25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 2 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Barter sistemi hızla gelişiyop • ANKARA (AA)- Avrupa'ca yaklaşık 400 bin şirketin kullar.dığı ve Firmalara bir nir mal takası imkanını getiren barter (takas) ticaret sistemi. gün geçtikçe Tiirkye'de de yaygınla^maya başladı. Bir firmanın satın aldığı mal \ r eya hizmetın bedelini kendi ürettiği mal ve hizmetle ödemesıni sağlayan barter tıcarette, aynca firma isterse dolar kredisi kullar.arak da ihtıyacını karşılayabilıyor. Yetkililer, Tüâiye'de yurtiçindeki fırmalara arasmda barter sistemi ile çalışan lüks oıeller, enerji işletmelen, otomobil firmalan gıbi birçok şirket bulundugunu behrtiyorlar. Enerjide bir şirket dalta • ANKARA (ANKA) - Enerji üretimine yönelik özel sektör kuruluşlan arasında, Gazıantep'ten bir yenisi daha katıldı. "Gül Enerji Otoprodüksiyon Saanyı ve Ticaret AŞ" adıyla kurulan şirketin sermayesi 5 mılyar lira düzeyinde bulunu>or. Şirkette Ibrahım Vedat Topçuoğlu. l .6 milyar, Mehmet Naci. Mehmet Ali. Mustafa \e Hacı Topçuoğlu 8O0'er milyon. Mehmet Orhan ve Mustafa Ayhan Günal 100'er milyon liralık pay aldı. Şirketin, kuracağı üretim ve dağıtım tesıslennde elde edeceği elektrik. işi ve buhar enerjisinın satışını yapacağı bildirildi. Bu arada. aynı kişıler. tarafından 5 mılyar lira sermayeyle birde tekstil şirketi kuruldu. Vakıfbank'tan rekor kredi • ANKARA (AA)- Vakıfbank'tan bireysel kredi kullananmüşteri sayisı geçen yıl 528 bin 529'a, bireysel krediler toplamı31.7 trilyon liraya yükseldi 1995 yıl sonunda toplam 11 6 trilyon lira tüketıci kredisi kullandıran Vakıfbank, yüzde 67.2'lik artışla, bu . rakamı geçen yıl 19.4 trilyon liraya ulaştırdı. Geçen yıl söz konusu bankadan tüketicı kredisi kullanan müşteri sayısı ise 124bin368oldu. Kredıli bankomat ve kredi kartı müşteri sayısı da ilave edildiğinde bireysel krediler 12.5 trilyon liradan. yüzde 153.6 oranında artışla 31.7 trilyon liraya yükseldi. Cep telefonu yaygınlaşıyor • ANKARA (ANKA) - Gündelik yaşamın değişmez parçalarindan biri haline gelen cep telefonundaki artış büyük bir hızla sürerken 1996 sonu itibanyla yaklaşık her 22 telefon abonesinden birinin haberleşmede cep telefonunu tercih ettigı belirlendi. Telekom AŞ Genel Müdürü Cengiz Buluftan alınan bilgiye göre 1996 sonu itibanyla Türkıye'deki sabıt telefon abonesı sayısı 14 milyon 300 bıni buldu. Söz konusu abone saysı 1995 sonunda 13 milyon düzeyinde bulunuyordu. Geçen yıl sonu itibanyla cep telefonu abonelerinin sayısı ise 684 bine yükseldi. Böylece, Türkiye"deki sabit ve cep telefonu abonelerinin toplam sayısı yaklaşık 15 milyonu buldu. Yabancı sermayenin yarısı geliyor • ANKARA (ANKA) - Türkiye'de yatınm yapmak üzere tüm prosedürü tamamlayarak izin a!an yabancı sermayenin yansından daha azı fiilen Türkiye'ye gelerek yatınm yapıyor. Büyük bölümü ise gelmekten vazgeçiyor. 1980 yılından bu yılın ocak ayı sonuna kadar toplam 20 milyar 721 milyon dolarlık yabancı sermaye. Türkiye'de yatınm yapmak için izın aldı. lzın venlen sermayenin sadece yüzde 44'ünü oluşturan 9 milyar 182 milyon dolarlık bölümü Türkiye'ye geldi ve yatınma dönüştü. Aynca bu rakama. Türkiye'ye fiilen girip yatınm yapan sermayenin, faaliyette bulunduğu süre içerisinde elde ettıği, ancak yurtdışına transfer etmedıgı rakamlar da dahil bulunuyor. Bayındır Holding, 73 bin metrekarelik Hazine arazisi üzerine serbest bölge kuracak Samsun'a serbest bölge hazırhğı HAYRİYE MENGÜÇ Türkiye'nin ihracat ıçin yatınm ve üretimini arttırmak amacıyla çıkan- lan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Ka- nunu ile kurulan ilk serbest bölgenin ardmdan açılan 8 serbest bölgeye bir yenisi daha ekleniyor. Mersin, An- talya, Ege, Jstanbul-Atatürk Havali- manı. Trabzon, İstanbul Den, Doğu Anadolu ve Mardin serbest bölgele- rinden sonra Bayındır Holding de Samsun'da serbest bölge kuruyor. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşar- lığı Serbest Bölgeler Genel Müdür- lüğü'nden alınan bilgiye göre, böl- genin bu yıl sonunda ticari faaliyete geçmesı planlanıyor. Bakanlar Kurulu karan ile yer ve sınırlan tespit edilen Samsun Serbest Bölgesi, Sasbaş-Bayındır Samsun Serbest Bölge Kurucu ve Işleticisi A.Ş. tarafından kunılacak ve işletile- cek. Bayındır Holding Destek Hizmet- ler Grup Başkanı Münir Atalay, söz- leşmesi geçen yıl mart aymda yapı- lan serbest bölgenin yerleşim proje- lerinin devam ettığıni, bölgenin ara- lık ayı başında açılmasının planlan- dığını belirtti. 73 bin metrekarelik ha- zine arazisi üzerine kurulacak olan serbest bölgenin 2 aşamada inşa edi- leceğını belırten Atalay, şunlan söy- ledi: "İlk etapta ticari alanlar inşa edilivor. Bölgenin 5 bin metrekare kapalı deposu, 100 metrekarelik 10 tane biirosu, çeşitli biiyüklüklerde ofısleri bulunacak. Açık depolama imkânına sahip olunacak olan böl- genin hiznıet binaları ise 2 yıl için- de tamamlanacak." Mersin Serbest Bölgesi diğer bölgelerin de açılmasına öncülüketti. Türkiye serbest bölge cenneti olmaya aday Türkıye'nin ihracat için yatınm ve üretimini arttırmak. yabancı sermaye ve teknolojı gınşını hızlandırmak, ekonominın girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek, dış finans- man ve ticaret imkânlanndan daha fazla yarar- lanmak amaçlanyla oluşturulan serbest bölgele- rin sayısı, 9'a ulaştı. Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü'ne yapılan ser- best bölge başvurulannın ise 55 olduğu belirtı- liyor. Trakya'dan Ağn'ya, Kastamonu Inebo- lu'dan Gaziantep'e kadar Türkiye'nin hemen he- men her yennden yapılan serbest bölge başvu- rulan inceleniyor. Yetkililer bu talepler ıçinde değerlendirmeye en yakın olan bölgelerin Konya, İskenderun. Ri- ze, Iğdır ve Gaziantep olduğunu ifade ediyorlar. Aynca Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi"nde devlet tarafından yapılması gereken elektrik. su hattı çalışmalan ve demiryolu bağlantılan için ça- hşmalann devam ettiği belirtiliyor. Diğer taraf- tan. İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölge- si Kıyı Bankacılığı Merkezi ve Zonguldak-Fil- yos Serbest Bölgeleri'nin yer ve sınırlan da be- lirlenmiş durumda. Aynca Şahinler Holding'in Tekırdağ Çoriu'da kurmak ıstedıği serbest bölge arazisinin sulama arazisi olması nedeniyle Tanm Bakanlığı devreye girmiş durumda. Bakanlık ser- best bölge yapımına uygun başka bir yer bulma çalışmalan yapıyor. Yıl sonunda ticari faaliyete geçecek Samsun Serbest Bölgesi'nin yanı sıra îstanbul'u ulusla- rarası bir finans merkezi haline getırmek ama- cıyla kurulan İMKJB Uluslararası Menkul Kıy- metler Serbest Bölgesi ise bu ay içinde faaliyete geçecek. Serbest Bölgeler Genel Müdürü Kiir- şat Tüzmen. İMKB'nin yanı sıra Mardin ve Er- zurum Doğu Anadolu serbest bölgelerinin de uluslararası nitelikte olduğuna dikkat çekiyor. Rakamlarla serbest bölgeler: • Türkiye'nin dış ticaret hacminin yaklaşık yüzde 5'i serbest bölgeler üzerinden gerçekleştirilıyor. • Faaliyette bulunan 8 serbest bölgede 1996 yılı sonu itibariyle 222'si yabancı sermayeli olmak üzere toplam 1107 firma için 1272 adet faaliyet ruhsatı alındı. • Serbest bölgelerde halen 6 bin 600 cıvannda doğrudan, 2 bin 500 kişiye ise dolaylı istihdam yaratılıyor. • Serbest bölgelenn toplam ticaret hacmi ise 3.6 milyar dolar. Bölge için talepler: Trakya, Rize, Bursa (Gemlık), Tekirdağ, İstanbul (Kuyumcular Demeği), İstanbul (Dıliskelesi), Giresun. Bolu (Akçakoca), Çanakkale, Dılucu, Hopa. lzmir (Alsancak Limanı), Kars, Izmit (Körfez), Kınkkale. İstanbul (Salıpazan). Manisa. Gaziantep. Ankara, Kırklareli (Babaeski). Kayseri. tzmir (Menemen), Sinop. Kastamonu (Inebolu). Şanlıurfa, Trakya (Çorlu). İstanbul (Ambarlı), Gebze, Diyarbakır, Hatay (İskenderun). Edırne, Tekirdağ (Çorlu), Trabzon, Iğdır, Konya. Tokat, Karaman. Adıyaman, Ağn, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Gümüşhane. Hakkâri, Malatya, Muş, Şırnak, Siirt, Tunceli, Van. IMF ve INTEXPO fııarlanna yerli-yabancı yüzlerce tekstil ve hazır giyim firması katılacak Dünya tekstil ve modacıları geliyor • CNR Uluslararası Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Erem, "IMFnin en önemli hedeflerinden biri İstanbul'u dünyanın belli başlı merkezlerinden biri haline getirmektir" dedi. Ekonomi Servisi- Türkiye ihracatıntn lokomotifi olan tekstil ve hazır giyim ala- • nında önümüzdeki günlerde iki uluslarara- sı fuar yapılacak. 27 Şubat-2 Mart tarihlfe- ri arasında 6. istanbul Uluslararası Moda Fuan (lMF'97)düzenlenirken, 14-16 Mart tarihlerinde yapılacak olan tstanbul Ulus- lararası Tekstil Fuan'nın (tNTEXP0'97) bugüne kadar Türkiye'de düzenlenen en büyük tekstil fuan olduğu belirtiliyor. CNR Uluslararası Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, Istanbul'da bu ay sonunda altıncısı düzenlenecek olan İMF'97 fuanna 400'ün üzerinde yerli ve yabancıfirmanınkatılması ve 40 binin üze- rinde ziyaretçi gelmesinin beklendiğini be- lirtti. Ceyda Erem fuarla ilgili şu açıklamayı yaptı: "tMF, bugüne kadar ülkemizin ha- zır giyim sektörünün önde gelen temsil- cileri ile yerli ve yabancı alıcıları buluş- turdu. Gümrük Birliği'nin ardından. ya- bancı fırmalar için de son derece cazip hale gelen Türk tekstil pazarında yeral- mak isteyen ve Türkiye üzerinden çev- re ülkelerin tekstil pazarlarına girmeye tstanbul tekstil ve hazır giyimde iki fuara çalışan çok sayıda yabancı firmanın fu- ara katılımı bekleniyor. İMF'nin en önemli hedeflerinden biri de, İstanbul'u modanın yaratıldığı, üretildiği. sergilen- diği ve satıldığı bir yer olarak, dünyanın belli başlı merkezlerinden biri haline ge- tirmektir." Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Turan Sa- ev sahipliği yapacak. rıgülle ise, tMF'nin kısa bir süre sonra Londra-Pans-Milano-Hong Kong-Tokyo moda hattında vazgeçilmez bir durak ola- cağını söyledi. Hazır giyim. aksesuar, triko üretici, ih- racatçı ve ithalatçılannın katılacağı tMF'97 fuannın ardından 14-16 Mart tarihlerinde düzenlenecek olan İNTEXPO"97 fuannda ise. hazır giyim sektörüne hammadde sağ- layan yerli yabancı tekstil firmalan yerala- cak. Türkiye'de ılk kez düzenlenecek fuar- la, pamuk üretiminde dünya altıncısı, sen- tetik üretiminde dünya sekizincisi olan Tür- kiye'nin yeni pazarlara açılarak tekstil dün- yastnın lideri olması amaçlanıyor. TGSD Yönetim Kurulu Başkanı Turan Sarıgülle, tMF Moda Fuan'ndan yola çı- karak INTEXPO kumaş fuannı düzenleme- ye karar verdiklerini belirtirken, ünlü teks- tilciler fuarla ilgili şu değerlendirmeleri yaptılar: Kerim Kerimol (Ermenegildo Zegna Genel Müdürü): Yıllar önce otel salonla- nnda. çadırlarda gerçekleştirdiğimiz çalış- malan artık fuar salonlanna taşıyonız. Ya- bancı katılımcılann yeralışı ufkumuzu ge- liştirirken, onlar da bızim bırikimlerimiz- den. dinamizmımızden faydalanacaklar. Mehmet Hotiç (Altmyıldız Genel Müdü- rü): Sektörde rekabet artıyor. yabancılar Tür- kiye'ye hızla kumaş ve konfeksiyon satma- ya başladılar Türkiye'de fuarlan, ihraca- tı artırmak ıçın kullanmak zorundayız. Ko- leksiyonlanmızı fuarlar ile çok daha fazla firmaya ulaştırmak zonındayız. Ahmet Çalık (Türkmenistan Tekstil Ba- kan Yardımcısı-Çahk Şirketler Gmbu Baş- kanı). Istanbul'unvefuaralanı, Avrupave Orta Asya için çok merkezi bir yerde bu- lunuyor. En büyük pamuk üretimi Türki- ye ile çevresindeki Türki cumhuriyetlerde yapılıyor. Bu fuar. söz konusu bölgelere yeni bir boyut getirecektır. Türk tanmı politika kurbanı > t J 1 > vmt -«f rmı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ankara Üni- versıtesi Ziraat Fakültesi Ta- nm Ekonomisi Bölümü öğ- retım üyelerinden Prof. Dr. Gülcan Eraktan, Türk ta- nmının ithalatçı görünüme bürünmesinin, sadece yapı- sal sorunlann değil, polıtik düzenlemelerdeki hatalann da bir göstergesi olduğunu söyledi. Türk tanm politikasımn amaçlannın kesin madde- ler oiarak belirlenmediğinı belırten Eraktan, 5 yıllıkkal- kınma planlannda da belır- tilen hiçbir hedefin sonuca ulaşmadığına dikkat çekti. "Mevcut tarım politikası önlemlerinin sorunlan çözmekten çok yeni sorun- lar yaratacak özeüikler ta- şıması. politikalann aksa- yan yönlerini düzeltecek değişiklikler yapılmasını gündeme getirmektedir" diyen Prof. Dr. Eraktan. Tür- kiye'deki borsalann güçlen- dirilmesi gerektiğini vurgu- ladı. Türkiye'de halen spot ve fonvard sözleşmeler yapıl- dığını dıle getiren Prof. Dr. Eraktan. şunlan söyle- di ."Futures borsalann da- yandınlacağı yasal daya- nak bulunmamaktadır. Fi- nansman sorunlan, altya- pı ve bilgisayar donanımı- nın dolayısıyla bilgi Uetişim ağının yeterince geliştiril- mesini sınırlamaktadır. Borsalara karşı ilginin az- iığı, borsalann derinliği- ni sağlayıcı işlem hacmi ve sözleşme sayısını olumsuz etkileyici bir durumdur. Türkiye'de başlangıçta sı- nırlı ürünleri kapsamış ol- sa bile, bir futures borsa- sı kurulması organize bir pazar oluştumlarak des- tekleme alımlarının kal- dırılmasından doğan boş- luğu önemli ölçüde doldu- racaktır." Türk tanmında özellikle 1990 yılından sonra net it- halatçı görünüm kazanma- sının yapısal sorunJann ya- nı sıra politik düzenleme- lerdeki yanhşlıklann da ne- deni olduğunu bıldiren Prof. Dr. Eraktan, "Tarımsal ya- pılann düzenlemesinin de tarım politikalan ile ger- çekleşeceğine göre politi- kalarda reform gereksini- mi çok açıktır" dedi. Tanm kesimindekı so- runlann çözümknmesinde çiftçi eğitimi ile çiftçi ör- gütlenmesinın büyük önem taşıdığını anlatan. Eraktan "Destekleme alımlan kap- samının daraltılmasıyla büyüyecek pazarlama so- runlarının çözümü koope- ratifleşnienin desteklen- mesi yanında, borsalann ve etkilerinin yaygınlaştı- rılmasını gerektirmekte- dir. Ama gelişmiş ülkeler, borsacılık sistemini de ge- liştirmiş oldukları halde, tanmsal korumacıhğı sür- dürmektedir" dedi. fflANTIK ERCAN AKÇETİN Resım Sefgıa 1-23 ŞUBAT 1997 KVOĞUt [25* 32 4C| 1215 14 30-16 45-19 00-2' 15 Kültür Sanat § ilanlarınız için: «293 89 78 (3hat) OLUMSUZLER roneten Tufan KAIUSUlUT 12 Marttan baslayarak Carsamba 19.S0 KENTER TİYATROSU Hdoskcrgon Cod. 35 Harbiye Td: 244 35 89-247 36 34 OZDEMIR ALTAN CEMNAR O R T A K K O L A J L A R I 11OCAK-27SUBAT1997 M I N E S A N A T G A L E R I S I Bahariye Cad. Sokullu Sok. No: 1 Kadıköy - İST. Tel: (0216) 345 64 40 Fax: (0216) 346 78 10 BENCE IZZETTIN ONDER Toplumsal Muhalefet Geçen haftaki yazıda, TÜSİAD'ın son raporu- nun şekilsel olarak olumlu, fakat analitik açıdan zayıf olduğunu belirttikten sonra bunun uygu- lanmasının olası görülmediğini vurgulamıştım. Bu öngörüm, böyle bir uygulama ve hatta dönü- şümü gerçekleştirebilecek etkin toplumsal mu- halefetin oluşamayacağı görüşüne dayanmakta- dır. Bugün içinde bulunduğumuz olumsuzluklar, salt bir üstyapı ya da sosyal kurumlarsorunu ol- mayıp, altyapıdaki çarpıklıkların çok çeşitli alan- lardaki yansımalarıdır. Bu nedenle, sermaye dı- şı kesimlerin mücadelesinin, raporun "Ne olma- sı gerekir" mantığına karşı değil, fakat "Niçin ol- muyor" sorgulamasının yapılmamtş olmasına yö- nelmesi kaçınılmazdır. Işte bu noktada sorun; bu anlamda gerçek bir toplumsal muhalefetin bo- yutunun ve böyle bir toplumsal muhalefetin ör- gütlenebilme olasılığının ne olduğudur. Böyle bir muhalefetin oluşabilmesi için birey- sel ve toplumsal bilincin, toplumsal olguları algı- layıp, tahlil edebilecek düzeyde oluşması gerek- mektedir. Oysa söz konusu mücadelenin potan- siyel güçleri, iki eksende çok ciddi olarak uyuş- turulup, paralize edilmiş ve edilmektedir. Birinci ekseni, toplumsal potansiyeli sistem içi- ne kapatıp, orada tutma çabaları oluşturmakta- dır. Sermayenin ve sermaye-destekli düşünür ve siyasal akımlann toplumsal dikkati üstyapı kurum- larına çekmeye çalışması, toplumsal dinamikle- ri sermaye-hâkim bir doku içinde muhafazaya ve denetlemeye yöneliktir. Ekonomik kalkınmanın tam olarak gerçekleş- tirilememiş, sağlıklı kentleşme ve işçileşme aşa- masının henüz tamamlanmamış olması, toplum- sal dinamikleri sistem içinde tutmaya çalışanla- rın işini fevkalade kolaylaştırmaktadır. Toplumsal dinamikleri, henüz zayıf dahi olsa- lar, sistem içine çekme işlevini sermaye ve ser- mayeden beslenen fikir ve medya çevreleri çok etkili bir biçimde becermişlerdir. Bu eksende 1980 asken ve vizyon sahibi sivil yönetimi ile ma- alesef, sosyal demokratlar da tarihsel işlevlerini yerine getirmiş bulunmaktadır. Bugün, aynı çev- reler, hangi yüzle kalkıp da bir toplumsal muha- lefetten söz edebiliyorlar! • • * Toplumsal muhalefeti oluşturan güçler, sis- tem içine çekildikten sonra ikinci eksende, bu güç- lerin bölünüp, parçalanmasınaçalışılmıştır. Böy- le bir bölme ameliyesinde toplumun hâkim kesi- mi ve bu kesim emrindeki güçler, önceleri zarar- sız addettikleri milliyetçilik ve dincilik gibi akım- ları hem halk hem de emekçi grupları arasında etkili bir biçimde işlemişlerdir. Önceleri toplumu kenetleyen birer akım olarak geliştirilen dokula- rın, bugün toplumu nerelere sürüklediğini üzüle- rek izliyoruz. Ekonomik yapılanmanın bir yandan yeterii kay- nak üretememesi, diğer yandan da etkili bir bur- juva sınıfının oluşturulamamış olması nedeni ile toplumun sosyolojik olarak parçalanması fevka- lade kolaylaşmıştır. Güçlü bir orta sınıfın oluşma- mış veya oluşturulmamış olması, zayıf kümele- rin çok çeşitli gruplarda saflaşmasına neden ol- maktadır. Toplumsal gruplann ekonomik uç nok- talarda zıtlaşmasında, sermaye birikim politika- lan ve bunun uygulama ajanı olan kamusal poli- tikalar da birinci derecede rol oynamıştır. Fikir- sel alanda sol düşüncenin bastırılmasında ve ör- gütlerin dağıtılmasında, sermaye kesimi ve onun emrindeki güçler çok çalışmışlardır. Şimdi böyle bir yapılanma üzerinde; orta sını- fın silindiği, toplumun yoğun bir ideolojik baskı altında tutulduğu, sistem-içi düşünce mağarala- rına hapsedilen toplumun böylesine bölünüp, parçalanması gerçekleştirildıği bir ortamda güç- lü bir toplumsal muhalefeti örgütlüyebileceğimiz, bence, oldukça kuşkuludur. Sistem içinde kalarak şekilcilik üzerine kuru- lu güçlü bir toplumsal muhalefet söz konusu ola- maz. Bugünkü siyasal iktidar, bu anlamda sistem- içi muhalefetin siyasal yansımasıdır. Böyle bir muhalefetin toplumu sürüklediği yer açıkça bel- li olduğu gibi buna karşı ikinci bir sistem-içi mu- halefetin ortaya çıkması anlamlı da değildir, böy- le bir muhalefet fazla olası da görülmemektedir. Etkili toplumsal güç ve dinamik gerçek bir ol- gudur; sistem-içi ve şekilsel yorumlar üzerinde toplumsal muhalefet yükselemez. Şekilciliği bir türlü aşamıyor olmamız, acaba bir tür felsefik boyut eksikliğinden mi yoksa çıkar ilişkilerinın dayatmalarından mı kaynaklanmaktadır? Bu sorun, fevkalade enteresan bir tartışma konusu olabilir. İstanbul gelir dağılımı eşitsizliğinde şampiyon ANKL4R.4 (AA) - Gelir eşitsizliğinin en fazla oldu- ğu il merkezleri Adana. İs- tanbul ve Kayseri olarak be- lirlendi. Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE) tarafından yapılan "1994 Hanehalkı Gelir Dağılımı Anketi"ne göre, seçilmiş 19 il merke- zınin Türkiye toplam kulla- nılabilirgelirden aldığı pay yüzde 49.2 olarak belirlenir- ken, bu illerin kullanılabilir gelirden aldıklan pay ınce- lendiğinde yüzde 27.5 ile İs- tanbul birinci, yüzde 5.8 ile Ankara ikinci, yüzde3.8 ile lzmir ücüncü oldu. Gelir eşitsizliğinde birin- ci sırada yer alan Adana'da yaşayan hanelerin ilk yüz- de 20'si, il merkezi toplam kullanılabilir hane gelirin- den yüzde 4.1 pay alırken, son yüzde 20'si kullanılabi- lir gelirden yüzde 64.5 ora- nında pay alıyor. Türkiye, toplam kullanılabilir geli- rinden en yüksek payı alan ıl olmaözelliğınitaş.ıyan ts- tanbul "da ise hanelerin ilk yüzde 20'sinin, il merkezi toplam kullanılabilir hane gelirinden yüzde 4.2, son yüzde 20'sinin yüzde 64.1 oranında pay aldıklan belir- lendi. Gelir eşitsizliğinde üçüncü sırada bulunan Kay- seri'de yaşayan hanelerin ilk yüzde 20'si, il merkezi toplam kullanılabilir hane gelirinden yüzde 5.0 pay alır- ken. son yüzde 20'si kulla- nılabilir gelirden yüzde 57.9 oranında pay alıyor. Anket sonuçlannda gelir dağılımının en iyi olduğu il çıkan Zonguldak'ta yaşa- yan hanelerin ilk yüzde 20'si toplam kullanılabilir gelirin yüzde 7.2'si oranında pay alıyor. Zonguldak'taki ha- nelerin son yüzde 20'sinin de toplam kullanılabilir ge- lirden aldıklan pay ise yüz- de 39.7 oranında bulunuyor. Başkent Ankara da İstanbul, Adana gibi illere göre gelir dağılımı dahaıyi iller arasın- da bulunuyor. Ankara'da yaşayan hanelenn ilk yüzde 20'sinin kullanılabilir gelir- den aldığı pay yüzde 6.3, son yüzde 20'sinin aldığı pay da yüzde 46.0 oranında belir- lendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle