Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
. SAYFA CUMHURİYET 19ŞUBAT1997 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
İki Altın Küre ödülü sahibi ve iki dalda Oscar adayı "Larry Flynt-Skandalın Ismi" cuma günü gösterimde
6
Seks paradan dahaönemli'Küttür Servisi - Bir film düşünün, ya-
pımcısı aklı hep 'tersten işleyen', asi OB-
ver Stone. yönetmeni Amerikan rüyası-
nın aslında kâbus olduğunu kısa sürede
anlayan Çek göçmen Milos Forman. se-
naristleri Ed Wood gibi tüm zamanlann
en kötü yönetmeninden aynı adlı fılmde
bir kültûr abidesi çıkartan Scott Alesan-
der ve Larry Karaszevvsld. erkek oyun-
cusu bir kaç kez hapse düşen ve Katil
Doğanlar'da 'yakından tanıdığı' bir
kahramanı başanyla canlandıran Woody
Harrelson. kadın oyuncusu, kocası Kurt
Cobain'ın intihanndan sorumlu tutulan,
her hafta uyuşturucu kontrolünden ge-
çert Courtney Lave. Bu ekip, Hollyvvood
için bulunmaz bir malzeme olan porno
kralı Larry FTynt'ınyaşamını, Hustler'ın
ya\ımım engellemeye çalışan devlete
karşı verdiği adalet savaşını anlatan fil-
min temel taşlannı oluşturuyor. Türkçe-
ye. Larry Flynt- Skandalın Ismi adıyla
çe\rilen film euma günü bızım sinema-
lardagösterimegiriyor... İki Altın Küre
ödülü. iki de Oscar adaylığı olan Larry
Flynt, Kentucky'de karaborsada kaçak
viski satan bir babanın oğlu olarak dün-
yaya geliyor. Orta 3"e kadar ulaşamayan
Larry, kardeşiyle Ohio'da bir striptease
kulübü açıyor. Film bundan sonra Lar-
ry'nin porno krallığından hapse düşme-
sine. 80"lerin başjnda AIDS"den ölen bi-
seksüel Althea'yla evliliğinden onu te-
kerlekü sandalyeye mahkûm eden saldı-
nya, uğruna 50 milyon dolar harcadıği
basın özgürlüğü çabasından dönemin po-
litık ve kültürel panoramasına dek porno
kralının yaşarmnı dıdık didık edıyor.
Altın tekeriekli sandalyede
Toplumun ahlakını koruduğunu iddia
eden birinın silahlı saldınsı sonucu sakat
kalan Larry Flynt bugün 54 yaşında; ya-
nında süreklı korumalan \e hemşiresiy-
le yaşıyor. Yaklaşık bir milyar TL. değe-
rindeki altın tekeriekli sandalye yardı-
mıyla hareket edebiliyor ve ağzı doluy-
muş gibi konuşuyor Saldın sonucu cin-
sel gücünü de yitirmesine karşın eski
hemşiresı Liz Berrrios'la evlenmeye ha-
zırlanıyor ve basına yaptığı açıklamada
mutluluk çubuğu yardımıyla evliliğınin
yürüyeceğine ınandığını söylüyor.
Bir kısım Amerikalı eleştirmen fılmin
Larry Flynt'ın demokrasi savaşına fazla
yer vererek milliyetçi temalan öne çıkar-
dığinı ve devletin bu filmi seveceğini
söylüyor. FCilise yanlılan ise böyle bir
kahramanin iyi ya da kötü eleştirmenin
bile yanlış olacaginı belirriyor.
Larry Flynt'ınrakipleri deboş durmu-
yor. Fenthouse'un patronu Bob Guccione,
derginin son sayısında yıllarca Flynt'\n
güvenliğini sağlamış VVUttam Rider'la
söyleşi yaparak. porno kralınm kendi
eviyle iş yerinin bütün telefonlannı kayıt
ettirip dinlediği, kansı Althea'yı uyuştu-
rucuya alıştırarak ölümüne neden oldu-
ğu, çocuklanna eziyet ettiği, vergi kaçır-
dığı ıddıalanna yer veriyor. Larry Flynt
ise Italyan Panorama dergisinde yayım-
lanan söyleşisinde rakibi Guccione'yi
pornodan korkmakla suçluyor.
Birleşmeyi ilk ben yayımladım
- Bir Hollyvvood filmine konu olmak
nasıl bir duygu ?
Gururluyum, demek ki bazı şeylerin
değen zamanla anlaşılıyor.
- Pekiyi, neden Ptayboy'un editörü
Hugh Hefner ya da Fenthouse'un sahibi
Bob Guccione yerine sizin filminiz yapri-
dı?
Hefner sıkıcı bir tip; Penthouse'un sa-
hibi Bob Guccione deöyle. Onlann Play-
boy ve Penthouse yerine Time ya da
Newsweek'i çıkarmak istediğine emi-
nim. Bense daha baştan beri Hustler'ı
Film, porno
krah Larry
Flynt'ın yaşamım,
"Hustler"m
yayımını
engellemeye
çalışan devlete
karşı verdiği adalet
savaşını anlatıyor.
Kendisine poraocu
yerine işadamı
denmesini isteyen
Larry Flynt, "Ben,
çalışan ve
aynntılara pek
vakti olmayan
sokaktaki adama
sesleniyorum, o ne
istiyorsa onu
yapıyorum.
Bunlan prestij için
değil para için
yapıyorum" diyor.
Kendisi için,
seksin yaşama
tutkusundan sonra
geldiğini, ama
kesinlikle paradan
daha önenîli
olduğunu
vurguluyor.
Milos Forman, eleştirilere yanıt verdi
Tornografi, basm özgürlüğü için
ödenenbedel'
BERLtN (REUTER) - 45. Berlin
Film Festivali'nde uluslararası anlamda
ilk gösterimi gerçekleştirilen 'The Reop-
le vs LaiT>' Flynt', festivalde tartışmalar
yaratıyor. Pornografık içerikli Hustler
dergisinin patronu Larry Flynt'ın çal-
kantılı yaşamöyküsünü anlatan film. fe-
minist çevrelerce 'pornografiyi yücelti-
ci' olarak nıtelendirildi. Fılmin yönet-
meni Milos Forman, yaptığı basın top-
lantısında, feministlerce öne süriilen ıd-
dialar karşısında çok şaşırdığmı söyle-
yerek geçen hafta açıklanan Oscar aday-
lan arasında yer alan fîlmin 'basuı öz-
güriüğünden yana' olduğunu söyledi.
Courtne> Love ise fenımistlerin tep-
kisıne •'Ben de bir feministim ve filme
yönelik eleştirilerin çok önemli bir nok-
tayı gözardı ettigini düşünüyonım. O da
basuı özgürlüğü'" yanıtını verdi.
"Bu filmi ideyen insanlann fiundenç»-
kmcadoğruca Hustlerdergisi almavagi-
deceklerini hiç sanmıyorum. Burada
Larry Frynt'i yüceleşrirmeye çalışmıyo-
ruz. Bunu iddia edenler, Romeo ve Juli-
et'in de intihan yüceteştirdiğini savunu-
yoriar demek ki. Bu iddia tamamen de-
magojik" diyen Milos Forman. pornog-
rafinin basın özgürlüğü konusunda öde-
nen bir bedel olduğunu savundu. Por-
nografıyi sınırlandıran yasalann birde-
receye kadar haklı olabileceğinı, ancak
bu dengenin çok iyi gözetılmesi gerek-
tiğini belirten Forman. "sansürün yohı-
nu açmak yeni diktatörlerin ve otokrat-
lann yetişmesini, demokrasüıin askıya
annmasmı sağtar" dedi.
Forman. ABD'de fılmin afışinin müs-
tehcen bulunarak yasaklanmasını da
eleştirdi.
"Eğer sansürün oMuğu bir ülkede ya-
şamasaydım, bu filmi bu kadar tutkuy-
la yapamazdım" diye konusan Forman,
fılmın Love'a verilmesınde Çek Cum-
hurbaşkanı Vadav Havel'ın rolü oldu-
ğunu anlatarak 60 aday arasindan Lo-
ve'»n seçilmesınde Havel ve eşi Ol-
ga'dan destek gördüğünü söyledi.
Courney Love'ın kansı rolünü üstJendiği Larry Flynt'ı oynayan Woody Harrelson en iyi erkek oytıncu dahnda Oscar'a aday gösterildı.
yapmak istedim ve onlar gibi pornogra-
Fıye başka bir isim aramadım.
- Pornografik kariyeriniz ne zaman
başladı?
Hustler adlı bir striptease kulübüm var-
dı. Kulüple ılgili siyah-beyaz iki sayfalık
bir bröşür çıkarmaya başladık. Işte Hust-
ler da bu broşürden doğdu. Kısa sürede
erkek dergilerinin okunmak için alınma-
dığını fark ettim. Playboy'un felsefesi ise
Hustler'ınkinin tam tersi. Çıplak kadın-
lan göstermek için bahane aramayı hiç
sevmedim Kadmın en erotik, en hayal
edilen noktalan neresi; tabii ki cinsel or-
ganlan. Işte bunu veriyorum. Kadınlaer-
keğin cinsel birleşmesini, kadın kadına
ılişkiyi de ilk kez ben yayınladım.
- Gtırurduyduğunuz başka bir 'ilk' var
mı?
Bir ttalyan paparazzmin çektiği Jac-
queline Onasis fotoğraflannı basmaktan
çok gurur duydum. Fotoğraflar bana ucu-
za mal oldu, yalnız 18 bin dolar ödedim.
Hustler'ın o sayısını üç kez bastım ve tam
on milyon dolar kazandım.
Kahramanlara alerjim var
- Fotoğraflannı yayımlamayı çok hayal
ettigini/ biri var mı ?
Hillary Clinton'ı soymak isterdim.
Böylelikle tüm zamanlann en fazla satış
tirajını yakalacagımaeininim. Ciinton'ın
değeri şu anda 20 milyon dolar civann-
da.
- Fıkirlerinize hiç otosansür uygubdı-
nızmı?
Ben, çalışan ve aynntıya pek vakti ol-
mayan sokaktaki adama sesleniyorum, o
ne istiyorsa onu yapıyorum. Dergideki
karikatürler de iş yerlerinde, fabrikalar-
da ağızdan ağıza dolaşan ağır ve argo
esprilerin aynısı.
- Rafine zevldere seslenmeyi düsündü-
nfizmü?
Rafine zevk diye birşey yok, bir balon
o. Aristokrat erkek dergileri reklam kay-
betmemek için kimseyi incıtmeden rafi-
ne zevk diye bir yol tutturdular. Daha baş-
tan reklamsız bir hayatı hedeflediğim için
beni bunlar etkilemiyor.
- beride nasıl anımsanmak istersiniz ?
Pornocu yerine işadamı desinler iste-
rim. Çünkü sahibi olduğum 19 derginin
beş tanesı erkek dergisi. Aynca 150 der-
ginin de dağıtıcılığını üstlendim. Bunla-
n prestij için değil para için yapıyorum.
- Seks mi daha önemli, para mı ?
Seks, yaşama tutkusundan tabii ki son-
ra geliyor, ama kesinlikle paradan daha
önemli benim için.
- Devletk ilişkfleriniz ne dunımda ?
Amerikan vatandaşı olmaktan mutlu-
yum. Amerika Birleşik Devletleri gücüy-
le değil özgürlük anlayışıyla en büyük,
prensipler işliyor. Larry Flynt'ın Hust-
ler" ı basma özgürlüğü de işliyor, halkın
satın alma özgürlüğü de.
- Kendinizi özgürlük sav-aşçısı olarak
değerlendiriyor musunuz ?
Kahramanlara karşı alerjim var, onla-
n kaypak bir hayatın ürünü olarak görü-
yorum. Gidin. Vietnam gazılerine tekrar
savaşırlar mı diye sorun, benim gibi ya-
nıt vereceklerdir: 'Hayır, bacaklarımı
kimseye armağan etmem, basın özgür-
lüğüne bile'.
DEFNE GOLGESI
TURGAY FİŞEKÇt
Aşk Fetişizmi
14 Şubat gününün Sevgililer Günü olduğunu
birkaç yıl önce keşfedip hemen de benimseyiver-
dik.
Böylesi günler genellikle bir soruna eğilmek,
ona dikkat çekmek için düzenlenir: Verem Savaş
Günü, AIDS'le Savaşım Günü, Dünya Açlar Günü
vb.
Sevgililer Günü'nün doğumunda da böylesi bir
öykü var: Eski Roma imparatorluğu'nda askerle-
rin evlenmelerinin yasaklandığı bir dönemde SL
Valentine adlı bir rahip gızlıce nıkâhlarını kıyarak
sevenlerin gönlünü yapmış.
Günümüzde böylesi bir sorun yok. Sevenlerin
sevdkjine kavuşmasına engel bir yasal düzenle-
me kalmadı yeryüzünde.
Günümüzde sorun insanlann kendisi.
Sevgililer Günü nedeniyle gazetelere verilen
sevgi duyurulanna baktım da bana hiçbirşey söy-
lemedi.
Daha doğrusu olumlu bir şey söylemedi. Duyu-
rulardan insanlanmızın sevgi içinde olduklannı dü-
şünemedim. Daha çok bir şımanklıktı ortaya dö-
külen.
Hoş, insanlanmızın ruh durumlannı anlamak için
özel bir dikkate gerek yok. Neye baksak nasıl bir
toplumsal kişilik parçalanmasına uğradığımız he-
men görülüyor.
Nurdan Bernard'ın yazdığına göre bayram din-
lencesinde Paris'e giden bir yurttaşımız, evsiz
hayvanlar yuvasından bir köpek almış. Ülkemiz
sokaklanndaki binlerce evsiz hayvan "itlaf ekip-
lerince öldürülürken bunlardan birini alıp hayatını
kurtarmak aklına gelmeyen insanımızın Paris'in,
üstelik de bakım altındaki evsiz hayvanlarına ilgi
duyması nasıl açıklanabilir?
Yüzyılımızın insan üstüne en fazla kafa yormuş
düşünürlerinden biri olan Erich Fromm, Sevme
Sanatı (çeviren: Yurdanur Salman, Payel Yayın-
lan, 10. basım) adlı kitabının daha önsözünde:
"sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastge-
le herkesin tadabileceği bir duygu olmadığt"n\
söyler. Ardından da "bütün kışiliğıni yaratıcı yön-
de geliştirmedikçe sevme çabalannın boşa çıka-
cağını, komşusunu sevmeyetisı, gerçekalçakgö-
nüllülük, gözüpeklik, inanç ve disiplin olmadan
sevgide doygunluğa eremeyeceğini" ekler.
Fromm'a göre sevgi bir verme etkinliğidir, almak
değildir. "Çok şeyi olan değil, çok veren zengin-
dir."
Kitapta insanın varolma sorunu olarak görülen
sevginin, kardeş sevgisi, anne sevgisi, cinsel sev-
gi, kendini sevme veTann sevgisi gibi türlerinin as-
lında nasıl bir bütün oldukları uzun uzun anlatılır.
Sonunda sorun gelip içinde yasadığımız alış-ve-
riş dünyasının sevginin gelişmesıne uygun olup ol-
madığı sorusuna dayanır.
En büyük değerin para olduğu, her şeyin onun-
la ölçüldüğü toplumsal düzenlerde bu değerierie
yetişttrilen insanlar ne yapsın? Bu çemberin kınl-
ma aracı eğrtimdir, küljürdür. Ülkemizde durum iç-
"1er aosı. Ydlardır tırpânlana tırpanlana ne eğifim
kalmış, ne öğretmen. Üretim ilişkilerinde alış-ve-
riş kurallannın egemen olduğu Batı ülkelerinde,
okullar aydınlanma için vardır. Bırakın üniversite-
yi, lise bitirmiş bir gençle felsete de tartışabilirsi-
niz, edebıyat da. Insanlığın bütün kültürel geçmi-
şini ders olarak okumuş, tanımış, bilmiştir. Sonra-
sı artık onun seçimidir.
"Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiç-
bir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiç-
bir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa
anlayan hem sever, hem her şeye karşı duyariı
olur, hem de görür. Bir şeyde ne kadar çok bilgi
varsa, o kadar büyük sevgi vardır."
Nasıl, Ruhi Su, "Türkü söylemek benim için bir
aşkhalidir" demişse, bütün insanlar için de haya-
tın bütünü bir aşk hali olmalıdır. tnsanın sevgiyi
kendinde bulamadığı sürece, başkalannda da bu-
labilmesi olanaklı değildir.
Günümüz dünyasında aşkı yaşamak ya da ya-
şayamamaktan önce bir aşkı yaşayabilecek do-
nanıma sahip olup olmamaktır insanlann sorunu.
Peki ya Karacaoğlan nerden öğrendi aşkı der-
siniz?
Sabahın güneşi günden ileri ]
Ben seni severim tenden ileri
; 47. ULUSLARARASI BERLÎN FÎLM FESTtVALl
Porno kralının özgürlükmücadelesi
GÜNERYÜREKLtK
BERLİN - Geçen salı günü 65
yaşına basan ve 1963 "ten beri film
çeken Çek asıllı Milos Forman'ın
hangi filmine baksanız. kahraman-
lan hep, toplum ve kuraldışı
"uçuk" kışilerdir. Gerçekten deli
midirier, yoksa sizden daha da akıl-
lı mıdırlar, bir türlü anlayamazsı-
nız, karar vermekte güçlük çekersi-
niz. Bu, hippıleri anlattığı "Hair"de
de böyleydi, siyahlann beyazlara
karşı başkaldırdığı "Ragtime"da.
bir ruh hastasını konu edindiği
"Guguk Kuşu"nda ve Mozart'ı bi-
ze yeniden tanıttığı
u
Amadeus*ta
da böyleydi. I976'da "Guguk Ku-
şu"yla. 1985'te de "Amadeus"la 2
kez Oscar alan Forman, filmlerin-
de hep, toplum ve kural dışı tt
uçuk1
'
insanlann kurumlara karşı bireysel
kavgalarını anlatır. Forman bunu
şöyleaçıkJıyor "Hertoplumdaya-
şamı kolaylaştırmak ve düzene sok-
mak için vergisi ödenen kurumlar
vardır. Ama bu kurumlar bürokra-
siiçindebaşlı başına birer baskı ara-
cı olup çıkarlar. İnsanlann yaşanu-
nı kolaylaştıracaklan yerde, onlann
üstünde, onlara hükmeden bir işlev
yükleniıier. Benim anlatüğnn da is-
te budur."
7 yıl aradan sonra tekrar kamera
basına dönen Forman'ın son filmi
"Larry Flynt" de de "kaçık" diye-
bileceğimiz bir porno yayımcısının
basın ve düşünce özgürlüğüne kar-
şı verdiği amansız mücadeleye ta-
nık oluyoruz. Sonunda yine, "bu
adam deli mi yoksa bir halk kahra-
man ım" diye düşünüyoruz.
"Larry Flynt" biyografik bir
film. Kentucky'lı Larry Flynt'ı kı-
sa pantolonuyla kaçak içki yapıp
sattığı günlerden ahyor, porno im-
paratoru olduğu. sansüre karşı ver-
diği mücadelelere ve sonuçta basın
özgürlüğü adına kazandığı davaya
kadar geçen yaşamını akıcı bir bi-
çimde anlatıyor. Larry Flynt (W>-
ody Harrelson) ashnda seksi v e şid-
deri seven deli dolu bir insandır.
Striptiz pavyonu çalıştınrken işle-
rin daha da iyi yürümesi için "Hust-
ler" adlı bir porno dergisi çıkarma-
ya başlar. Ancak. "PlaybovVPent-
lır, çok sevdiği eşi (Courtney Love)
AlDS'e yakalanır ama o inadından
vazgeçmez. Mahkeme önüne Ame-
rikan bayrağından çocuk beziyle çı-
kışı ve yargıçlarla sürekli alay edi-
şi çok yakın dostu olan avukatmı bi-
le ondan uzaklaştınr. Hapise girer
çıkar, dışlanır, tüm toplumdan bas-
kj görür, ama o inadından vazgeç-
mez. Sonunda film, TV'lerde vaaz
veren çok ünlü (Amerika'nın ikin-
ci en çok sevilen adamı) bir rahip-
le olan davayı özgürlük adına ka-
zanmasıyla biter.
Filmin bir mahkeme sahnesinde
oldukça şişman (domuz gibi) ve
L a r r y F l y n t , S k a n d a l ı n İ s m i
(The People Vs. Larry Rynt) Yönetmen: Milos
Forman / Oyuncular: Woody Harrelson,
Courtney Love, Edvvard Norton, James
Cromvvell / Senaryo:Scott Alexander, Larry
Karazvveski / Yapım: Oliver Stone (127. Dak)
house" gibi çok satan dergilerle re-
kabet edebilmek için çok daha cü-
retkâr çıplak kadın fotoğrafianyla
"Hust)er"ın tirajını milyonlara u-
laştınr. Tüm toplum kurallanna ve
ahlakına ters düşen bu dergiden do-
layı da hakkında dava üstüne dava
açılır. Kimini kaybeder, kimini ka-
zanır. Ama gün geçtikçe (parası ve
gücü arttıkça) daha cüretkâr ve sal-
dırgan olmaya başlar, basın ve dü-
şünce özgürlüğünden en ufak bir
ödün vermez, inatla toplumun ve
yargının tabulanna karşı savaşır.
Düzenlenen bır suikastte sakat ka-
gözlüklü yargıç rolünü Larry Fly-
nt'in bizzat kendisi oynuyor. For-
man bu rolü Flynt'in oynamasını
kendisinin istediğini. amacının Fly-
nt'i yıllarca hapse mahkûm eden
yargıcı nasıl oynayacağını görmek
olduğunu söylüyor. Larry Flynt, ka-
riyer boyunca hakkında açılan tüm
davalar için basın özgürlüğü adına
toplam 50 milyon dolar ödedi.
Milos Forman filmde oldukça
hareketle sahnelerle esprili bir dil
kullanmış. Politik içeriğiyle film
aslında tam Oliver Stone'luk, ilk ba-
kışta. Ama Larry Flynt'in alaycı ve
espnli kişiliği nedeniyle Oliver Sto-
ne bu filmin rejisini Forman'a ver-
meyi yeğlemiş. Forman da bu işi
iyi becermiş diyebiliriz. tki saatlik
filmde zamanın nasıl geçtiğini an-
lamıyor, tüm pisliklerine karşın
Flynt'in verdiği mücadelenin hay-
ranı oluyorsunuz. Kadını bir mal
gibi gösteren pornoculuk elbette
kabul edilemez. Ama Berlin'deki
basın toplantısında Milos For-
man'ın da dediği gibi "eşMiğin ve
özgürlüğün bir bedeli var. Pornog-
rafî de demokrasi açısından böyle
bir bedeL" Işte fılmin izleyicilere
vermek istediği en önemli mesaj
bu.
Filmde Larry Flynt'in sevgilisi
rolünü oynayan Courtney Love.
1994'te intihar eden Nirvana'nın
solisti rock şarkıcısı Kurt Coba-
in'in dul kansı. Kendisi de şarkıcı
ve feminist olan sanşm dilberin ilk
filmi "Larry FTynt". Forman fılm-
deki tabu tanımaz seks bombası ro-
lünü oynamak için kendisine 60
başvurunun olduğunu söylüyor ve
"bunlardan 59'u profesyonel, biri
amatördü. Ama senarvoyu ezberle-
yerek karşıma çıkan amatör olanry-
dı ve adı da Courtney Loveyı" di-
yor. Çev irdiği ilk fılmle şöhrete ula-
şan Courtney Love, şarkıcıhktan
bıktığını, yeni mesleğinin sinema
oyunculuğu olacağını söylüyor ve
buna en çok çocuğunun sevinece-
ğini belirtiyor. Oscar'a aday göste-
rilmeyişini ise "benden çok daha
deneyimli ve iyioyuncular aday gös-
terikJL Benim için daha valdt var" j
diye yanıthyor. I
Tiyatro.
7. yaşını
Küttür
Servisi - Ti-
yatro...Ti-
yatro...der-
gisi yedi
yaşında. Şu-
bat ayından
başlayarak hhtp-. //
www.medyatek.com.tiyatro
adresinde Internet'e giren
dergi, son sayısında yine ti-
yatrodan haberler, yeni oyun-
lann tanıümı, tiyatro adamla-
nyla yapılan söyleşilerle
okurlannın önünde yeni
ufuklar açma çabasını sür-
dürüyor.
Tiyatroda 35., Yeditepe
Oyunculan'yla 15. yılını kut-
layan Hadi Çaman, Rengin
Uz'la yaptığı söyleşide Tür-
kiye'de özel tiyatrocu olma-
nın zorluklanndan ve sanat
yaşamının önemli dönemle-
rinden söz ederken Yeditepe
Oyunculan'nın bu sezon sah-
neledikleri 'Küheylan' oyu-
nunun yönetmeni ŞakirGür-
zumar da Dikmen Gürün'ün
oyunla ilgili sorulannı yanıt-
hyor.
Halide Edip Adrvar'ın
'Maske ve Ruh' adlı tiyatro
oyununu Esen Çamurdan in-
celiyor. Bırbıriyle sıkı dost
olan Nasreddin Hoca ve Sha-
kespeare'in ahret ile dünya
arasındaki yolculuğu sırasın-
da yaşananlan, Sokrat'ın
ruhla ılgili tartışmalara katıl-
dığı, tbn-i HaMun'un ahret-
..Tiyatro'
kutluyor
te de etkinlik gösterdiği bu
•fantezi' oyunun çağcıl bakış
açısı ve ıncehkli bir drama-
turgi çalışmasıyla sahneleri-
mize kazandınİmasını öneri-
yor Çamurdan.
Ocak aymda Taormina'da
gerçekleştirilen uluslararası
tiyatro etkinliğınde Avrupa
Tiyatro Ödülü"nü alan yönet-
men RobertVVilson ve oyunu
'Persefone'yi ise Dikmen
Gürün anlatıyor. Vlemet
Baydur, Ahmet Cemal ve
Ahmed Levendoğlu nun ya-
zılannın da yer aldığı dergı,
bu ay sahnelenen oyunJardan
'SOvanlıKadınlar ı (ŞehirTi-
yatrolan) Sibel Arslan, 'Kü-
heylan'ı LstünAkmen. l
Kül-
kedisi'ni Nihal Kuyum-
cu/Orkestra'yı (lstanbul
Devlet Tiyatrosu) ise Hasibe
Kalkan değerlendiriyor. Na-
di Guler, 'VVhere Are You
From? Ya da Kültürel Kim-
Uk' başlıklı yazısında sanat-
çının kendi kimliğinden ha-
reketle evrensel kimliğe ulaş-
ma çabasını irdelerken 'kül-
türel kimlik' kavramının açı-
lımlannı konu ediniyor. Ya-
zar Arthur Miller'ı ve oyun-
lannı Leman Yılmaz tanıtı-
yor. Kerem Karaboğa'nm
'Tiyatro YayıncılıgımH Üze-
rine' başlıklı yazısı ise tiyat-
ro yayıncılığının ekonomik
altüst oluşlarla, siysal-kültü-
rel değişimlerle ilişkisini ör-
neklıyor.
K Ü L T Ü R t ÇİZİK
KÂMİL MASARACI