyküsü budur. Devlet Operave Balesi 'nin genel müdüryardımcılığına ıs- rarla geririlmek istenen Bay Rıfat Yalçın'ı merak etmiyor musunuz? Kimdirbu bay, sa- natçı mı? Eğerkoltuğaotura- bilseydi 'sanat i^erinden so- rumiu' genel müdür yardım- cısı olacaktı. Bu görev çeyrek yüzyıldan beri 'sanatçı' statü- sünde olan kişilerce yürütül- müştür. Bay Rıfat Yalçın'ı ben de merak ediyorum. Sayın Yalçın, necisiniz siz? Opera- cı mı dansçı mı yoksa baleci- lere piyano çalan bir 'çataşo- ncT mı? Kosrüm mü hazırlı- yorsunuz, dekormu boyuyor- sunuz? Suflör müsünüz? Ne işe yanyorsunuz? Anladık, 'yamyam dansı' dahi yapmı- yorsunuz, peki ne işiniz var operacıların. balecilerin için- de? Senı gıdı seniiiii! Nedtoı Günsür Antik Palace'da • Kühür Servisi - Nedim Günsür'ün yapıtlan 18 Mart'a kadar Antik Palace Sanat Galerisi'nde sanatseverle buluşacak. Günsür 1972'de "Yılın Sanatçısı" seçilnıiş, 1973 yılında açılan 50. yıl sergisinde Atatürk Ödülü'nü almış , yurtdışında düzenlenen Çağdaş Türk Sanatı Sergileri'yle de yabancı koleksiyonerlerin de ilgi odağı haline gelmişti. Sergide Günsür'ün 1924-1994 dönemi resimleri sergileniyor. Heykel Hrsıdığı • ANKARA (AA)- Heykeltıraş Erdağ Aksel'e ait "Alüminyum Pervane" adlı yaklaşık iki metre boyundaki metal heykel, cuma akşamı Siyah Beyaz Sanat Galerisi'nin önünden çalındı. Son derece ağır ve taşınması güç olan heykelin çalınmasını şaşkınlıkla karşılayan galeri sahibi Faruk Sade, heykelin estetik değeri için değil de metal değeri için çalınmış olabileceğini belirtti. Sade, heykel konusunda bilgisi olan kişilerin 467 32 74 numaralı telefonlan aramalannı isterken yapıtı bulanlara 50 milyon lira ödül verileceğinı açıkladı. Ercümend Kalımk anıbyor • Kültür Servisi - Ercüment Kalmık, ölümünün 26. yılında Ayşe Ercümend Kalmık Vakfı'nda cuma günü saat 15.00'te anılıyor. Temel sanat eğitimcisi. ressam Ercümend Kalmık ın ktşiliğınin yanı sıra sanat eğihmine katkılanna da yer verilecek olan toplantıya Rekin Teksoy, AfFan Kınmlı. Alı Teoman Germaner, Erkal Güngören ve Özer Kabaş konuşmacı olarak katılacak. Vehbi Koç amsma konferans • Kültür Servisi - Sadberk Hanım Müzesi, birinci ölüm yıldönümünde 'Vehbi Koç anısına' bir konferans dizisi hazırladı. Rahmi M. Koç, Semahat Arsel, Inan Kıraç, Suna Kıraç, Sevgi Gönül. Çetin Anlağan ve Prof. Dr. Önder Bilgi'nin organizasyon komitesini oluşturduğu 'Başlangıcından Günümüze Anadolu'da Ticaret' başlıklı konferans, 22 şubat tanhinde saat 14.00-18.30 arası Sadberk Hanım Müzesı'nde yapıiacak. Açılış konuşmasmı Sevgi Gönül'ün yapacağı konferansın programı şöyle; saat 14.30-15.00 arası Prof.Dr. Önder Bilgi nin hazirladığı 'Klasik Dönem Öncesinde Anadolu'da Ticaret', saat 15.00-15.30 arası Veysel Donbaz'ın hazirladığı 'Eski Asur Ticaret Kolonileri Çağında Anadolu'da Ticaret HayatT. saat 15.30- 16.00 arası Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu'nun hazırladığı 'Klasik Çağda Anadolu Ticaret Hayatından Bir Kesit', saat 16.30- 17.00 arası T. Oğuz Alpözen'in hazırladığı 'Batık Kazı ve Araştırmalanna Göre Anadolu'da Denie Ticareti", saat 17.00-17. 30 arası Dr Yılmaz Karakoyunlu'nun hazırladığı 'Osmanlı lmparatorluğu Döneminde Anadolu Ticaret Hayatından Bir Kesit', saat 17.30- 18.00 arası Can Kıraç'ın hazırladığı 'Cumhuriyet Döneminde Anadohı'da Ticaret ve Vehbi Koç'. Zeki Müren liyatro Kare'de • Kültür Servisi - Beş yıl önce kurulan Tiyatro Kare, Zeki Müren için bir müzikal sahnelemeye hazırlanıyor. Zeki Müren'in yaşamı, sanatı ve dünya görüşünü izleyicilerle paylaşılacağı müzikalı araştınnalanyla Ergun Hiçyılmaz biçimlendirildi ve Nedim Saban sahneye koyacak. Yaz aylannda Bodrum'da başlayacak olan oyun sanatçının yaşamında önemli yeri bulunan Izmir, Bursa. İstanbul gibi kentlerde sahnelenecek. Yapım'da Zeki Müren'in değişik evrelerini değişik kişiler canlandıracak. Zeki Müren rolüne aday olmak isteyen kişiler, geniş birjüri tarafından değerlendirilmek üzere özgeçmiş ve fotoğraflanyla Tiyatro Kare C.C 12 80303 Mecidiyeköy-İstanbul adresine başvurabilirler/250 16 18) Gülsu Aren Sergisi • Kûhür Servisi - Gülsu Aren'in resimleri. Akbank Beylerbeyi tstanbul Sanat Galerisi'nde sergileniyor. Almanya'da iç mimari, sosyal pedagoji, modern dans ve terapi eğirimi gören Aren, 1992 yilından beri çalışmalannı tstanbul Sanat Merkezi'nde sürdürüyor. İlk kişısel sergisini açan ressamın yapıtlan 7 marta kadar görülebilir. Ayhan Baran Konseri KEV'de • Kültür Servisi-Devlet Sanatçısı bas Ayhan Baran, cuma akşamı saat 20.30'da Kültür Koleji Eğitim Vakfı etkinlikleri kapsamında bir şan konseri verecek Piyano'da Judith Uluğ ve viyolonsel sololarda Şafak Yayın eşliğinde gerçekieşecek konserde, J. S. Bach, A. Vivaldi, B. Marcello, P. 1. Çaykovsky, G. Braga ve A. Adnan Saygun'un eserleri seslendirilecek. Telsefenin 50 yılı' sergisi • ANKARA (ANKA) - ikinci Dünya Savaşı 'ndan bu yana Fransız felsefelerini ve kavramlannı eğlenceli bir tarzda anlatan 'Fransa'da Felsefenin 50 Yılı' başlıklı fotoğraf sergisi, Fransız Kültür Merkezi katkılanyla dün Hacettepe Üniversitesi'nde açıldı. Sergi, Kant ve Hegel'de var olan ve geleneksel felsefenin işlediği konulardaki yanılgılan saptamak, aynca yapısalcıhk ve sosyal bilimlerin etkisiyle felsefede, Foucault ve Laccan'la ortaya çıkan yenilenmeyi gözler önüne sermeyi amaçlıyor. BUGUN • FUJÎTA PtYANOLU ÜÇLÜSÜ saat 19.00 da Destek Reasürans'ta izlenebilir/25/ 28 32) • JAZZ STOP BEYÖĞLU SAHNESJ'nde Tuncel Kurtiz, Sema ve Muammer Ketencoğlu yer alıyor. (252 93 14) • EVRENSEL KÜLTÜR MERKEZİ'nde bugün saat 19.00'da Yaman Okay anılacak. • ELEŞTtRt KİTABEVt VE KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de Simurg Belgeseli "Abidin Dino" video gösterisi izlenebilir. • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da lazer-disc'ten, J. C. Petit'in yönettiği 'Cyrano De Bergerac' adlı film izlenebilir. (252 35 00) • FEST KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00 da Faruk Pekin'in hazıriadığı "DinlerTanhi" başlıklı seminer izlenebilir. (258 87 32) • TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00'da S. Eisenstein'm yönettiği 'Grev' adlı film ve saat 16.00'da 'Kadın Hareketinde İki Eksen' başlıklı konferans izlenebilir. (235 28 59) • ELESTİRİ KÜLTÜREVt'nde saat 19 00da "Toplumsal Bir Sahne Emekçı>;ı Yauıan Oka> " başlıklı aııma toplantisı ızlencbılır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle